ÜNİTE 6. Duygular. Amaçlar. İçindekiler. Öneriler



Benzer belgeler
DUYGULAR 3 DÜZEYDE INCELENEBILIR: Öznel yaşantı. Duygusal davranış. Fizyolojik olaylar

emotions PSİ153 PSİKOLOJİYE GİRİŞ I- Prof.Dr. Hacer HARLAK DUYGULAR

Arka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü)

Birey ve Çevre (1-Genel)

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Santral (merkezi) sinir sistemi

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

SINAV KAYGISI AŞIKPAŞA ORTAOKULU.

ÖFKE İLE BAŞ ETME YÖNTEMLERİ

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

TOPLUMSALLIK. Başkalarıyla Birlikte Olma Eğilimi

yukarıda olduğu psikolojik bir durumdur.

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik

KAYGIMIZI YENİYORUZ. REHBER ÖĞRETMEN Mustafa KESTANE

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

ANKSİYETE NOTLARI. Anksiyete, tehlikede olma karşısında bedenin verdiği tepkidir. Kan damarlarımıza adrenalin

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

YGS ANAHTAR SORULAR #4

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

SINAV KAYGISI: Sınav kaygısı nedir? Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin genellikle kullandıkları ifadeler Sınav kaygısının etkileri

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

ÇOCUK ve KORKU. Çocuklar Nelerden Korkarlar?

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI SINAV KAYGISI

DAVRANIŞ BİLİMLERİ STRES

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

UZ. DR. GÖNÜL ERDAL DAĞISTANLI

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

9. Sigarayı bırakma zamanı

ECZACI GÜZİN VELİTTİN BEKRİOĞLU MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Beyin Temelli ve Basamaklı Öğrenme S

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ YÖNERGE:

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

SINAV KAYGISIYLA BAŞA ÇIKMA

NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ. Sınav Kaygısı. Veli Kitapçığı

Sınav ve Sınav Kaygısı

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

1.İkna Kavramı. 2. İknanın Psikolojik, Toplumsal ve Mantıksal Boyutları. 3. İkna Kuramları. 4. İkna Edici İletişimde Kaynak

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK

İLETİŞİM VE İLETİŞİM SÜRECİ PSİKOLOG PSİKOTERAPİST AİLE DANIŞMANI SİBEL CESUR AKYUNAK

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

STRES. Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ

YGS ANAHTAR SORULAR #3

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

11. SINIF KONU ANLATIMI 48 DOLAŞIM SİSTEMİ 1 KALP KALBİN ÇALIŞMASI

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

Eğer bir anne-babaysanız, çocuğunuza bilinmezliğin kapılarını açın ki keşfetmeyi öğrensin.

KAYGIYLA BAŞEDEBİLME VE GEVŞEME TEKNİKLERİ

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT)

KAN BASINCI (TANSĐYON) Prof. Dr. Erdal ZORBA

ADI SOYADI : OKUL NO : SINIFI : 4/ NOTU : FEVZİ ÖZBEY İLKOKULU FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 1. DÖNEM 1. YAZILISI

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

Elektrik Neden ve Ne Zaman Çarpar...

Eğitimin Psikolojik Temelleri

Kişiler arası sevgi ve çekicilik

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

BÜLTEN. Ayın Konusu: SINAV KAYGISI. T.C ALİAĞA KAYMAKAMLIĞI REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri Bölümü

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

İçerik. Duygunun Tanımı Bileşenleri Sınıflandırması Duyguların ifadesi Duygular ve psikosomatik bozukluklar Duygusal Zeka testi

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Okul fobisi nasıl gelişir?

Gestalt Kuramı. Doç. Dr. Tülin ŞENER

MOTİVASYON. Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Bayraktar

Stressiz Yaşam Mümkün mü?

Sinir sistemi organizmayı çevresinden haberdar eder ve uygun tepkileri vermesini sağlar.

Kişilerarası İlişkiler


EDA ÖZCAN ÇOCUK GELİŞİMİ ÖĞRETMENİ

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 9 a

ÖĞRENME. Temel Kavramlar

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

Ergenlikte Kimlik Gelişimi. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

STRES NEDİR? Organizmanın fiziksel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan psikolojik bir durumdur.

Transkript:

ÜNİTE 6 Duygular Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Duyguları tanımlayabilecek, Duyguların işlevlerini bilecek, Duygularımızın anlamını çözümleyebilecek, Duygu kuramlarını bilecek, Sinir sistemi ve duygular arasındaki ilişkiyi bilecek, Duyguların nasıl ifade edilebileceğini görecek, Duygusal yaşantıların neler olduğunu öğreneceksiniz. İçindekiler Giriş Duygular Duyguların İşlevleri Duygularımızın Anlamını Çözmek Sinir Sistemi ve Duygular Duygu Kuramları Duyguların İfadesi Heyecan ve Yalan Duygusal Yaşantılar Özet Değerlendirme Soruları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Öneriler Duygularımız günlük yaşantımızın ayrılmaz parçalarıdır. Üniteyi okurken uygulamaları dikkatlice yapınız, gözlemlerde bulununuz ve arkadaşlarınızla yaşantılarınızı paylaşınız.

