BĠLĠMSEL ARAġTIRMA PROJESĠ SONUÇ RAPORU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BĠLĠMSEL ARAġTIRMA PROJESĠ SONUÇ RAPORU"

Transkript

1 T.C. NAMIK KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ BĠLĠMSEL ARAġTIRMA PROJELERĠ KOORDĠNASYON BĠRĠMĠ (NKÜBAP) BĠLĠMSEL ARAġTIRMA PROJESĠ SONUÇ RAPORU NKUBAP AR nolu proje ġarköy-marmara EREĞLĠSĠ ARASINDAKĠ MARMARA DENĠZĠ AKAÇLAMA HAVZASININ JEOMORFOLOJĠK ÖZELLĠKLERĠ Yürütücü: Yrd. Doç. Dr. Emre ÖZġAHĠN 2014 I

2 T.C. NAMIK KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ BĠLĠMSEL ARAġTIRMA PROJELERĠ KOORDĠNASYON BĠRĠMĠ (NKÜBAP) BĠLĠMSEL ARAġTIRMA PROJESĠ SONUÇ RAPORU NKUBAP AR nolu proje ġarköy-marmara EREĞLĠSĠ ARASINDAKĠ MARMARA DENĠZĠ AKAÇLAMA HAVZASININ JEOMORFOLOJĠK ÖZELLĠKLERĠ Yürütücü: Yrd. Doç. Dr. Emre ÖZġAHĠN Bu çalışma, Namık Kemal Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeler Birimi (BAP) tarafından NKUBAP AR numaralı araştırma projesi olarak desteklenmiştir II

3 ÖZET Bu çalışmanın amacı, Şarköy-Marmara Ereğlisi arasındaki Marmara Denizi akaçlama havzasının jeomorfolojik özelliklerinin açıklanmasıdır. Böylece doğal çevrenin yapısını meydana getiren unsurlardan jeomorfoloji alanındaki boşluğu bir parça da olsa doldurarak Türkiye jeomorfolojisine katkı sağlamaya ve bundan sonra yapılacak çalışmalara belirli bir altyapı oluşturmaya çalışılmıştır. Eserde, inceleme sahasının jeolojik ve jeomorfolojik özelliklerinin incelenmesiyle jeomorfolojik oluşum ve gelişim ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla yöntem olarak yerşekilleri genetik olarak sınıflandırılmış, yerşekli jenerasyonları ise Erol sistemine göre gruplandırılmıştır. Elde edilen bulgular topografya ve jeoloji haritalarının detaylı bir şekilde irdelenmesiyle karşılaştırılmıştır. Bu haritalar üzerinden CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) tekniklerinden yararlanılarak çalışmanın tematik haritaları ve şekilleri oluşturulmuştur. Yapılan faaliyetler arazi çalışmaları eşliğinde denetlenerek, metne aktarılmıştır. Çalışma sonucunda inceleme sahasında topografya ya güncel karakterini kazandıran farklı karakterde yerşekillerinin gelişmiş olduğu anlaşılmıştır. Dağ, plato ve ova gibi ana yerşekillerinin yanında inceleme sahasında akarsu, kıyı ve volkan topografyasına ait elemanter yerşekillerinin varlığı da saptanmıştır. Sahanın jeomorfolojik oluşumu ve gelişimi jeokronolojik döngü sırasında meydana gelen gerek tektonik hareketler gerekse iklim ve deniz düzeyi değişmeleri ile kesintilere uğramış uzun bir aşınım sürecinin farklı evrelerini karakterize eden yerşekli jenerasyonlarının oluşmasına neden olmuştur. Çalışma sonunda III

4 inceleme sahasının birbirinden farklı çok çeşitli yerşekilleriyle polisiklik özellikler gösteren ve bu bakımdan değişik morfolojik gelişim ile farklı etmen ve süreçlerin eseri olan bir topografyaya sahip olduğu anlaşılmıştır. Orta Eosen de ilk litolojik istifin birikmesiyle başlayan zaman olgusu, çeşitli dönemleri karakterize eden yerşekli jenerasyonlarının gelişmesiyle günümüzdeki halini kazanmıştır. Ayrıca Neotektonik dönemin başlarında inceleme sahasının güneye doğru çarpıldığı ve su bölümü çizgisinin de Marmara Denizi ne doğru yaklaştığı anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Jeomorfolojik özellikler, Yerşekilleri, CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri), Jeomorfolojik oluşum ve gelişim, Tekirdağ. IV

5 ABSTRACT Key Words: V

6 ÖNSÖZ Bir insan nasıl ayna yardımıyla dış görünüşünü teşhis edebiliyorsa, yeryüzünün dış görünüşü de jeomorfoloji bilimi sayesinde kavranabilir. Gerçektende jeomorfolojik bilgi, tecrübe ve uygulamalar yaşadığımız dünyayı doğru olarak anlamamızı ve ortaya çıkan doğal olayları daha iyi bir şekilde kavramamızı sağlar. İşte ġarköy-marmara Ereğlisi Arasındaki Marmara Denizi Akaçlama Havzasının Jeomorfolojik Özellikleri ismini taşıyan bu çalışma da, ilgili nedenden dolayı hazırlanmıştır. İnceleme sahası ve çevresinde daha önceden birçok bilimsel çalışma yapılmış olmasına rağmen bu çalışmalar derli toplu bir şekilde neşredilmemiştir. Bilhassa yüksek lisans ve doktora tezleri, yapıldığı üniversitelerin kütüphanelerindeki raflarda atıl bir şekilde kaderine terk edilmiştir. Bu çalışma ilgili saha çerçevesinde derli toplu bir kaynak vazifesi görmesi amacıyla ortaya çıkarılmıştır. Çalışmanın yapılmasındaki bir diğer amaç ise gerek Marmara ve Ergene Nehri havzasının jeomorfolojik oluşumu ve gelişimine ışık tutmak, gerekse KAF ın en batı kesimindeki tektonik olaylar hakkında daha derli toplu bir şekilde jeomorfolojik bilgileri gün yüzüne çıkarmaktır. Çalışma üç temel bölümden oluşmaktadır. Bunlar, jeolojik ve jeomorfolojik özellikler ile yerşekillerinin oluşum ve gelişimlerinin ortaya konulduğu bölümlerdir. İnceleme sahasının genel özellikleri, amaç ve kapsam, materyal ve yöntem ile önceki çalışmaların belirtildiği giriş ile değerlendirmelerin yer aldığı sonuç kısımları ise araştırmanın diğer ünitelerdir. Çalışmayı meydana getiren bölümlerin bütünü araştırmanın temel omurgasını oluşturan jeomorfolojik özellikler ekseni etrafında kurgulanmış ve diğer bölümler bu temayı VI

7 besleyecek şekilde biçimlendirilmiştir. Böylece çalışmanın amacı ve bu amaç kapsamında cevaplandırılması düşünülen araştırma soruları doğal bir bütünlük içerisinde ayrı ayrı yanıtlanarak etüd tamamlanmıştır. Teşekkür kısmı eklenecek Emre ÖZŞAHİN Tekirdağ, 2014 VII

8 ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET... III ABSTRACT... V ÖNSÖZ... VI ĠÇĠNDEKĠLER... VIII TABLO LĠSTESĠ... X ġekġl LĠSTESĠ... XI FOTOĞRAF LĠSTESĠ... XVIII GĠRĠġ... 1 Ġnceleme Sahasının Konumu ve Genel Coğrafi Özellikleri... 2 Amaç ve Kapsam Materyal ve Yöntem Önceki ÇalıĢmalar JEOLOJĠK ÖZELLĠKLER Stratigrafi Gaziköy Formasyonu: Kumtaşı, silttaşı, silisifiye tüf Korudağ Formasyonu: Çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı Soğucak Formasyonu: Kireçtaşı Keşan Formasyonu: Kumtaşı, kiltaşı, çakıltaşı, volkanit Yenimuhacir Formasyonu: Şeyl, siltaşı, kumtaşı VIII

9 Danişmen Formasyonu: Çakıltaşı, kireçtaşı, linyitli kumtaşı Çanakkale Grubu: Kumtaşı, çakıltaşı, kireçtaşı, miltaşı, kiltaşı Ergene Formasyonu: Kumtaşı, çakıltaşı, miltaşı, kiltaşı Karatepe Formasyonu: Bazalt Trakya Formasyonu: Çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı Marmara Formasyonu: Karbonatlı kumtaşı, yalıtaşı Alüvyon Tektonik Kıvrımlar Sürüklenimler Faylar JEOMORFOLOJĠK ÖZELLĠKLER Morfometrik Özellikler YerĢekilleri Ana Yerşekilleri Elemanter Yerşekilleri JEOMORFOLOJĠK OLUġUM VE GELĠġĠM SONUÇ KAYNAKÇA IX

10 TABLO LĠSTESĠ Tablo 1. Trakya daki Karatepe bazaltında yapılan izotopik yaş tayinleri (Okay vd., 2008) Tablo 2. İnceleme sahasında yükselti basamaklarının dağılışı ve hipsometrik eğri için veri değerleri Tablo 3. Araştırma sahasında eğim (%) sınıflarının alansal dağılışı.. 75 Tablo 4. İnceleme sahasında bakı sınıflarının alansal dağılışı Tablo 5. İnceleme sahasındaki yerşekli jenerasyonları ve korelan tortulları Tablo 6. İnceleme sahasındaki yerşekli jenerasyonları ve kapladıkları alanlar Tablo 7. İnceleme sahasındaki ana yerşekilleri ve kapladıkları alanlar Tablo 8. İnceleme sahasında meydana gelmiş (M. Ö ) depremler (Soysal vd., 1981; Ergin vd., 1967; Hoşgören, 2000; Sancaklı, 2004; Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi, 2012; Özşahin, 2013a) X

11 ġekġl LĠSTESĠ Şekil 1. İnceleme sahasının lokasyon haritası... 3 Şekil 2. İnceleme sahasının topografya haritası... 5 Şekil 3. İnceleme sahasının iklim haritası (Koçman, 1993 den yeniden çizilerek)... 7 Şekil 4. İnceleme sahasının hidrografya haritası... 8 Şekil 5. İnceleme sahasının toprak haritası (Ekinci, 1990 ve arazi gözlemlerinden yararlanılarak)... 9 Şekil 6. Türkiye nin fitocoğrafya bölgelerine göre inceleme sahasının konumu (Atalay, 2011 den yeniden çizilerek) Şekil 7. İnceleme sahasının arazi kullanımı ve arazi örtüsü (AKAÖ) haritası (Orman ve Su İşleri Bakanlığı nın Ulusal Arazi Örtüsü Sınıflandırma sistemindeki verilerinden yararlanılarak) Şekil 8. İnceleme sahasının jeolojik olarak konumu (Okay, 2014 ten değiştirilerek) Şekil 9. İnceleme sahasının genelleştirilmiş ölçeksiz stratigrafik kesiti Şekil 10. İnceleme sahasındaki Ganos fayının kuzey ve güneyini temsil eden genelleştirilmiş stratigrafik kesit (Yaltırak, 1995a) Şekil 11. İnceleme sahasında Ganos fayının kuzey ve güneyinin detaylı jeoloji haritası ve kesitleri (Yaltırak, 1995a) Şekil 12. İnceleme sahasının jeoloji haritası Şekil 13. İnceleme sahasına ait jeolojik kesitler (a: Şarköy-Uçaktaşı (Radar) tepe arası, b: Hoşköy-Karahisarlı arası, c: Işıklar-Çorlu arası) Şekil 13. Ganos Dağı nın basitleştirilmiş jeoloji haritası ve kesiti. Gaziköy ve Keşan formasyon büyük bir monoklinalin dik kanadını XI

12 oluşturmaktadır. Haritadaki noktalı çizgi Ganos Dağı nın kuzey sınırını göstermektedir (Okay vd., 2008 den değiştirilerek) Şekil 15. Gaziköy Formasyonu içinde bulunan tüf seviyelerinin tek nikolde mikrofotografları (Okay vd., 2008). (a) Plajiyoklas (pl) ve andezitik volkanik (volc) taneler killi bir hamur içinde yer almaktadır. Solda fotografın merkezinde yer alan volkanik tanesi sağdaki fotografta büyütülmüş olarak gösterilmektedir. Plajiyoklas fenokristalleri çok ince taneli camsı bir hamur içinde bulunur. (b) Volkanik (volc) ve plajiyoklas (pl) tanelerinin yanısıra taşınmış nummulitler (numm) içeren epiklastik tüf Şekil 13. Ganos Dağı ve yakın çevresinin paleo-akıntı yönlerini gösteren jeoloji haritası (Okay vd., 2008) Şekil 16. Keşan Formasyonu kumtaşlarından mikrofotograflar (Okay vd., 2008). (a) ve (b). Kumtaşları esas olarak kuvars, plajiyoklas ve kalsitten oluşmaktadır. Koyu taneler mikritik kalsittir. (c) Kumtaşı içinde yer alan kuvars (qtz), plajiyoklas, mikritik kalsit ve camsı volkanik (volc) taneleri tek (solda) ve çift nikolde (sağda)). (d) Kumtaşı içinde yer alan kuvars, plajiyoklas (pl) ve mikritik kalsit tanelerin tek (solda) ve çift nikolde (sağda) Şekil 14. İnceleme sahasında Karatepe Formasyonun yayılış haritası (Okay vd., 2002) Şekil 19. İnceleme sahasının büyük levhalara göre konumu Şekil 16. Türkiye nin tektonik birlikleri ve inceleme sahasının konumu (Okay ve Tüysüz, 1999 den düzenlenerek) Şekil 17. İnceleme sahasında Ganos fayı ve çukurunun sadeleştirilmiş tektonik yapı haritası (Yaltırak, 1995a dan değiştirilerek) XII

13 Şekil 18. İnceleme sahasındaki Ganos fay sisteminin ve çevresinin yapı ve morfoloji haritası. KBF: Kumbağ Bindirme Fayı, IBF: Işıklar Bindirme Fayı, KCBF: Kocaçay Bindirme Fayı, DBF: Dolucatepe Bindirme Fayı, TBF: Tepeköy Bindirme Fayı, MF: Mürefte Fayı, HBF: Helvatepe Bindirme Fayı, BBF: Bolayır Bindirme Fayı, ABF: Anafartalar Bindirme Fayı, KSF: Kuzey Saroz Fayı (Yaltırak, 1996) Şekil 19. İnceleme sahasındaki Ganos fay sistemi nin jeolojik enine kesitleri ( A,B,C,D,E,F,G kesitleri üsteki şekilde işaretlidir) (Yaltırak, 1996) Şekil 19. İnceleme sahasını etkileyen fay sistemleri (Okay, 2014 den yeniden çizilerek) Şekil 22. İnceleme sahasındaki Ganos fayı ve yakın çevresinin Senozoyik yaşlı gerilme durumları (Çınar Yıldız vd., 2013) Şekil 23. İnceleme sahasındaki Tekirdağ çukuru nun sismik kesiti (KAF: Kuzey Anadolu Fayı, KBF: Kumbağ Bindirme Fayı, GF : Ganos Fayı) (Yaltırak, 1996) Şekil 24. İnceleme sahasındaki Ganos fayın deniz seviyesinin üzerinde ve altında topografyada oluşturduğu yükselme ve alçalma hareketleri ile Ganos Dağı ve çukurunun gelişimi (Okay vd., 2004). 66 Şekil 29. İnceleme sahasının yükselti basamakları haritası Şekil 25. İnceleme sahasının 1: ve 1: ölçekli topografya haritalarına göre en yüksek noktası Şekil 26. İnceleme sahasının hipsometrik eğrisi Şekil 27. İnceleme sahasının SYM histogramı Şekil 28. İnceleme sahasının hipsografik diyagramı Şekil 29. İnceleme sahasının eğim haritası XIII

14 Şekil 30. İnceleme sahasının bakı haritası Şekil 32. İnceleme sahasının yerşekli jenerasyonları haritası Şekil 31. İnceleme sahasında görülen yerşekli sistemleri (a: Şarköy- Tekirdağ arası, b: Tekirdağ-Çorlu arası, c: Çorlu-Marmara Ereğlisi arası) Şekil 33. İnceleme sahasında Şarköy-Mürefte çevresininn blokdiyagramı (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) Şekil 34. İnceleme sahasındaki yerşekli jenerasyonlarının KAF ın kuzey ve güney yüzünde gösterdiği farklılık (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) Şekil 35. İnceleme sahasının jeomorfoloji haritası Şekil 37. İnceleme sahasındaki Ganos Dağı nın K-G yönlü jeolojik kesiti (Okay vd., 2008) Şekil 36. İnceleme sahasındaki Ganos (Işıklar) Dağı ve çevresinin kabartma haritası (Okay, 2014) Şekil 37. İnceleme sahasındaki Ganos Fayının yaklaşık 2 milyon yıllık gelişim senaryosu (Okay vd., 2004) Şekil 36. İnceleme sahasındaki Ganos Dağı nı oluşturan aşınım yüzeyleri ve yüksek platoları oluşturan aşınım yüzeyleri arasındaki ilişki (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) Şekil 37. İnceleme sahasında Mürefte nin batısının jeomorfoloji haritası (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) Şekil 38. İnceleme sahasında Gaziköy-Mürefte arasının jeomorfoloji haritası (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) Şekil 39. İnceleme sahasında Şarköy çevresinin jeomorfoloji haritası (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) XIV

15 Şekil 42. İnceleme sahasının kuzeydoğu kesiminin (Marmara Ereğlisi nin kuzeybatısı) blokdiyagramı (Abdioğlu, 1991 den değiştirilerek) Şekil 43. İnceleme sahasında Tekirdağ-Kumbağ arasının fotojeomorfoloji haritası (Altın, 1992 den değiştirilerek) Şekil 42. İnceleme sahasındaki dantritik drenaj ağına ait görünüm. 107 Şekil 43. İnceleme sahasındaki paralel drenaj ağına ait görünüm Şekil 44. İnceleme sahasındaki kancalı drenaj ağına ait görünüm Şekil 45. İnceleme sahasındaki radyal drenaj ağına ait görünüm Şekil 46. İnceleme sahasındaki bazı önemli akarsuların enine profilleri Şekil 47. İnceleme sahasındaki Limne Dere vadisinin asimetrik yamaçları Şekil 55. İnceleme sahasındaki bazı önemli akarsuların boyuna profilleri Şekil 56. İnceleme sahasında Gaziköy yakınlarından denize dökülen Değirmen Derenin Karamehmet Dere isimli kolu memba kesiminde Sakıbın Deresi arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) Şekil 57. İnceleme sahasındaki Yeniköy civarında Köy Dere ile Ihlamur Dere arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) Şekil 57. İnceleme sahasında Kavak Dere ile Azının Deresi arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) Şekil 57. İnceleme sahasında Kumbağ ın güneybatısında bulunan Çınarlı Dere ile Kurukavak Deresi arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) Şekil 49. İnceleme sahasındaki Marmara Ereğlisi nin bulunduğu tombolo nun 1/ ölçekli topografya haritası XV

16 Şekil 49. İnceleme sahasındaki Marmara Ereğlisi nin bulunduğu tombolo nun 1939 yılına ait hava fotoğrafı (Rulo Numarası : 6, Fotoğraf Numarası: 435, Ölçek: 1 / , Uçuş Yılı: 1939, Pafta Adı: G19-b2) Şekil 50. İnceleme sahasını da kapsayan Marmara Denizi nin denizel taraçaları (Yaltirak vd., 2002 den değiştirilerek) Şekil 51. İnceleme sahasında Mürefte civarındaki taraçalarının taslak haritası; Ölçek: 1/ (Chaput, 1947) Şekil 52. İnceleme sahasında Eriklice-Gaziköy arasındaki taraçaların haritası (Hancock ve Erkal, 1990 dan düzenlenerek) Şekil 53. İnceleme sahasında Gaziköy-Şarköy çevresindeki taraçalarının tektonizmaya bağlı olarak değişmesi (Sekin, 1993 ten yeniden çizilerek) Şekil 54. İnceleme sahasında Gaziköy deki yaşlandırılan denizel deponun stratigrafik kesiti (Yaltırak vd., 2002) Şekil 55. İnceleme sahasındaki Karatepe ve Balabanlı bazaltlarının oluşturduğu mesalar (Okay vd., 2002) Şekil 67. İnceleme sahasının jeolojik gelişimi (Yaltırak, 1996) Şekil 56. Batı Türkiye ve civarında Neotektonik dönemde oluşmuş yapılar. Bu yapıların çoğu günümüzde de faaldir (Şengör, 2011) Şekil 57. İnceleme sahası ve yakın çevresindeki GPS yardımıyla ölçülmüş ve Avrasya ya nazaran hesaplanmış kıta yüzey hareket hızları (Şengör, 2011) Şekil 58. İnceleme sahası ve yakın çevresindeki üç egemen yamulma bölgesi. Burada etkin (aktif) bölgeler Kuzey Anadolu Fayı nın hâkim olduğu «Anadolu Rejimi» ile Akdeniz dalma batma bölgesinin hâkim olduğu «Akdeniz rejimidir». «Avrupa rejimi» bu iki rejim etkisinde XVI

17 edilgen (pasif) olarak Avrupa nın geri kalan bölgelerinden uzama yapıları (normal faylar) boyunca sökülen alanları temsil eder. Burada Trakya kuzeyinde görülen normal fay sembolü hem Trakya kıta sahanlığından hem de Bulgaristan da kara üzerinde görülen yapılardan ve GPS hızlarından türetilmiş bir modeldir (Şengör, 2011) Şekil 71. İnceleme sahasında su bölümü çizgisinin Marmara Denizi ne doğru kayması (Okay vd., 2002) Şekil 60. İnceleme sahasında Paleo-Meriç nehrinin kapılarak yer değiştirmesi (Okay vd., 2002 den yeniden çizilerek) Şekil yüzyıl içerisinde Marmara Bölgesi nde meydana gelen M 4.0 ve üzerindeki depremlerin dağılışı (Gülkan ve Kalkan, 2010) XVII

18 FOTOĞRAF LĠSTESĠ Foto 1. İnceleme sahasından bir görünüm (Ön planda Namık Kemal Üniversitesi Değirmenaltı Yerleşkesi, sol tarafta Atatürk Ormanı, geri planda ise Tekirdağ şehir merkezi görülmektedir)... 4 Foto 2. İnceleme sahasından bir görünüm (Geri planda Tekirdağ şehir merkezi görülmektedir)... 4 Foto 3. İnceleme sahasında yer alan farklı toprak serilerinden görünüm (a: Orthent, b: Fluvent, c: Andisol, d: Alfisol, e ve f: İnceptisol, g: Mollisol, h: Vertisol) Foto 4. İnceleme sahasında yer alan farklı arazi kullanımı ve arazi örtüsü (AKAÖ) sınıflarından görünüm (a ve b: Yerleşim alanları [Tekirdağ (a), Şarköy (b)], c: Tarım alanları, d: Mera alanları, e: Bağ alanları, f: Çayır alanları, g: Çalılık alanlar (Zeytinlikler), h: Fundalık alanları, ı: Orman alanları, i: Su yüzeyleri, j: Maden sahaları [Karatepe deki maden işletme sahası], k: Çıplak toprak ile taş yüzeyleri) Foto 5. İnceleme sahasındaki Gaziköy Formasyonundan bir görünüm (Alt kesimde yolun hemen üzerinde gözüken açık renkli bölüm tüf seviyesidir) Foto 6. İnceleme sahasındaki Korudağ Formasyonundan bir görünüm Foto 8. Ganos Dağı güney eteklerinde yüzlek veren Keşan Formasyonu. Tabakaların çok düzenli ve dikçe kuzeybatıya eğimli olduğuna dikkat ediniz. Bu kesim Ganos monoklinalinin dik kanadını oluşturmaktadır Foto 7. İnceleme sahasındaki Keşan Formasyonundan bir görünüm. 38 XVIII

19 Foto 9. İnceleme sahasındaki Yenimuhacir Formasyonundan bir görünüm Foto 10. İnceleme sahasındaki Danişmen Formasyonundan bir görünüm Foto 10. İnceleme sahasındaki Gazhanedere Üyesinden bir görünüm Foto 11. İnceleme sahasındaki Anafarta Üyesinden bir görünüm Foto 13. İnceleme sahasındaki Gazhanedere Üyesinden bir görünüm Foto 14. İnceleme sahasındaki Alçıtepe Formasyonu na ait oolitik kireçtaşı tabakaları (Hoşköy Feneri) Foto 15. İnceleme sahasındaki Ergene Formasyonunda bir görünüm 45 Foto 14. İnceleme sahasındaki Karatepe Formasyonundaki bazaltlardan bir görünüm Foto 15. İnceleme sahasındaki Trakya Formasyonundan bir görünüm Foto 18. İnceleme sahasındaki Marmara Formasyonundan bir görünüm Foto 19. İnceleme sahasındaki Kuvaterner e ait akarsu kökenli dolgu depolarından bir görünüm Foto 19. İnceleme sahasındaki yatık kıvrımlardan bir görünüm Foto 20. İnceleme sahasındaki asimetrik kıvrımlardan bir görünüm.. 56 Foto 22. İnceleme sahasındaki Kumbağ bindirmesinin etkisiyle etkisiyle tabakalarda meydana gelen bozulma Foto 23. İnceleme sahasındaki Dolucatepe bindirmesinin etkisiyle tabakalarda meydana gelen bozulma XIX

20 Foto 21. İnceleme sahasındaki bindirme faylarının etkisiyle tabakalarda meydana gelen bozulma Foto 24. İnceleme sahasında tektonik hareketlerin etkisiyle meydana gelmiş bir asılı vadi Foto 26. İnceleme sahasında tektonik hareketlerin etkisiyle meydana gelmiş bir asılı vadi ve bu vadiden suların akmasıyla oluşan şelale Foto 25. İnceleme sahasındaki bakı durumunun bitki örtüsü üzerine olan etkisi (Kuzeye bakan yamaçlar bitki örtüsü bakımından zengin iken, güneye bakan yamaçlarda bu tür bir durum mevcut değildir) Foto 27. İnceleme sahasında Ganos (Işıklar) Dağı civarındaki aşınım yüzeyleri Foto 26. İnceleme sahasında Ganos (Işıklar) Dağı civarındaki aşınım yüzeyleri Foto 28. İnceleme sahasında Şarköy ün kuzeydoğusundaki aşınım yüzeyleri Foto 29. İnceleme sahasında Yeniköy civarında Ganos (Işıklar) Dağı ndan bir görünüm Foto 30. İnceleme sahasındaki tepelik alanlardan bir görünüm Foto 32. İnceleme sahasındaki yüksek plato alanlarından görünüm.. 91 Foto 33. İnceleme sahasında Üst Miyosen aşınım yüzeylerinin korelanı olan Ergene Formasyonu ve içerisindeki akarsu çakıllarından bir görünüm Foto 32. İnceleme sahasında Yeniköy civarındaki Üst Miyosen (DII) aşınım yüzeylerinden bir görünüm Foto 33. İnceleme sahasında Pliyosen (DIII) aşınım/birikim yüzeyi şeklindeki alçak plato alanlarından bir görünüm Foto 34. İnceleme sahasındaki alçak plato alanlarından bir görünüm 98 XX

21 Foto 35. İnceleme sahasındaki alçak plato alanlarından bir görünüm 99 Foto 36. İnceleme sahasındaki Naip Ovasından bir görünüm Foto 37. İnceleme sahasındaki Yazır Ovasından bir görünüm Foto 38. İnceleme sahasında Yazır Ovasından meydana gelen taşkın sonrası yaşanan su birikimi Foto 39. İnceleme sahasındaki Aşağıkalamış-Şarköy arasında kalan Deniz Ovasından bir görünüm Foto 39. İnceleme sahasındaki Şarköy civarında Deniz Ovasından bir görünüm Foto 41. İnceleme sahasında Kumbağ-Yeniköy arasındaki karayolunda gelişen kaya düşmesi Foto 42. İnceleme sahasında killi kayaçların yaygın olduğu yamaç arazilerde gelişen heyelan Foto 43. İnceleme sahasında bitki örtüsünün tahrip edildiği alanlarda oluşan sel yarıntıları Foto 44. İnceleme sahasında bitki örtüsünün tahrip edildiği alanlarda oluşan sel yarıntıları Foto 46. İnceleme sahasında Gaziköy yakınlarında fay diklikleri şeklindeki yüksek falezli kıyılar. Bu kıyılarda üçgen yüzeyler şeklinde gelişmiş fay façetaları vardır Foto 48. İnceleme sahasındaki Uçmakdere-Yeniköy arasındaki Ayrasıl Dere deltası Foto 48. İnceleme sahasında Yazır civarında gelişmiş yüksek seki sistemleri Foto 49. İnceleme sahasındaki taraça sistemlerinden bir görünüm Foto 50. İnceleme sahasında Naip Ovası çevresinde yer alan akarsu taraçaları XXI

22 Foto 51. İnceleme sahasında Ganos Dağı ndan kaynaklarını alan akarsuların yamaçlardan inerken meydana getirdiği küçük boyutlu birikinti konileri Foto 52. İnceleme sahasında Barbaros-Kumbağ arasında görülen alçak ve yüksek kıyılar Foto 53. İnceleme sahasındaki yüksek ve alçak kıyılardan bir görünüm Foto 54. İnceleme sahasında Gaziköy-Kumbağ arasında görülen alçak ve yüksek kıyılar Foto 55. İnceleme sahasındaki aktüel falezlerden bir görünüm Foto 56. İnceleme sahasındaki aktüel falezlerden bir görünüm Foto 57. İnceleme sahasında Marmara Ereğlisi civarında yer alan denizel taraça ve ölü falezden bir görünüm Foto 59. İnceleme sahasında Tekirdağ şehrinin doğusunda görülen abrazyon platformundan bir görünüm Foto 58. İnceleme sahasında Gaziköy-Uçmakdere arasındaki abrazyon platformunun yer aldığı karayolu ve bu yolu sürekli tehtid eden blokal taş akıntılarından bir görünüm Foto 60. İnceleme sahasındaki Marmara Ereğlisi nin bulunduğu tombolo dan bir görünüm Foto 62. İnceleme sahasındaki denizel taraçalardan bir görünüm Foto 61. İnceleme sahasındaki denizel taraçalardan bir görünüm Foto 63. İnceleme sahasında yer alan denizel taraçalardan bir görünüm (Arka planda Tekirdağ şehri görülmektedir) Foto 64. İnceleme sahasında Gazioğlu Deresinin batısında yer alan denizel taraçadan bir görünüm XXII

23 Foto 65. İnceleme sahasının kıyı kuşağında yer alan denizel taraçadan ve ölü falezden bir görünüm (Tekirdağ ın yakın doğusu) Foto 66. İnceleme sahasında Marmara Ereğlisi civarında bulunan denizel taraçalardan bir görünüm Foto 67. İnceleme sahasında Tekirdağ şehir merkezinde bulunan denizel taraçadan bir görünüm Foto 68. İnceleme sahasındaki kıyıya yakın denizel taraçalar üzerindeki görülen antropojenik baskı Foto 69. İnceleme sahasında Barbaros-Altınova arasında yer alan yalıtaşlarından bir görünüm Foto 70. İnceleme sahasındaki yalıtaşlarının yakından görünümü Foto 71. İnceleme sahasında Kumbağ-Barbaros arasındaki plajlar Foto 72. İnceleme sahasındaki yapay dolgulardan bir görünüm (Marmara Ereğlisi limanı) Foto 73. İnceleme sahasındaki Karatepe mesasından bir görünüm Foto 74. İnceleme sahasındaki Balabanlı mesasından bir görünüm. 147 Foto 75. İnceleme sahasındaki düzenlenmiş kıyılardan bir görünüm (Marmara Ereğlisi) Foto 76. İnceleme sahasındaki Şerefli Derenin düzenlenmiş akarsu vadisinden bir görünüm Foto 77. İnceleme sahasındaki Karatepe mesasının içerisindeki taş ocağından bir görünüm XXIII

