Türkiye nin Yatırımcı İlişkileri Uygulamaları 2014 Anketi



Benzer belgeler
Yaprak Özer İndeks İçerik İletişim Danışmanlık CEO. Öncelikleriniz iletişim stratejinizi de değiştirir

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Bilgi Teknolojileri Yönetişim ve Denetim Konferansı BTYD 2010

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Mart Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

Doğal Gaz Dağıtım Sektöründe Kurumsal Risk Yönetimi. Mehmet Akif DEMİRTAŞ Stratejik Planlama ve Yönetim Sistemleri Müdürü İGDAŞ

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.Bağlı 1

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

Kısaca. Müşteri İlişkileri Yönetimi. Nedir? İçerik. Elde tutma. Doğru müşteri Genel Tanıtım

16,85 14,61 6,74 1,12 2,25

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Mart Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Mart Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

RAKAMLARLA KONYA İSTİHDAMI FEYZULLAH ALTAY

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

Haziran. Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

FAALİYET RAPORU HAZIRLAMA REHBERİ

Fon Bülteni Eylül Önce Sen


DOĞRUDAN PAZARLAMA SEKTÖR ARAŞTIRMASI ÖZET RAPOR

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Mart Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Türkiye de Kullanıcı Deneyimi 2018 Araştırma Raporu v.1 Eylül 2018

TÜRK TELEKOMÜNİKASYON A.Ş ÜÇÜNCÜ ÇEYREK SONUÇLARINI AÇIKLADI

...Türev Piyasalarda Yılların Deneyimi......Etkin Kurumsal Risk Yönetimi Çözümleri......Sermaye Piyasalarında Stratejik Danışmanlık...

Müzakere Becerileri ile Satış Performansını Geliştirmek

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

EKONOMİK DURUM TESPİT ANKET SONUÇLARI

Soru 1: Firma olarak 2012 yılının ikinci yarısı için nasıl bir ekonomik beklenti içindesiniz?

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,75. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,85 152,31

BAKANLAR MEDYA A.Ş. DEĞERLENDİRME RAPORU

2012 Yılı İçin Nasıl Bir Ekonomik Beklenti İçindesiniz? Daha kötü 10% Daha iyi 45%

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar. Temmuz 2011

VİRTUS Serbest Yatırım Fonu. Finans Yatırım Bosphorus Capital B Tipi Multi Strateji Değişken Fon

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

Bu Proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Fon Bülteni Ekim Önce Sen

Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

ULUSOY UN SANAYİ VE TİCARET A.Ş. DEĞERLENDİRME RAPORU-2 ŞEKER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 29 EYLÜL 2015

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Kentsel Dönüşümde Finans Aktörleri ve Beklentileri Doç. Dr. Erk HACIHASANOĞLU Araştırma, İş ve Ürün Geliştirme Grup Md.

FİNANS PORTFÖY DOWN JONES İSTANBUL 20 HİSSE SENEDİ YOĞUN BORSA YATIRIM FONU

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2014 II. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Özet. Gelişen küresel ekonomide uluslararası yatırım politikaları. G-20 OECD Uluslararası Yatırım Küresel Forumu 2015

TKYD RAPORU: BIST ŞİRKETLERİNDE YÖNETİM KURULLARI YAPISI

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Fon Performans Bülteni Şubat 2016

Sunum Başlığı Arial Regular 20 pt. Departman Ad/Panel/Yer Tarih

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTERNATİF STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

Gedik Portföy Yönetimi A.Ş. Fon Bülteni. Temmuz 2018

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 46,15. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 2,01

Bantaş Bandırma Ambalaj Sanayi ve Ticaret A.Ş. Denetimden Sorumlu Komite Toplantısı Kararı

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan EROL un

GEMLİK TİCARET ve SANAYİ ODASI

Fon Bülteni Mayıs Önce Sen

II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI

İMALAT SANAYİİNDE KAPASİTE KULLANIM DURUM RAPORU 2018/I

IX. Çözüm Ortaklığı Platformu. Finansa Erişimde Önemli Bir Seçenek Halka Arz

Fon Bülteni Temmuz Önce Sen

EGELİ & CO.: REEL YATIRIMLAR İÇİN YERLİ ve YABANCI FİNANSAL YATIRIMCIYI TARIM SEKTÖRÜNE ÇEKECEĞİZ

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 44,67. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,91 163,78

2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm

Güncel Ekonomik Veriler. Güncel Ekonomik Yorum

AKSEL ENERJİ YATIRIM HOLDİNG A.Ş. KURUMSAL YÖNETİM KOMİTESİ

İş Dünyası Sürdürülebilirliğin Neresinde?

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

Soru 1: Firma olarak 2011 yılının ikinci altı ayı için nasıl bir ekonomik beklenti içindesiniz?

Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,06. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,76 139,65

ING EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU ALTI AYLIK RAPOR

Gedik Portföy Yönetimi A.Ş. Fon Bülteni. Eylül 2018

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

Vahap Tolga KOTAN Murat İNCE Doruk ERGUN Fon Toplam Değeri ,49 Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

DÜNYA FON PİYASALARINDAKİ GÖRÜNÜM VE TÜRKİYE FON PİYASALARININ DURUMU LUDENS TEN HABERLER ALTERNATIF YATIRIM ARAÇLARININ GETİRİLERİ

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2014 III. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Franchise İlişkilerinin Değerlendirilmesi ve Özel Kapsamlı Hizmetler

1- Ekonominin Genel durumu

Transkript:

Türkiye nin Yatırımcı İlişkileri Uygulamaları 2014 Anketi Analiz & Görünüm

İçindekiler Editörlerden Mektup...3 Yöntem...4 Temel Bulgular...5 1. İyi desteklenmeyen ve yetersiz kaynak aktarılan Yİ departmanları... 6 2. Yİ nin faydaları konusunda yetersiz farkındalık... 7 3. Uluslararası odak her zaman yatırımcılardadır, Ancak her zaman en iyi uygulamalarda değildir... 9 4. İnovasyon eksikliği... 9 5. Türkiye deki yatırım iklimine açıklayıcı bir akış...11 6. Türkiye deki düzenleyici ortam...12 7. İyileştirmeler ve reformlar için belirgin faktörlerin yokluğu...13 Anket Sonuçları...14 KKurumsal Profil...15 Yatırım Ortamı... 17 Yönetim ve Kaynak Sağlama...22 Yİ Liderliğinin Etkisi...26 Kanallar, Araçlar ve İçerik...30 2014 Anket & Analizimiz Hakkında...35 Bosphorus Consulting Ltd. Hakkında...35 Geri bildirim: Yorumlarınız ve Görüşleriniz...36 2

