Enerji Sektörü Mevcut Durum Değerlendirmesi Raporu



Benzer belgeler
Enervis H o ş g e l d i n i z Ekim 2015

İÇİNDEKİLER TABLO VE ŞEKİLLER...

Türkiye nin Enerji Politikalarına ve Planlamasına Genel Bakış

ENERJİ. KÜTAHYA

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Dünyada Enerji Görünümü

Enerji Verimliliği : Tanımlar ve Kavramlar

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (ENVER) GÖSTERGELERİ VE SANAYİDE ENVER POLİTİKALARI

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

Dünyada Enerji Görünümü

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ULUSAL BİLDİRİMLERİNİN HAZIRLANMASI PROJESİ 6. ULUSAL BİLDİRİM ENERJİ BÖLÜMÜ

SERA GAZI SALIMLARININ DEĞERLEND

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ

ENERJİ ÜRETİMİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

Türkiye de Yenilenebilir Enerji Piyasası. Dünya Bankası Shinya Nishimura 28 Haziran 2012

Yenilebilir Enerji Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EnVer) & KANUNU

Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MÜCAHİT COŞKUN

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

TÜRKİYE NİN RÜZGAR ENERJİSİ POLİTİKASI ZEYNEP GÜNAYDIN ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

Enerji ve İklim Haritası

AR& GE BÜLTEN Yılına Girerken Enerji Sektörü Öngörüleri

İSTİHDAMA KATKISI. Tülin Keskin TMMOBMakine Mühendisleri Odası

TÜRKİYE'DE YENİLENEBİLİR ENERJİ

TTGV Enerji Verimliliği. Desteği

Enerji Sektörüne Genel Bakış. Niçin Enerji Verimliliği. Gelişim ve Potansiyel. Zorunlu Uygulamalar. Destekler

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

YENİLENEBİLİR ENERJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Türkiye Güneş Enerjisi Geleceği Solar TR2016, 06 Aralık

Türkiye nin Elektrik Enerjisi Üretimi Kaynaklı Sera Gazı Emisyonunda Beklenen Değişimler ve Karbon Vergisi Uygulaması. Mustafa ÖZCAN, Semra ÖZTÜRK

SANAYİDE VE KOBİ LERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI PROJESİ HAZIRLIK ÇALIŞTAYI. Dr. Mehmet DUYAR

SANAYİ SEKTÖRÜ. Mevcut Durum Değerlendirme

TÜRKİYE DOĞAL GAZ MECLİSİ KIŞ DÖNEMİ DOĞAL GAZ GÜNLÜK PUANT TÜKETİM TAHMİNİ VE GELECEK YILLARA İLİŞKİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

Dünya Birincil Enerji Tüketimi Kaynaklar Bazında (%), 2015

ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE DURUM

Türkiye nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifine Uyumu: Enerji Sektörü Üzerindeki Muhtemel Maliyetler

Türkiye nin Enerji Geleceği İklim bileşenini arıyoruz

Türkiye nin Elektrik Üretimi ve Tüketimi

TÜİK ENERJİ SEKTÖRÜ. Dr. Ali CAN. T.C.BAŞBAKANLIK Türkiye İstatistik Kurumu

Mustafa BARAN Ankara Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-5

ELEKTRİK ve PLANLAMA 21. YÜZYILDA PLANLAMAYI DÜŞÜNMEK. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Cengiz GÖLTAŞ 14 Mayıs 2011

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan

ENERJİDE SÜRDÜRÜLEBİLİR YATIRIMLAR VE TSKB HALİL EROĞLU GENEL MÜDÜR TSKB

Yenilenebilir Enerjiye Dayalı Elektrik Enerjisinin Sertifikasyonu

AFD Sürdürülebilir bir gelecek için

2001 yılında Marakeş te gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında (COP.7),

ELEKTRİK ENERJİSİ TALEP TAHMİNLERİ, PLANLAMASI ve ELEKTRİK SİSTEMİNİN DETAYLI İNCELENMESİ

1.1 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ VE KYOTO PROTOKOLÜ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ POLİTİKALARI ve ENERJİ

TELKO ENERJİ ÜRETİM TURİZM SAN. ve TİC. A.Ş. EDİNCİK BİYOGAZ PROJESİ PROJE BİLGİ NOTU

Grafik 16. Türkiye de elektrik üretiminin kaynaklara dağılımı

TÜRKİYE 2013 YILLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

BMİDÇS -COP16 SONRASI DEĞERLENDİRMELER

SOLARTR 2014, 19 Kasım 2014

SERA GAZLARININ İZLENMESİ ve EMİSYON TİCARETİ

ENERJİ KANUNU. İ.Yenal CEYLAN Makina Mühendisi. Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü

TÜRKİYE DOĞAL GAZ MECLİSİ KIŞ DÖNEMİ DOĞAL GAZ GÜNLÜK PUANT TÜKETİM TAHMİNİ VE ALINMASI GEREKLİ TEDBİRLER

KÖMÜRÜN GÖRÜNÜMÜ, Mehmet GÜLER Maden Mühendisleri Odas Yönetim Kurulu Üyesi

ENERJİ VERİMLİLİĞİ. Etüt Çalışmaları ve Yasal Durum. Erdal ÇALIKOĞLU Sanayide Enerji Verimliliği Şube Müdürü V.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ BUĞRA DOĞUKAN CANPOLAT

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ

5 Mayıs 2010 Mersin Üniversitesi. KORAY TUNCER MMO Enerji Birimi / Teknik Görevli Makina Yüksek Mühendisi

KÜRESEL ISINMA ve ENERJİ POLİTİKALARI. Özgür Gürbüz Yeşiller Enerji Çalışma Grubu 8 Ekim İstanbul

Tablo No Yürürlükteki AB mevzuatı Taslak Türk mevzuatı Kapsam Sorumlu kurum Yayım tarihi /55/AT ve 2004/67/AT sayılı Direktifler

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-3

ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE FIRSATLAR

MONDİ TİRE KUTSAN KAĞIT VE AMBALAJ SANAYİİ A.Ş. ATIKSUDAN BİYOGAZ ELDESİ TESİSİ PROJE BİLGİ NOTU

(*Birincil Enerji: Herhangi bir dönüşümden geçmemiş enerji kaynağı) Şekil 1 Dünya Ekonomisi ve Birincil Enerji Tüketimi Arasındaki İlişki

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

TÜRKİYE CUMHURİYETİ NİYET EDİLEN ULUSAL OLARAK BELİRLENMİŞ KATKI

Prof.Dr.İlkay DELLAL

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-1

YAŞAR ÜNİVERSİTESİ Mühendislik Fakültesi

İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu Çalışma Grupları

TÜRKĐYE ELEKTRĐK ENERJĐSĐ 10 YILLIK ÜRETĐM KAPASĐTE PROJEKSĐYONU ( )

İklim Değişikliği ve Enerji İlişkisi

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-7

TÜRKİYE ELEKTRİK SİSTEMİ (ENTERKONNEKTE SİSTEM)

KÖMÜRÜN ENERJİDEKİ YERİ

YENİLENEBİLİR ENERJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (YEGM)

SANAYİ SEKTÖRÜNDEKİ ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EV) GÖSTERGELERİ

SANAYİDE & KOBİLERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI PROJESİ HAZIRLIK ÇALIŞTAYI

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN VE YAKIT ETKİNLİK POLİTİKALARININ PETROL FİYATLARINA ETKİSİ

Dünyada ve Türkiye de Enerji Görünümü Selahattin İncecik. İstanbul Teknik Üniversitesi

TEKSTĐL SEKTÖRÜ NÜN BÖLGESEL ANALĐZĐ: ÇEVRE YÖNETĐMĐ VE TEMĐZ ÜRETĐM. Tekstil Sektöründe Temiz Üretim Sempozyumu

TEKNİK ELEMANLARA YÖNELİK BİNALARDA ENERJİ VERİMLİLİĞİ SEMİNERİ

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

BGT MAVİ ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM TİC. A.Ş. 8,566 MW SUKENARI HİDROELEKTRİK SANTRALI PROJE BİLGİ NOTU

Transkript:

Enerji Sektörü Mevcut Durum Değerlendirmesi Raporu (2.Taslak, Ekim 2010) Hazırlayan: Tülin Keskin

İÇİNDEKİLER YÖNETİCİ ÖZETİ...1 1. GİRİŞ...7 2.1.Enerji Sektörü ve Emisyonlar...9 2.2.Enerji Sektörü Arz ve Talebi...12 2.3. İklim Değişikliğinin Enerji Sektörüne Etkisi...28 3. MEVCUT DURUM...29 3.1.Politikalar...29 3.2. Yasal Düzenlemeler...44 3.3.Kurumsal Yapılanma...48 3.4.Finansman...48 3.5. Ekonomik Araçlar...49 3.6. Fiziki Yatırım Projeleri...60 3.7. Bilgi Sistemleri, İzleme/Raporlama...65 3.8. Bilimsel ve Teknolojik Ar Ge...67 3.9. Eğitim/Kapasite Geliştirme...71 4. SONUÇ VE ÖNERİLER...72 KAYNAKLAR...79 29/09/2010 i

