Sivil Anayasa ile Yeni Bir Döneme Do ru



Benzer belgeler
CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

KOOPERAT F GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILMA VE OY HAKKI BULUNAN K MSELER

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

YASAL FA Z UYGULAMASI VE B R YARGITAY KARARI

STRATEJ K V ZYON BELGES

Uluslararas De erleme K lavuz Notu No. 13 Mülklerin Vergilendirilmesi için Toplu De erleme

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

dan flman teslim ald evraklar inceledikten sonra nsan Kaynaklar Müdürlü ü/birimine gönderir.

SOSYAL S GORTALAR VE GENEL SA LIK S GORTASI KANUNLARI VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU

Mesle imizin ve hukuk devletinin teminat olan genç avukatlara arma and r. stanbul Barosu SEM Yürütme Kurulu

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan.

ORHAN YILMAZ (*) B SAYILI YASADA YAPILAN DE fi KL KLER:

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

13. HAFTA PFS105 TÜRK EĞİTİM TARİHİ. Prof. Dr. Zeki TEKİN.

MESLEK MENSUPLARI AÇISINDAN TÜRK YE DENET M STANDARTLARININ DE ERLEND R LMES

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Genel Yay n S ra No: /14 Cep Kitapl : XLV. Yay na Haz rlayan Av. Celal Ülgen - Av. Coflkun Ongun. Kapak Can Eren

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

9. Uluslararas Ceza Hukuku Kongresi (Lahey, A ustos 1964)

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

Genel Yay n S ra No: /20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

Bir Ülke Bir Bayrak. Temel Kaynak 5. Toplum Hayat m z

BODRUM'A LELEG YOLU YAPILIYOR

Destekli Proje İşletme Prosedürü

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

T ürk Gelir Vergisi Sisteminde, menkul sermaye iratlar n n ve özellikle de

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

ÇOCUKLARLA BAfiBAfiA. M. Esad Coflan

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

Bunlar dışında kalan ve hizmet kolumuzu ilgilendiren konulardan;

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YATIRIM ND R M HAKKINDAK ANAYASA MAHKEMES KARARININ DE ERLEND R LMES

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005

1 Ekim 2008 sabah tüm sabah kamuoyunda ad na Sosyal Güvenlik Reformu

F inansal piyasalar n küreselleflmesi, çokuluslu flirketlerin say lar nda yaflanan

Duhanc Hac Mehmet Sok. No: 35 Küçükçaml ca Üsküdar - stanbul

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

HER YIL 1-7 MART TARİHLERİ ARASINDA KUTLANAN MUHASEBE HAFTASININ 23 ÜNCÜSÜNÜ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ.

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir.

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 14 ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

S on y llarda özel e itim kurumlar na sa lanan vergisel teflviklerin artmas yla

Ordu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Staj Yönergesi Aralık 2007 T.C. ORDU ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU STAJ YÖNERGESİ

ULUSAL VE RESMİ BAYRAMLAR İLE MAHALLİ KURTULUŞ GÜNLERİ, ATATÜRK GÜNLERİ VE TARİHİ GÜNLERDE YAPILACAK TÖREN VE KUTLAMALAR YÖNETMELİĞİ

Türk Üniversite Mezunlar Birli i, Makedonya

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI

Gelece in Bilgi flçilerini Do ru Seçmek: Araflt rma Görevlisi Al m Süreci Örne i

Çeviren: Dr. Almagül sina

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

YARGITAY 7. HUKUK DA RES

G ünümüzde bir çok firma sat fllar n artt rmak amac yla çeflitli adlar (Sat fl

MESLEK MENSUBU KURUMLAfiMA PROJES YOL HAR TASI

Mustafa Kemal in Bursa da Ö retmenlere Konuflmas

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

Yeniflemeyen Zarlar B:

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle

Danışma Kurulu Tüzüğü

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

MESLEK ÖRGÜTLÜLÜ ÜMÜZDE 20 YILI GER DE BIRAKIRKEN

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

AMASYA ÜNİVERSİTESİ ETİK KURUL YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

K atma de er vergisi, harcamalar üzerinden al nan vergilerin en geliflmifl ve

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

Kurtulufl Savafl ndan sonra bar fl yap ld. Tüm düflmanlar yurdumuzu terk etti. Padiflah da yurdumuzdan ayr ld. 29 Ekim 1923 günü cumhuriyet kuruldu.

DOĞAN GRUBU TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ POLİTİKASI

Transkript:

Meyveden Çekirde e, Çekirdekten Meyveye www.onder.org.tr MAYIS - HAZ RAN 2010 SAYI:136 ISSN 1304-5024 / 9771304502002 Sivil Anayasa ile Yeni Bir Döneme Do ru Hüseyin Korkut Art k Kalite Zaman Tar k Tufan Ben Müslüman m Diyebilme Huzuru Prof. Sami Selçuk : Demokrasi halk n yönetimidir; seçkinlerin de il Cihan Aktafl Sadece Hayal Kurarken Mutlu Anayasa Teklifi Ne Getirir, Ne Götürür? Doç.Dr. Mustafa fientop Anayasa Tart flmalar çin Do ru Zemin Ne Olmal d r?

May s - Haziran 2010 01 Türkiye yeni bir dönemin kap s n aral yor. Tart fl lamaz denilenler tart fl l yor, de ifltirilemez, de ifltirilmesi teklif dahi edilemez denilenler masaya yat r l yor. Üniformal her cümle yerini sonu üç noktal ve ucu aç k sivil bir kimli e b rak yor. Yeni anayasaya olan ihtiyac n art k bir kriz halini ald Türkiye bafltan afla yeni ve sivil bir anayasa yapamasa da yamalarla bir süreli ine nefes aral bulacak gibi görünüyor. ÖNDER mam Hatip Liseleri Mezunlar ve Mensuplar Derne i ÖNDER ADINA MT YAZ SAH B Hüseyin Korkut GENEL YAYIN YÖNETMEN. Mansur Özdemir YAYIN KOORD NATÖRÜ Mustafa Canbey YAZI filer MÜDÜRÜ / ED TÖR smihan fiimflek YAYIN KURULU Sabri Ota, Rabia Ayaz, Elif Y lmaz, Ayfle Çoban, H. brahim Kelefl, Muhammed Ayd n, Mikail Taflc REKLAM SORUMLUSU Mustafa Karahüseyino lu Tohum Dergisi Önder mam Hatip Liseleri Mezunlar ve Mensuplar Derne i yay n d r. GRAF K TASARIM Adem Atilla Asil BASKI Cemre Ofset 0212 544 85 19 ADRES Alemdar Mahallesi Hükümet Kona Sokak No: 7 34110 Ca alo lu - stanbul Tel : 0212 519 09 53-519 12 76 Faks : 0212 519 09 57 onder@onder.org.tr tohumdergisi@onder.org.tr Kaynak gösterilmeden al nt yap lamaz. Yaz larda k saltma yap labilir. Hukuki sorumluluk yazara aittir. Konunun takipçisi olan imam-hatiplilerin sorunlar n n çözümü ise sivil bir anayasan n hayata geçirilmesi ile mümkün. T pk di er toplum kesimlerinin sorunlar n n çözümünde oldu u gibi Bir süredir sivil anayasa sürecinin bizzat müdahili olan ÖNDER, Sivil Dayan flma Platformu ile birlikte konunun takipçisi olarak imam-hatiplilerin sivil anayasa ile ilgili yaklafl m n kamuoyuna duyurdu. mamhatip liselerinin varoluflu nas l milletin iradesi ile olduysa, ayn millet, iradesinin ürünü olan sivil bir anayasa istiyor bugün. flte Tohum Dergisi hem imam-hatiplilerin konu ile ilgili yaklafl m n, hem de genel çerçeveyi de erlendirmek üzere 136.say s nda Sivil Anayasa y dosya olarak okuyucular n n önüne koyuyor. Konu ile ilgili oylamalar, tart flmalar devam ederken tart flman n do ru zemin üzerinden yap lmas da en az anayasan n kendisi kadar önem tafl yor. Doç. Dr. Mustafa fientop Tohum Dergisi için yazd yaz da tam da bu noktadan hareketle sivil anayasa konusunu ele al yor. Eski Yarg tay Baflkan ve Bilkent Üniversitesi Ö retim Üyesi Prof. Sami Selçuk kendisi ile yapt m z röportajda 1982 anayasas n bir örümcek a na benzetirken anayasan n toptan de ifltirilmesi noktas n n da alt n çiziyor. Doç. Dr. Berdal Aral sivil anayasa için genifl mutakabat olmad n savunanlara yönelik, onlarla uzlaflma olamayaca n dile getiren yaz s yla konuyu de erlendirirken,.mansur Özdemir, Mustafa Canbey ve Sabri Ota n yaz lar ise dosya konumuzu oluflturan di er çal flmalar aras nda yer al yor. Prof. Dr. Deniz Ülke Ar bo an ile sivil anayasa, Türkiye nin iç ve d fl politikas üzerine Rabia Ayaz n yapt röportaj n yan s ra, Tar k Tufan la Türkiye de slamc lar n dönüflümü ve sinemada imam imaj na yönelik yapt m z röportaj bu say da oldukça dikkat çekece e benziyor. Prof. Dr. Mustafa Uzun un Adil Teymur hocan n ard ndan yazd vefa yaz s, Cihan Aktafl n su gibi öyküsünün de okuyucular m za hofl vakit geçirtece ini umuyoruz. 136.say n n yenili i ise karikatürist brahim Özdabak n da art k Tohum kadrosunda yer alacak olmas. Çizgilerinin sayfalar m z daimi flereflendirmesi dileklerimizle smihan fiimflek

