Post Demokrasi. Yazar: Colin Crouch. Polity Press, Londra, Çeviren: Emre Yıldırım

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Post Demokrasi. Yazar: Colin Crouch. Polity Press, Londra, 2004. Çeviren: Emre Yıldırım"

Transkript

1 1 Post Demokrasi Yazar: Colin Crouch Polity Press, Londra, Çeviren: Emre Yıldırım

2 2 İçindekiler Giriş 1 Neden Post Demokrasi? 2 Küresel Şirket: Post Demokratik Dünyanın Anahtar Kurumu 3 Post Demokraside Sosyal Sınıf 4 Post Demokraside Siyasi Parti 5 Post Demokrasi ve Vatandaşlığın Ticarileşmesi 6 Sonuçlar: Nereye Gidiyoruz? Kaynakça

3 3 Giriş Bu kitap, zihnimi meşgul eden değişik soruların zamanla bir araya gelmesiyle oluştu ların sonlarına doğru sanayileşmiş ülkelerin hepsinde açıkça görülmeye başlandı ki, parti kimlikleri her ne olursa olsun, devlet politikalarının, kapitalist ekonominin sınırsız faaliyetlerinden korunmaya muhtaç olanlar yerine, bundan yararlanan zenginlerin çıkarlarını koruması yönünde hükümetler üzerinde sürekli ve kararlı bir baskı uygulanmaktaydı. Olağanüstü olan durum ise Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tamamına yakınında merkez-sol partiler iktidarında olmasına rağmen bu olguya karşı dikkate değer bir başarı gösterememeleriydi. Bir sosyolog olarak, bu durumun siyasetçilerin artık önemini yitirmesi üzerinden açıklanması ile yetinemezdim. Bu durumun yapısal dinamiklerle bir ilişkisi vardı: Öyle ki, 20. Yüzyılın neredeyse tamamında zenginlere ve toplumsal olarak avantajlı konumda olanların çıkarlarına karşı mücadele veren örgütlü işçi sınıfının yerine siyasal yapıda yeni bir şey konulamadı. İşçi sınıfının sayısal olarak küçülmesi, siyaseti geçmişte daima görüldüğü gibi, her çeşit ayrıcalıklara sahip olanların çıkarlarına hizmet eden bir biçime dönüştürmekteydi. Bu zaman zarfında, Andrew Gamble ve Tony Wright, yeni sosyal demokrasi hakkında The Political Quarterly ve Fabian Society için hazırlamakta oldukları kitaplarına bir bölüm ile katkıda bulunmamı istediler. Ben de bu iç karartıcı düşünceleri İşçi Sınıfı Politikalarının Parabolü (A. Gamble ve T. Wright (ed.) The New Social Democracy (Oxford: Blackwell, 1999), ss ) adlı bir bölüm altında geliştirdim. Bu kitabın 3. bölümü, adı geçen bölümün geliştirilmiş biçimidir ların sonlarında birçokları gibi ben de İngiltere`deki Yeni İşçi 1 hükümeti etrafında ortaya çıkmaya başlayan yeni siyasi sınıftan rahatsız olmaya başlamıştım. Partinin farklı düzeylerdeki lider kadroları yerini hükümetten destek bekleyen büyük şirketler için çalışan müşavirler, lobiciler ve danışmanlar ağına bırakıyordu. Benzer durumların başka yerlerde de görülmesine karşın İngiltere veya İşçi Partisi`nde bu denli keskin şekilde yaşanması İşçi Partisi nin eski lider kadrolarının 1980 lerin başlarında güvenilirliklerini yitirmiş ve dolayısıyla da kolayca altedilebilecek bir duruma gelmiş olmasından kaynaklanıyordu. 1 İngiliz İşçi Partisi`nin 1990`larda gerçekleştirdiği bazı temel parti içi reformlar sonucu seçim propagandalarında partinin artık değiştiğini göstermek için New Labour sloganı kullanıldı. E

4 4 Alessandro Pizzorno dan siyasi hayatın yapısı ve toplumun geri kalanı ile ilişkileri hakkında çok şey öğrenmiştim. Donatella Della Porta, Margaret Greco ve Arpad Szakolczai Sandro adına düzenledikleri Festschift e katkıda bulunmmı istediklerinde bu düşüncelerimi daha ayrıntılı bir şekilde geliştirme fırsatını elde ettim. Sonuçta ortaya çıkan çalışmanın, Interno ai partitie ai movimenti: militanti, iscritti, professionisti e il mercato (D. Della Porta, M. Greco ve A. Szakolczai (ed.), Identita, riconoscimento, scambio: Saggi in onore di Alessandro Pizzorno (Roma: Laterza, 2000) ss ) geliştirilmiş bir versiyonu bu kitabın 4. bölümüne dahil edilmiştir. Bu iki farklı tema yani işçi sınıfının gerilemesinin kitlelerin siyasal katılımında yarattığı boşluk ve toplumun geri kalanına yalnızca iş dünyası lobicileri üzerinden bağlı bir siyasal sınıfın gelişmesi, açık bir şekilde birbirine bağlıydı. Ayrıca bu temalar, Batı demokrasilerindeki zayıflamanın işaretlerine dikkat çeken giderek artan sayıda gözlemcinin açıklamalarına da katkı sağlamaktaydı. Muhtemelen post demokrasi dönemine girmekteydik. Bu fenomenin genel bir tartışma içerisinde ele alınmasıyla ilgilienebilecekleri düşüncesiyle Fabian Society 2 ile yakınlaştım. Post-demokrasi kavramını geliştirdim, değişimlerin ardındaki anahtar kurum olarak gördüğüm küresel şirket tartışmasını ve bu kötü duruma vatandaşların nasıl karşılık verebilecekleriyle ilgili bazı düşünceler ekledim (1., 2. ve 6. bölümlerin kısa versiyonları). Bu çalışma, Coping with Democracy (Fabian Ideas 598, Lodra: The Fabian Society, 2000) olarak yayınlandı. Bu küçük çalışma, Giuseppe Laterza nın kendi adındaki yayınevi gibi bazılarının dikkatlerini çekti. Kitabın İtalyanca baskısı, sosyal ve siyasal konular üzerine bir dizi kısa kitapla birlikte yayınlanması ile ilgilendiğini, fakat mevcut haliyle özel olarak İngiliz okuyucuya hitap ettiğine dikkat çekti. Ben de Postdemocrazia (Rome: Laterza, 2003) kitabında genel anlamda daha Avrupa tabanlı ampirik bir tartışma oluşturdum. Tam bu konuyla meşgul olduğum sırada bir başka konu ilgimi çekmeye başlamıştı: diğer birçok ülkede olduğu gibi İngiltere de de başta eğitim olmak üzere diğer kamu hizmetlerinin ticarileşmesi. Bu sıralarda eşim İngiltere de bir taşra kasabasında milli eğitimde idareci olarak çalışmaktaydı. Merkezi hükümet tarafından karımın ve meslektaşlarının üzerinde kendi çalışmalarını ve okullarının bazı faaliyetlerini özel firmalara devretmeleri yönünde ülke genelinde giderek artan bir baskıyı gözlemledim. Bu baskı, milli eğitim hizmetinin yapısını 2 Fabian Society

5 5 değiştirmeyi, böylece bu hizmetlerin kolaylıkla bu tür firmalara devredilmesini kapsamaktaydı. Böylece, kamu idarelerine göre firmalar bu hizmetleri daha mantıklı bir şekilde yürütebilirdi. Sağlık hizmetleri ve refah devletinin diğer alanlarında da benzer gelişmeler yaşanmaktaydı. Bu durum refah devletinde vatandaşlık kavramı ile ilgili ana sorunların dile getirilmeye başlanmasına sebep oldu. Ben de her iki genel sorunu ve özelde eğitimle ilgili durumu Fabian Society nin bir başka yayınında ele aldım: Commercialization and Citizenship: Education Policy and the Future of Publice Services (Fabian Ideas 606, Londra: The Fabian Society, 2003). Ama refah devletinin geleceği ile ilgili çelişkinin bir parçası olarak bu sorunlar aynı zamanda demokrasinin problemleri tartışmaları ile de bağlantılıydı. Küresel şirketlerin siyasi anlamda artan önemi, işçi sınıfının gerilemesi ile solda oluşan boşluk ve siyasi danışmanlar ve iş dünyası lobilerinden oluşan yeni siyasi sınıfın bu boşluğu doldurması, neden hükümetlerin sosyal politikalarının, işleri özel firmalara vererek, giderek bozulduğunu açıklamaya yardımcı olmaktaydı. Bu tartışma aynı zamanda bir post demokrasi tartışmasıydı ve aslında post demokrasinin pratikteki sonuçlarıyla ilgili temel bir örnek teşkil etmekteydi. Ben de Commercialization and Citizenship teki genel argümanları Postdemocrazia metnine dahil ettim. Daha sonra Coping with Post-Democracy nin oldukça genişletilmiş bir versiyonunu, yayın hakemlerinden gelen öneriler doğrultusunda, İtalyan baskısındaki tartışmaların yardımcı olduğu bazı değişiklikler ve siyasal sisteme uygun olarak, İngilizce olarak yeniden yayınlama fırsatı doğdu. Guiliano Amato ve Michele Salvati gibi bazı yorumcular, yapmakta olduğum tartışmanın, genel anlamda bir demokrasi tartışması olmasından ziyade sosyal demokrasinin problemleri ile ilgili olduğunu söylediler. Ralf Dahrendorf da benim, liberal demokrasiden ziyade eşitlikçi demokrasi konusunda ısrar ettiğimi söyleyerek benzer bir noktaya parmak bastı. Bu argümanlara itiraz etmek zorundayım. Eğer kalabalık ve sosyal olarak tanımlanmış gruplar içindeki seçmenlerin kamusal yaşama entegre olması engellenir ve siyasetle ilgili fikirlerinin küçük bir seçkin grup tarafından şekillenilmesine izin verilirse, evrensel anlamda vatandaşlıkla alakalı konularda ilkeli ve ciddi siyasetle ilgili birçok problem var demektir. Hükümetlerin ekonomik eylemleri lobiler tarafından çarpıtılır, hiçbir direnç noktası bırakmaksızın ayrıcalıklı siyaset yapma, yapısal boşluğu doldurur ve liberallerin inandıkları piyasa düzenini bozarsa, neoliberaller de en az sosyal demokratlar kadar konuyla ilgilenmek zorunda kalacaklardır.

