ARAŞTIRMA PROJESİ İMALAT SANAYİNDE YER ALAN FİRMALARIN ÇEVRE KONUSUNDAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI. Proje Yüklenicisi: Yrd. Doç.Dr Abdülkadir Civan



Benzer belgeler
YILI ÇEVRE KANUNU GEREĞİNCE UYGULANACAK CEZALAR

Şirket Tanıtımı / Faaliyet Konuları. Çevre İzin ve Lisans İşlemleri. Madde - 2. Çevre Danışmanlık Hizmeti. Çevre Mevzuatı Uygulamaları Ve Eğitimi

Eğitmen. Kimya Mühendisi Çevre Görevlisi ve Eğiticisi ÇED Koordinatörü A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

AB KATILIM SÜRECİNDE YEREL YÖNETİMLER İÇİN ATIK YÖNETİMİ YAKLAŞIMLARI. Atık Yönetimi ile İlgili AB Direktifleri ve Türk Mevzuatına Aktarımları

2872 Sayılı Çevre Kanunu

Türkiye de Belediye Atıkları Yönetiminde Sorunlar ve Çözüm Önerileri

2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARI

YEREL YÖNETİMLERDE ÜRETİLEN ÇEVRE-ATIK HİZMETLERİNİN FİYATLANDIRILMASI İLE TAKİP VE TAHSİLİNDE YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

2013 YILI ÇEVRE KANUNU İDARİ PARA CEZALARI

ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ATIKSU YÖNETİMİ

2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA 2014 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği,

2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA 2017 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

SAYI :B.18.0.ÇYG /010-05/ GENELGE ( 2006/15 )

2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARI

TEBLİĞ 2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN TEBLİĞ (2018/1)

SU ŞEBEKE VE ARITMA TESİSLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUK YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Teşkilat

2) ÇED Yönetmeliği kapsamında yapılan başvuruları değerlendirmek, ÇED Yönetmeliği kapsamında yapılan başvuru sayısı : 153

2872 SAYILI KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN TEBLİĞ (2013/1)

OSB LERDE ATIKSU YÖNETİMİ VE MEVZUAT UYGULAMALARI. Ercan GÜLAY Daire Başkanı Su ve Toprak Yönetimi Dairesi Başkanlığı Bursa 2016

Belediyeler Tarafından Şirketlere Ambalaj Atıkları Toplama Yetkisi İhalesiz Verilebilir Mi?

Ergün DOĞAN Meclis Katibi

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

EK 4 AVRUPA BĐRLĐĞĐ MÜKTESEBATININ ÜSTLENĐLMESĐNE ĐLĐŞKĐN TÜRKĐYE ULUSAL PROGRAMI KAPSAMINDA TEMĐZ (SÜRDÜRÜLEBĐLĐR) ÜRETĐM ĐLE ĐLGĐLĐ UYUM ÇALIŞMALARI

MEVZUAT BÜLTENİ İŞ GÜVENLİĞİ VE ÇEVRE ÇEVRE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ. Bu Sayıda: İLGİ ÇEKEN ÖZEL KONULAR:

(21 TEMMUZ 2008 TARİHLİ KONYA POSTASI GAZETESİNDE YAYINLANMIŞTIR) : Konya Büyükşehir Belediyesini

ÇEVRE İZİN VE LİSANSLARINDA YENİ DÖNEM

T.C ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü

ÇEVRE İLE İLGİLİ KURALLARA UYMAYANLARA 2010 YILINDA UYGULANACAK PARA CEZALARI

ÇEVRE KANUNU NA GÖRE UYGULANAN İDARİ NİTELİKTEKİ CEZALAR

AYVALIK İLÇESİ MURATELİ MAHALLESİ 115 ADA 89 PARSELE İLİŞKİN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI RAPORU

HAVRAN İLÇESİ ESELER MAHALLESİ 106 ADA 60 PARSELE İLİŞKİN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI RAPORU

ÇEVRE YÖNETİMİ VE DENETİMDEN SORUMLU ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNÜN GÖREVLERİ

Şekil 1. Hava Fotoğrafı Kepez İlçesi, Gaziler Köyü (KSS) yapılmak istenilen alan

2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN TEBLİĞ (2018/1)

ÇEVRE İLE İLGİLİ KURALLARA UYMAYANLARA 2012 YILINDA UYGULANACAK PARA CEZALARI

KONUŞMACININ ADI SOYADI : İhsan ÖZEY. KONU BAŞLIĞI :Karayollarında Çevresel Sürdürülebilir Mühendislik Uygulamaları

İlgili mevzuat Tamamlanması gereken belgeler ÇED Çevre İzni Atıksu Bağlantı Belgesi Beyanlar Atık nakline ilişkin belgeler Emisyon ölçümleri Acil

Konya Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Görev, Yetki ve Çalışma Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

DENİZ KİRLİLİĞİNE İLİŞKİN YASAL PROSEDÜR VE KURUMLARIN SORUMLULUKLARI

ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI ATIK YÖNETİMİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

AMBALAJ ATIKLARININ kontrolü yönetmeliği DR. FÜSUN ZEYBEK

2872 SAYILI KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN TEBLİĞ (2014/1)

Atık Yönetimi Mevzuatı ve Yeni Uygulamalar. Oğuzhan AKINÇ Kimya Yüksek Mühendisi

ÇEVRE KORUMA DAİRESİ ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRME VE İZLEME DENETLEME ŞUBE AMİRİ KADROSU HİZMET ŞEMASI

ÇEVRE KANUNUNDA İDARİ YAPTIRIMLAR VE ATIK YÖNETİMİ

ATIKSU YÖNETĠMĠ Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Ahmet ALADAĞ Atıksu Yönetimi ve Planlama Birimi Mayıs KOCAELĠ

T.C. Tekirdağ Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü. 07 Haziran 2010 TEKĠRDAĞ

ÇEVRE ĐLE ĐLGĐLĐ KURALLARA UYMAYANLARA 2009 YILINDA UYGULANACAK PARA CEZALARI

ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAĠRESĠ BAġKANLIĞI ÇEVRE KĠRLĠLĠĞĠ KONTROL VE DENETĠM ġube MÜDÜRLÜĞÜ TEġKĠLAT YAPISI VE ÇALIġMA ESASLARINA DAĠR YÖNERGE

ATIKLARIN DÜZENLİ DEPOLANMASINA DAİR YÖNETMELİK

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

olup tüm kişi, kurum ve kuruluşların çevre ile ilgili konularda bu kanuna uyması zorunludur.

Güney Akım Açık Deniz Boru Hattı Türkiye Bölümü

ÇED ve ÇEVRE İZİNLERİ. Sami AKÇA Y. Biyolog 07 Ocak Manisa

Automechanika Fuarı -Đstanbul 07 Nisan Atık Akümülatör Yönetimi ve Çevre Mevzuatı

Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR. Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği

ENDÜSTRİ TESİSLERİNDEN KAYNAKLANAN HAVA KİRLİLİĞİNİN KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ

2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN GENELGE (2006/2)

HAFRİYAT TOPRAĞI, İNŞAAT VE YIKINTI ATIKLARININ KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ

kanlığı Çevre Koruma MüdürlM Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanl KULLANILMIŞ KIZARTMALIK YAĞLARLA BELEDİYELER DEMİR, Ali OKTAR

Tehlikeli Atıkların Yönetimi. Betül DOĞRU Şube Müdürü

LIFE Programme 2006 LIFE06 TCY/TR/ HaWaMan

Kentsel Atıksu Arıtımı Hizmet Bedeli Tahsil Yöntemleri & Tam Maliyet Esası Ücret ve Vergilerin Yeterliliği

ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE DE ATIKSU YÖNETİMİ

YÖNETMELİK TEHLİKELİ ATIKLARIN KONTROLÜ YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

CEV 314 Yağmursuyu ve Kanalizasyon. Türkiye deki Atıksu Altyapısı ve Atıksu Mevzuatı

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

ATIK KABUL TESİSLERİ İÇİN ÇEVRE LİSANSI İŞLEMLERİ

HAKKIMIZDA yılında Ankara da kurulmuştur. 15 kişi çalışmaktadır.

ŞİKAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği


4. ATIK TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU ve SERGİSİ

KONU BAŞLIĞI Örnek: ENERJİ VERİMLİLİĞİ NELER YAPILACAK? KISA SLOGAN ALTINDA KISA AÇIKLAMA (1 CÜMLE)

2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ İLE İLGİLİ MADDELERİ

YÖNETMELİK. MADDE 2 (1) Bu Yönetmelik, 2872 sayılı Çevre Kanununun 11 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

YÖNETMELİK. a) Kentsel veya endüstriyel atıksuların toplanması, arıtılması, deşarjı veya geri kazanımı ve ıslahına ilişkin yatırımlara,

ATIKSU ALTYAPI VE EVSEL KATI ATIK BERTARAF TESİSLERİ TARİFELERİNİN BELİRLENMESİNDE UYULACAK USUL VE ESASLARA İLİŞKİN YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

AMBALAJ ATIK YÖNETİMİ

Ali Kemal Yıldız Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

ABECE GRUP ÇEVRE VE İŞGÜVENLİĞİ MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ A.Ş. TANITIM SUNUMU

Misyonumuz. Vizyonumuz

AB Çevre Mevzuatı Rıfat Ünal Sayman REC Türkiye Direktör Yrd.

ÇEV 455 Tehlikeli Atık Yönetimi

Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Atık Yönetimi Dairesi Aylin ÇİÇEK/Şube Md

TEBLİĞ 2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN TEBLİĞ (2017/1)

Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği tarihinde yayımlandı tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak (05.04.

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

Nüfusu 221bin 620 kişi dir.

EĞLENCE YERİ GÜRÜLTÜSÜ KONTROLÜ

Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyalar Yönetmeliği (AEEE) ile ilgili. hakkında TÜBİSAD üyelerine yönelik Bilgi Notu

Kerim AKSU Belediye Başkanı. Kazım ELMALI Belediye Başkan Yardımcısı. İsmail DEMİR Temizlik İşleri Müdürü. Hasan ÖZTÜRK Şef

SANAYİ KİRLİLİK KONTROLÜ TÜZÜĞÜ TASLAĞI. İbrahim ALKAN ÇEVRE KORUMA DAİRESİ

ATIK PİL VE AKÜMÜLATÖRLERİN KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ

ATIK YÖNETİMİ GENEL ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

ÇEVRE KANUNUNUN 29 UNCU MADDESİ UYARINCA ATIKSU ARITMA TESİSLERİNİN TEŞVİK TEDBİRLERİNDEN FAYDALANMASINDA UYULACAK USUL VE ESASLARA DAİR YÖNETMELİK

ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÇEVRE KORUMA KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

Transkript:

ARAŞTIRMA PROJESİ İMALAT SANAYİNDE YER ALAN FİRMALARIN ÇEVRE KONUSUNDAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI Proje Yüklenicisi: Yrd. Doç.Dr Abdülkadir Civan Fatih Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü 2007-İstanbul. Bu araştırma projesi Projem İstanbul kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlatılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve araştırmacının yazılı izni olmadan çoğaltılamaz ve kopyalanamaz. 1

SUNUŞ İmalat Sanayinde Yer Alan Firmaların Çevreye Yönelik Tutum ve Davranışları isimli araştırma projesi, literatür taraması ve saha araştırması olarak iki ayak üzerine inşa edilmiştir. Saha araştırması bölümünde derinlemesine mülakat ve anket çalışması olmak üzere iki tip araştırma yöntemi benimsenmiştir. Saha araştırmasının derinlemesine mülakat bölümünde sanayici ve işadamlarıyla mülakatlar yapılmıştır. Araştırmanın ikinci ayağında ise işletmelere kapsamlı bir anket formu uygulanmıştır. Anket kapsamında, çeşitli küçük sanayi siteleri, Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi, İkitelli OSB nin yanısıra bireysel olarak imalat gerçekleştiren küçük ve orta ölçekli işletmeler ziyaret edilmiş ve katılmayı kabul edenlere anket uygulanmıştır. Saha araştırması Nisan-Ağustos döneminde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada ana hatlarıyla işletmelerin çevreye yöenlik tutum ve davranışlaırnı ölçen çeşitli sorular sorulmuştur. Rapordaki analizler saha araştırmaları ve teorik araştırmadan elde edilen bulgular üzerine inşa edilmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle Fatih Üniversitesi nin içinde bulunduğu bölgede yer alan sanayici ve işadamları derneklerinin yöneticileri ile bağlantıya geçilmiştir. Bölgede faaliyette bulunan çeşitli sanayici ve işadamları derneklerini bir çatı altında toplayan, İstanbul Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (İSİDEF), çalışmanın her aşamasında çalışmaya çok yardımcı olmuştur. Öncelikle İSİDEF yöneticileri, kendi bünyelerinde yer alan sanayici ve işadamları derneklerinin yöneticileriyle görüşme konusunda bizzat yardım etmişlerdir. Buna ek olarak, Federasyon olarak düzenledikleri birden fazla faaliyette, çalışmanın gerçekleştirilmesi, kendilerine bağlı işletmelerin iletişim bilgilerini verme ve çalışmanın duyurulması açısından da son derece yardımsever bir tutum sergilemişlerdir. Kendilerine burada teşekkürlerimizi sunuyoruz. 2

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKALARI VE FİRMALARIN ÇEVRESEL ETKİLERİ Çalışmanın bu bölümünde Türkiye nin uygulamakta olduğu çevre politikaları, AB çevre politikaları, Mevcut yasa ve düzenlemeler ile işletmelerin çevresel etkileri hakkında kısaca bilgi verilecektir. 1. TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKALARI Çevre konusunun Türkiye de tartışılmaya başlanması 1960 lı yıllara kadar gitmektedir. Türkiye, 1972 yılında yapılan Dünya Çevre Konferansı na katılmış ve bunu takip eden dönemde çevre konusunu kalkınma planları içinde dikkate almaya başlamıştır. Çevre konusu ilk olarak Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977) nda Çevrenin Korunmasına İlişkin Tedbirler başlığı altında yer almıştır. Bunu izleyen yıllarda 1978 te Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı kurulmuştur. Çevre konusu, 1982 Anayasa sının 56. maddesinde Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı başlığı altında yer almaktadır. Bu maddeye göre çevrenin korunması için, devlete ve vatandaşlara ödev ve sorumluluk yüklenmiş ve çevre hakkı yaşam hakkıyla ilişkilendirilmiştir. Bunun neticesinde 1983 yılında Çevre Kanunu, Milli Parklar Kanunu ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Fakat çevre konusunun bakanlık düzeyinde ele alınması ancak 1991 yılında kurulan Çevre Bakanlığı ile mümkün olmuştur. Türkiye 2002 yılında BM tarafından gerçekleştirilen Johannesburg Sürdürülebilir Gelişme Zirvesi nde, gelişme politikasını, sürdürülebilir gelişmeyle birlikte çevrenin korunması ve geliştirilmesi olarak açıklamıştır. Sürdürülebilir gelişmenin, ekonomik, çevresel ve sosyal olmak üzere üç saç ayağı vardır. Ekonomik boyutu, ekonomik sistemi devam ettirmek, refahı arttırmak ve tüketicilerin taleplerini karşılamayı gerektirir. Çevre boyutu, dünyanın mevcut durumunu korumayı ve iyileştirmeyi gerektirir. Sosyal adaletin sağlanması ilkesi ise, bireysel ve toplumsal ihtiyaçların karşılanması üzerinde durur (Shaper, 2002 :526). Bu üç unsurun aynı anda dikkate alınması, insan sağlığı, ekolojik denge, kültürel, tarihsel ve estetik değerlerin korunarak hem ekonomik büyüme gerçekleşebilmekte hem de sosyal gelişme sağlanmaktadır. Sürdürülebilir gelişme anlayışı, çevreyi dikkate almanın işletmeler üzerinde de olumlu etkiler yaratacağını kabul etmektedir. Bu durum literatürde kazankazan olarak tanımlanmaktadır. DPT tarafından 2003 yılında yayınlanan AB Üyeliğine Doğru Türkiye Sanayi Politikası isimli raporda çevre sorunlarına yönelik çözümlerde toplumsal uzlaşma ve 3

