TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yalıtım Kongresi 23-24-25 Mart 2001 Eskişehir-Türkiye YAPILARIN ZEMİNE OTURAN DÖŞEMELERİNDE ORTAYA ÇIKAN NEM SORUNLARI VE YALITIM ÇÖZÜMLERİ Yard. Doç. Dr. Emrah GÖKALTUN Anadolu Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü İki Eylül Kampusu ESKİŞEHİR Tel: 335 05 80 (66 62) E-Mail: egokaltun@.anadolu.edu.tr ÖZET Bu çalışmada, çeşitli kaynaklardan ortaya çıkan nem ve su faktörlerinin, yapının zemine oturan döşeme ve subasman bölgesine ulaşımı ve etkileri üzerinde durularak, bilinen çok basit detayların çözümünde gözden kaçan önemli noktalar kritik edilmiş ve yapı fiziği açısından, yapı malzemesi ve yapı elemanı hasarına neden olabilecek faktörlerin ortadan kaldırılması amacıyla alınması gereken önlemler konusunda, oldukça pratik çözümler sunularak, yapı değeri ve performansı ile yapı konfor şartlarındaki sürekliliğin sağlanması için, yapıların, zemin ile bağlantılı olan bütün hassas noktalarında nem yalıtımı uygulamasının gerekliliği ve önemi vurgulanmaya çalışılmıştır. ANAHTAR SÖZCÜKLER Zemine oturan döşeme, subasman, nem ve su, nem yalıtımı 1. GİRİŞ Nem korunumu, yapı tekniği dilinde, binaların yağış suları, zemin nemi, basınçlı ve basınçsız su ile su buharı gibi, her türlü suya karşı korunması anlamında kullanılan genel bir terimdir. Neme karşı yapıyı korumak amacıyla alınan yalıtım önlemleri, insan sağlığı ve konforu açısından oldukça önem taşır. Konforlu bir iç iklim ancak mekanı saran yapı elemanlarının yeterli düzeyde kuru olması durumunda sağlanabilir. Nemli yapı elemanları yüksek ısı iletim gücüne ve bu nedenle de düşük yüzey sıcaklığına sahiptir. Bu elemanların çevrelediği mekanlarda ise yoğun ısıtma yapılsa bile rahat bir iç iklim sağlanamaz. Ayrıca böyle mekanların ısıtılması fazla enerji harcamasını gerektirir. Dolayısıyla neme karşı alınan önlemler aynı zamanda binaların ısı korunumunun artmasına da hizmet eder. Nemli yapı elemanları; A. Malzeme gözenekleri su aldığında, malzemenin ısı tutuculuk yeteneğinin azalması, B. Gözeneklerdeki suyun donması durumunda, malzemede kabarmalar ve parçalanmaların görülmesi, C. Çözülen tuzlar ve diğer maddelerin, kimyasal olarak aşındırıcı etki yapması ve çiçeklenmelere neden olması, D. Yapı elemanı içerisinde bozulma, çürüme ve korozyon meydana gelmesi ve bu oluşumlarla birlikte hasarların başlaması, E. Küf ve mantarların ortaya çıkması ve mekan içerisinde yaşayanlar üzerinde çeşitli hastalıklara neden olması, F. Yapının kullanım değerinin düşmesi gibi sorunları beraberinde getirir [1]. Bundan dolayı, su ve nem ile temasta bulunabilecek tüm yapı elemanlarının bozulmaması için bunlara karşı gerekli önlemlerin alınması gereklidir. Binanın içine doğrudan su girişi kadar, yapı elemanlarına kılcal hareketler ve buhar difüzyonu yoluyla nem sızmasını engelleyerek, su ve nem etkisini azaltmak, su ve nem yalıtımının esasını oluşturur. Kısaca su ve nem yalıtımı, yapıların su ve nemden etkilenmesine karşı alınması gereken önlemlerin tümünü kapsar [2]. 169
