Faizsiz Ekonomik Sistemin Makro ve Mikro Ekonomik Analizi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Faizsiz Ekonomik Sistemin Makro ve Mikro Ekonomik Analizi"

Transkript

1 Faizsiz Ekonomik Sistemin Makro ve Mikro Ekonomik Analizi Giriş Ekonomik bir olgu olan faiz, yüzyıllardan beri dünyada başta az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler olmak üzere küresel ekonomilerin istisnasız hepsinde kaynaklanma sebepleri ne olursa olsun en büyük problemlerden biri olmaya devam etmektedir. Bu problemin temelden çözümünde faizi, sadece ekonomileri tahribata ve değer kayıplarına uğratan boyutuyla görmemek, aynı zamanda toplumun huzurunu da ilgilendiren psikolojik ve sosyal bir tehlike boyutunun olduğu gerçeğini de göz önüne almak gerekir. Bu çalışmanın amacı, ekonomilerde faiz uygulamalarının tahribatını ve ekonomilerin sağlıklı büyümelerini ve adaletli gelir dağılımını nasıl önlediğini ortaya koymak ve faizsiz makro ve mikro ekonomik sistemin teorik ve pratik alt yapısının kurulmasına küçük bir katkı yapmaya çalışmaktır. Çalışmada uyguladığımız varsayım, faiz kavramı olmaksızın da makro ve mikro ekonomi biliminin, birtakım değişikliklere tabi olsa da geçerliliğini koruyabileceğini ve ekonomilerin faiz mekanizması olmaksızın da işleyebileceğini kanıtlamaktır. Bu çalışmada, faizsiz sistem ile ilgili kısa dönem makro ve mikro ekonomik analizler yapılmış, çeşitli ekonometrik modeller ve matematiksel formüller kullanılarak açıklamalar pekiştirilmiş, tablo ve analitik geometri kapsamında olan grafiklerle konu görsel olarak ortaya konulmuş ve nihayet konunun daha iyi anlaşılmasına yönelik çeşitli sayısal örnekler verilmiştir. Bu anlamda sermaye geliri olarak nitelendirilen faizin, sermaye ile bağının koparılması gerektiği ve faizsiz bir para teorisinin hiç vakit geçirmeksizin yeniden ele alınması ve inşa edilmesi gerektiği bilimsel örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda faizsiz sistem sadece makro, mikro ve finansal ekonomi ile işletme ekonomisi ve para teorisi çerçevesinde ele alınmış faiz ile ilgili mali ve hukuki konulara girilmemiştir. Sermaye piyasasının bütün kurum ve kurallarıyla birlikte işleyişi yine konumuzun dışında tutulmuştur. Yalnızca tahvil ve hisse senetleri ile ilgili olarak hukuki ve mali fonksiyonlarıyla değil sadece iktisadi fonksiyonları yönüyle sıklıkla

2 açıklamalar yapılmış, faiz içersin veya içermesin tahvil ve hisse senetleri dışındaki menkul kıymetlere ve kambiyo senetlerine konumuzun içeriği yani kendi koyduğumuz kısıtlar gereği yer verilmemiştir. Sadece konu ile ilgisi olduğundan hareketle bazı kurum ve kuruluşların faizsiz sistemdeki işlevleri ve unvanları ile ilgili öneri ve örnek bağlamında kısa açıklamalarla yetinilmiş ve nihayet yine kendi koyduğumuz kısıtlar gereği sadece faize konu olmayan vadeli satışlar ele alınarak faizsiz ekonomik sistem açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci ana bölümde faizli sistemin sakıncaları, ikinci ana bölümde ise faizsiz sistemin yararları ele alınmıştır. Birinci ana bölüm, giriş, borçlanma zorunluluğu ve faizli finansman kaynaklı verimsizlik, kaydi paranın oluşumu ve faizle ilişkisi, para, harcama ve faiz ilişkileri alt başlıklarından, ikinci ana bölüm ise faizsiz sisteme giriş, faizsiz sistemde gelir ve maliyet paylaşımı yaklaşımı, faizsiz sistemde işlem kurumu dengesi, faizsiz sistemde sermaye kavramı, faizsiz sistemde dış denge ve sonuç alt başlıklarından oluşmaktadır. Çalışmamızda kullandığımız araştırma metodu ise alan araştırması şeklinde literatür taramasıdır. Çalışmamızda kullandığımız literatür de, konu ile ilgili kitaplar, makaleler, süreli yayınlar, tezler, raporlar ve güvenilir internet kaynaklarından oluşmaktadır. Sözü geçen konunun seçiliş nedeni; faiz kaynaklı verimsizlik ve verimsiz büyüme ile faiz kaynaklı gelir dağılımında adaletsizlik sorunlarının günümüzde hemen tüm ekonomilerde artmış olması ve yine birtakım egemen yapıcı unsurların yanında faiz kaynaklı para egemenliğine de dayalı birtakım bilinen ve bilinmeyen güçlerin dünyayı, ülkeleri ve insanları, bildiğimiz, duyduğumuz veya bilemediğimiz, duyamadığımız emellerine ulaşmak amacıyla pek çok siyasi, sosyal, dini, mezhepsel, ırksal, psikolojik, askeri ve ekonomik politikalarla dizayn etmek, değiştirmek ve güdümleri altına almak amacıyla terörizm ve vekalet savaşları dahil akıl almaz bir takım işlere kalkışmaları karşısında ülkelerin ve insanlığın maruz kalabileceği tehlikelerden kurtulabilmeleri adına bu tehlikelere yol açan en önemli faktör olan faiz teorisi ve uygulamalarının, ekonomi teorisi ve uygulamalarından en yakın zamanda arındırılmasının, negatif 2

3 fototaksis meydana getirmede mühim bir rol alabileceği temennisiyle bir kısmını bilimsel olarak açıklamaya çalışmaktan ibarettir. Hemen hatırlatmak gerekir ki, yüksek para stoklarına ve yüksek borç para verme kapasitesine sahip bankalar dahil her kesim için söz konusu türden amaçlar güttüklerini söylemek haksızlık ve haddi aşmak olur. Çeşitli ekonomilerde müstesna olan iyi niyetli yüksek para stoklarına ve yüksek borç para verme kapasitesine sahip bankalar dahil bazı kesimler için ise faizsiz sistem esaslarına göre yeniden yapılanmaları, konu içinde yeri geldikçe açıkladığımız ve vurguladığımız üzere bir kayıp meydana getirmeyecek, aksine çok daha fazla kazanmaları ve kazandırmaları söz konusu olacağından, dünya barışına ve kaynakların dünya ülkelerine ve dünya insanlarına optimal ve daha adaletli dağılımına ve küresel ticaretin kendilerine ve diğer ülkelere karlılık ve verimli büyüme bakımından bugünkünden daha fazla katkı yapmasına olanak sağlayacak niteliktedir. Faiz teorisinin ve uygulamalarının ortadan kaldırılması suretiyle işsizliğin azaltılması ve/veya istihdamın artırılması ile sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesinde en etkin yol kanaatimizce toplumsal ve küresel iradenin bu yönde tecelli edebilmesidir. Borçlanma ihtiyacından kaynaklandığı ve bu ihtiyacı sürekli körüklediği için bu gün dünya ekonomilerine şöyle bir baktığımızda faiz olgusunun en başta yüksek bütçe açıklarının yol açtığı kamu borçlanma gereğinin yüksek olduğu mali disiplinden uzak ekonomiler ile ödemeler bilançosu açıklarının yol açtığı uluslararası borçlanma gereğinin ve uluslararası sermaye gereksiniminin yine yüksek olduğu istikrarsız ekonomiler için çok tehlikeli olmak üzere aslında tüm ekonomiler için değişik sebeplerle büyük tehdit ve riskler içerdiği daha açık bir biçimde ortaya çıkmış durumdadır. Ekonomik büyüme ve kalkınma ise istihdam meydana getirme ve ihracatı artırma potansiyeli yüksek üretken iş alanları ile katma değeri yüksek olan bilgi teknolojileri ve araştırma geliştirme alanları ile beşeri sermaye alanlarında yatırımların artırılması ile mümkündür. Yatırımların artması ise yerli ve yabancı sermayenin ülkelerde yatırım yapmasını teşvik edecek ekonomik istikrarın sağlanmasını gerekli kılmaktadır. 3

4 Ancak günümüz küresel ekonomilerinde para, faiz, borçlanma sarmalı arasında sıkışmayan ve sorun yaşamayan ülkeler pek azdır. Aslında tüm ülkeler az veya çok salgın anlamda bulaşıcı olan bu hastalığın mikrobunu almış durumdadır ve hastalık hızla yayılmaktadır. Bu durumda, az önce gerekliliği üzerinde durduğumuz istikrarın sağlanması da faizli sistem devam ettiği müddetçe giderek güçleşmektedir. Bu itibarla yukarıda sözünü ettiğimiz üzere altını tekrar çizmek gerekirse, faizsiz bir para teorisinin hiç vakit kaybetmeksizin yeniden ele alınması ve inşa edilmesi ile ekonomilerdeki her aktör arasında bu konuda bir fikir birliği tesis edilmesinin gerektiğini belirtmekte fayda vardır. 4

5 Borçlanma zorunluluğu ve faizli finansman kaynaklı verimsizlik Bir ekonomide, fertler, firmalar ve devletin borçlanma zorunluluğu olmasaydı, yani piyasada borç para verme kapasitesine sahip kesimin elinde önceki dönemlerde birikmiş ve birikmeye devam etmekte olan para stoku bu kesimin elinde değil de fiziki yatırım yapan iş adamlarının, tüketicilerin ve kamu kurumlarının elinde olsaydı, vadeli harcamalar muhtemelen faiz maliyetli krediye ve dolayısıyla kredi veren bankalara, kurumlara ve kişilere gerek kalmaksızın yapılabilirdi. Bu irrasyonel durum aslında, sözü geçen kesimlerin bulunmadığı veya bu kesimlerde mevcut olan yüksek para stoklarının, devamlılık arz etmek üzere her an için ekonominin her kesimine dağıldığı ve bunun da fertlerin, firmaların ve devletin piyasadan vadeli mal ve hizmet satın alarak yatırım, tüketim ve kamu harcaması yapmalarını sağlayan faizli ve vadeli nakit borçlanma ihtiyaçlarını yani faizli kredi ihtiyaçlarını neden ortadan kaldıracağını gösterebilmek içindir. Ancak kullanılma potansiyeli olduğu halde artarken atıl bekleyen para mevcudunun devamlılık arz etmek üzere her an için yukarıda sözünü ettiğimiz her kesimde bulunması mümkün değildir. Başka bir deyişle sözünü ettiğimiz durumun ekonomi pratiğinde ve ekonomilerin tabii gelişiminde yeri ve örneği yoktur. Ancak buradan söz konusu para stoklarının ekonomilerde bulunmadığı anlamı çıkarılmamalıdır. Geçmiş dönemlerin tamamının bir bileşimi olarak ellerinde diğer kesimlere göre nispi olarak çok daha fazla para mevcutları bulunan kesimler bulunmaktadır. Küresel dünyada böyle para stoklarının az veya çok her ekonomide belli kesimlerde bulunduğunu ve bu para stoklarının büyük bir kısmının, borçlanmayla harcamaların finansmanını kredi mekanizması kanalıyla sağladığını söylemek mümkündür. Aslında bu durum ekonomiler için bir gerekliliktir. Dayanıksız tüketim malları ile küçük hizmet alımlarının genellikle peşin ve az da olsa faizli ve/veya faizsiz vadeli harcamalara konu olduğu bir gerçektir. Bu tür mal ve hizmetleri arz edenler girdi teminlerini faizli ve/veya faizsiz olarak vadeli yapsalar dahi nihai aşamada tüketiciler bunlara genellikle peşin ve az da olsa taksitler halinde faizli veya faizsiz ödeme yapar. Ancak dayanıklı tüketim malları, konutlar, binalar, arsalar, araziler, doğal kaynaklar, 5