02 May s - Haziran 2010 Ç NDEK LER 04 06 08 Art k Kalite Zaman Toplumun ve Devletin Bar flmas Yolunda, Sivil ve Özgürlükçü Anayasa Aray fllar na Katk Vesayetçi Devlet Anayasas ndan Sivil Anayasaya Do ru 10 Anayasa Tart flmalar çin Do ru Zemin Ne Olmal d r? 14 Anayasa Teklifi Ne Getirir, Ne Götürür? 18 20 24 Adalet Mülkün Temelidir Galeri: Prof. Sami Selçuk Demokrasi Halk n Yönetimidir; Seçkinlerin De il Yeni Anayasa Ve Uzlaflma Kültürü 26 30 34 Siz Hala Darbecilerin Anayasas n m Kullan yor sunuz? Davlumbaz : Prof. Dr. Deniz Ülke Ar bo an Türkiye Kendi Yaratt Frankenfltaynlar n Kurban Olan Bir Ülke Arapça Bilgi ve Etkinlik Yar flmalar Heyacan stanbul da Bafll yor 38 Eriyip Gidene 40 21. Yüz Y lda E itim ve E itim Sistemimiz 42 Sadece Hayal Kurarken Mutlu

May s - Haziran 2010 03 46 Yelpaze : Ben Müslüman m Diyebilme Huzuru 50 Entellektüel Sermayenin flletmelerin Müflteri liflkileri Üzerindeki Etkisi 52 Tarih : Bir mparatorlu un Tasfiyesi 54 Gezgin : 5. Lale Devri Tekrar Canlan yor 57 Kültür Sanat 60 Psikoloji : Modernitenin nsan Alg s 64 Adil Teymur Hocam n Ard ndan 70 BAK MDER 73 ÖNDER den Haberler 74 ÖNDER Bölge Toplant lar Bu Y l 10 lde Gerçeklefltirildi 76 Sivil Dayan flma Platformu Sivil Anayasa çin Yollarda 77 ÖNDER Han mlar Komisyonu ndan Siyasi Parti Kad n Kollar na Ziyaret ÖNCÜSPOR 78 Dedeci im Ben Geldim

04 May s - Haziran 2010 Hüseyin Korkut baskan@onder.org.tr Art k Kalite Zaman Y llard r, mam Hatip Meselesi terkibi zikredildi inde konunun bir anda daha genel bir siyasal ba lam içerisinde tart fl ld na flahit olmaktay z. Farkl halk kitlelerinin konuya taraf olufllar veya bu liseleri alg lay fllar ndaki farkl l klar sebebiyle konunun siyasal düzleme tafl nmas normal say labilir. Normal say lamayacak olan ise her mam Hatip Meselesi denildi inde ele al nan konular n asl nda bu liselerde okuyan çocuklar m z n as l meseleleri olmay fl d r. Çocuklar m z ö ren(i)ci olduklar için kendi meselelerine zaten vâk f de iller, büyükler ise çocuklar m z n en büyük meselesi olan nitelikli e itim konusuna ya gelebilmifl de iller ya da hakl olarak katsay adaletsizli i gibi daha asli konulara e ilmifl durumdalar. Bundan dolay, mam Hatip Liseleri nin tart fl lma düzleminin e itim kalitesi ba lam na evrilmesi bu yeni süreçte elde edilebilecek en önemli kazan m olacakt r. Bu sayede hem 28 fiubat tan bu tarafa yaklafl k on iki y ld r ortaya ç kan hasarlar n telafisini hem de daha öncesinin muhasebesini yapma imkân do acakt r. Neler Yap labilir? mam Hatip Liseleri ndeki e itim kalitesini art rabilmek için öncelikle, meselenin as l taraf olan ö rencileri, yaflamakta olduklar d fllanm fll k psikolojisinden kurtarmak gerekmektedir. Bu ba lamda at lacak en önemli ad m -nispeten azalm fl olsa da devam eden- üniversiteye giriflteki katsay adaletsizli inin tamamen ortadan kald r lmas d r. Ve yine buna ba l olarak alan çeflitlili inin mam Hatip Liseleri ne de getirilmesidir. Daha on iki y l öncesine kadar ülke genelinde baflar lar yla ad n duyuran mam Hatiplerin, bir zamanlar ö renciler, veliler ve hatta e itimciler için cazibe merkezi olmas tesadüf de ildi elbette. Bu okullar n ayn flekilde cazibe merkezi olmas n n yolu tekrar kaybedilmifl haklar n n iade edilmesinden geçmektedir.

May s - Haziran 2010 05 mam Hatip Liselerinde e itim kalitesini ele al rken göz ard edilemeyecek bir baflka temel husus da kesintisiz e itim meselesidir. 5+3 modeli imam hatip liseleri, teknik liseler, ticaret liseleri ve anadolu liselerindeki kalitenin art r lmas nda da etkili olacakt r. lkö retim, bütün Avrupa ve dünyan n geliflmifl ülkelerinde uyguland gibi kesintili ve yönlendirmeli hâle getirilmelidir. Akademik e itimini ortaö retim alan do rultusunda devam ettirmek isteyen mam hatiplileri teflvik amac yla üniversitelerin Arapça Ö retmenli i ile Arap Dili ve Edebiyat bölümlerine giriflte, ö rencilere Arapça dili üzerinden s nav imkân verilmeli, ayr ca bu alanlarda HL ö rencilerine ek puan verilmelidir. Pilot bölge ve okullar belirlenerek, HL lerde haz rl k s n f ile birlikte 5 y ll k e itim uygulamas na geçilmesi de yabanc dil e itiminin iyilefltirilmesi noktas nda faydal olabilecektir. Milli E itim Bakanl Din Ö retimi Genel Müdürlü ü mam Hatip Liseleri Geliflim Modeli ne ifllerlik kazand r lmal, e itime yönelik uygulamalar n bu modele göre takip edilmesinin yan nda, okul binalar n n da bu modele göre düzenlenmesi sa lanmal, geliflim modelinin en güzel flekilde uygulanmas için okul idarecileri bilgilendirilmelidir. Bilindi i gibi milletimiz mam Hatip Okullar na y llarca büyük teveccüh göstermifltir. nsan m z kendi bölgesinde mam Hatip Lisesi yoksa bile çocu unu yat l olarak bu okullarda okutman n yollar n aram fllard r. Ö rencilerin bar nma ihtiyaçlar n n karfl lanmas için imkânlar n geniflletilmesi, donan ml yurtlar tesis edilmesi kaliteyi art ran ayr bir etken olacakt r. Okul idareleri, mezun dernekleri ve Okul aile birliklerinin, arac l klar yla yürütülecek sosyal, kültürel, sportif faaliyetler ve her HL ye spor kulüpleri kurulmas noktalar nda teflvik edilmesi. HL lerdeki s n f yo unluklar n makul düzeye çekebilmek ve vâki taleplere cevap verebilmek için, HL olmayan ilçelerde yeni HL ler aç lmal d r. Önceki dönemlerde baflka okullara devredilen HL binalar, kurulufl gayelerine uygun olarak yeniden mam Hatiplere devredilmelidir. Ders saatleri, meslek derslerinin saatleri, konular n da l mlar, baz derslerin okutulaca s n flar yeniden gözden geçirilmeli yeni bir müfredat yap land r lmal d r ayr ca dil e itimi için gerekli teknik altyap çal flmalar yap lmal d r ayr ca baflar l HL ö rencilerinin yaz döneminde yurt d fl nda Arapça ö renmelerine imkân oluflturulmal d r. Sonuç: mam Hatiplerde e itim kalitesinin art r lmas yla ilgili olarak teklifler art r labilir ancak esas olan bu konuya yeni ve genifl bir çerçeve oluflturmakt r. mam Hatip Liseleri nin din e itimi bafll nda ele al nmas konunun siyasal tart flma düzleminden ç kar larak akademik bir düzlemde daha sa l kl de erlendirilmesi imkân n do uracakt r. Buradan hareketle günümüz Türkiye sinde ve gelecekte mam Hatip Lisesi olgusunun/kurgusunun ne olmas gerekti i akademisyenler ve uzmanlar taraf ndan de erlendirilmelidir. mam Hatiplerin daha genel gündemlerin bir parças olmaktan kurtar l p kendi çerçevesi olan bir gündem haline getirilmesi konuyu daha sa l kl bir düzleme tafl yacakt r. Vesselam

