OSMANİYE KORKUT ATA ÜNİVERSİTESİ OSMANİYE MESLEK YÜKSEKOKULU TİCARET HUKUKU DERS NOTLARI



Benzer belgeler
Tİ CARET HUKUKU SORU TAHMİ NLERİ

TİCARET HUKUKU (HUK208U)

ADİ VE TİCARİ İŞLERDE FAİZE İLİŞKİN YENİLİKLER

Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunu Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİNE İLİŞKİN KANUN

TİCARİ İŞLETME REHNİ

1. Tüketici kredileri ve tüketicilerin korunması Tüketici kredisi sözleşmesinin tarafları ve konusu Kredi sözleşmelerinin yazılı biçimde

Taksitle Satış Sözleşmesi (TBK 253 vd.)

Özet, yaprak test, deneme sınavı ders malzemelerine ANADOLUM ekampüs Sistemin'nden ( ulaşabilirsiniz. 19.

PAZARLAMACILIK SÖZLEŞMELERİ

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK. MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı, taksitle satış sözleşmelerine ilişkin uygulama usul ve esaslarını düzenlemektir.

KEREM ÇELİKBOYA İstanbul Bilgi Üniversitesi Ticaret Hukuku Araştırma Görevlisi TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ

TİCARÎ İŞLETME HUKUKU

EŞYA HUKUKU. Cilt II REHİN HUKUKU. Prof. Dr. Haluk Nami NOMER. Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE

KONUT FİNANSMANI ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ

Dr. Aslı MAKARACI BAŞAK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yardımcı Doçenti. Taşınır Rehni Sözleşmesi

KARŞILAŞTIRMALI YENİ TÜRK TİCARET KANUNU & MEVCUT TÜRK TİCARET KANUNU BAŞLANGIÇ HÜKÜMLERİ

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

Amaç Madde 1-Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir.

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2019/4

FERDİ KREDİ SÖZLEŞMESİ (Ekonomik Nitelikli Krediler)

TAŞIT KREDİSİ SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

YENİ BORÇLAR KANUNU VE YENİ TİCARET KANUNU KAPSAMINDA TEMERRÜT FAİZİ DÜZENLEMESİ

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 52 İST, MALİYE; VADELİ ÇEKLERDE REEKONTU KABUL ETMİYOR

KEFALET VE HESAP REHNİ ŞÖZLEŞMESİ. Kefil ve Rehin Veren (Bundan böyle Kefil ve Rehin Veren veya Kefil veya Rehin Veren olarak anılacaktır.

TASARRUF MEVDUATI SİGORTASI VE FİNANSAL İSTİKRAR FONU KESİN ALIM İŞLEMİ HAKKINDA TEBLİĞ

Yönetmelik hükümleri, katılım bankaları yönünden kar payı dikkate alınarak uygulanacaktır.

LİMİTED ŞİRKET MÜDÜR VE ORTAKLARININ ŞİRKET AMME BORÇLARININ ÖDENMESİNE İLİŞKİN SORUMLULUKLARI

Y. Doç. Dr. Vural SEVEN. İzmir Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Başkanı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRK HUKUKUNDA FAİZ

TÜRK TĐCARET KANUNU TASARISI BAŞLANGIÇ

Muharrem İLDİR Boğaziçi Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş Vergi Bölüm Başkanı E.Vergi Dairesi Müdürü

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

TÜKETİCİ KREDİSİ SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ VE TALEP FORMU

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

T.C. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

TİCARİ İŞLETME REHNİ SİCİLİ TÜZÜĞÜ

TAŞIT KREDİSİ ÜRÜN VE SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

Yeni TTK na Göre Şirket Birleşmeleri ve Bölünmeleri. Mustafa TAN E. Gelirler Başkontrolörü YMM

ÇEKLERDE REESKONT UYGULANIP UYGULANMAYACAĞINA İLİŞKİN OLARAK VUK SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

KONUT FİNANSMANI SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ BORÇLAR HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER DERSİ KİRA SÖZLEŞMELERİ DERS NOTLARI

FERDİ KREDİ SÖZLEŞMESİ

KİRA SÖZLEŞMELERİNDE DAMGA VERGİSİNİN HESAPLANMASI VE BEYANI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği FİNANSMANA ERİŞİMDE TEMİNAT OLARAK TAŞINIR REHNİ İMKANI

TİCARÎ İŞLETME HUKUKU TİCARET HUKUKU - CİLT I. Tamer BOZKURT THEMIS

FİNANSAL DESTEK KREDİSİ SÖZLEŞMESİ

SABİT FAİZLİ KONUT DESTEK KREDİSİ (KONUT FİNANSMANI) SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

İçindekiler. Önsöz III BİRİNCİ KISIM. Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM. Borç İlişkisinin Kaynakları BİRİNCİ AYIRIM. Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

TÜRK PARASI KIYMETİNİ YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

SABİT FAİZLİ KONUT FİNANSMANI KREDİSİ SÖZLEŞME ÖNCESİ ÜRÜN VE BİLGİ FORMU Form No :

SİRKÜLER 2009 / 21. T.C. Merkez Bankası tarafından 1990 yılından bu güne kadar yayımlanan iskonto ve faiz oranları ise aşağıdaki gibidir.

Bono Poliçe Çeklerdir.

Dr. Sezer ÇABRİ Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı KONUT FİNANSMANI SÖZLEŞMELERİ

SABİT FAİZLİ KONUT DESTEK KREDİSİ (KONUT FİNANSMANI) SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yap

T.C. ZİRAAT BANKASI A.Ş. SABİT FAİZ ORANLI KONUT FİNANSMANI KREDİLERİ İÇİN SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

SATIŞ SÖZLEŞMESİ MADDE 1- TARAFLAR: 1.2. Ltd. Şti. Ümraniye İstanbul

Limited Şirketlerde Yönetim ve Yöneticilerin Sorumluluğu

TİCARET HUKUKU. Subjektif Sistem (tacir) Objektif Sistem (ticari işlem) Modern Sistem (ticari işletme)

KİRACI AÇISINDAN FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİ

T.C. ZİRAAT BANKASI A.Ş.

