İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER

Benzer belgeler
Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM

İçindekiler kısa tablosu

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

İKTİSADİ DALGALANMALAR VE MALİYE POLİTİKASI YÖNTEMLERİ

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

MALİYE POLİTİKASI KISA ÖZET KOLAYAOF

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli. Doç.Dr.Tufan BAL

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir.


Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları.

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

ÜNİTE:1. Maliye Politikası: Kavramlar, Etkinliği ve Sınırları ÜNİTE:2. Maliye Politikasının Makroekonomik Temelleri ÜNİTE:3

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS

MODERN MAKROEKONOMİNİN KÖKLERİ

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

ENFLASYON (Genel bakış)

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

-MAKROEKONOMİ KPSS SORULARI- 1) Nominal faiz oranı artarsa, reel para talebi nasıl değişir?( KPSS 2006)

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Büyüme Değerlendirmesi : Çeyrek

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi:

ÜNİTE 8: PARA VE FİYATLAR

İthalat 5 birim olduğuna göre, toplam talep kaç birimdir?

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

APC= = = + c bulunur. Bunun anlamı gelir arttıkça bireylerin ortalama tüketim

IS-LM-BP Grafikleri. A. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

IS-LM-BP Grafikleri. B. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı Ekonomide Kıtlık ve Tercih

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

PARA TALEBİ VE KURAMLARI

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BASIN DUYURUSU ŞUBAT AYI ENFLASYONU, İLERİYE YÖNELİK BEKLEYİŞLER VE FAİZ ORANLARI

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Küresel İktisadi Görünüm

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ SORULARI VE CEVAPLARI

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

N VE PARA ARZININ ÖZELL

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

Transkript:

İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER I. İKTİSADİ DALGALANMALAR Her ekonomi zaman içerisinde bazı dalgalanmalar gösterir. Başka bir deyişle ekonomik gelişme düz bir trend göstermemekte, düz bir seyir izlememektedir. Bütün dünya ekonomilerinde daralma ve genişleme biçiminde dönemsel dalgalanmalar ortaya çıkmaktadır. En genel tanımı ile gerçekleşen büyümenin uzun dönem büyüme trendinden sapmalarına iktisadi dalgalanma (dönemsel, konjonktürel dalgalanma) adı verilir. Aşağıdaki grafikte bir ekonominin uzun dönem büyüme trendi ve bu trendden sapmalar gösterilmiştir. Uzun Dönem Büyüme Trendi ve İktisadi Dalgalanmaların Aşamaları A. İktisadi Dalgalanmaların Aşamaları Yukarıdaki grafikten de anlaşılacağı üzere iktisadi dalgalanmalar belirli aşamalardan oluşmaktadır. Ancak bu aşamalar her zaman grafikte gösterildiği belirli bir düzen ve sıra içerisinde gerçekleşmeyebilir. Bunun yanında iktisadi dalgalanmalar süre ve şiddet bakımından tam bir düzenlilik göstermemekle beraber sürekli tekrarlanan bazı aşamaları içermektedir. Yine de literatürde faklı adlar altında açıklansa bile her biri belirli özgün özellikler gösteren ve bu özgün özelliklere ilişkin farklı sonuçlar ortaya çıkaran bu aşamaları belirli başlıklar altında gruplandırmak mümkündür. Bu çerçevede iktisadi dalgalanmaların aşamalarınıbuhran, genişleme, refah ve daralmaşeklinde özetlemek mümkündür. Bu aşamaları açıklamadan önce şunu da belirtmek gerekir ki, iktisadi dalgalanmaların ve onun evrelerinin şiddeti ve süresi ülkelerin ekonomik gelişme düzeyi, sanayileşme derecesi, ekonomik yapısı ve uluslararası ilişkilerindeki yoğunluğuna göre değişim göstermektedir. İktisadi dalgalanmalarda buhrandan buhrana veya refahtan refaha olan salınım bir dönemi içermektedir. İktisadi dalgalanma süresince aşamasına göre farklılaşmakla birlikte üretim, yatırım, tüketim, istihdam, gelir düzeyi ve kamu dengesinde dalgalanmalar yaşanmaktadır. Örneğin genişleme dönemlerinde tüketim, yatırım, istihdam ve gelir düzeyi yükselmekte; kamu dengesinde düzelmeler olmaktadır. Buhran dönemlerinde üretim ve satışlar azalmakta yatırımlar durma noktasına gelmektedir. Bunun sonucunda işletmeler küçülmekte işsizlik artmaktadır. Gelir ve buna bağlı olarak talep azalmakta; milli gelir düşmektedir. Ancak buhran dönemi süreklilik göstermez. Bununla birlikte buhranın uzunluğu, buhrana sebep olan ekonomik kriz ve krizi yaratan 1

