Sh:»3715 KASAS. Kasas Sûresi, hepsi mekkîdir. Ancak bir rivayette « » hicret esnasında Cuhfede nâzil olmu(tur. Âyetleri - Bil'ittifak seksen sekizdir.

Benzer belgeler
da rivayet etmi)lerdir. Kur'anda Secde sûresi namiyle ikisûrevardır.birisibu,di'eri de «

Asr-ı Saadette İçtihat

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

í gibi sabikundandır.

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ

Bu Nahil sûresinin medenî olduuna dair dahi bir kavil nakledilmi ise de dorusu Mekkîdir. Hasen, Ata,

á y» dedir. Sh:»4333 AHKÂF Buna «Ahkâf» sûresi denir. Mekkîdir. Bir iki âyetinin Medenî oldu"una dâir de bir rivayet vardır ki «

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Mekkîdir. Hebe hicretinden evvel Mekkede nâzil olmutur. Ancak secde âyetinin sonradan Medinede

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

ÒŠ Ë bè Ó ìï å ß ÒŠ Ë» âyetinden dolayı da Guref denilmi%tir.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Muhammed Salih el-muneccid

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

Sûrei «Fetih» Medenîdir. Fakat Medînenin içinde nâzil olmu! ma'nâsına de%il, hicretten sonra nâzil

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

sh:»3339 ENBYA Mekkîdir. Âyetleri yüz on ikidir. harfleridir. Fasılası : - ágggggggggggg 2

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Fussilet sûresi Sûrei secde, Sûrei hâmimissecde, Sûrei mesabîh, ve sûrei Akvat dahi denilen bu Sûre de

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

Kur an ın Bazı Hikmetleri

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

Sh:»3937 SEBE' Sebe' Sûresi mekkîdir. Yalnız bni atıyye « » âyetinin. medenî oldu$u hakkında bir kavil de nakl etmi&tir.

TÜRKÇE KURAN-I KERİM DİYANET MEALİ

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

dört âyette Âhiri 5sraîl.

Question. Kur an ın (Defaten Ve Tedricî) İnişi. Dr.İbrahimiyan

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

HAC SURESİ İniş Sırası: 103 Mushaf Sırası: 22 Medeni Sure 78 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

Ye aya Gelece i Görüyor

Sh:»5686 BÜRÛC. Buruc Sûresi bilâ hilâf Mekkîdir. Âyetleri-Yirmiikidir. Kelimeleri - Yüz dokuzdur. Harfleri - Dört yüz elli sekizdir.

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

كيف سيكون حساب ال فر الا خرة

Sistem-atik Membran Kapak Sipariş Takip ve Üretim Takip Sistemi;

Sh:»4081 SÂD. SûresiMekkidir,birismi de sûrei Davuddur (Besair). Âyetleri - Kûfîde seksen, Hicazî, Bısrî, +amîde seksen altıdır.

Cehennemin dibine düşen taş

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

Muhammed Salih el-muneccid

Hz. Peygamber'in ilk muhatapları olan Mekkelilerle mücadelesini anlatan Kur'ân'da tam

Fıkıh Dünyadaki İmtihan Ahlak Güzel Huylar ve Güzel Ahlak Kötü Huylar ve Kötü Ahlak Sosyal Meseleler

KASAS SÛRESİ Bismillâhirrahmânirrahîm Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

bu «Câsiye» sûresi Mekkîdir. Buna «"eriat» sûresi ve «Dehir» sûresi dehi denilir.

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

Question. Kadir gecesi yalnız bir gece midir yoksa bir geceden fazla mıdır? Gündüz de kadir gecesinden. sayılır mı?

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Herkes bir arayış içinde

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Terceme : Muhammed Şahin

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

ALLAH IN EVLERİNDE MİSAFİRLİK: İTİKAF MESCİDLER ALLAH A YAKLAŞMA YERLERİDİR

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Ankebût örümcek demektir, Allahdan ba ka evliya ittihaz edenlerin hâlâtını vedünyayı avlamak için

Dua ve Sûre Kitapçığı

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet...

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Transkript:

Sh:»3715 KASAS Ô Ûa ñ ì RX Kasas Sûresi, hepsi mekkîdir. Ancak bir rivayette «å î Ü çbv Ûa g óûa g lbn Ø Ûa á çbä îm a åí ˆ Ûa» bir rivayette de «æ a Š Ô Ûa Ù îüç ŠÏ ô ˆ Ûa æ a» hicret esnasında Cuhfede nâzil olmu(tur. Âyetleri - Bil'ittifak seksen sekizdir. Kelimeleri - Bin yüz kırkbirdir. Harfleri - Sekiz bin be( yüzdür. Fasılası - P4PæPâ harfleridir.

0bni Abbastan ve Cabir ibni Zeydden rivayet olundu2u üzere «3uarâ nazil olmu(, sonra Tâsîn, sonra Kasas» demek ki bu üç Sûre nüzullerindeki tertib üzeredir. Hak tealâ Sûrei 3uarâda Firavnın Musâya «o ÜÈÏë Påî ä Ú Š à Ç å ß bäî Ï o r jûë a î Ûë bäî Ï Ù 2Š ã áûa å í Š ÏbØ Ûa å ß o ãaë o ÜÈÏ ó n Ûa ÙnÜ ÈÏ» kavlini, Musânın da «å ß óäüèuë b à Ø y ó 2 ó Û kçìï á Ø n 1 b àû á Ø ä ß p Š1Ï 63c ö aš a ó ä2 p jç æa óüç bè ä àm òà È ã Ù Ü më Påî Ü Š à Ûa» dedi2ini hikâye buyurmu(, sonra da Tâsîn de Musâ aleyhisselâmın ehline «ƒ Ûa a bã o ã a ó ã a» kavlini hikâye buyurmu(du ki bu, o firardan sonra vuku' bulmu( ve o Sûreler de icmalen zikrolunmu(tu. Burada da o icmalsırasile bast-u tafsıl olunarak büyük bir tarih fezleke edilecek ve bu suretle 3uarânın âhirinde va'dolunan ınkılâb, Tâsîn de misalleri ve safahatiyle iyzah olundu2u gibi Tâsînin hatimesindeki «b èãìï ŠÈnÏ émbí a áøíšc» va'dinin misali de bu kasas ile tavzıh olunacaktır. «á èüè vãë üa ó Ï aì 1 È š n a åí ˆ Ûa óüç å àã æa í Š ãë æ ìç Š Ï ô Š ãë üa ó Ï á èû å Øà ãë P = åî q aì Ûa á èüè vãë ò à öa æ ë ˆ zí aì ãb bß á è ä ß bà ç ì ä uë æbßbçë» âyeti bu tevzıhın kirizgâh

noktasıdır. Filhakıkazaıyfları kuvvetlendirip kuvvetlileri devirmek bir tabiat i(i de2il bil'fiıl Allah tealânın kudreti âyâtındandır. 0(te kasas bu ıbreti anlatan bir ne(îdeitarihiyyedir. sh:»3716 ággggggggggggî y ŠÛa å à y ŠÛa é ÜÛa ágggggggggggg 2 aì Ü nã S åî j à Ûa lbn Ø Ûa pbí a Ù Ü m R á Ÿ Q æ a T æì ä ß ªì í â ìô Û Õz Ûb 2 æ ìç Š Ïë ó ì ß bjã å ß Ù îüç ò1 ö bÿ Ñ È šn í b Èî, bèü ça 3Èuë üa ó Ï 5Ç æ ìç Š Ï åí 1 à Ûa å ß æb é ã a 6 á çõ b ã ï zn íë á çõ bä 2a 2ˆ í á è ä ß üa ó Ï aì 1 È š n a åí ˆ Ûa óüç å àã æa í Š ãë U ó Ï á èû å Øà ãë V =åî q aì Ûa á èüè vãë ò à öa á èüè vãë æë ˆ zí aì ãb bß á è ä ß bà ç ì ä uë æbßbçë æ ìç Š Ï ô Š ãë üa é îüç o 1 a bï 7 éî È a æa ó ì ß â a ó Û a bä îy ëaë W Ù îû a êë a b ã a 7ó 㜠zm üë ó Ïb m üë áî Ûa ó Ï éî Ô ÛbÏ á èû æì Øî Û æ ìç Š Ï 4 a éàôn ÛbÏ X åî Ü Š à Ûa å ß êì Ü Çbuë

åî, d Ÿb aì ãb bà ç ì ä uë æbßbçë æ ìç Š Ï æ a b 6 ãœyë a ë Ç sh:»3717 ó Ç > êì Ü n Ômü 6ÙÛë ó Û å îç p Š Ó æ ìç Š Ï ñaš ßa oûbóë Y j aë QP æë Š È íü á çë a Ûë êˆ nã ëa bäè1 äí æa ó ÜÇ bä À2 æa ü ìû é 2 ô j nû p b æ a b 6 Ë bï ó ì ß â a a ªì Ï 9 éî Ó é n ü oûbóë QQ åî ä ß ªì à Ûa å ß æì Øn Û bè j ÜÓ é îüç bä ß Šyë QR =æë Š È íü á çë k ä u åç é 2 pš jï éãì Ü 1 Øí o î2 3 ça ó ÜÇ á Ø Û a 3ç oûbôï 3 jó å ß É ašà Ûa bè ä îç ŠÔm ó é ß a ó Û a êbã ŠÏ QS æì z bã éû á çë á ØÛ ü á çšr a å Ø Ûë Õy é ÜÛa Çë æa áü Èn Ûë æœ zm üë ; æì àü Èí Meali 3erifi

