http://www.kurtuluscephesi.com/sozluk/kucukburjuva.html



Benzer belgeler
Küçük Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi


Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Aile Hekimliðinde Genogram

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

olarak çalýºmasýdýr. AC sinyal altýnda transistörler özellikle çalýºacaklarý frekansa göre de farklýlýklar göstermektedir.

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Küçük - Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi

KÜÇÜK BURJUVA İDEOLOJİSİNİN ELEŞTİRİSİ

META VE PARA M E T A KULLANIM-DEÐERÝ VE DEÐER

Küçük Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum


Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Kanguru Matematik Türkiye 2017

FLASH ile Kayan Menüler

S.B.K.P. (B.) TARÝHÝ KISA DERS ÝN PARTÝ PROPAGANDASININ S.B.K.P.(B.) MERKEZ KOMÝTESÝ KARARI

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

SSCB Ekonomi Enstitüsü Bilimler Akademisi DERS KÝTABI. ÝNTER YAYINLARI Ankara Cd. 31. No: 31 Kat: 4/51 Caðaloðlu - ÝSTANBUL Tel: (0212)

Turizm Eski Bakaný Sayýn Dr. Alev Çoºkun un Cumhuriyet Gazetesinde yayýnlanan yazýsýnda

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM

devrim yolunu tutmuºtu. kardeºi Alexander Ulyanov, Çar III. Alexander e suikast düzenlemekten St. Petersburg da

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

17 ÞUBAT kontrol

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Sýnav gerçeðiyle ve gerçeðine uygun sýnavlarla ne kadar sýk yüzleþirseniz onu o kadar iyi tanýrsýnýz. Sýnavý tüm ayrýntýlarýyla tanýmak, onu kolay aþm

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

konularýnda servis hizmeti sunan Sosyal Hizmetler Dairesi bir devlet kuruluºu olup, bu kuruluº ülkede yaºayan herkese ücretsiz hizmet vermektedir.

Internet te H ekim (H asta) Tanýlamasý ve Veri Güvenliði

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

HHakkýmýzda. Wood-Art-Germany. Wood-Art-Germany

Yaz l Bas n n Gelece i

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

NARIN GÜBRELENMESÝ Hazýrlayan: Cevdet Fehmi ÖZKAN

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Esin ATASEVEN IªIK 1, Alpaslan ªAHÝN 1, Kezban YAZICI 1

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Antalya 25 Nisan 2007 CERES 1

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

SARIGÖZLER ORMAN DEDEKTİFLİK AJANSI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

Sevgili dostum, Can dostum,


Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi


1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Aþaðýdaki tablodaki sayýlarýn deðerlerini bulunuz. Deðeri 0 veya 1 olan sayýlarýn bulunduðu kutularý boyayýnýz. b. ( 3) 4, 3 2, ( 3) 3, ( 3) 0

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

Cumhuriyet Halk Partisi

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.


Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

Tablo 6A Ortaöðretimdeki Alanlar Ýle Ayný Alanlardaki Lisans Programlarý

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ünite1 Sosyal Bilgiler

BÝLGÝSAYAR ÇAÐINDA ÝNTERNET ÝN AÐINDA

POSTPARTUM DEPRESYONUN ANNELERÝN BEBEKLERÝNÝ. Hatice BAª DÖNMEZ

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Bilgilendirme Rehberi

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Transkript:

Page 1 of 15 Marsim Gorki Küçük-Burjuva Ýdeolojisinin Eleºtirisi [Maksim Gorki, Küçük-Burjuva Ýdeolojisinin Eleºtirisi, Ortam Yayýnlarý, 3. baský] Eriº Yayýnlarý tarafýndan düzenlenmiºtir. erisyayinlari@kurtuluscephesi.org KÜÇÜK BURJUVA ÝDEOLOJÝSÝ Küçük burjuva, uzun yýllar sürecinde oluºmuº düºünce ve alýºkanlýklarýn dar çemberi içinde sýkýºýp kalmýº, bu çemberlerin dýºýna çýkamayýp, kurulu makine gibi düºünen bir varlýktýr. Ailenin, okulun, kilisenin, "hümanist" edebiyatýn etkisi, "yasalarýn ruhu", burjuva "gelenekleri" denilen bütün ºeylerin etkisi küçük burjuvalarýn kafalarýnda bir saatin çarklarýna benzer. Küçük burjuva düºüncelerinin küçük çarklarýný, küçük burjuvanýn rahatýna düºkünlüðünü harekete getiren bir zemberek, pek karmaºýk olmayan bir cihaz yaratýr. Küçük burjuvalarýn bütün dualarý belagat niteliklerini hiç kaybetmeyen ºu kelimelerden ibarettir: "Tanrým, bize acý!" Bu dua biraz daha yetiºtirilip, devlet ve toplum karºýsýnda bir hak ve istek olarak ifade edilecek olursa, ºu ºekli alýr: "Beni rahat býrakýn, dilediðim gibi yaºayayým." Gazeteler hergün küçük burjuvaya; Ýngilizce, dünyanýn en iyi insaný; Fransýzca, yine dünyanýn en iyi insaný; Almanca ya da Rusça, her zaman asil, her zaman dünyanýn en iyi insaný olduðunu aºýlar. Oysa, "medeni" dünyanýn bu en iyi vatandaºý, neresinden bakarsanýz bakýn, hýristiyan misyoneri tarafýndan sorguya çekilen vahºiye benzer. Misyoner vahºiye sormuº: - Ne istersin? demiº. Vahºinin verdiði karºýlýk çok sadedir: - Çok az çalýºmak, çok az düºünmek, ve daha çok yemek. Öyle bir baºka insan tipidir ki küçük burjuva, ciddi bir ºekilde öðrenilen düºünme tekniði, onda düºüncenin geliºmesini durdurur. Olaylarýn etkisiyle kendisine yabancý bir takým düºünceleri benimsediði olur küçük burjuvanýn. Ama bu düºünceler onu hasta eder. Örneðin bir cilt hastalýðýna tutulmuº gibi, sanki böbreklerinde taº varmýº gibi olur. O zaman din, karamsarlýk, içki, sefahat, rezalet çýkarma, vb. gibi hastalýðý, sancýlýlarý dindiren ilaçlara sýk sýk baºvurur. Bütün bu söylediklerimizin boº ve havada kalan bir takým sözler olmadýðýný göstermek için bir örnek vereceðiz: Bundan on bir yýl kadar önce isyan eden Rus iºçilerinin ve köylülerinin kararlýlýðý sayesinde halkýn kitle halinde öldürülmesine, kazançlarýný artýrmak amacýyla, Avrupalý efendiler tarafýndan dört yýldýr sürdürülen bu öldürme iºine (Birinci Paylaºým Savaºýna) son verildi. Para babalarýnýn ve siyasi maceracýlarýn bu kanlý ve canice eylemlerinden dolayý küçük burjuvalar hem maddi, hem de ekonomik bakýmdan büyük acý çektiler. Peki ama, bu çekilen acýlar küçük burjuvalarýn "düºünce" yaºamýna ne getirdi? Bu çekilen acýlar küçük burjuvalara hiç bir ºey getirmedi, boºlukta dönüp duran düºüncelerinin o her zamanki sürecinde hiç bir deðiºiklik yapmadý. Küçük burjuva ºuna inanmýºtýr: Din ahlakýn temelidir, din olmadýkça devlet de olamaz. Oysa burjuva devletinin ahlaksýz olduðu, hýrsýzlýða, yaðmaya, emekçi halkýn sömürülmesine dayandýðý gün gibi apaçýktýr. Savaº sýrasýnda birbirlerini iðrenç bir ºekilde öldürme ve boðazlama iºinden, "Hiç bir zaman öldürmeyeceksin" ve "Kendi cinsinden olaný, kendi sevdiðin gibi seveceksin" diye buyuran Tanrý imdada çaðýrmayý gayet doðal bulmuºlardýr. Savaºtan sonra, küçük burjuvalarýn "hümanizma"sý sadece sözden ibaret ve savaºtan önceki gerçeði yabancý bir "insanseverlik" olarak kaldý. Bu hümanizm insan kiºiliði yararýna hâlâ biraz teskin etme kabiliyetine sahip ise de, halk kitlelerinin çektiði acýlara, bunlara yapýlan zulme karºý tamamen ilgisizdir. Savaºtan alýnan korkunç dersler, sivrisineklerin, kurbaðalarýn, hamam böceklerinin alýºkanlýklarýný nasýl hiç bir ºekilde deðiºtirmemiºse, küçük burjuvazinin de psikolojisini hiç mi hiç deðiºtirmemiºtir. Kapitalist Avrupa devletleri süratle yeni bir savaºa hazýrlanmaktadýrlar. Askeri uzmanlar yeni savaºýn kimyasal bir savaº

