OSMANLI DA HALKLA LKLER: SULTAN ABDÜLAZZ DÖNEM ÖRNE PUBLIC RELATIONS IN OTTOMAN: INSTANCE OF SULTAN ABDULAZIZ ERA



Benzer belgeler
Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İBRAHİM ŞİNASİ

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

mekan Kasımpaşa Deniz Hastanesi İLKBAHAR 2014 SAYI: 302

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BilgiEdinmeHakki.Org Raporu Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nun Salık Bakanlıı Tarafından Uygulanmasındaki Yanlılıklar

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İÇİNDEKİLER. 16 Mayıs Amiral Souchon Padişah V. Mehmed Reşad ın huzurunda. Amiral şerefine Bomonti Bira Fabrikasında düzenlenen ziyafet.

KOÇ ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER (KÜSB) KULÜBÜ TÜZÜÜ

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

ÖZGEÇMİŞ KİMLİK BİLGİLERİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Arşivcilik İstanbul Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

! "#$%& " !"# "# $ % &' ()%%*+,#-.,# % /# #0/.0&/ 1 %. '%% & &%%'% /!2!0 #

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

T. C. Başbakanlık, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TÜRK TARİH KURUMU

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Koca Mustafa Reşid Paşa

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN TARİHİ GELİŞİMİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - ( )

SAĞLIK HİZMETLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

Şerif Kocadon için mevlit

An#t#n ad#: Topkap# Saray# #ehir: Sultanahmet, #stanbul, Türkiye. Dönem / Hanedan: Osmanl# Dönemi

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

BĠLECĠK ÜNĠVERSĠTESĠ AKADEMĠK ÖZGEÇMĠġ FORMU

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

RAMAZAN ETKİNLİKLERİ - YENİKAPI SAHNE ETKİNLİKLERİ (28 HAZİRAN - 27 TEMMUZ 2014)

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

T.C. KÜTAHYA BELEDİYESİ BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV YETKİ SORUMLULUK VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

TÜM OTOBÜSÇÜLER VE LETMECLER FEDERASYONU KARAYOLU YOLCU TAIMACILII SEKTÖRÜNÜN TARHSEL GELM

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER *

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS

EGE ÜNİVERSİTESİ Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi. Kuvâ-yı Milliye nin Örgütlenişinin 90. Yıldönümüne Armağan

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

775QSU& b T Ü R K İY E C U M H U R İY E T İN İN H E D E F İ; BİR A Ç IK D E N İZ D E V L E T İ O LM AK TIR. Fahri S. K O R UTÜRK

T.C. ÇANKIRI MÜFTÜLÜĞÜ RAMAZAN BULUŞMALARI

Sosyo-Ekonomik Gelimilik Aratırması

2014 YILI FAALİYETLERİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi Y. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi 1998

k yader Yay n Koord natörü Esra GÜLTEK N Yay n Kurulu Canset YILDIZ Ham ÖZDEM R Hüsey n SAVA

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

TÜRKİYE PEYZAJI (FAKÜLTE)

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

100. Yılında Çanakkale ye Develi den güzel bir ziyaret gerçekleştirildi. Fethinin 562. Yılı olması münasebetiyle gezinin ilk yarısı İstanbul a

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

Bu manada muhtelif tanımları bulunan gazeteye verilen anlamlar arasında en yaygını

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!.

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

İstanbul-Aksaray daki meydanı süsleyen, eklektik üslubun PERTEVNİYAL VALİDE SULTAN CAMİİ İBADETE AÇILDI. restorasy n

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

UKBA. e Bülten TACİKİSTAN DAN TÜRKİYE YE UKBA DERNEĞİ AMERİKA DA SOHBET MECLİSLERİ KURDU KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYİZ

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN

Eitim-Öretim Yılında SDÜ Burdur Eitim Cansevil TEB

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

Transkript:

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 5 Sayı: 21 Volume: 5 Issue: 21 Bahar 2012 Spring 2012 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 OSMANLI DA HALKLA LKLER: SULTAN ABDÜLAZZ DÖNEM ÖRNE PUBLIC RELATIONS IN OTTOMAN: INSTANCE OF SULTAN ABDULAZIZ ERA Hüseyin DKME Özet Modern zamanlara ait bir bilim dalı olan Halkla likiler in geçmii, insanolunun kurduu ilk devletlere kadar uzanır. Bir araya gelen insan topluluklarında söz sahibi olan kimseler, yönetilen konumundaki halkla iletiime geçmek için birtakım araçlar kullanmılardır. Bu kullanılan araçlar, halkla kurulan ilikinin derecesini tayin edecek bir yapı arz etmektedir. Bu çalımada XIX. asır padiahlarından Sultan Abdülaziz dönemi uygulamalarından yola çıkarak Osmanlı Devleti nde halkla ilikilerin biçimi incelenmitir. Bu dönemde camiler, vakıflar, padiahın fermanları ile gezileri, tekkeler ve gazetecilik üzerinden Sultan Abdülaziz in halkla kurduu ilikiler ortaya konulmutur. Anahtar Kelimeler: Sultan Abdülaziz, Halkla likiler, Cami, Vakıf, Gazete, Ferman, Tekke. Abstract Public Relations history which is of contemporary time goes back to first states was established by humans. Arbiter human Where in human groups used in same tools in order to communicate with public. These using tools present to determine a structure for communication degree with public. In this article, Public Relations style in Ottoman Empire was examined with Sultan Abdülaziz era practices Who is of 19.century s sultan. In this era, in term of mosques, foundations, sultan s commands and tours, islamic monastery and journalism, Sultan Abdülaziz s communicate to public was explained. Keywords: Sultan Abdulaziz, Public Relations, Mosque, Foundation, Newspaper, Command, Islamic Monastery. Giri Halkla likiler in bir bilim dalı olarak ortaya çıkması XIX. yüzyılın balarında gerçeklemitir. Her ne kadar bir meslek olarak bu tarihte çıkmı olsa dahi, bu bilimin geçmiini ilk insanî ilikilerin ortaya çıktıı zamanlara kadar götürebiliriz. lk ticaretin balaması, ehir veya kabile devletlerinin görülmeye balanması hedef kitle kavramının da ortaya çıkmasını Yard. Doç, Kocaeli Üniversitesi letiim Fakültesi.

- 294 - salamıtır. Halkla ilikiler, toplum ve toplumu oluturan bireylerin çevresiyle kurduu anlam baını ifade eden iletiimin yardımcı unsurları arasındadır. 1 Bu balamda halkın yaadıı zamanla, o zamanın insanları ve olaylarıyla kurduu baların bütünü Halkla likiler in aslî sahası olarak kabul edilir. Dier bir deyile Halkla likiler; birey ve toplumun ekonomik, politik, tarihî, sosyolojik ve psikolojik süreçlerle ilikisi olarak da tanımlanabilir. (Talan, 2003: 1-3). Bu tanımdan hareketle Halkla likiler gibi daha çok modern zamanlarda ihtisas alanı haline gelen bir bilim dalının yakın tarihi halk-yönetici balamında anlamaya katkıda bulunacaı açıktır. 2 Türk tarihinin en önemli ve geni safhasını oluturan Osmanlı Devleti nin halkla münasebetlerinin bugüne kadar yeterince ele alınmaması da bu manada üzerinde düünülmesi gereken bir husustur. 3 Osmanlı Devleti nde halk-hükümdar ilikilerinin olumasında slâmiyet bata olmak üzere Türk gelenek ve görenekleriyle, iliki kurulan devletlerdeki uygulamaların etkisinden söz edilebilir. Padiahların, dolayısıyla devletin halkla ilikilerinin derecesi kanun, ferman, kitabe, siyâsetnâmeler, mesnevîler, ehrengizler, tarih kitapları, atasözleri gibi deiik türlerde görülebilir. Mesela padiahın zıllullâhi fi l-arz, yani Allah ın yeryüzündeki gölgesi, eklinde betimlenmesi slâmiyet in, yani dinî inancın ne kadar etkili olduunu gösteren bir semboldür. Osmanlı devlet tekilatının merkezinde yer alan Saray Tekilatı tamamen sosyal devlet anlayııyla balantılı olarak düzenlenmitir. Bata padiah olmak üzere dier devlet görevlileri halkın temel ihtiyaçlarını dikkate almakla yükümlüdür. Özellikle Divan ve muhtelif meclisler halkın ihtiyaç ve taleplerini dikkate alacak bir anlayıla kurulmu, faaliyetlerini o ekilde yürütmülerdir. (Uzunçarılı, 1998: 45 vd.). Osmanlı da ilk dönemden beri halkın istek ve ikâyetlerine büyük önem verilmitir. Halkın dilekleri dorudan padiaha ulatırılmaktadır. (Uzunçarılı, 1948: 1-2; nalcık, 1973: 89). Padiahlar halkın taleplerini dinlemeye büyük önem vermilerdir. Padiahlarla halkın ilikilerini çeitli araçlar üzerinden görebiliriz. Mesela Cuma ve bayram namazları, av törenleri; stanbul ve çevresindeki mesîreler, enlikler, saray ve kasırlara gerçekletirilen ziyaretler bunlar arasındadır. nalcık, 1965: 105). Osmanlı nın her bakımdan zirveye ulatıı 16. asırda elence hayatının da çeitlendiini görüyoruz. Bu asırdan sonra devletin yönetim merkezi olmasının da tesiriyle aaalı ve debdebeli elenceler daha çok stanbul da karımıza çıkıyor. Cülus, velâdet, evlilik ve zafer enliklerinde yapılan ve genel itibariyle donanma adı verilen enlikler halkla devletin bütünlemesinin görüldüü yerler arasındadır. Çünkü bu törenler geni bir katılımla gerçekletirilir. Bu tip özel günlerde toplar atılır, tellâllar baırtılır, ehir batanbaa süslenir, yollara taklar dikilir, minareler arasına mahyalar asılır, meydanlara çadırlar kurularak havai fiekler atılır, akrobatlar, canbazlar, sühan-sazlar, zor-bâzlar, esnaf alayları, gölge oyuncuları, kuklacılar, köçekler, hünerlerini gösterir, fener alayları düzenlenir, büyük ziyafet sofraları açılır, askerlere ve muhtaçlara paralar daıtılır. (eker, 2009: 20-25). Bunun için ihtiyaç sahipleri böyle günleri büyük bir özlemle bekler. Osmanlı da halkla ilikilerin görülebilecei yerler arasında padiahların çeitli uygulamalarının yanında esnaf tekilatlarının ayrı bir yeri vardır. Farklı esnaf ve sanatkâr guruplarının örgütlendii bu yapılar halkla ilikiler açısından çok kıymetli verileri içerirler. Özellikle âhîlik tekilatı faaliyetleri ve amacıyla balantılı olarak Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde önemli hizmetleri yerine getirmitir. Bunun yanında camilerin, tekke ve zaviyelerin, kanunnâmelerin, ulemânın, askeriyenin, iir ve edebiyatın, efsane, destan, masalların o zamanlarda halkla ilikilerin seyrine dair bilgileri içerdiini söyleyebiliriz. 1 Bu konuda bakınız: Erdoan- Korkmaz, 2002: 340 vd.. 2 Yönetim-halkla ilikiler münasebeti hakkında deerlendirmeler için bakınız: Kazancı, 1996: 71-76; Çamdereli, 2003: 61-71. 3 Osmanlı da Halkla likiler genel hatlarıyla bir çalımanın içerisinde incelenmitir. Lakin bu kitap akademik disiplinden yoksundur. Bunun yanında, kurumsal düzeyde bazı genel bilgiler verdii için Osmanlı daki halkla ilileri anlama ve anlatma noktasında eksik bir çalımadır. Söz konusu çalımanın ilgili kısmı için bakınız: Kazan, 2007: 57-98.