nedenlere bağlı olarak değişmektedir. Yaşanan ekonomik krizin ardından başlayan buhran dönemi gerek devlet tarafından uygulanan iradi politikalar ya da gerekse çeşitli nedenlerle düzelen ve olumlu yöne dönen beklentiler neticesinde harekete geçen ekonominin kendi iç dinamikleri sonucunda ekonomi yavaş yavaş genişlemeye başlar. Böylelikle ekonomi sonraki iktisadi dalgalanma aşaması olan genişleme evresine geçiş yapar. Genişleme aşamasında buhranın ardından ekonomi canlanmakta, atıl fonlar ekonomiye dönmekte, gelecek beklentileri olumlu yönde değişmektedir. Bunun sonucunda ekonomide talep, üretim, yatırımlar ve milli gelir artmakta; işsizlik azalmaktadır. Piyasa genişledikçe devletin vergi gelirleri ve buna paralel olarak kamu harcamaları artmaktadır. Genişleme sürecine geçişte daha önce belirttiğimiz gibi devlet müdahalelerinin etkisinin yanında ekonominin kendi içerisindeki dinamiklerinde etkisi bulunmaktadır. Yeni bir ürün geliştirilmesi, önemli bir teknolojik yenilik ya da uluslararası olumlu bir gelişme ekonominin kendi dinamiklerini harekete geçirebilir. Ekonomik genişleme aşamasını refah aşaması izlemektedir. Refah aşamasında, genişleme döneminde başlayan büyüme devam etmekte, yatırımlar artmakta ve tüketim maksimum düzeye ulaşmaktadır. Refah aşamasında ücretler, kiralar, hammadde fiyatları ve faiz oranları sürekli artmaktadır. Bunun iki temel sebebi vardır. İlki artık ekonominin tam istihdam seviyesine yaklaşmış veya ulaşmış olması; ikincisi ise azalan verimler yasasıdır. Ekonominin tam istihdam seviyesine ulaşması ya da yaklaşması sonucunda işsizlik minimum seviyeye inmiş ve ücretler çok yükselmiştir. Bunun yanında ödünç verilebilir fonlar sınıra dayanmış, nitelikli işgücü ve hammadde bulmak zorlanmış ve pahalılaşmıştır. Üretim ve milli gelir potansiyel üretim ve milli gelir seviyesine çok yaklaşmış ve hatta ulaşmıştır. Refah sürecinde yaşanan tüm bu gelişmeler sonucunda maliyetler artmakta artan maliyetler fiyatları yükseltmekte, yükselen fiyatlar ile başlayan ve kendini fiyat istikrarsızlığı (enflasyon) olarakgösteren iktisadi dalgalanma; talebi, tüketimi, yatırımları ve milli geliri düşürmektedir. Ekonomi artık refah döneminin sonuna gelmiştir. Daralma aşamasında ise gelecek beklentilerinin refah döneminde enflasyon olarak ortaya çıkan istikrarsızlık nedeniyle bozulması sonucunda tüketim, yatırımlar, istihdam ve üretim azalmaktadır. Buna paralel olarak bozulan geleceğe yönelik beklentiler ve artan işsizlikle birlikte gelir, talep ve tüketim daralmakta; milli gelir azalmaktadır. Refah döneminin sonlarında üretim faktörlerinin kıtlaşması ve temin edilmesinin firmalara daha pahalıya mal olması toplam talep artış hızının yavaşlamasına ve ekonominin daralmaya başlamasına neden olmaktadır. Bu sürecin sonunda ekonomi yine buhran aşamasına dönmektedir. Maliyetleri artan firmalar küçülerek varlıklarını sürdürmeye çalışmakta bu işsizliğin artmasına sebep olmaktadır. Bu sürecin sonunda ise ekonomi yine buhran aşamasına geri dönmektedir. Buraya kadar yapılan açıklamaları daha netleştirmek için bir ülke örneğinin incelenmesi yararlı olacaktır. Örneğin Türkiye de ekonomik büyüme uzun dönemde ortalama olarak %4-5 civarındadır. Hâlbuki bazı yıllarda ekonomik büyüme %9'lara çıkarken, bazı yıllarda benzer oranlı küçülmeler olmuştur. Aşağıda yer alan grafikte Türkiye nin 1998-2013 yılları arasında gerçekleşen büyüme oranları ve büyüme oranlarındaki değişimler baz alınarak ülkemizin son 15 yıllık uzun dönem büyüme trendi ile yaşadığı iktisadi dalgalanmalar gösterilmiştir. İşte Türkiye örneğinde olduğu gibi büyüme trendinin üzerinde ve altında gerçekleşen büyüme oranları bize iktisadi dalgalanmaları göstermektedir. 2

