AVRUPA NSAN HAKLARI MAHKEMES



Benzer belgeler
DÖRDÜNCÜ DA RE EGE - TÜRK YE DAVASI KARAR STRAZBURG. 29 Mart 2005

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

SEYFULLAH TOSUN ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURUDA MASUMİYET KARİNESİ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ERTÜRK/TÜRKİYE (Başvuru no /02) KARAR STRAZBURG. 12 Nisan 2005

BilgiEdinmeHakki.Org Raporu Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nun Salık Bakanlıı Tarafından Uygulanmasındaki Yanlılıklar

ÜÇÜNCÜ SEKSYON P.G. VE J.H. BRLEK KRALLIK DAVASI. (Bavuru No /98)

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru No /07) KARAR STRAZBURG. 24 Eylül 2013

AVRUPA KONSEYĐ BAKANLAR KONSEYĐ

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KEPENEKLİOĞLU VE CANPOLAT - TÜRKİYE. (Başvuru no: 35363/02) KARAR STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE. TACİROĞLU - TÜRKİYE (Başvuru no /02) KARAR STRAZBURG. 2 Şubat 2006

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE ŞENOL ULUSLARARASI NAKLİYAT, İHRACAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:75834/01)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ DÖRDÜNCÜ DAİRE. Gümüşten -Türkiye Davası (Başvuru no: 47116/99)

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Türkiye Büyük Millet Meclisi nde ( TBMM ) 26 Mart 2015 tarihinde 688 Sıra Sayılı Kanun ( 688 Sıra Sayılı Kanun ) teklifi kabul edilmiştir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

DAVA ARKADAŞLIĞI DAVAYA MÜDAHALE

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YER VE GÜNGÖR/TÜRKİYE (Başvuru no /06 ve 48581/07) KARAR STRAZBURG.

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

stanbul, 11 Ekim /1021

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

BÜLTEN. KONU: Mükelleflerin zahat (Özelge) Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik Yayınlanmıtır.

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

BİRİNCİ KİTAP DENETİM MEKANİZMASI (KURUMSAL HÜKÜMLER) BirinciBölüm GİRİŞ

İdari Yargının Geleceği

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YILDIZ YILMAZ/TÜRKİYE (Başvuru no /01) KARAR STRAZBURG. 11 Ekim 2005

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

Macaristan Savcılığı İşbirliği ile Avrupa Konseyi Tarafından Düzenlenen AVRUPA SAVCILARI KONFERANSI 6.OTURUMU

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. Zülfikar TARAF- TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:14292/04) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE PARSIL/TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 39465/98) KARAR STRAZBURG. 26 Nisan 2005

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE NİN SARAR / TÜRKİYE KARARI * ** (Başvuru no. 1947/09, Karar Tarihi: 27 Mart 2012)

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

ÜÇÜNCÜ KISIM Olağanüstü Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM Karar Düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

ETK LKELER BANKACILIK ETK LKELER

Adil yargılanma hakkı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

A V R U P A K O N S E Y Đ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

heyetine cevap vermekten kaçınarak 3 Şubat, 7 Nisan ve 12 Mayıs 1994 tarihlerinde yapılan duruşmalara katılmamıştır.. HUKUK AÇISINDAN I. AİHS NİN 10.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE EVRENOS ÖNEN - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 29782/02) KARAR STRAZBURG. 15 Şubat 2007

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

! "!! # $ % &'( )#!* )%" +!! $ %! + ')!

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Türkiye de Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nun Bakanlıklar Tarafından Uygulanması

İKİNCİ DAİRE BAYAR / TÜRKİYE (NO.5) KARAR STRAZBURG. 25 Mart 2014

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Borsa : Vadeli lem ve Opsiyon Borsası A.. ni,

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE DERECİ/TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 77845/01) KARAR STRAZBURG. 24 Mayıs 2005

tarafından hazırlanan bu iyeri yönetmelii tüm irket çalıanları için geçerlidir.

VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI MAYIS 2012, İSTANBUL

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru no. 7971/07) KARAR STRAZBURG. 28 Mayıs 2013

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. KESHMIRI/TÜRKİYE (Başvuru no /08) KARAR STRAZBURG. 13 Nisan 2010

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

BANKALARIN KRED LEMLERNE LKN YÖNETMELKTE DEKLK YAPILMASINA LKN YÖNETMELK TASLAI

ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

1987 yılında ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne bireysel başvuru kabul edilmiştir.

Savcıların Mesleki Sorumluluk Standartları ile Temel Görev ve Hakları Beyannamesi*

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Transkript:

AVRUPA NSAN HAKLARI MAHKEMES KNC BÖLÜM KYPRANOU-KIBRIS DAVASI (bavuru No. 73797/01)

KARAR STRASBOURG 27 Ocak 2004 Bu karar Sözlemenin 44. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen koullar çerçevesinde kesinleecektir. Üzerinde redaksiyon çalıması yapılabilir. Kyprianou-Kıbrıs davasında, Avrupa nsan Hakları Mahkemesi (kinci Bölüm), Bakan Bay J.-P. Costa, Yargıçlar Bay A.B. Baka, Bay L. Loucaides, Bay C. Bîrsan, Bay K. Jungwiert, Bay Butkevych, Bayan A. Mularoni, ve Yazı leri Müdiresi Bayan S. Dollé den müteekkil bir Daire olarak toplanmı, 8 Nisan 2003 ve 6 Ocak 2004 tarihlerinde kapalı olarak yapılan müzakerelerin ardından, sözü edilen son tarihte benimsenen aaıdaki kararı vermitir:

USUL LEMLER 1. Dava bir Kıbrıs vatandaı olan Michalakis Kyprianou ( bavurucu ) tarafından 9 Austos 2001 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhinde nsan Haklarının ve Temel Hürriyetlerin Korunmasına Dair Sözlemenin ( Sözleme ) 34. maddesine dayanılarak Mahkeme ye yapılmı olan bir bavurudan kaynaklanmaktadır. 2. Bavurucunun vekâletini, Lefkoe de avukatlık yapan Bay C. Clerides, Bay L. Clerides, Bay M. Triantafyllides, Bay E. Efstathiou, Bay A. Angelides, Bayan E. Vrahimi ve Birleik Krallık ta avukatlık yapan Bay B. Emerson ve Bay M. Muller üstlenmitir. Kıbrıs Hükümeti nin ( Hükümet ) vekâletini ise Temsilcisi, Kıbrıs Cumhuriyeti Basavcı Yardımcısı P. Clerides üstlenmitir. 3. Bavurucu, mahkemeye hakaret suçundan hüküm giymesine ve hapis yatmasına ilikin olarak Sözlemenin 6. maddesinin 1, 2, 3 a ve b fıkralarının ve 10. maddesinin ihlâl edilmi olduunu iddia etmitir. 4. Bavuru AHM in Üçüncü Bölümünün uhdesine verilmitir (AHM çtüzüünün 52/1 maddesi). O Bölüm içinde, davaya bakacak olan Daire (Sözlemenin 27/1 maddesi) Yönetmeliin 26/1 maddesine uyarınca oluturulmutur. 5. AHM 1 Kasım 2001 de Bölümlerinin bileimini deitirmitir (çtüzük madde 25/1). Bu dava yeniden oluturulan kinci Bölüme aktarılmıtır (çtüzük madde 52/1). 6. 7 Mayıs 2002 tarihinde AHM bavurucunun ikâyetinin incelenmesini ertelemeye ve bavurunun bir bölümünün kabul edilemez olduuna karar vermitir. 7. 8 Nisan 2003 te AHM bavurunun geri kalan bölümünün yukarıda (paragraf 3) anılan ikâyetlerle ilgili olarak kabul edilebilir olduunu açıklamıtır. 8. Hem bavurucu, hem Hükümet esas hakkındaki mütalaalarını yazılı olarak bildirmilerdir (çtüzük madde 59/1). Daire taraflara danıtıktan sonra esas hakkında durumaya gerek olmadıına karar verdiinden (çtüzük madde 59/3 in fine), tarafların her biri dierinin mütalaasına yazılı olarak cevap vermitir. MADD OLAYLAR I. DAVAYA ESAS TEKL EDEN OLAYLAR 9. Bavurucu 1937 de domutur. Halen Lefkoe de oturur. 10. Bavurucu kırk yıldır avukatlık yapmakta olduunu söylemektedir. Daha önce Basavcılıkta hukukçu olarak çalımı, ayrıca Kıbrıs Temsilciler Meclisi nde üye olarak görev yapmıtır. 11. Bavuruda yer alan ikâyet bavurucunun mahkemeye hakaret suçundan hüküm giymesine ilikindir. 14 ubat 2001 tarihinde bavurucu Limasol Aır Ceza Mahkemesi nde