24 GĠRĠġ Albert Einstein, Evrenin en anlaģılmaz tarafı anlaģılabilir olmasıdır sözüyle yaşadığımız ortamın ne kadar karmaşık gibi gözükse de bilimsel çalışmalarla anlaşılabileceğinin altını çizmiştir. Aslında bu durum bütün bilim dallarının esas gayesini göstermektedir. Yerbilimi ile ilgili yapılan çalışmalarının temelinde geçmişi anlama çabası yatmaktadır (Oldroyd, 2004). Yerşekilleri bilimi olarak ifade edilen jeomorfoloji nin görevide yerşekilleri ve onların oluşturduğu yeryüzü görünümleri ile bunları meydana getirilen ve değişikliğe uğratan iç-dış etmen ve süreçleri disiplinler arası ve sistematik olarak incelemek (Hoşgören, 2010) ve yerşekillerinin insan yaşamı üzerindeki etkinliğini ortaya koymaktır (Erol ve Öner, 2011). Bilindiği gibi yerşekilleri, değişken ve kompleks özellikte olan yapı, süreç ve zaman olarak tanımlanan üç önemli etkene (Davis, 1899; Erinç, 2010; Hoşgören, 2010; Şengör, 2011) bağlı olarak oluşmakta ve gelişmektedir (Ekinci, 2004). Ancak jeomorfoloji biliminde günümüzdeki yerşekillerin oluşum ve gelişim özelliklerinin tespit edilmesi, son derece güç ve bir o kadar da önemli bir problemin cevaplanması olarak görülmektedir (Kayan, 1998). Bu nedenle yerşekilleri üzerindeki oluşum ve gelişim süreci, değişik yerşekillerinin meydana gelmesine imkân sağlayan farklı litolojik istiflerin bulunduğu alanlarda, çok yönlü şekillendirici faktörlerin denetiminde, geçmişten günümüze mekânın geçirdiği jeomorfolojik gelişimin belirlenmesiyle çözümlenebilir (Ekinci, 2011; Özşahin, 2013a). 1

25 Yeryuvarının küçük bir parçasına karşılık gelen, konum ve özellikleri aşağıda belirtilmiş olan inceleme sahasında, tüm yeryuvarı üzerinde olduğu gibi, çok değişik ve çeşitli yerşekilleri meydana gelmiş ve gelmektedir. Bu yerşekillerinin oluşumunda etkili olan etmen ve süreçler, zaman zaman insan hayatında olumlu veya olumsuz yönde çeşitli etkiler yapmaktadır. Sağladıkları yararların yanı sıra, bazen de birtakım problemlere neden olur. Bu nedenle jeomorfolojik özellikleri detaylı bir şekilde ortaya çıkaran çalışmalar, söz konusu problemlerin önlenmesi veya zararlarının en aza indirilmesi, kontrolü ve çözümüne yönelik son derece önemli bilgiler için, temel bir araç olarak kullanılmaktadır (Kayan, 2000). Aslında yapılması gereken yerşekillerinin mekânsal sorunlarının tanımlanması ve bunların orijinlerinin analizidir (Hammond, 1964; Zakrzewska, ). Bu bakımdan jeomorfolojik özelliklerin açıklanması ve yerşekillerinin mekânsal dağılışlarıyla alakalı çalışmalara ağırlık verilmelidir. Ġnceleme Sahasının Konumu ve Genel Coğrafi Özellikleri İnceleme sahası, Türkiye nin kuzeybatı kesiminde, Marmara Bölgesi nin hem Ergene hem de Çatalca-Kocaeli Bölümü nde yer almakta olup, Şarköy-Marmara Ereğlisi arasındaki Marmara Denizi akaçlama havzasını kapsamaktadır (Şekil 1). Marmara Denizi ne doğru bir hilal şeklinde uzanan inceleme sahasının yüzölçümü 959 km², çevre uzunluğu ise 170 km dir. İnceleme sahası, idari olarak Tekirdağ ili sınırları dâhilinde kalmaktadır (Şekil 1; Foto 1-2). Coğrafi Koordinat Sistemine göre 28 59'28'' 29 58'28'' doğu boylamları ile 40 47'46'' 2

26 41 15'40'' kuzey enlemleri arasında kalan inceleme sahası, Üniversal Transverse Mercator (UTM) projeksiyon sisteminin koordinatlarına göre Kuzey 35 numaralı zonun kuzey ve güney ordinat eksenleri ile doğu ve batı apsis eksenleri arasında konumlanmaktadır (Şekil 1). Şekil 1. İnceleme sahasının lokasyon haritası KD-GB uzanımlı olan bu alanın, kuş uçuşu uzunluğu doğu ile batısı arasında en fazla 72.2 km, genişliği ise güneyi ile kuzeyi arasında en fazla 61.9 km dir. İnceleme sahasının en yüksek noktası, 1/ ölçekli haritaya göre Ganos (Işıklar) Dağı üzerinde yer alan 924 m yükseklikteki Uçaktaşı (Radar) T dir. En alçak noktası ise deniz seviyesidir. Bu duruma göre inceleme sahasındaki yükselti farkı 924 m, ortalama yükselti ise m dir (Şekil 2). 3

27 Foto 1. İnceleme sahasından bir görünüm (Ön planda Namık Kemal Üniversitesi Değirmenaltı Yerleşkesi, sol tarafta Atatürk Ormanı, geri planda ise Tekirdağ şehir merkezi görülmektedir) Foto 2. İnceleme sahasından bir görünüm (Geri planda Tekirdağ şehir merkezi görülmektedir) 4

28 Şekil 2. İnceleme sahasının topografya haritası İnceleme sahasında Orta-Üst Eosen den günümüze kadar çeşitli yaş ve türde değişik litolojik birimler bulunur. Ganos Dağı civarında temele ait formasyonların izlendiği inceleme sahasında, en genç oluşuklar akarsuların güncel vadi tabanlarında ve aktüel dalga birikiminin olduğu kıyı kesiminde görülmektedir. Tektonik olarak Lavrasya ve Anadolu kıtaları arasında yer almakta olan inceleme sahası, Türkiye nin tektonik birliklerinden Trakya Havzası nın güneyinde yer alır (Okay ve Yurtsever, 2006). Aynı zamanda bu alan Kuzey Anadolu Faylar ailesinin batı uzantısında bulunan Ganos (Saroz-Gaziköy) fayı nın etkisi altındadır (Yaltırak, 1996). 5

29 Jeomorfolojik olarak çeşitli yerşekillerinin görüldüğü bu alanda aşınım ve birikim yüzeyi şeklinde gelişmiş platolar en geniş sahayı kaplamaktadır. İnceleme sahasının en yüksek yeri olan Ganoslar dağ, alçak kıyılar ve akarsu vadi tabanları ova morfolojilerini meydana getirmektedir. Havza alanının en dikkat çekici elemanter yerşekilleri ise Marmara Denizi kıyısı boyunca denize ulaşan akarsuların meydana getirdikleri deltalar ve bu denize doğru eğim kazanmış çeşitli yükselti seviyelerinde yer alan denizel taraçalar dır. İnceleme sahası esas itibariyle flüvyal süreçlerin farklı yapılar ve litolojiler üzerindeki aşındırma ve biriktirme faaliyetleri sonucunda şekillenmiştir. Buna göre sahanın uzun jeomorfolojik gelişimi sırasında iklim şartlarında yaşanan farklılıklara rağmen, inceleme sahası flüvyal morfojenetik bölge sınırları içerisinde bulunmaktadır (Erinç vd., 1985). İnceleme sahasında, Yarı Nemli Marmara (Geçiş) iklimi egemendir (Koçman, 1993; Şekil 3). Tekirdağ Meteoroloji İstasyonu nun yılları arasını kapsayan ölçüm sonuçlarına göre inceleme sahasında yıllık ortalama sıcaklık C, yıllık toplam yağış ise mm dir. Buna göre inceleme sahası Akdeniz iklimi etki alanında yer almasına rağmen yaz kuraklığı Akdeniz iklimindeki kadar hissedilmemektedir. Bu iklim tipi kıyı kesimlerde yarı nemli, dağlık alanlarda ise nemli iklim şeklinde bir karakter gösterir (Dönmez, 1990). 6

30 Şekil 3. İnceleme sahasının iklim haritası (Koçman, 1993 den yeniden çizilerek) Marmara Denizi akaçlama havzasını kapsayan inceleme sahasındaki akarsular genellikle kısa boylu ve K-G, B-D, KD-GB şeklinde bir uzanışa sahiptir (Şekil 4). En önemli akarsular Şarköy den başlamak suretiyle Marmara Ereğlisi ne doğru sırasıyla; Dişbudak Dere, Hoşköy Deresi, Değirmen Dere, Kirazlı Dere, Ana (Ova veya Yazır) Dere, Cevizli Dere, Ayvalı Dere, Çayırlar Deresi, Gazioğlu Deresi, Ağılovası Deresi, Şerefli Dere ve Bağlar (Aligölü) Deresi dir. Yakın çevrede yapılan toprak çalışmalarından elde edilen bilgiler ışığında inceleme sahasında toprak nem rejimi xeric, sıcaklık rejimi ise thermic tir. Bu nem ve sıcaklık rejimi altında inceleme sahasında Toprak Taksonomisine göre çeşitli toprak serileri gelişim göstermiştir (Ekinci, 1990). Bunlar; Entisol, Andisol, Alfisol, İnceptisol, Mollisol ve Vertisol lerdir (Özşahin, 2014a; Şekil 5). 7

31 Şekil 4. İnceleme sahasının hidrografya haritası İnceleme sahasındaki mineral alterasyonunun çok düşük olduğu (Efe, 2010) yeni oluşmaya başlayan genç topraklar olan Entisol ler iki alt ordo şeklinde temsil edilir. Bunlardan ilki akarsuların taşıyıp, biriktirdikleri sedimentler üzerinde yer alan Fluvent, ikincisi ise eğimli sahalarda ana materyal üzerinde çok ince bir örtü şeklinde olan Orthent tir. Bu toprak serisi yaygın olarak Barbaros-Hoşköy arasında Şarköy civarında ve akarsu vadi tabanlarda yayılış gösterir (Şekil 5; Foto 3). İnceleme sahasındaki bazalt anakayası üzerinde gelişmiş Andisol ler koyu renkli ve iyi ayrışmış bazalt ve cüruflardan oluştuğu için katyon değişme kapasitesi 8

32 yüksektir (Atalay, 2011). Bu topraklar Karatepe ve Gazioğlu Deresi nin kaynak kesiminde görülmektedir (Şekil 5; Foto 3). Genel olarak kalsiyum karbonatın önemli ölçüde yıkandığı, orta derecede alkalen reaksiyondan çok hafif asit reaksiyona doğru değişmenin yaşandığı ve katyon değişme kapasitesi ile bitki besin maddeleri yönünden zengin (Atalay, 2011) olan Alfisol ler inceleme sahasının kuzeyinde tanımlanmaktadır (Şekil 5; Foto 3). Şekil 5. İnceleme sahasının toprak haritası (Ekinci, 1990 ve arazi gözlemlerinden yararlanılarak) Anakayanın hızlı bir şekilde ayrışması sonucunda oluşan ve tam olgunlaşmamış olan topraklar olan İnceptisol ler inceleme sahasının kuzeybatısında, batısında ve güneybatısında dağılış gösterir (Şekil 5; Foto 3). 9

33 Foto 3. İnceleme sahasında yer alan farklı toprak serilerinden görünüm (a: Orthent, b: Fluvent, c: Andisol, d: Alfisol, e ve f: İnceptisol, g: Mollisol, h: Vertisol) 10

34 Genellikle yumuşak formasyonlar üzerinde görülen Mollisol ler düz veya hafif eğimli yüzeylerde yayılış göstermektedir (Efe, 1999). Bu toprak ordosu sahanın kuzey kesiminde parçalı bir şekilde bulunur ve verim açısından da oldukça verimlidir (Atalay, 2011). İnceleme sahasında bulunan Vertisol ler ise genellikle kireç bakımından zengin killi marnlı ana materyal üzerinde gelişmiş A ve C horizonuna sahip olan topraklardır (Atalay, 2011). Bu topraklar inceleme sahasının kuzeyinde mevcuttur (Şekil 5; Foto 3). Doğal bitki örtüsü bakımından, Türkiye bitki coğrafyası ve flora bölgelerine göre Holarktik Flora Aleminin Akdeniz Bölgesi sınırları içerisinde kalan (Atalay, 2011), inceleme sahasında (Şekil 6) hakim olan iklim tipine bağlı olarak oluşan doğal bitki örtüsü, iç kısımlarda kurak orman, kıyı kesimlerde yarı nemli orman, dağlık alanlarda ise nemli orman şeklindedir (Dönmez, 1990; Foto 3). Ganos Dağı ndan güneye inildikçe yağış azalmasına bağlı olarak maki formasyonu yayılış gösterir (Güngördü, 1999). Şekil 6. Türkiye nin fitocoğrafya bölgelerine göre inceleme sahasının konumu (Atalay, 2011 den yeniden çizilerek) 11

35 İnceleme sahasında insan etkisinin yoğun olarak hissedildiği sahalar insanın ormanı tahrip etmesi sonucunda antropojen step sahası karakteri kazanmıştır (Dönmez, 1990). Güncel olarak inceleme sahasında yerleşim alanları, tarım alanları, mera alanları, bağ alanları, çayır alanları, çalılık ve fundalıklar, orman alanları, maden sahaları ile çıplak toprak ile taş yüzeyleri olmak üzere çeşitli arazi kullanımı ve arazi örtüsü (AKAÖ) sınıfları mevcuttur (Harita 7; Foto 4). Şekil 7. İnceleme sahasının arazi kullanımı ve arazi örtüsü (AKAÖ) haritası (Orman ve Su İşleri Bakanlığı nın Ulusal Arazi Örtüsü Sınıflandırma sistemindeki verilerinden yararlanılarak) 12

36 Foto 4. İnceleme sahasında yer alan farklı arazi kullanımı ve arazi örtüsü (AKAÖ) sınıflarından görünüm (a ve b: Yerleşim alanları [Tekirdağ (a), Şarköy (b)], c: Tarım alanları, d: Mera alanları, e: Bağ alanları, f: Çayır alanları, g: Çalılık alanlar (Zeytinlikler), h: Fundalık alanları, ı: Orman alanları, i: Su yüzeyleri, j: Maden sahaları [Karatepe deki maden işletme sahası], k: Çıplak toprak ile taş yüzeyleri) İnceleme sahasında, hızlı nüfus artışı ve yanlış arazi kullanımı ile doğal şartların değiştirilmesi jeomorfolojik gelişimi antropojenik bir süreç şekline dönüştürmektedir. Bu olumsuz durumun neticesinde yerşekilleri ile insan arasındaki ilişki, bazı alanlarda yerşekillerinin değiştirilmesine veya düzenlenmesine kapı aralamış ve antropojenik yerşekillerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 13

37 Çeşitli sayı ve boyutlarda ana ve elemanter yerşekillerine sahip olan inceleme sahası, jeomorfolojik gelişim süreci içerisinde genel olarak aşınım yüzeyi karakterinde meydana gelmiştir. Bu sahada, dağ, plato ve ova olmak üzere ana yerşekillerinin tümü mevcuttur. Aynı zamanda bu alanda ana yerşekillerinin yanında akarsu, kıyı ve volkan topografyalarına ait elemanter yerşekilleri de bulunur. İnceleme sahasında jeolojik takvimin yaprakları tersine çevrildiğinde hem jeolojik, hem de jeomorfolojik mazide birçok hadise yaşanmıştır. Aslında genel olarak bugünkü morfolojinin şekillenmesi, tektonik ve östatik hareketler ile iklim ve iklimde meydana gelen değişmeler olarak iki ayrı mekanizmanın denetiminde gerçekleşmiştir. Amaç ve Kapsam Yerkabuğu üzerinde veya içinde, iç ve dış etmenler ile süreçler tarafından oluşturulan yerşekillerini tasvir etmek, onların oluşum ve gelişimleri ile coğrafi dağılışlarını nedenleriyle birlikte ortaya koymak jeomorfoloji biliminin temel amacıdır (Ekinci, 2011). Bu çalışmada jeomorfoloji biliminin genel amaç ve ilkeleri doğrultusunda, inceleme sahasına ait jeomorfolojik özelliklerin ortaya konulması hedeflenmektedir. Böylece doğal çevrenin yapısını meydana getiren unsurlardan jeomorfoloji alanındaki boşluğu bir parça da olsa doldurarak Türkiye jeomorfolojisine katkı sağlamaya ve bundan sonra yapılacak çalışmalara belirli bir altyapı oluşturmaya çalışılmıştır. Bu ve benzeri çalışmaların artması yaşama ortamının ayrı bir unsuru olan doğal çevre özelliklerinin bilinmesini ve tanınmasını sağlanacağı için çeşitli hedeflere yönelik planlama ve faydalanma çalışmalarının 14

38 yürütülmesine (Koçman, 1989), insanın doğal çevreyi sevmesine ve korumasına destek olacaktır (Kopar, 2010; Özşahin, 2014b). Aynı zamanda bu tür çalışmalar kamu ve özel sektörce yapılacak yatırımların isabetli olmasına da katkı sağlayacaktır (Zeybek, 2010). Çalışmanın temel hedefi kapsamında ışık tutulacak bir başka konuda kıyı jeomorfolojisine ait yerşekillerinin incelenmesidir. Zira kıyı morfolojisinin müzesi durumunda ve göl kıyıları hariç 9000 km yi bulan deniz kıyısı uzunluğuna sahip bir ülke olmakla birlikte, yurdumuzda kıyı ve ona ait jeomorfolojik özelikler yeterince çalışılmış değildir (Ekinci, 2009; Ekinci ve Özşahin, 2013). Bu durum birçok araştırmacının da dikkatini çekmiştir (İnandık, 1957; Pirazzoli vd., 1993; Uzun, 1995; Pekcan, 2000). Literatürün zenginleşmesi ve bilimsel verilerin artması konu hakkında yapılacak planlamalara destek olacaktır. Buna mukabil hem doğal, hem de beşeri sebeplerin kıyıda oluşturacağı değişimin sonuçlarını daha iyi anlayabilmek için benzer çalışmalarda sayı ve nitelik bakımından artış sağlanması oldukça elzemdir (Korkmaz vd., 2010). Dağ, plato ve ova olmak üzere ana ve bunların yanında delta ve taraça vs. gibi elemanter yerşekillerinin bulunduğu inceleme sahası, jeomorfolojik özellikleri bakımından ortaya konulması gereken birçok problem içermektedir. Topografyanın nasıl yükseldiği, parçalandığı ve değişime uğradığı; değişik litolojik seriler üzerindeki yerşekillerinin özellikleri ile oluşumu ve gelişimi; akarsu ağının oluşumu ve gelişimi ile sahadaki etkinlik durumu; aşınım yüzeylerinin özellikleri ve yaşlarının tespiti; röliyefin ana ve elemanter unsurları ile bu unsurların jeomorfolojik tarihçesinin belirlenmesi; orojenik karakterdeki 15

39 Paleotektonik ve epirojenik karakterdeki Neotektonik dönem ile yapısal unsurlarının aydınlatılması bu problemlerin başlıcalarıdır. Yukarıda açıklanan bütün bu problemlerin belki fazlasıyla var olduğu inceleme sahası, birbirinden farklı çok çeşitli yerşekilleriyle polisiklik (çok devreli) özellikler gösteren, bu bakımdan değişik morfolojik gelişim ile farklı etmen ve süreçlerin eseri olan bir topografyaya sahiptir. Dolayısıyla çalışmamız, buradaki topografyanın unsurlarını belirleme ile bunların oluşum ve gelişimleri üzerine odaklanmıştır. Böylece çalışmanın amacı, inceleme sahasındaki yerşekillerinin belirlenerek sınıflandırılması ile bunların nasıl oluştuğunun açıklanması; başka bir ifade ile bu sahada geçmişte olup bitenleri anlamak ve ifade etmektir. Çalışmanın Şarköy-Marmara Ereğlisi arasındaki Marmara Denizi akaçlama havzası dahilinde yürütülmesinin nedeni ise bu sahanın oldukça farklı yerşekillerini barındırmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca daha önce yapılmış jeomorfolojik çalışmaların ise ya daha yerel (Önen, 1965; Başkütük, 1972; Yenilmez, 1972; Chaput, 1974; Çıkrıkçılı, 1976; Sönmez, 1979; Pur, 1984; Erkal, 1987; Kaya, 1988; Hancock ve Erkal, 1990; Abdioğlu, 1991; Altın, 1992; Sekin, 1993; Kaya, 1999; 2000) ya da daha bölgesel (Ardel, 1957; 1960; Erol, 1981; 1982; 1989; Erinç vd., 1985; Altın, 2000; Ertek, 2011) alan kapsamasına rağmen, bu sahaya tam olarak odaklanılmadığı için ilgili alanın çalışılması tercih edilmiştir. Araştırma amacı çerçevesinde ġarköy-marmara Ereğlisi arasındaki Marmara Denizi akaçlama havzasının jeolojik özellikleri nasıldır? Bu sahada hangi yerģekli jenerasyonları ve yerģekilleri mevcuttur? Bunların özellikleri nelerdir? Sahada yaģanan jeomorfolojik oluģum 16

40 ve geliģim süreci nasıl gerçekleģmiģtir? şeklindeki araştırma sorularına da yanıtlar aranmıştır. İnceleme sahasının jeomorfolojisinde etkili olan başlıca faktörler ve jeomorfolojik özelliklerinin açıklanması; sonrasında ise bu faktörler ve jeomorfolojik özelliklere göre ortaya çıkan röliyef şekillerinin oluşumuna ve gelişimine etkileri bakımından değinilmesi çalışmanın kapsamını belirlemektedir. Yukarıda belirtilen amaç, araştırma soruları ve kapsam doğrultusunda hazırlanan bu araştırmanın çalışma süresi boyunca bazı güçlüklerle ve fırsatlarla karşılaşılmıştır. Zira bu etkenlerin jeomorfolojik çalışmaların tamamlanma sürecini ve kalitesini etkilediği ifade edilmiştir (Özşahin, 2013a). Öncelikle araştırma güçlükleri olarak beliren problemler gerek veri temini, gerekse veri toplama süresi boyunca çalışmayı yavaşlatmıştır. Bunlar; 1) Jeomorfolojik özellikleri kamufle eden bitki örtüsünün varlığı, 2) Jeomorfolojik birimleri ortadan kaldıran veya gizleyen yerleşme, antropojenik tesisler vs. gibi beşeri müdahalelerdir. İlgili araştırma güçlüklerinin yanında çalışmanın daha uygun koşullar altında geçmesini ve hız kazanmasını sağlayan bazı gelişmelerde bulunmaktadır. Bunlar ise, 1) Bazı sayısal haritalama verilerinin HGK (Harita Genel Komutanlığı) veri arşivinden temin edilmiş olması, 2) Alanın eskiden beri üzerinde çalışılan bir sahaya tekabül etmesi, 3) Arazi çalışmaları için ulaşım imkânlarının yeterli düzeyde olması dır. 17

41 Materyal ve Yöntem Şarköy-Marmara Ereğlisi arasındaki Marmara Deniz akaçlama havzasının jeomorfolojik özelliklerinin incelenmesini temel amaç olarak benimsenerek hazırlanmış bu çalışmanın hazırlık safhasında, öncelikli olarak konu ve alan bakımından ilgili literatür taranarak gözden geçirilmiştir. Bunun için YÖK Tez Merkezi, İstanbul, İstanbul Teknik, Ankara ve Ortadoğu Teknik Üniversitelerinin kütüphaneleri, MTA (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) ve OGM (Orman Genel Müdürlüğü) gibi kurum ve kuruluşlardaki basılı ve görsel kaynaklardan yararlanılmıştır. Ayrıca internet kaynakları olarak güncel makale ve kitaplar da kullanılmıştır. Bundan sonraki aşamada harita analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda temel materyal olarak HGK tarafından hazırlanan 1/ ölçekli KIRKLARELİ F18; c3; F19; c1, c2, c3, c4, d2, d3, d4 ve BANDIRMA G18; a3, b1, b2, b3, b4, c1, d1, d2, d3, d4; G19; a1, b1, b2 numaralı topografya haritaları kullanılmıştır. İnceleme sahasına ait jeolojik özellikler, MTA tarafından yayınlanmış 1/ ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası nın İstanbul paftası ile jeolojik içerikli çalışmalardan (Şentürk vd., 1998; Altın, 2000; Kayran, 2006) derlenmiştir. Jeomorfoloji haritası, hem topografya ve jeoloji haritalarının detaylı analizleri, hem topografik profiller, hem de arazi çalışmalarına dayanılarak oluşturulmuştur. Ayrıca bu aşamada topografya haritaları kullanlarak oluşturulan SYM (Sayısal Yükseklik Modeli) verisinden, HGK ndan tedarik edilen farklı yıllara ait değişik ölçekli hava fotoğraflarından ve Google Earth (KMZ) formatında Cnes/Spot Image uydu görüntüsünden de istifade edilmiştir. Jeomorfoloji haritasına öncelikli olarak ana 18

42 yerşekilleri (dağ, plato ve ova) işlenmiş, daha sonra bu birimlerin üzerine diğer elemanter yerşekilleri genetik sınıflama esası çerçevesinde yerleştirilmiştir. Yerşekli jenerasyonları ise gerek toplanan veriler gerekse ilgili literatür eşliğinde Erol sistemine göre gruplandırılmıştır. Çalışmanın haritalama aşamasında CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) tekniklerinden faydalanılmıştır. Yazılım olarak ArcGIS/ArcMap 10.2 paket programı kullanılmıştır. Araştırmanın gözlem safhasında inceleme sahasına yönelik sistematik bir şekilde arazi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu geziler esnasında inceleme sahasındaki jeolojik ve jeomorfolojik özellikler detaylı bir şekilde incelenmiş, literatür bilgileriyle karşılaştırılmış ve taslak haritalar üzerinde düzeltme ve kontroller yapılmıştır. Buna mukabil topografyanın açıklanmasına dair çeşitli uzunluk ve yükseklik ölçümleri de gerçekleştirilmiştir. Son aşamada ise farklı yöntemlerle elde edilen bütün bulgular büro çalışmaları kapsamında metin, şekil ve haritalara aktarılmıştır ve araştırma soruları çerçevesinde yorumlanmıştır. Önceki ÇalıĢmalar Bilindiği gibi her türlü bilimsel çalışmada, konu ve alan bakımından uyumlu eski çalışmaların detaylı bir şekilde gözden geçirilmesi bilimsel araştırma yöntemlerinin bir aşamasıdır. Literatür inceleme yoluyla elde edilen bilgiler, araştırma ile ilgili ön gereksinimlerin ve koşulların tanımlanmasını sağlar (Arseven, 2001). Bu düşünceden hareketle çalışmamızın bu bölümünde temel çerçeve bakımından yapılan çalışmaya katkı sağlayan araştırmalar ele alınacaktır. 19

43 Chaput (1947) Türkiyede Jeolojik ve Jeomorfojenik Tetkik Seyahatları adlı eserinde, inceleme sahasındaki Mürefte bölgesinde incelemelerde bulunmuş ve bu sahadaki taraçaların jeomorfolojik özelliklerini ana çizgileriyle ortaya koymuştur. Ardel (1956) Marmara Bölgesinde Coğrafi Müşahedeler adlı yayınında araştırmacının bölge genelinde yaptığı arazi ekskürsiyonlarından elde ettiği neticeleri kaleme almış ve bölgedeki yerşekilleri konusunda açıklayıcı bilgiler vermiştir. Ardel ve Ġnandık (1957) Marmara Denizinin Teşekkülü ve Tekamülü adlı çalışmada inceleme sahasını kapsayan alandaki gözlem sonuçlarına dayanarak plato sathının ve denizel taraçaların yüksekliği konusunda bilgiler paylaşmışlardır. Ardel (1957) Trakya nın Jeomorfolojisi adlı çalışmada inceleme sahasınında içinde bulunduğu Trakya Yarımadasının jeomorfolojik özelliklerini ana çizgileriyle açıklamıştır. Önen (1965) Tekirdağ-Marmara Ereğlisi Arası Kıyı Kesiminin Morfolojik Etüdü adlı yayında inceleme sahasının doğu bölgesini kapsayan alanın morfolojik özelliklerinden bahsetmiştir. BaĢkütük (1972) Tekirdağ-Ereğli arasındaki Kıyı Taraçalarının Profil Analizleriyle Etüdü adlı çalışmada inceleme sahasının doğu bölgesini kapsayan mekanda yer alan kıyı taraçalarını yaptığı profil analizleriyle morfolojik açıdan etüt etmiştir. Yenilmez (1972) Tekirdağ-Gümrük Kulübesi Arasındaki Kıyı Taraçalarının Jeomorfolojik Etüdü adlı mezuniyet tezinde bölgedeki kıyı taraçalarının seviyelerini ve yayılma alanları ile diğer jeomorfolojik özellikleri belirlenmiştir. 20

44 Çıkrıkçılı (1976) Tekirdağ-Mürefte Arasının Jeomorfolojik Etüdü adlı eserde inceleme sahasının bir kısmını kapsayan alanın jeomorfolojik özelliklerini açıklamış ve yerşekillerinin genel karakterine değinmiştir. Sönmez (1979) Şarköy-Mürefte arasının jeomorfolojisi adlı araştırmada inceleme sahasının güneybatı kesimini oluşturan alanın jeomorfolojik özelliklerini ana çizgileriyle ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Pur (1984) Tekirdağ-Şarköy Arası Kıyı Morfolojisi adlı lisansüstü bitirme tezinde ilgili kıyı sahasının jeomorfolojik özelliklerini irdelemiş, özellikle kıyı bölgesindeki taraça dolgularından aldığı örnekler üzerinde çakıl analizleri gerçekleştirmiştir. Erkal (1984) Kuzey Anadolu Fayı nın Bazı Morfometrik Sonuçları Gaziköy-Şarköy Örneği adlı eserde inceleme sahası sınırları dahilinde kalan ilgili alandaki denizel sekilerin konumları, ötelenmiş sekiler, çarpılmış bloklar, aşınım yüzeylerinin düşey dağılımları gibi morfolojik özelliklerin hem KAF hem de KB uzanımlı normal faylarla ilişkilerini ele almıştır. Erinç vd. (1987) Batı Anadolu ve Trakya Uygulamalı Jeomorfoloji Haritası 1/ isimli çalışmada inceleme sahasının da içinde bulunduğu Batı Anadolu ve Trakya daki muhtelif bölge ve yörelerin yapısal, dinamik ve uygulamalı jeomorfolojisine yönelik açıklamada bulunmuşlardır. Dönmez (1987) Trakya nın Bitki Coğrafyası adlı eserinde inceleme sahası dahilindeki jeomorfolojik özelliklere ana çizgileriyle değinmiş ve sahadaki bitki örtüsünü detaylı bir şekilde irdelemiştir. 21

45 Abdioğlu (1991) Marmara Akarsu Havzasının Sarımeşe Sırtları İle Marmara Ereğlisi Arasındaki Kesimin Jeomorfolojisi adlı çalışmada inceleme sahasının doğu kesimini kapsayan alanın yerşekillerinin gruplandırılması, yayılış alanlarının tespit edilmesi ve bunları oluşturan etmen ve süreçlerin belirlenmesi ile jeomorfolojik gelişimlerinin ortaya konulması üzerinde durmuştur. Altın (1992) Işıklar (Ganos) Dağı ve Çevresinin Neotektonik Dönem Jeomorfolojik-Tektonik Gelişimi adlı yayında, ilgili sahanın jeomorfolojik özelliklerini ve Neotektonik dönemdeki gelişimini etüd etmiştir. Sekin (1993) Bolayır-Şarköy-Gaziköy Çevresinin Jeomorfolojik Etüdü adlı çalışmada, ilgili alanın jeomorfolojik yapısı ile tektonik ve güncel morfodinamik özelliklerini açıklamıştır. Yaltırak (1995a) Gaziköy - Mürefte Arasının Sedimantolojisi ve Tektoniği adlı yayında araştırma sahasına ait jeolojik ve tektonik yapı özelliklerini ayrıntılı bir şekilde irdelenimiştir. Yaltırak (1996) Ganos Fay Sisteminin Tektonik Tarihi adlı çalışmasında Ganos fay zonunun tektonik olarak oluşum ve gelişimini değerlendirmiştir. Kaya (1999) Uydu görüntüleri ve Sayısal Arazi Modeli Kullanılarak Kuzey Anadolu Fayı Gelibolu-Işıklar Dağı Kesiminin Jeomorfolojik-Jeolojik Özelliklerinin İncelenmesi isimli çalışmasında inceleme sahasının Ganos Dağı kesiminin uzaktan algılama ve sayısal arazi modeli kullanarak jeomorfoloji, jeoloji ve tektonik yapı özelliklerini açıklamıştır. Kaya (2000) Determination of Geomorphological Characteristics around of the Işıklar Mountain by Using Remote 22

