Kuzey Afrika dan Balkanlara Dönüflüm



Benzer belgeler
Balkanlar da Nüfus Sayımları ve Kimlik Tartışması. Dr. Erhan Türbedar Dış Politika Analisti

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Amerikan Stratejik Yazımından...

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Avrupa da Yerelleşen İslam

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

Sırplar ve Karadağlılar. Ders birimi % Ders birimi % Balkan yarımadası 2+1 4, , , , ,55

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Değerli S. Arabistan Cidde Uluslararası Türk Okulu

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Ders birimi % Ders birimi % Balkan yarımadası 2+1 4, , , , ,55

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

KAYSERİ SANAYİ ODASI BOSNA HERSEK ÜLKE RAPORU

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

Çarşamba İzmir Gündemi

Devrim Öncesinde Yemen

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

01/05/ /05/2016 TARİHLERİ ARASINDAKİ EŞYA TAŞIMA GEÇİŞLERİ

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

G-20 TÜRKİYE 2015 ÇALIŞTAYI

BOSNA HERSEK ÜLKE BÜLTENİ

AKADEMİK YILI ERASMUS ARTI (+) PROGRAMI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

AB NİN BATI BALKANLAR BÖLGESİNE YÖNELİK POLİTİKASI VE BATI BALKAN ÜLKELERİNİN AB ÜYELİK SÜREÇLERİ

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

HALI SEKTÖRÜ 2015 YILI İHRACATI

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

PROGRAMI PROGRAM GENEL TANITIMI

MEDRESE VE İSLAM KÜLTÜR MERKEZİ İNŞA PROJESİ- VİETNAM

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

ACR Group. NEDEN? neden?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

Türkiye ve Avrupa Birliği

Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek Üçlü İş Forumu Konuşması. 26 Ekim 2016, Grand Wyndham Hotel, İstanbul. Ömer Cihad Vardan

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü

Bosna'da Sırp Referandumu Ne Anlama Geliyor?

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Seçim süreci hakkında sorular ve cevaplar

Brexit ten Kim Korkar?

Klinik Araştırmalarda Türkiye nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) Ülkeleri Arasındaki Yeri

1/11. TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI Rapor tarih 30/03/2018 Yıl 01 Ocak - 28 Subat 2018

Göçmenlere olan bakışınızı değiştirecek 4 harita

01/07/ /07/2015 TARİHLERİ ARASINDAKİ EŞYA TAŞIMA GEÇİŞLERİ

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE'DE ORTAK BİR KİMLİK OLARAK "ÖTEKİLİK" İKİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM... 27

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim AKP

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

"AVUSTURYA'DAKİ BOSNALI VE TÜRK GÖÇMENLER" 1

Kritik kavşağa ilerlerken

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

Samsun daki Pontusçu Faaliyetler

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

MAKEDONYA DA DİKEY GEÇİŞ & LİSANS PROGRAMLARI TANITIM KİTAPÇIĞI AKTİF YURTDIŞI EĞİTİM

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... vii KISIM 1 GASTRONOMİ: KAVRAMSAL YAKLAŞIM VE TRENDLER

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 2 7 Ekim 2012

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu

Transkript:

Kuzey Afrika dan Balkanlara Dönüflüm Gözde KILIÇ YAŞIN* Libya yı savaşın en katı haline dönüşmesi nedeniyle bir tarafa bırakacak olursak Tunus ve Mısır da yaşananlar, emsal yaratmış; yönetimi ve rejimi değiştirebilme gücünün halka geçişi anlamında pek çok ülkeye moral verdiği kesin. Bir lidere ihtiyaç dahi duymadan sokağa çıkarak başaran halkın motivasyonunu kendi ülkelerinde yaratmak isteyenlerin olması muhtemeldir. Balkan ülkelerinde de Tunus la aynı dönemde başlayan gösteri ve protestolar, Kuzey Afrika dan sonra sıranın Balkanlara geldiği yorumlarına sebep oldu. Ancak aslında Balkanlar da savaş sonrasında taşlar zaten yerine oturmamıştı, kalıcı istikrar henüz yerleştirilememişti. Mağriplerde bir hareketlenme yaşanmasaydı dahi Balkanlar da böylesi gösteriler yaşanabilirdi, yaşanacaktı. Hatta daha fazlası da bekleniyordu. Nitekim son 10 yılın tüm analiz ve yorumlarında Kosova, Makedonya, Sırbistan ve Bosna Hersek denkleminde bölgeyi sarabilecek yeni bir iç savaş tehdidinden bahsedilmektedir. Dolayısıyla denilebilir ki Balkanlar zaten kendi sırasını henüz savuşturmamıştı. Özellikle Priştine yönetiminin egemenliğini bir beş yıl daha Kosova nın kuzeyine yayamaması ve Bosna-Hersek te Sırp Cumhuriyeti nin mevcut federasyonu yaşatmama kararlılığının sürmesi, Balkanlar da görmezden gelinen diğer sorunları da teker teker gün yüzüne çıkaracak potansiyeldedir. Asıl Kuzey Afrika ve Orta Doğu ya sıra yeni geldi ve Osmanlı hinterlandına ilişkin son harita da henüz çizilmemiş olandır. Balkanlar ise bu büyük coğrafyanın küçük ve en rahat değiştirilebilen parçasıdır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika yı birdenbire saran, aslında biri bir düğmeye basmışçasına sistematik şekilde yayılan halk isyanları, genel anlamda demokrasi eksikliğinin sonucu olarak değerlendirilmiştir. Buna göre bu coğrafyada temel sorun despotik yönetimler, otoriter rejimlerdi. Halk iradesinin yok sayılması, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün engellenmesi ve daha önemlisi, refah seviyesindeki farklılıklar, ekonomik eşitsizlik, gelir seviyelerindeki uçurumlar ve yolsuzluklar olayların başlamasında tetikleyici olmuştu. Balkanlar da ise tek adam liderliğinden, otoriter rejimlerden ya da baskıcı yönetimlerden bahsedilemez. Seçimlerin şeffaflığı, oylamanın gizliliği, seçime katılımda adalet ve seçim sonuçlarının güvenilirliği konusunda bazı şüpheler olsa da seçimlerde gözlemci bulunduran uluslararası örgütlerin seçimlerin güvenilirliğini ve demokratik gereklerin karşılandığını raporlandırdığını da hatırlamak gerekir. Dolayısıyla göreceli de olsa demokrasi mevcuttur ve bu ülkelerin halkları sonuçlarından memnun olmasalar da yönetime katılabilmektedir. Üstelik ifade ve örgütlenme özgürlüğünün kısıtlandığını söylemek mümkün değildir. Ne var ki yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik ve ekonomik tıkanıklık, Balkanlar da da gerçek bir problem. Aslında Balkanların en önemli problemi zaten budur. Bunların olduğu her yerde ayaklanmalar ve ayaklanmaları iç savaşların izlemesi de mümkündür. Aynı şekilde, özellikle Balkanlar gibi geçmişte aralarında ciddi çatışmalar, savaşlar, katliamlar yaşanmış milletlerin iç içe yaşadığı coğrafyalarda, milliyetçi duyguları kışkırtmak, yoksulluk ve işsizlik ortamında çok daha kolaydır. Balkanlarda bugün yaşanan ve sokağa yansıyan da budur. * 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Kıbrıs ve Balkan Araştırmaları Merkezi Başkanı, gkyasin@gmail.com Mayıs 11 Sayı: 29 21. YÜZYIL [31]