Editörlerden Mektup Türkiye ekonomisinin gözlemci ile yorumcuların ilgi odağında olması ve bu kişilerin serbestçe övgü ya da eleştiri yapabilmelerinin sebebi, ülkenin düzenleyici yapısı, dış ticaret açığı, büyüme, AB uyum süreci, ve diğer konularda yaşanan gelişmelerden kaynaklanmaktadır. Daha spesifik olarak uluslararası eleştirmenlerden, Türk işletmelerindeki şeffaflık eksikliği, yetersiz kurumsal yapılanma gibi yönetim biçimlerindeki sorunlar ve bunların geliştirilmesine dair çok sayıda görüş gelmektedir. Ne var ki, Yatırımcı İlişkileri (Yİ) uygulayıcıları 1 arasında eksikliği yaşanan, uluslararası paydaşlarla anlamlı diyaloglar kurma ve onların açısından bakabiiyor olmaktır. Evet, kendi içimizde konuşabileceğimiz birçok platform var; ancak bu platformlarda paylaşılanları yabancı analistler, yatırımcılar ve diğer paydaşların da kavrayabilmesi için uluslararası mecralara taşımamız nasıl mümkün olacak? İşte Türkiye nin en kapsamlı Yİ uygulamaları anketini yapmamızın sebebi de burada yatmakta: Yİ uygulayıcılarının, emsalleriyle karşılaştırıldıklarında hem Türkiye de, hem de uluslararası alanda neler yaptıklarına göz atma fırsatı sunmak istiyoruz. Bilindiği üzere Yİ ve kurumsal yönetişimin Türkiye de hakettiği şekilde ele alınması nispeten yenidir.. Bu nedenle Türk işletmelerinin Amerika ve Avrupa gibi diğer yabancı pazarlarda benimsenen en iyi uygulamaları kullanıyor hale gelmesi için iyileştirmesi gereken birçok alan bulunmaktadır. Yine bilindiği üzere; sermaye piyasasındaki altyapı ve kamuoyunu aydınlatmadaki eksiklikler, kurumsal şeffaflığın olmaması, siyasi istikrarsızlık, kurun dengesizliği gibi unsurların bulandırdığı bir mercekten bakıldığında, Türkiye riskli bir ülke olarak sınıflandırılmaktadır. Bu nedenle Yİ uygulayıcılarının, Türkiye nin vermesi gereken mesaja önce içeride net bir şekilde karar vermeleri ve bunu ülke dışındaki izleyicilere de etkin bir şekilde yaymaları gerekmektedir. Böylelikle hem iletişimi doğru yönetmeye, hem de algıyı başarılı bir şekilde etkilemeye başlayabilirler. Tüm bunlar herkesçe bilinmektedir. Bu kadar iyi bilinmeyen husus ise, Türk Yİ uygulayıcılarının, 1 Bu alanda genel olarak Yatırımcı İlişkileri Sorumlusu (YİS) unvanı kullanılsa da, ankete gelen cevaplar sektörde çalışanlarca farklı unvanlar kullanıldığını göstermiştir. Bu nedenle, sadece YİS leri değil, diğerlerini de kapsayacak şekilde daha genel bir unvan olan «Yİ uygulayıcısı» nı kullanmayı tercih ettik. ALGILARI ETKİLEMEK LinkedIn i diğer sosyal medya kanallarıyla bütünleştiren, yatırımcı odaklı sosyal platform Stocktwits in CEO su Howard Lindzon, kurumsal yatırımcıların çoğunluğunun (%63) şirketler hakkındaki görüşlerinin artık sosyal medya iletileriyle şekillendiğini öne sürmektedir ki buna gazetecilerin, bloggerların, köşe yazarlarının ve diğer kanaat önderlerinin etkileri dâhil edilmemiştir. Lindzon, şirketlerin mevcut durumdan olumsuz etkilenmemek adına iletişimlerinde, özelliklesosyal medyayı da içeren, daha yenilikçi iletişim stratejilerinin benimsenmesinde inisiyatif almaları gerektiğini belirtmektedir. uluslararası en iyi uygulamaları paydaşların takdirini kazanacak bir Yİ sektörü haline gelmek için nasıl içselleştirecekleridir. Hiç kimse tam olarak bu dönüşümün ne kadar süreceğinin ya da buna ulaşmak için tam olarak ne yapılması gerektiğinin bilincinde değildir. İşte bu anket ve farklı alanlardan benzer çalışmalar bu konunun öne çıkmasına hizmet edecektir. Sayın okuyucu, çalışmamıza gösterdiğiniz ilgi için size teşekkür ederiz. Ayrıca tüm Yİ uygulayıcılarına, analistlere, yatırımcılara, ve anketimize cevap veren, bizimle görüşen tüm meslektaşlarımıza ve dostlarımıza en özel ve içten teşekkürlerimizi sunarız. Sizlerden gelen geri bildirimler, görüşler, öneriler ve bilgiler, bu çalışmanın başarısı için son derece önemli olmuştur. En içten dileklerimizle, George Dyson, Erdinç Ergenç, Simon Hardie, Nina Pfifer, Michael Wyatt 3

Yöntem Bosphorus Consulting in 2014 Yatırımcı İlişkilerinde Türkiye Raporu, Türkiye de İngilizce yayınlanan bilinen en geniş kapsamlı Yİ uygulayıcıları anketidir. Toplamda, 31 adet şirketi temsilen 33 yanıt içermektedir (iki şirketten ikişer ayrı yanıt gelmiştir). BNY Mellon ın 63 ülkeden 693 katılımcıyı içermekle birlikte Türkiye den sadece 21 şirketi temsilen 21 katılımcıyı içeren 2013 yılı Yatırımcı İlişkilerinde Küresel Trendler raporu ile kıyaslandığında, bu katılım miktarı daha geniş bir tabandan sonuçlar içermektedir. Ayrıca bu çalışma, Thomson Reuters Extel tarafından 2014 yılında düzenlenen, Türkiye den yalnızca 25 katılımcı içeren Pan-Avrupa Anketi ne göre de daha yüksek katılımcıya ulaşmıştır. Anket, yaklaşık 12 aylık bir sürede gerçekleştirilmiştir. Bu süre zarfında ükede, göz ardı edilemeyecek pek çok önemli olay gerçekleşmiştir. Anlık durumlardan ziyade daha kapsayıcı, kapsamlı görünümün daha fazla bilgilendirici olup Türkiye de olan bitenin ve nelerin olageldiğine dair resmini daha doğru yansıttığını düşünmekteyiz. Katılımcılar e-postayla, telefonla, ve yüz yüze görüşülerek online ankete katılıma davet edilmiştir. Online ankete ek olarak, yüz yüze ve telefon üzerinden de mülakatlar yapılmıştır. Olağan iş akışımız sırasında yatırımcılar ve analistler ile gerçekleştirmiş olduğumuz söyleşiler de durum hakkındaki görüşlerimizin şekillenmesine yardımcı olmuştur. Gönderilen toplam e-posta sayısı: 152 (ulaşan) Toplam yanıt: 33 (kullanılabilir) Yanıt oranı: %21,71 4

