TC. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TC. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ"

Transkript

1 TC. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİMDALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS Konu Türk Bankacılık Sistemi ve Finansal Kriz Ders Finansal Yönetim Danışman Prof. Dr. Cengiz Toraman Hazırlayan Mehmet Emin Tatlı Nisan, 2015

2 ÖZET TÜRK BANKACILIK SİSTEMİ VE FİNANSAL KRİZ Türkiye 1918 den 1945 e, 1946 den 1990 a, 1991 den 2008 e ve 2009 dan sonra diye ekonomik olarak ayırabilirsek kaynakların dağılımı ekonomik yorumları daha kolay yapabiliriz den 1945 e kadar geçen süre, Türkiye toplumu ve ekonomisi açısından olağanüstü zor bir dönem olmuştur. Osmanlının son bulması ve ulus devletin ortaya çıkmasıyla ortadan kaldırılmakta zorlanılan savaş ve savaşın etkileri ekonomiye derin bir darbeler vurmuştur dan 1990 döneminde ise; tarım önderliği, ithal ikamesi yoluyla sanayileşme, ekonomik liberalleşme ve artan makroekonomik istikrarsızlık dönemidir de büyük oranlarda sermaye girişi oldu. İhracatı caydırdı ve ithalatı körükledi. Körfez krizi çıktı ve Türkiye riskli ülke oldu. Bu nedenle sermayede kaçış yaşandı ve ekonomi durgunlaştı krizinin nedeni sürdürülemez bütçe açığında ısrardır tam bir felaket yılı oldu. Toplam net sermaye çıkışı 4,2 milyar dolara vardı. Faiz hadleri Hazine bonolarında yüzde 400 ü aşarken TEFE yüzde 121, TÜFE yüzde 106 lı rakamlara sıçradı yılında Türkiye nin VII.5 Yıllık Kalkınma Planını Hükümetin hazırlaması ve yine bu dönemde Gümrük Birliğine girilmesi ekonominin gidişatını belirleyen faktörler olmuştur. Ayrıca bu dönemde IMF ile yapılan STAND-BY anlaşması sona ermişti. Ancak tüm bu gelişmeler 1995 yılında yüzde 65,5 olan enflasyonu 1996 yılı sonunda yüzde 84,9 yaptı. Toplam harcamalar, Avrupa Birliği ülkeleriyle gümrüğün sıfır olması nedeniyle arttı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 15 ekonomik kriz geçirmiştir. Bu krizlerin bazıları dış etkenlerden dolayı bazıları da iç etkenlerden dolayı olmuştur. Türkiye de bazı dönemlerde görülen krizler dünyada ki krizlerle bağlantılı olmuştur. i

3 Kriz dönemlerinde hep ithalat ve ihracat dengesinde bozulmalar olmuş ve ayrıca ithalat göreli olarak ciddi oranda artmış ve ülkeden hızlı bir şekilde döviz çıkışı olmuştur. Türkiye enerji kaynakları sınırlı, yeterli tasarrufa sahip olmadığından finansman yapısı itibariyle de dışa bağımlıdır. Bu ve benzeri nedenlerle finansal olarak kırılgan bir yapıya sahiptir. Türkiye de belirli aralıklarla krizler olurken ekonomi yönetimi çoğunlukla beceriksiz uygulamalarda bulunmuş bazen de siyasilerin etkisi altında popülizm yapmışlardır. Anahtar Kelimeler: 1) Bankacılık, 2) Finans 3) Kredi 4) Risk 5) Finansal Sistem 6) Para 7) Kredi Sigortası 8) Kriz 9) Kredi Notu ii

4 İÇİNDEKİLER TABLOSU SEMBOLLER VE KISALTMALAR... v BİRİNCİ BÖLÜM... 1 BANKACILIK SİSTEMİ Bankacılık Parasal işlemler Mevduat ve kredi verilmesi Bankaların Temel Fonksiyonları Dönüştürme Eleme ve Gözetim Ödemeler Bankaların Temel Özellikleri Bankacılıkta Risk Kavramı Likidite Riski; Kredi Riski; Kambiyo Riski; Faiz Oranı Riski; Suistimal Riski; Türk Bankacılık Tarihi... 5 İKİNCİ BÖLÜM... 7 FİNANSAL KRİZ VE BANKACILIK KRİZİ Kriz Tanımı Ve Türleri Finansal Kriz Tanımı Finansal Kriz Türleri Bankacılık Krizleri Bankacılık Krizlerinin Tanımları Bankacılık Krizlerinin Nedenleri iii

5 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN KRİZLER Türkiye de 2008 Yılı Öncesi Yaşanan Ekonomik Krizler Dönemi Dönemi Türkiye de 2008 Yılı Sonrası Yaşanan Ekonomik Krizler SONUÇ KAYNAKÇA iv

6 SEMBOLLER VE KISALTMALAR IMF DİBS TCMB : Uluslararası Para Fonu : Devlet İç Borçlanma Senetleri : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası FED : Federal Reserve ( Amerika Merkez Bankası ) OECD DPT KİT GSMH MGK TBMM ABD GSYH ERM : Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü : Devlet Planlama Teşkilatı : Kamu İktisadi Teşekkülü : Gayri Safi Milli Hasıla : Milli Güvenlik Kurulu : Türkiye Büyük Millet Meclisi : Amerika Birleşik Devletleri : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla : Avrupa Döviz Kuru Mekanizması Krizi v

7 BİRİNCİ BÖLÜM BANKACILIK SİSTEMİ 1.1 Bankacılık Banka kelimesi İtalyanca banca kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Para bozma gişesi, para bozma yeri anlamına gelir. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde ise Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve ticaret, sanayi, ekonomi alanlarında çeşitli etkinliklerde bulunan kuruluş anlamına gelir. Banka faizle para alıp verebilen, kredi iskonto, kambiyo işlemleri yapan kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan kuruluşlardır. Bunun dışındaki diğer ticari, finansal ve ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluşlardır. Bankalar faizle mevduat toplayarak, bu fonları, kredi talebinde olanlara, belirli bir karla aktarırlar. Bankalar, sermaye, para ve kredi işlemlerini yapan ticari kuruluşlardır. Evrensel bir banka kişi ve kuruluşlara kredi tahsis eder, mevduat hesaplarını korur, sermaye, para ve kredi ile ilgili her türlü işlemleri yapar. Bu asli fonksiyonunun yanı sıra, para ve para ile temsil edilen kıymetlerin alım satımına aracılık etmek, iskonto, avans, senet tahsili, ticari hesaplaşma, muhafaza, teminat ve kefalet mektubu vermek şeklinde sıralanabilen işlemler de bankacılık faaliyetleri arasında sayılabilir. Hatta, kağıt para ihracı görevi de bankalarca üstlenilmiştir. Bankaların ihtiyaç duyulan fonların uygun şartlarda sağlanması ve etkin bir şekilde kullanılmasıyla ilgili faaliyetleri de vardır. Bankaların kişilerin veya kurumların maddi gelir elde etmeleri, yatırım yapmaları ve zaman içinde bu yatırımları değerlendirmelerine de danışmanlık yaparlar. Bankalar finans, varlıklarına risklerine ve geri kazanım oranlarına göre değer kazanmalarına aracılık ederler. Finansal analiz ve kararlarda önemli bir etken paranın zamansal değeri hakkında ciddi bilgi birikimlerini kullanarak aracılık faaliyeti yürütürler. 1

8 1.1.1 Parasal işlemler Ödeme sistemi, milli ekonomilerde mal ve hizmet üreticileriyle tüketiciler arasında merkezi bir iş birliği aracıdır. Para karşılığında verilen hizmet, malların birbiriyle takas edilmesini tamamıyla unutturmuştur. Parasal işlemler hizmetin ve malların takasını da belli ölçüde kolaylaştırmıştır. Buna rağmen üretici ve tüketicilerin gerekli parasal araçların miktarı ve vadeleri bağlamındaki ihtiyaçları çoğu zaman birbirinden farklı olmaktadır Mevduat ve kredi verilmesi Mevduat, bankalara ve benzeri kredi kurumlarına istenildiğinde ya da belli bir vade ya da ihbar süresi sonunda çekilmek üzere yatırılan paralardır. Büyük yatırımların yapıldığı kuruluşlar bunu genellikle kendi paralarıyla finanse edemez. Kredilerin kabulüyle yatırımlar kısmen finanse edilebilir. Tasarruf mevduatının teslim alınması ve diğer kıymetli varlıkların güvenli bir şekilde muhafaza edilmesi ve kredi verimi bir bankanın klasik ticaret temelini oluşturmaktadır Bankaların Temel Fonksiyonları Bankacılığın temel fonksiyonlarını üç başlıkta toplayabiliriz. Bunlar; Dönüştürme Bankalar firmalar tarafından ihraç edilen likit olmayan birincil menkul kıymetleri tüketiciler tarafından istenen likit ikincil menkul kıymetlere dönüştürmektedir Eleme ve Gözetim Bankalar mevduat sahiplerinin adına potansiyel borçluları elerken mevcut borçluların gözetimini yaparlar Ödemeler Bankalar ödeme sistemi sağlayarak tüketiciler arasında ödemeleri kolaylaştırırlar. 2

9 1.2 Bankaların Temel Özellikleri Dört temel özelliği vardır. Bunlar; Ekonomik birimlerden borçlanır ve bir başka ekonomik birimlere borç verir. Bu her iki grup da çok geniş olduğundan bankanın bilançosu iyi çeşitlendirilmiş yada dağıtılmış hale gelir. Bankanın varlıkları yükümlülüklerinden ödeme açısından farklı niteliklere sahiptir. Bir banka kendi varlıkları hakkında pasiflerini elde tutan ekonomik birimlerin sahip olduğundan daha fazla bilgiye sahiptir. 1.3 Bankacılıkta Risk Kavramı Risk bir olayın yada olaylar setinin ortaya çıkma olasılığı olarak tanımlanabilir. Risk kelimesi sıklıkla negatif veya istenmeyen bir olayı ifade eder. Risk kavramı bankalar açısından başarısızlık anlamına gelir. Bankaların karşılaştığı üç temel risk vardır. Yetersiz çeşitlendirme; Bazı riskler çeşitlendirme ile öngörülemeyen riskler azaltılabilir. Yetersiz likidite; Aynı zamanda bir bankacılık fonksiyonu olan likidite riski bankacıların davranışlarından da oldukça etkilenir. Risk alma eğilimi; Risk alma eğiliminde olan bankacıların istenmeyen sonuçlar doğmasını önlemek amacı ile hem istenen hem de istenmeyen sonuçların doğmasını azaltan unsurlar arasında seçim yapabilmek için önemlidir. Bir bankanın hissedarları ve alacakları için riskin iki kaynağı vardır. Bunlar; Finansal risk; Kurumsal yatırımcı olarak bilançosundaki finansal varlıkların ve yükümlülüklerin değerlerinde meydana gelen dalgalanmalar. Hizmet verme riski; Finansal hizmetlerin üreticisi ve sağlayıcısı olarak sahip olduğu fiziksel varlıkların değerinde ortaya çıkan dalgalanmalar. Bankaların karşılaştığı riskleri beş başlık altında inceleyebiliriz. Bunlar; Likidite Riski; Bankacılıktaki ana risklerden biridir. Likidite, fon taleplerinin karşılanabilme yeteneği olup, finansal kurumlar için yaşamsal öneme sahip bir kavramdır. Banka fon yöneticileri, aşırı likit olma ile yeteri kadar likit olmamanın maliyetini dengelemek zorundadır. Bankanın 3