Page 2 of 15 olacaðýný ve yýkýmlarý, insanlara saldýðý dehºet ve korku, 1914-1918 savaºýndan önceki savaºlarý gölgede býrakacaðýný ifade etmektedirler. Askeri meselelerde uzman olan bir yazar, yanýlmýyorsam general Douhet, Mattina (Sabah) adlý Ýtalyan gazetesinin 15 Ocak 1929 tarihli sayýsýnda Amiral Battavia'nýn ºu sözlerini aktarmaktadýr: "Mühendis - general Bourloen'in yaptýðý hesaplara göre, uçak kullanmak koºulu ile bunlardan atýlan 500 ton kadar fosgen gazý on bir hektarlýk bir alaný, yani Paris ºehrinin kapladýðý araziyi yarým saat içinde yerle bir etmeðe yeter de artar bile." Albay Bloch ise, ºunlarý söylüyor: "Bir eve düºen 500 kiloluk bir fosgen bombasý burada oturanlarýn hepsini öldürür." Bu bomba patlayýnca, 100.000 metreküplük bir bulut vücuda getirecek, etkisi korkunç mu korkunç olacak. 30 metre geniºliðinde, 100 metre uzunluðunda bir sokak düºünelim, bu sokaðýn havasý yerden 35 metre yüksekliðe kadar zehirlenecek. Eðer hava rüzgarlýysa, çapý bir kilometre alan bir çember içindeki delikleri, kapý ve pencere aralýklarý iyi týkanmamýº evlerin hepsi zehirlenecektir. Amerika Birleºik Devletleri ordusunun kimya levazýmý hizmetlerinin ºefi olan general Fries ºunlarý söylüyor: "450 kiloluk bir levist bombasý New-York'un 10 mahallesini oturulmaz hale getirecek, bu sevimli mamulü ihtiva eden yüzlerce tonluk bomba bütün New-York'taki canlý ºeyleri, suyu ve bütün gýda maddelerini zehirleyecek ve bunlar bir hafta süre ile kullanýlamayacaktýr." Lord Nalsburg ise, 11 temmuz 1929 tarihinde Lordlar Kamarasýnda yaptýðý bir konuºmada, 40 tonluk arsin gazýnýn bütün Londra halkýný öldüreceðini haber vermiºti. "Kimya savaºýnýn etkilerine karºý mücadele vasýtalarý da mükemmelleºtirilmektedir. Hýzla üreyip çoðalabilecek bir mikrop ve bu mikroba karºý bir serum aranýyor. Böylece bu mikroba bulaºmýº olan halk iyileºmek için serum isteyecek, serumu icat edenler de, örneðin veba aºýladýklarý halka kendi koºullarýný izah edeceklerdir." Avrupa gazeteleri yaklaºan savaº hakkýnda bu türlü ya da buna benzer haberleri sýk sýk yayýnlamaktadýrlar. Bu makaleleri okuyan Avrupalý küçük burjuvalar hiç ºüphe yok ki, bu gazlarla çocuklarýnýn, karýlarýnýn, ihtiyarlarýnýn zehirleneceklerini anlayacaklardýr. Londra'nýn, Paris'in, Berlin'in büyük meydanlarýndan birinde birkaç hýrsýz, birkaç haydut toplanýp hangi mahalleyi soyalým, bu iºi nasýl kývýralým, diye ulu orta tartýºmaya kalkýºacak olsalar, küçük burjuvazi, "toplumsal bakýmdan tehlikeli" olan bu vatandaºlarýn bu mütevazý niyetlerini ºu ya da bu tarzda önlemek için, mutlaka harekete geçecektir. Oysa, milyonlarca insaný kitle halinde öldürme tasarýlarýný herkesin önünde gazetelerde, Millet Meclislerinde, Cumhurbaºkanlarýnýn verdikleri ziyaretlerde tartýºýlan son derece, ama cidden son derece cani ve toplumsal bakýmdan tehlikeli olan "insanlara kýyanlarýn" niyetlerini önlemek, küçük burjuvalarýn hiç mi hiç akýllarýndan geçmez. "Hümanizma"yý bir tarafa býrakalým. Mülkiyet hakkýndaki içgüdüsü ile insanoðlunun yeryüzünde yaºamasýný saðlama içgüdüsü küçük burjuvalarda bir korku bir tasa uyandýracak gibi gelir, küçük burjuvadaki rahatýna düºkünlük eðilimi kendisini: "savaº istemiyorum!" diye haykýrmaða zorlayacak gibi gelir. Yoo, hiç de böyle bir ºey yaptýðý yok. Sovyet iktidarý Avrupa hükümetlerine derhal silahlarý býrakma (silahsýzlanma), sonra da, silahlarý dört yýl içinde býrakma tasarýsý önerdiði zaman, küçük burjuvazi bu teklifleri duymamazlýktan geldi. Bu teklifleri elbette ki duydu. Ama, dar ve gelenekler altýnda ezilip kalmýº alan düºüncesinin iºleyiº tarzý kendisine, bu basit, aydýn ve kelimenin tam anlamýyla insanca olan önerinin gerçekleºmesi mümkün olmayan, tamamen hayalci bir ºey olduðunu düºündürdü. Daha baºka bir çok ºey küçük burjuvazinin gözüne gerçekleºemez ve hayali gibi göründü. Örneðin, Fulton'un buharlý gemisi, Yabloçkin'in elektrik ampulü, özgür ve cesur zekanýn kültürü yaratan, yaºamý zenginleºtiren bu gücün kazandýðý sayýsýz zaferler küçük burjuvazinin

Page 3 of 15 gözüne böyle görünürdü. Küçük burjuvanýn temel koºulu ºudur: "Böyle gelmiº, böyle gider". Bu kelimelerin çýkardýðý ses bir saat rakkasýnýn otomatik hareketini düºündürür. Küçük burjuvazi gerçekten, sahiden çürümektedir. Týpký "her balýk baºtan kokar" dedikleri gibi. Küçük burjuvazi Sovyetler Birliðindeki devrimci düºünceye sahip iºçilerin ve köylülerin "yýrtýcýlardan ve asalaklardan temizlenmiº iºçi devleti kurmak" amaçlarýný da hayali ve gerçekleºemez bir ºey sayar. Sovyet gazetecileri, "evdeki pislikleri" süpürüp sokaða atmakla küçük burjuvalara bol bol yedek "düºünce gýdalarý" vermiº oldu. Bu çürümüº artýklarla beslenen küçük burjuva tekrar canlanýr, mutlulukla gülümser, kendi soyundan olanlara göz kýrpar: "Göreceksiniz bu tutmaz, yine bizim dediðimiz çýkacak." Sevinmeðe ne haklarý var: Evi her türlü pislikle kirleten, hâlâ da kirletmeðe devam eden kendileri deðil mi? Kibirlenmeðe haklarý var: ݺçi köylü iktidarýnýn demir bir süpürge ile temizlemeðe çalýºtýðý pislik, çamur, toz yýðýný, her ºey yüzyýllar boyunca bunlarýn yarattýklarý gerçek, küçük burjuva gerçeðidir. Tanrýnýn inayetine ve "ahiret"te, cennetteki güzellerine inanmasýna, lafta kalan "düºüncesi"ne raðmen, küçük burjuva son derece "maddi"dir. Her ºeyden önce, yeryüzündeki refahý ile, ekonomik refahý ile meºguldür. "Çok yemek, pek az çalýºmak, pek az düºünmek" ister. Onun için: "ݺte bak ºeker azaldý, yumurta bulunmuyor, tereyaðý ise aslanýn aðzýnda..." diye mýrýldanýr, söylenir, sýzlanýr durur. Bunlarýn 1916'dan beri azaldýðýný, devrim düºmaný generaller ve küçük burjuvazinin "ideolojik önderleri", Rusya'yý kurtarmak için, emekçi halkýn öldürdüðü ve ekonomisini mahvettiði yýllarda bütün bu "gýda maddelerinin" hemen hemen yok olduðunu elbette ki unutmuºtur. Örneðin Napoleon'un Moskova seferinin, Kornilof, Denikin, Kolçak, Vralgel tarafýndan giriºilen ve özel mülkiyetin türlü "idealistleri"nden ilham alan gemi azýya almýº daha baºka "yurtseverler" tarafýndan giriºilen harekat yanýnda çocuk oyuncaðýna benzediðini küçük burjuva unutmuº gibidir. Yedi yýl süren savaº yüzünden mahvolan ülke ekonomisinin daha geniº çapta ve teknik bakýmdan 1914 yýlýndan öncesine oranla da mükemmel ºekiller içinde geliºtirildiðini küçük burjuva görmek istemez. Alýºkýn olduðu deðerlendirmeler çemberi içinde sýkýºmýº kalmýº olduðundan, kendisini ºahsen ilgilendirmeyen her ºeye karºý kayýtsýzdýr, ýslýk çalýp: "Eskiden ne çok vardý, ºimdiki ne kadar az!" der ve Sovyetler Birliðinde aklý baºýnda insan, iºçi ve köylü kitleleri arasýndan çýkmýº kültürlü emekçi sayýsýnýn hýzla artýºýna da gözlerini yumar. Tabii, bunun böyle olmasý iºine gelmez, onda düºmanlýk duygularý uyandýrýr. Rus küçük burjuvasýna, bilinmeyen zamanlardan beri akla karºý bir güvensizlik, hatta bir düºmanlýk aºýlanmýºtýr. Kilise buna göz kulak olmuº, edebiyat da yardým etmiºti. Gogol'un Mektuplar'ýndan bugüne kadar gelen büyük Rus yazarlarý arasýnda, akým yaratýcý gücünü, insanlýða ettiði büyük hizmetleri göz önünde tutarak, deðerlendirmiº bir kimseye pek rastlamayýz. Leon Tolstoy, Günce'sine 1851 de ºunlarý yazmýºtýr: "Bilinç insanýn baºýna gelebilecek en büyük beladýr." Daha sonra, Arsenyeva'ya yazdýðý bir mektupta ise: "Üstün zeka insaný tiksindirir" demiºti. Bu düºünce, bu büyük yazarýn bütün ahlak felsefesine sýzmýº, büyük sanat eserleri üzerinde de etkisini göstermiºtir. Dostoyevski'nin de akýlla hiç baºý hoº deðildi. Bilinç altýnýn korkunç güçlerini, içgüdünün güçlerini dahice göstermiºtir ama, zararlý da olmamýº deðildir: Leonid Andreyev'e göre düºünce insanýn düºmanýdýr; ayrýca, düºünceyi o bir "ºehvet prensibi" heyecanýn bir yüzü olarak düºünürdü. Günümüz yazarlarýndan yetenekli biri ise ºöyle demiºti: "Düºünce acý kaynaðýdýr. Düºünceyi öldürecek kimsenin anýsýný insanlýk ºan ve ºerefle anacaktýr." Söylemeðe gerek yok. Yazar, örneðin Andreyev'in yaptýðý gibi, kahramanlarýna kendi duygularýný ve düºüncelerini zorla kabul ettirecek yerde, Stendhal'in, Balzac'ýn, Flaubert'ýn yaptýðý gibi, bu duygularýn ve düºüncelerin mantýki geliºmesini objektif bir ºekilde gösteriyorsa da, bu kahramanlarýn düºüncelerine, duygularýna ve eylemlerine karºýlýk vermiyor. Söz konusu olan ºey filan ya da falan yazar deðil, son derece esaslý olan ºu olaydýr: Burada düºünceye karºý düºmanca bir tutum ifade edilmiºtir. Oysa, gerçekten ve son derece devrimci olup, yeni sýnýfýn azim ve iradesini örgütleyen düºünce yaºamý anlamlý bir eylem olarak, yaratýcý bir çalýºma olarak, bütün kültür yaºamýný kolektif temeller üstünde yeniden kurmak hedefini güden bir oluºum olarak düºünür. ݺte bu oluºumun yanýnda akla düºman olan bir akým açýkça görünmektedir. Devrim hakkýnda saygýlý bir tavýrla, hatta isteyerek yazýlmýº bir takým

