Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yayınları (33) Yayına Hazırlayan: Dokümantasyon Merkezi



Benzer belgeler
2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

EK Temmuz 1946 Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Seçim Sistemi: Çoğunluk Sistemi

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

21 EKİM 2007 TARİHLİ HALKOYLAMASI

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Siyasi Kriterlere Uyum Amacıyla Türkiye nin Gerçekleştirdiği Mevzuat Düzenlemeleri

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

Cumhuriyet Halk Partisi

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

2004 TÜRKĐYE ĐNSAN HAKLARI ĐHLALLERĐ BĐLANÇOSU

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

Cumhurbaşkanı. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

1982 ANAYASASI, ANAYASANIN HAZIRLANMASI, KABUL EDİLMESİ VE TEMEL İLKELERİ

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

ANAYASA DEĞĠġĠKLĠKLERĠ HAKKINDA GÖRÜġ VE ÖNERĠLERĠMĠZ

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

İÇİNDEKİLER. A. Bülent Gürel (Üsküdar Hakimi) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. Hasan Celal GÜZEL-TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:65849/01) NİHAİ KABULEDİLEBİLİRLİK KARARININ ÖZET ÇEVİRİSİ

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

BİRİNCİ KISIM İDARE HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI

Cumhuriyet Halk Partisi

2008 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI İHLALLERİ BİLÂNÇOSU

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. MEHMET MÜBAREK KÜÇÜK - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no:7035/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRASBOURG.

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TÜRK VATANDAŞLARININ GÜNLÜK YAŞAMLARINDA GELENEKSEL OLARAK KULLANDIKLARI FARKLI DİL VE LEHÇELERİN ÖĞRENİLMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK

TESAV Yayınlarından alınmıştır

ANAYASA HUKUKU 2016 Bahar dönemi Yılsonu sınavı CEVAP ANAHTARI

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

2016 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

ANAYASA GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI 5 OCAK 2015 SAAT 09:00

7536 İKİNCİ BÖLÜM Görev, Yetki ve Sorumluluklar

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

7 nci Birleşim Salı

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI HAZİRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS AYLARI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

Türkiye. İfade, Örgütlenme ve Toplanma Özgürlüğü

2015 Konsensus. Tüm hakları saklıdır. Gizli, özel bilgi içerir. Konsensus un yazılı izni olmadan açıklanamaz veya üretilemez.

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

Devrim Öncesinde Yemen

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

MACARİSTAN SUNUMU Dr. Csaba UJKERY

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

2005 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

2 Kasım Sayın Bakan,

10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin Değerlendirilmesi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2011/6627 Karar No : 2015/4677

Transkript:

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yayınları (33) Yayına Hazırlayan: Dokümantasyon Merkezi BULUŞ Tasarım ve Matbaacılık Hizmetleri Tel : (312) 222 44 06 Faks: 222 44 07 ISBN 975-7217-40-9 Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türk Medeni Yasasına göre kurulmuş, hükümet dışı ve bağımsız bir kuruluştur. Statüsü 30 Aralık 1990 tarihli ve 20741 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

TİHV Türkiye İnsan Hakları Vakfı 2002 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI RAPORU Ankara, 2003

HUMAN RIGHTS İNSAN HAKLARI FOUNDATION OF VAKFI 1990 TURKEY T HV GENEL MERKEZ Menekşe 2 Sokak No: 16/7 06440 Kızılay - ANKARA Tel : 312-417 71 80-425 07 55 Faks : 312-425 45 52 E-mail : tihv@tr.net web : www.tihv.org.tr T HV STANBUL TEMS LC L Hocazade Sokak No: 8 Sıraselviler Cad. Beyoğlu-İSTANBUL Tel : 212-249 30 92 Faks : 212-251 71 29 E-mail: ihvist@turk.net T HV ZM R TEMS LC L Mimar Sinan Cad. 1432. Sokak Eser Apt. No : 5/10 35230 Alsancak/İZMİR Tel - Faks : 232-463 46 46-463 91 47 E-mail : tihvizm@turk.net T HV ADANA TEMS LC L Reşatbey Mah. Cumhuriyet Cad. Kasımoğlu Apt. No: 51/3-ADANA Tel : 322-458 85 66 Faks : 322 457 65 99 E-mail : tihv-adana@superonline.com T HV D YARBAKIR TEMS LC L Mimar Sinan Cad. Binevş Apt. A Blok Daire: 2 - DİYARBAKIR Tel : 412-228 26 61 Faks : 412-228 24 76 E-mail : tihvdbakir@ttnet.net IV Türkiye İnsan Hakları Vakfı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ............................................................................1 KÜRT SORUNU VE OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMALARI..........................9 1-KÜRT SORUNU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ..................................................12 2-OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMASI......................................................31 YAŞAM HAKKI...................................................................45 1-ÖLÜM CEZASI......................................................................45 2-YARGISIZ İNFAZ, DUR İHTARI, RASGELE ATEŞ AÇMA OLAYLARI...............................56 3-FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER...........................................................65 4-KARA MAYINLARI..................................................................68 5-YASADIŞI ÖRGÜT SALDIRILARI........................................................72 6-SİVİL ÇATIŞMALAR..................................................................79 7-AİHM KARARLARI..................................................................89 ZORUNLU GÖÇ...................................................................91 1-İLTİCA HAKKI VE MÜLTECİLERİN DURUMU..............................................103 KİŞİ GÜVENLİĞİ HAKKI..........................................................109 1- YASAL DEĞİŞİKLİKLER..............................................................109 2- KAYIPLAR.......................................................................122 3- GÖZALTINDA ÖLÜM OLAYLARI.......................................................124 4- İŞKENCE OLAYLARI................................................................130 CEZAEVLERİ VE İNSAN HAKLARI................................................175 1- CEZAEVLERİNDE ÖLÜMLER..........................................................177 2- CEZAEVLERİNDE BASKILAR..........................................................179 3- F TİPİ CEZAEVLERİ VE ÖLÜM ORUÇLARI................................................187 DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ..........................................................207 1- İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ................................................................211 2- İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ..............................................................257 Türkiye İnsan Hakları Vakfı V

TOPLANTI VE GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜ............................................281 ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ.....................................................297 1-SİYASİ PARTİLER..................................................................299 2-3 KASIM MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ.....................................................308 3-SENDİKALAR.....................................................................312 4-DERNEK, VAKIF VE SİVİL İNİSİYATİFLER.................................................315 İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINA BASKILAR................................319 EKLER...........................................................................325 Ek 1-1. Uyum Paketi (4744 sayılı yasa)...............................................325 Ek 2-2. Uyum Paketi (4748 sayılı yasa)...............................................326 Ek 3-3. Uyum Paketi (4771 sayılı yasa)...............................................328 Ek 4-4. Uyum Paketi (4778 sayılı yasa)...............................................333 Ek 5-5. Uyum Paketi (4793 sayılı yasa)...............................................336 Ek 6- Anayasa Değişikliği (4777 sayılı yasa)...........................................336 Ek 7-430 sayılı KHK Hakkında Genelge...............................................337 Ek 8- Anayasa Mahkemesi nin FP nin Kapatılmasına İlişkin Gerekçeli Kararı...............337 Ek 9- Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Yönetmelik.........................340 Ek 10- Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili Hakkında Yönetmelik......................342 Ek 11- Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili Hakkında Yönetmeliğin İptaline İlişkin Dava Dilekçesi.........................................................343 TİHV ÖZEL RAPORLARI.............................................................349 EK-A - ÖLÜM CEZASI: TAAMMÜDEN RESMİ CİNAYET........................................351 EK-B - AVRUPA BİRLİĞİ UYUM YASALARININ TÜRK HUKUK SİSTEMİNDEKİ ANLAMI VE DEĞERİ.......361 EK-C - SUSURLUK DAVASI............................................................368 VI Türkiye İnsan Hakları Vakfı

KISALTMALAR AB AİHK AİHM AİHS AKP AKPM ANAP BBP BM BMMYK CHP CMUK ÇGD ÇHD DBP DEHAP DGM DHKP-C DİSK DSP DYP EĞİTİM-SEN EMEP FP GKK GÖÇ-DER HABER-SEN HADEP HAK-PAR HEP İHD ILO İP KADEK KDP KESK Avrupa Birliği Avrupa İnsan Hakları Komisyonu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Adalet ve Kalkınma Partisi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Anavatan Partisi Büyük Birlik Partisi Birleşmiş Milletler BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Cumhuriyet Halk Partisi Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Çağdaş Gazeteciler Derneği Çağdaş Hukukçular Derneği Demokrasi ve Barış Partisi Demokratik Halk Partisi Devlet Güvenlik Mahkemesi Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Demokratik Sol Parti Doğru Yol Partisi Eğitim, Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası Emeğin Partisi Fazilet Partisi Geçici Köy Korucusu Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası Halkın Demokrasi Partisi Haklar ve Özgürlükler Partisi Halkın Emek Partisi İnsan Hakları Derneği Uluslararası Çalışma Örgütü İşçi Partisi Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi Kürdistan Demokrat Partisi (Kuzey Irak) Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KHK Kanun Hükmünde Kararname MAZLUM-DER İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği MGK Milli Güvenlik Kurulu MHP Milliyetçi Hareket Partisi MİT Milli İstihbarat Teşkilatı MKM Mezopotamya Kültür Merkezi MLKP Marksist Leninist Komünist Parti MYK Merkez Yürütme Kurulu OHAL Olağanüstü Hal ÖDP Özgürlük ve Dayanışma Partisi PKK Kürdistan İşçi Partisi PM Parti Meclisi RP Refah Partisi RTÜK Radyo ve Televizyon Üst Kurulu SES Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası SİP Sosyalist İktidar Partisi SP Saadet Partisi SPY Siyasi Partiler Yasası TBB Türkiye Barolar Birliği TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi TCY Türk Ceza Yasası TGC Türkiye Gazeteciler Cemiyeti TİHV Türkiye İnsan Hakları Vakfı TİKB Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği TİKKO Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği TMY Terörle Mücadele Yasası TDP Toplumcu Demokrasi Partisi TSK Türk Silahlı Kuvvetleri TTB Türk Tabipleri Birliği TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu TÜM-YARGI-SEN Tüm Yargı ve İnfaz Kurumları Çalışanları Sendikası YÖK Yüksek Öğretim Kurulu YSK Yüksek Seçim Kurulu Türkiye İnsan Hakları Vakfı III