görülmekte olan bir cinayet davasında sanık avukatı olarak görevde bulunmaktaydı. ddia makamının tanıklık için çaırdıı bir polis memurunun çapraz sorgulamasını yapmaktaydı. Bavurucu, tanıa bir soru sorduktan sonra, mahkeme bakanının kendisinin sözünü kestiini ileri sürmektedir. Bunun üzerine rencide olduunu ve davadan çekilmek için izin istediini belirtmektedir. Bu konuda Hükümet ise mahkeme bakanının, bavurucunun söz konusu tanıa soru sorma tarzına ilikin basit ve nazik bir ifadeyle alıılmı bir müdahalede bulunmu olduunu ileri sürmektedir. Bavurucu yargıcın sözünü bitirmesine izin vermeyerek araya girmi ve çapraz sorgulamaya devam etmeyi reddetmitir. 12. Davanın kelime kelime tutulmakta olan tutanaklarında u karılıklı konuma görülmektedir (çeviri): Bakan: Çapraz sorgulamanızın davanın bu aamasında sorularla ilgili olarak gidebileceinden ötede bir ayrıntıya girdii kanısındayız... Bavurucu: Çapraz sorgulamamı burada kesiyorum... Bakan: Bay Kyprianou... Bavurucu: Mahkeme heyeti bu kiiyi savunurken iimi doru dürüst yapmadıım kanaatinde olduuna göre, bu davadan çekilmek üzere izninizi istiyorum. Bakan: Bir avukata davadan çekilme konusunda izin verilip verilmeyecei mahkemenin takdirine balıdır. u ana kadar dinlediklerimiz ııında bu izni vermiyoruz. Bu konuda Kafkaros ve dierleri/cumhuriyet davası temelinde çekilmenize izin vermiyoruz. Bavurucu: Davanın önemli noktalarına ilikin olarak tanıa soru sormama engel olduunuza göre, buradaki mevcudiyetim hiçbir ie yaramayacaktır. Bakan: Bizce ısrarınız... Bavurucu: Kusura bakmayın ama ben tanıa soru sorarken mahkeme heyetinin üyeleri aralarında konuuyor, birbirlerine ravasakia yolluyorlardı. Bu davranı tarzı, benim tanıa yeterince salıklı biçimde soru sorma çabamla badamaz. Üstelik mahkeme heyeti yaptıım çapraz sorgulamayı gizli biçimde incelerken. Bakan: Bay Kyprianou nun sarf ettii bu sözler, özellikle de mahkeme heyetine hitap edi tarzı, bizce mahkemeye hakarettir. Bay Kyprianou nun önünde iki seçenek vardır: ya söyledii eylerde ısrar edecek ve neden cezalandırılmaması gerektii konusundaki gerekçelerini açıklayacaktır; ya da söylediklerinde ısrarlı olmama konusunda bir karar verecektir. Bu fırsat kendisine istisnai olarak tanınmaktadır. Bu durumda Adalet Mahkemeleri Yasası bütünüyle geçerlidir. Bavurucu: Beni yargılayabilirsiniz. Bakan: Söylemek istediiniz bir ey var mı? Bavurucu: Ben tanıa soru sorarken yargıçlardan birinin ötekine küçük kâıt parçaları yolladıını kendi gözlerimle gördüm. Bunun savunmaya karı çok hayırhah bir tavır olmadıı açık. Cinayetle suçlanmakta olan bir adamı savunacak enerjiyi nasıl bulabilirim? Yargıç (Bay Photiou): Bay Kyprianou nun sözünü ettii belge hâlâ kardeimiz Yargıç Bay Economou nun elindedir. Bay Kyprianou istiyorsa belgeyi görebilir.

Yargıç (Bayan Michaelidou): Bay Kyprianou nun davada ne tür bir tavır takındıı konusunda mahkeme heyetinin üyeleri arasında yazılı görü alıverii yapılmı olması Bay Kyprianou ya herhangi bir hak kazandırmaz. Bay Kyprianou nun davranıını bütünüyle kabul edilemez olarak deerlendiriyorum. Yargıç (Fotiou): Konuyu görümek için durumaya ara vereceiz. Ana davanın sanıı ara esnasında göz altında bulundurulmalıdır. Bakan: Durumaya verilen arada konuyu incelemi bulunuyoruz. Bay Kyprianou nun sözlerinin içerii ve tarzının ve sesinin tonunun, 14/60 sayılı Adalet Mahkemeleri Yasası 44/1a maddesinde öngörülen, söz ve davranı yoluyla mahkemeye hakaret hükmüne uyduu kanaatimiz devam etmektedir. Bay Kyprianou ya, mahkeme kendisi hakkında hüküm vermeden önce ekleyecei bir ey olup olmadıını sormu bulunuyoruz. Eer ekleyecei bir ey varsa kendisini dinleyelim; aksi takdirde mahkeme karara geçmelidir. Bavurucu: Sayın Bakan, oturuma verilen arada, ilediim suçun ne olabileceini düündüm. Olaylar çok gergin bir ortamda cereyan etti. Çok ciddi bir davada savunma avukatlıı yapmaktayım; çapraz sorgulamamın kesildiini düündüm ve bildiiniz sözleri sarf ettim. Kırk yıldır avukatlık yapıyorum, sicilimde en ufak bir leke yok, böyle bir durumla ilk kez karılaıyorum. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. Bakan: On dakika ara veriyoruz. Aradan sonra hükmü açıklayacaız. 13. Kısa bir aradan sonra, Aır Ceza Mahkemesi bavurucuyu çounluk oyuyla be gün hapis cezasına çarptırmıtır. Mahkeme bavurucu ile kendi üyeleri arasında geçen yukarıdaki konumalara atıf yapıyor ve kararında öyle diyordu:...bay Kyprianou nun yarattıı ortamı kelimelerle ifade etmek kolay deildir. Çünkü, sözlerinin kabul edilemez içeriinin ötesinde, sesindeki gerilim, kendini ifade edi tarzı ve heyete yönelik el kol hareketleri, herhangi bir uygar ortamda, özellikle de bir mahkemede kabul edilemeyecek bir görüntü yaratmakla kalmamı, anlaıldıı kadarıyla mahkeme heyetinde bir ürküntü ve terör duygusunu yaratma hedefini gütmütür. Bay Kyprianou nun mahkeme heyetine baırdıını ve el kol hareketleri yaptıını söylerken hiçbir eyi abartmıyoruz. Kendisine sözlerinin ve davranıının mahkemeye hakaret anlamına geldii hatırlatılarak konuması için bir olanak verildi. Heyet Bay Kyprianou nun gerginliinin makul bir tarzda sakinleeceini ve kendisinin özür dileyeceini beklerken Bay Kyprianou yukarıda anılan aynı ses tonu ve gerginlikle, beni yargılayabilirsiniz diye yeniden baırdı. Daha sonra, uzun bir aranın ardından, Bay Kyprianou ya mahkemeye bir açıklama yapması için ikinci bir ans verildi. Umudumuz özür dilemesi ve davranıının yol açtıı hasarı hafifletmesi idi. Maalesef, bu aamada bile Bay Kyprianou yaratmı olduu kabul edilemez durum konusunda pimanlık duyduuna ya da en azından durumu kavramı olduuna dair en ufak bir iaret sergilemedi. Tam tersine, oturuma verilen ara boyunca suçunun ne olduu konusunda düünüp durduunu belirtti; davranıını bütünüyle çok gergin olan ortam a atfetti. Oysa bu ortamın yaratılmasındaki sorumluluk sadece kendisine aitti. Bu yüzden, bunu bir mazeret olarak kullanması mümkün deildir. Bay Kyprianou mahkeme heyetinin üyeleri arasında yapılan görü alıveriini de ravasakia, yani ak mektupları olarak nitelemekten de kaçınmamıtır (bkz. Modern Yunanca Sözlük Spoudi ravasaki (Slavca ravas tan), ak mektubu, yazılı ak mesajı ). Ayrıca, hakkı ve görevi icabı davanın seyrini yönlendirmeye çalıan mahkeme bakanını kendisini kısıtlamakla ve gizli adalet uygulamakla suçlamıtır.