Page 4 of 15 kitaplarda, yazarýn belki bilmeyerek, elinde olmayarak, aklýn oynadýðý rolü inkar etmek, aklýn "akli olmayan" ya da "bilinçaltý" karºýsýndaki güçsüzlüðünü göstermek arzusunda olduðu sýk sýk görülüyor, anlaºýlýyor. Bu iº iyi yapýlsa, öðretici olur. Sanki bu kitaplarýn pek çok kötü yazýlsýn diye çýkarýlmýº bir kanun var. Bu kitaplarý yazarlarýn teknik zaaflarý yüzünden, bunlarda küçük burjuva düºüncesinin etkisini sezmek pek kolaydýr. Yazar kitabýn bir yerine öyle bir gaz yerleºtiriyor ki, etkisinin güçlü olmamasýna raðmen, hele gençleri yine de pekala zehirleyebilir. Okuduðu zaman insana eski bir fýkrayý hatýrlatan pek çok kitap var. Fýkra ºu: Dazlak kafalý biri, uzun saçlý bir adama sormuº: - Saçlarýnýzý niçin bu kadar uzattýnýz? - O uzun saçlar altýnda benim de çýplak bir kafam var. Verilen karºýlýk, pek nükteli olmadýktan baºka, pek doðru da deðil. Bazý insanlar vardýr ki, kaba saba devrimci cümleler harmaný etrafýnda kafalarýnýn dazlaklýðýný gizlemek istedikten baºka, ruhlarýnýn boºluðunu bile kendilerinden saklamak isterler. Donetz havzasýndan mektup gönderen bir iºçi de aºaðýdaki cümleleri her halde bu türlü kitaplar yüzünden yazmýº olacak: "Kitabý açýp yirmi sayfa kadar okuyorum. Sýkýcý. Kullandýðý kelimeler, hep bizim kullandýðýmýz kelimeler ama, ne yazýk ki yavan, içi boº. Bu tür kitaplarý elime aldým mý, ºu manzara gelir gözümün önüne: Bir toz bulutu kalkar, bir çýngýrak sesi duyulur, arkasýndan bizim Zahariç çýka gelir. Bizim Lipetok kasabasýnda Aleksandýr Zahariç diye babacan, sarhoº tipli bir polis komiseri vardý. Ara sýra oturup bizimle içki içtiði, gençlerle top oynadýðý olurdu. Sonra bir kadeh yuvarladý mý sýrtýmýza vurur: - Gidi melunlar, derdi, isyan etmek için daha ne bekliyorsunuz? Çünkü, burada hiç bir ºeycik yok, hep endiºe içinde yaºayýp duruyoruz. Zahariç'in zoru, derdi, Anayasaydý. Anayasa olunca çarýn yaºamasý da daha kolaylaºacakmýº." Mektubun bu bölümünü, iºçi kitlelerinden birinin düºüncesinin orjinal ve ilgi çekici rolünü gösterdiðinden almadým, halk kitlelerinden bir insanýn kitaplardaki samimiyetsizliði büyük bir incelikle anlamaða çoktan baºladýðýný anlatmak için aldým. Yeni bir ºey deðil elbette bu. Ama bir kere daha hatýrlatmak iyi olur. Evet, küçük burjuvazi büyüyor, yine palazlanýyor. Okuyucularýn bundan sýk sýk ºikayet eden mektuplarý geçiyor elime: "Küçük burjuvanýn zafer kazanmak için yarattýðý hücuma geçiº havasý içinde yaºamak çok zor." Bu mektubu yazan partili olmayan, edebiyatçý ihtiyar bir kadýndýr. Partili olmayanlar arasýnda küçük burjuvanýn havayý bozduðunu ilk anlayan yalnýz bu kadýn deðildir. Yine partili olmayan bir okur yolladýðý mektupta tuhaf tuhaf homurdanýyor: "Bir marº bestelemiºler: 'özel ticaret yapan kadýn'ýn haline herkes acýsýn istiyorlar... Bu ne bayaðýlýk..." Küçük burjuvanýn çevresini küçük burjuvayý yavaº yavaº "kahramanlaºtýran" kendi edebiyatý sarmaktadýr. Bu gayet basit bir ºekilde yapýlýyor: Yazar, Gogol'un Kaput hikayesinde en anlamsýz kiºi olan Akaki Akakyeviç'i ele alýyor, bunu Ývan Ýliç'in ya da Leonid Andreyef'in Düºünce adlý eserindeki kahramanýn düºüncesi ile süslüyor ve bu uydurma insan müsvettesini günümüzün koºullarýna ayarlayarak, yeni bir karakter yarattýðýný sanýyor. Küçük burjuva bunu okuyor, zevk alýyor, hoºuna gidiyor: "Yahu benim de derin,duygularým varmýº meðer!" diyor. Bizim eski bildik Makar Davuºin ve daha bir çok "ezilenler ve hakaret görenlerin" yeni kitaplarýnda dirilttikleri ºeyler iºte bunlardýr. "ªeker, yumurta, tereyaðý bol deðil" diye neredeyse Dostoyevskivari acýlar çekecekler. Görülüyor ki, küçük burjuvalarýn pek sevilen "eºsiz kiºiliði" mutlak özgürlüðe susamýº adam, "benliðini" göstermek emelinde alan ve küçümsediði gerçeði hiç mi hiç öðrenmek, bilmek istemeyen insan, modern edebiyatta yavaº yavaº yine görünmektedir. Büyük söz ustalarýmýzdan alýnan malzeme ile yaratýlmýº,bir kahraman hikayesini okuduktan sonra, modern küçük burjuva kendine bakýp kutsal bir vecde gelir, bir mektup kaleme alýr, bunda kendi portresini çizer : "Bütün ömrümce yürüdüðüm yol taklit edilemez, eºi

Page 5 of 15 bulunmaz, bireysel yoldur. Çünkü, dünyada hiç kimse ömründe ne bu yolda yürüyebilir, ne de bu yolun benden önce geçilmemiº aºamalardan ilerleyebilir." Bereket versin, bu satýrlarý yazan kimse kendini seyredip duyduðu hayranlýðý sadece mektubunda ifade etmekle yetinmiº. Çünkü, bazen, aºaðýdaki sözlerle dolu olan kitaplar da var: "Bence eserim, ºarabýn verdiði mestlikten üstün, aºktan daha güçlü, uykudan daha tatlýdýr." O kimse bu cümlenin ºüpheli üslubu ile hiç ºaºkýna dönmeksizin, sözlerine devam ediyor: "Sanatçýyý sýradan bir insan sayan ºüpheciler, 'yaratma' ile mest olduðum sýradan insandan üstün olduðum ve her ºeyi bildiðim anlarda ancak kandýrabilirim. Ah! Ben kanun yapan bir insan olsaydým, yer yüzünün her yerini keskin bakýºlarý ile delebilsinler diye sanatçýlara trenlerde ve uçaklarda yolculuk etmek imtiyazýný verirdim." Yazar, büyük bu ºevkle sevdiði saçma kahramanýnýn uçup giden ve yüzeysel olan ºeye karºý açýkça gösterdiði eðilimin ne kadar gülünç ve saf olduðunu anlamýyor. Edebiyat eleºtirisi de bunun farkýnda deðil. Yazarlar daha ºimdiden kendilerinin "zekanýn aristokratlarý" olduklarýna inanýyorlar. Bunlarýn eserlerini basýp yayan temiz yürekli, soylu ruhlu kimseler de bunlarýn çok güzel olduðunu düºünüyor ve okuyucuya gittikçe daha çok lafebesi romanlar sunuyorlar. Eleºtiriler birbirini yiyip duracaklarýna, birbirlerinin karºýsýna ideolojik çizgiyi çýkarmakla uðraºacaklarýna, hiç su katýlmamýº küçük burjuvanýn edebiyata sokulduðunun farkýna biraz olsun varsalar, daha iyi ederler. Geliºen, mükemmelleºen sadece gerçek olmakla beraber, yalan da hâlâ yaºamaktadýr. Yalan çok uzun zamandan beri elde ettiði mevkiini saðlamlaºtýrmýºtýr. Geliºmiyor, artýk daha ince olamýyor, çelimsiz yavanlýðýný, bayaðýlýlýðýný her geçen gün biraz daha ortaya koyuyor. Burjuva düºüncesi elli yýldýr hiç bir yeni "toplumsal felsefe sistemi", burjuvazinin dünyaya egemen olmak için doða, tanrý, tarih tarafýndan yaratýldýðýný güçlü biçimde kanýtlayacak sistemler kuramadý. Nietzchenin: "Yaºam saçmadýr, yalan ºarttýr", "insanýn üstüne atýlan kurttur", hakikatinde yüz kýzartýcý, doðaya aykýrý bir ºey yoktur gibi boº laflar etmek için giriºtiði teºebbüsten sonra, Spengler'ln Batman Çöküºü adlý kitabý, bu soydan daha bir çok kitaplar burjuvazide kahraman, azim ve iradenin tükendiðini bütün çýplaklýðý ile anlatmýº, burjuvazinin kesin bir çürümeye doðru adým adým ilerlediðini göstermiºtir. Elimizde Batýnýn Çöküºü kitabýnda gösterilen delillerden daha çok delil var. Batý edebiyatýnda, vaktiyle, tamamiyle yabancýsý olduðu etkiler gün geçtikçe artmaktadýr. Buna delil olarak, örneðin Tolstoy'un, Dostoyevski'nin, Ýbsen'in etkilerini sayabiliriz. Ýbsen'in Nora'sý ve Denizden Gelen Kadýn adlý eserleri, daha baºka kahramanlar gün geçtikçe Ýngiliz, Fransýz ve Alman romanlarýnýn ve tiyatrolarýnýn kadýn kahramanlarý haline gelmektedir. "Devletin temelinin" -saðlam burjuva ailesinin- sarsýldýðýný gösteren de iºte budur. Batý edebiyatçýlarý, baðýmsýz bir ömür sürmek için, eski küçük burjuva geleneklerini cesaretle çiðneyen örgür kadýný gün geçtikçe daha sýk olarak ele almaktadýrlar. Sözde kalan bir kurtuluº mu bu? Hayýr, eylem halinde olan bir kurtuluº. Kadýn büyük ticaret kurumlarýnýn baºýna geçiyor, gazetecilik mesleðine, siyasete, ihtikar maceralarýna atýlýyor. Felsefe doktoru Eleonore Kun, Almanya'da, kadýnlarýn iktidarý ele almalarýný salýk vermektedir. Bunun yanýnda da, cinsi sefahat almýº yürümüºtür. Kulamparalýk ve zurefalýk aºaðý yukarý normal bir olgu sayýlýyor. Bunu salýk veren dergiler çýkarýlýyor. "Kulampara ve zurefa" kulüpleri, lokantalarý açýlmasýna kanun izin veriyor. Büyük burjuvazi içinde intiharlar çoðalmýº, cinayetler almýº yürümüºtür. Burjuva gazeteleri bunlarý hemen her gün hiç bir kaygý duymadan yazmaktadýr. Batý Avrupa yazarlarý kahramanlarýný, küçük burjuvalarýmýzýn aleyhine, Stendhal, Balzac gibi burjuva gerçeðinin ne türlü bir yalan olduðunu çoktan anlamýº sanatçýlardan ve bilgelerden aldýklarý malzeme ile yaratmaktadýrlar. Eleºtirici düºüncenin toplumsal yaºamýn bugünkü koºullar karºýsýnda ilerlediðine iºaret etmek yerinde olur. Bu ilerleme en çok Amerika Birleºik Devletleri edebiyatlarýnda hýzlýdýr. Gerçek büyümekte ve mükemmelleºmektedir. Bilimsel gerçek olarak, emekçileri doða güçlerine egemen olmaða, bilincin gerçeði olarak, emekçi kitleleri toplumsal üstünlüklerini, siyasi iktidarý yürütmek haklarýný anlamaða doðru götürüyor. Eski toplumsal yalanýn Sovyetler Birliðinde