á Ÿ 1 Bunlar sana âyetleri o mübîn kitabın 2 Sana Musâ ve Fir'avn kıssasından hakkıyle biraz okuyaca2ız iyman edecek kavm için 3 Çünkü Fir'avn o yerde ba( kaldırmı( ve ahalisini fırkafırka edip arkasına takmı(tı, onlardan bir taifeyi ezmek istiyor,o2ullarını bo2azlatıyorvekadınlarını hayata atıyordu, o cidden müfsidlerden idi 4 Biz de istiyorduk ki o yerde ezilmekte olanlara lûtfedelim, onları öncül imamlar yapalım, hem onları vârisler kılalım 5 Ve Arzda onlara kuvvet ve müknet verelim de Fir'avne ve ordularına onlardan kortukları (eyi gösterelim 6 O esnada Musânın anasına sh:»3718 (u vahyi verdik: onu emzir, derken aleyhinde bir korku hissettin mi o vakıt onu deryaya bırakıver, hem korkma ve mahzun olma, biz muhakkak onu sana iade edece2iz ve kendisini mürselînden yapaca2ız 7 Bunun üzerine âli Fir'avn onu lekıyt olarak aldı, çünkü ileride kendilerine bir dü(man, bir gamm olacaktı Do2rusu Fir'avn de Hamân de, askerleri de hep cânîlerdiler 8 Fir'avnin hatunu ise "bir göz bebe2i: bana ve sana, bunu öldürmeyin, belki bize yarar, yâhud evlâd ediniriz" dedi ve onlar farkında de2illerdi 9 Musânın anasının gönlü ise bombo( sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıtavermeseidik e2er

iymanlılardan olsun diye 10 Onun hem(iresine izinita'kıyb et de demi(ti, o da uzaktan gözetti, onlar farkında de2illerdi 11 Önceden ona emzikcileri haram etmi(tik bu vesîle ile vardı da sizin hisabınıza bunun bakımını der'uhde edecek hem ona hayırhahâne bakacak bir ehli beyt buluvereyim mi size? Dedi 12 Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va'di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler 13 2. 0fadesi güzel parlak kitab, yâhud açık beyan edici kitab - ki murad åî j à Ûa lbn Ø Ûa Kur'andır. Levhi mahfuz diyenler de vardır. 3. aì Ü nã Tilâvette okuyaca2ız - T0LÂVET,ta'kıb etmek, arkasına dü(mektir. Ragıbın beyanına göre bilhassa Allah tealânın kütübi münzelesini ya kıraetveyaiçindeki emr-ü nehyi, tergıb ve terhıbi i'tiyadile ta'kıb eylemektir. Demek ki tilâvet kıraetten min vechin ehastır.buradaise Cebrail vasıtasıle kıraet veya tenzilden mecazdır.4. á è ä ß ò1 ö bÿ Onlardan bir tâifeyi - ki Beni 0sraîldir. Deniliyor ki kâhinin birisi Fir'avne (öyle demi(: Beni 0sraîlde bir çocuk do2acak, senin devletin onun eliyle gidecek. åí 1 à Ûa å ß æb é ã a Çünkü o cidden

sh:»3719 müfsidlerden idi - bir maksadı için Yer yüzünü fesada vermekten çekinmez idi. Onuniçin bu kadar ma'sum çocukları, Enbiya evlâdını kesiyor, kızları erkeksiz bırakarak diledi2i gibi kullanmak istiyor.6. ƒûa æbßbçë æ ìç Š Ï ô Š ãë Ya'ni korktukları (eyi ba(larına getirelim, Beni 0sraîl yüzünden devletlerinin zevalini, kendilerinin helâkini görsünler. Hâmam, Fir'avnın veziri. 5. ò à öa á èüè vãë Hem onları eimme yapalım -y a'ni din-ü Dünyada öncül kendilerine ıktida olunur imamlar. =åî q aì Ûa á èüè vãë Hem de onları o varisler kılalım - ya'ni «üa Ö b ß æì 1È šn í aì ãb åí ˆ Ûa â ìô Ûa bä q ëaë ó ÜÇ ó ä z Ûa Ù 2 oà Ü o àmë b 6 èî Ï bä b2 ó n Ûa bè2 bìßë é ß ìóë æ ìç Š Ï Éä í æb bß bã Š ß ë 6aë Šj bà 2 3c ö aš a ó ä2 æ ì Š Èí aì ãb bßë» âyetinde beyan olunan varisler. 7. ó ì ß ó Û a bä îy ëaë Bu vahyin nübüvvet vahyi de2il, ilham veya ru'ya â a

demek oldu2unu söylüyorlar. Demek ki ilham, Mütekellimînin dedi2i gibi umum için esbabı ılimden olmamakla beraber sahibi için amelî icab edecek bir kuvveti haiz olabilir. Maamafih burada «å î Ü Š à Ûa å ß êì Ü Çbuë Ù îû a êë a b ã a» te'minatı sıgai tahkık ile katıyyet de ifade etmektedir. Hem bir validenin yavrusunu emzirmek sevkı fıtrîsi kadar kuvvetli bir katıyyet. 3u halde Enbiya nübuvveti de2ilse evliya kerameti kabîlinden oldu2unda (übhe yoktur. Anla(ılıyorkibuilham, Musa do2duktan sonra olmu( ve biraz emzirilmi(, üç ay denilmi( áî Ûa ó Ï Nil 8. åî, d Ÿb hatadan de2il hatîedendir. Çünkü hatada muhtıîn denilir. Bu âyet «6 ãœyë b a ë Ç á èû æì Øî Û» hikmetinin vechini beyandır. Ya'ni câni oldukları için Allah tarafından o suretle mübtelâ olacaklardır. Yoksa o cânîler onu bırakmazlardı. 10. b 6 Ë bï ó ì ß â a a ªì Ï j aë sh:»3720 Mûsanın anasının da fuâdi ya'ni gönlü bom bo( sabahı etti - bunun zâhiri ne olup kaldı2ından hiç bir haber almıyarak hayretten ve deh(etten gönlünü hiç bir (ey girmiyor, aklı sıfrainmi( bir halde demektir. é 2 ô j nû p b æ a az daha onu meydana verecekti - telâ( ile haber alaca2ım diye

yaptı2ını sezdirecek Musayı if(a edecekti. 11. é n ü oûbóë onun ya'ni Musanın hem(iresine 9 éî Ó karde(inin izini ta'kıb et - ne oldu2undan bir haber al - demi(ti. Türkcemizde müzekker ve müennas zamiri ayrılmadı2ından türkcede «hem(iresine» denilince validesinin hem(iresine denilmi( gibi anla(ılıyor. Halbuki «b è n ü» de2il «é n ü zâhir olan «b è n ä j Û» dir. 3u halde» kendi kızına denilmek iken onun hem(iresine denilmesi (efakate tansıs noktai nazarından daha beli2 olmu(tur. Ya'ni kendi kızı oldu2u için de2il Musanın hem(iresi oldu2u için ta'kıbini emretmi(ti k ä u åç é 2 pš jï o da onu uzaktan gözledi gördü á çë onlar - ya'ni Âli Firvan =æë Š È íü farkında de2illerdi - gözetti2inin yâhud hem(iresi oldu2unun farkına varmıyorlardı. Ù Û ˆ ë b 6 à Ü Çë b à Ø y êbä îm a ô ìn aë ê a ÍÜ2 b àûë QT å ß òü 1Ë åî y ó ÜÇ òäí à Ûa 3 ë QU åî ä z à Ûa ô Œ vã å ß aˆ çë é nèî, å ß aˆ ç 9 æ5 nn Ôí å îü u bèî Ï uìï bè Ü ça êœ ìï = ê ë Ç å ß ô ˆ Ûa óüç é nèî, å ß ô ˆ Ûa éqbìn bï 7 ê ë Ç 3 š ß ë Ç é ã a 6 æbà î, Ûa 3àÇ å ß aˆ ç 4bÓ 9 é îüç ó šôï ó ì ß

åî j ß sh:»3721 ì ç é ã a 6 éû Š1ÌÏ ó Û Š 1 ËbÏ ó 1ã o àüã ó ã a l 4bÓ QV æì a åüï óüç o àè ãa bà 2 l 4bÓ QW áî y ŠÛa ì 1Ì Ûa k ÓŠní b 1 ö b òäí à Ûa ó Ï j bï QX åî ß Š v à Ü Û a Šî èã Ù ã a ó ì ß éû 4bÓ 6 é Š n í ß üb 2 êš än a ô ˆ Ûa a bï ë Ç ì ç ô ˆ Ûb 2 À jí æa a a æa b àüï QY åî j ß ô ììû > ß üb 2 b 1ã o ÜnÓ bà ó äü n Ôm æa í Š ma ó ì ß bí 4bÓ b = à èû æì Øm æa í Š m bßë üa ó Ï a b ju æì Øm æa ü a í Š m æ a 9ó È í òäí à Ûa b Óa å ß 3 u õ buë RP åî z Ü à Ûa å ß ÙÛ ó ã a x Š bï Úì Ü n Ôî Û Ù 2 æë Š àm bí 5à Ûa æ a ó ì ßbí 4bÓ l 4bÓ 9 k ÓŠní b 1 ö b bè ä ß xš Ï RQ åî z b äûa å ß ; åî à Ûb ÄÛa â ìô Ûa å ß ó ä vã

sh:»3722 Meali 3erifi Vaktâkikıvamına irip dengini buldu ona bir hâkimiyyetle bir ılim verdik ve i(te muhsinlere böyle mükâfat ederiz 14 Bir de (ehre girdi ehalisinin bir gaflet demi idi, derken orada iki adam buldu dö2ü(üyorlardı biri (iy'asından biri de dü(manından, binaenaleyh (iy'asından olan ondan dü(manından olana kar(ıi stimdad etti Musâ da ona bir yumruk indirdi i(ini bitiriverdi, bu dedi: 3eytanın i(inden, o cidden (a(ırtıcı belli bir dü(man 15 Ya rabb dedi: do2rusu ben nefsime yazık ettim,artık ma2rifetinle benim suçumu ört: o da ma2rifet buyurdu, hakıkat o, öyle 2afur öyle rahîmdir 16 Ya rabb! Dedi: bana olan bu in'amın hakkı için artık mücrimlere aslâ zahîr olmam 17 Derken (ehirde korku içinde sabahı etti gözetiyordu, baktı kidün kendisinden yardım istiyen ona yine feryad ediyor, Musâ ona besbelli sen yaramazsın dedi 18 Deyip de o ikisinin bir dü(manı olan herifi yakalayıvermek isteyince: ya Musâ dedi: dün bir adamı öldürdü2ün gibi benî de öldürmek mi istiyorsun, ara düzelticilerden olmak istemeyip de yer yüzünde bir zorba mı olmak istiyorsun 19 3ehrin öte ba(ından bir adam da ko(arak geldi: Musâ dedi: haberin olsun hey'et, seni öldürmek için hakkında emri müzakere ediyorlar, hemen çık! Ben cidden senin hayırhahlarındanım 20

Derhal oradan korku ile çıktı gözetiyordu, dedi: ya rabbi! kurtar beni bu zalim kavmden 21 ó äí èí æa ó 2 ó Ç 4bÓ åí ß õ bô Ü m é uìm b àûë RR å ß ò ß a é îüç uë åí ß õ bß ë b àûë RS 3î j Ûa õ aì bß 4bÓ 7 æa ë ˆm å îmaš ßa á è ãë å ß uëë 9æì Ô í b äûa ƒ î, bãì 2aë õ bç ŠÛa í ó ny ó Ô ãü bnûbó b 6 à Ø j À Šî j sh:»3723 bà Û ó ã a l 4bÔÏ 3 ÄÛa óû a ó Ûìm á q bà èû ó Ô Ï RT óüç ó àm bà èí y a é mõ bvï RU Šî ÔÏ Š î å ß óû a o ÛŒ ãa b 6 äû o îô bß Š ua Ùí Œ vî Û Úì Ç í ó 2a æ a oûbó 9 õ bî z n a â ìô Ûa å ß p ìvã Ñ mü 4bÓ = Ô Ûa é îüç Óë êõ bu b àüï Š î æ a 9 êš u bn a o2a bí bà èí y a oûbó RV åî à Ûb ÄÛa æa í a ó ã a 4bÓ RW åî ß üa ô ìô Ûa p Šu bn a åß