TÜKETİCİ KREDİSİ SÖZLEŞMELERİ YÖNETMELİĞİ YAYIMLANDI

KIYMETLİ EVRAKIN SINIFLANDIRILMASI

TİCARİ İŞLEMLERDE TAŞINIR REHNİ

Staja Baþlama Ticaret Hukuku Çýkmýþ Soru ve Cevap Gönderen : guliz - 12/05/ :31

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

Sabit Faizli Konut Finansmanı Sözleşme Öncesi Bilgilendirme Formu

Beğenme Koşuluyla (Deneme/Muayene) Satış

ÖRNEKTİR KONUT FİNANSMANI (MORTGAGE) SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU. Form No.:...[1]

İHTİYAÇ KREDİSİ SÖZLEŞME BİLGİLENDİRME FORMU

Yeni Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi

ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULABİLECEK KIYMETLER VE BU İŞLEMİN VERGİLENDİRİLMESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

S İ R K Ü L E R : / 2 8

-Satış konusunun taşınmaz, iştirak hissesi, kurucu senetleri,intifa senetleri, rüçhan hakkı olması,

Güncel Çek Kanunu Uygulama Rehberi

KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

TTK, Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunu, Yasası

Sanayi ve Ticaret Bakanlığından: KONUT FİNANSMANI KURULUŞLARINCA VERİLECEK SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

TİCARÎ İŞLETME HUKUKU

AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN BAŞKA ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULMASINDA KDV

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu nun Getirdiği Değişiklikler ve Yenilikler

İHTİYAÇ KREDİSİ SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU. Kanun Numarası : 4875

YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNU TASARISINA GÖRE TAŞINMAZLAR VE İŞTİRAK HİSSELERİ SATIŞ KAZANCI İSTİSNASI. İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

Kiralananın Devri ve Sınırlı Ayni Hakka Konu Olması

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

Karşılıksız Çek için Para ve Hapis Cezası Var

Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

ÖRNEKTİR TAŞIT KREDİSİ ÜRÜN VE SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU. Form No :... [1]

ANONİM ŞİRKETLERDE PAY VE İMTİYAZLI PAY

1- Aşağıda verilenlerden hangisi ticaret şirketlerine uygulanacak mevzuat hükümlerinden

EV DEĞİŞTİREN MORTGAGE SABİT FAİZLİ KONUT FİNANSMAN KREDİSİ VE TEMİNAT SÖZLEŞMESİ KREDİYE İLİŞKİN BİLGİLER

Ticaret Hukuku Bilgisi III

1 TİCARİ İŞLETME HUKUKUNA GİRİŞ

Transkript:

OSMANİYE KORKUT ATA ÜNİVERSİTESİ OSMANİYE MESLEK YÜKSEKOKULU TİCARET HUKUKU DERS NOTLARI Öğr.Gör. Fevzi APAYDIN

Ticari İşletmenin Devri ve Rehni Ticari işletmenin devri ile ilgili özel kurallara tabi bir devirden bahsedebilmek için ortada yürümekte olan bir işletme bulunmalıdır. Henüz işletilmeye başlamamış yani müşteri kabul etmemiş olan bir işletmenin devredilmesi, burada ele aldığımız anlamda bir devir değildir. Ticari işletmenin devri, yukarıda saydığımız işletme unsurlarının tümünün ya da önemli kısmının topluca bir başka kişiye devredilmesi demektir. Bazı unsurlar kapsam dışı bırakılsa bile devredilen kısımlar işletmenin aynen ve kaldığı yerden faaliyete devam etmesini sağlayacak ölçüde bütünlük arz ediyorsa ticari işletmenin devrinden bahsedilebilir. Buna karşılık münferit bazı unsurların devri halinde ya da işletmenin tasfiyesi amacıyla tüm unsurların parça parça dağıtılarak satılması halinde ticari işletme devri söz konusu değildir. Aynı şekilde bir tüzel kişi tarafından işletilen ticari işletmelerde, bir ortağın, işletmeyi işleten şirketteki payını başkalarına devretmesi de ticari işletmenin devri demek değildir. Bu ortağın büyük ortak olması da durumu değiştirmez.

Ticari işletme çeşitli hukuki işlemlere konu olması mümkündür. Ticari işletmeler bir bütün olarak devri yapılabilir. Ticari işletmenin hukuki niteliği, üzerinde yapılacak tasarruflar özellikle devri ve rehni hallerinde önem kazanır. Türk Ticaret Kanununun 11.maddesinin 2.fıkrasına göre, tesisat, kiracılık hakkı, ticaret unvanı ve diğer adlar, ihtira beratı ve markalar, bir sanata ilişkin veya bir şahsa ait model ve resimler gibi, bir müessesenin işletilmesi için daimi bir tarzda tahsis olunan unsurlar, sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça ticari işletmeye dahil sayılır. TTK. madde 11/3. maddesinde Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Yeni Kanuna göre ticari işletmenin devri yazılı olarak yapılmış olması ve ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi şartına bağlanmıştır.

Ticari işletmenin devrinde önemli olan bir husus da işletmenin malvarlığı içinde borç ve yükümlülüklerinin (pasifi) durumudur. Ticari işletme aktif ve pasifiyle birlikte devredilir. Sadece aktiflerin devredildiği pasiflerin devredilmediği sözleşmeler geçersizdir. Çünkü aktifler pasifteki borçların teminatı olarak bulunmaktadır. Buna karşın devrin geçerli olabilmesi için ticari işletmenin mal varlığına dahil tüm unsurların devri zorunlu değildir. Taraflar sözleşmeyle bunları belirleyebilirler. Buna karşın esaslı unsurların devirde olması zorunludur. Genel olarak bir borcun nakli sözleşmesinde borcu devredenin alacaklısına karşı borçtan kurtulması ancak alacaklının buna muvafakati ile mümkündür. Oysa ticari işletmenin devrinde pasiflerin durumu ayrı ve özel olarak düzenlenmiştir.

Ticari işletmenin devri alacaklılara ve iyi niyet (hüsnüniyet) sahibi üçüncü kişilere karşı devrin tescil ve ilanı ile hüküm ifade eder. Devralan, işletmenin devrinin tescil ve ilanına kadar doğan borç ve yükümlerden de sorumludur. Devreden ise, devrin tescil ve ilanından sonra doğan borç ve yükümlerden sorumlu olmamakla beraber, devirden öncekilerden iki yıl süre ile devralanla birlikte müteselsilen (zincirleme) sorumludur. Bu sürenin başlangıcı, muaccel borçlar (vadesi gelmiş borçlar) için devrin tescil ve ilanı veya alacaklıya ihbar tarihi, müeccel borçlar için ise borcun muaccel olduğu tarihtir. Bu iki yıl süreli sorum, alacaklının muvafakati ve borcun nakli hükümlerine göre ortadan kaldırılabilir. Ticari işletmeyi devreden kimse tacir artık tacir sıfatını kaybeder. İşletmesini devrettiğini tescil ve ilan ettirdiği tarihten itibaren bir yıl daha iflasa tabi olmaya devam eder. Alacaklılara karşı sorumluluğu ise iki yıl daha sürer. Devredene kefil olan kişilerde devredenle birlikte sorumludur.