katılıma önem verileceği, sanayi politikalarının belirlenmesinde ve yeni sanayi yatırımlarında çevre dostu teknolojilere öncelik sağlanacağı, çevresel etki değerlendirme sürecinin etkinleştirileceği, yerel imalatçıların bu teknolojiler konusunda bilgilendirilip teşvik edileceği belirtilmektedir (DPT, 2003:20). Bununla birlikte Türkiye nin sürdürülebilir gelişmeyi tam anlamıyla benimsediğini ve uyguladığını söylemek zordur. Sürdürülebilir gelişme 5. Beş Yıllık Kalkınma Plan ında Türkiye nin gündemine girmiş ve 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı nda çevre ile ilgili eylem planı hazırlanmıştır. Fakat sürdürülebilir gelişme kavramı, 8. beş yıllık kalkınmada çok fazla yer almamıştır. 2007-2013 yılları arasında izlenecek politikaları anlatan 9. Kalkınma Planı nda ise beş ana başlık yer almaktadır. Bunlar; rekabet gücünün arttırılması, istihdamın arttırılması, beşeri gelişme ve sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi, bölgesel gelişmenin sağlanması ile kamu hizmetlerinde etkinlik ve kalitenin arttırılmasıdır. Çevre bu bölümlerden sadece rekabet gücünün arttırılması başlığının altında yer almakta buna karşılık tarım, turizm, madencilik gibi ana başlıklarda yer almamaktadır (Talu, 2007: 60). Türkiye nin şu anda uygulamakta olduğu ve önümüzdeki yıllarda uygulamaya koyacağı çevre politikaları doğrudan AB çevre politikaları ile yakından ilişkilidir. Türkiye-AB ilişkisi, Türkiye nin aday ülke statüsüne kabul edilmesi ve beraberinde AB nin 2000 yılında üyelik yolundaki Türkiye den beklentilerini açıkladığı Katılım Ortaklığı Belgesi ile yeni bir döneme girilmiştir. Avrupa Komisyonu nun verdiği olumlu rapor üzerine 2004 yılında üyelik görüşmelerine başlanmış ve 2005 yılında müzakere süreci başlamıştır. Müzakere sürecinde, Birliğe üye olmak isteyen Türkiye nin kısa ve orta vadede Birliğe uyum sağlaması için yapması gerekenler sıralanmaktadır. Müzakere süreci çevre dahil 35 ana başlıktan oluşmaktadır. Müzakere sürecini Türkiye nin yapmak zorunda olduğu ev ödevi olarak algılayabiliriz. Devam eden müzakere sürecinde, Türkiye AB nin imzalamış olduğu bütün uluslararası anlaşmaları da imzalamak zorundadır. Bu nedenle son yıllarda çıkarılan yasa ve yönetmenlikleri daha iyi anlayabilmek için AB genelinde çevre konusunda çıkarılan yasa ve yönetmenlikleri ve AB nin uyguladığı gelişme politikalarını bilmek gereklidir. AB, sürdürülebilir gelişme anlayışını, AB Anayasası nın maddeleri arasına dahil etmiştir. Bu durum üyelik yolunda müzakere sürecine giren Türkiye yi çok yakından ilgilendirmektedir. Müzakere süreciyle birlikte Türkiye, uygulamakta olduğu gelişme politikalarını değiştirmek ve AB çevre politikalarını benimsemek durumundadır. AB nin çevre politikalarının temeli, 1967 yılında çıkarılan Tehlikeli Maddelerin Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve Etiketlenmesi konulu bir yönergeye kadar gitmektedir. 4

O zamanki adıyla Avrupa Topluluğu, 1971 yılında çevre konusunu gündeme almış ve çeşitli çevre eylem planları oluşturulmuş, 1973 yılında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısında şekillenmiştir. 1987 yılında yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi Antlaşmasında topluluk kuruluş anlaşmasında bir değişiklik yapılmış ve çevre kuruluş anlaşmasına ek bir madde ile konulmuştur. Bu madde de, çevre kalitesinin korunacağı ve geliştirileceği, insan sağlığının korunmasına katkıda bulunulacağı ve doğal kaynakların gelecek göz önünde tutularak akılcı kullanılmasının sağlanacağı belirtilmektedir. 1993 yılında yürürlüğe giren Maastrich Anlaşması ile bir netlik kazanmıştır. (TÜSİAD, 2002:26). Maastrich Anlaşması nda benimsenen çevreye saygılı sürdürülebilir gelişme anlayışı 2004 yılında hazırlanan AB Anayasasına dahil edilmiştir. AB Anayasa sının 3. Madde sinde yer alan ifade ile Birlik, dengeli ekonomik büyüme, rekabet gücü yüksek bir piyasa ekonomisini içeren sürdürülebilir gelişme, çevrenin yüksek ölçüde korunması ve kalitesinin arttırılması ilkelerini benimsemiştir. Anayasa da yer alan sürdürülebilir gelişme; ekonomik, sosyal ve çevresel olmak üzere üç ana unsurdan oluşmaktadır (European Convention, 2003). AB nin sürdürülebilir gelişme anlayışını benimsemesi, ekonomik büyüme ve gelişme gibi kavramların değişime uğramasına yol açarak çevre yi bütün politikaların merkezine oturtmaktadır. İzlenen politika, çevrenin korunması ve kalitesinin yükseltilmesi, doğal kaynakların ekolojik dengeye zarar vermeyecek tarzda kullanılması ve yönetilmesi, insan sağlığının korunması, toprak kullanımında çevresel etkilerin daha fazla dikkate alınmasını gerektirir. Dolayısıyla, çevre tüm iktisadi kararlarda, uygulanan yöntemlerde, tarımda, ulaştırma, enerji ve imalat sürecinde dikkate alınacak temel bir unsur haline gelmektedir. AB çevre politikası, kirliliğin temizlenmesi yerine kirliliğinin önlenmesi ilkesine dayanmaktadır. Çevre kirliliğinin önlenmesi beraberinde bütün faaliyetlerin çevre açısından olumsuz ve zararlı sonuçlar doğuracağı hakkında şüphe duyulmasını ve önlem alınmasını getirmektedir. Çevre kirliliğinin önlenmesi prensibi özellikle su ve atık sektöründe uygulanmaktadır. AB kirliliğin yayılmasını engellemek için, atık nakillerinin sınırlandırılmasını sağlamaya yönelik olarak atığın çıkarıldığı yere en yakın yerde yok edilmesini şart koşmaktadır. Kirliliğin önlenmesini sağlamak için kirleten öder prensibi uygulanmaktadır. Atık çerçeve direktifi, atığın yok edilmesi masraflarının atık sahibine ait olduğunu vurgulamaktadır. Bu politika ile kirliliğin azaltılması için daha temiz teknolojilerin kullanılması teşvik edilmektedir (European Commision, 2001) AB çevrenin korunması için işletmelerin uygulamak zorunda olduğu çeşitli yasa ve yönetmenliklerin yanı sıra işletmelerin gönüllü olarak çevreyi korumasını teşvik edecek çeşitli araçlar kullanmaktadır. Gönüllülük esasına dayanan uygulamalardan biri Çevresel Yönetim 5