- 295 - Toplumdaki yardımlama ve dayanımayı ifade eden vakıflar bir müessese olarak Osmanlı da toplumu birbirine kenetleyen en önemli kurumlar arasındadır. 4 Osmanlı Devleti; bata padiahlar olmak üzere, hanedan mensuplarının yaptırdıı selâtin vakıfların yanı sıra, devletin çeitli kademelerinde bulunan görevliler ve halktan maddî durumu iyi olanlar tarafından birçok insan da vakıflar kurmutur. Bu sebepten Osmanlı Vakıf Medeniyeti olarak da kabul edilir. Osmanlı daki vakıf müessesesinin bir tarafında da saraya mensup kadınlar vardır. 1809-1917 yılları arasında kurulan yetmi iki selâtin vakıftan kırk beini kadınlar tesis etmitir. ( Öztürk, 1995: 33-35). Selâtin vakıflar deyince akla gelenler cami, hastane, külliye, çeme, mektep, sebil, namazgâh gibi eylerdir. Bu vakıflar sosyal yardımlama ve dayanımayı saladıı gibi toplumda meydana gelebilecek ekonomik dengesizlikleri de ortadan kaldırmıtır. Bu anlamda halkı ihtiyaçlarını gidermede ve halkla bütünlemede çok önemli bir yeri vardır. Vakıfları bir kurum olarak deerlendirdiimizde günümüzde belediyelerin ve sair sosyal müesseselerin ilevini yerine getirdiini görürüz. Halkın istek ve ihtiyaçları dorultusunda faaliyetlerde bulunmutur. ehirleme açısından da vakıfların önemli bir yeri vardır. Sultan Mahmud un kadınlarından Bezm-i Âlem Valide Sultan ve Pertevniyal Vâlide Sultan ile kızları Adile Sultan kurdukları vakıf ve hayratlarla namını halk arasında yaatanlardandır. 5 Osmanlı devletindeki halkla ilikiler uygulamaları, aslında, çok daha çeitli sahalarda geni çerçevede ele alınacak bir konudur. Tahta kritik bir dönemde, özellikle mali açıdan buhranların yaandıı bir devrede büyük bir ümit olarak geçen Sultan Abdülaziz in halkla ilikilerde takip ettii yol bu çalımanın asıl mevzusudur. Onun yönetim tarzıyla balantılı deerlendirmelere giriilmemitir. Aynı zamanda kaynaklarda onun devri, israf, borcun artması yönünden de eletirilmitir. Tabii ki bu durumun halk ve aydınlar katında olumlu veya olumsuz karılıı olmutur. (Tanpınar, 1956: 191-194). Meselenin bu tarafını, daha çok edebiyatçıları ve tarihçileri ilgilendirdii için derinlemesine incelemedik. Bu çalımada, kaynaklardan bize kadar gelen bilgi ve belgeler ııında padiahın halkla ilikileri ve bu ilikilerin hangi unsurlar üzerinden gerçekletii konusu incelenmitir. Abdülaziz Döneminde Padiah ve Halk Münasebetlerinin Görüldüü Yerler Osmanlı Devleti nin en buhranlı ve uzun asrında birinde tahta geçen Sultan Abdülaziz dönemi (1861-1876) sosyal ve siyasî hayatı deitirecek pek çok önemli deiikliklerin yapıldıı bir devirdir. (Ortaylı, 1983: 1 vd.). Özellikle ehzadelerin serbest bir ekilde hayatlarını idame ettirmeleri, mali konulardaki ıslahatlar ve neticesindeki baarısızlıklar, ordunun denizde ve karada neredeyse Avrupa ile boy ölçüebilecek bir seviyeye getirilmesi, Türk matbuatının giderek ve genileyerek gelimesi, özel gazete ve mecmuaların artan sıklıkta yayın hayatına balaması, kahvehane ve tiyatro binalarının çoalması, kulüp, suvare ve baloların sosyal hayatta yaygınlaması hep Abdülaziz döneminde gerçeklemitir. Bu anlamda Sultan Abdülaziz in saltanatı dönemi halkla ilikilerin ekli, boyutu açısından bu sahada çalıacak olanlara oldukça çok bilgi ve belge sunar. Bütün bu saydıımız yeniliklerin etkisiyle meveret ve hürriyet fikri dönemde yaygın olarak dile getirilmeye balanmıtır. Bunun yanında kamuoyunun gazete ve mecmualar aracılııyla gittikçe artan baskısı, devlet ilerine müdahalesi artmıtır. Sultan hem istedii yenilik ve düzenlemeleri gerçekletirmek hem de muhalefetin halk nezdindeki etkisini kırmak için halkla youn temas gerçekletirmitir. O, halkla dorudan temasa geçmek için saltanatı boyunca her sınıftan insanlarla bir araya gelmi, memleketin deiik vilayetlerine geziler düzenlemi, vezirlerin konaklarına devam etmi, farklı farklı camilerde namazlara itirak etmi, dönemin gazetelerinde buyruklarını yayınlatmı, tekke ve zaviyeleri imar ettirmi, türbeler, camiler, mektepler ina etmi, devrin ilim ve sanat adamlarını desteklemitir. Orduya büyük önem vermi, yeni silâhlarla çada bir ekilde donatılması için fabrikalar kurmutur. Özellikle donanmaya çok önem vermi, onun zamanında yaptırılan sava gemileri Osmanlı Devleti ni zamanında dünyanın en büyük donanmalarından birine sahip 4 Bu konuda bakınız: Ertem, 1997: 149-155. 5 Hanım sultanların kurduu vakıf ve hayratlarla ilgili olarak bakınız: Mazak, 2000: 79-124.