1. GİRİŞ Ahmet'in beklediği üniversite sonuçları eline geçti. Elindeki zarf onun geleceğinin güvencesiydi. İstediği bir üniversiteyi kazanmalıydı. Üç sene boyunca gecesini gündüzüne katarak çalıştı. İstediği tek şey Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimlerini kazanmaktı, bunun için kurslara gitti. Alanla ilgili özel dersler aldı. Evet şimdi o an geldi. Sınav sonuç belgesini açmaya çalışıyordu, elleri ve bacakları titriyordu, kalbi çarpıyordu. Ya kazanamazsa! Zarfı açtı, evet "kazanmıştı". O anda sevincinden ağlamaya, zıplamaya, bağırmaya başlamıştı. Çünkü o istediği üniversite ve istediği bölümü kazanmıştı. Güdüsel davranışlarımıza çoğu kez duygular eşlik eder. Bir amacımıza ulaşmamız bizde sevinç ve mutluluk duyguları uyandırır. Tabi bunun tam tersi de olabilir. Bir hedefe ulaşamadığımız zaman bu bizi üzer, kaygılandırır, öfkelendirir ve korkutur. Duygularımız yalnızca güdüsel davranışlarımıza etki etmez, aynı zamanda bu tür davranışların başlamasına neden olur. 2. DUYGULAR Duygunun ne olduğu sorusuna basit bir yanıt vermek güçtür. Çünkü duygu karmaşık bir süreçtir. Duygular genel olarak fizyolojik ve bilişsel öğelere sahip ve davranışı etkilemeye dair duyumlardır. Düşünün bir kere kendimizi mutlu hissetmemizi sağlayan nedir? Öncelikle, diğer duygulardan farklı olarak bedenimizde bazı belli fiziksel değişiklikler yaşarız: Belki kalbimizin çarpma hızı artar veya daha önceki örnekte olduğu gibi bizi sevinç dört bir yandan sarar; neler olduğu ile ilgili olarak yaptığımız anlama ve değerlendirmelerimiz, mutluluğa dair hissettiklerimizi biçimlendirir. Bilişsel ögelerin yokluğu durumunda da duyguları yaşamak ayrıca mümkündür. Yeni ve bilmediğimiz bir duruma korkuyla tepki verebiliriz.örneğin hiç tanımadığımız ve sağı solu belli olmayan, garip bir kişi ile ilişki kurma durumuna geldiğimizde bir korkuya kapılabiliriz; veya duygu verici herhangi bir durumun ya da bilişsel ögenin varlığı olmadan da, bir konuda zevk almamız olasıdır. İnsanlar, karşılaştıkları yeni durumlarla ilgili olarak, önce bilişsel ögeler geliştirirler, daha sonra da duygusal şekilde tepki verirler. Bu düşünceye göre, duygusal olarak tepki vermeden önce, uyarıcı veya durum hakkında düşünüp onları anlamak bizim için daha faydalı olacaktır (Lazarus, 1984). - 81 -

Duygusal yaşantılarımız gerek tür, gerekse şiddetleri açısından oldukça büyük farklılıklar gösterir. Örneğin üzüntü ve sevinç farklı türde, buna karşı, korku ve dehşet aynı türde, fakat farklı şiddette duygusal yaşantılardır. Duygunun tanımı ile birlikte dört farklı yaşantının tanımı üzerinde durmak gerekir. Bunlar; Heyecan: Belli anlarda belli yoğunluklarda doğan, kısa süreli bedensel belirtilerin eşlik ettiği duygu durumlarıdır. Korku, öfke, ürkme böyle duygulardır. Duygu: Duygular bireylerarası duygular ve sosyal duygular olmak üzere ikiye ayrılır. Bireylerarası duygular, kişilerin birbirlerine duydukları sempati, sevgi, kıskançlık, hayranlık, gurur, utanç gibi duygulardır. Sosyal duygular ise insanda ait olduğu insan topluluğuna bağlı olarak oluşmuş duygulardır. Düşünsel, estetik, inanç, ahlak gibi değer sistemlerine yönelik duygular sosyal tipte duygulardır. Mutluluk: Bir gereksinim tatmini sağlandığında ya da bir amaca ulaşıldığında bir hoşluk hissedilir. Fizyolojik ihtiyaçları bir yana bırakacak olursak, bireyin ihtiyaçları ve amaçları sürekli olarak değiştiği ve ulaşılan amaçları daima yeni amaçlar izlediği için mutluluğun nedenleri de değişmektedir. Tutku: Yoğunluğu ve sürekliliği çok fazla olup, bireyi gerçekleri görmekten uzaklaştıracak nitelikteki duygulardır. 3. DUYGULARIN İŞLEVLERİ Düşünün bir kere, duyguları yaşamasaydık ne olurdu. Derin bir çaresizlik, depresyon, vicdan azabı olmazdı, fakat aynı zamanda mutluluk, eğlence ve aşk da olmazdı. Açıkça eğer duygularımızı yaşamada ve yansıtmada bir kısıtlama olsaydı, hayat da buna bağlı olarak daha az tatmin edici, hatta çok sıkıcı olurdu. Duygular hayatı daha ilginç hale getirmenin ötesinde hangi amaçlara hizmet ederler? Psikologlar günlük hayatımızda duyguların gerçekleştirdiği işlevleri şu biçimde belirlemişlerdir. Bizi harekete hazırlarlar: Duygular çevredeki olaylarla, bireylerin bunlara karşı göstermiş oldukları tepkiler arasında, aracılık görevini üstlenirler. Örneğin bize doğru gelmekte olan azgın bir köpek gördüğümüzde, otonom sinir sisteminin sempatik sinir sistemi bölümünden kaynaklanan fizyolojik uyarılma ile birlikte duygusal bir tepki (korku) oluşur. Sempatik sinir - 82 -