Önsöz Türkiye 2002 yılının ikinci yarısından itibaren de bir erken genel seçim iklimi yaşadı. 3 Kasım günü yapılan seçimin sonucunda son yirmi yılda politik yaşamımızda önemli bir yeri olan siyasi partiler; MHP, ANAP, DYP, DSP yüzde 10 barajının altında kalarak Meclis e giremediler. FP nin kapatılmasının ardından Recep Tayyip Erdoğan ın genel başkanlığında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, (AKP) oyların yüzde 34.29 unu alarak 363 milletvekili ile TBMM de temsil edilmeye hak kazandı. Böylece AKP uzun süren koalisyon hükümetleri dönemine son vererek, anayasayı tek başına değiştirebilecek parlamento çoğunluğuna da ulaşmış oldu. Siyasi kısıt altında bulunan parti başkanı Recep Tayyip Erdoğan ın yerine Kayseri Milletvekili Abdullah Gül ün Başbakanlığında 58. Hükümet kuruldu. Yeni hükümet demokrasi, insan hakları ve insani değerlere vurgu yapan bir program hazırladı. AKP bu dönemde sürekli AB değerleriyle bir sorunları olmadığı ve Türkiye yi AB üyesi yapmak için her türlü çabanın içinde olunacağı mesajlarını verdi. Fiili olarak başbakan olamayan Erdoğan, bu dönemde AKP Genel Başkanı sıfatı ile ABD ve AB üyesi ülkelerle çok yoğun bir görüşme trafiği yaşadı. Erdoğan bu platformlarda Türkiye nin demokratikleşmesi için gerekli her adımın atılacağı sözlerini vermekten de geri almadı. Ancak 12-13 Aralık 2002 tarihli AB Kopenhag zirvesinde alınan kararları içeren ilerleme raporunda, Birlik, Türkiye nin canlı bir reform sürecine girmesini desteklemektedir. Eğer AB Konseyi, 2004 Aralık ayında Komisyonun rapor ve temennileri temelinde, Türkiye nin Kopenhag Kriterlerini yerine getirdiğine karar verirse, AB, Türkiye ile katılım görüşmelerini gecikmeden başlatacaktır. Gümrük Birliği nin genişlemesi, derinleşmesi için de Türkiye AB nin maddi olanaklarından 2004 ten itibaren yararlanacaktır. ibaresi yer aldı. Böylece 57. hükümetin ikircikli, MGK nin eğilimlerine endeksli tarzının yetersiz kaldığı ortaya çıkmış, Türkiye nin demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve azınlık hakları demetinden oluşan Kopenhag siyasi ölçütlerine uyum sağlayamadığı kararı alınarak, adaylık sürecinin başlaması 2004 yılı Aralık ayına ertelenmiştir. 11 EYLÜL VE TERÖRİZME KARŞI ULUSLARARASI SAVAŞ Türkiye de demokratikleşme yönünde adım atılmasına ket vuran bir gelişme de, 11 Eylül sonrasında dünyada terörizmle mücadele de devletler ve uluslararası kurum ve kuruluşların yoğun bir faaliyet içine girmesi oldu. Bu dönemde uluslararası alanda ulusal güvenliklerin, özellikle ABD nin, tehdit altında olduğu tezi dayatıldı. Tüm dünya bir güvensizlik duygusu ve şiddet korkusunu yaşarken, hükümetler terörle mücadele adı altında yasal ve başka önlemler almaya başladı. Yasalara yeni suç tanımları eklendi. Bazı kuruluşlar kapatıldı, varlıklarına el kondu, sivil haklar engellendi, insan hakları ihlallerine karşı tavır alma zayıfladı. Terörizm tanımı yaygınlaştı ve tehlikeli bir şekilde genişledi. Çok sayıda ülkede polise, yargı kararı olmaksızın tutuklama, sınır dışı etme yetkileri tanındı. Gelişmiş ülkelerde yabancılara karşı alınan önlemler bir yanda sertleşirken bir yandan da ağırlaştırıldı. Gelişmiş ülke hükümetleri göçmen ve iltica politikalarını sıkılaştırdı. Terörle mücadele BM, NATO, AGİT, AB, AK gibi uluslararası kuruluşların ve gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkenin gündeminin en üst sıralarına oturdu. Askeri ve ekonomik gücün, otoriter rejimlerin; hukuku, adaleti, özgürlükleri ve barış umutlarını tehdit ettiği bir dünya ortamı oluştu. Özellikle Afganistan a askeri müdahale sırasında ve sonrasında, Cenevre savaş hukuku ihlal edildi; tutsaklara işkence yapıldı, esirler kitlesel olarak imha edildi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaklaşık 270 bin askeri bulunan ABD, 2002 yılı Temmuz ayında resmi olarak oluşturulan ve tüm dünyadaki diktatörleri yargılama gücüne sahip olan Uluslararası Ceza Mahkemesi ne ilişkin anlaşmayı da imzalamadı. ABD bir yanda bağımlı ve yanlı ölüm cezası da verebilen, askeri mahkemeler kurarak adil olmayan yargılamalara giderken, kendi askerlerinin ancak kendi komutanları ve Amerikan mahkemeleri tarafından yargılanabilmesi konusundaki ısrarını sürdürdü. Bu da dünyada demokrasi ve insan hakları sözcüsü ve lideri gibi davrananların aslında en ağır insan hakları ihlallerini yapanlar olduğunu ortaya koydu. 2 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

Önsöz Böylesi bir durum, Türkiye toplumuna soluk aldıracak ve devletin uluslararası ilişkilerini olumlu yönde düzenleyecek kapsamlı ve cesur atılımların engellenmesini de kolaylaştırdı. 57. HÜKÜMET DÖNEMİNDE YAPILAN YASAL DEĞİŞİKLİKLER Bu dönemde yapılan bazı yasal değişikliklere göz atmak da sürecin değerlendirilmesi açısından yararlı olacaktır. TBMM Genel Kurulu nda 3 Ekim 2001 tarihinde kabul edilen 4709 sayılı yasa ile Anayasa nın 34 maddesinde değişiklik yapılmasının ardından 2002 yılında da ilgili yasalarda gerekli değişikliklere ve düzenlemelere gidildi. 57. hükümet döneminde Uyum yasaları adı altında TBMM de üç ayrı paket kabul edildi. 1 TBMM de 6 Şubat günü kabul edilen 4744 sayılı yasa (1. Uyum Paketi) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylandıktan sonra 19 Şubat günü Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni düzenleme ile TCY nin düşünce suçları kapsamında uygulanan 159. maddesindeki ceza hafifletilirken, TCY nin 312. maddesinde tahrik unsurunun tek başına yeterli sayılmayacağı ve kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde tahrike elverişli olma konusu öngörüldü, para cezası da kaldırıldı. Böylece 312. maddeden ceza vermeyi zorlaştırma yönünde bir eğilim gözlemlenmiştir. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı nın da belirttiği gibi, gerçekte madde metni eski halinden daha kötü bir şekle dönüştürülmüştür. TMY nin 7. maddesi her propagandayı değil, terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek propagandanın suç olmasını öngörmüştür. Ancak 8. maddede yapılan değişiklik, düşünce özgürlüğünü genişletici değil, aksine daraltıcı olmuştur. DGM Yasası ve Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası nda yapılan değişiklikle; olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde gözaltı süresi yedi günden dört güne; uzatma süresi de on günden yedi güne indirilmiş, ancak bunun için de hakim kararı aranması öngörülmüştür. Gözaltı ve tutuklamalarda, avukatla, yakınlarla ve doktorla görüşme yapılabilmesi olanaklı hale getirilen düzenlemede, avukat ve ailenin bu süreçten haberdar edilmesi öngörülmüştür. Böylece İncommunicado olarak tanımlanan sanığın çevresinden yalıtılması uygulaması DGM koşullarında da yasal mevzuatımızdan çıkarılmış oldu. Ancak, işkencenin önlenmesi açısından gözaltına alınanların derhal hakim önüne çıkartılması gerekir, zira gözaltı süreleri işkence ve kötü muamele riskini devam ettirmektedir. İkinci uyum paketi, 26 Mart günü TBMM de kabul edilen 4748 sayılı yasa ile gerçekleştirildi. Bu düzenleme ile de sekiz ayrı yasada değişikliklere gidildi. İşkencenin önlenmesi bakımından değinilmesi gereken değişiklik; işkence suçu nedeniyle AİHM tarafından kararlaştırılan ve devletçe ödenen tazminatın sorumlu personele ödetilmesidir. Düzenlenen bu rücu uygulamasının zorluğunu da bilerek, işkencenin münferit bir uygulama olduğu mesajını vermekten öte bir anlam taşımayacağı görüşündeyiz. İkinci uyum paketi kapsamında Dernekler Yasası nın 11. maddesi yürürlükten kaldırılarak derneklerin yurtdışı faaliyetlerini Bakanlar Kurulu nun iznine bağlayan düzenlemeye son verilmiştir. Yasanın Uluslararası Faaliyet Yasağı başlıklı 7. maddesi ile Türkiye de kurulan derneklerin yurt dışındaki faaliyetlerini kısıtlayan 11. maddesi ve yurt dışında kurulan derneklerin Türkiye deki faaliyetlerini kısıtlayan 12. maddesi yürürlükten kaldırılmış ve böylece dernek ve vakıf faaliyetlerindeki özgürlükler genişletilmiştir. Ancak hükümet, üçüncü demokratikleşme paketini hazırlarken bu kararından vazgeçmiş, 11. ve 12. maddelerdeki düzenlemeleri geri getirmiştir. Yasa da yapılan değişiklikle pankart asma suçu işleyenlerle, bir siyasi partiden kesin olarak çıkarılan veya bir siyasi partinin kapatılmasına neden olanların da dernek kurabilmelerinin önü açılmıştır. Dernekler Yasası nın 5. maddesinde var olan Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde, ırk, din, mezhep, kültür veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri sürmek veya Türk dilinden veya kültüründen ayrı dil ve kültürleri korumak, 1 Yasal düzenlemelerle ilgili TİHV değerlendirmesi için Uyum Yasaları ekine bakınız. Türkiye İnsan Hakları Vakfı 3