Temel Bulgular

Temel Bulgular 1. İyi Desteklenmeyen ve Yetersiz Kaynak Aktarılan Yİ Departmanları Bu çalışma -yakın zamanda yaptığımız anket, Türk Yİ uygulayıcıları ile yapılan yüz yüze görüşmeler, analistler ve yatırımcılar ile gerçekleştirdiğimiz sohbetler ve sektör tecrübemizle birlikte- Türkiye de Yİ nin, bulunması gerektiği konumda olmadığını göstermektedir. Çalışmalarımız süresince Yİ ekiplerinin CFO ve CEOlar tarafından desteklenmediği örneklerle karşılaştık. Birçok Yİ departmanının yürütmeleri gereken faaliyetler için yeterli personele ve yeterli bütçeye sahip olmadıklarına da şahit olduk. Buna ek olarak hiyerarşik yapıdaki konumlarının ve sorumluluk dağılımının belirsiz olduğu, bunun sonucunda da uygulayıcıların hızla gelişen olaylar karşısında mantıklı, tutarlı ve koordine bir şekilde hareket etmekten çok, bocaladığı durumlar tespit ettik. Bütün bunlar, Türkiye deki Yİ uygulamalarının yenilikçi ve inisiyatif alan değil, daha çok tutucu ve tepkisel olduğu bir duruma işaret etmektedir. Örnek olarak, desteklenmeyen ve/veya yetersiz kaynak aktarılan departmanların konferanslara katılmak veya paydaşlarla diğer önemli temaslarda bulunmak için seyahat bütçelerinin olmadığı durumlarla karşılaştık. Çok sayıda Yİ ekibinin, danışmanlara yatırımcı algı araştırmaları yaptırabilmek (katılımcıların sadece %4 ü, yatırımcı algı araştırmaları yaptıklarını belirtmişlerdir) veya yatırımcı hedefleme ya da roadshow eğitimleri için yeterli bütçesinin olmadığını ve bu durumun da genellikle zaman ve kaynakların boşa harcanmasına yol açtığını gördük. Mali kaynak aktarılmadığı, yatırımcı hedefleme için deneyimsiz danışmanlarla çalışıldığı veya şirketlerin yatırımcı hedefleme aktivitelerini kendisinin gerçekleştirmeye çalıştığı durumlarda şirket menkul kıymet türü ile (ör. büyüme) hedeflerinin (ör. getiri) uyuşmadığı durumlarla karşılaştık. Ankete katılan şirketlerin %8 inin bağımsız bir Yİ departmanı bulunmamaktadır. Bunların %50 si borsada işlem görmektedir. Şu haliyle belirgin görünmese de, katılımcılarımızın %80 gibi bir çoğunluğunun ki tüm 500+ milyon TL cirolu şirketler de buna dâhildir- şirketlerinde sadece iki veya daha az Yİ personeli çalıştırdıklarını belirtmeleri, durumu biraz daha netleştirmektedir. Bu nedenle Türkiye deki (ankete göre ortalama 2,41 çalışanlı) Yİ departmanlarının genel olarak küresel ortalamanın, Batı Avrupa ortalamasının (3,0) ve Latin Amerika daki gibi gelişmekte olan ekonomilerin ortalamasının (3,6) altında kalması sürpriz değildir. İlginçtir ki, büyük bir hızlı tüketim ürünleri (FMCG) şirketinin Yİ Direktörü, departmana yüklenen sorumlulukların departmanın büyüklüğünden daha önemli olduğunu belirtmiştir. Başka bir deyişle, Yİ sorumluluklarının Kurumsal İletişim, Finans veya Strateji gibi birçok diğer farklı departmana dağıtılması halinde tek bir Yİ uygulayıcısının yeterli olabileceği düşünülmektedir. Oysa buradaki paradoks, bu şekildeki bir yapının operasyonların kötü yönetilmesine, güç savaşlarına, yetki üzerinde belirsizliklere ve diğer verimsizliklere yol açmasıdır. Ayrıca katılımcılarımızın %30 u Yİ ne doğrudan dâhil olmadıklarını, %25 i (ki bunların %90 ı borsada işlem görmektedir ve işlem görenlerin yaklaşık %25 i BIST 30 şirketleri içerisindedir) bir genel direktöre bağlı çalıştıklarını belirtmişlerdir (küresel uygulamadan farklı olarak, ankete katılan Yİ departmanlarının büyük çoğunluğu CFO ya bağlı çalışmamaktadır). Borsada işlem görmeyen şirketlerde karma iş tanımlarının ve belirsiz yetki sınırlarının olması tabii ki beklenebilir, ancak BIST 30 şirketleri için bu durumun ne kadar sıradan olduğu tartışılır. Büyük, çok uluslu şirketlerin özellikle BIST 1 30 şirketlerinin- Yİ açısından yetki, kontrol ve yönetim sınırlarını son derece belirgin tutmalarını beklemek mantıklı olacaktır. Anket yapılan pazarın dörtte birlik kısmı, emir komuta sınırlarının açıkça tanımlanmadığı bir örneklem için fazlasıyla büyük bir orandır. Ayrıca görünen o ki şirketler, kurumsal politikaları ile ilgili yapılması gereken şeyleri en asgari düzeyde takip etmektedirler. Bu durum özellikle kamuoyunu bilgilendirmede (Türkiye deki Düzenleyici Ortam kısmında değinilecektir) geçerlidir; ancak kriz iletişimi ve veri ihlali, hatta belirli etik kurallarına sahip olma konusunda geçerli bir politikaya sahip şirket sayısının son derece az olması da endişe vericidir. Ankete katılan şirketlerin sadece %12 sinin kriz iletişimi politikası ve sadece %24 ünün sosyal medya politikası bulunmaktadır. Yine de iyi örnekler vardır, ancak bu örnekler Türkiye nin Yİ uygulamalarında uluslararası emsalleri arasında önemli bir role sahip olduğunu gösterecek kadar çok değildir. 1 BIST: Borsa İstanbul. Nisan 2013 te İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) veya İstanbul Stock Exchange (ISE), İstanbul Altın Borsası ile birleşerek BIST adını almıştır. 6

Bu durum kısmen, Türkiye de genel olarak Yİ uygulayıcılarının şirketlerinin hisse senedi fiyatlarına bağımlı olmamaları hali ile açıklanabilir. Önde gelen bir Türk aracılık şirketinin Araştırma Müdürü nün de ifade ettiği üzere, Türkiye de halka açıklık oranı o kadar azdır ki, hisse senedi fiyatları büyük şirketler için bile bir ölüm-kalım meselesi noktasında değildir. Tüm bunlar kaçınılmaz olarak şu ve benzeri soruları akla getirmektedir: Peki ipler kimin elinde? Kim, kime bağlı çalışıyor? Sektörde son derece ciddi yetersizlikler gözlemlemekteyiz. Bu yetersizliklerin büyük bir kısmının Yİ nin sektör genelinde güçlü bir şekilde desteklenmesinin ve yeterince teşvik edilmemesinin sonucu olduğuna dair ciddi miktarda kanıt bulunmaktadır. Bir sorun halinde ek harcama yaparak sorunu çözmeye çalışmak gayet kolaydır; ancak sektörü ve uygulayıcılarını üst düzey yöneticilerin gözünde yükseltmek ve Yİ nin kurumsal gelişmenin tamamlayıcı organı olduğu algısını yaratmak bundan daha fazla çaba istemektedir. Ne yazık ki, Türk şirketlerinin çoğunluğunda her iki durum da görünmemektedir ve pazar bir bütün olarak, iş hayatını şekillendiren yeni akımların gerisinde kalma tehlikesi altındadır. 2. Yİ nin Faydaları Konusunda Yetersiz Farkındalık Önde gelen bir Türk gıda şirketinin Yİ Direktörü, Türkiye de BIST 30 şirketleri dışında çoğu şirketin sadece mecbur oldukları için Yİ ile ilgili uygulamalarda bulunduklarını ve bu şirketlerin yatırımcı ilişkilerinin faydalarından haberdar olup olmadıklarından emin olmadığını ifade etmiştir. Benzer şekilde anketimiz de Yİ faaliyetlerinin olumlu etkileriyle ilgili artık kurumsallaşmış bir farkındalık eksikliği olduğunu göstermektedir. Yani görünen o ki, kimi şirketler Yİ ni bir strateji oluşturma aracından ziyade bir maliyet odağı olarak görmekte (bu durum, yukarıda bahsedilen yetersiz mali kaynak aktarımını destekler niteliktedir), ancak iyi yönetilen Yİ nin anlamlı bir katma değer sağlayacağını muhtemelen fark edememektedir. Türkiye deki şirketlerin çoğunun Yİ ne sözde bağlılık gösterdiği gerçeği, birçok şirketin ankete katılmayı ve görüşmeyi reddetmesi gerçeğiyle bir araya geldiğinde, bu araştırmanın bulgularının sağlam temeller üzerinde durduğunu göstermektedir. Çevrecisel, Toplumsal, Yönetişim (ESG) Borsada işlem gören Türk şirketi sayısı arttıkça şirketin performans bilincini geliştirmeye ve kritik zamanlarda şirketlere ilgiyi arttırmaya yardımcı olan araçlar giderek önemli hale gelecektir. Hatta Türk hükümetinin 2015 yılında şirketleri birincil halka arza (IPO) yönlendirme teşebbüsleri başarılı olursa bu önem katlanarak artacaktır. Örneğin yatırımcılar ve analistlerin çok önem verdiği ESG raporlamaları ki Türkiye de Amerika ve Avrupa ya kıyasla hala çok gelişmiş değildirönümüzdeki günlerin en moda kavramı olacaktır. ESG birçok şirket için son derece önemli addedilmektedir; çünkü paydaşlar, bir şirketin yönetim biçimini, kurumsal kültürünü, ilgili toplumsal meselelere yaklaşımını değerlendirirlerken artık ESG göstergelerini baz almaktadırlar. Önde gelen bir hızlı tüketim ürünleri (FMCG) şirketinin Yİ Direktörünün de belirttiği gibi, bu mesele fon yöneticileri için bir yatırım kriteri haline gelmiştir. Dolayısıyla daha fazla Türk şirketinin ESG politikaları uyguladığını görmeyi bekliyoruz. Temel Bulgular 7