Gözde K l ç Yafl n Artan Milliyetçilik Bosna-Hersek te üç entitede de radikal partiler iktidardadır. Toplumlarda hakim olan gerginlik, nefret, korku, endişe karışımı duygular, Bosna-Hersek te uluslararası organizasyonlarca uzun zamandır sürdürülen bir arada yaşama kültürünü geliştirici çalışmalara baskın gelmektedir. Bulgaristan da açık ırkçı söylemleri ile gündemden düşmeyen ATAKA, gerçekte iktidardaki GERB partisinin aşırı milliyetçi söylemlerini perdelemekte, iktidardaki uç milliyetçiliği gizlemektedir. Sırbistan da son iki seçimde de AB üyeliği havucuna rağmen milliyetçi partiler daha fazla oy almıştı ve Demokrat kanat açıkçası ancak Batı nın açık desteği ile hükümeti kurabilmişti. Bugün ise sokaklar erken seçim çağrısı yapan radikallerin sesiyle çınlıyor. Olağan ya da erken olması önemli olmaksızın seçim sonrasındaki tablo, milliyetçi oyların arttığını gösterecektir. Yunanistan da ise milliyetçi olmayan bir partiden bahsetmek mümkün değil, iktidara kim gelirse gelsin ulusal çıkarlar çerçevesinde yayılmacı ve tüm komşularını tehdit olarak gösteren politikalar izleyen iktidarlar kurulmaktadır. Bugün yaşanan ekonomik krizin milliyetçi duyguları daha fazla beslediği de açıktır. İktidar da halkın dikkatini ekonomik başarısızlıklardan uzaklaştırmak için dış tehdit söylemini abartarak kullanmaktadır. Erken seçim söylemleri Yunanistan gündeminde de ciddi yer alıyor ancak seçim sonuçlarının ülkenin siyasi ve politik anlayış denk- [32] 21. YÜZYIL Mayıs 11 Sayı: 29