Tablolar Tablo 1: Enerji Kaynaklarının Arz ve Talebi, 2008 (Kaynak: ETKB)...14 Tablo 2 : Türkiye, AB 27 ve Dünya Birincil ve Nihai Enerji Yoğunluğu Karşılaştırması...18 Tablo 3: Son 10 yılda Gözlemlenen Talep Artışı (Kaynak: ETKB)...21 Tablo 4: Kurulu YE Tesisleri ve Yılık CO 2 Azaltım potansiyelleri...24 Tablo 5: Türkiye Teknik ve Ekonomik HES Potansiyeli Durumu (2009)...25 Tablo 6: Mevcut Durum ve Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi Hedefleri Değerlendirilmesi...32 Tablo 7: Kaynaklarına Göre Devreye Girmesi Beklenen Projeler...33 Tablo 8: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Stratejik Planı Hedefleri...34 Tablo 9: Türk Mevzuatına Göre Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Uygulanan Teşvikler...50 Tablo 10: Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi (PMUM)...53 Tablo 11: Enerji verimliliği Çalışmaları Kapsamında Verilen Destekler...55 Tablo 12: Gönüllü Karbon Piyasalarında Gold Standard ve VER+ Standardı ile Kayıtlı Rüzgâr Projeleri...59 Tablo 13: Gönüllü Karbon Piyasalarına Kayıtlı Jeotermal Projeleri...60 Tablo 14: Gönüllü Karbon Piyasalarında Gold Standard ile Kayıtlı Çöp Gazı Projesi...60 Tablo 15: EPDK daki Biyogaz ve Biyokütle Projelerinin Durumu...64 Tablo 16: Ar Ge Projelerine Örnekler...68 29/09/2010 ii

Şekiller Şekil 1: Türkiye Emisyonları Gelişimi ve Enerji Sektörü, (kaynak ETKB, 2010)...10 Şekil 2: Türkiye Sektörel CO 2 Emisyon Paylarının Değişimi, 1990, 2008, (kaynak: ETKB 2010)...11 Şekil 3 :Kaynaklar Bazında Birincil Enerji Talebi Gelişimi, 1970 2020...13 Şekil 4 : Birincil Enerji Tüketiminin Kaynaklara Göre Dağılımı, 2008...14 Şekil 5: Nihai Enerji Tüketiminin Sektörel Dağılımı...15 Şekil 6: AB Ülkelerinde Enerji Yoğunluğu...17 Şekil 7: AB Ülkelerinde ve Türkiye de Enerji Yoğunluğunun Gelişimi...17 Şekil 8: Uluslararası Enerji Ajansına Üye Ülkelerdeki Enerji Verimliliği Önlemlerinin Uygulama Durumu...19 Şekil 9: Türkiye Elektrik Üretimi Kurulu Gücünün Kaynaklara Göre Dağılımı...20 Şekil 10: Kaynaklarına Göre Elektrik Üretimi, 2008 (Kaynak: ETKB)...22 Şekil 11: Termik Hidroelektrik Üretim Paylarının Değişimi (Kaynak: ETKB)...61 Şekil 12: 2003 2009 Yılları Elektrik Üretim Yatırımları...62 Kutular KUTU 1 : Dokuzuncu Kalkınma Planı Enerji...30 KUTU 2 : Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programın Enerji ile ilgili Bölümleri...42 KUTU 3 : Avrupa Toplulukları Komisyonu, Genişleme Stratejisi Ve Başlıca Zorluklar 2009 2010...43 29/09/2010 iii

KISALTMALAR AB AGİ Ar Ge BEP BM BİB BMİDÇS BOTAŞ ÇED DB DEK TMK DSİ DTM EBYM EİE EİGM ENAR EPDK ETKB ETS EÜAŞ EVD GEF GSMH HEPA HES IEA IPCC kep KOSGEB MMO MTA Avrupa Birliği Akım Gözlem İstasyonları Araştırma Geliştirme Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği Birleşmiş Milletler Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi Çevresel Etki Değerlendirmesi Dünya Bankası Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Devlet Su İşleri Dış Ticaret Müsteşarlığı Enerji Bilgi Yönetim Merkezi Elektrik İşleri Etüt İdaresi Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Enerji Sektörü Araştırma Geliştirme Projeleri Destekleme Programı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Emisyon Ticareti Programı Türkiye Elektrik Üretim Anonim Şirketi Enerji Verimliliği Danışmanlık Şirketi Küresel Çevre Fonu Gayri Safi Milli Hasıla Hidroelektrik Enerji Potansiyeli Atlası Hidroelektrik Santral Uluslar Arası Enerji Ajansı Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli kilogram eşdeğer petrol Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme Başkanlığı Makina Mühendisleri Odası Maden Tetkik ve Arama 29/09/2010 iv

OECD. ÖTV PİGM ppp PV REPA RES TEİAŞ TETA Ş TKİ TM TMMOB TPAO TTGV UCTE UNIDO VAP VER YEK YEK e Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü Özel Tüketim Vergisi Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Satına Alma Gücü Paritesi Fotovoltaik pil Rüzgar Enerjisi Potansiyeli Atlası Rüzgar Enerjisi santralı Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi Türkiye Kömür İşletmeleri Trafo Merkezi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Avrupa İletim Şebekesi BM Sınai Kalkınma Örgütü Verimlilik Artırıcı Proje Gönüllü Emisyon Piyasası Yenilenebilir Enerji Kaynağı Yenilenebilir Enerji Kaynağı elektrik 29/09/2010 v

YÖNETİCİ ÖZETİ Son yıllardaki enerji sektörü ve iklimdeki küresel gelişmeler 2050 yılına doğru dünyanın düşük karbon ekonomisine geçmek zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Türkiye de ise karbon yoğunluğu kavramından haberdar olan kurum ve insan sayısı halen çok azdır. Bu nedenle karbon azatlımı, henüz çeşitli sektörler ve kurumların stratejik planında yer almamaktadır. Türkiye henüz karbon yoğunluğu ve enerji politikasını birbiri ile entegre etmemiş de olsa enerji sektöründe, enerji verimliliğinin geliştirilmesi, düşük emisyonlu kaynakların daha geniş kullanılması, temiz kömür teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve nükleer enerjinin kullanılması konusunda ciddi girişimlerin olduğu gözlemlenmektedir. Diğer yandan geçmiş yıllarda kömürden doğalgaza geçiş politikalarının emisyonlar ve çevre üzerine olumlu etkileri gözlenmiştir. ETKB nin politika belgelerine bakıldığında Türkiye nin enerji politikasının arz güvenliği ekseninde yapılandırılmış olduğu görülmektedir. Özelleştirme ve boru hatları projelerine de bu nedenle özel önem verilmiştir. Yerli ve yenilenebilir kaynaklar ve nükleer enerji yine arz güvenliğini ve kaynak çeşitliliğini güçlendirmek üzere politika dokümanlarında ifade bulmaktadır. Yüksek Planlama Kurulu nun 18.5.2009 tarih ve 2009/11 sayılı kararı ile yürürlüğe giren Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi 2023 yılı öngörüleri iddialı hedefler vermektedir ve bugünkü üretim yapısının da önemli oranda değişiklik göstereceğine işaret etmektedir. Belgeye göre; en büyük değişiklik bugün için kurulu gücün %34 ü ile elektrik üretiminin yarısını karşılayan doğalgaz payının %30 una çekilmesi; rüzgar payının ise 20.000 MW çıkartılmasını hedeflemektedir. Yerli ve yenilenebilir kaynaklar alanında ise Türkiye yenilenebilir ve yerli enerji potansiyelini ekonomik bir şekilde geliştirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nca 2010 Nisan ayında açıklanan Enerji Stratejik Planı (2010 2014) ile enerji sektöründeki stratejik hedefler ve amaçlar ortaya konmuştur. Bu iki strateji incelendiğinde genel hatları ile Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ile uyumlu olmakla birlikte tam bir senkronizasyonun olmadığı da görülmektedir. 1990 2008 yılları arasında Türkiye deki enerji sektörü emisyonları %109; elektrik sektörü emisyonları ise % 211,5 oranında artış göstermiştir. ETKB nin kriz öncesi tahminlerine göre 2020 yılına kadar 1990 yılına göre elektrik sektörü karbondioksit emisyonlarında %550 lik bir artış gerçekleşecektir. Bu durum Türkiye için emisyon azaltımının mevcut şartlar ve eğilimler altında mümkün olmadığını, ancak emisyon artışından azaltım yapmasının yani emisyon sınırlaması politikasının tek seçenek olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye nin 2007 yılı kişi başı sera gazı emisyonu değeri 5,3 ton CO₂ eşdeğeridir. Aynı dönemde, OECD kişi başı emisyonu 15,0 ton CO₂, ve Avrupa Birliği ne üye 27 ülkede 10,2 ton CO₂ eşdeğeridir. 2007 yılı Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) enerji göstergelerine bakıldığında; kişi başı birincil enerji tüketimi dünya ortalaması değeri 1,82 ton eşdeğer petrol, OECD ortalaması ise 4,64 ton eşdeğer petroldür. Türkiye nin kişi başı birincil enerji tüketimi 1,35 ton eşdeğer petrol olup, dünya ve IEA ortalamalarının altındadır. BMİDÇS ye sunulan Türkiye Sera Gazı Envanterine 1 göre 2008 yılı emisyonları 1990 a göre %96 artış göstererek 366,5 milyon ton CO₂ eşdeğer seviyesine ulaşmış (2007 yılında 372 milyon ton CO₂ eşdeğeri), 1 http://unfccc.int/national_reports/annex_i_ghg_inventories/national_inventories_submissions/items/5270.php 29/09/2010 1

