ANNE BABA ÇOCUK İLETİŞİMİ Çocuğun davranışlarının kabul edilebilir bir düzeyde olması, yapıcı ve uyumlu bir birey olarak yetişmesi anne, baba, çocuk iletişimine bağlıdır. Eğer sağlıklı bir iletişim kurulabiliyorsa, sorunların çözümü kolaylaşır. Eğer sağlıklı bir iletişim yoksa çocuk duygularını içe bastırır ve sorunlar çözülmez. 1. İletişimin tanımı Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikayon(tdk). İletişim, kişilerin birbirlerine (bilinçli ya da bilinçsiz olarak) duygu ve düşünceleri aktardıkları süreçtir. 2. Dinleme çeşitleri Pasif dinleme: Dinlemeye herhangi bir yorum katılmadan, jest ve mimiklerle çocuğunuzu dinlediğinizi hissettirmeniz şeklindedir. Etkin dinleme: Karşımızdaki kişinin söylediği sözleri açarak tekrar etmek ve kendi çözümlerini bulmasında yardımcı olmak şeklindedir. 3. İletişimi engelleyici etmenler Öğüt vermek, çözüm getirmek, kendi düşüncelerimizle yönlendirmek Çocuklar kriz anlarında karşılıklı konuşmayı reddederler; onlara vaaz verilmesinden, söz söylenmesinden hoşlanmazlar. Böyle durumlarda genelde diyaloglar; ebeveyn tarafına bakıldığında eleştiri ve emirlerden oluşan cümlelerden oluşurken karşılığında, çocuklar savunma ve inkar içeren cümleler kurma eğiliminde olurlar. Bu da konuşmanın sonu olmayan kısır bir döngüye sebebiyet verir. Bu anlarda çocuklar sadece ne hissettiklerini anlamamızı isterler. Yargılamak, eleştirmek, kıyaslamak Herkes gibi çocuklar da eleştirilmekten hoşlanmazlar. Özellikle kriz anlarında eleştirilmek, ne yapacağımızın söylenmesi öfke, nefret ve dargınlık gibi duyguları beraberinde getirir. Bu sebeple bu tür davranışlar durumu daha çıkmaz bir hale sokmaktan çok da ileri gitmeyecektir. Sürekli sorular sormak, incelemek Sıkıntılı anlarda çocuğumuza sorular sormak yerine (neden böyle yapıyorsun, neden böyle söylüyorsun v.b) hissettiklerini anladığımızı
içeren cümleler kurmak daha faydalı olacaktır. Aşağıda bu tür cümlelere örnek birkaç cümle verilmiştir. Başına gelen şey çok can sıkıcı olmalı Bu durum seni çok kızdırmış olmalı O anda öğretmenden çok nefret etmiş olmalısın Bu olay duygularını çok incitmiş olmalı Bugün senin için kötü bir gündü Teselli vermek,konuyu değiştirmek Teselli, böyle durumlarda çocıklarımızın bizden bekledikleri en son davranış biçimidir. Bununla birlikte o anda çocuğumuzun üzülmemesi için konuyu değiştirmek iyi niyetle yapılmış olsa bile sağlıklı bir davranış biçimi değildir. Böyle bir durumda konuyu değiştirmek çocuklarımıza, onları dinlemek istemediğimiz, hissettikleriyle ilgilenmediğimiz izlenimini verebilir. 4. Başarılı iletişim kurmak için neler yapmalısınız? Çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini anlayın, empati Bizler genellikle duygularımızı paylaşmak yönünde eğitilmediğimiz için ne hissettiğimizi nasıl hissettiğimizi pek bilmeyiz ve hatta ilgilenmeyiz. Bu davranış biçimini maalesef çocuklarımıza da yansıtıyoruz. Örneğin çocuk bir sorunla karşınıza geldiğinde ona daha çok ne olup bittiğine dair sorular yöneltmeyi tercih ederiz. Böyle bir davranış yerine çocuğun içinde bulunduğu ruh halini anlamaya çalışmak ve buna uygun bir şekilde karşılık vermek daha doğru bir davranış biçimi olacaktır. Bunun yolu da iyi empati kurmaktan geçer. Peki empati kurmak, yani kendimiz çocuğun yerine koyup olaylara onun bakış açısıyla bakmak, bize ne sağlayacak? İletişimi kolaylaştıracak ve daha sağlıklı bir hale sokacaktır. Çocuğunuza saygı duyun Çocuğunuza mutlaka cevap verin! Cevap verebilecek durumda değilseniz ya da cevabı gerçekten bilmiyorsanız bunu anlayabileceği bir dilde mutlaka ifade edin. Bu davranış onu ciddiye aldığınızı gösterir.
