Av. Hilal AKDENİZ Gelincik Projesi Başkanı Stj. Av. Figen ŞAHİN H.G. Merhabalar, sizi tanıyabilir miyiz? H. A. Ben Av. Hilal AKDENİZ. Gelincik Projesi nin başkanıyım. H.G. Gelincik Projesine sponsor olan ya da manevi anlamda destek olan kurum kuruluşlar var mıdır? H. A. Proje ortaklarımız vardır ki bunların büyük kısmını belediyeler oluşturmaktadır. Bunlar TED Ankara Koleji, Gür Çağ Okulları, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Mamak, Çankaya, Yenimahalle, Keçiören Belediyeleri, Türkiye Soroptomistler Derneği. Bunlarla ortak eğitim çalışmaları yapıyor, seminerler düzenliyoruz. Sponsor olarak sadece Ankara Valiliği İl Özel İdaresi nin bütçesinden bir ödenek ayrıldı. H.G. Bilindiği üzere ailenin korunmasına ve kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaç 2012/1 Hukuk Gündemi 59
edinen yasada yakın zamanda bir değişiklik yapıldı. Yeni kapsamı ve sayısıyla 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ni konu edinen yasa hakkında ne düşünüyorsunuz? Biliyorsunuz ki, kadına yönelik şiddete ilişkin ilk yasal düzenleme 4320 sayılı kanun idi. Bu kanundaki yetersizlikler nedeniyle biz baroların da içerisinde bulunduğu çeşitli STK ların da görüşü alınarak 8 Mart 2012 tarihinde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine dair kanun kabul edildi. 20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Kanunda şiddetin mağdurun ve doğal olarak şiddet uygulayanın tanımları yapılırken, kapsam oldukça geniş tutulmuş ve fiziksel cinsel psikolojik keyfi sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranış şiddet olarak kabul edilmiştir. Şiddete direkt maruz kalanların yanı sıra şiddetten dolaylı olarak etkilenen ya da etkilenme tehlikesi bulunan kişiler de mağdur olarak kabul edilmiştir.bu anlamda yasanın olumlu olduğunu düşünmekteyiz. Şiddetle mücadeleye yönelik tedbirlerde hakimin yanı sıra kolluk amirlerine ve mülki idare amirlerine tedbir kararı verme ve uygulama mükellefiyeti yüklenmiştir. Ayrıca mağdura maddi yardım, çocuklarına kreş sağlanması vb. yenilikler de yürürlüğe giren yeni yasa ile mevcut hale getirilmiştir. Ancak ciddi anlamda eksikliklerinin olduğuna inanmakla birlikte hazırlanacak yönetmeliklerle bu eksikliklerin giderileceğine olan inancımızı muhafaza etmekteyiz. Zira Ankara Barosu Gelincik Merkezi olarak yönetmelik hazırlık çalışmalarına da bizzat katılmaktayız. Temel olarak açıklamak istediğim bir konu da; yasal düzenlemeler kadar hatta onlardan daha da önem arz eden husus UYGULAMADA NE YAPILDIĞI dır. Nitekim 2005 yılında Türk Ceza Kanunu nda yapılan önemli değişikliklere rağmen hala şiddet uygulayana haksız tahrik ve iyi hal indirimleri yapılmaktadır. Bunun şiddetle mücadeleye zarar verdiğini düşünmekteyim. Bu nedenle uygulayıcıların ciddi eğitimlerden geçirilmesi ve koordineli bir şekilde çalışmanın sağlanması gerekmektedir. H.G. İstatistikî veriler göz önüne alındığında Gelincik Projesi ne gelen telefon sayıları ve bu yolla size ulaşmak isteyen kadınların eğitim ve kültür seviyeleri ne durumda? Bunlar hakkında genel olarak verebileceğiniz bir veri var mıdır? H. A. Bu konularda iz dosyaları oluşturuyoruz. Genel olarak sorulduğunda gerek telefon yoluyla gerekse bizzat başvuru olsun eğitimli kadınlardan başvuru almıyoruz, alamıyoruz. Aslında