enerji sektörünün toplam emisyonlardaki payı ise %75,8 ve CO₂ emisyonunun %93 oranında gerçekleşmiştir. 1990 a göre 2008 yılında %211,5 değeri ile gözlemlenen en yüksek emisyon artışı elektrik sektöründe gerçekleşmiştir. Bunun nedenlerinden birisi elektrik üretiminde, fosil yakıt ve özellikle de doğal gazın payının hızla artmasıdır. 1990 lı yıllarda elektriğin genel enerji dengelerinde %8 civarında olan payı gittikçe artarak 2008 yılında %15 seviyelerine yükselmiştir, bu durum ülkenin hem üretim hem de tüketim yapısında gerçekleşen değişikliklerin sonucudur. 2008 yılının ikinci yarısında ve 2009 yılında, enerji tüketimindeki artış trendi tersine dönmüş, 2009 geçici rakamlarına göre enerji tüketimi 106,3 mtep den 99,5 mtep e düşmüştür. Talebe bağlı olarak 2008 de 29,2 mtep olan yerli enerji üretiminin 2009 yılında 28,4 mtep e düştüğü hesaplanmaktadır. Bu düşüş trendi 2010 la birlikte tekrar eski haline dönmeye başlamıştır. Dışa bağımlılık ülke enerji politikalarında çözülmesi gereken bir sorun olarak durmaktadır. Enerji arz sisteminin gittikçe artan ithalat bağımlılığının yanı sıra tüketimin sırasıyla %30 ve 32 sini teşkil eden petrol ve doğalgazda sırasıyla %7 ve %3 oranında yerli üretim payı olması enerji azının önemli bir darboğazıdır. İthalat bağımlılığını azaltacak olan hidrolik ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılan üretim, 2008 yerli üretimin %15,4 ünü oluşturmakta ve toplam enerji talebinin %4,3 ünü oluşturmaktadır. Türkiye de 2008 yılında üretilen birincil enerjinin %57 si (16.671 mtep) yerli kömürdür. Ancak kömürün birincil enerji tüketimindeki payı, doğal gaza verilen ağırlık nedeniyle, 2000 yılında % 15,5 iken 2007 yılında %13,6 seviyesine gerilemiştir, 2008 de ise %15,7 olarak gerçekleşmiştir. Taş kömür ithalatı 1990 da 5,6 milyon ton iken, 2008 yılında 4 misline yakın artarak 19,5 milyon tona ulaşmıştır. EPDK dan lisans alan yeni ithal taş kömür yakıtlı santrallerin kurulu gücünün 7.470 MW olduğu göz önüne alındığında; önümüzdeki yıllarda taş kömürü ithalatının daha fazla artacağı görülmektedir. İklim politikaları açısından bu tür bir projeksiyon bulunmamakla birlikte fiili gelişmeler bu yöndedir. 2008 yılında 79,5 mtep olan nihai enerji tüketimi içinde sanayi sektörü %32 ve binalar %36 pay almıştır. Türkiye de uzun yıllardır sanayi sektörü nihai tüketimde en büyük paya sahipken sanayi sektöründe üretim düşmesi nedeniyle tüketim paylarında 2008 yılına özel bir değişim yaşanmıştır. Bina sektörü ise krize rağmen enerji tüketimindeki normal yıllık artışa devam etmiştir. Türkiye de uzun yıllardır gözlemlenen kalkınma ve nüfus artışı kaynaklı yüksek talep artışı son yıllarda da devam etmektedir. Elektrik sektörü 2008 yılında bir önceki yıla göre %2,5 kapasite artışı ile 41,8 GW, 2009 yılında %7,2 artış ile 44.800 MW ve 2010 Haziran ayı itibariyle 45.689,4 MW kurulu güce ulaşmıştır. Toplam kurulu gücün, 2008 sonu değerlerine göre %30 u kömür, linyit ve diğer konvansiyonel yakıtlardan, % 36 sı doğalgaz, % 33 ü hidrolik ve %0,07 si jeotermal ve 0,87 si rüzgâr santrallerinden oluştuğu görülmektedir. Yenilenebilir enerjiler olan jeotermal, rüzgâr ve biyokütle santrallerinin sayısının hızla artmasına rağmen toplam kurulu güçteki payları sınırlı kalmaktadır. Elektrik üretiminin, kaynaklarına göre dağılımına bakıldığında doğalgazın elektrik üretiminin yarısını karşıladığı görülmektedir. Bunu ithal ve yerli kömür 29/09/2010 2

santralleri toplam %29 pay ile takip etmektedir. Rüzgar ve jeotermal enerji kaynaklı elektrik üretimi 2008 yılında %1 in altında pay almıştır.. 2008 yılı Türkiye toplam birincil enerji arzının 9,3 mtep i (%9) yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmıştır. Türkiye de orman, bitki ve hayvan atıklarından oluşan biyokütle kaynakları çoğunlukla geleneksel yöntemler kullanılarak enerjiye dönüştürülmektedir. Bu miktar yıllık birincil enerji arzının % 4,5 ini oluşturmakta ve dünyadaki trendin aksine giderek azalmaktadır. Türkiye yenilenebilir enerji arzının %51,64 ünü biyokütle kaynakları, %32,2 sini hidrolik ve jeotermalden elektrik üretimi, %0,72 sini rüzgârdan elektrik üretimi, %10,8 ini jeotermal ısı ve diğer ısı, %4,5 ini güneş ısı ve %0,01 ini biyoyakıtlar oluşturmaktadır. 2010 14 yıllarını kapsayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Stratejik Planı nda yenilenebilir enerji için çok önemli stratejik hedefler ortaya konmuştur. Bu stratejilerin tam anlamı ile uygulanması halinde sektör açısından bir sorun kalmayacaktır. Ancak TEİAŞ tarafından hazırlanan 2009 2018 dönemini kapsayan Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyon (2009 2018) Çalışması yenilenebilir enerji kaynaklarının tam olarak değerlendirilmesini hedeflememekte, yenilenebilir enerjiye dayalı üretim yatırımlarının düşük kapasitede tesisini öngörmektedir. DSİ verilerine göre, Türkiye nin hidroelektrik potansiyelinin 140 GWh lik (diğer bazı kaynaklar göre 170 GWh lik) bölümünün ekonomik olarak değerlendirilebilir durumdadır. Türkiye, teknik ve ekonomik HES potansiyelinin ancak %35,5 ini geliştirmiş bulunmaktadır. Elektrik Strateji Belgesi ne göre 2023 yılında tüm kapasitenin değerlendirileceği hesaplanmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye de de rüzgar enerjisi, bu potansiyele sahip bölgeleri olması nedeniyle son 5 6 yılda en popüler yenilebilir enerji kaynağı olmuştur. 2006 yılında yayınlanan Türkiye Rüzgar Atlası verilerine göre 7 m/s den büyük rüzgâr hızları göz önüne alındığında Türkiye rüzgâr enerjisi potansiyeli 48.000 MW olarak belirlenmiştir. Türkiye de şebekeye bağlı rüzgâr enerjisi ile elektrik üretim kapasitesi her yıl yüzde yüzün üzerinde artış göstererek 2010 Ağustos itibariyle 1106 MW değerine ulaşmıştır. Jeotermal santrallerin kurulu gücü ise son birkaç yıldır kısa sürede artış göstererek 2008 yılı sonunda 29,8 MW, 2009 yılı sonu itibariyle ise yüzde yüzün üzerinde artarak 77,2 MW'a ulaşmıştır. Jeotermal santrallerden üretilen elektrik enerjisi de artmaktadır. Halen toplam kurulu gücü 89,5 MW olan üç santralin inşası sürmektedir. Türkiye'de 1987 yılından beri uygulanan jeotermal merkezi şehir ısıtma ve kaplıca kullanımı her geçen yıl yaygınlaşmaktadır. 2007 yılında 111.700 konut eşdeğeri (983 MWt) şehir, konut, termal tesis, sera vb. ısıtma kullanımı, 215 kaplıca kullanımı (402 MWt; yaklaşık yılda 10 milyon kişi) olmak üzere toplam 1.385 MWt jeotermal ısı kullanımı gerçekleşmiş olup 2007 rakamları itibariyle 1 milyon ton/yıl petrol (kalorifer yakıtı) karşılığı 1,4 Milyar TL/yıl kazanç sağlanmıştır. Türkiye, dünya üzerinde bulunduğu yer itibariyle güneş kuşağı olarak adlandırılan ve güneş enerjisinden en iyi faydalanabilen bir bölgede bulunmaktadır. Türkiye de güneş enerjisi kullanılarak su ısıtılması, sera ısıtılması ve tarımsal ürünlerin kurutulması yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye de, büyük çoğunluğu Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde olmak üzere, 3 3,5 milyon konutta güneş kolektörü 29/09/2010 3