Gerçekçi ve doğal davranın Bilmediğiniz bir şey hakkında onu yanıltacak yorumlar yapmaktan ya da sıradan bir davranış için abartılı tepkiler vermekten kaçının. Bu tür davranışlar onun gözündeki inandırıcılığınızı zedeleyecektir. Onu bütün dikkatinizle dinleyin Çocuklarınızla göz göze gelip bütün dikkatiniz ona topladığınızda, sen benim için önemlisin, söylediklerin ve hissettiklerin benim için önemli demiş oluyorsunuz. Onunla göz teması kurun Çocuğunuzla konuşurken gözlerinin içine bakmaya özen gösterin ve bu kuralı ona da öğretin. Sizinle konuşurken gözlerinize bakarak konuşmasını söyleyin. Bu davranış biçimi ileriki dönemlerde özgüveni açısından da olumlu olacaktır. Dokunsal teması arttırın Çocuğunuzun içinde bulunduğu ruh haline göre tensel karşılıklar vermek çocuğunuzu olumlu anlamda etkileyecektir. Sarılmak, elini tutmak, öpmek gibi... Nerede, ne zaman, nasıl ve ne söyleyeceğinizi belirleyin Çocuğunuzla konuşacağınız anlara dikkat etmelisiniz. Kriz anlarında onlara doğru ya da yanlış davranışı öğretmeye çalışmak faydalı olmayacaktır. Dolayısıyla çocuğunuz sakinleştiği zaman olayla ilgili öğretici bilgiyi vermek, verim alabilmek açısından da daha doğru olacaktır. Çocuklarınızı tanımadığı kişilerin ya da yaşıtlarının önünde davranışlarından dolayı eleştirmek aranızdaki iletişimi sağlıksız bir boyuta taşıyabilir. Bu sebeple çocuğunuzla nerede konuşacağınız da çok önemlidir. Akıcı, sade bir dil kullanmaya çalışın Çocuklarınızla konuşurken dolaylı cümleler kurmaktan kaçının, daha sade ve yalın bir dil tercih edin. Anlatmak istediğiniz şeyi çocuğunuz için karmaşık bir hale getirmekten kaçının; çünkü çocuklar, bizler gibi kelimelerin farklı anlamlarını düşünmeyebiliriler.
Size güvenebileceğini hissettirin Çocuklarınıza yalan söylemeyin! Çocuğunuza tutamayacağınız sözler vermeyin! İlginizi beden dilinizle gösterin Vücut dilinin verdiği mesaj önemlidir. Bu sebeple onlara tepeden bakarak değil, eğilerek yanlarına yaklaşarak konuşun. Anahtar sözcükleri tekrar edin veya vurgulayın Çocuğunuzun söylediklerini anladığınız şekilde, kendi ifadenizle tekrar ederseniz ilginizi göstermiş olursunuz. anladığım kadarıyla demek istiyorsun ki... gibi ifadeler size yardımcı olacaktır. Bu şekilde çocuk dinlendiğini ve anlaşıldığını hissedecektir. Konuşmalar karşılıklı kesilmesin Bırakın ilk önce çocuklarınız söylemek istediklerini tamamlasın. Aklınızdaki şeylerle sözünü kesmek, ya da onun cümlesini tamamlamak iletişimi kesmenin en kısa yoludur. Onu önce siz dinleyin Eğer onu önce dinleyen siz olmazsanız ileriki yaşlarda kontrol edemediğimiz kişilerle sorunlarını paylaşmayı tercih edeceklerdir ki bu bizim tercih etmediğimiz bir davranış biçimidir. Önyargıdan kaçının Pek çoğumuz dinlemenin önemine ve gereğine inanmadan kararlar veririz. Bu da önyargılı olmamıza sebebiyet verir. Bu yüzden çocuğunuzun anlatmasına, kendini ifade etmesine izin verin. Önce onu dinleyin sonra kararınız verin. Pause düğmesini kullanın Bazen konuşma esnasında pause düğmemize basıp beklemek en doğru hareket olabilir. 5. Ben-sen dili Ben dili, bireyin karşılaştığı davranış ve durum karşısında bireysel tepkisini, kendi duygu ve düşüncelerini açıklayan ifade şeklidir. Kendimizi ben li cümlelerle ifade ettiğimiz zaman karşımızdakini incitmemiş, fakat istediğimiz mesajı vermiş oluruz. Sen dili suçlama içerir ve karşımızdaki kişi doğal bir savunmaya geçer.
ÖRN: (sen) Sen hatalısın! Yanlış davranıyorsun! (ben) Senin bu davranışım beni incitti.üzüldüm! Son olarak şunu belirtmek isterim ki; burda anlatılanlar ideal bir iletişim için yapmamız gerekenlerdir. Tüm bunları pratiğe dökerken şunu unutmamamız gerekir ki; her çocuk farklı bir karakterdir ve her çocuğa kendi karakterine göre davranmak gerekir. Eğer burada anlatılanlar iletişimin alfabesiyse, biz bu alfabeden oluşturacağımız kelimeleri karşımızdaki kişinin kişilik özeliklerini de göz önünde bulundurarak oluşturmalıyız.