1883 1884 First skyscraper (ten stories) in Chicago. The Brooklyn Bridge opens. This large suspension bridge, built by the Roeblings (father and son), is a triumph of engineering. Maxim invents the machine gun, making possible mass slaughter and beginning the mechanization of warfare. 1885 Benz develops first automobile to run on internal- combustion engine. 1888 Hertz produces radio waves. 1889 Eiffel Tower. 1892 Rudolf Diesel invents his namesake. 1895 Lumière brothers develop Cinematograph. Roentgen discovers X-rays. 189 Marconi patents wireless telegraph. 1897 Joseph Thomson discovers particles smaller than atoms. 1899 Aspirin invented. 1901 Marconi transmits first trans-atlantic radio message (from Cape Cod). 1903 Wright brothers make first powered flight. 1908 Henry Ford mass-produces the Model T. Geddes (1915), Mumford (1934) ve Jordan (19) teknoloji tarihinin üç evresini şöyle ayõrõr: 1. Eoteknik (c.10): mekanize güç kömür ve buhardan elde edilir; temel malzeme ahşaptõr; denetim tüccarlarõn elindedir; temel araçlar yel değirmenleri, atlõ araba ve kalyonlardõr; tipik enerji kaynağõ, 14 beygir gücünde kuleli (taretli) yel değirmenidir 2. Paleoteknik (c.180): mekanize güç rüzgâr ve sudan elde edilir; temel malzeme demirdir; denetim laissez-faire (bõrakõn yapsõnlar) kapitalistlerinin elindedir; temel araçlar taşõnabilir ve statik buhar makineleridir; tipik enerji kaynağõ, 75 beygir gücünde buhar makinesidir 3. Neoteknik (c.190): mekanize güç elektrikten elde edilir; temel malzeme kullanõm alanõna göre değişen maden karõşõmlarõdõr; denetim devletin elindedir; temel araçlar türbin motor ve bilgisayarlardõr; tipik enerji kaynağõ, 75.000 beygir gücünde türbo jeneratördür.
Sanayi Devrimine götüren mekanik değişimin ilk aşamasõ, geleneksel üretimde insan elinin gerçekleştirdiği itme, çekme ve presleme (bastõrma) hareketlerinin sürekli kõlõnõp süratlendirilmesi, bir rotasyona dönüştürülmesinden oluşuyordu. Aşağõdaki makine bunu gerçekleştiriyordu, yani, insanõn üretim hareketlerinin analizine dayanõp onlarõ gerçekleştirebilen bir makineydi (Gideon ss. 47, 34). Kayõş ve makaralardan oluşan sistemin hareketlendirilmesinde, önceleri su, sonralarõ sabit bir buhar makinesi, çok sonralarõ ise elektrik motoru kullanõldõ. Kayõşlarõn açõkta olmasõ çok sayõda iş kazasõna yol açõyordu: On dokuzuncu yüzyõlda kayõşlõ makine atölyesi. Hancock (Shaker köyü), Pittsfield, Massachusetts, ABD. Fotoğraf Jay Rosenthal, Mayõs 2001. Aşağõdaki makine, Jacquard Dokuma Tezgâhõ diye anõlõr (the Jacquard Loom) veya the punchcard loom diye (loom: dokuma tezgâhõ). On sekizinci yüzyõlda Fransa da icat edilmiş olup, tekstil sanayinin mekanikleşebileceğinin ilk göstergesiydi; İngiltere de pamuk sanayiinin büyük patlamasõna kadar giden yolun başõydõ. Kullandõğõ punch-card kontrol sistemi bir süredir piyanolarda kullanõlõyordu. Bilindiği gibi, daha yakõn zamanda, ilk bilgisayarlarda da kullanõlmõştõr. İlk resim, ahşap çerçeveli on sekizinci yüzyõl tezgâhõnõ göstermektedir. İkincisi ise on dokuzuncu yüzyõl yapõmõ metal çerçeveli bir makinenin görüntüsüdür: Jacquard Tezgâhõ. Deutsches Museum, Münih. Fotoğraf George P. Landow, Haziran 2000.