ciddi oranda şiddet gören eğitimli kadın olmasına rağmen, bu başvuruyu alamamamızın sebebini onların bu konuyu dile getirmekten utanmaları, bunu bir ar meselesi olarak görmeleri olduğunu düşünüyorum. Bir de eğitimli kadının elinde az çok ekonomik özgürlüğü olduğu için bir ölüm kalım meselesi veya çok acil bir durum olmadığı sürece kendisinin tanıdığı bildiği bir avukatın bürosuna giderek bu problemi çözdüklerini düşünüyorum. Dolayısıyla bize gelen telefonlar ve bizzat başvurular genel itibariyle eğitim seviyesi düşük kadınlardan gelmektedir. Bu arada kuruluşundan bu yana Gelincik Projesi verilerine bakılacak olduğunda; Merkezimize gelen telefon sayısı: 10.500 Merkezimize şahsen yapılan başvuru: 1.100 Yapılan avukat atamaları: 900 Sığınma evine yerleştirme: 200 Psikolojik destek: 110 Vazgeçen Sayısı: 80 H.G. Eğitimli olanın ya da olmayanın da şiddet gördüğü ya da gösterdiği bir toplum düzeninde eğitmekle de gideremediğimiz şiddet sizce nasıl giderilir? H. A. Toplum ne kadar mutluysa, kişi başına düşen milli gelir ne kadar yüksekse, insanların eline kredi kartlarını verip de beş yılını borçlandırarak yaşamasını ne kadar engellersek, şiddet de paralelinde o kadar azalır. Bakın, bugün İsveç te, Norveç te ekonomik refah düzeyi ne kadar rahatlatılmış ülke varsa hepsinde şiddet de paralelinde azalmıştır. Olayın temelinde ekonomi vardır aslında. Bu soruna neden olan sebepleri tek başına değerlendiremeyiz. Çünkü nedenler birden fazla olunca, ona bağlı olarak çözümler de birden fazla olacaktır. Temeli eğitim ancak sonrası ekonomik, sosyolojik, psikolojik sorunların da halledilmesine bağlıdır. Eğitimin yanı sıra kişi başına düşen milli geliri artırırsak ekonomik olarak insanları refah düzeyine ulaştırırsak ve bunlarla beraber devlet, sosyal devlet anlayışını hayata geçirip bunu uygularsa, şiddet gören kadını, çocuğu herhangi sosyal konuta yerleştirirse ve daha sonrasında ona iş istihdamı yaratırsa şiddet azalır. Kanunlar değil, kanunları uygulayan insanların zihniyetinin değişmesi ve bunları uygulayan memurların hâkimlerin savcıların ve herkesin iyi bir eğitimden geçirilmesi gerekir. 60 Hukuk Gündemi 2012/1
Av. Meral ERDOĞAN Stj. Av. Figen ŞAHİN H.G. Merhabalar öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? M.E. Ben Avukat Meral ERDOĞAN. Gelincik Projesi nde rehber avukat olarak görev yapmaktayım. H.G. Bize Gelincik Projesinin ne olduğundan ve nasıl işlediğinden bahsedebilir misiniz? M.E. Gelincik Projesi, Ankara Barosu nun şiddet mağduru kadın ve çocuklara her türlü hukuki desteğin yanı sıra barınmadan meslek edinmeye kadar her türlü sosyal ve psikolojik desteğin verildiği sosyal dönüşüm projesidir. 444 43 06 numaralı telefondan ulaşılabilecek Gelincik Hattı, haftanın 7 günü 24 saat hizmet veriyor. Projede rehber ve gönüllü avukatlar yer almaktadır. Kadın ve çocuk hakları konusunda uzun süre çalışmış, hukuki süreçler hakkında ayrıntılı bilgi ve donanıma sahip, sosyal ve psikolojik iletişim tekniklerine hakim ve bu konularda eğitim almış, şiddet mağduru kadının her türlü sorununu yanıtlayabilecek uzman avukatlardan oluşmaktadır. Telefonda rehber avukatlarla yapılan ilk görüşmeden sonra şiddet mağduru kadın kendi imkânları ile Ankara Barosu Eğitim Merkezi Gelincik Birimi ne gelir; eğer