6 maden rezervleri, taşıtlar, makineler, büyük ve kapsamlı hizmetler, çeşitli yatırım malları ve benzerlerinin alımları için aynı şey söylenemez. Başka bir deyişle bunların talep edilmeleri, tüketici ve yatırımcılarının hepsi için olmasa da birçoğu için ancak vadeli satışlara konu olmaları halinde söz konusudur. Bunun sebebi arz edilen söz konusu mal ve kapsamlı hizmetlerin birim başına girdi miktar ve maliyetlerinin (külfetlerinin) dayanıksız tüketim malları ile küçük hizmetlerin birim başına girdi miktar ve maliyetlerine (külfetlerine) göre genellikle daha yüksek oluşundandır. Bu da her an için pek çok tüketici ve yatırımcının peşin ödeme yapmasını engelleyen bir durumdur. Çünkü bu mallarda kişi başına düşen üretim maliyeti payı (girdi miktar ve maliyetlerinin külfetlerinin - payı) kişi başına parasal gelirin (faydanın) genellikle üzerindedir. Toplumların geneline bakıldığında, kişi başına gelir (fayda), söz konusu mal ve hizmetlerin kişi başına üretim maliyetinin altında olduğu için fayda ve maliyet takasının fayda maliyet eşitliğini sağlamak üzere zamana yani vadeye bırakılması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle ya aynı anda ve peşin söz konusu mal ve hizmetlerin kişi başına üretim maliyetine eşit tüketici sayısı kadar kişi başına gelir (fayda) toplamının bulunması ya da söz konusu eşitliği sağlamak amacıyla kişi başına fayda vadesi meydana getirilmesi gerekmektedir. Esas amaç önceki dönemlerde kazanılmış para mevcutları ile halen biriktirilmekte olan para mevcutları toplamını atıl veya statik olmaktan çıkararak aktif veya dinamik yani işlem amaçlı kullanılabilir hale getirmektir. Servet biriktirme durumunda olan kesimlerin genelinin elinde bulunan para mevcutları, biriktirme eyleminin zamanla orantılı ve paralel olarak devam etmesinden yani birikimlerinin belli frekanslarla tekrarlanıp büyümesinden dolayı dinamik bir karakter taşır. Öte yandan karlılık düzeyleri çok yüksek olduğundan servet biriktirebilen diğer kesimlere nispeten çok daha fazla servet biriktirme durumunda olan ve ellerinde biriken tutarları tüketime ve fiziki yatırımlara dönüştürmeyen kesimlerden bazılarının tuttuğu para stokları dinamik olduğu yani her dönem arttığı halde bazılarının tuttuğu para stokları ise durağandır, statiktir. İşte toplumun servet biriktirmenin asgari düzeyini başarabilen kesimlerinden başlayarak en fazlasını biriktirebilen yukarıda bahsettiğimiz kesimlerine kadar olan 6

7 kitlenin ellerinde bulundurduğu sürekli artan dinamik ve statik para stoklarının alternatif yatırım alanlarında değerlendirilenleri aşan kısmı bankalar ve finans kurumları bünyesinde öz kaynak, yabancı kaynak ve mevduat biçiminde oluşarak günümüze kadar faizli borçlanmayla harcamaların finansmanını kredi mekanizması kanalıyla sağlamıştır. Faiz oranları yüksekken (bazen de yüksek olmasa bile sair sebeplerle) bazı üreticiler ve tüketiciler mevduat sahibi (mudi) sıfatıyla faize kayar ve servetlerini bankalarda bulundurur ve / veya özellikle doğrudan devlete veya bankalar kanalıyla devlete borç (bankalar toplam mevduatları için ya kendileri irade göstererek veya mudi talimatı ile devlete borç veriyor) verir. Bankalar da faiz oranları yüksekken devlete borç verir. Faiz oranları düştüğünde ise genel olarak üreticiler yatırıma, tüketiciler tüketime kayar ve yatırım ve tüketimlerini finanse etmek üzere bankalardan faizli borç alır, kredi kullanırlar veya borç alma yerine kendi kaynaklarıyla (birikim veya oto finansman) yatırım ve tüketim harcamalarını artırırlar. Yüzyıllardan beri aşılandırılarak alıştırıldığı ve toplumlara benimsetildiği üzere az önce sözünü ettiğimiz faizin neden başta yatırımlar olmak üzere cari değerlerin bile fırsat maliyeti olarak görülmesi ve sermayenin gelirinin bu çıkarımla neden faiz olması gerektiğinin savunulduğu bize göre yanlış olan iktisadi mantığı önemli bir ayrıntı olduğu için örneğin makineleri ve çalışma sermayesini ele alarak daha yakından incelemekte fayda vardır: Ayni bir sermaye olan örneğin makinelerin geliri neden faiz olmaktadır? Sermaye malı olması nedeniyle bir üretim faktörü olan makineler de bilindiği üzere önce üretilmekte ve nihai mal (mamul) olarak piyasada arz ve talebe maruz kalmaktadır. Bu şekliyle makineler üretilen sermaye (yatırım) malıdır. Sermaye malı olması sebebiyle bir üretim faktörü olan makinelerin üretiminde hepsi yine birer üretim faktörü olan emek, nakdi sermaye, müteşebbis, teknoloji ve toprak ise birer girdi niteliğindedir. Bu bakımdan makineler için yapılan harcamalar makinelerin geliri olmadığı halde bu makineleri üretmek için bir araya getirilen üretim faktörlerinin maliyetidir yani faktör geliridir. 7

8 Makineler, işletmelere sağlayacağı marjinal verimlilikleri piyasa faiz oranından yüksekse ve gelecekteki bekleyişler iyiyse girişimcilere kar sağlayan üretim faktörleridir. Böyle bir durumda girişimciler makinelerin finansmanında kullandıkları fonları kendileri sağlamışlar ise alternatif faiz gelirinden mahrum olurlar ama bundan daha yüksek kar elde edebilirler. Başkalarının parasal tasarruflarından yararlanmış iseler bu kez faiz giderine katlanırlar ama yine bu faiz giderinden daha yüksek kar elde edebilirler. Sermayenin gelirinin neden faiz olduğunu kabul eden ve açıklayan yaklaşıma göre mahrum olunan faiz nakdi sermayenin geliri, katlanılan faiz ise ayni sermayenin geliridir. Bu açıdan bakıldığında her iki durumda da faiz sermayenin geliri gibi görünmektedir. Dikkat edilirse milli gelir üretim faktör gelirleri cinsinden ifade edildiğinde, nakdi sermayenin geliri olan mahrum olunan faiz, girişimcinin geliri olan karın sermayenin geliri olan faize dönüşümünü ifade ederken, ayni sermayenin geliri olan faiz ise doğrudan doğruya sermayenin geliri olan faizi ifade etmektedir. Makinelerin, işletmelere sağlayacağı marjinal verimlilikleri piyasa faiz oranından düşükse ve gelecekteki bekleyişler kötüyse, girişimciler bu makinelere ayırdıkları fonlardan kendi sermayeleri ise piyasadan faiz geliri elde etmeleri karşılığında vazgeçebilirler ki o takdirde sermaye nakdi sermaye niteliğindedir ve geliri faiz olur veya bu makineler için başka sermayeleri kullanmayabilirler ki bu durumda başkalarına ait söz konusu nakdi sermayeye faiz geliri sağlamamış olurlar. Dikkat edilirse bu kez de milli gelir üretim faktör gelirleri cinsinden ifade edildiğinde, nakdi sermayenin geliri olan faiz girişimcinin ayni sermayeye dönüştürmediği nakdi sermayesinin geliri olan faizi ifade etmekte ve bu haliyle doğrudan doğruya sermayenin geliri olan faiz kastedilmektedir. Yukarıda sözünü ettiğimiz sermaye malı yatırımı (duran sermaye - makine) dışında şimdi de çalışma sermayesi (döner sermaye) ihtiyaçlarını finanse etmek üzere uzun dönem için piyasa faiz oranı ile kredi, diğer bir deyimle başkalarına ait parasal sermaye kullanmayı planlayan ve gelecek hakkında iyimser olan bir girişimci düşünelim: Girişimci karşılaştırma yaparken, devam ede gelen yatırım harcamasından elde ettiği ürün satış hasılatı ile söz konusu yatırıma ait amortisman gideri dahil katlandığı sabit ve değişken üretim ve işletme giderleri ile piyasa faiz gideri toplamı 8

9 arasındaki farka bakacaktır. Bu fark piyasa faiz oranının üzerinde ise uzun dönem için kredi kullanma kararı alabilecektir. Dikkat edilirse çalışma sermayesi söz konusu olduğunda girişimcinin kullanmaya karar verdiği krediye ait faiz gideri, girişimci için diğer gider türleri gibi dönemsel bir gider niteliğine bürünmüştür. Dolayısıyla eline geçecek net kar oranının da yine piyasada geçerli faiz oranından yüksek olması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Servet biriktirme durumunda olmayan tüketicilerden bazıları tüketim harcamalarını faizsiz ve peşin olarak yaparken bazıları faizsiz veya faizli olarak vadeli (taksitler halinde) yapabilir. Servet biriktirebilen tüketiciler veya gelirleri nispi olarak diğerlerine göre yüksek olanlar ise yukarıda söz edilen tüketim harcamaları yanında faizli veya faizsiz ve adeta yatırım harcaması sayılabilecek türde tüketim harcaması (otomobil, ev, arsa, tarla, arazi gibi) da yapabilirler. Yatırım harcamalarını yapmak isteyenler ise kendi mevduatlarından veya kendi kasalarından öz kaynak veya başkalarına ait mevduat veya başkalarının kasa kaynaklarından kredi kullanarak harcama yapabilirler. Tüketim ve yatırım harcama taleplerinin milli geliri artırarak meydana getirdiği para taleplerini kendi faizsiz mevduatlarına veya kendi kasalarına dayalı olarak yapanlar için, sadece bu kısım adına çalışan para arzı ve para talebi faiz oranını doğrudan belirleyici olmasa gerektir. Bu kesim ancak, yaptığı harcamaların fırsat maliyetine yani faiz oranlarına bakarak değerlendirme yapabilir. Milli geliri, üretim faktörlerinin gelirleri cinsinden formüle edecek olursak, bu araştırmanın sonlarına doğru neden böyle olması gerektiği açığa çıkacak olan şu sonucu peşinen belirtmemiz gerekir: Emek faktörünün geliri ücret, toprak faktörünün geliri rant, girişimci ve sermaye faktörünün geliri ise kardır. Ancak yüzyıllar boyu toplumlara üretim faktörlerinin gelirleri cinsinden milli gelir şu biçimde kanıksatılmıştır: Emek faktörünün geliri ücret, toprak faktörünün geliri rant, girişimci faktörünün geliri kar ve sermaye faktörünün geliri ise faizdir. Faizsiz sistem aslında ekonomi biliminin ve para teorisinin yeniden ele alınarak revizyona tabi tutulmasını, pek çok kısmının ise temelinden değiştirilmesini gerekli kılmaktadır. Faizin gerekli olmadığı bir yeniden yapılanmada sermayenin geliri olan faiz bacağı kopartılmış, girişimcinin geliri olan kar da ikisinden biri olmazsa olmaz olan sermaye ve girişimcinin geliri haline getirilmiştir. 9