3. Devrin Sonuçları 1. Ticari işletmesini devreden kişi, başka bir ticari işletme işletmiyorsa, ticareti terk etmiş olur ve buna bağlı olarak da, tacir sıfatını kaybeder. 2. Ticari işletmenin devri sonucunda, kural olarak, işletmeye devamlı şekilde tahsis edilmiş olunan tüm unsurlar devralana geçer. 3. Devrolunan işletmedeki bazı unsurlar (örneğin makineler) üçüncü bir kişiye ait ise, iyi niyetli devralan bunlar üzerinde de mülkiyet hakkını kazanır (MK m. 988). 4. Ticari işletmenin devri, işletme içinde yerine göre en önemli unsuru teşkil eden müşteri çevresinin de, alıcıya geçmesine neden olur. Dolayısıyla taraflar, devir sözleşmesinde devreden bakımından bir rekabet yasağı öngörmemiş olsalar bile devreden, devrettiği işletme ile rekabet etmeme borcu altına girer. Bu borcun kaynağını MK m. 2 hükmü oluşturur.

5. Ticari işletmenin devri (kira sözleşmesinde açıklık olmasa bile) kiracılık hakkını da devralana geçirir. 6. Devrolunan ticari işletmenin borçları, devrin, alacaklılara ihbarı (herhangi bir şekle tabi değil) ve gazetelerde ilanından itibaren devralana geçer. Devralanın sorumluluğu, her bir borç için öngörülmüş olan zamanaşımı süresince devam eder. BK 179/I hükmüne göre, işletmenin borçlarından dolayı devreden de, devralanla birlikte iki yıl daha müteselsilen sorumlu olur. Ticari işletmenin devri halinde devreden şirket, işletme konusu kalmadığı için tasfiye haline girmese bile, BK 179/II de öngörülen müteselsil sorumluluk ilkesi, devreden şirketin hukuki varlığını iki yıl daha sürdürmesini gerektirir.

Ticari işletmenin rehni Alacaklı, alacağını elde edememe riskine karşı borçludan teminat istediğinde, borçlunun verebileceği iki tür teminat vardır. Bunlardan biri şahsi teminat (kefalet vb.), diğeri ise ayni teminattır. Başka bir deyişle rehindir. Ayni teminat; eşyanın, eşyayı temsil eden kıymetli evrakın rehnedilmesi şeklinde kendisini gösterir. Menkul eşya ve kıymetli evrak alacaklıya teslim edilerek rehin kurulur. Böylece malikin elinden çıkmış olan malda onun tasarruf yetkisi kısıtlanarak rehnin teminat fonksiyonu sağlanmış olur. Günümüzde bazı istisnai durumlarda niteliği itibariyle taşınır olmasına rağmen, teslim şartı olmaksızın, tescil yoluyla taşınır rehninin kurulabildiği görülmektedir. Ör: motorlu taşıtlar, uçaklar, gemiler, hayvanlar vs. Ticari işletmenin ihtiyaç duyduğu krediyi temin edebilmesi için banka ve benzeri kredi kurumlarına karşı teminat olarak gösterilebilecek önemli varlıklardan biri, işletmedeki sabit varlıklardır. Ancak bunların menkul rehni hükümlerine göre bankaya teslim edilmesi halinde, çok defa işletme, alacağı krediden yararlanamayabilecektir. Öte yandan bankalar depo işletmeciliği yapmak istemediğinden, ticari üretim emtiasının rehni yoluyla işlem yapmaya yaklaşmayacaklardır. Ayrıca işletmeye dahil olan ve yukarıda açıkladığımız gayrimaddi varlıkların teslimle rehnedilmesi de mümkün değildir. Oysa işletme bir bütün olarak, kendisini oluşturan parçaların toplam değerinden daha değerli bir varlıktır ve bu varlığın rehin gösterilmesi yoluyla kredi temini mümkündür.

Ticari işletmenin rehni konusu kanunla düzenlenmiştir. Tacir yatırımlarını, harcamalarını, işlerini her zaman işletme kaynakları ile yapmayabilir veya tacirin her zaman tüm alışverişini, yatırımlarını nakit kullanarak yapması mümkün olmayabilir. Kredi kullanarak daha avantajlı olabilir. Bu gibi durumlarda tacir ya kredi kurumlarından kredi kullanmak yada yatırım konusu olan makineleri kredili olarak satın almak daha avantajlı olabilir. Bu ise ancak kredi verenin ya da kredili satış yapanın yeterince temin edilebilmesi ile mümkündür. Tacir kredi karşılığında gayrimenkullerini teminat olarak gösterebilir. Bu tapuya tescil ile kurulan bir rehin olup ipotek denilmektedir. Tacir menkullerini de teminat olarak verebilir. Bunun için Medeni Kanunumuz taşınır eşyada rehinin ancak zilyetliğin rehin alana verilmesi ile mümkün olduğunu, taşınır rehininin başka şekilde yapılmasının mümkün olmadığını belirtmiştir. Ticari işletmenin maddi unsurları içinde taşınır malvarlığı bulunmasına göre bunların rehininin rehin alana teslimi ile yapılması gerekecektir. Buna menkul rehni denmektedir.

Ancak böyle bir davranış, ticari işletmenin çalışmasını engelleyecek hatta olanaksız hale getirebilecektir. Bu itibarla 25.7.1971 tarih ve 1447 sayılı Ticari İşletmenin Rehni kanunu çıkarılmış ve sakınca giderilmiştir. Bu kanuna göre ticari işletme bir kül (tüm) olarak rehnedilebilir. Rehin ticaret siciline kayıt düşülerek yapılır. Böylece taşınır eşya teslim edilmeksizin rehnedilmiş olur. İşletme malvarlığı içinde taşınmaz veya gemi gibi taşınmaz hükmünde olan varlıklar varsa bunların tapu veya gemi sicilinden usulüne uygun ipotek işlemi yapılmakla mümkün olur.

Ticari işletme Rehni Kanununa göre, ticari işletme rehninde, rehin veren ticari işletme sahibi gerçek veya tüzel kişi, rehin alan ise tüzel kişiliği olan ve sermaye şirketi olarak kurulmuş kredi kurumları, kredili satış yapan gerçek veya tüzel kişi kurumlar ve kooperatiflerdir. Ticari işletme rehni sadece ticaret ünvanı, işletme adı, rehnin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan makine, araç, alet ve motorlu taşıt araçları, ihtira beratları, markalar, modeller, resimler ve lisanslar gibi sınai hakları kapsar. Ticari işletmede taşınmaz işletme tesisatı ve varsa kiracılık hakkı rehnin kapsamına girmez. Tacirin temsilcisi özel olarak yetkilendirilmedikçe rehin sözleşmesi yapamaz. Rehin sözleşmesi, ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu sicil çevresindeki noter tarafından düzenlenir. Daha sonra da rehin alan veya verenin yazılı talebi ile ticari işletmenin, kayıtlı bulunduğu sicile 10 gün içinde tescil edilmesi gerekir. Rehin hakkı bu tescil ile doğar. Tescil ile doğan rehin, üçüncü kişilerin korunması bakımından duruma göre tapu kütüğüne, sınai haklar siciline, maden siciline, nakil araçları siciline ve işletmenin şubesi varsa, şubenin kayıtlı bulunduğu sicile de tescil edilir.