kendi imkânları elvermiyorsa, barodan bir görevli ile birlikte baroya tahsis edilmiş bir araçla merkezimize getirilir. H.G. Şiddet mağduru kadına bu projenin sunabileceği alternatifler nelerdir? M.E. Şiddet gören kadının rehber avukatla yaptığı görüşmeye göre Adli Tıp Kurumu ndan rapor alınıyor, mağdura psikolojik destek veriliyor, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuluyor, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gereği şiddeti uygulayan kişinin müşterek konuttan veya bulunduğu 2012/1 Hukuk Gündemi 61
yerden uzaklaştırılması, varsa silah vb. aletleri teslim etmesi gerektiğini içeren koruma kararları alınıyor. Boşanma, velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat, aile konutu şerhi konulu davalar açılıyor. Mağdur eve dönmek niyetinde değilse ya da kalacak sığınacak yeri yoksa Ankara Barosu nun çeşitli kurumlarla imzalamış olduğu protokoller gereği sığınma evlerine yerleştirilebiliyor. Bu kurumlara Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çankaya, Yenimahalle, Altındağ, Mamak Belediyeleri örnek verilebilir. Mağdur hukuki süreç devam ederken bir mesleğe sahipse bunu devam ettirerek, bir meslek sahibi değilse uygun meslek edindirme kurslarına yönlendirilerek sığınma evindeki yaşamını sürdürebilmektedir. Bu açıdan Ankara Barosu meslek sahibi olmayan mağdurlar için Ankara Valiliği ile beraber iş istihdamında gerekli girişimlerde bulunuyor. H.G. Şiddet mağduru kadınların birçoğu ekonomik güçsüzlük nedeniyle kendilerini şiddete katlanmak zorunda hissediyorlar. Bu süreçte kadınların haklarını hukuken aramaları konusunda yardımcı olabileceğiniz bir husus söz konusu mudur? M.E. Elbette. Rehber avukatla yapılan görüşmede, hukuken açılması gereken ne tür davalar varsa, merkezimizin gönüllü avukat listesinden avukat ataması yapılıyor ve mağdurların gönüllü avukatla görüşmesi sağlanıyor. Eğer kendi maddi imkânları dava açmaya elverişli değilse, kendilerini adli yardım merkezine yönlendiriyoruz. H.G. Şiddete maruz kalan kadınların, gerek psikolojik destek olsun gerek açılan davalar olsun, sunulan bu çözüm önerilerine geri dönüşü nasıl? Bu çözüm önerilerine anlık bir istekle mi yoksa hayatlarının kararları olarak mı bakıyorlar? M.E. Gelincik Projesi olarak sunulan çözüm önerilerinin amacı kadınların yuvalarını yıkmaları konusunda onları belirli bir sistem içerisine sokmak değildir. Onlara yardım etmek, bilgi vermek, hukuki destek sağlamak, onları haklarını aramaları konusunda bilinçlendirmek, cesaretlendirmek, ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK duygusundan kurtarmak ve kendi adlarına sorunlarını çözme arayışı konusunda iradelerini güçlendirmektir. Sorunlara geniş perspektiften bakma sorunlarla baş edebilme, kendine güven, yasalar ve baro desteği ile daha güçlü olacağının ve yalnız olmadığının mağdura anlatılması sonucunda, başvuranlar sorun çözmede güçlendiklerini, aldıkları bilinç ve algılama sonucunda hayatlarında yeni bir sayfa açtıklarını ya da uzlaşı sonrası sorunların çözümü sebebiyle davalarından vazgeçtiklerini söyleyerek geri dönüşlerde bulunmaktadırlar. Bu sonuç projemizin amacına ulaştığını göstermektedir. Dolayısıyla bazen bize geri dönüşler bu davalardan vazgeçme şeklinde de olabilmektedir, ancak bu da bir kazanımdır. H.G. Akut