Bırakalım bir avukatı, herhangi bir insanın mahkemeye bu kadar açık ve kabul edilemez biçimde hakaret ettii baka bir durumu hayal etmek bile bizim için olanaksızdır. Bay Kyprianou nun aır biçimde hakaretine urayan yargıçların kiilikleri, kaygılarımız arasında en az önemli olan noktadır. Bizi gerçekten kaygılandıran adaletin otoritesi ve saygınlııdır. Mahkeme derhal köklü bir tepki vermeyecek olursa adalete vurulacak darbenin bir felâket olacaı inancındayız. Mahkemelerde ifadesini bulan hukuk ve uygarlık düzeninin yetersiz bir tepki göstermesi, adaletin otoritesinin aaılanmasının kabulü ile sonuçlanacaktır. Önleyici bir nitelik taıyan bir cezaya hükmetmenin, bu koullar altında tek yeterli yanıt olduu sonucuna ulamı olmaktan büyük üzüntü duyuyoruz. Böyle bir ceza ancak hapis cezası olabilir. Söz konusu ahıs uzun yıllar boyunca avukatlık yapmı olduundan, bu kararın yankılar yaratacaının bilincindeyiz. Ama durumu buraya kadar getiren, davranıları dolayısıyla Bay Kyprianou nun kendisi olmutur. Yukarıda söylenenlerin ııında 5 günlük bir hapis cezasına hükmetmi bulunuyoruz. 14. Mahkeme bakanı ayrıca CYP 75 (128.45 Euro) tutarında bir para cezasına da hükmetmitir. 15. Bavurucu hapis cezasını yatmıtır. 16. 15 ubat 2001 tarihinde davacı Yüksek Mahkeme ye temyiz dilekçesi vermitir. Bavuru 2 Nisan 2001 tarihinde reddedilmitir. Temyiz gerekçeleri arasında 8. nokta olarak bavurucu avukatın müvekkilinin savunmasını kendi uygun gördüü tarzda yürütmek için yeterli özgürlüe sahip olabilmesi açısından, mahkemeye hakareti cezalandırmanın ofansif bir savunma tarzını baskı altına almak amacıyla kullanılmaması gerektiini öne sürmütür. 17. Yüksek Mahkeme Kıbrıs hukukunun mahkemeye hakaret ile ilgili hükümlerinin ngiliz hukukunun ilkelerini yansıttıını belirtmitir. Yüksek Mahkeme, bir ahsın mahkeme kararına veya emrine uymaması halinde veya mahkemeye hakareti cezalandırmak amacıyla 12 aya kadar hapisle cezalandırılabileceine ilikin mahkemelere yetki veren bir yasanın kabulünü olanaklı kılan Anayasa 162. maddeye atıf yapmıtır. Yüksek Mahkemeye göre, Adalet Mahkemeleri Yasası nın 44/2 maddesi 162. madde temelinde hukukidir. Nihayet, Yüksek Mahkeme bavurucunun kendisinin, aaılayıcı bir tavır takınması dolayısıyla kendi konumunu zayıflatarak gergin bir ortamın domasına yol açmı olduuna hükmetmitir. 18. Yüksek Mahkeme, baka eylerin yanı sıra, u belirlemeyi yapmıtır: Anayasa koyucunun Anayasanın 30. ve 162. maddesinde cisimleen birbirini izleyen amaçlarının bir arada var olması rastlantı ürünü deildir. Mahkemeye hakaretin cezalandırılması konusundaki yetki yargı kurumlarının korunmasına yöneliktir. Bu adil yargılamanın güvence altına alınması için zaruridir...yargıcın, varlıkları adil yargılamayı salayabilmek için gerekli olan adli yargılamayı ve mahkemenin otoritesini savunmanın dıında bir rolü yoktur. Adaletin hizmetkârı olan avukat davanın bir tarafı deildir. Savunma hakkını kötüye kullanmakla, mahkemeye hakaret etmekle, avukat, herhangi bir üçüncü taraftan farklı olmayan biçimde, adaletin tecellisinin aleyhine, usule müdahale etmi ve davanın seyrini kesmi olmaktadır. Mahkemeye hakaretin gereken noktada cezalandırılması, adil yargılamanın engellenmeden gerçekletirilmesi amacıyla uygulanan bir yargı görevidir. 19. Yüksek mahkeme u sonuca ulamıtır:

Bizim ulatıımız hüküm, Bay Kyprianou nun, sözleri ve davranıı ile mahkemeye hakaret etmi ve Yasa nın 44/2 maddesine aykırı olarak mahkemeye hakaret suçunu ilemi olduudur. 20. Bavurucuya verilen ceza ile ilgili olarak ise, Yüksek Mahkeme, baka eylerin yanı sıra unu belirtmitir: Mahkemeye hakareti ele almak ve hakaretten sorumlu ahsa uygun görülecek muamele ve cezayı kararlatırmak Aır Ceza Mahkemesinin yetki alanı içindedir. Verilen cezaya karımamızı haklı gösterecek herhangi bir gerekçe ileri sürülmemitir. II. KONUYLA LGL Ç HUKUK VE ÖTEK MEVZUAT 1. Adalet Mahkemeleri Yasası (1960) 44/1 maddede öyle denmektedir:: Adli yargılamanın yapılmakta olduu bir yerde veya bu yerin içinde bulunduu mekânda, bu yargılama hakkında veya yargılamaya nezaret eden herhangi bir ahıs hakkında, konuma veya davranıı ile hakaret ifade eden...herkes...bir kabahat ilemi olur ve altı ay hapis cezasına veya yüz Kıbrıs Lirasını amayacak bir para cezasına veya her ikisine birden çarptırılır. 44/2 maddedeki hüküm öyledir: 1. fıkranın a, b, c, veya I bentlerine göre bir suç mahkemenin önünde alenen ilendiinde, mahkeme suçu ileyenin göz altına alınmasına karar verebilir ve mahkemenin o günkü çalımalarına son vermesinden önce herhangi bir noktada suçu tespit ederek suçu ileyen hakkında 75 Kıbrıs Lirası para cezasına veya hapis cezasına veya her ikisine birden hükmedebilir. 2. Anayasa Anayasanın 162. maddesinde öyle denmektedir: Yüksek Mahkeme, kendisine veya, 160. madde uyarınca bir belde yasası ile kurulmu bulunan mahkemeler de dahil, herhangi bir baka Cumhuriyet mahkemesine yapılan herhangi bir hakareti cezalandırma ve sözü edilen mahkemelerin bir kararına ya da emrine uymayan bir ahsın, söz konusu ahıs bu karar veya emre uyana kadar hapsedilmesine karar verme yetkisine sahiptir. Bu hapis cezası her durumda on iki aydan uzun olamaz. 90. madde hükümlerine ramen, bir yasada veya belde yasasında, hangisi geçerli ise, mahkemeye hakaretin cezalandırılması öngörülebilir. 3. Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde içtihat hukuku ve uygulama 21. Kıbrıs ın mahkemeye hakarete ilikin mevzuatına ve uygulamasına hukuk sistemini temel olarak aldıı Birleik Krallık ta, Lord Ba Yargıç Mayıs 2001 de bir Uygulama Notu yayınlamıtır ([2001] 3 A11 ER 94). Buna göre, a) bir mahkemeye hakaret suçu ikrar edilirse ve suçu ileyenin davranıı yargıçları hedeflemise, aynı mahkeme heyetinin konuyu ele alması uygun olmayacaktır, ve b) üzerinde uzlamazlık olan bir mahkemeye hakaret fiili söz konusu olduunda, yargılama mümkün olduu kadar erken yapılmalı ve ilendii iddia edilen hakaret suçunun huzurunda gerçeklemi olduu yargıçlardan farklı bir mahkeme

heyeti tarafından yürütülmelidir. Eer konu hakkında yapılacak yargılamanın iddia edilen suçun ilendii gün yapılması mümkünse, sanıın Avrupa nsan Haklarını ve Temel Hürriyetleri Koruma Sözlemesi nin 6. maddesinden kaynaklanan haklarını hesaba katan bir düzenleme gerçekletirilmelidir. 22. Amerika Birleik Devletleri nde, Yüksek Mahkeme, duruma esnasında gerginlikle söylenen sözlerden kaynaklanan mahkemeye hakaret vakalarında baka bir yargıç tarafından kamuya açık bir yargılamanın yapılması gerektiini içtihat hukuku yoluyla saptamıtır Mayberry/Pennsylvania (400 U.S. 455, 91 S. Ct. 499, 27 L. Ed. 2nd 532 [1971]). Bloom/Illinois Eyaleti davasında (391 U.S. 194, 88 S. Ct. 1477), aynı mahkeme, mahkemeye hakaret edenlerin, ciddi hakaret vakalarında jüri tarafından yargılanma hakkına sahip olduuna hükmetmitir. Mahkeme, baka eylerin yanı sıra unu belirtmitir: Mahkemeye hakaret fiili, mahkemeye veya yargıca dorudan hakaret nitelii taımadıı durumlarda dahi, birçok vakada yargının otoritesinin yadsınması ya da yargı sürecine veya mahkeme yetkililerinin görevlerine bir müdahale anlamına gelir...jüri tarafından yargılanma hakkı baka ceza davalarında çok temel bir husus ise, ki biz bunun böyle olduu inancındayız, o zaman bu, cezai nitelikteki mahkemeye hakaret davalarına da uygulanmalıdır...yargıçların ve mahkemelerin daha fazla saygı görmesine ilikin ihtiyacın, bireyin, yıllar boyunca dikkatli biçimde gelitirilmi olan ve adalet sistemimizin temelini oluturduu kabul edilen usul güvencelerinin hepsinden yararlanmaksızın aır biçimde cezalandırılmama konusundaki çıkarından üstün tutulabileceini öne sürmek mümkün deildir. Yargı sistemimize hakiki bir onur kazandırabilecek tek ey olan gerçek saygı, sınırsız bir otoriteden duyulan korku temelinde deil, hukukun yüzyıllar boyunca gelitirilmi olan bu kurumlamı usuller temelinde kararlı biçimde uygulanması sonucunda yaratılabilecektir. 4. Sözlük 23. Yunancadaki...(ravasakia) kelimesi...(ravasaki) kelimesinin çouludur. Bunun anlamları öyledir: (1) G. Babinioti, Modern Yunanca Sözlüü, s. 1542 [...] (i) içerii akla ilgili olan kısa ve gizli mektup ya da mesaj (...); (ii) içerii tatsız olan ve birine gönderilen yazılı herhangi bir ey (belge, mektup vb.) Eanlamlılar: mektup, mesaj [...]. (2) Bousnaki Kardeler, Büyük Popüler Sözlük, 2002, s. 2983 [...]: (i) mesaj (...); (ii) ak mektubu (...). (3) Günlük Modern Yunanca Sözlüü, s. 1741 (Aristo Üniversitesi, Selanik: Modern Yunanca Aratırmaları Enstitüsü); [...]: (i) ak mektubu, (gizli olarak yollanan) mesaj [...];

