Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi



Benzer belgeler
Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Hemþirelerin Genel Ruhsal Durumlarýnýn Ýncelenmesi

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi


Genelevde Çalýþan Kadýnlarýn ve Ev Kadýnlarýnýn Cinsel Yolla Bulaþan Hastalýklar Konusundaki Bilgi Düzeylerinin Anksiyete ile Ýliþkisi

2006 cilt 15 sayý

Dr. Sevim Buzlu*, Nihal Bostancý**, Derya Özbaþ***, Sevil Yýlmaz****

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Hemþirelerin atýlganlýk düzeyleri


Özay Çelen (*), Turgut Karaalp (*), Sýdýka Kaya (**), Cesim Demir (*), Abdulkadir Teke (*), Ali Akdeniz (*)

Madde Kullanma Eðilimi Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenilirliði

Duloksetin: Klinik Kullanýmý

Dr. Sarp Üner*, Dr. Þevkat Bahar Özvarýþ**, Sevgi Turan***, Umut Arýöz***, Dr. Orhan Odabaþý****, Dr. Melih Elçin****, Dr. Ýskender Sayek***** Giriþ

Hemodiyaliz ve Periton Diyalizi Uygulanan Hastalarda Psikiyatrik Bozukluklar, Algýlanan Sosyal Destek ve Yaþam Kalitesi Düzeylerinin Karþýlaþtýrýlmasý


Agorofobisi Olmayan Panik Bozukluk Hastalarýnda Eþlik Eden Sosyal Fobik Semptomlarýn ve Sosyodemografik Deðiþkenlerin Ýncelenmesi

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

Hemþirelik Hizmetlerinden Memnuniyetin Deðerlendirilmesi; Jinekoloji Servisi Örneði

Ruh Saðlýðý Çalýþanlarýnda Tükenmiþlik

DÝYABETLÝ HASTALARIN ÖZ-BAKIM GÜCÜ VE ALGILADIKLARI SOSYAL DESTEÐÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ. Papatya KARAKURT, Rabia HACIHASANOÐLU AÞILAR, Arzu YILDIRIM

SAMSUN ÇIRAKLIK EÐÝTÝM MERKEZÝ NE DEVAM EDEN ÇIRAKLARIN DURUMLUK-SÜREKLÝ KAYGI DÜZEYLERÝNÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ*

Huzurevinde Yaþayan Bireylerde Depresyon Düzeyi, Ölüm Kaygýsý ve Günlük Yaþam Ýþlevlerinin Belirlenmesi

Depresyon Tanýsý Almýþ Hastalarda Ölüm Kaygýsýnýn Araþtýrýlmasý

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Meme Kanserinin Ruhsal ve Sosyal Etkileri Üzerine Bir Çalýþma

makale (7). Kiþinin saðlýðý ile yaptýðý iþ arasýnda birbirini etkileyen dinamik

Dr. Meral Aksoy*, Dr. Makbule Gezmen**, Dyt. Çiðdem Çetinkaya***, Dyt. Hatice Nur Tuluk***, Dyt. Burcu Ýncekara ***

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

HEMAR-G. Yaþlýlarýn Evde Günlük Yaþam Aktivitelerini Sürdürme Durumu ve Yaþam Kaliteleri HEMÞÝRELÝKTE ARAÞTIRMA GELÝÞTÝRME DERGÝSÝ.

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

Mardin ili ilköðretim okullarýnda 6-15 yaþ grubu öðrencilerde kilo fazlalýðý ve obezite prevalansý

Psikiyatri Hastalarýnda Týp Dýþý Çare Arama Davranýþý: Türkiye'de ve Almanya'da Yaþayan Türkler Arasýnda Karþýlaþtýrmalý Bir Ön Çalýþma

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Psikiyatri Polikliniðine Baþvuran Bir Grup Yaþlýda Huzurevi ya da Aile ile Kalmanýn Depresyon ve Anksiyete Düzeyine Etkisi

ATATÜRK ÜNÝVERSÝTESÝ DÝÞ HEKÝMLÝÐÝ FAKÜLTESÝNDE ÇALIÞAN DÝÞ HEKÝMLERÝ VE HEMÞÝRELERÝN MESLEKÝ DURUM DEÐERLENDÝRMESÝ, BÖLÜM II: TÜKENMÝÞLÝK

Duchenne Muskuler Distrofili Çocuklarýn Aile Ýþlevlerinin ve Annelerinde Depresyon ve Kaygý Düzeylerinin Araþtýrýlmasý

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri

Dr. Selma Çetinkaya*, Dr. Seher Arslan**, Dr. Naim Nur ***, Dr. Ömer Faruk Demir**, Dr. Levent Özdemir****, Dr. Haldun Sümer*****

Kadýnlarýn Pap smear yaptýrma durumlarý ile bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi

Türkiye de Mezuniyet Öncesi ve/veya Sonrasý Psikiyatri Eðitimi ve Hizmeti Veren Kurumlarýn Özellikleri

TEMÝZLÝK ÝÞÝNDE ÇALIÞAN KÝÞÝLERÝN TEMÝZLÝK VE SAÐLIK DAVRANIÞLARININ DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

Erciyes Üniversitesi Öðrencilerinde Sigara Ýçme Durumunun Yýllarý Arasýndaki Deðiþimi

Huzurevindeki Yaþlýlarda Depresyon Sýklýðý ve Ýliþkili Risk Etmenleri

Ýstanbul ilindeki hemþirelik yüksekokulu öðrencilerinin saðlýklý yaþam biçimi davranýþlarý

Mirtazapinin Major Depresyonda Etki Baþlangýcý ve Güvenilirliði: Olgu Serisi

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Psikiyatrik Bozukluklara Baðlý Engellilik Hali; Üniversite Hastanesi Deneyimi. Disabilites Due to Psychiatric Disorders: Sample Of University Hospital


Türk Tabipleri Birliði Yöneticilerinde Sigara Ýçme Alýþkanlýðý

Dr. Emel Ege**, Msc. Sermin Timur***, Msc. Handan Zincir**** yeterince hizmet götürülemeyen kesimdir

Kayseri Ýl Merkezinde Bir Saðlýk Ocaðýna Baþvuran Diyabetik Hastalarda Metabolik Kontrol Durumu ve Eþlik Eden Faktörler

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Menopozda Semptom Örüntüsünün Anksiyete, Depresyon Düzeyleri ve Sosyal Destek ile Ýliþkisinin Ýncelenmesi

Ýntihar Giriþimlerinin Ýncelenmesi: Risk Faktörleri ve Takip

Subklinik Hipotiroidili Hastalarda Tiroid Replasman Tedavisinin Anksiyete ve Depresyon Düzeylerine Etkisi

Depresyon Tanýsý Almýþ Hastalarda Ölüm Kaygýsýnýn Araþtýrýlmasý

Annelerin Bebek Beslenmesi ve Emzirmeye Ýliþkin Bilgi ve Uygulamalarý The Knowledge and Practices Mothers to Related of Baby Feeding and Breastfeeding

BÝR KAMU KURULUÞUNDA ÇALIÞAN KADINLARLA ÇALIÞMAYAN KADINLARIN GEBELÝK SORUNLARI YÖNÜNDEN KARÞILAÞTIRILMASI

DEHB Tanýlý Çocuklarýn Ebeveynlerinde DEHB Oraný

BALIKESÝR DEVLET HASTANESÝ DAHÝLÝYE KLÝNÝÐÝNDE YATAN YAÞLILARDA DÜÞME KORKUSU ve ETKÝLEYEN FAKTÖRLERÝN ÝNCELENMESÝ. Selda YÖRÜK

Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri

Erken ve Geç Baþlangýçlý Erkek Alkol Baðýmlýlarýnda Sosyodemografik, Klinik ve Psikopatolojik Özelliklerin Karþýlaþtýrýlmasý

Diyabetik Hastalarda Týbbi ve Sosyal Faktörlerin Yaþam Kalitesine Etkisi

Sýnav Kaygýsý ve Ýliþkili Psikiyatrik Belirtiler

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

Üniversite Öðrencileri Güvenli Cinselliði Nasýl Algýlýyor? How Do The University Students Perceive Safer Sex?