06 May s - Haziran 2010 smail Mansur Özdemir mansur_ozdemir@hotmail.com Toplumun ve Devletin Bar flmas Yolunda, Sivil ve Özgürlükçü Anayasa Aray fllar na Katk Ülke önemli bir kavflakta, gelece ini steril bir flekilde kurmak amac yla zihnini iradesini ve enerjisini konsantre hale getirerek bekliyor. Ya kendi bileflenlerinden süzerek var etti i bir yap ya kavuflacak ya da kudreti kendinden menkul özel statülü jakobenist bir sistemin devam n kabullenecek. Toplumun yaflam alan na kritik müdahaleler yaparak tahakküm oluflturan zihniyetin yüzy l n sonunda toplumumuza hediye etti i 28 fiubat n üç temel hareket noktas olmufltu. Müslüman kad n n baflörtüsü, Müslüman milletimizin din ve Kuran e itimi, 60 y ll k eme in önemli mahsulü mam Hatip Okullar m z. Bir kâbus gibi milletimizin üzerine çöken bu mezalim, insanl n onuruna yönelik haks zl klar listesinde önemli bir yerde durmaktad r. Bu çerçevede parçal hukuksal aray fllar n netice vermedi i, fler i ve adil hukuk alg s n n zaten d flland ülkemizde modern hukuk da naçar kalm fl durumdad r. Hukuki metinlerden hareketle yap lacak hukuksal çözümlemeler ülke insan n n temel problemlerini çözmekte yeterli olam yor, hukuk ve adalet alg s tutan n elinde kal yor. nsan için var olmayan bir hukuk alg s temel felsefi niteli ini ve anlam n kaybediyor. 25 Kas m da Dan fltay operasyonu ile bir hukuk komedisine dönüflen katsay meselesinde pazarl k konusu yap lan gençli imizin gelece i ipotek alt na al n yor. F rsat eflitli i ve temel haklar, özgürlükler düzeyinde damgalay c, d fllay c tutum devam ediyor. Lokal çözüm aray fllar ile mesafe kat edilemeyen meselelerimizle alakal olarak anayasal düzeyde bir çözüm aray fl zaruri hale geliyor. Ülke insan n n toplumsal menfaatleri için var olan kurumlar n kendi toplumunun karfl s na dikilmesine karfl l k yücelefltirilen her kurum kutsal n yitirerek de erden ve anlamdan azade bir hal al yor, sorgulan yor ve güvenilmez hale geliyor. Adil ve özgürlükçü bir hukuk alg s n n sa lad avantajlarla özgürleflecek ve geliflecek olan toplum tarafl ve gayr adil hukuk eliyle daral yor, içine kapan yor geliflemez hale geliyor. Parçal hukuk aray fllar n n çözüm üretmedi i temel konulara ve milletin menfaati için ihdas edildi i halde milletin karfl s na dikilen kurumlara karfl tek çözüm anayasal de iflikliktir. Geliflen toplumun imkân ve f rsatlara kavuflmas milletçe tolere edilmesi mümkün olmayan konular n yegâne çözümü özgürlükçü, adil ve sivil bir anayasan n yap land r lmas d r. Toplumun kutsallar n n üstünde kendisine büyük anlamlar hasreden güçlerin oyununu bozacak ve onlar kendilerine de zarar veren bir iklimden kurtaracak yegane çözüm sivil bir anayasad r. Türkiye, devletin anayasal-hukukî kurallara göre idare edilmesi gerekti i yolundaki modern anlay flla ilk kez 1876'da tan flm fl olsa da, millî mücadele dönemine denk gelen 1921 Anayasas hariç, demokratik bir anayasac l k hareketine sahip olmam flt r. 1876 tarihli Kanun-i Esasî, Midhat Pafla önderli indeki Tanzîmat bürokratlar n n Padiflah ile yapt klar bir pazarl k sürecinin ürünü niteli indedir. Modern dünyada temel hak ve hürriyetlerin devlet taraf ndan ihlâl edilmemesi için getirilen en etkili güvence olarak anayasal devlet anlay fl, Osmanl 'ya

May s - Haziran 2010 07 bürokrasinin Padiflah'a karfl kendisini güvence alt na alma giriflimi olarak gelmifltir. Anayasac l k konusundaki bu bafllang ç, s k nt lar n bugün yaflamakta oldu umuz bir "gelene in" de bafllamas na neden olmufl gibidir. Bu da, hukukçular n "kurucu iktidar" dedi i anayasa yapma gücünün askerî ve sivil bürokraside toplanm fl olmas d r. Târihî olarak izah edilebilir nitelikte olan bu bürokratik anayasac l k hareketinin, "saltanat- flahsiyye'den saltanat- millîyeye geçildi inin" iddia ve ilân edildi i Cumhuriyet döneminde de devam ettirilmesi; asl nda as l yad rganmas ve tasfiyesi gereken anlay fl herhâlde budur. 1924 Anayasas istisna edilirse, 1961 ve 1982 anayasalar, neyin tasfiye edilmesi gerekti ini de aç kça ortaya koymaktad r. Burada sorun, Türkiye'de var olan ve modern anayasal demokrasi tecrübesine uygun düflmeyen bürokratik anayasac l k gelene ini ve bu gelene in ürünü olan bürokratik vesayetçilik anlay fl n ortadan kald racak bir demokratik anayasac l k hareketinin nas l düflünülmesi gerekti idir. Lâkin yeni anayasa olmaks z n Türkiye'nin demokratik aç l m sürecini do ru hedefi olan ça dafl standartlara uygun bir ileri demokrasi yönünde gelifltirmesi de mümkün görünmemektedir. O hâlde, Türkiye halk n n yeni bir anayasa yapmaya muktedir oldu unu gösterme zaman art k gelmifltir. Anayasan n de ifltirilemez, de ifltirilmesi teklif dahi edilemez maddeleriyle ilgili hükümlerini düzenleyen 4. maddenin kald r lmas yla birlikte anayasan n bütün maddelerinin de ifltirilebilir olabilece i gözetilmelidir. Bugüne kadar seçkinler / yönetenler, milletimize nedense sürekli olarak yönetilmesi gereken cahil güruh olarak bakt lar. Art k ülkeyi yönetenlerin milletin fertlerine 'k s tl mahkûm' olarak bakmaktan ve kendilerini de vasi olarak görmekten vazgeçmeleri gerekmektedir. Türkiye'de anayasa, toplumun kendi kendini yönetmesi için yapt, bireylerin birbirlerine karfl taahhütlerini içeren bir belge olarak düflünülmelidir. Topluma yukar dan giydirilmek istenen bir çerçeve olmamal d r. 1982 Anayasas bütün unsurlar yla pek çok ayr nt da görüldü ü üzere toplumun bütün yenilik dinamiklerini kontrol alt nda tutmak için yap lm fl bir anayasad r. Alt na imzam z koyaca m z anayasa, bugüne kadar imzam z gasp edenlerin yapt gibi de il, topluma dikta etmeyen bir anayasa olmak zorundad r. Yeni bir anayasa yap lmal ve bu anayasa yap l rken millet ve devlet anlay fllar nda ''zihniyet de iflikli ine'' ihtiyaç duyulmaktad r. Yeni anayasan n haklar tan yan, özgürlükleri teminat alt na alan, demokratik, ço ulcu, yetki kullan m n n millet taraf ndan denetlenmesine imkân sa layan özelliklere sahip olmas ve ayr mc l k yapmamas gerekmektedir. Yeni anayasada millet devlet için vard r zihniyetinin de il, devlet millet için vard r zihniyetinin hâkim olmas gere ine inan lmal d r. Sadece hak ve özgürlükler de il ekonomik haklar da ele al nmal. Tüm kurum ve kurulufllar n bütçeden harcad klar her bir kuruflun hesab sorulabilmelidir. Milli Güvenlik Kurulu nun, YÖK ün, HSYK n n anayasal statüsüne son verilmeli, orduya iç güvenlikle ilgili görev verilmesi önlenmelidir. Türkiye'nin ça dafl demokrasilerde var olan hak ve özgürlük standartlar na uymayan siyasî ve hukukî sisteminin temelden de ifltirilmesi, "aç l m" n en önde gelen hedefi olmak zorundad r. Sadece etnik, dinsel, ekonomik ve cinsiyet sorunlar de il genel olarak Türkiye'nin bir bütün olarak en yüksek ça dafl standartlarda demokratik bir idarî yap ya kavuflturulmas için elzem olan kamu yönetimi reformu da yeni anayasa n n bir parças olmal d r. Önder Hukuk Komisyonu taraf ndan haz rlanan ve kamuoyuna sunulan Sivil Anayasa Aray fllar na Katk raporuna göre demokratik ve ço ulcu bir anayasa metninde ülke insan n art k çok zorlayan konular n çözüme kavuflturulmas için Anayasan n 24. maddesinin flu flekilde de ifltirilmesi gerekmektedir. Madde 24- (I) Herkes din ve inanç hürriyetine sahiptir. Bu hak, tek bafl na veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, dini e itim ve ö retim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inanc n aç klama ve bunlar de ifltirebilme hürriyetini de içerir. (2) Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere kat lmaya, dini inanç ve düflüncelerini aç klamaya zorlanamaz; ald klar dini e itim ve ö renimden; dini inanç, düflünce ve kanaatlerinden ve bunlar de ifltirmekten dolay k nanamaz, suçlanamaz ve farkl bir muameleye tabi tutulamaz. (3) Devlet, e itim ve ö retim alan ndaki görevlerini yerine getirirken, e itim ve ö retiminin ana ve baban n dini ve felsefi inançlar na göre yap lmas n isteme hakk na riayet eder. Din e itim ve ö retimi, ilk ve ortaö retim kurumlar nda okutulan zorunlu dersler aras nda yer al r. Bu e itim ve ö retimden muafiyet, kiflinin kendisinin, küçüklerin ise kanuni temsilcisinin talebine ba l d r. Madde 45- (1) Kimse, e itim ve ö renim hakk ndan mahrum b rak lamaz. (6) E itim ve ö retim kurumlar nda k l k ve k yafet serbesttir. K l k ve k yafetinden dolay hiç kimse e itim ve ö retim hakk ndan mahrum b rak lamaz fleklinde kanuni düzenlemeler yap lmal d r. Siyasal polemiklerin ve kavgan n savafl arazisi haline getirilen dindarl k alan ve mam Hatip Okullar bu özgürlük aray fl na en fazla ihtiyaç duyanlard r.