(ii) normal olarak alıcı açısından içerii tatsız olan (uyarı, tehdit vb.) kısa yazılı mesaj [...]. HUKUK AÇISINDAN I. SÖZLEMENN 6/1 MADDESNN HLÂL DDASI 24. Bavurucu baımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanmamı olduunu öne sürmekteydi. Yapıldıı iddia edilen hakaretin yöneldii mahkeme ile kendisini suçlu bularak cezaya çarptıran mahkeme aynıydı. Bu açıdan Aır Ceza Mahkemesinin suçu kovuturduunu ve yargılamayı yaptıını, bu yargılamada tek tanıın da mahkeme olduunu ve sonunda cezaya hükmettiini belirtiyordu. Bu yüzden bavurucu 6. maddenin 1. fıkrasının ihlâl edilmi olduunu iddia ediyordu. Bu maddenin konuyla ilgili bölümü öyle der: Herkes...cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda...baımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının...görülmesini isteme hakkına sahiptir. A. Tarafların sunuları 1. Hükümet 25. Hükümet bavurucunun iddialarının yargıçların bu konuyla davacı sıfatıyla ilgili oldukları, dolayısıyla yapılan yargılamada kiisel bir çıkarları olduu varsayımına dayandıını ileri sürmütür. Hükümete göre bu yaklaım örf ve adet hukuku sistemlerinde mahkemeye hakaret dolayısıyla yargılamanın doası ve ilevleri konusunda temel bir yanlı anlamadan kaynaklanmaktadır. Bu tür yargılamalar bir tarafın ya da davacının açtıı davalar deildir. Bunlar, mahkemelerin pürüzsüz tarzda ilemesinin salanması ve yargı organının otoritesinin korunması amacıyla yapılan sui generis (kendine özgü) bir yargılama türü oluturur. Bir ahsın bir dieriyle karı karıya gelmesine, yani hasımlar arasındaki uyumazlıkların çözülmesine yönelik davalar deildir; yargı sisteminin saygınlıı ile ilgilidir. Tek tek hiçbir yargıcın bu davalarda bir çıkarı yoktur. Örf ve adet hukuku mahkemelerine kendilerine karı yapılmı uygunsuz davranıları cezalandırma konusunda uzun bir süredir tanınmı olan bu yetki adil yargılamanın gerekli ve vazgeçilmez bir kouldur. Söz konusu davada Aır Ceza Mahkemesinin cinayet ile suçlanan ahısların adil biçimde yargılanmasını salama görevi, kendisine yönelen her tür hakareti anında yargılama konusunda bir yetkiye sahip olmasını gerekli kılmaktaydı. Bavurucu yargıçlara birer kii sıfatıyla hakaret etmemiti; yargı sisteminin kendisinin otoritesini zayıflatmaya çalımıtı. 26. Hükümet ayrıca herhangi bir kiinin mahkemeye üstünlük taslama ve davanın seyrini belirlemeye yönelik giriimini cezalandırma konusundaki yargı yetkisinin, etkili olabilmesi için derhal uygulanabilmesi gerektiini ileri sürmütür. Aksi takdirde, saygısızlıı yapan kii sonuç olarak amacına ulamı olacaktır. Üstelik, mahkemeye hakaret davası baka bir mahkeme heyeti tarafından görülmeye balansa, görmezlikten gelinemeyecek bazı arzu edilmez sonuçlar doabilecektir: heyet üyeleri kendi gözleri önünde cereyan eden olaylar konusunda tanıklık yapmak zorunda kalacaklardır. Görevlerini ifa ederken gözlemledikleri

olaylara ilikin güvenilirliklerinin baka yargıçlar tarafından denetlenmesi gerekecektir. Bu ise yargının saygınlıına gereksiz yere gölge düürecektir. 27. Hükümet göre, bavurucunun tarafsızlık kuralının ihlâl edildiine dair iddiası ancak Aır Ceza Mahkemesinin kendisini yargıçların ahısları adına yargıladıı (yanlı) varsayımı altında geçerlidir. Balam deerlendirildiinde ve ortada bir ikâyetçi olmadıı göz önüne alındıında, nesnel bir tarafgirlik bulgusu açısından hiçbir temel yoktur. Ayrıca, bavurucunun, olayları ve konunun hukuki yönünü ele alma bakımından tam yetkiye sahip bir yargı organı olan Yüksek Mahkeme ye temyiz yoluyla bavurabilmesi, tarafsızlık koulunun olanaklı her tür ihlâlini telafi edecek bir durumdur. 6. maddenin koulları, Aır Ceza Mahkemesi tarafından olmasa dahi, yüksek mahkeme tarafından yerine getirilmi olmaktadır. Hükümet Aır Ceza Mahkemesi nin kendisinin, yargıçlarının bavurucu ile bir uyumazlıın tarafı olmadıını ve bavurucunun yargılanmasının hakarete urayan üç yargıcın kiisel haklarını korumak amacını gütmediini, hukukun üstünlüüne dayalı bir demokratik toplumda bir bütün olarak mahkeme sistemini savunmayı hedeflediini vurgulamıtır. Aır Ceza Mahkemesinin yaanan olaylar karısında derhal harekete geçme kararı hem gerekli, hem de haklıdır. 28. Hükümet mahkemenin, tersi kanıtlanana kadar, tarafsız olduunun varsayılması gerektiini iddia etmitir. Aır Ceza Mahkemesinin bavurucuya karı önyargılı davranmı olduuna ilikin ortada hiçbir kanıt yoktur. Temyiz sonucunda Yüksek Mahkeme be günlük hapis cezasını onaylamıtır. Öyleyse, bu cezanın Aır Ceza Mahkemesinin tarafgir bir tutum içinde olduunu gösterdiini ileri sürmenin olanaı yoktur. Mahkemenin yargılamanın düzgün geçmesinin salanması ve yargı sisteminin saygınlıının korunması amacıyla yetkilendirilmesi, yargılanmakta olanların adil bir yargılamadan yararlanmasını salaması açısından gereklidir. Mahkemenin otoritesinin korunması için gerekli olan önlemlerin alınması konusundaki yetki Sözlemenin 6. maddesinde öngörülen koullara örtülü biçimde belirli bir sınırlama getirecektir. 2. Bavurucu 29. Bavurucu örnek mesleki öhrete sahip deneyimli bir avukatın, (mahkemenin kendi hükmüne göre) hafif bir ihlâl oluturan bir fiil için be günlük hapis cezasına çarptırılmasının kendi baına tarafgirliin varlıını gösterdiini belirtmitir. Ona göre, mahkemeye hakarete ilikin hukuki ilemlerde, yargıç meseleyi bir baka yargıca veya Basavcıya devretmelidir. Bu, özellikle ilk mahkeme erkenden suçlulua ilikin bir görü belirtmise daha da gereklidir. Eldeki davada heyetin tavrı hem öznel test temelinde (kullandıkları kelimeler ve bavurucuya verilen ceza dolayısıyla), hem de nesnel test temelinde (kendi davalarını güden yargıçlar olmaları dolayısıyla) tarafgirlii ima etmektedir. Söz konusu heyetin üyeleri hem davacı dır, hem de mahkemeye hakaret olduu iddia edilen davranıın tanıkları. Bavurucu, aaıdaki noktalar göz önüne alındıında konunun baımsız bir mahkeme tarafından sonuçlandırılmasının özellikle önem taıdıı kanısındadır: (a) bavurucunun anlamı balama göre deiebilen ravasakia kelimesini hangi amaçla kullandıı konusunda ortada bir anlamazlık mevcuttur; (b) bavurucunun daha balangıçta mahkeme bakanının davranıı konusunda müteki olmakta haklı olup olmadıı konusunda bir anlamazlık mevcuttur; (c) bavurucunun davranı tarzının karısındakini sindirmeye yönelik olup olmadıı veya böyle algılanıp algılanmadıı konusunda bir anlamazlık mevcuttur; ve (d) mahkeme bir avukata mahkemedeki davranıı dolayısıyla hapis cezası vermeyi düünmektedir.