bulunmaktadır. 2008 yılı sonu itibariyle kurulu olan güneş kolektörü miktarı toplam olarak 11,5 milyon m 2 'dir ve yıllık ürettiği enerji miktarı 1 mtep in üstündedir. Güneş enerjisinden elektrik üretimi konusuna gelince; EİEİ tarafından geliştirilen Güneş Enerjisi Potansiyel Atlası (GEPA) nda yıllık güneş enerjisi elektrik üretimi teknik potansiyeli 380 milyar kwh olarak belirtilmiştir. Bu potansiyel güneş radyasyonu yıllık metrekare başına 1.650 kwh den fazla olan 4.600 km 2 kullanılabilir alan alınarak hesaplanmıştır. Bunun değerlendirilmesi için kapsamlı teşvik programlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2005 yılı verilerine göre buğday, mısır, arpa, çavdar, yulaf, darı, pirinç, tütün, pamuk, ayçiçeği, yer fıstığı ve soya gibi tarla ürünlerinin kullanılabilir artıklarından oluşan biyokütle potansiyeli 12.963.319 ton dur. Bu kaynakların modern yöntemlerle kullanılması için çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye deki yenilenebilir ve atık santrallerinin kurulu gücü 59,65 MW olup (Ağustos 2010 da 88 MW), bu santrallerden üretilen elektrik enerjisi ise 2.199 GWh/yıl dır. Biyodizel dünyanın yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alan bir dizel motor yakıtıdır. Biyodizelin hammaddesini kanola, ayçiçeği, soya, aspir gibi yağlı tohumlu bitkilerden elde edilen yağlar, hayvansal yağlar ve evsel kızartma yağları oluşturmaktadır. Türkiye de biyodizel üretim miktarı resmi rakamlara göre 2007 yılında 180.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye de enerji yoğunluğunun azaltılması ve arz talep zincirinin tüm aşamalarında enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik olarak ciddi bir potansiyel mevcuttur. EİEİ tarafından açıklanan Türkiye de Enerji Verimliliği, Durum ve Gelecek Planlaması Kasım 2009 belgesinde: Sanayimizde en az % 15, binalarımızda en az %35 ve ulaşımımızda en az %15 tasarruf potansiyellerine sahibiz. Bu potansiyelleri geri kazandığımızdaki enerji değeri yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan üretebileceğimiz enerjiden daha fazladır. Enerji verimliliğinde kararlı ve başarılı adımlar atabilirsek, 2020 yılı talep tahminimizi en az %20 (45 milyon ton petrol eşdeğeri enerji) azaltabiliriz. Bu miktar, yerli ve temiz kaynaklarımızdan üretebileceğimiz elektrik enerjisinin 2,5 katı ve 30 milyon ortalama konutun yıllık enerji ihtiyacı demektir tespiti yapılmıştır. AB nin Euro bazında enerji yoğunluğu (iklim düzeltmeli) değeri 169 kep/1000 (2000 yılı sabit fiyatları ile) iken Türkiye nin 250 kep/1000 dur. Türkiye, 2007 yılı itibariyle 27 AB ülkesi ortalamasından ve AB ye yeni üye olan ülkelerin dışındaki üyelerin hepsinden daha yüksek enerji yoğunluğu değerine sahiptir. Enerji Verimliliği Kanunu ile sanayide, binalarda, ulaşımda ve enerji sektöründe, yükümlülükler, destekler ve bilinçlendirme etkinlikleri ile AB nin ilgili direktiflerine de uyum sağlanması amaçlamaktadır. Türkiye de enerji yoğunluğunu düşürmek amacıyla yapılan proje sayısında artış görülmektedir. Çimento, tekstil, seramik, kağıt, gıda, içki, otomotiv, ilaç ve plastik sektörlerinden 11 sanayi kuruluşu üç yıl içinde enerji yoğunluğunu % 10 düşürmek ve 2010 yılından itibaren yürürlüğe konulmak üzere EİEİ ile gönüllü anlaşmalar yapmıştır. Yasal çevrenin oluşturulmasını müteakip, Kanunun uygulamalarını desteklemek üzere, uluslararası fonların desteklediği bir çok proje yürütülmektedir veya başlamak üzeredir. Bunlar, Gönüllü Anlaşma Uygulamalarını 29/09/2010 4

Geliştirme Projesi, Elektrikli Ev Aletleri Etiketleme (BM) Projesi, Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması (BM) Projesi, Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması (BM) Projesi dir. AB ve Türkiye enerji politikalarının uyumuna bakıldığında aralarında paralellik olduğu görülmektedir. Örneğin Türkiye nin belirlediği 2023 te elektrikte %30 yenilebilir kaynak hedefi AB hedefleri ile uyumlu bir hedeftir ancak AB nin hedefinin elektrik enerjisi için olduğu değerlendirildiğinde, elektrik dışı kaynaklar için aynı yorumu yapmak mümkün değildir. Diğer yandan hedefler ve uygulamalar arasında uyum sağlanması da gerekecektir. Yani hedefin belirlenmiş olması yeterli değildir. Geçmişte enerji sektöründe belirlenen hedefler çoğu zaman sağlanamamıştır.türkiye de, AB ye verdiği programa uygun olarak müktesebatın uyumu ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi konusunda çeşitli çalışmalar sürdürülmektedir. Mevzuatın, özellikle iklim değişikliği konuları ile ilişkili olanların neredeyse tamamının uyumunu sağlanmış olup, yenilenebilir enerji yasası ve enerji verimliliği yasası bu konudaki yasal düzenlemelerin en önemlilerindendir. Türkiye de enerji sektörü aşağıda listesi verilen kanunlar ve kanunların çok sayıdaki yönetmelikleri ile düzenlenmektedir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu 20 Şubat 2001 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu 2 Mayıs 2001 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu 20 Aralık 2003 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu 02 Mart 2005 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun 18 Mayıs 2005 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu 2 Mayıs 2007 Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu 13 Haziran 2007 5710 Sayılı Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun 21 Kasım 2007 İçinden geçmekte olduğumuz küresel ekonomik kriz koşulları bir taraftan enerji talep artışında daralma yaratırken, diğer taraftan finansman zorlukları nedeniyle yeni projelerde gecikmelere neden olmaktadır. Bununla birlikte şu anda Türkiye de enerji sektörüne fon sağlamak üzere harekete geçmiş veya hazırlıklarını, incelemelerini sürdüren birçok uluslararası finansman kuruluşu ve değişik ülkelerle ikili işbirlikleri (Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası EIB, Alman Kalkınma Bankası KfW, Fransız Kalkınma Ajansı AFD, Avrupa Yenilen Yapılanma ve Kalkınma Bankası EBRD, Japon Uluslararası İşbirliği Bankası JBIC vs.) bulunmaktadır. Bu kuruluşların fonlarının hükümet garantisi veya başka garantiler ile iklim dostu uygulamalar ve yatırımlar için, genel olarak Türkiye Kalkınma Bankası ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası nın üzerinden kredi olarak dağıtılması söz konusudur. 29/09/2010 5