08 May s - Haziran 2010 Doç. Dr. Berdal Aral baral@fatih.edu.tr Vesayetçi Devlet Anayasas ndan Sivil Anayasaya Do ru Askerî darbeyi savunmak, devleti ya da ulusu kutsal addetmek, insana kendi özgün flahsiyeti içinde de er atfeden ço ulcu ve özgürlükçü toplum, hukuk ve siyaset aray fllar na yönelmifl tehlikeli yaklafl mlard r. O halde, özgürlük karfl tl n ve halk düflmanl n meflru muhalefet olarak pazarlama kurnazl gösteren kurulu düzen destekçilerine sayg de er bir konum bahfleden mevcut vesayetçi cumhuriyete karfl, Türkiye sivil bir anayasaya bir an önce kavuflmal d r. Türkiye bugünlerde AK Parti hükümetinin k sa bir süre önce Meclis e sundu u anayasal de ifliklik tasla n tart fl yor. Türkiye bir kez daha sivil bir anayasa kaleme alman n sanc lar n yafl yor Söze, sivil bir anayasan n anlam üzerinde durarak bafllamak uygun görünüyor. Sivil bir anayasadan, herhalde, en az ndan flu üç fleyi anlamak gerekiyor: birincisi, sivil anayasa (halk n özgür seçimlerle Meclis e getirdi i) siviller eliyle yap lan anayasad r. Türkiye de II. Dünya Savafl sonras nda yap lan tüm anayasalar, ne ac d r ki askerî darbelerin ürünüdür. Yani bu dönemde yap lan tüm anayasalar darbe anayasas d r. kincisi, sivil anayasa her demokratik ülkede oldu u gibi, seçilmifllerin atanm fllara üstünlü ünü esas alan anayasad r. Üçüncüsü, sivil bir anayasa, amac itibariyle demokrasiyi, halk iradesini ve özgürlükleri önceleyen bir anayasad r. Ülkemizde ne zaman yeni bir anayasa giriflimi ya da kapsaml anayasa de iflikli i gündeme gelse, verili sistemden beslenen derin güçler, meseleyi bir kriz e dönüfltürmek için bugüne dek ellerinden geleni ardlar na koymad lar. Ve bunu da hemen her zaman baflard lar Söz gelimi, 2007 de yeni bir anayasa için dü meye basarak seçkin akademisyenlerin de katk da bulundu u bir taslak haz rlayan AK Parti hükümeti, k sa bir süre sonra, bu partiye karfl aç lan bir kapatma davas nedeniyle, anayasa konusunu unutmaya icbar edildi! Bugünlerde tart flt m z ve Meclis e sunulmufl bulunan sivil anayasa önerisi, ne tür anayasal de ifliklikler öngörüyor? a) Demokrasiden ve ço ulculuktan hazzetmedi ini her f rsatta ortaya koyan, devletin ve egemen güç iliflkilerinin partisi CHP ile ayn dalga boyunda hareket etmeyi itiyat haline getirmifl olan yüksek yarg yeniden düzenlenmektedir. Buna göre, bundan böyle hem irticac olduklar gerekçesiyle Türk Silahl Kuvvetlerinin dindar mensuplar n ac mas zca kap önüne koyan Yüksek Askerî fiura kararlar na, hem de Ergenekoncu terör gruplar n n üzerine korkusuzca giden yarg mensuplar n görevden alan ya da bunlara gözda veren Hâkimler ve Savc lar Yüksek Kurulu kararlar na itiraz edilebilecektir. Baflka bir deyiflle, bu organlar n alaca disiplin kararlar yarg denetimine aç lmaktad r. b) Bu organlar halktan ve demokrasiden hazzetmeyen küçük bir kli in tekelinden ç karmak maksad yla, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savc lar Yüksek Kurulu üyelerinin belirlenmesi süreçlerine daha fazla devlet organ n n müdahil olmas sa lanacak, hem de bu iki kurum yeniden yap land r lacakt r. Böylece kurulu düzenin sözcüsü haline

May s - Haziran 2010 09 gelmifl ve bu anlamda her aç dan siyasîleflmifl olan bu organlar n, Türkiye nin demokrasiye, insan haklar na ve hukukun üstünlü üne ayarl uzun yürüyüflüne takoz koymas umulur kiönlenmifl olacakt r. c) Bundan böyle bir partinin kapat labilmesi için nihaî karar halk n temsil mercii olan Türkiye Büyük Millet Meclisi taraf ndan verilecektir. Baflka bir deyiflle, Türkiye de siyasî partilerin ak betinin bir Cumhuriyet Baflsavc s ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin iki duda aras nda olmas ndaki garabete son verilmektedir. Bu sayede umulur ki- Türkiye partiler mezarl olmaktan kurtar lacakt r. d) Devletin güvenligine ve anayasal düzene karfl suç iflleyen ordu mensuplar, bundan böyle, askerî mahkemelerde de il sivil mahkemelerde yarg lanacakt r. Ayr ca, siviller, savafl hâli d fl nda, bundan böyle askerî mahkemelerde yarg lanamayacakt r. e) Anayasa Mahkemesine bireysel baflvuru hakk n n yolu aç lmaktad r. Böylece flah slar ya da belli insan gruplar, Avrupa nsan Haklar Sözleflmesi kapsam ndaki anayasal hak ve özgürlüklerinden birisinin kamu gücü taraf ndan ihlâl edildigi iddias yla bir temyiz merciine gitmeye karar verdi inde, ille de Avrupa nsan Haklar Mahkemesi ne baflvuru zorunlulu undan kurtulmufl olmaktad r. f) 12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye de yönetime el koyan darbecilere yarg sal muafiyet getiren, anayasan n geçici 15. Maddesi kald r lmaktad r. Böylece, 12 Eylül darbecilerinin yarg lanmas n n önü aç l rken, potansiyel darbecilere de önemli bir mesaj verilmifl olmaktad r. g) Görevleriyle ilgili iflledikleri suçlardan dolay, bundan böyle, Genelkurmay Baflkan, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlar ile Jandarma Genel Komutan Yüce Divan da yarg lanacaklard r. Bu anayasal de iflikliklerin genifl kat l ml bir mutabakata (uzlaflma; konsensus) dayanmad n ileri sürerek bu sürece karfl ç kanlar, do ru bir ifadeyi yanl fl bir amaçla dile getirmektedir. Kuflkusuz anayasa gibi devletin yap s n, iflleyiflini ve toplum-devlet iliflkisini düzenleyen ve hepimizin hayat n birinci derecede etkileyen temel bir metnin toplumsal ve siyasal aktörler aras nda genifl bir mutabakat sa lanarak kabul edilmesi ve hayata geçirilmesi ideal bir durumdur. Ne var ki, Meclis te temsil edilen iki ana muhalefet partisi -CHP ve MHP- anayasal de iflikliklere karfl olduklar n ve o nedenle bu sürecin parças olmayacaklar n daha bafltan aç kça ilân ettiler. Yüksek yarg organlar ile AK Parti düflmanl n bayraklaflt rm fl olan medya ve bürokrasi seçkinleri de, gündemdeki anayasal de iflikliklere karfl ç k yorlar. Oysa hem daha özgür bir ülkede yaflamam z için, hem de Türkiye nin Avrupa Birli i yle (üyelik amaçl ) yapmakta oldu u kat l m müzakerelerinin bir gere i olarak, Türkiye nin vakit geçirmeden yeni bir anayasa yapmas gerekti i sa duyu sahibi olan herkesçe kabul ediliyor. O halde, genifl bir mutabakat yok diye, hükümetin bu anayasa tasla n rafa m kald rmas gerekiyor? Hiç de de il! Bu anayasal de iflikliklerin genifl bir mutabakata yaslanmas gere ini bir zaruret olarak görmenin önflart, muhatap al nan taraflar n demokrasi ve hukuk devleti ilkelerini benimsemifl olmalar d r. Oysa biliyoruz ki, ülkemizde bu ilkeleri ortak payda olarak benimsemeye haz r olmayan çok genifl bir kesim vard r. 1923 te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, halk, onlar n de erlerine tamamen yabanc olan laikçi-bat c -ulusdevletçi bir ideolojik taassup u runa zorla dönüfltürmeyi hedefleyen tepeden inmeci bir elit cumhuriyetiydi. Bu fikriyat ve bu fikriyat n dayand uygulamalard r ki, cumhuriyet tarihini bir ola anüstü durumlar ve s k yönetimler tarihi haline getirmifltir. Bugün de bu fikriyat benimsemifl halks z bir vitrin demokrasisi savunucular, hem siyasî seçkinler aras nda, hem de yarg - bürokrasi-merkez medya-üniversiteler içinde önemli bir yekûn tutmaktad r. Bu kesimlerle uzlaflmak ancak demokratik bir cumhuriyet projesinden vazgeçmekle mümkün olacakt r. Sözün özü fludur: Halk üzerinde tahakküm kurmufl olan bürokratik ve yüksek yarg cumhuriyetini dokunulmaz sayan darbesever seçkinlerle mutabakat aray fl na girmek, hem beyhude bir çabad r, hem de sonuçlar itibariyle süreci ray ndan ç karabilecek tehlikeli bir ad md r. Bu anayasaya dokundurmay z diyenlerle ortak bir formül üzerinde buluflmak, herhalde Küba ile ABD yi buluflturmaktan daha kolay de ildir. Üstelik herhangi bir belgenin uzlaflma ile kabulü, onun oybirli i ile kabulü anlam na gelmemektedir. Türkiye toplumunun, diyelim ki, yüzde yetmiflinin flu ya da bu flekilde kapsaml anayasal de ifliklikleri desteklemesi halinde, uzlaflman n gerektirdi i halk deste inin gerçekleflti i rahatl kla ileri sürülebilir. Ayr ca, unutmamak gerekir ki, demokrasiyi, ço ulculu u, fleffaffl, hukukun üstünlü ünü ve insan haklar n esas alan bir anayasa, özgürlük karfl t olanlar n dahi fliddete ve hakarete baflvurmad klar sürece- özgürlüklerinin en büyük güvencesidir. Özgürlükler bu özgürlükleri yok etmek amac yla kullan lmad klar sürece, demokratik bir sistem içinde korunma ve kollanma hakk na sahiptirler. nsan olma onuruna sahip olan her âdemo lu, insan f trat na uygun olarak kendi flahsiyetini devlet ya da ulus gibi büyük yap lar n esareti alt na sokmama sorumlulu u alt ndad r. O nedenle askerî darbeyi savunmak, devleti ya da ulusu kutsal addetmek, insana kendi özgün flahsiyeti içinde de er atfeden ço ulcu ve özgürlükçü toplum, hukuk ve siyaset aray fllar na yönelmifl tehlikeli yaklafl mlard r. O halde, özgürlük karfl tl n ve halk düflmanl n meflru muhalefet olarak pazarlama kurnazl gösteren kurulu düzen destekçilerine sayg de er bir konum bahfleden mevcut vesayetçi cumhuriyete karfl, Türkiye sivil bir anayasaya bir an önce kavuflmal d r. Halk üzerinde tahakküm kurmufl olan bürokratik ve yüksek yarg cumhuriyetini dokunulmaz sayan darbesever seçkinlerle mutabakat aray fl na girmek, hem beyhude bir çabad r, hem de sonuçlar itibariyle süreci ray ndan ç karabilecek tehlikeli bir ad md r. Bu anayasaya dokundurmay z diyenlerle ortak bir formül üzerinde buluflmak, herhalde Küba ile ABD yi buluflturmaktan daha kolay de ildir.

