Kur an Araştırmaları Vakfı KURAV Zekât Nisabı ve Fitre Miktarının Çağdaş Parasal Değeri [SEMPOZYUM TEBLİĞ VE MÜZAKERELERİ] 02-03 Ekim 2004 Hotel Montania, Mudanya-BURSA Editör Yunus Vehbi YAVUZ KURAV YAYINLARI BURSA 2006
HZ. PEYGAMBER DÖNEMİ GIDA FİYATLARI ÖLÇEĞİNDE FITIR SADAKASININ GÜNÜMÜZ ŞARTLARINDAKİ KIYMETİ ÜZERİNE BİR ETÜT Prof.Dr. Hamza AKTAN ATAUNİ İlâhiyat Fakültesi Hicretin ikinci yılında Ramazan orucunun farz kılındığı yılda zekâttan önce emredilen ve fitre olarak telaffuz edilen fıtra ya da fıtır sadakasının parasal değerinin ne olduğu bir problem olarak önümüzde durmaktadır. Bu problem sadaka-i fıtrın hangi gıda maddelerinden ne miktar verileceğinin hadislerle belirtilmiş, belirtilen miktarların o gün için birbirleriyle müsavi iken bu gün parasal değerlerinin farklılaşmış olmasından kaynaklanmaktadır. Sadaka-i fıtrın nisap miktarı mala sahip kadın, erkek, hür, köle ve çocuk her Müslüman üzerine vacip olduğunu belirten hadislerden çok önce, nübüvvetin ilk yıllarından itibaren Kuran da açların doyurulması, fakirlere, miskinlere, yetimlere, yolda kalmış çaresizlere Allah ın hoşnutluğunu kazanmak için teberrüken yardımda bulunulması mükerrer ayetlerde tavsiye edilmiştir. Muhtaç olana yardım Kur an ve sünette sık sık vurgu yapılan İslamın temel ilkelerindendir. Bu anlamda fıtır sadakası bir taraftan müminin Allah ın hoşnutluğunu kazanmasına, diğer taraftan da fukaraya gıda desteği sağlanmasına vesile olmaktadır. Fıtır sadakasının emredildiği hadis metinlerinde hangi gıda maddelerinden ne miktarda ödeneceği belirtilmiştir. Abdullah b. Ömer den rivayet edilen bir hadise göre Hz. Rasülüllah (s.a.) fıtır sadakasını hür, köle, erkek, kadın, küçük büyük (nisap miktarı mala sahip) her Müslüman üzerine bayram namazından önce buğday ve arpadan birer sa vermelerini emretmiştir. (Buhari Zekât, Hadis no. 1407). İbn Ömer den gelen başka bir rivayette de Hz. Rasülüllah (s.a.) arpa ve hurmadan birer sa verilmesini emretmiş, daha sonra insanlar bunlara bedel olarak buğdaydan iki müd (yarım sa ) vermeye başlamışlardır (Buhari, Zekât, Hadis No.1411). İbn Abbas Basra da minberde halka hitap etmiş ve Hz. Peygamber in fıtır sadakasının buğdaydan yarım sa arpadan bir sa verilmesini emrettiğini belirtmiştir. Hz. Ali Basra ya geldiğinde mallarda bolluk ve fiyatlarda ucuzluk görmüş, halka hitap ederek Allah bugün size zenginlik vermiştir. 151
Zekât Nisabı ve Fitre Miktarının Çağdaş Parasal Değeri Sempozyumu Artık her şeyden bir sa verin demiştir (Nesei, Zekât, Hadis No. 2464; Ebu Davud, Zekât, Hadis No. 1381). Ebu Said el Hudri anlatıyor: Biz fıtır sadakasını Rasülüllah (s.a.) zamanında buğdaydan bir sa, hurmadan bir sa arpadan bir sa, yağsız peynirden (keş peyniri) veya kurutulmuş yoğurttan bir sa, kuru üzümden bir sa olarak verirdik. Muaviye Medine ye geldiğinde Şam buğdayından bunlara muadil olarak iki müd verilmesinde bir sakınca görmediğini söyledi. İnsanlar fıtır sadakasını buna göre vermeye başladılar. Ben ise Rasülüllah (s.a.) zamanında verdiklerimizden