10 Yatırımların fırsat maliyeti olarak görülen ve paranın kullanım faydası olan faiz günümüzde mal veya hizmetin serbest rekabette ticaretle oluşturacağı kullanım faydasının çok üzerine çıkmıştır. Çünkü üretimin ve ticaretin her aşaması ister istemez faiz maliyetini de içermektedir. Kullanım faydaları arasındaki para lehine olan bu fark ne kadar büyürse ekonomideki finansal yükün ve tahrifatın derecesi de o denli yüksek olacaktır. Bankacılık kesimi ve yüksek para stoklarını ellerinde bulunduranlar, kullanım faydaları arasındaki para lehine olan söz konusu farkı emmekte, mal ve hizmetlerin marjinal verimliliklerinin, paranın kullanım faydası farkına tekabül eden fazlalık kısmını kendilerine kar olarak yansıtmaktadır. Mal ve hizmet kullanım faydası ve verimliliği paranın kullanım faydası ve verimliliğine dönüşmektedir. Hem mudiler az kazanmakta, hem de satıcılar maliyetlerin yükselmesi sebebiyle az üretmektedir. Faizli sistemde, paranın para olarak verimliliği olan faiz, bankalar ve yüksek para stoklarını ellerinde bulunduranlar lehine sürekli artmakta, kredilendirme süreci devam ettikçe ve kaydi para mekanizmasının da kredi hacmini artırmasıyla birlikte paranın kümülatif verimliliği fevkalade yükselmektedir. Sonuç olarak gevşek para politikası uygulanırken yani piyasa faiz oranları düşükken olduğu gibi sıkı para politikası uygulanırken yani piyasa faiz oranları yüksekken de en kazançlı kesim bankalar ve yüksek para stoklarına sahip olan para tüccarları olmaktadır. Ancak ne var ki milli geliri ve istihdamı asıl artıran üretim ve ticaret kesiminde bu kez verimlilik kaybı kümülatif olarak artmaktadır. Bir de buna yapılamayan yatırımların üretim kaybı eklendiğinde faizli sistemin sakıncaları bir kez daha net olarak açığa çıkmaktadır. Bu gelişme doğal olarak verimsizliği, milli gelirin maliyetini ve ekonomik kaybı artıran bir sonuç ortaya çıkarmakta ve aslında serbest piyasa düzenini temelinden zedelemektedir. Faizin olmadığı bir ekonomide, belli bir faaliyet hacminde ortalama toplam maliyet minimumunu, faiz kaynaklı verimsizlik maliyetlerini ortadan kaldırarak veya olabildiğince minimum düzeye yaklaştırarak sağlayabilen ve böylelikle optimum kapasitede üretim faaliyetlerini gerçek anlamda başarabilen işletmelerin maksimum kar tutarı hedeflemesi yapmaları durumunda, söz konusu noktada üretim artışını durdurmayıp, bir birimlik ilave satışın sağladığı toplam gelirlerindeki artışı, bu bir birimin üretimi için katlandığı toplam maliyetlerindeki artışa eşitleyinceye kadar 10

11 sürdürmeleriyle üstelik daha yüksek faaliyet hacminde elde edecekleri maksimum kar tutarı, faiz kaynaklı verimsizlik maliyetlerinin mevcut olduğu duruma kıyasla daha düşük faaliyet hacminde olmak üzere elde edecekleri maksimum kar tutarından daha yüksek olacaktır. Bunun anlamı, talep düzeyi (ortalama gelir) sabitken, marjinal maliyetlerin, faiz kaynaklı verimsizlik maliyetlerinin giderilmesi sonucu daha düşük bir eğimle yükselmesi, yani daha yavaş bir hızla artmasıdır. Böylelikle, firmalar yalnızca gerçek optimum kapasite noktasına kadar rasyonel bir üretim, maliyet, kalite, verimlilik ve kaynak yönetimi gerçekleştirmekle ve adı geçen gerçek optimum kapasite noktasında dengeye gelmekle kalmamış aynı zamanda faiz kaynaklı verimsizlik maliyetlerini gidermek suretiyle, ortalama toplam maliyet minimumunu sağladığı üretim hacminin üzerindeki noktalarda mevcut olan üretim hacmini yani toplam kapasitelerini artıracak yatırımlar yapmadığı takdirde ne yaparlarsa yapsınlar ortadan kaldıramayacakları azalan verim yasasının etkisini de zayıflatmış olacaktır. İşte faiz kaynaklı verimsizlik maliyetleri süreklilik arz ettiği halde üretim faaliyetlerini sürdürmek zorunda olan işletmelerde gerçek anlamda optimal kapasitede üretim ve gerçek anlamda kar maksimizasyonu hiçbir zaman meydana gelmeyeceği gibi bu gelişmelerden toplumun refah seviyesi de olumsuz etkilenir. Serbest rekabet ortamında düşük karlılık oranlarıyla çalışmak zorunda olan işletmelerin ürettiği mal ve hizmetleri talep eden tüketiciler, faizin yol açtığı mevcut israf ve verimsizlik maliyetlerini finanse ederek, yani daha kaliteli ve/veya daha fazla mal ve hizmeti aynı maliyete katlanarak elde etmek suretiyle daha yüksek fayda düzeyinde tatmin ve mutlu olup bireysel refahlarını artırmak yerine, sahip olmadıkları söz konusu mal ve hizmet açıklarını bir başka deyişle üretilmesi gerekip de üretilmeyen mal ve hizmetlerin maliyetlerini de karşılayarak bireysel refahlarından ödün vermek zorunda kalırlar. Aynı durum yabancı tüketiciler için de söz konusudur. Global ticaret, dünya ticaretini daraltan ve dünya verimliliğini azaltan çok çeşitli ve malum kısıtlayıcı etmenlerin yanı sıra daha büyük oranda bir de bu faiz cephesinden darbe yer. Yani verimsizlik maliyetleri ihraç edilmiş olur. 11

12 Mal ve hizmet üreticileri, faiz kaynaklı verimsizlik maliyetlerini gidermiş olsalardı yapmayı düşündükleri ve faizsiz olarak sıfır maliyetle gerçekleştirecekleri yatırımların ihtiyaç duyduğu, net işletme sermayelerini artırmak üzere firmalarına kayıtlı kimi döner varlıkların finansmanında kullandıkları yabancı kaynakların ödenmesinde gereken ve ek muhtelif girdilerin ve gider unsurlarının karşılanmasında kullanılacak olan fonların kaynağı olan ilave karlardan mahrum kalırlar. Devlet ise söz konusu kayıplar olmasaydı elde edeceği vergi gelirlerinden mahrum kalır. Sözünü ettiğimiz kayıpların aynı zamanda döviz çıkışını artıran ithalatla karşılanması gibi olumsuz bir durumun da ortaya çıkması doğal karşılanmalıdır. Nihayet finanse edilen faiz kaynaklı verimsizlik maliyetleri, toplam maliyetler üzerinde baskı meydana getirerek maliyet enflasyonunu artırırlar ve bu suretle büyümeyi frenlerler. Söz konusu sebepler hem milli geliri frenlemekte hem de dağılımını bankalar ve yüksek para stoklarını ellerinde bulunduranlar lehine adaletsiz hale getirmektedir. Söz konusu kesimlerin devletin para ihtiyaçlarını da faizli olarak karşılama fonksiyonu, haksız karlılığın boyutlarının, neden bu kesimler lehine adaletsiz hale getirildiğini de ayrıca gözler önüne sermektedir (şekil: 1, grafik: 1). Böylelikle, faiz kaynaklı verimsizlik maliyetlerinin etkisiyle toplam talep, daha yüksek fiyatlarda olması gereken miktarların altında; toplam arz ise daha yüksek fiyatlarda yine olması gereken miktarların altında gerçekleşerek, ekonomiyi daha yüksek fiyat ve daha düşük milli gelir seviyesinde dengeye getirir (grafik: 2). Faiz sarmalına yakalanmış ekonomiler bunun bedelini uzun dönemler boyunca ödemek zorunda kalır. Büyüme hızı düşer, borçlanma oranları yükselir, uzun dönemde gelir dağılımı ve sosyal barış bozulur, sadece ekonomik değil bununla beraber sosyal çöküntüler, suç eylemleri, toplumsal ahlak çürümesi, kültürel erozyonlar artar, kalkınma hızı düşer, israf ve verimsizlik artar, yatırımlar azalır, bilinçsiz tüketim artar, teknoloji ve arge geriler, işsizlik artar ve kronik hale gelir. Nereden bakarsak bakalım faiz maliyetleri cevabı kendi içinde çok açık göründüğü üzere refahın artması adına yararlanılacak doğal, ekonomik, beşeri, sosyal, kültürel ve siyasi kaynakların heba edilmesinden başka bir şey değildir. 12

13 Şekil: 1 ticaret faiz verimliliği verimliliği

14 Grafik: 1 FAİZLİ SİSTEMDE PARANIN VE TİCARETİN VERİMLİLİĞİ PARANIN VERİMLİLİĞİ SABİT FAİZ ORANI SABİT VERİMLİLİK TİCARETİN VERİMLİLİĞİ VERİMLİLİK ENDEKSİ Grafik: 2 TOPLAM ARZ - TOPLAM TALEP DENGESİ TOPLAM ARZ 2 TOPLAM TALEP 34 TOPLAM ARZ 1 33 FİYAT MİLLİ GELİR