sisteminin görevi bizi acil durumlara hazırlamaktır ( köpekten bir an önce kaçmak gibi). Duygular, değişik durumlarda uygun tepkileri vermemize yarayan uyarıcılardır. Gelecekteki davranışlarımızı biçimlendirirler: Duygular, gelecekte uygun tepkiler vermemizi sağlayan bilgilerin öğrenilmesine öncülük ederler. Birey hoş olmayan bir durumla (örneğin; saldırmaya hazırlanan bir köpek) ile karşılaştığında, duygusal tepki oluşur. Bu da bireyin ileride benzer bir durumdan kaçması gerektiğini öğretir. Aynı şekilde önceki davranışlar sonucunda elde edilen hoş tecrübeler de ilerisi için güdüleyici niteliktedir. Böylece tatmin duygusuyla ödüllenen davranışların ileride yeniden ortaya çıkma olasılığı artar. Sosyal ilişkilerin düzenlenmesine yardımcı olurlar: Sözel veya sözsüz iletişimde bulunduğumuz zaman yaşadığımız duygular dışarıdan izleyenler için genellikle çok açık ve nettir. Bu davranışlar, izleyenler için, bizim o an yaşadığımız duyguları daha iyi anlamak ve ileride olası davranışlarımızı tahmin etmek yönünde gösterge (sinyal) niteliği taşırlar. Bu da daha etkili ve daha uygun bir sosyal iletişimi sağlar. Örnek verecek olursak; korkutucu bir resme baktıktan sonra yüzünde korku dolu bir ifade olan 2 yaşındaki çocuğunu gören anne, bu ipucunu gördükten sonra onu rahatlatabilir ve bu sayede gelecekte çocuğun çevresiyle daha etkili bir şekilde başa çıkabilmesi yolunda ona yardım edebilir. 4. DUYGULARIMIZIN ANLAMINI ÇÖZMEK Hiç bu kadar sinirlenmemiştim; kalbim küt küt atıyor ve her yanım titriyor... Bu işin altından nasıl kalkabileceğimi bilmiyorum. Sanki midem uçuşan kelebeklerle dolu... Bu yaptığım büyük hataydı! Yüzüm kıpkırmızı oldu... Gecenin ortasında ayak seslerini duyduğumda çok korktum, soluğuma hakim olamıyordum. Konuştuğumuz dili incelediğimizde, yaşadığımız duyguları tanımlamanın düzinelerce değişik biçimlerini bulacaksınız. Bu duyguları tanımlamada kullandığımız dil çoğunlukla yaşadığımız özel duygusal tecrübelerle ilgili fiziksel bulgulara dayalıdır (Koveces, 1987). Örneğin, yaşanılan korku duygusunu düşünün. Bir gece geç vakit bir yabancının arkadan size doğru yaklaştığını hissediyorsunuz. Açık bir biçimde sizi kovalamıyor fakat doğrudan sizin üzerinize doğru geliyor. İçinizden eğer size saldırması ya da soyması ya da daha da kötüsü yaralaması durumunda ne yapacağınızı düşünmeye başlarsınız. - 83 -

Bu düşünceler kafanızın içinde dolaşırken, vücudunuzda daha dramatik şeyler olmaya başlar. Otonom sinir sisteminin harekete geçmesiyle bağlantılı olarak aşağıda belirtilen fizloyojik reaksiyonlar baş gösterir. 4.1. Duyguların Vücutta Oluşturduğu Değişmeler Şimdi, duyguların vücutta yarattığı değişmeleri inceleyelim. Solunumda farklılaşma: Solunum sıklaşır ve derinleşir. Nefes alıp vermede ya sıklaşma ya da azalma görülür. Kalp çarpıntısı: Kalp atışları hızlanır, kan dolaşım sistemi daha çok kan pompalar. Nabız atışı farklılaşır. Örneğin, sokakta yürürken, sevdiğimiz bir kişiyle aniden karşılaştığımızda hızlandığını görürüz. Deri tepkileri: Deride elektrik artar. Heyecan halinin en önemli ve güvenilir belirtisidir. Terleme sonucu bedenin dıştan gelen elektrik akımına direnci azalır. Kanallı bez faaliyetlerinde farklılıklar: Ağzımız kurumaya başlar, tüm sindirim sistemi, tükürük bezleri çalışmasını durdururken ter bezlerimiz çalışmasını hızlandırır. Çünkü amaç artan terleme yardımıyla karşılaştığımız acil durumla ilgili olarak artan vücut ısısının dengelenmeye çalışılmasıdır. Düz kaslarda farklılıklar: Örneğin korku ve öfke anında gözbebeğinin büyümesi, damarların büzülmesi ve gevşemesi sonucu, bazı organlara kan hücum eder. Kanın şeker ve salgısının değişmesi: Bir takım iç salgı bezlerinin salgısı sonunda kanda adrenalin ve şeker oranı artar, asit dengesi değişir. Vücutta oluşan değişikliğin derecesi heyecanın şiddeti ile orantılıdır. Mide ve bağırsakların bozulması: Çok duygulanan kişilerde gerek mide, gerekse bağırsaklarda anormal değişiklikler olur. Sindirimi sağlayan salgılar kesilir, iştah azalır. Bağırsakların çalışması bile olumsuz etkilenir. Kan basıncı: Kanın basıncı ve vücuda dağılması değişir; insan, morlaşmaya ya da sararmaya başlar. Örneğin utandığımız zaman kızarır, korktuğumuz zaman da sararırız. Şüphesiz ki bütün bu fizyolojik değişiklikler biz farkında olmadan ortaya çıkar. Üstte sayılan re- - 84 -