Anne-Babalarýnda Ruhsal Bozukluk Olan Çocuklarýn Ruhsal Durumlarýnýn Deðerlendirilmesi

Þizofrenide Cinsel Ýþlev Bozukluklarý: Kesitsel Bir Deðerlendirme

Türkiye'de evli erkeklerin aile planlamasý yöntemlerini kullanmalarýný etkileyen faktörler

Kahta Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniðinde Yatan Hastalarýn Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri

Sosyal Kaygý Bozukluðu ile Panik Bozukluðu Olgularýnýn Demografik ve Bazý Klinik Özellikler Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

Akne Vulgaris ve Psikopatoloji Ýliþkisini Aydýnlatmaya Yönelik Bir Çalýþma

Kamu Hastanelerinde Çalýþan Saðlýk PersonelindeÝþ Doyumu ve Stres Ýliþkisi

Baðýmlýlýðý Olan Hastalarda Servis Ortamý ve Tedavi Motivasyonu Ýliþkisinin Ýncelenmesi

Dt. Erdal ÖZCAN * Yrd. Doç. Dr. Sinan EVCÝL* Dt.Hacer TURGUT** Doç. Dr. Mehmet YILDIZ **

Anahtar sözcükler: Koruyucu Fizyoterapi, Ergonomik Risk Faktörleri, Çalýþma Postürü, Kas Ýskelet Sistem Problemleri, Kümülatif Travma Bozukluklarý.

Hava Trafik Kontrolörlerinde Stresle Baþa Çýkma Eðitiminin Ruhsal Belirtiler ve Tükenmiþlik Düzeylerine Etkisi: Kontrollü, Prospektif Bir Çalýþma

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor


Dr. Hakan Altýntaþ*, Dr. Funda Sevencan**, Dr. Tuðba Aslan***, Dr. Murat Cinel***, Dr. Engin Çelik***, Dr. Fatih Onurdað***

Bir Saðlýk Yüksekokulu Hemþirelik Bölümü Öðrencilerinin Merhamet Düzeylerinin Ýncelenmesi

Kayseri Ýl Merkezinde Görev Yapan Öðretmenlerde Þiþmanlýk Prevalansý

Altý-onbir yaþ grubu çocuklarýn aðýz-diþ saðlýðý yönünden deðerlendirilmesi

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý

Üniversite Öðrencilerinde Yaþam Doyumunu Yordayan Etkenlerin Ýncelenmesi

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Bedensel Hastalýðý Olan Kiþiler Arasýnda Psikiyatrik Yardýma Ýhtiyacý Olanlar Tanýnabiliyor mu?

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Halkla Ýliþkiler ve Cinsiyet

Koruma ve Bakým Altýndaki Çocuklara Yönelik Bireysel Risk Deðerlendirme Formu'nun (BÝRDEF) Geliþtirilmesi, Güvenirlik ve Geçerliði

Gençlerdeki Somatorform Bozukluklarda Kaygý Düzeyi, Annenin Baðlanma Biçimi ve Aile Ýþlevselliði

Birinci Basamakta Çalýþan Saðlýk Personelinin Aile Hekimliði Mevzuatýnda Yer Alan Bazý Konularý Benimseme Durumu

Þizofrenik Hastalara Uygulanan Sorun Çözme Becerilerini Geliþtirme Programýnýn Yaþam Kalitesine Etkisi

BASKETBOL OYUNCULARININ DURUMLUK VE SÜREKLİ KAYGI DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ

ÝÞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI 2010 YILI GENEL SONUÇLARI

Transkript:

ARAÞTIRMA Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi The Efficacy of Psychoeducation as an Adjuvant Therapy in Generalized Anxiety Disorder Havva Gezgin 1, Olcay Çam 2, Mustafa Karademir 3 1 Hem., 3 Uz.Dr., Ýzmir Asker Hastanesi, 3 Prof.Dr., Ege Üniversitesi, Psikiyatri Hemþireliði Anabilim Dalý, Ýzmir ÖZET Amaç: Araþtýrma, Ýzmir Asker Hastanesi psikiyatri polikliniðine baþvurup muayene olan ve "nevrotik kiþilik özelliði zemininde orta düzeyde yaygýn anksiyete bozukluðu" tanýsý alan bireylere verilen psikoeðitimin tedavideki etkinliðini incelemek amacýyla yapýlmýþtýr. Yöntem: Psikiyatri polikliniðine Mart-Nisan 2009 arasýnda baþvuran hastalar araþtýrmanýn evrenini, yaþ, eðitim durumu, meslek ve daha önce yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý almayan hastalar (30 kontrol 30 deney grubu toplam 60 kiþi) örneklemi oluþturmuþtur. Araþtýrma, öntest-sontest kontrol gruplu araþtýrma modeline göre desenlenmiþ yarý deneysel bir çalýþma olarak yapýlmýþtýr. Veriler, 13 sorudan oluþan Tanýtýcý Bilgi Formu, Spielberger Sürekli- Durumluk Kaygý Envanteri ve Psikoeðitim Sonrasý Deðerlendirme Formu kullanýlarak toplanmýþtýr. Deney grubundaki bireylerin anksiyete düzeyleri belirlenerek psikoeðitim programýna alýnmýþtýr. Eðitimler sonunda ilacý önerildiði gibi kullanýp kullanmama, ilacý býrakýp býrakmama durumu, ilaç yan etkileri ile ilgili yaþadýðý sýkýntýlar ve iþlevselliði yüzyüze görüþme yöntemiyle doldurulan formla deðerlendirilmiþtir. Verilerin analizinde sayý ve yüzde analizleri ile Independent t testi, kikare testleri, Paired Simple T test kullanýlmýþtýr. Bulgular: Deney grubuna verilen psikoeðitimin bireylerinx ilaca devam etme durumlarýný arttýrdýðý, ilacý býrakmalarýný engellemeye yardýmcý olduðu ve durumluluk-süreklilik anksiyete düzeylerini düþürdüðü görülmüþtür. Sonuç: Eðitim içerikleri ile durumluluk ve süreklilik anksiyete düzeyi birlikte deðerlendirildiðinde ikinci oturumda verilen bireyin hastalýðýna yönelik içgörü kazandýrmaya yönelik eðitimden hastalarýn daha çok fayda gördüðü deðerlendirilmiþtir. Anahtar Sözcükler: Anksiyete, psikiyatri hemþireliði, psikoeðitim. () SUMMARY Objective: The aim of the study was to understand the effects of psychoeducation in patients, who were admitted to Izmir Military Hospital psychiatry department and were diagnosed as "moderate Generalized Anxiety Disorder" with neurotic personality traits. Method: Participants who were admitted between March-April 2009 were selected as study group without considering their age, education, and occupation (30 participants were assigned to experimental group and 30 to control group). These participants had not been diagnosed as generalized anxiety disorder previously. This research has been conducted with a quasi-experimental method with pretest-posttest control groups. Data were collected by using an evaluation form with 13 questions prepared by the researcher, Spielberg state-trait anxiety inventory and a post-psycho-education evaluation form. The experimental group has been taken into psychoeducation program after determining their anxiety levels. At the end of the psychoeducation program the experimental group was evaluated by a face to face interview form to assess whether they used their treatments as prescribed, whether they quitted pharmacologic treatment and for assessing the side effects of treatment and their functionality. Data of sociodemographic features and scores of the scales used were analyzed with Independent t test, chi-square test and Paired Simple T test. Results: It was seen that, with psycho education of the experimental group, drug compliance have increased and discontinuation to pharmacological treatment rates and also levels of state & trait anxiety have decreased. Conclusion: When psychoeducational content is assessed together with state & trait anxiety levels, results show that patients gain more benefit on the second session which aims to give insight to patients about their illnesses. Key Words: Anxiety, psychiatric nursing, psycho education. Makalenin geliþ tarihi: 18.03.2010, Yayýna kabul tarihi: 12.11.2010 65