Kuzey Afrika dan Balkanlara Dönüflüm leminde herhangi bir değişim yapması mümkün değil. Makedonya da da bir iç savaş sonrası kurulan düzen Arnavutları ve Makedonları kaynaştırmak, birlikte yaşam arzusu yaratmak yerine daha fazla cepheleştirmiştir. Seçimlerde verilen oylara da bu yansıtmaktadır. Şimdilik din çatışması olarak kendini belli eden cepheleşme aslında etnik cepheleşmenin de bir yandan sürdüğü gerçeğini değiştirmez. Nitekim bugün aynı dinden olmalarına rağmen Türklerin ve Arnavutların dahi farklı ibadet yerlerini tercih etmeleri ve Arnavut Camisi-Türk Camisi ayrımının netleşmesi, bunun göstergesidir. Savaş sonrası düzenin Arnavutlar haricindeki azınlık gruplarının haklarını korumada başarısız olması, din çerçevesinde bütünleşmeleri de imkansızlaştıran faktörlerdendir. Aynı durum Kosova da da söz konusudur. Dolayısıyla Balkanların genelinde milliyetçi akımlar güç kazanmıştır. Hükümetleri protesto eden gösterilerden daha tehlikelisi, protestoların farklı yönlere kayma ihtimalidir. Son 20 y l, Balkanlardaki etnik gruplar aras ndaki farkl l klar netlefltirmifl; eski kin, nefret, intikam duygular n ülkelerin resmi s n rlar içerisindeki görünmez ama hissedilir yeni s n rlarla belirginlefltirmifltir. Bugün Balkan coğrafyasında yaşanan hareketlilikte savaş sonrası dönemde Batı tarafından kurulan yeni tip çok kültürlü, çok kimlikli, çok dinli, çok etnikli, yerinden yönetimli, yönetişim esaslı devlet yapısı ve düzeninin de etkisi büyüktür. Kulağa demokratik bir yönelim ve tercih gibi geliyorsa da devleti işlevsizleştirmesi nedeniyle bireyi devletin önüne çıkaran bu yönetim biçimi, vatandaşlarına klasik devlet yapısı dönemlerinden daha fazla mutluluk getirmemiştir. Bosna-Hersek, Makedonya ve Kosova da daha net gözlemlenen bu yeni devletler, yapıcı belirsizlik usulünce oluşturuldu ve açıkçası bugüne dek devlet mekanizmasını kilitlemekten, ülkenin ilerleyişini aşılamayan şartlara bağlamaktan, devletin üzerinde Batı dan atanmış Yüksek Temsilcilerin otoritesini garantilemekten ve NATO ile AB polis güçlerinin varlığını mecburiyet haline getirmekten başka bir sonuç doğurmamıştır. Belki uzun -çok uzun- vadede başarılı olabilecek bu yeni devlet modeli, bugün için başarısızdır ve aslında genelde ülkenin çoğunluktaki unsuru ve nüfusu en kalabalık ilk azınlık grubu dışındakilere de düşünüldüğü kadar demokrasi getirmemiştir. Üstelik etnik gruplar arasındaki ayrımları, farklılıkları netleştirmiş; eski kin, nefret, intikam duygularını ülkelerin resmi sınırları içerisindeki görünmez ama hissedilir yeni sınırlarla belirginleştirmiştir. Balkanlarda bugün yeniden dikkat çeken hareketliliğin arkasında yatan sebeplerden bir diğeri de bu coğrafyada özellikle son 20 yıldır faaliyetlerini arttıran misyoner faaliyetlerdir. Söz konusu olan sadece Müslümanların Hıristiyan yapılmasına dönük çalışmalar değil. Katoliklerin, Protestan; Protestanların Evanjelist; Ortodoksların Katolik yapılmasına dönük çalışmalar gibi Müslümanların Vahabi ya da Şii anlayışına çekilmesine dönük bir yarış da misyonerlerce yürütülmektedir. Farklı dinlerden yüzlerce tarikat hem kendi değerlerini yaygınlaştırmaya hem bu bölgedeki yatırımlarda ön plana çıkmaya hem de yönetime etki edebilecek güce ulaşmaya çalışıyor. Protestan, Mormon, Yahova Şâhîdleri, Evanjelist, Kalvinist, Lutherci, Adventist, Kadıyanî ve Bahaî grupları ülkede Komünizmin çökmesinden bu yana yoğun bir misyonerlik faaliyeti içerisindeler. Denge ise genel anlamda Müslümanlar aleyhine bozulmaktadır. 1 Misyoner faaliyetlerin Arnavut ve Boşnak nüfusun bulunduğu bölgelerde daha yoğun olduğunu söylemek mümkün. Arnavutluk ta Tunus taki halk devrimi girişimiyle eş zamanlı yaşanan ve ateşli protestoların Kuzey Afrika dan Balkanlara sıçradığı yorumlarına sebep olan gösteriler de bir boyutuyla bu konuyla ilgilidir. Arnavutluk ta Sosyalistlerin erken seçim çağrısı ile giriştikleri protes- 1 ABD Dışişleri Bakanlığı nın 2006 yılında hazırladığı Dini Özgürlükler raporunun 3,6 milyon nüfuslu Arnavutluk ta Tiran Adliyesi ne kayıtlı 245 adet dini misyon bulunuyor ve bunların ancak 34 tanesi Müslümanlara ait organizasyonlar; dini eğitim veren 101 okulun da yalnızca 7 tanesi Müslümanlara ait medreselerdir. Aynı rapora göre, 2004 yılında, Devlet Din İşleri Komitesi tarafından 1084 yabancı misyonere oturma izni verilmiştir. Bkz. Olsi Jazexhi, Varlık ve Yokluk Arasında Arnavutlar ve İslam, Terc: Gürkan Biçen, Müslüman Arnavutluk, Haziran 2006. Mayıs 11 Sayı: 29 21. YÜZYIL [33]