Page 6 of 15 pek yakýnda birbiriyle kaynaºacak bu iki yaratýcý güç karºýsýna çýkarabileceði hiç bir ºey yoktur. Bu yalan kendini ancak topla ve zehirli gazla savunabilir. Bu türlü ºeyleri ve küçük burjuvazinin ideolojisini böyle anlamalýdýr. Küçük burjuvalarýn ideolojisi ve ahlaký, kolektifçiliðe doðru yönelen insan azminin ve aklýnýn elini kolunu iyice baðlamaða çalýºýr. Bu ahlak bizde daðýlýp gitmekte, kaybolmaktadýr. Çok çetin ve ýztýraplý olan bu oluºum insanoðlunun kendi çevresine karºý giriºtiði mücadele sayesinde kazanýlmýºtýr. Bundan üzücü, ama, önüne geçilmesi mümkün bir olgu doðmuºtur. Ayný amacý güden insanlar, yarýn için didinen çalýºma arkadaºlarý birbirleriyle iliºkilerinde ihmalci, kuru davranýyorlar, birbirlerinin deðerlerini takdir etmiyorlar. Hatalarý göstermekte bir acelecilik ve bir üstünlük eðilimi var. Ýnanmýº kolektifçiler olduklarý halde, arkadaºlarý ile hele hele kadýnlarla kiºisel iliºkilerinde çoðu zaman haddinden fazla bireyci davranýyorlar. Bunun küçük burjuva düºüncesinden ileri geldiðine hiç ºüphe yok. Onun býraktýðý marazlý bir miras. Ama, insanoðlu kendini on yýlda yeniden gençleºtirecek ve bu süre içinde yeni bir ahlak, yeni "tavýr ve hareket kurallarý" yaratacak güçte deðildir. Bununla beraber bana öyle geliyor ki, belki de yeni bir ahlakýn temelini teºkil edecek biyolojik- toplumsal bir saðlýk sistemini kotarma iºine ºimdiden tezi yok girilebilir. Bu oluºumun kaynaðý, milyonlarca küçük patronu kültürlü emekçiler, yeni devletin bilinçli kurucularý haline getirmek için bunlarý yeniden eðitmek gibi pek büyük bir görevle karºýlaºan insanlar arasýnda daha zeki ve daha dostça bir birliði gerçekleºtirmekteki bilinçli bir azim olmalýdýr. Bu saðlýk sistemini geliºtirmek, insanlarý tatlý insan haline getirmek, küçük burjuva "ideolojisi" zehirinin dirilmesine karºý, "ezilen ve hakaret gören" küçük burjuvalarý kahramanlaºtýrmayla mücadele etmek iºinin eleºtiricilere, siyasi yazarlara düºtüðünü söylemeðe hacet var mý? Günümüzün kahramaný, "halk kitlesi"nden olan insan, kültür iºçisi, partinin basit üyesi, mektup yazarý iºçi, köylü, asker, okuma odasýnýn baºý, idareci görevi yüklenmiº emekçi, köylerde çalýºan köy öðretmeni, genç doktor ve genç ziraat mühendisi, "tecrübeli" ve eylemli köylü, buluº yapan iºçi, genellikle halk kitlelerinden olan insandýr! Dikkatimizi en çok halk kitlesi içindeki bu kahramanlarýn yetiºtirilmesi üstünde toplamalýyýz... * Halk kitlelerinin bir çok ºeye ihtiyacý yardýr. Bu kitleye son derece az kitap verildiðini iddia ediyorum. Bu kitle edebi belagatýn tatlý dilini ne yapsýn. Ona gerekli alan ºey, modern yaºal, emekçi halkýn daha iyi bir gelecek uðrunda baºka memleketlerde giriºtiði mücadele hakkýnda açýk ve kesin bir ºekilde ifade edilen bir gerçek yoðrulmuº ekmektir. Jiga Yoldaº "dergiciliði" örgütlemekle, okuyucu kitlesinin Sovyetler Birliðindeki yaºamý tanýmak ve öðrenmek istediðini anladýðýný gayet güzel gösterdi. "Kurulu makinalarý andýran vatandaºlar, beni "söz, kiºi özgürlüðü" ve daha baºka kutsal gelenekler aleyhinde bulunmakla eleºtirmek fýrsatýný belki de kaçýrmayacaklardýr. Evet, özgürlük düzensizlik haline geldiði anda, özgürlüðe karºýyým. Oysa biliyoruz ki, düzensizlik kendi gerçek toplumsal ve kültür deðeri hakkýndaki duyguyu kaybeden insanýn içinde saklý eski küçük burjuva bireyciliðini baºýboº býrakýp: "Ne sevimli, ne ilginç, ne eºi bulunmaz insaným, ama, gel gör ki, býrakmýyorlar dilediðim gibi yaºayayým" diye haykýrmasýyla baºlar. Haykýrmaktan baºka bir ºey yapamadýðýna yine bin kere ºükretsin. Çünkü, dilediði gibi hareket etmeðe baºlarsa, bir yandan, devrim düºmanýnýn biri; öte yandan, adeta devrim düºmaný kadar iðrenç ve zararlý farfaranýn biri olup çýkar. Devlet yayýnlarý daha çok dergi çýkarmalýdýr. Bu dergiler bir çok okuyucu yetiºtirir. Ama ben dergilerimizin okuyucu kitlesinin bilinç düzeyini gerektiði kadar gözönüne aldýðýný ve zekasýný yeteri kadar besleyebildiklerini sanmýyorum. Polemiklere gelince; dergilerde bunlarýn baºarýlý örnekleri var. Ama, iºin ne olduðunu az çok bilen bir kimse olduðum halde, ben bunun neden böyle bir renk aldýðýný bir türlü anlamýyorum. Z yoldaº X yoldaºla niçin bir düºmanla tartýºýr gibi tartýºýyor? Her ikisindeki o acayip ve yersiz kiºisel kýrgýnlýk tavrý nereden geliyor? Birbirlerine niçin onurlarýný kýrarcasýna saldýrýyorlar? Polemiðe girenlerin birbirlerine hiç saygý göstermediklerini, tabii, kültür sahibi olmadýklarýný da anlatan. iki düºman gibi, ayný diller kullanmalarýna ne gerek var? Edebiyat kavgalarýný inceleyen bir çok kitap gözümün önünde duruyor. Eski marksistler burjuva eleºtirisi ile polemiðe girmelerini

Page 7 of 15 eðilimlerine sakin bir tavýr ile anlaºmasýný bilirlerdi. Bu yüzden, makaleleri, son derece büyük bir kandýrma becerisi kazanýrdý. Genç eleºtirmemizin, kendilerine "ideolojik çizgiyi" aslýnda tam bir doðruluk ve açýklýk vasfýna sahip çizgiyi çizerek, bu örneðe uyduklarý söylenemez. Genç, eleºtiri tartýºmasýnýn harareti içinde unutuyor ki, lafazan belagat, çoðu zaman, "ana çizgi"yi karartmakta, ve kalem tartýºmasý da, hele taºradaki gençler tarafýndan pek anlaºýlmamaktadýr. Edebi eleºtirinin "karanlýk, karýºýk", "zýtlýkla dolu" olmasýndan sýk sýk ºikayet ediyor. Edebiyata yeni yeni baºlayan bir genç Ural'dan yazdýðý mektubunda diyor ki: "Moskova'da aile halinde toplanmýºlar, sanki dünyada kendilerinden baºka kimse yokmuº gibi tartýºýyorlar". Bir baºkasý ise, yazdýðý mektupta alay ediyor: "Her biri kendisinin en ortodoks Marksist olduðunu iddia ediyor. Sonuç: Hepsi de ortodosks Marksisttir. Öyleyse, tartýºmaya ne gerek var?"... Eleºtirmenler düºünce ayrýlýklarýný ve küçük ihtilaflarý dergilerde çýkan makalelerde öfkeli öfkeli yazýlmýº yersiz makalelerde deðil de, düzenleyecekleri konferanslarda bir yola sokmaða baºlasalar daha pratik, daha faydalý olmaz mý? Bana öyle geliyor ki, genellikle, edebiyat meseleleri hakkýnda kardeºçe konuºmalar yapmak için küçük küçük eleºtirici ve yazar konferanslarý düzenlemeleri "bugünkü zihniyet"in emrettiði bir ºeydir. 1929 TEK BAªINA YAªAYAN KURT: ªERÝT ݺçi sýnýfý bütün uluslarýn birleºmesine taraftar kýlan kafalý burjuvanýn "belini kýrdýkça", ölümün hýzlý adýmlarla yaklaºtýðýný gören bu burjuvanýn çýðlýklarý daha çok duyulan ve daha çok kulak týrmalayan hale gelmiºtir. Bu burjuva, kendi ºahsýnda, "bütün Rus halkýnýn ölümü"nü sezdiðine inanýr. Marazlý bir kendini beðenme ile kendinden geçtiðinden bir sarhoº gibi yýkýldýðýný göremez, ayaðýnýn altýndan yerin kaydýðýný sanýr. Kendine "yeryüzünün tuzu" gözü ile bakmaya alýºmýºtýr. Ve "tuzdan yoksun topraðýn kýsýr, verimsiz" olduðunu bilir. Kiºinin özgür katýlmasý olmadýkça; kalýn kafalý burjuva "tuz olarak katýlmadýkça, yarýnýn uygarlýðýný imkansýz görür." Oysa, bir çok tuz çeºitleri vardýr! Asitler bunlardandýr; bir çok tuzlar da, topraðý iºtaha getirip, bereketli kýlar. Asitli topraða "tuzla" ya da "manlaha" denir. Küçük burjuvalar, Ekim 1917 Devriminden sonra, toprak sahipleri, sanayiciler, bankerler, maceracýlar ve haydutlar tarafýna geçerek, iºçiye ve köylüye epey tuz hatta "en acý"sýndan pek çok tuz yutturmuºlardýr. Gizli örgütler, türlü ihanet hareketleri siyaset hastasý ve devrim düºmaný beyaz Rus göçmenlerin hareketleri, çocuklarýn bile suratlarýna tükürecekleri Besedovski, Solomonof, Dimitriyevski ve hempalan gibi iºçi köylü iktidarýnýn eski uºaklarýnýn iðrenç ihanetleri gösteriyor ki, iºçi sýnýfýna ve Sovyet iktidarýna hala zarar vermeðe devam etmektedirler. Bir çok tuz çeºitleri vardýr. Bir de tek baºýna yaºayan, parazit "asalak" olaný vardýr. Bunun, yakýn bir ºekil benzerliðinden baºka, tuza benzer tarafý yok. Fransýzca Solitaire (ºerit) sözü yalnýz tek baºýna demektir. Ýnsanýn baðýrsaklarýnda yaºayan bir kurttur bu. Baðýrsaklardaki usareler sayesinde yaºar. Birbirlerine gevºek bir ºekilde baðlý küçük halkalardan ibaret bir ºerit'tir. Her birinin ayrý üreme uzuvlarý vardýr. Üç dört metre uzunluðunda da olur. Bu halkalardan 99'unu baðýrsaklardan atýn, yalnýz bir tane kalsýn. Kýsa zamanda korkunç bir ºekilde ürer. Týp biliminin bize öðrettiðine göre, ºerit çelimsiz kimselerde baº dönmeleri ve vücutta genel bir çöküº ºeklinde kendini belli eder. Küçük burjuva ºeride son derece benzer. Küçük burjuva bir parazittir, bir asalaktýr. Baºkalarýnýn usarelerini emerek geçinir. Küçük burjuvanýn da týpký ºerit gibi, ºaºýlacak bir yaºama yeteneði vardýr. Hýzlý üreme gücüne sahiptir. Her çevreye pek kolayca uyar. Her küçük burjuvanýn temel özelliði kendisinin "bir tek", "eºsiz" olduðuna inanmasýdýr. Bu yüzden o, her merasimde bulunur: "Bütün düðünlerde niºanlý, bütün gömmelerde ölü" olan odur. Devletin ve toplumun kendisi ile birazcýk ilgilenmelerini, kendisine insanca muamele edilmesini ister. Duygularýný anlatmakta ve özgür komºunun usareleriyle geçinmekte yine tam bir özgürlük sahibi olmak baºlýca meselesidir. Ýnsanseverdir, insancýldýr. Bunu her yerde elinden geldiði kadar ispat etmeðe çalýºýr. Hatta genç kadýnlar verdiði öðütlerde ºöyle der:

Page 8 of 15 "Ýnsan bozulmuº etten bile faydalanabilir. Bu eti sirkeye yatýrýn, iyice tuzlayýn ve hizmetçiye yedirin." Küçük burjuva derin ve keskin zekalý bir yaratýktýr. 1929 yýlýnda kah Prag'da, kah Paris'te görünür: "Ýktisadi eºitliðin, kültürün yarýnki geliºmesi üstünde ne gibi bir yankýsý olacaðýný kesin bir ºekilde bilemeyiz. Unutmamalý ki, kültür, ihtiyacýn etkisi altýnda maddi refaha ulaºmak emeli ile geliºmiºtir. ªimdi, maddecilerin ideali olan maddi refaha varýrýnca, bu emelin kaybolup kaybolmayacaðýný bilmek söz konusudur." Dindardýr. 1927 yýlýnda ºunlarý yazar: "Ýlk günahý dünyaya kadýn getirmiºtir. ªeytan, hepimizin anasý olan Havva'yý kokmuº nefesi ile zehirlemiº ve onu çürümenin, ºehvetin aleti haline getirmiºtir. Kötü ºehvet düºkünlüðü, cinsi sapýklýk insanoðlunun içine iºlemiºtir." Bu parça eski Marksist, bugün azýlý papaz olan S. Bulgakof'un Niºanlýnýn Dostu adlý kitabýndan alýnmýºtýr. Kitap kulamparalýk ile iðdiº etme arasý bir ºeyi vaaz etmektedir. Bir teklerden birinin "ºehvet düºkünlüðü"nün ve günahýn kaynaðý olarak kadýn hakkýndaki bu kara taassup düºünceleri bana 10 nisan tarihli bir mektup gönderen okuyucunun da hoºuna gider belki. Bu mektubun sahibi, "kadýn" hakkýndaki makalem dolayýsýyla, bana ºu soruyu soruyor: "Dinin yaºadýðýna gerçekten inanýyor musunuz?" Hayýr, inanmýyorum. Emekçi halký ezen bir silah olarak din hala vardýr. Yüz kýzartýcý, kötü, insanlýk dýºý rolünü oynamaða devam etmektedir. Bu rolü özellikle katolik dini gayet güzel oynamaktadýr; baºýnda da Tanrýyý temsil eden "bir tek" adam vardýr; bu adam Tanrýya yalvarmýº, Alman ve Avusturyalý katoliklerin kökünü kazýmakta Fransýz ve Ýtalyan katoliklerine yardým etmesini istemiºtir. Bizim "bir tek" Sovyetlerden biri son günlerde bana çok öfkeli bir mektup yolladý; mektupta diyor ki : Sonra da haykýrýyor: "Baºardýðýmýz ݺler adlý gereksiz bir dergi çýkarmaða kalkýºmýºsýnýz. Bu dergide baºardýðýnýz hangi iºleri anlatacaksýnýz?" "Ziraat traktörleri, memleketi elektriðe kavuºturma diyorsunuz, ama mujiklerin ayaklarýnda çarýk yok... Toprak sahibi köylülerin devri çoktan geçti!" Bu ateºli sözlerde katýksýz küçük burjuvanýn siyasi programýný gayet doðru ve gayet sadýk bir ºekilde ifade edilmiº buluyoruz. "Mujiðin ayaðýna çarýk giydirmek" için, "toprak sahibi köylüye yardým etmek" özgürlüðü tanýnmasýný ister. Sovyet iktidarý ziraat traktörler ile, memleketi elektriðe kavuºturma ile, geniº devrimci eðitim çalýºmasý ile onun bunu yapmasýna engel olmaktadýr. Mektup gönderen okuyucu "eski aydýnlar Devrimden uzak duruyorlar" diyor. Bunlarýn hepsi yalan. Bu okuyucu bilir ki, "eski aydýnlar, Devrimden "uzak durmamýºlar", aksine, memleketin eski efendilerini, iºçilerin ve köylülerin düºmanlarýný hem maddi, hem manevi bakýmdan desteklemek suretiyle, Devrim aleyhine yürümüºler, yapýlan her iyi iºi baltalayan insanlar olarak da, bugün Sovyet iktidarýna düºman olanlar yararýna çalýºmaktadýrlar. Aydýnlarýn en iyileri, en cerbezelileri ve en beceriklileri, memlekette fedakarca çalýºmaktadýrlar. Aydýnlar, bilimin ve tekniðin emekçileri olarak, o saçma ve kara cahil kiºilerin egemenliði devrinde elli yýlda baºarýlamayacak iºleri on iki yýlda baºarmýºlardýr. Bilimin ve tekniðin Sovyet Rusya'da elde ettiði baºarýlarla memleketimiz burjuvazi dünyasý karºýsýnda övünebilir. Burjuvazi bu

Page 9 of 15 baºarýlardan ürkmeðe baºladý. Çünkü, bu baºarýlar memleketimizi zenginleºtirmekte ve sanayimizi geliºtirmektedir. Bunlar ancak yeni rejim zamanýnda, bilimin ve tekniðin oynadýklarý rolü iyice anlayýp, araºtýrmalara ve tecrübelere, bilim enstitülerine ve bilimsel araºtýrma heyetlerine mali yardýmda bulunan bugünkü rejim zamanýnda mümkün olabilirdi. Gayet iyi bilirim ki, bizim iyi küçük burjuvacýðýn diºi aðrýdý mý, diºini çektirmeyi göze alamazsa, bütün dünya gözüne cehennem gibi görünür, bu zavallý masumun acýsýný dindirecek hiçbir ºey bulunmaz olur. Hiç bir iºe yaramadýðýndan ötürü kendisine kötü muamele edilen küçük burjuvayý avutmaya hiç de niyetimiz yok elbette. Ekim 1917 Devriminden önce, vahºi ve verimsiz Daðýstan'da 90 okul bulunduðu daðlý kabilelerin bu okullar vasýtasýyla Ruslaºtýrýlmaða çalýºýldýðý, bu okullarýn 1918'de bu kabileler tarafýndan bu yüzden yýkýldýðý, bugün bu memlekette 483 okul bulunduðu, daha da yenilerinin yapýlmasýna devam edildiði bu küçük burjuvaya söylense, bu olaylar bu "bir tek, eºsiz" insanýn diº aðrýsýný dindirir mi acaba? Romanoflar zamanýndaki kiºi saltanatýnýn kilise ile suç ortaklýðý ederek köylülerin bilincinin geliºmesini suni bir ºekilde durdurduðunu bu küçük burjuva çoktan unutmuºtur. Köylü gençler için modern okullar açýldýðýný, yüzbinlerce köylünün ortaokullarda, sanat okullarýnda, ziraat okullarýnda, yüksek öðretim kurumlarýnda öðrenim gördüklerini, "evde üniversite" çalýºmalarý olduðunu, bütün bunlarýn sözü edildiðini iºitmek bile istemez. Oysa, "aºçý kadýn" çocuklarýnýn okula alýnmadýklarý günler, kiºi egemenliðinin ideologu ve bu egemenliðe ilham veren, okuyup yazma bilmeyi köstekleyecek papaz, köy ve mahalle okullarýný örgütleyen Pobyedonotsef'in hayasýzca "cahil bir halký idare etmek kolaydýr" dediði günler daha unutulmadý. Devrimci buluºlarla uðraºan binlerce iºçi doðurdu; bu kahramanlar memleketi durmadan zenginleºtirmeðe devam etmektedir. Ettiði kârlarla ceplerini doldurmaða, bunu görmeðe alýºmýº olan insan bütün bu olaylarýn deðerini anlayýp hiç sevinebilir mi? Küçük burjuva, "bir tek" ve "eºsiz" insan olarak, özel mülkiyetin taptýðý put olan köylünün zihniyetini gayet iyi bilir; umduðu ºey, hep köylü kitlesinin yüzyýllardan beridir demir attýðý yerden bir adým öteye götürmenin mümkün olmayacaðýdýr, bunun baºarýlamayacaðýdýr. Herkes bilir ki, "eºsiz"lerin yüzyýllardýr süren açgözlülüðü, toprak gasp etmeleri ve zenginlikleri emeði kitlelerin, en çok köylülerin etine kazýlmýºtýr. Köylüler köleliklerinin ve kültürsüzlüklerinin özel mülkiyetten ileri geldiðini, verim kabiliyetini kaybetmiº bir topraðý iºleyerek kürek mahkumu sefil yaºayýºlarýný devam ettirmek için kendilerini boºu boºuna öldürdüklerini anlamakta hâlâ. güçlük çekmektedirler. Bununla beraber, köylü yavaº yavaº baºýný topraktan kaldýrmaktadýr. Ýki milyon tirajý olan Köylü Gazetesi'ni her gün muntazam bir ºekilde okuduðu gibi, daha bir çok gazetenin, sayýsýz bir çok kitap ve broºürün de okuyucusudur köylülerimiz. Bu kitaplardan eski geleneklere göre deðil, daha modem, daha insanca yaºamasýný öðrenmektedir. Köylü için yayýnlanan kitap sayýsý muhakkak ki 100 milyona yaklaºmýºtýr. Daha ºimdiden söylenebilir ki, Sovyetler Birliði köylüsü kadar gazete okuyan hiç bir memleket gösterilemez. Köylüye bu kadar çok yayýn yetiºtirmekten elde edilen sonuçlar nelerdir? Köylüler daha okumuº, daha bilgili insanlar haline gelmektedirler. Bu göze batan olaya, ancak batmýº bir insanýn gözü kör umutsuzluðu itiraz edebilir. Köylüler binlerce toprak teknisyeni, ziraat mühendisleri, uzmanlar, öðretmenler, edebiyatçýlar, yeni bir "toprak tuzu" yetiºtirmektedirler. Bunlar, küçük burjuvanýn yararýna olan ºeyler deðil, aksine onu mahvedecek ºeylerdir. Büyük Kuzey deniz yolunun, Turksib'in, memleketi elektriðe kavuºturmanýn, sanayileºtirmenin, geniº gübre yataklarý keºfetmenin, Urallar'da ve Kuzey mýntýkasýnda petrol bulmanýn, Türkistan'ý sulamanýn, pamuk ekilen alanlarý geniºletmenin, yeni dokuma bitkileri yetiºtirmenin, Astuakan mýntýkasýnda pirinç yetiºtirilen alanlarda yapýlan deðerli ºeylerin, sözün kýsasý Sovyet iktidarý tarafýndan giriºilen adeta efsanevi çaptaki bu faaliyetlerin asalaða ne gibi bir menfaati olabilir? Köylü ile iºçi milyarlarca rublelik üretim yapmaktadýrlar, ama bu paralar "efendiler"in kasalarýna girmeyecek, emekçilerin ceplerine girecek ve memleketi makinalarla donatmakta, fabrikalar kurmakta, karayollarý ve demiryollarý yapmakta, ulaºtýrma araçlarýný çoðaltmakta, milyonlarca iºçi ve köylü çocuðunu eðitmekte kullanýlacaktýr. *