Önsöz geliştirmek veya yaymak suretiyle azınlık yaratmak ifadesi de Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde, ırk, din, mezhep kültür veya dil farklılığı veya bunlara dayanarak azınlık yaratmak şeklinde değiştirilmiştir. Ancak madde metni, yeni düzenlemeye karşın, azınlık yaratma suçu tanımını korumuştur. Böylece bazı derneklerin kurulmasının önündeki engeller tam olarak kaldırılmamıştır. Üçüncü uyum paketi, TBMM Genel Kurulu nda 3 Ağustos günü kabul edilen 4771 sayılı yasa ile düzenlendi. Yeni düzenleme ile ölüm cezası, savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar dışındaki tüm suçlar bakımından kaldırıldı. Bunu ileri bir düzenleme olarak değerlendiriyoruz. Ancak, Türkiye nin Avrupa Konseyi tarafından imzaya açılan ve savaş halinde bile ölüm cezasının uygulanmamasını düzenleyen 13 No lu Protokolü imzalayarak ve onaylayarak bu cezayı tümüyle kaldırması gerektiğini düşünüyoruz. TCY nin 159. maddesinde yapılan değişiklikle yasa metnine sadece eleştirmek maksadıyla yapılan yazılı sözlü veya görüntülü düşünce açıklamaları cezayı gerektirmez ibaresi eklenmesi önemli bir düzenlemedir. Ancak mahkemelerin hükmü geniş yorumlayarak, uygulamada açıkça eleştiri mahiyetinde olan açıklamaları bile cezalandırma yoluna gittiği de bir gerçektir. Dernekler Yasası nın 11. ve 12. maddelerinde, ikinci paketten geriye adım atılmasına rağmen aynı Yasa nın 4. maddesinde ve Vakıflar Yasası nın 1. maddesinde önemli ve olumlu bir değişikliğe gidilmiştir. Yeni düzenleme ile cemaat vakıflarının Bakanlar Kurulu izniyle taşınmaz mal edinebilmesi ve bu mallar üzerinde tasarrufta bulunabilmesi yönünde bir açılım sağlanmıştır. Üçüncü uyum paketi, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (HMUK) ve CMUK a bazı maddeler eklenerek AİHM nin kararlarından dolayı yargılamanın yenilenmesi olanağını getirdi. Bir başka olumlu gelişme Türkçe den farklı dillerde yayın ve bu dilleri öğrenme konusunda oldu. RTÜK Yasası nın 4. maddesi yeniden düzenlenerek anadilde yayın olanağı doğdu. RTÜK, bu kararlar doğrultusunda yönetmeliği düzenlerken, yeni düzenlemenin esas amacının Kürt vatandaşlara Türkçe öğretmek olduğu tespitini yaptı ve Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, ilgili bakanlıklardan görüş ve toplantılara temsilci istedi. MGK ve MİT in katıldığı, sivil toplum temsilcilerinin ise bulunmadığı bu sürecin sonucunda ülkenin bütünlüğünü bozmayacak bir yönetmelik hazırlandı. Kürtçe kurs açmayı olanaksız hale getiren yönetmeliğin iptali için Diyarbakır Barosu yargı yoluna başvurdu 2. Kısaca söylemek gerekirse kanunun verdiğini yönetmelik geri aldı. Aynı dönem içinde TRT GAP televizyonu Diyarbakırlılara İstanbul lehçesini ve nezaketini öğreten eğitim programları yayınlıyordu. Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun değişti. Bu dil ve lehçelerin öğrenilebilmesi için Özel Öğretim Kurumları Kanununa tabi olmak üzere özel kurslar açılabilecek. Bu yayın ve kurslar Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamayacak. Kursların hangi dillerde açılacağını MGK belirleyecek. MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yönetmelik hazırlayacak. Bakanlar kurulu yürütecek. Bir yandan farklılıkların kabul edileceği görüntüsü vermek için yasalar değiştirilirken günlük yaşamda gerçek başka idi. Anadilde eğitim hakkı ve Kürtçe dil kursu için üniversite rektörlüklerine ve milli eğitim müdürlüklerine dilekçe veren yüzlerce öğrenci ve veli ağır idari ve yasal kovuşturmaya, şiddete uğradılar. 1.700 kadar kişi gözaltına alındı. Adalet Bakanlığı, Kürtçe nin seçmeli dil olarak okutulması için başvuranların DGM kapsamında suç işlediklerine dair bir genelge yayınladı, İçişleri Bakanlığı ve emniyet müdürlükleri de eğitim kurumlarına, öğrencilere disiplin cezası verilmesi için raporlar gönderdi. Üniversitelerarası Kurul, kampanya bölücü örgüte aittir dedi. Başvuranlar, Diyarbakır, Van, Tunceli, Adana, Muş, Elazığ, Malatya, Mardin, Mersin, Hatay, Yozgat, Bursa, Ankara, İstanbul ve İzmir de, TCY nin 2 Söz konusu yönetmelikler ve Diyarbakır Barosu nun açtığı dava için ekler bölümüne bakınız. 4 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

Önsöz 169. maddesi uyarınca yasadışı örgüte yardım ve yataklık iddiasıyla tutuklandılar. Okullardan kesin ve süreli ihraç cezaları verildi. Ancak, mahkemeler, çok sayıda yürütmeyi durdurma kararı da verdi. Aşağıdaki bir karar örneği, yargı alanında işlerin bazen başka türlü yürüdüğünü göstermektedir. Diyarbakır da Avukat Osman Baydemir, davacı Hamit Koçak adına, Dicle Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine, Kürtçe eğitim ve öğretim yapılması istemiyle verdiği dilekçe nedeniyle bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemde, yürütmenin durdurulması isteminde bulundu. Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi, 19 Şubat günü oybirliğiyle aldığı kararla yürütmeyi durdurdu. Bu kararın geniş gerekçesi raporumuza alınmıştır. Anadilde eğitim hakkı istemini suç olarak niteleyen bakanlara, üniversite rektörlerine, savcılara, yargıçlara, emniyet müdürlerine, okutulması ve öğretilmesi gereken düzeyde bir gerekçeyi yazdığı için Mahkeme Başkanı Yurtman Toksöz ü, üyeler Sema Akın ve Hasan Önal ı kutluyoruz. Kürt dili ve kültürünün gelişimi, yasal iyileştirmelere karşın, genel olarak engellenirken, Erzurum Hınıs ta olduğu gibi Türkçe kurslarına katılmaları için yöre halkına baskı yapılmaktadır. Kürtlerin sistematik asimilasyonunu sürekli kılmak için kararlı bir direnmenin ve programın varlığı açıkça anlaşılmaktadır. Kürtçe isimler konusunda da sorunlar yaşandı. 1587 sayılı Nüfus Yasası nın 16/4. maddesi; milli kültürümüze, ahlak kurallarına, örf ve adetlerimize uygun düşmeyen ve kamuoyunu inciten adlar konulamaz. demektedir. Buna dayanarak Diyarbakır ın Dicle ilçesinde Jandarma Bölge Komutanlığı, 600 adlık bir liste hazırlayarak, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı ndan dava açılması için istemde bulundu. Çok sayıda yargılama devam ediyor. Kürtçe nin kamusal alanda kullanımındaki yasaklar bu dönemde de sürdü. Bir yanda 1 Mayıs gösterisinde Biji Yek Gulan (Yaşasın 1 Mayıs) dedikleri için İstanbul Bağcılar HADEP İlçe Yönetim Kurulu üyelerinin yargılanması sürerken, bir minibüs şoförü, Soze Feleke adlı müzik kasetini çaldığı için TCY nin 169. maddesinden hüküm giydi. Okulda Kürtçe konuştuğu için öğrenci dövüldü. Kürtçe şarkı söyleyen grup sahneden indirildi. Tiyatro oyunları yasaklandı. OHAL 30 Kasım günü MGK nin tavsiyesi üzerine Diyarbakır ve Şırnak illerinde olağanüstü halin kaldırılmasına TBMM de karar verildi. Böylece 285 sayılı KHK uyarınca 19 Temmuz 1987 tarihinden beri 11 ilde (Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Tunceli, Batman, Bingöl, Bitlis, Mardin, Muş, Siirt, Van) uygulanmakta olan OHAL sona ermiş oldu. OHAL, 26 Aralık 1978 de Kahramanmaraş olayları nedeniyle 13 ilde (Ankara, Adana, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kars, Malatya, Kahramanmaraş, Sivas, Şanlıurfa), yaygın şiddet olayları nedeniyle 26 Nisan 1979 tarihinde 6 ilde (Adıyaman, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Siirt, Tunceli), 20 Şubat 1980 tarihinde 2 ilde (Hatay, İzmir), 20 Nisan 1980 tarihinde de bir ilde (Ağrı), iç güvenlik harekatı nedeniyle ve yargı yolu kapalı olan sıkıyönetim uygulamasından sonra MGK nin kararıyla geliştirilmişti. OHAL Valiliği nin koordinatörlüğünde uygulanan ve valiliğe KHK nin 7. maddesi ile olağanüstü yetkiler veren bu rejimin işlemleri de dava konusu olamadı. Ancak, 1978 yılından beri, 25 yıldır olağan, demokratik bir yönetim tanımamış olan OHAL illeri yasal olarak normal rejime kavuşmuş oldu. Bu, önemli bir gelişmedir. Ancak bu gelişme günlük yaşama henüz yansımamıştır ve uygulamanın eskisi gibi devam ettiğini rahatlıkla söyleyebilir. Zira, 1985 yılında Köy Yasası na eklenen iki maddeyle oluşturulan Geçici Köy Koruculuğu ve 70 bin kadar oldukları söylenen silahlı korucular varlıklarını sürdürmektedirler. Zorla göç ettirilmiş köylülerin arazilerine hayvanlarına ve evlerine el koyan; köy yakma, çete kurma, öldürme, gasp, hırsızlık, uyuşturucu-silah kaçakçılığı, kız kaçırma, ırza geçme gibi suçlar işleyen korucular bölgede barışın kurulmasını ve geri dönüşü engelleyen bir unsur olmaya devam etmektedir. Türkiye de yaşama hakkına yönelik ihlaller 2002 yılında da devam etti. Yıl içinde güvenlik görevlilerinin Türkiye İnsan Hakları Vakfı 5