Gözde K l ç Yafl n tonun demokrasi arayışı ndaki geniş katılımlı gösterilere dönüşmediğini ve bu nedenle genişletilmiş Ortadoğu ile benzerliğinin bulunmadığını ifade etmek gerekir. Ancak gelişmelerin Arnavutluk ta din eksenli bir ayrışmayı biraz daha gün yüzüne çıkardığını söylemek mümkündür. Din Eksenli Bölünmeler Etnik kimlik çeşitlemesine sahip Balkan coğrafyasının tamamı için din eksenli ayrışma olağanken nüfusunun neredeyse tamamı Arnavutlardan oluşan Arnavutluk için aynı ifadenin kullanılması mümkün değilmiş gibi görünmektedir. Ne var ki, AB nin bir uygulaması olarak gündeme gelen nüfus sayımları Arnavutluk için de aynı durumu mümkün kılmaktadır. Bir anlamda dış konjonktürün önünü açmak isteyebileceği yeni Arnavutluk modeline Arnavutluk ta 2011 de gerçekleştirilmesi beklenen nüfus sayımı önemli bir katkı sağlayacaktır. Nüfus sayımında, Tanrıya inanıyor musunuz? sorusunun yanı sıra hangi dine mensup olunduğunun soruşturulması, öncelikle Ortodoks ve Balkanlar da zemin Katolik Arnavut sayısının belirlenmesini sağlayacaktır. Bundan daha önemlisi ise din hanesinde Müslüman ya da İs- kargaflaya, istikrars zl a, insanlar n lam yerine Sünni, Bektaşi gibi seçeneklerin olmasıdır. sokaklara dökülmesine, Mezhep farklılaşmasının da soruşturulması, Arnavutluk u, Balkanlar ı ve dünyayı Arnavutluk un aslında Müslüman bir muhtemel iç çat flmalara devlet olmadığı gerçeği ile yüzleştirebilecektir. Her halükarda nüfusun yüzde 70 inin Müslüman olduğu verisi deği- ve üstelik istenirse yeni bir dönüflüm şecektir. Bektaşiliğin ayrı bir din gibi algılanması AB sürecinde Aleviliğin de İslam dışı gibi algılanarak azınlık statüsü sürecine uygundur. yaratılmak istenmesinde olduğu gibi- Müslüman nüfusu daha az gösterecektir. Böylece Arnavutluk hakkında bilinen en önemli ayrıntı olan Müslüman çoğunluk bilgisi, çok dinli Arnavutluk ile değiştirilmiş olacaktır. ABD, Kanada, Yunanistan, İtalya ve diğer Avrupa devletlerinin yanı sıra Vatikan ın desteğiyle süren misyonerlik ve Açık Toplum Vakfı nın finansmanı ile açılan özel okullar, kolejler, üniversiteler; kurulan basın ve medya organları; yurtdışında eğitim, iş ve vatandaşlık vaatleri Arnavutluk ta Hıristiyan olmayı ayrıcalıklı bir hale getirmektedir. Nüfusa oranla azınlıkta olmalarına rağmen Ortodokslar başta olmak üzere genel olarak Hıristiyanlar, devlet kurumlarında önemli mevkileri kendi aralarında paylaşmakta, ticarette de parayı kendi aralarında döndürmektedirler. Fakirleşen, birlik oluşturamayan ve kurumsallaşamayan Müslüman Arnavutlar ile yabancı yardım ve yatırımına açık Hıristiyan Arnavutlar arasında ciddi bir ötekileştirme süreci başlamıştır. Şimdilik yüzde 70 i Müslüman kabul edilen Arnavutluk ta kilise sayısının ülke genelinde 1.115 -bir milyon nüfuslu Başkent Tiran da ise 114-; ülkedeki toplam cami sayısının ise 590 2 olması düşündürücüdür. Müslümanları azınlık olarak göstermek isteyen, bu yönde açıklamaları olan ve Ortodoks olduklarını da açıklayan eski Başbakanlardan Fatos Nano ve Sosyalistlerin yeni lideri Edi Rama için aslında nüfus sayımı önemli bir fırsat sunmaktadır. 90 dan bu yana işleyen sürece din sorusunun bulunacağı nüfus sayımı ile son nokta konulmak istenmektedir. Bu ortamda çok dinli Arnavutluk, AB nin daha rahat hazmedeceği bir ülke haline gelecektir ancak aynı zamanda ülke üzerindeki İtalya ve Yunanistan ın etkisi de artacaktır. Arnavutluk açısından en ciddi tehdit ise Yunanistan ın Arnavutluk taki tüm Ortodoksları Yunan kökenli sayma politikasının 3 artık net rakam ve nüfus oranları üzerinden yürütülmesi sonrasında netleşecek- 2 Bkz. Mehdi Gurra ile Röportaj, Çiğdem Aktı, Dünya Bülteni, 22 Mayıs 2010. 3 Gerçekten de kendi topraklarındaki Arnavutları ayrı bir azınlık olarak kabul etmeyerek onları Arnavutça konuşan Yunanlılar olarak adlandıran Yunanistan ın, Arnavutluk taki Yunan asıllıların azınlık haklarını bahane ederek kurduğu siyasi baskı ve hatta Kuzey Epir olarak adlandırdığı Arnavutluk un güneyinde yer alan Gjirokaster ve Korçe bölgesi için yarattığı Kurtarılamamış Toprak tragedyası sebebiyle en ciddi tehdidi Yunanistan yaratmaktadır. [34] 21. YÜZYIL Mayıs 11 Sayı: 29