10 likidite açısından aşırı düzeyde açığa düşmesi, ödemelerinde kullanabileceği yeterli düzeyde hazır parasının olmaması, bankanın iflas etmesine yol açabilir. Aynı zamanda bankanın, önemli bir kredili müşterisinin iflası, zincirleme etki ile bankanın kullanımına tahsis edilmiş kredi limitlerinin ve olanaklarının da durdurulmasına neden olabilir. Bu durum, bankanın kaynak girişini ve nakit akışını ciddi şekilde etkileyeceği için, bankanın iflasına veya çok zor durumda kalmasına yol açabilir.[1] Kredi Riski; Finansal kurumların ne kadar yetenekli oldukları borç verdikleri kişilerin veya kurumların bilgilerini değerlendirip kontrol edebilmeleriyle ölçülür. Finansal kurumlar, kişilere, firmalara veya devlete kredi olarak borç para verirler. Burada finansal kurum krediyi fonlama maliyetinden daha fazla kazanç elde etmek istemektedir. Bir banka çeşitlendirilmiş bir portföye sahip olmazsa bankanın iflası ile sonuçlanacak bir temerrüt riski ile karşılaşılabilir Kambiyo Riski; Kambiyo yada yabancı para riski 1970 den sonra sabit kurların terk edilmesi nedeniyle önemli hale gelmiştir. Yabancı paraların yerel kullanımdaki para karşısında devamlı suretli artış ve azalış göstermesi nedeniyle yabancı paradaki kur riski önemli olmuştur Faiz Oranı Riski; Faiz oranlarındaki değişkenlik olarak tanımlayabileceğimiz faiz oranı riski, finansal kurumun varlık/borç ve net gelir pozisyonunu önemli ölçüde etkilemektedir. Faiz oranlarının seviyesindeki değişimlerin ve dünya çapında finansal piyasalara entegrasyonun artması, faiz oranı riskinin ölçümünü ve yönetimini finansal kurum yöneticileri açısından anahtar sorun haline getirmiştir. Özellikle merkez bankalarının para politikaları stratejileri yoluyla faiz oranına müdahalesi ve birbirini takip eden finansal krizler, çağdaş finansal kurum yöneticilerinde faiz oranını ölçme ve yönetme ihtiyacı doğurmuştur. Dünya çapındaki bütün yatırımcılar, FED başkanının kongre öncesi açıklamalarını büyük bir dikkatle değerlendirmektedirler. Ayrıca Amerika daki faiz oranı artışındaki ipuçları bile, diğer ülke faiz oranlarını büyük ölçüde etkilemektedir. 4

11 1.3.5 Suistimal Riski; Suistimal hile, gizleme veya güven sarsıcı olarak nitelenebilecek yasadışı olaylar olarak tanımlanmaktadır. Suistimal, kişiler veya kurumlar tarafından para, mal veya hizmet elde etmek; hizmetlere yönelik ödeme veya kayıplardan kaçınmak; kişisel veya kurumsal avantaj sağlamak için gerçekleştirilir. Suistimalin çok çeşitli biçimleri vardır. Popüler olan susitimaller genellikle işbirliği yapan firmalara veya kişilere kredi açmaktır. Bu amaçla alınan para geri dönmeyeceği için çalmadan da bahsedilemeyecektir. Bu olay bir değerlendirme hatası veya şanssızlık olarak söylenecektir. 1.4 Türk Bankacılık Tarihi Türk bankacılık tarihine baktığımızda gelişim süreci Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerine kadar uzanmaktadır. Cumhuriyet öncesinde tarihleri arasında milli sermaye ile 21 banka kurulmuş ancak bunlar sektördeki yabancı bankaların kredi piyasasına egemen olmaları karşısında faaliyetlerini sürdürmekte zorlanmışlardır. Bu bankalardan iflas ve tasfiyeler sonucu ancak 18 i Cumhuriyet dönemine geçebilmiştir. Ülkemiz, Cumhuriyetin ilanından sonra ekonomik kalkınmaya önem vermiştir. Devlet teşvikiyle Türkiye İş Bankası ve Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası gibi bankalar kurulmuştur dünya ekonomik bunalımının bankacılık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle bir çok banka faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır. Türkiye bu bunalımın ardından devletçilik ilkesini benimsemiş; Sümerbank, Etibank, T. Halk Bankası gibi büyük devlet bankalarını bu dönemde kurmuştur yılları arasında iktisadi devletçiliğin yerini özel sektörün desteklenmesi ve ekonomik kalkınmanın hızlandırılması almıştır. Bu durum bankacılık sektörüne de yansımış, özel sektör bankacılığı bu dönemde oldukça gelişmiştir ten sonra hızlı enflasyon, dış ticaret açıkları ve artan dış borçlar olarak göstermiştir. Artan enflasyonla Türk lirasının devalüe edilmesi ihtiyacı ortaya çıkmış ve 1958 yılında dolar istikrar programı çerçevesinde 2,8 liradan 9 liraya yükseltilmiştir yılları arasında 15 banka faaliyetlerine son vermiş ve bu bankalar tasfiye edilmiştir ta T.C. Merkez Bankası nezdinde bir bankalar Tasfiye Fonu oluşturulmuş, bu fon 1983 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu na devredilmiştir li yılların sonlarında çıkarılan Ödünç Para İşleri Kanunu nca bankaların kredi faiz oranları üzerine getirilen kısıtlamalar bankaları banker adı verilen ve piyasa faizi 5

12 üzerinden çalışan kurumlarla işbirliğine girmeye itmiştir. Bu durum 1982 yılına gelindiğinde Türk ekonomisinde önemli bir krize neden olmuştur. 24 Ocak 1980 kararları ile Cumhuriyet kurulduğundan beri karşılaşmadığı rekabet kavramıyla ile karşılaşmıştır. Finansal serbestleştirme yolunda alınan ilk kararlar 1981 tarihinde önce banka faizlerinin sonra ise tüm faizlerin serbest bırakılması ile ilgili olmuştur. Bankerlik kuruluşları arasındaki faiz savaşı bir süre sonra Ponzi Finansmanı ( borç alınan paranın faizini ödemek için daha yüksek faiz ile borçlanmak) biçimine kayması kaçınılmaz olmuş ve bu da sistemin çöküşüne yol açmıştır yılında bu olay Bankerler Krizi olarak adlandırılmıştır yılında kamu iç borçlanmaya önem vermiştir. Hızla piyasaya sürülen DİBS bankalar için de ideal bir yatırım aracı olmuştur. Artan faizlerin kredi faizlerine yansımasıyla bankalar kredi vermek yerine DİBS alımına yönelmiş ve kamu finanse edilirken özel kesim sistemden dışlanmıştır yılında yürürlüğe giren kararlar ile Türk lirasına konvertibilite 1 yolu açılmıştır. Sektörün uluslararası piyasalara açılması ve özellikle uluslararası piyasalardan kaynak edinmesinin serbestleşmesi gündeme gelmiştir. Para piyasaları ve döviz piyasaları kurulmuş ve yatırımcılar Türk lirasından çıkıp dövize yönelmeye başlamıştır. 1- Konvertibilite; Bir ülke parasının diğer ülke paraları ile serbestçe değiştirilebilmesidir. 6

13 İKİNCİ BÖLÜM FİNANSAL KRİZ VE BANKACILIK KRİZİ 2.1 Kriz Tanımı Ve Türleri Kriz; belki de son zamanlarda en çok duyduğumuz kelimelerin başında gelmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin oldukça aşina olduğu bu kelime bugünlerde bütün dünyanın dilindedir. Kriz, sosyal bilimler alanında çoğu kez buhran ve bunalım kelimeleri ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Ekonomik kriz, mali kriz, finansal kriz, siyasi kriz, hükümet krizi, ahlak krizi vb. kavramlara sadece günlük dilde değil bilimsel terminolojide de çok sık rastlamaktayız. Sosyal bilimler açısından kriz kavramının genel tanımını yapmak hiç de kolay değildir. İçinde bulunulan durumun ya da karşı karşıya kalınan olayların ne derece kriz olduğu kişiden kişiye değişebilmektedir. Herhangi bir durumu kriz olarak adlandırabilmek için krizin temel unsurları ya da özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Türk dil kurumunun elektronik sözlüğünde ise Kriz kelimesi; bir şeyin çok kıt bulunması durumu, çöküntü şeklinde tanımlanmaktadır. Ekonomik krizler, herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü ya da döviz piyasasındaki fiyat ve / veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmalar olarak tanımlanabilir. Bir diğer tanıma göre ekonomik kriz, ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi anlamda zora sokacak sonuçlar ortaya çıkarması anlamına gelir. Makro ekonomik krizler genel olarak reel sektör krizleri ve finansal krizler olarak iki başlık altında incelenebilir. Bunlardan reel sektör krizleri, mal, hizmet ve emek piyasalarında üretimde ve/veya istihdamda daralmalar (durgunluk ya da işsizlik) biçiminde ortaya çıkar. Finansal krizler ise ekonominin üretici kesiminde tahrip edici etkiler doğurabilen ve piyasaların etkin işleyişini bozan finansal piyasa çöküşleridir. 7

14 2.1.1 Finansal Kriz Tanımı Finansal kriz, finansal piyasalarda ters seçim ve ahlaki risk (moral hazard) problemlerinin çok daha kötüleştiği bir bozulmayı göstermekte olup, kriz neticesinde finansal piyasalar, fonların en üretken yatırım alanlarına geçişine izin vermez. Finansal krizler; döviz ve hisse senedi piyasaları gibi finans piyasalarındaki şiddetli fiyat dalgalanmaları veya bankacılık sisteminde geri dönmeyen kredilerin aşırı şekilde artması sonucunda yaşanan ciddi ekonomik sorunlar olarak da tanımlanabilir. Finansal kriz konusunda şu görüş genel kabul görür; krizin ortamı ve göstergeleri vardır, ama krizin kesin olarak ortaya çıkacağını söylemek ve krizin zamanını öngörmek mümkün değildir. Dornbusch un deyimiyle, Kriz ancak patladığında görülür. Zaten krizin kesin olduğu ve ne zaman olacağı öngörülebilse, gerekli önlemler alınır, kriz önlenir, yani kriz olmaz. Ayrıca bilinir ki, finansal krizdeki baskı ve gerginlik, güvensizlik ve panikten kaynaklanır. [8] Kriz; herhangi bir mal, hizmet, faktör veya döviz piyasasındaki fiyat veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının dışında gerçekleşen dalgalanmalardır. Krizler, finansal yatırımcıların ülke koşullarının riskli hale geldiği konusundaki beklentilerine bağlı olarak, giriştikleri spekülatif ataklar sonucu başlar ve bu atakların yoğunluğu nispetinde şiddet kazanır Finansal Kriz Türleri Krizleri kategorik olarak sınıflandırdığımızda sıklıkla karşımıza para (kur) krizleri ve bankacılık krizleri çıkmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde bu iki kriz türüne ilişkin tanımlamalara ve incelemelere yer verilmiştir Para Krizleri Sabit kur sisteminin uygulandığı bir ekonomide piyasa oyuncularının ani bir şekilde ellerindeki ulusal varlıkları yabancı varlıklara çevirmeleri ve Merkez Bankasının rezervlerini devreye sokması sonucu rezervlerde yaşanan düşüşle birlikte oluşan kriz döviz krizi olarak tanımlanır. Döviz krizi tanımında altı çizilmesi gereken önemli bir nokta yarı sabit kur sistemidir. Krizler farklı kur sistemlerinde de ortaya çıkabilmektedir. Ancak, döviz krizlerini 8