Page 10 of 15 Tek baºýna yaºayan insanýn sözünü edince, "bir tek" ile baºý dönen, serseme çevrilen gençleri düºünüyorum. Küçük burjuvalarýn birer asalak olarak devletimizin organlarýnda neler yaptýklarýný anlamak için, doktor olmaya hiç gerek yok. Bunlarýn çalýºmalarýna elveriºli olan bir takým koºullar var. Küçük burjuvalar tarafýndan kuºatýlan iºçi ve köylü kitlesi içinde, sahiden bereketli, organca düºmaný olduðu küçük burjuva ile hiç bir kimyasal yakýnlýðý ve baðý bulunmayan yeni "bir toprak tuzu" hýzla geliºmek ve ºekillenmekle beraber, bu tuz çok çetin maddi koºullar içinde, devamlý bir çalýºma, dayanýlmaz bir mücadele pahasýna geliºmektedir. Bu yeni gücün bir kýsmý iç savaºýn kaný ve ateºi ile bilenmiºtir. Sosyalist toplumu kurmak gibi güç ve büyük bir iºe giriºmiº, sinirleri yorgun düºmüºtü. Dinlenmeðe olan ihtiyacýna hiç bir suretle itiraz edilemez. Sonra, 1920'de, on-onbeº yaºýnda olan çocuklar gelir. Bunlar, geçmiºi, ancak kitaplardan öðrendikleri için, bu geçmiºe büyük nefret beslemezler. Küçük burjuvacýklarý hor görmezler. Bunlar da güç koºullar içinde yaºýyorlar ama, içinde yaºadýklarý bu koºullar babalarýnýn evvelce yaºadýklarý koºullardan iyidir. Bu çocuklarýn istedikleri ve aradýklarý ºeyler çok daha fazla ve çok daha yüksektir. Memleketin iktisadi geliºmesi büyük bir hýzla devam etmekle beraber, yine de memleket bu gençlerin arzu ettikleri ºeylerin hepsini karºýlayamaz. Biz bir "yapý yeri üstünde" yaºýyoruz. Küçük burjuvacýklar "iyi bir yaºama" son derece susamýº, yorgunluktan bitkin insanlar üstünde ifsat edici, ahlak bozucu bir etki yapýyorlar. Onun içindir ki, kartal yavrularýnýn, yumurtadan yeni çýkmýº civcivler gibi, sýk sýk cývýldaºtýklarý ve aslan yavrularýnýn domuz yavrularý gibi davrandýklarý görülüyor. 17 yaºýndaki bir Bay bakýn ne ºairane ºeyler yazýyor: "Büyük ve güzel bir yaºama susamýºým. Oysa, yaºadýðým yaºam öyle cýlýz, öyle ilgi çekici olmaktan uzak ki. Kasvetli günleri tespih çeker gibi bir bir çekiyorum. Hangi maksatla, nereye gitmek için?" 19 yaºýndaki bir Bayýn da derdi büsbütün baºka: "Yaºam benim için yaratýlmýº, ben yaºam için yaratýlmamýºým. Dedem ile babam memlekete verecekleri haracý vermiºler. Öðrenimimi rahat rahat yapmak, bana toplumsal çalýºma yüklenmemesini istemek hakkýmdýr." "Bir tek" adam bu sýzlanmalarýn hepsini duyar, civcivlerle birlikte yarým sesle cývýldaºýp, kendi içinden "güçlerimiz gittikçe artýyor" diye sevinir. Sýzlanan dertli gençlere evvelce verdiðim cevaplarda ºikayetlerini bana göndermekle ve benden yardým beklemekle yanýldýklarýný söyledim. Asalak adaylarýn iniltileri ve hýçkýrýklarý hiç umurumda deðil. Bunlarýn cývýldaºmalarýna acýmaktan çekinmeyeceðim. Ben ancak cývýldaºmalar arasýnda cahillerin samimi hayretleri sezilen ve iyi sindirilmemiº bilgilerin sýrýttýðý görülen mektuplara cevap veririm. Gençler, gerçekten "büyük ve güzel bir yaºam" yaºamak istiyorsanýz, yeryüzünün zenginleºmesi, insanlarýn peºin hükümlerin, araºtýrmaksýzýn edinilmiº bilgilerin ve batýl inançlarýn yüz kýzartýcý esirliðinden kurtulmalarý için, yaºamsal pratik deðeri olan pek çok çalýºma yapmýº, bunlarý biriktirmiºtir. Geçmiºte insanlýk için yaratýlan faydalý ºeylerin hepsi, iºçilerimizin, köylülerimizin, aydýnlarýmýzýn kurmaða baºladýklarý dünyanýn sadece ilk temel taºlarýndan ibarettir. Bana boº olan kafalarý "bir tek"in egemenliði altýnda dönüp duran delikanlýlarýn anlamak ve kavramak zorunda olduklarý ºey iºte budur. Bana mektup gönderen gençler dar kafalýlýðýn aðýr havasý içinde geliºmektedirler. Ýnsanlýðýn yaºamýný, bütün evrende belki de istisna teºkil eden bir olguyu, cahillikten gelen bir cesaretle, "tespih gibi çekilen kasvetli günler" olarak deðerlendiriyorlar. Ýnsan, ilk önce bu sözlere gülüyor. Eski dünyanýn yýkýlýºý ortasýnda, eºitlerin devletinin kuruluº yýllarýnda; çok coºkun bir hava içinde, tarih tarafýndan ölüme mahkum edilen insanýn bütün yeni olaylara inatla ve vahºice gösterdiði bir direnç içinde, dünya Devriminin ilk günlerini yaºadýklarý halde, bütün bunlarýn karºýsýnda kör ve saðýr gibi duran gençler için bu görüºün ne kadar kötü ve zararlý olduðunu sonra sonra anlýyor. Sevgili gençler! Sizin iyiliðiniz için yürekten dilerim ki, yaºam size iyi bir ders versin;

Page 11 of 15 yaºamýn sert ve aðýr elini, biz insanlarýn aklýmýzla ve irademizle iºba haline getirdiðimiz o büyük ve amansýz eðiticinin, yaºamýn elini derinizin üstünde hissedesiniz. Yine yürekten dilerim ki, ºikayetlerinizin boº ve faydasýz olduðunu anlayasýnýz ve ºikayet etmenin yüz kýzartýcý -bu yüz kýzartýcý sözü üstünde ýsrar ediyorum- bir ºey olduðu üstünde ve bu ºikayetlerin mektuplarýnýzda bana sözünü ettiðiniz "gururlu iç baðýmsýzlýk" ile baðdaºmadýðý üstünde ciddi olarak ve uzun uzun düºünesiniz. Bu "baðýmsýzlýk" dediðiniz ºey de ne demek? "Baðýmsýz olmak izlenimleri"ni vücuda getirmek de, frenlemek de beceriksizlikten baºka bir ºey deðil ki. Kýsacasý, boº bir ºey. "Kiºinin en yüce hakký"ný aramak, birey için gerekli olan özgürlüðü aramak, yeryüzünde insanlýk var olalý beri havalarý titreterek bu hakký aramak; insanlarýn içinde yaºadýklarý ve boðulduklarý vahºi ve evrensel düºmanlýk havasýný bir türlü temizleyememiº. aksine, insaný hayvani bencillik, kendini beðenme, hýrs dedikleri pisliklerin kokularýyla iyice zehirlenmekten baºka bir ºeye yaramamýºtýr. Kiºi durmadan çýðlýðý basmaktadýr. Çünkü kendisinde bir ikilik bulunduðunun farkýndadýr. Bu çýðlýklarla bu ikiliði, kendindeki bu kötü tarafý, hem kendi gözünden, hem de baºkalarýnýn gözünden saklamaða çalýºmaktadýr. Kapitalist devletteki sýnýf yapýsýnýn kendisine aºýladýðý çok peºin hükümler tarafýndan vücuda getirilmiº zararlý ºeylerin kökünü kazýmadýkça, bu ikilikten kendisini kurtaramaz. Evet, kiºi bu hastalýklardan kurtulmadýkça, kýskançlýk, hýrs ve tamah, hasis ihtiraslar ve her türlü pislikler tarafýndan kemirilecek, çürütülecek, mahvedilecektir. Ýdeal küçük güzel yüzü, platonik bir ºekilde güzel düºüncelere doðru dönecek; ama, gerçek ve iðrenç aðzý ise, önce, sözle ve hareketle hem kendini, hem baºkalarýný aldatmaktan ibaret alan yaºamýn pratik ºeylerine doðru dönmüº olacaktýr. Özgürlüðe ve iç ahenge giden yolun ya açýkça ya da gizlice inandýðý ºeylerin hepsini yýkmaktan geçtiðini anlamadýkça kiºi "yüzyýllarca" iºte hep böyle iki yüzlü bir Fanus olarak kalacaktýr. Ýðrenç gerçek karºýsýnda iki kiºilikli, köle ve kendine uºakça hayran kalmasýnýn sebebi budur; güçlerinin ve kabiliyetlerinin geliºmesini engelleyen ºey budur. Tarih, ýrk, milliyet, sýnýf peºin hükümlerinden kurtulmuº yeni bir insanýn ortaya çýkmasýný istiyor. Bu insanýn ortaya çýkmasý mümkün mü? Zaman bu insaný vücuda getirmek yolundadýr. Bütün çabalarýmýzý, bütün ömrünüzü, hayal edilen bu insanýn yaratýlmasýnda harcayýp kullanýnýz, böyle bir insan olursunuz. 1930 AªK, ÖLÜM... Bana mektup gönderen bazý okuyucular aºk ve ölüm temasý üstünde felsefe yapýyorlar. Bunlarý en çok ºaºýrtan ºey "her canlý varlýðýn yolu üstünde karºýlaºtýðý" ölümdür. Aklý baºýnda yirmiye yakýn insan tamdým ki, ölüm üstüne derin düºüncelere dalmanýn kendilerini daha da zeki hale getirdiði düºüncesindeydiler. Bu insanlar bende de türlü türlü düºünceler uyandýrdýlar; ama, açýkça söyleyeyim ki, bu filozoflarýn koyu karanlýklarý mum ýºýðý ile aydýnlatmaða çalýºmak için boºu boºuna harcadýklarý zamana pek acýdým. Bana. öyle geliyor ki, bu yöndeki "kuramsal düºüncelere giriºmek ihtirasý", "tanýma, öðrenme melekesi"ni körleºtirir, bizim "kuramsal düºünen" adamýmýzý bir çýkmaza sürükler; genç filozof da kendince hiç beklenmedik ºu sonuca varýr: "Yazýmý bitirdim; bana öyle geliyor ki, bu komünist gençlik örgütün üyesi, marksist olan benim tarafýmdan deðil, bilmem hangi ºeytan tarafýndan yazýlmýºtýr." Ben ºu düºüncedeyim: insan "soyut bir ºekilde" felsefe yapmamalý, etrafýna bakarak, etrafýndakileri gözleyerek bunu yapmalý; kitaplara bakarak deðil, doðrudan doðruya tecrübeden doðmuº olaylara bakarak yapmalý, bunun için gerçek tarafýndan sunulan bol malzemeleri kullanmalý. Bundan baºka, ºunu bilmeli ve hatýrlamalý ki, bu gerçek, tarihin kendisi için tespit ve tayin ettiði aºamalarý bitirmiº ve "yüzyýlýmýzýn büyük eseri"nin geliºmesini çok daha güçlendirmek için "felsefe" alanýnda çok ºey biriktirilmiºtir. Bu gençler topraktan doðduklarý için, elli yýlda yine toprak haline geleceklerini mektuplarýnda yazdýklarý gibi, "karanlýklar içine ve evrenin