6 6 1.Neden Post-Demokrasi 21. yüzyılın başında demokrasi son derece paradoksal bir durumda görülmektedir. Bir açıdan bakıldığında demokrasinin, dünya tarihi açısından doruk noktasını yaşadığı söylenebilir. Geçen çeyrek yüzyılda İber yarımadası, Sovyet imparatorluğunun büyük bir bölümü, Güney Afrika, Güney Kore ve Güney-Doğu Asya nın diğer bölgeleri ve son olarak Latin Amerika nın bazı ülkeleri, iyi kötü en azından serbest ve adil seçimleri kabul etmişlerdir. Artan sayıda ulus devletler önceki dönemlere kıyasla daha fazla demokratik uygulamalara gitmektedirler. Philippe Schmitter tarafından küresel demokrasiyle ilgili yürütülen bir araştırmanın verilerine göre, makul düzeyde serbest seçimlerin gerçekleştiği ülkelerin sayısı 1988 yılında 147 iken (Sovyet sisteminin çökmesi arifesinde), 1995 te 164 e ve 1999 da 191 e ulaşmıştır (Schmitter, özel görüşme, Ekim 2002; ayrıca bknz. Schmitter ve Brouwer, 1999). Daha titiz bir tanımlamayla gerçek anlamda serbest seçimlere bakıldığında veriler daha karmaşıktır: 1988 ile 1995 arası 65 ten 43 e açık bir düşüş vardır fakat 1999 da 88 ülkeye doğru bir yükseliş görülmektedir. Fakat aynı dönemlerde, demokrasinin sağlığını ölçmek için daha detaylı göstergelerin kullanıldığı Batı Avrupa, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ve sanayileşmiş dünyanın diğer bölgelerindeki yerleşik demokrasilerdeki düşünceler daha kötümserdir. Örnek olarak verilebilecek bir olay, 2000 yılındaki ABD başkanlık seçimleridir. Florida da, eyalet valisi nin kardeşi olan George W. Bush un zaferiyle sonuçlanan seçimlerde sahte oy pusulaları olduğuna dair kesin kanıtlar bulunmuştur. Afrika kökenli Amerikalılar arasından çıkan bazı gösteriler dışında demokratik sürecin tahrif edilmesi olgusuna karşı çıkan çok az itiraz vardı. Sonuçta başarılı olmanın göstergesi olarak hakim görüş, borsalarda güvenli ortamı yeniden sağlamanın önemi olarak görülmektedir. Bu durum çoğunluğun kararını temin etmekten daha önemli bir durum olarak keşfedilmiştir.

7 7 Daha küçük bir anekdot ise Batı Avrupa, Japonya ve ABD den akademisyenlerin biraraya getirildiği seçkin bir yapı olan Trilateral Komisyonu nun hazırladığı rapordur ve bu rapora göre adı geçen ülkelerde demokrasi adına herşey iyi gitmemektedir (Pharr ve Putnam, 2000). Yazarlar, sorunu, öncelikle siyasetçilerin eylem kapasitelerinde bir düşme olduğu ve bunun sebebinin de meşruiyetlerinin giderek azalmasıyla sorun yarattığı şeklinde değerlendirmektedirler. Yazarların seçkin bir konumda olmalarına rağmen, bu konumları, problemin kitleler ile ilgili olduğunu görmelerini engellememiştir. Sonuçta vardıkları düşünceler, siyasetçileri ikna etmek noktasında zor görünse de, yeterli derecede rahatsızlık vermiştir. Putnam, Pharr ve Dalton un (2000) da işaret ettiği gibi, kitlelerin siyasetten ve siyasetçilerden giderek artan bir ivmeyle tatmin olamamasının, demokrasinin sağlığıyla ilgili bir kanıt olduğu ileri sürülebilir: siyaset anlamında yeterli olgunluğa ulaşmış ve talepkar olan kitleler, kendilerine göre daha riayetkar olan önceki nesillere kıyasla, liderlerinden daha fazla beklenti içindedirler. Bu önemli uyarıyı, birkaç farklı noktadan değerlendirebiliriz. Demokrasinin başarılı olabilmesi, sıradan kitlelere, tartışmalar ve bağımsız örgütlenmeler sayesinde siyasete aktif olarak katılım noktasında gerekli fırsatın verilmesi ve kitlelerin, bu fırsatı, kamusal yaşamın gündemini belirleyebilme noktasında kullanabilmeleri ile mümkündür. Bu iddiaya göre, geniş kitleler, pasif bir şekilde kamuoyu yoklamalarına katılmak yerine, etkili bir şekilde önemli siyasi tartışmalara katılmalı ve gündemi belirlemeli, siyasi olaylar ve konularla ilgili bilgi sahibi olarak sürece dahil olmalıdır. Bu iddia, diğer tüm imkansız idealler gibi hiçbir zaman tam anlamıyla başarılabilecek olmasa da, olması gerekeni belirterek, ideal modeli ortaya koymaktadır. İdeal model, uygulanabilirliğine inanılması ve eylemlerimizi ideal olana göre uyarlayarak kendimizi geliştirmeye çalışmamız açısından ele alındığında her zaman için değerlidir. İdeal olanın çıtasını düşürerek kolayca başarılabileceğini iddia eden yaygın bir yaklaşıma karşın demokrasiye bu yönde bir yaklaşım, daha elzemdir. Kendi kendini tatmin etme ve endişeleri ortadan kaldırma gibi bir gönül rahatlığı getiren yaygın yaklaşımın tecih edilmesi, demokrasinin zayıflamasına neden olan yolları ortaya çıkartmaktadır ve 60 lardaki Amerikalı siyaset bilimcilerinin yazılarına yeniden bakacak olursak, bu yazarların, demokrasi tanımlamalarını, ABD ve İngiltere gibi iki ülkenin siyasi uygulamalarındaki problemleri dile getirmeden, bu iki ülkedeki mevcut uygulamalara uygun şekilde yaptıklarını görürüz (örn. Almond ve Verba, 1963). Bu tavır, bilimsel analizden ziyade Soğuk Savaş ideolojisini yansıtmaktadır. Benzer bir yaklaşım, çağdaş demokrasi tanımlamalarında da görülmektedir. Aynı Amerikan etkisi, demokrasinin, gittikçe artarak,

8 8 aslında normatif bir kavram olmayan ve tarihsel şartlara bağlı bir model olan liberal demokrasi olarak tanımlanmasına neden olmaktadır (bu noktanın eleştirel bir yaklaşımı için bknz. Dahl, 1989 ve Schmitter, 2002). Bu model, seçimlere katılımın, kitlesel katılımın ana yöntemi olduğu; lobicilik faaliyetlerine geniş özgürlüklerin tanındığı ve kapitalist ekonomiye zarar verecek herhangi bir eylemden kaçınılan bir yönetim şeklinin hakim olduğu bir sistemdir. Bu sistem, geniş halk kitlelerinin ilgisine ve iş sektörü dışındaki diğer örgütlenmelerin oynadıkları rollere çok az dikkat eden bir modeldir. Liberal demokrasinin hırslı olmayan demokratik beklentilerinden tatmin olmanın verdiği gönül rahatlığı, benim, post demokrasi olarak adlandırdığım olguyu ortaya çıkartmaktadır. Bu modele göre, seçimler hala daha geçerliliğini korumakta ve hükümetleri değiştirebilmekte özelliğine sahip olmakla birlikte kitlelerin seçimlerle ilgili düşünceleri sıkı bir şekilde kontrol altında tutularak, ikna yöntemleri konusunda uzman kişilerden oluşan rakip gruplar tarafından yönlendirilmekte ve bu gruplar tarafından belirlenen az sayıda konuya dikkat çekilmektedir. Vatandaşlar pasif, hareketsiz hatta kayıtsız bir rol oynamakta, sadece önlerine gelenlere tepki vermektedirler. Açık seçik ortada olan bu seçim oyunun arkasında ise, siyaset, özelde, seçilmiş hükümetler ve büyük oranda iş dünyasının çıkarlarını temsil eden seçkinler arasındaki etkileşim ile şekillenmektedir. Bu model de, tıpkı ideal tip örneği gibi abartılıdır ama siyasi hayatımızın, ideal model ile post demokrasi arasındaki ölçekte nerede durduğu ve özelde, ikisi arasında ne yönde ilerlediğine dair sorgulamamız göstermektedir ki, bügünkü siyaset, post demokrasi olgusunun geçerli olduğuna dair yeterli kanıta sahiptir. Benim iddiam, gittikçe artan bir ivmeyle post demokrasi kutbuna doğru ilerlemekte olduğumuz yönündedir. Eğer bu konuda haklıysam, içinde bulunduğumuz durumu tanımlamakta kullanmış olduğum faktörler, bu kitabın öncelikle hitap ettiği siyasal eşitlikçiler ve sosyal demokratların özelde ilgilendikleri farklı bir noktayı daha açıklamaya yardımcı olacaktır. İktidarı giderek iş dünyası lobilerine devreden post demokrasi koşulları altında, iktidarın ve refahın yeniden dağıtımı yada yetkililerin çıkarlarının sınırlanması gibi güçlü eşitlikçi politikaların gündeme alınması gibi bir umut da vardır. Daha ileri düzeyde, eğer siyaset bu anlamda post demokratik hale gelmekteyse, siyasi solun 20. Yüzyıldaki çoğu kazanımları dönüşüme uğrayacaktır. Bu dönemde sol, bazı zaman ve mekanlarda tedrici olarak ve barışçıl bir temelde büyük bir mücadele vermiştir, diğer zaman ve mekanlarda ise şiddete ve baskıya karşı durmuş, yönetimle ilgili konularda sıradan insanların seslerini duyurmalarını sağlamıştır. Bugün bu sesler yeniden bastırılmış mıdır, halk