10 May s - Haziran 2010 Doç. Dr. Mustafa fientop Anayasa Tart flmalar çin Do ru Zemin Ne Olmal d r? Anayasa hareketleri, insana karfl devleti korumay de il, devlet iktidar na karfl insan korumay, devleti s n rland rmay hedeflemektedir. Devlet, zaten, s n r tan mayabilecek iktidar yla kendini fert fert insana karfl korumay becerebilecek güçtedir; devlet karfl s nda zay f olan, korunmas gereken insand r. Hâlbuki Türkiye de, 27 May s darbesiyle ortaya ç kan seçilmemifl iktidar unsurlar, anayasac l k hareketlerinin anlam na ve Türkiye de anayasal geliflmelerin amac na ayk r bir flekilde, devlet i halktan ve halk n seçtiklerinden korumay hedefleyen bir metinle karfl m za ç km fllard r. Anayasa tart flmalar pek çok tart flmada oldu u gibi, sembolik birkaç konu çerçevesinde yürütülmeye çal fl lmaktad r. Bu flekilde süren bir tart flma içinde, anayasa meselesinin temel problemleri, Türkiye de anayasa ile kurulan düzenin hakikati, tart fl lmaz temel ilkelerin neler oldu u gibi bir anayasan n oturtulaca temel zemin gözlerden uzak kald. Anayasalar n ortaya ç k fl ve varolufl sebebine, temel fikri ve paradigmas na, buna uygun düzenlenmifl devlet yap s ve iflleyifline dair gerçek tart flmalar gündeme gelemedi. Halbuki, hemen somut neticeyi elde etmeye odaklanm fl siyasetçilere lüzumsuz gibi gelse de, yeni anayasan n temel ilke ve esaslar n, genel yaklafl mlar n, dünya görüflü nü tart flmak en önemli mesele olmal yd ; zira anayasa ancak yeni bir paradigma ile yeni olabilir. E er önümüze yeni anayasaya dair bir çerçeve, bir anlay fl koymaz isek, maddelerin düzenlenmesi, maddelerle düzenlenen yap ve iflleyifl karfl m za bir yenilik ç kartmayacakt r. Tart flma gerçek meseleler üzerinde sürdürülmedi i için, darbe kazan mlar varl n korumakta, sivil ler meselelerin etraf ndan dolanarak bir yol bulmaya çal flmakta, ço u zaman bafllang çtaki noktaya dönülmektedir. Avrupa da, daha önceki yüzy llarda, devlet iktidar n s n rlamak suretiyle insan n özgürlük alan n geniflletmeyi ve güvence alt na almay hedefleyen hareketler, XIX. yüzy l bafllar ndan itibaren anayasac l k hareketleri ad yla yeni bir temel üzerinden ayn hedefe yönelmifltir. Bir baflka ifade ile anayasa hareketleri, insana karfl devleti korumay de il, devlet iktidar na karfl insan korumay, devleti s n rland rmay hedeflemektedir. Devlet, zaten, s n r tan mayabilecek iktidar yla kendini fert fert insana karfl korumay becerebilecek güçtedir; devlet karfl s nda zay f olan, korunmas gereken insand r. Halbuki Türkiye de, 27 May s darbesiyle ortaya ç kan seçilmemifl iktidar unsurlar, anayasac l k hareketlerinin anlam na ve Türkiye de anayasal geliflmelerin amac na ayk r bir flekilde, devlet i halktan ve halk n seçtiklerinden korumay hedefleyen bir metinle karfl m za ç km fllard r. Gerçekte, halk n seçtikleriyle oluflan TBMM den ve onun içinden ç kartm fl oldu u Hükümet le yarg erkinden baflka bir devlet yoktur. Devlet yasama, yürütme ve yarg dan oluflmaktad r. Bu üç temel erkin d fl nda baflka bir devletten söz etmek demek Cumhuriyet ve Demokrasi d fl nda baflka bir siyasi rejimin varl n iddia etmektir. Öte yandan, anayasac l k hareketlerinin bir amac n n da, mümkün olan en genifl çerçevede bir mutabakat metni oluflturmak oldu unu belirtmek gerekir. Bu mutabakat devlet ile millet aras nda, milletin bütün kesimleri aras nda temin edilecek bir mutabakatt r. Anayasan n bir toplumsal sözleflme olabilmesi için böyle bir mutabakat flartt r. Toplumun veya devletin bir kesiminin haz rlad, di er toplum kesimlerine dayatt bir metnin flekli anlamda anayasa olmas mümkündür; ancak gerçek veya fonksiyonel anlamda bir anayasa oldu u söylenebilir mi?

May s - Haziran 2010 11 Bu tür anayasalara, daha çok sömürge ülkelerinde veya iflgale u ram fl ülkelerde rastlanmaktad r. Mesela, 1945 ten sonra Japonya anayasas n ABD li yetkililer haz rlatm fllard r. Türkiye de de, 1961 ve 1982 anayasalar askeri darbelerden sonra ve darbe yönetimlerinin inisiyatifleriyle haz rlanm fl, toplumsal uzlaflma, mutabakat sa lama hedefi gözetilmemifltir. 1961 anayasas n haz rlamak üzere kurulmufl Temsilciler Meclisi nde siyasi partilere ayr lan kontenjana Demokrat Parti liler dâhil edilmemifltir; hâlbuki bu parti ülke seçmeninin yar ya yak n oyunu alm flt r. Oluflturulan bu meclis, zaten, halk n temsilinden çok elit lerin temsilini esas alm flt r. 1982 anayasas n haz rlamak üzere kurulan Dan flma Meclisi nin oluflumunda ise temsil fikri gündemde bile olmam flt r. Valilerin önerdi i ve Milli Güvenlik Konseyi nin belirledi i kiflilerden oluflturulan bu meclisin anayasay haz rlama konusundaki yetkisi de çok s n rl d r; as l belirleyici olan, darbeyi yapan üst rutbeli befl generalden oluflan Milli Güvenlik Konseyi dir. Bu iki anayasam z n da haz rlan fl nda toplumsal mutabakat fikrinin bulunmad n ifade etmek gerekir. Devletin insanlar üzerindeki tasarruflar n s n rlama, baflka bir ifade ile hukuk devletini tesis etme amac yla haz rlanan anayasalar n bir ideolojisi olabilir mi? Yeni anayasa tart flmalar nda atlanmamas gereken bir konu, bizce en önemli konu budur. Bu konunun iki boyutu vard r. Birinci boyut, mutlak anlamda, anayasalar n bir ideolojisi olabilir mi, sorusuyla ortaya ç kmaktad r. kinci boyut ise, ülkemize mahsustur; Türk anayasalar n n bir ideolojisi var m d r, varsa nas l ortaya ç km flt r? Türkiye de, hemen hemen her tart flman n sonunda, devletin temel ilkeleri, de iflmez nitelikler, Cumhuriyet in kazan mlar gibi çeflitli de iflik ifadelendirmelerle dile getirilen bir doktrin e, daha çok kullan lan bir ifade ile, bir resmi ideoloji ye var lmaktad r. Devletlerin kuruluflu s ras nda belli bir ideoloji sinin olmas, kurucu ideoloji veya kurulufl ideolojisi denilen bir ideolojisinin bulunmas rastlanan bir durumdur. Böyle bir ideoloji nin, devlet faaliyetlerini etkilemesi, kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve halka götürülmesi s ras nda belirleyici olmas, e itim ve ö retim faaliyetlerinin, siyasi, ekonomik ve sosyal düzenlerin bu ideoloji istikametinde belirlenmesi ise hukuk, insan haklar ve demokrasi çerçevesinde tart fl lmas gereken bir meseledir. Modern devlet, iddiaya göre, din eksenli devletlerin ayr mc tutumlar ndan do an hoflnutsuzluklar gidermek amac yla ortaya ç km flt r. Resmi ideolojiler, dinin yerini al rsa, bir modern din olarak devletin iflleyiflinde belirleyici olursa, de iflen sadece içerik olmaktad r; o zaman devlet insan iliflkisindeki eski flekilden vazgeçildi i söylenemeyecektir. Hukuk ve temel haklarla ilgili kurallar bir ideoloji gözlü ünden bak larak uyguland nda devlet - insan iliflkilerinin en temel esas olan eflitlik ortadan kalkacakt r. Ayr ca, her fikir gibi, resmi ideoloji de zaman içinde bir de iflim, bir evrim geçirebilecektir. Bu de iflimin yönü nas l olacakt r, ne istikamette olacakt r, buna kim / kimler karar verecektir? Sadece bafll klar na