aksiyonlarla beraber ortaya çıkan yaşadığınız duygusal tecrübe sizin için açıktır; büyük bir ihtimalle korktuğunuzu ifade edeceksiniz. Duygulara eşlik eden fiziksel tepkiler tanımlanmış olsa da, duygusal rol oynayan fizyolojik tepkiler, psikologlar için bir bilmece niteliğindedir. Bazı kuramcılar, belli bedensel tepkilerin belli özel duyguları yaşamamıza sebep olduğunu vurgular. Örneğin korkuyu yaşarız çünkü kalbimiz hızla çarpar ve derin derin nefes alırız. Tam tersine bazı kuramcılar da fiziksel tepkilerinin duygusal tecrübenin sonucu olduğunu ileri sürerler. Bu görüşe göre ise korkuyu yaşarız ve yaşadığımız duygusal tecrübe kalbimizin daha hızlı çarpmasına ve nefes alışlarımızın daha da derinleşmesine yol açar. 5. SİNİR SİSTEMİ VE DUYGULAR Duygularımızın ve duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkilerin ortaya çıkmasında sinir sistemimiz önemli bir rol oynar. Sinir sistemimizin beyin ve omurilikten oluşan bölümüne merkezi sinir sistemi, beyin ve omuriliği vücudun diğer kısımlarına bağlayan sinir ağına ise periferik sinir sistemi adı verilir. Periferik sinir sistemi, somatik ve otonom sinir sistemleri diye ikiye ayrılır. Somatik sistem iskelet ve kas hareketleri gibi istemli hareketlerimizi kontrol eder. Otonom sinir sistemi ise salgı bezlerinin, düz kasların, kalp kaslarının faaliyetlerini ve bizim kontrolümüz dışındaki faaliyetleri düzenler. Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik olmak üzere iki bölümden oluşur.? Sempatik sistem uyarıldığında ne olur? Sempatik sistem uyarıldığında, göz bebeği büyür ve tükürük bezlerinde salgılama faaliyetleri durur. Bunun yanında kanımızda şeker miktarı artar, solunumumuz hızlanır. Tehlike geçtikten sonra, parasempatik sistem devreye girer, kalp atışı ve diğer tepkiler normale dönüşür. Parasempatik sistem, sempatik sisteme karşı koyar. - 85 -

Nefes darlığı Terleme Nefes alıp vermede düzensizlik Kesik kesik nefes alma Gerginlik Kalp çarpıntısı Aniden sinirlenme Belağrısı Mide ağrısı İshal ya da kabızlık Aşırı tepkide bulunma Titreme El ve ayak parmaklarının soğukluğu Sürekli yorgunluk Sürekli başağrısı Boyun kaslarının gergin olması (bkz. Cüceloğlu, D. İnsan ve Davranışı s. 293) Şekil 6.1. Otonom Sinir Sistemi ve Sistemi Vücudun Çeşitli Kısımlarına Bağlayan SinirlerinBasitleştirilmesi? Duygulandığımızda bedenimizde ne gibi değişmeler olur? Duygulandığımızda bir tek organ değil, bütün beden organları ve merkezleri birbiriyle ilişkili olarak faaliyete geçer. Bu merkezlerden en önemlisi, beyin tabanında yer alan hipotalamusdur. Hipotalamus iki görevi aynı anda yapar. Hipotalamus fizyolojik değişiklikleri ortaya çıkararak sinir sistemini uyarır ve beyin kabuğuna sinirsel akımlar göndererek heyecanın farkına varmamızı sağlar. - 86 -