Türkiye de mevcut mevzuat çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına uygulanan teşvikler vardır. Ayrıca enerji verimliliği çalışmaları ve projeleri için Enerji Verimliliği Kanunu ile birlikte bazı destekler uygulanmaya başlamıştır. Türkiye enerji sektöründe 45.000 MW kurulu güce erişen çok sayıda elektrik enerjisi tesisine sahiptir. Bu yatırımların %65 i fosil yakıt bazlıdır ve bunların emre amadeliği yüksek olduğu için de enerji üretimine katkısı %83 tür. 2008 yılında elektrik sektöründe yenilebilir enerji yatırımları ile termik yatırımları hemen hemen aynı boyutta gerçekleşmiştir. Bu eğilim devam etmediği sürece mevcut yapı değişmeyecektir. Bu durum elektrik sektörünün karbon yoğunluğunun azaltılmasındaki en önemli altyapı sorunudur. Ülkemizde de özellikle Ar Ge yasasını müteakip faaliyetlerde artış gözlenmiştir. Geçen yıla kadar büyük ölçekte üniversite, devlet ve TÜBİTAK döngüsünde gerçekleşen faaliyetlerde artık özel sektör daha fazla pay almaya başlamıştır. Ülkemizde enerji alanındaki Ar Ge yatırımlarının büyük çoğunluğunu enerji verimliliği ve yerli yenilenebilir enerji teknolojilerin geliştirilmesine yönelik araştırmalar oluşturmuştur. Enerji ekipmanlarındaki yüksek dışa bağımlılık oranımız hem maliyetleri yüksek tutmakta hem de sanayi ve istihdamın gelişmesini engellemektedir. Bu durum düşük emisyonlu teknolojilerin yaygınlaşmasını da güçleştirmektedir. Bu nedenle yerli teknolojinin geliştirilmesi önem arz etmektedir. Türkiye nin enerji sektörü ile ilgili olarak sera gazı emisyon azaltma politikalarının ve mevzuatının uygulanmasında gereken veri ve bilgi toplama sistemleri, veri tabanları, izleme ve raporlama sistemleri, ilgili kurumların bünyesinde düzenli veya sistematik ve amaca odaklı olarak oluşturulmamıştır. Detaylı analizler ve projeksiyonlar için daha fazla veriye ihtiyaç duyulmaktadır. Son yıllarda kurumlar, Ulusal Bildirim sürecinde kendilerinden istenen verileri hazırlama konusunda çeşitli çalışmalar yapmaya başlamıştır. Enerji sektöründe bilinçlendirme ve eğitim yoluyla iklim değişikliğine hizmet eden projeler de bulunmaktadır. Bunların en önemlileri, Enerji Verimliliği Eğitimi ENERTEACH, Leonardo Binalarda Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanılması Alanlarında İleri Eğitim Modüllerinin Geliştirilmesi Projesi ve Binalarda Enerji Verimliliğine Yönelik Toplum Bilincinin Artırılması Projesi dir. Enerji Sektörü Mevcut Durum Raporu hazırlıkları sırasında yapılan çalıştaylarda sektörün, kamu, özel sektör, üniversite ve sivil toplumu temsilen gelen katılımcıları, sorunlar üzerinde fosil enerji ve yenilenebilir enerji grupları içinde çalışarak sorunları tespit etmeye çalıştılar. Bu sorunların; enerji sektörüne iklim değişikliği açısından hızlıca bakıldığında politika eksiklilikleri, gerekli yasal düzenlemelerin büyük ölçüde var olmasına rağmen yetersiz olması, yeni alanlar için yeni teşviklerin gerektiği, kurumsal yapıdaki bazı eksiklikler, bürokratik engeller ve özellikle güneş enerjisi konusunda Ar Ge ihtiyacı üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. 29/09/2010 6

1. GİRİŞ Bu Rapor, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ortaklığında yürütülen Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi ne yönelik önceliklerin belirlenmesi için, 2010 yılı ilk yarısı itibariyle iklim değişikliği ile mücadele bağlamında sera gazlarının azaltılmasına ilişkin enerji sektöründeki mevcut politikalar, bunların uygulama araçları ve tamamlanmış ya da devam eden uygulamalar çerçevesinde olumlu gelişmeleri, varsa iyileştirilmesi, geliştirilmesi gereken yönleri, devam eden faaliyetleri bir stok sayımı yaklaşımıyla saptayarak mevcut durumu değerlendirmektedir. Projenin yürütücü kuruluşu Çevre ve Orman Bakanlığı, uygulayıcı kuruluşu ise Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı dır. Dokuzuncu Kalkınma Planı nda ülkemiz şartları çerçevesinde ilgili tarafların katılımıyla sera gazı azaltımı politika ve tedbirlerini ortaya koyan bir Ulusal Eylem Planı hazırlanarak, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ne ilişkin yükümlülüklerin yerine getirileceği belirtilmiştir. Bu mevcut durum değerlendirmesi, hazırlanacak İklim Değişikliği Eylem Planı nın zeminini oluşturacak ve önceliklerini belirleyecektir. Bu anlamda, değerlendirme kapsamına, sera gazı azaltımına ilişkin mevcut politikalar, bunların uygulamaları ile konu hakkında halen devam eden çalışmalar alınmıştır. Sera gazı emisyonlarının miktarının hesaplanması İkinci Ulusal Bildirim çalışmaları, iklim değişikliğine uyumla ilgili konular da Türkiye nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı nın Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi bileşeni kapsamında Türk Hükümeti ve UNDP ortaklığında yürütülen paralel süreçlerde ele alındığından, bu rapor çerçevesinde incelenmemiştir. Türkiye nin Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi, 3 Mayıs 2010 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Eylem Planı nın oluşturulması aşamasında Strateji Belgesi göz önünde bulundurulacak en önemli çerçeve belgedir. Strateji, İklim Değişikliği Eylem Planı na yönelik mevcut durum değerlendirmesi çalışmaları sırasında henüz taslak aşamasında olduğundan sadece genel çerçeve anlamında yararlanılabilmiştir. Bununla birlikte, Strateji nin aşağıda belirtilen temel ilkeleri değerlendirmelere temel teşkil etmiştir: Türkiye nin iklim değişikliğiyle küresel mücadele kapsamında temel amacı, insanlığın ortak kaygısı olan iklim değişikliğini önlemeye yönelik uluslararası taraflarla işbirliği içerisinde, tarafsız ve bilimsel bulgular ışığında ortak akılla belirlenmiş küresel çabalara, sürdürülebilir kalkınma politikalarına uygun olarak, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar prensibi ve Türkiye nin özel şartları çerçevesinde katılmaktır. Mevcut Durum Değerlendirilmesi Raporu, sektör uzmanının literatür çalışmalarına, ilgili paydaşlarla yüz yüze görüşmelere ve paydaşlarla yürütülen katılımcı sürece dayanılarak hazırlanmıştır. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında sera gazı azaltımı konusunda alınacak politika ve tedbirleri etkileyebilecek ve bunlardan etkilenebilecek taraflar (paydaşlar), Ek 1 de yer alan paydaş analizi ile belirlenmiş; belirlenen paydaşların sürece aktif katılımları sağlanmaya çalışılmıştır. Çalıştaya davet edilen kurum/kuruluşlar ile katılımcıların listesi Ek 2 dedir. 29/09/2010 7

11 Mart ve 14 Nisan 2010 tarihlerinde yapılan çalıştaylara, fosil yakıtlar ve yenilenebilir kaynaklar alt başlıklarında iki grup altında katılan katılımcılar (bkz. Ek 2) tarafından, enerji sektörüne ilişkin olumlu gelişmeler belirlenmiş; var olan politikalar ve uygulamalardaki eksiklikler ve aksaklıklar tespit edilmiş; sürmekte olan projeler ve faaliyetler kayda geçirilmiştir. Katılımcılarca belirlenen eksiklikler ve aksaklıklar ile boşluklar, sektör uzmanı tarafından sektöre özgü bir sorunlar listesi haline getirilmiştir. Daha sonra bu sorunlar, katılımcılar tarafından sorunların iklim değişikliği ile ilgili Türkiye nin taraf olduğu uluslararası yükümlülükleri ile ilişkisi; AB ye uyum süreciyle ilişkisi; Türkiye nin Dokuzuncu Kalkınma Planı nda benimsenen gelişme eksenleriyle ilişkisi; ulusal mevzuattaki yükümlülüklerle ilişkisi; çevresel etkileri ve dışsal maliyetleri 2 ; ve son olarak ülke ekonomisine etkisi olarak belirlenen altı kriter çerçevesinde değerlendirilmiş ve bir öncelik sırasına konmuştur. Katılımcı sürecin detayları, katılımcılar tarafından önceliklendirme kriterlerine verilen ağırlıklar ve çalıştay sonuçlarına göre sorunların öncelik sıralaması, Ek 3 te yer almaktadır. Raporda ilk olarak enerji sektörü kısaca tanıtılmakta ve sektörün iklim değişikliği üzerindeki etkileri açıklanmaktadır. Ardından raporun asıl amacı olan mevcut durum değerlendirmesi yer almaktadır. Bu kapsamda enerji sektörüne ilişkin olarak sırasıyla temel politikalar, yasal düzenlemeler, kurumsal yapı, finansman kaynakları, ekonomik araçlar, fiziki yatırım projeleri, bilgi sistemleri ile izleme/raporlama sistemleri, bilimsel ve teknolojik Ar Ge ve son olarak eğitim ve kapasite geliştirme konuları ele alınmaktadır. Anılan her alt başlık altında Türkiye de enerji sektöründe mevcut durumun sera gazı emisyonu kontrolü ve azaltım politikalarını uygulamak için yeterli olup olmadığı, bu çerçevede sektördeki olumlu gelişmeler, eksiklikler, geliştirilmesi, iyileştirilmesi veya değiştirilmesi gereken konular ortaya konmaktadır. Rapor IPCC tarafindan hazirlanan rehberin Tablo 8.2'sine göre enerji sektörünün kapsamında (a) Fuel combustion ile ilgili başlığın altında imalat sanayi, ulaşım ve diğer sektörler yeralmaktadır. Enerji Sektörü MMD Raporu, enerji arzını ele aldığı için bu nihai enerji tüketim sektörlerinin incelemesini, enerji tüketimini azaltmak ve verimli kullanmak amacıyla mevcut durumun ve eksikliklerin tesbitini diğer sektör raporlarına yani ulaşım, sanayi ve bina sektörü raporlarına bırakmıştır Bu raporda enerji arzı ile ilgili olarak (b) Fugitive Emissions from Fuels başlığı altındaki tüm fosil yakıtlar ve elektrik sektörü; verileri, mevcut durumu ve sorunları ile incelenmiştir. Ayrıca ülkenin genel enerji verimliliği değerlendirmelerine enerji arzının parçası olarak bu raporda yer verilmiştir. 2 Bir malın üretiminin ve tüketiminin o malın satıcıları ve alıcıları dışındaki üçüncü kişilere bir maliyet yüklemesine dışsal maliyet denir. Örneğin bir çimento üreticisinin çevrede yarattığı kirlilik sonucu, o çevrede yaşayan insanların sağlık sorunları yaşamaları ve bunlar için ödedikleri maliyetler, dışsal maliyetlerdir. 29/09/2010 8