30. Bavurucu, eldeki davada Yüksek Mahkemenin konuyu incelemi olmasının tarafgirlik iddiasını ortadan kaldırmamı olduunu ileri sürmektedir. Mahkeme davayı yeniden görmemitir. Hukuki konuların incelenmesi ile yetinmitir. Üstelik, bavurucuya verilen açıkça ölçüsüz hükmü onaylamıtır. Konu, yargılamanın biraz ertelenmesi ve/veya kovuturma açılıp açılmayacaına veya meselenin, yargılama amacıyla bir baka heyete yollayıp yollamayacaına karar vermesi amacıyla Basavcılıa iletilmesi yoluyla çözülebilirdi. Yasaya göre Basavcı Disiplin Komitesi nin Bakanı olduuna göre, mahkeme konuyu disiplin tedbiri alınması için de Basavcıya iletebilirdi. Kıbrıs ta normal uygulama bu olmutur. Benzer biçimde, duruma esnasında yargıç ceza hukuku alanına giren bir suç ilendiine kanaat getirirse normal uygulama meselenin Basavcıya iletilmesidir. B. AHM in deerlendirmesi 1.6. maddenin uygulanabilirlii 31. AHM, Hükümetin bavurucunun Sözlemenin 6. maddesinin bu davaya uygulanabilecei ve, daha spesifik olarak, mahkemeye hakaret dolayısıyla verilen hükmün ceza hukuku alanına giren bir suç ilenmi olduu için verilen bir hüküm olduu konularındaki iddialarına karı çıkmadıını dikkate almıtır. Her halükârda, AHM, bu davada mahkemeye hakaret suçunun cezai alandan kaynaklanan bir suç olduunun tartıılmaz olduu kanaatindedir. AHM içtihat hukukunun (Engel ve dierleri/hollanda, 8 Haziran 1976 tarihli karar, Seri A No. 22, paragraf 82-83; Öztürk/Almanya, 21 ubat 1984 tarihli karar, Seri A No. 73, paragraf 48-50) yerletirmi olduu kriterler, yani a)suçun iç hukuka göre nasıl sınıflandırıldıı, b) suçun doası ve c) söz konusu ahsa verilebilecek cezanın aırlıı göz önüne alındıında, söz konusu suçun bu nitelii taıdıı tartıma götürmez. Bu suç iç hukukta cezai nitelik taımaktadır; bavurucunun avukatlık konumu ile sınırlı deildir; verilebilecek azami ceza bir ay hapis cezasıdır ve sonuçta verilen ceza 5 günlük hapis cezasıdır (Ezeh ve Connors/Birleik Krallık [GC], No. 39665/98 ve 40086/98, paragraf 82-86, ECHR 2003-X). Dolayısıyla, Sözlemenin 6. maddesinin cezai alandan kaynaklanan herhangi bir suçlamaya ve bu tür bir suç isnad edilmi herkesin savunma haklarına ilikin koulları eldeki vakada bütünüyle geçerlidir. 2. 6. maddeye uyulup uyulmadıı 32. AHM, demokratik bir toplumda, mahkemelerin halka ve, her eyden önemlisi, ceza davalarında sanıa güven telkin etmelerinin temel bir önem taıdıını yeniden vurgular. Bu amaçla mahkemelerin tarafsız olması gerektiini hep vurgulamıtır. Tarafsızlık normal olarak önyargı veya tarafgirliin yokluu anlamına gelir; tarafsızlıın var olup olmadıı özellikle Sözlemenin 6. maddesi çerçevesinde, çeitli biçimlerde test edilebilir. AHM in içtihat hukukunda iyice yerlemi bir anlayıa göre, tarafsızlık koulunun iki boyutu vardır. Birincisi, mahkeme öznel olarak kiisel önyargı veya tarafgirlikten arınmı olmalıdır. Aksine kanıt olmadıkça, kiisel tarafsızlıın mevcut olduu varsayılmalıdır. kincisi, mahkeme aynı zamanda nesnel açıdan da tarafsız olmalıdır; yani, her tür meru kukuyu ortadan kaldıracak yeterli güvenceyi sunabilmelidir (bkz. Sander/Birleik Krallık, No. 34129/96, paragraf 22, ECHR 2000-V ve Piersack/Belçika, 1 Ekim 1982 tarihli karar, Seri A, No. 53, paragraf 30). 33. Eldeki davada bavurucu Aır Ceza Mahkemesinde hem nesnel, hem de gerçekte yaanan biçimiyle, yani öznel tarafgirliin kanıtlarının olduunu iddia etmektedir.

(a) Nesnel test 34. AHM, bu davanın belirleyici niteliinin, bavurucuyu mahkûm eden mahkemenin yargıçlarının, hakarete maruz kaldıı iddia edilen yargıçlarla aynı olması olduu kanaatindedir. Bu, kendi baına, mahkemenin tarafsızlıı konusunda, nesnel olarak haklı görülebilecek meru kukular uyandırmak için yeterli bir nedendir nemo judex in causa sua (hiçbir yargıç kendi davasına bakamaz). 35. Hükümetin bavurucuyu mahkûm eden yargıçların yargılamada davacı olarak görülemeyeceklerini, söz konusu suça ilikin herhangi bir kiisel çıkarlarının olmadıını, bütün yaptıklarının mahkemenin otoritesini ve prestijini korumak olduunu söylemesi, AHM e göre teorik bir yaklaımdır. Gerçek udur ki mahkemeler kiiler dıında kurumlar deildir; kendilerini oluturan yargıçlar aracılııyla i görürler. Belirli bir hareketi veya davranı biçimini mahkemeye hakaret olarak yorumlayan yargıçlardır. Bunun gerçekten böyle olup olmadıı, o spesifik yargıçların kiisel anlayıı, duyguları, onur duygusu ve davranı standartları temel alınarak deerlendirilmek zorundadır. Adalet, ancak yargıçlar öyle olduunu hissettiinde rencide edilmi olur. Mahkemeye hakaret yapılmı olup olmadıına karar verme sürecinde onların kiisel duyguları da bir rol oynar. Bu sürece onların olayları algılayı ve deerlendiri tarzları ve hükümleri de karıır. Bu nedenle, kendi mahkemelerine hakaret gösterilip gösterilmediine ilikin meseleleri tespit açısından tarafsızlık koullarını yerine getirme bakımından yeterince uzak bir mesafede duruyor oldukları düünülemez. AHM bu konuda Amerika Birleik Devletleri Yüksek Mahkemesi nin Offutt/ABD (348 U.S. 11. 75 S.Ct. 11) davasında öne sürdüü görüü benimsemektedir: Ama yargıçlar da insandır ve insani biçimde kendilerine yapılan bir haksızlıı hukukun engellenmesiyle ister istemez özdeletirebilirler. Dolayısıyla, Yüksek Mahkeme bölge hakimlerinin, kolayca ortaya çıkabilecek bu türden kafa karııklıına mahal vermemek için, mahkemeye hakaret iddiasının yargıcın avukata karı kiisel duygularıyla iç içe geçtii durumlarda, savunmanın yanlı davranıı konusunda yapılacak yargılamaya kendilerinin katılmamasını önemli bulmutur. 36. Bu balamda, AHM Aır Ceza Mahkemesinin yargıçlarının aldıkları kararda, her ne kadar daha sonra bunun kaygıları arasında en az önemli olan nokta olduunu söyleseler de, kendileri için esas olanın adaletin otoritesi ve saygınlıını korumak olduunu vurgulasalar da, kendi kiilikleri nin aır biçimde hakarete uradıını teslim ettiklerini dikkate almaktadır. 37. AHM e göre, bir mahkeme, mahkeme salonunda herhangi birinin, yasaya göre mahkemeye hakaret suçunu oluturabilecek uygunsuz bir davranıı ile karılatıı takdirde, Sözlemenin 6/1 maddesinde öngörülen tarafsızlık koulunu yerine getirmek bakımından doru hareket tarzı, meseleyi, soruturması ve gerektii takdirde kovuturma açması için yetkili iddia makamına iletmek ve yargılamanın sorunla karılamı olan heyetten baka bir heyet tarafından yapılmasını salamaktır. Nitekim, Kıbrıs dıındaki Sözlemeye Âkit Yüksek Tarafların, bir ceza davasına konu olacak mahkemeye hakaret suçunu oluturan davranılara ilikin uygulaması da budur.ceza hukukundan kaynaklanan herhangi bir suçlamaya konu olarak görülemeyecek davranılarla ilgili olarak disiplin yaptırımı niteliindeki para cezaları söz konusu olduunda durum farklıdır (Ravnsborg/sveç, 23 Mart 1994 tarihli karar, Seri A No. 283-B). (b) Öznel test

38. Bavurucunun Aır Ceza Mahkemesi yargıçlarının öznel tarafgirliine ilikin iddiasına gelince, AHM bir mahkemenin kiisel önyargı ya da tarafgirlikten arınmı olduunu varsayma ilkesinin kendi içtihat hukukunda çok uzun bir süredir yerlemi olduuna dikkat çeker (bkz. örnein Le Compte, Van Leuven ve De Meyere/Belçika, 23 Haziran 1981 tarihli karar, Seri A No. 43, s. 25, paragraf 58). Her bir yargıcın kiisel tarafsızlıı, aksi kanıtlanana kadar varsayılmalıdır (ibid.). 39. AHM, söz konusu durumanın tutanaklarından ve Aır Ceza Mahkemesinin nihai kararından görüldüü kadarıyla, maddi olayların, yargıçların bavurucu ile giritikleri tartıma esnasında belirli bir kiisel tarafgirlik gelitirmi olduunu gösterdiini kabul etmektedir. Bunu tetikleyen, bir ölçüde mahkemenin ravasakia sözcüünü mesajlar yerine ak mektupları olarak yorumlaması olmutur. Bu yorum, kelimenin iki farklı anlamı olmasına (bkz. yukarıda paragraf 23), içinde kullanıldıı balama ve bavurucunun tanıa soru sorarken yargıçlardan birinin ötekine küçük kâıt parçaları yolladıını kendi gözleri[y]le gördü ünü söylemesine ramen benimsenmitir. 40. Bu bakımdan, AHM, Aır Ceza Mahkemesi yargıçlarının kararlarında bavurucunun mahkeme heyetinin üyeleri arasında yapılan görü alıveriini de ravasakia, yani ak mektupları olarak nitelemekten de kaçınmamı olduunu ve her ne kadar daha sonra bunun kaygıları arasında en az önemli olan nokta olduunu söyleseler de, kendi kiilikleri nin bavurucu tarafından aır biçimde hakarete uradıını teslim ettiklerini dikkate almaktadır. 41. Tarafsızlıın yokluu, yargıçların bavurucunun davranı tarzına gösterdikleri aırı tepkide de ortaya çıkmaktadır: ihtar, bavurucunun mesleki örgütüne ihbar edilmesi, sözlerini geri almadıı takdirde mahkeme tarafından dinlenmemesi, mahkeme salonundan çıkartılması gibi daha az zecri alternatifleri göz önüne almaksızın bavurucuyu ceza hukuku kurallarınca mahkemeye hakaret suçundan derhal yargılamaktaki telaları ortadadır. Bu bakımdan önemli bir ek faktör de verilen aır cezadır (yani derhal hapsetme). Yargıçlar bu cezayı verirken unları belirtmilerdir: i)...herhangi bir insanın mahkemeye bu kadar açık ve kabul edilemez biçimde hakaret ettii baka bir durumu hayal etmek bile bizim için olanaksızdır. ii) Mahkeme derhal köklü bir tepki vermeyecek olursa adalete vurulacak darbenin bir felâket olacaı inancındayız(***************). 42. AHM aaıda masumiyet karinesinin ihlâline ve bavurucu hakkındaki suçlamanın doası ve nedeni konusunda yetersiz bilgiye ilikin ikâyetler üzerine yaptıı gözlemlerin ve ulatıı sonuçların da bu konuyla ilgili olduu kanısındadır (paragraf 52-58 ve 65-68). (c) Konunun Yüksek Mahkeme tarafından incelenmesi 43. AHM Aır Ceza Mahkemesinin kararının daha sonra Yüksek Mahkeme tarafından bir denetime tâbi tutulduunu göz önünde bulundurmutur. AHM in içtihat hukukuna göre, Sözlemenin balangıçtaki ihlâlinin belirli koullar altında bir üst mahkeme tarafından telafi edilmesi mümkündür (bkz. De Cubber/Belçika, 26 Ekim 1984 tarihli karar, Seri A No. 86, s. 19, paragraf 33). 44. Ne var ki, eldeki davada, AHM Yüksek Mahkemenin bidayet mahkemesinin yaklaımını paylatıını, yani bu mahkemenin kendisine karı ilenmi bir mahkemeye hakaret suçuna ilikin davaya bakabileceini kabul ettiini ve bavurucunun imdi AHM in önüne gelmi