6. DUYGU KURAMLARI Duygu oluşumu üzerinde çeşitli kuramlar öne sürülmüştür. Bunlar günümüzde psiko-fizyolojik bilgiler ışığı altında geliştirilmiştir. 6.1. James-Lange Kuramı Williams James ve Carl Lange ayrı ayrı yerlerde aynı yıl içinde aynı kuramı ortaya koydukları için bu kurama James-Lange kuramı adı verilmiştir. Williams James ve Carl Lange duyguların nasıl meydana geldiğini açıklayan ortak bir kuram ortaya atmışlardır. Bu kurama göre duygular kasların gerilmesi, titreme, kalp çarpıntısı, solunum hızının değişmesi gibi bir takım organik değişikliklerin duyulmasından meydana gelmektedir. Çevredeki bazı durumlar karşısında vücut, içgüdüsel olarak gelişen olaylara tepki göstermektedir. Ağlama, kaçma, yumruk atma, üzülme, korkma gibi durumlar duyulan duyguların sonuçları değil, bunların etmenleridir. Yani korktuğumuz için titremiyoruz, titrediğimiz için korkuyoruz. Aynı biçimde ağlama, üzülmeyi; yumruk atma, öfkelenmeyi meydana getirmektedir. Özet olarak, James-Lange yaşadığımız duyguların, belli duyumlar üreten fizyolojik değişikliklerin sonucu ortaya çıktığını ileri sürerler. Bu duyumlar, beyin tarafından özel duygusal deneyimler olarak yorumlanırlar. Bu görüş James-Lange duygu kuramı adını almıştır. Sıklıkla, duygusal deneyimler belli fizyolojik değişiklikler harekete geçmeden önce ortaya çıkar. Vücut içi bazı değişiklikler yerleşmediğinden dolayı, o an yaşanan duygusal tecrübenin kaynağının ne olduğunu anlamak zordur. - 87 -

Şekil 6.2. Duygu ile ilgili üç kuramın karşılaştırılması James-Lange'ın kuramının zorluğu, fizyolojik uyarılmanın, heyecana yönelik, sabit bir tecrübe üretmediğidir. Örneğin koşu yapan bir kişinin kalp atışları, solunumu hızlanır, aynı benzer duygulara bağlı olarak ortaya çıkan diğer değişiklikler gibi. Lakin, bu kişiler genellikle heyecana bağlı bu değişikliklerin, heyecan yüzünden olduğunu düşünmezler. 6.2. Cannon-Bard Duygu Kuramı Bu kuramın önemle ileri sürdüğü ana fikir, fizyolojik uyaranların tek başına duyguların algılanmasına öncülük ettiği görüşünü reddetmesidir. Bunun yerine, kuramda belirtilen, fizyolojik uyaranların ve duygusal tecrübelerin Cannon ve Bard'ın sunduğu gibi beyin talamusundan çıkan aynı sinirleri, aynı zamanda harekete geçirdiğidir. Bu kurama göre duygu uyandırıcı uyaran algılandıktan sonra, sinir akımlarını beyin kabuğuna aktaran talamus denen ön beyin, duygusal tepkinin verildiği ilk yerdir. Ardından talamus dahili (iç organlara yönelik) tepki ürettiğinden dolayı otomatik sinir sistemine sinyal yollar. Aynı anda talamus, beyin korteksine gelen duygu durumunun yapısı ile ilgili olarak mesaj yollar. Bu sebepten farklı duyguların tek bir çeşit fizyolojik uyaranla eşleşmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Beyin korteksine gönderilen mesaj belli özel duygulara göre de değişir. - 88 -

6.3. Schachter-Singer Kuramı İlk başlardaki örneğimizdeki gibi karanlık bir caddede yürürken sizi birinin takip ettiğini ve buna ek olarak caddenin öteki tarafında takip edilen başka bir kadın olduğunu düşünün. Buna karşılık kadının bu duruma korku ile tepki vermek yerine güldüğünü ve neşeli bir biçimde davrandığını düşünün. Kadının verdiği tepkiler sizin korkunuzun rahatlamaya dönüşmesi için yeterli olabilir mi? Bundan hareketle, belki de aslında korkulacak bir şey olmadığına karar vererek kendinizi gecenin ortamına kaptırıp, daha neşeli hissetmeye başlayabilirsiniz. Bilincin rolü üzerinde odaklaşan açıklamaya göre, Schacter-Singer'in heyecan-duygu kuramı, duygularımızı çevremizde gözlemlediklerimizle, kendimizi başkaları ile kıyaslama yolu ile tanıdığımızı belirtiyor. Duygu ve heyecanlarımızı içinde bulunduğumuz duruma göre yorumlarız. Duygu ve heyecanın türü, kişinin içinde bulunduğu ortama göre farklılık gösterecektir. Örneğin, bir miktar alkol almış bir arkadaşınızı düşünün. Arkadaşınız eğlenceli bir toplantıda kendini aşırı sevinçli, kasvetli bir lokantada ise çökkün hissedebilir. Uygulama 1 Yağmurlu, kasvetli bir havada kendinizi nasıl hissedersiniz. Ne tür duygular içinde olursunuz. Bunları düşününüz. 6.4. Arnold-Lindsey'in Duygu Kuramı Aktivasyon kuramı adı verilen bu kurama göre, belli bir uyaran bir uygulama meydana getirmekte, bu da talamus ve hipotalamus ara istasyon üzerinden beyin korteksine iletilmektedir. Beyin korteksi bu uyaran karşısında hipotalamus'taki dinamik uyarı örneğini serbest bırakmakta ve bu da periferdeki duygu anlatımını açığa çıkarmaktadır. Bu arada periferdeki değişiklik de yine talamus-hipotalamus ara istasyonu üzerinden korteks'e bildirilerek olay algılanmakta ve bu algı korteks düzeyinde yerleşik olan duygusal tutumu oluşturmaktadır. - 89 -