9 9 giderek zayıflarken iktisadi olarak güçlü olan, nüfuz etme araçlarını kullanmaya devam mı etmektedir? Bugünkü durum tam anlamıyla 20. yüzyılın koşullarına dönmek anlamına gelmemektedir çünkü tamamen farklı yönde bir seyir izlenmektedir. Geçmişten gelen mirasımızı yanımızda taşıyarak, tarihsel olarak çok farklı bir yerde konumlanmış durumdayız. Daha doğrusu, demokrasi bir parabol durumuna dönüşmüştür. Eğer bir parabolün dış hatlarının izinden giderseniz, kaleminiz koordinatların her birinden iki defa geçecektir: parabolün merkezinin tepe noktasına doğru bir kez ve dışa doğru farklı bir noktadan tekrar. Bu imgelem, post demokrasinin karmaşık özellikleri olarak ileride bahsedeceğim konu için çok önemlidir. Başka bir yerde (Crouch, 1999b), girişte değinildiği gibi, İngiliz işçi sınıfının deneyimlerine odaklanan işçi sınıfı politikalarının parabolü hakkında yazmıştım. 20. Yüzyılında, bu sınıf, Keynezyen talep yönetimi ve kurumsallaşmış endüstriyel ilişkilerin refah devletini şekillendirdiği dönemde, merkezde yer aldığı kısa zaman zarfındaki zayıf ve dışlanmış fakat giderek artan sayıda ve güçte siyasetin kapısına dayanan halinden; sayısal olarak azaldığı ve organizasyon yapısının giderek bozularak marjinalleştiği bir sona gelmiştir. Bu sonun ardından ve aynı zamanda, orta sınıf kazanımlarının patlama yaptığı bir yaşam şekline gelinmiştir. Parabol en net haliyle İngiltere ve belki bir de Avustralya örneğinde görülebilir: işçi sınıfının siyasi gücünün yükselişi aşamalı ve kapsamlı bir şekilde olurken düşüşü ise özellikle keskin olmuştur. Yükselişin benzer şekilde aşamalı ve kapsamlı olduğu diğer ülkelerde öncelikle İskandinavya da- düşüş bir hayli yavaş olmuştur. Kuzey Amerika işçi sınıfları ise derin düşüşü yaşamadan önce çok daha az etkileyici başarılar gerçekleştirmiştir. Şiddet, bazı örnekler hariç (Hollanda, İsviçre gibi), Batı Avrupa nın çoğu ülkesinde ve Japonya nın erken dönem tarihinde, daha huzursuz edici kesintilere sebep olmuştur. Komünizmin hakim olduğu işçi sınıfı hareketlerinin modelin çarpıtılmasına ve bozulmasına sebep olduğu Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki gidişat, çok daha farklı bir tablo çizmiştir. İşçi sınıfının çöküşü demokrasinin parabolik tecrübesinin görüntüsü açısından son derece önemlidir. Eşitlikçi politikaların krizi ve demokrasinin önemsizleşmesi gibi iki sorun, aynı anlama gelmek zorunda değildir. Eşitlikçiler, demokratik yönetimin refah ve iktidarın bölüşümü noktasında nasıl manipüle edildiğini umursamadıklarını söyleyebilirler. Muhafazakar bir demokrat, siyasal müzakerenin kalitesinin yükseltilmesinin, yeniden dağıtıcı politikalar ile sonuçlanması gerekmediğine dikkat çekebilir. Fakat, kritik bir nokta, bu iki sorunun bir yerde kesiştiğidir ve ben de bu kesişim noktasına odaklanmaya niyetlenmekteyim. Temel argümanlarım, bir taraftan demokrasi biçimsel anlamda her yerde kökleşmekte ve bazı

10 10 açılardan da günümüzde sağlamlaşmaktayken, diğer taraftan siyaset ve yönetim, giderek geri çekilmekte ve kontrol, demokrasi öncesi zamanların temel özelliği olan ayrıcalıklı seçkinlere geçmektedir. Bu sürecin en temel sonuçlarından birisi, eşitlikçi hedeflerin azalan önemidir. Bu durumun bir anlamı da demokrasinin problemlerinin, kitle iletişimin hatası ve spindoctorların, halen geçerliliğini koruyan etkili süreçleri kaçırmaları olarak görmektir. Demokratik Zamanlar Demokrasi talebinin hızla yayıldığı, sıradan insanlardan birçok ayrı grupların ve örgütlerin endişelerini giderecek siyasi bir yönetimin kurulması arayışının paylaşıldığı, demokratik olmayan toplumlara hakim olan güçlü çıkar gruplarının hazırlıksız yakalanarak savunmaya geçtikleri bir siyasal sistemde yeni talepleri nasıl yönetecek ve manipüle edeceklerini henüz keşfedemediği büyük rejim krizlerinin yaşandığı yılları takip eden ilk dönemler, bana göre, toplumların demokrasiye muhtemelen en yakın oldukları zamanlardır. Popüler siyasi hareketler ve partiler, kişisel tavrı demokratik olmanın dışında başka birşey ifade etmeyen patron figürlerin hakimiyeti altına girebilirler. Ama bu kişiler, kitle hareketlerinden gelen aktif baskının sıradan insanların beklentilerini temsil etmeye dönüştüğü noktadaki öznelerdir. Batı Avrupa nın çoğu ve Kuzey Amerika özelinde bizim demokratik zamanımız, 20. Yüzyılın ortalarına denk gelmiştir: Kuzey Amerika ve İskandinavya da 2. Dünya Savaşı ndan önce ve diğerleri için savaştan sonra. Bu dönemde, sadece Faşizm ve Nazizm gibi demokrasiye karşı duran en son hareketler küresel bir savaşta bozguna uğratılmamış aynı zamanda siyasi değişim, birçok demokratik hedefin gerçekleştirilmesini mümkün kılan büyük bir ekonomik kalkınma hamlesi noktasına gelmiştir. Kapitalizmin tarihinde ilk kez ekonominin genel durumu, maaşla çalışan kitlelerin refahına bağımlı hale gelmiştir. Bu durum Keynezyenizm olarak adlandırılabilecek ekonomi politikaların uygulanmasında açıkça görülmektedir. Aynı zamanda bu durum, Fordist üretim yöntemleri olarak nitelenen kitle üretim ve tüketim çemberi mantığında da görülmektedir. Komünist olmayan bu sanayileşmiş toplumlarda kapitalist iş dünyası çıkarları ile çalışan sınıf arasında bir sosyal uzlaşı noktasına yaklaşılmıştır. Kapitalist sistemin sürdürülmesi ile sistemin ürettiği eşitsizliğe karşı geniş kitlelerin sessiz protestosu arasındaki karşılıklı değişimde iş dünyası güçlerini kullanma kapasitelerinde belli sınırlamaları kabul etmeleri gerektiğini öğrendiler. Demokratik siyaseti irade bu sınırlamaları garanti altına almak için ulus devlet düzeyine odaklandı ve şirketler ulusal devletlerin idaresi altına girdiler.

11 11 Bu şekilde bir kalkınmanın en saf hali İskandinavya, Hollanda ve İngiltere ta görüldü. Diğer yerlerde ise önemli farklılıklar mevcuttu larda İskandinavya ile aynı zamanlarda büyük çapta refah devleti reformlarına girişmiş olmasına rağmen ABD de işçi hareketlerinin genel anlamda zayıf oluşu, 1950 lerde ülkenin refah devleti politikaları ve endüstriyel ilişkilerde elde ettiği erken dönem avantajlarını aşamalı olarak kaybetmesine sebep oldu lere kadar ekonominin Keynezyen politikalar ile sürdürülmesine rağmen ABD ekonomisinin kitle üretimi ve tüketimi için gerekli demokrasisi kendini sürekli olarak yeniden üretmeye devam etti. Farklı bir yön izleyen Batı Almanya 1960 ların sonlarına kadar Keynezyen talep yönetimine geçmemişti ama güçlü kurumsallaşmış endüstriyel ilişkilere ve güçlü bir refah devletine sahip oldu. Fransa ve İtalya daki süreç daha bulanıktı. Bu ülkelerde, komünizmin cazibesine kapılmamaları için işçi sınıfı taleplerine tanınan ayrıcalıklar ile işçi sınıfı menfaatlerinin doğrudan temsilinin reddedilmesi gibi garip bir bileşim vardı. Bu ayrıcalıklar bir dereceye kadar geçerliydi çünkü genel olarak komünist partiler ve birliklerin hakimiyeti altında ortaya çıkmışlardı. Uzun süredir devam eden savaş sonrası modelin sona ermesini doğuran koşulların oluştuğu 1970 lere kadar İspanya ve Portekiz demokratik sürece dahil olmamışlardı. Yunan demokrasisi ise sivil savaş ve uzun yıllar süren askeri diktatörlük ile kesintiye uğramıştı ların sonları ve 1950 lerin başlarındaki yüksek derecede ve geniş çapta siyasi katılım bir anlamda savaş sonrası yeniden inşa sürecinin kamusal sorumluluklar açısından hayati öneminin sonuçları ile bağlantılıdır. Ayrıca bazı ülkelerde, savaş sırasındaki yaşamın yoğun kamusallığının kalıntılarıyla da ilgilidir. Ama bu kamusallığın uzun yıllar sürmesini beklemekte mantıklı değildir. Seçkinler kısa zaman içinde nasıl yöneteceklerini ve manipüle edeceklerini öğrendiler. İnsanlar hayal kırıklığına uğramış, sıkılmış ve günlük işlerle meşgul bir hale geldiler. Reformların ilk etaptaki büyük başarılarının ardından sorunların büyüyen karmaşık yapısı, herşeyden haberdar olabilmeyi, akıllıca yorumlar yapmayı hatta birinin hangi tarafta olduğunu bilebilmeyi giderek zorlaştırdı. Siyasi örgütlere katılım her yerde düşüşe geçti ve sonunda seçimlere katılım noktasında bile bir ilgisizlikle karşılaşıldı. Bununla birlikte, kitle üretim ve tüketimine bağımlı bir ekonomik kalkınma için temel demokratik gereklilikler, 1970 lerin ortalarına kadar süren temel bir politika olarak kamusal harcamaların artırımı ile sürdürüldü. Bu yıllardaki petrol krizleri, Keynezyen sistemin enflasyonla mücadeledeki eksikliklerini gözler önüne serdi. Hizmet sektörünün yükselişi üretim/tüketim çemberinin sürdürülmesini sağlayan işçilerin oynadığı rolü giderek azalttı. Bu durumun etkisi Batı Almanya, Avusturya,