aynı ölçülerde vermeye devam ettim (İbn Mace, Zekât, Hadis No. 1819) Bu rivayetlerin tümünden çıkan sonuca göre Hz. Rasülüllah (s.a.) zamanında fıtır sadakası olarak verilen gıda maddeleri arasında bir kıymet eşitliği olduğu anlaşılır. Nitekim Hz. Muaviye nin semrâü ş Şâm olarak isimlendirilen Şam buğdayından iki müddün zikredilen gıda maddelerinin bir sa ına muadil olacağı kıymetlerin denkliğini ve aynı kıymette farklı maddelerden de ödeme yapıldığını göstermektedir. Diğer taraftan zengin olanların belirtilen miktardan daha fazla ödeme yapmalarının da tavsiye edildiği görülmektedir. Fıtır sadakası olarak verilen gıda maddelerinin hacim olarak miktarının belirlenmesinde yarar vardır. Sa dört müdde eşit bir hacim ölçüsüdür. Hanefi mezhebinde Irak sa ı esas alındığından bu mezhebe göre bir sa buğday veya arpa, ağırlık olarak 1040 dirhem etmektedir. 356.5 dirhem bir kilogram ağırlığa eşittir. Buradan bir dirhemin 2.805 grama eşit olduğu sonucuna varılır. Buna göre bir sa buğday veya arpanın ağırlığı 2.917 kilogramdır. Sonuç olarak bir sa 2.917 kg. buğday veya arpa alan bir hacim ölçüsüdür. Bir sa dört müdde eşit olduğuna göre iki müd yarım sa etmektedir. Belirlenen bu miktarların bir fakirin bir övün doyurulmasından daha fazla bir değer taşıdığı açıktır. Bu ölçülerde belirlenen bu gıda maddeleriyle beş nüfuslu bir ailenin bir günlük iaşesinin karşılanacağı söylenebilir. Hanefi mezhebine göre fıtır sadakası buğdaydan yarım sa olarak verilir. Bu da 520 dirhem buğdaya eşittir. 520 dirhem buğday da 1.458 kg. buğday demektir. 1.458 kg. buğdaydan ise yaklaşık olarak 2 kg. ekmek elde edilir. Bu da tanesi 250 gram olan 8 ekmeğe eşittir. Burada buğdayın un haline getirilmesi sırasında meydana gelen %20 kepek firesi düşülmemiştir. Zira Hz. Peygamber (s.a.) zamanında kepek undan ayrılmıyordu. Bu sonuç bizi fıtır sadakasının bir ailenin bir günlük iaşesini karşıladığı sonucuna götürür. Hz. Peygamber (s.a.) zamanında kişilerin kendi el değirmenleriyle un öğüttükleri ve kendi ocaklarında ekmek pişirdikleri düşünülürse buğdaydan ekmek üretimi sürecinde işçilik giderleri eklenmemelidir. Sonuç olarak tekrarlamak gerekirse asrı saadette fıtır sadakası, fakir bir aile için bir günlük iaşe değerindeydi denebilir. Diğer üç mezhebe göre ise fıtır sadakası arpa, kuru hurma ve kuru üzümde olduğu gibi buğdaydan bir sa verilmelidir. Ancak üç mezhebe göre bir sa, 1040 dirhem buğday veya arpa alan Irak dirhemi değil 693 dirhem buğday ölçeğindeki Hicaz sa ıdır. Bunlara göre bir sa buğday 1.944 kilogram ağırlığındadır. Bu miktar buğdaydan ise 2.916 kg. 152