- 296 - kılmıtır. Bunun yanında askerî ve mülkî okulları yeniden düzenlemi Mekteb-i Sultanî yi (Bugünkü Galatasaray Lisesi) açmı, Ticaret Hukuku nu yeniden düzenlemi, telgraf hatları kurdurmu, posta tekilatını çada bir ekilde yeniden düzenlettirmi, belediye tekilatını kurmu, ûra-yı Devlet ve Divân-ı Ahkâm-ı Adliye dairelerini tesis etmitir. (nal, 1964: 595-596). Padiahın bütün bu çabalarına ramen parlamento ve hürriyet taraftarlarının muhalefeti sürekli artmıtır. Bunun yanında Sadrazamlarından Âlî ile Fuad Paa nın icraatları devrin ilim ve edebiyat adamlarının tepkisini çekmi, Mahmud Nedim Paa nın uygulamaları ise hem devlet kademesindeki çalıanların hem de halkın youn tepkisine neden olmutur. (nal, 1964: 304-305). Padiahın devrinde askerî yenilgilerin de etkisiyle ulemâ ve halkın bir kısmının bu yeniliklere büyük bir tepki gösterdii görülür. Yeni Osmanlılar Hareketi nin ortaya çıkması, gazetelerde muhalefetin artması en sonunda da Sultan ın tahttan indirilmesi biraz da bu muhalefetin sonucudur. Tabii bütün bunların arkasında, yani muhaliflerin hiç olmadıı kadar seslerini yükseltmelerinin arkasında, biraz da padiahın tahta geçtikten sonra özgür bir ortama izin vermesi de vardır. Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde nisbî rahatlık ortamı içerisinde bazı air ve yazarların bazı ehzadelerin konak ve kasırlarına devam ile siyasî, ihtilâl oluumları içerisinde bulunduklarını görürüz. (eker, 2012: 33-48). Özellikle V. Murad ın ehzadelii döneminde yeni Osmanlılar veya Jön Türkler olarak bilinen bir kısım meveret yanlısı gençler, (Bilgegil, 1976: 389) parlamenter sistemin getirilmesini savunanların onun çevresinde toplandıklarını görürüz. Edebiyatın siyasetle, politikayla en fazla iç içe olduu bir devrin basamaı mahiyetindedir. Daha önceleri Cerîde-i Havâdis te balayan muhalif düünce, gazeteler ve ehzadenin desteiyle giderek artmaya yüz tutmutur. Bugünkü dernek ve kulüp eklinde ifade edilen cemiyetlerin onun döneminde giderek arttıını görürüz. Cemiyet-i lmiye, Cemiyet-i Tedrîsiye-i Osmaniye, 6 Encümen-i Ülfet (eker, 2012: 40-44). hep o devirde faaliyet göstermitir. Belirli zamanlarda cemiyet üyeleri buralarda toplanır, sohbetler eder; dinleyicilere konferanslar verilir, kitap ve süreli yayınlar okunur. (Pakalın, 1972: 532-533). Aynı ekilde deiik meslek gruplarını bir araya getiren ve bugünkü fuarı karılayan sergiler de bu dönemde halkla ilikiler açısından önemi haizdir. 1863 te Umumi Osmanlı Sergisi açılmı ve yerli-yabancı büyük bir katılımla gerçekletirilmitir. 7 Haydarpaa dan Badat a demiryolu döenmesi de onun zamanında balamıtır. Bu da memleketin refahı, ticaretin yaygınlamasını ve devleti zor durumda bırakan bazı isyanların halkı huzursuz eden, can ve mal güvenliini ortadan kaldıran asayii, isyanların kısa sürede asker sevk edilerek bastırılmasını salamıtır. stanbul un pek çok yerinde parke yollar yapılması, özellikle dı semtler, dolamayı sevdii için buralara böyle yapılmıtır. Güre ve okçuluu yaatmak için himaye etmitir. Padiahın halkla ilikilerini gösteren bir baka unsur da fermanlardır. Osmanlı da padiahın halkla ilikilerini salayan, gösteren önemli unsurlardan biri de fermanlardır. Daha önceleri münâdiler, cami imamları ve ilanlar aracılııyla halka ulaan padiah buyruklarının bu dönemden itibaren artık gazete ve mecmuaların ilk sayfalarından halka ulatırıldıını görürüz. Tabii ki daha önceki usuller terk edilmemitir. Fermanlar, padiahın halkla ilikilerini göstermenin yanında, devletin ileyiini göstermesi bakımından da oldukça dikkat çekicidir. 8 Kaynaını Kur an, sünnet ve örften alan fermanlar genel itibariyle vergi, ceza, arazi, evlilik, ölüm, alıveri gibi konularda sosyal hayatı düzenleyen en önemli unsurlardır. Fermanların halka yönelik olanlarında kullanılan cümleler umumiyetle Cümle ümmet-i Muhammed e malumdur ki, cümleye malumdur ki ümmet-i Muhammed denim diyen kâffe-i ehl-i slâm gibi ifadelerle balar. (Cevdet, 1986: 238). Aslında bu ifade ve hitapların her biri çounluu Müslüman olan ülkedeki halka yönelik bir aidiyet duygusunu da içerisinde barındırır. Halk faydalı binalar yapılması. Öteden beri tekke, cami, hastane, yol, menzilgah, namazgâh, kütüphane, vakıf gibi binalar yapılarak adettir Osmanlı da. (Karateke, 1997: 28-29). 6 Bu asırda faaliyet yapan cemiyetler ile bu cemiyetlerin faaliyet sahaları için bakınız: hsanolu, 1987: 1 vd. 7 Sergi için bakınız: Collas, 2005: 151-156. 8 Fermanlar hakkında geni bilgi için bakınız: Kütükolu, 1995: 400-406.

- 297 - Sultan Abdülaziz saltanatının ilk zamanlarında devletin üst düzey makamlarına atadıı kimseleri seçerken iç ve dı kamuoyunun dikkate almıtır. Sadrazamlardan Âlî Paa yı 9 Sultan Abdülaziz in sevmediini, fakat liyakat, maharet ve batılılar nezdindeki itibarından, nüfûzundan dolayı i baında bulundurduunu da biliyoruz. Bu hususa dair nakledilen u fıkralar bizim bu görüümüzü teyit edecek mahiyettedir. Cevdet Paa diyor ki; Âlî Paa dahi Pâdiâh ın bir taraftan korkusu olmaz ise idâresi kâbil olmaz itikâdında bulunmala anı Frenkler ile ürküterek licâm-ı saltanâtı eline alıp da tarîk-i terâkkîye sevk etmek niyetinde idi. (Cevdet, 1986: 150). bnülemin in naklettii u iki hadise de paanın bu hususta ihtiyar ettii siyaseti göstermesi bakımından manalıdır: Sultan Abdülaziz, bir gün bir meseleden dolayı Alî Paaya canı sıkılarak kendi kendine Allah, u âdemi baımdan kaldırsun diye söylenir. Ba mabeyinci Hasan Beyin Efendimiz, nîçün üzülüyorsunuz? Azledersiniz, baınızdan kalkar demesine padiah hiddetlenüb Çık dıarı, ben, onu azletmei senin kadar bilmeyor mıyım? Azl edüb de Avrupaca bu kadar tanınmı bir âdemin yerine kimi getireceim diye tekdir etdii, ( ) mervîdir. Âli Paa Giridde iken imamı evvel [Esbak eyhülislam] Hasan Hayrullab Efendi Henüz iadei asayie muvaffak olamadı diyerek aleyhinde sözler söylemesiyle Padiahın o koca balı âdemi iden çıkarmı olsam, baımıza iler çıkar dediini Hayrullah Efendiden naklen Memduh Paa söyleyor. (nal, 1964: 26-28). Padiahın zamanında gerçekletirilen bir baka faaliyet de Osmanlı devletinin nüfuzunun artması için faaliyetlerde bulunmasıdır. Yemen ve Necid taraflarındaki eyhleri, ileri gelen kimselerin daveti üzerine buralara ordu göndermitir. Türkistan daki hanlara da maddi yardımlarda bulunmutur. (Aksun, 2009: 324). Sultan Abdülaziz in halkla ilikilerini gösteren dier hususlar unlardır: 1. Geziler Saltanatı boyunca halkla ilikilerini sürekli youn bir ekilde devam ettiren Sultan Abdülaziz memleket içerisinde pek çok yere seyahat düzenlemitir. O, halkla dorudan temasa geçmek için padiahlıı boyunca her sınıftan insanla bir araya gelmi, memleketin deiik yerlerine geziler düzenlemitir. Burada hemen belirtelim ki, padiahların gezileri halkla devletin balarını kuvvetlendirme, halkın sıkıntılarını anlama noktasında çok önemlidir. Bu gezilerde, biraz da asr-ı saadet devrinin dört halifesinin, özellikle Hz. Ömer in, halkın yaayıını yerinde görmek için politik ve sosyal önemi büyük gezilere çıkmasının da etkisinin bunduundan da söz edilebilir. (Özcan, 1991: 361-362). Tahta geçiinin ilk günlerinde zmit tersanelerini tefti eden, Gemlik i dolaan, Keçecizâde Fuad Paa nın deyiiyle Osmanlı nın dîbâcesi (Cevdet Paa, 1980: 58-60), Bursa yı gezen Abdülaziz in seyahat-i hümayunları sırasında uradıı yerler arasında skenderiye, Kahire, zmir, Aydın gibi yerler vardır. Sultanın Fransa, Belçika, Almanya, ngiltere, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan ı da içeren Avrupa gezisi de bu manada çok önemlidir. Abdülaziz, ilk büyük gezisini Mısır a gerçekletirmitir. Özellikle Kavalalı Mehmed Ali Paa nın II. Mahmud zamanında devlete isyan etmesi, içeride ve dıarıda devleti büyük zorluklara uratmı, Osmanlı nın bu büyük eyaletinde devletin safvet ve kudreti bir lafz-ı murad halinde kalmıtır. Sultan iktidarını pekitirmek için geni bir topluluun da katılımıyla bu bölgeye seyahat düzenler. Aynı zamanda Arap ülkelerinde balayan milliyetçi ve ayrılıkçı hareketlere karı iyi bir cevap olabilecei de düünülen bu seyahat memleket içinde ve Avrupa da büyük bir ilgi ve heyecana sebep olmutur. Maiyetine Murad, Abdülhamid ve Yusuf zzeddin gibi ehzedeler ile Meclîs-i Vâlâ reisi Keçecizâde Fuad Paa yı da alan padiah 3 Nisan 1863 tarihinde bu seyahate çıkar. (Aksüt, 1945: 5-6). Donanmayla birlikte yapılan bu 9 Hayatı için bakınız: nal, 1964: 4-58.