Gezgin H, Çam O, Karademir M. GÝRÝÞ Anksiyete, bütün insanlarýn zaman zaman yaþadýðý, korkuya benzeyen bir duygudur. Kiþi bunu, sanki kötü bir haber alacakmýþ, bir felaket olacakmýþ gibi nedeni belli olmayan bir sýkýntý, bir endiþe duygusu olarak algýlar ve yaþar (Karakula 1999). Anksiyete, bilinçdýþý olan ve nesnesi kiþi tarafýndan tanýnmayan, içsel tehditlere karþý oluþan tepkidir (Akþit ve Cimete 2001, Dilbaz 2006, Doðan 2002). Modern yaþamla birlikte anksiyetenin yaþanma sýklýðý ve anksiyete bozukluklarýnýn prevalansý artmýþ ve en yaygýn psikiyatrik bozukluk olarak son 20 yýlda ilgi odaðý olmuþtur (Dowbiggin 2009). Anksiyete bozukluklarý duygudurum bozukluklarý ile birlikte toplumda çok yaygýn olarak bulunmakta ve önemli iþgücü kaybý ve yeti yitimine neden olmaktadýr (Özcan ve Uðuz 2006, Öztürk ve Uluþahin 2008). Yaygýn anksiyete bozukluðu (YAB) sürekli endiþe, aþýrý uyanýklýk ve otonomik hiperaktivite belirtileriyle karakterize olan en az 6 ay süren bir bozukluktur (Doðan 2002). YAB, belli bir nesneye, yere, organa, saplantýlý düþünceye ya da zorlantýya odaklanmamýþ, yani belli bir düþünsel ya da devinimsel içeriði olmayan, organizmada yaygýn ruhsal ve fizyolojik bunaltý belirtileri ile yaþanan bir bozukluktur. Yaygýn anksiyete bozukluðunun tedavisinde ilaç tedavisi yanýnda, davranýþçý ve biliþsel psikoterapiler, relaksasyon eðitimi gibi tedavi yöntemlerinin yararlý olduðu kabul edilmektedir. Hangi tedavi seçilirse seçilsin, hastanýn hastalýðý ile ilgili içgörü kazanmasý için baþlangýçta hastayla anlaþmak, eðitim ve güven vermek hasta açýsýndan yararlýdýr (Akþit ve Cimete 2001). Bunu saðlayacak saðlýk ekibi üyelerinden hemþirenin rolü çok önemlidir. Psikiyatride anksiyete tedavisinde kullanýlan ilaçlarýn etkileri ilacýn baþlanmasýný takiben 2-6 hafta sonra baþlamaktadýr (Nakagawa ve Watanabe 2008, Stephen ve Meghan 2005). Ýlacýn etkisinin geç baþlamasý ve ilaç yan etkilerinin varlýðý hastalarýn ilacý kullanabilme oranýný düþürmektedir. Çünkü günümüze kadar geliþtirilen tüm anksiyolitik /antidepresan etkili ilaçlar yan etkilerden tamamen arýndýrýlabilmiþ deðildir. Panik bozukluk-agorafobide yan etki ve tedaviyi kesmenin iliþkisinin incelendiði bir çalýþmada 326 hastadan 179'unun tedaviyi kestiði, bunlardan %10.6'sýnýn yan etkiler nedeniyle tedaviyi býraktýðý görülmektedir (Dilbaz 2006). Bu durum, tedavi sürecindeki etkinliðin (ilacýn önerildiði gibi kullanýp kullanmama, ilacý býrakýp býrakmama durumu ve anksiyete düzeyinde düþme oraný) ve tedavi süreci baþlayan hastanýn iþlevselliðinin daha da bozulmasýna neden olmaktadýr. Araþtýrmada kullanýlan milnasipran, dual etkili bir antidepresan olup tedavinin akut fazýnda etkinliði fazladýr. Pratik olarak bütün antidepresanlar sinaptik aralýktaki norepinefrin (NE) ve serotonin (5HT) miktarlarýný arttýrýrlar. Bu durum antidepresan alýndýktan hemen sonra gerçekleþir. Fakat depresif belirtilerde düzelmenin baþlamasý (yaygýn anksiyete için terapötik doz olan 100 mg/gün) 20 gün kadar zaman almaktadýr (Demirkýran ve Terakye 2001, Nakagawa ve Watanabe 2008, Papakostas ve Fava 2007, Stephen ve Meghan 2005). Psikiyatri polikliniðine baþvurup ilaç tedavisi planlanan hastalarýn bir kýsmý ilacýn etki etmediðini düþünerek bir kýsmý da ilaç yan etkilerinden dolayý iki hafta içerisinde tekrar baþvurmakta, hatta ilacý býraktýðýný ifade etmektedir (Dilbaz 2006). Psikiyatri hemþiresi tarafýndan verilen psikoeðitim sayesinde hastalýðý ve tedavisini, ilaç etkilerini ve yan etkilerini, anksiyeteyle baþa çýkmayý öðrenen hastalarda tedavi sürecine uyum ve ilaç yan etkisi ile baþa çýkabilme yeteneði artmaktadýr. Bu geliþmeler ise içgörüyü ve kiþisel farkýndalýðý arttýrarak tedavi süresince hastanýn iyilik halini ve tedavi etkinliðini olumlu yönde etkileyecektir (Demirkýran ve Terakye 2001, Dilbaz 2006). Psikiyatri alanýnda çalýþan hemþireler anksiyete bozukluðunun týbbi tedavisinde üstlendikleri rollerin yaný sýra hasta ve ailesi ile iþbirliði yaparak hastanýn ilacýna, dolayýsýyla tedavisine göstereceði uyumda çok önemli bir etkiye sahiptirler. Çünkü hemþireler hasta ile sürekli bir arada olan saðlýk personeli olup, tedavi süresince hastanýn davranýþlarýný deðerlendirmekten sorumludurlar. Bu nedenle ilaç tedavisine baþlanmadan önce bakým sorumluluðunu alan psikiyatri hemþiresi tarafýndan hastanýn fizyolojik durumu, ruhsal belirtileri ve özellikle ilaç kullanmaya iliþkin yaklaþýmý deðerlendirilmelidir. Bu deðerlendirme ilaçlarýn 66

Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi neden olabileceði yan etkilerin, hastada ilaç kullaným öncesinde var olan belirtilerle karýþmamasý açýsýndan önemlidir (Demirkýran ve Terakye 2001). Psikiyatrik hastalýklarýn tedavisinde ilaç kullanýmýnýn çok fazla olduðu bilinen bir gerçektir. Ýlaç kullanýmýnýn etkin bir þekilde olmasý için hastalarýn bilgi eksikliðinin giderilmesi gereksiz yere ilaç kullanýmýný önleyerek hastalýðýn kronikleþmesini azaltacak ve soruna yönelik çözümü saðlayacaktýr. Ýþte bu noktada psikiyatri hemþiresinin rolü çok önemlidir. Bugün, uzman psikiyatri hemþireleri, birey, aile ve topluma birinci derece ruh saðlýðý bakým hizmetlerini vermektedir. Psikiyatri hemþireleri, eðitim ve destekleyici hizmetlerle birlikte hemþirelik sürecini kullanan bir terapist olarak görev yapar. Ruh saðlýðý ihtiyaçlarýný deðerlendirmek, taný koymak ve hemþirelik hizmetlerini planlamak, uygulamak ve deðerlendirmek üzere kiþi, aile, grup ve toplumla birlikte çalýþýrlar. Bu müdahaleler saðlýðý yüceltme, saðlýðýn korunmasý; tarama ve deðerlendirme, terapötik ortamýn yönetimi, özbakým aktivitelerinde hastaya yardýmcý olma, psikoeðitim dahil saðlýk eðitimi, idaresi ve denetimi; kriz müdahalesi ve danýþmanlýðý ve vaka yönetimidir (American Nurses Association 2000, Catherine ve Thomas 2009, Cloos 2005, Mcfarland ve Thomas 1991). Araþtýrma kapsamýna alýnan asker bireyler alýþtýklarý sosyal ve fiziksel çevreden uzaklaþarak tanýmadýklarý yeni bir çevrede yaþamaktadýr. Bu ortamda bireysel, kültürel ve sosyal farklýlýklar çok dikkate alýnmadýðýndan; bu durum ciddi bir stresör niteliði taþýmakta ve uyumu zorlaþtýrmaktadýr. Askeri ortama, sivil yaþamdan yeni gelmiþ olan kiþilerin çoðunluðu, önceden hiç de alýþýk olmadýklarý bir düzeyde veya yoðunlukta izin ve yasak kavramlarýyla örnekleyebileceðimiz birtakým kýsýtlayýcý ve zorlayýcý uygulamalarla karþýlaþmaktadýrlar. Askeri ortamda karþýlaþýlan ve askeri personelin ruhsal saðlýðýný olumsuz olarak etkileyebilen iþ ile iliþkili stresörler ise; iþ memnuniyetsizliði, algýlanan sýkýntý, ev hasreti, birlikte çalýþtýklarý arkadaþ veya üstlerle çatýþma-anlaþamama, zorunlu olarak görev yerinin deðiþtirilmesi, performans yönünden yetersiz olarak deðerlendirilme, terfi etmede baþarýsýzlýk, arzu edilmeyen görevler verilmesi, askeri disiplin ve temel eðitimin stresi gibi durumlardýr (Çetin ve ark. 2003). Tüm bu durumlar askerlerde anksiyeteye neden olmakta ve ortama uyumsuzluðun devam etmesi halinde profesyonel yardým almaya kadar gidebilmektedir. Askerlik, toplumumuzda erkeklerin hayatýnda önemli olduðu kadar, kadýn erkek iliþkilerinde ve hayatý paylaþmada da önem taþýmaktadýr. Buradaki iyileþtirmenin ise tüm toplumun ruh saðlýðýný etkileyeceði düþünülerek, bireylere hemþire tarafýndan verilen psikoeðitimin tedaviye büyük katkýlar saðlayacaðý unutulmamalýdýr. GEREÇ VE YÖNTEM Bu araþtýrma, TSK Saðlýk Komutanlýðý na baðlý Ýzmir Asker Hastanesi Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Polikliniði ne baþvurup muayene olan nevrotik kiþilik özelliðine sahip orta düzeyde yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý alan bireylere verilen psikoeðitimin tedavideki etkinliðini (ilacý önerildiði gibi kullanýp kullanmama, ilacý býrakýp býrakmama durumu ve anksiyete düzeyinde düþme oraný) incelemek amacýyla öntest-sontest kontrol gruplu yarý deneysel bir çalýþma olarak yapýlmýþtýr. Ho Hipotezi: Anksiyete bozukluðu tanýsý alan bireylerden yalnýzca ilaç tedavisi yapýlan grup (kontrol grubu) ile ilaç tedavisinin yanýnda psikoeðitim verilen grup (deney grubu) arasýnda tedaviden yararlanma oraný arasýnda fark yoktur. H1 Hipotezi: Anksiyete bozukluðu tanýsý alan bireylerden yalnýzca ilaç tedavisi yapýlan grup ile ilaç tedavisinin yanýnda psikoeðitim verilen grup arasýnda tedaviden yararlanma oraný arasýnda fark vardýr. Araþtýrmanýn evrenini Ýzmir Asker Hastanesi Psikiyatri Polikliniði ne Mart-Nisan 2009 tarihleri arasýnda baþvuran 20-24 yaþ grubu ilköðretim mezunu erlerden (n=3672) yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý alanlar (n=500) oluþturmuþtur. Araþtýrmanýn yürütüldüðü sýrada hekim tarafýndan DSM-IV kriterlerine göre yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý konulan, ayný ilaç tedavisi alan, çalýþmayý kabul eden ve araþtýrma kriterlerine uyan 30'u kontrol grubunda, 30'u deney grubunda olmak üzere 60 er birey örnekleme alýnmýþtýr. Mart- Nisan 2009 tarihlerinde psikiyatri polikliniðine baþvuran, ilköðretim mezunu, nevrotik kiþilik özelliði olan, ilk 67