Hz. Peygamber Dönemi Gıda Fiyatları Ölçeğinde Fıtır - Tebliğ : Prof.Dr. Hamza Aktan ekmek elde edilir. Bu da her biri 364.5 gram ağırlığında 8 ekmeğe eşittir. Bu da yukarıda vardığımız fıtır sadakasının bir günlük iaşe bedeli olduğu kanaatini daha da pekiştirmektedir. Hz. Rasülüllah (s.a.) döneminde birer sa üzerinden verilen arpa, kuru hurma ve kuru üzümün de birer günlük iaşe kıymetinde olduğu, buğday hakkında varılan sonucun bu gıda maddeleri içinde geçerli olduğu söylenebilir. Günümüz şartlarında adı geçen gıda maddelerinin belirlenen miktarlarının parasal değerlerine geçmeden önce bunların asrı saadetteki parasal değerlerinin belirlenmesi konuya biraz daha aydınlık getirebilir. Ne siyer, ne hadis literatüründe bir sa buğday, arpa, hurma ve üzümün dinar ve dirhem cinsinden kıymetinin ne olduğuna dair bir tespite rastlayamadık. Ancak dolaylı da olsa bu gıda maddelerinin fiyatları hakkında fikir verecek rivayetler mevcuttur. Bu rivayetler konumuza doğrudan açıklık getirmemekte ancak ışık tutmaktadır. Sözgelimi musarrât hadisi bu neviden bir tespittir. Ebu Hüreyre den gelen rivayete göre Peygamberimiz kim sütü sağılmadan bekletilmiş ve sütlü hayvan görünümünde bir davar satın almışsa muhayyerdir. Üç gün içinde akdi bozup hayvanı sahibine iade edebilir. Sağdığı sütün karşılığı olarak da bir sa hurma vermelidir buyurdu. (Tirmizi, Büyu, Hadis No. 1173). Sütü memesinde bekletilerek birikmiş olması halinde davardan bir sağımda 2 litre süt alınabileceği düşünülürse bir sa hurmanın bir alenin bir günlük gıda ihtiyacını karşılayabileceği sonucuna varırız. Zira iki litre süte muadil tutulmuştur. İki litre süt de bir ailenin bir günlük gıda ihtiyacını karşılayabilir. İki litreye muadil tutulan bir sa hurmanın da bir ailenin bir günlük iaşesini karşılaması gerekir. Asrısaadet döneminde işçi yevmiyesi de bizim konumuza ışık tutacaktır. Hz. Ali nin bir yahudinin bahçesinde ücretle kuyudan su çektiğine dair bir rivayet mevcuttur. Muhammed b. Ka b El Kurazî anlatıyor: Ali b. Ebi Talib den duyan kişi bana anlattı. Hz. Ali şöyle demiştir: Soğuk bir günde Rasülüllah ın (s.a.) evinden çıktım. Eski bir post aldım. Boynuma, vücuduma sardım. Çok acıkmıştım. Rasülüllah ın (s.a.) evinde yiyecek bir şey bulunsaydı yerdim. Bir şeyler bulurum ümidiyle yürüdüm. Bahçesinde makarayla kuyudan su çeken bir yahudiye rastladım. Bana çekeceğim her kova için bir hurma karşılığı iş teklif etti. Kabul ettim. Avuç dolusu hurma elde ettikten sonra kovayı bıraktım. Bu kadarı bana yeter dedim (Tirmizi Sıfatü l Kıyame, Hadis No. 2397). İbn Abbas tan gelen rivayete göre Hz. Ali onyedi kova çekmiş ve ücret olarak onyedi kaliteli acve hurması almıştır (İbn Mace, Ahkâm, 2437). Bu malumatı kullanarak işçi yevmiyesini tahmin etmek mümkündür. Hz. Ali nin 3 dakikada bir kova su çektiği düşünülürse 17 hurma için 50 dakika çalıştığı sonucuna varılır. Bu tempoyla 8 saat çalışmıs olsaydı yaklaşık olarak 160 170 hurma ücret almış olurdu. Bu da yaklaşık olarak bir buçuk kilogram ağırlığında veya bir Hicaz sa ı ölçeğinde hurma demektir ki bu da bir ailenin bir günlük iaşe bedelidir. Bir işçi yevmiyesinin iaşe giderleri kadar diğer giderleri de karşılaması gerektiği düşünülürse o günün şartlarında bir işçinin 10 12 saat 153