Önsöz yaşam hakkı ihlalleri, korucu saldırıları, faili meçhul cinayetler, mayın ve sahipsiz bomba patlamaları, yasadışı örgüt saldırıları, sivil çatışmalar ve silahlı çatışmalar sonucunda en az 144 kişi yaşamını yitirdi, İstanbul da, Batman ve Mersin de de birer kişi gözaltında öldü. Yine bu dönemde iki kişi (Coşkun Doğan ve Sıddık Kaya) kayboldu. Kimliği belirlenemeyen sekiz kişinin cesedi bulundu. 2002 yılında işkence gören 365 kişi TİHV tedavi ve rehabilitasyon merkezlerine başvurmuştur. İlticacılarda ölüm sayıları daha yüksektir. Denizde, TIR kazasında, boğulma, hastalık, donma, trafik kazası gibi nedenlerle 2002 yılında en az 124 mülteci öldü. DOKUNULMAZLIK Bu bölümde ise yargısız infaz davalarından bazı örnekler vererek, sanık güvenlik görevlilerinin korunduğunu göstermek istiyorum. DHKP-C üyesi olduğu iddia edilen İsmail Kahraman ın öldürülmesi nedeniyle açılan dava sürüyor. Sanık polislerden Nihat Çulhaoğlu üç, İsmail Erşan beş kişinin, benzer senaryoyla öldürülmesinden yargılanmış ve beraat etmişlerdi. Polislerin tutuklama talebi de reddedildi. Konya nın Ahırlı ilçesi Akkise beldesinde yüz kadar jandarmanın açtığı ateş sonucu Hasan Gültekin ölmüş, üç kişi de yaralanmıştı. Komutan Astsubay Ali Çalışkan, olay gecesi vatandaşlar bizi çembere aldı. Her taraftan taş ve sopalarla saldırı oluyordu. O sırada emir vermediğim halde askerler canlarını kurtarmak için ateş etmeye başladı. Emir-komuta zinciri kırıldı. Bana saldırı başlayınca havaya ateş ettim, havaya ateş açarak araçlara kaçtık dedi. Tanık olarak dinlenen beş jandarma da Komutan ateş emri vermedi. Köylüler saldırınca havaya ateş açtık. Komutanın ateş açtığını da görmedik dediler. Dava devam ediyor. DHKP-C üyesi oldukları iddia edilen Avukat Fuat Erdoğan, Elmas Yalçın ve İsmet Erdoğan adlı kişiler 1994 yılında İstanbul Beşiktaş ta bir kafede öldürülmüştü. Dört polis hakkında açılan davada İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların suçu, kendilerine yönelik saldırıyı engellemek amacıyla görevleri sırasında yasal savunma koşulları içinde işledikleri gerekçesiyle beraat kararı verdi. 30 Ekim 2001 tarihinde Doğubeyazıt ta (Ağrı) bir evde Burhan Koçkar ın, Halil Akdağ adlı polis memuru tarafından öldürülmesi ile ilgili olarak açılan dava 2002 yılında sonuçlandı. Mahkeme, TCY nin kasten adam öldürme suçuna ilişkin 448. maddesi uyarınca Akdağ a 24 yıl hapis cezası verdi. Ancak ceza, Akdağ ın olayda yasanın belirlediği zaruret sınırını aşmadığı ve duruşmadaki iyi hali nedeniyle 3 yıl 4 ay hapis, 3 ay memuriyetten men cezasına indirildi. İstanbul Gaziosmanpaşa da 1995 yılının Mart ayında 19 kişinin öldürülmesi nedeniyle açılan Gazi Davası yıl içinde sona erdi. 18 polis beraat etti, yalnız iki polis ceza aldı. Adem Albayrak, dört kişiyi öldürmek suçundan ayrı ayrı 24 yıla mahkum edildi, indirimlerle ceza, 6 yıl 8 ay oldu. Bir diğer görevli de iki kişiyi öldürmek suçundan 1 yıl 8 ay ceza aldı. Polislere verilen cezalar da Şartlı Salıverilme Yasası uyarınca ertelendi. Gözaltında ölüm ve işkence sanıkları hakkında, genel kural olarak soruşturma açılmadı. Ailelerin ve kamuoyunun ısrarlı takibi sonucunda açılan davalar da, uzun yıllar sürmekte ve zamanaşımına girme ihtimali belirmektedir. Sonuçlan davalar da en az cezalarla, ertelemelerle sonuçlandı. Manisa davası da, zamanaşımı süresinin dolmasına kısa bir süre kala, kamuoyunun baskısı ve bazı yargı görevlilerinin çabalarıyla sonuçlandı. İŞKENCE AB ile uyum sürecinde yapılan yasal yeni düzenlemelerde; gözaltı süreleri kısaltılmış, DGM lerde de iletişimsiz gözaltı (İncommunicado) sona erdirilmiş, işkence sanıklarının yargılanmaları için izin koşulu kaldırılmıştır. İşkence cezaları ertelenemeyecek, paraya çevrilemeyecek ve affedilmeyeceklerdir. 6 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

Önsöz TCY nin de ceza üst sınırları yükseltilmiştir. İşkence sanıkları yargılama süresince görevlerine devam edemeyeceklerdir. AİHM in kararıyla verilen tazminat işkence hükümlüsüne ödetilecektir. Başka bir deyişle rücu uygulamasına geçilecektir. Ancak bu iyileşmeler ve bu iyileşmelerin gerektirdiği siyasi kararlılık günlük yaşama yansımamıştır. Keyfi gözaltılar devam etmiştir. 2002 yılında da özel sorgulama yerlerinde, polis ve jandarma merkezlerinde, meydanlarda, evlere yapılan baskınlarda, şiddet bir yıldırma ve sorgulama yöntemi olarak uygulanmış ve işkence görenlerin sayısında bir azalma olmamıştır. Gözaltına alınanların yakınlarına haber iletilmemiş, görüşmelerde zorluklarla karşılaşılmıştır. İşkence yöntemlerinin önceki yıllarla uyumu ve farklı şehir ve kurumlarda aynen uygulanıyor olması, bu uygulamanın eğitim görmüş görevliler tarafından devam ettirilmesi, işkencenin sistematik ve bir politik tercih olarak uygulandığını göstermektedir. Cezaevlerinde de bu yıl, önceki yıllara göre değişen fazla bir şey olmadı. Başta F tipleri olmak üzere tüm cezaevlerinde, baskılar, işkenceler, hakların (çoğu zaman sağlam bir gerekçe olmadan) kısıtlanması uygulamaları sürdü. Cezaevlerinde yıl içinde 20 si ölüm orucu ve bağlı nedenlerle olmak üzere toplam 42 kişi yaşamını yitirdi. 2000 yılından bu yana süren ölüm oruçlarını sona erdirmek için ne Adalet Bakanlığı nın ne de diğer yetkililerinin bir girişimi olmadı. Aksine ölüm orucu ve mahkumların içinde bulunduğu durum, kamuoyunun gündeminden düşürüldü. Bu konu sol içerikli basın yayın organları dışında tartışılmadı, ele alınmadı. Tecrit uygulaması devam etti. DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ Bilim adamları, araştırmacılar, yayınevi sahipleri, gazete sahipleri, gazeteciler, sendikacılar, dernek yöneticileri, muhalif siyasi parti yöneticileri, insan hakları savunucuları ve örgütleri, öğrenciler, yazarlar, şairler, tiyatro, müzik, fotoğraf, karikatür sanatçıları, belediye başkanları, yazılı ve görsel basın sahip ve yayıncıları, sunucular, öğretmenler, avukatlar, baro başkanları ve çok sayıda yurttaş düşünce suçu kovuşturmasına uğradı. TCY nin 159. ve 312. maddeleri ile TMY nin 7. ve 8. maddelerinde yapılan mini değişiklikler uygulamada savcı ve yargıçların özgürlük alanlarını genişletecek yorum yapmalarını sağlayamadı. Kitaplar yasaklandı, davalar açıldı. Kültür Bakanlığı na bağlı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Denetleme Kurulu, emniyet müdürlüğünün başvurusu üzerine, Handan İpekçi nin Kültür Bakanlığı nın desteğiyle çektiği Büyük Adam, Küçük Aşk adlı filmin gösterim iznini iptal etti. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı da, Aralık ayında Handan İpekçi hakkında güvenlik güçlerine hakaret ettiği iddiasıyla dava açtı. Özellikle OHAL alanında valiler ve emniyet müdürleri tarafından oyun, konser, şenlik, şölen gibi kültür ve sanat etkinlikleri de engellendi. NE YAPMALI? Yukarıda yıllık raporumuzdan alıntılarla sunduğumuz demokrasi ve insan hakları manzarası, yasal iyileşmeleri, Türkiye nin ve toplumumuzun önünde çözülmesi ve aşılması gereken sorunları göstermektedir. Bu sorunları aşabilmek için öncelikle gerçek ve sivil bir erke, başka bir değişle gerçek ve sivil bir hükümete gereksinim vardır. Tek partiden oluşan bir hükümet ve parlamentoda anayasayı değiştirebilecek çoğunluk ve ortam var. AKP olması gereken olacak mı?, Yapılması gerekeni yapacak mı? sorusu akla gelmektedir. Hükümet programına ve verilen mesajlara bakıldığında Türkiye nin tarihi bu evresinde AKP nin bu misyonu kaldıramayacağını göstermektedir. Zira hükümet, demokratikleşme ve insan hakları atılımında stratejik önemdeki konuları gündemine alamamıştır. Demokratik bir Anayasa gereksinimi ifade edilmemiş ve bu yönde bir çalışma gündeme alınmamıştır. Siyasal ve toplumsal yaşamımızda ağırlıklı bir anayasal konumu olan MGK nin statüsü korunmuştur. Türkiye İnsan Hakları Vakfı 7

Önsöz Temel hak ve özgürlüklere yönelik en etkili baskı kurumu olan DGM lerin varlıklarını sürdüreceği anlaşılmaktadır. 58. Hükümet, Türkiye bir Kürt sorunu yaşamamış gibi davranmaktadır. OHAL in sona erdirilmesine karşın 70 bin kadar silahlı köy korucusu görevlerine, suç işlemeye devam etmektedir. Savaştan zarar görenlerin tazmin edilmesi, zorla göç ettirilen insanların güvenlik içinde evlerine dönmeleri için bölgesel ekonomik projeler gündemde yoktur. F tipi cezaevlerinde tecridin kaldırılacağına dair bir yaklaşım görülmemektedir. Toplumun ihtiyaç duyduğu genel bir siyasi afla ilgili olumlu bir yaklaşım da yoktur. Türkiye, demokratikleşme sorunlarını, asker-polis devlet yapısını ve devletin güvenliğini sağlamayı önceleyen stratejisini değiştirerek çözebilir. Yurttaşların özgürlüklerini güvence altına alan, tekleştirme yerine dil, din, etnik, kültürel çoğulculuğa dayalı birlikteliği kabul eden, bağımsız ve yansız yargı yolu ile yargı güvencesi sağlanmış, sömürü ve yolsuzlukların yolunu kapatmış, insan haklarına dayalı bir hukuk devletini kabul eden atılımlar gecikmiştir. Portekiz de, İspanya da, Yunanistan da benzer sıkıntılara ve sorunlara karşın demokratikleşme son otuz yılda nasıl sağlandıysa Türkiye de de benzer adımlar atılarak sağlanabilir. Türkiye, gerçek bir demokrasinin kurulabilmesi için gerekli toplumsal potansiyele ve dinamiklere sahiptir. Bu dinamiklerin sahnedeki yerlerini almaları, küresel sömürü ve şiddete zorbalığa karşı uluslararası dayanışma içinde olmaları halinde demokrasi ve insan hakları hayallerimiz gerçek olacaktır. Yavuz Önen TİHV Başkanı 8 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