Örnek Vaka İncelemesi: Arcelor Mittal Arcelor Mittal, 20 den fazla ülkede endüstriyel faaliyetlerde bulunan, dünyanın en büyük çelik ve madencilik şirketidir. Gelişmekte olan bölgelere yayılan operasyonları ve hammadde çıkarılmasının çevresel etkileri neticesinde şirket, duyarlı davranmak ve kapsamlı bir ESG verilerini raporlamak konusunda artmakta olan ciddi bir toplumsal baskı altındadır. Şirket bilhassa kurumsal yönetişim ve sosyal sorumluluk konularına çok önem vermekte, yaralanmaya bağlı işgücü kaybı oranı ile sağlık ve güvenlik performans denetimini, temel performans raporlama göstergelerinin önemli bir parçası olarak kabul etmektedir. Şirketin kurumsal sorumluluk yaklaşımı web sitesinin hemen hemen her tarafında net bir şekilde açıklanmış ve örneklerle anlatılmış olmakla birlikte; yönetişim standartları, ödüllendirme, yolsuzluk karşıtı politikalar ile enerji ve çevre politikalarını da içeren kurumsal politikaların şeffaflığı konusunda gösterilen gelişimler ayrıca belgelenmektedir. 2010 yılında şirket, kurumsal ve sosyal sorumlulukta yüksek standartlar belirlemedeki başarısı neticesinde Dow Jones Sürdürülebilirlik Avrupa Endeksi nde yer almıştır. Ayrıca 2007 yılından beri de FTSE4Good Endeksi nde yer almaktadır. Buradan Türk şirketlerinin alabileceği ders son derece açıktır: Son yıllarda yaşanan ve tüm kamuoyunca bilinen pek çok iş kazasından sonra artık Türk şirketlerinin, çalışanlarının çalışma şartlarını iyileştirmek için daha fazla çaba harcaması ve yeterli sağlık ve güvenlik politikalarını hayata geçirmesi beklenmektedir. Çünkü bu kazalar, yatırımcıların Türk şirketlerinin yeterli güvenlik tedbirleri almadıkları ve uygun politikalar gütmedikleri hususunda endişe duymalarına yol açmaktadır. Temel Bulgular 8

Anket katılımcılarımızın çoğu (%72), şirketlerinin Etkin Bilgilendirme, Hissedar Çeşitlendirme, Yönetimin Görünürlüğünün ve Ulaşılabilirliğinin Sağlanması, Yatırımcı İlişkileri ve Halkla İlişkiler Mesajlarının Birbirleri ile Koordine Edilmesi, Kurumsal Stratejiyi Şekillendirme seçenekleri arasından iki veya daha az hedefi olduğunu belirtmişlerdir. Ek olarak, ankete katılan şirketler içinde yatırımcıları ile Çevreci, Toplumsal konular ve Yönetişim (ESG) gibi mali olmayan göstergelerde yakın iletişim halinde olan şirket sayısı birkaç tanedir. Küresel boyutta, çevreci ve toplumsal yardım konuları ile daha fazla meşgul olunması hususunda yatırımcı talebi giderek artmaktadır. Özellikle Amerika ve Avrupa daki birçok uluslararası şirket bu konuda Türkiye deki örneklerden çok daha ileridedir. Dürüst olmak gerekirse, bazı Türk firmalarının okul yaptırmak, milyonlarca dolar bağışlamak gibi CSR (kurumsal sosyal sorumluluk) ve ESG girişimlerinde bulunduklarını, fakat bu çabalarını duyurmadıklarını veya bir şekilde vurgulamadıklarını biliyoruz. Bu şirketler takdiri hak etseler de, Yİ perspektifinden baktığımızda paydaşlar, söz konusu faaliyetler hakkında daha iyi bir şekilde bilgilendirilirse şirketlerin bu faaliyetlerden daha fazla yarar sağlayacaklarını düşünmekteyiz. Üzerinde durulması gereken bir başka nokta ise, Türkiye de geçtiğimiz yıl boyunca çok fazla üst düzey öneme sahip iş kazasının meydana gelmiş olmasıdır. Bu tür talihsiz olayların uzun süre kamuoyunun gündeminde kalması paydaşlara rahatsızlık vermektedir. Bu gibi durumları iyileştirmek için atılması gereken en önemli adım, ESG ile yakından ve ciddi şekilde ilgilenilmesidir. Böylelikle şirket, diğerlerinden bir adım öne geçecektir. Burada öne çıkan husus, aksini gösteren birçok örnek olmakla birlikte Yİ nin Türkiye de hala yeteri kadar ciddiye alınmadığıdır. 3. Uluslararası Odak Her Zaman Yatırımcılardadır, Ancak Her Zaman En İyi Uygulamalarda Değildir Ankete katılan şirketlerin çoğu özellikle Amerika ve Avrupa dan olmak üzere uluslararası yatırım temin etmeye odaklanmış olsalar da, bu şirketlerin belirtilen pazarlardaki faaliyetlerinde en iyi Yİ uygulamalarını yürütmek için çaba gösterdiklerini düşündürecek pek fazla kanıt bulunmamaktadır. Tabii ki bu durumun istisnaları vardır. Örneğin yabancı ortaklı bir şirketin Yİ direktörü, her zaman en iyi uluslararası uygulamalara ve dünya standartlarına bağlı görünmenin zorunlu olduğunu belirtmektedir. Ancak tüm Yİ uygulayıcıları böyle düşünmemektedir. Türk Yİ departmanları arasında uluslararası danışman kullanımının azlığının yanı sıra, sosyal medyanın düşük oranda (veya yavaş) benimsenmesi ve paydaşların çevresel etki ve/veya sosyal sorumluluk girişimlerine yönelik taleplerinin dikkate alınmasındaki gönülsüzlük göze çarpmaktadır. Türkiye deki Yİ departmanlarının hedef ve çabalarının birbirleri ile her zaman tam olarak uyuştuğu söylenemez. Görüşmelerimiz esnasında ortaya çıkan bir başka önemli konu, Türk şirketleri arasında tesis gezisi sayısının düşüklüğüdür. Analist/yatırımcı arkadaşlarımız Türk şirketlerinin, tesisleri gezdirmede ne yazık ki beklenen miktarın altında teklifte bulunduklarını belirtmişlerdir. Elbette bazı şirketler üretim tesislerine sahip değillerdir. Kaldı ki borsada işlem gören en büyük şirketlerin bazıları hizmet odaklıdır. Fakat yine de paydaşlar tesisleri ziyaret etmek isteyebilirler, ki bu Türkiye deki birçok Yİ departmanının göz ardı ettiği bir husustur. Şirketlerin fazladan çaba göstermeye gönülsüz olduklarını hissettiğimiz tekrar belirtmeden geçemeyeceğiz. 4. İnovasyon Eksikliği Türk Yİ departmanları ile uzun geçmişimiz, şirketlerin yenilikçi bir şey yapmaktan neredeyse her seferinde kaçınma eğiliminde olduklarını ve birkaç firma daha yapana kadar bekleyelim yaklaşımını tercih ettiklerini göstermektedir. Bu, Yİ departmanlarının ani gelişen durumlara tepki vermekte zorlanmasına yol açmakta ve Amerika ve Batı Avrupa gibi en çok odaklandıkları pazarlardaki yatırımcıları cezbetme kabiliyetlerini zora sokmaktadır. Tabii ki bu durumun istisnaları da bulunmaktadır. Son dönemden bir örnek, Turkcell in Türkiye de ilk Yİ ne özel uygulama örneği olduğu söylenen Yİ tablet uygulamasıdır. Tüm ülke için Yİ ne özel sadece tek bir uygulama mı? Az sayıda Türk şirketi yatırımcılarla yakın ilişki kurmak için sosyal medyayı kullandıklarını bildirmektedir. Anket Temel Bulgular 9