15 açıklayan birinci, ikinci ve üçüncü nesil modeller ortak bir nokta üzerinde odaklanmaktadır. Döviz krizlerinin çıkış nedenleri farklı olsa da hepsi sabit kur sisteminin geçerli olduğu ekonomilerde meydana gelmektedir. Döviz krizlerinin çıkış nedenlerini farklı faktörlere bağlayan birinci, ikinci ve üçüncü nesil modeller aynı dönemde birlikte ortaya atılmamıştır. Yeni modeller eski modellerin yanlışlığını vurgulamak ya da tamamen reddetmek yerine daha çok önceki modellerin yetersizliğinden dolayı geliştirilmiştir. Örneğin, ikinci nesil modellerde krize neden olan faktörlerin üçüncü nesil modellerde yer almayacağı düşünülmemelidir. Üçüncü nesil modeller, birinci ve ikinci nesil modellerin ileri sürdüğü görüşlerin değişen şartlar karşısındaki yetersizliğini ortaya koymaktadır. Finansal krizler oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmaların çoğu finansal krizleri Altın Standardı dönemine kadar götürmektedir. Altın Standardından çıkıldıktan sonra bu krizler devam etmiş ve sıklığı artmıştır Birinci Nesil Kriz Modelleri Birinci nesil modellere göre, bir krizin meydana gelmesi için mutlaka yurtiçi ( para, maliye) politikalarla, dış ekonomik ilişkilere ilişkin (döviz kuru) politikalar arasında tutarsızlıklar olmalıdır. Buna en çok verilen örnek ise, sabit döviz kuru sabit tutulurken genellikle bütçe açığını finanse etmek için para mekanizmasına dayanılmasıdır. Döviz kuru paritesi sabit tutulurken, devletin açıklarını kapatmak veya başka nedenlerle genişletici para politikası izlemesi sonucu merkez bankasının rezervleri yavaş yavaş eriyecektir. Rezervler genellikle bir yıllık ödemeler dengesi açığını karşılayacak düzeye doğru indikçe, spekülatörler döviz almayı hızlandırır ve döviz paritesinin çok daha erken terk edilerek devalüasyona gidilmesine yol açar. Birinci nesil modeller, mutlaka izlenen para, maliye ve döviz kuru politikaları arasındaki temel tutarsızlıklara dayandıkları için temel ilkelerin önemli olduğunu vurgularlar. Bu modellerin temel önermesi; krizlerin döviz kuru rejimi ile aşırı miktarlara ulaşan kamu kesimi borcu ve borcun parasallaşması arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığıdır. Bu tutarsızlık, eğer Merkez Bankası yeterli rezervlere sahip ise bir süre sürdürülebilmekte, rezervlerin azalması ise spekülatörlerin ulusal paraya karşı pozisyon almalarına neden olmaktadır. Buna göre ani para krizleri yatırımcıların ya da piyasayı yönlendirenlerin mantıksızlığıyla izah edilmez. Sadece ulusal paranın fiyatını o düzeyde korumanın zorlaşmasıyla, artık o parayı elde tutmanın cazip olmayacağı mantığından 9

16 kaynaklanmakta, sabit kur rejiminin sona ermesi ile sermayenin spekülatif kaçışı olgusu da kendiliğinden gerçekleşmektedir. Birinci nesil modellere örnek olan krizlerden biri 1982 Meksika krizidir. Bu krizde birinci nesil modellerin temel unsurları görülmektedir. Sabit kur sistemiyle tutarsız ve sürdürülemez makroekonomik politikalar ile azalan rezervler yaşanan krizde etkili olan faktörlerdir İkinci Nesil Kriz Modelleri İkinci nesil modeller, genellikle hükümetlerin sabit kur paritesini korumak için nedenleri olacağı gibi, bu sabit kuru terk etmek için de nedenleri olacağını kabul etmektedirler. Böylece, bu iki motif arasında bir gerilim ortaya çıkmaktadır. Bireylerin, sabit kurun terk edileceği beklentisine girmeleri dahi döviz kurunu korumanın maliyetini artıracaktır. Pariteyi korumanın maliyeti arttıkça, hükümetin ileri bir tarihte bundan mutlaka vazgeçeceği beklentisi oluşacaktır. Ancak, beklentiler ve spekülatif ataklar, bunun daha erken bir tarihte ortaya çıkmasına yol açabilecektir. Dolayısıyla, ikinci nesil modeller, temel esaslarda bir sorun yaşanmasa dahi, spekülatif atak durumunda krize girilebileceğini göstermektedir. İkinci nesil modeller üç konu üzerinde odaklanmaktadır. Sabit kur sisteminden çıkmak isteyen hükümetin bir nedeni olmalı Hükümetin sabit kur sisteminin devamı için gerekçesi olmalı Piyasada sabit kur sistemini sürdürmenin maliyetinin arttığına dair inancın artması ve piyasaların sabit kur sisteminin sürdürülmeyeceği inancına kapılmaları ve böylece krize yol açan kısır döngünün meydana gelmesi için gerekli ortamın oluşması. Hükümetlerin ulusal para biriminin değer kaybetmesine izin vermeleri ancak yurtiçi piyasalarda bazı düzeltmelere ihtiyaç duymaları ile mümkündür. Bu düzeltmelerin en önemlisi, büyük miktarlara varan ve sabit kur uygulandığı için bir türlü sona erdirilemeyen iç borçlanmaların tasfiye edilmesi zorunluluğudur. Başka bir sebep de ülkenin aşağıya doğru katı bir ücret sistemi sebebiyle yaşadığı işsizlik sorununu çözme kararlılığıdır. Hükümet bu sorunları çözebilmek için genişletici para politikaları uygulamak ister, ancak sabit kur rejimi bu duruma engel olmaktadır. Kamuoyunun beklentileri de sabit kuru korumayı ve sürdürmeyi zorlaştırmaktadır. Şayet halk gelecekte paranın devalüe edileceğine inanmış ise sabit kuru korumak maliyetli olacaktır. Örneğin devalüasyon olacağı inancıyla hareket eden tasarruf sahipleri, paralarının değer kaybedeceğini düşünerek yüksek faiz oranı talep edecekler, bu da 10

17 var olan borç yükünü arttırarak devalüasyonu hedefleyerek ücret düzeylerini öyle yüksek tespit edeceklerdir ki, maliyet artışları ülke sanayisinin uluslararası alandaki rekabet gücünü kaybetmesine sebep olacak, bu gücün yeniden kazanabilmesi için devalüasyon yapmak gerekli hale gelebilecektir. Ayrıca yüksek belirlenme zorunluluğu doğmuş olan kısa vadeli faiz oranları hükümetin nakit akışı ile birlikte üretim ve istihdam düzeylerini de düşürecektir. Bu geniş kapsamlı tesirlerin birlikte çalışması ise sabit döviz kurunu sürdürmenin maliyetlerini artırıcı bir süreç ortaya çıkaracaktır. Bu ortamdaki bir hükümetin sabit döviz kurunu devam ettirmek istemesi durumunda, ileride devalüasyon yapılması ihtimalini gören spekülatörlerin milli para aleyhine pozisyon alarak, olması beklenen devalüasyonu vaktinden önce gerçekleştirmeleri söz konusu olacaktır. Milli paradan olabilecek kaçışı sezen spekülatörler daha önceden pozisyon alacaklardır. Dolayısı ile sabit döviz kurunu sona erdirecek kriz, bu sonucu gerektirecek değişiklikler tamamen gerçekleşmeden bile ortaya çıkabilecek ve sabit kur rejimini sona erdirebilecektir ERM krizi; ikinci nesil modellere gösterilen ilk örnektir. Birinci nesil modellerden farklı olarak ikinci nesil modellerde bütçe açıkları para basarak karşılanmamaktadır. Bu nedenden dolayı, sabit kuru sürdürmek için rezervlerin azalması gerekmemektedir. ERM krizi, ekonomik büyüklüklerin normal seviyede olduğu zamanda bile olumsuz beklentilerin yol açtığı yeni bir kriz türüdür Üçüncü Nesil Kriz Modelleri 1997 yılında Doğu Asya kriziyle döviz krizlerini açıklayan yeni bir modele ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü Doğu Asya krizi ne bütçe açıklarının finansman yönteminin sabit kur sistemiyle tutarsızlığından kaynaklanan birinci nesil modellerle ne de makroekonomik büyüklükler kriz yaratacak düzeyde olmadığı halde spekülatörlerin hükümetin sabit kur sistemini devam ettiremeyeceği yönünde oluşan beklentilerin neden olduğunu ikinci nesil döviz krizi modeliyle açıklanamadı. Bu nedenle, Doğu Asya krizi, üçüncü nesil model olarak adlandırılan yeni bir kriz modelini gerektirmiştir. Üçüncü nesil kriz modelleri, Asya krizinden sonra geliştirilmiştir. Bu modellerde özellikle bilânço etkileri ve bankacılık sektöründeki sorunlara dikkat çekilmiş ve önceki modellerin aksine para ve bankacılık krizleri birlikte açıklanmaya başlanmıştır. Bu modeller ahlaki tehlike (moral hazard), vade ve para birimi uyumsuzluğu modelleri olarak üç grup altında toplanmaktadır. Moral hazard modellerinde hükümetler, özel finans kuruluşlarının veya bankaların mevduat sahiplerine alenen olmasa da gizli mevduat garantileri sağlamaktadır. Finansal kuruluşlara sağlanan bu tür garantiler, zayıf düzenleme ve denetleme ile birlikte gözetim ve kontrolde eksikliklere neden olarak ahlaki 11