46 Sensed Data and DEM adlı yayında, Ganos Dağı çevresinin jeomorfolojik özelliklerini uzaktan algılama verileri ve SYM kullanarak tespit etmiştir. Altın (2000) Trakya da Yerşekillerinin Neotektonik Dönem Jeomorfolojik Gelişimleri adlı eserde inceleme sahasını da kaplayan Trakya Yarımadasının Neotektonik dönemdeki jeomorfolojik gelişimini sunmuş ve yerşekillerini ana çizgileri ile tarif etmiştir. Okay vd. (2008) Ganos Fay Zonu ve çevresinin Oligosen sonrası tektonik evrimi: Trakya'da paleotektonik dönemden neotektonik döneme geçişin niteliği adlı proje raporunda Ganos Fay Zonu nun ayrıntılı bir yapısal-jeolojik haritasının yapmış ve bölgedeki Eosen-Miyosen istiflerinin stratigrafik, yapısal ve sedimantolojik özellikleri detaylı bir şekilde açıklamışlardır. Ertek (2011) Jeomorfolojik Birimlerine Göre Trakya nın Jeomorfolojisi adlı yayında Trakya Yarımadasının ana jeomorfolojik birimlerini ilgili literatür eşliğinde tanıtmıştır. Çınar Yıldız (2013) Ganos Fayı Boyunca Geç Senozoyik Yaşlı Gerilme Durumları, KB Türkiye adlı çalışmada Ganos fayı boyunca fay topluluklarının kinematik analizi, depremlerin odak mekanizması ters çözümleri ve uydu görüntüleri üzerinde uzaktan algılama çalışmalarıyla Ganos Fayı ve bölgedeki Geç Senozoyik yaşlı gerilme durumları belirlenmiştir. 23

47 1. JEOLOJĠK ÖZELLĠKLER Temel amacı bugünkü yerşekillerinin incelenmesi olan jeomorfoloji biliminde yerşekillerinin oluşumunun ve gelişiminin açıklanabilmesi için jeolojik özelliklerinin de bilinmesi gerekir (Erol, 1979). Bu bakımdan inceleme sahasının jeolojik özellikleri jeomorfolojik özelliklerine etkisi yönüyle ele alınmıştır. Jeolojik olarak Trakya Havzası nın güney kesiminde yer alan (Çınar Yıldız vd., 2013; Şekil 8) inceleme sahası, sismotektonik faaliyetlerin aktif olduğu Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle jeolojik özellikler bakımından da çeşitlilik gösterir (Şengör, 1979; Şengör ve Canitez, 1982; Şengör vd., 1985; Crampin ve Evans, 1986; Wong vd., 1995; Görür vd., 1997; Barka vd., 1998; Okay vd., 1999; Parke vd., 1999; Yiğit, 2006). Bu bölümde inceleme sahasının jeolojik özellikleri jeomorfolojik özelliklere etkisi yönüyle stratigrafi ve tektonik başlıkları altında ele alınıp, değerlendirilmiştir. Şekil 8. İnceleme sahasının jeolojik olarak konumu (Okay, 2014 ten değiştirilerek) 24

48 1. 1. Stratigrafi Bilindiği gibi yerkabuğunun malzemesini oluşturan kayaçlar, jeolojik zamanlar boyunca çeşitli şekillerde gelişim göstermiş ve uygun alanlarda litolojik istifler meydana getirmiştir. Bu istiflerde biriken malzemelerin petrografik ve mineralojik özellikleri ile jeolojik yapı özelliklerinin bilinmesi yerşekillerinin oluşum ve gelişimlerinin açıklanmasında kolaylık sağlar. Yine bu olguya bağlı olarak şekillenen fiziksel ve mekanik özelliklerin tespit edilmesi ve litolojik istiflerine göre ayrılması da jeolojik özelliklerin jeomorfolojik şekillenmeye neden olan etkisinin ifade edilmesine yardımcı olur. Bu nedenle aşağıda inceleme sahasının stratigrafik özellikleri detaylı bir şekilde izah edilmiştir. Sadece Senozoyik zamana ait istiflerin yer aldığı inceleme sahasında Orta-Üst Eosen den günümüze kadar farklı yaş ve litolojide çeşitli jeolojik formasyonlar yayılış gösterir (Şekil 9; 10; 11; 12; 13). Bilhassa bölgenin oluşum ve gelişimi itibariyle birçok yapısal hareketin izlerini taşıması bu durumun oluşmasında etkili olmuştur Gaziköy Formasyonu: KumtaĢı, silttaģı, silisifiye tüf Önceleri üye aşamasında değerlendirilen bu istif, daha sonra formasyon olarak tanıtılmıştır. İnce kumtaşı, silttaşı, ve silisifiye tüf serileri içeren koyu gri renki şeyllerden oluşan birim, derin deniz ortamında çökelmiştir (Foto 5; Şekil 12; 14). 25

49 Şekil 9. İnceleme sahasının genelleştirilmiş ölçeksiz stratigrafik kesiti 26

50 Şekil 10. İnceleme sahasındaki Ganos fayının kuzey ve güneyini temsil eden genelleştirilmiş stratigrafik kesit (Yaltırak, 1995a) 27

51 Şekil 11. İnceleme sahasında Ganos fayının kuzey ve güneyinin detaylı jeoloji haritası ve kesitleri (Yaltırak, 1995a) 28

52 Şekil 12. İnceleme sahasının jeoloji haritası Gaziköy Formasyonu içinde asitik tüfler oransal olarak % 5 den azdır. İki tip tüf seviyesi ayırtlanmış olup, birinci seviyeyi herhangi bir ikincil taşınma izi göstermeyen ignimbrid, ikinci seviyeyi ise volkanik olmayan tanelerin volkanik kökenli taneler ile beraber bulunduğu daha yaygın görülen epiklastik oluşturur. Epiklastik tüfler içinde bolca özşekilli plajiyoklas ve camsı hamurlu andezitik volkanik kaya parçaları yer alır (Şekil 15). Bu tanelere mikritik ve sparitik karbonat taneleri ve nummulit türü foraminifer parçaları eşlik eder. Ayrıca asitik tüfler dışında sahil bölgesinde şeyl ve silttaşları arasında, dört metre kalınlıkta bazaltik bir akıntı da saptanmıştır (Okay vd., 2008). Ganos Dağı ndaki Eosen-Oligosen istifinin en alt kesimini oluşturan bu istifin kalınlığı 673 m ölçülmesine rağmen, 1000 m 29

53 olduğu tahmin edilmektedir. Ganos Dağı nın güney eteklerinde KD ve GB uzanımlı yüzeylenen (Şekil 14) bu formasyonun yaşı, Orta-Üst Eosen dir (Siyako, 2006). Havza düzlüğü ortamında birikmiş olan bu istif, altındaki ve üzerindeki formasyonlarla dereceli geçişli bir karakterdedir (Şentürk vd., 1998). Gaziköy Formasyonununda görülen dalga izlerne dayanılarak paleoakıntıların kuzeydoğu yönüne doğru aktığı ileri sürülmüştür (Okay vd., 2008; Şekil 16). Şekil 13. İnceleme sahasına ait jeolojik kesitler (a: Şarköy-Uçaktaşı (Radar) tepe arası, b: Hoşköy-Karahisarlı arası, c: Işıklar-Çorlu arası) 30

54 Şekil 14. Ganos Dağı nın basitleştirilmiş jeoloji haritası ve kesiti. Gaziköy ve Keşan formasyon büyük bir monoklinalin dik kanadını oluşturmaktadır. Haritadaki noktalı çizgi Ganos Dağı nın kuzey sınırını göstermektedir (Okay vd., 2008 den değiştirilerek) 31

55 Şekil 15. Gaziköy Formasyonu içinde bulunan tüf seviyelerinin tek nikolde mikrofotografları (Okay vd., 2008). (a) Plajiyoklas (pl) ve andezitik volkanik (volc) taneler killi bir hamur içinde yer almaktadır. Solda fotografın merkezinde yer alan volkanik tanesi sağdaki fotografta büyütülmüş olarak gösterilmektedir. Plajiyoklas fenokristalleri çok ince taneli camsı bir hamur içinde bulunur. (b) Volkanik (volc) ve plajiyoklas (pl) tanelerinin yanısıra taşınmış nummulitler (numm) içeren epiklastik tüf 32

56 Foto 5. İnceleme sahasındaki Gaziköy Formasyonundan bir görünüm (Alt kesimde yolun hemen üzerinde gözüken açık renkli bölüm tüf seviyesidir) Şekil 16. Ganos Dağı ve yakın çevresinin paleo-akıntı yönlerini gösteren jeoloji haritası (Okay vd., 2008) 33

57 Korudağ Formasyonu: ÇakıltaĢı, kumtaģı, kiltaģı Değişik şekillerde tanımlanan Korudağ Formasyonu çakıltaşı ara düzeyli, kumtaşı ve kiltaşı ardalanmasından oluşur (Foto 6). Formasyonu oluşturan kalın tabakalı kumtaşı ve ince tabakalı kiltaşı ile mercek şeklindeki çakıltaşlarının birbirine göre oranları değişkenlik gösterir ve istif içerisindeki litolojiler yanal olarak birbirleriyle tedrici geçişlidir. Denizaltı yelpaze çökellerinden meydana gelen bu formasyon, Ganos fayının kuzeyinde Gaziköy, güneyinde ise Soğucak Formasyonu ile geçişli bir niteliktedir (Şekil 12). İnceleme sahasında Ganos fayının güneyinde izlenebilen istifin yaklaşık kalınlığı ise 1000 m dir (Sümengen vd., 1987). Formasyon içeriğinde bulunan fosil bulgularına göre yaşı, Üst Eosen dir (Şentürk vd., 1998). Foto 6. İnceleme sahasındaki Korudağ Formasyonundan bir görünüm 34

58 Soğucak Formasyonu: KireçtaĢı Farklı araştırmacılar tarafından değişik şekillerde adlandırılan bu istif, yaygın kanaate göre Soğucak Formasyonu olarak kabul edilmiştir. Genellikle şelf ortamında çökelmiş karbonatlardan oluşan bu birimdeki kireçtaşları, beyaz, gri, sarımsı, orta-kalın tabakalı veya masif, sert, orta-iyi gözenekli, erime boşluklu ve bol fosillidir (Siyako, 2006). Kalınlığı m arasında değişen bu istif, inceleme sahasının güneybatısında Ganos Dağı nın yamaçlarında yayılış gösterir (Şekil 12). Tabanındaki birimlerle dereceli geçişli veya uyumsuz, tavanındaki birimlerle ise dereceli geçişli (Siyako, 2006) bir şekilde konumlanan bu istif, Üst Eosen yaşındadır (Şentürk vd., 1998) KeĢan Formasyonu: KumtaĢı, kiltaģı, çakıltaģı, volkanit Bazı araştırmacılar tarafından grup seviyesinde tanımlanan bu istif, son yapılan çalışmalarda tekrar formasyon aşamasına indirgenip, açıklanmıştır (Siyako, 2006). Genel olarak kumtaşı ve kiltaşı ardalanmasından oluşan birimin içeriğinde, mercek şeklinde çakıltaşı ve volkanik malzemeler bulunur (Şentürk vd., 1998; Şekil 17; Foto 7; 8). Kumtaşları ince ve orta-kalın katmanlı, seyrek şeyl katkılı, denizel yakınsak türbiditik karakterdedir (Siyako, 2006). Petrografik olarak Keşan Formasyonu kumtaşları esas olarak kuvars, plajiyoklas ve kalsitten yapılmıştır (Şekil 17). Kalsit hem havzaya taşınmış mikritik ve sparitik taneler hem de çimento halinde gözlenir. Bunlar dışında camsı volkanik kaya parçaları bu formasyona ait kumtaşlarında sık 35

59 rastlanan bir tane tipidir (Şekil 17). İstifte yer alan kumtaşlarının kaynak alanı, magmatik ve karbonat kayalarınca zengin olmalıdır. Yapılan ölçümler Keşan formasyonunda paleoakıntıların batıgüneybatıdan geldiğini, doğu-kuzeydoğuya doğru aktığını göstermiştir (Okay vd., 2008; Şekil 16). Taban ve tabanındaki birimlerle dereceli geçişli bir yapıda olan Keşan Formasyonunun toplam kalınlığı 1880 m dir (Sümengen ve Terlemez, 1991). Denizaltı yelpaze çökelleri ile temsil edilen bu birim, inceleme sahasında Ganos fayının güneyinde yayılış gösterir (Şekil 12). Stratigrafik ilişkileri ve fosil içeriğine göre formasyonun yaşı Üst Eosen dir. Foto 7. Ganos Dağı güney eteklerinde yüzlek veren Keşan Formasyonu. Tabakaların çok düzenli ve dikçe kuzeybatıya eğimli olduğuna dikkat ediniz. Bu kesim Ganos monoklinalinin dik kanadını oluşturmaktadır. 36

60 Şekil 17. Keşan Formasyonu kumtaşlarından mikrofotograflar (Okay vd., 2008). (a) ve (b). Kumtaşları esas olarak kuvars, plajiyoklas ve kalsitten oluşmaktadır. Koyu taneler mikritik kalsittir. (c) Kumtaşı içinde yer alan kuvars (qtz), plajiyoklas, mikritik kalsit ve camsı volkanik (volc) taneleri tek (solda) ve çift nikolde (sağda)). (d) Kumtaşı içinde yer alan kuvars, plajiyoklas (pl) ve mikritik kalsit tanelerin tek (solda) ve çift nikolde (sağda). 37

61 Foto 8. İnceleme sahasındaki Keşan Formasyonundan bir görünüm Yenimuhacir Formasyonu: ġeyl, siltaģı, kumtaģı Bazı araştırmacılar tarafından grup, bazıları tarafından da formasyon olarak tanımlanan istif, genellikle şeyl ile yer yer arakatkılı olarak silttaşı ve kumtaşı tabakalarından meydana gelmektedir (Şentürk vd., 1998; Foto 9). Bir delta sisteminde çökelmiş olan formasyon içeriğinde tüf, kireçtaşı ve kömür katkıları da bulunur. Tabanındaki formasyonlarla dereceli geçişli olan Yenimuhacir Formasyonu, üstten aşındırılmıştır ve daha genç birimlerle uyumsuz olarak örtülür (Siyako, 2006). İnceleme sahasında Kumbağ civarında denize dökülen Ana (Ova veya Yazır) Derenin akaçlama havzasında yayılış gösteren (Şekil 12) bu formasyonun kalınlığı 600 m dir 38

62 (Sümengen vd., 1987). İstif içeriğinde saptanan fosillere göre birimin yaşı Üst Eosen-Alt Miyosen dir (Siyako, 2006). Foto 9. İnceleme sahasındaki Yenimuhacir Formasyonundan bir görünüm DaniĢmen Formasyonu: ÇakıltaĢı, kireçtaģı, linyitli kumtaģı Son yapılan araştırmalarda litolojisinin homojen olmaması nedeniyle formasyon olarak tanımlanan istif (Siyako, 2006), çakıltaşı bantları ve kalın kireçtaşı seviyeleri ile değişik düzeylerde linyitler içeren kumtaşlarından oluşmaktadır (Şentürk vd., 1998; Foto 10). Delta düzlüğü ve akarsu ortamı çökellerinden meydana gelen Danişmen Formasyonun kalınlığı yer yer 1000 m civarında olup, havza kenarına doğru giderek incelen bir karakter sunmaktadır. 39

63 İnceleme sahasında Barbaros tan Marmara Ereğlisi ne kadar olan su bölümü sahasını kaplayan bu formasyon (Şekil 12) alttan dereceli geçişli, üsten ise uyumsuz bir şekildedir (Siyako, 2006). İstif içeriğindeki fosil tanımlamaları ve stratigrafik konumuna göre yaşı Orta Oligosen dir (Şentürk vd., 1998). Foto 10. İnceleme sahasındaki Danişmen Formasyonundan bir görünüm Çanakkale Grubu: KumtaĢı, çakıltaģı, kireçtaģı, miltaģı, kiltaģı Bazı çalışmalarda formasyon olarak tanımlanan bu istif (Şentürk ve Karaköse, 1987), inceleme sahasında bulunan Miyosen sedimanter birimler için grup aşamasında değerlendirilmiştir. Birim, akarsu, göl ve kıyı ortamını karakterize eden kumtaşı, çakıltaşı, kireçtaşı, miltaşı, kiltaşı litolojilerinden meydana gelir. Grubun toplam 40

64 kalınlığı m arasında değişmekte olup, yaşı Orta-Üst Miyosen dir (Siyako, 2006). Altındaki ve üstündeki formasyonlarla uyumsuz olan Çanakkale Grubu, inceleme sahasının güneybatı kanadınında yüzeylenmektedir. Bu grup, Gazhanedere, Anafarta, Çamrakdere ve Bayraktepe olmak üzere bazı kaynaklarda formasyon olarak tanımlanan (Siyako, 2006) 4 üyeden oluşur Gazhanedere Üyesi: MiltaĢı, kumtaģı, kiltaģı, çakıltaģı Gazhanederesi Üyesi, akarsu, taşkın ovası ve yer yer göl ortamında birikmiş miltaşı, kumtaşı, kiltaşı ve çakıltaşı litolojilerinden meydana gelmektedir (Foto 11). Stratigrafik olarak alttan uyumsuz, üstten ise dereceli geçişli bir ilişkiye sahip olan bu istifin kalınlığı 500 m ye kadar çıkabilmektedir. İnceleme sahasında Hoşköy ün güneybatısı ve batısında yayılış gösteren (Şekil 12) bu üyenin yaşı, Orta-Üst Miyosen dir (Siyako, 2006) Anafarta Üyesi: KumtaĢı, miltaģı, kiltaģı Akarsu kökenli kumtaşı, miltaşı ve kiltaşından oluşan Anafarta Üyesi, genel olarak göl ortamını yansıtmakta olup, zaman zaman büyük büyük menderesler gösteren akarsu ortamında çökelmiştir (Şentürk ve Karaköse, 1987; Foto 12). Taban ve tavanından dereceli geçişli bir dokanağa sahip olan bu istif, yaklaşık 300 m kalınlıktadır (Şentürk vd., 1998). İnceleme sahasında Gaziköy-Şarköy arasında yüzeylenen (Şekil 12) birimin içeriğinde bulunan fosillere göre yaşı, Orta-Üst Miyosen dir (Siyako, 2006). 41

65 Foto 11. İnceleme sahasındaki Gazhanedere Üyesinden bir görünüm Foto 12. İnceleme sahasındaki Anafarta Üyesinden bir görünüm 42

66 Çamrakdere Üyesi: KiltaĢı, miltaģı, kumtaģı, linyit Bazı araştırmacılar tarafından formasyon olarak tanımlanmış bu istif (Şentürk, 2002), genel kabul doğrultusunda üye olarak incelenmiştir. Akarsu ve genellikle de göl ortamında çökelen kiltaşı, miltaşı, kumtaşından oluşan birim içerisinde bazı alanlarda linyit düzeyleri de bulunur (Şentürk ve Karaköse, 1987; Foto 13). Alttan ve üsten dereceli geçişli bir konuma sahip olan bu üyenin kalınlığı yaklaşık 150 m dir (Sümengen vd., 1987). İnceleme sahasında Şarköy ün kuzeyinde küçük bir sahada yüzlek veren (Şekil 12) bu istifin, fosil içeriğine göre yaşı Orta Miyosen dir (Siyako, 2006). Foto 13. İnceleme sahasındaki Gazhanedere Üyesinden bir görünüm 43

67 Bayraktepe Üyesi: KireçtaĢı, kumlu kireçtaģı, oolitik kireçtaģı Bayraktepe Üyesi, lagün, kıyı ve kıyı ötesi ortama ait kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ve oolitik kireçtaşı litolojilerinden oluşan çökellerden meydana gelir (Sümengen vd., 1987; Foto 14). Birbirleriyle yatay ve düşey yönde geçişler sunan bu çökellerin kalınlığı 300 m dir (Şentürk vd., 1998). Altından dereceli geçişli olarak bulunan bu istif, üsten uyumsuz bir şekilde örtülür. İnceleme sahasında Eriklice nin kuzeyinde yayılış gösteren (Şekil 12) bu üyenin içeriğinde saptanan fosillere göre yaşı Üst Miyosen dir (Siyako, 2006). Foto 14. İnceleme sahasındaki Alçıtepe Formasyonu na ait oolitik kireçtaşı tabakaları (Hoşköy Feneri) 44

68 Ergene Formasyonu: KumtaĢı, çakıltaģı, miltaģı, kiltaģı Bu formasyon akarsu ve göl ortamı ürünü olan çapraz tabakalı kumtaşları ve çakıltaşları ile bol bitki veya omurgalı fosili içeren kumtaşı, miltaşı ve kiltaşlarından oluşur (Umut vd., 1983; 1984; Duman vd., 2004; Foto 15). Kalınlığı yaklaşık 400 m olan istif, tabanından dereceli geçişli ve tavanından ise uyumsuz bir şekilde konumlanır. İnceleme sahasının kuzeydoğusunda Çorlu ve Köseilyas yerleşim alanı çevresinde yüzeylenen (Şekil 12) bu formasyonun yaşı, Üst Miyosen dir (Umut, 1988; İmik, 1988; Siyako, 2006). Foto 15. İnceleme sahasındaki Ergene Formasyonunda bir görünüm 45

69 Karatepe Formasyonu: Bazalt Lav akıntısı şeklinde gözlenen Karatepe Formasyonuna ait bazaltlar, genellikle siyah, bazen kahve renkli, yer yer masif ve dayanımlı, yer yerde kalsit içerikli aglomeralar şeklinde bulunur (Sümengen vd., 1987; Foto 16). Sütün ve akma yapıları gösteren bu bazaltlar (Aral, 2004), ojit ile olivin kristallere sahip ve ojit, olivin, magnetitli hamurlu olup, alkali özellikler taşımaktadır (Şentürk vd., 1998). Bu volkanik kayaların genellikle açılma çatlakları boyunca yeryüzüne çıkarak yayılmış küçük akıntı yüzlekleri ve volkan konileri olduğu kabul edilmektedir (Ercan, 1992; Ercan vd., 1998; Okay vd., 2002). Altındaki formasyonlar üzerine uyumsuz olarak gelen bu istif, en az 50 m kalınlıktadır. İnceleme sahasında tipik olarak Çorlu şehrinin güneybatısındaki Kara T. ve Gazioğlu Deresinin kaynak kesimindeki Balabanlı yerleşmesi civarında rastlanan (Şekil 12; 18) bu formasyon üzerinde yapılan izotopik yaş tayinleri genelde 6.5 ile 11.7 milyon sene arası değişmektedir (Tablo 1). Ar/Ar analizine göre daha güvenilir bir yöntem olan tüm kaya K/Ar metoduna göre istifin yaşı, Üst Miyosen (8-11 my) dir (Okay vd., 2008). Foto 16. İnceleme sahasındaki Karatepe Formasyonundaki bazaltlardan bir görünüm 46

70 Şekil 18. İnceleme sahasında Karatepe Formasyonun yayılış haritası (Okay vd., 2002) Tablo 1. Trakya daki Karatepe bazaltında yapılan izotopik yaş tayinleri (Okay vd., 2008) Örnek Mevki Materyal Metod YaĢ (My) Kaynak SP90B67 Bıyıkali, Banarlı volkanik cam Ar/Ar 6.47 ± 0.43 Paton (1992) Ercan vd Karatepe, Çorlu tüm kaya K/Ar 8.95 ± 0.2 (1998) tümkaya Ar/Ar ± 0.25 Kaymakçı vd (2007) Karakaya, tüm kaya K/Ar 8.93 ± 0.2 Ercan vd SP90B59 Tekirdağ Muratlı, Tekirdağ tüm kaya Ar/Ar 8.62 ± 0.36 Balabanlı tüm kaya Ar/Ar 8.43 ± 0.07 Mahmutköy, Keşan Amfibol???? Tüm kaya Ar/Ar????? Ar/Ar ± ± ± 0.32 (1998) Kaymakçı vd (2007) Kaymakçı vd (2007) Paton (1992) Sümengen vd (1987) Kaymakçı vd (2007) 47

71 Trakya Formasyonu: ÇakıltaĢı, kumtaģı, çamurtaģı Çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşından oluşan (Yurtsever, 1996) bu formasyon, genellikle sırt ve tepelik alanlarda yaygın bir halde izlenir (Şekil 12). Kendinden daha yaşlı formasyonlar üzerinde flüvyal ortamda alüvyon yelpazesi çökelleri olarak şekillenmiş olan Trakya Formasyonu, sert bir karaktere sahiptir (Siyako, 2006; Kayran, 2006; Foto 17). İnceleme sahasının kuzey kesiminde izlenen (Şekil 12) bu istif, stratigrafik konumuna göre Üst Miyosen-Pliyosen olarak yaşlandırılmıştır (Çağlayan ve Yurtsever, 1998) Marmara Formasyonu: Karbonatlı kumtaģı, yalıtaģı Marmara Denizi ve çevresinde gelişen sedimantasyonun çeşitli sahil fasiyeslerini temsil eden bu istif, Marmara Denizi içerisinde de devam ettiği için Marmara Formasyonu olarak tanımlanmıştır (Sakınç ve Yaltırak, 1997; Yaltırak vd., 1998; 2000; 2002; Yaltırak ve Alpar, 2002; Alpar ve Yaltırak, 2002). Marmara Denizi nin kıyı fasiyesleri ve deniz içindeki yanal devamından oluşan bu birim, gevşek tutturulmuş kumtaşları ve yalıtaşlarından meydana gelir (Şekil 12; Foto 18). Marmara Formasyonu inceleme sahasında gerek karada Mürefte ve Marmara Ereğlisi çevresinde (Şekil 12), gerekse denizde 100 m den sığ ve kısmen derin alanlarda tespit edilmiştir (Siyako, 2006). 48

72 Foto 17. İnceleme sahasındaki Trakya Formasyonundan bir görünüm Karada kendinden yaşlı tüm birimlerle uyumsuz olarak bulunan istif, denizde derin kesimlerde uyumlu, sığ kesimlerde uyumsuz bir şekildedir. Kalınlığı ise karada 4-34 m, denizde ise m civarındadır (Yaltırak ve Alpar, 2002; Alpar ve Yaltırak, 2002). Radyometrik yaş tayinlerine göre istifin, karada bin yıl, denizde ise bin yıl arasında çökeldiği tespit edilmiştir (Siyako, 2006). Erginal ve Öztürk (2011) inceleme sahasında Marmara Ereğlisi nin batısında yer alan Yeniçiftlik sayfiye yerleşmesinin kıyılarında muhtemelen Marmara Formasyonuna ait içinde fosil denizel kavkıların bulunduğu eski bir kıyı deposu tespit etmişler ve bu deponun bünyesindeki fosil denizel kavkıların duraylı izotop (δ13c ve δ18o) bileşimlerini paleoiklimsel proksiler olarak ele almışlardır. Deniz seviyesinden m yüksekte olan cm kalınlıktaki bu 49

73 denizel seviyenin tamamen bir fosil bolluk zonu ile karakterize edildiğini ve birikim ortamı açısından ise kıyı çizgisi yakınında plaj ve plajönü ortamını temsil ettiğini vurgulayarak, bu birimin denizel taraçadan ziyade fosil bir kıyı çizgisine karşılık gelmekte olduğu ileri sürmüşlerdir. Böylece kavkıların izotop bileşenlerinin yaşadıkları dönemin deniz seviyesini yansıtmakta olduğunu ifade etmişler ve bu fosillerin benzer (Akdeniz) oşinografik koşullardaki bir faunal birlikteliği yansıttığı savunmuşlardır (Erginal ve Öztürk, 2011). Foto 18. İnceleme sahasındaki Marmara Formasyonundan bir görünüm Alüvyon İnceleme sahasındaki en genç oluşumlar Kuvaterner e ait alüvyonlardır. Bu istif, litojik olarak kil boyutundan çakıl boyutuna kadar değişen ve tutturulmamış malzemeler içeririr. Bu malzemeler 50

74 genellikle akarsuların yataklarında veya akarsuların denize döküldükleri sahalardaki kıyı ovalarında yayılış gösterir (Şekil 12; Foto 19). Foto 19. İnceleme sahasındaki Kuvaterner e ait akarsu kökenli dolgu depolarından bir görünüm Tektonik Herhangi bir sahanın tektonik özellikleri gerek jeolojik, gerekse jeomorfolojik oluşum ve gelişimin açıklanması bakımından oldukça mühimdir (Özşahin, 2013a). Bu bakımdan aşağıda inceleme sahasının tektonik özellikleri detaylı bir şekilde irdelenmiştir. İnceleme sahası, bölgesel ölçekte yerkabuğunun en hareketli kısımlarından birinde (Yalçınlar, 2002; Şengör, 2006), levha tektoniğine göre ise Avrasya ve Anadolu levhaları arasında bir konumda bulunur (Okay, 2008). Yani inceleme sahasının bir kısmı 51

75 Avrasya, bir kısmı da Anadolu levhasında yer almaktadır (Şekil 19). Tektonik olarak bu saha Trakya Havzası sınırları dahilindedir (Okay ve Tüysüz, 1999; Şekil 20). Şekil 19. İnceleme sahasının büyük levhalara göre konumu Şekil 20. Türkiye nin tektonik birlikleri ve inceleme sahasının konumu (Okay ve Tüysüz, 1999 den düzenlenerek) 52

76 İnceleme sahasının jeolojik ve jeomorfolojik oluşum ve gelişimi önemli tektonik olayların derin izlerini taşımaktadır (Okay ve Tüysüz, 2005; Özgül vd., 2005). Bu sahada ilk litolojik istifin birikmeye başladığı Tersiyer den günümüze tektonik etki sıkışma rejimi şeklinde kendini göstermiştir. Bunun sonucunda bölgede kıvrımlar ve faylanmalar yaşanmıştır. Temeli oluşturan araziler Alpid orojenezi nedeniyle kıvrılmış, daha sonra gelişen faylanmalar ise güncel jeomorfolojinin ortaya çıkmasında ve biçimlenmesinde etkili olmuştur Kıvrımlar İnceleme sahasının güneybatısında Ganos Dağı civarında gözlenen kıvrım yapıları (Şekil 21) hem Paleotektonik hem de Neotektonik dönemde oluşmuştur. Paleotektonik dönemde oluşan kıvrımlar, Üst Oligosen de meydana gelen tektonizmanın varlığı altında şekillenmiştir. Bu zamanda bölgenin yükselmesi esnasında KB-GD eksenli, süreksiz, asimetrik kapalı kıvrımlar ve bazı yerlerde yatık kıvrımlar gelişmiştir (Yaltırak, 1995a). Neotektonik dönemde oluşan kıvrımlar ise Üst Miyosen ve Pliyosen de başlayan bir tektonizmanın akabinde vuku bulmuştur. Üst Miyosen tektonizması sonucunda Neojen e ait birimler sağ yönlü bir makaslama nedeniyle kıvrımlanmıştır. KD-GB eksenli ortaya çıkan bu kıvrımlanma, yaklaşık bir açıyla gelişmiştir. Bu nedenle KD-GB eksenli kıvrımların fayın yırtılmasından önceki dönemde oluştuğu ve döndüğü düşünülmektedir. Makaslamayı takiben oluşan yırtılmayla beliren blok hareketleri bölgede yeni bir tektonik rejimin başlamasına neden olmuştur. Bu tektonik rejim altında ise KKD-GGB eksenli ikincil 53