12 12 Japonya, ve diğer ülkelere göre, imalat sanayiinin büyümenin temel etmeni olduğu İtalya da geniş ölçüde görüldü. Kuzeydeki kuzenlerinin yıllardır farkında olduğu, politik güçlerinin tadını çıkarmaya daha yeni başlayan işçi sınıfına sahip İspanya, Portekiz ve Yunanistan daki problemler ise hatırı sayılır derecede farklılıklar göstermekteydi. Bu gelişmeler, sosyal demokrasinin izine çıktığı izlenimi verdiği kısa dönemde gerçekleşme şansını buldular. Sosyal demokrasinin kalesi olan İskandinav Baltık ülkeleri siyasal olarak sağa kayarken, birçok Akdeniz ülkesindeki sol partiler hükümetlerde önemli roller üstlendi. Fakat bu izin çok kısa sürdü. Bu Güney ülkelerindeki hükümetlerin, harcamalarını öncelikle refah devletini en aza indirme yönündeki dikkate değer başarılarına rağmen (Maravall, 1997) sosyal demokrasi hiçbir zaman için bu ülkelere iyice yerleşme şansını bulamadı. İşçi sınıfı, sanayileşmenin yoğunlaştığı dönemlerde gerçekleşme şansını bulduğu türden bir güçlenme imkanına kavuşamadı. Daha kötüsü ise İtalya, Yunanistan ve İspanya daki bu hükümetlerin siyasi yolsuzluk skandallarına karışmış olmasıydı ların sonlarında açıkça ortaya çıktı ki yolsuzluk sadece sol partiler yada güney ülkeleri ile sınırlı değil, tüm siyasal hayatın içine sıçramış durumdaydı (Della Porta, 2000; Della Porta ve Meny, 1995; Della Porta ve Vannucci, 1999). Aslında, yolsuzluk, demokrasinin sağlığının bozulmuş olduğunun önemli bir göstergesi olarak siyasi sınıfın, kötü, ahlaksız, denetimden uzak ve kamudan kopuk olduğunu işaret etmektedir. İlk olarak Güney Avrupa örnekleri, sonra da Belçika, Fransa ve bazen Almanya ve İngiltere ta yaşananlardan çıkacak üzücü ders, sol partilerin, kendi hareketleri ve partilerinin fenomeninden muaf tutulamayacaklarını öğretmektedir lerin sonlarında finansal piyasalardaki küresel serbestleşme, ekonomik hareketliliğin merkezini kitle tüketiminden hisse senetleri piyasalarına doğru kaydırdı. İlk olarak ABD ve İngiltere ta ortaya çıkan fakat hemen ardından hevesli bir taklitçilikle yayılan hissedarların değerlerini maksimize etme vurgusu ekonomik başarının temel göstergesi haline geldi (Dore, 2000); geniş çapta paydaşlara dayalı ekonomi arayışı ile ilgili tartışmalar derinden ilerlemekteydi. Yıllarca ısrarla dillendirilen, sermayeye karşı işçi sınıfı tarafından dile getirilen gelirin bölüşümü vurgusu tekrar düşüşe geçti. Demokratik ekonomi demokratik politikalar ile birlikte yavaş yavaş dize geldi. ABD demokrasinin küresel örneği olarak saygınlığını korumaya devam etti ve 1990 ların başlarında tekrar, savaş sonrası dönemdeki herkesin modernite ve hareketlilik arayışı içinde olduğu sorgulanmayan model konumuna yükseldi. Bununla birlikte, bugün ABD tarafından temsil edilen sosyal model, erken dönemde yaşananlarla kıyaslandığında çok farklı bir görünüm arzetmektedir. ABD deki model, çoğu

13 13 Avrupalı ve Japon için bir tarafta sağlam bir kapitalizm ve aşırı güçlü seçkinler ile diğer tarafta eşitlikçi değerler, güçlü ticari birlikler ve New Deal in refah devleti politikaları arasındaki yaratıcı uzlaşıyı temsil ediyor gibi gözükmektedir. Avrupalı muhafazakarlar, iki savaş arası dönemde faşizmi ve Nazi terörünü desteklemelerine sebep olan inaçlarına bağlı olarak kitleler ile diğerleri arasında herhangi bir artı-kazanç tercihi yapmalarına olanak tanıyacak durumda olmadıklarını düşünmektedirler. Ne zamandır yaygın olan bu yaklaşım savaşa ve rezalete sebep oldu, Avrupalı muhafazakarlar da kitle-üretim ekonomisi tabanlı Amerikan uzlaşısına can atar hale geldiler. Bu nedenle ABD, en az savaştaki askeri başarıları kadar, dünyanın esas demokrasi şampiyonu olarak meşru bir hak kazandı. Yine de Reagan döneminde ABD radikal bir değişim yaşamıştır. Bu dönemde, refah devleti öngörüsü geride kalmış, sendikalar marjinalleşmiş, zengin ile fakir arasındaki ayrım Üçüncü Dünya ülkeleri ile benzerlik göstermeye başlamış, eşitsizlikleri azaltma ile modernleşme arasındaki tarihi ortaklık tersine dönmeye başlamıştır. ABD örneği, komünizmden ortaya çıkanlar dahil dünya genelindeki seçkinlerin benimsediği bir gerçekliktir. Aynı zamanda ABD nin demokrasi konsepti, bu durumun, serbest kapitalist ekonomi dahilinde sınırlı bir yönetime ve kontrol altında tutulan seçimler ile demokratik yarışın azaltılmasına indirgenmesine sebep olmuştur. Demokratik Kriz? Hangi Kriz? Maksimum demokrasiye ulaşmanın zorlukları göz önünde tutulursa, demokratik zamanlardan uzaklaşmanın kaçınılmaz olduğu kabul edilmek zorundadır. Büyük kriz anları ve yeniden biraraya gelmeye izin veren değişimler yada daha gerçekçi olarak genel oy ilkesinin kabul edildiği toplumlar hariç tutulursa, geniş çapta katılımın şeklini değiştiren mevcut yapı içinde yeni kimlikler ortaya çıkacaktır. Hepimizin görebileceği gibi çok önemli olan bu olasılıklar gerçekleşme şansını da bulmaktadır. Her nedense çoğu zaman demokrasinin vereceği tepkileri beklemek zorundayız. Bu nedenlerle iş hayatındaki güçleri anlamak ve yaklaşımımızı, bu noktadaki siyasal katılım şekline uyarlamamız gerekmektedir. Eşitlikçiler post demokrasi akımını tersine çeviremezler ama post demokrasiyi kolaylıkla kabul etmekten ziyade onunla, yumuşatma, düzeltme zaman zaman mücadele etme gibi yöntemlerle, nasıl başa çıkacağımızı öğrenmemiz gerekmektedir.