Temel Bulgular Örnek Vaka İncelemesi: Diageo Diageo, 2011 yılında o dönem Türkiye nin en büyük alkollü içecek üreticisi olan Mey İçki yi 2,1 milyar dolara satın alması ile tanınmaktadır. 180 den fazla ülkede faaliyet gösteren, küresel bir alkollü içecek üreticisi olan Diageo, yönetişim ve kurumsal sosyal sorumluluk hedeflerini giderek artan oranda ve titizlikle takip etmektedir. Bu bağlamda şirket, politikalarını kurumsal web sitesi aracığıyla duyurmaya yönelik şeffaf bir yaklaşım uygulamaktadır. Örneğin, Diageo nun sürdürülebilirlik ve sorumluluk stratejisi, şirketin iş yapmakta olduğu coğrafi bölgelerin çeşitliliğine dikkat çekmekte, ve aynı zamanda şirketin faaliyetleri arasından bu politikaların nasıl uygulandığını öne çıkaran vaka çalışmalarını kapsayan bir bölüm içermektedir. Ayrıca şirket, üretimden ürünlerin pazara sunulmasına kadar olan aşamaları kapsayan süreçte, genellikle dış tedarikçilere yaptığımız şirketlerin sadece %24 ü sosyal medyayı yatırımcıları ile yakın ilişki kurmakta kullanmaktadır (bu şirketlerin çoğu ayrıca yeni yatırım çekmek için artan çaba göstermektedir.) Buna karşı, Amerika ve Avrupa daki Yİ departmanlarının çoğu, yatırımcı çekme ve devamlılığını sağlamada sosyal medyayı giderek daha fazla kullanmaktadırlar. Yİ uygulayıcılarına neden sosyal medyayı kullanmadıkları sorulduğunda, katılımcıların yaklaşık %40 ı, yatırımcı talebinin az bağımlılığın ağırlıklı olduğu böyle bir endüstride, tüm tedarikçilerin uymaları gereken minimum standartları belirlemektedir. Bu standartlar web sitesinde açıklanarak potansiyel yatırımcıların tedarikçi riskleri konusundaki kaygılarının hafifletilmesi amaçlanmaktadır. olduğunu belirtirken, %20 si gelen mesajları kontrol edemeyeceklerini, %20 si yönetimlerinin sosyal medyayı faydalı bulmadıklarını ve diğer %20 si ise sosyal medya kullanmamanın şirket politikaları olduğunu belirtmişlerdir. Önde gelen bir hızlı tüketim malları (FMCG) şirketinin Yİ müdürü, bu alanda çok fazla deneyim olmadığını ve sosyal medya içeriklerinin yönetiminin problemli olabileceğini belirtmiştir. Talep eksikliği olduğuna dair algının 10

İNOVASYON Birçok küresel firma, paydaşların ilgisini çekmek ve bu ilginin devamlılığını sağlamak için daha yenilikçi bir yaklaşım benimsemektedir. Bu firmalar, mevcut sosyal medya kanallarını video ve spesifik Yİ uygulamaları şeklindeki yeni dijital medya ile birleştirerek ve daha anlaşılır tasarım, güncellenmiş yatırımcı web siteleri ve veri grafiği ile daha görsel bir yaklaşım benimseyerek paydaşlarının iletişim taleplerine hitap etmeye çabalamaktadırlar. Türkiye de yenilikçi uygulamalar uluslararası pazarların gerisindedir. Örneğin şirketler hala modası geçmiş telefon konferanslarına devam etmekte, görüntülü ve sesli Internet yayını (webcast) kullanılması konusunda isteksiz davranmaktadırlar. Bir Yİ direktörü yurt dışındaki birçok Yİ uygulayıcısını yineler şekilde, bize webcastler hakkında şunu söylemiştir: «Yatırımcılar webcastleri seviyorlar. Ben de tüm şirketlere webcasti tavsiye ediyorum, çünkü şeffaflığı ve kamuoyuyla iletişimi arttırıyor.» temelinde yatan nedir? Aşağıdaki bölüm bu konuda söylemek istediklerimizin devamını içermektedir. Türkiye haricinde birçok pazarda yıllık raporlar ve diğer yayınların dijital ve interaktif olarak üretilmesi konusunda muazzam ve giderek artan miktarda bir eğilim vardır. Bir PDF dosyasının bir web sitesine alelade şekilde yerleştirilmesi yerine, doğru düzgün hazırlanmış bir dijital yıllık rapor, Yİ öğelerinin anlamlı birer pazarlama aracı olarak kullanılması açısından başka bir fırsattır. Ancak Türkiye de böyle bir yeniliğin kullanıldığıtek bir örneğe dahi rastlayamadık. Buna ek olarak, bir AR&GE, Strateji veya Pazarlama Direktörünün (CEO veya CFO ya ek olarak) analistlerin veya paydaşlar delegasyonlarında yer aldıklarına, veya konferanslara ya da roadshowlara katıldıklarına dair bilgi aldığımız örnek çok nadir oldu. Benzer şekilde bir Türk firmasının kar zarar verileri veya diğer herhangi bir güncellemenin duyurulmasında modası geçmiş konferans görüşmelerinin yerine görüntülü ve sesli internet yayınları kullanmasının da yine az görüldüğünü söyleyebiliriz. 5. Türkiye deki Yatırım İklimine Açıklayıcı Bir Bakış Türkiye deki yatırım ikliminin dinamik olduğunu söylemek mütevazı bir duruş olur. Türkiye birçok uluslararası paydaş için hala gelişmekte olan bir ekonomi olarak görülmekle kalmamakta, aynı zamanda da son dönemlerde 1) para birimindeki aşırı dengesizlik, 2) likidite kısıtlamaları, 3) politik riskten kaynaklanan sıkıntılar yaşamaktadır. Türkiye kendisini her zaman diğer gelişmekte olan ekonomilerden daha fazla fırsat sunduğu düşünülecek şekilde konumlandırmaktadır. Ancak birçok şirket Türkiye deki yatırım ortamının uluslararası paydaşlara yeterli ve etkili bir şekilde anlatılması konusunda yeterli çaba göstermemektedir. Bunun neticesinde dışarıdaki gözlemcilere, genellikle tutarsız, nadiren tarafsız haberlere, görüşlere ve kanaatlere güvenmekten başka bir yol kalmamaktadır. Daha özlü ve dikkatli bir analiz ise ekseriyetle uzun gecikmelerden sonra elde edilebildiği için daha kullanılamadan geçersiz hale gelmektedir; çünkü bu süre içerisinde zaten mevcut durumlar tanınmaz hale gelecek kadar değişmektedir. Potansiyel yatırımcılarla, ortak standartlar (best practices) doğrultusunda etkin iletişim kurulamaması ile Türk şirketleri, gelişmekte olan ülke güvensizliğine ilintilendirilen bir negatif algı riskini almaktadırlar. İstanbul u küresel finans başkenti haline getirme girişimi, bir süreliğine bir hayli ilgi çekmiş ve kimi çevrelerde medyanın gündemini epeyce meşgul etmiştir. Ancak şu anda Türk hükümetinin konuya -en azından «küresel» olmak hususunda- eski ilgisi kalmamış gibi görünmekte ve son zamanlarda konuyla Temel Bulgular 11