77 kıvrımlar inkişaf etmiş ve KD-GB eksenli kıvrımlarla çakışarak bölgede dom, küvet, semer tipi kıvrım morfolojileri oluşturmuştur. Pliyosen de gelişen kıvrımlar ise Ganos fayının çalışmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu dönemde fayın kuzeyinde yaklaşık 100 m lik bir zonda kaotik kıvrım meydana gelmiştir. Ayrıca inceleme sahasındaki bazı alanlarda birincil kıvrımlar ikincil kıvrımlanmaya uğrayarak karmaşık bir yapı kazanmıştır (Yaltırak, 1995a). İnceleme sahasındaki kıvrım yapılarının durumlarını daha iyi anlamak için Ganos Dağı nda yapılan tabaka ölçümlerinin (doğrultu ve eğim) yoğunluk diyagramı, dağı oluşturan kıvrımın KB kanadının yataya yakın ve bütününün ¼ elipsoid (sandal) biçimli senklinal olduğunu göstermiştir (Yaltırak, 1995a). Bu durumda yapıyı oluşturan sıkışma ekseni, GD-KB yönlüdür. Bu dağ içinde gözlenen yapılar alt, orta ve üst olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Alt kesimlerde (Mursallı köyü, Gaziköy, Uçmakdere sahil yolu arasında) KB-GD uzanımlı, atımları bir kaç santimden bir kaç on metreye kadar değişen normal faylar ve KD-GB uzanımlı ters faylar ile tabaka içinde sağ yönlü bir hareketle oluşmuş açılma çatlakları bulunur. Orta kesimlerde (Güzelköy, Uçmakdere ekseni üzerinde ve Dut Limanı nın batısında), alttan üste doğru, KB eğimli, dik çatlaklı, az deforme tabakalar, üzerinde de asimetrik kıvrımlar, kıvrımların üzerinde domino tipi küçük ölçekli faylar görülmektedir (Foto 20; 21; Şekil 12; 21). Üst kesimlerde hakim yapılar ise, Ganos Dağı nın KDD-GBB uzanan zirvesinde, bu zirveye ulaşan Marmara ya yönelmiş vadilerde ve Kumbağ yerleşmesinin güneybatısındaki sahillerde yer alan, asimetrik devrik kıvrımlar ve ters faylardır (Yaltırak, 1996). 54

78 Şekil 21. İnceleme sahasında Ganos fayı ve çukurunun sadeleştirilmiş tektonik yapı haritası (Yaltırak, 1995a dan değiştirilerek) 55

79 Foto 20. İnceleme sahasındaki yatık kıvrımlardan bir görünüm Foto 21. İnceleme sahasındaki asimetrik kıvrımlardan bir görünüm 56

80 Sürüklenimler İnceleme sahası ve yakın çevresinde belli yerlerde yoğunlaşan kıvrım yapılarının yanında çeşitli büyüklüklerde bindirme faylarının etkisiyle meydana gelmiş sürüklenimler de mevcuttur. Bu bindirme faylarının yarattığı sıkışma bileşeni jeolojiye kıvrımlı deformasyon, jeomorfolojiye de yükselmeler olarak yansımıştır (Kaya, 1999). Bu süreklenimler; Kumbağ, Işıklar, Kocaçay, Dolucatepe ve Tepeköy bindirmeleridir (Şekil 12; 22; 23; Foto 22; 23; 24). Kumbağ sürüklenimi, Kumbağ ile Işıklar arasında uzanan, batıya doğru atımı azalarak kaybolan ve ters oblik (sağ) atımlı bindirme fayı tarafından temsil edilir (Foto 22). Işıklar sürüklenimi, Kumbağ sürekleniminin 1-2 km güneyinde ona paralel olarak uzanan ikinci bir ters oblik faydır. Bu fay, arazide devrik tabakalarla ve ani yükselti değişimiyle ayırt edilebilen kör bir bindirme fayıdır. Kumbağ ve Işıklar bindirme faylarının en önemli özellikleri bulundukları sahil çizgisini sağ yanal ötelemiş olmalarıdır. Kocaçay sürüklenimi, Ganos Dağı nın batısında yer alan Kocaçay üzerinden Marmara Denizi ne doğru yönelir. Dolucatepe sürüklenimi ise Tepeköy ün kuzeyinden geçen ve bu güzergahtaki Orta Miyosen birimlerini devrik ve yer yer kıvrımlanmış şekilde bırakan bindirme fayıdır (Foto 23). Dolucatepe sürükleniminin 1.5 km önünden Tepeköy Bindirme Fayı geçer (Yaltırak, 1996). 57

81 Şekil 22. İnceleme sahasındaki Ganos fay sisteminin ve çevresinin yapı ve morfoloji haritası. KBF: Kumbağ Bindirme Fayı, IBF: Işıklar Bindirme Fayı, KCBF: Kocaçay Bindirme Fayı, DBF: Dolucatepe Bindirme Fayı, TBF: Tepeköy Bindirme Fayı, MF: Mürefte Fayı, HBF: Helvatepe Bindirme Fayı, BBF: Bolayır Bindirme Fayı, ABF: Anafartalar Bindirme Fayı, KSF: Kuzey Saroz Fayı (Yaltırak, 1996) 58

82 Şekil 23. İnceleme sahasındaki Ganos fay sistemi nin jeolojik enine kesitleri ( A,B,C,D,E,F,G kesitleri üsteki şekilde işaretlidir) (Yaltırak, 1996) Foto 22. İnceleme sahasındaki Kumbağ bindirmesinin etkisiyle etkisiyle tabakalarda meydana gelen bozulma 59

83 Foto 23. İnceleme sahasındaki Dolucatepe bindirmesinin etkisiyle tabakalarda meydana gelen bozulma Foto 24. İnceleme sahasındaki bindirme faylarının etkisiyle tabakalarda meydana gelen bozulma 60

84 Faylar Başlangıçtan günümüze kadar yaşanan jeolojik geçmişte etkin olan faylar, güncel jeomorfolojinin şekillenmesinde de baskın bir rol oynamış ve hâlâ da oynamaktadır. Bu nedenle fayların geliştiği bazı yapılarda jeomorfolojik izler bıraktığı da bildirilmiştir (Şengör ve Özgül, 2010). İnceleme sahasının günümüz tektonik yapısının şekillenmesinde Kuzey Anadolu Fayı ve bu bölgedeki uzantıları etkili olmuştur. Bilindiği gibi Avrasya ile Anadolu levhası arasındaki sınırın bir bölümünü oluşturan transform fay özelliğindeki sağ yönlü doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fayı (Mc Kenzie, 1972; Taponnier, 1977; Dewey ve Şengör, 1979; Levy ve Salvari, 2000) tek bir fay değil, birçok faydan oluşan faylar ailesidir (Şengör ve Özgül, 2010; Şengör, 2011). Bu ailenin kuzey kolunun en batı uzantısında inceleme sahasını etkileyen Ganos (Yaltırak, 1995a; 1996; Çınar Yıldız, 2013) veya Saroz-Gaziköy (Işık, 2007) fayı bulunur (Şekil 24). Aslında Ganos Fayı nın büyük bir fay zonunun bir parçası olduğunu ilk olarak Pınar (1943) tarafından belirtilmiş olsa da bu görüş, 1960 ların sonlarında genel geçerlilik kazanmış ve 1970 den sonraki Kuzey Anadolu Fayı ile ilgili tüm sentez çalışmalarında (Şengör, 1979; Barka ve Kadinky- Cade, 1988; Barka 1992) Kuzey Anadolu Fay Zonu nun bir parçası olarak kabul edilmiştir (Okay vd., 2008). Ayrıca inceleme sahasının kuzeydoğu köşesi Terzili fay zonu (Okay, 2014) veya Trakya fay zonu (Koral, 1997) olarak adlandırılan tektonik bir oluşumun etkisi altındadır (Şekil 24). 61

85 Şekil 24. İnceleme sahasını etkileyen fay sistemleri (Okay, 2014 den yeniden çizilerek) İnceleme sahasını esas etkileyen Ganos fay sistemi, Marmara Denizi nden Gaziköy de karaya çıkar ve K70 D ile K62 D yönünde uzanan, çatallanan, birleşen birbirine yarı paralel uzanan bir ile üç faydan oluşur. Bu faylar çoğunlukla doğrultu atımlı ve bindirme karakterlidir (Yaltırak, 1996). Buna göre Ganos Fay Zonu nun genişliği fayın kuzeyinde ~9 km, güneyinde ~7 km olmak üzere toplam ~16 kilometredir (Okay vd., 2008). Bölgedeki bütün birimleri kesen bu fay, yaklaşık K70 D doğrultusunda uzanmaktadır (Şengör, 1979; Şengör ve Yılmaz, 1981; Şengör vd., 1985; 2004; Barka, 1992; Şaroğlu vd., 1992; Yaltırak vd., 1998; Yaltırak ve Alpar, 2002; Herece ve Akay, 2003; Altunel vd., 2004). Karada toplam 46 km uzunluğa sahip olan bu fayın gidişi doğuda K70 D ± 1 dan batıda K62 D 62

86 kadar tedrici olarak değişir (Okay vd., 2008). Fayın toplam atımı, km olarak saptanmış (Armijo vd., 1999) ve son aktivitesinin başlangıç yaşı ise milyon yıl arasında olduğu öne sürülmüştür (Yaltırak vd., 2000). Kuzey Anadolu Fayı ile eş yaşlı olduğu düşünülen Ganos fayı (Saner, 1980; Önal, 1984; Şengör, 1979; Şengör vd., 1985; Şengör, 1990; Yaltırak, 1995a, b) günümüzde de aktiftir (Pınar, 1943; Ambraseys ve Finkel, 1987; Kalafat, 1989; Sakınç ve Yaltırak, 1997). Bu fay üzerinde yapılan jeodezik çalışmalarda bölgenin hareket mekanizmasının (Straub ve Kahle, 1994; 1995) Oligo-Miyosen den beri farklı karakterlerde sürdüğü ortaya konmuştur (Yaltırak, 1996). Gerçekten de Ganos Fayı nın kuzey ve güneyindeki bloklarından alınan Eosen kumtaşlarında yapılan apatit fizyon iz çalışmaları, fayın kuzey ve güney bloklarının Geç Oligosen ve Orta Miyosen de birbirine göre hareket ettiğini göstermiştir (Zattin vd., 2005; Okay vd., 2008). Ayrıca bögedeki fayların kinematik analiz sonuçlarına dayanılarak bir ana tektonik rejim içerisinde doğrultu atımlı ve normal faylanma durumlarının varlığıda kanıtlanmıştır (Çınar Yıldız, 2013; Şekil 25). Şekil 25. İnceleme sahasındaki Ganos fayı ve yakın çevresinin Senozoyik yaşlı gerilme durumları (Çınar Yıldız vd., 2013) 63

87 İnceleme sahasında Ganos fay sistemi Marmara Denizi içindeki Tekirdağ çukuru (havzası) veya Ganos çukuru olarak adlandırılan alçalım alanının da oluşumunu denetlemiştir. Ganos Dağı nın doğusunda Marmara Denizi içerisinde 1100 m derinliğe ulaşan bu çukur, asimetrik yamuk biçimli ve faylarla sınırlı çöküntüdür (Yaltırak, 1996; Şekil 26). Bu çöküntünün oluşumunun Miyosen de KAF faaliyetinin başlamasıyla gelişen tektonik süreçler sonucunda olduğu ileri sürülmüştür (Barka vd., 1988; Görür vd., 1997). Bilhassa çeşitli araştırmacılar tarafından bu çukurun oluşumu üzerine farklı tektonik modellerde önerilmiştir (Yiğit, 2006). Tekirdağ çukurunun en derin kesimleri Ganosların kıvrım eksenine paralel doğrultuda uzanmaktadır. Sahadaki izobat eğrilerinden anlaşıldığı kadarıyla bu çöküntü, Ganos Dağı nın deniz içerisindeki negatif uzantısını teşkil etmektedir (Şekil 26). Şekil 26. İnceleme sahasındaki Tekirdağ çukuru nun sismik kesiti (KAF: Kuzey Anadolu Fayı, KBF: Kumbağ Bindirme Fayı, GF : Ganos Fayı) (Yaltırak, 1996) 64

88 İnceleme sahasının en yüksek noktası ile bu çukurun en derin noktası arasında yaklaşık 2000 m lik bir derinlik farklı bulunur. Gerek Ganosların, gerekse çukurun oluşumunda bölgedeki faylanma sonucu ortaya çıkan sıkışma tektoniğinin etkisinin olduğu söylenebilir (Wong vd., 1995). Zira Ganos Dağı nın Ganos çukuruna bindirdiğini, havzayı sıkıştırdığını ve böylece yükseldiğini ileri sürmüştür (Şengör, 1979; Yaltırak, 1996). Gerçektende inceleme sahasındaki fay topluluklarının kinematik analizi, depremlerin ters çözümleri ve uzaktan algılama çalışmaları neticesinde sahadaki Senozoyik yaşlı gerilmenin varlığı ispatlanmıştır (Şekil 27). Buna mukabil Ganos fayının KB-GD doğrultulu sıkışma rejimi altında gelişen, sağ yanal doğrultu atımlı bir fay olarak çalıştığı tespit edilmiştir. Ayrıca transtansiyonel bir karaktere sahip olduğu ve fay boyunca KD-GB doğultulu açılmayla ilişkili lokal normal faylanmaların varlığı da saptanmıştır (Çınar Yıldız vd., 2013). İnceleme sahası dahlinde gerçekleşen bütün bu tektonik hareketler yerşekilleri üzerinde de bir yükselmeye neden olmştur (Foto 25; 26). Foto 25. İnceleme sahasında tektonik hareketlerin etkisiyle meydana gelmiş bir asılı vadi 65

89 Şekil 27. İnceleme sahasındaki Ganos fayın deniz seviyesinin üzerinde ve altında topografyada oluşturduğu yükselme ve alçalma hareketleri ile Ganos Dağı ve çukurunun gelişimi (Okay vd., 2004) Foto 26. İnceleme sahasında tektonik hareketlerin etkisiyle meydana gelmiş bir asılı vadi ve bu vadiden suların akmasıyla oluşan şelale 66

90 2. JEOMORFOLOJĠK ÖZELLĠKLER Yerşekillerini tasvir ederek, oluşum ve gelişimleri ile coğrafi dağılışlarının nedenleriyle birlikte ortaya konulmasını hedefleyen jeomorfoloji biliminin genel amaç ve ilkeleri doğrultusunda, bu bölümde inceleme sahasına ait jeomorfolojik özellikler ortaya konulmuştur. Bu özellikler, morfometrik özellikler ile yerşekillerinin tanıtılması kapsamında ele alınıp, değerlendirilmiştir Morfometrik Özellikler Trakya Yarımadası üzerinde bulunan inceleme sahası, yerşekilleri bakımından önceki bölümde irdelenen jeolojik özelliklerinin yansıması olarak farklı jeomorfolojik bir yapı kazanmıştır. Aslında aşınım yüzeyi şeklinde gelişmiş olan bu saha, jeolojik ve jeomorfolojik geçmişinde çok çeşitli etmen ve süreçlerin etkinliği altında kalmıştır. Bu etmen ve süreçler sayesinde morfoloji şekillenirken, aynı zamanda jeolojik istifte tamamlanarak günümüze kadar gelinmiştir. Jeoloji tarihinde yaşanan bu jeomorfolojik gelişim, topografya özelliklerine yansımış ve topografyanın güncel şeklinin belirmesinde de etkili rol oynamıştır. İnceleme sahasının jeomorfolojik özellikleri yerşekillerinin tespiti bakımından anahtar bir rol oynadığı düşünülen (Özşahin, 2013a) topografya karakteri göz önünde bulundurularak irdelenmiştir. Bu kapsamda topografya daki yükselti basamaklarının dağılışı, topografya yüzeyinin hipsometrik eğrisi, hipsometrik integrali, hipsometrik diyagramı, havza röliyefi ve engebelilik değeri ile eğim ve bakı özellikleri gibi parametreler açıklanmıştır. 67

91 İnceleme sahasının en yüksek noktası 1: ve 1: ölçekli haritaya göre Ganos (Işıklar) Dağı üzerinde yer alan 924 m yükseklikteki Uçaktaşı (Radar) veya Ucudere T dir (Şekil 28; 29). En alçak noktası ise deniz seviyesidir. Bu duruma göre inceleme sahasındaki yükselti farkı 924 m, ortalama yükselti ise m dir (Şekil 28). Şekil 28. İnceleme sahasının yükselti basamakları haritası İnceleme sahasında değişik yükselti kademeleri arasındaki oranları daha belirgin ve jeomorfoloji ile daha uyumlu bir şekilde ifade etmek için hipsografik (hipsometrik) eğriler kullanılabilir (Özdemir, 2007). Böylece sahanın genel jeomorfolojik özelliklerinden yükselti katlarının alansal dağılışı belirlenebilir. Buna ilaveten ana 68

92 jeomorfolojik birimler tespit edilebilir ve aşınım yüzeylerinin genel karakteri ortaya çıkarılabilir (Ekinci, 2011). Şekil 29. İnceleme sahasının 1: ve 1: ölçekli topografya haritalarına göre en yüksek noktası İnceleme sahasının hipsografik eğrisi, toplam havza yükseltisinin, toplam havza alanı ile olan ilişkisi esasına dayanan Strahler (1952) yöntemiyle oluşturulmuştur. İlgili yönteme göre hipsografik eğri nispi yükselti (h/h) ve nispi alanın (a/a) tespit edilmesiyle ortaya konulmaktadır. Burada h ilgili yükselti seviyesine ait yükselti değeri (m), H ise inceleme sahasının en yüksek noktasına (m) ait değerdir (Ekinci, 2011). a ilgili yükselti seviyesine ait yüzölçümü alanı (m²), A ise havzanın toplam yüzölçümü alanıdır. İnceleme sahasının hipsografik eğrisi SYM (Sayısal Yükseklik Modeli-DEM) veri setinden üzerinden 50 m yükselti aralığında ve yüzey alanı dikkate alınarak oluşturulmuştur (Şekil 28). Bu veri setine göre inceleme sahasının alanı m² ve en yüksek noktası ise 922 m dir (Tablo 2). 69

93 Tablo 2. İnceleme sahasında yükselti basamaklarının dağılışı ve hipsometrik eğri Yükseklik (h) Maksimum Yükseklik (H) için veri değerleri Alan (a) (Yüzey Alanı m²) Havza Alanı (Yüzey Alanı) (A) m² Rölatif Yükseklik (h/h) Rölatif Alan (a/a) Formül içeriği doğrultusunda elde edilen hipsometrik eğriden sahanın aşınım döngüsü bakımından derecesi elde edilebilmektedir (Lupiapalmieri, 2004). Bunun yanında kayaçların direnç özellikleri, ani litolojik değişimler, morfolojik ötelenme ve kapmalarda hipsometrik eğriler üzerinde anomaliler olarak izlenebilmektedir (Hurtrez vd., 1999; Chen vd., 2003; Tarı ve Tüysüz, 2008). Hipsometrik eğrinin 1 ve ona yakın olan kısımları henüz yeni oluşmuş yüzeylere işaret etmektedir. Değerin orta ve düşük çıkması topografyanın olgun veya yarı olgun bir aşınım döneminde olduğunu göstermektedir (Tarı ve Tüysüz, 2008; Özdemir, 2011). Çok düşük eğri değerleri ise tepelik ve dağlık alanların varlığına işaret etmektedir (Ekinci, 2011). Ayrıca bu eğriden jeomorfolojik görünümde 70

94 değişikliklere neden olan süreçler hakkında da bazı genel değerlendirmeler yapılabilmektedir (Ciccacci vd., 1992; Ekinci, 2011). İnceleme sahasının hipsometrik eğrisi, dış bükey (konveks) ve iç bükey (konkav) eğriler arasında bir şekilde uzanış gösterir (Şekil 30). Bu durum bölgede yoğun bir akarsu ve yamaç işlemesi etkinliğine işaret etmektedir. Dahası bu işaret, alanın aşınım yüzeyi karakterinde bir yapıya sahip olduğunun da bir alametidir. Bununla birlikte eğride belirgin bir iç bükey profilin var olması Strahler tarafından tanımlanan (Strahler, 1964) sertgen evrenin bir göstergesidir (Strahler, 1973). Bütün bu verilere dayanılarak inceleme sahasının aşınım döngüsü bakımından yer yer ileri gençlik; yer yer de olgunluk devresinde olduğu söylenebilir. Ayrıca dış kuvvetler ve özellikle akarsular tarafından gerçekleştirilen aşındırma, taşıma ve biriktirme faaliyetlerinin hâlâ etkili olduğu da anlaşılmaktadır. Şekil 30. İnceleme sahasının hipsometrik eğrisi 71

95 İnceleme sahası hakkında yukarıda açıklanan hipsometrik eğri özellikleri hipsometrik integral vasıtasıyla daha net bir şekilde karakterize edilebilir (Özdemir, 2007). Çünkü hipsometrik integral, hipsometrik eğri altında kalan toplam alana tekabül etmektedir. İntegral değeri, ortalama ve minimum yükseklik arasındaki farkın, maksimum ve minimum yükseklik arasındaki farka oranlanmasıyla elde edilmektedir (Keller ve Pinter, 2002; Pike ve Wilson, 1971; Mayer, 1990; Dehbozorgi vd., 2010; Ekinci, 2011). İnceleme sahası için SYM kullanılarak formül içeriği doğrultusunda bu değer 0.15 olarak belirlenmiştir. Yapılan işlem sonucunda elde edilen hipsometrik integral değerinin sıfıra yakın olması topografyanın olgun veya yarı olgun bir aşınım döneminde olduğunu betimlemektedir. Zira bu durum SYM histogramına da intisap etmiştir (Şekil 31). Şekil 31. İnceleme sahasının SYM histogramı 72

96 İnceleme sahasının yükselti seviyelerine dayanılarak jeomorfolojik özelliklerin yorumlanmasında hipsometrik diyagramda önemli yarar sağlamaktadır (Ekinci, 2011). Sahanın hipsometrik diyagramı incelendiğinde m basamaklarının alansal olarak daha geniş yer kapladığı görülmektedir (Şekil 32). Bu durum sahada yükselti seviyelerinin deniz seviyesine yakın emles bir topografyanın hakim olduğunun bir işareti olarak yorumlanabilir. Buna mukabil inceleme sahasındaki tüm yükselti kademelerine ait alanın mevcut olması da her tarafta aşınma ve parçalanmanın görüldüğüne dalalet etmektedir. Şekil 32. İnceleme sahasının hipsografik diyagramı İnceleme sahasının morfometrik olarak açıklanmasında kullanılan bir başka analiz de havza röliyefi değeridir. Bu değer, sahanın en yüksek noktası ile en alçak noktası arasındaki maksimum dikey uzaklık farkını ifade etmektedir (Özdemir, 2011) ve aşağıdaki formüle göre hesaplanır. 73

97 Formülde; B h : Havza röliyefi, H max : Havzanın en yüksek noktası (m) ve H min : Havzanın en alçak noktası (m) na karşılık gelir. Buna göre inceleme sahasının havza röliyefi değeri 924 m dir. Bu değerin yüksek olması sahada deniz seviyesinden 924 m ye ulaşan yükselti seviyelerinin varlığına işaret etmektedir. Diğer yandan sahanın havza röliyefi değeri kadar yükselmiş ve parçalanmış olduğu da yorumlanabilir. Morfometrik incelemelerde kullanılan diğer bir parametre engebelilik değeridir. Bu değer, topografyanın genel karakteri ve yarılma derecesi arasındaki ilişkiyi açığa çıkarmaktadır. Yüksek oranda yarılmış araziler alçak, daha az yarılmış ve engebeli araziler ise yüksek röliyef özellikleri gösterir. Ayrıca engebelilik değerinin artışına bağlı olarak akarsuların erozif faaliyetlerinin hızı da artmaktadır. Engebelilik değeri, havza röliyefi ve drenaj yoğunluğunun çarpılmasıyla tespit edilmekte olup (Melton, 1957; Özdemir, 2011), aşağıdaki formüle göre hesaplanır. Formülde; R n : Engebelilik değeri, B h : Havza röliyefi (km); D d : Drenaj yoğunluğu (km/km²) değerlerini göstermektedir. Araştırma sahasının engebelilik değeri 0.61 olarak tespit edilmiştir. Elde edilen sonuç sahada akarsular tarafından işlenmiş bir topografyanın varlığı ve erozif faaliyetlerin etkili bir durumda olduğunun göstergesidir. Herhangi bir sahadaki eğim özellikleri de jeomorfolojik yapının anlaşılmasına yardımcı olur (Koç, 2007; Özşahin, 2013a). Bu bakımdan inceleme sahasındaki eğim değerleri Erol (1993) tarafından yapılan sınıflandırma dikkate alınarak düzlük (% 0-2 [Düzlük] ve % [Dalgalı düzlük]) ve yamaç (% [Az eğimli yamaç], % 74

98 [Eğimli dik yamaç], % [Çok dik yamaç]) olarak iki temel gruba ayrılmıştır (Tablo 3). Tablo 3. Araştırma sahasında eğim (%) sınıflarının alansal dağılışı DÜZLÜK YAMAÇ EĞĠM SINIFLARI (%) ALAN km² % 0-2 (Düzlük) (Dalgalı düzlük) (Az eğimli yamaç) (Eğimli dik yamaç) (Çok dik yamaç) 41 4 TOPLAM Ortalama eğimin % 12.7 olduğu inceleme sahasında, eğim sınıfları genellikle yamaçlara tekabül etmektedir. Bu bağlamda sahanın yaklaşık yarısını (425 km² - % 44) % eğim değerine sahip eğimli dik yamaçlar kaplamaktadır (Tablo 3; Şekil 33). Bu durum sahanın yamaçlarla temsil edilen bir karakterde olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca inceleme sahasındaki eğim değerlerinde alansal büyüklük bakımından ikinci sırada (292 km² - % 30) % eğim değerindeki az eğimli yamaçların mevcut olması da bu düşünceyi desteklemektedir. Diğer eğim grupları ise alansal olarak büyükten küçüğe doğru sıralandığında, sırasıyla % eğim değeriyle dalgalı düzlükler (159 km² - % 17), % 0-2 eğim değeriyle düzlükler (42 km² - % 5) ve den daha yüksek eğim değerleriyle tanımlanan çok dik yamaçlar (41 km² - % 4) şeklindedir (Tablo 3; Şekil 33). İnceleme sahasındaki alt havzalar arasında ortalama eğim oldukça farklı bir dağılışa sahiptir (Şekil 33). 75

99 Şekil 33. İnceleme sahasının eğim haritası Topografya daki bakı özellikleri kullanılarak, jeomorfolojik aşınım döngüsündeki aşama ve topografya nın oluşumu hakkında da fikir sahibi olunabilmektedir (Ekinci, 2004; Foto 27). İnceleme sahasında hakim bakı yönü (443 km² - % 46) güney ve bilhassa da güneydoğu (163 km² - % 17) istikametidir (Tablo 4; Şekil 34). Bu durum sahanın oluşumu esnasında güneye doğru bir meyil kazandığının delilidir. Bunun yanında ikinci en baskın yön olarak (% 27) kuzey bakı sınıfının ağırlık kazanması güneye doğru yönlenmenin yanında kuzeye doğru bir meyillenmenin bulunduğu ipucunu verir. Diğer bakı sınıfları ise alansal olarak büyükten küçüğe doğru sırasıyla doğu (% 15), batı (% 11) ve düz alanlar (% 1) olmak üzere bir dağılışa sahiptir (Tablo 4; Şekil 34). 76

100 Tablo 4. İnceleme sahasında bakı sınıflarının alansal dağılışı BAKI SINIFLARI ALAN BAKI SINIFLARI ALAN Ana Yönler km² % Tüm Yönler km² % Kuzey 77 8 Kuzey Kuzeydoğu Kuzeybatı 81 8 Doğu Doğu Güney Güney Güneydoğu Güneybatı Batı Batı Düz 2 1 Düz 2 1 TOPLAM TOPLAM Şekil 34. İnceleme sahasının bakı haritası 77

101 Foto 27. İnceleme sahasındaki bakı durumunun bitki örtüsü üzerine olan etkisi (Kuzeye bakan yamaçlar bitki örtüsü bakımından zengin iken, güneye bakan yamaçlarda bu tür bir durum mevcut değildir) YerĢekilleri İnceleme sahasında topografya ya güncel karakterini kazandıran farklı karakterde gelişmiş yerşekilleri bulunmaktadır. Bu yerşekilleri dağ, plato ve ova gibi ana yerşekilleri ile yamaçlar, taraçalar vs. gibi elemanter yerşekillerinden oluşmaktadır. Hatta bu şekiller, jeomorfolojik gelişim döngüsü esnasında meydana gelen hem tektonik hareketler hem de iklim ve deniz düzeyi değişmeleri ile kesintilere uğramış uzun bir aşınım sürecinin farklı evrelerini karakterize eden yerşekli jenerasyonlarını da meydana getirir (Erol, 1989). Bu nedenden dolayı inceleme sahasındaki yerşekli jenerasyonları Erol (1979; 1983) tarafından geliştirilen aşınım yüzeyleri ve yaşıt (korelan) çökelleriyle birlikte beş farklı 78

102 jeomorfolojik döneme ayrılmıştır (Tablo 5; Foto 28; Şekil 35). Bu yerşekli jenerasyonları değişik araştırmacılar tarafından farklı şekillerde isimlendirilmiştir. Aynı zamanda ilgili jenerasyonlara ait yüzeylerin inceleme sahasında farklı büyüklükte ve değişik yükselti kademelerinde olduğu da görülmüştür (Tablo 6; Foto 29; 30; Şekil 35; 36; 37; 38). Tablo 5. İnceleme sahasındaki yerşekli jenerasyonları ve korelan tortulları YERġEKLĠ JENERASYONLARI KORELAN TORTULLAR MORFOKLĠMATĠK ÖZELLĠKLERĠ FORMASYON SEMBOL ĠKLĠM Sekin TANIMLAMASI Altın (1992) (1993) DI Bekir dede aşınım yüzeyi sistemi - Sıcak-Nemli Çanakkale Grubu DII Işıklar aşınım Tepeköy Kurakyüzeyi sistemi Düzeyi Yarıkurak Ergene Formasyonu DIII Emirali aşınım Yeniköy Subtropikal yüzeyi sistemi Düzeyi Nemli Trakya Formasyonuna SY SY1 Sağlamtaş yüksek Subtropikal Yüksekte kalmış seki sistemleri Eriklice Nemli dolgular SY2 Yazır yüksek seki Sekileri Subtropikal Yüksekte kalmış sistemleri Nemli dolgular SA SA1 Naip alçak seki Denizel ve akarsu Serin-Nemli sistemleri Hoşköy kökenli dolgular SA2 Gaziköy alçak Sekileri Denizel ve akarsu Serin-Nemli seki sistemleri kökenli dolgular VT Vadi tabanları Vadi tabanları Güncel Güncel akarsu sekileri Foto 28. İnceleme sahasında Ganos (Işıklar) Dağı civarındaki aşınım yüzeyleri 79

103 Tablo 6. İnceleme sahasındaki yerşekli jenerasyonları ve kapladıkları alanlar YÜKSELTĠ (m) ALAN YERġEKLĠ SEMBOL JENERASYONLARI Ganos Dağı ġarköy M. Ereğlisi Bu km² % Altın (1992) Sekin (1993) Kaya (1988) çalıģma DI Alt-Orta Miyosen SY SA DII Üst Miyosen DIII Pliyosen SY1 Enalt Pleyistosen SY2 Orta Pleyistosen SA1 Üst Pleyistosen SA2 Üst Pleyistosen VT Holosen TOPLAM Şekil 35. İnceleme sahasının yerşekli jenerasyonları haritası 80