- 298 - seyahat sırasında padiahın gemisinin görüldüü Marmara, Ege ve Akdeniz deki her limanda dost ve yabancı gemilerden erefine 100 pare top atıı yapılmı, halk sahillere akın ederek padiahı selamlamıtır. skenderiye de gemiden inerek ehir merkezine geçen padiah burada konsoloslardan, ulemadan, urefadan, eraftan pek çok kimseyle görüür; onların sıkıntılarına çare bulunmasını salar. Daha sonra trenle Kahire ye hareket eder. Orada bulunduu her gün günde be vakitte top atıları gerçekletirilmitir. Geçtii her yerde halk youn bir sevgi gösterisiyle, alkılarla karılar. Bu iki ehirde düzenlenen cuma selamlıklarında vaizler ve hocalar dönemin ruhuna uygun bir ekilde slâm dininin terâkkiye mani olmadıı hususunu hutbe ve vaazlarda dile getirmilerdir. (Aksüt, 1944: 24-25). Padiah bu seyahat esnasında ziraat, ticaret ve sanayi konularında birtakım tedbirler alır. Buradan tekrar skenderiye ye geçer ve gemiyle zmir e gelir. Üç gün ehrâyîn düzenlenir. Geceleri fenerler ve kandillerle zmir adeta yalı bahçesine çevrilir, tam bir bayram havası yaanır. (Aksun, 2004: 53-54). Bütün halk padiahı görmeye gelmitir. Kurbanlar kesilir, müezzinler salalar okur, tekbirler çekilir, alkılar edilir. Sultan Aziz bakent ahalisinin kendisini bu kadar cokun karılamadıını belirterek ehirden memnun bir ekilde ayrılır. (Cevdet Paa, 1986: 264). Buradan Aydın a geçer, halka konuma yapar. zmir ve Aydın gezisi hakkındaki izlenimlerini ihtiva eden mehur nutku, devrin gazetelerinde akis bulmutur. 10 Oradan Çanakkale ye urar. Bu ehirlerdeki gezileri sırasında limanlar ile yolların inasına, tamir ve tadiline çok dikkat eder. Daha evvel memleket içerisine seyahat eden II. Mahmud daha çok tekke, camii ve zaviyelerle ilgilenmiken; o sanayi, ticaret ve yolların imarıyla ilgilenmitir. Daha sonra Gelibolu ya urar, burada Süleyman Paa ile Yazıcızâde Mehmed ile Bîcan ın türbelerini ziyaret eder. Halk nezdinde büyük bir rabet gören bu türbelerin ve buradaki vazifelilerin eksikliklerini tamamlar. Heybeli Ada ya urar, gayr-ı Müslimlerin dertlerini dinler. Oradan da Beikta a gelir. Bu seyahat devrin pek çok airi tarafından da övülmütür. 11 Her eyden evvel, bu seyahatin devlet lehine çok önemli sonuçları olmutur. Seyahat-i hümayun halk-devlet bütünlemesinin yanında, bölgedeki ayrılıkçı fikirlerin en azından bir süreliine, ortadan kalkmasını salamıtır. Bu memleketlerin ekonomisi canlanmı, imar hareketleri hızlanmıtır. Padiah, güzergâhı üzerindeki devlet adamlarına, imamlara, dervilere, türbedarlara, voyvodalara, ayanlar ile o bölgelerin ileri gelenlerine hediyeler vermitir. Dolatıı yerlere yollar ve hastaneler yaptırtmı; liman, cami, türbe ve tekkeleri imar ettirmitir. Rivayetlere göre bu seyahat sırasında 500 bin kurutan fazla atıyye ihsan edilmitir. Aynı ekilde padiahın haremi de üç milyon frank deerinde mücevherat almıtır. 12 III. Napolyon un Paris teki Sergi-i Umûmî si gönderdii davet üzerine padiahın gerçekletirdii bir baka seyahat de Avrupa seyahatidir. Daha evvel sefer dıında ecnebî memleketlere gitmeyen Osmanlı padiahları arasında bu seyahat fevkalade bir olaydır. (Lütfi, 1989: 108). Bu seyahatin amacı arasında unlar vardır: Medeniyetin Türkiye de ne kadar ilerlediini ilan etmek, Rusya nın besledii emeller ve çizdii korkunç projeler hakkında Avrupa nın dikkatini çekmek, Hıristiyan hükümdarlar yanında padiahın, dolayısıyla devletin itibarının ne kadar büyük olduunu ülkedeki azınlıklara ve gayrı memnunlara göstermek, Avrupa ülkelerinden para yardımı salamak. (Aksüt, 1944: 93). Padiah, Fuad Paa ile merûtiyet isteyenler tarafından tahta çıkartılmak istenen Veliahdlardan Murad ile Abdülhamid ve Yusuf zzeddin Efendileri de yanına alarak geni bir maiyetle 21 Haziran 1867 de Avrupa ya hareket eder. Marsilya ya urayıp oradan o zaman Avrupa nın kültür ve siyasî bakentlerinden biri olan 13 Paris e geçer. Burada büyük bir ilgiyle 10 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Aksüt, 1944: 46-48, 71-73. 11 Bu iirler için bakınız: Aksüt, 1944: 70, 73-75. 12 Atıyye ve masrafların dökümü için bakınız: Aksüt, 1944: 78-81. 13 Paris in Türk kültür ve edebiyatındaki yeri için bakınız: Fındıkolu, 1940: 619-659. Ayrıca Fransız medeniyetinin kökenleri ve geliimi için bakınız: Ernest, 1938; Andı, 1996.

- 299 - karılanır. Padiahın seyahati Avrupa nın durgun havasına hareketlilik getirmi, batı matbuatını ve kamuoyunu günlerce megul etmitir. 14 Abdülaziz Paris te Osmanlı daki siyasî muhalefetin önemli enstrümanlarından biri olan Yeni Osmanlılar Hareketi reisi Mustafa Fazıl Paa ile de ngiltere kraliçesinin tavassutuyla bir araya gelmitir. Böylece muhaliflerin maddî destekçisi ve hamisi olan paanın muhalif tavırlarının da önüne belirli bir süreliine set çekmitir. (Çelik, 1994: 30 vd; eker, 2012: 24-25). Daha sonra Belçika ya urar. Buradan hareketle Almanya ya, oradan da Avusturya nın bakenti Viyana ya geçer. Buradan Tuna ya, gemiyle de Pete ye geçer. Burada Gülbaba Türbesi ni ziyaret eder. Bir avuç topraı beraberinde stanbul a getirir. (Kutay, 1991: 66-68). Padiah burada çok geni bir ilgiyle karılanmıtır. 1848-1849 Macar Özgürlük Savaı sırasında Macar mültecileri Rusya ve Avusturya nın tehditlerine ramen Osmanlı nın koruması ve vermemesinden ötürü bu tarihten sonra Avrupa da ve bu ülkede ilgi artmıtır. Bunu unutmayan Macarlar topyekûn seferlik ilan ederek karılama merasimi düzenlemiler ve aırlamılardır. (Nazır, 2005: 105-107). Vidin, Rusçuk, Varna üzerinden 7 Austos tarihinde stanbul a döner. Buraların hepsi eski Osmanlı topraıdır. Bu dönüte büyük bir terifat düzenlenir. stanbul da her taraf süslenir, geceleri çarılar, sokaklar, evler kandillerle süslenir. (Saz, 1974: 28-30). airler kasîdelerle bu geliin sevincini ifade ederler. (Aksüt, 1944: 215-225). Bu seyahatin siyasî meselelerin yanında Avrupa kamuoyuna Türklerin lehinde pek çok yazı yazılmasına da vesile olmutur. Batıda youn bir Türk ilgisi balamıtır. Aynı zamanda padiah bu gezi sonrası ülke yönetiminde uyguladıı ilerleme politikasının da doruluuna emin olarak dönmütür. Yayınladıı fermanda da bu açıkça görülür. Fermanında devletlerin güçlü olması için halk arasında ilimlerin ve faydalı eylerin yayılması, yolların açılması, kara ve deniz kuvvetlerinin inzimamı ile maliyenin salama alınması gerektiini Osmanlı kamuoyuyla bir kere daha paylaır. (Aksun, 2009: 119-120). Bu seyahat Abdülaziz i çok etkilemitir. Avrupa da gördüü manzara karısında aıran padiah, Batılı hayat tarzını yakalama yönünde atılan adımları hızlandırmıtır. ( Danimend, 1972: 216-22). Padiahın gezileri o zamanın en önemli iletiim organı olan gazete ve mecmualar tarafından çok yakından takip edilmi, geziler hakkında küçük de olsa haberler yapılmıtır. Bir kere daha söyleyelim ki, Sultan Abdülaziz bu seyahatleri esnasında halkın büyük bir coku ve sevgi gösterileriyle karılamıtır. O, halka çok yakın ilgi göstermi, dinî ve askeri mahalleri ziyaret etmi, halkın talepleri dorultusunda ihtiyaçlarını karılamı; yollar, hastane, hamam, köprü, mektep ve zahire ambarı yaptırmıtır. Halkın teveccüh gösterdii tekke ve zaviyelerle türbeleri onartmı, yani devletin halk için yapması gereken pek çok hizmeti yerine getirmitir. 2. Gazete ve Mecmualar Matbaa ve buna balı olarak gelien basın-yayın sektörü; bu yüzyılda haber, bilgi ve fikir alıveriini daha da hızlandırmıtır. lk kez 1831 de çıkartılan Takvîm-i Vekâyî gazetesiyle birlikte aradan geçen 30 yıldan sonra matbuat hayatına da hareketlilik gelmi, gazete ve mecmuaların sayısında artı görülmütür. Gazeteler bilindii üzere toplumda meydana gelen gelimelerin yansıdıı, o toplumun içinde bulunduu siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel durumu gösteren bir ayna konumundadır. Bir baka deyile gazetelerin içeriini incelemek toplumun mevcut durumunu görmek adına önemlidir. Osmanlı modernlemesinde gazetenin çok önemli bir fonksiyonu vardır. 15 Gazete sadece, halkı eitmek, ona bilmedii, görmedii yeni bilgiler vermek, kamuoyu oluturmak ve halkın anlayabilecei bir yazı dili vücuda getirmekle kalmaz, yeni edebî türlerin girmesine ve yayılmasında yardım ederek yeni edebiyatın da kurulmasını salar. Türk edebiyatında tiyatro, tercüme ve telif eserlerin ilk örnekleri gazeteler aracılııyla verilmitir. (Tanpınar, 1956: 226) Tabii bu durum biraz da o dönemin air ve yazarlarının gazeteye biçtikleri rolle ilgilidir. 16 14 Avrupa matbuatındaki yansımaları için bakınız: Aksüt, 1944: 85 vd. 15 Bu hususta detaylı bilgi için bakınız: Kololu, 2006: 27-30. 16 Gazete türünün Türk edebiyatına tesirleri hakkında geni bilgi için bakınız: Enginün, 2006: 32-69.