Jacquard Tezgâhõ. Science Museum, Londra. Fotoğraf George P. Landow, Haziran 2000. 1750-1757 de İngiltere de James Hargreaves in geliştirdiği Spinning Jenny ise aşağõda görülmektedir. Hargreaves makinesine, tipik dokuma işçisine binaen kadõn adõ vermişti (Jenny). To spin: iplik veya yün eğirmek; dokumak. Deutches Museum, Münih.
Aşağõdaki fotoğrafta, yeni mekanize demirci ocağõ görülmektedir. Ön planda, suyla çalõşan iki adet çekiç ile dövdükleri örsler yer almaktadõr. Arkada, rotasyonuyla çekiçlerin kalkmasõna yol açan yatay şaft görülmektedir. Çekiçlerin örsdeki sõcak metali, elle gerçekleştirilenden daha süratli ve sürekli şekilde dövmeleriyle, saat zembereklerinden bina yapõmõna alanlarda gereksinilen yüksek kaliteli çelik üretilebiliyordu: Su gücüyle çalõşan indirmeli demirci ocağõ. On sekizinci yüzyõl sonlarõ. Abbeyville Sanayi Bölgesi, Peak cõvarõ, İngiltere. Fotoğraf George P. Landow 1980. İlk buharlõ lokomotif, 13 Şubat 1804 de, Pen-y-Darren Demir İşletmelerinde denendi. Lokomotifi Richard Trevithick tasarlayõp yapmõştõ. 15 tonluk bir yükü, saatte 5 mil süratle çekebiliyordu. Ancak, önemli bir sorun vardõ: Lokomotifin tekerlekleri de üzerinde gitiiği yol dad emir olduğundan kayma ( raydan çõkma ) oluyordu. Sorunu, 1811 de Middleton Colliery (colliery: maden kömürü ocağõ işletmesi) için bir makine yapan Blenkinsop kõsmen çözdü: Blenkinsop, dişli raylar geliştirmiş, bunlara geçecek tarzda dişli tekerler takmõştõ lokomotifine. Kayma sorununun tam çözümünü ise, lokomotifin tekerlek sayõsõnõ dörde çõkarõp enerjiyi doğrudan tekerleklere veren William Hedley bulacaktõ. Hedley in lokomotifinin adõ Puffing Billy idi ( nefes alan, daha doğrusu oflayan puflayan Billy ). Puffing Billy, Newcastle yakõnlarõndaki Wylam Colliery de kullanõlõyordu. Fakat henüz, çekme ve taşõma gücü olan bir makine idi; şekli, makinenin imal edilmesi sürecinde kendiliğinden oluşmuştu. Lokomotifin formel tasarõmõnõ, Wylam Maden İşletmelerine yakõn oturan George Stephenson, yine bir diğer kömür maden işletmesi için 1814 de gerçekleştirdi. Stephenson un lokomotifinin adõ, Blucher idi. Kitle taşõmacõlõğõnda demiryolu ilk kez 1823 de, Stockton-Darlington hattõnda kullanõldõ. Kullanõlan lokomotifi yine Stephenson tasarlamõştõ, adõ ise Rocket idi. Fakat bizim bugün lokomotif diye bildiğimiz makinenin adõ henüz bu şeklini almamõş, locomotion deniyordu. 1829 da, Liverpool ve Manchester Demiryolu İşletmeleri, bir lokomotif tasarõm yarõşmasõ açtõ. Ödül, 500 Pound idi. Üç tasarõmcõ katõldõ; Stephenson un Rocket i birinciliği aldõ.
Puffing Billy nin yandan görünüşü. Deutsches Museum, Münih. Fotoğraf G. P. Landow, Haziran 2000. Puffing Billy önden.