olan bavurusunu reddettiini belirlemektedir. Dava Yüksek Mahkeme de yeniden görüülmemitir. Bir istinaf mahkemesi olarak Yüksek Mahkeme davayı de novo (yeniden) ele almak için tam yetkili durumda deildir; birinci derece mahkemesinin kararını yalnızca olası hukuki veya açık maddi hatalar açısından inceleyebilmektedir. Bavurucu hakkında Aır Ceza Mahkemesi ne hakaret gerekçesiyle yapılan cezai suçlamayı ab initio (batan), baımsız bir hükme ulamak üzere ele almamıtır. Ayrıca, Yüksek Mahkeme, Aır Ceza Mahkemesinin bavurucuya ceza verme konusunda bir takdir marjına sahip olduunu kabul ederek kendisinin onun kararına müdahale edemeyeceine de hükmetmitir. Aslında, Yüksek Mahkeme, Mahkemenin bileiminin tarafsızlıı güvence altına almak bakımından uygun olmadıı gerekçesiyle sorgulanan kararı bozma yetkisine sahip olduu halde, bunu yapmamayı seçmitir. 45. AHM aynı zamanda temyizin Aır Ceza Mahkemesinin kararı üzerinde bir durdurma etkisi yaratmayacaına da dikkat etmitir. Bu balamda, ceza usulüne ilikin iç hukuk uyarınca bavurucunun mahkûmiyetinin ve hapis cezasının Aır Ceza Mahkemesinin kararını açıklaması ile aynı gün, yani 14 ubat 2001 de yürürlüe girdiini gözlemlemitir. Bavurucu temyiz dilekçesini ertesi gün, yani 15 ubat 2001 de, be günlük hapis cezasını çekerken vermitir. Temyiz kararı ise, cezanın infazından çok sonra, 2 Nisan 2001 de verilmitir. 46. Bu koullarda, AHM Hükümetin Aır Ceza Mahkemesinin kararında var olabilecek herhangi bir hatanın temyiz sonucunda Yüksek mahkeme tarafından düzeltildii yolundaki iddiası konusunda ikna olmamıtır. 47. Sonuç olarak, hem nesnel, hem de öznel testler temelinde, AHM tarafsızlık ilkesinin çinenmi olduu kanaatine ulamıtır. Buna balı olarak, Sözlemenin 6/1 maddesi ihlâl edilmi olmaktadır. II. SÖZLEMENN 6/2 MADDESNN HLÂL DDASI 48. Bavurucu, kendisi Mahkeme Bakanı nın davranıına itiraz eder etmez suçlu olduunun varsayılmı olduu ikâyetinde bulunmutur. ddiasına göre, iin özü udur: mahkeme, nihai kararını vermeden önce, kendisinin sadece hafifletici nedenler sunması beklentisi içindedir. Sözlemenin 6/2 maddesinin ihlâli olduunu ileri sürmütür. Söz konusu fıkra öyledir: Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır. A. Tarafların sunuları 1. Hükümet 49. Hükümet tarafsızlık konusundaki argümanlarına referans yapmıtır. Ayrıca, bu davanın ne olup bittii konusunda olayın temelinde yatan olaylar üzerine hiçbir anlamazlıın olmadıını vurgulamıtır. Bu yüzden, suçu oluturan maddi olayların tanıklar aracılııyla kanıtlanmasının gerektii normal usulün, bu durumda gülünç olacaını belirtmitir. Nihayet, masumiyet karinesinin korunmamı olduuna dair herhangi bir gösterge de yoktur. Eldeki davada, yargıçlar masumiyet karinesini karar verme süreçlerinin içine otomatik biçimde katmılardır, ama karılarındaki olaylar bu karineyi ortadan kaldıracak niteliktedir. Bütün yargıçlar masumiyet karinesinin korunmasının gereklilii fikrini içselletirmitir; her davada açık açık ifade etmek zorunda olmaksızın bu karineyi uygularlar. Mahkemenin söylenen eylerin prima facie (ilk bakıta) mahkemeye hakaret suçu oluturduunu belirtmi olması ve bu konuda fikir

belirtmeye davet etmesi Sözlemenin 6/2 maddesinin ihlâli olarak görülemez. Eer bavurucu söyledikleri için iyi bir açıklama getirebilmi olsaydı, o zaman mahkemeye hakaret suçu ilemi olduuna karar verilmezdi. Mahkemenin aklını bu olasılıa kapatmı olduunu ileri sürmek bütünüyle gerçek dııdır. 2. Bavurucu 50. Bavurucu, kendisinin ve heyet üyelerinin, söz ve hareketlerinin mahkemeye hakaret anlamı taıyıp taımadıını deerlendirecek bir durumada baımsız bir dier mahkeme önüne çıkmasının, gerçekletirilmesi çok kolay ve her iki tarafa da adil bir çözüm olduunu öne sürmütür. Masumiyet karinesi mahkemenin, bütün taraflar söyleyeceklerini söylemeye fırsat bulana kadar bavurucunun suçlu olduuna ilikin herhangi bir karar almaktan kaçınmasını gerektirirdi. Mahkemenin kendisinin suçlu olduuna dair kararını derhal vermi olduu çok açıktır. Kendisine sadece cezasını hafifletme olanaı verilmitir. Bu, Aır Ceza Mahkemesinin kararının u bölümünden de açıkça görülmektedir.: Daha sonra, uzun bir aranın ardından, Bay Kyprianou ya mahkemeye bir açıklama yapması için ikinci bir ans verildi. Umudumuz özür dilemesi ve davranıının yol açtıı hasarı hafifletmesi idi. B. AHM in deerlendirmesi 51. Her ne kadar tarafsızlık ilkesinin ihlâl edilmi olduuna hükmedildii takdirde Sözlemenin 6. maddesine balı öteki ikâyetlerin görüülmesine gerek kalmadıı yolunda bir karar verme yetkisi mevcutsa da (Findlay/Birleik Krallık, 25 ubat 1997 tarihli karar, Reports of Judgments and Decisions 1997-I, paragraf 80), AHM eldeki davanın koulları icabı bavurucunun bu hükme balı öteki ikâyetlerinin de incelemeyi hak ettii görüündedir (mutatis mutandis (farklar baki kalmak kouluyla), Göç/Türkiye [GC], No. 36590797, paragraf 46, ECHR 2002-V). 52. AHM Sözlemenin 6/2 maddesinde korunan masumiyet karinesinin 6/1 maddede güvence altına alınan adil bir ceza yargılamasının unsurlarından biri olduunu yeniden vurgular. 53. Eldeki davada AHM söz konusu durumanın tutanakları temelinde, Aır Ceza Mahkemesinin bavurucu ile tartıması sırasında kendisinin mahkemeye hakaret fiilinden suçlu olduu anlamına gelen bir fikri oluturmu ve ifade etmi olduunu dikkate alır. Özel olarak, mahkemenin kendisine çekilme izni vermeyi reddetmesinden ve bavurucunun yargıçlar arasında ravasakia alıveriine ilikin sözlerinden sonra mahkeme bakanı unları belirtmitir: Bakan: Sayın Kyprianou nun sarf ettii bu sözler, özellikle de mahkeme heyetine hitap edi tarzı, bizce mahkemeye hakarettir. Sayın Kyprianou nun önünde iki seçenek vardır: ya söyledii eylerde ısrar edecek ve neden cezalandırılmaması gerektii konusundaki gerekçelerini açıklayacaktır; ya da söylediklerinde ısrarlı olmama konusunda bir karar verecektir. Bu fırsat kendisine istisnai olarak tanınmaktadır. Bu durunda Adalet Mahkemeleri Yasası bütünüyle geçerlidir. 54. Bu balamda, AHM bavurucuya böyle bir hüküm olasılıına karı bir yanıt vermek veya kendi açıklamalarını ve savunmasını ortaya koymak için pek az fırsat tanındıını gözlemlemektedir.