Gezgin H, Çam O, Karademir M. kez yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý alan, herhangi bir bedensel ve ruhsal hastalýðý olmayan 20-24 yaþ grubu erler, saðlýk hizmetlerinde temel hedef kitle olmasý ve özelliklerinden dolayý (evden ayrýlma, üstlerle iliþkiler vb) anksiyete açýsýndan dikkate deðer bir grup olarak çalýþma kapsamýna alýnmýþtýr. Araþtýrmaya katýlan bireylerden ve araþtýrmanýn yapýldýðý kurumdan gereken izinler alýnmýþtýr. Örneklem Seçim Kriterleri: - Araþtýrmayý kabul eden, - Hekim tarafýndan DSM-IV kriterlerine göre yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý alan ve orta düzeyde anksiyetesi olan, - Herhangi bir ruhsal ve bedensel hastalýðý olmayan, - Ayný ilaç tedavisini alan ve ek ilaca ihtiyacý olmayan bireyler seçilmiþtir. Araþtýrma deney ve kontrol grubu olmak üzere erlerden oluþan iki grupla yapýlmýþtýr. 60 bireye Tanýtýcý Bilgi Formu ve Spielberger Sürekli- Durumluk Kaygý Envanteri uygulanmýþtýr (Öner ve Le Compte 1983). Yaþ, cinsiyet, eðitim durumu ve ölçekten aldýklarý puan gibi deðiþkenlere göre her iki grubun homojenitesi saðlanarak bireyler kura ile kontrol ve deney grubu olarak ayrýlmýþtýr. Daha sonra yaþ, cinsiyet, eðitim durumu, medeni durum gibi deðiþkenlerin ve hesaplanan ölçek puanlarýn her bir grupta eþit olmasýna dikkat edilerek iki eþ grup elde edilmiþtir. Her iki grubun ölçekten aldýðý ilk puan Independent t testi ile karþýlaþtýrýlarak aralarýnda anlamlý fark olmadýðý saptanmýþtýr (p>0.05). Böylece her iki grup arasýnda homojenite saðlanmýþtýr. Araþtýrma, deney grubuna alýnan 30 bireye öntest, sontest uygulamalý olarak yapýlmýþtýr. Deney grubundaki bireylerin Spielberger Sürekli- Durumluk Kaygý Envanteri ile anksiyete düzeyleri belirlenerek psikoeðitim programýna alýnmýþtýr. Her eðitim öncesinde ve sonrasýnda anksiyete düzeyleri ölçülerek her bir eðitim oturumunun etkinliði de deðerlendirilmiþtir. Eðitimler sonunda ilacý önerildiði gibi kullanýp kullanmama, ilacý býrakýp býrakmama durumu, ilaç yan etkileri ile ilgili yaþadýðý sýkýntýlar yüzyüze görüþme yöntemiyle doldurulan formla deðerlendirilmiþtir. Ayrýca bireylerin iþlevselliðinin eðitim öncesi duruma göre nasýl deðiþtiðini deðerlendirmek için de amirlerine kapalý zarfta gönderilen ve bir sorudan oluþan deðerlendirme formunu yine ayný þekilde araþtýrmacýya geri göndermeleri istenmiþtir. Böylece verilen psikoeðitimin tedavideki etkinliði iþlevsellik alanýnda da deðerlendirilmiþtir. Kontrol grubunda ise, taný aldýklarý gün yapýlan öntest ile anksiyete durumlarý Spielberger Sürekli- Durumluk Kaygý Envanteri ile belirlenerek deney grubunun eðitimleri sonunda (kontrol grubuna herhangi bir eðitim yapýlmamýþtýr), kontrol grubuna da sontest yapýlarak anksiyete düzeyleri Spielberger Sürekli-Durumluk Kaygý Envanteri ile deðerlendirilmiþtir. Eðitimler haftada bir kez olmak üzere toplam dört oturum þeklinde yapýlmýþ ve dört haftalýk bir süreyi kapsamýþtýr. Bireyler eðitimin daha etkin olmasý açýsýndan 10 kiþilik gruplar halinde eðitime alýnmýþtýr. Ayný gün içerisinde 10x3=30 kiþiden oluþan deney grubunun eðitimine 30 dakikalýk eðitimlerle toplam 90 dakika süre ayrýlmýþtýr. Araþtýrmada veriler; 13 sorudan oluþan Tanýtýcý Bilgi Formu, toplam 40 maddeden oluþan sürekli ve durumluk olmak üzere iki ayrý ölçeði içeren Spielberger Sürekli-Durumluk Kaygý Envanteri ve verilen eðitimin tedavideki etkinliðini deðerlendiren, üç sorudan oluþan Psikoeðitim Sonrasý Deðerlendirme Formu kullanýlarak toplanmýþtýr. Psikoeðitim planý Tablo 1 de gösterilmiþtir. Veriler Statistical Package for Social Sciences (SPSS-11.0) ortamýna girilerek ve yine SPSS ortamýnda sayý ve yüzde hesaplamalarý, Independent t testi, ki-kare testi ve Paired Simple T test ile analiz edilmiþtir. BULGULAR Deney ve Kontrol Grubu Hastalarýn Sosyodemografik Özellikleri: Deney ve kontrol gruplarý oluþturulurken, gruplar yaþ, cinsiyet, medeni durum vb. deðiþkenler açýsýndan eþleþtirilmiþtir (p>0.05). Deney ve kontrol grubundaki bireylerin gruplararasý uyum halini test etmek için yapýlan testlerde iki grup arasýnda yaþ grubu (T=-0.330, p>0.05), medeni durum (X 2 = 68

Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi Tablo 1. Psikoeðitim planý 1.OTURUM Tanýþma ve Ýlaç yan etkileri konusunda bilgi verme Tanýþma ve araþtýrma konusu hakkýnda bilgi verme Araþtýrmada kullanýlacak olan tanýtýcý bilgi formu ve anksiyete ölçeði hakkýnda bilgi verme ve bu formlarý yanýtlamasýný saðlama Yaygýn anksiyete bozukluðu tedavisinde kullanýlan ilaçlarýn yan etkileri ve bu yan etkilerle baþ etme hakkýnda bilgilendirme Eðitim hedefleri belirleme Özetleme Anksiyete hakkýnda bilgi verme Anksiyete bozukluklarý hakkýnda bilgilendirme 2. OTURUM Yaygýn anksiyete bozukluðu, belirtileri, nedenleri ve tedavisi Anksiyete bozukluðu ve tedavisi hakkýnda bilgi verme hakkýnda bilgilendirme Özetleme Geri bildirim alma Anksiyeteyle baþ etmede yapýlabilecekler konusunda 3. OTURUM bilgilendirme Anksiyeteyle baþ etmede yapýlabilecekler konusunda bilgilendirme 4.OTURUM Psikoeðitimi deðerlendirme Özetleme Geri bildirim alma Kapanýþ Özetleme Geribildirim alma Eðitim hedeflerinin gözden geçirilmesi 1.071, p>0.05) ve mesleki durum bakýmýndan (X 2 =2.705, p>0.05) istatistiksel olarak önemli bir fark saptanmamýþtýr. Deney ve kontrol grubunu oluþturan 60 bireyin yaþ ortalamasý 21.7 olup her iki gruptaki bireyler ilköðretim mezunu; %53.3'ü bekar, %46.7'si evli; %36.7'si serbest meslek sahibi ve %13.3'ü iþsizdir. Araþtýrma, deney ve kontrol grubunda 30'ar kiþi olmak üzere toplam 60 kiþi ile yapýlmýþtýr. Deney grubunun yaþ ortalamasý 21.6±1.6, %60'ý bekar, %40'ý evli, %33.3'u serbest meslek sahibi, %20'sý çiftçi, %16.7'si iþsiz, %36.7'si memurdur. Kontrol grubunun yaþ ortalamasý 21.7±1.5, %46.7'si bekar, %53.3'ü evli, %40'ý serbest meslek sahibi, %30.0'u çiftçi, %16.7'si iþsiz, %13.3'ü memurdur. Deney ve kontrol grubundaki tüm bireyler ilköðretim mezunudur. Deney grubunun %40'ý 20 yaþýnda, %20'si 24 yaþýndadýr. Kontrol grubunun %30'u 20 yaþýnda, %23'ü 21 yaþýnda, %20'si de 23 yaþýndadýr. Tüm bireylerin yaþ ortalamasý 21.7'dir. Gruplar yaþ ortalamasý yönünden karþýlaþtýrýldýðýnda her iki grup arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir fark bulunmamýþtýr (p>0.05) (T=-0.330). Deney ve kontrol grubundaki bireylerin medeni durumlarý incelendiðinde deney grubunun %60'ýnýn bekar, %40'ýnýn evli olduðu, kontrol grubunun ise %46.7'sinin bekar, %53.3'ünün evli olduðu görülmektedir (p>0.05). Araþtýrmaya alýnan bireylerden deney grubunun %33.3'u serbest meslek sahibi, %20'sý çiftçi, %16.7'si iþsiz, %36.7'u memur olduðu görülmektedir. Kontrol grubunun %40'ý serbest meslek sahibi, %30.0'u çiftçi, %16.7'si iþsiz, %13.3'ü memur olduðunu ifade etmiþtir (p>0.05). Bireylerin saðlýk personelinden beklentisi deney grubunda %43.3 oranla hekimden, %50 oranla hemþireden, %6.7 oranla psikologtandýr. Kontrol grubunda bireylerin saðlýk personelinden beklentisi %53.3 oranla hekimden, %36.7 oranla hemþireden, 69

Gezgin H, Çam O, Karademir M. Tablo 2. Deney ve kontrol gruplarýnýn psikoeðitim öncesinde sürekli anksiyete düzeyi puan ortalamalarý Grup Spielberger Sürekli t P Anksiyete puan Ortalamasý (SD) Deney 51.7 3.6 0.310 0.881 Kontrol 51.4 3.9 Tablo 3. Deney ve kontrol gruplarýnýn psikoeðitim öncesinde durumluk anksiyete düzeyi puanlarý Grup Spielberger Durumluk t p Anksiyete Puan Ortalamasý (SD) Deney 48.7 3.1 0.127 0.899 Kontrol 48.8 3.0 %10 oranla psikologtandýr. Deney grubundaki bireylerin psikoeðitim öncesinde Spielberger sürekli anksiyete puan ortalamasý 51.7±3.6, kontrol grubunun sürekli anksiyete puaný ortalamasý 51.4±3.9 olup aralarýnda istatistiksel olarak fark bulunmamaktadýr (p>0.05). Deney grubundaki bireylerin psikoeðitim öncesinde Spielberger durumluk anksiyete puan ortalamasý 48.7±3.1 kontrol grubunun durumluk anksiyete puaný ortalamasý 48.8±3.0 olup aralarýnda istatistiksel olarak fark bulunmamaktadýr (p>0.05). Deney grubunda her oturum öncesi ve sonrasýndaki sürekli anksiyete puan ortalamalarýndaki deðiþime bakýlmýþtýr. Ýlk psikoeðitim oturumundan önce deney grubundaki bireylerin Spielberger Sürekli Anksiyete Puan ortalamasý 51.7±3.6 olup, oturum sonrasýnda 50.9±3.7'e düþmüþtür. Ýkinci oturumdan önce bireylerin Spielberger Sürekli Anksiyete Puan ortalamasý 51.5±2.5 iken, sonrasýnda 50.8±2.8 olduðu görülmektedir. Üçüncü oturum öncesinde 49.7±2.7 olan Spielberger Sürekli Anksiyete Puan ortalamasý, oturum sonrasýnda 49.0±2.4'e düþmüþtür. Dördüncü oturum öncesinde bireylerin Spielberger Sürekli Anksiyete Puan ortalamasý 49.6±1.8'den 48.8±2.4'e düþmüþtür. Her oturum öncesi ve sonrasýnda uygulanan Spielberger Sürekli Anksiyete envanteri ile sürekli anksiyete puan ortalamalarýnýn oturum öncesine göre düþmüþ olduðu ve ortalamalar arasýndaki farkýn istatistiksel olarak anlamlý olduðu görülmektedir (p<0.05). Deney grubunda her oturum öncesi ve sonrasýndaki durumluk anksiyete puan ortalamalarýndaki deðiþime bakýldýðýnda, birinci psikoeðitim oturumundan önce deney grubundaki bireylerin Spielberger Durumluk Anksiyete Puan ortalamasý 48.7±3.1 olup, oturum sonrasýnda 46.8±3.9'a düþmüþtür. Ýkinci oturumdan önce bireylerin Spielberger Durumluk Anksiyete Puan ortalamasý 47.8±3.3 iken, sonrasýnda 44.8±4.2 olduðu görülmektedir. Üçüncü oturum öncesinde 46.4 ±1.8 olan Spielberger Durumluk Anksiyete Puan ortalamasý, oturum sonrasýnda 45.6±1.8'e düþmüþtür. Dördüncü oturum öncesinde bireylerin Spielberger Durumluk Anksiyete Puan ortalamasý 46.5±1.7'den 44.9±3.9'e düþmüþtür. Her oturum öncesi ve sonrasýnda uygulanan Spielberger Durumluk Anksiyete envanteri ile durumluk anksiyete puan ortalamalarýnýn oturum öncesine göre düþmüþ olduðu ve ortalamalar arasýndaki farkýn istatistiksel olarak anlamlý olduðu görülmektedir (p<0.05). Deney grubunun baþlangýçtaki sürekli anksiyete 70

Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi Tablo 4. Deney ve kontrol gruplarýnýn dört hafta sonundaki sürekli anksiyete düzeylerinin karþýlaþtýrýlmasý Grup Spielberger Sürekli t p Anksiyete Puan Ortalamasý (SD) Deney 48.8 2.4 5.379 0.000 Kontrol 51.3 3.9 Tablo 5. Deney ve kontrol gruplarýnýn dört hafta sonundaki durumluk anksiyete düzeylerinin karþýlaþtýrýlmasý Grup Spielberger Durumluk t p Anksiyete Puan Ortalamasý (SD) Deney 44.9 3.9 8.015 0.000 Kontrol 48.6 4.6 a Deney grubu Kontrol grubu a Þekil 1. Deney ve kontrol grubunun ilacý düzenli kullanma durumuna göre daðýlýmý puaný ortalamasý 51.7±3.6 iken dört hafta süren psikoeðitimler sonunda 48.8±2.4'e düþmüþtür ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlýdýr (p<0.05). Kontrol grubunun baþlangýçtaki sürekli anksiyete puaný ortalamasý 51.4±3.9 olup, deney grubunun eðitimleri bittiðinde, yani dört hafta sonundaki anksiyete puan ortalamasý 51.3±3.9 bulunmuþtur. Aralarýnda istatistiksel olarak fark yoktur (p>0.05). Deney grubunun baþlangýçta durumluk anksiyete 71