18 tehlike sorununa yol açmaktadır. Vade ve para birimi uyumsuzluğu modelleri, bankaların yabancı döviz cinsinden kısa vadeli yükümlülüklere ve yerli para cinsinden uzun vadeli varlıklara sahip olmasıyla ortaya çıkan likidite sorunları etrafında geliştirilen modellerdir. 2.2 Bankacılık Krizleri Dünyada son yıllarda ortaya çıkan bankacılık krizleri, sadece gelişmekte olan ve piyasa ekonomisine geçiş sürecindeki ülkelerle sınırlı kalmamış, aynı zamanda sanayileşmiş ülkelerde de gözlenmiştir. Bankacılık krizleri, hane halkı ve şirketlerin faaliyetlerini sınırlandırmakta, yatırımların ve tüketimin azalmasını hızlandırmakta, finansal sektörün kredi ve ödemeler sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesini engellemektedir. Ayrıca, sermayenin yurt dışına çıkışını hızlandırdığından, özellikle bankalar gibi finansal kurumlara olan güvenin de yok olmasına neden olmaktadır. Bankacılık sistemine duyulan güven eksikliği ve zayıf bankacılık sisteminin varlığı, bankaların zamanla başarısız olmasına neden olurken, sermayesi zayıf olan bankalara da fonlarını genişletme fırsatı vermemektedir. Sonuçta bankacılık kredilerinde azalma kaçınılmaz olmakta; banka kredilerindeki daralma ise, diğer kesimlerin sermayelerini azaltarak, firmalar ve hane halklarının yatırım ve tüketimlerini azaltmaktadır Bankacılık Krizlerinin Tanımları Mali güvenin kaybolması dolayısıyla tasarruf sahiplerinin mevduatlarını çekmek için bankalara hücum etmeleri veya başka bir nedenle bankaların yükümlülüklerini karşılamada yetersiz kalması nedeniyle kamu otoritesinin söz konusu bankaların faaliyetlerine son vermesi, birleşmelere zorlaması, devletleştirmesi veya önemli miktarda mali destekte bulunması bankacılık krizi olarak adlandırılmaktadır. Bankaların talepleri yerine getirememeleri ile mali panik krize dönüşmüş olur.1994 yılı 20 Meksika Krizi ve Türkiye 1994 yılı 5 Nisan Kararları sırasında bazı bankalar tasarruf sahiplerinin bu tür hücumlarına uğramışlardır. Bankacılık krizi, bir bankanın ya da bazı bankaların likidite yetersizliği dolayısıyla ödeme zorluğu içine girmeleri ve mevduat sahiplerinin bankaya hücum etmeleri durumunda ortaya çıkar. Bu durumda bir yandan banka yönetimleri panik sonucu, zararına varlık satışı yapmak zorunda kalabilirler; diğer yandan mevduat sahipleri panik sonucu bankadan paralarını çekmek için hemen harekete geçerler. 12

19 2.2.2 Bankacılık Krizlerinin Nedenleri 1- Makroekonomik Şoklar: Faiz oranlarındaki ani yükselişler kısa süreli borçları uzun süreli krediye çeviren kurumları cezalandırmıştır. Ekonomik yavaşlama ve ekonomik faaliyetlerin gerilemesi bankalar üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır. 2- Daha Riskli Faaliyetler: Bankacılık faaliyetlerindeki riskler son yıllarda artmıştır. Özellikle yasal düzenlemelerin gevşetilmesi önemli bir etken olarak ortaya çıkmıştır. 3- Daha Yoğun Rekabet: Rekabet iki cephede artmıştır. Birincisi bankalar arasında artan rekabet, ikincisi bankaların mali sektördeki hakim konumları diğer mali kurumların genişlemesi ile birlikte önemli ölçüde değişmiştir. 4- Kötü Yönetim: Veriler bankacılık krizlerinde iyi yönetilmemenin ve suistimalin önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. 5- Finansal Serbestleşmeye Yetersiz Hazırlanma: Gelişen ülkeler için finansal serbestleşmenin uzun süreli yararları konusunda çok az soru vardır. Ama böylesi reformlar, kaçınılmaz olarak bankaları yeni risklere maruz bıraktığından, yeterli önlemler olmazsa bir bankacılık krizi tehlikesini artırabilir. 13

20 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN KRİZLER 3.1 Türkiye de 2008 Yılı Öncesi Yaşanan Ekonomik Krizler Türkiye 1918 den 1945 e, 1946 den 1990 a, 1991 den 2008 e ve 2009 dan sonra diye ekonomik olarak ayırabilirsek kaynakların dağılımı ekonomik yorumları daha kolay yapabiliriz Dönemi 1918 den 1945 e kadar geçen süre, Türkiye toplumu ve ekonomisi açısından olağanüstü zor bir dönem olmuştur. Osmanlı imparatorluğu nun son bulması ve yeni bir ulus devletin ortaya çıkmasıyla sonuçlanan on yıllık savaşın yarattığı yıkımın etkileri henüz tamamen ortadan kaldırılamadan, ülke bu kez 1929 Dünya ekonomik bunalımının ve Dünya tarım ürünleri piyasasının çöküşüyle karşı karşıya kalmıştır lu yılların ayırt edici özelliği, devlet müdahaleciliği ve yerel sanayinin teşviki olmuştur den 1930 a kadar geçen süre toparlanma süreci olarak geçmiştir de yürürlüğe konan Teşvik-i Sanayi Kanunu gıda maddelerinin işlenmesi, dokuma, çimento ve diğer inşaat malzemelerinin üretimiyle ilgili sanayi kuruluşlarına çok çeşitli teşvik ve yardımlar sağlıyordu li yıllarda kurulan 200 ü aşkın anonim şirketin yüzde 30 undan fazlasının ortakları arasında yabancılar yer alıyordu Dünya ekonomik bunalımının Türk ekonomisine yansımasına neden olan temel mekanizma, tarım ürünlerinin fiyatlarında meydana gelen ani ve önemli düşüş olmuştur. Buğday ve diğer tahıl fiyatlarında neredeyse yüzde 60 ın üzerinde düşüş meydana gelmiştir. Yine 1929 yılında, ekonomi hem reel hem de spekülatif açıdan ciddi bir döviz bunalımı yaşamıştır. Bunun nedeni ise hem Osmanlı dan kalan borcun ilk taksitinin ödenmesi hem de gümrük vergilerinin yükseleceği beklentisi ile fazla ithalat yapılmasıydı. GSYH nin 1945 yılına kadar sürekli olarak ve çarpıcı biçimde azaldığını ve savaş öncesindeki düzeyinin yüzde 35 altına indiğini göstermektedir. Tahıl üretimindeki gerileme daha da çarpıcıydı. Buğday üretimi 1939 ile 1945 yılları arasında yüzde 50 oranında azalmıştı. 14

21 Türkiye nin ekonomisi, dış ticaret sektörünün göreli büyüklüğü bakımından 1930 larda zaten önemli bir düşüş yaşamıştı. Türkiye nin ihraç edebildiği her türlü buğday ve krom madeni için birbiriyle rekabet halindeydi. Bu nedenle 1930 ların başında ortaya çıkan dış ticaret fazlası önemli miktarda artış gösterirken, ülkenin altın ve döviz rezervleri de savaşın sonuna kadar birikmeye devam etti yılında hükümet, gerek karşı karşıya bulunduğu vergi gelirleri sıkıntısına kısmi bir çözüm gerekse savaş dönemi vurgunculuğuna bir tepki olarak, önde gelen tüccar ve sanayiciler ile büyük kent merkezlerindeki diğer iş adamlarından bir kereye mahsus alınacak bir refah vergisi olan Varlık Vergisi ni yürürlüğe koydu. Aslında uygulamada, Müslüman iş adamlarına hafif bir vergi yükü geliştirilmiş ve İstanbul un gayri Müslim burjuvazisdi en ağır yükü üstlenmek zorunda bırakılmıştı. Varlık Vergisi nin yüzde 70 i İstanbul dan toplanmıştı ve bu kentten alınan verginin yüzde 65 i gayri Müslimlerden geliyordu. Varlık Vergisi kanunu ile toplam TL vergi tahsil edildi. Bu sayının yüzde 70'i İstanbul'da toplandı. Toplam tahsilat, 394 milyon TL olan 1942 devlet bütçesinin yüzde 80'ini buluyordu sayımında Türkiye nüfusuna oranı yüzde 1,98 olan gayrimüslim azınlıklar, vergiden sonra başlayan göç nedeniyle 1945'te yüzde 1,56'ya ve 1955'te yüzde 1,08'e düştü. Cumhuriyet tarihinin tartışılan yasalarından biri olan "Varlık Vergisi", dönemin hükümeti tarafından 9 Kasım 1942'de TBMM'ye sevk edildi. Yasa, 11 Kasım'da Genel Kurul'da kabul edildi ve 12 Kasım 1942'de Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 17 Eylül 1943 tarih ve 4501 sayılı yasa ile bir kısım mükellefin vergi borçları silindi. 15 Mart 1944 tarih ve 4530 sayılı "Varlık Vergisi Bakayasının Terkinine Dair Kanun" ile o tarihe kadar tarh edilmiş, ancak tahsil edilememiş vergilerin silinmesiyle "Varlık Vergisi" uygulaması ortadan kalktı Dönemi Türkiye ekonomisinin İkinci Dünya Savaşı sonrasında gösterdiği gelişme, üç alt dönem halinde incelenmektedir. Söz konusu alt dönemler, 15

22 arasında yaşanan tarım önderliğinde büyüme dönemi; Tarımsal kalkınmaya verilen büyük önem olmuştur yılı arasında tarımsal üretim iki katından fazla artmıştır. Bu performansın en önemli nedeni, verimsiz toprakların tarıma açılması sayesinde toplan ekili alan yüzde 55 oranındaki artmıştı. GSMH, arasında yılda ortalama yüzde 8,7 oranında artış göstermişti yılınsan sonra bu desteklenme uygulamaları, tarımsal gelirleri etkileyen en önemli hükümet programı halini aldı. Bu programların finansmanı doğrudan doğruya bütçeden karşılanmak yerin, düşük fiyatlı buğdayın alım ve kentlere dağılımını üstlenmiş olan Toprak Mahsulleri Ofisi ne Merkez Bankası tarafından verilen kredilerle sağlanıyordu. Bu sübvansiyonların, 1950 li yılların ortasından itibaren başlayan enflasyon dalgasında oynadığı rol sayısız tartışmaya neden olmuştur. Bazı gözlemciler Merkez Bankası tarafından Toprak Mahsulleri Ofisi ne verilen ve geri ödenmemiş kredi borç tutarının, bu dönemde para arzında yaşanan artışın neredeyse tamamına eşit olduğunun altını çiziyordu. Ancak bir iddiaya göre en büyük suçlu, mevduat bankaları tarafından, kooperatifler de dahil olmak üzere, özel sektöre verilen kredilerdi. Ülke içi talebin artmaya devam etmesi, hükümetin birkaç yıl daha ekonomik büyümeyi devam ettirmesini sağladı. Ancak bu sırada ülke parasının aşırı derecede değerli tutulması nedeniyle ihracat daha fazla gerilemiş ve liberalleştirilen ithalat rejimi, döviz rezervlerini hızla tüketmişti. İthalat kısılmaya başlanınca, ekonomi 1950 li yıllarının başında yaşanan görece bolluktan temel tüketim maddelerinin birçoğunun yokluğu biçiminde kendini gösteren ciddi boyutlu bir ödemeler dengesi bunalımına geçti lerin ortalarında yaşanan ödemeler dengesi krizi ile birlikte daha açık bir iktisat modeline yönelme denemesi de son buldu de birincil ihraç mallarında, gelirlerde ve ithalatta yaşanan yüksek büyüme oranlarıydı döneminde ise sıkı ithalat sınırlamaları yüzünden imalat sektöründe birim üretimindeki katma değer oranının artmasına neden olacak uygun koşulların ortaya çıkmasıydı. Hükümet 1956 ile 1958 yılları arasında borç ve döviz yardımı için IMF ve OECD ile pazarlık masasına oturmuşsa da, 1957 ye kadar bu örgütlerin istediği devalüasyonu yapmamakta direndi. Bu nedenle bunalım birkaç yıl daha sürdü yılında yapılan devalüasyonla Türk Lirası Dolar karşısında 2,8 den 9 a indirildi. (Tablo 1) 16