Page 12 of 15 soðuk derinliklerine" gömüleceklerini ya da "herhangi bir yere" yollanacaklarýný düºünmeðe kalkarlarsa, bu insanlar, daha ºimdiden yaºamdan uzaklaºmýºlardýr, anlamýna gelir bu. Yaºam kýskanç olduðundan, aylaklara hiç yüz vermediðinden, bu gençleri metafiziðin karanlýk dehlizlerine ºiddetle iterse, bunlar yaºama kýzmasýnlar. Ýnsanoðlunun kötülüklerinin eseri alan dýº görünüºündeki çirkinliklerine raðmen, yaºam biyoloji bakýmýndan sýhhatlidir, nabzý iyi atan, güçlü, cesur, kendisini bereketli kýlacak insanlar ister, beri yandan da mastürbatörleri ve müraileri amansýzca siler süpürür. Bana öyle geliyor ki, "insan ile evren arasýndaki iliºkileri deðerlendiren bütün felsefe sistemleri"nin en iyisi ve en doðrusu henüz var olmayan ama, kurulmak üzere olandýr. Kurulmakta olan bu sistemin ne olacaðýný bilmiyorum. Zaten, bunu bulmak da benim iºim deðildir. "Aºk"ýn sözünü etmeðe kalkýºacak deðilim. Bununla beraber ºunu söyleyeyim ki, bana kalýrsa cinsi münasebetler alanýnda gençler, iºi basitleºtirmeðe kalkýºmýºlardýr ama, iºi basitleºtirenler ileride bunu çok pahalý ödeyeceklerdir. Bu kaba ve yüz kýzartýcý basitleºtirmeyi cezalandýrma zamanýnýn mümkün olduðu kadar çabuk gelmesini yürekten dilerim. Burada köpeklerin ºöyle bir sözünü edip geçeyim. Köpeklerin insana karºý besledikleri dostluk duygularýný benimsemek çok faydalýdýr, ama, insanlar, geri kalan ºeylerde, dört ayaklý dostlarýný taklit etmemelidirler. * Dünyadaki bütün olgular gibi, ölüm de bir inceleme konusudur. Bilim, ölümü gün geçtikçe daha dikkatli ve daha yorulmak bilmez bir ºekilde incelemektedir. Ýncelemek, egemen hale gelmek demektir. Ölüm, yaºama büyük iyilikler yapar. Yýpranmýº olan, zamanýný doldurmuº olan, yeryüzünde boºu boºuna kalabalýk eden her ºeyi mahveder, yok eder. Buna itiraz edilecek. Denecek ki, ölümün gücü ölüm henüz geliºmemiº olan çocuklarý esirgemez. Ölüm çoðu zaman bütün enerjilerini harcamamýº, kullanmamýº delikanlýlarý öldürür. Çok kabiliyetli, toplumsal bakýmdan deðerli bir çok kimseler genç yaºta öldükleri halde, bir takým kaba kimseler, budalalar uzun bir ömür sürmektedirler. Papaðanlar yüz yýldan fazla yaºarlar, bunlar sýk sýk görülen ºeylerdir. Bularýn hepsi doðru. Ama, bu üzücü olay hiç bir zaman "ölümün kör, ilkel, yenilmez gücü" ile izah edilemez, olsa olsa kötü ve yüz kýzartýcý bir takým toplumsal ve iktisadi koºullarla açýklanabilir. Toplumsal bakýmdan deðerli insanlarýn vakitsiz ölmeleri, baºka bir patron tarafýndan kullanýlmasýndan korkup, daha çabuk "faydalanýlacak" bir emek gücü ile bakýlan insana karºý aç gözlü "patron"un takýndýðý tavýrdan doðmuº vücutça fazla çalýºmadan ileri gelmektedir. Biliyoruz ki, yüzbinlerce iºçi ve emekçi, emek güçlerinin son derece insafsýzca sömürülmeleri yüzünden yýpranýyor ve vakitsiz ölüyorlar. Ýnsanlar koleradan, tifüsten, sýtmadan, veremden, vebadan vb. ölüyorlar. Oysa, "uygar devletler" de bu, hastalýklarý doðuran mikroplarýn bulunmasý hiç de zorunlu deðildir. Son derece güzel ºehirlerin etrafýnda çamur ve pislik içinde yüzen dýº mahallelerin bulunmasý, insanlarýn buralardaki evlere pislik çukuruna týkýlýr gibi týkýlmalarý hiç de zorunlu deðildir. Lüks oteller, toplumsal bakýmdan iyi ve bakýmlý hastaneler kadar gerekli deðildir. Bu basit gerçekleri durmadan tekrarlamak çok sýkýcý bir ºey, ama, fazla bilgisi olmayan kimselerin çýkarýný göz önünde tutarak, bu basit gerçekleri tekrarlamak ºart. Kapitalistlerin "uygar" iktidarýna taraftar olanlar ve bu iktidarý savunanlar ºu kanýdadýrlar: Kýçlarýný bit ýsýrmýºsa, bundan ne bit, ne de kýç sorumludur, biricik sorumlu "doða kanunu"dur. Hayýr, bundan sorumlu olan, kalýn kafalýnýn rahat oturmaða alýºmýº olan kýçýdýr. Oysa, Sovyetler Birliðinde çocuk eðitiminin ve analýðý korumanýn toplumsal koºullarý iyiye doðru götürülmeðe baºlanmýº ve çocuklarda ölüm oraný derhal azalmýºtýr ve gittikçe daha da azalmaktadýr. ݺçilerin saðlýðý ise, izin sistemi, "dinlenme evleri" vb. sayesinde güçlenmektedir. Biliyoruz ki, tüfek, top, tank, uçak, patlayýcý maddeler, boðucu gazlar ve insanlarý kitle halinde öldürmekte kullanýlacak türlü ºeyler üretmek için "uygar devletler" bol bol hesapsýz para harcarlar. Ýnsan öldürme gittikçe daha pahalýya oturmakta, ya iºçiler tarafýndan çýkarýlan, ya da insanlardan vergi olarak alýnan binlerce ton altýný yutmakta ve bu insanlar, verdikleri bu paralarýn karºýlýðý olarak, kurºuna dizilmekte, patlayýcý maddelerle parçalanmakta, zehirli gazlarla boðulmakta, denizlerin dibini boylamaktadýrlar. Top, mitralyöz, dinamit, boðucu iperit gazý ve insanlarý kitle halinde öldürecek daha baºka ºeyler yapan silah fabrikatörleri yarýnýn uluslarýn

Page 13 of 15 boðazlaºmasýna büyük bir hararetle, ama, söylemeðe gerek yok, vaktiyle Doðunun zenginliklerini yaðma etmek düºüncesiyle, Kudüs'ü zaptetmeðe, "Ýsa'nýn mezarýný kurtarmaða" hazýrlanan orta çað Avrupa'sý baronlarýndan çok daha düºüne düºüne ve daha metotlu bir ºekilde hazýrlanmaktadýrlar. Arada ºu fark var: "Korkusuz ve kusursuz modern ºövalyelerimiz"in gözünde Kudüs, ºehirlerde bankalarýn toplandýðý caddeler, "Ýsa'nýn mezarý" ise, para kasalarýdýr... Ölümün kötü oluºu, yaºamda bir eser yaratmak için bütün güçlerini henüz tam olarak kullanamamýº olan kimseleri öldürmesinden gelmez. Ýnsanlar birbirlerine karºý daha saygýlý ve dikkatli davranýrlarsa, ellerindeki imkanlarý saðlýðýn korunmasýnda, vücut bakýmýnda doktor, ilgisinde, hastalýklarýn sebeplerini incelemekte daha cömertçe kullanmaða baºlarlarsa, ölümün bu alandaki gücünü ve etkisini sýnýrlayabilirler. Bilim, çiçek hastalýðýný, kolerayý, kuºpalazýný, vebayý, salgýn hastalýklarý, yüzbinlerce insaný vakitsiz öldüren bütün bu hastalýklarý yenmiºtir. Doktorlar gittikçe daha tecrübeli olarak ölüme karºý baºarý ile mücadele etmektedirler. Ölümün kötü oluºu, insanlarýn yüreðine saldýðý korkunun etkisi ile bazý kimselerin en deðerli güçlerini "ölümün sýrrýný" bulacaðýz diye, "soyut" felsefi araºtýrmalarla boºu boºuna harcamalarýndan gelir. Ama, felsefe lapayý bile bulmamýº oysa, ölüme karºý giriºilen mücadelede lapa ile kene otu yaðý Schopenhauer'in ya da E. Hartmann'ýn felsefesinden daha faydalý olmuºtur. Ölümün kötü oluºu, insanlarýn yüreðine saldýðý korkunun hafýzalarda bir takým tanrýlar, bir "ahiret" yaratmaða, cennet ve cehennem gibi uydurmalara sürüklenmesinden gelir. Bizim gibi maden mühendisi, madenci, demirci "ölümlüler" öteden beri yeraltý tanrýsý Vulcanus'tan daha hünerliyizdir. Elektrik teknisyenlerimiz de yaºam için, ºimºek ve gök gürültüsünün eski hükümdarý Jupiter'den daha faydalý ve daha güçlüdürler. "Ahiret", ilkel insanýn heyecanlarýndan farklý olmayan heyecanlarýmýzýn karanlýk alanýnda bulunur. Çünkü ölüm korkusu hem bu heyecanlar, hem de "nevin muhafazasý içgüdüsü" gizli eylemi üstünde hüküm sürer. Zaten, bu içgüdünün düºünülmeden olan eylemini de ölüm korkusu doðurur. ªu halde, "ahiret" gerçekten var olsaydý, önce sistemimizdeki gezegenler arasý iliºkileri kurduktan sonra, sonra da dünyalar arasýnda iliºki kurduktan sonra, bu "ahiret" denilen ºeyi evrenin herhangi bir yerinde keºfedecektir. Ama, bu, acele olan bir ºey deðildir. Biz, her ºeyden önce, yeryüzündeki yaºamýmýzý iyice düzene sokmaða bakalým. Ýnsanlarýn yeryüzünde çektikleri cehennem azaplarýný baºka bir yerde rahat etmek boº hülyasýyla telafi etmek için rahiplerin ve "Kilise babalan"nýn cenneti budalaca uydurduklarýný tekrar tekrar söylemeðe gerek var mý? Bundan baºka, böylelikle, göklerdeki bir cennet mutluluðu düºü, zenginlerin yeryüzünde sürdükleri yaºamýn çekici ve göz alýcý parlaklýðýný yoksullarýn gözünde biraz karartacak, hatta söndürecektir. Ölümün yüreklere saldýðý korku, dinlerin yaratýlmasýna sebep olduðundan dolayý kötüdür, zararlýdýr. Ýlkel insanlarýn bilinçli yaºamýnýn baºlangýcýnda, bir din yaratmak, doða olgularýný bir düzene sokmak denemesi olduðu için, bu olgularý insana benzeyen tanrýlar ºeklinde canlandýrdýðý için, aslýnda, korkutucu hiç bir ºeyi kapsamayan bu halk yaratmasýnýn belli bir toplumsal faydasý da vardý. Düºüncenin, fantazinin, geliºmesine yardým ediyordu ve "sanat" yaratmasý olarak bugüne kadar hâlâ deðerini kaybetmedi. Rahipler ve kilise adamlarý, sanat olarak, din yaratmasýna son verdiler, halkýn dini görüºlerinden anlamsýz ve korkutucu bir takým ahlak sistemleri çýkardýlar. Bu suretle, düºüncenin, dünyayý tanýmanýn ve öðrenmenin, fantezinin, düºüncenin geliºmesini uzun zaman sekteye uðrattýlar. Dünyayý ºeytanlarla dolduran hýristiyanlýðýn-ki insan tarafýndan yaratýlan insana benzer tanrýlarý ºeytan kýlýðýnda gösterdi- uygarlýðýn ilerlemesi üstünde çok kötü etkisi oldu. ªeytanlarýn gücünden korkup, insanlara dünyadan yüz döndürmeyi vaaz eden, insanlara en koyu batýl inançlarý aºýlayan on binlerce cahil keºiºi, papazý doðuran hýristiyanlýktýr. Kilisenin tutucu sofuluðuna ve korkunç zulmüne düºüncelerine isyan edenler ise, bu keºiºler tarafýndan ºeytan çarpaný, dinden ve doðru yoldan sapaný sihirbaz, büyücü bir takým insanlar sayýldý, meydanlarda diri diri yakýldý. "Kutsal Engisizyonu" bulan sadece hýristiyanlýktý. Bu zulüm ve iºkence kurumunun eºine hiçbir dinde raslanmaz. Engizisyon yedi yüz yýl içinde yüzbinlerce insaný "dinden ve doðru yoldan sapmýº" ve "sihirbaz" diye ateºte yakmýº, yüzbinlerce insaný da buna yakýn cezalara çarptýrýlmýºtýr. Hýristiyanlýðýn bunca övülen "insanlýðýna" raðmen, Engizisyon, ancak Napoleon Bonaparte tarafýndan l800'de Ýtalya'da,