2.1.Enerji Sektörü ve Emisyonlar 2. SEKTÖRÜN KISA TANITIMI Sera gazları, çeşitli sektörlerden ve faaliyetlerden kaynaklanmakla birlikte, enerji ilişkin faaliyetlerin sorumluluk payı önemli ölçüdedir. Doğru iklim değişikliği politikalarının oluşturulması ancak dünya enerji dengeleri ve öngörülerinin doğru değerlendirilmesi ve göz önüne alınması ile mümkündür. Nitekim bir çok gelişmiş ülke enerji ve iklim değişikliği politikalarını birleştirmekte, ilgili kurumlarını tek çatı altında toplamaktadır. Son yıllardaki küresel gelişmeler 2050 yılına doğru dünyanın düşük karbon ekonomisine geçmek zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Türkiye de ise karbon yoğunluğu kavramı konusundaki bilinç halen çok düşüktür. Bu nedenle karbon azaltımı, henüz çeşitli sektörler ve kurumların stratejik planında yer almamaktadır. Birincil enerji arzında karbon yoğunluğunun düşürülmesi, gerek kalkınma öncelikleri, gerekse enerji arz güvenliğinin sağlanması amacıyla bugüne kadar uygulanan enerji politikasının önceliği olmamıştır. Ancak, Türkiye de yakıt değişimi, enerji verimliliği, temiz yakma teknolojileri, hidroelektrik alanlarında çalışmalarda bulunulmuştur. Türkiye son yıllarda önemli ekonomik büyüme kaydetmiş olup, önümüzdeki yıllarda da büyümesini sürdürmesi beklenmektedir. Ekonomik gelişmişlik bakımından diğer OECD ülkelerinden geride olan enerji talebinin, ekonomide beklenen büyüme ve 2020 yılına kadar nüfusta görülecek yıllık %1 in üzerinde gerçekleşmesi beklenen artışla daha da artması beklenmektedir. Bu durum kaçınılmaz olarak emisyonlarda artışa neden olacak, düşük emisyonlu gelişme yönüne daha fazla önlem alınmasını gerekli kılacaktır. IEA 3 2007 yılı verilerine göre, dünya ortalama kişi başı milli geliri 9.295 ABD Doları (PPP) ve karbon dioksit emisyonu ise 4,38 ton olarak hesaplanmıştır. Ülkeler kişi başı enerji kaynaklı karbondioksit emisyon emisyonlarına göre sıralandıklarında Türkiye 11.111 ABD Doları (PPP) gelir ve kişi başı 3,59 tonluk karbondioksit emisyonu değeri ile, ilk 70 ülke arasında yer almamaktadır. Ülkemizin son on yıllarda gerçekleştirdiği ekonomik büyüme ve nüfus artışına rağmen, halen kişi başı enerji ve elektrik tüketimi, tüm Ek I ülkeleri ve birçok EK I dışı ülkeden daha düşüktür. 2007 yılı Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) enerji göstergelerine bakıldığında; kişi başı birincil enerji tüketimi dünya ortalaması değeri 1,82 ton eşdeğer petrol, OECD ortalaması ise 4,64 ton eşdeğer petroldür. Türkiye nin kişi başı birincil enerji tüketimi 1,35 ton eşdeğer petrol olup, Dünya ve IEA ortalamalarının altındadır. 4 3 IEA, Key Energy Statistics 4 Key World Energy Statistics, 2009, IEA 29/09/2010 9

Türkiye nin 2007 yılı bildirim değeri olarak, kişi başı sera gazı emisyonu değeri 5,3 ton CO₂ eşdeğeridir. Aynı dönemde, OECD kişi başı emisyonu 10,97 ton CO₂, ve Avrupa Birliği ne üye 27 ülke için ortalama 10,2 ton CO₂ eşdeğeridir. Diğer yandan, Türkiye nin kişi başı sera gazı emisyonu, BMİDÇS Ek I ülkelerinin tamamından, ayrıca Meksika, Brezilya, Güney Kore ve Arjantin gibi ekonomileri hızla gelişmekte olan ve ekonomik yapıları bize çok benzeyen Ek I dışı ülkelerden de daha düşük bir değere sahiptir. 1990 2007 yılları arasında ülkemiz enerji sektörü emisyonları % 223; elektrik sektörü emisyonları ise % 352 oranında artış göstermiştir. ETKB nin kriz öncesi tahminlerine göre 2020 yılına kadar 1990 yılına göre elektrik sektörü karbondioksit emisyonlarında % 732 lik bir artış gerçekleşecektir. Bu durum, Türkiye için emisyon azaltımının mevcut şartlar ve eğilimler altında mümkün olmadığını, ancak emisyon artışından azaltım yapmasının yani emisyon sınırlaması politikasının tek seçenek olduğunu ortaya koymaktadır. 5 Kumbaroğlu ve arkadaşlarının (2008) 6 çalıştığı ekonomik denge modeli sonuçlarına göre, karbondioksit emisyonlarını 2005 yılı seviyelerinde tutmanın Türkiye ye getireceği mali yük 2020 yılında GSMH nin %17 sine; 2030 yılında ise %23 üne karşılık gelmektedir. Bu senaryonun enerji sektörüne maliyetinin ise 2010 yılında 20 milyar ABD Doları, 2020 yılında 164 milyar ABD Doları ve 2030 yılında ise 363 milyar ABD Doları değerinde olabileceği hesaplanmıştır. Tüm bu maliyetlerin karşılanabilmesi için, ancak Türkiye nin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) ve ilgili diğer uluslararası düzenlemelerde diğer gelişmekte olan ülkelerle benzer konumunda olması koşuluyla, uzun vadede düşük karbon ekonomisine geçiş ile ilgili maliyetlerin karşılanabileceği ifade edilmektedir. BMİDÇS ye sunulan Türkiye Sera Gazı Envanteri ne 7 göre 2008 yılı emisyonları 1990 a göre %96 artış göstererek 366,5 milyon ton CO₂ eşdeğer seviyesine ulaşmış (2007 yılında 372 milyon ton CO₂ eşdeğeri), enerji sektörünün toplam emisyonlardaki payı ise %75,8 oranında gerçekleşmiştir. Dünyada yaşanan ekonomik kriz kendisini 2008 yılı emisyonlarında %3,5 azalma ile göstermiştir. milyon ton CO 2 -eşdeğer 400 350 300 250 200 150 100 50 0 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008 Toplam Enerji Şekil 1: Türkiye Emisyonları Gelişimi ve Enerji Sektörü, (kaynak ETKB, 2010) 5 Not: Elektrik sektoru CO2 emsiyonları 1990 da 330,325 mton, 2007 yılında 100,662 mton. Enerji sektoru CO2 emisyonları 1990 yılında 126,701 mton ve 2007 yılında 282,472 mton gercekleşmiştir (Kaynak CRF Tabloları). 6 Kumbaroğlu et.al, CO 2, GDP and RET: An aggregate economic equilibrium analysis for Turkey, Energy Policy Volume 36, Issue 7, July 2008, Pages 2694 2708 7 http://unfccc.int/national_reports/annex_i_ghg_inventories/national_inventories_submissions/items/5270.php 29/09/2010 10