Rehin tescil edildikten sonra işletme sahibi, işletmenin olağan faaliyetlerini sürdürebilmesi için her türlü işlemi yapabilir. Ancak işletmeyi ve rehin kapsamındaki bireysel unsurları devredemez, ayni hakla yükümlendiremez, yerini değiştiremez ve takas edemez. Tüm bu işlemler için alacaklının rızasına gerek vardır. Tescil edilebilecek hususlar şunlardır: Alacaklının ticaret unvanı, adresi, ikametgahı, miktarı, teminat tutarı, faiz ve faiz oranı, tescil masraflarının kim tarafından ödeneceği konuları. Rehin normal olarak borçlunun borcunu ödemesi ile sona erer. Ancak alacaklı alacağını tahsil ettiği halde rehni terkin ettirmek istemeyebilir. Bu durumda rehin verenin mahkeme kararıyla rehni terkin ettirmesi gerekir.

TİCARİ İŞLER VE TABİ OLDUKLARI HÜKÜMLER Ticaret Hukukumuzun uygulanmasında esas olarak ticari işletme kavramının alındığını belirtmiştik. Ancak kanunumuz, bu kavramla yetinmemiş Ticaret Hukukunun uygulama alanını, ticari iş ve ticari hüküm kavramları ile de sınırlama yoluna gitmiştir. Türk Ticaret Kanunu bakımından, kişilerin yaptığı iş ve işlemler, âdi iş ve ticari iş olarak ikiye ayrılır. Ticari ilişkilere ticari hükümler, adi işlere genel hükümler uygulanır. Tacir olmanın sorumluluğu diğer işlerdeki satıcılardan farklıdır. Ticari işlere uygulanan faiz ile adi işlere uygulanan faiz birbirinden farklıdır. Ayrıca ticari işlerdeki sorumluluk ile adi işlerdeki sorumluluk ta birbirinden farklıdır. Ticaret hayatının gerekleri dikkate alınarak ticari işler, âdi işlerden farklı kurallara tâbi tutulur. Bu yüzden, ticari işlerin âdi işlerden ayrılması gerekmektedir. Ticaret Kanununda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.

Ticari ilişkilere uygulanan hukuk kuralları ile adi işlere uygulanan hukuk kuralları birbirinden farklıdır. Gerçekten ticari işlere ticari hükümler uygulanır, adi işlere ise genel hükümler uygulanır. Örneğin ticari satışlarda uygulanacak satıcının tekeffülü(yükümlülük) ile adi işlerde uygulanacak satıcının tekeffülü hükümleri birbirinden farklıdır. Tacir olmanın sonuçları genellikle ağırlaştırılmış sorumluluklar içermektedir, ticari işlerle adi işlere uygulanan faiz farklıdır. Birlikte sorumluluk hallerinde sorumluluğun paylaşımı farklıdır. Bir işin adi iş mi ticari bir iş mi olduğu Ticaret Hukukunun uygulama alanını saptama açısından önem taşır. Ticari İşler Ticari işleri tanımlarken iki ayrı hüküm vardır. Bunlar TTK nun 3. ve 19. maddeleri. 3.maddeye göre Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. 19. Maddeye göre Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Gerçek şahıs olan bir tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele, fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde borç adi sayılır. örneğin tacirin evlenme sözleşmesi yapması ticari iş olarak nitelendirilemez. örneğin tacirin satın aldığı iki koltuğu ev ihtiyacı için aldığını beyan etmesi gibi.

Örneğin TTK. m. 19 den anlaşıldığına göre tüzel kişi tacirlerin her türlü işleri mutlak olarak ticaridir, diğer bir deyişle tüzel kişi tacirlerin adi hukuk alanları yoktur. Gerçek kişi tacirler ise yukarıda sayılan hallerde bunu çürütebilir. Ticari işlerin belirlenmesinde kullanılan dört ayrı ölçüt kullanılır: Türk Ticaret Kanununda düzenlenen işler ticaridir. Ticari İşletmeyle ilgili işler ticari iştir. Ticaret yapan kişilerin işleri ticaridir. Ticari sözleşmelerden kaynaklanan işler ticaridir.

TİCARİ İŞİN BELİRLENMESİ 1- Türk Ticaret kanununda Düzenlenen Hususlar Kanunun 3. maddesinde de belirtildiği gibi Türk Ticaret kanununda düzenlenen işler ticaridir. Kanunda yazılı işleri kimin yaptığına bakılmaksızın ticari sayılacaktır. Bu işlerde tarafların tacir olması bile gerekmemektedir. Örneğin Çek TTK nda düzenlenmiştir. Memur A, Memur B ye çek keşide edip verse bu ticari iş sayılacaktır. Bundan başka haksız rekabet TTK da düzenlenmiştir. Bununla ilgili işlerde ticaridir. Burada önemli olan husus Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olan bütün işler ticari işlerdir. Bu işlerin ticari sayılması için ayrıca bir de ticari işletme ile ilgili olması veya iki tarafında tacir olması gerekmemektedir. Bu nedenle bu ölçütün düzenlediği duruma mutlak ticari iş denilmektedir.

İşin ticari iş sayılması için hukuki işlem olması da şart değildir. TTK. da düzenlenmesi koşulu ile haksız fiil (ör: haksız rekabet), vekaletsiz iş görme ve borcu diğer kaynakları da bunu yapan taraf açısından ticari iş niteliğindedir. Örneğin bir öğrencinin, bir emekliden kiraladığı ev için, kira bedeli karşılığında teminat oluşturmak üzere kiralayana bono vermiş olması halinde, ortada bir ticari işletme bulunmamasına rağmen bono nedeniyle bir ticari iş vardır. Zira bono bir kıymetli evrak türü olarak Türk Ticaret Kanunu nda düzenlenmiştir. Bu bir ticari iş olduğu için, talep halinde avans faiz oranı uygulanır.

2- Bir Ticari İşletmeyi ilgilendiren İşler TTK na göre ticari işletmeyi ilgilendiren tüm iş ve işlemler ticari işlerdendir. Burada ilgilendiren kavramı geniş anlamda anlamak gerekmektedir. Yani faaliyetiyle doğrudan ilgili veya faaliyetle ilgili olmayan hazırlık aşamaları da kapsamaktadır. Sadece hukuki fiiller değil işletmeyi ilgilendiren haksız fiillerde ticari iş sayılır. Bir ticari işletmeyi ilgilendiren haksız fiilin karşı tarafın tacir olması veya işletmeyle ilgili olması da gerekmez. Taraflardan birisi için ticari iş sayılan haksız fiil diğeri için adi iş olabilir. Ticari kamyonu ile bir başkasının evine giren tacir açısından bu fiil ticari bir fiil olduğu halde ev sahibi için adi bir iştir.