Türkiye nin 1998-2005 Yılları Büyüme Trendi ve İktisadi Dalgalanmaların Aşamaları Sonuç olarak gerçekleşen büyümenin uzun dönem büyüme trendinin altında olduğu dönemler daralma (deflasyonist) dönemleridir. Bu dönemlerde talep azalır, işsizlik artar ve fiyatlar genel düzeyi düşer. Gelirdeki azalma vergi gelirlerini azaltırken, işsizlik sigortası ödemeleri gibi nedenlerle kamu harcamaları artar. Bu durum, bir yandan otomatik istikrarlandırıcı olarak daralmanın negatif etkilerini azaltırken diğer yandan bütçe açıklarının artmasına neden olur. Gerçekleşen büyümenin uzun dönem büyüme trendinin üzerine çıktığı dönemler ise genişleme (enflasyonist) dönemleridir. Bu dönemlerde, talep artar, işsizlik azalır ve fiyatlar genel düzeyi yükselir. Gelirdeki yükseliş vergi gelirlerini arttırırken, işsizlik sigortası ödemelerindeki azalma gibi nedenlerle kamu harcamaları azalır. Bu durum, daralma döneminin tersine bir otomatik istikrarlandırıcı olarak genişlemenin negatif etkilerini azaltır ve bütçe açıklarının azalmasını sağlar. Bir ekonomide otomatik istikrarlandırıcı mekanizması olmadığı zaman, daralma dönemlerinin çok daha ağır bir çöküntüyle, genişleme dönemlerinin ise çok fazla artan bir talep ve yüksek bir enflasyonla sonuçlanması mümkündür. Görüldüğü iktisadi dalgalanmalar başta ekonomik istikrar olmak üzere iktisat politikasının tüm hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir engel olarak kontrol altına alınması gereken ekonomik bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. İktisadi dalgalanmaların kontrol altına alınması ve ortadan kaldırılabilmesi için öncelikli olarak yapılması gereken ise nedenlerinin doğru tespit edilmesidir. Nedeni doğru tespit ve teşhis edilen iktisadi dalgalanmanın ortadan kaldırılması için politika üretmek ve uygulamak çok daha kolay olacaktır. Aksi takdirde alınacak tedbirler yetersiz kalabilmekte hatta dalgalanmanın şiddetini arttırarak ekonomiyi olumsuzyönlü etkileyebilmektedir. Bu nedenle iktisadi dalgalanmalarla nasıl mücadele edileceği açıklanmadan önce iktisadi dalgalanmaların nedenleri açıklanacaktır. 3