ve Denetleme Planı (EMAS) dır. EMAS, işletmenin neden olduğu çevresel etkileri azaltmak ve kontrol etmek için işletmenin bir yönetim planını benimsemesi anlamına gelmektedir. Bu plan ile su ile havaya verilen emisyon ve atık miktarlarının azaltılması, enerji verimliliğinin yükseltilmesi, zararlı kimyasal maddelerin kullanımının sınırlanması ve imalat süreçlerinin risklerini azaltılması işletme tarafından gönüllü olarak benimsenmekte ve uygulanmaktadır. AB, 1997 yılından itibaren işyerlerine EMAS belgesi vermektedir. EMAS ile ISO 14000 (Çevre Yönetim Sistemi) arasında yakın benzerlikler vardır (European Commision, 2004). AB nin işletmeleri çevre konusunda duyarlı davranmaları ve çevreyi dikkate alarak üretim yapmalarını teşvik etmek için uyguladığı bir diğer gönüllülük esasına dayanan yöntem, 1992 yılında uygulamaya konulan ve çevre etiketi olarak tanımlanabilecek eko-etiket uygulamasıdır. Eko-etiket, bir ürünün üretim sürecinden başlayarak kullanım ve ömrünün sonuna kadar çevreye verdiği zararın minimum olduğunu göstermektedir. Eko-etiket uygulaması ile çevreye zarar vermeyen ürünlerin tasarımı, üretilmesi ve kullanılması özendirilmektedir. Bu durum malların serbest dolaşımı ve rekabet politikalarını da etkileyecektir (European Commision, 2007). Türkiye nin sürdürülebilir gelişme politikasında başarılı olabilmesi için, Türkiye de uygulanan çevre politikalarının AB ye uyumlu olması şarttır. Bunun için öncelikle AB çevre mevzuatının Türk çevre mevzuatı ile uyumlaştırılması gereklidir. Bu da AB çevre mevzuatında yer alan, yatay yönergeler (çevresel etki değerlendirme, çevresel bilgiye ulaşım...), hava kalitesi yönergeleri, atık yönetimi yönergeleri, su kalitesi yönergeleri, sanayi kaynaklı kirliliğin önlenmesi ve risk yönetimi gibi yönergeler başta olmak üzere yaklaşık 300 direktif ve yönergenin iç hukuka aktarılması anlamına gelmektedir. Buna ek olarak aktarımı tamamlanmış olan direktif ve yönergelerin yetkili otoritelerce uygulanması uyum sürecinde dikkate alınacak en önemli unsur olacaktır. Son olarak yasa ve yönetmenliklerin uygulanmasına yönelik olarak kontrollerin yapılması ve ilgili kişi ve kurumların bu mevzuatları uygulamaması durumunda cezalandırılması gerekecektir. AB ile gerçekleştirilen müzakere sürecinde, içerik ile ilgili olarak çeşitli görüşmeler veya pazarlıklar yapılamayacaktır. Müzakerelerde ele alınacak tek konu mevzuat uyumunun ne kadar sürede gerçekleşeceği ile ilgili olacaktır. Şu anda Birlik ile gerçekleştirilen görüşmelerde öncelikle yasa uyumunun gerçekleştirilmesi üzerinde durulmakla birlikte önümüzdeki dönemlerde uyum kapsamında çıkarılacak olan yasa ve yönetmenliklerin etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı da dikkate alınacaktır. AB nin Türkiye için belirlediği kısa ve orta dönemde hedeflere bakıldığında, halen çevre başlıklı bir bölüm yer almakla birlikte, orta vadeli hedeflerde çevre başlığının 6

kalktığı ve çevrenin bütün ana başlıklar içine dahil edildiği görülmektedir. Bu durum AB ile ileri dönemlerde gerçekleştirilecek müzakerelerde ciddi sıkıntı yaratacaktır. Çünkü Türkiye nin, AB Çevre Mevzuatına uyumunun sağlanması için kamunun 50 milyar Euro, özel sektörün ise 18 milyar Euro olmak üzere yaklaşık 70 milyar Euro ya ihtiyacı bulunduğu belirtilmektedir. Çevre ve Orman bakanlığı tarafından yapılan hesaplamalarda sadece, ağır yaptırımlar getiren Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol (EKÖK) yönetmenliğinin uyum maliyetinin 14 milyar dolar olacağı belirtilmektedir (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006: 58). Uyumun gerçekleşmesinde özel sektörün yükleneceği 18 milyar Euro nun nasıl temin edileceği ciddi bir sorundur. Çünkü özel sektörün finansman ihtiyacının karşılanması için AB fonlarından doğrudan destek alınması mümkün olmayacaktır. Bu durumda özel sektörün uyum için gerekli olan finansmanı ya kendi öz sermayesinden ya da ulusal veya uluslararası finansman kuruluşlarından karşılaması gerekecektir. 2. ÇEVRE KONUSUNDAKİ YASA VE YÖNETMENLİKLER Türkiye de özellikle son yıllarda AB e uyum çerçevesinde çevre ile ilgili mevcut yasalar yeniden düzenlemekte veya yeni yasa ve yönetmenlikler oluşturulmaktadır. Çıkarılan bu yasa ve yönetmenliklerin amacı, sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde çevreye zarar vermeden gelişmenin sağlanmasıdır. Bunu gerçekleştirmek için öncelikle çevreye zarar vermeyen temiz teknolojilerin kullanılması ve ayrıca üretim faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan atık ve artık sorununun çözülmesi büyük önem taşımaktadır. Atık ve artıkların bertaraf edilmesi konusunda çeşitli yasa ve düzenlemeler bulunmaktadır. Bu bölümde imalat sektöründe faaliyette bulunan işletmeleri ilgilendiren bazı yasa ve yönetmenlikler incelenecektir. AB ye uyum çalışmaları kapsamında düzenlenen ve 12 Mart 2004 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Kanunu nda Çevreye karşı işlenen suçlar kavramı oluşturulmuştur. Türk Ceza Kanunu'nun 181/1 çevrenin kasten kirletilmesi ve 182/1 nolu madde çevrenin taksirle kirletilmesi başlığını taşımaktadır. Madde 181/1 İlgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Madde 182/1 ise Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması hâlinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur denmektedir. Bununla birlikte bu maddelerin diğer fıkralarında, neden olunan kirliliğin insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye 7

neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya taksirle verenlerin 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak denmektedir. Bir başka deyiş ile çevreyi kirletenlere 1 aydan 5 yıla kadar ceza verilmesi mümkün olabilecektir. TCK 20045 yılında yürütlüğe girmesine karşılık, çevreye karşı işlenen suçlara verilecek ceza maddelerini düzenleyen 181 ve 182. maddelerinin yürürlüğe konması kanuna konulan ek bir madde ile iki yıllık ertelenmiş ve yasanın 2006 yılında uygulamaya başlanacağı belirtilmiştir. Tuzla da yaşanan varil skandalı neticesinde 10 yıldan uzun bir süre Mecliste bekleyen ve 2872 sayılı Çevre Yasası nda değişiklik yapan 5491 sayılı Yasa 26 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Halen imalat sanayinde yer alan işletmeleri ilgilendiren yasa ve yönetmenliklerden en önemlisi Çevre Yasası dır. Çevre Yasasının amacı 1. Maddede, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olarak açıklanmaktadır. Yasa ile Türkiye kalkınma prensibi olarak sürdürülebilir kalkınma modelini benimseyeceğini belirtmektedir. Yeni yasa, sanayici ve işyeri sahiplerine büyük sorumluluklar yüklemektedir. Yasa nın 3. maddesi, kirleten öder ilkesi veya kullanan öder ilkesi çerçevesinde, kirletenlerin kirlettikleri ortamı temizlemesini ve temizlemekle ilgili tedbirleri almasını öngörmektedir. Yasa nın 11. Maddesi ise İzin alma, arıtma ve bertaraf etme yükümlülüğü başlığını taşımaktadır. İlgili maddeye göre işletmelerin sorumlulukları şunlardır; Üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri sonucunda oluşan atıklarını alıcı ortamlara doğrudan veya dolaylı vermeleri uygun görülmeyen tesis ve işletmeler ile yerleşim birimleri atıklarını yönetmeliklerde belirlenen standart ve yöntemlere uygun olarak arıtmak ve bertaraf etmekle veya ettirmekle ve öngörülen izinleri almakla yükümlüdürler. Atık üreticileri uygun metot ve teknolojiler ile atıklarını en az düzeye düşürecek tedbirleri almak zorundadırlar. Atıkların üretiminin ve zararlarının önlenmesi veya azaltılması ile atıkların geri kazanılması ve geri kazanılabilen atıkların kaynağında ayrı toplanması esastır. Atık yönetim plânlarının hazırlanmasına ilişkin esaslar, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Geri kazanım imkânı olmayan atıklar, yönetmeliklerle belirlenen uygun yöntemlerle bertaraf edilir. Tehlikeli atık üreticileri, yönetmelikle belirlenecek esaslara göre atıklarını bertaraf etmek veya ettirmekle yükümlüdürler denmektedir. Yukarıdaki madde özellikle sanayici ve 8