23 Devalüasyona ek olarak, sonraları IMF paketi diye adlandırılacak önlemlerden pek çoğunu içeren bir istikrar programı da benimsendi arasında, GSMH nin yıllık büyüme oranı yüzde 4 e düştü. Kurlar - Döviz Kurları (Günlük) Orijinal Frekans, SABİT, Orijinal Gözlem Tablo arasında yaşanan ithal ikamesi yoluyla sanayileşme ve sonrasında bunun yarattığı bunalım dönemi; İthal ikamesi yoluyla sanayileşmenin altın dönemi olan bu dönemde ekonomi yöneticilerine yöneltilen eleştirilerden biri de ekonomiyi yönetmekte her türlü eşgüdümden ve uzak görüşlülükten uzak olmalarıydı. Bu nedenle askeri yönetimin ele aldığı ilk işlerden biri, 17

24 Yıl yılında Devlet Planlama Teşkilatı nı kurmak oldu. Planlı kalkınma düşüncesi, geniş bir koalisyon tarafından desteklenmekteydi. Büyük ve korunmuş bir iç pazarın sağladığı bütün olanaklardan sonuna kadar yararlanılırken, ithal ikamesi yoluyla sanayileşmenin teknolojik açıdan daha zor olan yatırım malları üretimi aşamasına geçilememiştir. İmalat sanayiinin ihracata yönelimi zayıf kaldı. Üretimin arttırılması için gerek duyulan döviz ise, geleneksel tarım ürünü ihracatından ve işçi dövizlerinden sağlanmaktaydı. İthalat ve İhracat artışları Yıllar İtibariyle USD Bazlı , , , , ,00 İhracat Dolar İthalat Dolar , ,00 0,00 Tablo - 2 Tablo 2 de görüldüğü üzere 1972 den sonra özellikle ithalatın ihracata oranla göreceli olarak hızla artışı iç pazarın dinamiklerini ve dışarıya olan dövizin hızlı bir şekilde çıkmasını sağlamış ve imalatı zayıflatmıştır. İç pazarın genişlemesine önemli katkısı olan başka bir unsur da, Avrupa da çalışan işçilerin yurda gönderdiği işçi dövizleriydi. Bu işçi dövizleri, 1970 yılı devalüasyonundan sonra, işçi dövizleri birden yılda 1,4 milyar ABD dolarına, yani GSMH nin yüzde 5 ine 18

25 fırlayarak ülke ekonomisine toplam ihracat gelirinden daha fazla bir katkıda bulunmaya başlamıştır. Ne var ki işçi dövizlerinin bilançosu çelişkilerle doludur. İşçi dövizleri, bir yandan kısa vadede ödemeler dengesi ve büyümeye katkıda bulunurken öte yandan da ülke parasının aşırı derece değerlenmesine ve dolayısıyla ticaret yapan sektörlerin rekabet gücünün azalmana neden oldu. İşçi dövizlerinin yarattığı toplam talep, ara malların ithalatıyla karşılandığı için, sonuçta bundan zarar gören, ithal ikamesi yoluyla sanayileşme süreci oldu. Dolayısı ile işçi dövizleri, petrol ihraç eden ülkelerin ekonomisinde sık sık karşılaşılan Hollanda Hastalığı 2 na benzer bir etki yapmıştır. Daha sonraları Avrupa ülkeleri bu konularda düzenlemeye gittiğinden bu etki git gide azalmıştır. Bunalım 1973 yılında petrol fiyatları yükseldiğinde, ülkenin ödediği petrol faturası hala düşüktü ve ödemeler dengesi de işçi dövizlerinin yarattığı bolluk içinde yüzüyordu. Hükümet, bu sayede petrol fiyat artışların, kısa vadede ciddi olumsuz etkilere neden olmadan geçiştirebilmiştir. Ülkede iş başına gelen güçsüz koalisyon hükümetleri, genişleyici politikaları sürdürmeyi tercih etmiştir. Döviz rezervlerinden ve rahatlatıcı bir para politikasından destek alan Türk kamu sektörünün giriştiği yatırım furyası, sonunda özel sektör yatırımlarını da peşinden sürükledi. Bu furya daha sonra çok yüksek maliyetli bir dış borçlanma uygulamasıyla sürdürüldü. Döviz rezervlerinin tam da tükenmeye başladığı 1975 yılında, hükümet dövize çevrilebilir Türk Lirası mevduat hesabı uygulamasını yürürlüğe koydu. Buna göre, özel sektör işletmelerinin yabancı ülkelerden sağlayacağı bütün kredilere hükümet tarafından kur garantisi veriliyordu. Yurtiçi kambiyo kurunun aşırı yüksek tutulduğu enflasyonist bir ortamda bu uygulama, dışardan kredi alması ve günlük işlemlerini hazine kesesinden finanse etmesi için özel sektöre yakılmış bir yeşil ışıktı. 2- Hollanda hastalığı, ani zenginleşme kaynağına kavuşan bir ekonomide mevcut üretim faktörlerinin diğer üretim alanlarından çekilip yeni kaynağa yönelmesi sonucunda toplam üretimin azalmasına denir. İlk olarak 1960'lı yıllarda Hollanda'da doğal gaz bulunması sonucunda gözlemlendiği için Hollanda Hastalığı adını almıştır. Detaylı bir araştırma olmamakla beraber işçi dövizleri ve dış yardımların da bu duruma yol açtığı söylenebilir. 19

26 yıllarında Türkiye kendisini, II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan en ciddi ödemeler dengesi bunalımının ortasında buldu. IMF, Türkiye nin mevcut borçlarını yeni bir ödeme programı çerçevesinde ertelemek ve yeni kredi kullanımına yeşil ışık yakmak için üç koşul öne sürdü. Önemli ölçüde devalüasyonu da kapsayan bir istikrar programının uygulanmaya başlanması, devlet teşvik ve sübvansiyonlarında büyük oranda kısıtlamaya gidilmesi, ithalat ve ihracattaki denetimlerin kaldırılması. Hükümet koalisyon olduğundan kendi arasındaki çatışmalar nedeniyle bu programı uygulamaya koymak zorunda kaldı. Ancak acı faturaların çıkacağının da farkındaydı. Hükümetin, GSMH nin yüzde 9 undan yüzde 24 üne fırlayan dış borçları ödeyemeyecek duruma gelmesi için iki yıldan az bir süre yeterli oldu yılında artışa başlayan Dolar, Türk Lirası karşısında 1972 yılından sonra 9 TL den 15 TL ye kadar daha sonra 1978 ve sonrasında 35 TL ye kadar fırladı. (Tablo 3) Kurlar-Döviz Kurları (Günlük) Orijinal Frekans, SABİT, Orijinal Gözlem Tablo

27 arasında yaşanan ekonominin liberalleşmesi ve artan makro ekonomik istikrarsızlık dönemi; Hükümet Ocak 1980 de geniş kapsamlı ve beklenmedik derecede köklü istikrar ve liberalleşme politikaları içeren bir önlemler paketini ilan etti. Bu yeni önlemler paketi DPT sorumluluğuna verilmiştir. Ocak 1980 önlemler programı, daha ilk evresinden itibaren gerek IMF gerek Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların gerekse uluslararası bankaların yakın işbirliği ve iyi niyetinden yararlanmıştır. Türkiye bu dönemde uluslararası çevreler açısından önemini arttırmıştır. Bu önem ekonomi açısından dış borçların daha uygun koşullar altında yeni ödeme programlarına bağlanması ve önemli ölçüde yeni parasal kaynakların ülkeye akması anlamına geliyordu. Bunun sonucunda döviz sıkıntısı neredeyse bir gecede ortadan kalktı ve kamu sektörünün enflasyonu körükleye iç finansman yollarına başvurma gereksinimi giderek azaldı. İstikrar programıyla, Türk Lirası yüzde 32,7 oranında devalüe edilmiş, doğrudan ve dolaylı ihracatı teşvik edici uygulamaları başlatılmış, fiyatların idari kararlarla tespiti ilkesi terk edilmiştir. Sabit kurdan kontrollü dalgalı kur politikasına geçilmiş ve yabancı sermaye girişi özendirilmiştir. Devletin ekonomiye müdahalesinin asgariye indirilmesini, rekabeti engelleyici müdahalelerin önlenmesini ve ekonominin uluslararası piyasalarla bütünleşmesini amaçlamıştır. Buna göre enflasyon aşağıya indirilecek, dış ticaret açığı ihracat artırılarak kapatılacak, büyüme hızı yükseltilecek ve piyasa ekonomisine önem verilecekti. Bu kararlarla birlikte TL yüzde 48,6 oranında devalüe edildi. (Tablo 4) 21

28 Kurlar-Döviz Kurları (Günlük) Orijinal Frekans, SABİT, Orijinal Gözlem Tablo 4 12 Eylül darbesiyle hükümetin düşürülmesiyle bu kararları yeni hükümet yürüttü. Ardından 1983 te dönemin hükümeti ile IMF arasında ekonomik paket anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre, ihracata teşvik verilecek, kamu harcamaları kısılacak, TL yüksek oranda devalüe edilecekti. Bütçe açığı kısılacak, yabancı sermaye girişi sağlanacak, KİT lere ürünlerine zam yetkisi verilecekti. Bu uygulamalar sonucunda ihracatın GSMH deki payı yüzde 11 e çıkartılmıştır. Enflasyon aşağı çekilmiş, siyasetteki rahatlamayla beraber ülkede bir rahatlık meydana gelmiştir. Ancak işsizlik, dış açık ve bazı sektörlerde tekelleşmenin önüne geçilememiştir yılında 10 milyar dolar olan dış borç 17 milyar dolara yükselmiştir. 22

29 İthalat ve İhracat artışları Yıllar İtibariyle USD Bazlı , , , ,00 İhracat Dolar İthalat Dolar ,00 0,00 Tablo - 5 İthalat ve ihracat arasında ciddi bir fark vardır. (Tablo 5) Zaman içinde eşit seyir izleyen ithalat ihracat dengesi 1990 yılına gelindiğinde çok ciddi artış gösteren ithalat ülkeden döviz çıkışını hızlandırmıştır. Bu kapsamda temel mal ve hizmet kapsamı dışında kalan mal ve hizmet fiyatlarının serbestçe tespiti olanağı getirildi. Açık finansman yoluyla kamuya kaynak sağlanması yolu önemli ölçüde daraltılmıştır. Toplam talebin kontrolü yanında arz koşullarını geliştirmeye yönelik yapısal uyum kararlarının uygulanması, idari organizasyona ilişkin düzenlemelerle de desteklenmiştir sonrası uygulamaya konulan Beşinci, Altıncı ve Yedinci Planların da değişik ölçülerde esasını teşkil eden 24 Ocak Kararları ihracata dayalı dışa dönük sanayileşme stratejisini benimsemişti. 23