15 Kaydi paranın oluşumu ve faizle ilişkisi Bilindiği üzere bankacılık sisteminde kaydi para müessesesi büyük önem taşır. Çünkü bu sistemde kaydi para üretim ve satış tabanına değil kredi ve mevduat tabanına dayanmakta ve bizzat elden ele dolaşabilen çeklerle kredi hacmini ve dolayısıyla para arzını otomatik olarak artırmaktadır. Böylelikle fiili olarak değil mali kayıt olarak defalarca kat olarak artan para arzı, kredi talebini pompalamakta, parasal gelirler bankalar açısından fevkalade artmakta ve ekonominin para borç ikilemi arasında sıkışması kaçınılmaz olmaktadır. Burada kaydi para ile artan para arzının faiz oranlarını düşürerek yatırımları canlandırması iddia edilse bile kaydi paranın yatırım ve milli gelirin maliyetini yükseltmesi, ilave milli gelir oluşumuna müsaade etmemesi, yatırımdan ziyade tüketim harcamalarını pompalaması, gelir dağılımını bozması, fiyatları yükseltme ve enflasyon etkisi gibi birtakım olumsuzlukları beraberinde getireceği göz ardı edilmemelidir. Ayrıca, bankaların ve yüksek para stoklarını ellerinde bulunduranların bu mekanizmayla piyasadaki para hacmi üzerinden ekonomiyi kontrol altına alması da kaçınılmazdır. Konuyu basit ve anlaşılabilir bir örnekle açıklayarak kaydi paranın yer aldığı basit bir para arzı analizi yapmaya çalışalım: - Başlangıçta para arzının sadece 70 milyar.-tl olarak dolaşımdaki paradan oluştuğunu, - Merkez Bankasının bütün bankacılık sisteminden açık piyasa işlemiyle ilk seferde menkul kıymet satın alarak 30 milyar.-tl rezerv sağladığını, - Bankacılık sisteminde zorunlu rezerv uygulamasının bulunduğunu ve örneğin 0,5 olduğunu, - Başlangıçta bankacılık sisteminde serbest rezervlerin bulunmadığını ve kaydi para oluşturma sürecinde meydana geldiklerini, - Serbest rezervlerin bir getirisi olmadığı için bankacılık sisteminde tutulmak istenmeyip tamamının anında krediye dönüştürüldüğünü ve buna ilişkin ilk vadesiz mevduat hesabının açıldığını, 15

16 - Başlangıçta dolaşımdaki paradan oluştuğunu belirttiğimiz para arzının bu aşamada dolaşımdaki para ve vadesiz mevduatların toplamından oluştuğunu (M 1 ), - Kümülatif mevduat oluşumuna (yani kaydi paranın yol açtığı para arzı artışının gerçekleşmesine) fırsat verildiğini ve bu bağlamda çek vermek suretiyle kredilerin kullandırıldığını, - Bu krediler için alınan çeklerin piyasada mal ve hizmet alımında kullanıldığını, - Son olarak da piyasada mal ve hizmet alımında kullanılan çeklerin başka bir bankada mevduat hesabına dönüştürüldüğünü, - Zorunlu rezerv oranına göre meydana getirilen ilk vadesiz mevduattan başlamak üzere bankacılık sisteminde zorunlu rezerv birikimi dışında açılan hiçbir mevduattan sızıntı olmadığını (alınan kredinin elde nakit olarak kısmen veya tamamen tutulmadığını), varsayıyoruz: Amacımız, para arzı oluşumu sürecini ve kaydi paranın etkisini biçimsel olarak anlatmaktan ibarettir. Yukarıda sözünü ettiğimiz varsayımlar ışığında mevcut rezervlerle kullandırılan krediler ve vadesiz mevduat yekünü ( para arzı parçası), toplam bankacılık sisteminde zorunlu rezerv oranının tersi olan ( 1 / 0,5 = 2 ) mevduat çarpanının ilk rezervle çarpımına eşit olan ( 2 * 30 milyar.-tl = 60 milyar.-tl ) 60 milyar.-tl ye ve zorunlu rezerv birikimi de tüm sistemde 30 milyar.-tl ye yükselecektir. Süreç sırasıyla aşağıdaki şekilde işleyecektir: (1) Başlangıçta para arzı dolaşımdaki paradan ibaret olup 70 milyar.-tl dir. Dolaşım Mevduat Rezerv Kredi Para Arzı (M 1 )

17 (2) Merkez Bankası bankacılık sisteminden menkul kıymet satın alarak 30 milyar.-tl rezerv sağlamıştır. Krediye ve dolayısıyla mevduata dönüşmeyen bu ilave rezerv para, para arzını henüz artırmamış olup para arzı halen 70 milyar.-tl dir. Dolaşım Mevduat Rezerv Kredi Para Arzı (M 1 ) (3) Bankalar artan rezervlerinin tamamını hesaben krediye ve dolayısıyla da vadesiz mevduat hesabına dönüştürmüşlerdir. Para arzı bu kez 130 milyar.-tl ye çıkmıştır. Dolaşım ve mevduat toplamına bakıyoruz. Dolaşım Mevduat Rezerv Kredi Para Arzı (M 1 ) Rezerv sütunundaki 30 milyar.-tl kümülatif mevduat meydana getirme sürecinin sonunda zorunlu olarak oluşan ve krediye dönüşmemiş bir değerdir ve zorunlu rezerve eşittir. Mevduat ve kredi sütunlarındaki değerler ise kaydi para (kümülatif mevduat) sürecinde oluşmuş değerlerdir ve serbest rezervlere eşittir. Başka bir deyişle, tüm serbest rezervler tüketilmiş yani krediye dönüşmüştür. Sistemde sadece zorunlu rezerv artışı kalmıştır. Dikkat edilirse kaydi para oluşma sürecinde, bankaların ve halkın nakit tutma talebi 0 iken (yokken) rezervlerden; kredi kullanımı esnasında mevduatı hesaben indirip, dolaşımdaki nakiti artıracak bir net nakit çıkışı yoktur. Bankacılık sisteminde zorunlu rezerv oranına göre kredi ve mevduat hesapları arasında girdi çıktı yapan ve bu sayede meydana getirilen ilk rezervi bütün sisteme yayan (zorunlu rezerv birikimi) nakitler, varsayım şartlarında belirttiğimiz üzere bankacılık sisteminden dolaşıma çıktığı anda bir sızma yapmayıp dolaşımdan yine bankacılık sistemine döndüğünden dolaşımdaki nakit sabit kalmakta ama para arzı kredi genişlemesi sebebiyle artmaktadır. Sözünü ettiğimiz kredi genişlemesi ise bankaların karlılık ve likidite güçlerinin artmasını doğal olarak sağlar. 17

18 Ayrıca, zorunlu rezerv oranının bulunduğu ve tamamının krediye dönüştüğü ve harcandığı yerlerden bankacılık sistemine sızıntı olmaksızın mevduat olarak geri dönen serbest rezervlerin bulunduğu bu modelde para arzı, (1) numaralı gösterimde para tabanına eşit olup para çarpanı 1 dir. (2) numaralı gösterim de ise para tabanı kısa bir an için bile olsa rezervler mevduat meydana getiren kredilere henüz dönüşmediği için para arzından büyük ( = 100 > 70 ) olup para çarpanı 70 / 100 = 0,7 dir. (3) numaralı gösterimde bu kez para arzı kaydi para oluşumunun etkisiyle para tabanından büyük ( = 130 > = 100) olup para çarpanı 130 / 100 = 1,3 dür. Yukarıda izah ettiğimiz üzere kaydi para meydana getiren işlemleri, anlamayı daha da pekiştirmek adına basit muhasebe teknikleriyle izah etmeye çalışalım: / Dolaşımdaki Para 70.- (1) ve (2) no lu gösterim Para Talebi / Vadesiz Mevduatlar 30.- (3) no lu gösterim Krediler / Vadesiz Mevduatlar 30.- (3) no lu gösterim Kaydi Para /

19 / Kaydi Para 30.- (3) no lu gösterim Krediler / Krediler 60.- (3) no lu gösterim Para Talebi / Para Talebi (3) no lu gösterim Para Arzı (M 1 ) / Yukarıdaki basit gösterimde kayıtlar sadeleştirildiğinde (birbirini götürdüğünde) aşağıdaki nihai kayıt ile karşılaşıyoruz: / Dolaşımdaki Para 70.- Vadesiz Mevduatlar 60.- Para Arzı (M 1 ) / Bu son kayıt ise yukarıda verilen örneğin gelişimi çerçevesinde para arzının son aşamada dolaşımdaki para ve kaydi para mekanizmasının etkisiyle artan vadesiz mevduatlar toplamına eşit olduğunu göstermektedir. Kullanımı yaygın olan ve kredi gibi kullanılan kredi kartları örneğiyle kaydi paranın yer aldığı basit bir para arzı analizi daha yapmaya çalışalım: 19

20 - Başlangıçta para arzının sadece 70 milyar.-tl olarak dolaşımdaki paradan oluştuğunu, - Merkez Bankasının bütün bankacılık sisteminden açık piyasa işlemiyle ilk seferde 30 milyar.-tl lik menkul kıymet satın alarak rezerv sağladığını, - Bankacılık sisteminde zorunlu rezerv uygulamasının bulunduğunu ve yine oranın 0,5 olduğunu, - Merkez bankasının sağladığı ilk rezervin serbest rezervlerden oluştuğunu, - Söz konusu serbest rezervlerin bir getirisi olmadığı için bankacılık sisteminde tutulmak istenmeyip anında kredi kartları harcamalarının finansmanında kullanıldığını ve buna ilişkin olarak kredi kartı hamillerince harcamaların yapıldığı mal ve hizmetlerin sahipleri olan satıcılara ait vadesiz mevduat hesaplarının açıldığını, - Başlangıçta dolaşımdaki paradan oluştuğunu belirttiğimiz para arzının bu aşamada dolaşımdaki para ve vadesiz mevduatların toplamından oluştuğunu (M 1 ), - Kolay anlaşılması açısından kredi kartları dışında hiçbir kredi türüne yer verilmediğini, - Kredi kartı harcama bedellerinin bankalar tarafından satıcılara ödenmesini takiben başka bir bankada mevduat hesabına dönüştüğünü, varsayıyoruz: Amacımız, kredi kartlarındaki uygulamalarla para arzı oluşumu sürecini biçimsel olarak anlatmaktan ibarettir. Süreç sırasıyla aşağıdaki şekilde işleyecektir: (1) Başlangıçta para arzı dolaşımdaki paradan ibaret olup 70 milyar.-tl dir. Dolaşım Mevduat Rezerv Kredi Kartı Para Arzı (M 1 )