104 Şekil 36. İnceleme sahasında görülen yerşekli sistemleri (a: Şarköy-Tekirdağ arası, b: Tekirdağ-Çorlu arası, c: Çorlu-Marmara Ereğlisi arası) Foto 29. İnceleme sahasında Ganos (Işıklar) Dağı civarındaki aşınım yüzeyleri 81

105 Foto 30. İnceleme sahasında Şarköy ün kuzeydoğusundaki aşınım yüzeyleri Şekil 37. İnceleme sahasında Şarköy-Mürefte çevresininn blokdiyagramı (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) 82

106 Şekil 38. İnceleme sahasındaki yerşekli jenerasyonlarının KAF ın kuzey ve güney yüzünde gösterdiği farklılık (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) İnceleme sahasında aşınım yüzeylerinin kendi içinde ve arasında parçalı bir yapı göstermesi ve farklı yükseltilerde yer alması, hem aşınım, hem de tektonik veya östatik olarak gerçekleşen yükselmelerden kaynaklanmaktadır. Özellikle bu sahada gerçekleşen yükselme hareketleri daha çok yeni bir karakter taşımaktadır (Barka ve Hancock, 1984; Hancock ve Erkal, 1990; Erkal, 1991; Altın, 1992). Gerçekten de Erol ve Çetin (1995) ile Çetin vd. (1999) ne göre Ganos Dağı nda Orta Miyosen den beri yükselme yaşandığı halde dağın güneyinde böyle bir yükselme mevcut değildir. Buna mukabil aynı sahada KAF ın kuzeyinde ve güneyindeki birimler arasında ciddi bir fark yoktur. Bu durum mutemelen Üst Miyosen den itibaren KAF ın düşey atımından ziyade yanal atımında ortaya çıkan belirgin bir etkinin eseridir. Ancak bu bölgede Pliyosen aşınım/birikim yüzeyleri Ergene Havzası nda tespit edilen yüzeylerden daha yüksekte kalmaktadır. Bu da olasılıkla Pliyosen de flüvyal erozyon süreçlerinin başlamasıyla alakalı bir hadisedir (Erol ve Çetin, 1995; Çetin vd., 1999). 83

107 Ana YerĢekilleri İnceleme sahasında bütün ana yerşekillerine rastlanmaktadır (Şekil 39). Bu şekillerden dağ ve platolar tipik özellikte olmasına rağmen, ovalar daha çok delta şeklinde gelişmiş kıyı ovası ve akarsu vadi tabanı karakteristiğindedir (Şekil 39). Alanın % 45 (433 km²) i ova, % 44 (418 km²) ü ise plato sahalarından oluşmaktadır (Tablo 7). Bu durum morfometrik özellikler bahsindeki düşük yükselti seviyelerinin daha geniş alan kaplamasının nedenini aydınlatmaktadır. Sahanın % 11 (108 km²) si ise dağlık alanlarla kuşatılmıştır (Tablo 7). Şekil 39. İnceleme sahasının jeomorfoloji haritası 84

108 Tablo 7. İnceleme sahasındaki ana yerşekilleri ve kapladıkları alanlar ANA YERġEKĠLLERĠ ALAN km² % Dağ Plato Ova TOPLAM Dağlar Bilindiği gibi dağlar, kısa mesafeler içerisinde büyük yükselti farklılıkları içeren, genellikle dar ve derin vadilerle yarılmış, yamaç eğimlerinin büyük değerde ve devamlı olduğu yüksek alanlardır (Hoşgören, 2010). Bu tanıma göre inceleme sahasındaki tek dağlık kütle Ganos (Işıklar) Dağı dır. KDD-GBB uzanımlı bu dağ kütlesi inceleme sahasının en yüksek yerine (Uçaktaşı (Radar) veya Ucudere T m) karşılık gelmektedir. Bu dağ aynı zamanda Istranca (Yıldız) Dağları ndan sonra Trakya nın en yüksek noktasıdır. Deniz seviyesinden itibaren bir duvar gibi aniden yükselen bu kütle, yaklaşık 5 km lik bir mesafe dahilinde 924 m yüksekliğe erişir (Dönmez, 1990; Şekil 40; 41; Foto 31). Şekil 40. İnceleme sahasındaki Ganos Dağı nın K-G yönlü jeolojik kesiti (Okay vd., 2008) 85

109 Şekil 41. İnceleme sahasındaki Ganos (Işıklar) Dağı ve çevresinin kabartma haritası (Okay, 2014) Foto 31. İnceleme sahasında Yeniköy civarında Ganos (Işıklar) Dağı ndan bir görünüm Ganos Dağı nı oluşturan mekanizma önemli ölçüde Ganos (Saroz-Gaziköy) fayı ve Marmara Denizi içinde bulunan olası transgresyon havzası tarafından denetlenmektedir (Şengör, 1979; Yaltırak, 1995a). Bu kütle, coğrafi ve yapısal olarak alttan üste doğru değerlendirildiğinde; alt kesimlerde gerilme, orta kesimlerde gerilme 86

110 ve sıkışma, üst kesimlerde sıkışma yapılarını içerir (Şekil 42). Bu yapıyı oluşturan sıkışma ekseninin yönü ise GD-KB dır (Yaltırak, 1996). Gerçektende yaklaşık 2 milyon yıldan beri bu bölgede sıkışmadan kaynaklanan gerilmelerin neden olduğu yükselme ve alçalma hareketlerinin varlığı bildirilmiş ve Ganos Dağı nın da bu olaylar neticesinde ortaya çıktığı vurgulanmıştır (Okay vd., 2004; Şekil 37). Şekil 42. İnceleme sahasındaki Ganos Fayının yaklaşık 2 milyon yıllık gelişim senaryosu (Okay vd., 2004) İnceleme sahasındaki dağlık alanları meydana getiren zirvelerin düzlükleri Alt-Orta Miyosen yaşlı aşınım yüzeyinin (DI) kalıntılarıdır. İnceleme sahasının en yüksek kesimlerine karşılık gelen bu yüzeyler adeta sahanın çatısı vazifesini görür. Bu aşınım yüzeyleri, Miyosen başlarında yükselerek karasal şartlar altına giren inceleme sahasında kuvvetli aşınım sonucunda ve nemli-sıcak morfoklimatik şartların denetimi altında meydana gelmiştir (Altın, 1992). Yine Oligosen de oluşan Anadolu levhasının, Alt Miyosen de etkili olan tektonik şekillenmeyle Alt-Orta Miyosen (DI) aşınım yüzeylerinin 87

111 dalgalı ve yassı bir röliyef özelliği kazanmasına neden olmuştur. Orta Miyosen de ise tektonik hareketlerin eski şiddetini kaybetmiş ve dönem sonlarında Anadolu da nemli ve sıcak (tropikal) iklim koşulları altındaki bir aşınım sürecinden sonra ilgili aşınım yüzeyleri Adatepe röliyefi şeklinde ortaya çıkmıştır (Erol, 1981; 1983; 1989; Foto 32). Foto 32. İnceleme sahasındaki tepelik alanlardan bir görünüm Bu yüzeyler üzerinde Adatepe şeklinde bulunan tepeler, kuzeydoğudan güneybatıya doğru olmak üzere sıralandığında, sırasıyla Ihlamurluk T. (660.2 m), Nişan T. (639 m), Sivri (Posta) T. (723 m), Gavurunkotarı T. (749 m), Kartalbakacak T. (869.6 m), Uçaktaşı (Radar) veya Ucudere T. (624 m), Bayrak T. (773 m), Çingene kulübesi T. (629 m), Samatya T. (654 m), Çelikli T. (677 m), Buşbudakyanı T. (524 m) ve Elezyayla T. (844 m) dir. İnceleme sahası dahilinde yapılan bir çalışmada Bekir dede aşınım yüzeyi sistemi olarak isimlendirilen (Altın, 1992) bu aşınım yüzeyleri, Orta-Üst Eosen e ait kırıntılılar ve karbonatlardan oluşan bir temel üzerine yerleşmiştir. Günümüzde 440 m ve üzerindeki yükselti basamaklarında gözlenen bu yüzeyler, dağların üzerindeki aşınım süreçlerinin yaşıtı olduğu için, uzun ömürlü bir aşınım yüzeyi 88

112 şeklinde değerlendirilebilir. Bu yüzeylerle yaşıt tortullar ise muhtemelen inceleme sahasındaki Çanakkale Grubudur. Zira Altın (1992) Çanakkale Grubunun Gazhanedere Üyesinin bu yüzeylerle yaşıt tortullar olduğunu zikretmiştir. Alt-Orta Miyosen aşınım yüzeyleri üzerinde eğim değerleri genellikle % 10 dan fazladır. Zira sahanın eğim özelliklerinden de anlaşıldığı üzere bu yüzeyler eğimli dik yamaçlarla temsil edilmektedir. Buna mukabil ilgili yüzeyler akarsular tarafından derince yarılmıştır. Bu nedenle inceleme sahasında Alt-Orta Miyosen aşınım yüzeylerindeki bütünlük bozulmuş ve ilgili yüzey sistemi sırtlar üzerinde parçalar halinde kalmıştır (Altın, 1992). Benzer şekilde bu aşınım yüzeyleri Neotektonik dönemde meydana gelen tektonik hareketler nedeniyle Marmara Denizi tabanında gerçekleşen çökmelere bağlı olarak güneye doğru çarpılmıştır (Altın, 1992). Zira bu durum sahanın bakı özelliklerine de yansımıştır. İnceleme sahasındaki Alt-Orta Miyosen aşınım yüzeyleri Ganos Dağı nın yüksek kesimlerine tekabül ettiği için daha çok ormanlık alanlarla kaplıdır. Bu sahadaki ormanlar genellikle nemli ormanlarla temsil edilir. Bu ormanlar kaynağını Ganos Dağı nın zirvesine yakın alanlardan alan akarsu havzalarında yayılış gösterir (Güngördü, 1999). Bu sınırın altında ise kuru ormanlar egemendir (Dönmez, 1990) Platolar Platolar, çeşitli yükselti kademelerinde yer alabilen akarsular tarafından oldukça derin bir şekilde yarılmış ve parçalanmış, düz veya düze yakın hafif dalgalı sahalardır (Hoşgören, 2010). Bu tanım 89

113 kapsamında inceleme sahasında aşınım yüzeyi şeklinde gelişmiş ve çeşitli yükselti seviyelerinde yer alan plato alanları mevcuttur (Şekil 35; 36; 39). Ana yerşekillerinden ovalar ile dağlar arasında yer alan, çok çeşitli litolojik birimler üzerinde gelişmiş bulunan ve inceleme sahasının % 44 (418 km²) nü kaplayan morfolojik ünite olan platolar, bulundukları yükselti seviyelerine göre yüksek ve alçak platolar şeklinde dağılış gösterir. Genel olarak Marmara Denizi ne doğru yönelimli olan bu düzlükler, m yükselti basamakları arasında izlenmektedir. Alandaki yüksek platolar daha çok Paleojen; alçak platolar ise Neojen temel üzerine yerleşmiştir. Yerşekli jenerasyonlarına göre bu platolardan yüksekte olan Üst Miyosen, alçakta olan ise Pliyosen yaşındadır (Şekil 43; 44; 45; 46). İnceleme sahasındaki Üst Miyosen yaşlı yüksek plato yüzeyi (Foto 33; Şekil 43), dağlık alanları meydana getiren Alt-Orta Miyosen (DI) yaşlı aşınım yüzeyinin zararına gelişmiştir. Üst Miyosen esnasında meydana gelen morfotektonik gelişme ve giderek daha da kurak bir karakter kazanan sıcak iklim şartları altında oluşmuştur. Bu dönemde gerçekleşen sedimantasyon yüksek yerlerde etkin bir aşınım döngüsünün meydana gelmesini de beraberinde getirmiştir. Böylece eski dağ kütlelerinin kenarlarında geniş aşınım ve/veya etek düzlükleri şeklinde başka bir yerşekli jenerasyonu gelişmiştir (Erol, 1989). Bu yüzeyler Alt-Orta Miyosen yaşlı aşınım yüzeylerinin parçalanmasıyla ortaya çıkmış olmaları ve Miyosen e ait birimler üzerinde yer almaları nedeniyle Üst Miyosen olarak yaşlandırılmıştır. İnceleme sahasında bu yüzeyler Altın (1992) tarafından Işıklar, Sekin (1993) tarafından da Tepeköy aşınım yüzeyi sistemi olarak adlandırılmıştır. Aslında bu 90

114 aşınım yüzeyi bir bakıma Alt-Orta Miyosen yaşlı yüzeyin devamı halindedir ve onun etek kısımlarında konumlanmaktadır. Eğimli pediment yüzeyleri olarak değerlendirilen bu yüzeyler üzerinde klavuz şekiller olarak Adatepeler bulunmaktadır (Altın, 1992). Foto 33. İnceleme sahasındaki yüksek plato alanlarından görünüm Şekil 43. İnceleme sahasındaki Ganos Dağı nı oluşturan aşınım yüzeyleri ve yüksek platoları oluşturan aşınım yüzeyleri arasındaki ilişki (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) 91

115 Şekil 44. İnceleme sahasında Mürefte nin batısının jeomorfoloji haritası (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) 92

116 Şekil 45. İnceleme sahasında Gaziköy-Mürefte arasının jeomorfoloji haritası (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) 93

117 Şekil 46. İnceleme sahasında Şarköy çevresinin jeomorfoloji haritası (Sekin, 1993 ten düzenlenerek) 94

118 Bu tepeler kuzeydoğudan güneybatıya doğru olmak üzere sırasıyla Devesekisi T. (280.3 m), Kartal T. (318 m), Kertlez T. (319 m), Hacıoğlu T. (329 m), Aydoğdu T. (339.8 m), Üyümce T. (338 m), Hocaondurmaz T. (305 m), Kumkaraağaç T. (322 m), Karaçeşme T. (287 m), Karaağaç T. (291 m), Ortabayır T. (434 m), Yanık T. (500 m), Bayrak T. (394.7 m), Palamut T. (306 m), Bayırtarla T. (282 m), Göz T. (345 m), Kara T. (454 m), Doluca T. (689.6 m), Kel T. (416 m), Kocadüz T. (503 m), Ufak T. (464.7 m), Koru T. (488 m) ve Çeşme T. (383 m) dir. Bu yerşekli sistemi inceleme sahasındaki dağlık alanlardan çevreye doğru % eğimli bir şekilde uzanmakta olup, tüm Eosen- Oligosen formasyonları keserek ortaya çıkmıştır. Buna mukabil üzerinde herhangi bir örtü tabakası yer almaz. Bu birimlerle yaşıt tortulları Şarköy ve Çorlu çevresinde yüzeylenen Ergene Formasyonu oluşturmaktadır (Umut vd., 1983; Altın, 1989). Foto 34. İnceleme sahasında Üst Miyosen aşınım yüzeylerinin korelanı olan Ergene Formasyonu ve içerisindeki akarsu çakıllarından bir görünüm 95

119 İnceleme sahasında Üst Miyosen aşınım yüzeyleri m yükselti basamakları arasında yayılış göstermekte olup, ilgili yüzeylerin seviyeleri Şarköy e doğru genel olarak azalmaktadır (Altın, 2000; Şekil 35; 36; 39). Bu durum tektonik hareketlerin etkisinin lokal olarak değiştiğinin alametidir. Zira Altın (1992) Ganos Dağı nda bu yüzeyler üzerinde basamaklı bir görünümün mevcut olduğunu dillendirmiştir. Keza Erol ve Çetin (1995) ile Çetin vd. (1999) tarafından yapılan çalışmalarda bu bölgede KAF hattının kuzey ve güneyinde ilgili yüzeylerin konuçlandığı seviyelerin farklı olduğu ifade edilmiştir. Bilhassa KAF ın kuzeyinde güneyine oranla bütün jeomorfolojik birimlerde belirgin bir yükselmenin varlığından söz edilmiştir. Üst Miyosen aşınım yüzeylerine tekabül eden ve akarsularla yarılmış olan yüksek plato yüzeyleri, Trakya-Kocaeli platosunun bir devamı olarak tanımlanmaktadır (Erol, 1989; Altın vd., 1991; Erol ve Altın, 1991; Özşahin, 2013a). Pediment karakterli bu aşınım yüzeyleri Üst Miyosen sonrasında Pliyosen döneminde artan flüvyal etkinlik nedeniyle kısmen işlenmiş ve bilhassa yüksekliklerinin azaldığı kesimlerde akarsular tarafından yarılarak, parçalanmıştır. Hatta Naip Ovası ve çevresinde olduğu gibi bazı sahalarda yer yer tamamen ortadan kaldırılmıştır (Altın, 1992). İnceleme sahasındaki yüksek plato alanlarının zararına gelişen ve alçak plato alanlarına tekabül eden diğer bir aşınım yüzeyi sistemi de Pliyosen (DIII) yaşlıdır (Erol, 1989). Bu yerşekli sistemi Altın (1992) tarafından Emirali, Sekin (1993) tarafından da Yeniköy aşınım yüzeyi jenerasyonu olarak isimlendirilmiştir (Foto 35; 36). Bu yüzeyler hem tektonik gençleşme hem de iklimin kurak şartlardan yarı 96

120 nemli (subtropikal) şartlara değişimi sonucunda artan akarsu etkinliğine bağlı olarak Üst Miyosen aşınım yüzeylerinin zararına gelişmiştir (Erol, 1979; 1982; Fairbridge vd., 1997; Koç, 2007). Post- Pliyosen tektonik hareketleri ile kısmen deforme olmuş olan (Erol, 1989) bu aşınım yüzeyleriyle yaşıt depolar ise inceleme sahası ve çevresinde (özellikle Ergene Havzasında) yayılış gösteren Trakya Formasyonuna ait akarsu çökelleridir (Altın, 1992; 2000). Foto 35. İnceleme sahasında Yeniköy civarındaki Üst Miyosen (DII) aşınım yüzeylerinden bir görünüm Foto 36. İnceleme sahasında Pliyosen (DIII) aşınım/birikim yüzeyi şeklindeki alçak plato alanlarından bir görünüm 97

121 Pliyosen aşınım/birikim yüzeyleri inceleme sahasında m yükselti basamakları arasında yayılış gösterir (Şekil 35; 36; 39; Foto 37). Bu yüzeylerde tıpkı Üst Miyosen aşınım yüzeylerinde olduğu gibi inceleme sahasının kuzeybatısına doğru alçalmaktadır. Zira inceleme sahası dahilinde yapılan çalışmalardan da durumun bu şekilde olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Şarköy civarında 120 m (Sekin, 1993) yükselti basamakları arasında izlenen bu yüzeyler, Ganos Dağı nda 130 m (Altın, 1992), Tekirdağ şehir dolaylarında 100 m (Altın, 2000) ve daha batıda Marmara Ereğlisi civarında ise 150 m ler (Kaya, 1988) civarında bulunmaktadır (Erol ve Çetin, 1995; Çetin vd., 1999). Foto 37. İnceleme sahasındaki alçak plato alanlarından bir görünüm Bu yöredeki Pliyosen aşınım yüzeyleri hemen hemen alanın her yerinde izlenmesine rağmen, daha çok sahanın kuzey kesimindeki Neojen formasyonlar üzerinde yoğunluk kazanmaktadır. Günümüzde bu yüzeyler tarım ve yerleşme amaçlı olarak kullanılmaktadır (Şekil 47; Foto 38). 98

122 Şekil 47. İnceleme sahasının kuzeydoğu kesiminin (Marmara Ereğlisi nin kuzeybatısı) blokdiyagramı (Abdioğlu, 1991 den değiştirilerek) Foto 38. İnceleme sahasındaki alçak plato alanlarından bir görünüm 99

123 İnceleme sahasındaki farklı plato yüzeyleri üzerinde dikkat çeken diğer önemli bir husus da drenaj ağıdır (Şekil 35; 39). Özellikle yüksek plato kademesinde drenaj son derece gelişmiş ve akarsular bu alanda derin vadiler açmıştır. Bu nedenle plato yüzeyi çok arızalı bir görünüm kazanmış ve parça parça şeklinde kalmıştır. Daha çok V profilli vadi türünün yaygın olduğu bu plato yüzeyindeki vadi yamaçları oldukça yatıktır. Bu vadi yamaçları, eğimli dik yamaçlar şeklindedir ve söz konusu yamaçların eğim değerleri ise genellikle % 10 un üzerindedir. Alçak plato kademesinde ise drenaj sistemi, özellikle dirençsiz kısımlarda gelişme imkânı bulmuştur. Bilhassa inceleme sahasının kuzeyinde bütün bir halde izlenebilen alçak platolar, güneybatıya doğru daha parçalı bir yapı özellikleri kazanır. Her iki plato kademesinde akarsu vadilerinin enine profillerinde görülen farklılık da önemli bir durumdur. Aynı akarsuyun, memba kısımlarına karşılık gelen yüksek plato seviyelerinde, vadilerin enine kesitleri V profil kazanmıştır. Buna karşılık alçak plato alanlarında ise vadi profilleri daha çok U şekline yakın bir karakterdedir. Bu durum bir yandan litolojinin, diğer yandan da yatakta taşınan yükün akarsu yatağı üzerindeki etkisine bağlı olarak gelişmektedir (Atalay, 1980; 1986) Ovalar Ovalar çeşitli yükseltilerde yer alabilen düz veya düze yakın hafif dalgalı sahalardır. Genel olarak konumuna göre ovalar, karasal ve kıyı ovaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Karasal ovalar karaların iç kısımlarında, kıyı ovaları ise kıyı bölgelerinde yer almaktadır (Hoşgören, 2010). İnceleme sahasında her iki tip ova da 100

124 mevcuttur. Ayrıca alüvyal vadi tabanları (VT) da bu kapsamda değerlendirilmiştir (Şekil 35; 39). İnceleme sahasındaki karasal ovaları Yazır ve Kiremithane ovaları oluşturmaktadır (Şekil 39). Bunlar Kumbağ ve Barbaros arasında denize dökülen Ana (Ova veya Yazır) Dere nin Naip Ovası olarak adlandırılan kıyı ovasının gerisindeki alüvyal vadi tabanlarına karşılık gelmektedir (Foto 39; 40; Şekil 49). Bu iki karasal ova, Altın (1992) tarafından Naip Ovası başlığıyla tek bir ova şeklinde tanımlanmış olmasına karşın, bu çalışmada münferit olarak ayrılmıştır. Bu karasal ovalardan Kiremithane Ovası, Naip ile Yazır ovaları arasında bir konumda yer almakta olup, yüzölçümü 280 ha dır. Yazır Ovası ise Kiremithane Ovasının daha batısında Ganos Dağı na doğru olan vadi tabanında bulunan 130 ha lık bir alüvyal vadi tabanıdır. Söz konusu ovalar jeolojik mazide denizin içeriye doğru sokulduğu haliç durumunda iken denizin geri çekilmesini takip eden aşamada akarsular tarafından getirilen materyallerle doldurulmuş taban seviyesi ovası karakterindedir (Altın, 1992). İlgli sahalarda eğim değerleri % 0-2 arasındadır. Bu nedenle ilgili ovalar bazı dönemlerde taşkına uğramaktadır (Foto 41). Günümüzde bu ovalarda sulamalı bir şekilde çok çeşitli tarımsal faaliyetler gerçekleştirilmektedir. İnceleme sahasında ovalar içinde en geniş sahayı kıyı ovaları kaplamaktadır. Bu kıyı ovaları akarsu vadilerine karşılık gelen alçak kıyılarda izlenmektedir. Marmara Ereğlisi nden başlamak kaydıyla Şarköy e doğru sırasıyla Bağlar (Aligölü), Şerefli, Ağılovası, Gazioğlu, Çayırlar, Ayvalı, Cevizli, Kirazlı, Değirmen, Hoşköy, Dişbudak derelerinin mansap kısımları ile Kumbağ-Barbaros arasındaki Naip Ovası ve Aşağıkalamış-Şarköy arasında kalan Deniz 101

125 Ovası (Foto 42; 43) kıyı ovaları türünde gelişmiş yerşekillerindendir. Ayrıca bu ovaların çoğunluğu dar akarsu vadilerini işgal etmelerinden dolayı geniş düzlükler şeklinde olmayıp; tipik ova karakteri göstermez. Foto 39. İnceleme sahasındaki Naip Ovasından bir görünüm Foto 40. İnceleme sahasındaki Yazır Ovasından bir görünüm 102

126 Şekil 48. İnceleme sahasında Tekirdağ-Kumbağ arasının foto-jeomorfoloji haritası (Altın, 1992 den değiştirilerek) 103

127 Foto 41. İnceleme sahasında Yazır Ovasından meydana gelen taşkın sonrası yaşanan su birikimi Foto 42. İnceleme sahasındaki Aşağıkalamış-Şarköy arasında kalan Deniz Ovasından bir görünüm 104

128 Foto 43. İnceleme sahasındaki Şarköy civarında Deniz Ovasından bir görünüm Elemanter YerĢekilleri Birleşerek büyük ve kombine şekiller olan ana yerşekilleri oluşturan küçük yerşekillerine elemanter yerşekilleri denir (Kurter ve Hoşgören, 1986). İnceleme sahasında ana yerşekillerinin yanında çeşitli özellikteki elemanter yerşekilleri de bulunmaktadır (Şekil 39). Bu yerşekilleri genetik olarak akarsu, kıyı ve volkan topografyalarına ait olmak üzere üç grup altında incelenebilir. Ayrıca bu sınıflandırmaya insanın jeomorfoloji üzerindeki etkisi sonucunda ortaya çıkan antropojenik yerşekilleri de dahil edilebilir (Şekil 39). 105

129 Akarsu Topografyası Yeryüzünü şekillendiren dış etkenler arasında en geniş sahalara yayılmış olan akarsular, topografya üzerine yerleşerek bir drenaj ağı oluşturmaktadır (Erinç, 2010; Özşahin ve Ekinci, 2014a). Bu drenaj ağı vasıtasıyla akarsular, topografyanın kalbine işleyerek onun şekillenmesine neden olmaktadır. Akarsuların gelişim süreci devam ederken birtakım yeni kolların oluşması ile meydana gelen drenaj ağı, farklı litolojik, stratigrafik, tektonik ve jeomorfolojik faktörlerin etkisiyle alandan alana farklılık gösterir (Hoşgören, 1983; Ekinci, 2004). Genel olarak dantritik drenaj tipinin egemen olduğu inceleme sahasında kafesli, kancalı, paralel ve yarı paralel drenaj tipleri de tanımlanabilir. İnceleme sahasındaki akarsu ağı, bugünkü karakterini esas olarak Üst Pliyosen de kazanmıştır (Altın, 1992). Pleyistosen de östatik salınımlara bağlı olarak bu karakter belirginleşmiştir. İklimdeki değişimlere uygun olarak geriye aşınım etkinlik kazanmış, Pleyistosen deki tektonik aktivitenin de etkisiyle ana drenaj ağı denge profilini kazanmaya başlamıştır. Bu süreç aktüel olarak devam etmektedir (Sekin, 1993). İnceleme sahasındaki drenaj sistemi genel olarak ülkemiz genelinde olduğu gibi (Erinç ve Bilgin, 1956), dandritik akarsu ağı şeklindedir (Şekil 49). Bu sistem, drenaj şebekesini meydana getiren akarsuların Pliyosen aşınım/birikim yüzeyleri üzerindeki vadilerine gömülmeleri ve yeni oluşan akarsuların henüz yapıya uyacak derecede gelişmemiş olmalarının yanı sıra, farklı direnç sahalarının da etkisi sonucunda gelişmiştir. 106

130 Şekil 49. İnceleme sahasındaki dantritik drenaj ağına ait görünüm İnceleme sahasında dantritik drenajdan sonra en yaygın olarak görülen diğer drenaj tipi paralel dir. Bu tür akarsu şebekesi bir tarafı denize bakan bu sahada oldukça sık bir şekilde seçilebilmektedir. Aslında inceleme sahasında genellikle akarsular münferit olarak dantritik bir dreanaj karakteri göstergeler bile yan yana konuçlandıkları için ayrıca paralel drenaj tipide oluşturur (Şekil 50). Kancalı drenaj ağı da, inceleme sahasında görülen başka bir drenaj şebekesi örneğidir. Bu drenaj tipi sahadaki faylanmalara bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle fay hatları ile bu tür drenaj şebekesinin dağılışı paralellik gösterir. En iyi örnekleri inceleme sahasının batısında yani Ganos Dağı civarında görülmektedir. Zira Sekin (1993) Hoşköy Deresi nde kancalı drenajın hakim olduğunu dile getirmiştir. Bununla birlikte Ganos Dağı nın doğusunda bulunan 107

131 Kiraz Dere, Dolap Dere fayı nedeniyle kancalı drenaj ağına sahiptir (Şekil 51). Şekil 50. İnceleme sahasındaki paralel drenaj ağına ait görünüm İnceleme sahasında aşınımdan arta kalmış volkanik mesalar üzerinde ise zirvelerden doğan ve eteklere doğru birbirinden uzaklaşarak akan akarsuların oluşturduğu radyal bir akarsu ağı bulunur. Bunun en güzel örneği volkanik bir mesa şeklinde gelişmiş olan Kara T. dir (Şekil 52). Bu volkanik kütleden kaynaklarını alan akarsular çevredeki alçak sahalara ulaşarak radyal bir akarsu ağının oluşmasına neden olmuştur. 108

132 Şekil 51. İnceleme sahasındaki kancalı drenaj ağına ait görünüm Şekil 52. İnceleme sahasındaki radyal drenaj ağına ait görünüm 109

133 İnceleme sahasında akarsuların meydana getirdiği yerşekilleri bol miktarda bulunmaktadır. Bu yerşekilleri özellikle topografyanın güncel şeklini almasında büyük emek sarf etmiştir. Flüvyal süreçler sonucunda inceleme sahasında çeşitli büyüklük ve genişlikte hem aşınım, hem de birikim şekilleri gelişmiştir. Bunlardan yamaçlar ve sırtlar ile vadiler akarsuların aşınım; delta, taraça ve birikinti koni ile yelpazeleri ise akarsuların birikim süreçlerinin eseri olarak değerlendirilebilir. İnceleme sahasında akarsu aşındırmasının en belirgin etkisi, özellikle yamaç araziler boyunca izlenebilmektedir. Bilhassa dağ ile plato ve yüksek ile alçak plato alanları arasındaki geçişi sağlayan yamaçlar basamaklar şeklinde uzanmaktadır (Şekil 35; 39). Bu basamaklı yapı yüksek ve alçak platolar arasında az eğimli bir özellikte iken, dağlık alanlardan platolara geçişte eğimli dik yamaçlar şeklinde izlenmektedir. Ayrıca yamaç arazilerde bilhassa bitki örtüsünün tahrip edildiği alanlarda yer yer şiddetli erozyon şeklinde sel yarıntıları (Foto 44) ve kaya düşmesi ve heyelan gibi farklı türde kütle hareketleri gelişme göstermektedir (Foto 45; 46). Zira Gaziköy- Uçmak Dere arasındaki kıyı şeridinde kaya düşmeleri yaşanırken (Altın, 1992), kıyının farklı kesimlerinde heyelan türünde kütle hareketleri gelişmiştir (Özşahin, 2014a; Şekil 39). Benzer şekilde Mürefte-Barbaros yolu üzerindeki bazı yamaç arazilerde şiddetli erozyon şeklinde sel yarıntıları tespit edilmiştir (Foto 47). Hatta bu sahada herhangi bir önlem alınmadığı için ilgili yarıntıların zamanla daha büyük boyuta kavuştuğu anlaşılmıştır. 110

134 Foto 44. İnceleme sahasında bitki örtüsünün tahrip edildiği alanlarda oluşan sel yarıntıları Foto 45. İnceleme sahasında Kumbağ-Yeniköy arasındaki karayolunda gelişen kaya düşmesi 111

135 Foto 46. İnceleme sahasında killi kayaçların yaygın olduğu yamaç arazilerde gelişen heyelan Foto 47. İnceleme sahasında bitki örtüsünün tahrip edildiği alanlarda oluşan sel yarıntıları 112