Zekât Nisabı ve Fitre Miktarının Çağdaş Parasal Değeri Sempozyumu kadar çalışması gerektiği söylenebilir. Bu veriler de gene bizi fıtır sadakası olarak verilmesi öngörülen gıda maddelerinin sadaka niteliğiyle taşıdıkları ortak özelliklerinin, bir ailenin bir günlük iaşesini karşılıyor olmaları sonucuna götürür.. Bu durumda fıtır sadakası için buğday, arpa, hurma ve üzümün günümüz piyasasındaki birim fiyatlarının esas alınarak belirlenmesinin çok da doğru olmadığı söylenebilir. Asr-ı saadette bu maddelerin birim fiyatlarının birbirlerine denk olduğu göz önüne alınırsa bu maddeler için bu gün belirlediğimiz parasal değerlerin de birbirlerine denk olması gerekir. Bu denklik bu gün piyasa fiyatlarında bozulmuş olduğuna göre, denklik ancak bu maddelerin ortak özelliklerinde yani icra ettikleri fonksiyonda sağlanabilir. Başka bir deyişle bir ailenin bir günlük iaşesini karşılıyor olmalarına göre belirlenmesi gerekir. Böylesi daha makul ve daha âdil olacaktır. İşçi yevmiyesiyle ilgili diğer bir bilgi de Bedir Gazvesiyle ilgili rivayet arasında çıkarılabilir. Rivayete göre Bedir Harbi başlamadan önce Peygamberimizin görevlendirdiği istihbarat elemanları bir kuyu başında iki kızın aralarındaki borç yüzünden tartıştıklarını, kızlardan birinin diğerine iki gün sonra buraya bir kervan gelecek, ben onlara hizmet eder sana olan bir dirhem borcumu öderim dediğini işitmişler ve gidip Peygamberimize durumu bildirmişlerdir. (M. Asım Köksal, Büyük İslam Tarihi, IX, 77). Asr-ı Saadette dirhem adı verilen bir gümüş liranın koyun fiyatının onda biri, (Tirmizi, Büyu, Hadis No. 1178-1179) deve fiyatının yüzde biri, atkı, şal fiyatının dörtte biri (M. Asım Köksal XIV,130), elbise fiyatının kırkta biri -o günün şartlarında ortalama elbise fiyatı bir büyük baş hayvan fiyatına eşitti- (M. Asım Köksal XVII,214), semer fiyatının dörtte biri (17/221-3) olduğu dikkate alınırsa işçi yevmiyesinin bir dirhem civarında olması makuldür. Buna göre yukarıda sözünü ettiğimiz kuyudan su çekme karşılığı Hz. Ali nin bir yahudiden aldığı ücretin de yevmiye hesabıyla bir dirhem olduğu, bunun da bir sa hurma olduğu sonucuna varılabilir. Hz. Peygamber in Taif dönüşü umreyi tamamladıktan sonra Mekke den ayrılmadan önce Attab b. Esid i Mekke ye vali tayin ettiği ve kendisine yevmiye 2 dirhem maaş bağladığı bilgisi işçi yevmiyesinin bir dirhem civarında olabileceği kanaatini teyit eder (M. Asım Köksal, XV,519). Buradan da bir sa hurmanın bir dirhem kıymetinde olduğu sonucuna varılabilir. Asrısaadette hayvan fiyatları ve bir hayvanla kaç kişinin kaç gün beslenebildiğine dair bilgiler de bizim konumuza ışık tutabilir. Siyer ve hadis literatüründe bu konuda bazı tespitler mevcuttur. Hakim b. Hizam dan rivayet edildiğine göre Rasülüllah (s.a.) kendisine 10 dirhem vererek kurbanlık bir davar almasını emretmiştir. Hakim 10 dinar ile iki davar satın almış, davarlardan birini 10 dirheme satarak Peygamberimize hem kurbanlık davarı, hem de 10 dinarı getirmiştir. Peygamberimiz hayvanın kurban edilmesini, 10 dinarın ise sadaka olarak dağıtılmasını emretmiştir. (Tirmizi, Büyu, Hadis No. 1178-1179). Peygamberimizin satın alınacak davar için Hakim b. Hizam a 10 dirhem 154