21 (2) Merkez Bankası bankaların kredi kartı yükümlülüklerini karşılamak amacıyla talep ettikleri 30 milyar.-tl lik rezervi, bankacılık sisteminden menkul kıymet satın alarak sağlamıştır. Bu ilave rezerv para, para arzını artırmamış olup para arzı 70 milyar.-tl dir. Dolaşım Mevduat Rezerv Kredi Kartı Para Arzı (M 1 ) (3) Kredi kartı sahiplerinin rezervlere eşit harcama yaptıklarını varsayıyoruz. Kart hamillerinin yaptıkları 30 milyar.-tl lik harcama elektronik ortamda anında mal ve hizmet satıcılarının vadesiz mevduat hesaplarına ve kart hamillerinin kredi kartları hesaplarına işleniyor. Böylelikle toplam para arzı 130 milyar.-tl dir. Dolaşım ve mevduat toplamına bakıyoruz. Dolaşım Mevduat Rezerv Kredi Kartı Para Arzı (M 1 ) Bu işlem kredi kullananların bu kredi tutarlarının önce kendileri adına açılan vadesiz bir hesaba alınması işlemine benzemektedir. Bankalar satıcılara (mevduat sahiplerine) 30 milyar.-tl lik rezervin tamamını verdiklerinde, öncelikle vadesiz mevduat hesabı aynı miktarda ve adı üzerinde hesaben kapanacak, daha sonra bu rezerv miktarı başka bir bankaya mevduat olarak yatırılacaktır. Dolayısıyla rezerv ve mevduat yer değiştirmişse de bankacılık sisteminde mevduat ve rezervler kaydi para sürecini aynen normal kredilerde olduğu gibi başlatacaktır. Zorunlu rezerv oranının geçerli olduğu bir modelde sisteme örneğin hiç sızıntı vermeksizin dönen rezervler, kümülatif mevduatların artmasını ve para arzının genişlemesini sağlamaktadır. Çünkü örneğin A bankasında kredi kartı hamillerinin harcamalarının otomatik kaydedildiği vadesiz mevduatları bulunan satıcıların, bu mevduatları çekerek B bankasına bir mevduat hesabına yatırmaları ile mevduat (rezervler) yer değiştirecek, zorunlu rezerv ayrıldıktan sonra kalan rezerv dilimi bu kez B bankasının kredi kartlarını kullanan kart hamillerinin harcamalarının otomatik olarak kaydedildiği satıcı mevduat hesaplarının yine satıcılara ödenmesini finanse edecektir. 21

22 Yukarıda izah ettiğimiz üzere kaydi para meydana getiren işlemleri basit muhasebe teknikleriyle izah etmeye çalışalım: / Dolaşımdaki Para 70.- (1) ve (2) no lu gösterim Para Talebi / Vadesiz Mevduatlar 30.- (3) no lu gösterim Kredi Kartları / Vadesiz Mevduatlar 30.- (3) no lu gösterim Kaydi Para / Kaydi Para 30.- (3) no lu gösterim Kredi Kartları / Kredi Kartları 60.- (3) no lu gösterim Para Talebi / Para Talebi (3) no lu gösterim Para Arzı (M 1 ) /

23 Yukarıdaki basit gösterimde kayıtlar sadeleştirildiğinde (birbirini götürdüğünde) aşağıdaki nihai kayıt ile karşılaşıyoruz: / Dolaşımdaki Para 70.- Vadesiz Mevduatlar 60.- Para Arzı (M 1 ) / Bu son kayıt ise yukarıda verilen örneğin gelişimi çerçevesinde para arzının son aşamada dolaşımdaki para ve kaydi para mekanizmasın etkisiyle artan vadesiz mevduatlar toplamına eşit olduğunu göstermektedir. Faizli bankacılık sisteminin ve kaydi para mekanizmasının varoluşunun yatırımlar ve dolayısıyla kredilerin daralmaya başlaması halinde ekonomiler için ne denli olumsuz sonuçlar doğurabileceğine ilişkin çarpıcı son bir örnek vermeden önce bu örnekle doğrudan ilişkili para arzı, para tabanı ve para çarpanı kavramlarını kısaca incelemekte yarar vardır: pa = Para Arzı pç = Para Çarpanı pt = Para Tabanı vm = Vadesiz Mevduatlar dn = Dolaşımdaki Nakit tr = Toplam Rezervler zr = Zorunlu Rezervler sr = Serbest Rezervler 23

24 zro = Zorunlu rezerv oranı sro = Serbest rezerv oranı Para Çarpanı pa = pç x pt pç = pa / pt pa = vm + dn pt = tr + dn pç = ( vm + dn ) / ( tr + dn ) tr = zr + sr zr = zro x vm sr = sro x vm tr = ( zro x vm ) + (sro x vm ) tr = vm x (zro + sro) vm = ( 1 / (zro + sro )) x tr pç = ( vm + dn ) / ((zro + sro) x vm ) + dn ) (1) pç = ((( 1 / (zro + sro)) x tr) + dn) / (tr + dn ) (2) pa 1 para arzı (vadesiz mevduatlar + dolaşımdaki nakit) tanımından yola çıkarsak; 24

25 Para çarpanı, vadesiz mevduatlar ve dolaşımdaki nakit toplamının, zorunlu ve serbest rezerv oranlarının toplamıyla çarpılan vadesiz mevduatlara eklenen dolaşımdaki nakit toplamına oranıdır (1 no lu formül). Para çarpanı, zorunlu ve serbest rezerv oranlarının toplamının tersiyle çarpılan toplam rezervlere eklenen dolaşımdaki nakit toplamının, toplam rezervler ve dolaşımdaki nakit toplamına oranıdır (2 no lu formül). Parasal taban, esasta bankacılık sistemindeki (kasalardaki) nakit ile dolaşımdaki nakit toplamını ifade eder. Yani nakitlerden oluşur. Bankacılık sistemindeki (kasalardaki) nakit zorunlu ve serbest rezervlerin toplamıdır. Para arzı ise vadesiz mevduatlar ile dolaşımdaki nakitlerden oluşur. Ama para arzı, bankacılık sistemindeki (kasalardaki) nakdi yani toplam rezervleri içine almaz. Bunun nedeni vadesiz mevduatlar arasında bunların zaten var oluşudur. Alırsa bu rezervler iki defa toplanmış olacaktır. Örneğin karşımıza aşağıdaki gibi bir tablo çıktığını düşünelim: dn = Dolaşımdaki Nakit = 500 vm = Vadesiz Mevduatlar = 350 tr = Toplam Rezervler = 10 zro = Zorunlu rezerv oranı = 0,01 dn 1 = Vadesiz mevduatlardan krediye dönüşmek suretiyle dolaşan nakit =? dn 2 = Banka sistemi dışında dolaşan nakit =? zr = Zorunlu Rezervler =? sr = Serbest Rezervler =? sro = Serbest rezerv oranı =? pa = Para Arzı =? 25

26 pt = Para Tabanı =? pç = Para Çarpanı =? dn 1 = Vadesiz mevduatlardan krediye dönüşmek suretiyle dolaşan nakit dn 1 = vm tr = = 340 dn 2 = Banka sistemi dışında dolaşan nakit dn 2 = dn - dn 1 = = 160 zr = Zorunlu Rezervler zr = zro x vm = 0,01 x 350 = 3,5 sr = Serbest Rezervler sr = tr - zr = 10-3,5 = 6,5 sro = Serbest rezerv oranı sro = sr / vm = 6,5 / 350 = 0,01857 pa = Para Arzı pa = vm + dn = = 850 pt = Para Tabanı pt = tr + dn = = 510 Para Çarpanı (1) pç = pa / pt = 850 / 510 = 1,67 26

27 pç = Para Çarpanı (2) pç = ( vm + dn ) / ((zro + sro) x vm ) + dn ) pç = ( ) / ((0,01 + 0,01857) x 350 ) ) = 850 / 510 = 1,67 pç = Para Çarpanı (3) pç = ((( 1 / (zro + sro)) x tr) + dn) / ( tr + dn ) pç = ((( 1 / (0,01 + 0,01857)) x 10) + 500) / ( ) = 850 / 510 = 1,67 Dolaşım Mevduat Rezerv Kredi Para T. (MB) Para Arzı(M 1 ) Para Çarpanı(m) ,67 Tablodan görüleceği üzere krediye dönüşmemiş yani dolaşıma çıkmamış 10 milyar.-tl lik bir vadesiz mevduat parçası vardır ki ( = 10 ) bu da zorunlu ve serbest rezerv olarak alıkonulduğu için çıkmamıştır. Toplam rezerv 10 milyar.-tl olduğuna göre zorunlu ve serbest rezerv oranlarının toplamı 10 / 350 = 0,02857 dir. Zorunlu rezerv oranı örneğin 0,01 ise serbest rezerv oranı 0,0286 0,01 = 0,01857 ye eşittir. Demek ki bankaların kredi olarak kullandırmadığı ve getirisi olmadığı halde kasalarında isteyerek bulundurdukları rezerv miktarı 350 x 0,0186 = 6,5 milyar.-tl dir. Kalan 3,5 milyar.-tl ( 10 6,5 = 3,5 ) ise zorunlu olarak tutulan rezervlerdir. Dolaşımdaki 500 milyar.-tl nin 340 milyar.-tl lik bölümü krediye dönüşmek suretiyle nakit olarak dolaşıma girmiş vadesiz mevduatlardan, 160 milyar.-tl lik bölümü ise banka sistemi dışında dolaşan nakit toplamından oluşmaktadır. Sistemde 340 milyar.-tl lik kredi birden bire geri ödense, para arzı para tabanına eşitlenecek ve ilk durumdaki para arzına göre yaklaşık % 40 oranında bir düşüş göstererek 850 milyar.-tl ndan 510 milyar.-tl na düşecektir. Bu son durumda para arzı para tabanı kadar olmuş ve para çarpanının değeri 1 e düşmüştür. Aslında bu uç durum arzu edilmeyen sonuçlar doğurmasına rağmen yatırımların ve kredilerin daralmasının, bu uç örnekteki gibi olmasa da gelirleri ve ekonomiyi ne denli etkileyebileceğini görebilmek açısından önem taşımaktadır. 27

28 Para arzı tanımlarında yer alan unsurlar vardır (vadesiz mevduatlar gibi). Ancak bankaların kasalarında bulundurdukları zorunlu ve serbest rezervleri temsil eden nakit haricindeki tüm nakitler aslında dolaşımdadır. Bu esnada pek çok ekonomik olay cereyan eder. Dolaşımda iken ödemeler, satın almalar, tahville paranın yer değiştirmesi, hisse senedi ile paranın yer değiştirmesi, tahsilatlar, yatırımlar, borç vermeler, borç almalar, tüketimler gibi parayla ilgili her tür konu cereyan eder. Para talebinin, tüketim ve yatırım harcamaları ile kamu harcamaları ve net ihracat için yapıldığını, para arzının sadece mevduatlardan oluştuğunu ve tamamına faiz ödendiğini, para talebinin de mevduatlar üzerinden kredi şeklinde kullandırıldığını ve buradan da faiz geliri elde edildiğini, ayrıca bütün harcamaların (para talebi) bankalardan ve bütün tahsilatların bankalara yapıldığını yani tüm paranın adeta bir dairesel döngü meydana getirecek şekilde bankacılık sisteminde toplandığını, paranın dolaşıma çıkmadığını varsaydığımızda, kaydi para mekanizmasının da etkisiyle paranın mal gibi alınıp satılmak suretiyle para satış karının yani faiz net gelirlerinin maksimize edilmeye çalışılması süreci, bu varsayımlar ışığında oluşan ortalama faiz oranının oluşturduğu para talebi para arzı dengesinde daha net görülecektir. Para, harcama ve faiz ilişkileri Konumuzla ile ilgili analizimize geçmeden önce bu analizimize ışık tutacak olan bazı sembolleri ve kavramları açıklamak faydalı olacaktır. pm : Para miktarı dh : Dolaşım hızı fs : fiyat seviyesi gs : gelir seviyesi ht : Harcamalar toplamı hç : Harcama çarpanı mte: Marjinal tüketim eğilimi 28