136 İnceleme sahasındaki yamaçların eğim değerleri faylanmanın etkisiyle ortaya çıkan fay yamaçlarında daha belirgindir. Nitekim fayların yerleşmiş olduğu alanlarda bu durum daha açık bir şekilde görülür. Örneğin, Gaziköy den kuzeye doğru uzanan yüksek falezli kıyılar fay diklikleri şeklinde oluşmuştur (Altın, 1992; Foto 48). Bu nedenle ilgili kıyılar üçgen yüzeyler şeklinde fay façetalarına sahiptir (Foto 48). Foto 48. İnceleme sahasında Gaziköy yakınlarında fay diklikleri şeklindeki yüksek falezli kıyılar. Bu kıyılarda üçgen yüzeyler şeklinde gelişmiş fay façetaları vardır. İnceleme sahasında akarsuların etkinliği altında oluşan vadi sistemleri de önemli jeomorfolojik bir oluşumdur. Bu alanda akarsu ağının bugünkü görünümünü kazanmasında litolojik ve tektonik yapının etkisi net bir şekilde belirgindir (Abdioğlu, 1991). Litolojik özellikler bilhassa tabakaların doğrultu ve eğim dereceleri şeklinde aşınıma neden olarak vadi oluşumunu etkilemektedir. Buna mukabil tektonik şartlarda akarsuların bazı yerlerde fay ve kıvrım eksenlerine uyumlu vadi sistemleri oluşturmalarına yol açmıştır (Altın, 1992). Güncel jeomorfolojik şeklini Neotektonik dönemde kazanan ve genç 113

137 bir drenaj ağına sahip olan iceleme sahasında daha çok V şekilli vadiler bulunmaktadır. Zira bu durum akarsular enine profillerinde izlenmektedir (Şekil 53). Bilhassa bu tür vadiler akarsuların yukarı ve orta çığırlarında yaygındır. Bunun yanında bilhassa eğim değerlerinin azaldığı ovalık sahalarda yani akarsuların aşağı çığırlarında da geniş tabanlı vadiler mevcuttur. Vadilerdeki bir diğer özellik ise yapı özellikleri nedeniyle ortaya çıkan asimetik vadilerdir. İnceleme sahasında hem litolojik hemde tektonik yapı özellikleri bu tür vadilerin ortaya çıkmasına imkan sağlamıştır. Şekil 53. İnceleme sahasındaki bazı önemli akarsuların enine profilleri İnceleme sahasındaki en yaygın desimetri tektonik kökenli olandır. Bu bölgede Neotektonik dönemde yaşanan tektonik hareketler Marmara Denizi ne doğru eğimlenme şeklinde bir deformasyona 114

138 neden olmuştur. Zira Şengör (2011) jeolojik, Özşahin (2013a) ise jeomorfolojik bulgularla bu bölgedeki hareketin varlığını ispatlamıştır. İnceleme sahasında Marmara Denizi ne doğru gerçekleşen bu yönelme hadisesiyle ortaya çıkan yeni eğim şartlarına bağlı olarak boyuna konsekant akarsular ve zamanla bunların subsekant kolları kurulmuştur. Yapı ile akarsu şebekesi arasındaki uyumsuzluğunda sebebini teşkil eden bu durum akarsuların eğim nedeniyle Marmara Denizi yönünde olan yamaçlarını karşı yamaçlara oranla daha fazla aşındırmalarına ve dikleştirilmelerine yol açmış ve tektonik kökenli asimetrik vadiler ortaya çıkmıştır. Örneğin inceleme sahasında Yeniköy ün güneyinde bulunan Limne Deresi vadisinin yamaçları ilgili durumdan dolayı asimetriktir (Şekil 54). Şekil 54. İnceleme sahasındaki Limne Dere vadisinin asimetrik yamaçları 115

139 İnceleme sahasında litolojik kökenli asimetrik vadiler ise genç bazalt kütleleri ile Neojen formasyonları arasına yerleşmiş akarsu sistemlerinde görülür. Bu alanlarda bazalt örtüsüne nazaran Neojen formasyonlarını daha çabuk aşındıran akarsular asimetrik vadiler meydana getirmiştir (Abdioğlu, 1991). İnceleme sahasında doğudan batı ve güneybatı istikametine doğru gidildikçe akarsuların boyuna profillerinde vadilerini derinleştirdiği görülür (Şekil 39; 55). Bu durum su bölümü çizgisinin Marmara Denizi ne yaklaşmasıyla beraber akarsuların boylarının küçüldüğü ve yakınlaşan taban seviyesine bağlı olarak deniz yönünden iç kısımlara doğru şiddetinin azaldığı bir yarılmaya maruz kaldığının işaretidir. Gerçektende Ardel (1956) Marmara Denizi aklanına ait akarsu havzasının Ergene Nehri havzasına nazaran kıyının daha yakınından geçmesinin aşınım nedeniyle parçalanarak gençleşmesinin bir sonucu olduğunu ifade etmiştir. Altın (1992) gerçekleşen her yeni aşınım döneminin bir önceki döneme ait şekiller içerisinde ve onun aleyhine bir şekilde yarıp, parçalayarak geliştiğini vurgulamıştır. Özşahin (2009) ise Marmara Denizi havzasının kuzey kısmınındaki akarsu ağının daha dar, buna karşın güney kısmındakinin daha geniş olduğunu belirtmiştir. Bugün yaklaşık m yi bulan bu yarılmada muhtemelen Würm regrasyonun büyük bir etkisi olmuştur (Abdioğlu, 1991). Ayrıca boyuna profillerdeki eğim kırıkları da inceme alanındaki deniz seviyesi değişimlerinin göstergesi olarak değerlendirilebilir. 116

140 Şekil 55. İnceleme sahasındaki bazı önemli akarsuların boyuna profilleri Yine akarsu şebekesinin büyük ölçüde Pliyosen de kurulduğu ve Kuvaterner başında günümüzdeki şeklini aldığı inceleme sahasında, yine bu zamanda meydana gelen iklim değişimleri ve epirojenik hareketler sonucunda akarsularda gençleşmeler yaşanmıştır. İnceleme sahasında görülen kapma olayları bu durumun jeomorfolojik delillerindendir (Şekil 39). Bu kapma hadiselerinin en tanıtıcı özellikleri, kapılan alanda belirgin bir kapma dirseğinin meydana gelmesi, kapılan akarsu kolunun kurumuş olması olarak gösterilebilir. Ayrıca kapılan akarsuya ait olduğu düşünülen akarsu çakılları ve eski alüvyonlara kuru vadi içerisinde rastlanılması, bu tür bir müsadere olayının işareti olarak yorumlanabilir. İnceleme sahasında Marmara Ereğlisi ne doğru olan kesiminde yer alan Bağlar Deresinde bu tür bir kapma hadisesi yaşanmıştır. Bu sahada Kınıklı Dere, Bağlar (Aligölü) Deresini kapmıştır (Abdioğlu, 1991). Yine inceleme sahasının güneybatısında Gaziköy yakınlarından denize dökülen Değirmen Derenin Karamehmet Dere isimli kolu memba kesiminde Sakıbın Deresi tarafından kapılmıştır (Altın, 1992). Benzer şekilde Yeniköy civarında Köy Dere ile Ihlamur Dere arasında bulunan kuru vadi bir zamanlar Ihlamur Deresininde Köy Dere istikametinde aktığının delilidir (Şekil 56; 57). 117

141 Şekil 56. İnceleme sahasında Gaziköy yakınlarından denize dökülen Değirmen Derenin Karamehmet Dere isimli kolu memba kesiminde Sakıbın Deresi arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) Şekil 57. İnceleme sahasındaki Yeniköy civarında Köy Dere ile Ihlamur Dere arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) 118

142 Bir diğer kapma olayı da Kavak Dere ile Azının Deresi arasında yaşanmıştır. Bu iki akarsu arasında yer alan kuru vadi drenajın bir zamanlar Kavak Dere yönünde olduğuna işaret etmektedir. Kumbağ ın güneybatısında bulunan Çınarlı Dere ile Kurukavak Deresi arasında bir kuru vadi mevcut olup, Çınarlı Dere keskin bir kapma dirseği ile Kurukavak Deresini kapmıştır (Pur, 1984; Şekil 58; 59). Şekil 58. İnceleme sahasında Kavak Dere ile Azının Deresi arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) Şekil 59. İnceleme sahasında Kumbağ ın güneybatısında bulunan Çınarlı Dere ile Kurukavak Deresi arasında yaşanan kapma olayı (Ölçek: 1/25.000) 119

143 İnceleme sahasında akarsu biriktirme süreçleri sonucunda oluşmuş en önemli elemanter yerşekli ise deltalardır (Şekil 39). Bu yerşekilleri, özellikle karasal ovaların dışında bazı akarsu ağızlarında gelişen kıyı ovalarıdır. Bu şekillerden en tanınmışları ise Şarköy den başlamak suretiyle Marmara Ereğlisi ne doğru sırasıyla; Dişbudak Dere deltası, Hoşköy Dere deltası, Değirmen Dere deltası, Kirazlı Dere deltası, Uçmak Dere deltası, Ayrasıl Dere deltası (Foto 49), Ana (Ova veya Yazır) Dere deltası, Cevizli Dere deltası, Çayırlar Dere deltası, Gazioğlu Dere deltası, Seymen Dere deltası, Şerefli Dere deltası ve Bağlar (Aligölü) Dere deltası dır (Özşahin, 2009). Foto 49. İnceleme sahasındaki Uçmakdere-Yeniköy arasındaki Ayrasıl Dere deltası Akarsu birikiminin eseri olan diğer elemanter yerşekilleri ise akarsu taraçaları ve/veya sekileridir (Şekil 39). Pliyosen aşınım/birikim yüzeyi sisteminin devamı şeklinde olan seki sistemleri Pliyosen sonu-kuvaterner de yaşanan morfodinamik ve morfoklimatik şartlar neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu seki sistemlerinden flüvyal kökenli olanlar akarsu vadilerinin kenarlarında 120

144 ve Pliyosen aşınım/birikim yüzeylerinin önünde basamak şeklinde bulunmakta olup, akarsuların taban seviyelerinde yaşanan değişikliklere göre konumlanmıştır (Altın, 2000). İnceleme sahasında çeşitli yükselti kademelerinde yer almakta olan bu yerşekilleri, literatür çerçevesinde (Abdioğlu, 1991; Altın, 1992; 2000; Sekin, 1993) dayanılan bilgiler göz önünde bulundurularak jeomorfolojik gelişim dönemlerine göre yüksek ve alçak seki sistemleri olmak üzere iki ana grupta toplanmıştır (Şekil 35; 39; 50). Foto 50. İnceleme sahasında Yazır civarında gelişmiş yüksek seki sistemleri Yüksek seki sistemleri m yükselti basamakları arasında konumlanmakta olup, değişen taban seviyesi ile birlikte akarsuların geriye doğru aşınımla sokuldukları yüzeyler içinde oluşturdukları yerli kaya/aşınım sekisi konumunda olan yerşekilleridir. Yüksek seki sistemlerinin ilk basamağı (SY1) olan sistemler Enalt Pleyistosen (DIV), ikinci basamağı (SY2) olan sistemler ise Orta Pleyistosen yaşlıdır (Altın, 1992). Altın (1992) inceleme sahasındaki yüksek seki sistemlerinin ilk grubunu Sağlamtaş, ikinci grubunu ise Yazır yüksek 121

145 seki sistemleri olarak tanımlamıştır. Aynı sistem Sekin (1993) tarafından Eriklice sekileri olarak tek bir grup altında toplanmıştır. İnceleme sahasındaki alçak seki sistemleri ise m yükselti basamakları arasında tespit edilmiştir (Foto 51). Bu sekiler Üst Pleyistosen de yaşanan iklimsel salınımların yanında kaide seviyesi değişimleri neticesinde vuku bulmuştur. Altın (1992) bu sistemin ilk grubunu Naip, ikinci grubunu da Gaziköy alçak seki sistemleri olarak isimlendirirken, Sekin (1993) ise ilgili sistemi sadece Hoşköy sekileri olarak bir tanımlamıştır. Foto 51. İnceleme sahasındaki taraça/seki sistemlerinden bir görünüm İnceleme sahasındaki akarsu sekilerinin karakteristik örneklerine Naip Ovası çevresinde (Altın, 1992; Foto 52), Hoşköy Deresinin kıyı bölgesine yaklaştığı kesimdeki karşılıklı yamaçlarda (Pur, 1984), Tekirdağ yerleşim merkezinin doğusundaki akarsu 122

146 vadileri ile Marmara Ereğlisi civarındaki akarsu vadilerinde rastlanmaktadır (Abdioğlu, 1991). Foto 52. İnceleme sahasında Naip Ovası çevresinde yer alan akarsu taraçaları Yine inceleme sahasında görülen diğer elemanter yerşekilleri birikinti konileri ve yelpazeleridir (Şekil 39). Bu yerşekilleri eğim değerlerinin yüksek olduğu yamaçtan inen akarsuların az eğimli sahalara geçerken eğim ve akarsu gücünün azalmasına bağlı olarak getirdiği yükü biriktirmesiyle meydana gelmiştir (Charlton, 2008; Doğan, 2012). Bu alüvyal dolguların eğim değerleri arasında olduğunda birikinti konisi, 1-10 arasında olduğunda ise birikinti yelpazesi olarak isimlendirilir (Hoşgören, 2010; 2011). İnceleme sahasında bu yerşekillerinin tipik örneklerine ova ile vadi kenarlarındaki yamaçlarda rastlanır. Bu şekilleri oluşturan materyaller genellikle kaba tanelidir ve kötü boylanmıştır (Charlton, 2008; Doğan, 2012). Altın (1992) Ganos Dağı ndan kaynaklarını alan akarsuların 123

147 dağdan indikleri yerde güçlerinin tükenmesi nedeniyle taşıdıkları materyalleri alüvyal koniler oluşturacak şekilde biriktirdiklerini belirtmiştir (Foto 53). Yine inceleme sahasında Çayırlar ve Gazioğlu derelerinin küçük kollarına ait akarsu sistemlerinde küçük boyutlu alüvyal yelpazeler gelişim göstermiştir (Şekil 39). Foto 53. İnceleme sahasında Ganos Dağı ndan kaynaklarını alan akarsuların yamaçlardan inerken meydana getirdiği küçük boyutlu birikinti konileri Kıyı Topografyası Marmara Denizi ne doğru bir hilal şeklinde duran inceleme sahasının kıyı uzunluğu 119 km dir. Bu kıyılar, barındırdığı yerşekilleri ile kıyı morfolojisi bakımından oldukça önemlidir (Şekil 39). 124

148 İnceleme sahasındaki kıyı bölgesi günümüzden yaklaşık yıl önce en son Buzul Çağı sonrasında gelişen ve bugünkü deniz seviyesine ulaşan son deniz basması (Flandr transgresyonu) sonucunda sular altında kalmış, boğulmuş kıyılardır (Ardel, 1957). Aynı zamanda bu transgresyon neticesinde sular altında kalan sahaların farklı jeomorfolojik özellikleri çeşitli kıyı tiplerinin oluşmasına da yol açmıştır. Yine o zamandan beri baskın olan doğal (dalga, akıntı) ve antropojenik kökenli etkenler kıyı bölgesinde bazı önemli değişiklikleri de beraberinde getirmiştir (Şekil 39). İnceleme sahasındaki kıyılar, morfolojinin prensiplerine uygun bir şekilde coğrafi olaylar dikkate alınarak öncelikli olarak yüksek ve alçak kıyılar, daha sonra da kıyı haline geçen sahanın jeomorfolojik özelliklerine göre (De Martonne, 1935; Erinç, 2001) çeşitli tiplerde incelenebilir. Buna göre coğrafi olaylar göz önüne alındığında, akarsuların getirdikleri malzemelerin birikimi sonucunda şekillenen deltaların ve plajların bulunduğu kıyılar alçak kıyıları, falezlerin ve dalgalar tarafından işlenmiş platformların bulunduğu kıyılar ise yüksek kıyıları oluşturmaktadır. İnceleme sahasında alçak kıyıların uzunluğu 32 km, yüksek kıyıların uzunluğu ise 87 km dir (Şekil 39; Foto 54; 55; 56). Bu bağlamda inceleme sahasında yüksek kıyı morfolojisinin hakim olduğu görülmektedir. İnceleme sahasındaki kıyılar genel olarak girintisi çıkıntısı az olan kıyılardır. Burada jeomorfolojik özelliklerine göre inceleme sahasında çeşitli kıyı tipleri vardır. Ancak genel olarak geniş koylu kıyı tipi hakimdir (Ardel, 1957). Buna mukabil Mürefte-Şarköy arasında daha çok düzenlenmiş koylu kıyılar (Ardel, 1957), Gaziköy- Kumbağ arasında yer yer küçük çentiklerin görüldüğü düzenlenmiş 125

149 falezli yüksek kıyılar (Foto 54) ve Kumbağ-Tekirdağ ile Tekirdağ- Marmara Ereğlisi arasında ise tabakaların denize dik olarak uzandığı daha alçak sıtlar ile birbirinden ayrılmış geniş taban seviyesi ovalarının yer aldığı alçak kıyılar izlenmektedir (Altın, 1992). Diğer yandan Erinç (2010) Tekirdağ-Şarköy arasındaki kıyıları tektonik kıyılar kategorisine dahil etmiştir (Erinç, 2010). Foto 54. İnceleme sahasında Barbaros-Kumbağ arasında görülen alçak ve yüksek kıyılar Henüz gençlik safhasında olan ve Flandr transgresyonu sonrasında bugünkü görünümünü alan bu kıyılarda hem aşınım, hem de birikim eseri olan yerşekilleri bulunmaktadır. Aşınım şekli olarak falez, abrazyon platformu mevcutken; birikim şekli olarak da tombolo, denizel taraça, kıyı kumulları, yalıtaşları, plaj ve sahil dolguları gibi şekiller baskındır (Şekil 39). 126

150 Foto 55. İnceleme sahasındaki yüksek ve alçak kıyılardan bir görünüm Foto 56. İnceleme sahasında Gaziköy-Kumbağ arasında görülen alçak ve yüksek kıyılar 127

151 İnceleme sahasındaki kıyı aşınım şekillerinin başında falezler gelmektedir (Şekil 39). Sahada yüksek kıyıların daha fazla alan kaplaması nedeniyle bu yerşekli oldukça yaygın olarak izlenebilmektedir. İnceleme sahasındaki falezli kıyılar aktüel ve ölü olmak üzere iki tür falez şeklinden meydana gelmektedir (Şekil 39; Foto 57; 58; 59). Aktüel falezler güncel dalga etkisinin devam ettiği kesimlerde yayılış göstermektedir (Foto 57; 58). Ölü falezler ise aktüel falezlerin önlerinde mevcut dolguların gelişmesiyle dalga etkisinden mahrum kalmaları sonucunda oluşmuştur (Foto 59). Bu tür falezler, daha çok Kumbağ çevresinde konumlanmıştır. Burada ölü falezlerin önünde meydana gelmiş geniş bir kıyı ovası bulunmaktadır. Ayrıca inceleme sahasındaki farklı yaştaki denizel taraçalar arasında geçişte yer alan basamaklar da muhtemelen ölü falezlerdir (Ardel, 1957). Foto 57. İnceleme sahasındaki aktüel falezlerden bir görünüm 128

152 Foto 58. İnceleme sahasındaki aktüel falezlerden bir görünüm Foto 59. İnceleme sahasında Marmara Ereğlisi civarında yer alan denizel taraça ve ölü falezden bir görünüm 129

153 Kıyı aşınımının eseri olan diğer bir yerşekli ise abrazyon platformudur (Şekil 39). Bu yerşekli inceleme sahasındaki alçak kıyı morfolojisini temsil eden deniz aşındırma şekilllerinden birisidir (Mater vd., 1998). Bilhassa yüksek kıyıların aşındırılmasına paralel olarak meydana gelen bu sahanlıklar, kıyının gerileyen bir özellik gösterdiğinin alametidir. İnceleme sahasında Gaziköy-Uçmakdere arasında dar bir abrazyon platformu yer almaktadır. Hatta kıyı boyunca yer alan sahil yolu bu platform üzerinden geçmektedir ve bu nedenle yol sürekli blokal taş akıntılarının tehtidi altında kalmaktadır (Altın, 1992; Foto 60). Bununla birlikte Tekirdağ-Marmara Ereğlisi arasında da bu türden yerşekillerinin varlığı tespit edilmiştir (Mater vd., 1998; Foto 61). Foto 60. İnceleme sahasında Gaziköy-Uçmakdere arasındaki abrazyon platformunun yer aldığı karayolu ve bu yolu sürekli tehtid eden blokal taş akıntılarından bir görünüm Foto 61. İnceleme sahasında Tekirdağ şehrinin doğusunda görülen abrazyon platformundan bir görünüm 130

154 Kıyı sahasındaki birikim şekillerinin ilki tombolo dur (Şekil 39; 60; 61; Foto 62). Marmara Ereğlisi nin bulunduğu kesime karşılık gelen bu tombolo sahası, kuzey ve kuzeybatı kısmından alüvyal bir berzahla karaya bağlı bulunan çıkıntıya sahiptir. Muhtemelen yakın jeolojik mazide ada olan bu çıkıntı zamanla denizel etkenlerle tombolo şeklini kazanmıştır (Ardel, 1957; Ardel ve İnandık, 1957). Şekil 60. İnceleme sahasındaki Marmara Ereğlisi nin bulunduğu tombolo nun 1/ ölçekli topografya haritası Şekil 61. İnceleme sahasındaki Marmara Ereğlisi nin bulunduğu tombolo nun 1939 yılına ait hava fotoğrafı (Rulo Numarası : 6, Fotoğraf Numarası: 435, Ölçek: 1 / , Uçuş Yılı: 1939, Pafta Adı: G19-b2) 131

155 Foto 62. İnceleme sahasındaki Marmara Ereğlisi nin bulunduğu tombolo dan bir görünüm İnceleme sahasının kıyı bölgesinde kıyı şekilleri olarak en önemli yerşekilleri denizel taraçalardır (Ardel, 1957; 1960; Hoşgören, 1995; Şekil 39). Deniz seviyesinin düşmesi sonucunda kıyı bölgesinde sularla örtülü olan abrazyon ve birikim platformlarının su seviyesinin üstüne çıkmasıyla oluşan kıyı şekilleri olarak tanımlanan (Erinç, 2010) denizel taraçaların çevresel koşulların (iklim ve deniz seviyesi) ve tektonik aktivitelerin değişimi tarafından kontrol edilir (Johnson ve Libbey, 1997; Muhs vd., 1990; Öztürk vd., 2012). Gerçektende inceleme sahasının muhtelif kısımlarında ve farklı yükseltilerde denizel taraçaların mevcut olduğu tespit edilmiştir. Zira ilgili sahalardaki dolgu depolarından alınan çakıl örneklerinin analizleri bu çakılların şekillenmesinde denizel süreçlerin etkili olduğunu göstermiş ve ilgili yüzeylerin denizel taraçalar olduğunu teyit etmiştir (Pur, 1984; Abdioğlu, 1991; Sekin, 1993). İnceme sahasında en bariz olarak Tekirdağ-Marmara Ereğlisi, Tekirdağ-Barbaros-Kumbağ arasında ve Şarköy-Mürefte arasındaki kıyılarda bu yerşekilleri gözlemlenebilmektedir (Şekil 62; Foto 63; 64; 65). 132

156 Şekil 62. İnceleme sahasını da kapsayan Marmara Denizi nin denizel taraçaları (Yaltirak vd., 2002 den değiştirilerek) Foto 63. İnceleme sahasındaki denizel taraçalardan bir görünüm 133

157 Foto 64. İnceleme sahasındaki denizel taraçalardan bir görünüm Foto 65. İnceleme sahasında yer alan denizel taraçalardan bir görünüm (Arka planda Tekirdağ şehri görülmektedir) Chaput (1947) ye göre Mürefte civarında muhtelif yüksekliklerde Marmara Denizi ne doğru meyilli yerli kaya taraçaları bulunmaktadır (Şekil 63). Ardel ve İnandık (1957) ile Ardel (1957; 1960) e göre Şarköy ve Mürefte arasında 4-5 m m

158 m, Tekirdağ-Barbaros-Kumbağ kıyı bölgesinde 12 m m m m, Tekirdağ civarında m m m m m ve Marmara Ereğlisi civarında ise m m m yükselti basamaklarında deniz menşeli kavkı parçalarına sahip düzlükler bulunmaktadır (Foto 66; 67; 68; 69). Erkal (1987) ile Hancock ve Erkal (1990) Gaziköy ile Eriklice arasında aşınım ve birikim şeklinde iki tip taraça tespit etmişlerdir. Bu taraçalarında Gaziköy-Hoşköy de m, Mürefte-Hoşköy de 20 m, Şarköy- Eriklice de m ve Eriklice-Mürefte de 40 m yükselti seviyelerinde olduğunu bildirmişlerdir (Erkal, 1987; Hancock ve Erkal, 1990; Şekil 64). Şekil 63. İnceleme sahasında Mürefte civarındaki taraçalarının taslak haritası; Ölçek: 1/ (Chaput, 1947) 135

159 Foto 66. İnceleme sahasında Gazioğlu Deresinin batısında yer alan denizel taraçadan bir görünüm Foto 67. İnceleme sahasının kıyı kuşağında yer alan denizel taraçadan ve ölü falezden bir görünüm (Tekirdağ ın yakın doğusu) 136

160 Foto 68. İnceleme sahasında Marmara Ereğlisi civarında bulunan denizel taraçalardan bir görünüm Foto 69. İnceleme sahasında Tekirdağ şehir merkezinde bulunan denizel taraçadan bir görünüm 137

161 Şekil 64. İnceleme sahasında Eriklice-Gaziköy arasındaki taraçaların haritası (Hancock ve Erkal, 1990 dan düzenlenerek) İnceleme sahasında Mürefte den Şarköy istikametinde gidildikçe denizel taraçalar daha geniş ve büyük bir karakter kazanmasının yanında fosil ve konglomera ihtiva etmez. Buna karşın Mürefte den Gaziköy istikametine doğru ise bu birimlerin fosil içerdikleri görülür. Bu durum muhtemelen ilgili depoların erozyonla aşınıp, taşınmasının yanında Gaziköy çevresinde kıyının yükselirken, Şarköy civarında alçalması nedeniyledir (Sekin, 1993; Şekil 65). Gerçekten de Gaziköy de deniz seviyesinden yaklaşık 50 m ye kadar 138

162 çıkan denizel depoların farklı derinliklerinden alınan kavkılar, U/Th analize göre OİD (Oksijen İzotop Dönemi) 5e (Son Buzularası Dönem) ye tarihlendirilmiş ve bu bulgulara dayanılarak kıyının mm/yıl oranında yükseldiği tespit edilmiştir (Yaltırak vd., 2002). Şekil 65. İnceleme sahasında Gaziköy-Şarköy çevresindeki taraçalarının tektonizmaya bağlı olarak değişmesi (Sekin, 1993 ten yeniden çizilerek) Altın (1992) m yükseklikteki taraçaları Üst Pliyosen de Akdeniz in Çanakkale ve Marmara ya sokulmasıyla oluştuğunu belirtmiştir. Bargu (1989) Gaziköy de Tireniyen olarak bildirdiği bol fosilli denizel depo karakterli taraçaların 55 m yükseldiğini ileri sürmüş ve bu hadiseyi KAF ın güney bloğunun yükselmesine bağlamıştır (Şekil 66). Esasen bu taraçalar Kuvaterner süresi boyunca Marmara Denizi çanağında diastrofik ve klimatik salınımlarla değişen östatik seviye oynamaları ile çeşitli kıyı aşınımbirikim etken ve süreçlerinin etkisi altında kalarak bugünkü jeomorfolojik görünümünü kazanmıştır (Altın, 1992). Bu nedenle taraça sistemlerinin jeomorfolojik oluşumunda bir karmaşıklık gözlendiği bildirilmiştir (Sekin, 1993). Günümüzde bu denizel taraçaların büyük bir kısmının materyali taşınmış ve insanın kültürel faaliyetleri sonucunda karakteristiğini yitirmiştir. Ayrıca kıyıya yakın 139

163 seviyelerdeki taraçalar ise inşaat dolguları ile karışmış durumdadır (Altın, 1992; Foto 70). Şekil 66. İnceleme sahasında Gaziköy deki yaşlandırılan denizel deponun stratigrafik kesiti (Yaltırak vd., 2002) 140

164 Foto 70. İnceleme sahasındaki kıyıya yakın denizel taraçalar üzerindeki görülen antropojenik baskı İnceleme sahasında bulunan bir başka kıyı birikim şekli ise yalıtaşdır (Şekil 39). Karbonat çimentonun çökelimi esnasında konglomera ve kumtaşı bileşimindeki plaj sedimentlerinin hızlı bir şekilde çimentolanmasıyla meydana gelen sedimanter bir oluşum olarak tanımlanan yalıtaşı (Öztürk ve Erginal, 2012), Akdeniz iklim özelliklerine sahip kıyıların temel jeomorfolojik birimlerinden birini oluşturur (Thomas, 2009). Bu bölgede halk arasında ilgili yerşekli kral yolu olarak bilinmekte olup, Barbaros-Altınova arasında yayılış gösterir (Altın, 1992; Foto 71). Ayrıca Tekirdağ şehir merkezinin yakın doğusunda çok küçük bir alanda da bu türden bir birikim şekli mevcuttur (Foto 72). Günümüzde yer yer kıyı çizgisi üzerinde veya kıyıdan m açıkta rastlanan bu oluşukluklar kıyının regresyon 141

165 devresine işaret etmektedir. Kalınlıkları 5-15 cm arasında değişen bu yerşeklinin oluşumu günümüzde de devam etmektedir (Altın, 1992). Foto 71. İnceleme sahasında Barbaros-Altınova arasında yer alan yalıtaşlarından bir görünüm Foto 72. İnceleme sahasında Tekirdağ şehrinin doğusunda bulunan yalıtaşının yakından görünümü 142

166 İnceleme sahasındaki kıyı birikim şekillerinden bir başkası ise plajlardır (Şekil 39). Bu elemanter yerşekilleri, genellikle akarsu ağızlarına karşılık gelen ya da gevşek unsurlu kum, çakıl ve milden oluşan denizel kökenli unsurların yer aldığı sahalarda gelişmiştir. İnceleme sahasında hemen hemen bütün alçak kıyı kesiminde farklı genişliklerde plajlara rastlanmak mümkündür (Şekil 39; Foto 73). Foto 73. İnceleme sahasında Kumbağ-Barbaros arasındaki plajlar İnceleme sahasındaki sahil dolguları da kıyı konusunda değinilmesi gereken antropojenik jeomorfoloji kapsamındaki başka bir birikim alanıdır (Şekil 39). Özellikle Tekirdağ, Marmara Ereğlisi, Şarköy, Barbaros, Gaziköy, Hoşköy ve Mürefte kıyılarında bu anlamda liman, balıkçı barınağı, karayolu ve rekreasyon alanı üretmek amacıyla insanlar tarafından bu tür yapay dolgular oluşturulmaktadır (Foto 74). Bu dolgular daha çok plaj fasiyesindeki malzemenin üzerine eklenmiştir. Çakıl, kum, silt ve kil boyutunda, gri renk 143

167 tonlarında ve ayrık nitelikli bu zemin, sahil dolgularıyla aynı sınıfta değerlendirilmektedir. Foto 74. İnceleme sahasındaki yapay dolgulardan bir görünüm (Marmara Ereğlisi limanı) Yukarıda açıklanan bütün bu kıyı özellikleri ve kıyıdaki jeomorfolojik unsur çeşitliliğine dayanılarak, kıyının ileri gençlik ile olgunluk safhasında bulunan polisiklik kıyı özelliğinde olduğu ifade edilebilir Volkan Topografyası İnceleme sahasının sadece kuzey kesiminde yayılış gösteren Üst Miyosen yaşlı bazalt litolojisinden oluşan Karatepe bazaltı üzerinde bulunan plato sahaları da volkan topografyasına ait emarelere sahiptir (Şekil 39; 67). Bilhassa bu sahadaki bazalt kütlesinin 144