Temel Bulgular RİSK Küresel mali kriz ve bunu izleyen karmaşanın sonucunda, şirketler yatırımcı taleplerine karşı genel olarak çok daha duyarlılar. Yatırımcıların genel olarak daha iyi ve bilgilendirici bir denetim ve karşılaşılabilecek risk durumlarının daha iyi aktarılması talepleri olduğu görülmekte. Sonuç olarak risk şimdilerde, performanstan ve mali yönetimden, operasyonel risklere, kurumsal idareden, üçüncü şahıs tedarikçilerin yönetimleri ve performanslarına kadar çok daha geniş bir anlam içermektedir. ilgili çok fazla habere rastlanmamaktadır. Bu ana kadar süreç ses getiren bir başarı olarak görülmese de sermaye piyasalarının yapısal eksikliklerine ve diğer sektörel eksikliklere ışık tutmuştur. Yukarıda anlatılanlar kimse için yeni değildir. Ancak Yİ bağlamında ortaya konulan husus; şirketlerin yatırımcı bulma, algıları şekillendirme ve uluslararası paydaşlarla daha yakın ve anlamlı ilişkiler kurma konularındaki çabalarını gözle görülür bir şekilde arttırmak zorunda olmalarıdır. 6. Türkiye deki Düzenleyici Ortam Türk şirketleri, kamuyu bilgilendirme ve kurumsal yönetişim konularında kaydettikleri birçok ilerleme nedeniyle övgüyü hak etmektedirler. Ancak diğer yandan Türk şirketleri ile çalışma deneyimlerimiz, bu tarz ilerlemelerin daha önemli konuların göz ardı edilmesine yol açmış olduğunu da göstermektedir. Örneğin birçok Yİ uygulayıcısı düzenleyici organların uygulamalarından rahatsız olduklarını belirtmişlerdir. Sermaye Piyasası Kurulu ilan ettiği bir düzenlemeyi bir sonraki ay revize edebilmekte ve bu düzenlemeyi tüm zamanlar için geçerli olmak üzere genel hatlarıyla, düzensiz bir şekilde veya kısmen uygulamaya sokabilmektedir. Düzenlemelerdeki revizyonlar uluslararası açıdan sevindirici olsa da, bundan etkilenen meslektaşlarımız için genellikle son derece külfetli olmaktadır. Ancak bununla birlikte, düzenleyici yönetmeliklere rağmen ankete katılan şirketlerin sadece %61 inin bir kamuoyu bilgilendirme politikasına sahip oldukları görülmüştür. Bu durum temelde kafa karışıklığına müsait düzenleyici ortamdan veya birçok başka sebepten kaynaklanıyor olabilse de bu, mevcut bir politikaya sahip şirket sayısının çok az olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Türkiye deki durumun aksine, Türk şirketlerinin yeni yatırımcı aradıkları ve Yİ ve kurumsal yönetişim girişimlerinde artan iştah gözlemlediğimiz önemli uluslararası pazarlarda, şirketlerin iyi belirlenmiş politikalara sahip olmamaları durumu son derece nadirdir. Türkiye deki Yİ uygulayıcıları ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, neredeyse görüştüğümüz herkes kendi şirketinin kurumsal yönetişim ve kamuyu bilgilendirme konularında diğerlerinden daha iyi olduğunu öne sürmüştür. Bu, birçok Yİ uygulayıcısının Sermaye Piyasası Kurulu tecrübesi içeren bir geçmişe sahip olmasının bir sonucu olabilir. Ancak ilginç şekilde gözlemlerimiz, kimi birey veya kuruluşların düzenleyici kurallara uymada gereken minimum çabayı gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Bu da, Yİ ye bakışın inisiyatif alan değil, daha çok tepkisel bir bakış olduğunu göstermektedir. Bir Yİ ekibi, ilgili düzenlemelere uymak için kurumsal yönetişim komitesi kurmuş şirketlerin varlığından haberdar olduklarını, ancak bu komitelerin «o kadar da fonksiyonel olmadığını» belirtmiştir. Bu durumun fayda, inovasyon gibi konularda farkındalık eksikliği gibi diğer pek çok meseleyi etkileyecek zincirleme etkiye sahip olacağı açıktır. Türkiye gibi olayların hızla geliştiği pazarlarda, açık bir şekilde düzenlenmiş Yİ politikalarına sahip olmanın birçok potansiyel faydası bulunmaktadır. Açık ve iyi bir biçimde düzenlenmiş Yİ politikaları, potansiyel riskleri fırsatlara dönüştürebilir. Türk şirketlerinin böylesi bir organizasyonel yeteneklerinin ve koordinasyonlarının 12

DEŞİĞİM YARATMAK Standard Chartered, 2012 yazında İran la usulsüz işlemler yapmakla suçlandığında kriz yönetimine ilişkin hiç beklenmeyen bir yaklaşım göstermiş ve pozisyonunun anlaşılması için konuyu Twitter âlemine taşımıştır. Yatırımcılar bu büyük sıkıntının sonlandırılması için varılan anlaşma konusunda her ne kadar memnuniyetsizliklerini sürdürmüşlerse de, konunun sosyal medya üzerinden hızlı bir biçimde ve açık bir söylemle ele alınmasını takdir ediyor gibi görünmüşlerdir. Yİ departmanlarının resmi olarak değilse de hep beraber benimsemiş oldukları, sonrasında da kurumsal dünyadaki neredeyse herkes tarafından gayri resmi olarak benimsenen LinkedIn, hem yatırımcılar ve hem de analistlerle dolup taşan Şirket Sayfaları ve Gruplar sunmaktadır. Örneğin, Dunkin Brands (ABD nin tanınmı büyük markalarından Dunkin Donuts ve Baskin Robbins in ana şirketi) yeni ürün lansmanları, tanıtım turları, yatırımcı konferansları, kazanç raporları ve genelde eski yöntemlerle duyurulan diğer meseleleri duyurmak için düzenli olarak sosyal medyayı kullanmaktadır. olmadığı algısı, yatırımcı ve analistlerin güvenini azaltmaktan başka bir şeye hizmet etmez. Kamuyu bilgilendirmemenin bir de kültürel yönü bulunmaktadır. Türk katılımcılarımız, kimi zaman - genellikle borsada işlem görmeyen aile şirketlerindediğerlerine karşı bir güvensizlik, bilgilerin ortaya konmasını istememe gibi tutumların ve kapalı, perdeleyen bir yapının bulunduğunu, bu geleneğin kamuyu yeterli derecede bilgilendirmeyi caydırıcı hale getirdğini hatta engelleyici olduğunu belirtmişlerdir. 7. İyileştirmeler ve Reformlar için Belirgin Faktörlerin Yokluğu Takdire değer Türk gelenek ve yönetim anlayışındaki şirketlerin kolay kolay sarsılmadığı görülmektedir. Sıkıntılı zamanlar gelip geçmekte, herkes bir şekilde uyum sağlamaktadır. Ankete göre şirketler Yİ faaliyetleri ile ilgili olarak ne küresel likidite, ne de artan düzenleyici gözetim hakkında endişe duymaktadır. Sürekli, «Tüm bunları daha önce de görmüştük» ve «her zaman kendimizi toparlarız» gibi ifadelerle, geçmişten beri süregelen bir kendini yeniden toparlama inancı bulunmaktadır. Ancak bu tutum son derece ihtiyaç duyulan değişimin gerçekleştirilmesini sağlayabilecek çabaların engellenmesinin de bir parçası olabilir. Herkes siyasi istikrarsızlıktan, sığ sermaye piyasalarından ve bu gibi durumlardan yeterince memnun olduğuna göre şunu sormak gerekmektedir: Reformu ne başlatacaktır? Değişim talep eden güçler kimler veya nelerdir? Eğer gerçekten de «her zaman kendimizi toparlarız» tutumu gözlemlediğimiz derecede benimsenmiş ise, Türk Yİ uygulayıcılarının kaygılanmak için yeterli sebepleri vardır. Endüstri genelinde bir reform için yeterli talep olmayabilir. Hal böyleyse, iyileştirmeler gerçekleştirmenin getirdiği yük ile başetmek şirketlerin kendilerine ve Yİ departmanlarına düşmektedir. Bu da, daha önceden ele alınmış kısıtlamalar göz önüne alındığında, son derece zorlu olabilir. Temel Bulgular 13

Anket Sonuçları

60 55 50 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Yİ Direktörü, Müdür, Üst Düzey Yönetici (XO) Yİ Uzmanı Diğer Direktör Muhasebeci, Analist 1. Katılımcının iş unvanı Mali İşler Direktörü / Müdürü Yönetim Kurulu Üyesi Finansal Yayınlar Yönetici Editörü %57.576 %12.121 %9.091 %9.091 %6.061 %3.030 %3.030 Katılımcıların yaklaşık %70 inin doğrudan Yİ ve kurumsal yönetişim faaliyetlerinin içerisinde yer almaları, Türkiye deki Yİ uygulamalarının nispeten sağlıklı olduğunun bir göstergesidir. Ancak aynı zamanda geriye kalan %30 unun doğrudan bu faaliyetlere dâhil olmaması, bazı Yİ departmanlarının Yİ uzmanlarından oluşmadığını göstermektedir. Eğer durum bu ise, bazı Türk işletmeleri optimal düzeyde faaliyet göstermiyor olabilir. Bu durumda, söz konusu şirketlerin uluslararası ortak standartlar (best practices) doğrultusunda şirket içi tutumlarını değiştirmeleri doğru bir adım olabilir. Bu eğilim, BIST 30 içerisinde yer alan şirketlerde (katılımcıların % 36,364 ü) bile şaşırtıcı biçimde yüksektir. Bu şirketlerden katılımcılardan %23,077 lik endişe verici bir oran da doğrudan Yİ de dâhil olmadıklarını belirtmişlerdir. 70 65 60 55 50 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 500+ milyon TL 201-500 milyon TL 2. Katılımcının şirket cirosu 101-200 milyon TL 51-100 milyon TL 26-50 milyon TL 0-25 milyon TL %69.697 %9.091 %3.030 %3.030 %6.061 %9.091 B eklendiği üzere, bünyesinde ayrıca tahsis edilmiş Yİ ve kurumsal yönetişim barındıran şirketler ağırlıklı olarak büyük şirketlerdir (500+ milyon TL cironun altındaki şirketlerin yalnızca %40 ında katılımcılar Yİ ve kurumsal yönetişim faaliyetlerine dâhil olmaktadırlar). Yİ faaliyetlerine doğrudan dâhil olmayan katılımcıların yüzde ellisi 500 + milyon TL ciroya sahip şirketlerdendir. Anket Sonuçları / Kurumsal Profil 15