2. YAPIYA NEMİN ETKİSİ Bina üzerine nem; Zemin nemi, Havanın nemi, Yapı suyu (yapı malzemesinin kendi nemi), Zemin suyu (basınçlı su ile yüzey ve sızıntı sularını içeren basmçsız su), Yağış suları, Sıçrama suları, Yüzeydeki birikme suları gibi çok çeşitli kaynaklardan etki eder. Bu nem kaynaklan içerisinde yer alan basınçlı su (çok yüksek seviyelerde olmadığı sürece), genellikle bodrum katlı yapılar için önemli bir problemdir. Basınçlı su dışındakiler ise, bodrum kat olsun ya da olmasın, tüm yapıların karşı karşıya kalabileceği nem ve su kaynaklarıdır. Zemine oturan döşemelerde ise, nem probleminin başlıca kaynakları, zemin nemi, sıçrama suyu ve yüzeydeki birikme suları ile basmçsız suları (yüzey ve sızıntı suları) içeren zemin sularıdır. 3. ZEMİNE OTURAN DÖŞEMELERDE NEM SORUNLARI Yapıların zemine oturan bölgeleri ya da diğer bir deyişle, zemine oturan döşemeleri, nem ve su problemine karşı, yapının en hassas bölümlerinden olup, bu bölgede nem; Yapı üzerinde basınç yapmayan ya da geçici olarak az bir statik basınç yapan, yüzey ve sızıntı sularını içeren basmçsız su ile (Şekil-l.a.), Zeminde daima var olan ve zemin cinsine bağlı olarak etki derecesi değişkenlik gösteren zemin nemi ile (Şekil-1.b.), Yağış sularının zemine çarparak, yapının su basman bölgesine sıçraması ile ortaya çıkan sıçrama suları ile (Şekill.c.) ve Yağmur ve yıkama sularının zemin üzerinde birikmesi ile (Şekil-1.d.) etkili olur. 170
Zemin nemi veya suyu, yapının temel duvarından veya subasman bölgesindeki duvardan absorbe edilir ve duvar içindeki nem, duvarı oluşturan malzemedeki 150 (i'dan küçük kılcal boşluklarda yerçekimine rağmen kapilerite etkisi ile yükselerek duvarın ıslanmasına neden olur [3]. Eğer yapmm bu bölgesinde yalıtım ile ilgili önlemler alınmamışsa, nem daha yukarılara doğru hareket eder ve yapının hem dış yüzeyinde, hem de iç yüzeyinde ortaya çıkar. Bina duvar ve döşemesinin kapiler yolla su çekmesi için, zemin suyu içinde bulunması zorunlu değildir, zemin gözenekleri içerisinde bulunan su da, kapiler yolla emilir ve duvar içerisinde çok yukarılara çıkabilir. Bazı durumlarda ise, yalıtım olduğu halde, yapının zemine oturan döşeme bölgesinde, çeşitli faktörlere bağlı olarak, nemlenme ve nemlenme hasarları görülür. Bu faktörler başlıca; Yalıtımın uygulandığı seviyenin üzerinde, yapının dış kısmında (subasman seviyesi üzerinde) toprak tabakasının bulunması ve bu toprak tabakasından duvarın içine nem etkimesi (Şekil-2.), 171
Duvar veya döşeme içindeki yalıtım uygulamasının yetersizliği, Yalıtım malzemesindeki kusurlar veya üretim hataları olarak sıralanabilir [4]. Dolayısıyla, yapının ilgili bölümlerinde nem yalıtımı yapılmış olsa bile, bu ve benzeri faktörlere bağlı olarak meydana gelen gelişmeler, yapı performansı ve konforu açısından, önceden tahmin edilemeyecek sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir. 4. ZEMİNE OTURAN DÖŞEMELERDE NEM VE SUYA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER Yapının zemine oturan döşeme ve subasman bölgesinde karşılaşılan nem ve su problemlerine karşı doğru ve etkin bir çözümlemenin yapılabilmesi için, alınabilecek önlemleri; Nem yalıtımı uygulaması ile ilgili çözümler, Nem ve su kaynaklarının yapıdan uzaklaştırılması ile ilgili çözümler olmak üzere iki aşamalı olarak değerlendirmek mümkündür. 