- 300 - Sultan Abdülaziz dönemi gazete ve mecmuaların çeitlilii ile bunların sosyal-siyasî meselelere verdii önemle Osmanlı tarihinde ayrı bir yere sahiptir. Abdülaziz in halkla ilikilerinin çerçevesini gösteren etkinliklerinden biri de özel gazete ve mecmualara verdii destektir. Onun zamanında daha önce görülmedik bir ekilde matbuata hareketlilik geldiini görürüz. Aynı ekilde 1862 de basın ileriyle ilgilenmek üzere Matbuat Müdürlüü, Maarif Nezâreti ne balı olarak 1862 de kurulmutur. 1864 te de Matbuat Nizamnâmesi yayınlanır. 17 Bu kanunlar gazetelerin ne ekilde çıkacaını denetlerler. Daha önce, II. Mahmud un emriyle çıkmaya balayan gazete, aır dili ve bazı imkânsızlıklar sebebiyle halkın genelinin istifade edebilecei içerikten yoksundur. lk gazete olan Takvîm-i Vekâyî nin yazarlarının pek çounun ilim adamı veya devlet kalemlerinden gelmesi dolayısıyla dili aır ve adalıdır. Bu durum Sultan Abdülaziz döneminde deimeye balamıtır. Ahmed Midhat Efendi, Namık Kemâl, Menâpirzâde Nuri, Ebüzziya Tevfik, Kemâl Paazâde Said, emseddin Sâmi ve Basiretçi Ali Efendi gibi daha çok halka yönelik gazetecilik yapan, eserler yayınlayan edebiyatçıların sayesinde Türkçe halkın anlayabilecei bir seviyeye gelmitir. Bu dönemde yayınlanan ve Türk sosyal, siyasî ve edebî hayatında yansımaları bulunan gazete ve mecmuaların balıcaları, yayınlanı yıllarına göre, unlardır: Takvîm-i Vekâyî, Tasvîr-i Efkâr (1862), Mecmua-i Fünûn (1862), Mir at (1862), Mecmua-i ber-i ntibah (1862), Cerîde-i Askeriye (1863), Ruznâme-i Cerîde-i Havâdis (1864), Tuna Gazetesi (1864), Muhbir (1866), Âyîne-i Vatan (1866), Muhip (1867), Utarit (1867), Mecmua-i Maarif (1867), Terakki (1868), Mümeyyiz (1869), Kevkeb-i arkî (1869), Diyojen (1869), Hadîka (1869),Vakayii-i Zaptiye (1869), Basîret (1869), Hakâyıku l-vekâyî ( 1869), Mirkat (1869), Asır (1870), Devir - Bedir (1870), bret (1871), Hayâl (1872), Hadîka (1873), Sirac (1873), Latîfe (1873), Tiyatro (1874), Medeniyet (1874), ttihad (1875), Sadâkât (1875), stikbal (1875), Vakit (1875) ve Sabah (1875). 18 Bu dönemde toplamda yetmi be gazete ve mecmua yayın faaliyetindedir. Aslında 1867 de Âlî Paa tarafından yayınlanan ve Kararnâme-i Âlî olarak bilinen gazete çıkartmayı belirli bir süreliine yasaklaması üzerine gazete çıkmadıı gibi bir söylemin geçersizlii de burada tartıılabilir. Çünkü bu kararnâmeden sonra altmıın üzerinde yayın yapıldıını görürüz. Bu da o dönem için çok ciddi bir rakamdır. Aslında yukarıdaki gazetelerin isimleri bile iki zıt kutubun varlıına iaret eder. Bir taraftan devletin politikası dorultusunda yayın yapanlar, dier tarafta ise yeni fikirler ve ideolojilerle gazete çıkartanlar. Bu gazeteler hürriyet fikrin yaygınlaması, terakki fikrinin halka mal olması için yayınlarına aırlık vermilerdir. Hükümet nezdinde de yayın faaliyetleri halkı ifsad olarak deerlendirilmitir. (nal, 1926: 60). 3. Törenler Sultan Abdülaziz in halkla münasebetlerinin görülebilecei hususlardan bir dieri de zamanında tertip edilen merasimlerdir. Bu törenler arasında Hırka-ı Saadet Dairesi nin ziyareti, Cuma selamlıkları, Mevlid gecesi, velâdet ve cülus merasimleri halkla devletin bulumasını saladıı gibi ortak duygu ve inançları da temsil eder. Genel itibariyle hepsi dinî içerikli törenlerdir. Topkapı Sarayı ndaki Hırka-ı Saadet Dairesi ni ziyaret için ilim adamlarıyla üst düzey devlet görevlileri Ayasofya Camii nde buluurlar ve buradan merasimle, âlâ-yı vâlâ ile Topkapı Sarayı na geçer Hırka-i Saadet i, kutsal emanetleri ziyaret ederler. Padiahın da bizzat katıldıı bu tören sırasında Sultanahmet ve Ayasofya meydanları hınca hınç insanla dolar. 19 Halk arasında dinî bir önemi bulunan bu ziyaretleri tabii ki halkla ilikiler için yaptıını söylemiyoruz. Lakin bu ziyaretlerin merasim eklinde yapılması hem bir gelenei canlı tutmak adına hem de halkın nezdinde devletin, dolayısıyla padiahın imajı hakkında çok olumlu etkileri olduu da dikkatten uzak tutulmamalıdır. Biraz da bu bahsi ele almamızın gerekçesi budur. Sultan Abdülaziz devrinde daha önceki padiahlar döneminde olduu gibi Hz. Peygamber Efendimizin dünyaya terif edilerinin yıldönümü olan Mevlîd-i erif törenlerinin 17 Nizamname için bakınız: Ertu, 1959: 181-190. 18 Bu gazeteler hakkında genel bilgi için bakınız: Nüzhet, 1931: 30-72. 19 Bu konuda bakınız: Karateke, 1997: 234-237.