29 pm x dh = fs x gs özdeşliğinde dh dolaşım hızı, milli geliri meydana getiren nihai çıktılara yapılan harcamalar için paranın kullanım (harcanma) sayısını gösterir. Yoksa para başka şeyler için de kullanılır. Borç ödeme, alacak tahsil etme, borç verme, borç alma, hammadde, yarı ve ara mamul peşin alımı ve satımı vb. Para miktarı pm nin milli geliri artırmayan yani nihai çıktılara harcanmayan kısmına tekabül eden miktarlar vardır. Aslında bu durumda pm mutlak olarak değişmez, ama milli gelirde henüz çıktı dolaşıma girmediğinden pm nin kullanılmayan kısmı için dh çalışmaz. İnsanlar paralarını daha yavaş harcarsa yani yanlarında daha fazla tutarlarsa ve bu durum uzun sürerse dh düşer, fs x gs de düşer. İşlem amacıyla para talebinin de dereceleri vardır. Halk işlem amacıyla para talebinde bulunurken işlemleri gerçekleştirmede yavaş da davranabilir, hızlı da davranabilir. Hiç davranmayıp servet biriktirme aracı olarak ve nihayet spekülasyon amaçlı talep ederek parayı atıl halde de bırakabilir. pm x dh = fs x gs özdeşliğinde, gs mal ve hizmetlerin envanter yani ayrı ayrı miktarlarının toplamıdır. Bunun ortalama fiyat olan fs ile çarpımı milli geliri verir. İrrasyonel bir örnek olsa da, bu özdeşliğin kolay anlaşılması için dh ile gs nin eşit olduğunu (dh = gs = 10), ekonomide toplam para arzının sadece 50.-TL ndan (pm = 50) oluştuğunu varsaydığımızda, pm, fs ye özdeşlik icabı eşitlenir. fs de, 50.-TL na (fs = 50) eşitlenir. Böylelikle pm, pm x dh = fs x gs özdeşliği gereğince dh kadar yani gs nin temsil ettiği nihai mal ve hizmet miktarı kadar el değiştirir (pm x dh = fs x gs, 50 x 10 = 50 x 10). Analizimizi biraz daha genişleterek para, dolanım hızı ve milli gelirin oluşumu arasındaki ilişkileri bu kez harcama çeşitleri, harcama çarpanı ve milli gelirin oluşumu arasındaki ilişkiler ile birlikte değerlendirdiğimizde aşağıda ifade etmeye çalıştığımız bazı özdeşlik ilişkilerine varmamız mümkündür. Söz konusu özdeşlik ilişkileri, birtakım yararlı sonuçlara varmamızı sağlayacak, ipuçlarını göstermesi bakımından da önemlidir. Dış ticaretin olmadığı bir ekonomi varsayalım: pm x dh = fs x gs, pm = (fs x gs) / dh, ht = C + I + G, ht x hç = fs x gs, pm = (ht x hç) / dh, pm = (hç / dh) x ht pm = (hç / dh) x ht ve hç = 1 / (1-mte) iken, pm = ((1 / (1- mte)) / dh) x ht 29

30 pm = (ht/(1- mte))/dh, pm = ht/(dh dhx mte), pm = (1/(dh dhx mte)) x ht pm = (1/(dh dhxmte)) x ht, pmx(dh-dhx mte)=ht, pmxdh pmxdhxmte = ht pmxdhxmte = pmxdhxht, mte = (pmxdh ht) / pmxdh, mte = 1 (h/pmx dh) Önceki örneğe bu kez harcamaları da kattığımızda; ht x hç gereği para miktarı pm =50.-TL, örneğin her biri 5, 10, 15, 20 TL biçiminde 4 kez harcansa ( = 50, 50 / 4 = 12,5), ht x hç = fs x gs özdeşliği gereği, fs x gs = 50 x 10 = 500.-TL lik milli geliri vermesi için ortalama her 12,5 TL (ht =12,5) 40 kez (hç = 40), her 50.-TL (pm = 50) 10 kez (dh = 10) harcanmalıdır. Yani 50.-TL lik para miktarı (pm), nihai mal ve hizmetlere 10 kez, nihai mal ve hizmet oluşuncaya kadar olan her aşamadaki harcama kalemine de (ht) ortalaması 12,5 TL ndan olmak üzere 40 kez harcanması gerekir. pm x dh = fs x gs, ht x hç = fs x gs, pm x dh = ht x hç hç = (pm x dh) / ht = (50 x 10) / 12,5= 500 / 12,5 = 40 mte=1 (ht/pmxdh) = 1 (1/hç) = (hç 1)/hç = (40 1) / 40 = 39 / 40 = 0,9750 Faiz oranı düşüşü dışında herhangi bir makul sebeple yatırım harcamalarının ve buna bağlı olarak toplam arzın fiyatlar genel düzeyini değiştirmeyecek biçimde toplam talep artışına tam uyum göstermek suretiyle milli gelirin arttığını varsaydığımızda, pm x dh = fs x gs özdeşliğinde gs nin (gelirin) reel olarak arttığını kabul edebiliriz. dh nin (dolaşım hızının) değişmemesini sağlamak üzere gs deki (gelirdeki) artışa paralel ve aynı oranda gerekli pm nin (reel para arzının faiz oranlarını değiştirmeyecek biçimde reel para talebi artışına tam uyum göstermek suretiyle artması şartıyla) artması kaydıyla, fs nin (fiyatlar genel düzeyinin ortalama fiyatların) normalde değişmemesi gerekir. Reel milli gelir artarken, doğal olarak harcamaların artmasını sağlayan para talebi artacaktır. İşte bu da kendisine eşit bir para arzı artışını beraberinde getirmelidir. Oysa faizin ve faize bağlı spekülasyon amaçlı para talebinin bulunduğu bir ortamda bu gelişme pek mümkün olmaz. Çünkü, dh yi (dolaşım hızını) ve dh deki (dolaşım hızındaki) istikrarı bozan önemli unsurlardan biri faiz oranı, diğeri ise faize karşı 30

31 paranın esnekliğini artıran unsur olarak para talebi bileşenlerinden spekülasyon amacıyla para talebidir. Üstelik fs faizli fiyattır. Spekülatif amaçlı para talebinin sıfırdan büyük olması halinde ekonomide belirsizlik bulunmakta ve gelecekte faiz oranının ne olacağı tahmin edilememektedir. Faizler reel olarak yükseldiği takdirde spekülatif amaçlı para talebi sıfıra yaklaştıkça toplam para talebinin değişmemesi için işlem ve ihtiyat amaçlı para talebinin artması gerekecektir. Yani ekonomide spekülatif amaçlı para talebi, işlem ve ihtiyat amaçlı para talebine dönüşmeli para arzı hiç değişmeden aynı para miktarının talep edilme amaçları arasında yer değiştirmesi söz konusu olmalıdır. Piyasada istikrarsızlık ve belirsizlik bulunması, geleceğe yönelik iyimser bekleyişlerin azalması, spekülasyon amaçlı para talebinin güçlü olarak ortaya çıkmasının önemli nedenleri arasındadır. Faiz oranlarının yükseleceği beklentisi hakimdir. Böyle bir dönemin ileri süreçlerinde faiz oranlarının reel olarak düşürülmesi bile henüz güven tam sağlanamadığından sırasıyla yatırım, tüketim ve milli gelirin artarak işlem ve ihtiyat amaçlı para talebi ile harcanmak istenen meblağları ve buna bağlı olarak toplam talebi artıracağı yerde spekülasyon amaçlı para talebini artırarak piyasanın daralmasına neden olabilir. İşletmeler ve tüketiciler yatırım yapmak üzere para arzı unsurlarında spekülatif amaçlı olarak tutulan paraları kullanmak istemeyecekler, kredi ve yatırım talepleri ile tüketim taleplerini azaltacaklar ve toplam tasarruflar spekülatif para talebinin artışı nedeniyle yatırımları aştığından milli gelir düşmeye başlayacaktır. Çünkü işletmeler halkın işlem ve ihtiyat amacıyla harcama yaptıkları meblağları azalttıklarını ve toplam talebin buna bağlı olarak düştüğünü gördüklerinde normal şartlar altında yapmak istedikleri yatırımlar için gereken kredileri toplam tasarruflar müsait olduğu halde kullanmak istemeyeceklerdir. İşletmelerin umdukları gelir azaldığı için sermayenin marjinal verimi de düşmüş olan faiz oranlarının altına gelir. Sonuçta işletmeler kredi ve yatırım taleplerini azaltacaklardır. Devletin toplam para arzı sabitken faiz oranlarını yükselterek atıl kalan bu fonları işlem ve ihtiyat amacıyla para talebini yükseltmek amacıyla kamu harcaması 31

DEĞİŞİK BİR BAKIŞ AÇISI İLE PARA ARZI ANALİZİ, ÖRNEKLİ ÇALIŞMALAR VE PARA ÜZERİNE GÖRÜŞLER (2008)

DEĞİŞİK BİR BAKIŞ AÇISI İLE PARA ARZI ANALİZİ, ÖRNEKLİ ÇALIŞMALAR VE PARA ÜZERİNE GÖRÜŞLER (2008) DEĞİŞİK BİR BAKIŞ AÇISI İLE PARA ARZI ANALİZİ, ÖRNEKLİ ÇALIŞMALAR VE PARA ÜZERİNE GÖRÜŞLER (2008) 1. KAYDİ PARANIN YER ALMADIĞI BASİT PARA ARZI ANALİZİ - Başlangıçta para arzının sadece dolaşımdaki paradan

Detaylı

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç) PARA ARZI Dar tanımlı para arzı dolaşımdaki nakit ile bankacılık sisteminde vadesiz mevduatların toplamından oluşmakta, geniş tanımlı para arzı ise bu toplama bankacılık sistemindeki vadeli mevduatların

Detaylı

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA Problem 1 (KMS-2001) Kısa dönem toplam arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

2018/1. Dönem Deneme Sınavı. 1. Aşağıdakilerden hangisi mikro ekonominin konuları arasında yer almamaktadır? A) Tüketici maksimizasyonu B) Faktör piyasası C) Firma maliyetleri D) İşsizlik E) Üretici dengesi 2. Firmanın üretim miktarı

Detaylı

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde Fiyatlar genel düzeyi (Fgd) ile MG dengesi arasındaki ilişkiler incelenecek. Mg dengesi; Toplam talep ile toplam arzın kesiştiği noktada bulunacaktır.

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR SORULAR 1- Değişimi yapılan finansal aracın hemen teslim edildiği ve ödemenin hemen yapıldığı piyasalar hangisidir? A) Birincil Piyasa B) İkincil Piyasa C) Organize Piyasa D) Tezgahüstü Piyasa E) Spot

Detaylı

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ 1 İçerik Finansal Yönetim, Amaç ve İşlevleri Piyasalar, Yatırımlar ve Finansal Yönetim Arasındaki İlişkiler İşletmelerde Vekalet Sorunu (Asil

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

3. HAFTA MÜHENDİSLİK EKONOMİSİ. Nakit Yönetimi Para-Zaman İlişkisi Basit-Bileşik Faiz Ekonomik Eşdeğerlilik. Yrd. Doç. Dr.