ÖNSÖZ Ülkemizde yaşanan insan hakları ihlalleri, bu yıl da çeşitli yönleriyle araştırılarak Dokümantasyon Merkezimiz tarafından derlenmiştir. Geçen yıl yapılan çalışmaya benzer bir biçim ve içerikle yapılan derleme, sorun alanlarının tamamına yakınını ve bazı ayrıntıları da kapsamaktadır. Önsözde, Türkiye hakkında yapacağım genel değerlendirmeye ek olarak, geçen yıl olduğu gibi, uluslararası gelişmeler ve insan hakları ihlalleri de özetle ele alınacaktır. GENEL ORTAM Avrupa Parlamentosu nun 27 Şubat günü Ermeni soykırımı ile ilgili ifadeleri de içeren Kafkasya Raporu nun ardından 31 Mart günü de Türkiye deki demokratikleşme süreci ve hakkında kapatma davası bulunan HADEP in durumunu değerlendiren kararları onaylaması, Ankara da rahatsızlık yarattı. Kararlarla ilgili olarak yayınlanan TBMM bildirisinde, Saygın olarak bilinen bir parlamentonun tarihi gerçekleri inkâr ederek asılsız Ermeni iddialarını benimsemesi, Türk tarihini, devletini ve milletini yaralayıcı hükümleri kabul etmesi bu kararı alanları lekeler ifadelerine yer verildi. AB ye uyum yasaları tartışmalarının sürdüğü dönemde İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 9 Şubat günü düzenlediği basın toplantısı ile Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg a ait bazı elektronik mektupları açıkladı. Fogg üzerinden AB karşıtı bir kampanya başlatan İP, Fogg un uyum yasalarıyla ilgili operasyon yürüttüğünü ve bu operasyonun taktik hedefinin yeni parti kurulması ve başbakan değişikliği, stratejik hedefinin ise ulusal devletin tasfiyesi olduğunu iddia etti. Dışişleri Bakanı İsmail Cem i Fogg un suç ortağı olmakla suçlayan Perinçek, Büyükelçi Fogg un casusluk yaptığını ve PKK destekçisi olduğunu ileri sürdü. İP in başlattığı kampanya doğrultusunda DİSK, KESK ve Hak-İş in de AB den yasadışı yollardan para aldığı iddia edildi. MİT ve MGK den yapılan açıklamalarda elektronik postaların elde edilmesi ile ilgileri olmadığı öne sürüldü. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haberleşme özgürlüğünün ihlal edilmesi gerekçesiyle inceleme başlatıldı. Perinçek ve İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın hakkında Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi nde açılan dava yıl içinde beraatla sonuçlandı. Türkiye de 2002 yılında insan hakları alanında AB Bakanlar Konseyi nin yıl sonunda Türkiye nin tam üyelik sürecinin belirlenmesi konucunda alacağı karara bağlı olarak önemli bir hareketlilik yaşandı. 57. hükümetin (DSP-MHP-ANAP koalisyonu) AB ye uyum sağlama iddiasıyla yasal bazı düzenlemeler yapması, bazı insan hakları kurumlarını oluşturması, bu hareketliliğin resmi alanını oluşturdu. Üç ayrı demokratikleşme paketi olarak gerçekleşen bu değişiklikler, sivil toplum ortamında da dinamik bir sürecin yaşanmasına neden oldu. Ancak bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, sivil toplum bu değişim sürecinde fiilen çalışmalara katılamadı, dışlandı. Bu süreçte ordu ve MGK nin kaygı ve görüşleri doğrultusunda bir kamuoyu oluşturulurken, yasal düzenlemeleri gerçekleştiren TBMM ve hükümet de sadece bu sese kulak verdi. Demokratikleşme, bir kez daha, Devletin ve Milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik tehdidin ortadan kaldırılmasını temel hedef olarak kabul eden Milli Güvenlik Konsepti ne yenik düştü. Türkiye İnsan Hakları Vakfı 1

KÜRT SORUNU VE OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMALARI Kürt sorunu 2002 yılında da Türkiye de insan hakları gündeminin temel belirleyicisi olma özelliğini sürdürdü. Yıl boyunca Kürt sorununa ilişkin tartışmalar kültürel haklar çerçevesinde yoğunlaştı. 2001 in Kasım ayında başlatılan anadilde eğitim kampanyasını, 2002 yılının ilk aylarında Anayasa nın 42. maddesinin değiştirilmesine yönelik kampanya izledi. Ölüm cezasının kaldırılması ve genel af ilan edilmesi de Kürt sorununun barışçıl ve demokratik bir yolla çözülebilmesi için öne çıkan talepler arasında yer aldı. Devletin bu tür taleplere yaklaşımında 2002 yılında da bir değişiklik gözlenmedi. Okullarda Kürtçe dersi verilmesi ve bunun önündeki yasal engellerin kaldırılması talepleri yasadışı örgüte yardım yataklık kapsamında değerlendirilerek binlerce kişi gözaltına alındı, yüzlerce kişi tutuklandı. Ölüm cezasının kaldırılması talebi, genellikle yalnız KADEK lideri Abdullah Öcalan ın koşullarına ilişkin bir talep olarak değerlendirilerek yasadışı ilan edildi. Ancak 2002 yılı Kürt sorununa yönelik resmi çözüm arayışlarının da yoğunlaştığı bir yıl oldu. 56. ve 57. hükümetler tarafından Avrupa Birliği ne uyum amacıyla yapılan yasal değişikliklerin gerek kapsamı, gerekse içeriğinde Kürt sorununa yönelik resmi yaklaşımlar belirleyici oldu. Özellikle 3 Ağustos günü TBMM de kabul edilen 4771 sayılı yasa (Bkz. Ek 3) ile birlikte Kürtçe yayın ve eğitimin önündeki yasal engeller ile ölüm cezasının kaldırılması, Kürt sorununun çözümü yönündeki beklentileri arttırdı. Ne var ki, söz konusu yasal değişiklere işlerlik kazandırılması amacıyla hazırlanan yönetmeliklerde ürkek ve yasakçı yaklaşımların değişmediği görüldü. Benzer şekilde 4744 sayılı yasa (I. Uyum Paketi) ile birlikte TCY nin 159 ve 312. maddelerinde yapılan değişikliklere rağmen ifade özgürlüğüne yönelik engellemelerde azalma görülmedi. 2002 yılı başından 4771 sayılı yasanın kabul edilişine kadar olan dönemde Kürtçe yayın ve eğitime dair resmi çevreler arasında süren tartışmalar Mart ayında yoğunlaştı. Mart ayı başlarında bazı basın yayın organlarında askeri yetkililerin sınırlı ve kontrollü olması kaydıyla Türkçe den başka dillerde yayına izin verilebileceği yolundaki görüşlerini hükümete bildirdiklerine ilişkin haberlere yer verildi. Haberlerde Fransa da devlet televizyon ve radyosundan Korsika dilinde yayın yapılması örneği en çok tartışılan konulardan biri oldu. ANAP Genel Başkanı ve 56. hükümetin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, MHP Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu nun Kürtçe yayına ilişkin soru önergesine Mart ayında verdiği yazılı yanıtta, Kürtçe yayının kırsal kesimdeki vatandaşların Türkçe öğrenimini kolaylaştıracağını, ülke birliğine zarar vermeyeceğini ve Türkiye nin AB ye giriş sürecini hızlandıracağını belirtti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de, aynı günlerde yaptığı açıklamada, Anayasa nın Kürtçe televizyon yayınlarına engel oluşturmadığını belirterek özetle şunları söyledi: Burada bir kavram kargaşası yapılıyor. Kürtçe eğitimöğretim başka şey, yayın başka şey. Yayınla eğitimöğretimi birleştiriyorlar. Anayasa nın 42. maddesi açık. Resmi dil dışında başka bir dilde eğitim-öğretim yapılamaz diyor. Bu açık hüküm karşısında başka bir dilde eğitim-öğretim söz konusu olamaz. Ama başka bir dille yayın konusunu hükümet, siyasi irade kararlaştırır. Bu iki türlü yapılabilir. Ya devlet kontrolünde, devlet televizyonunun elinde belli sürelerde yayın yapılır anadili öğrenmek için ya da serbest bir televizyonda serbestçe öğretilmesi konusunda yayın yapılabilir. Bunun tercih hakkı parlamentonundur. 29 Mart günü MGK toplantısının ardından yapılan açıklamada da TRT nin yurtiçi ve yurtdışı yayınlarının yasada belirtilen amaçlar doğrultusunda daha yaygın ve yararlı olabilmesi için alınacak önlemler üzerinde duruldu denildi. Basında yer alan haberlerde bildirideki yaygın ve yararlı ifadesinin Türkiye de kullanılan tüm yerel dillerdeki yayınları kapsadığı yorumları yapıldı. 2002 yılının ilk yarısında Kürt sorunu bağlamında üzerinde en çok tartışılan konulardan birisi de Olağanüstü Hal Uygulaması oldu. MGK nin 30 Mayıs günü yaptığı toplantıda, olağanüstü hal uygulamasının Hakkari ve Tunceli de 30 Temmuz gününden geçerli olmak üzere sona erdirilmesi, Diyarbakır ve Şırnak illerinde de son defa olmak üzere 4 ay uzatılmasına ilişkin tavsiye kararı alındı. Toplantının ardından yayınlanan bildiride şöyle denildi: Türkiye İnsan Hakları Vakfı 9

Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları Ülke genelindeki güvenlik ve asayiş durumu ile bunu etkileyen iç ve dış gelişmeler gözden geçirilmiş; bu kapsamda, Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Tunceli illerinde devam etmekte olan olağanüstü hal uygulamasının, 30 Temmuz 2002 tarihinden geçerli olmak üzere; Hakkari ve Tunceli illerinde sona erdirilmesi ve bu illerin mücavir iller kapsamına alınması, Diyarbakır ve Şırnak illerinde ise Bakanlar Kurulunca olağanüstü hal uygulamaları sonrası alınacak tedbirlere hazırlık süresi verilmesi için, son defa olmak üzere 4 ay daha uzatılması uygun bulunarak bu husustaki tavsiye kararının Bakanlar Kurulu na gönderilmesi kararlaştırılmıştır. MGK nin tavsiye kararı 19 Haziran günü toplanan TBMM Genel Kurulu tarafından değiştirilmeksizin kabul edildi. İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada şunları söyledi: Olağanüstü hal ve mücavir illerde, son on yılda meydana gelen terör olaylarının istatistikî analizine baktığımız zaman, 1992 yılında toplam 2.612 olan olay sayısının 1993 yılında 3.933, 1994 yılında 3.809, 1995 yılında 2.118, 1996 yılında 1.941, 1997 yılında 1.300, 1998 yılında 977, 1999 yılında 1.077, 2000 yılında 262, 2001 yılında 222 ve 14 Haziran itibariyle de 2002 yılında 121 olduğunu görüyoruz. 1 Ocak-14 Haziran 2002 tarihleri arasında ülke genelinde meydana gelen terör olaylarının yüzde 15,6 sının olağanüstü hal ve mücavir illerde meydana gelmesi, geçmiş yıllarda yaşanan terör olaylarının yoğunluğunun bu bölgemizde giderek azaldığını, terör örgütlerinin eylem ve aktivitelerinin marjinal seviyelere geldiğini göstermektedir. Bugün, olağanüstü hal kapsamında bulunan Hakkari ve Tunceli İlleriyle ilgili istatistikler analiz edildiğinde ise, Tunceli İlinde, 1998 yılında 133, 1999 yılında 112, 2000 yılında 32, 2001 yılında 27, 14 Haziran 2002 tarihi itibariyle de 2002 yılında 3; Hâkkari İlinde, 1998 yılında 140, 1999 yılında 141, 2000 yılında 27, 2001 yılında 26, 2002 yılında ise 11 olayın meydana geldiği, olay sayısında önemli bir düşüş kaydedildiği gözlenmektedir. Diyarbakır ve Şırnak İlleriyle ilgili aynı dönemlerdeki rakamlara bakıldığında, Diyarbakır İlinde, 1998 yılında 110, 1999 yılında 171, 2000 yılında 33, 2001 yılında 34, 2002 yılında 21; Şırnak İlinde, 1998 yılında 113, 1999 yılında 169, 2000 yılında 47, 2001 yılında 46, 2002 yılındaysa 14 olayın meydana geldiği anlaşılmıştır. 10 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren Olağanüstü Hal uygulamasına 30 Temmuz günü Hakkari ve Tunceli illerinde, 30 Kasım günü de Şırnak ve Diyarbakır da son verildi. Böylece OHAL uygulaması yasal olarak sona ermiş oldu. Ancak OHAL bölgesinde ihlal ve yasaklamalar yıl boyunca devam etti. PKK, 1999 yılı Ağustos ayında aldığı silahlı mücadeleye son verme kararına 2002 yılında da uydu. PKK nin 4-10 Nisan günlerinde düzenlenen 8. kongresinde PKK nin feshedilerek yerine Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi nin (KADEK) kurulduğunu açıklandı. KADEK Genel Başkanlığına da Abdullah Öcalan seçildi. KADEK in kuruluş bildirgesinde, ( ) bireylerin ve halkların özgürlükçü demokratik gelişimine zarar veren, kaos ve tahribat yaratan her türlü terörizmi de mahkum ederek sorunlara çözüm yöntemi dışında görür. Kürt sorununun demokratik çözümü temelinde her türlü çatışmanın son bulmasını, barışın ve kardeşliğin tesis edilmesini, gerillanın bu çözüm temelinde ve buna bağlı olarak düzenlenmesini uygun bulur. Bunun başarıyla gerçekleşmesi için Kürt halkının her düzeyde meşru savunma konumunu geliştirip güçlendirmesini gerekli görür denildi. KADEK in kuruluşunun ardından basın yayın organlarında Türk istihbarat birimlerinin elde ettiği bilgilere ilişkin haberler yer aldı. Bu haberlerde PKK nin Serhıldan adıyla halk ayaklanmasını gerçekleştirmeyi amaçladığı, Demokratik Ortadoğu Federasyonu adı altında yeni bir ülke kurmak istediği, bunun için Türkiye, Kuzey Irak, İran, Suriye de parti kuracağı ve Türkiye de yasaların sokak gösterileriyle değiştirilmesinin hedeflendiği iddia edildi. Haberlerde yer verilen istihbarat raporlarında PKK nin yeni stratejisi de şöyle tanımlandı. Kurulacak demokratik kitle örgütleriyle demokrasi blokları oluşturulacak, böylece hükümetler baskı altında tutulacak, Yasalar sokak gösterileriyle değiştirilecek, kadın ve çocuklar ön planda tutularak sokak hareketleriyle, halk devletle karşı karşıya getirilecek, etnik ve kültürel topluma göre demokratik anayasal oluşturulacak, etnik grupların kültürünün gelişmesi için mücadele edilecek, ölüm cezası, olağanüstü hal, köy koruculuğu gibi sistemlerin kaldırılması ve köye dönüşün sağlanmasına çalışılacak, bazı örgüt mensupları barış grubu olarak güvenlik güçlerine teslim olacak, silahlı mücadele Abdullah Öcalan ın ölüm cezasının infaz edilmesi ve örgüte yönelik operasyona girişilmesi halinde yeniden başlatılacak. 16 Nisan günü Brüksel de düzenlenen basın toplantısında, KADEK in mevcut ülkelerin sınırlarını değiştirme amacının olmadığı ve şiddetin çözüm getirmediği anlayışıyla siyasete girmek istediği belirtildi. Basın toplantısında, KADEK in temel istekleri siyasete katılım hakkı, genel af, ölüm cezasının kaldırılması, Kürtçe yayın ve konuşma hakkının sağlanması, OHAL ve koruculuğun kaldırılması olarak açıklandı. Basın toplantısı düzenlendiği sırada Brüksel de bulunan Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, KADEK in kuruluşunun taktik bir değişiklikten ibaret olduğunu ve bunun resmi politikayı etkilemeyeceğini açıkladı. KADEK e yönelik askeri operasyonlar yıl boyunca devam etti. 10 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları Yasal Düzenlemeler III. Uyum Paketi olarak bilinen yasa tasarısı İçişleri, Sağlık, Milli Eğitim ve Anayasa komisyonlarında görüşüldükten sonra 30 Temmuz günü TBMM Adalet Komisyonu nun gündemine alındı. Tasarının ölüm cezasına ilişkin birinci maddesi ile Kürtçe ve gündelik yaşamda kullanılan diğer dillerin özel kurslarda öğrenilmesine olanak tanıyan bölümü Komisyon da tartışmalara neden oldu. Ancak 31 Temmuz günü tamamlanan görüşmeler sonucunda her iki madde de kabul edildi. III. Uyum Paketi nin TBMM Genel Kurulu nda görüşülmesine 1 Ağustos günü başlandı. 2-3 Ağustos günlerinde TBMM Genel Kurulu nda yapılan görüşmeler sırasında yoğun tartışmalar yaşandı. 2 Ağustos günü yapılan görüşmeler sırasında MHP liler pakette en çok tepki gösterdikleri ölüm cezası, anadilde yayın, öğrenim ve cemaat vakıflarına ilişkin maddelerin metinden çıkarılması için önerge verdiler. Paketin ölüm cezasından sonra en çok tartışılan maddeleri, anadilde yayın ve öğretimle ilgili maddeler oldu. MHP liler Türkçe dışındaki dillerde yayın yapılamasının bölücü faaliyetleri güçlendireceğini savunarak, anadilde yayına ilişkin maddeye itiraz etti. Görüşmeler sonunda yapılan açık oylamada, Kürtçe yayına olanak veren madde 114 ret oyuna karşılık 267 oyla kabul edildi. MHP liler Kürtçe kursların açılmasına olanak veren maddeye de itiraz ettiler. MHP Grup Başkanvekili Koray Aydın öneriyi yapay azınlıklar yaratma gayreti olarak nitelendirdi. MHP lilerin istemi üzerine yapılan açık oylama sonucu söz konusu madde 113 e karşılık 235 oyla kabul edildi. 350 milletvekilinin katıldığı oylamada 2 üye çekimser kaldı. III. Uyum Paketi 3 Ağustos günü TBMM Genel Kurulu nda kabul edildi. Resmi gazetede 8 Ağustos günü 4771 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun adıyla yayınlanan yasanın 8. maddesiyle RTÜK Yasası nda değişiklik yapılarak Türk vatandaşlarının gündelik yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılmasına olanak sağlandı. Yasanın 11. maddesiyle de Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Yasa değiştirilerek, Kürtçe öğrenimin yolu açıldı. Bu dil ve lehçelerin öğrenilmesi için Özel Öğretim Kurumları Yasası hükümlerine tabi olmak üzere özel kurslar açılabilecek. Bu yayınlar ve kurslar, Cumhuriyetin anayasada belirtilen temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamayacak. 4771 sayılı yasa da dahil, AB ye uyum amacıyla yapılan yasal düzenlemelere işlerlik kazandırabilmek amacıyla gerekli düzenlemeleri yapmakla görevlendirilen Uyum Yasaları Komisyonu 3 Eylül günü çalışmalarına başladı. 58. Hükümet in İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Ali Doğan, Komisyon un 3 Eylül günü gerçekleştirilen ilk toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ağırlıklı olarak anadilde yayın ve öğrenim hakkının tartışıldığını belirtti. Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Yönetmelik 20 Eylül günü Resmi Gazete de yayınlandı (Bkz. Ek 9).Yönetmelikle Özel Öğretim Kurumları Kanunu na göre açılabilecek özel kurslara ilişkin işlemler şu esaslara bağlandı: -Kurslar, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu na göre açılacak, işletilecek ve MEB denetim elemanları ile, gerektiğinde, valiliklerce görevlendirilecek uzmanlarca denetlenecek. -Kurslarda, yalnızca MEB Talim ve Terbiye Kurulu nca onaylanmış öğretim programı uygulanacak. -Kurslarda görev alacak tüm personel T.C. vatandaşı olacak, MEB in ilgili yasa ve yönetmeliklerdeki koşullarını taşıyacak. -Kurslara T.C. vatandaşı ve en az ilköğretim mezunu olanlar öğrenci olarak alınabilecek. Kursiyer listesi her dönemin başında kursun doğrudan bağlı olduğu milli eğitim müdürlüğüne verilecek. -Kurslarda kurucu, kurucu temsilcisi, yönetici, öğretmen ve diğer personelin kılık kıyafetleri, Milli Eğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevliler ile Öğrencilerin Kılık Kıyafetlerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun olacak. Kurslara devam edenler, kılık kıyafetlerinde yaygın eğitim kurumlarında uygulanan kurallara uyacak. -18 yaşından küçükler, bu kurslara ebeveynleri ve yasal velisinin yazılı izniyle katılabilecek. İlköğretim 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri, ebeveyn izni olsa bile, bu kurslara sadece hafta sonu ve yaz tatilinde devam edebilecek. Yönetmeliğin öngördüğü şartlar kamuoyunda tepkiye neden oldu. Kürtçe dil kursu düzenlemek için 6 Ağustos günü ilk resmi başvuruyu yapan English Fast ın sahibi Nazif Ülgen yönetmeliğin yayınlanmasının ardından öngörülen koşulların ağır olması nedeniyle kurs açmaktan vazgeçtiğini söyledi. Ülgen yaptığı yazılı açıklamada yönetmeliğin Kürtçe kurs verilmesine engel olduğunu kaydederek şunları ifade etti: Bu yönetmeliğe göre kurs açmak için yeni bir bina, yeni sekreterya, müdür, hizmetli, öğretmen temin etmemiz gerekli. Bu da yepyeni bir yatırım anlamına geliyor... Anlaşılan parlamento ne kadar kanun çıkarırsa çıkarsın, önce bürokrasiyi ikna etmesi lazım. Anlaşılan bürokrasi bu kanunun uygulanmasını mahsurlu buluyor. Ama eğer bu kanun 10 yıl önce çıksaydı belki 30 bin insan ölmeyecek, savaşa 100 milyar dolar harcanmayacaktı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı 11

Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları Öte yandan İstanbul Kürt Enstitüsü nün Kürtçe kurslar açılması için gerekli altyapıyı sağlamaya ve Milli Eğitim Bakanlığı nın kursları denetlemek amacıyla bünyesinde bulundurmak zorunda olduğu müfettişleri temin etmeye yönelik yaptıkları başvurular da yanıtsız kaldı. 2002 yılı içinde Kürtçe kursları açılmadı. Kürtçe ve diğer yerel dil ve lehçelerde radyotelevizyon yayınına izin veren Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili Hakkında Yönetmelik ise 18 Aralık günü Resmi Gazete de yayınlandı (Bkz. Ek 10). RTÜK tarafından aralarında MGK, MİT, Genelkurmay ın da bulunduğu 11 kurum ve kuruluşun görüşü alınarak hazırlanan yönetmelikte Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde yalnızca TRT den yayın yapılabileceği, radyo yayınlarının günde 45 dakikayı, haftada dört saati, televizyon yayınlarının ise günde 30 dakikayı haftada iki saati aşamayacağı öngörüldü. Yönetmelikte ayrıca söz konusu dil ve lehçelerde çocuklara hitap eden ve dil öğretimine yönelik yayın yapılamayacağı belirtildi. Yönetmeliğe göre hangi dillerde ve lehçelerde yayın yapılacağı, yayın alanı izleyicidinleyici profiline göre üst kurul tarafından değerlendirilecek. Bu yayınlarda görev alacak sunucu ve spikerler çağdaş kıyafetler içinde ekrana çıkacak, peştamal, poşu gibi yerel giysiler giyemeyecek. Kürtçe ve diğer dil ve lehçelerde yayın 2002 yılında hayata geçirilmedi. Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili Hakkında Yönetmelik de kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Diyarbakır Barosu tarafından Diyarbakır İdare Mahkemesi nde iptal davası açıldı. Baro Başkanı Avukat Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanan dava dilekçesinde şunlar belirtildi: Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun un 4. maddesinin birinci fıkrasına bir hüküm eklenmek suretiyle anadilde yayın hakkı nı herhangi bir kuşku ve tereddüde mahal bırakmayacak bir şekilde tanıyan ve tanımlayan yasa koyucunun bu iradesi, ilgili yasa hükmünün uygulanmasını sağlamak ve uygulama esaslarını belirlemek amacıyla RTÜK tarafından çıkarılan ve 18 Aralık 2002 tarih ve 24967 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren yasa adeta hiçe sayılmıştır. Yönetmelikte yer alan hukuk dışı düzenlemelerle, anadilde yayın hakkı nın kullanım alanı çok büyük ölçüde daraltılmış, hakkın özü ortadan kaldırılmış ve böylelikle yasanın tanıdığı hak, Yönetmelikle geri alınmıştır. Gerçekten, ilgili Yönetmelik, Anayasanın 13. maddesinde ifade edilen ve temel hak ve özgürlükler açısından bir güvence oluşturan hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği ne ilişkin temel ilkeye aykırı bir biçimde yasada yer almayan yeni sınırlamalar öngörmüş ve söz konusu hakkı kullanılamaz hale getirmiştir. (Bkz. Ek 11) 1 - KÜRT SORUNU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ Kürtçe Eğitim Kampanyası 20 Kasım 2001 tarihinde Kürtçe nin okullarda seçmeli ders olarak okutulması talebiyle başlatılan kampanya 2002 yılının bahar aylarına kadar devam etti. TİHV nin derlediği bilgilere göre kampanya çerçevesinde üniversite rektörlüklerine verilmek üzere imzalanan 16.831 dilekçenin 9.311 i kabul edilirken 7.520 si reddedildi. Kampanya çerçevesinde veliler de ilk ve orta dereceli okullarda Kürtçe dersi açılması talebiyle milli eğitim müdürlükleri ve okul müdürlüklerine toplam 1493 dilekçe verdiler. Kampanyanın bir kısım basın yayın kuruşu tarafından yasadışı örgüt faaliyeti olarak gösterilmesiyle beraber dilekçe veren öğrenci ve velilere yönelik baskılar arttı. Örneğin, Zaman gazetesinde 11 Ocak günü yayınlanan bir haberde İçişleri Bakanlığı nın Ankara, Diyarbakır, Mersin, Adana, İstanbul ve Van daki üniversitelerde PKK faaliyetlerine ilişkin raporuna yer verildi. Kürtçe eğitim kampanyasının PKK nin 2000 yılı Ocak ayında düzenlediği kongrede aldığı siyasallaşma kararları çerçevesinde uygulandığı ileri sürülen raporda, örgüt sempatizanlarının nüfus müdürlüklerine ya da mahkemelere kimliklerine Kürt yazdırmak için başvuracakları, eylemlerin lise ve ilköğretim okullarında da yaygınlaştırılmaya çalışılacağı iddia edildi. Raporda, kampanyada HADEP Gençlik Kollarının etkin bir biçimde yer aldığı, Eğitim-Sen ve KESK bünyesindeki sendikaların desteğinin alınmaya çalışıldığı ileri sürüldü. Bu raporun ardından Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgede de, Kürtçe nin seçmeli ders olarak okutulması için okul yönetimlerine başvuranların DGM lerde yasadışı örgüte yardım iddiasıyla yargılanmaları istendi. Kampanyaya ilişkin benzer suçlamalar üniversite yönetimleri tarafından da ileri sürüldü. Mersin de 19 Şubat günü toplanan Üniversitelerarası Kurul dan sonra bir açıklama yapan Kurul Başkanı Prof. Dr. Rıza Ayhan, kampanyanın bölücü örgüt tarafından organize edildiği ve Türkiye ye komşu bazı ülkelerin de komşuluk ilkelerini ihlal ederek örgüte destek sağladığını öne sürdü. TİHV nin edindiği bilgilere göre bu süreçte 2.060 öğrenci ve 1.265 veli gözaltına alındı. En kitlesel gözaltı olayı 9 Ocak günü Van da yaşandı. Van 100. Yıl Üniversitesi rektörlüğüne dilekçe veren 526 öğrenci jandarmalar tarafından gözaltına alındı. 133 öğrenci tutuklandı (Bkz. Kişi Güvenliği). 12 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları Üniversite disiplin kurulları 1.169 öğrenciye çeşitli sürelerle uzaklaştırma cezası verdi. 57 öğrencinin ise okuldan atılmalarına karar verildi. Disiplin cezası alan öğrencilerin büyük kısmı idare mahkemelerinde iptal davaları açtı. İdare mahkemeleri bu davaların önemli bir kısmında yürütmeyi durdurma kararı verdi. Esas hakkındaki incelemelerin büyük bir kısmı ise 2002 yılı sonu itibariyle sonuçlanmadı. Ceza Davaları TİHV nin Kürtçe eğitim kampanyasına katılan öğrenci ve veliler hakkında DGM lerde açılan ceza davalarına ilişkin derlediği bilgiler şöyle: İstanbul DGM Kürtçe nin okullarda seçmeli ders olarak okutulması istemiyle İstanbul da üniversite rektörlüklerine dilekçe veren 28 öğrenci hakkında PKK ye yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla açılan dava 2002 yılında sonuçlanmadı. Öğrencilerden Harun Ece, 18 Mart-10 Nisan, Düzgün Bilgin, Hozan Saatçioğlu ve Meryem Yılmaz ise 22 Mart-30 Mayıs günleri arasında tutuklu olarak yargılandılar. Davada yargılanan öğrenciler şunlar: Düzgün Bilgin, Hozan Saatçioğlu, Meryem Yılmaz, Çilem İnce, Ümmühan Türk, Dalokay Şanlı, Nuray Kaya, Suna Bilgin, Emine Esen, Cem Türkel, Zehra Koç, Zafer Tapancı, Elif Yılmaz, Harun Ece, Çiğdem Tosun, Tülay Esen, Mehmet Söğüt, Mahfuz Can, Halil Hüseyin Çağatay, Gülvin Aydın, Selma Şimşek, Zülkif Yalçın, Sefa Öztürk, Abdurrahman Şahin, Emine Gül, Servin Aydın,Mahmut Bingöl, Havva Helin Özer. 6 Kasım 2001 tarihinde YÖK ü protesto amacıyla İstanbul Beyazıt meydanında eylem yaptıkları ve Kürtçe eğitim için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ne dilekçe verdikleri gerekçesiyle 31 Mayıs günü tutuklanan Ali Doğan, Ruken Buket Işık, Serhat Azizoğlu, Ali Turgay, Mürsel Sargut, Nurettin Fırat, Haşim Gülen ve Şahin Tüccar adlı öğrenciler hakkında yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla açılan dava 2002 yılında sonuçlanmadı. Davanın 14 Ağustos günü yapılan ilk duruşması olaylı geçti. Duruşmanın başında DGM Başkanı Ahmet Duymaz, tutuklu sanıkları getiren jandarmalara salona silahla giremeyeceklerini söyledi. Jandarmaların komutanı astsubay ise sanık sayısının en az yarısı kadar silahlı askerin duruşmaya alınmaması halinde sanıkları geri götürme emri aldıklarını belirterek DGM Başkanı nın talimatına uymayacağını açıkladı. Bunun ardından DGM Başkanı, jandarmaların komutanı ile telefonla görüştü. Görüşmeden sonuç alınamaması üzerine Bayrampaşa Cezaevi nde tutuklu bulunan erkek öğrenciler duruşmaya sokulmadan cezaevine götürüldü. Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi nden getirilen Ruken Buket Işık ise silahsız jandarmaların eşliğinde duruşmaya katıldı. Öğrencilerin avukatları Fatma Karataş, Eren Keskin, İlhami Sayan ve Serdar Çelik jandarmaların salona silahla girmesi emrini veren Bayrampaşa Tabur Komutanı M.D. ve sanıkları duruşmaya sokmadan cezaevine götüren Astsubay Y.A. hakkında 21 Ağustos günü Cumhuriyet Savcılığı na suç duyurusunda bulundu. Davanın 23 Ekim günü yapılan duruşmasında ifadesi alınan Ali Turgay, gözaltında ifadelerinin zorla imzalatıldığını söyledi. Turgay, evine düzenlenen baskında polislerin kapıyı kırdıklarını, arama izni göstermediklerini ve evde bulunanları silahla korkuttuklarını bildirdi. Serhat Azizoğlu da, ifadesinin işkence ile alındığını anlattı. Duruşmada, Ruken Buket Işık, Ali Doğan, Nurettin Fırat ve Mürsel Sargut tahliye edildi. 16 Mart günü İstanbul Bahçelievler de Kürtçe eğitim için gösteri düzenledikleri gerekçesiyle Şengül Kılıç, Onur Ekinci, Suzan Parlakyıldız, Nezir Nas ve İslam Dayan adlı öğrenciler hakkında açılan dava 2002 yılında sonuçlanmadı. Davanın 11 Haziran günü İstanbul DGM de yapılan duruşmasında tutuklu yargılanan Şengül Kılıç, Onur Ekinci, Suzan Parlakyıldız ve Nezir Nas tahliye edildi. 10 Eylül günü yapılan duruşmada, İstanbul DGM, sanıkların izinsiz gösteri düzenledikleri iddiasıyla yargılanması gerektiği görüşüyle görevsizlik kararı verdi. Dosya, Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi ne gönderildi. Kürtçe eğitim için İstanbul daki üniversite rektörlüklerine dilekçe veren 19 üniversite öğrencisi hakkında dava açıldı. Davanın 21 Mart günü İstanbul DGM de yapılan duruşmasında tutuklu yargılanan Serhat Azizoğlu, Mürsel Sargut, Özcan Özsoy ve Yıldız Polat tahliye edildi. Davada yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla yargılanan öğrenciler şunlar: Serhat Azizoğlu, Mürsel Sargut, Özcan Özsoy, Yıldız Polat, Abdükadir Tunç, Uğur Kaşkan, Çiğdem Yaman, Ali Turgay, Nezir Nas, Nurcan Akyol, Mehmet Söğüt, Abdulcelil Kaya, Mehmet Halil Çölgeçen, Haşim Gülen, Kenan Tilki, Ercan Yılmaz, Hüseyin Gökot, Hardan Arslan, İsmail Meriç. Kürtçe eğitim için Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü ne dilekçe veren Zafer Balcı ve Murat Köse adlı öğrenciler ile HADEP üyeleri Rabia Tek ve Kıymet Toprak hakkında yasadışı örgüte yardım ettikleri iddiasıyla dava açıldı. Dava İstanbul DGM de devam ediyor. Yargılanan Öğrenci Velileri Kürtçe eğitim için dilekçe verdikleri gerekçesiyle Mahiser Başkur ve Herdem Yılmaz adlı kişiler hakkında yasadışı örgüte yardım iddiasıyla açılan dava 13 Kasım günü İstanbul DGM de beraatla sonuçlandı. İstanbul Güngören Milli Eğitim Müdürlüğü ne dilekçe veren 11 veli hakkında yasadışı örügüte yardım yataklık ettikleri iddiasıyla dava açıldı. İstanbul Türkiye İnsan Hakları Vakfı 13

Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları DGM de görülen dava 25 Aralık günü sonuçlandı. Mahkeme, Süleyman Bakış, Naif Çiçek, Fatma Duman (Ağırman) ve Makbule Kocaman adlı sanıkların TCY nin 169. maddesi uyarınca cezalandırılmasına, diğer sanıların ise beraatine karar verdi. Davada yargılanan diğer sanıklar şunlar: Yıldız Seviptekin, Menice Güneş, Makbule Kocaman, Melik Demir, Saibe Sümer, Fadime Taş, Aysel Kazıcı. İstanbul Ümraniye, Bağcılar ve Küçükçekmece ilçe milli eğitim müdürlüklerine dilekçe veren 92 öğrenci velisi hakkında PKK ye yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla dava açıldı. Dava 6 Mayıs günü İstanbul DGM de başladı. Davanın 5 Ağustos günü yapılan duruşmasında ifade veren sanıklar bireysel olarak dilekçe verdiklerini, herhangi bir örgüte ya da partiye üye olmadıklarını belirttiler. Tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yapan sanıklar, Çocuklarımız Kürtçe bilmediği için onlarla iletişim kuramıyoruz. Bu nedenle anadilde eğitim yapılması istemiyle dilekçe verdik dediler. Sanık avukatlarından Hasip Kaplan, İlginç bir davanın yargılaması ile karşı karşıyayız. Buradaki sanıklar, Türkçe bilmedikleri için tercüman aracılığıyla yargılanıyorlar. Kürtçe istedikleri için haklarında dava açılıyor dedi. TBMM deki son düzenlemelerle, anadilde eğitim ve yayın hakkı verildiğini, kısa bir süre içerisinde resmi ve özel alanda Kürtçe eğitim ve yayının söz konusu olabileceğini belirten Kaplan, iddianameye dayanak olan maddelerin değiştiğini, bu nedenle davanın toptan düşmesi gerektiğini savundu. Duruşmada, 20 Ocak günü tutuklanan Ali Canbaba, Ali Dinçer, Mehmet Oran, Mehmet Meriç, Abdullah Akıncı ve Mehmet Salih Anğı tahliye edildi. Davada yargılanan veliler şunlar: Ali Canbaba, Ali Dinçer, Mehmet Oran, Mehmet Meriç, Abdullah Akıncı, Mehmet Salih Anğı, Nisrah Aslan, Nazgül Babir, Musa Oynaş, Ferit Tekin, Cemile Yılmaz, Zeynep Tüzün, Yusuf Çiftçi, Nezaket Kalaç, Naile Ang, Nafiye Aydil, Kemal Karadaşlı, Naime Beyhan, Besra Yılmaz, Binefş Metin, Ayşe Angül, Sakine Karabaş, Zozan Deniz, Birgül Kaya, Aysel Şeybak, İlhame Karaboğa, Müzeyyen Şengül, Sevda Aydil, Naciye Karabaş, Müzeyyen Akkuş, Müzeyyen Beşenk, Maşallah Arıtürk, Ali Algül, Beşir Demir, Mirza Mehmet Kartal, Engin Binici, Süphan Çintosun, Kazım Tok, Seyfettin Yasak, Yüksel Aktürk, Fatime Boral, Türkan Işık, Beşir Sivlim, Murat Tunç, Hasan Çelik, Bedriye Yıldırım, Zöhre Binici (Sami), Gülistan Çetinkaya (Düray), Hediye Tunç (Çelik), Rabia Bektaş, Sacide Ay (Ak), Vesile Demir (Dağ), Kevser Durmaz, Ayfer Erik, Fatma Yıldız, Saliha Budak, Abdullah Ceylan, Kırmızı Ayık, Sevgül Yüce, Zahide Şeran, Cemile Çiftçi, Makbule Caba, Makbule Yavuz, Emine Erbek, Kamile Çığıcı (Keskin), Taybet Ay, Gülşen Tek (Koç), Peri Gök, Hediye Coşkun, Meryem Uner, Rabia Maktay, Sabiha Yardımcı (Resul), Kesire Arslan, Kumru Çiftçi, Delal Kardaş (Yıldırım), Dilşah Erten, Hayriye Akçay, Cemile Işık (Durmaz), Birsen Güzel, Fatma Ayıks, Huri Akıncı, Müsavat Tümen, Gülistan Baykar, Abdülaziz Eren, Sabiha Koç, Şakirnaz Kotun, Zimmet Boğa (Ünal), Fadile Kotun, Ayten Yılmaz, Fatma Sezer, Mehmet Sıddık Atalmış, Sabahat Tanzi. Kürtçe nin okullarda seçmeli ders olarak okutulması için Ocak ayında İstanbul daki ilçe milli eğitim müdürlüklerine dilekçe veren 38 öğrenci velisi hakkında dava açıldı. Dava 22 Nisan günü İstanbul DGM de başladı. Duruşmada tutuklu sanık Deniz Topçu tahliye edildi. Meliha Can, Şükriye Tümüroğlu, Hanım Gülün ve Halime Günana adlı sanıklar hakkındaki gıyabi tutuklama kararı da kaldırıldı. Davada yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla yargılanan sanıklar şunlar: Deniz Topçu, Meliha Can, Şükriye Tümüroğlu, Hanım Gülün, Halime Günana, Hasibe Yılmaz (Mengirkan), Esma Döner, Şahide Gümüş, Fatma Yılmaz (d. 1956), Fatma Yılmaz (d. 1972), Fatma Yılmaz (d. 1975), Gülperi Döner, Asiye Karadeniz, Zübeyde Sapan, Güli Akyol, Ayşe Döner, Tenzile Akyol, Kudret Dağ, Zübeyde Yavuz, Fatma Duruşkan, Mehmet Şirin Döner, Meryem Peker, Güler Yılmaz, Behiye Dağ, Azize Çoban, Şerbethan Kılıç, Fatma Döner, Fiet (Fiyat) Döner, Naciye Yılmaz, Nafya Ergül, Hava Eken, Yıldız Sapan, Saadet Yalgı, Sultan (Sultani) Aksoy, Bediha (Mediha) Tura, Şahsine Esendemir, Rabia Değirmenci, Halime Öztürk. İstanbul da okullarda Kürtçe eğitim verilmesi talebiyle Ümraniye Kaymakamlığı ve Avcılar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ne dilekçe veren 22 öğrenci velisi hakkında açılan dava 2002 yılında sonuçlanmadı. İstanbul DGM de görülen davada yasadışı örgüte yardım yataklık ettikleri iddiasıyla yargılanan veliler şunlar: Hüsna Tosun Akdemir, Hanım Tosun (Zengin), Hayriye Ekinci, Hori Doğan, Hacire Şen, Yüksel Doğan, Hatice Gazioğlu, Saniye Ekinci, Feyme Doğan, Meyse Akdağ, Türkan Obuz, Arife İrikmen, Mehmet İrikmen, Ahmet Filizer, Mehmet Sait Oba, Hanife Seletli, Fatma Ongurlu, Elif Aslan, Makbule Batgi, Salih Elçiçek, Zeliha Oba, Türkan Özbarış. İstanbul da ilçe milli eğitim müdürlüklerine Kürtçe eğitim için dilekçe veren 22 öğrenci velisi hakkında dava açıldı. İstanbul DGM de yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla yargılanan veliler şunlar: Nur Muhammet Mağat, Mehmet Ergezen, Cahit Ağaya, Mustafa Alphan, Mehmet Kutum, Halise İpek, Edibe Dalğalı, Hüsna Aksoy, Cuma Yıldırım, Sakine Güven, Mevlüde Adsan, Medine Şanlı, Mecbure Öngöllü, Saadet Kutum, Emine Günay, Bünyamin Onğolu, Leyla Alevcan, Fatma Özel, Gülenam Kaya, Sulhiye Aytemur, Fatma Duygulu. Velilerden Mehmet Ergezen, Cahit Ağaya, Mustafa Alphan, Mehmet Kutum, Nur Muhammet Mağat bir süre tutuklu kaldılar. İstanbulda ilçe milli eğitim müdürlüklerine Kürtçe eğitim için dilekçe veren Şeyhmus Allak, Abdülkadir 14 Türkiye İnsan Hakları Vakfı