55. Ayrıca, bavurucunun ısrarının ve ikinci bir kısa aranın ardından, mahkeme görüünü u ekilde tekrarlamı olmaktadır: Sayın Kyprianou nun sözlerinin içerii ve tarzının ve sesinin tonunun, 14/60 sayılı Adalet Mahkemeleri Yasası 44/1a maddesinde öngörülen, söz ve davranı yoluyla mahkemeye hakaret hükmüne uyduu kanaatimiz devam etmektedir. 56. Ceza hükmünü veren Aır Ceza Mahkemesinin nihai kararı, mahkemenin bavurucu ile tartıması esnasında ulatıı, yukarıda belirtilen sonuçlar üzerinde temellenmitir. AHM, bavurucunun son tahlilde kendisine, özgürlüü bakımından aır sonuçlar douracak bir suçlama karısında savunma için eksiksiz bir fırsat verilmesi yerine sadece durumunu hafifletmek için söz verildii fikrine katılmaktadır. Bu koullar altında, AHM Aır Ceza Mahkemesinin masumiyet karinesi ilkesini ihlâl etmi olduuna hükmetmitir. 57. AHM Yüksek Mahkemenin rolü (bkz. yukarıda paragraf 43-46) ve temyiz sürecinde mahkemenin yargılamasındaki hataların telafi edilmemi olduu yolundaki hükümlerinin yeniden altını çizer. 58. Dolayısıyla, AHM Sözlemenin 6/2 maddesinin ihlâl edilmi olduuna hükmeder. III. SÖZLEMENN 6/3a MADDESNN HLÂL DDASI 59. Bavurucu, kendisine yönelik suçlama konusunda Mahkeme tarafından yeterince ayrıntılı bilgi verilmemi olduunu ileri sürmütür. Hükmü içeren kararında Aır Ceza Mahkemesi bavurucunun el kol hareketlerinin mahkeme heyetinde bir ürküntü ve terör duygusu yaratmayı amaçladıını iddia etmitir. Bavurucu, kendisinin mahkemenin neden korktuunu bilemeyeceini, bu iddianın kendisine spesifik olarak açıklanması gerektiini savunmutur. Bunun Sözlemenin 6/3a maddesinin ihlâli anlamına geldiini öne sürmütür. Bu hüküm öyledir: Her sanık en azından aaıdaki haklara sahiptir: (a) Kendisine yöneltilen suçlamanın nitelii ve nedeninden en kısa zamanda, anladıı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;... A. Tarafların sunuları 1. Hükümet 60. Hükümet Sözlemenin 6/3a maddesinin sanıın suçlamanın temelinde yatan bütün kanıtlardan haberdar edilmesini gerektirmediini belirtmitir. Suçlama konusu olan suçlardan ve bunların ilendii tarih ve yerden haberdar edilmesi yeterlidir. 61. Hükümet ayrıca duruma tutanaklarından, Aır Ceza Mahkemesinin hem suçu oluturan maddi olaylara, hem de konuyla ilgili yasal hükümlere açık biçimde deindiinin anlaıldıını savunmutur. Yüksek Mahkeme de bavurucunun mahkemeye saygısızlık suçunu oluturan konular hakkında yeterince bilgilendirilmi olduu sonucuna ulamıtır.

62. Hükümet suçu oluturan olayların kısa sürdüünü ve basit bir nitelik taıdıını ve yalnızca mahkeme salonunda meydana geldiini vurgulamıtır; ne olup bittii konusunda herhangi bir fikir farklılıı domamıtır. Mahkeme bavurucuya açık bir dille mahkemeye hakaret suçunu oluturanın kendisinin sarf ettii sözlerin içerii ve sesinin tonu olduunu bildirmitir. Durumanın tutanakları konumacının benimsedii ses tonunu ne kaydedebilir, ne de aktarabilirdi, ama kendisi bu ses tonunun bütünüyle farkındaydı. 63. Bavurucunun sesindeki gerilim, kendini ifade edi tarzı ve heyete yönelik el kol hareketleri[nin]...anlaıldıı kadarıyla mahkeme heyetinde bir ürküntü ve terör duygusunu yaratma hedefini gütmü olduu yolundaki iddianın bavurucuya ayrıca anlatılması gereken ötekilerden ayrı bir iddia olduunu ileri sürmek son derece formalist bir yaklaımdır. Mahkeme, mahkemeye hitap ederken kullandıı ton üzerinde spesifik olarak durmutur. Hükümet AHM in, Slavcadaki ravas kelimesinden türeyen ve ak mektupları anlamına gelebilecek olan Yunanca ravasakia kelimesinin (ana dili Yunanca olan yargıçlardan oluan) bir Kıbrıs mahkemesince nasıl yorumlanması gerektiini deerlendirebilecek bir konumda olmadıını belirtmitir. Her halükârda, bavurucu bu kelimenin yan anlamlarının bütünüyle farkında olacak durumdadır. Böyle bir sözün uygunsuz olduunu, yanlı yorumlanabileceini bilmek zorundadır. 2. Bavurucu 64. Bavurucu, heyet üyelerinin kendisine yöneltilen suçlama konusunda verdii bilginin ayrıntı bakımından eksik olduunu ve kendisinin savunmasını hazırlamasını olanaksız kıldıını öne sürmütür. Yüksek Mahkemenin ulatıı sonucun aksine, ne bir ürküntü ve terör ortamının yaratılması iddiası, ne de mahkemenin ravasakia kelimesini ak mektupları olarak yorumladıı fikri kendisine bildirilmemitir. B.AHM in deerlendirmesi 65. AHM yargılamanın adil olup olmadıının davanın bütününe bakarak deerlendirilmesi gerektiini vurgular (bkz. örnein Miailhe/Fransa (No.2), 26 Eylül 1996 tarihli karar, Reports 1996-IV, s. 1338, paragraf 43 ve Imbrioscia/sviçre, 24 Kasım 1993 tarihli karar, Seri A No. 275, s. 13-14, paragraf 38). Sözlemenin 6/3a maddesi, iddia nın sanıa bildirilmesine özel bir özen gösterilmesi gereinin altını çizmektedir. Sanıa, sadece suçlamanın nedeni, yani kendisinin yaptıı ileri sürülen ve suçlamanın temeli olan hareketler konusunda deil, aynı zamanda bu hareketlerin hukuki bakımdan nasıl nitelendii konusunda da bilgilenme hakkını salamaktadır. Bu bilginin ayrıntılı olması gerekir (bkz. Pélissier ve Sassi/Fransa [GC], No. 25444/94, paragraf 51, ECHR 1999-II). Bu hükmün kapsamı, Sözlemenin 6/1 maddesinde güvence altına alınmı olan daha genel olarak adil bir yargılama konusundaki hakkın ııında deerlendirilmelidir. 66. Eldeki davada, AHM Aır Ceza Mahkemesinin bavurucuya kendisi hakkındaki suçlamanın nitelii ve nedeni konusunda bilgilendirmeyi, kendisi bavurucunun ceza alanına giren mahkemeye hakaret suçunu ilemi olduuna dair bir kanaate ulatıktan sonra yapmı olduunu gözlemlemektedir (bkz. yukarıda paragraf 53-56). Ayrıca, mahkemenin, çounluun sanıa hapis cezası verilmesi konusundaki kararı olarak tecelli eden kararını etkileyen maddi olaylar, karar alınmadan önce açıklanmamıtır. Bu maddi olaylar, birincisi,

Aır Ceza Mahkemesinin ravasakia kelimesini mesajlar yerine ak mektupları olarak yorumlaması; ikincisi, mahkemenin bavurucunun sesindeki gerilim ve mahkemeye yönelik el kol hareketlerinin mahkeme heyetinde bir ürküntü ve terör duygusu yaratmı olması; üçüncüsü, Aır Ceza Mahkemesinin bavurucunun mahkemeyi kendisini kısıtlamak ve gizli adalet uygulamak la suçladıı görüünde olmasıdır. 68. Bütün bunların ııında, AHM Sözlemenin 6/3a maddesinin ihlâl edilmi olduuna hükmetmitir. IV. SÖZLEMENN 10. MADDESNN HLÂL DDASI 69. Nihayet, bavurucu ifade özgürlüü hakkına yasa tarafından öngörülmemi bir müdahale olduundan ve kendisine para cezası ve hapis cezasının verilmesinin arzulanan meru amaçla orantısız olduundan ikâyet emitir. Bu temelde 10. maddenin ihlâl edilmi olduunu ileri sürmütür. 10. maddenin konuyla ilgili bölümleri unlardır: 1. Herkes görülerini açıklama ve anlatım özgürlüüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber ve fikir alma ve verme özgürlüünü de içerir... 2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliinde olarak...yargı gücünün otorite ve tarafsızlıının salanması için yasayla öngörülen bazı biçim koullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara balanabilir. 70. Hükümet bavurucunun Sözlemenin 10. maddesine ilikin iddialarının, mahkeme durumalarına katılanların kiisel sıfatlarıyla her dilediklerini, bir hak gerei olarak, söylemeye yetkili oldukları türünden bir yanlı anlayıa dayandıını öne sürmütür. Oysa, Hükümete göre mahkeme önüne çıkmı bir avukat adaletin hizmetkârıdır ve avukatın ifade özgürlüü konusunda var olduu iddia edilen sınırlamalar sorgulanan iç hukuk icabı dayatılmı deildir, avukatın mahkeme salonundaki misyon ve ilevinin doasından kaynaklanır. Avukatın mahkeme salonunda kiisel ifade özgürlüü hakları olsa dahi, bu haklar, eldeki davada olduu gibi, yargının otoritesini koruma amacıyla sınırlanabilir. Hakaretin derecesi ve bavurucunun aaılayıcı tavrının ciddiyeti göz önüne alındıında, kendisine uygun görülen yaptırım bütünüyle haklıdır ve, her bir davada mahkemeye hakaretin aırlıı nın belirlenmesi yetkisi iç hukuk mahkemelerine tevdi edilmi olduundan, Aır Ceza Mahkemesine tanınmı olan takdir marjının sınırları içinde kalmaktadır. 71. Bavurucu Sözlemenin 10. maddesinin, avukatın mahkemedeki ifadeleri de dahil olmak üzere, her tür ifadeyi kapsadıını öne sürmütür. Eldeki davadaki ifade bavurucunun meslekten bir avukat sıfatıyla bir müvekkilinin çıkarlarını korumak amacıyla sarf etmi olduu sözlerdir. Kendisi en kötüsünden bir deerlendirme hatası yapmaktan sorumlu olabilir. Örnek bir mesleki sicile sahip saygıdeer bir avukatı, bir an sinirlerine hakim olamamasından daha büyük bir günahı olmadıı halde be gün hapis cezasına çarptırmak açıkça orantısızdır. Bir dizi baka tepki gösterilebilirdi: örnein durumaya ara verilerek sinirlerin yatımasına izin verilebilirdi; ihtar verilebilirdi; mesleki örgütüne ikâyet edilebilirdi; veya gelecekte davranıına dikkat etmesi konusunda uyarılabilirdi. Bu balamda, bavurucu, bu kadar açıkça orantısız bir cezanın genel olarak mahkemede avukatlar üzerinde ürpertici bir etkisi olacaını, bunun da müvekkillerinin savunulması bakımından zarar dourabileceini belirtmitir. Bavurucu mahkemenin kendisine yönelik hakareti ele alması yetkisinin adaletin yönetimine gerçek bir tehdidin olumasını önlemeyi amaçladıını ve yargıcın kiisel onurunu