2008 yılı Türkiye karbondioksit emisyonlarının yaklaşık %93 ü enerji sektörü kaynaklıdır. Birincil enerji arzı, 2008 yılında bir önceki yıla göre ekonomik kriz nedeniyle %1,2 oranında bir azalarak 106,3 mtep (2007 de 107.6 mtep) değerinde kalmıştır. 1990 yılına göre ise % 100 lük bir artış gerçekleşmiştir. 1990 2007 yılları arasında enerji sektörü emisyonları artışının %122 olduğu düşünülürse emisyonların sadece enerji tüketiminin yüksek artış hızından değil ülkenin aynı zamanda daha fazla karbon yoğun enerji tüketimine yöneldiğini göstermektedir. Türkiye enerji talebinin 2008 yılı itibarı ile %92 sini (%32 doğalgaz; %30 petrol; %30 kömür) fosil yakıtlar oluşturmaktadır. 2007 yılında BMİDÇS ye sunulan Birinci Ulusal Bildirim de ETKB tarafından yapılmış referans senaryosuna göre 2020 yılında yakıt tüketimi kaynaklı karbondioksit emisyonları 604 milyon ton değerine yükselmektedir. Türkiye karbondioksit emisyonları incelendiğinde, sektörler arası dağılımlar arasında elektrik üretimi sektörü %39 luk pay ile ilk sırada yer almaktadır (Şekil 2). % Pay 50 40 30 20 27 39 30 21 20 17 23 23 1990 2008 10 0 Elektrik Sanayi Ulaş t ı rma diğ er Şekil 2: Türkiye Sektörel CO 2 Emisyon Paylarının Değişimi, 1990, 2008, (kaynak: ETKB 2010) 1990 a göre 2008 yılında %211,5 değeri ile gözlemlenen en yüksek emisyon artışı elektrik sektöründe gerçekleşmiştir. Bunun nedenlerinden birisi elektrik üretiminde, fosil yakıt ve özellikle de doğal gazın payının hızla artmasıdır. Ayrıca 1990 lı yıllarda elektriğin genel enerji dengelerinde % 8 civarında olan payı gittikçe artarak %15 seviyelerine yükselmiştir; bu durum ülkenin hem üretim hem de tüketim yapısında gerçekleşen değişikliklerin sonucudur. Elektrik sektörü, enerji arzından kaynaklanan emisyonların azaltılmasındaki önlemlerin alınmasında da bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en üst sırada yer alacaktır. Talep tarafı yönetimi ile elektrik, sanayi ve mesken sektörlerinde enerji tasarrufu önlemleri alınarak 2020 yılı için 75 milyon ton CO₂ tasarrufu (%12) yapılabileceği, bunun ülkemizde 2008 yılından itibaren yıllık olarak 100 milyon TL yatırım gerektirdiği tahmin edilmektedir. Kümülatifte %7 lik bir emisyon sınırlamasına karşılık gelen bu değer, uluslararası alanda da birçok defa dile getirilmiştir 8. 8 BMİDÇS bildirimleri 29/09/2010 11

Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına yönelik küresel çabalara kendi özel koşulları ve imkânları çerçevesinde katkıda bulunmak ve emisyon sınırlamasını sağlayabilmek amacıyla Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ni hazırlamış%7 lik bir emisyon sınırlaması telaffuz edilen belge 3 Mayıs 2010 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanmıştır. Strateji ile Türkiye, sera gazı emisyonu kontrolü ve azaltılması amacıyla; enerji, ulaştırma, sanayi, atık, arazi kullanımı, tarım ve ormancılık alanlarında, kısa vade (1 yıl), orta vade (1 3 yıl) ve uzun vade (3 10 yıl) olarak üç değişik zaman periyodu için önlemler belirlemiştir. Burada önemli bir husus da Türkiye nin tüm bu önlemlerin uygulanmasını ulusal ve uluslararası hibelerin ulaşılabilirliğinin sağlanması ölçütüne bağlaması olmuştur. Bu stratejide enerji sektöründeki iklim stratejiler ağırlıklı olarak tüm sektörlerde enerji verimliliğinin arttırılması ve yenilenebilir enerjinin kullanılması üzerine kurulmuştur. 2.2.Enerji Sektörü Arz ve Talebi Türkiye birincil enerji tüketimi 1990 yılından 2008 yılına kadar olan 18 yılda % 100 den fazla artış göstermiştir. ETKB verilerine göre 1990 2008 döneminde ülkemizde birincil enerji talebi artış hızı aynı dönemde dünya ortalamasının üç katı seviyesinde (ortalama % 3,95/yıl) gerçekleşmiştir. Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Aynı şekilde Türkiye, dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğal gazda Çin den sonra en fazla talep artışına sahip ikinci büyük ekonomi konumunda olmuştur 9. ETKB tarafından yapılan tahminler bu eğilimin orta vadede de devam edeceğini göstermektedir. 2008 yılı sonu itibariyle, 106,3 milyon tep değerine ulaşan birincil enerji tüketiminin, referans senaryo olarak adlandırabileceğimiz kabuller çerçevesinde, 2020 yılına kadar olan dönemde de dünya ortalamasının üzerinde kalarak yıllık ortalama yüzde 4 civarında artması beklenmektedir. Ancak dünyadaki son ekonomik kriz Türkiye yi de etkilemiştir. Buna bağlı olarak, 2008 yılının ikinci yarısında ve 2009 yılında, enerji tüketimindeki artış eğilimi tersine dönmüş, 2009 geçici rakamlarına göre enerji tüketimi 106,3 mtep den 99,5 mtep e düşmüştür. Talebe bağlı olarak 2008 de 29,2 mtep olan yerli enerji üretiminin 2009 yılında 28,4 mtep e düştüğü hesaplanmaktadır. Bu düşüş eğilimi 2010 la birlikte tekrar eski haline dönmeye başlamıştır (Şekil 3). 9 OECD veri tabanı, http://www.oecd.org/statsportal/0,3352,en_2825_293564_1_1_1_1_1,00.html 29/09/2010 12

Şekil 3 :Kaynaklar Bazında Birincil Enerji Talebi Gelişimi, 1970 2020 Enerji Arzı Enerji arzında dışa bağımlılık ülkenin enerji politikalarında çözülmesi gereken bir sorun olarak durmaktadır. 1990 lı yıllarda %48 olan yerli üretim payı yıllar içerisinde gittikçe azalarak 2007 yılında % 25,5 e, enerji fiyatlarının artmasını müteakip 2008 yılında %27,5 seviyesine gerilemiştir. Bu kaynaklardaki tüketim artışına bağlı olarak, 2008 yılı ithalat gideri 48,2 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Krizle birlikte hem tüketimin azalması, hem de uluslararası enerji fiyatlarının düşmesi nedeniyle ancak 29,8 milyar dolar seviyesine düşmüştür 10. Enerji arz sisteminin gittikçe artan ithalat bağımlılığının yanı sıra tüketimin sırasıyla %30 ve 32 sini teşkil eden petrol ve doğalgazda sırasıyla %7 ve %3 oranında yerli üretim payı vardır. İthalat bağımlılığını azaltacak olan hidrolik ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılan üretim, yerli üretimin %15,4 ünü oluşturmakta ve toplam enerji talebinin %4,3 ünü oluşturmaktadır. 10 Türkiye nin Enerji Görünümü, Nisan 2010, MMO/2010/528 29/09/2010 13

Tablo 1: Enerji Kaynaklarının Arz ve Talebi, 2008 (Kaynak: ETKB) Kaynaklar Kömür Petrol Doğal Gaz Odun, B H Artıkları Hidrolik Jeotermal Elektrik Rüzgar Jeotermal Güneş Toplam (bin TEP) Birincil Enerji Talebi (bin tep) 31.391 31.784 33.807 4.814 2.861 140 73 1.011 420 106.273 Talep İçindeki payı (%) 29,5 29,9 31,8 4,5 2,7 0,1 0,1 1,0 0,4 Birincil Enerji Üretimi (bin TEP) 16.674 2.268 931 4.814 2.861 140 73 1.011 420 29.192 Üretim İçindeki payı (%) 57,1 7,8 3,2 16,5 9,8 0,5 0,2 3,5 1,4 Üretimin Talebi Karşılama Oranı (%) 53,1 7,1 2,8 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 27,5 Doğal gaz 32% Hidrolik 3% Jeo-Termal Güneş 1% 0.% Kömür 30% Petrol 30% Odun&B-H Artıkları 4% Şekil 4 : Birincil Enerji Tüketiminin Kaynaklara Göre Dağılımı, 2008 29/09/2010 14