- 301 - stanbul un pek çok camisinde geni bir katılımla yapılmıtır. Onun devrinde ehzadeler de Mevlid Merasimlerine dâhil olmulardır. Sultanahmet, Ayasofya, Eyüp, Fatih, Beyazıt gibi büyük camilerin yanında stanbul un muhtelif camilerinde de Sultan ın emriyle Velâdet-i Nebevî merasimleri gerçekletirilmitir. (Karateke, 1997: 241-242). Bu törenlere halk adeta kutsal bir anlam yüklemitir. Ülkemizde yazıldıı tarihten beri en çok okunan Mevlid, Süleyman Çelebi nin Vesîletü n-necât isimli eseridir. Halk arasında çok yaygın olarak okunan ve bilinen bu eserin yanında ilahiler, naatlar, kasîdeler de dönemin mehur müzik adamları tarafından camilerde icra edilmitir. (Banarlı, 1962: 17-21). Padiah camilerde mevlid törenlerine katılan müezzin, imam ve müzik erbabına kıymetli hediyeler vermitir. O geceye mahsus, mübarek Mevlid Kandili nde camilerin minarelerinde, ehir içindeki dükkân ve evlerde kandiller yakılması ve beer nöbet top atılması II. Mahmud zamanında, 1835 tarihinde balamıtır. (Ali Rıza, 2001: 137). Bu gelenek çok canlı bir ekilde Abdülaziz devrinde de devam etmitir. Hatta yeni imkânlarla boyutunun çok daha genilediinden söz edilebilir. Padiahın halkla ilikilerini gösteren bir dier olay ise Sûr-ı Hümayun olarak adlandırılan düün alaylarıdır. Saltanat ailesi mensuplarının düünü hemen her zamanda çok âlâyili olmutur. stanbul ahalisi günlerce önceden düün hazırlıına ahit olur. Çeitli meslek grupları, devlet adamları bu hazırlıa etkin bir ekilde katılırlar. Düünden önce nian ve nikâh alaylarının geçii esnasında Muzika-i Hümayun elenceli parçalar çalar, halk alayın geçtii yerlerde yol kenarlarına dizilerek seyreder. Dualar ve alkılar eder. Gene düün hazırlıı olarak dikkati çeken bir dier husus da stanbul un dört bir tarafına imamlar ve muhtarlar aracılııyla çocuklarını sünnet ettirmek isteyenlerin gelip isimlerini yazdırmalarının istenmesidir. ehir batan ayaa süslenir ve geceleri her yer kandillerle donatılarak gündüze çevrilir. Halkın elenmesi için gündüz baka, gece baka seyirler yaptırılır. Meddahlar, canbazlar, orta oyuncuları, ekerciler, erbetçiler, canbazlar, zorbazlar halkı elendirir. Esnaf mahalle baskını, terzi, yazıcı, çeme, timerhane, berber, kale isimleri altında çeitli oyunlar düzenler. Düün süresince her akam havai fiek gösterileri yapılır. (Baycar, 2006: 24-43). ehzadelerin sünnet törenleri de halkla devletin bütünlemesi bakımından önemli bir göstergedir. stanbul daki çevre vilayetlerden binlerce çocuun sünnetinin bütün masrafları padiah tarafından karılanır. Sultan, bizzat sünnet merasimine katılır ve çocukların her birine kıymetli hediyeler verir. Aynı ekilde gündüz ve gece çeitli vesilelerle halk elenir, stanbul bir bayram yerine döner. Her dinden ve milletten kız ve erkek mektep talebeleri de kayıklarla sünnetin yapılacaı mesire alanına getirilerek yedirilir, içirilir, hediyeler verilir. Müslüman hoca ve talebeler Kur an ve ilahiler okur. Yahudi ve Hıristiyan talebe ve hocalar tarafından da ayinler yapılır. (Karateke: 1997: 66-69). Bunun yanında yabancı devlet adamları ile hükümdarları için de törenler, ehrayinler düzenlenmitir. Sultan Abdülaziz in misafiri olarak stanbul u ziyaret eden Fransa mparatoru III. Napolyon un ei Eugenie erefine düzenlenen elenceler, ehrayinler ve resmigeçitler hadiselerin canlı tanıı olan Ali Rıza Bey tarafından, ayrıntılarıyla ele alınır. (Ali Rıza, 2001: 41). 4. Halk-Padiah likileri Bakımından Camiler Osmanlı da halkla ilikilerde camilerin ayrı bir yeri vardır. Devlete ve millete dair ilerin yürütülmesinde, halkın haberdar edilmesinde camilerin önemli bir fonksiyonu vardır. Türkiye de gazetecilik ve onunla balantılı olarak okur-yazarlık yaygınlaana kadar mahalle imamları ile mektep ve medrese hocalarının memlekete ait ilerden halkı haberdar edilmesinde ve devlet-millet ilikilerinin düzenli bir ekilde yürümesinde aktif bir rolü vardır. Bu rolün en önemli kısmı hiç üphesiz devlet erkinin en tepesinde yer alan padiaha aittir. Padiahların Cuma ve bayram namazlarına, kandil ve Mevlid merasimlerine, bazı vakit namazlarına itirakleri halkın hükümdara ulaması için en önemli vesileler arasındadır. slâm dünyasında dinî, siyasî ve içtimaî yönden Cuma namazının ayrı bir yeri vardır. Bütün Müslümanların camilerde bulutuu bu vakitler hem dinî bir vazifenin yerine getirilmesi hem de toplumun devletle ilikisini göstermek bakımından önemli ilevleri yerini getirdiini

- 302 - söyleyebiliriz. 20 Tarih boyunca slâm devletlerinde birtakım hükümdarlık alametleri vardır. Bunların baında sikke ve hutbe gelmektedir. Özellikle hükümdarların camilerde Cuma günleri hutbelerde kendi isimlerinin zikredilmesi ve dua edilmesi kendi adlarına hutbe okutmaları, hâkimiyet sahalarını göstermek açısından çok önemlidir. Hutbe, baımsızlıın ve merûiyetin en önemli göstergesidir. Bu konuda tarihte yüzlerce örnek vardır. 21 Osmanlı da halkla ilikilerde Cuma namazlarının ayrı bir yeri vardır. Cuma selamlıkları, hükümdarın izni, isminin hutbede okunması, cumaya katılması, icra edilen merasim ve bu sırada halkla olan münasebeti gibi hususlar bir silsile takip etmektedir. (pirli, 1991: 462). Osmanlı da hükümdarlar daha Osman Gazi den balayarak merû mazeretleri, sava ve seyahatler dıında kalan zamanlarında Cuma namazlarını bakentin deiik camilerinde kılmaları adeta bir anane haline gelmitir. Padiahların saraydan çıkıından tekrar saraya dönüüne kadar geleneksellemi bazı merasimler yapılır. Veziriazam, vezirler, paalar ve dier devlet ricali padiahın yanında giderek yol boyunca devlet ilerine dair bilgiler arzeder. Cumaya gidi ve dönüte yol boyunca dizilen halk padiaha büyük ilgi gösterir, hatta Cuma çıkıı padiahın mübarek yüzünü görmeyi kutsal kabul eder. ( Selânikî, 1989: 568). Cuma selâmlıı sırasında halk bir taraftan da dilek ve ikâyetlerini bizzat hükümdara ulatırmasıdır. Bu sırada Kapıcılar Kethüdâsı aracılııyla arzuhâller toplanır, kethüdâ tarafından padiaha okunur o da vezirlere gereinin yapılması için emirler verir. Hükümdara verilen arzuhâllerin gereinin yapılmasında genellikle sadrazamlar sorumludur. cap edeni yaptıktan sonra da neticesini padiaha bildirmekle yükümlüdür. Sadrazamın ihmali padiah tarafından sert bir ekilde ikaz edilmesine sebep olabilir. Devrinin bütün aksaklıklarına ramen Sultan Abdülaziz de devlet ve milletin durumunu yakından görmek için hemen her cumayı bir baka camide geçirmitir. Denilebilir ki tahtta kaldıı süre içinde halkla yakın iliki kurmutur. Buralarda dinledii sorunlara hemen çözüm bulunmasını emretmi ve buyruklarının yerine getirilip getirilmediini de sıkı bir ekilde takip etmitir. Sultan halkla ilikilerini camiler üzerinden gösteren bir baka örnek de devletin çeitli yerlerindeki camilerin inası ve tadilatı konularında gerçekletirdii yardımlardır. Halkın arzuları dorultusunda cami ve türbelerin, halkın kutsal bildii ziyaretgâhların tadil ve tamirini gerçekletirmitir. Aksaray Valide Camii, Sadabad Camii, Maçka sırtlarında Aziziye Camii, yine Konya'da Aziziye Camii, Beylerbeyi Sarayı ve Çıraan Sarayı onun döneminde ina edilmitir. 1865 Hoca Paa yangınında Fatih civarındaki tekke ve camiler ile medreselerin yeniden inası için büyük paralar sarf etmitir. (Ali Rıza, 2001: 144). 5. lim ve Sanat Çevrelerini Koruma Kendisi de sanatkâr bir mizaca sahip olan Sultan Aziz, airleri ve ilim adamlarını korumu, kollamı ve sanatında öne çıkan kimselerin bir kısmını bizzat huzurunda aırlamıtır. Resim ve müzikten anlayan padiahın askerlik bilgisi üst seviyededir. Türk, Arap ve Fars edebiyatlarını iyi bilir. Çok iyi bir hattattır. Bestekârdır, ney üfler. Her sazı çalmasına ramen gençliinde Mevlevî sohbetlerinde bulunduu için ney üflemeyi çok sever. Yaz gecelerinde saraydaki yatak odasının pencereleri açık olmakla bazen ney ile hazin hazin taksim eyledii rivayet edilir. (nal, 1958: 18-23). Sanatla balantısı bu kadar kuvvetli olan padiah Mâbeyn-i Hümayûn a katip olarak aldıı kimselerin sanattan anlamasına dikkat etmitir. Onun sanat ve çevreleriyle ilikileri sanatı ve sanatçıyı himayenin yanında kiisel tecessüsünün de doal bir sonucudur. Sultan Abdülaziz; tahta çıktıı zaman daha evvel ders okuduu ve ilmine ve ahsiyetine büyük deer verdii Ders Vekili ve Huzûr-ı Hümayun derslerinden mukarrir olan Akehirli Hasan Fehmi Efendi yi padiah hocalıına tayin eder. Sultan Abdülaziz tahta geçtii ilk senelerde geleneksel Türk tiyatrolarından orta oyuncularının mesleinde iyi olanlarını da Muzika-i Hümayûn a aldırır ve maaa balar. Bunu yapmasında ortaoyununu milletin ahlâkına ve memleketin ilerlemesine hizmet edecek ekilde bu oyuncuları 20 Cuma namazının toplumsal ve siyasî yönü hakkında bakınız: Ergin, 1977: 1052-1058. 21 Bir örnek için bakınız: bn-i Kemâl, 1970: 111-112.