Şiddet Olayı hakkında ne söylenebilir? M.E. Proje çalışma alanımız AKUT ŞİDDET. Akut şiddet olayı, bir kadının şiddeti gördüğü anda bizzat bize başvurması ya da bizi araması halidir. Bu olay için başvuran mağdurlara az önce de ifade ettiğim gibi hukuki desteği veriyoruz. Bazı hallerde ise akut şiddet olayı olmayıp hukuki bilgilendirme alabilmek için başvuranlar oluyor. Sadece hukuki bilgilendirme amaçlı başvurularda hukuki bilgilendirme yapılmakla beraber bu konuda Kadın Hakları ve Danışma Merkezi ne yönlendirme yapılmaktadır. H.G. Kadına karşı şiddetin medyada yer almasından sonra idare eliyle bazı çalışmalara yer verildi. Diyarbakır ve Çorum Valilikleri gibi çeşitli valilikler il müftülükleriyle birlikte çalışmalar yaptı. Sizce devletin bu konuyu müftülüklerle ele almasının topluma katkıları olabilir mi? M.E. Kuşkusuz, ancak amaca uygun bir çalışma gösterilmesi halinde yardımcı 62 Hukuk Gündemi 2012/1
olacaktır. Şiddetin daha ziyade erkekler tarafından uygulandığı gerçeği göz ardı edilmediği için, asker ocaklarına ve camilere giden erkeklerin bu konuyla ilgili eğitimi oralarda da söz konusudur. Toplumsal yapımız gereği dini etkiler bir hayli fazla. Şiddetin yasal düzenleme içinde olduğu gerçeğinin toplumda kabul edilmediği veya gerektiği gibi ciddiye alınmadığı yerde, şiddet günahtır denildiğinde bunun caydırıcılığı ve etkisi olacaktır. Dolayısıyla bu açıdan devletin Diyanet İşleri ile işbirliği oldukça olumludur. Ancak zaman zaman amaca uygun olmayan cevaplamalar olduğu yadsınamaz. Bunlar düzeltilmelidir, eğer düzeltilemeyecekse, şiddetle mücadele projesinden çekilmelerinde yarar vardır. H.G.: Sizce kadına yönelik şiddetin sebepleri nelerdir? M.E. İnsanın olduğu her yerde her zaman için şiddetten söz etmek mümkün. Dikkat ederseniz hiçbir hayvan bir diğerine şiddet göstermez sadece acıktığı için yeme ihtiyacı ile onu öldürür. Ancak insan yaratılış itibariyle anlaşılmaz biçimde bir başkasına şiddet gösterebiliyor. Şiddetin hiçbir zaman mazereti yoktur ve şiddet her ne olursa olsun kabul edilemez bir harekettir. Eğitimsizlik, ekonomik yetersizlik, gelenekler, erkek egosu en önemli nedenlerdendir. H.G.: Buraya gelerek yardım isteyen kadınların uğradıkları şiddeti ve bu şiddetin etkilerini yaptığınız gözlemler sonucunda nasıl değerlendiriyorsunuz? M.E. Buraya gelen kadınlar şiddetin çeşitlerinden birine ya da birden fazlasına maruz kaldıkları için gelirler. Şiddetin fiziksel, cinsel, sosyal ve psikolojik olmak üzere sayılabilecek türleri vardır. Bunlardan en önemli olanı bence psikolojik şiddettir. Çünkü toplum psikolojik şiddetin ne zaman başladığının farkına varamıyor. Şiddet mağduru da bunun farkına varamıyor. Şiddet sadece bir insanın gözüne yumruk atmak, onun gözünü morartmak değildir. Katıldığım bir toplantıda bir psikologun şu sözleri beni düşündürmüştü: Şiddete uğrayan kadının, şiddetin kendi ruhsal bünyesinde yaratmış olduğu travma 80 yıl devam edebilir. İşte bu sözler benim dikkatimi çok çekmişti. Dolayısıyla bize başvuran kadınlar bir travma yaşamaktadırlar ve bizim öncelikli hedefimiz, travmanın etkisini azaltmaktır. Psikolojik destek bu aşamada devreye girmektedir. Mağdurlara bu yönde destek olabilecek kurum, kuruluş ve avukatların olduğu ifade edilir. 2012/1 Hukuk Gündemi 63