30 arasındaki dönemi; Kriz 1993 sonlarında başlayıp 1994 te patladı. İçeride zaten üst üste iki yıldır sürmek de olan temel dengesizliklerin üzerine Avrupa para piyasasındaki kargaşanın eklenmesi krizi tetikledi tam bir felaket yılı oldu. Toplam net sermaye çıkışı 4,2 milyar dolara vardı. Faiz hadleri Hazine bonolarında yüzde 400 ü aşarken TEFE yüzde 121, TÜFE yüzde 106 lı rakamlara sıçradı. Yarım milyon kişi işinden oldu yılına gelindiğinde, Hükümet VI. Beş Yıllık Kalkınma Planı nı hazırlamıştı. Planın önemli faktörleri; Ekonomik ve Sosyal altyapı yatırımlarına (Tarım, Turizm, Eğitim, Sağlık) öncelik verilmesi ve özelleştirmenin verimliliğinin artırılmasıydı. Bu plan yürürlüğe kondu, ancak ülkeyi kötü olaylar bir türlü terk etmiyordu. Dışarıda ve içerde meydana gelen ve Türkiye yi yakından ilgilendiren siyasi olaylar artmıştı ve ekonomiyi ve ekonomik dengeleri tedirgin ediyordu. Hükümet değişmiş ve ekonomi kurmayları değişmişti. Ekonomik atılımlar gerçekleştireceklerini ve içinde bulunulan durumdan çıkacaklarını vurguluyordu. Türkiye de 1989 yılında sermaye hareketlerinin tamamen serbestleşmesiyle birlikte artan sermaye girişleri, Türkiye nin iç dinamiklerinden kaynaklanan sorunları geçici olarak bertaraf etmeyi başarmıştı. Ancak uzun vadeli sürdürülebilir bir büyüme sürecini beraberinde getirememiştir. Nitekim 1990 sonrası dönemde patlak veren iki büyük krizde, Türkiye deki finansal serbestleşme ile yakından ilgilidir. Ulusal piyasalarda merkez bankası, döviz, kur ve faiz oranlarını birbirinden bağımsız birer politika aracı olarak kullanabilme olanağını kaybetmişti. Finans piyasaları kısa vadeli spekülatif yabancı sermaye hareketlerinin denetimi altına girmiştir. Finansal dengeleri bozuk, finansal kurumları zayıf ve piyasaları sığ, sanayi ile tarımı düşük verimli Türkiye ekonomisinin yeni döneme tepkisi ise sık sık ortaya çıkan krizler seklinde olmuştur yılında sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesinin altında yatan mantık ise; 1986 yılından itibaren artan mali açıklar yurt içi borçlanmalarla giderilmeye çalışılmış, ancak bu durum özel yatırımları dışlayıcı bir etki yaratmıştır. Bu açıkların kapatılmasında ikinci bir alternatif olarak görülen yabancı fonların ülkeye girişini sağlamak amacıyla sermaye hesabi serbestleştirilmiş ve 1990 li yıllardan itibaren yabancı sermaye girişleri, özellikle de kısa vadeli sermaye girişlerinde artışlar olmuştur. Sermaye girişleriyle birlikte TL aşırı değerlenmiş, bu değerlenme ise bankaların uluslararası finans piyasalarından uygun koşullarda borçlanmasını ve toplanan bu fonların yüksek getirili kamu menkul değerlerine yatırılmasını ya da yurt içi piyasalara kredi olarak verilmesini cazip hale 24

31 getirmiştir. Artan kredilerle birlikte iç pazarın canlanması, tüketim ve hammadde malları ithalatını artırır iken, TL nin yabancı paralar karsısında değer kazanması da ihracatı zorlaştıran, ithalatı kolaylaştıran bir unsur olarak ortaya çıkmıştır. Bunun sonucu dış ticaret açığı 1993 yılında 6,4 milyar dolara yükselmiş ve bu açıkların finansmanında da sermaye hareketleri önem kazanmıştır. Söz konusu dönemde Türk bankacılık sisteminin dövizdeki açık pozisyonu da artmış ve 4,9 milyar dolara yükselmiştir. Diğer yandan faiz oranlarının idari kararlarla indirilmeye çalışılması, sisteme çok büyük miktarda likidite sürülmesi ve kamu kağıtlarına vergi getirilmesi dövize olan talebi artırmış ve Türk lirasının değer kaybı yönündeki bekleyişler yaygınlaşmıştır. Baskı altında tutulan döviz kurları serbest piyasada yükselir iken, yabancı sermaye çıkışlarıyla birlikte de döviz rezervleri hızla erimeye başlamıştır. Kasım 1993 tarihinde resmi rezervler 7,2 milyar dolar seviyesindeyken, 8 nisan 1994 tarihine kadar resmi rezervlerdeki azalış devam etmiş ve bu tarihte 3 milyar düzeyine inmiştir. 5 Nisan 1994 tarihinden itibaren hükümet tarafından alınan bazı önlemler, kısa vadede toparlanma surecine katkıda bulunmuş olsalar da bunun sağlıksız bir iyileşme olduğu sonradan anlaşılmıştır. Nitekim bu dönemde görülen iyileşme sureci daha sonra yaşanılan krizlerinde temellerini oluşturmuştur. Özellikle hükümetin izlediği politikalarda iki önemli nokta dikkati çekmektedir. İlki kısa vadeli yabancı sermaye girişlerinin teşvik edilmesi ve yurt dışına sermaye kaçışlarının önlenmesi amacıyla faiz oranlarının çok yüksek tutulması, yurt içi borçlanmanın hızlı bir şekilde artmasına neden olmuş ve bunun olumsuz sonuçları da 1990 li yılların sonunda ortaya çıkmıştır. İkincisi ise, krizin ortaya çıkmasıyla birlikte mevduat hesaplarının tam sigorta kapsamına alınması, bankacılık sektörünü daha sonraki dönemlerde olumsuz yönde etkilemiştir. Bankacılık düzenlemeleri, istikrarsızlığın önemli nedenlerinden birini oluşturur iken ülkemizde yaşanılan son krizde anahtar rol oynamıştır Ülkeden 4,2 milyar dolarlık yabancı sermaye çıktı kişi işsiz kaldı. Kısa vadeli borçlar 18,5 milyar dolar oldu. Bu krizden çıkmak için 1994 yılında Hükümet ekonomik program açıkladı. Bu programa göre, kamu harcamaları ve borçlanmaları azaltılacak. KİT lerin yatırım payları yüzde 24,5 ten yüzde 23,3 e düşürülecek. OECD ülkeleriyle ihracat artırılacak. Turizm gelirleri yoluyla cari açık 6,4 milyar dolardan 4,5 milyar dolara düşürülecek. Vergi gelirleri artırılacak 8,9 milyar dolar dış borç ödenecek. 8 milyar dolar kredi alınacaktı. Bu planlar uygulamaya konuldu. 25

Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm

Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm T.C. KALKINMA BAKANLIĞI Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm Erhan USTA Müsteşar Yardımcısı 29 Şubat 2012 3. İzmir Ulusal Ekonomi Kongresi 1970 li Yıllar : Dünya 1971 yılında Bretton Woods sisteminin çöküşü Gelişmekte

Detaylı

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi FİNANS VE MAKROEKONOMİ Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme Finansal Krizler ve Ekonomi Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme Finansal Sistemin İşleyişi Doğrudan Finansman : Fon akışı finansal aracı kullanılmadan

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ NAZİLLİ İİBF İKTİSAT BÖLÜMÜ VE AVRUPA ARAŞTIRMALAR MERKEZİ TARAFINDAN DÜZENLENEN GÜNCEL EKONOMİK SORUNLAR KONGRESİ NDE YAPACAĞI Açılış Konuşmasının

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

TCMB O/N Faiz Oranları (% ) 70.0% 60.0% 50.0% 40.0% 30.0% 20.0% 10.0% 0.0%

TCMB O/N Faiz Oranları (% ) 70.0% 60.0% 50.0% 40.0% 30.0% 20.0% 10.0% 0.0% GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2006 YILI İLK 6 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu 2002 yılında başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde başlayan

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU A

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU A CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU A. TANITICI BİLGİLER PORTFÖYE BAKIŞ Halka Arz Tarihi : 26/03/2012

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI GENEL DEĞERLENDİRME Küresel kriz sonrası özellikle gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyeti iyileştirmeye yönelik alınan tedbirler sonucunda küresel iktisadi koşulların bir önceki Rapor dönemine kıyasla olumlu

Detaylı

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI 1 İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI 4 EKİM 2013 2004-1 2004-4 2005-3 2006-2 2007-1 2007-4 2008-3 2009-2 2010-1 2010-4 2011-3 2012-2 2013-1 TÜRKİYE DE GSYH İTHALAT İLİŞKİSİ

Detaylı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ- MART 2016 (SAYI: 85) GENEL DEĞERLENDİRME 31.03.2016 Ekonomi ve İşgücü Piyasası Reformlarına Öncelik Verilmeli Gelişmiş ülkelerin çoğunda ve yükselen ekonomilerde büyüme sorunu

Detaylı

Ekonomi II. 19.Para ve Bankacılık. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 19.Para ve Bankacılık. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 19.Para ve Bankacılık Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 19.1.Paranın Tanımı ve Fonksiyonları Para,

Detaylı

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Gazi Erçel Başkan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1 Nisan 1998 Ankara I. Giriş Ocak ayı başında

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

Cari açıktan fazla döviz geldi, on yılda 68 milyar Merkez Bankası rezervine eklendi (Milyon $)

Cari açıktan fazla döviz geldi, on yılda 68 milyar Merkez Bankası rezervine eklendi (Milyon $) Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com GÖSTERGELER PROJEKSİYON CARİ AÇIK: TÜİK geçen ay 2003-2012 dönemini kapsayan son on yılın turizm gelirlerini revize etti, Merkez Bankası da turizmdeki bu revizyondan

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 5

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 5 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 5 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 7. HAFTA GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ 4.7. Yabancı Direkt Yatırımların Gelişiminde ve Sağlıklı

Detaylı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:7

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:7 EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:7 Bu sayıda; Ağustos ayı dış ticaret verileri, Eylül ayı enflasyon verileri, Döviz yükümlülüklere uygulanan munzam karşılıkların düşürülmesine

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2007 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2007 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2007 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu ABD de başlayan ve ardından tüm gelişmiş ülke piyasalarına

Detaylı

HER 100 LİRALIK ANAPARA ÖDEMESİNE KARŞILIK 120 LİRA BORÇLANDIK (MİLYAR TL) Ödeme Borçlanma Borç çevirme oranı