14 14 İlerideki tartışmalarda öncelikle post demokrasi fenomeninin esas nedenlerininin bazılarını araştırmaya, daha sonra ise bu konuyla ilgili neler yapabileceğimizi ortaya koymaya çalıştım. İlk olarak, endişe ettiğimiz şeylere daha yakından bakmalıyız. Bunların çoğu, başlarken söylediklerimle doğrudan ilgilidir ve demokrasimizin durumu, herşeyin çok iyi gitmediğini göstermektedir. Tarışılabilecek önermelerden birisi demokrasinin en parlak dönemlerinden birini yaşamakta olduğudur. Bir taraftan seçilmiş hükümetlerin genel anlamda yaygınlaşmasına gönderme yapılırken diğer taraftan ve daha yakından baktıkça gelişmiş ülkelerdeki durumun siyasetçilerin, belki de daha önce hiç olmadığı kadar kamuya ve kitle iletişim araçlarına karşı daha az saygı gösterdiklerini görmekteyiz. İktidar ve sırları gittikçe daha fazla demokratik bakış açısına yaslanmaktadır. Sürekli ve ısrarlı bir şekilde hükümetlerin halka karşı sorumluluğunu artırmak için daha saydam bir hükümet ve anayasal reformlar için çağrılar yapılmaktadır. Kesin olan bir şey var ki, bugün itibariyle 20. Yüzyılın üçüncü çeyreğindeki demokratik zamanlardan daha demokratik bir çağda yaşamaktayız. Siyasetçilere, hak etmedikleri halde, saf ve uysal seçmenler tarafından daha fazla saygı ve bağlılık gösterilmektedir. Bir açıdan bakıldığında bugünkü siyasetçilerin düşünceleri manipüle etmeleri olarak görülen olgu bir başka açıdan ele alındığında siyasetçilerin zeki ve karmaşık bir yapıya sahip seçmenlerin görüşlerini öğrenmek için devasa bütçeleri harcama ve ardından da bu meraklı bir şekilde taleplere cevap vermek zorunda kalmaları ile alakalıdır. Kesin olan, demokrasinin kalitesindeki ilerleme olarak, bugünkü siyasetçilerin siyasal gündemi belirleme noktasında seleflerine göre çok daha tedirgin oldukları, kamuoyu araştırma teknikleri ve anketlerin sonuçlarından daha fazla almayı tercih ettikleri gerçeğidir. Bugünkü demokrasi ile ilgili iyimser görüşler, iş dünyası seçkinlerinin gücü ile ilgili temel problemler noktasında herhangi bir fikir vermemektedir. Bu kitabın gelecek bölümlerindeki ana sorunsal bu tema olacaktır. Ama aktif demokrat vatandaşlığın iki konsepti arasında çok önemli bir fark vardır. Bir tarafta, halktan grupların ve örgütlerin biraraya gelip kolektif kimlikler geliştirdikleri, bu kimliklerin çıkarlarını kavradıkları ve bu çıkarlara göre özgürce taleplerini formüle ettikleri ve siyasal sisteme yansıttıkları pozitif vatandaşlık konsepti yer almaktadır. Diğer tarafta ise siyasal muhalefetlerin ana eğilimi olarak siyasetçilerin hesap vermesine dayanan hem kamusal hem de özel yaşamda güvenilirliklerinin ayrıntılı bir şekilde sorgulanmaya açık olmasına inanan sorumluluk üzerine negatif etkinlik içeren vatandaşlık konsepti yer alır. Bu farklılaşım vatandaşlık haklarının iki farklı konsepti ile paralellik göstermektedir. Pozitif haklar, vatandaşların yapabilirliği üzerinden politikaya katılımlarını

15 15 düzenler: seçme ve seçilme hakkı, örgütler kurma ve katılma, doğru bilgi edinme hakkı gibi. Negatif haklar ise her bireyi diğerlerine ve özellikle de devlete karşı koruyan haklardır: yargıya başvurma, mülkiyet edinme hakkı gibi. Demokrasi vatandaşlık temelli her iki yaklaşıma da ihtiyaç duyar ama günümüzde esas önem verilen negatif olandır. Bu durum endişe vericidir çünkü demokrasinin yaratıcı enerjisini açıkça temsil eden pozitif vatandaşlıktır. Siyasi sınıfla olan tüm çatışmalarıyla birlikte negatif model, özünde siyasetin, yanlış birşey yaptıklarını keşfettiğimiz zaman kızgın kitleler tarafından utanç ve suçlama oklarına maruz kalan seçkinlerin işi olduğu yönündeki demokrasiye pasif yaklaşım fikrini paylaşır. Yanıltıcı olan, başarısızlık yada felaket olarak nitelenebilecek olayları yaşadığımız her zaman, bu olayların bir bakanın yada bürokratın istifaya zorlanması ile çözüme kavuşabileceğine inanmamız ve bu modelde hükümetleri yada siyaseti, seçkinlerin yalnız başına karar verdikleri küçük grupların işi olarak değerlendirmemizdir. Son olarak, açık yönetim, şeffaflık ve denetime ve eleştiriye açıklık doğrultusundaki hareketlerin gücü sorgulanabilir. Bu hareketler, 20. Yüzyılın son çeyreğinden beri neoliberalizmin siyasal ortak iyiye yaptığı katkı anlamında devlet güvenliği ve gizlilik gibi gerekçelere karşı ortaya çıkmışlardır. Hareketleri bir dizi gelişme izlemiştir. Çoğu ülkede gözle görünür oranda bir suç ve şiddet artışı ve fakir ülkelerden zengin ülkelere doğru göç konusunda ve genelde yabancılar hakkında bir endişe baş göstermiştir. Bütün bu gelişmeler, 11 Eylül 2001 de İslami teröristlerin ABD de gerçekleştirdiği intihar eylemleri niteliğindeki uçak saldırılarında doruk noktasına ulaştı. O zamandan beri ABD de ve benzer şekilde Avrupa da bir tarafta devlet güvenliği adına vatandaşların yöneticilerin faaliyetlerini denetleme haklarını reddeden gelişmeler olurken diğer tarafta, halk arasında casusluk yapma ve özel hayatla ilgili kazanılmış haklara tecavüz etme gibi devlet lehine yeni haklar geliştirildi. Anlaşılan o ki, önümüzdeki yıllarda iktidarın şeffaflığı adına 1980 ve 1990 lardaki birçok kazanımdan geriye dönülerek birincil öncelik küresel finansal çıkarlar haline gelecektir. Seçim Politikalarına Alternatifler Demokrasinin zayıflamasına neden olan gelişmelerin, gerçek dünyanın hedefleri ve giderek artan önemleriyle baskı gruplarından geldiği yönündeki tezimi destekleyen çok farklı kanıtlar

16 16 mevcuttur. Bütün bunlar sağlıklı pozitif vatandaşlığı oluşturan yapılar değil midir? Önemli bir tehlike, siyasetin parti ve seçim mücadelesi tabanlı sınırlı bir yapıya indirgenerek ele alınması ve yaratıcı vatandaşlığın bu alandan uzak tutularak dikkate alınmamasıdır. İnsanların oluşturduğu örgütler, evsizler, Üçüncü Dünya, çevre ve birçok başka amaç grubu daha zengin bir demokrasi ortaya koyar çünkü parti şemsiyesi altında faaliyet yürütmek paket bir programı kabul etmeyi gerektirirken, farklı amaç grupları özel amaçlardan istediğimizi seçmemize izin verir. Ayrıca imkanlar dahilindeki eylemlerin sınıflandırılması siyasetçilerin seçilmesine destek olmaktan daha kapsamlı bir faaliyettir. Ve, İnternet gibi modern şekliyle iletişim, yeni amaç gruplarını organize ve koordine etmeyi hiç olmadığı kadar kolay ve ucuz hale getirmiştir. Buradaki argüman, çok güçlüdür. Bu argüman ile tam olarak görüş ayrılığı içinde olmasam da, son bölümde göreceğimiz üzere, mevcut çıkmaz ile ilgili bazı cevapların bu argümanda yattığını söyleyebilirim. Yine de bu argüman aynı zamanda bazı zayıflıkları da içinde barındırmaktadır. İlk olarak, eylem güvenliği, yasallık ve idarecilerin harcamalarını denetleme gibi hedeflerle özünde siyasal gündemin peşinde olan amaç grupları ile doğrudan siyasetle uğraşan yada onu tamamen görmezden gelenleri birbirinden ayırmamız gerekmektedir. (Önceki dönemin bazı kesimleri sonrakileri de gerçekleştirmektedir fakat mesele bu değildir.) Siyasi birleşmeye karşı duran amaç grupları, son zamanlarda önemli oranda artış göstermiştir. Bu bir noktaya kadar demokrasinin kırılganlığı ve kapasitesi hakkındaki geniş çapta olumsuz görüşlerin yansıması ile açıklanabilir. Böyle bir açıklama tam olarak ABD deki durumu yansıtmaktadır. ABD deki durum, sol kanadın, özel sektördeki büyük çıkar ortaklıklarının siyaseti tekelleştirmesinden duyduğu rahatsızlık ile sağ kanadın hantal devlet yapısını reddederek siyaset dışı sivil ahlakı yüceltmesidir. Bu noktada Amerikan liberallerinden Robert Putnam ın sivil toplum hakkındaki olağanüstü popülarite kazanan kitabı Making Democracy Work (Putnam, Leonardi ve Nanetti, 1993) not düşülebilir. Bu durum, İtalya nın büyük bir bölümünde toplulukların ortaklaşa hareket etmedeki katı kuralları ve pratiklerinin idealize edilmiş bir versiyonunu gösterir ve bu inanç, devlete referans verilmeden geliştirilmiştir. İtalya dan gelen eleştiriler Putnam ın modelin sürdürülmesi için yerel politikaların önemini görmezden geldiği noktasında odaklanmaktadır (Bagnasco, 1999; Piselli, 1999; Trigilia, 1999). İngiltere ta da tıpkı Amerika da olduğu gibi bölünerek çoğalan birçok farklı grup mevcuttur. Bu gruplar, kişisel-yardım gruplarından cemaatçi ağ yapılarına, çevre izleme projelerinden