Petrol ve doğal gaz, enerji talebindeki artışın karşılanmasında ekonomik ve stratejik önemini sürdürmektedir. Nitekim petrol, ulaştırma sektöründe ana yakıt olma özelliğini korumaktadır. Doğalgaz ise elektrik üretimi ve sanayinin temel girdileri arasında payını bugün olduğu gibi muhafaza edecek ve belirli oranda artıracaktır. Ülkemizde 2008 yılında üretilen birincil enerjinin %57 si (16.671 mtep) yerli kömürdür. Ancak kömürün birincil enerji tüketimindeki payı, doğal gaza verilen ağırlık nedeniyle, 2000 yılında % 15,5 iken 2007 yılında %13,7 seviyesine gerilemiştir, 2008 de ise %15,7 olarak gerçekleşmiştir. 1990 yılında 2,8 milyon ton olan yerli taş kömürü üretimi, yıllar içinde artış ve azalışlar göstererek 2008 de 2,6 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Diğer yandan taş kömür ithalatı 1990 da 5,6 milyon ton iken, 2008 yılında dört misline yakın artarak %19,5 milyon tona ulaşmıştır. EPDK dan lisans alan yeni ithal taş kömür yakıtlı santrallerin kurulu gücünün 7.470 MW olduğu göz önüne alındığında; önümüzdeki yıllarda taş kömürü ithalatının daha fazla artacağı görülmektedir. İklim politikaları açısından bu tür bir projeksiyon bulunmamakla birlikte fiili gelişmeler bu yöndedir. Arz tarafında, 5 milyon konutu ısıtabilecek jeotermal termal kapasitenin şu anda sadece 120 bin konutun ısıtılması için kullanılması, biyokütle yani bitki ve orman artıkları ile gübre potansiyelinin enerji üretimi için kullanılamaması, termik santraların bütün kirliliğini çeken civardaki halkın bu santralin ısısından yararlanarak, evini, işyerini veya serasını ısıtamaması gibi, enerji arzı alanında karbon açısından avantajlı imkanların değerlendirilemediği görülmektedir. Nihai Tüketim ve Enerji Verimliliği 2008 yılında 79,5 mtep olan nihai enerji tüketimi içinde sanayi sektörü %32 ve binalar %36 pay almıştır. Türkiye de uzun yıllardır sanayi sektörü nihai tüketimde en büyük paya sahipken sanayi sektöründe üretim düşmesi nedeniyle tüketim paylarında 2008 yılına özel bir değişim yaşanmıştır. Bina sektörü ise krize rağmen enerji tüketimindeki normal yıllık artışa devam etmiştir (Şekil 5). Şekil 5: Nihai Enerji Tüketiminin Sektörel Dağılımı 29/09/2010 15

Genel bir bakışla ülkenin enerji arzı; dışa bağımlılığı yüksek, ithalat bedeli değeri dolayısı ile ekonomi üzerinde baskı yaratan ve karbon yoğun olarak değerlendirilebilir. Bu olumsuzlukların azaltılmasında ülkenin önündeki en önemli alternatifler enerji verimliliği potansiyelinin değerlendirilmesi ve yenilenebilir kaynakların azami derecede kullanılması olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye de enerji yoğunluğunun azaltılması ve arz talep zincirinin tüm aşamalarında enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik olarak ciddi bir potansiyel mevcuttur. Çeşitli araştırmalar, analizler ve karşılaştırma çalışmaları, ülkemizdeki üretim ve hizmet sektöründeki ekonomik faaliyetler ve yaşam standardı için harcanan enerjinin azaltılabilmesinde birçok fırsatın olduğunu göstermektedir. EİEİ tarafından açıklanan Türkiye de Enerji Verimliliği, Durum ve Gelecek Planlaması Kasım 2009 belgesinde: Sanayimizde en az %15, binalarımızda en az %35 ve ulaşımımızda en az %15 tasarruf potansiyellerine sahibiz. Bu potansiyelleri geri kazandığımızdaki enerji değeri yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan üretebileceğimiz enerjiden daha fazladır. Enerji verimliliğinde kararlı ve başarılı adımlar atabilirsek, 2020 yılı talep tahminimizi en az %20 (45 milyon ton petrol eşdeğeri enerji) azaltabiliriz. Bu miktar; yerli ve temiz kaynaklarımızdan üretebileceğimiz elektrik enerjisinin 2,5 katı ve 30 milyon ortalama konutun yıllık enerji ihtiyacı demektir tespiti yapılmıştır. Nihai tüketimdeki önemli kayıpların yanısıra elektrik üretiminde ve dağıtımında da enerji kayıpları mevcuttur. Özellikle kayıp ve kaçakları içeren %14,4 oranındaki elektrik enerjisi dağıtım kayıpları ekonomi için oldukça olumsuz bir sektör yaratmıştır. TEDAS verilerine göre kayıplarda ilk sırada İstanbul gelmektedir. Megakenti sırasıyla Şanlıurfa ve Diyarbakır takip etmektedir. İstanbul'da yıllık 3,1 milyar kilovatsaat (kwh) elektrik, kayıp kaçağa gitmektedir. Şanlıurfa'da ise bu rakam 3 milyar kwh dir. Keban Barajı'nda bir yılda üretilen yaklaşık 6 milyar kwh elektrik, iki ilin kayıplarına karşılamaya yetmemektedir. Doğudaki iller yüksek kayıp kaçak oranlarıyla öne çıkarken, batı illerinde kaçak miktarı yüksektir. 2008'de denetim ekiplerince 4,8 milyon abone kontrolden geçirilmiş, 196 bin abonenin kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Denetimlere rağmen kaçak tüketimin azalmadığı illerin başında Mardin gelmektedir ( kayıp ve kaçak oranı %72,7). Bu ili %70,9 ile Şırnak, % 66,5 ile Batman takip etmektedir. En az kayıp kaçağın olduğu il ise yüzde 1,3 ile Denizli. Yüzde 2,1 ile Karabük ikinci, yüzde 2,9 ile Bilecik üçüncü sıradadır. Kaçak kullanım her ne kadar sistem içinde bazı ihtiyaçları karşılıyor ve ekonomik ve sosyal katkı yapıyor ise de verimsiz kullanımın tetikleyicisi durumundadır. Bedava kullanılanın enerjinin tasarruf edilmesi mümkün değildir ve bu şekilde devam ettiği takdirde tüm enerji verimliliği kampanyaları etkisiz kalacaktır. Ayrıca dağıtım özelleştirmeleri sonucunda bu kayıplar reel olarak azaltılamaz ise bu ekonomik kayıplar faturasını ödeyen tüketicilerin üzerinde ağır yük oluşturacaktır. Enerji yoğunluğu değeri diğer ülkeler ile kıyaslandığında yüksektir. AB nin Euro bazında iklim düzeltmeli enerji yoğunluğu değeri (2000 yılı sabit fiyatları ile) 169 kep/1000 iken Türkiye nin 250 kep/1000 dur. Türkiye, aşağıdaki şekilde de görüldüğü üzere, 2007 yılı itibariyle 27 AB ülkesi ortalamasından ve AB ye yeni üye olan ülkelerin dışındaki üyelerin hepsinden daha yüksek enerji yoğunluğu değerine sahiptir. 29/09/2010 16

Şekil 6: AB Ülkelerinde Enerji Yoğunluğu Enerji yoğunluğu göstergesi verimlilik dışında diğer başka parametreleri içerdiği için karşılaştırmanın satın alma gücüne göre (ppp) yapılması daha sağlıklı olacaktır. Burada önemli olan azalma trendidir. Türkiye nin enerji yoğunluğu değeri son yıllardaki birçok çalışmaya rağmen. AB nin gelişmiş bazı ülkelerindeki gibi son 10 yılda fark edilebilir bir düşme trendi göstermemiştir. Şekil 7: AB Ülkelerinde ve Türkiye de Enerji Yoğunluğunun Gelişimi Kaynak: T.Keskin, ENERDATA verileri ile. 29/09/2010 17

Enerji yoğunluğu değerinin ülkenin özellikle nihai sektöründeki yani binalardaki, imalat sanayindeki ve ulaşımdaki enerji verimliliği gelişmelerini yansıtması ve bu değerin gerçek satın alma gücüne göre karşılaştırılması daha sağlıklı olacaktır. Böylece enerji arz yapısındaki değişimlerden ve ülkelerin ekonomik göstergelerinden daha az etkilenen bir enerji ekonomi göstergesi elde edilebilir. Nihai tüketim bazında karşılaştırmada 1990 yılından bu yana enerji yoğunluğumuzun değişmediği buna karşılık AB nin enerji yoğunluğunda düşme olduğu izlenmektedir 11 (Şekil 7: AB Ülkelerinde ve Türkiye de Enerji Yoğunluğunun Gelişimi ve Tablo 2). Türkiye nin önündeki en önemli politika hedeflerinden birisi, enerji yoğunluğunda düzenli ve yıllar bazında somut göstergeleri olan bir düşme eğiliminin yakalanması olmadığı sürece bu konuda bir ilerleme sağlanamayacaktır. Bu şekilde Türkiye de henüz yeterince tartışılmayan karbon yoğunluğunun azaltılmasında önemli başarı sağlanacaktır. Türkiye, AB ve dünya enerji ve karbon göstergeleri tabloları Ek 5 te verilmektedir. Tablo 2 : Türkiye, AB 27 ve Dünya Birincil ve Nihai Enerji Yoğunluğu Karşılaştırması Birincil Enerji Yoğunluğu (satın alma gücüne göre) (ppp) kep/$05p YIL Türkiye AB 27 Dünya 1990 0,151 0,173 0,240 2000 0,158 0,146 0,200 2007 0,148 0,129 0,18 Nihai Enerji Yoğunluğu (satın alma gücüne ppp ve AB ekonomik yapısına göre düzeltilmiş) kep/$05p YIL Türkiye AB 27 Dünya 1990 0,095 0,075 0,045 2000 0,098 0,066 0,088 2007 0,095 0,062 0,076 1990 2007 Değişim Değişim yok % 17 Azalma % 68 artış 11 WEC, Energy Efficiency Policies around the World: Review and Evaluation 29/09/2010 18