B. İktisadi Dalgalanmaların Nedenleri İktisadi dalgalanmaların çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Gerek kamu gerekse özel yatırımlarda meydana gelen değişmeler, tarımsal üretimde meydana gelen tıkanıklıklar, beklentiler, yenilik ve teknolojik gelişmeler, parasal faktörler, siyasal iktidarlar tarafından uygulanan iktisat ve maliye politikaları, uluslararası makroekonomik gelişmeler ve siyasal istikrarsızlıklar iktisadi dalgalanmaların nedenleri arasında sayılabilirler. Büyüme, istihdam düzeyi, fiyatlar genel seviyesi gibi makroekonomik büyüklüklerdeki dalgalanmalar arz şoklarından kaynaklanabileceği gibi uluslararası ekonomik gelişmeler sonucu da ortaya çıkabilir. Diğer taraftan bu gelişmeler, ekonomik yapıları farklı ülkeleri değişik biçimlerde etkileyebilir. Bununla birlikte iktisadi dalgalanmaları ortaya çıkaran nedenleri,çok çeşitli olmakla birlikte şu üç başlık altında toplamak mümkündür.bunlar; Arz şokları Talep Şokları Politika Şoklarıdır. Arz şokları, doğrudan ekonominin üretim tarafını etkiler. Arz şoklarına neden olabilecek gelişmeleri ise teknolojik gelişmeler, iklim değişiklikleri, doğal afetler, yeni doğal kaynakların bulunması, dünya girdi fiyatlarındaki dikkate değer artışlar (petrol, doğalgaz ya da emtia fiyatlarındaki artışlar), bazı durumlarda nominal ücretlerdeki ani beklenmedik sıçramalarşeklinde özetlemek mümkündür. Yukarıda sayılan tüm faktörler üretimin ani bir şekilde azalmasına ya da artmasına sebep olarak ekonominin uzun dönemde büyüme trendinin altına inmesi ya da üstüne çıkması sonucunun doğurur. Örneğin bir ülkede meydana gelen doğal afetler üretim tesislerine, enerji ve ulaşım altyapısına zarar vererek üretim seviyesini düşürülebilir. Doğal afetin verdiği zararın büyüklüğüne göre değişmekle birlikte bu durum ekonomiyi uzun dönem büyüme trendinden saptırarak durgunluk veya daralma yönlü bir iktisadi dalgalanmaya sebep olabilir. Talep şokları, ise temel olarak geleceğe yönelik bekleyişlerden kaynaklanan özel sektör tüketim ve yatırım harcamalarındaki değişmelerden kaynaklanır. Örneğin bir ülkenin temel ihraç mallarından birine olan uluslararası talebin aniden düşmesi o ekonomi açısından talep kaynaklı bir şok yaratabilmektedir. Bu gelişme kendisini ekonomiyi uzun dönem büyüme trendinin altına çekerek durgunluk/depresyon yönlü bir iktisadi dalgalanmaya sebep olmaktadır. Politika şokları, ekonomi yönetiminin aldığı kararlardan kaynaklanır ve genellikle ekonominin talep tarafını etkiler. Para arzı, döviz kuru ve daha genel olarak maliye politikasındaki değişmeler politika şoklarına sebep olabilmektedir. Örneğin durgunluk yönünde ortaya çıkan bir iktisadi dalgalanma devletin iradi olarak uygulayacağı genişletici bir para ya da maliye politikası sonucunda hafifleyebilir ya da tamamen ortadan kalkabilir. Benzer bir şekilde genişleme yönünde ortaya çıkmış ve enflasyon sonucu ortaya çıkarmış bir iktisadi dalgalanmanın etkisi uygulanacak daraltıcı maliye veya sıkı para politikası ile hafifletilebilir ya da ortadan kaldırılabilir. 4

Genel olarak şokların nedenleri bu şekilde açıklanmakla birlikte, şokların ortaya çıkışı ve dalgalanmaları yaratan mekanizmalara ilişkin değişik görüşler vardır. Klasik iktisadın tam rekabet ve fiyatların esnek olduğuna ilişkin varsayımlarının dalgalanmalar açısından bir çelişki olduğu kabul edilmiştir. Çünkü bu varsayımların geçerli olması durumunda ekonomilerde yaşanan dalgalanmaların ortaya çıkmaması gerekirdir. Bu nedenle 1929 ekonomik buhranı ve ardından gelen İkinci Dünya Savaşı sonrasından 1970 lere kadar iktisadi dalgalanmaları açıklanmasında Keynesyen düşünce ön planda kalmıştır. Keynes, iktisadi dalgalanmaları başlatan temel etkinin gelecekteki kar bekleyişleri doğrultusunda alınacak yatırım kararları olduğunu ileri sürer. Şöyle ki, girişimcilerin, iyimser ya da kötümser olmaları yatırım kararlarını doğrudan etkileyecektir. Bu da toplam talebi etkileyecek ve dalgalanma fiyat değişmelerinden değil toplam talepte meydana gelen bu dalgalanmadan kaynaklanacaktır. Diğer taraftan özellikle sanayileşmiş ülkelerde meydana gelen ekonomik olaylar ise politika şokları ile açıklanmıştır. Buna göre yatırım ve talep kaynaklı değil, ekonomi politikaları (par ve maliye politikaları) kaynaklıdır. Örneğin bu ülkelerde enflasyonu kontrol altına almak ve düşürmek için uygulanan sıkı para ve daraltıcı maliye politikalarının durgunluk yarattığı savunulmaktadır. Başta Friedman olmak üzere birçok ekonomist ABD de İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan ekonomik dalgalanmaları bu şekilde açıklamıştır. 1970 li yıllar ve sonrasında ortaya atılan Yeni Klasik İktisat teorileri çerçevesinde geliştirilen modeller ise ücret ve fiyatların Klasiklerin ileri sürdüğü gibi tam esnek olması halinde bile şokların iktisadi dalgalanmalara neden olabileceklerini savunmaktadır. Bunun nedeni ise ekonomik birimlerin tam bilgiye sahip olmamaları ile açıklanmaktadır. Ekonomik gelişmeler hakkında tam bilgiye sahip olmayan ekonomik birimler belirli ekonomik şoklar ekonomiyi vurduğunda yanlış kararlar alabilecektir. Bu durum ise iktisadi dalgalanmaları ortaya çıkaracaktır. Keynesyen iktisat, genellikle ücret ve fiyat katılığı varsayımıyla bilinmektedir. Ancak bu varsayım, mikroekonomik temellerden yoksun olduğu varsayımıyla eleştirilmektedir. Bu eleştiriler ve Keynesyen bakış açısının 1970 lerde ortaya çıkan ekonomik istikrarsızlıklar karşısındaki başarısızlığı çerçevesinde ortaya çıkan Neo-Keynesyen teoriler ise bu katılıkları daha geniş bir çerçevede açıklayarak yapılan eleştirileri ortadan kaldırmaya ve katılıkların iktisadi dalgalanmaların ortaya çıkmasında ki etkisini açıklamaya çalışmışlardır. Buna göre Neo Keynesyen bakış açısı iş sözleşmeleri, sendikaların ücretleri belirlemedeki rolü, değişen nominal fiyatların reel maliyeti ve etkinlik ücreti gibi nedenlerden dolayı ücretlerin aşağı yönde esnek olmadığı ve bunun ekonomide iktisadi dalgalanmaların ortaya çıkmasında etkili olduğu savunmaktadır. 5