168 stratigrafik konumu Marmara Denizi nin kuzey sahil kesimlerinin yükselmesine ışık tutması açısından oldukça önemlidir (Okay vd., 2002). Şekil 67. İnceleme sahasındaki Karatepe ve Balabanlı bazaltlarının oluşturduğu mesalar (Okay vd., 2002) İnceleme sahasında volkan topografyasına ait yerşekli olarak volkanik mesalar bulunur. Bu yerşekilleri Çorlu şehrinin güneybatısındaki Karatepe ve Gazioğlu Deresinin kaynak kesimindeki Balabanlı mesalarıdır (Foto 75; 76; Şekil 67). Bazaltlardan oluşan bu kütleler, çevreki Neojen formasyonlara oranla aşınıma karşı daha 145

169 dayanıklı olması nedeniyle plato üzerinde nispeten dik yamaçlarla yükselerek volkanik bir mesa özelliği kazanmıştır (Erinç vd., 1985). Ancak Karatepe, Balabanlı ya göre daha karakteristik bir mesa özellikleri gösterir. Karatepe mesası yaklaşık 1.5 km çapında dairevi bir şekle sahip olup, taban kodu 160 m ve en yüksek yeri ise 220 m (Kara Tepe) dir. Tamamen alkali bazaltlardan müteşekkil bu kütle Trakya aşınım düzlüğü üzerinde yükselen yayvan bir tepe görünümündedir (Okay vd., 2002). Balabanlı mesası ise inceleme sahasının su bölümü çizgisi sınırları dahilinde kalmakta olup, 5 km² genişliğe sahiptir (Okay vd., 2002). Bu mesa inceleme sahasında nispeten eğimli yamaçlara sahipken, Ergene Havzasına doğru daha az eğimli yamaç özellikleri gösterir. Foto 75. İnceleme sahasındaki Karatepe mesasından bir görünüm 146

170 Foto 76. İnceleme sahasındaki Balabanlı mesasından bir görünüm Antropojenik YerĢekilleri İnsanın yeryüzünde ortaya çıkmasıyla başlayan süreçte yeryüzünü çeşitli şekillerde temel ihtiyaçları doğrultusunda kullanması, yeryüzünü değiştirici en etkili dış etmen ve süreç olmasına neden olmuştur (Thomas, 1956; Kates vd., 1990; Meyer ve Turner, 1994; Ekinci, 2004). Yapılan bu faaliyetler, sonuçta yerşekillerinin değişime uğramasını veya yeni yerşekillerinin meydana gelmesini beraberinde getirmiştir (Siderenko, 1978; Szabo vd., 2006). Bu bakımdan yerşekilleri üzerinde gerek büyük, gerekse küçük ölçekteki, güncel değişimin ortaya konulabilmesi için, insan etkileri ile bu değişim arasındaki ilişkilerin saptanması (Rommens vd., 2006) 147

171 ve değişen şekillerde geliştirilmesi gerekmektedir (Kates vd., 2001; Swart vd., 2002; McMichael vd., 2003; Ekinci, 2006; Özşahin, 2013b). Türkiye nin en eski yerleşim merkezlerin bulunduğu inceleme sahasında (Artun, 1998) insanın jeomorfoloji üzerine en belirgin etkisi, yerleşim alanlarında görülmektedir. Bu türden sahalarda insan etkisi ile ortaya çıkmış veya değiştirilmiş çeşitli antropojenik yerşekilleri mevcuttur (Şekil 39). İnceleme sahasında antropojenik yerşekillerine öncelikle kıyı kesiminde özellikle de düzenlenmiş kıyılarda rastlanmaktadır (Şekil 39). Bilhassa Tekirdağ limanı başta olmak üzere, Marmara Ereğlisi, Barbaros, Kumbağ, Hoşköy, Mürefte ve Şarköy gibi kıyı yerleşimleri civarında küçük liman ve balıkçı barınakları kurularak kıyılar insan eseri olarak düzenlenmiştir (Foto 77). Foto 77. İnceleme sahasındaki düzenlenmiş kıyılardan bir görünüm (Marmara Ereğlisi) 148

172 İnceleme sahasında insanın bir diğer etkisi ise akarsular üzerinde belirgindir (Şekil 39). Özellikle çeşitli amaçlarla akarsuların doğal yatakları düzenlenmektedir. Bunun en karakteristik örnekleri yerleşme alanları içerisinde kalan akarsularda görülmektedir. Örneğin, inceleme sahasındaki büyük akarsulardan biri olan Şerefli Dere üzerinde aynı şekilde yatak düzenlemesi yapılmıştır. Bu kapsamda akarsuyun yatağı bir kanal içerisine alınmıştır (Foto 78). Foto 78. İnceleme sahasındaki Şerefli Derenin düzenlenmiş akarsu vadisinden bir görünüm İnceleme sahasında insanın yerşekillerine müdehalesi ayrıca maden ocağı şeklinde gerçekleşmektedir. Bunun en güncel örneği Karatepe ve Balabanlı volkanik kütlelerinde karşımıza çıkmaktadır (Şekil 39). Bazaltlardan oluşan bu volkanik mesalar taş ocağı şeklinde 149

173 insanlar tarafından kullanılmaktadır (Şekil 39). Günümüzde Karatepe mesası Kumyol Yapı ve Plastik Sanayi Ticaret A.Ş., Balabanlı mesası ise BAZTAŞ Madencilik A.Ş. tarafından işletilmektedir (Foto 79). Ancak bu işletme süreçleri bazı olumsuzluklara neden olabilmektedir. Nitekim literatürde bu şekildeki gerçekleştirilen kullanım sürecinin toz, sarsıntı, doğal peyzajın bozulması gibi çevresel sorunlar ortaya çıkarabileceği bildirilmiştir (Korkmaz vd., 2011). Bu nedenle ilgili kullanım faaliyetlerinde çevresel duyarlılığın göz önünde bulundurulması ve sürdürülebilir bir yaklaşım tarzının benimsenmesi gerekmektedir. Foto 79. İnceleme sahasındaki Karatepe mesasının içerisindeki taş ocağından bir görünüm 150

174 3. JEOMORFOLOJĠK OLUġUM VE GELĠġĠM Coğrafi konumu nedeniyle hem jeolojik hem de jemorfolojik bakımdan çok karmaşık ve uzun bir gelişime sahne olan inceleme sahasının günümüzdeki morfolojisini kazandıran jeomorfolojik süreçlerin hemen hemen tamamı yalnızca Tortoniyen den (Neotektonik dönem), yani ± 11 milyon yıldan beri etkili olmuşsa da, bunların aşındırdığı ve aşındırırken de bileşim ve yapı özelliklerinden faydalandığı kayaçların yaşları Üst Eosen e kadar inmektedir. Üst Eosen de ilk istifin birikmeye başladığı inceleme sahasında aynı zamanda Trakya Havzası rotasyonel olarak asimetrik bir şekilde açılmaya başlamıştır. Bu açılmayı takiben Trakya havzasında Eosen ve Oligosen boyunca sürekli bir çökelim gerçekleşmiştir (Şekil 68). Oligosen sonu Miyosen başlarından itibaren Sakarya Kıtası ile İstanbul Zonu arasında yaşanan kıta kıta çarpışması bölgenin Istranca Masifi ne doğru itilmesine neden olmuştur. Bu durum inceleme sahasının olduğu alanda sıkışma rejimi yaratmış ve bu nedenle sahada yükselmeler yaşanmıştır. Bu sıkışma sonucunda muhtemelen bir paleo-ganos Fayı çalışmaya başlamıştır. Zira yörede yapılan apatit fizyon iz çalışmaları paleo-ganos Fayı nın Üst Oligosen ve Orta Miyosen de hareket ettiğini göstermiştir (Zattin vd., 2005). Diğer yandan ilgili sıkışma etkinliği Alt Miyosen öncesi istif içerisinde gelişen kıvrımlar kuzeye ve güneye eğimli bindirmelere yol açmıştır (Yaltırak, 1996). Sahada gerçekleşen bu deformasyon evresini takiben güneybatı Trakya da sığ denizel - karasal Miyosen kayaları, deforme olmuş Eosen-Oligosen kayaları üzerinde uyumsuzlukla çökelmiş ve 151

175 Trakya havzasındaki sedimantasyonda bir süreksizlik meydana gelmiş, bölge yükselmiş ve kısmen aşınmıştır (Okay vd., 2008). Şekil 68. İnceleme sahasının jeolojik gelişimi (Yaltırak, 1996) Alt-Orta Miyosen de nemli ve sıcak iklim koşulları altında Ganos Dağı nın yüksek kesimlerine tekabül eden alanlar kara konumunu kazanmış ve Alt-Orta Miyosen (DI) aşınım yüzeyleri meydana gelmiştir (Sekin, 1993). Bu esnada Ganos Fayı nın 152

176 güneyinde kalan eski faylar tekrar canlanmıştır (Yaltırak, 1996). Güneydeki blokların tekrar yükselmeye başlamasıyla ilgili yüzeyler aşınmaya başlamış ve bu yüzeylerle yaşıt tortullar ise inceleme sahasının güneybatısında birikmiştir. Zira Miyosen in üst seviyelerindeki konglomera ve çakıl yatakları bu olayı doğrulamaktadır (Göçmen, 1999). Yine Alt Miyosen de etkili olan tektonik şekillenme sonucunda ilgili aşınım yüzeyleri dalgalı ve yassı bir röliyef özelliği kazanmıştır. Orta Miyosen de ise tektonik hareketlerin eski şiddetini kaybetmesiyle dönem sonlarına doğru Alt- Orta Miyosen aşınım yüzeyleri üzerinde şahit tepeler ortaya çıkmıştır (Erol, 1981; 1983; 1989). Bu tepeler aynı zamanda ilgili dönemde yükselmenin en fazla olduğu noktalar olmuştur (Yaltırak, 1996). Bu dönemde ana faya koşut, K-G doğrultulu sıkışma sonucu oluşan D-B kıvrımların bir kısmı temeldeki fayların üzerinde gelişen kör bindirmeler boyunca devrilmiştir. Bu yapının tipik örnekleri Işıklar ve Kumbağ bindirme faylarıdır (Yaltırak, 1996). Miyosen sonlarında Arap plakasının Anadolu plakasına çarpması, yani kıta-kıta çarpışması olayı sonucunda yeni bir tektonik dönem (Neotektonik dönem) başlamıştır (Şengör, 1980; Erol, 1979; 1981; 1983; 1989). Bu dönemde inceleme sahasında gerçekleşen blok faylanmalar, epirojenik ve orojenik yükselimler sonucunda akarsuların kaide seviyesinde yaşanan değişimler, Alt-Orta Miyosen (DI) aşınım yüzeylerinin akarsular tarafından parçalanmasını beraberinde getirmiştir. Bu durum ilgili aşınım yüzeylerinin aleyhine gelişen ve inceleme sahasındaki yüksek platoları temsil eden Üst Miyosen (DII) aşınım yüzeylerinin oluşmasını sağlamıştır (Erol, 1989; 1990). Üst Miyosen deki morfotektonik gelişme havzalarda belirgin bir Üst 153

177 Miyosen sedimantasyonuna ve yüksek alanlarda ise etkin bir aşınımın meydana gelmesine imkan sağlamıştır (Erol, 1989). Bu aşınım süreçleri neticesinde araştırma sahasında Üst Miyosen (DII) aşınım yüzeyleriyle yaşıt olan Ergene Formasyonuna ait akarsu çökelleri birikmiştir. İnceleme sahasında gerçekleşen Neotektonik hareketler sonucunda Marmara Denizi civarında Kuzey Anadolu Makaslama Zonu oluşmaya başlamış ve sağ yanal atımla ilgili yamulma ortaya çıkmıştır (Şekil 69; 70). Bu yamulma hareketi geliştikçe, daha önce oluşmuş yapılar yamulmanın karakterine uygun olarak doğudan bakıldığında yatay bir eksen etrafında saatin tersi yönünde dönmeye başlamıştır (Şekil 71). Gerçektende bu tür bir haraketin varlığını sayısal arazi modelleri ve uzaktan algılama verilerine dayalı olarak da ispatlanmıştır. Keza Marmara Bölgesi nde yapılan GPS ölçüm sonuçları da benzer hareketi doğrulamaktadır (Kaya, 1999). Nitekim Okay vd. (2008) Avrasya levhası sabit olarak alındığında, Marmara bölgesindeki hareket vektörlerinin batıya doğru artış gösterdiğini ve aynı zamanda saatin tersi yönünde döndüğünü belirtmişlerdir (Okay vd., 2008). İlgili dönme hadisesinin Bulgaristan dan Makedonya ve Yunanistan ın kuzeyine kadar faaliyet gösteren ve dönme kutbu aşağı yukarı bugünkü Arnavutluk içinde bulunan ve kendisine Avrupa rejimi adı verilen bir açılma tektoniğinin etkisinden kaynaklanmakta olduğu belirlenmiştir (Şengör, 2011; Özşahin ve Ekinci, 2014b; Şekil 49). İnceleme sahasında güneye doğru gerçekleşen bu çarpılma sonucunda yükselmeler yaşanmış ve bu yükselme su bölümü çizgisinin Marmara Denizi ne doğru kaymasına yol açmıştır (Okay vd., 2002; Şekil 72). Hakikaten Ganos fay zonu kuzeyinde 154

178 gözlemlenen bu çarpıcı morfolojik değişimin GPS vektörlerinin batıya doğru saatın tersi yönünde dönmeleri ve bunun sonucunda Ganos fayı ile genişlemeli bir açı yapmaları ile açıklanabileceği zikredilmiştir (Okay vd., 20078). Şekil 69. Batı Türkiye ve civarında Neotektonik dönemde oluşmuş yapılar. Bu yapıların çoğu günümüzde de faaldir (Şengör, 2011) 155

179 Şekil 70. İnceleme sahası ve yakın çevresindeki GPS yardımıyla ölçülmüş ve Avrasya ya nazaran hesaplanmış kıta yüzey hareket hızları (Şengör, 2011) 156

180 Şekil 71. İnceleme sahası ve yakın çevresindeki üç egemen yamulma bölgesi. Burada etkin (aktif) bölgeler Kuzey Anadolu Fayı nın hâkim olduğu «Anadolu Rejimi» ile Akdeniz dalma batma bölgesinin hâkim olduğu «Akdeniz rejimidir». «Avrupa rejimi» bu iki rejim etkisinde edilgen (pasif) olarak Avrupa nın geri kalan bölgelerinden uzama yapıları (normal faylar) boyunca sökülen alanları temsil eder. Burada Trakya kuzeyinde görülen normal fay sembolü hem Trakya kıta sahanlığından hem de Bulgaristan da kara üzerinde görülen yapılardan ve GPS hızlarından türetilmiş bir modeldir (Şengör, 2011) 157

181 Şekil 72. İnceleme sahasında su bölümü çizgisinin Marmara Denizi ne doğru kayması (Okay vd., 2002) Üst Miyosen de bölgede tektonik bir süreç tezahür etmiştir. Bu durum Marmara Denizi ni de belirgin bir şekilde etkilemiştir. Nitekim bu denizin Üst Miyosen sonlarından günümüze kadar toplamda 4100 m derinleşmiş olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu derinleşme hızının günümüze doğru azalma eğilimi gösterdiği vurgulanmış ve ilgili durumun muhtemelen dikey derinleşmeden yanal deformasyona doğru dönüşümün kanıtı olduğu ifade edilmiştir (Erol ve Çetin, 1995). Aynı şekilde Marmara ve Trakya havzaları çevresindeki yüksek yerlerde aşınım yüzeyleri üzerinde yapılan jeomorfolojik araştırmaların sonuçları da, aşınım evreleri ile havzalarda o yüzeylerin korelanı olan formasyonlar arasında tam bir uyum olduğunu göstermiştir (Kaya, 1999). Üst Miyosen (DII) aşınım yüzeyleri, Üst Miyosen-Pliyosen aralığında meydana gelen tektonik hareketler neticesinde gelişimini tamamlamış ve yeni bir kaide seviyesi oluşmuştur (Erol, 1990). Yeni bir akarsu sisteminin kurulması, Üst Miyosen akarsu sistemlerinin 158

182 ortadan kaldırılmasını da beraberinde getirmiştir. Böylece tektonik hareketlerle askıda kalan Üst Miyosen (DII) aşınım yüzeylerin zararına gelişen Pliyosen (DIII) aşınım/birikim yüzeyleri meydana gelmiştir. Geniş çapta aşınımın yaşandığı Pliyosen de, kıvrılmış Miyosen tabakaları tesviye edilmiş, çukur kısımlar yeniden dolmuştur. Bu sırada Pliyosen (DIII) aşınım yüzeylerinin korelatı olan Pliyosen depoları çevre alçak sahalarda birikmiştir (Trakya Formasyonu). Muhtemelen Pliyosen ortalarında meydana gelen yeni tektonik haraketler neticesinde Meriç ve kollarının teşkil ettiği akarsu şebekesi tektonik olarak geçleşmelere maruz kalmıştır (Göçmen, 1999). Bu durum Paleo-Meriç Nehri nin Ergene kesiminde bir akış terselmesine neden olmuştur (Şekil 73). Bunun sonucunda Paleo-Meriç Nehri Ege Denizi ne dökülen bir akarsu tarafından kapılarak günümüzdeki mecrasına yerleşmiştir. Bu kapma olayı bölgede geçici bir gölün oluşmasına ve Tekirdağ çukurunda da tortul birikiminin durmasına yol açmıştır (Okay vd., 2002). Üst Pliyosen de daha ziyade kırıklar şeklinde tektonik deformasyon süreci yaşanmış ve bazik karakterli lavlarının yeryüzüne çıktığı volkanik faaliyetler gerçekleşmiştir (Göçmen, 1999). Bu volkanizma hadisesi Karatepe Formasyonunun oluşumunu ve inceleme sahasındaki volkanik kütlelelerin ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir. Bu volkanik kütleler zamanla çevredeki Neojen formasyonlara oranla aşınıma karşı daha dayanıklı olması nedeniyle plato üzerinde nispeten dik yamaçlarla yükselerek volkanik bir mesa özelliği kazanmışlardır. 159

183 Şekil 73. İnceleme sahasında Paleo-Meriç nehrinin kapılarak yer değiştirmesi (Okay vd., 2002 den yeniden çizilerek) Pliyosen sonu-kuvaterner başı tektonik olayların en şiddetli olduğu zaman dilimidir. Bu tektonik olaylar inceleme sahasında tektonik kökenli bir gençleşmenin oluşumuna neden olmuştur. Bu esnada Pliyosen aşınım yüzeyleri bir yandan yükselme, bir yandan da Marmara Denizi ne doğru eğimlenme şeklinde deformasyona maruz kalmıştır. Bu eğim şartlarına bağlı olarak inceleme sahasında ilk boyuna konsekant akarsular gelişmiş ve Pliyosen yüzeylerinin önünde ve onların zararına gelişen alçak ve yüksek taraça seviyelerinin oluşumuna yol açmışlardır (Abdioğlu, 1991). Sahadaki ana akarsu şebekesi ise Kuvaterner deki asli eğim şartlarına bağlı ve alttaki kıvrımlı bünyenin yapısal hatlarını dik veya verevine kesen boyuna konsekant özelliğe sahip paralel veya yarı paralel olarak kurulmuş olmalıdır. 160

184 İnceleme sahası nihai şeklini Kuvaterner deki glasyal ve interglasyal devrelere tekabül eden östatik hareketlerle kazanmıştır. Bu zamanda inceleme sahasındaki taraça sistemleri oluşmuştur. Yine aynı zaman diliminde yaşanan Flandrien transgresyonu neticesinde önemli değişiklikler vuku bulmuştur. Günümüzde inceleme sahasında denize dökülen akarsuların ağız kısımları deniz tarafından işgal edilmiştir. Deniz, Gaziköy de 1.5 km kadar içeri sokularak Ganos Dağı nın eteklerine kadar yaslanmıştır. Üst Pleyistosen de günümüzdeki gibi bir morfolojiye sahip olan Ganos Dağı sahili boyunca yalıyar tipi plajlar oluşurken, Barbaros-Marmara Ereğlisi arasındaki falezlere yaslanan deniz, yaklaşık 2 km kadar içeri sokulmuştur (Sakınç vd., 2001). Yine bu zaman diliminde muhtemelen Marmara Ereğlisi nin bulunduğu saha ada şeklindedir. Denizin işgali ile bu sahada koy oluşumu gerçekleşmiş ve bu koylar zamanla koy setleri vasıtasıyla denizle irtibatlı lagünlere dönüşmüş olmalıdır. Marmara Ereğlisi nin bulunduğu yarımada önce kıyı oku daha sonra tombolo ile kuzey ve kuzeybatıdaki ana kütleye bağlanmıştır. Bu seviye değişimleri muhtemelen aynı zamanda akarsuların yapısal hatları kazanmalarında da önemli rol oynamıştır. Flandriyen transgresyonunu takip eden safhada denizin bugünkü konumunu kazanmasıyla +2 m yükseltideki Nice seviyesine karşılık gelen taraça seviyeleri oluşmuştur (Abdioğlu, 1991). Genel olarak inceleme sahasının oluşumu, bu sahada birden fazla devrenin meydana geldiğini ve topografyanın değişik gelişim safhalarından geçtiğini göstermektedir. Aslında genel olarak bugünkü morfolojinin şekillenmesi tektonik ve östatik hareketler ile iklim ve 161

185 iklimde meydana gelen değişmeler olarak iki ayrı mekanizmanın denetiminde gerçekleşmiştir. Ancak inceleme sahasında günümüzde rastlanan jeomorfolojik yapının temel nedeni jeotektonik altyapıdır. Bununla birlikte yerkabuğunun denetiminde meydana gelen şekillenme süreci, iklimle birlikte hareket eden aşındırma ve biriktirme faaliyetlerinin sonucunda daha belirgin bir yapı kazanmıştır. İnceleme sahasında genç tektonik hareketlerin varlığı, jeomorfolojik yapının oldukça arızalı bir karakter göstermesine, çarpılmış, ötelenmiş, alçalıp-yükselmiş genç jeomorfolojik birimler, akarsu kapmaları aynı bölge içerisinde yaygın olarak gözlenen kütle hareketleri ve depremsellik tektonik hareketlerin varlığı ve bu hareketlerin devamlılığını gösteren önemli kriterlerdir (Altın, 1992). Gerçekten de inceleme sahası ve yakın çevresinde yaşanan tarihsel deprem kayıtları dünya üzerinde tektonik aktivitenin en yüksek şiddette hissedildiği alanlardan biri olduğunu kanıtlamaktadır (Gündoğdu, 1986; Le Pichon vd., 2001; Hoşgören, 2000; Yalçınlar, 2002; Gündoğdu vd., 2002; 2003). Zira alanı etkileyen fay zonu boyunca (Kuzey Anadolu Fayı nın kuzey kolu) hemen hemen her 250 yılda bir moment büyüklüğü (Mw) 7 den fazla deprem meydana gelmektedir (Şengör vd., 2005). Keza bu bölgede son 500 yılda onun üzerinde hasar yapıcı deprem vuku bulmuştur (Pondard vd., 2007; Yaltırak, 2010; Şekil 74; Tablo 8). Diğer yandan eçtiğimiz yüzyıl içerisinde inceleme sahasının bulunduğu bölgede moment büyüklüğü (M) 7 ve üzerinde olan yedi deprem kaydedilmiştir (Sancaklı, 2004). Nitekim Tekirdağ ili ölçeğinde deprem hasar riski konusunda yapılan 162

186 çalışma sonuçları da inceleme sahası ve yakın çevresinin güçlü bir deprem riski altında olduğunu göstermiştir (Özşahin, 2014c). Şekil yüzyıl içerisinde Marmara Bölgesi nde meydana gelen M 4.0 ve üzerindeki depremlerin dağılışı (Gülkan ve Kalkan, 2010) Tablo 8. İnceleme sahasında meydana gelmiş (M. Ö ) depremler (Soysal vd., 1981; Ergin vd., 1967; Hoşgören, 2000; Sancaklı, 2004; Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi, 2012; Özşahin, 2013a) Sıra Tarih Enlem Boylam ġiddet (I O ) Büyüklük (Mw) VIII VII IX VII 5 01/02/ VIII VIII VIII VIII VIII VII 163

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 10, Mart 2015, s. 360-393

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 10, Mart 2015, s. 360-393 Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 10, Mart 2015, s. 360-393 Emre ÖZŞAHİN 1 ŞARKÖY DERESİ (ŞARKÖY) - BAĞLAR DERESİ (MARMARA EREĞLİSİ) ARASINDAKİ MARMARA DENİZİ AKAÇLAMA HAVZASININ (TEKİRDAĞ)

Detaylı

2229 Ayrıntılı Etkinlik Eğitim Programı SAAT/ GÜN

2229 Ayrıntılı Etkinlik Eğitim Programı SAAT/ GÜN 9.08.206, Cuma Tanışma ve Oryantasyon Yaz okulu öğrencilerinin tanışması, çalışma gruplarının oluşturulması, çalışma konularının verilmesi, görev ve sorumlulukların anlatılması. 2229 Ayrıntılı Etkinlik

Detaylı

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ 4/3/2017 1 INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Orhan ARKOÇ e-posta : orhan.arkoc@klu.edu.tr Web : http://personel.klu.edu.tr/orhan.arkoc 4/3/2017 2 BÖLÜM 4 TABAKALI KAYAÇLARIN ÖZELLİKLER, STRATİGRAFİ,

Detaylı

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF Yeryüzünü şekillendiren değişik yüksekliklere topoğrafya denir. Topoğrafyayı oluşturan şekillerin deniz seviyesine göre yüksekliklerine

Detaylı

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi Tilting effect on the morpho-tectonic evolution of Karasu River valley Nurcan AVŞİN 1 1 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Coğrafya Bölümü Öz: Karasu

Detaylı

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. PLATO: Çevresine göre yüksekte kalmış, akarsular tarafından derince yarılmış geniş düzlüklerdir. ADA: Dört tarafı karayla

Detaylı

ERGENE (TRAKYA) HAVZASININ JEOLOJİSİ ve KÖMÜR POTANSİYELİ. bulunmaktadır. Trakya Alt Bölgesi, Marmara Bölgesi nden Avrupa ya geçiş alanında, doğuda

ERGENE (TRAKYA) HAVZASININ JEOLOJİSİ ve KÖMÜR POTANSİYELİ. bulunmaktadır. Trakya Alt Bölgesi, Marmara Bölgesi nden Avrupa ya geçiş alanında, doğuda ERGENE (TRAKYA) HAVZASININ JEOLOJİSİ ve KÖMÜR POTANSİYELİ *İlker ŞENGÜLER *Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı Ankara ERGENE (TRAKYA) HAVZASININ Bölgesi

Detaylı

PROF. DR. FATMAGÜL KILIÇ GÜL HARİTA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ PROF. DR. ERKAN GÖKAŞAN DOĞA BİLİMLERİ MERKEZİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 2018, İSTANBUL

PROF. DR. FATMAGÜL KILIÇ GÜL HARİTA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ PROF. DR. ERKAN GÖKAŞAN DOĞA BİLİMLERİ MERKEZİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 2018, İSTANBUL HRT5207Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Yeryüzü Şekillerinin Değerlendirilmesi PROF. DR. FATMAGÜL KILIÇ GÜL HARİTA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ PROF. DR. ERKAN GÖKAŞAN DOĞA BİLİMLERİ MERKEZİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ Topraklar zonal, intrazonal ve azonal topraklar olmak üzere üçe ayrılır. 1. Zonal (Yerli) Topraklar iklim ve bitki örtüsüne bağlı olarak oluşan ve bütün katmanların(horizonların)

Detaylı

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel)

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel) Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel) The Cave With Multiple-Periods And Origins Characterizing The

Detaylı

koşullar nelerdir? sağlamaktadır? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir?

koşullar nelerdir? sağlamaktadır? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir? 1. Bir çizimin harita özelliği taşıması için gerekli koşullar nelerdir? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir? 3. Haritalar günlük hayatımızda ne gibi kolaylıklar sağlamaktadır? 4. Haritalar hangi

Detaylı

Kıyı turizmi. Kıyı turizminin gelişiminde etkili olan etmenler; İklim Kıyı jeomorfolojisi Bitki örtüsü Beşeri etmenler

Kıyı turizmi. Kıyı turizminin gelişiminde etkili olan etmenler; İklim Kıyı jeomorfolojisi Bitki örtüsü Beşeri etmenler Kıyı turizmi Kıyı turizmi denizden çok çeşitli rekreasyonel faaliyetlerle büyük ölçüde yararlanan ve konaklama, ağırlama gibi hizmetleri kıyıya bağlı bir turizm çeşididir. Kıyı turizminin gelişiminde etkili

Detaylı

YER DEĞİŞTİREN YERLEŞMELERE İKİ ÖRNEK: KIRATLI ve BAHÇELİ KÖYLERİ

YER DEĞİŞTİREN YERLEŞMELERE İKİ ÖRNEK: KIRATLI ve BAHÇELİ KÖYLERİ İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü COĞRAFYA DERGİSİ Sayı 12, Sayfa 75-84, İstanbul, 2004 Basılı Nüsha ISSN No: 1302-7212 Elektronik Nüsha ISSN No: 1305-2128 YER DEĞİŞTİREN YERLEŞMELERE

Detaylı

GANOS (IŞIKLAR) DAĞI VE YAKIN ÇEVRESİNDEKİ (TEKİRDAĞ) AKARSULARIN DRENAJ ÖZELLİKLERİ

GANOS (IŞIKLAR) DAĞI VE YAKIN ÇEVRESİNDEKİ (TEKİRDAĞ) AKARSULARIN DRENAJ ÖZELLİKLERİ The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss2920 Number: 35, p. 139-162, Summer I 2015 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi

Detaylı

HARİTA, TOPOGRAFİK HARİTA, JEOLOJİK HARİTA. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

HARİTA, TOPOGRAFİK HARİTA, JEOLOJİK HARİTA. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü HARİTA, TOPOGRAFİK HARİTA, JEOLOJİK HARİTA Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü HARİTA NEDİR? Harita; yer yüzeyinin bir düzlem üzerine belirli bir oranda küçültülerek bir takım çizgi ve

Detaylı

Bursa İl Sınırları İçerisinde Kalan Alanların Zemin Sınıflaması ve Sismik Değerlendirme Projesi

Bursa İl Sınırları İçerisinde Kalan Alanların Zemin Sınıflaması ve Sismik Değerlendirme Projesi Bursa İl Sınırları İçerisinde Kalan Alanların Zemin Sınıflaması ve Sismik Değerlendirme Projesi 17 Ağustos 1999, Mw=7.4 büyüklüğündeki Kocaeli depremi, Marmara Denizi içine uzanan Kuzey Anadolu Fayı nın

Detaylı

BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI

BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI Arş. Gör. Hakan YİĞİTBAŞIOĞLU Göller Yöresinde yeralan Burdur Havzası'nın oluşumunda tektonik hareketlerin büyük etkisi olmuştur. Havza

Detaylı

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler bakımından çevresinden farklı; kendi içinde benzerlik gösteren alanlara bölge denir. Bölgeler, kullanım amaçlarına göre birbirine benzeyen

Detaylı

Haritanın Tanımı. Harita Okuma ve Yorumlama. Haritanın Tanımı. Haritanın Özellikleri. Haritanın Özellikleri. Kullanım Amaçlarına Göre

Haritanın Tanımı. Harita Okuma ve Yorumlama. Haritanın Tanımı. Haritanın Özellikleri. Haritanın Özellikleri. Kullanım Amaçlarına Göre Haritanın Tanımı Harita Okuma ve Yorumlama Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ HARİTA: Yer yüzeyinin tümünün ya da bir kısmının, doğal ve yapay özelliklerini bir projeksiyon sistemine göre ve belirli bir ölçekte