HER 100 LİRALIK ANAPARA ÖDEMESİNE KARŞILIK 120 LİRA BORÇLANDIK (MİLYAR TL) Ödeme Borçlanma Borç çevirme oranı Alaattin AKTAŞ l ala.aktas@gmail.com PROJEKSİYON İÇ BORÇ: Türkiye ekonomisinin en yumuşak karnı cari açıkla birlikte bütçe açığıydı. Yıllar yılı bu açıklardan söz ettik. Ama son yıllarda bütçede sağlanan

Detaylı

https://www.garantiemeklilik.com.tr/fon-ile-ilgili-duyurular.aspx internet adreslerinden

https://www.garantiemeklilik.com.tr/fon-ile-ilgili-duyurular.aspx internet adreslerinden GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2013 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU 1- Ekonominin Genel durumu Dünya ekonomisi 2013 ü genel olarak bir

Detaylı

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ocak ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi olan -5,2 Milyar doların altında -4,88 milyar dolar olarak geldi. Ocak ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU A. TANITICI BİLGİLER PORTFÖYE BAKIŞ Halka Arz Tarihi : 07/11/2008 31/12/2015 tarihi itibarıyla

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI (EUROBOND) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2008 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI (EUROBOND) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2008 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI (EUROBOND) EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2008 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu Yılın ilk ve ikinci çeyreğindeki

Detaylı

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

CARİ AÇIK NEREYE KADAR? CARİ AÇIK NEREYE KADAR? Prof. Dr. Doğan CANSIZLAR ANKARA - 14 Aralık 2011 1 Türkiye Ekonomisindeki Bazı Eşitlikler -Ekonomik Büyüme = Artan Dış Açık -Artan Dış Açık = Artan Dış Borçlanma -Artan Dış Borçlanma

Detaylı

TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SEDA AKSÜMER

TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SEDA AKSÜMER İÇİNDEKİLER 1.GİRİŞ 2. TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU Asıl Tehlike Cari Açığın Finansmanı 3. ENERJİDE DIŞA BAĞIMLIK SORUNU ve CARİ AÇIK İLİŞKİSİ 4.TÜRKİYE İÇİN CARİ AÇIK SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ? 5.SONUÇ ve ÖNERİLER

Detaylı

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Giriş... 1 1. Makroekonomi Kuramı... 1 2. Makroekonomi Politikası... 2 2.1. Makroekonomi Politikasının Amaçları... 2 2.1.1. Yüksek Üretim ve Çalışma Düzeyi...

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU Bu rapor Cigna Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. Gruplara Yönelik Esnek Emeklilik

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU 1.- Ekonominin Genel durumu ABD ekonomisindeki büyümenin ikinci çeyrekte %1.7 olarak

Detaylı

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE Sevinç Karakoç Raziye Akyıldırım Yasemin Ağdaş Duygu Çırak NELER ANLATILACAK? FİYAT İSTİKRARI NEDİR? FİYAT İSTİKRARININ YARARLARI NELERDİR? TÜRKİYE DE FİYAT İSTİKRARI Bir toplumu

Detaylı

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2009 YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2009 31.03.2009

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2009 YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2009 31.03.2009 TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş. 2009 YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2009 31.03.2009 Şirketin Ticaret Ünvanı : TEB Mali Yatırımlar A.Ş. Genel Müdürlük Adresi : Meclis-i

Detaylı

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ: Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com PROJEKSİYON YABANCI HAREKETİ: Piyasa oyuncuları gelişmeleri yorumlarken üç göstergeye bakıyor; döviz, faiz ve borsa. Döviz geriler, faiz düşer ve borsa çıkarsa, genellikle

Detaylı

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org.

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / www.tobb.org. Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul 5 6 1. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ Küresel ekonomiyi derinden etkileyen 2008

Detaylı

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ DERS NOTLARI 1 1999 17 Ağustos 1999 depremi Marmara bölgesinde Üretim,

Detaylı

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 23.Uluslararası Finans Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 23.Uluslararası Finans 23.1.Dış Ödemeler

Detaylı

Küresel Kriz ve Yükselen Piyasa Ekonomileri

Küresel Kriz ve Yükselen Piyasa Ekonomileri Küresel Kriz ve Yükselen Piyasa Ekonomileri Erdem Başçı Başkan Yardımcısı, TCMB 17 Aralık 2008, İstanbul, EAF 1 Sunuş Planı 1. Küresel Likidite Sorunu 2. Küresel Kriz, Küresel Çözüm Arayışları 3. Yükselen

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR SORULAR 1- Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması durumuna ne ad verilir? A) Dışlama etkisi B) Para yanılsaması

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Temmuz 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Temmuz 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (Temmuz 2015) İstihdam (Mart 2015) Sigortalı ücretli sayısı Mart 2015 de geçen yılın aynı dönemine göre %4,9 artarak; 13 milyon 328 bin olmuştur. Yaz mevsiminin

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2013 YILI 6 AYLIK FAALİYET RAPORU 1-Ekonominin Genel durumu Dünya ekonomisi 2013 ü genel olarak bir toparlanma dönemi olarak geride bıraktı.

Detaylı

1- Ekonominin Genel durumu

1- Ekonominin Genel durumu GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTERNATİF STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2014 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU 1- Ekonominin Genel durumu 2014 yılı TCMB nin Ocak ayında faizleri belirgin şekilde arttırmasıyla

Detaylı

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ OCAK - MART 216 8 NİSAN 216 İstatistik Genel Müdürlüğü Reel Sektör Verileri Müdürlüğü İÇİNDEKİLER Sayfa ANKET SONUÇLARININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ i TABLOLAR Tablo 1 İşletmelere

Detaylı

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ekim ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi 2,9 Milyar dolar eksiyken, veri beklentilere paralel 2,89 milyar dolar açık olarak geldi. Ocak-Ekim arasındaki 2013 cari

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi On5yirmi5.com Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi Avro bölgesindeki ülkelerde derinleşmekte olan kamu borç krizine rağmen 2011, Türkiye ekonomisinin yüksek büyüme hızı yakaladığı bir yıl oldu. Yayın Tarihi

Detaylı

13.02.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

13.02.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 13.02.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Aralık ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi olan -7,5 Milyar doların üzerinde -8,322 milyar dolar olarak geldi. 2013 yılı cari işlemler açığı bir önceki yıla göre

Detaylı

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 21.Enflasyon Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 21.1.Nedenlerine Göre Enflasyon 1.Talep Enflasyonu:

Detaylı

ÜNİTE:1. Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2. Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3. Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2. Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3. Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2 Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3 Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4 Bankacılık Sektörü ve Banka Yönetimi ÜNİTE:5 1 Para Arzının Belirlenmesi ve

Detaylı

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı Tarih: 16.01.2011 Sayı: 2011/01 Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı 2003-2010 yıllarını kapsayan 8 yılda, şirketlerin kâr aktarımı, faiz ödemeleri ve portföy yatırımları aracılığıyla,

Detaylı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı 1 OCAK 30 HAZİRAN 2014 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 30 Haziran 2014 Bankanın Ticaret Unvanı : Arap Türk Bankası

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE EKONOMİK VE FİNANSAL SİSTEM İKİNCİ ÜNİTE PARANIN ZAMAN DEĞERİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE EKONOMİK VE FİNANSAL SİSTEM İKİNCİ ÜNİTE PARANIN ZAMAN DEĞERİ İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE EKONOMİK VE FİNANSAL SİSTEM 1 13 1. EKONOMİK SİSTEM 2 2. FİNANSAL SİSTEM 5 3. FİNANSAL SİSTEMİN UNSURLARI 8 4. FİNANSAL PİYASALARIN YAPISI 9 4.1. Borç ve Öz Sermaye Yapısı 9 4.2.

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38 i Bu sayıda; Haziran Ayı Ödemeler Dengesi Verileri, Haziran Ayı Kısa Vadeli Dış Borç Stoku Verileri değerlendirilmiştir. i 1 Cari açığı

Detaylı

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR 103 104 PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR A. GENEL DURUM 2002 yýlý baþýndan itibaren dalgalý kur rejimi altýnda nominal çýpa olarak para tabanýnýn ve örtük enflasyon hedeflemesinin

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Dengeli Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2004-31.12.2004 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon

Detaylı

Her. Pazar BRUNCH. #OlmasadaOlur. Düzenli destekte bulunmak için 0850 222 1863 ü arayabilirsiniz.

Her. Pazar BRUNCH. #OlmasadaOlur. Düzenli destekte bulunmak için 0850 222 1863 ü arayabilirsiniz. Her Pazar BRUNCH #OlmasadaOlur Düzenli destekte bulunmak için 0850 222 1863 ü arayabilirsiniz. www.darussafaka.org GÖSTERGELER Alaattin AKTAŞ l ala.aktas@gmail.com PROJEKSİYON CARİ DENGE: Cari işlemler

Detaylı

01/01/2013 31/12/2013 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU BU RAPOR EMEKLİLİK YATIRIM FONLARININ KAMUYU AYDINLATMA AMACIYLA DÜZENLENEN

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni 17 Ağustos 2015, Sayı: 23 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül

Detaylı

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu BİST-100, Aralık ta %10,5 değer kaybederek 67.801 den kapattı. Aynı dönem içerisinde Bankacılık endeksi %12,4,

Detaylı

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU ORTAKLIK YAPISI VE SERMAYEYE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Bankamızın 30.09.2011 itibarıyla ortaklık yapısı ve paylarında herhangi bir değişiklik gerçekleşmemiştir.

Detaylı

Çankaya Üniversitesi-İİBF. 2011-2012 Bahar Yarıyılı. Dr. Ahmet OZANSOY

Çankaya Üniversitesi-İİBF. 2011-2012 Bahar Yarıyılı. Dr. Ahmet OZANSOY Çankaya Üniversitesi-İİBF 2011-2012 Bahar Yarıyılı Dr. Ahmet OZANSOY Hazine kelimesi 2 anlam taşır: Birinci anlamı; kişi, kurum veya devletlerin sahip oldukları taşınır ve taşınmaz değerli mal varlıkları

Detaylı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. Ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. Ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. Ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı 1 OCAK 30 EYLÜL 2014 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 30 Eylül 2014 Bankanın Ticaret Unvanı : Arap Türk Bankası

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71 i Bu sayıda; 2013 2. Üç Ay Büyüme Verileri değerlendirilmiştir. i 1 Yurtiçi talep coştu, stoklar patladı, büyüme tahminleri aştı Ekonomi

Detaylı

Rezerv para Rezerv Parasal taban Parasal Parası AKTİF: PASİF: Rezerv para Parasal Taban, Merkez Bankası Parası

Rezerv para Rezerv Parasal taban Parasal Parası AKTİF: PASİF: Rezerv para Parasal Taban, Merkez Bankası Parası Türkiye Ekonomisi PARA - BANKA 1 1. Kavramlar: Türkiye ekonomisinde banknot çıkartma yetkisi 1930 yılında faaliyete geçen Merkez Bankası A.Ş.'ye verilmiştir. Türkiye'de MB, emisyonu belirlemenin dışında

Detaylı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 01.01.2015 30.06.2015 DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU Bu rapor Cigna Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş. Para Piyasası Likit Kamu