6 7 wv y ó ãbàq ó ãš u bm æa ó ÜÇ å îmbç ónä 2a ô y a Ùz Ø ã a 6Ù îüç Õ a æa í a bßë 7Ú ä Ç å àï a Š Ç o àà ma æ bï ó ä î2 Ù Û 4bÓ RX åî z Ûb Ûa å ß é ÜÛa õ b æ a ó ã vn ó ÜÇ é ÜÛaë óüç æaë Ç 5Ï o îšó å îüu üa bà ía 6Ùä î2ë ; 3î ë 4ì Ôãbß sh:»3724 Meali 3erifi Vaktâ ki Medyen cihetine yöneldi, ola ki rabbım beni düz yola çıkara dedi 22 Ve vaktâ ki Medyen suyuna vardı, üzerinde bir küme insan buldu suluyorlar, ötelerinde de ikidi(i ehli buldu sakınıp duruyorlar, derdiniz nedir? Dedi "biz: çobanlar çekip gitmeyince sulamayız ve bizim babamız büyük bir pirdir" dediler 23 Bunun üzerine ikisine sulayıverdi, sonra gölgeye çekildi de "ya rabbi! dedi: ben cidden bana indirdi2in hayırdan dolayı bir fakirim "24 Derken o ikinin birisi bir edeb-ü haya üzere yürüyerek ona geldi, "babam seni da'vet ediyor bize su çekiverdi2in ecrini sana ödemek için" dedi bunun üzerine varıp ona kıssayı

anlatınca, korkma, dedi, kurtuldun o kavmden, o zalimlerden 25 O ikinin biri, babacı2ım! Dedi: onu ecîr tut, çünkü tuttu2un ecîrlerin en hayırlısı o kavîy, emîn adam 26 Dedi: haberin olsun ben (u iki kızımın birini sana nikâh etmek istiyorum, sen bana sekiz sene ecîrlik etmek üzere ki e2er onu doldurursan, o da kendinden, maamafih seni zorlamak istemiyorum in(aallah beni salihînden bulacaksın 27 Dedi: o, benimle senin aramızda, iki müddetin her hangisini ödersem demek aleyhime husumet yok ve Allah mukavelemiz üzerine vekîl 28 22. åí ß Yukarılarda geçti2i üzere 3uayb aleyhisselâmın memleketi. 23. õ bç ŠÛa í ó ny VÜRUD, suya gitmek, SUDUR, sudan dönmek oldu2u gibi ısdar da hayvanları sudan çekip götürmektir. õ bç = R0Â: raînin cem'ı, çobanlar. 7 æa ë ˆm ë = ZEVD:men'üdef'ı etmek, ya'ni di2erleri sularken bu ikisi hayvanlarını sakındırıp duruyorlar. Šî ÔÏ Š î å ß óû a o ÛŒ ãa bà Û ó ã a -

sh:»3725 Burada ikima'nâvardır:birisi «ü â» «fakîr»in sılası ve «o ÛŒ ãa» muzari' ma'nâsına olmak üzere «yarab her ne hayır indirirsen muhtacım» demektir. Birisi de «â ü» ta'lil olmak üzere «yarabbi hakkımda hayır olmak üzere ba(ıma getirdi2in serencamdan dolayı bir fakır oldum, çok muhtacım» demektir ki bu ma'nâ daha zâhirdir. k ãbu å ß ã a é Ü çb 2 b ë 3u üa ó ì ß ó šó b àüï RY á Øî m a ó ÜÈÛ a bã o ã a ó ã a a ì r Ø ßa é Ü ç ü 4bÓ a 7 bã ì ÀÛa b àüï SP æì ÜÀ m á Ø ÜÈÛ b äûa å ß ñë ˆu ëa Šj 2 bè ä ß å ß ò bj à Ûa òè Ô j Ûa ó Ï åà í üa aì Ûa ªó Ÿb å ß ô ì ã bèî ma SQ =åî àûbè Ûa l é ÜÛa bãa ó ã a ó ì ß bí æa ñšv Ûa áûë a Š 2 ß ó Ûë æ bu bè ãb Œn èm bç a b àüï 6Úb Ç Õ Ûa æaë SR åî ä ß üa å ß Ù ã a Ñ m üë 3 j Óa ó ì ß bí 6 k ÔÈ í á à aë 9 õ ì Š îë å ß õ bš î2 x Š m Ù j îu ó Ï Ú í Ù Ü a

ó Û a Ù 2 å ß æbãbç Š 2 Ù ãaˆï k ç ŠÛa å ß Ùybäu Ù îû a åî Ô bï b ß ìó aì ãb á è ã a 6 é ö 5ßë æ ìç Š Ï sh:»3726 æì Ü n Ôí æa Òb bï b 1ã á è ä ß o ÜnÓ ó ã a l 4bÓ SS a õ ó Èß é Ü bï b ãb Û ó ä ß Ïa ì ç æë Š ç ó aë ST Ú šç ä 4bÓ SU æì 2 ˆØ í æa Òb a ó ã a 9ó ä Ó í b 7 ä mbí b 2 bà Ø îû a æì Ü í 5Ï b ãbà Ü bà ØÛ 3È vãë Ùî b 2 ó ì ß á çõ bu b àüï SV æì j ÛbÌ Ûa bà ØÈj ma åßë bà n ãa aˆ è 2 bä È à bßë ô Šn 1 ß Š z ü a aˆ ç bß aì ÛbÓ pbä î2 bä mbí b 2 õ bu åà 2 áü Ça ó 2 ó ì ß 4bÓë SW åî Û ë üa bä ö b2 a ó Ï Ü 1 í ü é ã a 6 a Ûa òj ÓbÇ éû æì Øm åßë ê ä Ç å ß ô è Ûb 2 á ØÛ o à ÜÇbß 5à Ûa bè ía bí æ ìç Š Ï 4bÓë SX æì à Ûb ÄÛa ó Û 3È ubï åî ÀÛa óüç æbßbç bí ó Û Ó ëbï 7ô Š îë é Û a å ß åî 2 bø Ûa å ß é ä Ãü ó ã aë =ó ì ß é Û a ó Û a É Ü Ÿa ó ÜÈÛ b y Š

sh:»3726 a ì äãë Õz Ûa Š îì 2 üa ó Ï ê ì ä uë ì ç Šj Øn aë SY ó Ï á çbã ˆjäÏ ê ì ä uë êbã ˆ bï TP æì Èu Š íü bä îû a á è ãa á çbä ÜÈuë TQ åî à Ûb ÄÛa òj ÓbÇ æb Ñ î Š Ä ãbï 7 áî Ûa TR æë Š ä íü òà î Ô Ûa â ìíë 7 b äûa óû a æì Ç í ò à öa å ß á ç òà î Ô Ûa â ìíë 7 òä ÈÛ bî ã Ûa ê ˆ ç ó Ï á çbä Èj maë ; åî yì j Ôà Ûa Meali 3erifi Vaktâ ki Mûsâ, artık eceli ödedi ve ehlile yola çıktı Tur canibinden bir ate( hissetti, ehlile durun dedi: ben bir ate( hissettim, ümid ederim ki size ondan bir haber getiririm veya o ate(ten bir eksi, belki bir ocak yakar ısınırsınız 29 Derken ona varınca vâdinin sa2 kıyısından o mübarek buk'ada a2açtan nidâ olundu, (öyle ki: ya Mûsâ, haberin olsun benim ben: Allah rabbül'alemin 30 Ve (öyle: bırakasânı, derken onu sanki (bir

cânn) bir çevik yılan gibi ihtizaz ediyor görünce öyle bir dönüp kaçtı kiarkasına bile bakmadı, ya Mûsâ, yüzünü dön ve korkma çünkü sen aminîndensin 31 Elini koynuna sok çıksın bembeyaz, bir âfetsiz, ve heybetten cenahını kendine kavu(tur,i(tebuikisi sana iki bünhan, rabbından Fir'avne ve cem'ıyyetine, çünkü onlar fasık bir kavm oldular 32 Dedi: ya rabbi! ben onlardan bir adam öldürdüm korkarım beni hemen öldürürler 33 Biraderim Harûn iselisanca benden fesahatlidir sh:»3728 beni tasdık eder bir muavin olmak üzere maıyyetimde ona da risalet ver. do2rusu ben beni tekzib ederler diye korkarım 34 Buyurdu ki biraderinle bâzûna kuvvet verece2izvesiziniçin bir saltanat kuraca2ız da size iri(emiyecekler âyetlerimizin hakkı için siz ve size tabi' olanlar galip geleceksiniz 35 Vaktâ ki Musâ. bunun üzerine açık açık âyetlerimizle onlara vardı bu, dediler: sırf uydurma bir sihir, biz bunu evvelki atalarımızda dahi i(itmedik 36 Musâ da, rabbım daha iyi bilir, dedi: tarafından hidayetle gelen kim? Ve yurdun akıbeti kimin olur? Do2rusu bu: zalimler felâh bulmaz 37 Fir'avn ise dediki: ey millet, ben sizin için benden ba(ka bir tanrı bilmiyorum, haydi benim içinçamuraoca2ı yak da ya Hâmân bana bir kule yap belki Musânın tanrısına muttali' olurum, maamafih ben onu her halde yalancılardan sanıyorum 38 Hem de o ve askerleri