- 303 - ıslah etmek arzusunda bulunduu anlatılır. (Ali Rıza, 2001: 155). Abdülaziz devrinde ortaoyununa sahip çıkması bu sanatın rabet bulmasına vesile tekil etmitir. Onun devrinde ilgi gören mûsiki-inas, hattat, yazar ve airlerin saraya intisap edenleri aynı zamanda mesleklerinde de ileri bir seviyeye varmılardır. Padiah sanatçıları himaye ederken din ve ırk ayrımı yapmamıtır. XIX. asrın balarında yetien Ermeni asıllı bestekârlardan Nikogos müzikteki yeteneinden ve ileri derecedeki bilgisinden dolayı Abdülaziz in musikî meclislerine çarılmı ve sazlı sözlü eserlerini mek ettii yapıtları çok beenilmitir. (nal, 1958: 71). Abdülaziz, yurtdıından gelen yabancı sanatçıları da destekleyerek Batı daki olumsuz Türk imgesinin ortadan kalkmasına da çalıtıı söylenebilir. (eker, 2007: 68-71). Mesela Rusya da yaayan mehur ressam Ermeni Ayvazofaki; Ben, Sultan Abdülaziz den tasvirim mukabilinde aldıım ihsanı hiç bir hükümdardan almadım. Fakat onun bende cihan hazineleriyle mübadele edemiyeceim bir yadigârı vardır ki yegâne medâr-ı mefharetimdir. O ise bana sipari etmi oldukları bir sandal nümûnesidir ki kırmızı kalemle dört be hattın keîdesiyle hâsıl olmudur. Ben, ressamım, pek çok resim müsveddesi de gördüm. Lâkin dünyada bir sandalın o vaza mahsus olan hâlini böyle dört çizgi ile iraeye muvaffak olmu hiç bir ressam tasavvur edemem. (nal, 1964: 596). diyerek Sultan Abdülaziz in sanata verdii deeri dile getirmitir. Yukarıda da belirttiimiz üzere zamanında gazetelerin kurulması için çaba harcamı, hatta maddî desteklerde bulunmutur. Tasvîr-i Efkâr gazetesinin ilk sayısı Keçecizâde Mehmed Fuad Paa tarafından padiaha takdim edilince, o, yaveri Rauf Bey aracılııyla inasi ye 500 altın göndermitir. (Ebüzziya, 1973: 237-238). Uzun süre Dâhiliye Nâzırlıında bulunan Memduh Paa da babası Mehmed Emin Paa yla birlikte giden konaına gelen bnülemin e öyle anlatmıtır: Evâil-i hâlimde altı sene maasız olarak Hariciye Mektubî Kalemi ne devam ettim. Kalemin serhalifesi Saib Bey, mahlûl vuku buldukça yirmi be kuru teklif ederdi, kabul etmezdim. Sultan Abdülaziz merhumun cülûsunda dört be beyitli bir tarih takdim ettim. Bir gün Mabeyn Kitâbeti ne memur edildiimi haber verdiler. Huzura gittiimde Padiah, fesini ve cübbesini çıkarmı oturuyordu. Ben, girince fesini giydi, cübbesini arkasına aldı. Resmî tazimi îfâ edip geriye çekildim. Benimle beraber giren Bakâtip Hakkı Paa ya hitâben Pederi [Mazlum Fehmi Paaozaman Valide Sultan Kethüdası imi] büyük biraderinin [Tevkii Tevfik Bey] hizmetime, bunun da biraderinin yerine Âmedî Kalemi ne kabulünü iltimas etmi ise de bana tarih söyliyen budur. Bunun mükâfatını biraderine vermek adâlete muvafık deildir dedim ve kendini hizmetime aldım dedi. Hakkı Paa da merhamet ve adalet-i hümayunları öyle icab eder cevabını verdi. Maasız kaleme devam ettiim müddetin her senesine bin kurutan fazla dütü. (nal, 1969: 914). Âlî Efendi de Tarz-ı Cedîd ismiyle yazdıı bir Mevlid i sultana takdim edince ona padiah tarafından yirmi bin kuru atiye verilir. (nal, 1969: 1400-1401). Padiahın bu ekilde sanat ve sanatçıya ilgisi sanat faaliyetlerinde ilerlemeyi de beraberinde getirmitir. Aynı zamanda padiahın halk arasındaki itibarını arttırmıtır. Bu anlamda onun adına söylenilen arkı ve türküler, yazılan kasîdeler padiahın halkla ilikilerini gösterecek çok önemli bilgiler ihtiva eder. Aynı ekilde padiah hakkında yazılan iirlerden onun sanat çevreleriyle ilikilerini de görebiliriz. Ölümünden sonra yazılan iir ve yakılan aıtlara bakıldıı vakit halk nezdinde, sanat çevrelerinde sultanın çok sevildiini söyleyebiliriz. Bu iirler ve övgüler padiahı halkın gözünde çok farklı bir mertebeye yükseltmitir. 22 Sultan Abdülaziz in vefatı sonrası halkın uzun süre matem tuttuunu biliyoruz. Ali Kemâl in babası eraftan Hacı Ahmed Aa nın ticaretle uratıı, resmî hiçbir irtibatı olmadıı hâlde saltanata büyük bir hürmet besler, nâm-ı ahâneyi büyük bir saygıyla telaffuz eder, aile fertlerinin de aynı ekilde davranmasını ister. Aa küçüklüünden itibaren cuma günleri selamlık merasimine çocuklarıyla birlikte gidermi. Uzaktan Sultan Abdülaziz Han ı görürse o gün ona bir bayram günü olurmu. Sultan ın hal ve katline çok üzülen aa, hal olayına karıan paalara büyük bir kin besler. Hatta bazı cumalar sabah namazından sonra Süleymaniye civarındaki konaının üst katındaki Boaz a nâzır pencereye oturup o zaman herkesin dilinde 22 Bu iirlerden bir kısmı için bakınız: nal, 1964: 368-371; 388-390.

- 304 - olan u hüzünlü arkıyı Çıraan Sarayı na doru üzgün bir ekilde söylemi ve sonra da hüngür hüngür alamı: Beni tahttan indirdiler Be çifteye bindirdiler Topkapı ya gönderdiler Uyan, Sultan Aziz, uyan Bütün kan alıyor cihan (Ali Kemal, 1985: 13-15). Aslı Hacı Ahmed Aa nın bu hisleri dönemin ortak duygularından biridir. Hem padiahın halkla ilikisinin derecesini hem de halkın ona ilgisini görebiliriz. SONUÇ Sultan Abdülaziz dönemi Osmanlı tarihinin birçok açıdan problemli bir dönemidir. O, büyük umutlarla tahta geçmi, balangıçta halkın kendisinden bekledii eylere uygun bir yönetim anlayıını benimsemitir. Daha sonra saltanatının son zamanlarında Mahmud Nedim Paa ve bazı devlet yöneticilerinin icraatları, halkta olmasa dahi, aydın kesimin eletirilerinin kendisinin ahsında younlamasına neden olmutur. Onun döneminde gazete ve mecmuaların sayısal olarak artması halkla ilikilerin boyutunu deitirdii gibi mevcut devlet anlayıının da sorgulanmasını beraberinde getirmitir. Sultan Aziz döneminde zihniyetlerden balayarak toplum hayatına yayılan bir deiimden söz edilebilir. Bu deiim devlet yapısıyla sınırlı kalmamı, etkisi özellikle kendisinden sonra git gide çok daha fazla hissedilecek ekilde siyasî hayattan zihniyet dünyasına, oradan da sosyal hayata varıncaya kadar sanata, kültüre, edebiyata, eitime, kısacası topluma, insana ve hayata dair her eyi derin bir etki altına almıtır. Yaptıı gezilerle, bu geziler esnasında halk ile kurduu diyaloglarla, devlet ve millete kazandırdıı çok sayıda dinî ve sosyal yapıtla, kurduu vakıflarla o da atalarının yolunu takip etmitir. Onun zamanında ulaımda, hukukta, haberlemede ilkler yaanmı; saat kuleleri, yangın kulesi, köprü, cami, dergâh, su bendi, çeme, mektep, muvakkithane, kök, saray, türbe gibi eserlerle youn bir imar hareketi de gerçekletirilmitir. Onun dönemi, Sultan Abdülmecit dönemiyle birlikte, yönetici ve saray ahalisinin en rahat dönemidir. Bu hürriyet ortamı edebiyat, düünce ve sanat çevrelerine de yansımıtır. Özellikle konak ve yalılarda edebiyat ve mûsikî meclislerinin düzenlenmesi onun zamanında artmıtır. Padiahın Mısır ve Avrupa ya gerçekletirdii seyahatler devletin eitim, yönetim ve kültür politikalarını belirleyerek içerde ve dıarıda büyük etkilere yol açmıtır. Son olarak u söylenebilir: Sultan Abdülaziz Han, halktan kopuk bir padiah deildir; bilakis o, saltanatı boyunca her sınıftan halkla iç içe yaamıtır. KAYNAKÇA AHMED LÜTFÎ EFEND (1989). Vak anüvis Ahmed Lütfi Efendi Tarihi I, haz. Münir AKTEPE, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. AHMET CEVDET PAA (1980). Maruzat, stanbul: Çarı Yayınları. AHMET CEVDET PAA (1986). Tezâkir, II, haz. Cavit Baysun, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. AKSUN, Ziya Nur (2009). Sultan Abdülaziz Devri, stanbul: Ötüken Yayınları. AKSÜT, Ali Kemâlî (1944). Sultan Azizin Mısır ve Avrupa Seyahati, stanbul: Ahmet Sait Olu Kitabevi. AL KEMÂL (1985). Ömrüm, haz. Zeki Kuneralp, stanbul: SS. ANDI, M. Fatih (1996). Bir Osmanlı Bürokratının Avrupa zlenimleri, stanbul: Kitabevi Yayınları. BALIKHÂNE NAZIRI AL RIZA BEY (2001). Eski Zamanlarda stanbul Hayatı, haz. Ali ükrü Çoruk, stanbul: Kitabevi Yayınları. BANARLI, Nihad Sami (1962). Büyük Nazireler: Mevlid ve Mevlidde Milli Çizgiler, stanbul: Yüksek slam Enstitüsü. BAYCAR, Yüksel Akta (2006). II. Mahmud un Kızı Mihrimah Sultan ın Sûr-ı Hümâyûnu, (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi). stanbul: Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü. BAYKARA, Tuncer (2007). Osmanlılarda Medeniyet Kavramı, stanbul. BLGEGL, Kaya (1976). Yakın Ça Türk Kültür ve Edebiyatı Üzerine Aratırmalar I: Yeni Osmanlılar, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi COLLAS, Bernard Camille (2005). 1864 te Türkiye, çev. Teoman Tunçdoan, Ankara: Bileim Yayınevi. ÇAMDEREL, Mete, (2003 ). Yönetim ve Halkla likiler letiimi, Halkla likiler Kitabı, haz. Ayla Okay-Mete Çamdereli-Ece Karadoan, stanbul: stanbul Üniversitesi letiim Fak. Yayınları. ÇELK, Hüseyin (1944). Ali Suâvî, stanbul: letiim Yayınları.