3. HAFTA MÜHENDİSLİK EKONOMİSİ. Nakit Yönetimi Para-Zaman İlişkisi Basit-Bileşik Faiz Ekonomik Eşdeğerlilik. Yrd. Doç. Dr. 3. HAFTA MÜHENDİSLİK EKONOMİSİ Yrd. Doç. Dr. Tahir AKGÜL Nakit Yönetimi Para-Zaman İlişkisi Basit-Bileşik Faiz Ekonomik Eşdeğerlilik NAKİT YÖNETİMİ Nakit Yönetimi ile işletmeler; bir yandan işletmenin

Detaylı

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi FİNANSMANI İŞLETME PİYASALAR FİNANSAL Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi İŞLETME FİNANSMANI Piyasa Piyasa,

Detaylı

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu 2009 BS 3204-1. şağıdakilerden hangisi dayanıksız mal veya hizmet grubu içerisinde ~ almaz? iktiso GiRiş 5. Gelirdeki bir artış karşısında talebi azalan mallara ne ad verili r? ) Benzin B) Mum C) Ekmek

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 40 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 13 1.1.İktisadın Konusu ve Kapsamı 14 1.2. İktisadın Bölümleri 15 1.2.1.Mikro ve Makro İktisat 15 1.2.2. Pozitif İktisat ve Normatif İktisat

Detaylı

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi FİNANS VE MAKROEKONOMİ Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme Finansal Krizler ve Ekonomi Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme Finansal Sistemin İşleyişi Doğrudan Finansman : Fon akışı finansal aracı kullanılmadan

Detaylı

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU ve TEMEL KAVRAMLAR 11 1.1.Makro Ekonominin Doğuşu 12 1.1.1.Makro Ekonominin Doğuş Süreci 12 1.1.2.Mikro ve Makro Ekonomi Ayrımı 15 1.1.3.Makro Analiz

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1. EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER... 3 1.1.1. Romalıların Ekonomik Düşünceleri... 3 1.1.2. Orta Çağ da Ekonomik Düşünceler...

Detaylı

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI 1 DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI Durgunluk Tanımı Toplam arz ile toplam talep arasındaki dengesizlik talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, toplam talebin uyardığı üretim düzeyinin o ekonominin üretim

Detaylı

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 20.Para Teorisi ve Politikası Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 20.1.Para Teorisi Para miktarındaki

Detaylı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013 Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program 22 Kasım 201 Büyüme Tahminleri (%) 4, 4,1 Küresel Büyüme Tahminleri (%) 4,1,2,0 ABD Büyüme Tahminleri (%) 2,,,,,,1,6,6 2,8 2,6 2,4 2,2

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ Bugünki dersin içeriği: 1. MALİYE POLİTİKASI VE DIŞLAMA ETKİSİ... 1 2. UYUMLU MALİYE VE

Detaylı

Servet değer biriktirme araçlarının tümüne (tahvil, bono, hisse senedi, ev, arsa vb. verilen bir isimdir.

Servet değer biriktirme araçlarının tümüne (tahvil, bono, hisse senedi, ev, arsa vb. verilen bir isimdir. İktisadi analizde para, malların ve hizmetlerin satın alınmasında ve borçların geri ödenmesinde genel olarak kabul edilen şey olarak tanımlanmaktadır. Para servetten farklı bir kavramdır. Servet değer

Detaylı

ÜNİTE:1. Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2. Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3. Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2. Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3. Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2 Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3 Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4 Bankacılık Sektörü ve Banka Yönetimi ÜNİTE:5 1 Para Arzının Belirlenmesi ve

Detaylı

Ekonomi II. 19.Para ve Bankacılık. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 19.Para ve Bankacılık. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 19.Para ve Bankacılık Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 19.1.Paranın Tanımı ve Fonksiyonları Para,

Detaylı

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri HAZIRLAYAN.1.14 RAPOR Doç.Dr.Binhan Elif YILMAZ Arş.Gör.Sinan ATAER 1. KAMU FİNANSMANI 13 yılının on aylık döneminde merkezi yönetim bütçe dengesi 7.664 milyon TL lik

Detaylı

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI GENEL DEĞERLENDİRME Küresel kriz sonrası özellikle gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyeti iyileştirmeye yönelik alınan tedbirler sonucunda küresel iktisadi koşulların bir önceki Rapor dönemine kıyasla olumlu

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR SORULAR 1- Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması durumuna ne ad verilir? A) Dışlama etkisi B) Para yanılsaması

Detaylı

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) 1- Bir ekonomide işsizlik ve istihdamdaki değişimler iktisatta hangi alan içinde incelenmektedir? a) Mikro b) Makro c) Para d) Yatırım e) Milli Gelir

Detaylı

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ OCAK - MART 216 8 NİSAN 216 İstatistik Genel Müdürlüğü Reel Sektör Verileri Müdürlüğü İÇİNDEKİLER Sayfa ANKET SONUÇLARININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ i TABLOLAR Tablo 1 İşletmelere

Detaylı

EK MALİ TABLOLAR-2 3. HAFTA NAKİT AKIM TABLOSU NET İŞLETME SERMAYESİ DEĞİŞİM TABLOSU

EK MALİ TABLOLAR-2 3. HAFTA NAKİT AKIM TABLOSU NET İŞLETME SERMAYESİ DEĞİŞİM TABLOSU EK MALİ TABLOLAR-2 3. HAFTA NAKİT AKIM TABLOSU NET İŞLETME SERMAYESİ DEĞİŞİM TABLOSU NAKİT AKIM TABLOSU p Nakit Akım Tablosu, bir işletmede belli bir dönemde nakit hareketlerini açıklayan bir tablodur.

Detaylı

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri. Giriş Temel ekonomik birimler olan tüketici ve üretici için benzer kavram ve kurallar kullanılır. Tüketici için fayda ve fiyat kavramları önemli iken üretici için hasıla kâr ve maliyet kavramları önemlidir.

Detaylı

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır. 97 BÖLÜM 6. KAMU BÜTÇESİ ve MALİYE POLİTİKASI (KEYNESYEN MODEL DEVAMI) Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Detaylı

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 23.Uluslararası Finans Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 23.Uluslararası Finans 23.1.Dış Ödemeler

Detaylı

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI Faiz oranlarının yapısı; Menkul kıymetlerin sahip olduğu risk, Likidite özelliği, Vergilendirme durumu ve Vade farklarının faiz oranlarını nasıl etkilediğidir. FAİZ ORANLARININ

Detaylı

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE Sevinç Karakoç Raziye Akyıldırım Yasemin Ağdaş Duygu Çırak NELER ANLATILACAK? FİYAT İSTİKRARI NEDİR? FİYAT İSTİKRARININ YARARLARI NELERDİR? TÜRKİYE DE FİYAT İSTİKRARI Bir toplumu

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2011 Yılı Nisan Ayı Ödemeler Dengesi Göstergeleri Merkez Bankası tarafından tarihinde yayımlanan 2011 yılı Nisan ayına ilişkin Ödemeler Dengesi bültenine göre; 2010 yılı

Detaylı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Mart2011 N201139 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Cari açık, uzun yıllardan

Detaylı

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR Paranın Fonksiyonları İktisadi analizde para, malların ve hizmetlerin satın alınmasında ve borçların geri ödenmesinde genel olarak kabul edilen şey olarak tanımlanmaktadır. Para

Detaylı

N VE PARA ARZININ ÖZELL

N VE PARA ARZININ ÖZELL PARANIN MAKRO EKONOMİDEKİ ROLÜ 1-PARA TALEBİ, PARA ARZI VE FAİZ HADDİ (KEYNESYEN FAİZ TEORİSİ) Klasik ve neoklasik ekonomistlerce öne sürülen faiz teorisinde, faiz haddi, tasarruf arzı ve yatırım talebinin

Detaylı

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS ve LM eğrilerinin kesiştiği nokta milli geliri belirliyor. Birinin kayması kısa dönem dengeyi değiştiriyordu. Maliye politikası Hükümet harcamaları artışı IS eğrisi sağa

Detaylı

EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER

EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER 4.bölüm EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI 1.Kaynak Dağılımında Etkinlik:

Detaylı

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir.

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. IS-LM modeli ; J.M.KEYNES tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre ekonomide; 1. MAL PİYASASI

Detaylı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.50 Altın (USD) 1,225 Ekim 18 EUR/TRY 6.24 Petrol (Brent) 76.2 BİST - 100 90,201 Gösterge Faiz 24.4 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 5.21% -11.0% 25.2% 10.8%

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN (Bütçe - Anapara - Kredi) FINANCING IN ENTREPRENEURSHIP (Budget - Capital - Credit)

GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN (Bütçe - Anapara - Kredi) FINANCING IN ENTREPRENEURSHIP (Budget - Capital - Credit) GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN (Bütçe - Anapara - Kredi) FINANCING IN ENTREPRENEURSHIP (Budget - Capital - Credit) GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN Girişimcinin finansman ihtiyacı: Finansman ihtiyacının karşılanmasında

Detaylı

ÖDEMELER BİLANÇOSU VE DENGESİ

ÖDEMELER BİLANÇOSU VE DENGESİ ÖDEMELER BİLANÇOSU VE DENGESİ I. Temel Yapı Ülkede yerleşik kişilerin belirli bir dönem boyunca yabancı ülkelerde yerleşik kişilerle yaptıkları tüm ekonomik işlemlerin sonucunu gösteren sistematik kayıtlarına

Detaylı

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%) 4. Cari Denge 211 yılında GSYH nin yüzde 9 una kadar ulaşan cari açık, devam eden dönemde uygulanan makroihtiyati tedbirler ve kredilerdeki yavaşlama neticesinde azalma eğilimine girmiştir (Grafik-4.1).