Gezgin H, Çam O, Karademir M. Araþtýrmaya katýlan bireylerden en çok yaþadýðý ilaç yan etkilerini belirtmeleri istediðinde; deney grubundaki katýlýmcýlarýn %20'sý gastrointestinal sistem etkilerini (bulantý, kusma,ishal, kabýzlýk), %13.3'ü kardiyovasküler etkileri (çarpýntý, tansiyon yükselmesi-düþmesi), %20'sý antikolinerjik etkileri (aðýz kuruluðu,terleme), %23.3'ü genel sistem etkileri (uykusuzluk, sürekli uyku hali, alerji, cinsel iþlev bozukluðu), yaþadýðýný, %10'u anksiyetesinin daha çok arttýðýný, %13.3'ü yan etki olarak herhangi bir sýkýntý yaþamadýðýný ifade etmiþtir. Kontrol grubundaki bireylerin %20'si gastrointestinal sistem etkilerini (bulantý, kusma,ishal, kabýzlýk), %16.7'si kardiyovasküler etkileri (çarpýntý, tansiyon yükselmesi-düþmesi), %13.3'ü antikolinerjik etkileri (aðýz kuruluðu, terleme), %16.7'si genel sistem etkileri (uykusuzluk, sürekli uyku hali, huzursuz- a a Þekil 2. Deney ve kontrol grubunda iþlevselliliðin daðýlýmý puaný ortalamasý 48.7±3.1 iken dört hafta sonunda 44.9±3.9'a düþmüþtür ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlýdýr (p<0.05). Kontrol grubunun baþlangýçtaki durumluk anksiyete puaný ortalamasý 48.8±3.0 olup dört hafta sonundaki puan ortalamasý 48.6±4.6'dýr ve aralarýnda istatistiksel olarak fark bulunmamaktadýr (p>0.05). Kontrol grubuna eðitim uygulanmadýðýndan dolayý anksiyete puanlarýnda düþüþ de görülmemektedir. Deney grubundaki bireylerin anksiyete puanlarý verilen psikoeðitime baðlý olarak düþmektedir. Dört haftanýn sonunda, eðitimler bittiðinde deney ve kontrol gruplarýnýn anksiyeteleri ölçülmüþtür. Deney grubunun sürekli anksiyete düzeyinin kontrol grubuna göre daha düþük olduðu görülmektedir (p<0.05). Deney grubunun durumluk anksiyete düzeyinin kontrol grubuna göre daha düþük olduðu görülmektedir (p<0.05). Deney grubuna verilen psikoeðitim, bireylerin Durumluk-Sürekli anksiyete düzeylerini düþürmede etkili olmuþtur. Deney grubunun %90'ý ilacýný düzenli kullandýðýný, %10'u ilacýný düzenli kullanmadýðýný ifade etmiþtir. Deney grubunda ilacýný býrakan görülmemiþtir. Kontrol grubunun %56.7'si ilacýný düzenli kullandýðýný, %33.3'ü ilacýný düzenli kullanmadýðýný, %10'u da ilacýný býraktýðýný ifade etmiþtir (p<0.05). Deney grubunda ilacý kullanma durumunun daha fazla olmasý verilen psikoeðitimin bireylerde tedaviye devam etme oranýný arttýrmýþtýr. 72

Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi luk) yaþadýðýný, %26.7'si anksiyetesinin daha çok arttýðýný, %6.7'si yan etki olarak herhangi bir sýkýntý yaþamadýðýný ifade etmiþtir. Psikoeðitim sonunda bireylerin çalýþtýklarý yerlerdeki iþlevselliðini deðerlendirmek için soru formu amirlerine gönderilmiþ ve gelen cevaplar deðerlendirilmiþtir. Bu deðerlendirmede bireylerin kurum içindeki performansýný sürekli olarak takip ettikleri kriterler kullanýlarak psikoeðitim öncesi ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Deney grubundaki bireylerin %13.3'ünün iþlevselliði psikoeðitim öncesiyle ayný, %86.7'nin daha iyidir. Deney grubunda iþlevselliði psikoeðitim öncesine göre daha kötü olan birey yoktur. Kontrol grubundaki bireylerin %20.0'nin iþlevselliðinin psikoeðitim öncesiyle ayný olduðu, %53.3'ünün iþlevselliðinin daha iyi, %26.7'sinin iþlevselliðinin daha kötü olduðu görülmektedir (p<0.05). TARTIÞMA YAB'nun genellikle geç 20'li yaþlarda baþladýðý, görülme sýklýðýnýn yaþ ilerledikçe arttýðý ve en sýk orta yaþlarda görüldüðü bildirilmektedir (Öztürk ve Uluþahin 2008). Le Roux ve ark. nýn yaptýðý çalýþmada ise (2005) aslýnda baþlangýç yaþýnýn orta ve geç yetiþkin yaþlar olmasýna karþýn, hastalarýn %50 kadarýnda hastalýðýn bazý belirtilerinin çocukluk veya ergenlik döneminde görüldüðü bildirilmektedir. Araþtýrmada YAB 20'li yaþlarýn baþlarý ve ortalarýnda görülmektedir. Bu konuda yapýlan bazý araþtýrmalar da bunu desteklemektedir. Ýþ stresi ve psikiyatrik bozukluk baðlantýsýnýn araþtýrýldýðý bir çalýþmada askerliðe özgü stresörlerden ziyade iþ saatindeki deðiþmeler, iþ sorumluluðundaki deðiþmeler ve süpervizörle iliþkiler gibi iþe yönelik genel stresörlerin daha fazla etkilerinin olduðu; buna karþýn atama-yer deðiþtirme, denizaþýrý görevler, zorunlu görevler gibi askeri stresörlerin daha az etkiye sahip olduklarý saptanmýþtýr (Çetin ve ark. 2003). Fakat, bunlar birer askeri stresördür askerliðe baðlý ev hasreti, üstlerle çatýþma gibi askerliðe baðlý stres faktörlerinin askerlik yaþý (20'li yaþlarýn baþý) ile birlikte hastalýðýn baþlamasýný tetikleyen bir faktör olduðu düþünülmektedir. Deðiþik yaþ gruplarýnda psikiyatrik tanýlarýn yaþanma þekli maruz kalýnan stresörlere göre deðiþiklik arz etmektedir. Araþtýrmada, stresör olarak; uykuyu etkileyen parametreler (uyunan ortamdaki birey sayýsý, uyku için geçen süre), yeme alýþkanlýðý, yaþam standartlarýnýn eþit olmasý (ayný eðitime tabi tutulma vb) askerlik nedeniyle yaþanan sosyal çevreden ayrýlmýþ olma (göç olarak deðerlendirilmiþtir) ele alýnabilir. Deney ve kontrol grubunda askerliðin ayný dönemini yaþayan bireyler stresörlerin ortak yaþanmasý baðlamýnda deney ve kontrol grubu için ayný olup bu durumun araþtýrmada homojenite saðladýðý deðerlendirilmiþtir. Deney ve kontrol grubundaki tüm bireyler ilköðretim mezunudur. Araþtýrmada homojeniteyi saðlamak için ilköðretim mezunu bireyler seçilmiþtir. Yapýlan çalýþmalar yaygýn anksiyete bozukluðunun eðitim düzeyi düþük olan bireylerde daha fazla görüldüðünü desteklemektedir (Özcan ve Uðuz 2006). Deney grubunun %60'ý bekar, %40'ý evlidir. Kontrol grubunun %46.7'si bekar, % 53.3'ü evlidir. Yaþ ortalamasý 21.7 olan örneklemde evlilik oranýnýn düþük olmasý beklenen bir bulgudur. Kontrol ve deney grubu için medeni durum baðlamýnda istatistiksel farklýlýk oluþmayacak þekilde bireyler seçilmiþtir (p>0.05). Araþtýrmaya alýnan bireylerin mesleki durumlarýna bakýldýðýnda; deney grubunun %33.3'unun serbest meslek sahibi, %20'sinin çiftçi, %16.7'sinin iþsiz, %36.7'sinin memur olduðu, kontrol grubunun %40'ýnýn serbest meslek sahibi, %30'unun çiftçi, %16.7'sinin iþsiz, %13.3'ünün memur olduðu görülmektedir. Yapýlan çalýþmalarda da yaygýn anksiyete bozukluðunun iþsiz olanlarda daha çok ortaya çýktýðý görülmektedir (Dilbaz 2006, Özcan ve Uðuz 2006). Bireylerin saðlýk personelinden beklentisi deney grubunda %43.3 oranla hekimden, %50 oranla hemþireden, %6.7 oranla psikologtandýr. Kontrol grubunda ise bireylerin saðlýk personelinden beklentisi %53.3 oranla hekimden, %36.7 oranla hemþireden, %10 oranla psikologtandýr. Eðitim veren kiþinin statüsünün hemþire olmasý eðitim alan grubun ise hemþire tarafýndan eðitilmeye karþý negatif otomatik düþüncesinin olmayýþý verilen eðitimin bireyler tarafýndan etkili olmasýna neden 73