Hz. Peygamber Dönemi Gıda Fiyatları Ölçeğinde Fıtır - Tebliğ : Prof.Dr. Hamza Aktan vermiş olması, normal bir davar fiyatının 10 dirhem civarında olduğunu göstermektedir. Buradan normal bir davar fiyatının bir işçinin on günlük yevmiyesi karşılığı olduğu sonucuna varılır. Davar kıymetinin belirlenmesinde kan bedelindeki eşitlemelerden de yararlanabilir. Adam öldürme suçunda kan bedeli olarak 100 deve ödenmesi gereği hadisle sabittir. (Ebu Davud, Diyat, Hadis No. 3946; Tirmizi Diyat 1308) Yüz deve yerine 200 sığır, değilse 200 elbise ya da 1000 koyun veya 10000 dirhem ödenmesinin de mümkün olduğu içtihat edilmiştir. (Tirmizi, Diyat, Hadis No. 1309). Deve, sığır ve koyun fiyatları arasındaki oran bu gün de geçerliliğini korumaktadır. Yani bir devenin iki sığır veya on koyuna, bir sığırın beş koyuna bedel oluşu bu gün de kabul edilebilir bir değerlendirmedir. Normal bir koyun fiyatının 10 dirhem, günümüzde ise 150 200 milyon lira olduğu göz önüne alınırsa bir dirhemin 15 20 milyon lira civarında olduğu söylenebilir. Buna göre koyun fiyatı baz alındığında bir dirhem değerinde olan fıtır sadakası miktarının 15 20 milyon Türk lirası civarında olması gerektiği sonucu çıkarılabilir. Bedir savaşı öncesinde Peygamberimizin düşman sayısını kesilen deve sayısıyla tahmin etmesi de bizim konumuza ışık tutmaktadır. Mekkeli müşrikler Bedir e geldikleri sırada Kureyş in sucuları Müslüman ileri gözetleyiciler tarafından kuyu başında yakalanıp Peygamberimize getirildiler ve sorguya çekildiler. Peygamberimiz suculara müşrik ordusunda günde kaç deve kesildiğini sordu. Bir gün 9, bir gün 10 deve kesildiğini söylediler. Bu bilgi üzerine Peygamberimiz müşrik ordusunun 950-1000 kişi kadar oldukları tahmininde bulundu (M. Asım Köksal, IX, 82). Bu tahminiyle Peygamberimiz bir deveyle yüz kişinin bir günlük iaşesinin karşılanacağını dolaylı olarak ifade etmiş olmaktadır. Kan diyetinin belirlenmesinde 100 devenin 1000 koyuna eşit olduğu ayrıca bir devenin 100 dirhem, bir koyunun 10 dirhem değerinde bulunduğu göz önüne alınırsa bir koyunun, bir kişinin on günlük veya on kişinin bir günlük iaşesini karşıladığı tespitimiz teyit edilmiş olmaktadır. Keza normal bir deve fiyatının 100 dinar olduğu ve bir devenin de yüz kişinin bir günlük gıda ihtiyacını karşıladığı düşünülürse aynı sonuca, yani bir kişinin günlük gıda ihtiyacının parasal değerinin bir dinar olduğu sonucuna varırız. Sığırların devenin yarısı ve bir sığırın beş koyun değerinde olduğu göz önüne alındığında da varılan sonuç aynı olur. Yalnız bu durumun deve, sığır ve koyun fiyatları baz alındığında varılan bir sonuç olduğuna işaret etmeliyiz. Hayvan fiyatları her zaman, genel geçer sabit bir kriter olamaz. Bu nedenle fıtır sadakası için fakir bir ailenin bir günlük gıda ihtiyacı kriterini kullanmak şâri in maksadına daha uygundur diyebiliriz. Yalnız bu kriterin de sınırlarının iyi belirlenmesi ve objektif ölçülere bağlanması gerekir. Bunun için işçilerde asgari ücret, kadrolu kamu personelinde en düşük maaş veya fakirlik sınırı esas alınabilir. Sözünü ettiğimiz sabit gelirlerle geçinen bir ailenin aylık mutfak giderlerinin otuzda birinin fıtır sadakası için ölçü kabul edilmesi fıtır sadakasının Asr-ı Saadetteki fonksiyonuna dönüş, 155