Bir ticari işletmeyi ilgilendiren muamele, fiil ve işler de işin düzenlendiği kanuna bakılmaksızın ticari iştir. Örneğin bir şirketin işyeri kiralaması halinde bu kira sözleşmesi, Borçlar Kanunu nda düzenlenmiş olmasına rağmen ticari iştir. Zira taraflardan en az birinin ticari işletmesi ile ilgili olma ölçüsü gerçekleşmiştir. Taraflardan biri için ticari olan iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm olmadıkça diğer taraf için de ticari iş sayılır. Örneğin bir memurun ticari işletmeden yaptığı alışveriş ticari iştir.

3- Ticari İş Karinesi TTK md 19 a göre Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Kanunu bu düzenleme ile ticari işlere bir karine getirmiştir. Buna göre tacirin her türlü borçları ticari borçtur, dolayısıyla her türlü işleri de ticari iştir. Ancak kanun bu karinenin sadece gerçek kişiler bakımından aksinin ispatına imkan tanımıştır. Yani tüzel kişi tacirlerin her yaptığı iş ticaridir, tüzel kişi tacirlerin adi işleri olamaz. Her türlü işleri ticari iştir.

Gerçek kişiler ise bunu iki şekilde çürütebilirler; 1- Gerçek kişi tacirin işlemi yaparken bu işlemin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını belirtmesi halinde iş ticari sayılmaz. 2- Gerçek kişi tacirin yaptığı iş halin icabından ticari iş olamayacağı tespit ediliyorsa iş ticari değildir. Örnek olarak tacirin evine buzdolabı alması durumunda iş ticari iş değildir. Tüzel kişi tacirin müşterisine yemek ısmarlaması durumunda bu bir ticari iştir. Zira, parayı şirket ödemektedir. Örneğin ticari işletme işleten bir gerçek kişi, evinin ihtiyacı için markete borçlanıyorsa, bu işin ticari işletme ile ilgili olmadığı bellidir ve ticari iş sayılmaz.

4- Taraflardan birisi için ticari sayılan sözleşmeler TTK. 19. Maddesi ne göre Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır. O halde bir taraf için ticari nitelikteki iş akitten (karşılıklı irade uygunluğundan) doğuyorsa kural olarak diğer taraf için de ticari sayılacaktır. Örneğin bir memur evine halı mağazasından halı alacak olursa halı tüccarı açısından ticari işletmesi ile ilgili olan ve bu nedenle ticari iş mahiyetindeki bu sözleşme memur içinde ticari iş sayılacaktır. Buna karşılık sadece bir taraf için ticari sayılan iş, karşılıklı irade uygunluğundan (sözleşmeden) doğmuyor ise, örneğin bir haksız fiil söz konusu oluyorsa bu takdirde her iki taraf için de adi sayılacaktır.

Örn : Bakkaldan bir kola, bir ekmek satın almamız bir ticari iş midir? Sırasıyla bakalım: Bu, Ticaret Kanunu nda düzenlenmemiştir. Bir ticari işletmeyi ilgilendiren iş midir? Hayır, zira bakkal bir ticari işletme değildir. Olayımızda ticari iş karinesi geçerli midir? Geçerli değildir, çünkü, işlemin ticari sayılmasına halin icabı müsait değildir. Öyleyse burada bir ticari iş yoktur. Aynı alışverişi bir marketten yapmamız durumunda ise yanıtımız farklı olacaktır. Zira, bu, bir ticari işletmeyi ilgilendiren iştir. Bizim açımızdan ticari iş olup-olmadığını belirlemek için de son kritere bakarız. Yaptığımız alışveriş market için ticari iş niteliğinde olduğundan ve arada bir sözleşme kurulduğundan (satım sözleşmesi), bu, bizim açımızdan da bir ticari iştir. Bir taraf için ticari iş, diğer taraf içinse ticari iş olmayan bir durumda, dava açıldığı takdirde, sorumlu (tazminatı ödeyecek) olan taraf açısından iş, bir ticari işse, ticari iş olmanın sonuçları; sorumlu olan açısından adi bir işse, adi iş olmanın sonuçları uygulanır.

Bir öğrenci bilet alarak şehirler arası bir yolculuğa çıkıyor. Otobüs, o esnada yolda olan bir yayaya çarpıyor ve kontrolünü kaybederek başka bir araca vuruyor. Öğrenci yaralanıyor. Ticari iş olup-olmaması açısından kişiler arasındaki ilişkiler nasıldır? *Otobüs firması ile öğrenci arasında: Firma ile öğrenci arasında bir taşıma sözleşmesi vardır. Taşıma sözleşmesi TTK da düzenlenmiştir. Bu nedenle birinci kriter gerçekleşmiştir. Otobüsün kaza yapması, bir ticari işletmeyi ilgilendiren iştir. Firma, bir ticari işletmedir. Burada da ikinci kriter gerçekleşmiştir. Öğrenci açısından da ticari iş sayacağız, zira firma ile aralarında bir sözleşme var olduğundan md.19 uygulama alanı bulacaktır. *Otobüs firması ile yaya arasında: Yine aynı nedenle firma açısından ticari iştir. Yaya açısından ise ticari iş değil. Zira, yaya ile otobüs firması arasında bir sözleşme mevcut değildir. *Otobüs firması ile diğer araç arasında: Yine aynı sebeplerden dolayı firma açısından bir ticari iş, ancak diğer araç açısından ticari iş değildir. Aralarında yine bir sözleşme bulunmamaktadır

Tüccarın evine buzdolabı alması örneğinde: Bir alımsatım yapılmıştır. Satış sözleşmesi Ticaret Kanunu nda düzenlenmemiştir. Bu, BK da düzenlenmektedir, dolayısıyla birinci kriter yoktur. Tüccar bunu kendi işletmesi için almamıştır (ikinci kriter yok). Buzdolabını evi için aldığını satış anında belirtmiştir (üçüncü kriter yok). Dolayısıyla, tüccar açısından bu bir ticari iş değildir. Ancak, bu iş, buzdolabını satan mağaza açısından bir ticari iştir. Mağaza bir ticari işletmedir ve ticari işletmesini ilgilendiren bir iş yapmıştır (ikinci kriter). Dördüncü kritere göre, bir taraf için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler diğer taraf için de ticari iştir. Bu nedenle buzdolabının satın alınması, halı tüccarı için de bir ticari iştir.