17 17 hayırsever faaliyetlere kadar geniş bir alanı kapsamakta ve refah devleti politikalarının geri çekilmesi nedeniyle sol tarafından önemsenen boşlukları umutsuzca doldurmaya çalışmaktadırlar. Çok ilginç, değerli ve önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bunun yanında kesin olan şey, bu grupların siyasetten uzak durmaları nedeniyle demokrasinin sağlığını ölçme noktasında siyasetten tarafından tanımlanan bir gösterge olarak alınmalarının mümkün olmamasıdır. Aslında bu faaliyetlerin bazıları, devletin toplumsal problemleri dikkate almaktan uzaklaştığı ve siyasal katılımın hem tehlikeli hem de imkansız olduğu demokratik olmayan toplumlarda da gelişme gösterebilir. Esas karmaşık olan yapı ikinci tür amaç gruplarıdır. Bu gruplar, siyasetle uyumlu hareket eden kampanyalar ve lobicilik faaliyetleri ile oyları örgütlemeyi yada yönlendirmeyi düşünmekten ziyade doğrudan iktidar politikalarını etkilemeyi amaçlarlar. Bu grupların faal oldukları toplumlar güçlü liberal toplumların kanıtıdır ama bu durum gerçek anlamda güçlü bir demokrasiyle aynı anlama gelmez. Liberal demokrasinin ortak idealine alıştığımız zamandan beri, çalışma hayatıyla ilgili iki ayrı unsuru görmezden gelmekteyiz. Vatandaşların siyaset yapma sürecini doğru şekilde etkileme kapasitesine sahip olabilmesi için demokrasinin gerçek anlamda eşitliklere ihtiyacı vardır. Bu sürecin sonuçlarına etki edebilmesi için liberalizmin yeteri kadar serbest ve çeşitli imkanlara ihtiyacı vardır. Bütün bu imkanlar ise içinde bulunulan koşullara doğrudan bağlantılıdır. Gerçek demokrasi, güçlü bir liberalizm olmadan ortaya çıkamaz. Ama bu ikisi, birbirinden tamamen farklı hatta belli noktalarda zıtlıklar içeren olgulardır. Bu farklılıklar, gerilimin gerçekten farkında olan 19. yüzyıl burjuva liberal çevrelerinde iyi idrak edilmiş noktalardı. Bu gerilim ise, siyasi faaliyetlerde eşitlik kriteri üzerine daha fazla ısrarın, kanunlar ve sınırlamalar ile eşitsizlikleri azaltmak anlamına geleceği, bunun da eylemin serbest ve çeşitli doğası konusunda liberalizmin ısrarını tehdit edeceği algılayışıydı. Basit ama önemli bir örneği ele alalım. Eğer partiler ve onların yandaşlarının kendi amaçları doğrultusunda kullanmak için çeşitli medya kaynaklarını ve reklamları satın almaları noktasında ilgili fonlara herhangi bir sınırlama getirilmezse, partiler varlıklı kişilerin çıkarları doğrultusunda desteklenebilir ve seçimleri kazanma noktasında çok büyük avantaj elde edebilirler. Böyle bir rejimde liberalizm desteklenirken demokrasi engellenecektir çünkü eşitlik ilkelerine uygun bir rekabet zeminine sahip olunamayacaktır. Bu örnek, ABD siyasetini yansıtmaktadır. Başka bir açıdan, devletin partileri mali açıdan desteklemesi, seçim kampanyaları harcamalarına sınırlamalar getirmesi, siyasi meseleler ile ilgili televizyon yayın

18 18 süreleri ile ilgili düzenlemeler yapması bir taraftan eşitliği ve demokrasiyi güçlendirirken diğer taraftan özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelmektedir. Politik olarak aktif gruplar, hareketler ve lobilerin oluşturduğu dünya, demokratik politikalardan ziyade ortama hakim olmak için belli kuralların hüküm sürdüğü liberal siyasete ait bir dünyadır. Farklı amaçlar için uygun kaynaklar çok güçlü ve sistematik olarak çeşitlidir. İki ayrı nedenden ötürü, iş dünyası menfaatlerinin lobileri ciddi avantajlara sahiptir. Birincisi, Lindblom (1977) tarafından ikna edici şekilde tartışıldığı üzere, ABD nin çoğullukçu modelinin hayal kırıklığına uğramış eski savunucuları olan iş dünyasının, iktidarların bu kesimin çıkarlarını dikkate alması durumunda ekonomik başarılarındaki kendi temel kaygılarını tehlikeye atacaklarıdır. İkincisi, lobicilik faalliyetlerine ayırdıkları devasa bütçelerin aslında çok zengin oldukları için değil, lobilerin muhtemel başarılarının kendilerine yüksek oranda başarı getirecekleri beklentileridir. Lobicilik harcamalarını yatırım olarak düşünmektedirler. İş dünyası dışındaki çıkarlar ekonomik başarılara verilen zararı çok nadiren dikkate alırlar ve kendi lobiciliklerinin başarısı somut olarak kendilerine dönmemektedir (bu olgu, iş dünyası dışı çıkarların tanımlanmasında geçerlidir), yani bu kesimin maliyeti yatırım olarak değil harcama olarak değerlendirilir. Belli bir amaç doğrultusunda - örneğin sağlıklı gıda talebi- ortaya çıkan ve hükümeti lobicilik faaliyetleriyle etkilemeye çalışan fakat seçim siyasetini dikkate almayan bir amaç grubunun unutmaması gereken nokta, gıda ve kimyasal endüstrilerinin, amaç gruplarının kayıklarına karşı savaş gemileri ile karşı gelecekleridir. Sağlıklı bir şekilde gelişme gösteren liberalizm, iyi-kötü her türlü amacın dile getirilmesine, politik nüfuz arayışlarına ve halkın zengin siyasal katılımına gerçek anlamda izin verir. Ama böyle bir liberalizm, özünde sağlıklı bir demokrasi tarafından dengelenmedikçe, her zaman için sistematik olarak yolundan sapacaktır. Tabiki, iş dünyası çıkarlarının eşitsizliklerin üretiminde oynadığı rol, seçim politikalarının şeklini değiştirecektir ama bu durumun doğruluğunun anlamı, liberalizmin demokrasiye dahil olmasına ne derece izin verildiğine doğrudan bağlantılıdır. Partilerin finanse edilmesi ve medyanın kullanımı alanındaki garantinin artırımı, gerçek anlamda daha fazla demokrasi demektir. Diğer taraftan, seçim siyasetinin atropysinden ortaya çıkan liberal siyasetin modalitiesi daha fazla olması, eşitsizliklerin ortadan kaldrılması sürecini daha hassas bir hale getirmekte ve demokratik siyasetin kalitesini zayıflatmaktadır. Çıkar gruplarının etkin olduğu bir ortam maksimum demokrasiye ulaşma potansiyelimiz olduğunun kanıtıdır. Ama bu şekilde bir değerlendirme yapabilmek için post demokratik aktörlerin, liberal toplumun fırsatlarını kullanma olgularını iyi değerlendirmemiz gerekir.

19 19 Amerikan neo liberal modelinin düşüncesi olan, atalarına göre daha bireysel ve daha becerikli olan ve amaçlarını gerçekleştirmek için piyasa ekonomisini benimseyen ve buna özelliklere bağlı olarak da siyasi meseleler ile ilgili daha az ilgilenen (örn. Hardin, 2000) modern vatandaşların, atalarının ihtiyaç duyduğu gibi devlete ihtiyaç duymadıkları yönündeki teze, benzer argümanlarla karşı gelinebilir. Ama şirket lobilerinin amaçlarını gerçekleştirmek için devleti kullanmaları noktasında en ufak bir ilgisizlik görülmemektedir. ABD deki son durum, bu lobilerin, refah devletine yönelik kamu harcamalarının düşük seviyede tutulduğu, müdahaleci olmayan neo liberal bir devlet amacı düşüncesinde biraraya gelmektedirler. Aslolan, devletin, kitlelerin yaşamlarını garantiye alma noktasında daha geri çekilmesi ve kitleleri siyaseten ilgisiz kılması, şirketlerin, çıkarları doğrultusunda devleti kullanmalarını daha kolay hale getirmektedir. Bu noktanını anlaşılması noktasındaki başarısızlık, neo liberal düşüncenin temel saflığıdır. Post demokrasinin belirtileri Eğer sadece iki temel yaklaşımımız, demokrat ve demokrat olmayan, olursa, demokrasinin sağlığı ile ilgili tartışmaları ileri düzeye taşımamız mümkün olamaz. Post demokrasi fikri, demokratik zamanların ardından hissedilen can sıkıntısı, hayal kırıklığı ve hüsran gibi duyguların nedenlerini; kitlelerden daha etkin olan güçlü azınlık çıkarlarının siyasal sistemi kendileri için çalışır duruma nasıl getirdiklerini; siyasal seçkinlerin, çoğunluğun taleplerini yönetme ve yönlendirmeyi nerede öğrendiklerini ve yukarıdan aşağıya doğru reklam kampanyaları ile insanların oylarını kullanma noktasında nasıl ikna edildiklerini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu durum demokratik olmayan uygulamalar ile aynı şey değildir ama içinde bulunduğumuz dönemi yani demokrasi parabolünün diğer tarafını açıklamaktadır. Bu fikrin dçağdaş ileri toplumlarda ortaya çıktığına dair birçok belirti vardır. Bu belirtiler, demokrasinin ideal modelinden post demokratik modele doğru ilerlediğimiz noktasındaki kanıtları oluşturmaktadırlar. Bu ilerlemeyi açıklayabilmek için post eki ile ilgili terimlerin genel kullanımına kısaca göz atmak gerekmektedir. Post- eki düşüncesi, daha çok, post-endüstriyel, post-modern, post-liberal, post-ironik gibi çağdaş tartışmalar dahilinde ileri sürülmüştür. Yine de, daha kesin bir durumu açıkladığı söylenebilir. Özünde terim, post- ekinin önek olarak eklendiği kavramın ilerlemekte olduğunu ortaya koyan tarihsel bir parabolü ifade etmektedir. Daha doğru anlaşılması için soyut bir örnek olarak post-x i ele alalım. 1. zaman dilimi olan durum, pre-x olarak