22 20 18 16 14 12 10 Finansal Hizmetler Perakende Hızlı Tüketim Ürünleri Holding Şirketi Katılımcının şirketinin faaliyet gösterdiği sektör 8 6 4 Havacılık İmalat Medya Teknoloji Enerji Sağlık Petrokimya Çelik 2 0 %20.588 %17.647 %14.706 %8.824 %5.882 %5.882 %5.882 %5.882 %2.941 %2.941 %2.941 %2.941 Anket Sonuçları / Kurumsal Profil 3. Şirketiniz BIST de işlem görüyor mu? Katılımcıların %87,879 u BIST te işlem gören şirketlerde çalışmaktadır Katılımcıların %36,364 ü BIST 30 şirketlerinde çalışmaktadır Türkiye de, en gelişmiş Yİ uygulamaları halen en büyük kurumsal işletmelerle sınırlıdır. Bununla birlikte, Borsa İstanbul un daha fazla şirketi borsada işlem görmeye teşvik etmesiyle bu durum değişmeye başlamıştır. Böylece giderek daha fazla şirket çeşitli kanuni yükümlülükleri yerine getirmek zorunda kalacaktır. Bu anket ve analizde, büyüklük ve faaliyet derinliği bağlamında geniş bir spektruma yayılan şirketlerden faydalanılmıştır. Bununla birlikte, BIST 30 şirketleri trendleri belirleme eğiliminde olduğundan, bu şirketlere yönelik gözlemlerden kazanılacak çok şey vardır. Küçük şirketler uluslararası standartları karşılarlarken, söz konusu büyük şirketler bu standartları karşılamıyorlarsa bu durum, sözkonusu şirketler için ciddi endişe nedenidir. 16

Bu soruya verilecek cevaplar doğal olarak sürekli değişen ve birbirleri ile bağlantılı cevaplar olacaktır. Yine de Türkiye nin, her bir faktöre karşı son derece duyarlı olduğu kabul edilmelidir. Likidite açısından bakıldığında tüm gelişmekte olan piyasalar, parasal genişlemeye (gevşeme?) özellikle duyarlıdır. Türkiye örneğinde ise, henüz ciddi zorluklar ortaya çıkmamış olsa da, bu gelecekte ortaya çıkmayacağı anlamına gelmemektedir. Anket çalışmasının sürdürüldüğü süre boyunca, Türkiye nin siyasi riske duyarlı olduğu ve bu gibi olayların ülkenin performansı üzerinde son derece büyük etkide bulunacağı potansiyeline sahip olduğunu tekrar tekrar hatırlatacak olaylar gerçekleşmiştir. Genel olarak gelişmekte olan piyasa büyümesinin sürdürülebilir olduğuna dair görünüm genellikle iyi değildir. Bu durum şüphesiz ki piyasadan piyasaya değişkenlik göstermekle birlikte tabii ki tüm gelişmekte olan piyasalar aynı değildir. Geçtiğimiz yıl Brezilya, Türkiye nin sadece iki katı büyüklüğünde ekonomiye sahip olmasına ve yatırımcıların güvenini yoklayan ciddi siyasi kargaşalar ve sokak protestoları yaşamasına rağmen, Türkiye den üç kat daha fazla doğrudan yabancı yatırım (FDI) çekmeyi başarmıştır. Bu senenin başlarında yaptığımız bir araştırmada, Türkiye nin MINT (Meksika, Endonezya, Nijerya, ve Türkiye) ülkeleri arasında yer almasının Türkiye için nasıl olumsuz mukayeselere yol açtığına değinmiştik. Dikkate alınması gereken bir nokta, bu piyasada likidite sağlamak için çok fazla fırsat 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Finansal Piyasa Likiditesi Gelişmekte Olan Pazar Büyümesinin Sürdürülebilirliği olmamasıdır; sermaye piyasası araçlarının kullanılabilirliği kayda değer oranda yüksek değildir. Türkiye, güçlü bir sermaye piyasası altyapısı ki bu, hükümetin ısrarla gerçekleştirmek istediği bir şeydir- eksikliği nedeniyle kısıtlanmış durumdadır. Bununla birlikte Türkiye ekonomisi şu anki haliyle harici şoklara karşı son derece savunmasızdır. Türkiye ekonomisinin, inşaat sektörüne aşırı bağımlılıktan uzaklaşıp ciddi şekilde çeşitliliğe gitmesi gerekmektedir. Ancak bu doğrultudaki girişimler, dirençle karşılaşmaktadır. Siyasi Risk Tüm bunların Yİ uygulayıcıları açısından yol açtığı sorun, yatırımcı altyapısının etkili bir şekilde çeşitlendirilememesidir. Türkiye mevcut hali ile, yani önemli bir kısmı ortalama riskin üzerinde algılanan sığ yatırım olanakları ile, geleneksel yatırımcı havuzuna cazip gelmektedir. Şüphesiz ki Türkiye yatırımcılar arasında 4. Hâlihazırda küresel piyasanın güvenini etkileyen faktörler nelerdir? Sistemik Piyasa Riski Euro Bölgesi nin İstikrarı Amerika Para Politikası %35.484 %22.581 %22.581 %12.903 %12.903 %3.226 endişe yaratan, karışıklıklarla dolu bir bölgede yer almaktadır. Bu da, yatırımcıların muhtemelen Türkiye yeye de, bölgedeki diğer istikrarsız ülkelere baktıkları gözle bakıyor oldukları anlamına gelmektedir. Buna ek olarak, bölgede süregelen kargaşa Türkiye nin ihracat rejimine de darbe vurmaktadır. Geçtiğimiz yaza kadar Türkiye nin en büyük ikinci, küçük ve orta ölçekli işletmelerin tek ve en büyük ihracat pazarı olan Irak la ticari ilişkiler mevcut huzursuzluktan son derece olumsuz etkilenmektedir. Anket Sonuçları / Yatırım Ortamı 17