12 May s - Haziran 2010 temas etti imiz bu tart flma bize bir gerçe i gösterecektir; gerçek bir hukuk devleti anlay fl ile resmi ideoloji ba daflmaz, bir arada olamaz. Türkiye de, Büyük Millet Meclisi nin kuruluflundan itibaren dört anayasa haz rlanm flt r. Bunlardan ilki, tek bafl na de erlendirilmemesi, 1876 Kanun-i Esasisi ile beraber ele al nmas gereken 1921 Anayasas d r. kinci anayasa 1924 tarihlidir ve en uzun süre yürürlükte kalan anayasad r. Üçüncü anayasa 1961 tarihlidir. 1971 1973 aras dönemde çok önemli de ifliklikler yap lm fl olsa da, bu anayasa yürürlü ünü sürdürmüfltür. 1982 de kabul edilen anayasa ise halen yürürlüktedir. Devletin temel yap s n ve kuruluflunu düzenleyen bu anayasalara bakt m zda, resmi ideoloji olarak nitelendirebilece imiz hükümlerin, bir bak ma, Türkiye Cumhuriyeti nin kurucu anayasas olan 1924 anayasas n n ilk halinde bulunmad n hiç tereddütsüz ifade edebiliriz. Bu anayasada, resmi ideoloji unsuru olarak belirtilebilecek hiçbir hüküm yoktur. 1937 y l nda, anayasaya ilave edilen, Cumhuriyet Halk F rkas n n alt temel ilkesini, resmi ideoloji inflas olarak de erlendirmek de çok do ru de ildir. Sözkonusu de iflikli in nas l gerçekleflti i TBMM Zab t Ceridesi nden ve o günün bas n organlar ndan takip edilebilir. Bilindi i üzere, kanunlar n hangi maksatla teklif edildi i, bir de ifliklik yap l yorsa bunun ne için yap ld teklif gerekçesinde aç klanmaktad r. Bu teklifin gerekçesinde 2. maddedeki de ifliklikle ilgili k s m aynen flöyledir: Eldeki kanunun esas hükümleri gösteren fasl n n birinci maddesinde Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet oldu u yaz l olup bununla yaln z Devletin flekli beyan edilmifl oluyor. Halbuki, Devletin flekille beraber siyaset ve idare tarz nda takib edece i ana vas flar n da esas hüküm olarak gösterilmifl olmas lüzumludur. Bu düflünce ile 2 nci maddede milliyetçilik, halkç l k, devletçilik, laik ve ink lapç l k vas flar da gösterilmifltir. Devletin temel niteliklerinin anayasa metnine girifliyle ilgili gerekçe, sadece, bundan ibarettir. Metin, gayet mant kl d r, hamaset ve dogmatik de erlendirmeler içermeyen bir izah mevcuttur. Teklifin TBMM de görüflülmesi s ras nda hükümet ad na söz alan Dahiliye Vekili ( çiflleri Bakan ) fiükrü Kaya da, di er milletvekilleri de, bugün bir tart fl lmaz / kat i hakikatm fl gibi ileri sürülen fikirlerden çok uzakta, meselenin, o günün flartlar içinde bir siyasi tutum oldu unu, nihayetinde Cumhuriyet Halk Partisi nin prensiplerinin anayasaya geçirilmesi niyetiyle gerçeklefltirildi ini ifade etmektedirler. Bu anayasa de iflikli i, o günlerde, baz Avrupa ülkelerinde de yaflanan parti devlet bütünleflmesi siyaseti çerçevesinde gerçeklefltirilmifl bir de iflikliktir. Nitekim anayasa maddesi okunursa, bu alt ilkeye veya içlerinden birine, özellikle vurgu yap lm fl olmad n görmek ve konuyu TBMM kaynaklar ndan ayr nt lar yla aç klamak mümkündür. Kurulufl döneminin hiçbir ilkesinin bulunmad gibi abes bir iddia içinde de iliz. Dile getirmek istedi imiz, 1961 anayasas yla gelen resmi ideoloji nin kurulufl dönemiyle bir iliflkisinin bulunmad hususudur. Nitekim 1961 Anayasas nda, bu alt ilke k smen de ifltirilmifl, baz yaklafl mlar da vurgulanm flt r. Böyle bir de iflikli in yap lamayaca n iddia etmiyoruz; 1961 le getirilen düzenlemenin 1924 Anayasas ve kurulufl felsefesine dayanmad n, yeni bir fley oldu unu ifadeye çal fl yoruz. 1961 de, alt okun bir k sm kald r lm flt r; mesela, halkç l k ve ink lapç l k yoktur anayasada. Baz lar ise farkl bir flekle ve içeri e sokulmufltur; mesela, devletçilik sosyal devlet e, milliyetçilik milli ye dönüfltürülmüfltür. 1937 de iflikli inde de yer alan laiklik ilkesi ise özel bir vurguya kavuflturulmufltur; böyle bir vurgunun 1937 de iflikli inde bulunmad n özellikle belirtmek gerekir. Bu çok önemli de iflikliklerin aç k bir anlam vard r; 27 May s 1960 darbesini yapanlar, devlet için yeni bir ideoloji infla

May s - Haziran 2010 13 Devletin temel yap s n ve kuruluflunu düzenleyen bu anayasalara bakt m zda, resmi ideoloji olarak nitelendirebilece imiz hükümlerin, bir bak ma, Türkiye Cumhuriyeti nin kurucu anayasas olan 1924 anayasas n n ilk halinde bulunmad n hiç tereddütsüz ifade edebiliriz. Bu anayasada, resmi ideoloji unsuru olarak belirtilebilecek hiçbir hüküm yoktur. etmektedirler. Bu da mümkündür; ancak, yap lan n konjonktürel oldu unu kabul etmek, Cumhuriyet in kurulufl y llar na dayan yormufl gibi göstermemek ve kutsal bir metin olarak alg lamamak flart yla 1961 Anayasas na bakacak olursak, ikinci maddenin tamamen farkl bir flekilde düzenlendi ini görürüz. Metin flöyledir: Türkiye Cumhuriyeti, insan haklar na ve bafllang çta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Görülece i üzere, bu maddede, 1937 de iflikli i ile anayasaya konulan, milliyetçilik, halkç l k, devletçilik ve ink lâpç l k ilkeleri bulunmamaktad r. Üstelik bu maddede de at f yap lan bafllang ç k sm nda, Milli Mücadele ruhunun, millet egemenli inin, Atatürk Devrimlerine ba l l n tam fluuruna sahip olarak denildi i halde 1961 anayasas yla kurulan ideolojik çerçeve için, en önemli k s m, anayasan n bafllang ç k sm d r; böyle bir k s m 1924 anayasas nda yoktur. Hukuk kurallar n n gramatik çerçevesi ve üslubu d fl nda, s n rlar belli olmayan, içeri i tart flmal veya tart fl labilir kavramlarla oluflturulan bafllang ç k sm resmi ideoloji yorumlar n n kayna n oluflturmaktad r. Asl nda, konulan bafllang ç k s mlar, daha çok, anayasaya bir meflruiyet temeli sa lamak üzere haz rlanmaktad r; 1961 Anayasas n n böyle bir meflruiyet temeline, bir izaha gerçekten de çok ihtiyac bulundu u belirtilmelidir. 27 May s darbesi ile hukuk d fl yollarla devirdi iniz siyasi iktidar n, Anayasa ve hukuk d fl tutum ve davran fllar yla meflrulu unu kaybetmifl bir iktidara karfl direnme hakk n kullanarak 27 May s 1960 Devrimini yapan Türk Milleti taraf ndan devrildi ini aç klaman z kolay de ildir. Anayasa d fl tutumlar olan iktidar, anayasay ilga ederek, anayasay yok ederek devre d fl b rak yorsunuz. Bunu aç klamak için bir bafllang ç a ihtiyaç vard r. 27 May s 1960 darbesi, Türkiye tarihinde bir büyük kopufl tur. Bu darbenin Türkiye ye yapt kötülük, sadece askerin siyasete müdahale etmesi gelene ini bafllatt için de il; Türkiye nin kurulufl felsefesinden, devletin temel perspektif ve de erlerinden de ciddi anlamda bir uzaklaflma oldu u içindir. Uluslararas konjonktür içinde tam ba ms z kalmay seçen ve gözeten bir devleti uluslararas sisteme entegre eden, devletle milletin aras n açarak devleti zaafa u ratan bir müdahaledir bu. 27 May s darbesi, kuruluflta var olan mutabakat, anayasal zemini bozmufltur, imha etmifltir. Olan olmufl, bunu kabul edelim, demek baflta kurulufl felsefesine ayk r d r. Haz rlanacak yeni anayasa çal flmalar nda 1961 le gelen ve Cumhuriyetin kurulufl ideolojisi ile ba daflmayan ideolojik yap da tart fl lmal d r. Anayasalar n devleti s n rlayan metinler oldu unu yukar da ifade etmifltik. Bu sebeple, özellikle Türkiye de, anayasan n insanlar için bir dokunulmazlar alan çizen temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemeleri d fl nda kalan, yasama, yürütme ve yarg ile ilgili düzenlemelerinde yetkileri de il de s n rlar belirten hükümlerin yer almas gerekmektedir. Mesela, yarg ile ilgili düzenlemelerde, yarg kararlar n n etki s n rlar, hangi nitelikte kararlar verilemeyece i aç k bir flekilde yaz lmal d r. Anayasa Mahkemesi nin bir yasa koyucu gibi hareket etmek suretiyle Türk hukuk hayat nda açm fl oldu u yaralar henüz çok tazedir. Ancak Mahkeme nin bu s n r tan maz tutumu, kendi kendine yetki alan n geniflletici tutumu yeni de ildir; kuruldu u tarihten itibaren yasama organ üzerinde adeta bir vesayet kurumu gibi hareket ederek verdi i kararlar ortadad r. Bu sebeple, Mahkeme nin s n rlar n net ve tart flma kabul etmez flekilde çizen bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktad r. Yetkiler zaten bilinmektedir; bunlar ayr ca yazmaya hacet bile yoktur. Önemli olan yap lamayacaklar kayda geçmektir. Anayasalar n belli temel özelliklerinin ortak oldu unu ancak ülkelerin özel flartlar na göre nihai flekillerin verildi ini unutmamak gerekir. Türkiye nin özel flartlar halk n özgürlüklerinin azalt lmas n, k s tlamalar n artt r lmas n gerektirmiyor; halk n bir arada yaflama ve devlete karfl tutumu konusunda yaflanm fl en küçük bir olumsuzluk yoktur, olmam flt r. Ancak, yetkisi kendisinden menkul baz seçilmemifl iktidar odaklar n n, devletin yap s n de ifltirmek, insan haklar n kabul edilemez derecede ve hukuka ayk r olarak s n rlamak, insanlar n hayatlar na sorumsuzca müdahale etmek dâhil her türlü tasarrufa teflebbüs ettikleri, bazen de bunu gerçeklefltirdikleri bilinmektedir. O halde as l tedbir sab ka s olanlar için düflünülmelidir. Yeni haz rlanan anayasa tasla nda böyle bir dikkatin gösterilmedi ini düflünüyoruz. Buna aç k bir örnek, Anayasa Mahkemesi nin anayasada bulunmad halde, kendi karar yla kendisine tan d bir yetki olan yürürlü ü durdurma yetkisi yeni taslakta bir anayasal yetki haline getirilmektedir. Anayasa yarg s n n mant yla da çeliflen böyle bir yetkiyi kald rmak yerine muhkem hale getirmek büyük bir hatad r. Bu ve benzeri örneklerden hareketle, Türkiye nin yaflad tecrübeyi daima dikkatte tutan bir çal flma ile anayasa haz rl sürdürülmelidir.