C. İktisadi Dalgalanmalar Maliye Politikası İlişkisi Değişik ekonomilerde yaşanan deneyimler, açıklamalar ve nedenleri farklı olsa da ekonomik dalgalanmalar her ekonomide ortaya çıkar ve bu dalgalanmaların maliye politikası ile girdiği karşılıklı etkileşim kendisini kamu bütçe dengesiyle gösterir. Ekonomik dalgalanmalar kamu harcamaları ve vergi yapısına göre bütçe açık ve fazlalarına neden olabileceği gibi, iradi politikalarla gerçekleştirilen bütçe açık ve fazlaları da ekonomik dalgalanmaların boyutunu etkileyebilir. İktisadi Dalgalanmalar Maliye Politikası İlişkisi Yukarıdaki grafik bize sözünü ettiğimiz iktisadi dalgalanma bütçe dengesi ilişkisini göstermektedir. Grafikte de görüldüğü gibi vergiler mili gelir ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Bunun arkasındaki mantık, vergilerin bir bölümü gelirden bağımsız olmakla beraber, önemli bir kısmı gelirin bir fonksiyonu olmasıdır. Dolayısıyla gelir arttıkça gelir vergisi hâsılatı da artacaktır. Hatta tüketim de gelirin bir fonksiyonu olduğundan, gelirin artmasıyla tüketim de artacak ve KDV benzeri vergilerin hâsılatı da artacaktır. Tersi durumda gelirin azalması sonucunda ise vergi gelirleri azalacaktır. Kamu harcamalarının kısa dönemde gelirle ters orantılı olduğu varsayılmaktadır. Buradaki mantık ise, kısa dönemde işsizlik sigortası gibi belirli harcama kalemlerinin gelir artışı ile ters orantılı olduğu varsayımına dayanmaktadır. Genişleme döneminde istihdam artacağından, işsizlik sigortası ödemeleri azalacaktır. Tersine daralma dönemlerinde işsizlik artacağından daha fazla işsizlik sigortası ödemesi yapılacak ve harcamalar artacaktır. Bu çerçevede, kamu harcamaları ve vergiler buna göre tasarlandığı takdirde, daralma döneminde kamu bütçesi açık verirken, genişleme döneminde fazla verecektir. Peki, iktisadi dalgalanmaları ortadan kaldıran veya ektisini azaltacak bu bütçe fazlası ya da açığı hangi yöntemle elde edilecektir. Maliye politikası uygulamalarında tartışılan konuların başında iktisadi dalgalanmalarla mücadelede ekonomiye aktif devlet müdahalesinin olup olmaması ve eğer olacaksa boyutları gelmektedir. Bu kapsamda devleti yönetenlerin ekonomiye aktif müdahaleleri iradi maliye politikası uygulamasını oluştururken, ekonomiyi düzenleme görevini aktif politikalar yerine ekonomik sitem içerisine yerleşmiş mekanizmalara bırakan politikalar ise otomatik stabilizatör olarak adlandırılmaktadır. 6