korumak veya bir avukat kendisine hakaret ettiinde kiisel intikam almak için bir araç olarak görülmemesi gerektiini savunmutur. 72. AHM in görüüne göre, bavurucunun öne sürdüü esas konular yukarıda Sözlemenin 6. maddesiyle ilgili olarak ele alınmı durumdadır. Bu yüzden AHM 10. maddenin ihlâl edilip edilmediini ayrıca incelemeye gerek olmadıı kanaatindedir. V.SÖZLEMENN 41. MADDESNN UYGULANMASI 73. Sözlemenin 41. maddesi öyle demektedir: Mahkeme ibu Sözleme ve protokollerinin ihlâl edildiine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözlemeci Taraf ın iç hukuku bu ihlâli ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektii takdirde, zarar gören tarafın hakkaniyete uygun bir surette tatminine hükmeder. A. Zarar 1. Tarafların sunuları (a) Bavurucu 74. Bavurucu 120.000 Euro (EUR) tutarında manevi tazminat talep etmitir. Maddi zarar karılıı tazminat talep edilmemitir. 75. Bavurucu baından geçenlerin hem Kıbrıs ta, hem de ülke dıında yaygın biçimde duyulduunu, bunun da kendisi için aır bir stres, ruhi sıkıntı ve küskünlüe yol açtıını öne sürmütür. Basın ve medyanın aylar boyunca konuyu yaygın biçimde ve kendisi aleyhinde ilemi olmasının, mesleki ve siyasi kariyerinin yanı sıra kendisinin ve ailesinin hayatını ve öhretini etkilemi olduunu belirtmitir. Bu son noktayla ilgili olarak, 2001 yılında yapılan parlamento seçimleri için aday iken, duyduu utanç dolayısıyla adaylıktan çekildiine de deinmitir. 76. Bavurucu, yasalara saygılı bir yurtta olduu, daha önce milletvekili olarak görev yaptıı, lekesiz bir sicile sahip 40 yıla yakın süre görev yapmı bir avukat olduu halde, aaılanmı ve adi bir mücrim gibi muamele görmü olduunu savunmutur. Sözlemenin 41. maddesine göre yapılmı olan tazminat talebinin reddini haklı gösterecek ekilde hüküm giymi bir mücrim olmadıını, utandırıcı bir suç ilememi olduunu, sadece bir cinayet davasında müvekkilini savunmaya çalıtıını belirtmitir. 77. eker hastası olan ve görme yetisinde o tarihte bir ölçüde zayıflama olmu olan bavurucu, olan bitenin sonucunda salık durumunun kötülemesinden, özellikle de görme yetisinin gerilemesinden ikâyet emektedir. Olayların salık durumuna yol açtıını deil, kötületirdiini öne sürdüünü özellikle vurgulamaktadır. Bu balamda, eker hastalıının günlük olarak özel tıbbi bakım gerektirdiine, ancak hapiste geçirdii be gün boyunca bu bakımın salanmamı olduuna iaret etmektedir. Hapisten çıktıktan sonra tedavi olmak zorunda kaldıını iddia etmektedir. Bavurucu, bu iddialarını, salık durumunun uzun süre

boyunca (1998 den beri) istikrarlı olduunu, ama hapis süresinden hemen sonra ciddi komplikasyonlarla karı karıya kaldıını gösterir tıbbi raporlarla desteklemitir. 78. Bu çerçevede, bavurucu talep ettii tazminat ile Sözlemeden kaynaklanan haklarının ihlâli arasında dolaysız bir nedensel ba olduunu iddia etmitir. Bu balamda, ayet kendisine baımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde savunma ve ifade özgürlüü hakkından yararlanma konusunda hakkaniyete uygun bir fırsat tanınmı olsaydı, suçlu olduuna veya meslein gereklerine aykırı davrandıına dair bir karar çıkmayacaını ve böylece Sözlemenin ihlâlinin de söz konusu olmayacaını iddia etmitir. Uradıı zarar göz önüne alındıında, Sözlemenin 41. maddesinin hakkaniyete uygun tatmin ilkeleri, özellikle de restitutio in integrum (bütünüyle eski hale iade) ilkesi dorultusunda, duruma uygun tek önlemin mali bakımdan eski hale iade olduunu belirtmitir. (b) Hükümet 79. Hükümet bavurucunun sunuuna itiraz ederek AHM kendisinin Sözlemeden kaynaklanan haklarının ihlâl edilmi olduuna hükmettii takdirde, bavurucunun uradıını iddia ettii zararın bundan dolayı, özellikle de Sözlemenin 6. maddesine balı ikâyetlerinden ötürü ortaya çıkmı olduunun söylenemeyeceini öne sürmütür. Bu balamda, Hükümet bavurucunun 6. maddenin ihlâli olmasa da zaten hüküm giyeceinin ve aynı cezaya çarptırılacaının Yüksek Mahkemenin kararıyla da ortaya çıkmı olduunu belirtmitir. Bavurucunun yaamı olabilecei her tür ruhi sıkıntı, stres, aaılanma duygusu, öhretinin uradıı zarar veya bedensel zarar, Sözlemeden kaynaklanan haklarının ihlâlinden deil, bizatihi yargılamanın mevcudiyetinden ve sonuçlarından kaynaklanmıtır. Bu tür zararın konuyla ilgili olabilmesi için mahkûmiyetin ve/veya cezanın kendilerinin Sözlemenin bir ihlâli anlamına gelmesi gerekirdi. 80. Bavurucunun ruhi sıkıntı konusundaki ikâyetlerine yönelik olarak Hükümet ikâyet edilen konuların, özel olarak da adi bir suçlu muamelesi görmü olduu yolundaki iddianın, büyük ölçüde, hapis cezasının olaan sonuçları olduunu öne sürmütür. Bavurucu, hem Aır Ceza Mahkemesinin, hem de Yüksek Mahkemenin bir hapis cezasını gerektirecek kadar ciddi olduuna hükmettii bir ceza yasası ihlâli dolayısıyla suçlu bulunmutur. Bavurucunun geçmii ve toplumdaki muteber konumu ona, hapis cezası çekmi ve özgürlükten mahrumiyet, üst ba aramaları, baka mücrimlerle iç içe yaamak ve ortak temizlik olanaklarını kullanmak gibi hapis cezasından kaynaklanan zorluklara göüs germek zorunda kalmı herhangi bir mahkûmdan daha fazla bir tazminata hak kazandırmamalıdır. 81. Hükümete göre bavurucunun maruz kaldıı öhretine halel gelmesi ve aleyhinde yaygın olarak yayın yapılmı olması gibi sıkıntılar, mahkûmiyetinden ve hapis yatmasından ziyade, kendisinin mesleki bakımdan uygunsuz ve saldırgan davranıından kaynaklamıtır. Durumu üzerinde yapılan kamusal tartımaların, avukat ve politikacı olarak kapasitelerinin kamuoyundaki algılanıına etki yapması kaçınılmazdır. Olaylara nesnel bir gözle bakıldıında, bavurucunun davranıının uygunsuz olduu ve müvekkiline yarar getireceinin çok kukulu olduu görülecektir. Mahkûm olmamı olsaydı dahi, mahkemedeki davranıı aklı baında her insanın gözünde öhretine halel getirirdi. 82. Hükümet bavurucunun görü yetisinin gerilemesine mahkûmiyet kararının ve hapis yatmasının katkıda bulunduunu veya neden olduunu destekleyen herhangi bir tıbbi kanıt göstermemi olduunu öne sürmütür. Bavurucunun ibraz ettii tıbbi raporlarda herhangi bir nedensellik baı kurulmadıını belirtmitir. Hükümet bavurucunun hapsedilmesinden önce