14 May s - Haziran 2010 Bar fl Bayraktar baris.bayraktar@hotmail.com Anayasa teklifi ne getirir, ne götürür? Darbe mahsulü 1982 anayasas ndan memnun olmayan millet, de erleri ile bar fl k, sivil, özgürlükçü ve adil bir anayasa talep ediyor. fiu anda geçerli olan 82 anayasas darbe dönemlerinin ard ndan kurulan yüksek yarg kurumlar n n, ana muhalefetin ve baz medya mensuplar n n d fl nda ço u kesimi memnun etmezken, özgürlüklerin önünü açan, insana merhamet eden, mazluma adalet da tacak, anayasa de iflikli ine gidilmesi gerekiyor. 2007 y l nda Cumhurbaflkanl seçim sürecinde, Ergenekon davas nda, slak imzada, askerlerin sivil mahkemelerde yarg lanmas nda ve HSYK da yaflanan krizlerden sonra ülkemizin yaflad s k nt l ve sanc l durumlardan kurtulmak için yeni bir anayasaya olan ihtiyaç hat safhaya ulaflt. Hükümetin haz rlad anayasa de ifliklik teklifi ile birlikte bütün kurum ve kurulufllar n millet egemenli ine aç lmas öngörülüyor. Anayasa nedir? Bir devletin temel kurumlar n n nas l iflleyece ini belirleyen, baz ülkelerde yaz l, baz lar nda ise yaz s z genel kabul görmüfl kurallar bütününe anayasa deniliyor. Bugüne kadar Osmanl -Türk anayasa tarihinde befl anayasa yap ld. Türk tarihinin ilk anayasas 1876 tarihli Kanun-i Esasi anayasas olurken, bu anayasa Osmanl Devleti'nde mutlak monarfliden anayasal monarfliye geçifli belirleyen ve meflrutiyet rejiminin temellerini atan anayasa olarak biliniyor. Cumhuriyet döneminde ise 1921 anayasas, 1924 anayasas, 1961 anayasas ve 1982 anayasas olmak üzere 4 anayasa yap ld. Anayasa Paketinde Neler Var? Hükümetin haz rlay p öncelikle siyasi partiler ve sivil toplum kurulufllar n n görüfllerine sundu u anayasa paketinde demokratik aç l m ön s ray al yor. Pakette, asker ve yarg vesayetini demokratik ülkelerdeki kriterlere yaklaflt racak de ifliklikler mevcut. Anayasa de ifliklik teklifi, TBMM Anayasa Komisyonu ndan geçti. Meclis te ilk tur görüflmelerinin yap ld anayasa de ifliklik paketinde flunlar var: - 159. maddede yap lan de ifliklikle Hakimler ve Savc lar Yüksek Kurulu nun (HSYK) yap s yeniden düzenleniyor. - 146. maddedeki yap lan de ifliklikle Anayasa Mahkemesi nin yap s yeniden düzenliyor. - 12 Eylül darbesini yapanlara yarg yolunu açan Anayasa n n 15. maddesi kald r l yor. - 144. maddede yap lan de ifliklikle Hakimler ve Savc lar n denetimiyle ilgili esaslar yeniden belirleniyor. - 125. maddede yap lan de ifliklikle Yüksek Askeri fiura (YAfi) kararlar yarg denetimine aç l yor. - 69. maddede yap lan de ifliklikle parti kapatma davas aç lmas Meclis iznine ba lan yor. - 84. maddede yap lan de ifliklikle milletvekilli inin düflürülmesi f kras kald r l yor. - Kad n, çocuk, yafll, flehit yak nlar na pozitif ayr mc l n yolunu açan 10. maddede de iflikli i gidiliyor. - Özel hayat n gizlili i yle ilgili 20. maddede de iflikli i gidiliyor. - 23. maddede yap lan de ifliklikle yurt d fl na ç k fl yasa sadece suç soruflturmas yla s n rlan yor. - 41. maddede yap lan de ifliklikle çocuk istismar n önlemek amac yla de ifliklik yap l yor. - 51. maddede yap lan de ifliklikle bir kiflinin ayn zamanda ve ayn ifl kolunda birden fazla sendikaya üye olunmas n n yolu aç l yor. - 53. maddede yap lan de ifliklikle kamu çal flanlar na toplu sözleflme hakk tan n yor. - 54. maddede yap lan de ifliklikle grevde oluflacak zararlardan sendika sorumlulu u kalk yor. - 74. maddede yap lan de ifliklikle kamu denetçili i (ombudsman) kurumu oluflturuluyor. - 94. maddede yap lan de ifliklikle TBMM Baflkanl k divan n n görev süresi yeniden düzenleniyor. - 53. maddede yap lan de ifliklikle memurlara toplu sözleflme hakk 18. maddeye yans t l yor. - 129. maddede yap lan de ifliklikle memurlar n disiplin kovuflturmas nda de ifliklik uyar ve k nama cezalar yarg denetimine aç l yor. - 145. maddede yap lan de ifliklikle askeri yarg n n görev alan tekrar belirleniyor. - 147. maddede yap lan de ifliklikle Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev sürelerine 12 y l s n r getiriliyor. - 148. maddede yap lan de ifliklikle Anayasa Mahkemesi ne bireysel baflvuru hakk geliyor. - 149. maddedeki de ifliklikle Anayasa Mahkemesi iki bölüm ve genel kurul halinde çal flacak. - 156. maddede yap lan de ifliklikle Askeri Yarg tay üyelerinin disiplin ve özlük ifllerinde, askerlik hizmetinin gereklerine bak lmayacak. Bunun için hakimlik teminat esaslar dikkate al nacak. - 157. maddede yap lan de ifliklikle Askeri Yüksek dare Mahkemesi üyeleri içinde hakimlik teminat getiriliyor. - 166. maddede yap lan de ifliklikle Ekonomik ve Sosyal Konsey Anayasa kapsam na al n yor.

May s - Haziran 2010 15 - Anayasaya 3 geçici madde ekleniyor. - Paketin tümünün oylanmas. TBMM deki sandalye da l m nda, AK Parti: 336, CHP: 97, MHP: 69, BDP: 20, Ba ms z: 12, DSP: 6, TP: 1, Bofl: 8 oluyor. TBMM deki ikinci tur oylamada anayasa de ifliklik teklifi, 367 milletvekilinden oy al nmas durumunda kabul edilecek. Paket, 367 oy alamazsa ve 330 oyunda üstünde oy al rsa referanduma götürülecek ve milletin dedi i geçerli olacak. Anayasa Paketine Kimler Tepki Gösteriyor? Haz rlanan anayasa paketine ilk baflta kendi statüsünü kaybetmek istemeyen yüksek yarg mensuplar tepki gösteriyor. Anayasa paketiyle birlikte bütün kurum ve kurulufllar n milletin egemenli ine aç lmas gündeme gelirken, yüksek yarg n n milletin egemenli ine tepki göstermesi manidar bulunuyor. Muhalefet partilerinin ise paket aç kland zaman, çaylar n içer giderler fleklinde de iflikli e karfl bütün kap lar kapat rken, tabandan gelen isteklere sessiz kalamayarak türlü kurnazl klara baflvurduklar görülüyor. Pakete karfl ç k lmayaca n anlayan muhalefet partileri, pakete destek vermek yerine paketi suland rma yoluna gitmeyi tercih ediyor. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi nin paketin referandumdan geçmesi durumunda Anayasa Mahkemesi ne (AYM) götürece i fleklindeki tutumu anti-demokratik bir davran fl olarak de erlendiriliyor. Kamuoyunda darbeci olarak isimlendirilen kurulufllarda pakete tepki gösterenler aras nda bulunuyor. USLU: S V L B R ANAYASA Hak- fl Genel Baflkan Salim Uslu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasas n n Baz Maddelerinde De ifliklik Yap lmas Hakk ndaki Kanun Teklifini, Türkiye'nin yeni ve sivil bir anayasaya ulaflmas aç s ndan önemli bir ad m olarak gördü ünü söyledi. Hak- fl'in önerileri aras nda yer alan Anayasa'n n çal flma hayat n düzenleyen 51, 53 ve 54. maddelerinde yap lan de iflikliklerin son derece olumlu ve umut verici oldu unu kaydeden Uslu, Anayasan n 53. maddesinde yap lmas planlanan düzenlemeler ile özellikle memurlar ve di er kamu görevlilerine toplu sözleflme yapma yetkisinin anayasal güvenceye kavuflturulmas ve bu haktan emeklilerin de yararlanmas n n sa lanmas n n son derece önemli geliflmeler oldu unu belirtti. Salim Uslu, Hak- fl in mevcut paketin içerdiklerinin sa layaca kazan mlar olumlu bulmakla birlikte daha iyi ve ileri bir sivil anayasa talebini sürdürmekte oldu unu sözlerine ekledi.