imalatçılara üretimlerinden kaynaklanan atıkların uygun şekilde bertarafı ve geri kazanımı için önemli sorumluluklar yüklemektedir. Çevre Yasası na göre atık su altyapı yönetimlerini kanalizasyonla deşarj eden işletmelerin bağlantı yapabilmeleri için atık su altyapı yönetimlerinden kalite kontrol izin belgesi almaları gereklidir. Bu belge, küçük sanayi sitesi yönetimleri, OSB yönetimi veya belediyeden alınabilir. İşletmelerin atık su denetimi de gene bu birimler yapacaktır. Kanalizasyona bağlanan bir işletmenin atık sularını kanalizasyon çalışmasına zarar vermeyecek şekilde artık sularını arıtması gereklidir. Yani kanalizasyona verilen atık suların tehlikeli madde içermemesi ve tam olarak arıtılması gereklidir. Ayrıca Çevre Yasası geçici ek madde 2, faaliyetleri sonucunda çevre kirliliğine neden olan faaliyetlerin, kurum, kuruluş veya işletmelerin çevre yönetim birimi kurma veya çevre görevlisi istihdam etme veya yetkili kurumlardan hizmet satın alma zorunluluğu getirmiştir. Çevre Yasası işletmelerin sorumluluklarını yerine getirmemeleri durumunda verilecek cezaları tanımlamaktadır. 26 Nisan 2006 tarihinde verilen yönerge sonunda; Hava kirliliğine neden olan tesisleri izin almadan kuran, işleten veya iznin iptal edilmesine karşın kurmaya ve işletmeye devam edenlere 24 bin YTL, Emisyon miktarlarının sınırları aşması durumunda ise 48 bin YTL Hava kirliliği yönünden kurulması, işletilmesi izne tabi olmasa da standartlara aykırı emisyona neden olanlara 6 bin YTL Hava kirliliğine neden olan konutlarda ise her bağımsız bölüm için 300 YTL para cezası verilecektir. Kirliliğin ciddi boyutlara ulaştığı zamanlarda, yerlerde veya kritik meteorolojik şartlarda bu cezalar 2 katına çıkacaktır. Kokuyla ilgili emisyon değerlerini aşanlara 2 bin YTL ÇED sürecine başlamadan veya süreci tamamlamadan inşaata başlayan ya da faaliyete geçenlere yapılan proje bedelinin yüzde 2'si oranında idari para cezası verilecek. ÇED sürecinde verdikleri taahhütnameye aykırı davrananlara, her bir ihlal için 10 bin YTL ceza verilecektir. Zorunlu olduğu halde atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanlara 60 bin YTL ceza, bildirim ve bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere 6 bin YTL ceza verilecektir. 9

Standartların üstende gürültü ve titreşime yol açan işyerleri ve atölyeler için 4 bin YTL, fabrika, şantiye gürültüsü için 12 bin YTL ceza verilecek. Yasada ve yönetmelikte öngörülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya önlemleri almadan atıkları toprağa gömenlere 24 bin YTL ceza verilecektir Biyolojik çeşitliliği tahrip edenlere Özel Çevre Koruma Bölgeleri'nin kullanım esaslarına aykırı davrananlara, sulak alanların kullanımına uymayanlara 20 bin YTL, sulak alanları doldurup kurutarak arazi kazananlara ise 100 bin YTL ceza verilecektir Çevre yönetim birimini kurmayanlara 6 bin YTL, çevre görevlisi bulundurmayanlara 4 bin YTL ceza verilecektir. İçme ve kullanma suyu koruma alanlarına, kaynağın kendisine veya kaynağı besleyen yerüstü ve yeraltı sularına, sulama ve drenaj kanallarına atık boşaltanlara 48 bin YTL, konut atımları söz konusu olduğunda ise konut başına bin 200 YTL ceza verilecektir. Yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak atık toplayan, taşıyan, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, geri dönüşüm sağlayan, tekrar kullanan veya bertaraf edenlere 24 bin, ithal edenlere ise 60 bin YTL ceza verilecektir. Düzenlenen yeni çevre yasası ile birlikte yetkiler valiliklerden alınıp bakanlığa verilmiştir. Yani işletmelere verilecek çevre cezalarını artık valilik değil bakanlık görevlileri kesecektir. Yukarıda maddeleri anlatılan Çevre Yasası nın uygulanmasında bir takım sorunlar yaşanacağı beklenmektedir. Öncelikle 5491 sayılı Yasa nın geçici Geçici 4. maddesinde; Atıksu arıtma ve evsel nitelikli katı atık bertaraf tesisini kurmamış belediyeler ile, halihazırda faaliyette olup, atıksu arıtma tesisini kurmamış organize sanayi bölgeleri, diğer sanayi kuruluşları ile yerleşim birimleri, bu tesislerin kurulmasına ilişkin iş termin plânlarını bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Bakanlığa sunmak ve aşağıda belirtilen sürelerde işletmeye almak zorundadır. İşletmeye alma süreleri, iş termin plânının Bakanlığa sunulmasından itibaren; belediyelerde nüfusu, 100.000 den fazla olanlarda 3 yıl, 100.000 ilâ 50.000 arasında olanlarda 5 yıl, 50.000 ilâ 10.000 arasında olanlarda 7 yıl, 10.000 ilâ 2.000 arasında olanlarda 10 yıl, organize sanayi bölgeleriyle bunların dışında kalan endüstri tesislerinde ve atıksu üreten her türlü tesiste 2 yıldır. ifadeleri yer almaktadır. Bir başka deyiş ile TCK 181 ve 182 maddeleri uyarınca ceza alması muhtemel, organize sanayi bölgesi ve fabrikalara, atık tesisi kurmaları için verilen sürenin 2006 yılında dolmasına kısa bir süre kala, işletmeler bazında ilave 3 yıl ek süre 10

verilmiştir. Yani çevre yasasının en erken 2010 yılında uygulanacağı beklenmektedir. Bu durum ilerleyen bölümlerde anlatılacağı üzere, işletmelerin çevreye duyarlı üretim yapma ve sorumluluk yüklenmeleri açısından son derece olumsuz bir tutumun ortaya çıkmasına yol açmıştır.işletme sahipleir ve yöneticileri zamanı geldiğinde bu sorunun başka bir bahara erteleneceği konusunda neredeyse hemfikirdirler. İşletmeleri ilgilendiren bir diğer önemli mevzuat ambalajlar hakkında çıkarılan Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmenliği dir. Bu yönetmenlik "30.07.2004 tarih ve 25538 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.01.2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Yönetmenliğin amacı Çevresel açıdan belirli kriter, temel koşul ve özelliklere sahip ambalajların üretimi, ambalaj atıklarının çevreye zarar verecek şekilde doğrudan ve dolaylı bir şekilde alıcı ortama verilmesinin önlenmesi, Öncelikle ambalaj atıklarının oluşumunun önlenmesi, önlenemeyen ambalaj atıklarının tekrar kullanım, geri dönüşüm ve geri kazanım yolu ile bertaraf edilecek miktarının azaltılması, ve Ambalaj atıklarının yönetiminde gerekli teknik ve idari standartların oluşturulması olarak belirtilmektedir. Bu yönetmenliğin 5. Maddesi nde Ambalajın tasarımından başlayarak, üretimi, pazarlanması, dağıtımı, kullanılması, atık haline gelmesi ve bertaraf edilmesine kadar; çevreye verdiği zararın, temiz ürün ve teknolojiler kullanılarak, nitelik ve nicelik olarak azaltılması esastır Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetmenliği nin işletmelere yüklediği sorumluluklar şunlardır; Ambalaj atıklarının çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak alıcı ortama verilmesi ve düzenli depolama sahalarında depolanarak bertarafı yasaktır. Ambalaj atıklarının kaynağında en aza indirilmesi, üretimin kaçınılmaz olduğu durumlarda ise öncelikle tekrar kullanılması, geri dönüştürülmesi ve geri kazanılması esastır. Tüketiciler; ambalaj atıklarını kaynağında diğer atıklardan ayrı olarak biriktirmek ve toplama sistemine uygun olarak hazır etmekle yükümlüdürler. Sağlıklı bir geri kazanım sisteminin oluşturulması için ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması esastır. Ürünlerini ambalajlayarak piyasaya sürenler; bu ürünlerin kullanımı sonucu ortaya çıkan ambalaj atıklarının geri dönüşümünü ve geri kazanımını sağlamak ve bu amaçla yapılacak maliyetleri karşılamakla yükümlüdürler. 11