Gezgin H, Çam O, Karademir M. olacaðý deðerlendirildiðinden özellikle deney grubu için seçilen bireylerde psikiyatri hemþiresinden yardým alýnabileceði düþüncesine sahip bireyler seçilmiþ ve eðitimin etkinliðinin ve anlamlýlýðýnýn arttýrýlacaðý düþünülmüþtür. Deney ve Kontrol Gruplarýnýn Eðitime Baþlamadan Önce Durumluk- Sürekli Anksiyete Düzeyi Yönünden Karþýlaþtýrýlmasý Eðitime baþlamadan önce deney (51.7±3.6) ve kontrol (51.4±3.9) gruplarý arasýnda sürekli anksiyete puanlarý istatistiksel olarak benzer düzeydedir (p>0.05). Eðitime baþlamadan önce deney (48.7±3.1) ve kontrol (48.8±3.0) gruplarý arasýndaki durumluk anksiyete puanlarý da istatistiksel olarak benzer düzeydedir. Bundan dolayý eðitim sonunda tespit edilen durumluk-sürekli anksiyete düzeyleri üzerinden eðitimin etkinliðini deðerlendirebilmek mümkün olmuþtur (p>0.05) (Sümbüloðlu ve Sümbüloðlu 1993). Deney Grubunda Her Bir Oturum Öncesi ve Sonrasýndaki Durumluk- Sürekli Anksiyete Puan Ortalamalarýnýn Ýncelenmesi Deney grubunda her bir oturum için oturum öncesi ve sonrasýndaki durumluk- sürekli anksiyete puan ortalamalarý karþýlaþtýrýlmýþ olup istatistiksel olarak anlamlý düzeyde düþüþ görülmüþtür (p<0.05). Bu farkýn verilen eðitimden kaynaklandýðý deðerlendirilmiþ olup ortaya çýkan olumlu istatistiksel farkýn eðitimin etkinliðini gösterdiði deðerlendirilmektedir. Bilgi eksikliði, North American Nursing Diagnosis Association ýn (NANDA) hemþirelik tanýlarý arasýnda yer almaktadýr. Bu çalýþmada da hastanýn bilgi eksikliði hemþirelik tanýsý olarak ele alýnmýþ ve psikiyatri hemþiresi tarafýndan verilen psikoeðitimin bu problemi gidermede etkili olduðu görülmüþtür (Carpenito 2005). Her eðitim öncesi ve sonrasýndaki durumluksürekli anksiyete puan ortalamalarý deðerlendirildiðinde her oturumda verilen eðitimin durumluk- sürekli anksiyetesini düþürdüðü görülmektedir. Ancak, özellikle ikinci oturumda ele alýnan "Anksiyete, anksiyete bozukluklarý, yaygýn anksiyete bozukluðu, belirtileri, nedenleri ve tedavisi hakkýnda bilgi verme" konularýnda verilen eðitimin durumluk-sürekli anksiyete puanlarýný etkileme açýsýndan daha etkin olduðu deðerlendirilmiþtir. Hemþirelerin psikoeðitim vererek yaptýðý benzer çalýþmalarda, hastalarýn yarar gördüðü ve anksiyete düzeylerinin azaldýðý görülmüþtür (Atik 2007, Devine ve Westlake 1995, Karayurt 1998). Bu oturumun bireye hastalýðý hakkýnda içgörü kazandýrdýðý ve sürekli anksiyete düzeylerinde daha fazla düþmeyi saðladýðý düþünülebilir. Deney ve Kontrol Gruplarýnýn Baþlangýç ve Dört Hafta Sonundaki Durumluk-Sürekli Anksiyete Düzeylerinin Karþýlaþtýrýlmasý Deney grubunda eðitim baþlangýcýnda (tedaviyle eþ zamanlý) ve dört hafta sonundaki durumluk-sürekli anksiyete puan ortalamalarý karþýlaþtýrýlmýþ olup anksiyete puanlarýnda istatistiksel olarak anlamlý düzeyde düþüþ görülmüþtür (p<0.05). Bu sonuç, durumluk-sürekli anksiyete envanteri kullanýlarak yapýlan araþtýrma sonuçlarýyla paralellik göstermektedir (Karayurt 1998). Anksiyete puanlarýndaki düþmenin eðitimden kaynaklandýðý deðerlendirilmiþ olup ortaya çýkan olumlu istatistiksel farkýn eðitimin etkinliðini gösterdiði düþünülmektedir. Deney ve Kontrol Gruplarýnýn Ýlacý Düzenli Kullanma Durumuna Göre Karþýlaþtýrýlmasý Nevrotik kiþilik zemininde orta düzeyde yaygýn anksiyete tanýsýna sahip bireylerde deney ve kontrol grubu için tedavi süresince ilaç tedavisine uyum ve ilacý býrakma verileri karþýlaþtýrýlmýþ olup eðitim verilen deney grubunda ilaç tedavisinin düzenli kullanýmý kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlý olacak kadar farklý bulunmuþtur. Deney ve kontrol grubu arasýnda ilaç tedavisini býrakma oranlarýna bakýldýðýnda, deney grubunda ilaç býrakma durumunun hiç olmamasý eðitimin etkinliðini bir kez daha göstermektedir. Farmakoterapinin etkinliði henüz baþlamadan düzenlenen eðitim sürecinde eðitim alan hastalarýn ilaç yan etkilerini tolere etmede, dolayýsýyla tedaviyi sürdürebilmede daha yüksek baþarý oranlarý gösterdikleri bütün bu sebeplerden dolayý bu sürede düzenlenecek etkin eðitimin ilaç yan etkilerini tolere etmede hastayý daha güçlü kýldýðý ve tedavi sürecinin devamlýlýðýný saðladýðý deðerlendirilmiþtir. Bunun ise, hastanýn tedavisini sahiplenme- 74

Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi sine yardýmcý olduðu, dolayýsýyla tedaviye inancýný arttýðý düþünülebilir. Deney ve Kontrol Gruplarýnýn Ýlaç Yan Etkileri Ýle Ýlgili Yaþadýklarý Sýkýntýlara Göre Karþýlaþtýrýlmasý Deney ve kontrol grubuna ait hastalardan gastrointestinal etki tanýmlayan hasta sayýsý ayný, anksiyetenin artmasýna yönelik yakýnmasý ve kardiyovasküler yan etki istatistiksel olarak deney grubunda anlamlý derecede az, antikolinerjik etki ve diðer sistem etkileri (uykusuzluk, alerji, cinsel iþlev bozukluðu gibi) deney grubunda daha fazla, yan etki tanýmlamayanlar ise istatistiksel olarak anlamlý derecede deney grubunda fazla olarak görülmektedir. Psikiyatri alanýnda çalýþan hemþireler anksiyete bozukluðunun týbbi tedavisinde üstlendikleri rollerin yaný sýra hasta ve çevresi ile iþbirliði yaparak hastanýn ilacýna, dolayýsýyla tedavisine göstereceði uyumda çok önemli bir etkiye sahiptirler. Bu nedenle ilaç tedavisine baþlanmadan önce bakým sorumluluðunu alan psikiyatri hemþiresi tarafýndan hastanýn fizyolojik durumu, ruhsal belirtileri ve özellikle ilaç kullanmaya iliþkin yaklaþýmý deðerlendirilmelidir. Bu deðerlendirme ilaçlarýn neden olabileceði yan etkilerin, hastada ilaç kullaným öncesinde var olan belirtilerle karýþmamasý açýsýndan önemlidir (Joanne ve McCloskey 2000, Karayurt 1998). Yan etki subjektif ve kiþinin tolerabilitesine göre deðiþiklik gösteren bir veri olarak düþünüldüðünde deney ve kontrol grubunda yan etkiyi tanýmlama oraný ve dolayýsýyla tolere edememe eðitim almayan grupta göreceli olarak yüksek bulunmuþtur. Bundan dolayý eðitimin içeriðinde bulunan yan etkilerin eðitimin baþlangýcýnda hastalara tanýmlanmýþ olmasý yan etki bildirme oranlarýný düþürmüþtür. Bu ise eðitimin yan etki baðlamýnda da etkinliðinin göstergesi olarak kabul edilebilir. Deney ve Kontrol Gruplarýnda Ýþlevselliðin Deðerlendirilmesi Farmakoterapi ile beraber sürdürülen eðitim süreci sonunda eðitim alan ve almayan bireylerin amirlerine gönderilen iþlevsellik deðerlendirme formunda amirlerinden toplanan veriler deðerlendirildiðinde deney ve kontrol grubu arasýnda istatistiksel olarak farklýlýk tespit edilmiþtir (p<0.05). Deney grubunda kontrol grubuna göre olumlu yönde farkýn tespit edilmesi eðitimin tedavi sürecine olumlu katkýlarýnýn olduðunu, farmakoterapinin etkinliðini arttýrdýðýný, hastaya içgörü kazandýrdýðýný göstermektedir. Sonuç olarak eðitimin etkinliði iþlevsellik kapsamýnda da olumludur. SONUÇ VE ÖNERÝLER Araþtýrma sonucunda, yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý alan bireylerden yalnýzca ilaç tedavisi yapýlan grup (kontrol grubu) ile ilaç tedavisinin yanýnda psikoeðitim verilen grup (deney grubu) arasýnda tedaviden yararlanma oraný arasýnda fark vardýr. Deney grubuna uygulanan psikoeðitimin tedavideki etkinliði (ilacý önerildiði gibi kullanýp kullanmama, ilacý býrakýp býrakmama durumu ve anksiyete düzeyinde düþme oraný) arttýrdýðý görülmüþtür. Deney grubundaki bireylerin hemen hepsinin (%90) ilaçlarýný önerildiði gibi kullandýðý, verilen psikoeðitimin hastalarýn ilacý býrakmalarýný önlemeye yardýmcý olduðu, eðitim öncesine göre iþlevsellik düzeyinin arttýðý (%86.7), eðitimin baþlangýcý ve dört hafta sonundaki durumluluksüreklilik anksiyete düzeylerinin belirgin þekilde düþtüðü görülmüþtür. Bu bilgiler ýþýðýnda, psikososyal yaklaþýmlardan biri olan psikoeðitimin diðer tedavilere eklenerek daha büyük hasta gruplarýnda ve baþka mental hastalýklarda da uygulanmasý ve daha uzun süre sürdürülmesi, hastalarýn ilaçlarýna uyum göstermelerinin saðlanmasýnda hastalar, aileleri ve asker bireylerde amirleri ile iþbirliðinin kurulmasý, yaygýn anksiyete bozukluðuna yönelik hemþirelik yaklaþýmýný araþtýran çalýþmalarýn yetersiz olmasýndan dolayý bu konu üzerinde daha çok çalýþýlarak hemþirelik mesleðine katký saðlayacak araþtýrmalarýn sayýsýnýn arttýrýlmasý, askeri hemþirelerin yaptýðý çalýþmalarýn yetersiz olmasýndan dolayý askeri hemþirelerin araþtýrma yapma, yayýnlama ve araþtýrma sonuçlarýný alanda kullanma yönünde desteklenmesi önerilebilir. Uzman psikiyatri hemþirelerinin sadece akademik çevrede deðil, klinikte de görev almasýnýn yararlý olacaðý kuþku götürmez bir gerçektir. Yazýþma adresi: Hem.Havva Gezgin, Ýzmir Asker Hastanesi, Ýzmir, havva_gezgin@hotmail.com 75

Gezgin H, Çam O, Karademir M. Akþit S, Cimete G (2001) Çocuðun yoðun bakým ünitesine kabulünde, annelere uygulanan hemþirelik bakýmýnýn annelerin anksiyete düzeyine etkisi, CÜ Hemþirelik Yüksekokulu Dergisi, 5:25-36. American Nurses Association (2000) Scope and Standards of Psychiatric Mental Health Nursing Practice. Washington, DC: American Nurses Publication, s.13. Atik H (2007) Psikiyatri Hastalarýnda Anestezili Elektrokonvülsif Tedavi Uygulama Öncesi Ortaya Çýkan Anksiyetenin Giderilmesinde Bilgilendirmenin Etkinliði, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Ýstanbul. Carpenito LJ (2005) Hemþirelik Tanýlarý El Kitabý, Türkçeleþtirilmiþ 2. Baský, Çev: Erdemir F, Ankara, s.114-549. Catherine AF, Thomas GM (2009) Trends in mental health admissions to nursing homes, 1999-2005, American Psychiatric Association Psychiatr Serv, 60:965-971. Cloos J (2005) The treatment of panic disorder. Curr Opin Psychiatry, 18:45-50. Çetin ve ark. (2003) Acemi erlerin yaþam koþullarýndan memnuniyetini belirleyen faktörlerin incelenmesi, Türk Psikiyatri Dergisi, 14:125-133. Demirkýran F, Terakye G (2001) Depresif hastalýklarýn ilaç tedavisine uyumlarý ve destekleyici hemþirelik uygulamalarýnýn uyum düzeyine etkisi, Kriz Dergisi; 9:29-39. Devine EC, Westlake SK (1995) The effects of psychoeducational care provided to adults with cancer: Meta-analysis of 116 studies. Oncol Nurs Forum, 22:1369-1381. Dilbaz N (2006) Anksiyete Bozukluðunda Son Geliþmeler 2005, Ankara, s.19-55. Doðan O (2002) Anksiyete bozukluklarýnda koruma ve önleme. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 3:174-182. Dowbiggin IR (2009) High anxieties: The social construction of anxiety disorders, Can J Psychiatry, 54:429-436. Joanne C, McCloskey CM (2000) Nursing Interventions KAYNAKLAR Classification, (NIC), 3. Baský, USA, s.146. Karakula S (1999) Koroner By-Pass Ameliyatý Geçiren Hastalarda Bilgilendirici Hemþirelik Yaklaþýmýnýn Ameliyat Öncesi ve Sonrasý Anksiyete Düzeylerine Etkisinin Ýncelenmesi. Y. Lisans Tezi, Ýzmir. Karayurt Ö (1998) Ameliyat öncesi uygulanan farklý eðitim programlarýnýn hastalarýn anksiyete ve aðrý düzeylerine etkisinin incelenmesi, CÜ Hemþirelik Yüksekokulu Dergisi, 2:20-26. Mcfarland GK, Thomas MD (1991) Psychiatric Mental Health Nursing Application of the Nursing Process, J.B. Lippincott Company, USA, s.145-150. Nakagawa A, Watanabe B (2008) Efficacy and tolerability of milnacipran in the treatment of major depression in comparison with other antidepressants: A systematic review and meta-analysis. CNS Drugs, 22:587-602. Öner N, Le Compte A (1983) Durumluk-Sürekli Kaygý Envanteri El Kitabý", Boðaziçi Üniversitesi Yayýnlarý, No.333, Eðitim Fakültesi 2, Eðitim Bilimleri Bölümü 2, Ýstanbul. Özcan M, Uðuz F (2006) Ayaktan psikiyatri hastalarýnda yaygýn anksiyete bozukluðunun yaygýnlýðý ve ek tanýlar. Türk Psikiyatri Dergisi, 17:276-285. Öztürk O, Uluþahin A (2008) Ruh Saðlýðý ve Bozukluklarý, Cilt 1, Ankara, s.448-512. Papakostas G, Fava M (2007) A meta-analysis of clinical trials comparing milnacipran, a serotonin-norepinephrine reuptake inhibitor, with a selective serotonin reuptake inhibitor for the treatment of major depressive disorder. Eur Neuropsychopharmacol, 17:32-36. Stephen M, Meghan M (2005) Their Pharmacology, Clinical Efficacy and Tolerability in Comparison with Other Classes of Antidepressants, Review Article, Volume 10-Number 9:2-10. Sümbüloðlu K, Sümbüloðlu V (1993) Biyoistatistik, Yenilenmiþ 4. Baský, Ankara, Özdemir Yayýncýlýk, s.156-178. 76