yer yüzünde haksızlıkla kibirlenmek istediler ve zannettiler ki onlar bize iâde olunmıyacaklar 39 Biz de kendisini ve ordularını tuttukdaderyayafırlatıverdik, (imdi bak o zâlimlerin akıbeti nasıl oldu? 40 Biz onları öyle ba( kumandanlar yaptık kiate(e da'vet ederler ve kıyamet günü yardım olunmazlar 41 Hem kendilerine bu Dünyada arkalarından bir lâ'net ya2dırmaktayız hem de Kıyamet günü bunlar pek menfurlardandırlar42 29. 3u üa ó ì ß ó šó b àüï yeknazarda hangi eceli ödedi2i belli olmuyor gibi ise de dü(ünülünce fazlasını ödedi2i ve hiç bir eceli kalmadı2ı anla(ılır. Çünkü kerîm olan va'dine vefa eder, eserler de buna delâlet eylemektedir. Hattâ ba'zılarında on sene daha fazla kaldı2ı rivayet edilmi(tir. é Ü çb 2 b ë ve ehliyle yürüdü; yola çıktı - nereye gidiyordu? Bu beyan edilmiyor, ba'zıları æì Ü n Ôí æa Òb a Mısra demi(ler lâkin demesi buna münafi görünür. Ba'zıları da Kudse do2rudemi(ler ki daha sâlim ve ma'nîdar sh:»3729 görünür a 7 bã å ß ã a Tur canibinden ya'ni da2 cihetinden bir ì ÀÛa k ãbu

ate( hissetti - dıkkat olunursa bu ifade gayet sâde ve zâhir görünmekle beraber i(ârâtında iyzaha sı2mıyacak bir çok derinlikler vardır. Meselâ «if'al» den veya «müfaale» den olması muhtemil olan «ã a» bir ihsas ifade etmekle beraber kaba bir ihsasın de2il üns ifade eden derin ve insanî bir ihsasın ifadesidir Netekim «a á è ä ß á n ã a æ bï» de rü(d iynası derin bir ihsastır. 3übhe yok ki «ehasse» denilmeyip de «ânese» buyurulması bir letafeti mahsusayi hâizdir. Bunu ancak zevk takdir eder. «a bã» deki tenvinin tenkirindeki garaib ve acaiblik de öyle. Šj 2 bè ä ß á Øî m a ó ÜÈÛ belki ondan size bir haber getiririm - demek ki yoldu bir haber alma2a muhtacsıkıntılı bir vaz'iyyette bulunuyorlardı, bunu (u rivayetlerle iyzah etmi(lerdir: 1- Kı( mevsimi ehliyle, maliyle çıkmı( ve 3am mülûkünden hazeren yolun gayrısını tutmu(tu, zevcesi hamil idi, berriyye de gidiyor yollarını bilmiyorlardı, bu yürüyü( onu karanlık so2uk, karlı bir gecede Turun sa2ına garb canibine sevketmi( idi. 2- Haremine gayretinden geceleyin refıklariyle bulu(ur, gündüz ayrılırdı, derken bir gün yolu (a(ırdı gece geldi çattı, derken haremini a2rı tuttu, çakma2ını çaktı ate( almadı, bir de baktı uzaktan bir ate( parlıyor, i(teovakıt «durun!» dedi ben bir ate( hissettim belki ondan size bir haber getiririm. b äûa å ß ñë ˆu ëa yâhud o ate(ten bir eksi, ilâh...

30. ô ì ã bèî ma b àüï derken ona varınca nida olundu åà í üa aì Ûa ªó Ÿb å ß vadînin sa2 kıyısından - Musâya sh:»3730 nazaran sa2, yâhud «eymen» lâfzının di2er ma'nâsiyle: vadînin en meymenetli kıyısından ki «å à í ª übï åà í ª üa» müeddasınca bil'i(are sa2 demek olur. ò bj à Ûa òè Ô j Ûa ó Ï o mübarek bukada - BUK'A,yanındaki arazınin hey'etinden ba(ka türlü olan kıt'ai arz demektir. Mübarek olması Allah tealânın bilhassa âyât ve envarına mazher olması, ya'ni risalet ve teklimin burada husule gelmesi hasebiledir. ñšv Ûa å ß a2açtan - nida olundu. Bu a2acı ba'zıları unnab, ba'zıları semüre: mügaylan dikeni nevınden bir bâdiye a2acı «ba'zıları avsec, ya'ni sincan dikeni veya Musa a2acı denilen dikenli bir a2aç, ba'zıları da ulleyk, ya'ni sarma(ık veya bö2ütlen diye rivayet etmi(lerdir. Alusî diyor ki; bu günkü Tevratta mezkûr olan da ulleykadır. 0(bu «å ß ªó Ÿb å ß» den ñšv Ûa

bedeli i(timaldir. A2aç nida etti de2il, a2açtan nida olundu æa (öyle diye : =åî àûbè Ûa l é ÜÛa bãa ó ã a ó ì ß bí Yâ Musâ, hakikat ben im ben Allah rabbül'âlemîn «é Ÿ» sûreninde «Ù 2 b ãa ó ã a ó ì ß bí» nida olundu. «Ÿ» de de «l é ÜÛa æbz j ë b 6 èû ìy åßë b äûa ó Ï åß Ú ì 2 æa å î àûbè Ûa» nida olundu diye geçmi(ti. 0mam Fahruddini Razî bu farkların vechini anlatmak için der ki: bunların beyninde münafat yoktur, Allah tealâ hepsini anlatmı( ancak her Sûrede o nida mazmununun bir kısmını hikâye buyurmu(tur.kazıy ile Ebüssüud da «fark yalnız lâfızdadır,asıl murad olan ma'nâda münafat yoktur» demi(ler, bu ise Kur'an yalnız ma'nâyı hikâye etmi(ler demek olaca2ından «nida» nın bir lâfız ve savt ile de2il, yalnız bir ma'nâdan ıbaret oldu2unu zannettirebilece2i gibi kıssanın üç Sûrede tekrar edilmesinin vechini de iyzah etmiyor. Halbuki her birinde kıssa sh:»3731 sırfbirtekrardan ıbaret olmayıp di2erinde söylenmiyen bir vech ile beyan edilmi( oldu2undan Razînin

dedi2i gibi «nida» nın mü(temil oldu2u mazmun da öyledir. Hepsinin zâhiri Mûsâ aleyhisselâmın bir kelâmı lâfzî i(itmi( olmasıdır. ñšv Ûa å ß Burada Mutezile demi(lerdir ki sarahatiyle Mûsâ aleyhisselâm nidayı secereden i(itmi(tir. Ve bu nida ile mütekellim olan da Allah tealâdır. Halbuki Allah Tealâ bir cisimde olmaktan münezzehtir. Demek ki Allah tealânın tekellümü ancak bir cisimde kelâm halk etmekledir. Buna kar(ı kelâm sıfatının kıdemine kail olan Ebû mansuri mâtürîdî ve mâverâennehir Türk uleması derler ki Allah tealânın zatı ile kaim olan kelâmı kadîm i(idilmez, i(idilen ancak ses ve huruftur. Ve i(tea2açta yaradılan ve ondan i(idilen odur. Ebülhaseni e('arî de demi(tir ki cisim ve araz olmıyan kelâmı nefsînin de mesmu' olması mümkindir g ça. 0mamı Gazali de bunu te'yid eylemi(tir. Sofiyyeden ba'zıları da demi(tirki : savtile kelâmı lâfzîyi i(itti ve bu, Hak celle ve alânın hikmeti muktezasınca diledi2i mezâhirden birinde zuhurundan sonra oldu öyle ki sübhanehu ve tealâ zuhurıyle beraber yine ıtlakı üzere - hattâ ıtlak kaydinden bile -bâkıy idi. Hadîsi sahihte vârid olmu(tur ki: Allah tealâ, yevmi Kıyamette kullarına bir surette tecelli edecek ben rabbınızım diyecek de tanımıyacaklar, sonra di2er bir surette tecelli edecek o vakıt tanıyacaklar 6» g ça. Fakat o zaman böyle zuhur olsa idi bilahare mîkatta «Ù îû a Š Ä ãa ó ã a talebine hacet görmez veya «ó åû» ile kar(ılanmaz veya «äí Šm b 7 Ô È ó ì ß Š ë b éüèu 3jv Ü Û é 2 ó Üvm b àüï» tecellisini daha

o zaman olmu( olurdu. Haseni Basrî Hazretleri Mûsâ aleyhisselâma nidai vahy ile nida olundu «ó yì í bà Û É àn bï» buna delîldir demi(, cumhurı sh:»3732 ulema buna razı olmamı(, Allah tealâ ona vasıtasız kelâm söyledi, buna delîl «7 àî Ü Øm b ó ì ß é ÜÛa á Ü ë» dır, zira vahy olsa idi Enbiya arasında Kelîm isminin Hazreti Musâya ıhtısası olmazdı. «Festemi' limâ yuhâ» da vahy ile de2il, sarih kelâm ile söylenmi(tir.demi(lerdir. Fakat burada «ªô a ë å ß ëa b î yë ü a é ÜÛa éà ÜØ í æa Š j Û æb bßë UQ ó ÜÇ é ã a 6 õ b í bß é ã b 2 ó yì îï üì 3 Š í ëa lbv y áî Øy» âyetini unutmamak lâzım gelir. Zira di2er müfessirîn de Mûsâya olan teklimin burada «illâ vahyen» kısmında dahil oldu2unu söylemi(lerdir. 3u halde Haseni Basrî Hazretlerinin muradı da bu olmak lâzım gelir. Çünkü bu âyette vahiy Resul irsaliyle olan iyhaye mukabil zikredildi2inden bilâ vasıta

vahiy demektir. Bu da yalnız ilkai ma'nâ ile olabilece2i gibi ilkai lâfz ile dahi olabilir ve i(te Musâya da böyle olmu(tur. 31. 6Úb Ç Õ Ûa æaë - «ó ì ß bí æa» üzerine ma'tuf, ya'ni bir de (öyle nida olundu: bırakoasanı bç a b àüï - bu gibi «fa» lara fasîha denilir, hal delâletiyle hafzolunmu( cümleleri i('ar eder ki: «bunun üzerine bıraktı bırakınca sanki bir yılan imi( gibi ihtizaza ba(ladı, öyle ihtizaz ediyor görünce» demektir. åî ä ß üa å ß Ù ã a Ñ m üë 3 j Óa ó ì ß bí - bu cümlede bir kavil geçti2i mukadderdir. Ya'ni böyle denildi - çünkü «Tâsîn» de geçti2i üzere «æì Ü Š à Ûa > ô Û Òb íü Ù j îu» dır.32. - Ceyb, esasen gömle2i, cübbenin ba( tarafındaki açıklı2a denir ki koyun ta'bir etti2imiz yaka açı2ıdır.bildi2imiz ceybe ıtlakı sonradan müvelleddir. k ç ŠÛa å ß Ùybäu Ù îû a á à aë ve korkudan cenahını kendine kavu(tur. - Cenahtan murad iki kuldur. Bu emir, ikima'nâyı i('ar eder: Birisi bu makamda mehabetten korkup kaçma da kollarını kavu(turup emre âmâde dur, ikincisi: her hangi bir korku vaz'ıyyetinde de kaçma etrafını derle topla, celâdet göster sh:»3733