Detaylı

TÜRKİYE NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ

TÜRKİYE NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ İ İ İ İ Ğ TÜRKİYE NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ TÜRKİYE VE YAKIN ÇEVRESİ NEOTEKTONİK HARİTASI TÜRKİYE VE ÇEVRESİ LEVHA HARİTASI TÜRKİYE VE ÇEVRESİ LEVHA HARİTASI-2 TÜRKİYE PALEOZOİK ARAZİLER HARİTASI TÜRKİYE

Detaylı

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü YENİLENMİŞ TÜRKİYE DİRİ FAY HARİTALARI VE DEPREM TEHLİKESİNİN BELİRLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMİ Dr. Tamer Y. DUMAN MTA Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi Türkiye neden bir deprem ülkesi? Yerküre iç-dinamikleri

Detaylı

İNM 106 İnşaat Mühendisleri için Jeoloji

İNM 106 İnşaat Mühendisleri için Jeoloji Hafta_5 İNM 106 İnşaat Mühendisleri için Jeoloji Haritalar ve kesit çıkarımı (Jeoloji-Mühendislik Jeolojisi ve topografik haritalar) Yrd.Doç.Dr. İnan KESKİN inankeskin@karabuk.edu.tr, inankeskin@gmail.com

Detaylı

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN EDİRNE UZUNKÖPRÜ MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI Yunanistan sınırına 6 kilometre uzaklıkta yer alan Edirne nin Uzunköprü ilçesi, Osmanlı İmparatorluğu nun Trakya daki ilk yerleşimlerinden biri. Ergene

Detaylı

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ T.C. AKSARAY ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK FAKÜLTESĠ JEOLOJĠ MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ HARĠTA ALIMI DERSĠ RAPORU 3. GRUP AKSARAY 2015 T.C. AKSARAY ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK FAKÜLTESĠ

Detaylı

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale (*)Türkeş, M. ve Koç, T. 2007. Kazdağı Yöresi ve dağlık alan (dağ sistemi) kavramları üzerine düşünceler. Troy Çanakkale 29:18-19. KAZ DAĞI YÖRESİ VE DAĞLIK ALAN (DAĞ SİSTEMİ) KAVRAMLARI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Detaylı

Ön Söz Çeviri Editörünün Ön Sözü

Ön Söz Çeviri Editörünün Ön Sözü vii İçindekiler Ön Söz Çeviri Editörünün Ön Sözü x xi 1 GİRİŞ 1 1.1 Seçilmiş Genel Kitaplar ve Jeoloji Üzerine Kaynak Malzemeler 2 1.2 Jeolojik Saha Teknikleri ile İlgili Kitaplar 3 2 ARAZİ DONANIMLARI

Detaylı

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar JEOLOJİK YAPILAR GİRİŞ Dünyamızın üzerinde yaşadığımız kesiminden çekirdeğine kadar olan kısmında çeşitli olaylar cereyan etmektedir. İnsan ömrüne oranla son derece yavaş olan bu hareketlerin çoğu gözle

Detaylı

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018 TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ Erkan GÜLER Haziran 2018 1 HARİTA Yeryüzündeki bir noktanın ya da tamamının çeşitli özelliklere göre bir ölçeğe ve amaca göre çizilerek, düzlem üzerine aktarılmasına harita

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI COĞRAFİ KONUM Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir. Özel ve matematik konum diye ikiye ayrılır. Bir ülkenin coğrafi konumu, o ülkenin tabii, beşeri ve ekonomik özelliklerini

Detaylı

Harita Okuma ve Yorumlama. Yrd. Doç. Dr. Müge Kirmikil

Harita Okuma ve Yorumlama. Yrd. Doç. Dr. Müge Kirmikil Harita Okuma ve Yorumlama Yrd. Doç. Dr. Müge Kirmikil Harita: Tanım HARİTA: Yer yüzeyinin tümünün ya da bir kısmının, doğal ve yapay özelliklerini bir projeksiyon sistemine göre ve belirli bir ölçekte

Detaylı

Harita Nedir? Haritaların Sınıflandırılması. Haritayı Oluşturan Unsurlar

Harita Nedir? Haritaların Sınıflandırılması. Haritayı Oluşturan Unsurlar Harita Nedir? Yeryüzünün tamamının veya bir kısmının kuşbakışı görünüşünün belli bir ölçek dahilinde düzleme aktarılmasıyla oluşan çizimlere denir. Haritacılık bilimine kartografya denir. Bir çizimin harita

Detaylı

Arazi örtüsü değişiminin etkileri

Arazi örtüsü değişiminin etkileri Aksaray Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Rize İlinin Arazi Örtüsündeki Zamansal Değişimin (1976 ) Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemi İle Belirlenmesi Yd Yrd. Doç. Dr. Sl

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

AĞAÇLANDIRMALARDA UYGULAMA ÖNCESİ ÇALIŞMALAR

AĞAÇLANDIRMALARDA UYGULAMA ÖNCESİ ÇALIŞMALAR AĞAÇLANDIRMALARDA UYGULAMA ÖNCESİ ÇALIŞMALAR Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER 1 Ağaçlandırma çalışmalarında amaç tespiti ile işe başlamak ilk hedeftir. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER 2 Amaç tespiti ülkemizin ormancılık

Detaylı

Jeomorfolojinin Metodu: 1- Gözlem Metodu: 2-Deney Metodu : 3-Karşılaştırma Metodu : 4. Haritalama, GIS ve uzaktan algılama metotları

Jeomorfolojinin Metodu: 1- Gözlem Metodu: 2-Deney Metodu : 3-Karşılaştırma Metodu : 4. Haritalama, GIS ve uzaktan algılama metotları Jeomorfolojinin Metodu: 1- Gözlem Metodu:Arazide yer şekilleri tasvir edilir, bu yer şekilleri üzerinde ölçümler yapılır, belirli özellikler haritaya geçirilir.ayrıca, görülen yer şeklinin krokisi veya

Detaylı

KONU: HARİTA BİLGİSİ

KONU: HARİTA BİLGİSİ KONU: HARİTA BİLGİSİ Yeryüzünün tamamının ya da bir bölümünün, kuşbakışı görünüşünün, belli bir ölçek dahilinde küçültülerek, bir düzlem üzerine aktarılmasıyla elde edilen çizime harita denir. Bir çizimin

Detaylı

NEOTEKTONİK. Doç.Dr. Yaşar EREN DOĞU ANADOLU SIKIŞMA BÖLGESİ

NEOTEKTONİK. Doç.Dr. Yaşar EREN DOĞU ANADOLU SIKIŞMA BÖLGESİ 6.2.1. DOĞU ANADOLU SIKIŞMA BÖLGESİ Karlıova üçlü kavşağının NEOTEKTONİK doğusunda kalan bölge Doç.Dr. kuzey-güney Yaşar EREN yönlü sıkışmalı tektonik rejimin etkisi altında olduğu için bu bölge Doğu Anadolu

Detaylı

İKİNCİ ÖĞRETİM DERS PROGRAMI

İKİNCİ ÖĞRETİM DERS PROGRAMI İKİNCİ ÖĞRETİM DERS PROGRAMI 1. Yarıyıl 1. Hafta ( 19.09.2011-23.09.2011 ) 15:00-16:50 : KLİMATOLOJİ I ANS Eğitim 2 Blok - 207 Coğrafya ve Klimatoloji 17:00-18:50 : VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI ANS Eğitim

Detaylı

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS 18. Doğal ve beşerî unsurlar birbirleriyle karşılıklı etkileşim içindedir. 19. Arazide yön ve hedef bulma sporlarında pusula ve büyük ölçekli haritalar sporcuların en önemli yardımcılarıdır. Sporcular

Detaylı

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK İKLİM ELEMANLARI Bir yerin iklimini oluşturan sıcaklık, basınç, rüzgâr, nem ve yağış gibi olayların tümüne iklim elemanları denir. Bu elemanların yeryüzüne dağılışını etkileyen enlem, yer şekilleri, yükselti,

Detaylı

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI Altan İÇERLER 1, Remzi BİLGİN 1, Belgin ÇİRKİN 1, Hamza KARAMAN 1, Alper KIYAK 1, Çetin KARAHAN 2 1 MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik

Detaylı

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ İlker ŞENGÜLER* GİRİŞ Çalışma alanı Eskişehir grabeni içinde Eskişehir ilinin doğusunda, Sevinç ve Çavlum mahallesi ile Ağapınar köyünün kuzeyinde

Detaylı

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler.

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler. Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler. Rüzgarların şekillendirici etkilerinin görüldüğü yerlerin

Detaylı

KENTSEL GELİŞİM VE DEPREM ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİNE BİR ÖRNEK: İSKENDERUN (HATAY)

KENTSEL GELİŞİM VE DEPREM ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİNE BİR ÖRNEK: İSKENDERUN (HATAY) ÖZET: KENTSEL GELİŞİM VE DEPREM ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİNE BİR ÖRNEK: İSKENDERUN (HATAY) M. Değerliyurt 1 1 Araştırma Görevlisi, Coğrafya Bölümü, Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay Email: mdegerliyurt@mku.edu.tr

Detaylı

DERS 1. Bölge Sınırlarını Tespiti

DERS 1. Bölge Sınırlarını Tespiti DERS 1 Bölge Sınırlarını Tespiti İster fiziki ve ister beşeri konularda olsun, çalışma yapılacak alanların (havza, yöre, bölüm, bölge) sınırlarının saptanması gerekir. 1-Bir kıtayı ele alabiliriz. Kıtaların

Detaylı

TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER

TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER Prof.Dr. Murat UTKUCU Yrd.Doç.Dr. ŞefikRAMAZANOĞLU TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE Haritalar KESİTLER Yeryüzü şekillerini belirli bir yöntem ve ölçek dahilinde plan konumunda gösteren

Detaylı

Hatalı Kıyı Kullanımının Neden Olduğu Bir Problem: Karaburun Limanın (İstanbul) Dolması

Hatalı Kıyı Kullanımının Neden Olduğu Bir Problem: Karaburun Limanın (İstanbul) Dolması Hatalı Kıyı Kullanımının Neden Olduğu Bir Problem: Karaburun Limanın (İstanbul) Dolması Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Turoğlu (1), Arş. Gör. Hasan Özdemir (1,2), Doç. Dr. Barbaros Gönençgil (1,3), Prof. Dr. Barış

Detaylı

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 10. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 10. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ 2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 10. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ Ay EKİM Hafta Ders Saati 5 2 Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Dünya nın Tektonik Oluşumu

Detaylı

JEOLOJİK-JEOTEKNİK BİLGİ SİSTEMİNE BİR ÖRNEK: AKSARAY İL MERKEZİ

JEOLOJİK-JEOTEKNİK BİLGİ SİSTEMİNE BİR ÖRNEK: AKSARAY İL MERKEZİ JEOLOJİKJEOTEKNİK BİLGİ SİSTEMİNE BİR ÖRNEK: AKSARAY İL MERKEZİ A. Yalçın 1, C. Gökçeoğlu 2, H. Sönmez 2 1 Aksaray Üniversitesi, Jeoloji Müh. Bölümü, Uygulamalı Jeoloji ABD, Aksaray 2 Hacettepe Üniversitesi,

Detaylı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı JEOLOJİK OSEONOGRAFİ Genelde çok karmaşık bir yapıya sahip olan okyanus ve deniz

Detaylı

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 Türkiye de Arazi Kullanımı Türkiye yüzey şekilleri bakımından çok farklı özelliklere sahiptir. Ülkemizde oluşum özellikleri birbirinden farklı

Detaylı

Dünya nın şekli. Küre?

Dünya nın şekli. Küre? Dünya nın şekli Küre? Dünya nın şekli Elipsoid? Aslında dünyanın şekli tam olarak bunlardan hiçbiri değildir. Biz ilkokulda ve lisede ilk önce yuvarlak olduğunu sonra ortadan basık olduğunu sonrada elipsoid

Detaylı

TOPOGRAFİK, JEOLOJİK HARİTALAR JEOLOJİK KESİTLER

TOPOGRAFİK, JEOLOJİK HARİTALAR JEOLOJİK KESİTLER TOPOGRAFİK, JEOLOJİK HARİTALAR JEOLOJİK KESİTLER Dersin ipuçları Harita bilgisi Ölçek kavramı Topografya haritaları ve kesitleri Jeoloji haritaları ve kesitleri Jeolojik kesitlerin yorumları Harita, yeryüzünün

Detaylı

Yapılma Yöntemleri: » Arazi ölçmeleri (Takeometri)» Hava fotoğrafları (Fotoğrametri) TOPOĞRAFİK KONTURLAR

Yapılma Yöntemleri: » Arazi ölçmeleri (Takeometri)» Hava fotoğrafları (Fotoğrametri) TOPOĞRAFİK KONTURLAR TOPOĞRAFİK HARİTALAR EŞ YÜKSELTİ EĞRİLERİ TOPOĞRAFİK HARİTALAR Yapılma Yöntemleri:» Arazi ölçmeleri (Takeometri)» Hava fotoğrafları (Fotoğrametri) HARİTALAR ve ENİNE KESİT HARİTALAR Yeryüzü şekillerini

Detaylı

Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Mustafa Kemal University Journal of Social Sciences Institute Yıl/Year: 2008 Cilt/Volume: 5 Sayı/Issue: 10 KEÇİ DERE (GÖNEN ÇAYI NIN BİR KOLU)

Detaylı

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler :

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler : TÜRKİYE NİN İKLİMİ İklim nedir? Geniş bir bölgede uzun yıllar boyunca görülen atmosfer olaylarının ortalaması olarak ifade edilir. Bir yerde meydana gelen meteorolojik olayların toplamının ortalamasıdır.

Detaylı

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir?

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir? 1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir? a. Ova b. Vadi c. Plato d. Delta 2- Coğrafi bölgelerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? a. Coğrafi özellikleri

Detaylı

KİTABIN REHBERLİK PLANLAMASI. Bölümler. Bölümlere Ait Konu Kavrama Testleri KONU KAVRAMA TESTİ DOĞA VE İNSAN 1 TEST - 1

KİTABIN REHBERLİK PLANLAMASI. Bölümler. Bölümlere Ait Konu Kavrama Testleri KONU KAVRAMA TESTİ DOĞA VE İNSAN 1 TEST - 1 Sunum ve Sistematik SUNUM Sayın Eğitimciler, Sevgili Öğrenciler, ilindiği gibi gerek YGS, gerekse LYS de programlar, sistem ve soru formatları sürekli değişmektedir. Öğrenciler her yıl sürpriz olabilecek

Detaylı

FAYLARI ARAZİDE TANIMA KRİTERLER TERLERİ TEKTONİK IV-V. V. DERS. Doç.. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN

FAYLARI ARAZİDE TANIMA KRİTERLER TERLERİ TEKTONİK IV-V. V. DERS. Doç.. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN FAYLARI ARAZİDE TANIMA KRİTERLER TERLERİ JEOFİZİK K MÜHENDM HENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ TEKTONİK IV-V. V. DERS Doç.. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN Fayları Arazide Tanıma Kriterleri Fay düzleminin karakteristik özellikleri

Detaylı

10/3/2017. Yapısal Jeoloji, Güz Ev Ödevi 1. ( ) Profile, Eğim, Yükseklik

10/3/2017. Yapısal Jeoloji, Güz Ev Ödevi 1. ( ) Profile, Eğim, Yükseklik Yapısal Jeoloji, Güz 2017-18 Ev Ödevi 1. (18.09.2017) Profile, Eğim, Yükseklik 1. A-B, C-D, E-F, G-H, R-S noktalarından geçen profilleri gerçek ölçekli olarak çiziniz. 2. Siyah düz çizgi ile gösterilen

Detaylı

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Özel Konum 1. Türkiye nin Matematik (Mutlak) Konumu Türkiye nin Ekvatora ve başlangıç

Detaylı

önce biz sorduk KPSS Soruda 32 soru ÖABT SOSYAL BİLGİLER COĞRAFYA Eğitimde

önce biz sorduk KPSS Soruda 32 soru ÖABT SOSYAL BİLGİLER COĞRAFYA Eğitimde KPSS 2017 önce biz sorduk 50 Soruda 32 soru ÖABT SOSYAL BİLGİLER COĞRAFYA Eğitimde 30. yıl Komisyon ÖABT Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Coğrafya Konu Anlatımlı ISBN 978-605-318-687-8 Kitapta yer alan bölümlerin

Detaylı

Toprak oluşumu ve toprak türleri

Toprak oluşumu ve toprak türleri On5yirmi5.com Toprak oluşumu ve toprak türleri Toprak oluşumu ve toprak türleri nelerdir? Yayın Tarihi : 13 Kasım 2012 Salı (oluşturma : 3/1/2017) -Toprağın oluşması için önce kayaların çözünmesi gerekir.

Detaylı

***Yapılan bir çizimin harita özelliğini gösterebilmesi için çizimin belirli bir ölçek dahilinde yapılması gerekir.

***Yapılan bir çizimin harita özelliğini gösterebilmesi için çizimin belirli bir ölçek dahilinde yapılması gerekir. HARİTA BİLGİSİ Harita Kuşbakışı görünümün Ölçekli Düzleme aktarılmasıdır. ***Yapılan bir çizimin harita özelliğini gösterebilmesi için çizimin belirli bir ölçek dahilinde yapılması gerekir. Kroki Kuşbakışı

Detaylı

BURSA ĠLĠ ĠÇĠN ZEMĠN SINIFLAMASI VE SĠSMĠK TEHLĠKE DEĞERLENDĠRMESĠ PROJESĠ

BURSA ĠLĠ ĠÇĠN ZEMĠN SINIFLAMASI VE SĠSMĠK TEHLĠKE DEĞERLENDĠRMESĠ PROJESĠ BURSA ĠLĠ ĠÇĠN ZEMĠN SINIFLAMASI VE SĠSMĠK TEHLĠKE DEĞERLENDĠRMESĠ PROJESĠ AMAÇ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ile TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK-MAM) arasında protokol imzalanmıştır. Projede, Bursa

Detaylı

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Planlaması Dairesi Başkanlığı. Temel Harita Bilgisi

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Planlaması Dairesi Başkanlığı. Temel Harita Bilgisi ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Planlaması Dairesi Başkanlığı Temel Harita Bilgisi Harita, yeryüzünün ölçeklendirilmiş ve düzleme aktarılmış bir sunumudur.

Detaylı

Ö:1/5000 25/02/2015. Küçüksu Mah.Tekçam Cad.Söğütlü İş Mrk.No:4/7 ALTINOLUK TEL:0 533 641 14 59 MAİL:altinoluk_planlama@hotmail.

Ö:1/5000 25/02/2015. Küçüksu Mah.Tekçam Cad.Söğütlü İş Mrk.No:4/7 ALTINOLUK TEL:0 533 641 14 59 MAİL:altinoluk_planlama@hotmail. ÇANAKKALE İli, AYVACIK İLÇESİ, KÜÇÜKKUYU BELDESİ,TEPE MAHALLESİ MEVKİİ I17-D-23-A PAFTA, 210 ADA-16 PARSELE AİT REVİZYON+İLAVE NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU Ö:1/5000 25/02/2015 Küçüksu Mah.Tekçam

Detaylı

25 OCAK 2005 HAKKARİ DEPREMİ HAKKINDA ÖN DEĞERLENDİRME

25 OCAK 2005 HAKKARİ DEPREMİ HAKKINDA ÖN DEĞERLENDİRME 25 OCAK 2005 HAKKARİ DEPREMİ HAKKINDA ÖN DEĞERLENDİRME Ömer Emre, Ahmet Doğan, Selim Özalp ve Cengiz Yıldırım Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Yer Dinamikleri Araştırma ve

Detaylı

Bazı şekil grupları km 2 Ha Oran

Bazı şekil grupları km 2 Ha Oran Coğrafi Bilimler Dergisi, 2007, 5 (2), 27-53 Kaz Dağı Kuzey Kesiminin (Bayramiç-Çanakkale) Jeomorfolojisi (1) Geomorphology of north part of Kaz mountain (İda, Bayramiç-Çanakkale) Telat Koç Çanakkale Onsekiz

Detaylı

JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ Genel Jeoloji Prof. Dr. Kadir DİRİK Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü 2015 JEOLOJİ (Yunanca Yerbilimi ) Yerküreyi inceleyen bir bilim dalı olup başlıca;

Detaylı

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan...

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan... YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM EDİTÖR Turgut MEŞE Bütün hakları Editör Yayınevine aittir. Yayıncının izni olmaksızın kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması

Detaylı

ULUABAT MANYAS GÖLLERİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN JEOMORFOLOJİK GELİŞİM MODELLEMESİ

ULUABAT MANYAS GÖLLERİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN JEOMORFOLOJİK GELİŞİM MODELLEMESİ Kuvaterner Çalıştayı IV 2003 İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü ULUABAT MANYAS GÖLLERİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN JEOMORFOLOJİK GELİŞİM MODELLEMESİ Barış Mater 1, Hüseyin Turoğlu 1, Musa Uludağ 2, İsa Cürebal

Detaylı

HARİTA BİLGİSİ ETKİNLİK

HARİTA BİLGİSİ ETKİNLİK HARİTA Dünya nın tamamının veya bir bölümünün kuş bakışı, küçültülerek bir düzleme aktarılmasıdır. kuşbakışı PLAN... Bir çizimin harita olabilmesi için... KROKİ... PROJEKSİYONLAR: Dünya nın şeklinin geoit

Detaylı

Havza. Yağış. Havza. sınırı. Havza. alanı. Akarsu ağı. Akış Havzanın çıkış noktası (havzanın mansabı) Çıkış akımı

Havza. Yağış. Havza. sınırı. Havza. alanı. Akarsu ağı. Akış Havzanın çıkış noktası (havzanın mansabı) Çıkış akımı Yağış Havza Havza sınırı Havza alanı Akarsu ağı Akış Havzanın çıkış noktası (havzanın mansabı) Çıkış akımı Havza ve alt havza Türkiye nin 25 (27?) Havzası - Meriç Havzası (01) - Müteferrik Marmara Suları

Detaylı

GENEL JEOLOJİ. y e r i n d ı ş o l a y l a r ı

GENEL JEOLOJİ. y e r i n d ı ş o l a y l a r ı GENEL JEOLOJİ y e r i n d ı ş o l a y l a r ı D I Ş D İ N A M İ K y e r i n d ı ş o l a y l a r ı - Dış olayların genel değerlendirmesi - İklim - Ayrışma - Deniz ve okyanusların genel özellikleri - Dış

Detaylı

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ Erzurum, 2015 Proje adı Şenkaya ilçe merkezinin mekan olarak değiştirilmesi

Detaylı

Test. Doğa ve İnsan BÖLÜM 1

Test. Doğa ve İnsan BÖLÜM 1 Doğa ve İnsan 1. Aşağıdakilerden hangisi insanın doğrudan veya dolaylı etkisi ile oluşmamış doğal olaylardandır? A) Kuraklık B) Orman yangını C) Sel D) Erozyon E) Aşırı yağış Test 1 6. Coğrafi araştırmalarda

Detaylı

SELMA KISA PLANLAMA TEKİRDAĞ İLİ, KINALI-SARAY DEVLET YOLU BÜYÜKYONCALI GEÇİŞİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

SELMA KISA PLANLAMA TEKİRDAĞ İLİ, KINALI-SARAY DEVLET YOLU BÜYÜKYONCALI GEÇİŞİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU SELMA KISA PLANLAMA TEKİRDAĞ İLİ, KINALI-SARAY DEVLET YOLU BÜYÜKYONCALI GEÇİŞİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU AĞUSTOS, 2017 İÇİNDEKİLER AMAÇ... 2 KAPSAM... 2 YÖNTEM... 2 1.

Detaylı

PLAN AÇIKLAMA RAPORU

PLAN AÇIKLAMA RAPORU BALIKESİR İLİ, KARESİ İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 8219, PARSEL 17 DE KAYITLI TAŞINMAZ İÇİN HAZIRLANAN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU ARALIK 2017 Balıkesir İli, Karesi

Detaylı

EĞNER-AKÖREN (ADANA) CİVARI JEOLOJİSİ

EĞNER-AKÖREN (ADANA) CİVARI JEOLOJİSİ EĞNER-AKÖREN (ADANA) CİVARI JEOLOJİSİ 7. hafta Saha Jeolojisi II dersinin içeriğinde Tersiyer yaşlı Adana Baseni nin kuzey-kuzeydoğu kesimleri incelenecektir. 4. Hafta Saha Jeolojisi II dersi kapsamında

Detaylı

ÇIĞ DUYARLILIK ANALİZİ RAPORU

ÇIĞ DUYARLILIK ANALİZİ RAPORU T.C... VALİLİĞİ İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü..İli, İlçesi, Beldesi.. Mevkii ÇIĞ DUYARLILIK ANALİZİ RAPORU Hazırlayanlar:. Arşiv No:.. Tarih: İÇİNDEKİLER DİZİNİ İÇINDEKILER DIZINI ŞEKILLLER DIZINI ÇIZELGELER

Detaylı

18. ESRI KULLANICILAR KONFERANSI

18. ESRI KULLANICILAR KONFERANSI 18. ESRI KULLANICILAR KONFERANSI SEL VE TAŞKINA DUYARLI ALANLARIN CBS İLE BELİRLENMESİ: İSTANBUL AVRUPA YAKASI ÖRNEĞİ Arş.Grv. Mustafa YALÇIN Afyon Kocatepe Üniversitesi İÇERİK Sel ve Taşkın Duyarlılık

Detaylı

TRAKYA DA VEJETASYON DEVRESİ VE BU DEVREDEKİ YAĞIŞLAR. Vegetation period and rainfalls during in this time in Trakya (Thrace)

TRAKYA DA VEJETASYON DEVRESİ VE BU DEVREDEKİ YAĞIŞLAR. Vegetation period and rainfalls during in this time in Trakya (Thrace) Ocak 2010 Cilt:18 No:1 Kastamonu Eğitim Dergisi 227-232 TRAKYA DA VEJETASYON DEVRESİ VE BU DEVREDEKİ YAĞIŞLAR Özet Duran AYDINÖZÜ Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Kastamonu

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA COĞRAFİ KONUM COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA Yeryüzünün belli bir bölümünü FİZİKİ coğrafya BEŞERİ ve gösterir. EKONOMİK -Doğa olaylarını -Kıtalar coğrafya konu alır. -Ülkeler -İnsanlar ve -Klimatoloji

Detaylı

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ 27.02.2018 1 INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Orhan ARKOÇ e-posta : orhan.arkoc@klu.edu.tr Web : http://personel.klu.edu.tr/orhan.arkoc 27.02.2018 2 BÖLÜM 4 TABAKALI KAYAÇLARIN ÖZELLİKLER,

Detaylı

Harita Projeksiyonları ve Koordinat Sistemleri. Doç. Dr. Senem KOZAMAN

Harita Projeksiyonları ve Koordinat Sistemleri. Doç. Dr. Senem KOZAMAN Harita Projeksiyonları ve Koordinat Sistemleri Doç. Dr. Senem KOZAMAN Yeryüzü şekilleri ve ayrıntılarının düz bir yüzey üzerinde, belli bir ölçek ve semboller kullanarak, bir referans sisteme göre ifade

Detaylı

ÇOK ZAMANLI UYDU GÖRÜNTÜLERİ VE CBS İLE ALİBEYKÖY BARAJI VE YAKIN ÇEVRESİNİN ARAZİ KULLANIMI ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

ÇOK ZAMANLI UYDU GÖRÜNTÜLERİ VE CBS İLE ALİBEYKÖY BARAJI VE YAKIN ÇEVRESİNİN ARAZİ KULLANIMI ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ ÇOK ZAMANLI UYDU GÖRÜNTÜLERİ VE CBS İLE ALİBEYKÖY BARAJI VE YAKIN ÇEVRESİNİN ARAZİ KULLANIMI ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ Yasemin Özdemir, İrfan Akar Marmara Üniversitesi Coğrafya Bölümü Marmara Üniversitesi

Detaylı

EROZYONUN KANTİTATİF OLARAK BELİRLENMESİ. Dr. Şenay ÖZDEN Prof.Dr. Nuri MUNSUZ

EROZYONUN KANTİTATİF OLARAK BELİRLENMESİ. Dr. Şenay ÖZDEN Prof.Dr. Nuri MUNSUZ EROZYONUN KANTİTATİF OLARAK BELİRLENMESİ Dr. Şenay ÖZDEN Prof.Dr. Nuri MUNSUZ Havza koruma projelerinde erozyonun azaltılması ile sediment problemlerinin ıslahı, temel amaçları oluşturmaktadır. Bunun için

Detaylı

YER. Uzaklık. Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2. Çekim kuvveti= Yaşar EREN-2007

YER. Uzaklık. Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2. Çekim kuvveti= Yaşar EREN-2007 Uzaklık Çekim kuvveti= Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2 Okyanuslardaki gel-git olayı ana olarak Ayın, ikincil olarak güneşin dünyanın (merkezine göre) değişik bölgeleri üzerindeki diferansiyel çekim etkisiyle

Detaylı

7. Türkiye nin Sismotektoniği SİSMOTEKTONİK DERSİ (JFM 439)

7. Türkiye nin Sismotektoniği SİSMOTEKTONİK DERSİ (JFM 439) 7. Türkiye nin Sismotektoniği SİSMOTEKTONİK DERSİ (JFM 439) Doç. Dr. Murat UTKUCU Sakarya Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü 29.04.2010 Doç.Dr.Murat UTKUCU-SAU Jeofizik- 1 Diri tektonik ve deprem

Detaylı

Yapısal jeoloji. 3. Bölüm: Normal faylar ve genişlemeli tektonik. Güz 2005

Yapısal jeoloji. 3. Bölüm: Normal faylar ve genişlemeli tektonik. Güz 2005 MIT Açık Ders Malzemeleri http://ocw.mit.edu 12.113 Yapısal jeoloji 3. Bölüm: Normal faylar ve genişlemeli tektonik Güz 2005 Bu materyallerden alıntı yapmak veya Kullanım Şartları hakkında bilgi almak

Detaylı

11 MART 2011 BÜYÜK TOHOKU (KUZEYDOĞU HONSHU, JAPONYA) DEPREMİ (Mw: 9,0) BİLGİ NOTU

11 MART 2011 BÜYÜK TOHOKU (KUZEYDOĞU HONSHU, JAPONYA) DEPREMİ (Mw: 9,0) BİLGİ NOTU MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 11 MART 2011 BÜYÜK TOHOKU (KUZEYDOĞU HONSHU, JAPONYA) DEPREMİ (Mw: 9,0) BİLGİ NOTU JEOLOJİ ETÜTLERİ DAİRESİ Yer Dinamikleri Araştırma ve Değerlendirme Koordinatörlüğü

Detaylı

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir. HARİTA NEDİR? Yeryüzünün tamamının veya bir parçasının kuşbakışı görünümünün, istenilen ölçeğe göre özel işaretler yardımı ile küçültülerek çizilmiş örneğidir. H A R İ T A Yeryüzü şekillerinin, yerleşim

Detaylı

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi V. ULUSLARARASI KUM VE TOZ FIRTINASI ÇALIŞTAYI ORTA DOĞU TOZ KAYNAKLARI VE ETKİLERİ 23-25 EKİM 2017, İSTANBUL (Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki

Detaylı

Jeoloji Mühendisleri için ArcGIS Eğitimi

Jeoloji Mühendisleri için ArcGIS Eğitimi Jeoloji Mühendisleri için ArcGIS Eğitimi http://facebook.com/esriturkey https://twiter.com/esriturkiye egitim@esriturkey.com.tr Kursun Süresi: 4 Gün 24 Saat Jeoloji Mühendisleri için ArcGIS Eğitimi Genel

Detaylı

TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI

TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI Yer altı Suları; Türkiye, kumlu, çakıllı ve alüvyal sahalar ile başta karstik alanlar olmak üzere, geçirimli kayaçlara bağlı olarak yer altı suları bakımından

Detaylı

IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU

IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU Rapor No. :1 Tarihi: 04/12/2012 IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU Projenin Adı: Iğdır Aralık Rüzgâr Erozyonu Önleme Projesi Proje Alanının Genel Özellikleri: Iğdır İli Aralık İlçesinde

Detaylı