Ambalaj atıklarının neden olduğu çevresel kirlenme ve bozulmadan dolayı ekonomik işletmeler sorumludurlar. Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetmenliğ nin 17. Maddesi ne göre işletmeler ambalaj atıklarının geri dönüşümü ve geri kazanımından sorumludur. Bu maddede bu durum şu şekilde ifade edilmektedir; Bu Yönetmelik kapsamındaki ambalajlara dolum yapmak veya bu ambalajlarla paketlemek suretiyle piyasaya arz etmek üzere ürün üreten; adını, ticari markasını veya ayırt edici işaretini koymak suretiyle kendini üretici olarak tanıtan gerçek veya tüzel kişiler ile üreticinin Türkiye dışında olması halinde, üretici tarafından yetkilendirilen temsilciler veya ithalatçılar, bu Yönetmelikte tanımlanan satış, dış ve nakliye ambalajlarını, 18 inci maddede belirtilen hedefler doğrultusunda geri toplamak, geri kazanmak ve bu işlemleri Bakanlığa belgelemekle yükümlüdürler Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetmenliği nin İkinci Bölümü 8. Madde yerel yönetimlerin sorumluluklarını düzenlemektedir. Buna göre belediyelerin sorumlulukları ; Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması için ekonomik işletmeler veya yetkilendirilmiş kuruluşlar ile birlikte, ambalaj atıkları yönetim planını hazırlamak ve/veya hazırlatmak ve bu amaçla oluşturulacak planların onaylanmasını, Ambalaj atıklarını ekonomik işletmeler veya yetkilendirilmiş kuruluşlar ile birlikte kaynağında ayrı toplatılması veya toplattırılmasını, Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması konusunda ekonomik işletmeler veya yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından yapılacak çalışmaların desteklenmesini, Kaynağında ayrı toplanan ambalaj atıklarının ayrılmasını sağlayacak tesislerin kurulması, kurdurulması veya bu amaçla kurulmuş tesislerden yararlanılmasını, Ambalaj atıklarının evsel atık toplama araçlarına alınmamasına yönelik tedbirlerin alınmasını, Ambalaj atıklarını düzenli depolama sahalarına kabul edilmemesi için gerekli önlemlerin alınmasın dan sorumludurlar. Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmenliği nde yer alan 5. Madde Her türlü atığın ithali, bu Yönetmeliğin 40 ıncı maddesinde belirtilen hükümler saklı kalmak kaydıyla yasaktır. Atıkların kaynağında en aza indirilmesi esastır. 12

Atık yönetiminin her safhasında sorumlu kişiler, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek tedbirleri alırlar. Atıkların yarattığı çevresel kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı atık üreticileri, taşıyıcıları, bertaraf edicileri kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar Atıkların, Bakanlıktan lisans almış bertaraf tesisleri dışında üçüncü kişiler tarafından ticari amaçlar ile toplanması, satışı ve bertaraf edilmesi, diğer yakıtlara karıştırılarak yakılması yasaktır. Atıklar kesinlikle başka bir madde veya atıkla karıştırılamaz ve seyreltilemez. demektedir. Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmenliğinin 8. Maddesi ise belediyelere aşağıdaki sorumlulukları yüklemektedir; Atık yönetimine ilişkin plan ve programlarını hazırlamakla ve kurulacak sistemi öneri halinde Mahalli Çevre Kuruluna sunmakla, Atık üreticileri ve bertarafçıları ile beraber veya ayrı olarak atık bertaraf tesislerini kurmak veya kurdurmakla, Atıkların bertarafına ilişkin tesisler ile ilgili plan ve projeler hakkında valiliğin uygun görüşü ile birlikte Bakanlığın onayını almakla, Belediye ve mücavir alan sınırları içinde faaliyette bulunan atık bertaraf tesislerinin inşası ve işletilmesinde bu Yönetmelikte belirtilen yükümlülük çerçevesinde gerekli önlemleri almak veya aldırmakla, Atıkların taşınması ve bertarafı konusunda izin almış kişi ve kuruluşlar ile yapacakları sözleşmelerde bulunduğu ilin valiliğinin uygun görüşünü almak, yapılan faaliyetin söz konusu sözleşmelere uygunluğunu denetlemek ve bu konuda Bakanlığa bilgi vermek üzere bağlı olduğu valiliğe rapor vermek., Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği nin amacı "her türlü faaliyet sonucu atmosfere yayılan is, duman, toz, gaz, buhar ve aerosol halindeki emisyonların kontrol altına almak, insan ve çevresini hava alıcı ortamındaki kirlenmelerden doğacak tehlikelerden korumak; hava kirlenmeleri sebebiyle çevrede ortaya çıkan umuma ve komşuluk münasebetlerine önemli zararlar veren olumsuz etkileri gidermek ve bu etkilerin ortaya çıkmasını sağlamaktır." Yönetmeliğin 10. Maddesinde, çalışmaları ve yapısı uyarınca insan sağlığı ve çevresine olumsuz etkisi olan tesisler, Yönetmeliğin 8. Ekinde A ve B grubu olarak liste halinde belirlenmiş ve bu tesislere emisyon izni alma mecburiyeti getirilmiştir. Yönetmeliğin 13

Ek-8: 3. grupta Çelik, Demir ve Diğer Metallerin Üretilmesi ve İşlenmesi ile ilgili izne tabi tesislerin listesi açıklanmıştır. Ayrıca, enerji temini için birçok işyeri yakma sistemlerindeki kullanılan yakıta bağlı toplam ısıl güç yönünden de Yönetmelik gereği izne tabiler. Ek-8:1. grupta ısı üretim tesislerin listesi mevcuttur. Hava Kalitesi Korunması Yönetmeliğinin ilgili maddeleri gereği Çalışma Ruhsatı almak zorunda olan sanayi tesislerinden emisyon gruplarına giren ( A-B ) tesisler ilgili birimlerden emisyon izni, bu gruplara girmeyen tesisler Emisyon a tabi değildir. Belgesini İl Çevre ve Orman Müdürlüğü'nden almak zorundadır. Emisyon İzni Belgesi alınmasında istenen Emisyon Ölçüm raporlarının 22.07.2006 tarih 26236 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan " Endüstri Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolu Yönetmeliği de öngörülen koşullara göre hazırlanması gereklidir. Aynı Yönetmeliğin 43. Maddesinde yer alan Geçici 1. Madde ye göre "Bu Yönetmeliğin yayımlanmasından önce kurulmuş ve emisyon izni almış olan tesisler,bu yönetmelikte yer alan esas ve sınır değerlere 2 yıl içinde uymak için gerekli tedbirleri alarak Emisyon İzni Belgesini yenilemek amacıyla Valiliğe başvurur denilmektedir. Bu nedenle Emisyon İzni Belgelerinin 22.07.2008 tarihine kadar yenilenmesi gereklidir. Ayrıca aynı yönetmeliğin Geçici 2. Maddesinde "Emisyon İzni dosyasını yetkili merciye teslim edenler 22/07/2008 tarihinden itibaren 2 yıl içinde Emisyon İzni Belgesini almak zorundadır." İbaresi yer almaktadır. Yönetmenlikte yer alan Geçici 3.Maddede "22.07.2007 tarihine kadar hiç müracaat etmeyenler 1 yıl içinde İş termin planlarını hazırlayarak yetkili merciye sunmak ve 4 yıl içinde iş termin planında yer alan işleri tamamlayarak emisyon izni dosyasını hazırlayarak yetkili merciye başvurmak zorundadır denmektedir. İşletmeleri ilgilendiren bir diğer önemli yönetmenlik Atık Yağları Kontrolu Yönetmeliği, 21 Ocak 2004 tarihli ve 25353 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmenlik atık yağların yönetimine ait ilkeleri belirmektedir. 5. Maddeye göre; Atık motor yağları dahil atık yağlar ile bu yağların işlenmesi sonucu çıkan atıkların çevreye zarar verecek şekilde sahada boşaltılması veya yenisi ile değiştirilmesi, depolanması, doğrudan veya dolaylı bir biçimde yüzeysel sular ile yeraltı suyuna, denizlere, drenaj sistemleri ile toprağa verilmesi ve mevcut düzenlemeler ile belirlenen limitleri aşarak hava kirliliğine neden olacak şekilde işlenmesi yasaktır Atık Yağ Yönetmeliği, Yağlama yağlarının, kullanımı sonrasında ortaya çıkan atıkların, sınıflandırılmasını ve her sınıfa giren atık yağların çevre kirliliğine neden olmadan bertarafına, enerjisinden yararlanmak üzere yakılmasına ve geri kazanılmasına ait esasları belirlemektedir. 14