7. DUYGULARIN İFADESİ Duyguları ifade edici davranışlar bir dereceye kadar bizim kontrolümüz dışında ortaya çıkmaktadır. Duygularımızı ifade eden davranışların en yoğun olduğu bölge yüzümüzdür. 7.1. Yüz İfadesi Bireylerin yüz ifadelerini ne derece doğru olarak değerlendirdiklerini saptayabilmek üzere, psikologlar bireyin yüz fotoğraflarına bakarak duygu ve heyecanlar hakkında bilgi verilebilmesini sağlayan üç boyutlu bir sistem geliştirmişlerdir (Morgan). Bunlar: uyku, gerilim, hoşluk-nahoşluk, dikkat ve reddetmedir. Mutluluk belirtileri hoş olarak değerlendirilir; korku, keder ve öfke ise nahoş olarak değerlendirilir. Nahoş heyecanlarda dudaklar aşağıya doğru sarkar, hoş heyecanlarda ise yukarı doğru kıvrılır. Gözler sevinçte yukarı doğru, kederde ise aşağı doğru bakar. Dikkat durumunda ise gözlerin büyük büyük açılması, burun deliklerinin genişlemesi ve ağzın açılması en belirgin yüz ifadesidir. Reddetmede gözler, dudaklar ve burun delikleri adeta uyarımı dışarıda bırakmak üzere, sıkıca kapanır. Duygu ve heyecanlar bireyin yüz ifadeleri ile ortaya çıkar. Aslında bu yüz ifade biçimleri kültürden kültüre değişiklikler gösterir. Buna ek olarak değişik kültürlerden insanların diğerlerinin ifadelerini algılamalarında benzerlik bulunur. Bu benzerliğin açıklaması, bir heyecan yaşandığında birçok kas hareketini aktif hale getiren doğuştan gelen yüzsel-etki programının varlığında yatar. Yüz ifadelerinden elde edilen bulgular, yüz ifadelerinin sadece heyecanların yansıması olmadığını ayrıca duygusal tecrübelerin üretimine ve belirlenmesine de yardımcı olduklarını belirtir. Uygulama 2 Aşağıda altı ayrı yüz ifadesi bulunuyor. Bunlardan hangisi, dikkat, reddetme, korku, öfke, keder,sevinç gibi duyguları yansıtıyor. Her resmin altına ilgili duyguyu yazınız. - 90 -

1)... 2)... 3)... 4)... 5)... 6)... Cevap anahtarı: 1. Sevinç, 2. Öfke, 3. Keder, 4. Korku, 5. Reddetme, 6. Dikkat 7.2. Sesler Bireyler duygu ve heyecanlarını sesler ile de ifade ederler. Genellikle, çığlık, korku veya hayreti; inleme, acı veya mutsuzluğu; iç çekme, üzüntüyü; gülme ise keyifli oluşu gösterir. Sesin titremesi veya kesikli oluşu aşırı kederliliğin; şiddetli, keskin ve tiz oluşu ise genellikle öfkeli oluşun işaretidir. Uygulama 3 Gece yarısı tenha bir sokakta yürürken işittiğimiz dur! sözcüğü sizde ne tür duygular uyandırır? Ya da karanlıkta peşimizden birinin geldiği duygusuna kapılmak ne hissettirir? ( ) Korku ( ) Gülme ( ) Keyif ( ) Keder ( ) Çığlık ( ) Hayret - 91 -

7.3. Hareket, Beden Durumu, El Kol Davranışı Hareketlerimizle ve bedenimizin durumuyla el kol davranışlarımızla bazen bilinçli, bazen de farkında olmayarak duygularımızı ifade ederiz. Bu mesajlar kültürden kültüre ve bir sosyal ortamdan başka bir sosyal ortama değişiklikler gösterir. Hareketler yaşa, toplum içindeki yere, cinsiyete ve içinde bulunduğumuz sosyal ortama uygun olarak değişir. 8. HEYECAN VE YALAN Birey uyarıldığında, vücudunda bir çok fizyolojik değişmeler olduğunu görürüz. Otomatik sinirlerin oluşturduğu bu değişiklikler, insanın isteği dışında kendiliğinden oluşur. Bir kişi suç işlediyse, işlediği suçtan dolayı duyduğu korkuyu kolay kolay durduramaz. Suçluların yalanını ortaya çıkarmak için poligraf tekniği kullanılır. Bunlar yalan makinalarıdır. Eğer testi alan birey suça ilişkin sorulara verdiği yanıtlara göre daha fazla heyecanlanıyorsa, bireyin suçlu olduğu kanısına varılır. Bazen test yanıltıcı olabilir. Bazı suçlular suçları konusunda fazla kaygılı olmadıklarından, büyük bir ustalıkla gizlediklerini görürüz. Bunların poligraf testi ile yakalanabilmeleri mümkün olmaz. Bu bakımdan poligraf testi yararlı olmakla birlikte bazı olaylarda kişiyi mahkum etmede yeterli sayılmamaktadır. 9. DUYGUSAL YAŞANTILAR 9.1. Kaygı Kaygıyı tanımlamak güçtür. Kaygı sonunun ne olduğunu bilmeksizin duyduğumuz belli belirsiz bir korkudur. Kaygı; üzüntü, sıkıntı, korku, başarısızlık duygusu, acizlik, yargılanma gibi heyecanların birini veya bir çoğunu içerebilir. Nefes darlığı Terleme Nefes alıp vermede düzensizlik Kesik kesik nefes alma Gerginlik Kalp çarpıntısı Aniden sinirlenme Belağrısı Mide ağrısı İshal ya da kabızlık Aşırı tepkide bulunma Titreme El ve ayak parmaklarının soğukluğu Sürekli yorgunluk Sürekli başağrısı Boyun kaslarının gergin olması (bkz. Cüceloğlu, D. İnsan ve Davranışı s. 293) Çizelge 6.1. Kaygı Belirtileri - 92 -