TİCARİ İŞ OLARAK NİTELENDİRİLMENİN SONUÇLARI Bir iş ticari olarak nitelendirilince, bu nitelendirilmeye bir takım sonuçlar bağlanır. Artık o işle ilgili ticari kurallar geçerlidir. 1-Ticari borçlarda Müteselsil kefalet geçerlidir.(teselsül karinesi) 2-Ticari işlerde faiz serbestisi olup ticari faiz uygulanır. 3- Ticari işlere ilişkin sözleşmelerde sözleşme serbestisi geçerlidir. 4- Ticari işlerde yasal zamanaşımı süreleri geçerli olur. 1-Ticari İşlerde Teselsül Kuralı Müteselsil borçluluk, aynı alacak nedeniyle borç altına girmiş bulunan birden fazla borçlunun alacaklıya karşı borcun tamamından ayrı ayrı sorumlu olmaları demektir. Yani alacaklı müşterek borçlulardan herhangi birisinden alacağın tamamını talep edilebilir. Kendisinden alacağın tamamı talep edilmiş olan borçlu kendi hissesinin,,,borcun tamamını ödemekten kaçınamaz, borcun tamamını ödemek zorundadır. Ödemeyi yapan borçlu alacaklının sahip olduğu haklara sahip olur. Ödemeyi yapan borçlu, daha sonra diğer borçlulara hisseleri oranında fazla ödediği miktarı rücü edebilir. Yani hissesinden fazla ödediği borcu diğer borçlulardan alabilir.

Adi borçlulukta ise alacaklıya karşı birlikte borç altına giren borçlular, alacaklıya karşı hisseleri oranında sorumludurlar. Yani alacaklı borçluların her birinden borcun tamamını değil sadece hisselerine düşen miktarlarını isteyebilir. İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.

Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli olur. Borçlar kanunumuza göre adi borçluluk söz konusudur. Yani sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece müşterek borçlular arasında adi borçluluğun olduğu, müteselsil borçluluğun olmadığı kabul edilir. Eğer müteselsil borçluluk yaratılmak isteniyorsa sözleşemeye açık bir hüküm konması gerekir.

Ticaret Kanunu nda ise 7.maddede ticari borçlarda müşterek borçluluk halinde borçlular arasında müteselsil borçluluğun esas olduğu kabul edilmiştir. Buna göre daha önce de söylediğimiz gibi iki veya daha fazla kimse, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari mahiyette haiz bir iş dolayısıyla diğer kimseye karşı müştereken borç altına girerlerse, mukavelede aksi kararlaştırılmış olmadıkça müteselsilen mesul sayılırlar. Görüldüğü gibi Ticaret kanunu Borçlar Kanununun ilkelerini ters çevirmiştir. Eğer borçlular bakımından ticari iş nedeniyle Müşterek borçluluk söz konusu olursa sözleşmede bu konuda hüküm olmasa bile müteselsil borçluluk söz konusu olacaktır. Buna Teselsül karinesi denmektedir. Ticari işlerde müşterek borçlular arasında adi sorumluluk olacağına dair hüküm konması durumunda adi sorumluluk söz konusu olacaktır.

Ticaret Kanunu 7. maddesinde teselsül kuralı sadece müşterek borçlular arasında değil, borçlu ile kefil birden fazla kefil varsa kefiller arasında da kabul etmiştir. Ticaret Kanunun 7. maddesinin 2. fıkrasında Ticari borçlara kefalet halinde gerek asıl borçlu ile kefil ve gerekse kefiller arasındaki münasebetlerde dahi hüküm böyledir. Borçlar kanununa göre aksi kararlaştırılmadıkça önce asıl borçluya başvurmadan kefile başvurulamaz. Ancak ticari borçlarda kefalet halinde, alacaklı sözleşmede böyle bir hüküm olmasa bile asıl borçluya başvurmadan doğrudan doğruya kefile başvurabilir. Buna müteselsil kefalet denir.

2-Ticari işlerde Faiz Faiz Nedir? Faizin Özellikleri ve Türleri Faiz, vade sonunda iade edilmek üzere başkasına kredi olarak verilen anaparaya ilave olarak borçlu tarafından alacaklıya ödenen bedeldir. Faiz, başkalarına ait sermayenin kullanımı için ödenen bedeldir.faiz, paranın zaman değeridir. Bu durumda faiz, parayı muvakkat bir zaman için kullanmanın bedeli olmaktadır. Faiz, paranın kirasıdır şeklinde ifade edilen yaygın telakkiyle anlatılmak istenen de budur. Yalnız diğer kira çeşitlerinde, kira bedeli, belirli bir dönem için mutlak bir rakam şeklinde tespit edilirken, para kirası, yani faiz hep anaparanın bir oranı şeklinde tespit edilir. Bir kişinin parasını kullanmaktan belirli bir süre mahrum kalması karşılığında diğer taraftan aldığı ücrete faiz adı verilir. Faiz, para alacağının yasal semeresidir. Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar. Faiz, çeşitli açılardan tasnife tabi tutulabilir: * Anapara faizi (kapital) - Temerrüt (Ödememe) faizi * Basit faiz Bileşik faiz * Akdi faiz Kanuni faiz * Adi faiz Ticari faiz

Kapital faizi, mahrum kalınan bir miktar paraya, mahrumiyet süresi ve mahrum kalınan paranın miktarı ile orantılı olarak sağlanan medeni semeridir. Kapital faizi mahrum kalınan paraya vade tarihine kadar ödenen faizidir. Ör: Bankadan alınan 8.000 YTL nin, 2 yıl sonra 10.000 YTL. olarak ödenmesi durumunda aradaki 2.000 YTL. bu faize örnek oluşturur. Temerrüt faizi ise para borcunu zamanında ödemeyen borçlunun ödemesi gereken faizdir. Temerrüt faizi alacağını zamanında kavuşamayan alacaklıya ödenen bir çeşit tazminat olarak ta kabul edilebilir. Temerrüt faizi talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir, yani alacağını ödemesi gereken tarihte ödememiş olması gerekir. Borçlunun temerrüdü kural olarak vadenin dolması ile gerçekleşir. Örn; 10 milyarlık birikiminden 1 yıl süre ile mahrum kalan yatırımcının bu süre sonunda almaya hak kazandığı %10 luk faiz kapital faiz türündedir. Basit faiz, ana paraya ödenen faizin, ana paraya ilave edilmeden hesaplanan faizdir. Bileşik faiz, yıl sonunda kazanılan faizin çekilmediği sürece, ana paraya ilave edilerek, ana para+faiz üzerinden faiz hesaplanmasıdır. Faiz oranı eğer sözleşme ile taraflarca kararlaştırılmış ise buna akdi faiz sözleşmede kararlaştırılmamış olmakla birlikte kanundan dolayı ödenmesi gereken faiz oranına kanuni faiz denmektedir. Kanuni faiz, miktarı kanunla belirlenen anapara ve temerrüt faizini ifade eder

Adi ve ticari faiz ayrımı, faizin bağlı olduğu para borcunun hangi hukuki ortamda doğduğuna bağlı olarak yapılan bir ayrımdır. Ticari işlere uygulanan faize ticari faiz, ticari işler dışındaki işlere uygulanan işlere adi faiz denir. Haksız fiillerden doğan tazminat alacaklarına da faiz işletilmesi de genel olarak kabul edilmektedir. Bu faize ise tazminat faizi denmektedir. Faiz asıl alacağa bağlı bir haktır. Bu nedenle fer i niteliktedir. Akıbeti ise asıl alacağın akıbetine bağlıdır. Örneğin asıl borç zamanaşımına uğramış olursa faiz de zamanaşımına uğrar. Asıl borç ödeme suretiyle sona ererse kural olarak faiz borcu da sona erer. Ancak birikmiş faizlere ilişkin borcun ana paranın ödenmesiyle sona ermeyeceği kararlaştırılmışsa yada halin icabından anlaşılıyorsa faiz borcu devam eder.

