DÖVİZ KURU RİSKİNİ AZALTMANIN EN ETKİN YOLU FOR- WARD İŞLEMLERİ İlker Şadi İŞLEYEN * I- GİRİŞ Bir ekonomide, ekonomik birimlerin yatırım kararları alırken ve ticari faaliyetlerini sürdürürken karşı karşıya kaldıkları en büyük risk geleceği doğru tahmin edebilmektir. Özellikle İhracat ya da ithalat yapan firmalar, döviz kuru üzerinde oluşan spekülasyon ve dalgalanmaları çok dikkatli şekilde takip etmek zorundadırlar. Bu konuda firmaların aldıkları pozisyonların tersi şekilde oluşabilecek kimi olumsuzluklar, firmalara büyük mali zararlar verebilmektedir. Bu şekilde döviz kuru üzerinden oluşabilecek zararları önlemek ya da en aza indirmek amacıyla yapılan işlemlerin yer aldığı piyasalara vadeli ya da diğer adıyla türev piyasalar adı verilmektedir. Bu piyasalar forward, future, options ve swap işlemlerinin tümünü içermektedir. Döviz kuru riskinin önlemek adına bunlardan en önemlisi ise forward işlemlerdir. Forward terimi, kelime anlamıyla, bir şeyi ileri atmak, ileriye göndermek olarak ifade edilebilir. Bu ifadenin dış ticaretteki karşılığı ise, farklı döviz ve para birimlerinin ileri bir tarihte, bugünden belirlenen kurlar ve pariteler üzerinden değiştirilmesi, alınıp satılmasını sağlayan bir dış ticaret sözleşmesi olarak belirtilebilir. Özellikle, 2001 ekonomik krizinden sonra Merkez Bankası tarafından uygulanmaya konan dalgalı kur sisteminin getirdiği olumsuzluklar için oldukça yararlı bir yöntemdir. Kriz öncesi uygulanan sabit kur sistemi ve kur çıpası modeli, kriz sonrasında geçerliliğini yitirince, dış ticaretle ilgili olanları daha dikkatli olmaya zorlayan ve hatta tedirginliğe yönelten dalgalı kur rejimi uygulamasına geçilmiştir. Bu gelişme forward işlemlerinin önemini daha da arttırmıştır. İhracat ve ithalat işlemlerinde dalgalı kur riski nedeniyle firmalar forward işlemleri ve uygulamalarına yönelmektedirler. * İller Bankası Müfettişi (E.Vergi Denetmeni) 177
Bu yazımızda söz konusu türev piyasa ürünlerinden birini oluşturan forward işlemlerinin özelliğinden ve döviz kuru riskini azaltmada ne şekilde kullanılabileceğinden bahsedeceğiz. II- KUR RİSKİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ İngiltere de sanayi devriminin gerçekleşmesi ile iç piyasa taleplerini aşan ölçülerde gerçekleşen üretim ve bu üretimin dünya pazarlarına çıkması gerekliliği, bu doğrultuda bir iktisat teorisinin doğmasını gerekli kılmış ve dış ticaretin bu ticarete katılan ülkelere ve genelde tüm dünya ekonomisine büyük faydalar sağlayacağı ifade edilmeye başlanmıştır. Bu çerçevede geliştirilen teoriler, ülkelerin hangi malların ticaretini yapacağı ve bu ticarette uygulanacak değişim oranının ne olacağı konusunda yoğunlaşmıştır. Altın standardının (altın para, altın külçe) geçerli olduğu yıllarda bir ülke parasının değerini, içerdiği altın miktarı belirlemekte ve sistem ülkelerin ödemeler dengesinde otomatik denkleşme görevini görmekte idi. Bu tür bir sistemde ülke paralarının değişim oranları büyük hareketler göstermemekte ve kur karar alıcılar için bir risk olarak ortaya çıkmamaktaydı. Daha sonraları belli bir oranda altına bağlanan ABD doları dünya ekonomileri içinde rezerv para konumuna geçti. Ancak, parasal sistemin hızla gelişen ekonomilerin gereklerini karşılayamaması, ülkelerin teker teker sistemi bozucu kararlar almalarına neden olmuş, çeşitli karar ve toplantılarla sürdürülmeye çalışılan ve son dönemi Bretton Woods olarak adlandırılan sabit kur sistemi 1972 yılında ortadan kalkmıştır. Bu tarihten itibaren ülke paralarının değişim oranları piyasa koşulları altında, piyasa tarafından belirlenmeye başlanmıştır. Teorik olarak kısa vadede sermaye hareketleri, uzun vadede satın alma gücü paritesi tarafından belirlenen değişim oranları (kur) yine bu tarihten itibaren büyük spekülatif hareketlere ve bu hareketi önlemeye yönelik düzenleyici kararlara maruz kalmıştır. Bu tarihten sonra, özellikle dışa açık ekonomilerde, önemli bir maliyet unsuru olan döviz kuru karar alıcı birimler tarafından mutlaka dikkate alınması gereken ve üzerinde tahminler yapılmaya çalışan bir unsur haline gelmiştir. Benzer şekilde; gerek dış ticaret firmaları, gerekse döviz pozisyonu taşıyan diğer birimler kur hareketinden dolayı önemli riskler ile karşı karşıya kalmışlardır. 178