16 May s - Haziran 2010 GÜNDO DU: DE fi KL E TEREDDÜT GÖSTERMEDEN EVET D YECE Z Ülkenin en büyük sorununun darbe anayasas n n oluflturdu u kriz oldu unu belirten Memur-Sen Genel Baflkan Ahmet Gündo du, topyekûn bir anayasa de iflikli ine acilen ihtiyaç duyuldu unu söyledi. Gündo du, Anayasa Mahkemesi, Dan fltay ve HSYK gibi yüksek yarg organlar n n verdikleri kararlarla TBMM'yi devre d fl b rakt n ve yürütme yetkisine müdahalede bulundu unu belirterek, ülkenin demokratikleflme sanc lar çekti ini kaydetti. Bu ülkenin sorunlar n n çözüm yerinin meclis, çözüm taraf n n da millet oldu unu vurgulayan Gündo du, demokrasilerde esas olan n tam demokrat ve sivil anayasa oldu unu söyledi. Memur-Sen'in demokratik aç l m konusunda k rm z çizgilerinin belli oldu unu da belirten Gündo du; "Biz istiyoruz ki, temel insan hakk ve evrensel hukuk çerçevesinde insanlar n yoksun olduklar hak ve özgürlükler verilmelidir" dedi. Genel Baflkan Gündo du, mevcut anayasan n gerek metin, gerek dil, gerekse geçici maddeleriyle millet iradesine sayg l olmaktan uzak oldu unu anlatarak, "Mevcut anayasa millet iradesine sayg l olmaktan ç karak, bürokratik oligarfliye keyfi yetkiler veren yap s olarak Türkiye'yi tafl yam yor. Üstelik 72 milyon Türkiye'yi kucaklayamad n hep birlikte görüyoruz" diye konufltu. Anayasa de iflikli i paketinin referanduma gidece inin göz önüne al nmas gerekti ine dikkat çeken Gündo du, kamu görevlilerinin, do rudan kendilerine yönelik bir hakk tesis ve temin etmeyen de iflikli e, tereddüt göstermeden evet diyeceklerini söyledi.

May s - Haziran 2010 17 PETEK: PAKET GENEL OLARAK OLUMLU Emekli Baflsavc Reflat Petek, anayasa paketini genel olarak olumlu de erlendirirken pakette, baz düzenlemelerin ve özelliklerin eksikli ine dikkat çekti. YAfi kararlar na yarg yolunun aç lmas n n, olumlu ve önemli bir ad m oldu una belirten Petek, özellikle Genelkurmay baflkan ve kuvvet komutanlar na Yüce Divan da yarg lama yolunu açan de iflikli inin ilk planda olumlu bir düzenleme gibi görünse de, askerî vesayetten kurtulma sürecinde statükoyu koruyucu anayasal bir düzenleme yap ld n n gözden kaçmakta oldu unu söyledi. Petek; Ça dafl demokratik hukuk devletlerinde oldu u gibi milli savunma bakan na ba l olmas gereken Genelkurmay baflkan n, cumhurbaflkan yla ayn yarg lama statüsüne tabi tutmak, demokratikleflme ve sivilleflme ile ba daflmayan bir düzenlemedir. Kuvvet komutanlar için Yüce Divan ayr cal ise daha sak ncal d r. çiflleri Bakanl ba l kurulufllar ndan biri olan jandarma genel komutan, bakanla ayn statüye ç kar l rken, emniyet genel müdürü genel hükümlere tabi b rak larak asker a rl kl ve ayr cal kl bir düzenleme yap lm fl olmuyor mu? dedi. KILIÇ: DE fi KL DESTEKL YORUZ Genç Siviller sözcüsü Av. Mücteba K l ç, anayasan n azda de iflmesine, k smen de de iflmesine ve tümüyle de de iflmesine destek verdiklerini söyledi. Anayasa de ifliklik teklifinin yetersiz oldu unu kaydeden K l ç, de iflikli i anti-demokratik sistemin tafllar n yerinden oynatt n için desteklediklerini belirtti. Silah zoruyla ve hangi oyun kullan ld n n belli oldu u fleffaf zarflarla gayri meflru olarak yap lan anayasan n tümden de iflmesi gerekti inin alt n çizen Av. K l ç, anayasa de ifliklik paketindeki geçici 15. maddenin kald r lmas ve yüksek yarg kurumlar n n yeniden yap land r larak, millet egemenli ine geçmesinin önemli ad mlar oldu unu ifade etti. Yüksek yarg kurumlar n n flu anki yap s n n demokrasiye uymad n sözlerine ekleyen Mücteba K l ç, de ifliklikten sonra yüksek yarg kurumlar n n demokratik bir hale gelece ini kaydetti.

18 May s - Haziran 2010 Sabri Ota onder@onder.org.tr Adalet Mülkün Temelidir Ülkemizde 1876 y l ndan beri 7 kez anayasa de iflikli i gündeme gelmifltir. Buna paralel binlerce kanun ve düzenlemeler de iflmifl, adeta anayasa ve yasalar yaz-boz tahtas na çevrilmifltir. Bunlar n hukuki, sosyolojik, felsefi boyutlar ehlince enine boyuna tart fl lmal d r. nsan ve kâinat yaratan, bize flah damar m zdan daha yak n olan Rabbimiz bizi, ihtiyaçlar m z, zaaflar m z en iyi bilendir. O nun kullar hakk ndaki hüküm ve fermanlar, kullar n maslahat na en uygun, dünya ve ahret dengesini sa lamaya en elveriflli, bir arada yaflama kültür ve olgunlu una en yatk n hükümlerdir. Adalet Arapça bir tabir olup kelime anlam ; tafl n gedi ine konmas yani her fleyin yerli yerine oturtulmas d r. Hukuk aç s ndan bunu her hak sahibinin hakk n n verilmesi fleklinde tercüme edebiliriz. Kitab m z Kur an, adalete çok önem veriyor, 12 surede, 21 kere adaletli olma vurgusu yap yor. Peygamber Efendimiz (sav) de bu konuda çok tavsiyelerde bulunuyor, hayat n n tamam nda adalet çizgisinden ayr lmamaya azami hassasiyet gösteriyordu. slam tarihi Müslümanlar n adalet örnekleri bak m ndan hayli zengindir. Bizler, adaleti mülkün temeli sayan bir gelene in varisleriyiz. Biliriz ki adaletin z dd zulümdür. Zulmet de ayn kökten olup, ayd nl n yoklu u manas ndad r. Ayn zamanda zulüm, cehalet, flirk ve f sk yerine de kullan l r. Zulüm daha genifl anlam yla hakka tecavüzdür. Hukuk: kifliler, toplumlar, gruplar ve devletleraras nda adaleti tesis edecek, zulmü önleyecek hükümler toplam d r. Hukukun biricik gayesi adaleti tesis etmek ise hukukun felsefi olarak adalet prensibine ba l, ondan ayr lmamas icap eder. Emile Zola n n adalet ancak hakikatten, saadet ancak adaletten do abilir sözü bu yal n gerçe i güzel bir flekilde ifade etmektedir. Halk n de erlerine yabanc tercihlerine düflman bir yöntem adaleti sa layamaz. Böylesi demokrasiler ancak darbeli demokrasi olur. Hukuk bir di er manas yla kanunlar n korudu u menfaatler demektir. Adalet duygusu kanunlar n temelinde en saf ve berrak harç olarak bulunmal, ayn zamanda adalet hukukun da temeli olmal d r. Her tür hukuki düzenlemelerin mihverinde ve mayas nda adalet olmal d r ki bar fl ve güven olsun. nsanlar aras iliflkiler normalleflebilsin. Güçlü ile zay f, iyi ile kötü, mazlum ile zalim, hakl ile haks z aras ndaki denge sa lanabilsin. Adil olma e ilimi her insanda biyolojik olarak mevcuttur. Adil olmaya yönelifl f trat n iktizas d r. Her insan n içinde vicdani hukuk par lt s mevcuttur. Ahlaki de erlerin bencil ç karlar do rultusunda de iflmesi, kiflilerde yapt her fleyin hesab n bizzat Rabbine verece i gerçe inin gönüllere yerleflmemesi, e itimin her gönülde ilahi zab ta teflkilat kurarak kötülükleri, adaletsizlikleri temelinden yok etme gayesine göre flekillenmemesi, iç hukuk veya vicdan dedi imiz içimizdeki bekçinin, zihnimizdeki jürinin ölçüsünün bozulmas na, adalet terazisinin kantar n n merkezden kaymas na sebep olmaktad r. Böylesi bir durumda adaletin yerini zulüm, bar fl n yerini anarfli, güvenin yerini güvensizlik, adalet da tmada hukukun yerini ideolojik saplant lar, kendi zihniyetinden olmayanlar ötekilefltirme, adam kay rmalar ve önyarg lar n almas kaç n lmazd r. Ülkemizde 1876 y l ndan beri 7 kez anayasa de iflikli i gündeme gelmifltir. Buna paralel binlerce kanun ve düzenlemeler de iflmifl, adeta anayasa ve yasalar yaz-boz tahtas na çevrilmifltir. Bunlar n hukuki, sosyolojik, felsefi boyutlar ehlince enine boyuna tart fl lmal d r. nsan ve kâinat yaratan, bize flah damar m zdan daha yak n olan Rabbimiz bizi, ihtiyaçlar m z, zaaflar m z en iyi bilendir. O nun kullar hakk ndaki hüküm ve fermanlar, kullar n maslahat na en uygun, dünya ve ahret dengesini sa lamaya en elveriflli, bir arada yaflama kültür ve olgunlu una en yatk n hükümlerdir. Tüm insanlar bir tara n diflleri gibi eflit say p üstünlü ü takvaya ba lamas ile ayr mc l k ve ötekilefltirmeyi hayat sahnesinden tümüyle kald rarak insanlar n bar fl ve kardefllik içersinde yaflamalar n gerçeklefltirecek, dünyalar n cennete çevirecek en ideal sistemdir. Bu gerçekler görülmezden gelinerek, yok say larak veya Allah a meydan okurcas na, O nun