Kaygı duygusunun ortaya çıkmasına yol açan nedenler desteğin çekilmesi, olumsuz bir sonuç beklemek, iç çelişki ve belirsizliktir. Kaygının yararlı ve zararlı olması, kaygının derecesine ve başarmayı amaçladığımız görevin zorluk düzeyine bağlıdır. Holland ve Tarlow adlarındaki psikologlar otohipnoz tekniğinin kaygı ve gerginlik azaltılmasında etkin bir biçimde kullanılabileceğini savunurlar. Hipnoz başka birinin, davranış ve algılamamızı etkilemesini ifade eder; kendi denetimimiz altında yapabileceğimiz bir süreç akla gelmez. Holland ve Tarlow bir insanın kendi kendini hipnoz edebileceğini ve böylece istenmeyen düşünce ve duyguları atıp, daha istenilen bir düşünüş ve duyuş biçimine girerek, kaygı ve gerginliğini atabileceğini ileri sürmüşlerdir (Cüceloğlu). Kaygı duygusunun ortaya çıkmasına neden olan ortamlar: Desteğin çekilmesi: Alışılagelmiş çevrenin ortadan kalktığı durumlarda insanlar kaygı duyar. Örneğin daha önce anne, baba, dede ve anneanne tarafından her konuda yardımlarına koşulurken, birden başka bir şehre taşınan çift, kendisini yabancı bir yerde bulur. Artık ailelerinden destek yoktur ne yapacaklarını şaşırmışlardır, işte o zaman çift kaygılanmaya başlar. Olumsuz bir sonucu beklemek: Hazırlanmadan sınavlara girmek. Kişi kazanamayacağını biliyordur. Bilinen olumsuz sonuçların ortaya çıkaracağı durumlar da kaygıya neden olur. İç çelişki: İnandığımız ve önem verdiğimiz bir fikirle, yaptığımız davranış arasında bir çelişki ortaya çıktığı zaman kaygı türünden bir gerginlik duyarız. Örneğin, sigaranın zararlı olduğunu, çocukların yanında içilmemesi gerektiğini bile bile sigara içmeye devam ederiz. Bu bir çelişkidir. Belirsizlik: Gelecekte ne olacağını bilememek insanlar için en belli başlı kaygı nedenlerinden biridir. İleride olumsuz türden olayların olacağını bilmek, ne olacağını hiç bilmemeye yeğlenir. 9.2. Korku Korku, temel olarak hoş olmayan, hiç birimizin yaşamak istemediği bir duygudur. Herhangi bir tehlike durumunda, korku bedenimizi fizyolojik olarak tehlikelerden uzaklaşmaya hazırlamaktadır. Korkularımızın çoğu öğrenme yoluyla kazanılmıştır. Korku veren durumlar yaş ilerledikçe değişir. Korku çeşitli yollardan gelişebilir, bunlardan biri koşullanmadır. Korkular kişiye göre - 93 -

değişir. Örneğin: Yüksek bir yerden düşerek ayağını kıran bir çocuk, büyük olasılıkla ileride yüksek yerlere çıkmaktan korkacaktır. Korkular ana-babayı örnek alarak veya onların anlattığı hikayelerden simgesel olarak kazanılabilir. Örneğin: Çocuğun karanlık yerlerden korkma nedeni, çocuğun geceleri dinlediği masallar olabilir.korkunun diğer bir çıkış nedeni ise çocuğun dünyasında gelişen algıdır. Çocuk beyaz saçlı, beyaz sakallı bir adam tarafından korkutulmuşsa her gördüğü beyaz saçlı beyaz sakallı adamdan korkacaktır. Uygulama 4 Sizin de böyle korkularınız oldu mu? Hatırlamaya çalışınız. 9.3. Öfke Öfke hedefe yönelik davranışlarımızın engellenmesi sonucu ortaya çıkan duygumuzdur. Öfkenin önemli bir özelliği, onu diğer kişilerde görmek istemememizdir. Başkalarının mutlu olmalarını isteriz; fakat öfkelenmelerini istemeyiz. Engelleyici nesne ve durumlar kişide öfke yaratır. Çocukta öfke duygusu çoğu kez bağırma, tekmeleme, kendini yerden yere atma gibi davranışlara yol açar. Yetişkinler öfkelerini genellikle dedikodu yaparak, laf atarak ifade ederler. 9.4. Mutluluk Mutluluk, bir ihtiyacın tatmini sağladığında ya da hedefe ulaşıldığında duyulan hoş bir duygu olarak tanımlanabilir. Mutluluğun nedenleri ve ölçütleri sürekli değişebilmektedir. Mutluluk, ilerleyen yaşla birlikte, yeni ihtiyaç ve amaçlar ortaya çıkması nedeniyle değişecektir. Özet Duyguları tanımlamak oldukça güçtür. Çünkü duygular bir çok değişik yönü olan karmaşık süreçlerdir. Duygular genel olarak fizyolojik ve bilişsel ögelere sahip ve davranışı etkilemeye dair duyumlardır. Güdüsel davranışlarımıza çoğu kez duygular eşlik eder. Duygunun tanımı yanında heyecan, duygu, mutluluk, tutku kavramları üzerinde durulması gerekir. Günlük - 94 -