Döviz kuru, iki ülke paralarının birbiriyle değiştirilme oranını ifade eder. Kurlar, ülkelerin reel gelir düzeylerine, ülkeler arası fiyat ve faiz oranı farklılıklarına göre oluşmaktadır. Kur riski, bir işletmenin bilançosunun aktifinde ve pasifinde aynı tutarda ve cinste yabancı para bulunmaması nedeniyle zarar uğraması durumudur. Ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin değişmesi olasılığı, kur riskinin doğmasına neden olmaktadır. Yabancı para cinsinden aktifleri pasiflerinden daha fazla olan bir işletme açısından ulusal paranın yabancı paralar karşısında değer kazanması zarar doğurucu niteliktedir. Tersine, eğer işletmenin yabancı para cinsinden pasifleri aktiflerinden daha fazla ise (yani açık pozisyonu varsa) ulusal paranın yabancı paralar karşısında değer kazanması, işletmenin borçlarının ulusal para cinsinden azalması nedeniyle kâr doğurucu niteliktedir. III- KUR RİSKİNDEN KORUNMAK İÇİN FORWARD İŞLEMİ Döviz kurlarında meydana gelen değişmeler işletmelerin varlıklarını, kaynaklarını, gelirlerini, giderlerini kısacası tüm faaliyet sonuçlarını etkilemektedir. Hele ki dalgalı kur rejiminin geçerli olduğu ekonomilerde döviz kurlarındaki sürekli dalgalanma işletmelerin karar alma noktasında daha esnek olmalarını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede özellikle ithalatihracat işlemleri yoğun olan işletmeler açısından döviz kurunda meydana gelen dalgalanmalardan kaynaklanan riskin minimize edilmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü bir şirketin maruz kaldığı kur riskini iyi yönetememesi, şirketin nakit akışını olumsuz etkileyebilmekte ve şirketin piyasa riski sonucu zarara uğraması, çalıştığı bankaya kredi riski olarak yansımaktadır. Bu nedenle, kur riski yönetimi şirketlerin kredibilitesini arttırmakta ve daha düşük maliyetle borçlanmalarına olanak sağlamaktadır. Kur riski yönetiminde, şirketlerin türev ürünleri kullanması kur riskinin olumsuz etkilerinden korunabilmesi ve geleceğe dönük daha doğru fiyatlama yapabilmesi açısından önemlidir. Forward, bir para biriminin başka bir para birimine karşı önceden belirlenmiş vade ve kur üzerinden alım veya satımını düzenleyen bir anlaşmadır. En önemli avantajı, işlem vade ve miktarının ihtiyaca yönelik olarak belirlenebilmesidir. Vadede taraflar, önceden belirlenen kur ve miktarda yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar. 179
Forward işlemler ağırlıklı olarak kurumların ve yatırımcıların kur riskini yönetmeye yönelik kullandıkları vadeli bir işlemdir. Özellikle 1980 li yıllar ve sonrasında forward işlem piyasaları artan ihtiyaçlar doğrultusunda hem araç hem de işlem hacmi olarak büyük gelişmeler göstermişlerdir. Uygulamada, forward işlemler outright veya swap şeklinde yapılabilmektedir. Outright işlemler vadede bir döviz satışı (alış) içerirken, swap işlemlerinde yine vadede bir döviz satış (alış) olmasına karşın aynı işlemin spot piyasada bir karşılığı olmaktadır. Forward işlem piyasalarında standart işlem vadeleri 1, 2, 3, 6 ve 12 ay olarak belirlenmiştir. Uluslararası geçerliliği yüksek olan belli başlı para birimlerinde 5 yıla kadar uzanan vadelerde de çok yaygın olmamakla birlikte kotasyon bulmak mümkün olabilmektedir. Yine benzer şekilde bu vadeler dışında kırık vade olarak adlandırılan dönemler içinde fiyat hesaplayıp işlem yapmak mümkündür. Vadeli işlem fiyatları, spot fiyat kullanılarak hesaplanan değerlerin (swap points) spot fiyatlara eklenmesi veya çıkarılması suretiyle bulunur. Vadeli işlemlerde kotasyon veren banka bu tür bir işlem nedeni ile hiçbir risk almamakta, vadeli olarak sattığı veya aldığı kıymetin karşılığı olarak spot piyasada ters işlem yaparak riskten korunmakta ve tüm işlem maliyetlerini ve faiz farklarını verdiği fiyata yansıtmaktadır. Örneğin; dalgalı kur rejiminin uygulandığı ülkemizde ihraç ettiği malın bedelini üç ay sonra alacak olan bir ihracatçı, üç ay sonra kurların mevcut seviyesinin altına düşmesi ihtimalini dikkate alarak gelecekteki nakit akımının TL karşılığını bugünden belirlemek istemesi halinde elde edeceği dövizi 3 ay vadeli satabilir. Bu durumda vadeli kur aşağıdaki şekilde belirlenir. Piyasa koşulları; Spot TL/USD Kuru; 1,6450 / 1,6500 3 ay vadeli TL Faizi: 4,9 / 5,4 3 ay vadeli USD faizi: 1,73 / 1,83 İhracatçı 3 ay sonra elde edeceği 1 milyon USD yi vadeli satmak isterse, banka vereceği kotasyonu şu şekilde hesaplayacaktır. Banka % 1,83 ten 3 ay vadeli USD borçlanır. Borçlandığı bu miktarı spot piyasada 1,6450 TL ye çevirir ve bu tutarı % 4,9 dan 3 ay vadeli yatırır. Banka, borçlandığı USD ye ödediği faiz ile yatırdığı TL den elde ettiği faizi vereceği vadeli 180