demek olabilir. Ù ãaˆï i(tebuikisi-asaile yedi bayzâ ki birisi korkutur, birisi tenvir ve tergib eder. 35. b ãbà Ü bà ØÛ 3È vãë ve sizin için bir saltanat bah(edece2iz - ya'ni büyük bir tesallut ve galebe kuvveti verece2iz de bà Ø îû a æì Ü í 5Ï ikinize de iri(emiyecekler - ne el uzatabilecekler ne de ma'nen ve maddeten, ılmen ve hucceten kâ'bınıza yeti(ebilecekler ilh... b 7 ä mbí b 2 âyetlerimiz hakkı için - mu'cizelerimiz ve bilhâssa o ikimu'cizesayesinde bà ØÈj ma åßë bà n ãa sizvesizetabi' olanlar æì j ÛbÌ Ûa galib geleceksiniz - demek yalnız kendileri de2il, kendilerine tabi' olanlar da galib gelecekler 36. aˆ ç bß aì ÛbÓ bu, dediler - ya'ni senin âyet diye getirdi2in ba(ka de2il ô Šn 1 ß Š z ü a uydurma bir sihir -ya'ni eskiden ma'lûm olmayıp yeni icad olunmu( bir sihir, yâhud hiç asl-u esası olmayıp mücerred göz boyama kabilinden olan bir sihir veya Allaha iftira edilen bir sihir (imdiye kadar içimizde görülmedi2i gibi aˆ è 2 bä È à bßë biz bunu - böyle bir sihri - veya bu da'vayı åî Û ë üa bä ö b2 a ó Ï eski atalarımızda dahi i(itmedik. - Demek ki yeni muvaffakıyyetler yeni âyetlerle husule geliyor, hakıkaten nâfı' olan (eyleri eskiden yoktur diye

reddedenler mahrum kalıyor. Onun için onların sihri müfterâ demelerine kar(ı 37. ó ì ß 4bÓë Musâ da (öyle dedi: áü Ça ó 2 rabbım daha iyi bilir ê ä Ç å ß ô è Ûb 2 õ bu åà 2 nezdinden hidayetle gelen sh:»3734 kim 6 a Ûa òj ÓbÇ éû æì Øm åßë ve yurdun akıbeti kimin olacak - ya'ni bu Dünya yurdunun sonunda hayırlı akıbet kimin olacak, akıbetin iyisi de olur kötüsüde netekim «ô a ì Ûa a ªë b a åí ˆ Ûa òj ÓbÇ æb á q» buyurulmu(tur,fakat ekseriya «å î Ô n à Ü Û òj ÓbÈ Ûaë» gibi «ü â» ile kullandı2ı zaman hayırlısı demek olur. Burada da «é Û» kaydiyle hayra i(aret olunmu(tur. æì à Ûb ÄÛa Ü 1 í ü é ã a hakıkat bu: zalimler felâh bulmaz - zulüm, haksızlık edenler murada iremez, hakkın âyatını, bürhanlarını uydurma sihirdir diye reddedenlerin haksız zalimler oldu2unda ise (übhe yoktur. 38. æ ìç Š Ï 4bÓë Firavnise - bak ne zalim, cem'ıyyetini toplayıp da - dedi ki 5à Ûa bè ía bí ey millet: ey (u gözler dolduran cemaat 7ô Š îë é Û a å ß á ØÛ o à ÜÇbß ben sizin için benden ba(ka bir ilâh bilmiyorum -

pek a'lâ bilir ki (u halkı yaradan kendisi de2ildir, kendisini de bir yaradan vardır. Lâkin ülûhiyyet yalnız onun hakkı oldu2unu tanımıyor, halk ve ülûhiyyet yalnız mefhumlarına haksızlık ediyor, hukuk ve te(rı' kendi vaz-u iradesinden ibaret imi(, ne irade ederse olurmu(, hukm-ü hukûmetini nakzedebilecek mâfevk bir kuvvet yokmu( gibi gösteriyor, binaenaleyh nâs onun hukûmetine itaattenba(kabir (ey tanımasın, hep onu sevsin hep ondan korksun, hep ona kul olsun, ona tapsın istiyor, hem ma'budluk iddia ediyor hem sizin için benden ba(kabirilâh bilmiyorum diyor, ilk önce yoktur demiyor, bilmiyorum diye insaflı görünmek istiyor ve Göklerin Yerin rabbı gûya Semayı rasad etmekle görünmesi lâzım gelen bir cisim ve cismanî imi( gibi tevehhüm ettirerek halka kar(ı ılm-ü fen yolundan bir desîse yapmak üzere de diyor ki : sh:»3735 åî ÀÛa óüç æbßbç bí ó Û Ó ëbï (imdi bir ocak yak benim için çamura da ya Hâman - tu2la pi(ir demeyip bu ta'biri kullanması kerpici tu2la yapmayı iptida Firavn dü(ünmü( oldu2undan bu suretle san'ati ta'lim eylemi( deniliyor. b y Š ó Û 3È ubï hemen bana bir kule yap - Semayı terassud edecek bir rasad kulesi bina et =ó ì ß é Û a ó Û a É Ü Ÿa ó ÜÈÛ belki çıkarmusânın ilâhına muttali' olurum

zannediyorum - ya'ni rabbül'âlemîn tarafından Peygamberlik da'vasında yalancı oldu2unu zannediyor ise de her ihtimale kar(ı gûya ılm-ü fen dâiresinde bil'fiıl teharriyyat yaparak o yalanı meydana çıkaracak ve (ayed onun ilâhını bulursa gûya onun da hakkından gelecek imi( gibi görünmek istiyor. Ba'zıları bunun sâde bir lâftan ıbaret kaldı2ını ve öyle bir kule ile gö2e çıkma2a çalı(manın gayri ma'kul oldu2unu söylemi(ler de di2er taraftan böyle bir kulenin yapılıp yıkıldı2ını nakl etmi(lerdir. 39. üa ó Ï ê ì ä uë ì ç Šj Øn aë Hem o, Õz Ûa Š îì 2 ordulariyle Yer yüzünde bigayri hak daha kibirlenmek istedi - bilmiyorum demekle kalmadı. «3uara» da geçti2i üzere Musâya «åî ãì v à Ûa å ß Ù äüè uü ô Š îë b è Û a p ˆ ma å Û» dedi, «Nâziât» da gelece2i üzere mah(erini toplayıp «ó Ü Ç 9 üa á Ø 2 b ãa» diye ba2ırdı æì Èu Š íü bä îû a á è ãa a ì äãë ve zannettiler ki onlar yakalanıp da bize getirilmiyecekler, 40. ê ì ä uë êbã ˆ bï biz de onu ve ordularını tuttukda 7 áî Ûa deryaya fırlatıverdik ó Ï á çbã ˆjäÏ sh:»3736

åî à Ûb ÄÛa òj ÓbÇ æb Ñ î Š Ä ãbï (imdi bak o zalimler akıbeti nasıl oldu? 41. ò à öa á çbä ÜÈuë biz onları öyle öncüller, öyle ba( kumandanlar yaptık ki 7 b äûa óû a æì Ç í ate(e ça2ırırlar - Cehenneme götürecek fiıllere da'vet ederler æë Š ä íü òà î Ô Ûa â ìíë de Kıyamet günü nusrat olunmazlar 42. 7 òä ÈÛ hem bu Dünyada arkalarına bir lâ'net bî ã Ûa ê ˆ ç ó Ï á çbä Èj maë takmı(ızdır.-allahın ve Melâikenin ve nasın lâ'netleri ;åî yì j Ôà Ûa å ß á ç òà î Ô Ûa â ìíë hem de Kıyamet günü onlar, o çirkin, menfur, matrutlardandırlar.-çünkütekebbür yalnız Allahın hakkıdır. Bir hadîsi kudsîde «kibriya benim ridâm, azamet izarımdır, her kim bunlardan birisinde bana niza' ederse ben onu ate(e koyarım» buyurulmu(tur. Onuniçin ondan ba(kasının istikbarı bigayri hak istikbardır. Gelelim kıssadan hıssaya: æë Š Ô Ûa bä ØÜ ça bß È2 å ß lbn Ø Ûa ó ì ß bä îm a ÔÛë TS TT æë Š ˆní á è ÜÈÛ òà y ë ô çë b äü Û Š ö b 2 ó Û@ë üa

bßë Š ß üa ó ì ß ó Û a bä îšó a ï 2 ŠÌ Ûa k ãbv 2 o ä bßë = åí çb Ûa å ß o ä sh:»3737 o ä bßë 7 Š à È Ûa á è îüç 4ëbÀnÏ b ãë Š Ó bã b ãa b ä Ø Ûë TU åî Ü Š ß b ä b ä Ø Ûë =bä mbí a á è îüç aì Ü nm åí ß 3 ça ó Ï b í ëbq å ß òà y å Ø Ûë bä í bã a ì ÀÛa k ãbv 2 o ä bßë TV æë Š ˆní á è ÜÈÛ Ù Ü jó å ß Ší ˆã å ß á èî ma bß b ß ìó ˆ ä n Û Ù 2 aì Ûì ÔîÏ á èí ía oß Ó bà 2 òjî ß á èjî m æa ü ìûë TW å ß æì Øãë Ù mbí a É j näï üì bä îû a o Ü a ü ìû bä 2 ü ìû aì ÛbÓ bã ä Ç å ß Õz Ûa á çõ bu b àüï TX åî ä ß ªì à Ûa å ß ó ì ß ó m@ë a bà 2 aë Š 1 Øí áûëa 6ó ì ß ó m@ë a bß 3 r ß ó m@ë a TY æë Š Ïb 3 Ø 2 b ã a a ì ÛbÓë a ŠçbÄm æaš z aì ÛbÓ 7 3 jó á n ä æ a é È j ma bà è ä ß ô ça ì ç é ÜÛa ä Ç å ß lbn Ø 2 aì m bï 3 Ó åî Ó b

sh:»3738 6 á çõ aì ça æì È j ní bà ãa áü ÇbÏ ÙÛ aì jî vn í áû æ bï UP ô èí ü é ÜÛa æ a 6 é ÜÛa å ß ô ç Š îì 2 éí ìç Éj ma å à ß 3 a åßë åî à Ûb ÄÛa â ìô Ûa Meali 3erifi Celâlim hakkı için biz Mûsâya o kitabı kurûnı ûlâyı ihlâk etti2imizden sonra nâsın vicdanlarını tenvir edecek basîretler, ve bir hidayet-ü rahmet olmak üzere verdik, gerek ki tezekkür ederler 43 Sen ise Musâya o emri kaza etti2imiz sıra canibi garbîde de2ildin, o (âhidlerden de de2ildin 44 Ve lâkin biz bir çok karınlar in(a eyledik de onların üzerlerine omür uzadı, sen Medyen ehalisi içindeikamet ederek âyetlerimizi onlardan okuyub ö2renmedin de ve lâkin biz olduk risalet verip gönderen 45 Hem biz o nidayı yaptı2ımız vakıt sen Tûrun canibinde de de2ildin ve lâkin rabbından bir rahmet olarak gönderildin ki senden evvel kendilerine bir nezîr gelmemi( olan bir kavmi inzar edesin gerek ki tezekkür edeler 46 Ellerinin takdim