Atık yağların yarattığı çevresel kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı, atık yağ üreticileri, taşıyıcıları, geri kazanım ve bertarafçıları kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar denilmektedir. Bu yönetmelik çıkmadan önce Atık Yağlar çevre kirliliğine neden olacak şekilde (örneğin ısınma amacıyla gelişigüzel yakılarak veya yakıtlara karıştırılarak) çeşitli şekillerde kullanılması söz konusu iken yönetmelik bu uygulamaya son vermiştir. Yeni yönetmelikle, atık yağın bertarafından atık yağ üreticisi sorumludur, bunun için öncelikle atık yağların analizini yaparak/yaptırarak, yönetmeliğin ekinde verilen (Ek-1) kriterler doğrultusunda kategorilere ayırmak ve atık yağları kategorilerine göre ayrı ayrı toplamak gerekmektedir. Toplanan bu atık yağları kategorilerine göre geri kazanılmasını sağlamak / bertaraf etmek veya ettirmek atık yağ üreticisinin sorumluluğundadır. Atık yağ üreticisi her yıl, bir önceki yıl ürettiği atık yağlarla ilgili olarak Ek-2 formunu doldurarak bakanlığa vermek zorundadır. Atık yağlar ulusal atık formu doldurularak, lisanslı taşıyıcılar vasıtasıyla lisanslı geri kazanım / bertaraf tesislerine bertaraf ettirilecektir. 3. YASA VE YÖNETMENLİKLERE GÖRE BELEDİYELERİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI Çevre Yasasında belediyelerin rolü ve görevi olarak aşağıdaki maddeler yer almaktadır. Madde 11 de Atıksuları toplayan kanalizasyon sistemi ile atıksuların arıtıldığı ve arıtılmış atıksuların bertarafının sağlandığı atıksu altyapı sistemlerinin kurulması, bakımı, onarımı, ıslahı ve işletilmesinden; büyükşehirlerde 20/11/1981 tarihli ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunla belirlenen kuruluşlar, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, bunların dışında iskâna konu her türlü kullanım alanında valiliğin denetiminde bu alanları kullananlar sorumludur Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmekle yükümlüdürler. Bu hizmetten yararlanan ve/veya yararlanacaklar, sorumlu yönetimlerin yapacağı yatırım, işletme, bakım, onarım ve ıslah harcamalarına katılmakla yükümlüdür Atıksu arıtımı, atık bertarafı ve atık geri kazanım tesisleri yapmak amacıyla belediyelerin hizmet birlikleri kurmaları halinde, bu hizmet birliklerine araştırma, etüt ve proje konularında Bakanlıkça teknik ve malî yardım yapılır denilmektedir. 15

Ayrıca 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasasında Büyükşehir belediyesinin görev ve sorumlulukları 7. maddede Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak, toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak olarak tanımlanmaktadır. Yeni Çevre Kanunu nda çevre denetimi konusu 12. madde de "Denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğü başlığı altında ele alınmaktadır. Bu maddeye göre Bu Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Bakanlığa aittir. Gerektiğinde bu yetki, Bakanlıkça; il özel idarelerine, çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre belirlenen denetleme görevlilerine veya Bakanlıkça uygun görülen diğer kurum ve kuruluşlara devredilir. Denetimler, Bakanlığın belirlediği denetim usûl ve esasları çerçevesinde yapılır denilmektedir. Bu Yasayı takip eden dönemde Bakanlık 29 Haziran 2006 tarih ve 2006/16 (7512 31819) sayılı Genelge ile gürültü ve yakıtlar konusunda denetim yetkisini çevre denetim birimleri kuran bazı belediye başkanlıklarına devretmiştir. Devredilen belediyeler arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi de yer almaktadır. Daha sonra 17 Mayıs 2007 yılında yayınlanan genelge ile bu yetki devri konusuna açıklık getirilmiştir. Yayınlanan genelgenin 3. maddesinde 2006/16 sayılı Genelge çerçevesinde yetki devri yapılan belediyeler (Büyükşehir, il ve ilçe) yalnız sınırları dahilindeki yerlerde ÇGDY Yönetmeliği kapsamında yaşanan şikayetleri değerlendirmek, rutin denetimleri yapmak ve söz konusu Yönetmeliğin ihlalinin tespiti halinde idari yaptırım uygulama konusunda yetkilidir. Büyükşehir Belediyesi yanı sıra o belediyeye bağlı ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yetkili kılınması halinde; ilçe veya ilk kademe belediyeleri kendi sınırları içindeki tüm gürültü kaynaklarına ilişkin şikâyetlerin değerlendirilmesi, denetimlerin yapılması ve Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği nin ihlalinin tespiti durumunda idari yaptırımın uygulanmasından yetkili olacağından, Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumluluk 16

alanları, yetkili kılınan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin sorumluluk alanları dışındaki alanları kapsayacaktır denilmektedir. Belediyelerin diğer görevleri arasında özellikle hava kirliliğini önleyici tedbirler almak, sanayiden, evlerden ve trafikten kaynaklanan hava kirliliğini önlemek için önlemler belirlemek ve uygulamak sayılabilir. Bunu gerçekleştirmek için sanayi tesislerinin başta baca filtresi olmak üzere önlem almasını sağlaması gereklidir. Çevre yasasında bu görevi doğrudan belediyelere veren bir hüküm bulunmamakla birlikte 29 mayıs 2006 tarihinde yayınlanan 19 no lu genelge ile 13/01/2005 tarihli ve 25699 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği nin 4 üncü maddesinde satışa sunulan katı yakıtların denetimi ve idari yaptırım kararını verme yetkisi belediyelere verilmiştir. Bu belediyeler arasında İstanbul Büyükşehir belediyesi de yer almaktadır. Gıda maddesi üreten, depolayan ve pazarlayan işletmelerin denetimi 27.05.2004 tarihinde çıkan 5179 sayılı yasaya göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığına aittir. Bununla birlikte Belediyeler Yasası na göre Belediyelerin özellikle gıda sanayi dahil olmak üzere Gayrisıhhi Müesseselere ruhsat verme ve denetleme yetkisi bulunmaktadır. Buna göre uygulamada bu işletmenin gıda denetimini Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yapmaktadır. Ancak alınan numuneler; eğer kurmuşsa; bağlı olduğu büyükşehir belediyesinin laboratuarında test edilmektedir. Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediyesi de gıda denetlemeleri yapmaktadır. Büyükşehir belediye sınırlarının genişlemesi ile; su havzalarının korunması da büyük ölçüde büyükşehir belediyelerinin sorumlulukları arasına girmiştir Bununla birlikte 31.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren Su Kirliliğini Kontrol Yönetmeliği nde su koruma havzalarındaki mutlak koruma bandı 100 metreye düşürülmüş fakat bu madde Danıştay a açılan bir dava sonucunda iptal edilmiştir. Atık Yağ yönetmenliğinin 8. Maddesi nde belediyelerin görevleri olarak ; Atık yağları belediye evsel katı atık depolama sahasına kabul etmemekle, Atık yağların su, toprak gibi alıcı ortamlara doğrudan verilmesini ve kanalizasyona boşaltılmasını önlemekle, Belediye hudutları ve mücavir alan sınırları içindeki yerlerde kurulacak atık yağ geri kazanım tesislerine inşaat ruhsatı vermek olarak belirtilmektedir. 17

Görüleceği üzere mevcut yasa ve yönetmenliklerin doğrudan belediyelere görev ve sorumluluk yüklemediği bununla birlikte Bakanlığın ilerleyen dönemde gerekli altyapı çalışmalarını tamamlayan belediyelere yetkilerin devredileceği anlaşılmaktadır. Şu anda denetim konusunda bir çok başlılık görülmektedir. Bu durum işletmelerin denetlenmesini zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte ilerleyen dönemde işletmelerin denetlenmesinin belediyelere devredileceği ve yerinden denetim kuralının geçerlik kazanacağı anlaşılmaktadır 4. FİRMALARIN ÇEVREYE DUYARLI ÜRETİM GERÇEKLEŞTİRMESİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER:LİTERATÜR TARAMASI Türkiye de sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi ve AB uyum sürecinde en sorunlu alanlardan biri olması beklenen çevrenin korunması için özellikle imalat sanayinde faaliyet gösteren bütün işletmelerin büyüklükleri dikkate alınmadan çevreye duyarlı üretim süreçlerini benimsemeleri gereklidir. Türkiye de AB mevzuatına uyumlu olarak çıkarılan yeni çevre mevzuatında büyük işletmeler ile küçük işletmeler arasında çok büyük farklılıklar yoktur. 1 Dolayısıyla çıkarılan yasadaki bütün hükümler KOBİ ler için de geçerlidir (Sarıkaya, 2007). Bu bölümde uluslar arası literatür çerçevesinde imalat sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin çevreye duyarlı üretim gerçekleştirmelerinin önündeki engeller anlatılacaktır. İşletmelerin neden oldukları çevresel etkilerin büyüklüğü, işletmenin faaliyette bulunduğu sektöre bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Fakat genel olarak imalat sektöründe yer alan işletmelerin, hizmet sektöründe yer alan işletmelere göre çevresel etkilerinin daha büyük olduğu kabul edilmektedir. İmalat sektöründe yer alan işletmelerin neden olduğu çevresel etkinin büyüklüğü öncelikle kullanılan hammaddelerin miktarı, kullanılan teknoloji, kullanılan ambalaj malzemelerin niteliği, enerji tüketimi, atık çıkarımı başta olmak üzere bir sürü değişkene bağlıdır. Ayrıca nihai ürünün ömrünü tamamlaması sonunda ortaya çıkan atıklar da, çevre kirliliğine yol açmaktadır. Çevreye duyarlı üretim (temiz üretim), ürünün tasarımından ambalajına kadar giden bir süreçtir. Üretilen ürünlerin üretim sırasında ve sonrasında zehir içermemesi, yenilenebilir enerjiler kullanılarak geri dönüşebilir malzemelerle üretilmesi, üretilen ürünlerin gereksiz ve zararlı ambalaj malzemeleri kullanılmadan paketlenmesi, nihai ürün halinde iken zehirli kimyasal maddeler içermemesi, ürün ömrünü tamamladıktan sonra geriye dönüştürülebilir malzemelerin kullanılmasını takip eden süreçte çok az atık çıkarılmasına imkan veren üretim süreçleri temiz üretim olarak adlandırılmaktadır. Bu süreç işletmelerin neden oldukları çevresel etkilerin önlenmesi / azaltılması prensibine dayanmaktadır. 1 Yakma tesisleri gibi alanlarda 18