kotasyona yansıtır. Bankanın elde ettiği faiz ödediği faizden yüksek olduğu için bu farkı vadeli kura yansıtacak ve vadeli döviz alış fiyatı spot fiyatın üzerinde olacaktır. Bu durumda 3 ay sonrası için bankanın vadeli alış ve satış kotasyonları aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. 1,6450 * (4,9 1,83) * 90 Forward Fiyat = -------------------------------------- = 0,0126 36000 Vadeli Kur = 1,6450 + 0,0126 = 1,6576 Bulunan bu vadeli alış kuru bankanın başabaş fiyatıdır. Diğer bir deyişle banka bu kur üzerinden USD aldığı takdirde kar ya da zarar etmeyecektir. Doğal olarak banka bu tür bir işlemle kar etmeyi amaçladığından müşterisine bulunan başabaş fiyatın altında bir fiyat verecektir. Diğer yandan, üç ay vadeli USD satın almak isteyen bir ithalatçıya bankanın vereceği vadeli fiyat aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır. 1,6500 * (5,4 1,73) * 90 Forward Fiyat = -------------------------------------- = 0,0151 36000 Bu örnekte, banka, döviz pozisyonunu bozmamak amacıyla üç ay vade ile TL borçlanıp, USD ye yatırım yaptığından ve TL nin faizi USD nin faizinden daha yüksek olduğundan, aradaki faiz farkını USD satışı yaptığı müşterisine yansıtacaktır. Diğer bir deyişle bankanın üç ay vadeli USD satış kuru spot satış fiyatının üzerinde olacaktır. Vadeli işlemler bir yandan yukarıda bahsedildiği şekilde riskten koruma amaçlı kullanılırken diğer yandan sadece spekülatif amaçlı olarak da yoğun şekilde kullanılmaktadır. IV- FORWARD SÖZLEŞMENİN TARAFLARA SAĞLADIĞI AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI Forward işlemleri, öncelikle risklerini minimum kılmak isteyen taraflara, bu amaçlarını gerçekleştirme imkanı vermektedir. Bu sözleşmelerde satıcı, satmak istediği malı veya hizmeti ileri bir tarihte satmayı garanti altına almakta ve böylece fiyat riskinden korunmaktadır. 181
MALİ Alıcı pozisyonunda bulunan taraf ise, ileri bir tarihte ihtiyacı olan mal ve hizmeti, fiyat riskine karşı korunmuş bir şekilde satın alabilme garantisini elde etmektedir. Bu özelliğiyle forward sözleşmeler alıcı ve satıcı açısından gelecekteki belirsizlikleri ortadan kaldırmakta ve taraflara geleceğe yönelik rasyonel planlar yapma imkanı tanımaktadır. Forward işlemleri, kur riskinin kontrol edilmesi ve en azından belirli limitlerde tutulmasına olanak sağlar. Gerek ithalatçı gerekse ihracatçı, vadeli ödeme veya tahsilat durumunda kur değerinin daha önceden belirlenmesi sayesinde kurdaki dalgalanmaların olumsuz etkisinden korunur. Forward işlemleri, nakit girişi ve karlılık oranında beklenmedik ama aldatıcı dalgalanmaları önler, firmaların bu aldanmaya kanmayıp, spekülatif ve sanal olmayan doğru kar hedefleri oluşturmalarına yardımcı olur. Forward işlemlerinin saydığımız avantajlarının yanı sıra birtakım dezavantajları da vardır. Öncelikle, forward sözleşme yapmak, bu sözleşmelerin tabiatı gereği, sözleşmeyi yapanlar için bir risk üstlenmek demektir. Şöyle ki; forward sözleşmeler, ayrı bir garanti mekanizması içermeyip güven ağırlıklı işlemler olması dolayısıyla tarafları, karşı tarafın taahhüdünü yerine getirememesi veya sözleşmeye uymaması halinde çok büyük sayılabilecek zararlarla karşı karşıya bırakabilmektedir. Forward sözleşmelerinde vadeden önce işlemin sona erdirilememesi taraflar için bir güvence mekanizması oluştururken, aynı zamanda tarafların vadeden önce meydana gelecek olumsuz gelişmeleri fark etseler bile daha büyük kayıplardan kurtulmalarına da engel olmaktadır. KAYNAKÇA http://www.kobitek.com http://www.tcmb.gov.tr http://www.ekodialog.com http://www.kobifinans.com.tr 182