4.1. Nem yalıtımı uygulaması ile ilgili çözümler Günümüzde, kullanıcıya çok geniş bir çeşitlilik içerisinde sunulan nem ve su yalıtım malzemeleri, kullanım yerine ve amacına göre çok farklı özelliklerde üretilir. Yakın zamana kadar düşey yalıtım ve yatay yalıtımda kullanılan malzemeler büyük farklılıklar göstermekte ve bu iki farklı malzeme ile kesintisiz bir yalıtım uygulaması tam anlamıyla gerçekleştirilemezken, yapı malzemesi teknolojisinde bugün ulaşılan noktada, örneğin bitümlü membranlar gibi aynı tür yalıtım malzemeleri ile yapının her bölgesinde, özellikle de basınçlı su tehlikesinin sözkonusu olduğu bir ve daha fazla bodrum katlı yapılarda kesintisiz ve sürekli bir monolitik (havuzlama) yalıtım yapabilme imkanı sağlanmıştır. Zemine oturan döşemelerdeki nem yalıtımı uygulamalarında da, bitümlü membranlar gibi esnek yalıtım malzemeleri kullanmak oldukça avantaj sağlar. Çünkü zemin içinde veya üstünde yapıyı etkileyecek herhangi bir nem ya da su kaynağı olmasa bile, zeminin kendi bünyesinde bulundurduğu nemin bile döşemeye ve dolayısıyla mekan içine ulaşımı sözkonusu olabilir. Zemindeki beton döşeme, nemi ancak belli bir noktaya kadar engelleyebilir [5]. Döşeme betonunun içerisine su geçirimsizliği sağlayıcı sıvı ya da toz haldeki su yalıtım malzemeleri katarak, betona nem ve su geçirimsizlik kazandırmak mümkündür. Ancak rijit yalıtımlar, bünye yapılarından kaynaklanan bazı sakıncalar taşır. Özellikle beton kütlesinin oturmasına (tasman) ve ısıl genleşmelerle çatlamasına karşı önlem alınmadığı durumlarda, beton çatlayabilir ve sistemin yalıtım özelliği kalmaz [3], Bu nedenle, betondan iç mekana olası bir su ve nem geçişini engellemek için su geçirimsiz beton döşemenin üzerine bitümlü membranlar gibi esnek yalıtım malzemeleri uygulamakta büyük yarar vardır. Ancak nem yalıtımı uygulaması, sadece döşeme betonu üzerinde kalmamalı (Şekil-3.a.), bodrum katlı yapılardaki monolitik nem ve su yalıtım çözümlemelerinde olduğu gibi, subasman bölgesi ile bir bütün olarak ele alınmalı ve yalıtım tabakası, kesintisiz olarak beton döşeme üzerinden, subasman bitimine kadar sürdürülmelidir (Şekil-3.b.). Kesintisiz bir yalıtım tabakası nedeniyle duvar ve döşeme içerisine nemin etkisi tamamıyla engellenmiş olsa da, özellikle temelden kapîler etki ile yükselen nem veya su, içerden, yüzeydeki birikme suları ve sıçrama suları da, dışarıdan, subasman bölgesine etki ederek, dış yüzeydeki sıva ve boyalar üzerinde lekelenmelere ve dökülmelere neden olabilir (Şekil-4.a.). Bu bakımdan, zemine oturan döşeme ve subasman bölgesindeki yalıtım uygulamasının tam anlamıyla başarılı bir sonuç vermesi için, bitüm içerikli esnek yalıtımın, tercihen subasman duvarının dış yüzeyinde de devam ettirilmesi (Şekil-4.b.) ve subasman duvarı üzerine yapılacak dış sıvanın içerisine de su geçirimsizliği sağlayacak katkı maddelerinin ilave edilmesi gerekir. 4.2. Nem ve su kaynaklarının yapıdan uzaklaştırılması ile ilgili çözümler Yapıyı nem etkilerinden, sadece, yalıtım uygulamaları ile koruyabilmek tam anlamıyla doğru değildir. Öncelikle nemlenme ve nemlenmeye bağlı hasarlara neden olan nem ve su kaynaklarının, yapının ilgili bölgesinden uzaklaştırılması gerekir. Bu bakımdan ilk aşamada, yapının zemine oturan döşemesi, subasman seviyesinde inşa edilmeli ve bu seviye yağmur suyunun sıçrama yüksekliği olari minimum 30 cm'in üzerinde yer almalıdır (Şekil-5.a.). İkinci aşamada, zemin üzerinde biriken yüzey sularının yapının subasman bölgesine etkisini önlemek için, yapının tüm çevresine drenaj sistemi uygulanmalı ve drenaj sistemi ile zemin yüzeyi arasındaki bölge geçirgen bir tabaka ile doldurularak, zemin üzerinde biriken suyun kısa sürede ve kolaylıkla drene edilmesi sağlanmalıdır (Şekil-5.b.). 172