Page 14 of 15 l808'de Ýspanya'da kaldýrýldý, sonradan tekrar getirilmeðe çalýºýldý. Hristiyan kilisesinin bilime karºý giriºtiði tutucu ve amansýz mücadele Avrupa tarihinin en utanç verici olayýdýr. Ama bu olay bugüne kadar ciddi bir ºekilde incelenip aydýnlatýlmamýºtýr. Kilisenin kültürlü insanlarý manevi ve ahlaki bakýmdan serseme çevirmesini ºu olay gayet güzel anlatýr: Birinci Paylaºým Savaºýndaki emperyalist insan kýyýmý sýrasýnda Alman hýristiyanlar: "Tanrým, Ýngiltere'yi cezalandýrýn!" diye dua etmiºler, Ýngilizler, Fransýzlar, Ruslar insan öldürmek suçunu iºlemekte kendilerine yardým etmesi için Sevgi tanrýlarýna, ayný duada bulunmuºlardý. Bana mektup gönderen okuyucularýmýn dinin "zorunluðu", "deðeri" hakkýndaki, bugünkü ahlakýn temeli olan din hakkýndaki, en son "avunma kaynaðý olan din" hakkýndaki sorularýna yeteri kadar aydýn bir ºekilde karºýlýk verdiðimi sanýyorum. "Avunma"ya gelince, fikrimce, insaný en iyi avutan ºey, makul çalýºmasýdýr. Demek oluyor ki, genellikle, dünyamýzda her ºey gayet basittir. Bütün meseleler ve sýrlar insanýn iradesiyle ve aklýnýn gücüyle, yine insanýn çalýºmasýnda ve yaratýcý eserinde hal ºeklini bulmaktadýr. Utanç verici gerçeði haklý göstermek ve insanlarý bu gerçekle baðdaºtýrmak isteyerek, herºeyi arap saçýna döndüren ve karartan, kendini zeki bilenlerin "hilekar felsefesi"dir. Dünyada insan aklý dýºýnda hiç bir makul güç bulunmadýðýný, yeryüzünün ve evren hakkýndaki bütün görüºümüzün ancak aklýmýzda bir düzene konulduðunu, bugün de konulmakta olduðunu artýk anlamamýzýn zamaný gelmiºtir. Aklýn eylemi dýºýnda, buzullarýn hareketi, fýrtýnalar, depremler, kuraklýk, aºýlmaz bataklýklar, balta girmemiº sýk ormanlar, hiç bir ºey vermeyen çöller, vahºi hayvanlar, yýlanlar, parazitler vardýr. Ýnsanýn dýºýnda, yalnýz karmaºýklýk ve yýldýzlar karmaºasýnýn doldurduðu uçsuz bucaksýz uzay vardýr, insan bu karmaºýklýðý, düºüncesiyle her ºeyi bilmek ve öðrenmek içgüdüsü ile saðlam bir düzen getirmiºtir ve getirmektedir: Týpký, bataklýklarý kurutarak, çölleri sulayarak, daðlar arasýndan yollar açarak, vahºi hayvanlarýn ve parazitlerin kökünü kurutarak ve iyi bir mülk sahibi olarak dünyaya bir "çeki düzen vererek" yeryüzünü bir düzene soktuðu gibi. Ýnsanoðlunun zulmeden, zülüm gören ya da arabuluculuk eden gibi üç tutumunu tayin eden toplumsal koºullarýn ortadan kaldýrýlmasý gereklidir. Doðanýn ve devletin sýnýf yapýsýnýn ºu ya da bu ºekilde çýkardýðý maddi engeller, ya da, örneðin kilise gibi ideolojik baskýlarýn ºu ya da bu ºekilde çýkardýðý engeller ortadan kaldýrýlmalýdýr. Ýnsandaki güçlerin, kabiliyetlerin özgür geliºmesini, kültürün geliºmesini engelleyen her ºey kaldýrýlmalýdýr. Kiºisel faaliyetin bilimin, tekniðin ve sanatýn türlü alanlarýnda parlak sonuçlar verdiði, hâlâ da vermekte olduðu, bu faaliyet egemen sýnýfýn "gelenekleri" ile, zevkleri ile menfaatleri ile tamamiyle baðdaºýnca parlak sonuçlar verdiði, hâlâ da vermekte olduðu inkar edilemez. Ama, bir kimse düºünceye, "geleneðe", evrensel bayaðýlýða, menfaatlere, alýºkanlýklara aykýrý hareket ettiði takdirde, bu menfaatler, bu alýºkanlýklar, vb. arasýnda yeri olamaz. Bu insan ya zindana atýlýr, ya da diri diri ateºte yakýlýr. Sokrat ile Galile'nin baºýna gelenler, yaºayýºýn ve düºüncenin saðlam temellerini sarsmaða çalýºan onbinlerce, yüzbinlerce insanýn da baºýna gelmiºtir. Uºaklýk etmeyen, bundan ötürü de istenmeyen insanlara böyle iºkence etmekle, evrensel bayaðýlýk, kendini savunmak ve yeryüzündeki egemenliðini güçlendirmek için kendisine mutlaka gerek olan o ikiyüzlülüðün ne kadar derin olduðunu bütün çýplaklýðý ile göstermiºtir. Biliyoruz ki, küçük burjuva bütün düºünceleri ve bütün duygularý ile tamamiyle bireycidir. Küçük burjuvanýn baºka türlü olmak elinden gelmez. Çünkü, küçük burjuvanýn bireyciliði burjuva toplumunun asýl temelini oluºturan "kutsal özel mülkiyet kurumu"na dayanýr. Her küçük burjuva felsefesinin hedefi, insanlarý, "özgürlük, eºitlik ve kardeºlik" yoluna, "sýnýflar arasýndaki asude iºbirliði" yoluna götürebilecek biricik temel olarak bu "kutsal özel mülkiyet kurumu"nu güçlendirmek ve haklý göstermektir. Karl Marx'ýn öðretisi bu felsefenin yalancý niteliðini gösterdiði gibi, 1914-1918 Birinci Paylaºým Savaºý, küçük burjuva etkileri ile güçle zehirlenmiº olan Avrupa iºçi sýnýfýnýn örgütündeki yetersizlik yüzünden kurulmasýna sebep olduðu faºizm gibi olaylar da bunun böyle olduðunu göstermiºtir. Küçük-burjuva bireyciliðinin kiºilik karºýsýndaki tutumu, bu bireyciliðin ikiyüzlülüðünü ve sahtekarlýðýný tamamiyle ortaya koymuºtur. Küçükburjuva düºüncesi, genellikle, kiºisel güçlerin ve yeteneklerin normal geliºmesini köstekler ve bozar. Burjuva devletinde, kiºiliðin geliºmesi karmaºýk bir ulusal çýkarlar ve sýnýf çýkarlarý baský sistemi ile, bir dini, felsefi, hukuki düºünceler sistemi ile sýnýrlanmýºtýr. Bu sistemin hedefi,

Page 15 of 15 insandaki "toplumsal hayvan"a has özellikleri geliºtirmektir. Ama vardýðý sonuç tersinedir. Gerçekte insanlarýn çoðu bir azýnlýða boyun eðen kuzu gibi hayvanlar haline gelir ve bu azýnlýðýn çoðunluðu ezmesini kolaylaºtýrýr. Güçlerin faaliyeti, en baºta açgözlü bir sermaye birikiminde, yani resmi bir yaðmada, sonra topluma karºý iºlenmiº ve yasalar tarafýndan kovuºturulan suçlarda, yani küçük çaplý hýrsýzlýkta, haydutlukta, katillikte, en son cinsel taºkýnlýklarda kendini gösterir. Enerji baºka uygulama alaný bulamazsa, baºka bir faaliyet alaný tarafýndan kullanýlmazsa, enerjiye geniº bir uygulama alaný saðlar. Karmaºýk bir sýnýf baskýsý sisteminin az bir zorlamasý, insanlarýn duygularý, "bilinçaltý"larý üstündeki etkisi bunlarda anlayýºsýzlýk ve yaºam karºýsýnda korku doðurur, bunlarý bütün tanrýlarý ve dinleri yaratan ilkel atamýz gibi düºünmeðe zorlar. Ýnsan dýºýnda ve insana düºman "objektif güç" bulunduðunu ve bu güçleri yenemeyeceðini düºünmeye zorlar. Olaylar karºýsýnda boyun eðmek insaný pasif hale getirir. Yaºamýn çeliºkilerine sinirlenen, öfkelenen kimselerdeki heyecanlar ise, bilincin geliºmesini durdurur, karartýr. Ama bu kimsenin "bilincin varlýðý çoktan geçtiðini" düºünmelerine engel olmaz. Böyle bir ruh hali insan ile gerçek arasýndaki ayrýlýðý daha da derinleºtirir, insaný anarºist haline getirir, ona ºu anlamsýz kötü ºeyleri söyletir: "Onbeº yýldan beri yaºam benimle kedi fare ile oynar gibi oynuyor. ªimdi bütün öðretim yapanlardan nefret ediyorum. Ben onlardan daha zekiyim. Kendimi hiç düºünmeden, bunlarý cephede elde silah savunduðuma acýyorum." "Kendisi uðrunda" giriºtiði kýsýr mücadelede daha ºimdiden vahºi hale gelmiº bir insanýn çýðlýðý bu. Kapitalist rejim, insanlarý, zulmedenler-zulüm görenler, uzlaºtýrýlmasý mümkün olmayaný uzlaºtýranlar diye bölümlere ayýrýr. Kaldý ki, ispat edilen bu itiraz edilmez ºeyi anýmsatmaya bile gerek yok. Yine de, anýmsatmak ister. Çünkü, yaºamda çabucak rahat bir mevki sahibi olmak isteyen bir çok genç bu acelenin kendilerini geçmiºe doðru sürüklediðini belki de anlamýyorlar. Yine anlamýyorlar ki, sürüklendikleri geçmiº kanlý bir cambazhane sahnesidir, kapitalist gerçek bu kanlý meydanda bütün revasýzlýðý ile gemi iyice azýya almýºtýr, hümanistler ve arabulucular, uzlaºtýrýcýlar bu kanlý meydanda insanýn içini titreten birer soytarý rolü oynarlar.