eyledi2i günahlar yüzünden ba(larına birer musîbet gelib de o vakıt "ya rabbenâ bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup verilse ya!" Dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? 0kisihirtezâhür etti dediler ve biz hiç birisine inanmayız dediler 48 De ki: o halde bu ikisinden daha do2ru bir kitab getirin Allah tarafından da ben ona tabi' olayım e2er sadıksanız 49 Yine sana icâbet etmek istemezlerse artık bil ki onlar sırf kendi hevaları pe(inde gidiyorlar, halbuki Allahdan bir do2ru delil olmaksızın mücerred kendi hevası pe(inde giden kimselerden daha (a(kın kim olabilir? Muhakkak ki Allah zâlimler güruhunu muvaffak etmez 50 sh:»3739 43. lbn Ø Ûa ó ì ß bä îm a ÔÛë Celâlım hakkı için Mûsâya o kitabı, ya'ni Tevratı ó Û@ë üa æë Š Ô Ûa bä ØÜ ça bß È2 å ß kurûni ûlâyı ihlâk etti2imizden sonra - demek ki Kur'anın lisanında kurûnı ûlâ Fir'avnın helâkiyle hıtam buluyor. Ve i(tesûrei «é Ÿ» da Fir'avnın «ó Û@ë üa æë Š Ô Ûa 4b2 bàï» suâline «9ó äí üë ó 2 3 ší ü 7 lbn ó Ï ó 2 ä Ç bè à Ü Ç 4bÓ» cevabının ma'nâsı da bu oldu2u buradan anla(ılıyor.fir'avnın helâkinden veya Tevratın nüzulünden

islâmın zuhuruna kadar kurunı vustâ oluyor, islâmın zuhûriylede âhir zaman, ya'ni kurûnı uhrâ ba(lıyor. Demek ki Hazreti Mûsânın bi'seti ile kurûnı ûlâ kapanıp kurûnı vustâ açıldı2ı gibi bi'seti Muhammediyye ile de kurûnı vustaya nihayet verilip kurûnı uhrâ açılıyor. Ancak Hazreti Musânın bi'setinden Fir'avnın garkına kadar olan müddet kurûnı ûlâya mahsub edilmi( oldu2u gibi bi'seti Muhammediyyeden hicreti seniyye kadar olan müddet de kurunı vustaya mahsub edilerek tarihi islâm Hicretten ba(lamı(tır. 0(teTevratı kurûnı ûlânın ihlâkinden sonra Š ö b 2 nâsın kalblerini tenvir edecek b äü Û basîretler òà y ë ô çë ve bir hidayet ve rahmet olmak üzere verdik æë Š ˆní á è ÜÈÛ gerek ki tezekkür ederler diye - kurunı ûlânın halini dü(ünür ıbret alırlar da Fir'avn ve askerleri gibi zulüm, haksızlık etmezler, ate(e gitmezler diye. Bu suretle Tevratın nüzulü hikmetini beyandan sonra Kur'anın inzali hikmetiyle risaleti Mûhammediyyeyi de anlatmak için buyuruluyor ki : 44. o ä bßë Senise o garbî canibinde - o da2ın garb ó 2 ŠÌ Ûa k ãbv 2 yakasında, Musânın Elvahı aldı2ı mîkat yerinde -de2ildin Š ß üa ó ì ß ó Û a bä îšó a Musâyaoemrikazaetti2imiz

sh:»3740 sırada - ya'ni o vahiy ve Tevrat ile huküm verip Peygamberli2i i(ini sa2lamla(tırdı2ımız vakıt Mûsânın yanında olmadı2ın gibi =åí çb Ûa å ß o ä bßë (âhidlerden de de2ildin - o zamanda, o asırda hazır mevcud olanlardan da de2ildin. 45. b ãë Š Ó bã b ãa Ve b ä Ø Ûë lâkin biz bir çok karınlar in(a ettik - kurûnı ûlânın helâkinden sonra Tevratın ne('ei hidayetiyle kurûnı vustâ 7 Š à È Ûa husule geldi «á è îüç 4ëbÀnÏ» onların da üzerlerine omür uzadı - mururı zaman ile kocadılar, (a(kınla(tılar, o ne('e köreldi, o iyman dincli2i, o amel kudreti kalmadı, kalbler katıldı, hissi dinî söndü, türlü bid'atler, ıhtılaflar, tarifler ile (eriat ve ahkâm bozuldu, bahusus sonlarına do2rufısk-u fetret ço2aldı. Binaenaleyh hikmeti ilâhiyye yeni bir ruh ile yeni bir te(ri' ıktıza etti, Mûsânın hissetti2i o ate(i yeniden duyurmak, mehabbetullah ile yeni bir hayat (evk-u ne('esi vermek için yeni bir kitab, yeni bir Peygamberle ahbar-u ahkâmı yenilemek lâzım geldi, bu sebeble sana vahiy gönderip bunları bildirdik. Tevrat, kurûnı vustayı tenvir için verildi2i gibi bu suretle Kur'an da kurûnı vustanın fetretine nihayet verip kurunı cedîdeyi tenvir için gönderildi.

Fıkıhta «ezmanın tegayyürü ile ahkâmın tegayyürü inkâr olunamaz» kaıdesinin bir esası demek olan bu vecîz âyet, bi'seti Muhamediyyenin bir sirr-ü hikmetini göstermekte ve Kur'anın her zaman hâkim olabilmesinin esas vechini anlatmaktadır.kitetavüli omür ile eskimi( olan cem'ıyyeti be(eriyyeyi emri hak olan di2er bir ne('et «bir ne('eti uhrâ» ile yenilemek kanunu, bunun mısdakı sûrei «Hadîd» de gelecek olan «4Œã bßë é ÜÛa Š ˆ Û á è 2ì Ü Ó É m æa a ì äß a åí ˆ Ü Û æ bí áûa 4bÀÏ 3 jó å ß lbn Ø Ûa aì m@ë a åí ˆ Ûb aì ãì Øí üë = Õz Ûa å ß æa a ì àü Ç a Pæì Ô bï á è ä ß Šî r ë 6 á è 2ì Ü Ó o ÔÏ ß üa á è îüç á Ø ÜÈÛ pbí üa á ØÛ b ä î2 Ó b 6 è m ìß È2 üa ï z í é ÜÛa æ ì Ü Ô Èm» âyetidir. «Allah tealâ bu ümmete muhakkak her yüz sene basında dinini yenileyecek kimse gönderir» mealindeki sh:»3741 hadîsi (erif dahi asırdan asra bu âyetlerin tatbikına te(vık yollu bir va'ddir. Bunun ılmî ve amelî ikiciheti vardır.

Ilmî cihetini Kur'anda, amelî cihetini de Resulullahın sünneti ile ümmetin tarihî seyrinde aramalıdır. «õbî j ãü a òq ë õbàü È Ûa» hadîsi (erifinin mazmunu da bu suretle tecelli eder. Fakat dini tecdid etmek, dinde asıl olmıyan bid'at ihdas etmek demek olmadı2ını unutmamalıdır.asılsız bid'at hevâdır, cem'ıyyeti gençle(tirmez bozar, ihtilâfa dü(ürür, sapıtır. Hadîsi nebevîde «b äûa ó Ï òû5 3 ë òû5 òç 2 3» buyuruldu2u gibi her bid'at bir delâlettir ve her dalâlet ate(tedir.-buiyzahtan anla(ılır ki burada Peygamberin ılmindeki temayüzü anlatmak için sevkolunan bu âyette lâtif ve belî2 bir iycazvardır. Sebeb zikrolunmu( «b ä Ø Û» istidrâkinin asıl hedefi olan müsebbeb, hafzedilip sonra «å î Ü Š ß b ä b ä Ø Ûë» ile anlatılmı(tır.asıl ma'nâ (udur: Sen ne orada ne de o zamanda hâzır de2il idin ki onları bilesin lâkin biz vahyile risalet verdik de bildin, sebebi de zaman uzamakla kurûnı vustâ eskimi(, dinler bozulmu( oldu2undan yenilemek için yeni bir Peygamberin ba'si ıktiza etmi( olmasıdır.burada (öyle bir suâli mukadder vardır.hâzır ve (âhid de2il ise ba(kalarından ö2renmi( olamaz mı? buna cevaben de buyuruluyor ki: =bä mbí a á è îüç aì Ü nm åí ß 3 ça ó Ï b í ëbq o ä bßë Vesen

Medyenliler içindeikametetmi( de âyetlerimizi onlardan okuyarak ö2renmi( de de2ilsin - burada ehli Medyen zikri hass, iradei âmm kabîlindendir. Bunun bu tarzda söylenmesi Musâ ile mukayeseye bir i(aret olmak içindir. Ya'ni Musânın Medyene gitti2i ve orada, e2le(ti2i ma'lûm o, orada bir ta'lim görmü( olabilir, fakat sen öyle de de2ilsin, bulundu2un yerde kimseden okuyup ö2renmedi2in herkesce ma'lûm olmakla beraber onun Medyene gidip e2le(ti2i sh:»3742 gibi haricde ikamet edip ders almadı2ın da ma'lûm åî Ü Š ß b ä b ä Ø Ûë velâkin biz olduk risalet verip gönderen. 46. bä í bã a ì ÀÛa k ãbv 2 o ä bßë hem o nidayı ya'ni «6Úb Ç Õ Ûa æaë P = åî àûbè Ûa l é ÜÛa bãa ó ã a ó ì ß bí P PPƒÛa» nidasını yaptı2ımız vakıt da Tûrun yanında de2ildin Ù 2 å ß òà y å Ø Ûë velâkin rabbından bir rahmet olarak gönderildin ki Ù Ü jó å ß Ší ˆã å ß á èî ma bß b ß ìó ˆ ä n Û senden evvel kendilerine bir nezîr gelmemi( olan bir kavmi inzar edesin æë Š ˆní á è ÜÈÛ gerek ki tezekkür ederler,