Detaylı

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden 1. Her arz kendi talebini yaratır. şeklindeki Say Yasasını aşağıdaki iktisatçılardan hangisi kabul etmiştir? A İKTİSAT 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli

Detaylı

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com Finansal Piyasa Dinamikleri Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com Neleri İşleyeceğiz? Finansal Sistemin Resmi Makro Göstergeler ve Yorumlanması Para ve Maliye Politikaları Merkez Bankası ve Piyasalar Finansal Piyasalardaki

Detaylı

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık 2010 18:24

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık 2010 18:24 Ticari bir işletme olarak bankaların belirli bir dönem içerisinde nasıl çalıştıklarını ve amaçlarına dönük olarak nasıl bir performans sergilediklerini değerlendirebilmenin yolu bankalara ait finansal

Detaylı

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. 68 MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. Mikroiktisat küçük ekonomik birimler (hanehalkı, firmalar ve piyasalar) ile

Detaylı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı. Makro Veri Büyüme ve Dış Ticaret: Türkiye ekonomisi için yüksek büyüme=yüksek dış ticaret açığı İbrahim Aksoy Ekonomist Tel: +90 212 334 91 04 E-mail: iaksoy@sekeryatirim.com.tr TÜİK tarafından bugün açıklanan

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 44 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

http://acikogretimx.com

http://acikogretimx.com 2009 S 4421- SERMYE PiYSSı VE FiNNSL KURUMLR 1. Birikim açığı olan ekonomik birimlerle birikim fazlalığı olan ekonomik birimlerin karşılaştığı ve finansal varlıkların alınıp satıldığı piyasalara ne ad

Detaylı

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde GÖSTERGELER PROJEKSİYON SANAYİ ÜRETİMİ: Sanayi üretimi Ağustos ayında yıllık bazda artarken, aylık bazda ise geriledi. TÜİK in sanayi üretim endeksi sonuçlarına göre takvim etkisinden arındırılmış endeks,

Detaylı

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER Bu ünite tamamlandığında; o Ekonomik karar birimlerini ve faaliyetlerini ortaya koyabileceğiz o Ekonomik faaliyetlerin bileşenlerini sıralayabileceğiz

Detaylı

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

CARİ AÇIK NEREYE KADAR? CARİ AÇIK NEREYE KADAR? Prof. Dr. Doğan CANSIZLAR ANKARA - 14 Aralık 2011 1 Türkiye Ekonomisindeki Bazı Eşitlikler -Ekonomik Büyüme = Artan Dış Açık -Artan Dış Açık = Artan Dış Borçlanma -Artan Dış Borçlanma

Detaylı

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI 1. BÖLÜM Öğr. Gör. Hakan ERYÜZLÜ İktisadın cevap bulmaya çalıştığı temel amaçlarını aşağıdaki sorular ile özetleyebiliriz; Hangi mallar/hizmetler ne miktarda üretilmelidir? Hangi

Detaylı

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ Finansman, işletmelerin temel işlevlerini yerine getirirken yararlanacakları

Detaylı

A ALAN BİLGİSİ TESTİ İŞLETME VE MUHASEBE

A ALAN BİLGİSİ TESTİ İŞLETME VE MUHASEBE ALAN BİLGİSİ TESTİ İŞLETME VE MUHASEBE İŞLETME VE MUHASEBE ALANINA AİT SORULARIN CEVAPLARINI CEVAP KÂĞIDINIZDA BU ALANLA İLGİLİ YERE İŞARETLEYİNİZ. 161. İşletme sahibinin ya da ortaklarının işletmenin

Detaylı

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar Yatırım (Sermaye Bütçelemesi) ve Finanslama Kararları Şirket Nedir? Finansal Yönetici Kimdir? Şirketin Amaçları Finansal piyasalar ve kurumların

Detaylı

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir BÖLÜM 5 Açık Ekonomi Açık Ekonomi Önceki bölümlerde kapalı ekonomi varsayımı yaptık Bu varsayımı terk ediyoruz çünkü ekonomilerin çoğu dışa açıktır. Kapalı ve açık ekonomiler arasındaki fark açık ekonomide

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ NAZİLLİ İİBF İKTİSAT BÖLÜMÜ VE AVRUPA ARAŞTIRMALAR MERKEZİ TARAFINDAN DÜZENLENEN GÜNCEL EKONOMİK SORUNLAR KONGRESİ NDE YAPACAĞI Açılış Konuşmasının

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu 11 1 13 1 * GSMH (milyar dolar) 1.9..79 1.86 1.3 1.83 1.578 1.61

Detaylı

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI Bu Dersimizde; Kuruluşla İlgili Bazı Temel Kavramlar Genel Olarak İşletmenin Kuruluş Aşamaları Fizibilite Çalışmalarının

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Gruplara Yönelik Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları

Detaylı

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI 3. BÖLÜM Öğr. Gör. Hakan ERYÜZLÜ Kıtlık, Tercih ve Fırsat Maliyeti Fırsat maliyeti, bir tercihi uygularken vazgeçilen başka bir tercihtir. Örneğin, bir lokantada mevcut iki menüden

Detaylı

2012/3.DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ 2 Aralık 2012-Pazar 13:30-15:00 SORULAR

2012/3.DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ 2 Aralık 2012-Pazar 13:30-15:00 SORULAR 2012/3.DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ 2 Aralık 2012-Pazar 13:30-15:00 SORULAR SORU 1: ABC Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin 2007-2008-2009-2010 ve 2011 hesap dönemlerine

Detaylı

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) Hane Halkı İşgücü İstatistikleri 2014 te Türkiye de toplam işsizlik %10,1, tarım dışı işsizlik ise %12 olarak gerçekleşti. Genç nüfusta ise işsizlik

Detaylı

Mali Analiz Teknikleri

Mali Analiz Teknikleri Mali Analiz Teknikleri Karşılaştırmalı Tablo analizi (Yatay Analiz) Yüzde Analizi (Dikey Analiz) Eğilim Yüzdeleri Analizi (Trend Analizi) Oran Analizi ORAN ANALİZİ Bir işletmenin mali tablolarında yer

Detaylı

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.16 Altın (USD) 1,218 Kasım 18 EUR/TRY 5.87 Petrol (Brent) 58.7 BİST - 100 95,416 Gösterge Faiz 20.3 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 5.21% 4.6% 21.6% 11.1%

Detaylı

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015 Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü 21 Ocak 2015 Sunum Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın ın değerlendirmesi Küresel ekonomi Türkiye ekonomisi Bankacılık sektörü 2 Değerlendirme

Detaylı

2009 VS 4200-1. Gayri Safi Yurt içi Hasıla hangi nitelikte bir değişkendir? ) Dışsal değişken B) Stok değişken C) Model değişken D) kım değişken E) içsel değişken iktist TEORisi 5. Kısa dönemde tam rekabet

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013 Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013 DÜŞÜK BÜYÜMEYE DEVAM Zümrüt İmamoğlu* ve Barış Soybilgen 19.07.2013 Yönetici Özeti Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) Haziran

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 23 Aralık 2015 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 21.Enflasyon Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 21.1.Nedenlerine Göre Enflasyon 1.Talep Enflasyonu:

Detaylı

Finansal Piyasalar ve Bankalar

Finansal Piyasalar ve Bankalar Finansal Piyasalar ve Bankalar Genel Olarak Finansal Piyasalar Piyasa neresidir? Finansal Piyasaların Ekonomi İçindeki Yeri Finansal Sistemi Oluşturan Piyasalar Finansal Piyasalar Para Piyasaları Sermaye

Detaylı

İŞLETME KAVRAMI. Üretim faktörlerini bir araya getirmek Üretim yapmak

İŞLETME KAVRAMI. Üretim faktörlerini bir araya getirmek Üretim yapmak GENEL MUHASEBE İŞLETME KAVRAMI Toplumun gereksinimlerini sağlayan mal ve hizmetleri üreten ekonomik birimlere işletme denir. İşletme, ihtiyaç duyulan mal ve hizmetleri üretmek ve pazarlamak, böylece var

Detaylı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme: Yatırım ve Tasarrufun Fonksiyonu Büyüme : Büyümenin Temel Unsuru : Üretimin Temel Faktörleri : Üretimin Diğer

Detaylı

15 MART /1. DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ SINAVI SORULAR

15 MART /1. DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ SINAVI SORULAR 15 MART 2009-2009/1. DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ SINAVI SORULAR 1- Bir işletmenin 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin bazı faaliyet bilgileri aşağıdaki gibidir. Bu

Detaylı

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde 1 16-31 Temmuz 2012 SAYI: 41 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu İşsizlikte Belirgin Düşüş 2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Detaylı

FİNANS FONKSİYONU VE FİNANSAL YÖNETİM

FİNANS FONKSİYONU VE FİNANSAL YÖNETİM FİNANS FONKSİYONU VE FİNANSAL YÖNETİM FİNANS YÖNETİCİSİNİN ROLÜNDEKİ DEĞİŞİM MUHASEBE Bugün FİNANS Geçmiş Destek Rolü ağırlıklı Defter Kayıtlarının tutulması Finansal Tabloların Raporlanması Finansal Anlaşmaların

Detaylı

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır: Sızıntılar: Harcama akımından çıkanlar olup, kapalı ekonomide tasarruflar (S) ve vergilerden (TA) oluşmaktadır. Enjeksiyonlar: Harcama akımına yapılan ilaveler olup, kapalı bir ekonomide yatırımlar (I),

Detaylı

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ HAZIRLAYAN 21.05.2014 RAPOR Doç. Dr. Binhan Elif YILMAZ Araş.Gör. Sinan ATAER 1. KAMU FİNANSMANI Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, 2013 yılı sonunda 18.849 milyon TL açık

Detaylı

Finansal Yatırım ve Portföy Yönetimi. Ders 5

Finansal Yatırım ve Portföy Yönetimi. Ders 5 Finansal Yatırım ve Portföy Yönetimi Ders 5 FİNANSIN TEMEL SORULARI: Riski nasıl tanımlarız ve ölçeriz? Farklı finansal ürünlerin riskleri birbirleri ile nasıl alakalıdır? Riski nasıl fiyatlarız? RİSK

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

3. HAFTA DERS NOTU BANKALARIN FON KAYNAKLARI

3. HAFTA DERS NOTU BANKALARIN FON KAYNAKLARI 3. HAFTA DERS NOTU BANKALARIN FON KAYNAKLARI Bankalar sağlamış oldukları kaynaklarını faaliyetlerine devam etmek için kullanmaktadır. Bu faaliyetler, bankaların ana faaliyet konusu olan aracılık faaliyetleri

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ OCAK - MART 2009

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ OCAK - MART 2009 TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ OCAK - MART 29 6 MAYIS 29 İÇİNDEKİLER ANKET SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Sayfa 1 İşletmelerle İlgili Krediler ii 1.1 Standartlar ii 1.2

Detaylı

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ekim ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi 2,9 Milyar dolar eksiyken, veri beklentilere paralel 2,89 milyar dolar açık olarak geldi. Ocak-Ekim arasındaki 2013 cari

Detaylı

SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR

SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR

Detaylı

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI 9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI 1. Maliye Politikası ve Dışlama Etkisi...2 A. Uyumlu Maliye ve Para Politikaları...4 2. Para Arzı ve Açık Piyasa İşlemleri...5 3. Klasik Para ve Faiz

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Temmuz 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Temmuz 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (Temmuz 2015) İstihdam (Mart 2015) Sigortalı ücretli sayısı Mart 2015 de geçen yılın aynı dönemine göre %4,9 artarak; 13 milyon 328 bin olmuştur. Yaz mevsiminin

Detaylı

FİNANSAL YÖNETİM ÇALIŞMA SERMAYESİ

FİNANSAL YÖNETİM ÇALIŞMA SERMAYESİ FİNANSAL YÖNETİM İŞLETME (ÇALIŞMA) SERMAYESİ YÖNETİMİ VE Yrd.Doç.Dr. Serkan ÇANKAYA ÇALIŞMA SERMAYESİ Kısa vadeli veya cari varlıklar ve borçlar topluca çalışma sermayesi olarak bilinir. Dönen Varlıklar:

Detaylı

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ: Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com PROJEKSİYON YABANCI HAREKETİ: Piyasa oyuncuları gelişmeleri yorumlarken üç göstergeye bakıyor; döviz, faiz ve borsa. Döviz geriler, faiz düşer ve borsa çıkarsa, genellikle

Detaylı