Kuzey Afrika dan Balkanlara Dönüflüm tir. Ancak gerçek tehlike Arnavutluk taki yüzde 4 lük farklı etnik kökenden olan azınlığı bir tarafa bırakacak olursak aynı etnik kökene mensup Arnavutların din çizgisinde toplumsal bölünmeye doğru sürüklenmesidir. Dolayısıyla birlikte yaşama kültürü, Makedonya, Bosna ve Kosova sonrasında Arnavutluk için de gündeme gelecek; ayrıştırılan, ortaklıkları farklılıklarla ortadan kaldırılan toplumlar için ortaya çıkan yeni devlet modeli Arnavutluk ta çok dinlilik üzerinden gerçekleşecektir. Bu, küreselleşmenin gerçekten de dünyayı sadece etnik köken değil, dini köken bazlı olarak da mikro devlet ve devletçiklere sürüklediğinin göstergesidir. Balkanlarda Dönüşüm İvmesi Geniş perspektiften ele alındığında Ortadoğu nun bir parçası olan Kuzey Afrika da başlayan dönüşüm sürecinin Balkanlara teğet geçtiği ni ya da Balkanların 1990 lardan itibaren yaşadığı savaşlarla bu süreci önceden atlattığını söylemek mümkün değil. Aslında Balkanlar bugün yeni bir dönüşüm sürecinin eşiğinde bulunuyor. Bosna-Hersek ise değişim sürecinin şimdilik yeni merkezi görünümünde. Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya ve Arnavutluk ta hükümet karşıtı gösteriler sürüyor ve ilk üçünde milliyetçi akımlar ön plana çıkıyor. Yunanistan da etkisi artan ekonomik krizi, hâlihazırdaki milliyetçiliği ve yabancı düşmanlığını aynı oranda arttırıyor. Bosna- Hersek te ise Sırp, Hırvat ve Boşnak unsurların devletin devamı üzerinde dahi anlaşabilmesi mümkün görünmüyor. Dolayısıyla zemin hem kargaşaya hem istikrarsızlığa hem insanların sokaklara dökülmesine hem muhtemel iç çatışmalara hem de istenirse yeni bir dönüşüm sürecine uygun görünüyor. SarayBosna da yayın hayatına başlayan ve tüm Balkanlara bölgesel dilde, yorum ve yayın yapacak olan El Cezire-Balkan televizyonu da yeni bir dönem ihtimalini arttırıyor. Üstelik iki büyük Batı merkezli televizyon kanalı da bu kez Adriatik ülkeleri adı altında yine Balkanlara yine bölgesel dilde yorum yapmak üzere SarayBosna da kendilerine uygun birer bina arayışındalar. Dolayısıyla bugün Almanya, İtalya ve Avusturya nın yatırımları ya da kurdukları ilişkilerle daha etkin olduğu bu coğrafyada dengeler yeniden değişecek gibi görünüyor. Anlaşılan değişimde öncülük İngiltere ve İngiliz politikaları etkisindeki diğer bazı Batılı Mayıs 11 Sayı: 29 21. YÜZYIL [35]