nasıhat dinler, akıllarını ba(larına alırlar diye - Bukavmdenmurad,Arabdır deniliyor. Gerçi Araba mukaddemâ Hazreti 0smail gelmi(ti. Lâkin o Musâdan evvel kurûnı ûlâya aiddir. Söz ise kurûnı vustadadır.kurûnı vustada onlara hiç bir Peygamber gelmemi(tir. RAHMET, rahmeten lil'âlemîn olmakla beraber inzare bunlardan ba(lanılması (imdiye kadar kendilerine hiç bir nezîr gönderilmemi( olmak ı'tibariyle hepsinden ziyade (ayanı merhamet olmalarındandır. Onun için bu nokta (u âyetle bilhassa ıhtar olunuyor: 47. ƒûa aì Ûì ÔîÏ á èí ía oß Ó bà 2 òjî ß á èjî m æa ü ìûë Vei(te sen bu hikmetlerle Mûsâya verilenden daha mühim bir kitab ile aynı rahmet olarak gönderildi2in halde 48. bã ä Ç å ß Õz Ûa á çõ bu b àüï bu suretle tarafımızdan kendilerine hak - o hakk olan Kuran - geldi2i vakıt - tezekkür etmediler de 6ó ì ß ó m@ë a bß 3 r ß ó m@ë a ü ìû aì ÛbÓ Musâya verilen gibisi verilseya dediler 7 3 jó å ß ó ì ß ó m@ë a bà 2 aë Š 1 Øí áûëa

sh:»3743 ya bundan evvel Mûsaya verilene küfretmediler demi? a ŠçbÄm æaš z aì ÛbÓ iki sihir tezahür etti - biribirlerine müzaheret ediyorlar - dediler - Tevratı da Kur'anı da cazibesiyle insanı kandıran ve fakat aslı olmıyan bir sihir farz ettiler æë Š Ïb 3 Ø 2 b ã a a ì ÛbÓë ve biz hepsine kâfiriz dediler. - Mekkeliler Yehudîlere bir bayramlarında içlerinden bir hey'et gönderirler, onlara aleyhissalâtü vesselâmın (anından sordular, onlar da «Tevratta biz onu na't-ü sıfatiyle buluyoruz» dediler, i(te bu hey'et dönüp Yehûdun söylediklerini haber verdi2i zamanmekkemü(rikleri böyle dediler. - 0(te Kur'anın fesahat ve belâgatine hayran olmakla beraber hakk oldu2una inanmıyan kâfirler de öyle derler. 49. bà è ä ß ô ça ì ç å ß aì m bï 3 Ó de ki haydi é ÜÛa ä Ç lbn Ø 2 Allah tarafından bu ikisinden - ya'ni Tevrat ile Kur'andan - daha do2ru daha hidayetkâr bir kitab getirin é È j ma ben ona tabi' olayım åî Ó b á n ä æ a e2er sadıksanız - bunların insan aldatmak için uydurulmu( bir sihir oldukları iddiasında do2ruiseniz daha do2rusunu getirmeniz lâzım gelir, getirin bakalım,fakat ne mümkin? Allah tarafından Tevrat ile Kur'andan daha do2ru yol gösteren bir kitab getirebilir mi? 50. ÙÛ aì jî vn í áû æ bï o halde sana yine icabet etmezler -daha do2rusunu getiremezlerse ki getiremiyecekleri muhakkaktır 6 á çõ aì ça æì È j ní bà ãa áü ÇbÏ artık bil ki sırf hevalarına tabi' oluyorlardır

bir delil olmaksızın sh:»3744 mücerred hevasına tabi' olanlardan daha sapkın daha (a(kın kim olabilir? åî à Ûb ÄÛa â ìô Ûa ô èí ü é ÜÛa æ a her halde Allah, zalimlerin do2ruyola çıkarmaz. UR ; 6æë Š ˆní á è ÜÈÛ 4 ìô Ûa á èû bä Ü ë ÔÛë UQ a aë US æì ä ß ªì í é 2 á ç é Ü jó å ß lbn Ø Ûa á çbä îm a åí ˆ Ûa å ß b ä b ã a bä 2 å ß Õz Ûa é ã a é 2 b äß a a ì ÛbÓ á è îüç ó Ü n í aë Šj bà 2 å îm Šß á çš ua æ ìm ªì í Ù Û ë a UT åî à Ü ß é Ü jó a aë UU æì Ô 1 ä í á çbä Ó b à ßë ò î Ûa òä z Ûb 2 æ@ ªë íë 9 á Ø Ûbà Ça á ØÛë bä Ûbà Ça bäû aì ÛbÓë é äç aì Š Ça ì Ì ÜÛa aì È à åß ô èmü Ù ã a UV åî Ü çbv Ûa ó Ìn jãü 9 á Ø îüç â5

6 åí n è à Ûb 2 áü Ça ì çë 7 õ b í åß ô èí é ÜÛa å Ø Ûë o jj ya áûëa b 6 ä a å ß Ñ À n ã ÙÈß ô è Ûa É j nã æ a a ì ÛbÓë UW å ß b Ó õ ó 3 pašàq é îû a ó j v í b ä ß a b ߊy á èû å Øà ã æì àü Èíü á çšr a å Ø Ûë b ã Û sh:»3745 á è ä b ß Ù Ü nï b 7 èn î Èß pš À2 òí ŠÓ å ß bä ØÜ ça á ë UX UY åî q aì Ûa å zã b ä ë 5î ÜÓ ü a á ç È2 å ß åø m áû aì Ü ní üì bè ß a ó Ï sè jí ó ny ô Š Ô Ûa Ù Ü è ß Ù 2 æb bßë æì à Ûbà bè Ü çaë ü a ô Š Ô Ûa ó Ø Ü è ß b ä bßë b 7 ä mbí a á è îüç b 7 è näí ë bî ã Ûa ñì îz Ûa ÊbnàÏ õ ó å ß á nî m@ë a bßë VP ; æì Ü Ô Èm 5Ïa 6ó Ô 2aë Š î é ÜÛa ä Ç bßë Meali 3erifi

Celâlim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık kiiyidü(ünsünler 51 Bundan evvel kendilerine kitab verdiklerimiz ona iyman ediyorlar 52 Hem kendilerine tilâvet olunur olunmaz "biz, dediler: buna iyman ettik bu (übhesiz hak, rabbımızdan, biz do2rusu evvelinden müsliman idik" 53 0(te bunlar ecirlerine iki kerre nâil kılınacaklar, çünkü sabretmi(lerdir, hem de kötülü2ünü iyilikle def'eyler ve kendilerine verdi2imiz rızıktan hayra sarf ederler 54 Ve lâ2iv i(ittikleri zaman ondan yüzlerini çevirirler de "bize kendi amellerimiz size de kendi amelleriniz, selâmün aleyküm Allaha ısmarladık biz cahillik edenleri aramayız" derler 55 Do2rusu sen sevdi2ine hidâyet veremezsin ve lâkin Allah, kimi dilerse hidayet verir ve hidayete irecekleri o, daha iyi bilir 56 Bir de, do2rusun amma biz o do2ruyolututar seninle beraber olursak derhal yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız dediler, ya biz sh:»3746 onlara darül'emân bir haremi mekân kılmadık da mı? Onaledünnümüzden rızkolarak her (eyin semaralı toplanacak ve lâkin ekserîsi bilmezler 57 Bununla beraber biz maı(etiyle (ımarmı( nice memleket helâk ettik, i(te meskenleri bir daha arkalarından meskûn olmadı me2er ki pek az, ve hep biz vâris olduk 58 Hem rabbın memleketleri, ana noktasında kendilerine âyetlerimizi okur bir Resul göndermedikçe helâk edici

; de2iller, hem de biz o memleketleri hep ahalisinin zulümleri halinde helâk etmi(izdir 59 Hem size hangi bir (ey verilmi(se sırf Dünya hayatın geçici metaı ve ziynetidir, Allah yanındaki ise hem daha hayırlı hem bekalıdır,artık akıl etmez misiniz? 60 51. 4 ìô Ûa á èû bä Ü ë ÔÛë Onlara sözü uladık durduk - ya'ni Kur'an âyetlerini birbiri ardınca tevalî ettirdik 6æë Š ˆní ki tezekkür edeler - dinleyip dü(ünüp de á è ÜÈÛ iyman edeler diye. 52. é Ü jó å ß lbn Ø Ûa á çbä îm a åí ˆ Ûa Bundan, ya'ni Kur'an verilmezden evvel kitab verdiklerimiz - Yehûdden içlerinde Ebû Rıfaa bulunan on ki(i iyman etmi( eza olunmu(lardı, ehli 0ncîlden kırkki(i Resulullaha bi'setinden mukaddem iyman etmi(lerdi, otuz ikisi Ca'fer ibni Ebi Talib ile beraber Habe(istandan gelmi( sekizi de Bahıra,Ebrene,E(ref,Âmir,Eymen,0dris, Nafi'Temîm3amdan gelmi(lerdi, bu âyetin nüzulüne sebeb bunlar olmu( ise de âyetin mefhumu ıtlakı üzere ehli kitabdan bütün iyman edenlere (amildir. é 2 á ç Buna onlar - haklarında sözü uladıklarımız de2il de onlar æì ä ß ªì í iyman ediyorlar. 54. å îm Šß 0ki kerre - biri önceden islâmları biri de

sh:»3747 sonraki islâmları üzerine. ò î Ûa òä z Ûb 2 æ@ ªë íë Seyyieyi hasene ile def'ederler - ma'sıyeti taat ile giderirler, çünkü «6 å j ç ˆ í a» dır. pbd î Ûa pbä z Ûa æ Aleyhıssalâtü vesselâm muaz radıyallahü anhe demi(tir ki = «b è z àm òä z Ûa ò î Ûa É j ma» seyyienin arkasından bir hasene onu mahveder» Maamafih ezayı hilm ile, münkeri ma'ruf ile (erri hayr ile, cehli ılm ile, gayzı kâzm ile, (irki «é ÜÛa ü a é Û a ü æa ñ bè» ile diye de tefsir etmi(lerdir. Dilimizde: 0yili2i iyilik her ki(inin kâri Kemli2e iyilik er ki(inin kâri diye me(hur olan mesel de bu ma'nâdandır. 55. ì Ì ÜÛa Sakat söz. Mücahid ezâ ve sebb demi(, Dahhâk, (irk demi(, 0bni Zeyd,