Ticari İşlerde Faiz TTK nun 8.maddesine göre Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. Dolayısıyla taraflar kapital faizini ve temerrüt faizini istedikleri belirleyebilirler. Kendi aralarında sözleşme yaparak oranının belirleme yetkisi taraflara bırakılmıştır. Bununla beraber bu hükmü aynı maddenin 3. fıkrası ışığında değerlendirmek gerekir. Adı geçen fıkraya göre Ödünç para verme işleri, Bankalar Tasarruf Sandıkları ve tarım Kredi Kooperatifleri hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur. Bu nedenle 3. fıkrada saklı tutulan işlerde faiz oranı serbestisi mevcut değildir. Bu kuruluşların faiz oranını belirlemeye Hazine Müsteşarlığı yetkilidir. Bankalardaki mevduat faiz oranları bu kapsamda Merkez Bankası ve Bakanlar Kurulu karalarına istinaden serbest bırakılmıştır. Faizin anaparayı geçmesinin hiçbir mahsuru yoktur. Kural olarak faize faiz yürütülmesi yasaktır. Bu yasak hem kapital faizi hem de temerrüt faizi için geçerlidir. Ancak ticari işlerle ilgili bazı istisnalar vardır. Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz. Yani bu uygulama için tacir kişi olma şartı vardır. Faiz ödenmesi gereken hallerde faiz oranı sözleşmede belirtilmemişse kanunda öngörülen faiz oranı uygulanır. Buna kanuni faiz denir. Ticari ve adi işlerde kapital faizi ödenmesi gereken işlerde faiz taraflarca belirlenmemişse bu faiz ödemesi yıllık %9 dur.

Ticari işlerde faizi düzenleyen hükümlerin getirdikleri özellikler söyle özetleyebiliriz: 1- Ticari işlerde şart edilmemiş olsa dahi ticari işlere faiz yürütülür. Oysa adi işlerde sözleşmede belirtilmesi gerekir. Hiçbir ticari iş veya hizmet karşılıksız yapılmaz yolundaki ilkeye bağlı kalınarak, ticari işletmesi gereği bir iş veya hizmet gören tacirin, sözleşmede öngörülmemiş olsa bile ücret isteme ve verdiği avanslar, yaptığı masraflar için de ödeme tarihinden itibaren faiz talep etme hakkının bulunduğu kabul edilmiştir Burada ödenmemesi için sözleşmeye hüküm konulmalıdır. 2- Ticari işlerde faiz oranı serbestçe tayin edilir. (TTK. m. 8/1).

3- Kural olarak faize faiz yürütülmesi yasaktır. (Mürekkep faiz, bileşik faiz). Faizin, belli devreler sonunda anaparaya eklenmesi ve bundan sonra anapara ve faizlerden oluşan yeni tutara tekrar faiz yürütülmesi halinde bileşik faiz söz konusu olur. Bileşik faiz, temerrüt faizlerinin toplanması ve bunlara yeniden temerrüt faizi işletilmesi ile de ortaya çıkabilir. Adi işlerde bileşik faiz uygulaması kabul edilmemiştir. Buna karşılık, TTK üç aydan aşağı olmamak üzere ticari iş sayılan cari hesaplarla, borçlu bakımından ticari iş niteliğinde olan ödünç (karz) sözleşmelerinde, bileşik faiz uygulaması yapılmasına izin verilmiştir.

4- Faiz konusundaki sözleşme serbestisinin en geniş sınırlarını BK nun ahlaka aykırı sözleşmelerin geçersizliğine ilişkin kuralları ile gabin(aşırı yararlanma) hükümleri oluşturmaktadır. Emredici kurallara aykırı sözleşmeler geçersizdir. Eğer uygulanan faizler tacirin ekonomik varlığını tehlikeye sokacak derecede yüksek ise ahlaka aykırılık nedeniyle mahkeme bunu makul seviyeye çekebilir. Yada gabin nedeniyle faize müdahale edebilir. 5- Gerek adi gerek ticari işlerde temerrüt faizi, yıllık yüzde 9 üzerinden hesap edilir. Ancak TC Merkez Bankası nın önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı yukarıda açıklanan bu orandan fazla ise (ki bu faiz oranı bugün için yüzde 27 dir), ticari işlerde temerrüt faizi bu oranda da istenebilir.

Kanuni Faiz ve Temerrüt faizi Faiz ödenmesi gereken hallerde faiz oranı sözleşmede belirtilmemişse kanunda öngörülen faiz oranı uygulanır. Buna kanuni faiz denir. 3095 Sayılı Kanuni faiz ve Temerrüt faizine ilişkin Kanunun 1.maddesine göre adi ve ticari işlerde kapital faizi ödenmesi gereken durumlarda faizin oranı sözleşme ile taraflarca tespit edilmemişse bu ödeme yıllık Merkez bankasının önceki yılın 31 aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerine uyguladığı reeskont oranı üzerinden yapılır. Adi işlerde ve ticari işlerde temerrüt faizi için de aynı kurallar geçerlidir. Temerrüt faizi ödenmesi gereken hallerde ödenecek oran sözleşme ile belirtilmemiş ise kanunun öngördüğü oran uygulanır. Buna kanuni temerrüt faizi denir. Sözleşme ile belirtilmemişse Kanuni faiz oranı ile kanuni temerrüt faiz oranı yıllık %9 dur. Yine sözleşme ile belirtilmemişse Ticari işlerde temerrüt faizi oranı 2010 yılı için senelik yüzde 16 dur. Ancak bu oranlar sözleşme ile daha yüksek istenebilir. Reeskont: Bir bankanın iskonto ettiği ticari senedi TC Merkez Bankasına tekrar iskonto ettirmek suretiyle kredi sağlamasıdır.

Ticari İşlerde Zamanaşımı TTK. 6. maddesine göre Ticari hükümler koyan kanunlarda öngörülen zamanaşımı süreleri, Kanunda aksine düzenleme yoksa, sözleşme ile değiştirilemez. Benzer bir hüküm de Borçlar kanununda da mevcuttur. Bu düzenleme ile taraflar kendi aralarında anlaşarak sözleşme ile zamanaşımı süresini değiştirebileceğini eğer sözleşmede hüküm yoksa Ticari hükümlerdeki zamanaşımı süresi geçerli demektir. Örneğin; TTK 25/4 de, tacirler arasındaki ticari satışlarda ayıba karşı tekeffülden doğan davalar altı aylık zamanaşımı süresine tabi kılınmış; ancak tarafların anlaşmasıyla bu sürenin kısaltılabileceği gösterilmiştir.