173
Ancak ülkemizde, yapıların çevresinin çakıl dolgu gibi geçirgen bir tabaka yerine, beton tretuvar ile kaplanması gibi bir alışkanlık olduğu için, drenaj sisteminin yapılabilmesi çoğu zaman mümkün olmaz ya da yapılmış olsa da, sistemin doğru ve uygun şekilde çalışması güçleşir (Şekil-6.). Tretuvarın, drenaj sisteminin yapılması ve çalışmasını engellemesi yanında, yüzeyinin, eğimli olarak düzenlenmemesi de, yağmur ve yıkama sularının temel ve subasman bölgesine doğru etkimesini kolaylaştırır. Bir başka önemli nokta da, yağmur suyu iniş borularından inen atık suların, kanalizasyon sistemine bağlanması ya da yapıya zarar vermeyecek şekilde uzaklaştırılması yerine, doğrudan tretuvar üzerine boşaltılmasıdır (Şekil-7.). Bu bakımdan, yapıların zemin bölgesindeki nem ve su problemlerine karşı yapılacak yalıtım uygulamalarının, yapının kullanım süresi içerisinde çok uzun bir dönem hizmet verebilmesi için, öncelikle nem ve su kaynaklarının yapıdan uzaklaştırılması sağlanmalıdır. 174
5.SONUÇ Her biri önemli bir yatırım olan yapıların değerini korumak zorundayız. Yapının uzun yıllar boyunca değerini koruyarak kullanıcılara hizmet verebilmesi, ancak yapı iyi tasarlanmış ve dış etkilerden korunmuşsa gerçekleşebilir. Bu bakımdan, yapının toprak üzerindeki kısımlarının olduğu kadar, toprak altında kalan bölümlerinin de, özellikle nem ve su gibi etkilere karşı korunması gerekir. Günümüzde yalıtım malzemeleri üretim ve uygulama teknolojisindeki geniş olanaklar ve çözümler sayesinde, yapının herhangi bir noktasında, ortaya çıkması sözkonusu olan nem sorununu ortadan kaldırmak, oldukça pratik ve kolay bir yöntem haline gelmiştir. Ne var ki, ülkemizde nem ve su yalıtımının, zorunluluktan kaynaklanan bir durum olarak ve sadece yapının oturacağı alanda yeraltı sularının olması veya yapının bodrum katlı olarak inşa edilmesi durumunda uygulanması gibi geniş bir kanı vardır. Ancak, yapı bodrum katlı olarak inşa edilsin veya edilmesin, yapının, toprakla veya zeminle temas eden bütün bölümlerinin, nem ve su etkileri ile olan ilişkisinin kesilerek, dış etkilerle meydana gelebilecek olası hasarlardan korunumu sağlanmalı ve yapının, değerinin ve konfor şartlarının düşerek, kullanılmaz hale gelmesi önlenmelidir. Bunun için, uygulamada doğru olarak bilinen ve yapısal bir problemin çözümüne olanak tanıyan bazı detayların, gerçekte yapısal başka problemlerin ortaya çıkışına olabilecek etkisi engellenmeli ve bu amaçla, yapının zemine oturan döşeme bölgesindeki kritik noktalar, doğru tespitler ile, doğru çözümlere kavuşturulmalıdır. REFERANSLAR [1] Erten, E., "Binaferda Nem Yalıtımı", Karadeniz Teknik Üniversitesi Müh-Mim Fakültesi Fakülte Ders Notlan, No:46, Trabzon, 1996, s. 1 [2] Türkçü, Ç., "Yapım", Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yayınlan, İzmir, 1997, s.31 [3] Toydemir, N., Gürdal, E., Tanaçan, L., "Yapı Elemanı Tasarımında Malzeme", Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2000, s.58, 104 [4] Aschcroft, R., "Construction for Interior Designers", Longman Singapore Publishers Pte. Ltd., Singapore, 1992, s.l 53 [5] Barry, R., "The Construction of Building", Vol.1, Blackwell Scientific Publications Ltd., Worcester, 1991, s.20 175