Son yıllara kadar çevrenin korunmasından sadece büyük işletmelerin sorumlu olduğu ve KOBİ lerin çevreye zararlı vermediği görüşü hakimdi. Bununla birlikte özellikle son yıllarda AB genelinde çevrenin korunması için KOBİ lerinde çevreye duyarlı üretim yapması ve sorumluluk alması gerektiği yönünde görüşler ağırlık kazanmaktadır. Örneğin, 2001 yılında hazırlanan Kurumsal Sosyal Sorumluluk Avrupa Perspektifi-Yeşil Kitap küçük işletmelerin de çevrenin korunmasından birincil derecede sorumlu olduğunu belirtmektedir (European Commision, 2001b:18 ). İşletmelerin çevre konusunda sorumluluk yüklenmesi öncelikle çevreye duyarlı üretim temiz üretim yöntemlerini benimsemeleri ile mümkündür. Çevreye duyarlı üretim (temiz üretim) benimseme ve uygulama açısından büyük işletmeler ile küçük işletmeler arasında ciddi tutum ve davranış farklılıkları vardır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin çevreye duyarlı üretimi dikkate almamasının çeşitli nedenleri vardır. Bunlar, paydaşlar ve tüketicilerden bu yönde her hangi bir istek gelmemesi, faydalar konusunda yaşanan bilgisizlikler, işletme sahibinin zamanın yetersizliği, teknik kısıtlar, artan bürokrasi, şirket kültürünün olmaması, nedenler sıralanabilir (Hillary, 2000, p. 140). İşletmeler, işletmeyi ilgilendiren karar ve faaliyetlerde bulunurken tüketiciler, çalışanlar, kredi kuruluşları, hissedarlar, tedarikçiler gibi çeşitli paydaşları dikkate almak durumundadır. İşletmenin çevre ve sosyal sorumluluk konusunu benimsemesi ve dikkate alması da ancak farklı paydaşların istek ve çıkarları arasında bir denge olduğunda gerçekleşebilmektedir. Paydaşlar arasındaki uyumsuzluk, işletmenin neden olduğu çevresel etkinin azaltılması konusunu dikkate almasını güçleştirmektedir. Sonuçta işletme çevreye duyarlı üretim geliştirme konusunda başarısız olmaktadır (Doyle, 1998). Tedarik zinciri bağlantısı içinde olan büyük işletmeler, çok sayıda paydaşın baskısı altındadır. Çevre konularında artan endişeler, daha çok sayıda paydaşın işletmenin toplumun isteklerini dikkate almasını gerekli kılmaktadır (Factor ve Harris, 2006:2). 2 Bu durum 2 İşletmenin çevresel etkilerini azaltma yönünde paydaşların desteklerine bakıldığında da hissedarlar, yasa koyucular, yerel toplum, çeşitli baskı grupları ve müşterilerden sonra gelmektedir. Bu paydaşlar arasında yasal düzenleyiciler, işletmenin çevresel performansı hakkında bilgi isteyen tarafta yer almaktadır. Yapılan bir araştırmada, hissedarların çevre kirliliğini kontrol etme konusunda çok ilgili olmadıkları görülmüştür. Bunun en önemli nedeni ise, hissedarların bu konuyu teknik bir konu olarak algılamalarıdır. Ayrıntılı bilgi için bkz (Collison, 2003) 19

işletmenin çevreyi koruma yönünde daha çok faaliyette bulunmasına yol açmaktadır. 3 Bu nedenle büyük işletmeler, çevreye duyarlı üretim gerçekleştirme konusunda daha isteklidir. Buna karşılık küçük işletmeler sahip oldukları organizasyon yapısından dolayı daha az paydaş baskısına maruz kalmaktadır. Bu da küçük işletmenin paydaşlarının çevre konularını dikkate almaması ve işletmenin çevreyi gündemine almamasına yol açmaktadır (European Environment Agency, 2003:11). Büyük işletmeler ile küçük işletmeler arasındaki tedarikçi zincirinin etkili bir şekilde çalışması çevresel sorumluluğun benimsenmesinde önemli olabilir. Büyük işletmeler ile tedarik zincirinde yer alan işletmeler, yeterli kalite belgesine sahip olmaları durumunda daha yakın işbirlikleri gerçekleştirebilir (Spence, Jeurissen ve Rutherfoord, 2000). Büyük ölçekli işletmeler ile işbirliğine gitmeleri KOBİ lerin çevresel duyarlılık göstermelerini teşvik etmektedir. Örneğin, KOBİ ler üzerine gerçekleştirilen bir çalışma da, büyük işletmeler ile yakın ilişkide olan küçük işletmelerin %60 ı, büyük ölçekli müşterilerinin, güvenlik politikaları ve faaliyetleri hakkında, %43 ü çevresel politikaları hakkında, % 17 si de diğer sosyal konularda kendilerine sorular sorduklarını belirtmişlerdir (DTI; 2002). Çevreye duyarlı üretimin benimsenmesinde, işletmenin kurumsallaşması önemli bir etkendir. Büyük işletmeler daha formel ilişkilerin ve hiyerarşik yapıların olduğu organizasyonlardır. Kurumsallaşma, işletme sahibi veya yöneticisinin kendi başına insiyatif almasını engellemektedir. Bu durum işletmenin davranışı üzerinde olumlu bir etki yaratmaktadır. Buna karşılık küçük işletmelerin neredeyse tamamında, kurumsallaşma yönünde sorunlar görülmektedir. Küçük işletmeler çoğunlukla aile işletmesi veya az sayıda hissedardan oluşmaktadır. Yönetim ve mülkiyet sahipliği arasındaki bu ilişkiden dolayı küçük işletmelerdeki pek çok faaliyet işletme sahibinin eğitimi, davranışları, kişiliği ve değerleri ile çok yakından ilişkilidir (Vives, 2005:1, Factor ve Harris, 2006:4). Eğer işletme içinde yönetimde veya sahiplerinden herhangi biri kişisel olarak çevre konusunda hassas bir yaklaşım içinde ise, işletme çevreye duyarlı üretim yapma konusunda daha hevesli olmaktadır. Bu nedenle küçük işletmelerde çevreye duyarlı yaklaşımlar tamamen işletmede yer alan çevreye duyarlı kişinin konumu ve ilgi derecesi ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir (Vickers ve Cordey-Hayes, 1999). İşletmenin faaliyetlerini belirleyen unsurlar arasında prestij, otonomi, gerekli olanları yerine getirmeden duyulan memnuniyet gibi faktörler önemlidir. Bununla birlikte işletme hakkında alınacak kararlarda, öncelikle işletmenin rekabetçiliğini nasıl etkileyeceğine 3 Özellikle çok uluslu işletmeler, enerji verimliliği konusundaki teknolojik gelişmeleri çok büyük dikkatle izlemektedir. 20