Zekât Nisabı ve Fitre Miktarının Çağdaş Parasal Değeri Sempozyumu maksada daha fazla yaklaşma olarak değerlendirilebilir. Ülkemi ortalamasına göre üç veya dört çocuklu bir ailenin aylık mutfak giderlerinin 300 milyon lira olarak belirlenmesi halinde fıtır sadakası 10 milyon, 450 milyon olarak belirlenmesi halinde 15 milyon lira olarak verilmesi gerekir. Böyle bir yöntem uyguladığımız takdirde buğday, arpa, hurma ve üzümün bu gün çok farklılaşmış olan birim fiyatları yerine bunların fıtır sadakası olarak taşıdıkları ortak özelliklerini esas almış oluruz. Bu ortak özellik ise bir ailenin bir günlük gıda ihtiyacını karşılıyor olmalarıdır. Burada önemli olan problem bir ailenin aylık mutfak giderinin hangi ölçüye göre belirleneceğidir. Bu ölçü asgari ücret mi, en düşük maaş mı, fakirlik sınırı mı yoksa bağımsız ve tarafsız kuruluşlarca belirlenecek piyasa araştırmaları ve fiyat endeksleri mi olacaktır. İşin teknik yönü diyebileceğimiz bu alan bilirkişilere başvurulmasını gerektiren farklı bir uzmanlık alanıdır. Prof.Dr. Mustafa UZUNPOSTALCI SÜ İlâhiyat Fakültesi Efendim, Hamza Bey e teşekkür ediyoruz. Dünkü oturumlardan da ilham aldığımıza göre, onun devamı olarak şimdi bir çay molası veriyoruz. Saat 10 da inşallah tekrar buluşmak üzere afiyet olsun. [Aranın ardından:] Hamza Bey in tebliğini müzakere edeceğiz. Ancak önce Sayın Erdoğan ın tebliğini dnleyelim. Belki Erdoğan Bey in tebliğinin müzakeresi öğleden sonraya kalabilir. O şekilde devam edeceğiz. Durumu bilgilerinize sunuyorum ve sayın Mehmet Erdoğan Bey tebliğini sunması için mikrofonu ona bırakıyorum. Buyurun efendim. Buyurun. [Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ:] Hocam, iki tebliği birlikte müzakere edelim. Ama hocalarımız notlarını ayrı ayrı alsınlar. Cevaplarını da ayrı ayrı versinler. Çünkü çok benzer yanları var. [Prof.Dr. Mustafa UZUNPOSTALCI:] Bana söylenen böyle. Bilemiyorum. Siz nasıl tensip ederseniz. Efendim? Ayrı ayrı yapalım. [Prof.Dr. Hamdi DÖNDÜREN:] Vecdi Beyin teklifi yönünde müzakere yapılırsa, daha uygun olur, diye düşünüyorum. 156
Hz. Peygamber Dönemi Gıda Fiyatları Ölçeğinde Fıtır Sadakasının Günümüz [Prof.Dr. Mustafa UZUNPOSTALCI:] Ne diyorsunuz sayın başkan? [Prof.Dr. Yunus Vehbi YAVUZ:] Ayrılsın diye bir şey zikretmedim. Müzakereye başlayalım. [Prof.Dr. Mustafa UZUNPOSTALCI:] İkisi birlikte karışık müzakere edilmesinde yarar görüyor musunuz? [Prof.Dr. Yunus Vehbi YAVUZ:] Benim açımdan bir mahzuru yok. Zaman yetmezse [Prof.Dr. Mustafa UZUNPOSTALCI:] Yetmezse öğleden sonraya olduğu gibi kalsın diyorsunuz. Hay hay. [Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ:] Tartışmalar uzasın öğleden sonraya yani. [Prof.Dr. Mustafa UZUNPOSTALCI:] Tamam efendim. Peki o zaman öyle yapalım. Şimdi Mehmet Bey in tebliğini dinliyoruz. Buyurun Mehmet Bey. 157