Detaylı

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Ocak 2010 1 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ... 3 2. MEVCUT DURUM... 4 2.1. Dünya İş Makinaları Pazarı... 4 2.2. Sektörün Türkiye deki Durumu... 4

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 16 Mayıs 2016, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji. Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 16 Mayıs 2016, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji. Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 20 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji - Döviz girişi gerilemeye devam eder mi? Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji

Detaylı

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler İkinci Dünya Savaşı ndan sonra başlayıp 1990 sonrasında ivme kazanan ulusal ve uluslararası finansal

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2014, No: 92

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2014, No: 92 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2014, No: 92 i Bu sayıda; 2014 Mart ayı Ödemeler Dengesi Verileri ve kurdaki gelişmeler değerlendirilmiştir. i 1 İlk üç ayda cari açıktaki her 100 Dolarlık

Detaylı

MALİYE POLİTİKASI II

MALİYE POLİTİKASI II DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. MALİYE POLİTİKASI II KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

ÜÇ AYLIK EKONOMİK RAPOR

ÜÇ AYLIK EKONOMİK RAPOR ÜÇ AYLIK EKONOMİK RAPOR Temmuz-Eylül 2006 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomik Araştırmalar ve İstatistik Müdürlüğü ÜÇ AYLIK EKONOMİK RAPOR TOBB Yayın No. 2007 / 36 ISBN: 9944-60 027-X Sayfa Düzeni

Detaylı

İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA

İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA... ii ÖNSÖZ... iii 2. BASIM İÇİN ÖNSÖZ... iv İÇİNDEKİLER... v ŞEKİLLER... xi TABLOLAR... xiii KISALTMALAR... xv GİRİŞ... 1 BÖLÜM 1: FİNANSAL SİSTEMİN EKONOMİ İÇERİSİNDEKİ YERİ...

Detaylı

http://acikogretimx.com

http://acikogretimx.com 2009 S 4421- SERMYE PiYSSı VE FiNNSL KURUMLR 1. Birikim açığı olan ekonomik birimlerle birikim fazlalığı olan ekonomik birimlerin karşılaştığı ve finansal varlıkların alınıp satıldığı piyasalara ne ad

Detaylı

Turkey Data Monitor Ekonomi Bülteni. 07 Mart 2016 I. KÜRESEL GELİŞMELER

Turkey Data Monitor Ekonomi Bülteni. 07 Mart 2016 I. KÜRESEL GELİŞMELER I. KÜRESEL GELİŞMELER Zayıf ücret artışları, güçlü istihdam artışını gölgede bıraktı ABD de Şubat ayında toplam tarım dışı istihdam 195 bin kişilik beklentilerin belirgin üzerinde 242 bin kişi olarak açıklandı.

Detaylı

TEORİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

TEORİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. PARA TEORİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com

Detaylı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2015-16. 3 Mart 2015. Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2015-16. 3 Mart 2015. Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015 Sayı: 2015-16 BASIN DUYURUSU 3 Mart 2015 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015 Enflasyon Gelişmeleri 1. Ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 1,10 oranında artmış ve yıllık

Detaylı

Dengesi Dr. Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman

Dengesi Dr. Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman Ödemeler 1 Dengesi Dr. Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman Plan 2 Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Detaylı

Martta, ilk iki ayın toplamından daha fazla döviz geldi. (Milyon Dolar) Ocak Şubat Mart Ocak- Ocakvar.

Martta, ilk iki ayın toplamından daha fazla döviz geldi. (Milyon Dolar) Ocak Şubat Mart Ocak- Ocakvar. TÜRKİYE NİN GÖSTERGELERİ > > HABER Hazırlayan: Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com PROJEKSİYON CARİ AÇIK: İlk çeyrekte ithalat 56, ihracat 32, cari açık 22 milyar dolar olarak gerçekleşti. Merkez Bankası

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA Problem 1 (KMS-2001) Kısa dönem toplam arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

MAYIS 2012 FON BÜLTENİ

MAYIS 2012 FON BÜLTENİ MAYIS 2012 FON BÜLTENİ PİYASALARDAKİ GELİŞMELER Zayıf Halka: Avrupa Ocak ayında yaşadığımız ralli dönemi sonrası son üç aydır, tüm Global piyasalar tam anlamıyla yatay bir bant içerisinde hareket etmektedir.

Detaylı

Para Politikaları ve Finansal İstikrar

Para Politikaları ve Finansal İstikrar Para Politikaları ve Finansal İstikrar Ekonomi Yaz Seminerleri 211 Pamukkale Üniversitesi Doç. Dr. Erdem Başçı Başkan 22 Temmuz 211 Denizli 1 Sabit mi, değil mi? Sabit Kur Rejimleri Sabit Getirili Borç

Detaylı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013 Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program 22 Kasım 201 Büyüme Tahminleri (%) 4, 4,1 Küresel Büyüme Tahminleri (%) 4,1,2,0 ABD Büyüme Tahminleri (%) 2,,,,,,1,6,6 2,8 2,6 2,4 2,2

Detaylı

TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI

TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI Türkiye Ekonomisi ve Para Politikası Uygulamaları Durmuş YILMAZ Başkan 12 Ocak 2011 1 Sunum Planı I. Küresel Görünüm II. Türkiye Ekonomisi III. Para Politikası Gelişmeleri

Detaylı

AKBANK Ekonomi Sunumu. Ocak 2016

AKBANK Ekonomi Sunumu. Ocak 2016 AKBANK Ekonomi Sunumu Ocak 2016 2016 görünüm Gelişmekte olan ülkelerde yavaşlama Zayıf küresel ticaret hacmi Çin belirsizliği Uzun süreli düşük emtia fiyat seyri ve emtia ihraç eden ülkelerdeki düşük talebin

Detaylı

01/01/2012 31/12/2012 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU

01/01/2012 31/12/2012 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU 01/01/2012 31/12/2012 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU BU RAPOR EMEKLİLİK YATIRIM FONLARININ KAMUYU AYDINLATMA AMACIYLA DÜZENLENEN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Detaylı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü Ekonomik Analiz ve Değerlendirme Dairesi Küresel Ekonomik Görünüm Amerikan Merkez Bankası FED, tahvil alım programını 10 milyar

Detaylı

galiba, bu yıl 4,5 milyon Rus turist

galiba, bu yıl 4,5 milyon Rus turist Alaattin AKTAŞ l ala.aktas@gmail.com PROJEKSİYON ORTA VADELİ PROGRAM: Hükümet, geçen yıl seçim ortamında hazırlanmak durumunda kaldığı 2016-2018 dönemi Orta Vadeli Programı nı (OVP) revize etti. Yeni programda

Detaylı

Bölgesel Ekonomik Görünüm: AVRUPA Ekonomideki Düzelmenin Desteklenmesi Ekim 2009. Yönetici Özeti

Bölgesel Ekonomik Görünüm: AVRUPA Ekonomideki Düzelmenin Desteklenmesi Ekim 2009. Yönetici Özeti Bölgesel Ekonomik Görünüm: AVRUPA Ekonomideki Düzelmenin Desteklenmesi Ekim 2009 Yönetici Özeti Avrupa da bugüne dek kayıtlara geçen en derin ve uzun süreli durgunluğun dip noktasının geçilmekte olduğuna

Detaylı

1- Ekonominin Genel durumu

1- Ekonominin Genel durumu GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. 2013 YILI 6 AYLIK FAALİYET RAPORU 1- Ekonominin Genel durumu Küresel ekonomide erken ve ne kadar süreceği belirsiz bir düzeltme hareketinin olumsuz etkileri ile karşı karşıya

Detaylı

GÖSTERGELER ENFLASYON. Özel sektörün dış borcu rekor düzeyde (Milyon $) TÜFE nin ilk çeyrek-son üç çeyrek seyri (%)

GÖSTERGELER ENFLASYON. Özel sektörün dış borcu rekor düzeyde (Milyon $) TÜFE nin ilk çeyrek-son üç çeyrek seyri (%) Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com GÖSTERGELER PROJEKSİYON 12,50 10,50 7,50 5,00 2,50 0,00 04 05 06 07 ENFLASYON Merkez Bankası nın 18 Mart taki Para Politikası Kurulu Toplantısı ndan sonra yapılan açıklamada,

Detaylı

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ M A R M A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ İ K T İ S A T F A K Ü L T E S İ A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ CARİ İŞLEMLER DENGESİ DIŞ TİCARET DENGESİ BORÇLANMA GÖSTERGELERİ VE CARİ İŞLEMLER DENGESİ NET ULUSLARARASI

Detaylı

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 6.56 Altın (USD) 1,202 Ağustos 18 EUR/TRY 7.65 Petrol (Brent) 77.4 BİST - 100 92,723 Gösterge Faiz 24.5 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 7.36% 2.9% 17.9% 9.7%

Detaylı

BÖLÜM BANKALARIN FAALİYET ALANLARININ GELİŞİMİ

BÖLÜM BANKALARIN FAALİYET ALANLARININ GELİŞİMİ İÇİNDEKİLER SUNUŞ...xiii ÖN SÖZ... xv TABLOLAR LİSTESİ... xvii ŞEKİLLER VE GRAFİKLER LİSTESİ... xix BİRİNCİ BÖLÜM BANKALARIN FAALİYET ALANLARININ GELİŞİMİ 1. Bankacılık Faaliyet Alanları... 1 1.1. Mevduat

Detaylı

Bireysel Emeklilik Fon Bülteni...

Bireysel Emeklilik Fon Bülteni... Ağustos 2015 Ferdi Bireysel Emeklilik Fon Bülteni... Geleceğinizi Beraber Şekillendirelim Değerli Katılımcımız, Bireysel Emeklilik Sistemi uzun vadeli bir yatırım anlayışına dayalı, şeffaf ve güvenli,

Detaylı

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... iii TABLO LİSTESİ... v GRAFİK LİSTESİ... vii KUTU LİSTESİ... xiv KISALTMA LİSTESİ.... xvi GENEL DEĞERLENDİRME... xvii I. Finansal İstikrarın Makroekonomik Unsurları...

Detaylı

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR -1- 109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR Yabancıların, 8 Haziran itibariyle Türkiye de 53 milyar 130 milyon dolarlık hisse senedi, 38 milyar 398 milyon dolar devlet iç borçlanma senedi (DİBS) ve 407

Detaylı

Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından

Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından 1 16-30 Eylül 2011 Sayı: 21 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu GÜNCEL EKO-YORUM: TÜRKİYE NİN KREDİ NOTU NİHAYET ARTIRILDI Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından kredi notu, 20 Eylül de S&P

Detaylı

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK Mehmet ÖZÇELİK Bilgi Raporu Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü KONYA Şubat, 2016 www.kto.org.tr 0 GİRİŞ 2008 küresel ekonomik krizinin ardından piyasalarda bir türlü istenilen hareketliliği yakalayamayan

Detaylı

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU Temmuz ayı içerisinde Dünya Bankası Türkiye

Detaylı

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI Bankalar Merkez Bankaları Ticaret Bankaları Yatırım Bankaları Kalkınma Bankaları Katılım Bankaları Eximbank BDDK Uluslararası Bankacılık BANKALAR Finansal Aracılık

Detaylı