TİCARİ HÜKÜMLER Ticari hayata ilişkin kurallar ticari olmayan işlere uygulanan kurallara göre farklılıklar arz eder. Ticari işlere ticari hükümler uygulanır. Bu durumda ticari işler adi işlerden ayrılır. TTK. da düzenlenen hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem, fiil ve işlere dair diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümdür. Buna göre yeni TTK. nın 1535 maddesinin tamamı ticari hüküm sayılır. Bir konu TTK. da düzenleniyorsa o hükümle mutlak ticari hükümdür, o işler mutlak ticari iştir, o işten doğan bir dava mutlak ticari davadır. TTK. da düzenlenmese bile ticari işletmeyi ilgilendiren başka kanun hükümleri de ticari hüküm sayılacaktır. Bir işin ticari olmasının önemli sonuçlarından biri de bu işle ilgili hukuki ihtilafın çözümünde ticari hükümlerin adi hükümlere nazaran öncelikle uygulanacak olmasıdır. TTK nun 1.maddesine göre bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir. diyerek ticari hükümleri belirlemiştir. Ticari hayat sadece ticaret hukuku tarafından düzenlenmez. Ticari hayatımızı düzenleyen kurallar başka kanun ve düzenlemelerde de vardır.

Ticari Hükümlerin Uygulanma Sırası Ticari işlere hangi hükümler uygulanacaktır? Ticari işlere ticari hükümler uygulanır. Bir işle ilgili konuda hem ticari hükümler hem de adi hükümler alabilir. Bu durumda hangisi uygulanacaktır. Veya hakim bir uyuşmazlığı çözerken hangi öncelik sırasına göre çözümleyecektir? Burada her şeyden önce özel hukuk alanında sözleşme serbestisinin varlığı hatırlanmalıdır. İkinci olarak ta her ne kadar sözleşme serbestisi varsa da sözleşmelerin BK.10 ve 20 maddeleri çerçevesinde kanunun emredici hükümlerine aykırı olamayacağı da unutulmamalıdır. Buna göre Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir. Mahkeme, hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel hükümlere göre karar verir. Bu durum ticari uyuşmazlıkların sırasını göstermektedir.

Kanunda aksine bir hüküm yoksa, ticari örf ve âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin yargısına esas olamaz. Ancak, irade açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate alınır. Bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur. İlgililer aynı bölgede değillerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki ticari örf ve âdet uygulanır. Ticari örf ve âdet, tacir sıfatını haiz bulunmayanlar hakkında ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde uygulanır.

Tüm bu TTK hükümleri Borçlar kanunundaki ilgili maddelerle birlikte düşünerek Hangi hükümlerin hangi sıraya göre ticari işlere uygulanması gerektiği ise şu şekilde açıklanabilir: 1-Emredici Hükümler Hangi kanunda bulunursa bulunsun, emredici hükümler taraflar arası ilişkilere ilk sırada uygulanacak hükümlerdir.kişiler ve hakim karar verirken emredici kurallara uymak zorundadırlar. Kişiler kendi iradeleri ile emredici kurallara bertaraf edemezler. Kanunun emredici hükümlerine aykırı sözleşmeler geçersizdir.hakim ticari konularla ilgili davalarda öncelikle ticari işlemlerin emredici kurallara aykırı olup olmadığına bakmak durumundadır. Sözleşme emredici kurallara aykırı olup olmadığına bakmak zorundadır. Sözleşme hükümleri emredici kurallara aykırı değilse sözleşme geçerli demektir ve sözleşmeye göre karar verilir. Ör: Çekte ibraz süreleri emredici niteliktedir. Çek keşide edildiği yerde ödenecekse 10 gün, Çek keşide edildiği yerden başka bir yerde fakat aynı kıtada ödenecekse ibraz süresi 1 ay, Ayrı kıtalarda çekilip ödenecek olan çeklerde ibraz süresi 3 aydır. 2- Sözleşme Hükümleri Taraflar arasında emredici hükümlere aykırı olmayan sözleşme hükümleri uygulamada ikinci sırada yer alır. Sözleşme hükümlerinin uygulama alanı bulabilmesi için emredici kurallara aykırı olmaması gerekmektedir. Sözleşme serbestisi ilkesine göre taraflar emredici kurallara aykırı olmamak üzere kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Ör: İfa yerinin belirlenmesi, Borcun vadesinin belirlenmesi.

3- Ticari Hükümler Üçüncü sırada uygulanacak hükümler, kanunlardaki tamamlayıcı /yorumlayıcı hükümlerdir. Bu kurallar yedek hukuk kuralı niteliğindedir. Ör: Taraflar faiz oranı belirlememişlerse oran %9 veya %27 uygulanır. Ticari işle ilgili olarak geçerli bir sözleşmenin bulunmadığı hallerde kanun ticari hükümlerin uygulanmasını emretmektedir. Burada sözü edilen hükümler Emredici nitelikte olmayan ticari hükümlerdir.yedek hüküm niteliğindeki ticari hükümlerdir. TTK hükümleri genel hükümleridir. 4- Ticari Örf ve Adetler Dördüncü olarak, ticari örf ve adet kuralları gelir. Örf ve adet, toplumda uzunca bir süreden beri aynı şekilde uygulanan, ilgili kişiler arasında bu kurallara uyma zorunluluğu inancının yerleşmiş olduğu ve devlet organları tarafından yaptırım gücü tanınan yazılı olmayan kurallar bütünüdür. Örf ve adet kuralları içinde özel bir bölümü ticari örf ve adetler oluşturur. Hakkında ticari bir hüküm olmayan ticari işlerde mahkeme ticari örf ve adetlere göre karar verir.

TTK nun 2.maddesinde Kanunda aksine bir hüküm yoksa, ticari örf ve âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin yargısına esas olamaz. Ancak, irade açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate alınır. 2. maddenin 2.fıkrasında ise Bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün tutulur. İlgililer aynı bölgede değillerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki ticari örf ve âdet uygulanır. denmektedir. 2. Maddenin 3.fıkrasında ise Ticari örf ve âdet, tacir sıfatını haiz bulunmayanlar hakkında ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde uygulanır. denmektedir. Buradan şu anlaşılmalıdır ki tacir olmayanlara bu hüküm uygulanmayacaktır.

5-Olayın çözümünde ticari örf adet hukuku yok ise olay Genel Hükümlere göre çözümlenir. Olaya uygulanacak hüküm olmaması durumunda diğer kanunlarda yer alan ve ticari olmayan (genel) hükümlere başvurulacaktır. Olayın çözümünde örf adet dahi yoksa genel hükümler uygulanabilecektir. Medeni Kanununun 1.maddesine göre ticari olmayan adi hükümler, adi örf adette işin çözümünde kullanılabilecektir. Yinede Sonuç alınamadığı takdirde son olarak hakimin hukuk yaratması gerekir.