5. Parasal genişleme programlarına son verilmesi, sermaye temin etme kabiliyetinizi etkiler mi? 6. Parasal genişlemeye son verilmesi sizi kurumsal olarak endişelendirir mi? 7. Artan küresel düzenleyici yönetim likiditeyi etkiler mi? Evet %33.333 Hayır %66.667 Evet %36.667 Hayır %63.333 Artırır %16.667 Azaltır %40 Hiç etkilemez veya çok az etkiler %43.333 Anket Sonuçları / Yatırım Ortamı Parasal genişleme son dönemlerde gelişmekte olan piyasalar açısından en çok tartışılan konulardan biri olmasına rağmen, katılımcılarımızın yaklaşık %70 i bu soruya «Hayır» yanıtı vermişlerdir. Bunun sebebi pek tabii ki tüm katılımcıların parasal genişleme veya parasal genişlemenin dallarına tam olarak hâkim olmamaları olabilir, ki tecrübelerimiz de bu görüşü destekler niteliktedir. Türkiye deki Yİ uygulayıcılarının finansal bilgi düzeyi son derece geniş bir yelpazede seyretmektedir. Bir kısmı finansal konulara son derece hâkimken, kimileri en temel finans prensiplerinden uzak görünmektedir. Mevcut haliyle sonuçlar, Türk şirketlerinde muhtemelen dayanağı olmayan bir güvenin varlığına işaret etmektedir. Yukarıda da görüldüğü üzere Türk şirketleri ilginç şekilde küresel likiditedeki değişiklikler konusunda endişe (veya bilgi) sahibi değillerdir. İlginçtir ki, katılımcıların neredeyse yarısı küresel düzenleyici yönetimin likiditeyi azaltacağına inanırken, kabaca aynı oranda katılımcı herhangi bir etkisinin olmayacağını düşünmektedir. Bu sonuç, katılımcıların yarısının düzenleyici organların kayda değer özel bir etkisinin bulunmadığını düşündüklerine işaret edebilir (veya belki de en azından etkilerinin ve likidite konuları ile ilgili olarak etkilerinin bulunmadığını düşünüyor olabilirler). İlginç şekilde, küresel likiditenin azalabileceğini düşünen şirketlerde, önceden belirlenmiş Yİ hedefi sayısının daha fazla olduğu görülmüştür. Bundan hareketle anket sonuçlarımız, yatırımcı ortamı hakkında daha fazla endişelenen şirketlerin (yani artan küresel düzenleyici gözetimin likiditeyi azaltacağını düşünen şirketlerin) büyük çoğunluğunun yeni yatırımcılar çekme konusundaki girişimlerini ve çabalarını arttırdıklarını göstermektedir. 18

8. Uluslararası yatırımcı edinme girişimlerinizde artış mı yoksa azalma mı var? Değişmiyor %46.429 Artırır %53.571 Küçük şirketlerin sadece %30 u uluslararası yatırımcı edinme girişimlerini arttırırken, büyük şirketlerin (yıllık cirosu 500+ milyon TL olan şirketler) kabaca %75 i daha fazla girişimde bulunmaktadır. Genel olarak bakıldığında ankete katılan tüm şirketlerin %50 den biraz fazlası girişimlerini arttırmaktadır. Küresel olarak, dünya genelindeki yatırımcılar arasında belirsizliğin arttığını ve gelişmekte olan piyasaların birçok problemle karşı karşıya olduğunu görmekteyiz. Türkiye dünya ekonomileri arasında «kırılgan sekizli» içerisinde yer almaktadır. Doların giderek değer kazanması ile Türk işletmelerinin borçlarının büyük bir kısmının yabancı para cinsinden olması birlikte düşünüldüğünde endişe yaratmakta ve yatırımcıların ülkeye olan güvenlerini ciddi şekilde sarsmaktadır. Tüm bunlar, Türk Yİ departmanlarının giderek sıkıntılı hale gelen piyasada rakiplerinden önde olabilmek için çok daha fazla çaba göstermek zorunda kalabileceklerini göstermektedir. 9. Aktif olarak hangi bölgelerden yatırımcı edinmektesiniz? Amerika Birleşik Devletleri nin (ABD) yatırımcı edinmede tercih edilen bir pazar olduğu son derece açıktır. ABD yi Batı Avrupa, sonrasında da gelişmekte olan Avrupa ülkeleri izlemektedir. Ankete katılan Türk şirketlerinin bazıları başka bölgelerden yatırımcı arama konusunda daha yaratıcı yaklaşımlar gösterseler de, bu şirketler azınlıktadır. Tecrübelerimiz, Batı Avrupa ve ABD deki yatırımcıların kurumsal yönetişim ve raporlama standartlarındaki beklentilerinin giderek artmakta olduğunu göstermektedir. Türkiye nin kötüleşen ortamı dikkate alındığında, Yİ uygulayıcılarının bu pazarlardaki potansiyel yatırımcıları ikna edebilmek için daha fazla çaba göstermeleri gerekmektedir. 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Amerika %75.000 Batı Avrupa %60.714 Orta & Doğu Avrupa %46.429 Kuzey Avrupa %42.857 Bosphorus Consulting bu yılın başlarında hem analistler, hem de müşteriler olmak üzere sektöre hâkim kişilerle gerçekleştirdiği görüşmeler ışığında, Türkiye deki kurumsal yönetişimin değerlendirilmesi konusunda bir araştırma raporu yayınlamıştır. Görüştüğümüz analistler ve müşterilerin bir kısmı Türkiye nin Diğer Asya Ülkeleri %17.857 Çin ve Hong Kong %10.714 %7.143 Not: Birçok katılımcı birden fazla seçenek işaretlemiştir Latin Amerika %3.571 Singapur Körfez Bölgesi %3.571 Japonya %3.571 kurumsal yönetişim üstün yöntemlerini benimseme çalışmalarının gelişmekte olduğuna inansalar da, hala kat edilmesi gereken bir miktar daha yol vardır. Genel anlamda, Yi departmanlarının ABD ve Avrupa gibi önemli pazarlardaki katılımcılarla etkin bir şekilde iletişim kurmada yetersiz oldukları görülmektedir. Anket Sonuçları / Yatırım Ortamı 19

10. Şirketiniz, yurt dışı borsalarda işlem görmeyi düşünüyor mu? Düşünüyorsa, hangi ülkelerde işlem görmeyi düşünüyor? Birçok Türk şirketinin finansal gücü dikkate alındığında, yaklaşık %90 ının Türkiye dışında bir borsada işlem görmeyi düşünmemesi şaşırtıcıdır. Yurt dışı borsada işlem görmeyi düşünen şirketlerin kabaca %30 u ABD yi, %30 u Avrupa yı (İngiltere dışında), %30 u ise Hong Kong u ve diğer Asya ülkelerini düşünmektedir. ABD ve Avrupa, bu şirketlerin başlıca ihracat pazarları olduğu için bu pazarlarda işlem görmeyi düşünmeleri şaşırtıcı değildir. Doğu Asya her ne kadar tüm katılımcılara oranladığımızda düşük bir paya sahip olsa da- ilginç bir stratejik eğilimi temsil ediyor olabilir. Diğer Avrupa Ülkeleri %3.704 Amerika %3.704 Hayır %88.889 Hong Kong ve Diğer Doğu Asya Ülkeleri %3.704 Anket Sonuçları / Yatırım Ortamı 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Kurumsal Yatırımcılar Emeklilik Fonları Devlet Varlık Fonları (SWF) Yatırım Fonları Hedge Fonlar 11. Ne tür fon veya yatırımcı hedeflemektesiniz? Not: katılımcılar birden fazla seçenek işaretlemişlerdir Bireysel Fonlar Girişim Sermayesi Firması Yatırım Ortaklıkları Birleşme ve Satın Alma Özel Sermaye Uzun Dönemli Yatırım Fonları %89.286 %57.143 %35.714 %32.143 %21.429 %17.857 %7.143 %7.143 %7.143 %3.571 Anketimiz, katılımcıların yoğun ölçüde kurumsal yatırımcılarla ilgilendiklerini göstermektedir. Son derecede az sayıda katılımcının yatırım fonları gibi diğer kaynaklardan sermaye çekme arzusunda olması ilginç bir durumdur. Tecrübelerimiz, birçok durumda Yİ departmanlarının personel ve/veya finans konusunda yetersiz kaynağa sahip olduklarını, bu durumun yatırımcı hedefleme politika veya stratejilerini olumsuz etkilediğini ve böylece bu departmanların girişimlerini geliştiremediklerini göstermektedir. Bu durum ayrıca Yİ uygulayıcılarının yatırımcı çekmede farklı yöntemler deneme imkânından yoksun olmalarından ötürü zamanlarını verimsiz kullanmalarına da yol açmaktadır. Türkiye deki deneyimlerimiz, bazı Türk şirketlerinin kendilerine has bir hedefleme politikasına layığıyla bağlanmak yerine, diğer şirketleri taklit ettiklerini yani bir «kopyacılık» anlayışını benimsediklerini göstermektedir. Şüphesiz ki böyle bir yaklaşım «ortak standart (best practice)» olarak kabul edilemez. Tüm Türk şirketleri daha sağlam yatırımcı hedefleme politikaları ve ilkeleri yürütmeye teşvik edilmelidir. 20