- 305 - DANMEND, smail Hami (1972). zahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi IV, stanbul. EBÜZZYA, Tevfik (1973). Yeni Osmanlılar Tarihi I, haz. Ziyad Ebüzziya, stanbul: Kervan Yayınları. ENGNÜN, nci (2006). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat tan Cumhuriyet e, stanbul: Dergâh Yayınları. ERDOAN, rfan ve Korkmaz, Alemdar (2002). Öteki Kuram, Ankara: Erk Yayınları. ERGN, Osman Nuri (1977). Türkiye maarif Tarihi, III, stanbul: Maarif Basımevi. ERNEST Robert Curtius (1938). Fransız Medeniyeti, çev. Sabahattin Eyyübolu, stanbul: Devlet Basımevi. EROLU, Ahmet (2001). Sultan II. Mahmud Devri Islahatı ve Tepkiler, (yayınlanmamı yüksek lisans tezi), stanbul: MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü. ERTEM, Adnan (1997). Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Sosyal Bütünleme Açısından Vakıflar, stanbul: Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü. ERTU, H. Refik (1970). Basın ve Yayın Hareketleri Tarihi, stanbul: Yenilik Basımevi. FINDIKOLU, Ziyaeddin Fahri (1940). Tanzimatta ctimai Hayat, Tanzimat I, Ankara: MEB. BN- KEMÂL (1970). Tevârih-i Âli Osman: I. Defter, haz. erafettin Turan, Ankara: Ankara : Türk Tarih Kurumu. NAL, bnülemin Mahmud Kemal (1926). Abdülhamîd-i Sânî nin Notları, Türk Tarihi Encümeni Mecmuası, Cilt XVI, 13, (90), 60. HSANOLU, Ekmeleddin (1987). Osmanlı lmî ve Meslekî Cemiyetleri, (1. Millî Türk Tarihi Sempozyumu: 3-5 Nisan 1987), stanbul: Edebiyat Fakültesi Yayınevi. NAL, bnülemin Mahmud Kemal (1958). Ho Sada: Son Asır Türk Musikiinasları, Ankara: Türkiye Bankası. NAL, bnülemin Mahmud Kemal (1964). Osmanlı Devrinde Son Sadrıazamlar, Ankara : Milli Eitim Bakanlıı. NAL, bnülemin Mahmud Kemal (1969). Son Asır Türk airleri, Ankara: Milli Eitim Bakanlıı. NAL, bnülemin Mahmud Kemal (1970). Son Hattatlar, Ankara: Milli Eitim Bakanlıı. NALCIK, Halil (1964). Sened-i ttifak ve Gülhane Hatt-ı Hümayunu, Belleten, XXVIII, (111-2), 604-610. NALCIK, Halil (1965). Adâletnâmeler, Türk Tarihi Belgeler, II (3-4), 105. NALCIK, Halil (1973). The Otoman Empire, The Classical Age 1300-1600, London. PRL, Mehmet (1991). Osmanlılarda Cuma Selâmlıı, Prof. Dr. Bekir Kütükolu na Armaan, stanbul: 462. PRL, Mehmet (2010). II. Mahmud Döneminde Ulema ve Vakıflar, II. Mahmud: Yeniden na Sürecinde stanbul, stanbul: 262. KABACALI, Alpay (2000). Balangıcından Günümüze Türkiye de Matbaa, Basın ve Yayın, stanbul: Literatür Yayınları. KARATEKE: Hakan Turul (1997). Terîfât-ı Cedîde: Son Yüzyılında Osmanlı Merasimleri, Otto-Friedrich Üniversitat, Bamberg, s. 28-29. KAZAN, Emine (2007). Eski Türkler ve Osmanlı da Halkla likiler, stanbul: Yakamoz Yayınları. KAZANCI, Metin (1996). Halkla likiler, Ankara: Ankara Üniversitesi letiim Fakültesi Yayınları. KOLOLU, Orhan (2006). Osmanlı dan 21. Yüzyıla Basın Tarihi, stanbul: Pozitif Yayınları. KUTAY, Cemal (1991). Sultan Abdülaziz in Avrupa Seyahati, stanbul: Boaziçi Yayınları. KÜTÜKOLU, Mübahat S. (1995). Ferman, Diyanet slâm Ansiklopedisi, stanbul: 1995. 400-406. MAZAK, Ferdâ (2000). Sultan II. Mahmud un Kızı Adile Sultan, stanbul: Çamlıca Kültür ve Yardım Vakfı Yayınları. NAZIR, Bayram (2008). Osmanlı Misafirperverlii ve Avrupa daki Yankıları, stanbul: Kültürel, Sanatsal ve Tarihi Yayınları. ORTAYLI, lber (1983). mparatorluun En Uzun Yüzyılı, stanbul: Hil Yayın. ÖZCAN, Abdülkadir (1991). II. Mahmud un Memleket Gezileri, Prof. Dr. Bekir Kütükolu na Armaan, stanbul: Ü Edebiyat Fakültesi Basımevi, s. 361-362. ÖZCAN, Abdülkadir (1994). II. Mahmud un Yurtiçi Gezileri, XI. Türk Tarih Kongresi (Ankara, 5-9 Eylül 1990), Kongreye Sunulan Bildiriler, IV, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1599-1605. ÖZCAN, Abdülkadir (2010). II. Mahmud ve Kamuoyu, II. Mahmud: Yeniden Yapılanma Sürecinde stanbul, stanbul: 98-99. ÖZTÜRK, Nazif (1995). Türk Yenileme Tarihi Çerçevesinde Vakıf Müessesi, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. PAKALIN, M. Zeki (1978). Mâliye Tekilâtı Tarihi III, Ankara : Maliye Bakanlıı Tetkik Kurulu. PAKALIN, M. Zeki (1978). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüü, stanbul 1972. SAZ, Leyla (1974). Harem'in içyüzü, düz. Sadi Borak. -- stanbul: Milliyet Gazetesi. SELÂNKÎ (1989). Tarih, haz. Mehmet pirli, stanbul: Türk Tarih Kurumu Yayınları. SELM NÜZHET (1931). Türk Gazetecilii, stanbul: Devlet Matbaacılıı, s. 30-72. EKER, emsettin (2007). Ecnebi Seyyahların stanbul a Bakııyla Alakalı Bazı Dikkatler, Kültür dergisi, (stanbul Özel Sayısı I), 6, 68-71. EKER, emsettin (2009). Osmanlı da Döneminde Elence Hayatı, Mostar, 66, 20-25. EKER, emsettin (2012). Sadık Bir Muhalif: Yeni Osmanlılar dan Menapirzade Nuri Bey, stanbul: Dergâh Yayınları. TALAN, Derya (2003). Halkla likiler: Kavram ve Balam, Halkla likiler Kitabı, haz. OKAY, Ayla ÇAMDEREL, Mete - ECE Karadoan, stanbul: stanbul Üniversitesi letiim Fak. Yayınları. TANPINAR, Ahmet Hamdi (1956). XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, stanbul: brahim Horos Basımevi. UZUNÇARILI, smail Hakkı (1948). Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Tekilâtı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. UZUNÇARILI, smail Hakkı (1998). Osmanlı Devletinin Saray Tekilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ÜLGER, Mustafa (2008). 19. Yüzyıl Osmanlı Fikir Hayatında Konakların Yeri, Fırat Ü. lahiyat Fakültesi Dergisi, 13:1, 197-206.