20 20 adlandırılır ve bu zaman dilimi X kavramının temel bazı özelliklerinin eksikliğini ifade eder. 2. zaman dilimi durumunda X in en yoğun olduğu dönem gelir ve ne zaman ki X in 2.duruma birçok yeni şey eklenir ve X 1.durumdaki halinden de farklı bir konuma dönüşürse 3. zaman dilimi olan post-x ortaya çıkar. Bu gelişme, X in önemini azaltan yeni bazı şeylerin ortaya çıktığını ve derine inildiğinde 1. ve 2. zamandan farklı birçok şeyin yaşandığını gösterir. Yine de, X önemini korumaya devam etmekte ve X e ait birçok kalıntı varlığını sürdürmektedir. Diğer taraftan, X in, 1. zaman dilimine ait bazı özelliklerinin yeniden yaşanmaya başlandığı söylenebilir. Post- dönemlerin çok karmaşık bir yapı arzetmesi beklenir. (Eğer buradaki açıklamalar aşırı soyut kaçmışsa, okuyucu X gördüğü yerlere, daha belirgin bir örnekleme olarak endüstriyel kavramını koymayı deneyebilir.) Post-demokrasi de bu şekilde anlaşılabilir. Bir anlamda, post demokrasi ile birlikte yaşanan gelişmeler ile demokrasinin ötesine doğru bir ilerlemenin olduğu ve 20. yüzyılın ortalarında sağlanan geniş çapta uzlaşının ürettikleri ile yüzleşme noktasında siyasal olanın daha esnek bir yapı arzettiği söyleyebilir. Bazı yönlerden bakılınca, insanların yönetim düşüncesiyle karşı karşıya gelmesi neticesinde bu düşüncenin ötesine geçtik. Daha önce de değinildiği gibi bu gelişme, iktidara riayet etmenin sona ermesi ve özelde kitle iletişim araçlarının politikalar ile ilgili tutumundak değişim; yönetimin tam anlamıyla şeffaf hale gelmesi noktasındaki ısrar; siyaetçilerin yöneticiler kademesinden çok esnafa benzer bir seviyeye indirilmesi; koltuklarında kalabilmeleri için müşteriler inin talep ettiklerini anlamak için kaygılı arayışları gibi noktalarda vatandaşlık kavramının dengesindeki değişimini yansıtmaktadır. Siyaset dünyası ise yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak koyulmak istendiği herhangi bir çekiciliği olmayan ve köle gibi boyun eğen konuma karşı kendi cevabını verdi. Otorite ve saygı bağlamında önceki konumuna geri dönme ve halktan gelen talepleri kolayca fark etme gibi özelliklere yeniden sahip olamamakla birlikte, sürecin kontrolünü ele almadan kitlelerin görüşlerini keşfetmenin avantajlarını kendisine veren çağdaş siyasi manipülasyonun iyi bilinen tekniklerinin yardımına başvurdu. Ayrıca şov dünyası ve pazarlama gibi diğer sektörlerin yöntemlerini örnek alarak kendini daha rahat ve güvenli hissetti. Günümüz siyasetinin benzer paradoksları da bu noktalarda ortaya çıktı. Parti programlarının içerikleri ve parti rekabetinin karakteristiği hiç olmadığı kadar daha yumuşak ve yavan hale gelirken, hem kamuoyunu yönlendirme teknikleri hem de siyaseti denetlenebilir hale getirme gibi süreçler daha karmaşık bir forma kavuştu. Bu tarz siyaseti demokrasi dışı yada antidemokrat olarak nitelendiremeyiz çünkü siyasetçilerinin kaygılarının çoğu sonuçları doğrudan

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 14. Hafta Ders Notları - 18/12/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) 6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU İslam Ülkelerinde Çok Boyutlu Güvenlik İnşası ( 06-08 Mart 2015, Serena Hotel - İslamabad ) Güvenlik kavramı durağan değildir.

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar. Temmuz 2011

Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar. Temmuz 2011 Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar Temmuz 2011 Görünüm Küresel ekonomide toparlanma sürüyor: Gelişmiş ülkelerdeki borç yükünün yarattığı kırılganlık sebebiyle toparlanma yavaş seyrederken, gelişmekte

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet ANAYASAL ÖZELLİKLER Ulus devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde belirli bir nüfus ve egemenliğe sahip bir örgütlenmedir. Ulus-devlet üç unsura sahiptir: 1) Ülke (toprak), 2) Nüfus, 3) Egemenlik (Siyasal-Yönetsel

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014 GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014 ÖNEMLİ GELİŞMELER ABD de işsizlik başvuruları ve imalat sektörü PMI beklentilerin üzerinde gelirken, ikinci el konut satışlarında 4 aylık aradan sonra ilk kez artış yaşandı

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... 3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... Seçime Doğru Giderken Kamuoyu: 3 Kasım 2002 seçimlerine bir haftadan az süre kalmışken, seçimin sonucu açısından bir çok spekülasyon bulunmaktadır.

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET

Detaylı

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi genel Başkanı Selim Işık tarafından açıklanan raporda çok dikkat çekici sonuçlar elde edildi. Raporun Kahramanmaraş Onikişubat

Detaylı

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Daha kapsayıcı bir toplum için sözlerini eyleme dökerek çalışan iş dünyası ve hükümetler AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Avrupa da önümüzdeki

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 15 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Çağlar Kuzlukluoğlu İnci

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 2. Hafta Ders Notları - 25/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir 30 Haziran 2014 ÇALIŞMANIN AMACI Kutuplaşma konusu Türkiye de çok az çalışılmış olmakla birlikte, birçok Avrupa ülkesine

Detaylı

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Kamuoyu Yoklaması Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi 2017 1 Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara

Detaylı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGIN SETA Abdullah YEGİN İstanbul

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 12 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Çağlar Kuzlukluoğlu 1

Detaylı

SCA Davranış Kuralları

SCA Davranış Kuralları SCA Davranış Kuralları SCA Davranış Kuralları SCA paydaşları ile değer yaratmaya, çalışanları, müşterileri, tüketicileri, hissedarları ve diğer iş ortaklarıyla saygı, sorumluluk ve mükemmelliğe dayanan

Detaylı

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) ESAGEV - Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma Geliştirme Vakfı www.esagev.org iletisim@esagev.org +90 (312) 750 00 00 Oğuzlar Mh. 1397. Sokak No: 11/1 Balgat,

Detaylı

AB de Yerel ve Bölgesel Yönetimler. Ders 2

AB de Yerel ve Bölgesel Yönetimler. Ders 2 AB de Yerel ve Bölgesel Yönetimler Ders 2 White Paper on European Governence Avrupa Yönetişimi Brüksel 25.07.2001 Yönetişim kavramının tanılanması. Gündem 21 Belgesi (1992 Rio Konferansı) Küresel Ortaklık

Detaylı

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı. TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ HAFTA 2 Roma Antlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğu AET nin kurulması I. AŞAMA AET de Gümrük Birliğine ulaşma İngiltere, Danimarka, İrlanda nın AET ye İspanya ve Portekiz in AET ye

Detaylı

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 Rapor No: 41, Mart 2011 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Center for Mıddle Eastern Strategıc Studıes mezhepçilik Irak

Detaylı

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa nın Dünya Girişimcilik Haftası na özel 16 Avrupa ülkesinde yaptırdığı Girişimcilik Anketi sonuçları açıklandı! Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor! Amway Avrupa tarafından yaptırılan

Detaylı

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 3. 2009'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 3. 2009'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi POLİTİKANOTU Mart2011 N201126 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Ayşegül Dinççağ 2 Araştırmacı, Ekonomi Etütleri Büyüme Rakamları Üzerine

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni 17 Ağustos 2015, Sayı: 23 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül

Detaylı

Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü

Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü www.sde.org.tr ANALİZ 2014/2 2013 YILI ALTIN ANALİZİ Dr. M. Levent YILMAZ Ekonomistlerin çoğu zaman yanıldığı ve nedenini tahmin etmekte zorlandığı bir

Detaylı

İktisat Tarihi

İktisat Tarihi İktisat Tarihi 7.5.18 SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS Savaş 10 milyon askerin ölümüne, 20 milyonunun yaralanmasına neden oldu. Ekonomik açıdan uzun dönemde fizik yıkımdan daha zararlı olan normal ekonomik

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ NAZİLLİ İİBF İKTİSAT BÖLÜMÜ VE AVRUPA ARAŞTIRMALAR MERKEZİ TARAFINDAN DÜZENLENEN GÜNCEL EKONOMİK SORUNLAR KONGRESİ NDE YAPACAĞI Açılış Konuşmasının

Detaylı

EUROBAROMETRE 71 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU

EUROBAROMETRE 71 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Standard Eurobarometer European Commission EUROBAROMETRE 71 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU BAHAR 2009 ULUSAL RAPOR ÖZET TÜRKİYE Standatd Eurobarometre 71 / Bahar 2009 TNS Görüş ve Sosyal Bu araştırma Avrupa

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ Furkan Güldemir, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Tarihsel Süreç Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık

Detaylı

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2 Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3 Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4 Zygmunt Bauman: Modernlik ve Postmodernlik ÜNİTE:5 Tüketim Toplumu, Simülasyon

Detaylı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum Piyasalarda Bugün Neler Olacak? EURUSD USDTRY GBPUSD BRENT PETROL ALTIN Kuzey Kore gerilimi büyümeye devam ediyor Kuzey Kore ile ABD arasındaki gerilimin

Detaylı

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE STRATEJİK İLETİŞİM PLANLAMASI

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE STRATEJİK İLETİŞİM PLANLAMASI SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE STRATEJİK İLETİŞİM PLANLAMASI Stratejik İletişim Planlaması -1 İletişim temelinde, plan ve strateji vardır. Strateji bilgi üretimine dayanır. Strateji, içinde bulunduğumuz noktadan