Gözde K l ç Yafl n Balkanlardaki geliflmeler, küreselleflmenin dünyay sadece etnik köken de il, dini köken çerçevesinde de mikro devlet ve devletçiklere sürükledi inin göstergesidir. ülkelerde olacaktır. Bir önceki Balkan krizine göre şimdi din, yeni Balkanlarda çok daha belirleyici bir faktör olacaktır. Bir Balkan Açılımı başlatan ancak bunu henüz gerçekçi, kalıcı ve somut bir başarıya dönüştüremeyen Türkiye nin Balkanların yeni dönemindeki konumu ve rolü hakkında konuşmak için ise şimdilik erken. Öne çıkan iki ihtimalden biri, Balkanlarda Türkiye nin tamamen etkisizleştirilmesine dönük önlemlerin alınması; diğeri ise din eksenli yeni bir bölünme sürecinde Müslüman Balkanlıların dönüşümünde Türkiye ye özel bir rol verilmesidir. İlk ihtimalin bir benzeri 90 lı yıllarda yaşanmıştı. Yunanistan ın Bosna-Arnavutluk-Kosova-Türkiye ekseninde oluşarak Avrupa içlerine doğru uzanan -Müslüman- Yeşil Kuşak iddiasıyla bir yandan Batı yı etki altına alma bir yandan da Rusya ile sıkılaştırılan ilişkilerle Rusya-Bulgaristan-Sırbistan-Yunanistan ekseninde Ortodoks Hattı oluşturma girişimi başarılı olmuş; Arnavutluk ta iktidar değişimi ile sonuçlanan süreç Türkiye-Arnavutluk ilişkilerinin zeminini sarsmıştır. Bugünün dış konjonktürü, Türkiye nin yarattığı sözde Yeşil Kuşak tehdidine karşı Hıristiyan ülkelerin birlikte hareket etmeye çağrıldığı 1997 dönemiyle benzerlik gösteriyor. Türkiye merkezli tehdit söylemleri bu kez Neo-Osmanlıcılık teoremi üzerinden dile getirilmektedir. Wikileaks belgelerine de yansıyan ve bu anlamda başta Sırbistan muhalefetince görüşlerinin ispatı olarak kullanılan Türkiye nin özellikle Balkanlarda Osmanlı İmparatorluğu nu yeniden canlandırma girişiminde bulunduğu iddiaları 1997 ortamını hatırlatmaktadır. Neo-Osmanlıcılık konusunda dile getirilen Türkiye nin Türklük üzerinden yürüttüğü Balkan politikasını, Müslümanlık üzerinden yürütülecek politika ile değiştirdiği ve buna da ortaklıklar ve tarihsel geçmiş bağı ile eski Osmanlı mirası üzerinden yeniden kurulan ve kurgulanan dostlukları eklediğidir. Ancak Balkanlarda yaratılmak istenen endişe, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu nun yeni Balkan politikasını tarif eden bu tür açıklamaların sonrasına yani Türkiye nin tekrar Balkanları işgal etmesi ihtimaline ilişkindir. Yunanistan- Türkiye ilişkilerinin Türkiye nin katkısı olmaksızın son dönemde gerilmesi, Yunanistan ın hala Türkiye den ciddi bir tehdit algılamasının olması, yeni bir değişim ve dönüşüm evresinde olan Balkanlarda Türkiye nin etkisizleştirilmesi için uygun bir zeminin varlığına işaret etmektedir. Bu kaos anlamına gelebilir ancak ikinci ihtimalin bundan daha az tehlikeli olduğu da söylenemez. Nitekim Türkiye nin Balkanların -dini ayrımların daha da netleştiği- dönüşüm sürecinde yan aktörlerden biri olması ihtimali de yeni bir istikrarsızlık dönemi anlamına gelir. Türkiye nin Balkanlar ve Ortadoğu nun kavşağında bulunması yani Osmanlı hinterlandının merkezinde yer alması, istikrarsızlıkların yayılmacı karakterini hatırlatmaktadır. Finali, aktörlerin değil senaristlerin belirlediğini de unutmamak gerekir. 21. YÜZYIL [36] 21. YÜZYIL Mayıs 11 Sayı: 29