hayatımızda duyguların gerçekleştirdiği bazı işlevler vardır. Bunlar: Bizi harekete hazırlamaları, gelecekteki davranışlarımızı biçimlendirme ve sosyal ilişkilerin düzenlenmesine yardımcı olmalarıdır. Yaşadığımız özel duygularımız tecrübelerle ilgili fiziksel semptomlara dayalıdır. Duygularla beraber fizyolojik reaksiyonlar ortaya çıkar. Örneğin kalp çarpıntısı, kan basıncı gibi. Duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkilerin çıkmasında sinir sistemimiz önemli bir rol oynar. Duygu oluşumu üzerinde çeşitli kuramlar öne sürülmüştür. Bunlar: James-Lange kuramı, Cannon-Bard duygu kuramı, Schahter-Singer kuramı ve Arnold-Lindsey in duygu kuramıdır. Duyguları ifade edici davranışlar vardır. Bunlar, yüz ifadeleri, sesler, hareketler, beden durumu ve el kol davranışlarıdır. Korku ya da tedirginlik olarak tanımlanan kaygının değişik kaynakları bulunabilir. Bireyler arasında alışılagelmiş desteğin ortadan kalkması, bir cezanın verilme olasılığına inanma, ortamdaki belirsizlik, kaygının kaynağını oluşturur. Korku, hoş olmayan, hiç birimizin yaşamak istemediği bir duygudur. Öfke ise hedefe yönelik davranışlarımızın engellenmesi sonucu ortaya çıkan başka bir duygumuzdur. Mutluluk bir ihtiyacın tatmini sağlandığında ya da hedefe ulaşıldığında duyulan hoş bir duygu olarak tanımlanır. Değerlendirme Soruları 1. Duygularla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Güdüsel davranışlarımıza duygular eşlik eder. B) Amaca ulaşamama durumunda kaygı, öfke ortaya çıkar. C) Duygu karmaşık bir süreçtir. D) Duygusal tepki verildikten sonra bilişsel öge geliştirilir. E) Duygusal yaşantılarımız tür ve şiddetine göre farklılık gösterir. - 95 -

2. Aşağıdakilerden hangisi bireylerarası duygulardan biri değildir? A) Estetik B) Kıskançlık C) Hayranlık D) Gurur E) Utanç 3. Tehlike halinde bedenimizi fizyolojik olarak tehlikelerden uzaklaştırma durumu aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir? A) Kaygı B) Korku C) Heyecan D) Öfke E) Mutluluk 4. Aşağıdakilerden hangisi heyecanın vücutta oluşturduğu değişmelerden biri değildir? A) Kan basıncının artması B) Kalp çarpıntısının artması C) Tüylerin dikleşmesi D) Kasların gerilmesi E) Hareketlerde artma 5. Sempatik sinir siteminin görevi nedir? A) Davranışlarımızı biçimlendirme B) Sosyal ilişkileri düzenleme C) Bizi acil duruma hazırlama D) Duyguları çözümleme E) Salgı değişmesi - 96 -

6. Yaşadığımız duyguların, belli duyumlar üreten fizyolojik değişikliklerin sonucu ortaya çıktığını hangi duygu kuramı ortaya koymuştur? A) James-Lange B) Holland-Tarlow C) Cannon-Bard D) Schachter-Singer E) Arnold-Lindsey Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Atkinson, R.L., R.C. Atkinson ve E.R.Hilgard. Psikolojiye Giriş I Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1995. Baymur, Feriha. Genel Psikoloji, İnkılap ve Aka Basımevi, İstanbul, 1976. Cüceloğlu, Doğan. İnsan ve Davranışı. Evrim Matbaacılık Ltd. Şti. İstanbul. 1992 Feldman, S. Robert. Essentials of Understanding Psychology.3 rd ed. McGraw-Hill comp. Inc., New York, 1997. Morgan, Clifford. T. Psikolojiye Giriş Ders Kitabı (Çev. Edi. Sirel Karataş), Meteksan Ltd. Şti. Ankara, Eylül, 1981. Kartallar, Rüçhan. (Ed. Doğan yıldırım) Duygular Ankara Ün.Tıp Fak. ANTIP A.Ş. yay., Ankara, 1998. Sperling, P. Abraham, Psychology Mode. Simple, Garden city, New York, 1957. - 97 -