Detaylı

KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER

KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER SORULAR 1- Demokrasiyi halkın halk için halk tarafından yönetimi olarak tanımlayan kimdir? A) Lincoln B) Montesquieu C) Makyavel D) Schumpeter E) Dahl 2- Demokrasi kavramı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden

Detaylı

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ Girişimcinin Gündemi GİRİŞİMCİLER VE KOBİ LER AÇISINDAN MARKA VE ÖNEMİ Günal ÖNCE Günümüzde markalara, Amerikan Pazarlama Birliği nin tanımladığının yanı sıra sadece sahip oldukları

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim Türkiye de 2007 genel milletvekili seçimlerine ilişkin değerlendirme yaparken seçim sistemine değinmeden bir çözümleme yapmak pek olanaklı değil. Türkiye nin

Detaylı

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM 1 SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM Temmuz 2018 Sağlık harcamaları ekonomik kriz sonrası yaşadığı düşüşten sonra artma eğilimi göstermiştir. 2016 yılında sağlık harcamaları, 2017 yılında beklenenden daha

Detaylı

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi : Kurumsallaşma ve Liderlik Siyasal parti: Halkın desteği sayesinde siyasal iktidarı kullanarak kamu hayatını

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU 4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Yeni Dönem Türkiye - AB Perspektifi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Fırsatlar ve Riskler ( 21-22 Kasım 2013, İstanbul ) SONUÇ DEKLARASYONU ( GEÇİCİ ) 1-4. Türkiye

Detaylı

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015 N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR 26 Kasım 2015 SİYASİ İRADENİN ÖNÜNDE İKİ SENARYO Kapsamlı bir reform ve kalkınma hareketine girmek Toplumsal barış Çözüm süreci Yeni anayasa Başkanlık arayışı ve kutuplaşma

Detaylı

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup 1- Çalışma ilişkilerinin ve endüstriyel demokrasinin başlangıcı kabul edilen tarih? Cevap: 1879 Fransız ihtilalı 2- Amerika da başlayan işçi işveren ilişkilerinde devletin müdahalesi zorunlu kılan ve kısa

Detaylı

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu Ekonomi Koordinasyon Kurulu Toplantısı, İstanbul 12 Eylül 2008 Çalışma Grubu Amacı Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele M Çalışma Grubu nun amacı; Türkiye

Detaylı

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali Piyasaların Geleceği Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 IMF Büyüme Tahminleri 12 10 8 6 4 2 0-2 -4-6 -8-10 2006Ç1 2006Ç4 2007Ç3 2008Ç2 2009Ç1 2009Ç4

Detaylı

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı Türkiye de işsizler artık daha yaşlı Esen Çağlar, Ozan Acar, Haki Pamuk Mart 2007 2001 krizinden günümüze Türkiye ekonomisinde iki önemli yapı değişikliği birlikte yaşanmıştır. Bir yandan makroekonomik

Detaylı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 YILI DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılı Ocak-Mart döneminde, Türkiye deri ve deri ürünleri ihracatı % 13,7 artışla 247,8 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde

Detaylı

tepav Haziran2012 N201234 Yeni TTK ya Uyum Maliyeti Ne Kadar? DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Haziran2012 N201234 Yeni TTK ya Uyum Maliyeti Ne Kadar? DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı DEĞERLENDİRMENOTU Haziran2012 N201234 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Yeni TTK ya Uyum Maliyeti Ne Kadar? Son dönemde ekonomi gündeminin

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

Su Ürünleri Kooperatiflerinin. Kooperatifçilik İlkeleri Açısından Analizi

Su Ürünleri Kooperatiflerinin. Kooperatifçilik İlkeleri Açısından Analizi Su Ürünleri Kooperatiflerinin Kooperatifçilik İlkeleri Açısından Analizi Vahdet ÜNAL 1 Huriye GÖNCÜOĞLU 1 * Bülent MİRAN 2 11 Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü,

Detaylı

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T 2016 Brexit, yani İngiltere nin Avrupa Birliği nden (AB) ayrılması olarak ifade edilen kavram, İngilizcede Britain (Britanya ve Exit (çıkış) kelimelerinin birleştirilmesiyle

Detaylı

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu BAŞKANIN SONUÇ DEKLARASYONU ( TASLAK ) 4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu Ana teması: İslam İşbirliği Teşkilatı Ülkeleri Arasında Ekonomik Entegrasyon: Beklentiler

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar, SESRİC-GED İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Mesleki Eğitimin Modernizasyonu Projesi Hazırlama Amacı ile Yapılacak Çalıştay da Sayın Bakanımızın yapacağı konuşma (09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli

Detaylı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk dört ayının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 23,1 oranında artarak

Detaylı

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası STRATEJİK VİZYON BELGESİ SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası Yakın geçmişte yaşanan küresel durgunluklar ve ekonomik krizlerden dünyanın birçok ülkesi ve bölgesi etkilenmiştir. Bu süreçlerde zarar

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek UYARI Bu bir dinleyici notudur ve lütfen ders notu olarak değerlendirmeyiniz. Bu slaytlar ilgili ders kitabındaki, 173-220arası

Detaylı

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ocak ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi olan -5,2 Milyar doların altında -4,88 milyar dolar olarak geldi. Ocak ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre

Detaylı

HABER BÜLTENİ Sayı 10

HABER BÜLTENİ Sayı 10 HABER BÜLTENİ 04.02.2015 Sayı 10 Konya Sanayi Odası (KSO) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde gerçekleştirilen Konya İmalat Sanayi Güven Endeksi Anketi, Türkiye nin, yerel

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde 1 16-31 Temmuz 2012 SAYI: 41 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu İşsizlikte Belirgin Düşüş 2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Detaylı

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 ÜNİTE:1 Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2 Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 Millî Güvenlik Konseyi Rejimi, 1982 Anayasası nın Yapılışı ve Başlıca Özellikleri

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz.

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz. /finanskilavuz HİSSE FOREX /hissekilavuz /forexkilavuz COIN /coinkilavuz GÜNLÜK BÜLTEN USD / TRY Dün yurt içinde açıklanan ticaret dengesi verilerinde ihracat 2018 Aralık ayında 2017 Aralık ayına göre

Detaylı

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK TürkİYE KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu 1976 Yılında kurulmuş ülke genelinde 50.500 üyesi

Detaylı

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

Detaylı

Araştırma Notu 15/181

Araştırma Notu 15/181 Araştırma Notu 15/181 29 Nisan 215 İdeolojik Yönelimler Çatışma ve Güven Algısını Şekillendiriyor Çiğdem Ok*, Bahar Ayça Okçuoğlu** Yönetici Özeti Toplumlardaki elitlerin değerlerini, inançlarını ve tutumlarını

Detaylı

PİYASALARDA FOMC BEKLENTİSİ

PİYASALARDA FOMC BEKLENTİSİ PİYASALARDA FOMC BEKLENTİSİ 15.08.2017 Haftanın ilk gününü verilerden yoksun çoğunlukla yatay bir seyirle geçirdik. Siyasi durumda ise gündem geçen haftaki gibi ABD-Kuzey Kore gerginliğiydi. ABD, Kuzey

Detaylı

EUR-USD. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar

EUR-USD. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar Ekonomik Gündem Fransa da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin AB yanlısı Macron un zaferiyle sonuçlanması Avrupa da ayrılıkçı popülist trende karşı önemli bir kazanım oldu. İngiltere nin AB den ayrılması

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI 2012-2014

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI 2012-2014 DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI 2012-2014 Eyül 2011 Bu yayın Avrupa Birliği nin yardımlarıyla üretilmiştir. Bu yayının içeriğinin sorumluluğu tamamen The Management Centre ve Dikmen Belediyesi ne

Detaylı

KAMU POLİTİKASI. Doç. Dr. Nuray E. KESKİN

KAMU POLİTİKASI. Doç. Dr. Nuray E. KESKİN KAMU POLİTİKASI Doç. Dr. Nuray E. KESKİN nekeskin@omu.edu.tr Kamu politikası, kamu hizmetleri ile ilgili toplum taleplerinin ortaya çıkması, bu taleplerin devlete taşınma biçimleri ve siyasal-yönetsel

Detaylı

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu Orkun GÖDEK, Grup Araştırma Yönetmeni Banu GÜLTEKİN, Grup Araştırma Uzmanı 31.05.2017 1 DenizBank Yatırım

Detaylı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Mart2011 N201139 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Cari açık, uzun yıllardan

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

Aylık Dış Ticaret Analizi

Aylık Dış Ticaret Analizi EKİM YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışmada, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her ayın ilk günü açıklanan ihracat rakamları temel alınarak Türkiye nin aylık dış ticaret analizi yapılmaktadır. Aşağıdaki analiz,

Detaylı

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Plani: Entegrasyon Ulusal Entegrasyoun siyasetinin Plani motoru Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani: Stand

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER SPORDA STRATEJİK YÖNETİM Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER 1 STRATEJİK YÖNETİMLE İLGİLİ KAVRAMLAR Stratejik Yönetimi Öne Çıkartan Gelişmeler İşletmenin Temel Yetenekleri Stratejik Yönetimin Gelişimi Stratejik Düşünme

Detaylı

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Medya Ekonomisi Kavram ve Gelişimi Ünite 1 Medya ve İletişim Önlisans Programı MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU 1 Ünite 1 MEDYA EKONOMİSİ KAVRAM VE GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU İ Ç İ N D E K İ L E R I. GENEL BİLGİLER 1. Şubenin Gelişimi Hakkında Özet Bilgi 2. Şubenin Sermaye ve Ortaklık Yapısı 3. Müdürler

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter 2013 yılı, dünya ekonomisi için finansal krizin etkilerinin para politikaları açısından

Detaylı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk ayında ise halı

Detaylı