Resulullahın vasfını Yehûdun tagyiri demi(. é äç aì Š Ça ondan yüzlerini çevirirler «b ßaŠ aë Šß ì Ì ÜÛb 2 aë Šß a aë» mantukunca tekerrümen 9 á Ø Ûbà Ça á ØÛë bä Ûbà Ça bäû Bize amellerimiz size de amelleriniz - diye mütareke ederler «åí ó Ûë á Ø äí á ØÛ» demek gibi. 9 á Ø îüç â5 bu selâm, tehiyye selâmı de2il «b ß5 aì ÛbÓ æì Ü çbv Ûa á èjÿb a aë» gibi veda' selâmıdır. Ya'ni kavga etmiyelim, Allaha ısmarladık makamındadır. 56. o jj ya åß ô èmü Ù ã a Do2rusu sen sevdi2ine hidâyet veremezsin - burada hidayetten murad, sâde delâleti kavliyye de2il, bilfiil iysâldir. Onun için «áî Ôn ß = ÂaŠ ó Û a ô ènû Ù ã aë» âyetine münafi olmaz. Bu âyet, sıyak-u sıbakına nazaran Resulullahı tesliyedir. Çünkü en evvel (ayanı merhamet görülerek inzar etti2i, islâmına harîs oldu2u kavminin,yakından sevdi2i hem(ehrilerinin, akribasının gelen hakka iyman etmeyip bulundukları halde ısraretmeleri,kur'anı sh:»3748

dinler dinlemez «biz buna iyman ettik, biz evvelinden müsliman idik» diyen ecnebîlerin aksine olarak feyzı risaletten mahrum kalmaları kendisini mahzun etmi(ti. Buharî, Müslim ve saire bir çok hadîs kitablarında ve tefsirlerde bunun bilhassa Ebû Talib sebebiyle nâzil oldu2u (ayi'dir. Maamafih Fahruddini Razî bu âyetin zâhirinde Ebû Talibin küfrüne bir delâlet olmadı2ını bilhassa ıhtar etmi(tir. Kelâmın geli(ine nazaran sebebi nüzulü (u ayetle anlatılıyor denebilir: 57. ÙÈß ô è Ûa É j nã æ a a ì ÛbÓë bir taraftan da do2rusun amma dediler: biz o do2ruya uyar, seninle beraber olursak b 6 ä a å ß Ñ À n ã derhal çarpılır: yerimizden ve yurdumuzdan oluruz - HATF, yırtıcı ku(ların av kapması gibi sür'atle çarpıp alma2a denilir. TEHATTUFdabusuretleçârpılmaktır.Hârisibni Osman ibni Nevfel ibni Abdi Menaf Resuli ekrem sallallahü aleyhi vesellem Hazretlerine gelmi( de demi(ti ki «biz biliyoruz sen (übhesiz hakk üzeresin ve lâkin korkuyoruz sana tabi' olup da Araba muhalefet edersek biz bir yeyimlik ba(ız bizi yerimizden çarpar kapı(ıverirler». Buna cevaben buyuruluyor ki: b ä ß a b ߊy á èû å Øà ã áûëa ya biz onlara dârül'eman bir Haremi mekân

kılmadık damı? «áûë a» de «ëa a» atıf, ma'tufu mahfuzdur. «b ä ß a b ߊy á èãbøß 3È vã ë á è à Èã áûa» takdirindendir. Ya'ni biz onları koruyup da mekânlarını emniyyetli bir Harem kılmadık mı? Etrafında Arabın çarpı(ıp durdu2u Beytin hurmetiyle muhterem ve içindekiler için dârül'eman bulunan bir Harem õ ó 3 pašàq é îû a ó j v í ona her (ey'in semaratı toplanacak - ya'ni iyman edildi2i takdirde hatf olunmak (öyle dursun emn-ü hurmet daha ziyade artacak sh:»3749 ve (imdiki gibi mahdud bir cibayetle kalınmayıp ileride her taraftan her (ey'in semeratı toplanıp ona sevkolunacak. b ã Û å ß b Ó ledünnümüzden bir rızk olmak üzere æì àü Èíü á çšr a å Ø Ûë velâkin ekserîsi bilmezler - de Allahdan korkacakken ba(kalarından korkarlar, ba(kalarının hatfından de2il, Allahın azâbından kurtulmak lâzım geldi2ini ıhtar geldi2ini ıhtar için buyuruluyor ki : 58. PPPƒÛa b 7 èn î Èß pš À2 å ß bä ØÜ ça á ë òí ŠÓ

Êbnß êbä È nß åà éî Óü ì èï b ä y a Çë êbã Çë åàïa VQ â ìíë VR åí Šš z à Ûa å ß òà î Ô Ûa â ìí ì ç á q bî ã Ûa ñì îz Ûa 4bÓ VS æì à Ç Œm á n ä åí ˆ Ûa ó öb Š å ía 4ì ÔîÏ á èí bä í á çbä íì Ëa b 7 ä íì Ëa åí ˆ Ûa õ ü ª ì ç bä 2 4 ìô Ûa á è îüç Õy åí ˆ Ûa 3î Óë VT æë j Èí bãb í a a ì ãb bß 9Ù îû a bã a Šjm b 7 ä íìë bà ìû 7laˆÈ Ûa a ëa ë á èû aì jî vn í áüï á ç ìç Ï á õ b Š aì Ç a á n jua a bß 4ì ÔîÏ á èí bä í â ìíë VU æë n èí aì ãb á è ãa åî Ü Š à Ûa sh:»3750 VW æì Ûõ b ní ü á èï ˆ ß ìí õ bj ã üa á è îüç oî àèï VV å ß æì Øí æa ó ÈÏ b z Ûb 3 àçë åß aë lbm åß b ßbÏ á èû æb bß 6 bn íë õ b íbß Õ Ü í Ù 2 ë VX åî z Ü 1 à Ûa áü Èí Ù 2 ë VY æì Š í b àç ó ÛbÈmë é ÜÛa æbz j 6 ñšî Ûa

6ì ç ü a é Û a ü é ÜÛa ì çë WP æì ä Ü È í bßë á ç ë å Ø m bß æì Èu Š m é îû aë á Ø z Ûa éûë 9 ñš üaë ó Û@ë üa ó Ï àz Ûa éû â ìí ó Û a a ß Š 3 î Ûa á Ø îüç é ÜÛa 3Èu æ a á n ía a 3 Ó WQ WR æì Èà m 5Ïa 6 õ bî š 2 á Øî m bí é ÜÛa Š îë é Û a åß òà î Ô Ûa òà î Ô Ûa â ìí ó Û a a ß Š bè äûa á Ø îüç é ÜÛa 3Èu æ a á n ía a 3 Ó æë Š j m 5Ïa 6 éî Ï æì ä Ø m 3 îü 2 á Øî m bí é ÜÛa Š îë é Û a åß éî Ï aì ä Ø n Û bè äûaë 3 î Ûa á ØÛ 3Èu é nà y å ßë WS á èí bä í â ìíë WT æë Š Ø m á Ø ÜÈÛë é Ü šï å ß aì Ìn jn Ûë æì à Ç Œm á n ä åí ˆ Ûa ó ö b Š å ía 4ì ÔîÏ sh:»3751 á Øãbç Š 2 aì mbç bä Ü ÔÏ a î è ò ß a 3 å ß bä ÇŒãë WU ; æë Šn 1í aì ãb bß á è äç 3 ë é Ü Û Õz Ûa æa a ì à ÜÈÏ Meali 3erifi

Ya (imdi kendisine güzel bir va'd va'detti2imiz ve binaenaleyh ona irecek olan kimse hiç o kendisine Dünya hayatın geçici zevkına ya(attı2ımız, sonra Kıyamet günü o ihzar edilenlerden olacak kimse gibi olur mu? 61 Hele onlara haykırıb da "nerede o zu'metti2iniz (eriklerim" diyece2i gün... 62 Aleyhlerinde söz hakk olmu( olanlar (öyle demektedir: ey bizim yegâne rabbımız! daha i(te (unlar: o azdırdı2ımız kimseler,biz onları kendi azdı2ımız gibi azdırdık sana teberri ettik onlar bizlere tapmıyorlardı 63 Bir de haydin yalvarın bakalım (eriklerinize denilmi(tir, binaenaleyh yalvarmı(lardır fakat kendilerine icabet etmemi(lerveazâbı görmü(lerdir, vaktiyle hakkı görselerdi ya 64 Ve hele onlara haykırıb da gönderilen Peygamberlere ne cevap verdiniz diyece2i gün 65 Artık o gün onlara bütün haberler kör olmu(tur,ovakıt onlar artık birbirlerine de soru(mazlar 66 Amma tevbe ve iyman edip salâh ile çalı(an kimse i(teofelâh bulanlardan olmayı umabilir 67 Rabbın diledi2ini yaratır ve ihtiyar eyler, muhayyerlik onların de2il, sübhan o Allah ve çok yüksek onların (irkinden 68 Hem rabbın bilir onların sîneleri ne saklıyorvedei'lân ediyorlar 69 Allah o, ba(ka tanrı yok ancak o, önünde sonunda hamd onun, huküm onun, nihayet döndürülüp ona götürüleceksiniz 70 De ki: söyleyin bakayım e2er Allah üzerinizde geceyi Kıyamet gününe kadar sermedî kılarsa size bir zıya getirecek Allahın gayri tanrı kim? Halâ dinlemiyecek misiniz? 71 De ki: haber verin bakayım e2er Allah üzerinizde gündüzü kadar sermedî kılarsa size içinde

sh:»3752 dinleyece2iniz bir gece getirecek Allahın gayri tanrı kim? Hâlâ görmiyecek misiniz? 72 Rahmetinden o sizin için hem geceyi hem gündüzü yaptı kihemiçinde dinlenesiniz ve hem çalı(ıp fazlından istiyesiniz de (ükredesiniz 73 Ve hele onlara haykırıp ta nerede o zu'metti2iniz (eriklerim diyece2i gün 74 Hem her ümmetten birer (âhid çıkardık ta haydin bürhanınızı dedik mi o vakıt hakk Allahın oldu2unu bilmi(ler ve o uydurdukları (eyler kendilerinden gaib olup gitmi(lerdir 75 61. åí Šš z à Ûa å ß ıhzar edilenlerden - IHZAR, yakalanıp hakkın huzuruna getirilmek. 63. b 7 ä íìë bà á çbä íì Ëa biz onları kendi azdı2ımız gibi azdırdık - ya'ni biz kendi hevamızla azdı2ımız gibi onları da cebr ile de2il, kendi hevalarıyla azdırdık æë j Èí bãb í a a ì ãb bß onlar bize tapmıyorlardı - kendi keyflerine tapıyorlardı. 68. õ b íbß Õ Ü í Ù 2 ë rabbın neyi dilerse halkeder ve ıhtiyar eyler - ya'ni diledi2ini halkeder ve halkettiklerinden diledi2ini de seçer be2enir, risalet, (efaat gibi yüksek i(lere intibah