MANİ TÜRKÜ NİNNİ AĞIT

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "MANİ TÜRKÜ NİNNİ AĞIT"

Transkript

1 ANONİM HALK ŞİİRİ Anonim Halk Edebiyatı: Söyleyeni belli olmayan, ağızdan ağza, kulaktan kulağa yayılan, halkın ortak malı olan ürünlerin oluşturduğu edebiyattır. Özellikleri şunlardır: ) Belli bir sahibi yoktur. Halkın ortak malı olan ürünlerden oluşur. ) Dili sade, akıcı bir halk Türkçesidir. ) Şiirlerde hece ölçüsünün 7 li, 8 li, li kalıpları ağırlıklı olarak kullanılır. ) Somut ve gerçeklerle iç içe bir edebiyattır. 5) Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür. 6) En çok yarım kafiye kullanılmıştır. Bazı manilerde cinaslı kafiye görülür. 7) Mecazlara ve edebi sanatlara fazla yer verilmez. 8) Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ayrılık acısı, özlem, yiğitlik, toplumsal aksaklıklar gibi konular işlenir. 9) Sözlü geleneğe dayanır. 0) Anonim halk edebiyatı ürünleridir; mani, ninni, türkü, destan, tekerleme, bilmece, masal vb NAZIM ŞEKLİ/TÜRÜ MANİ TÜRKÜ NİNNİ GENEL ÖZELLİKLERİ Anonimdir. Sevgi, tabiat, övgü, yergi, evlât sevgisi, ayrılık, hasret ve aşk konularını işler. Konu sınırlaması yoktur. aaxa şeklinde kafiyelenir. Genellikle tek bir dörtlükten oluşur. Mani çeşitleri: Düz Mani: Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çokluk cinassızdır. aaxa şeklinde uyaklanır. Konuları: aşk, ayrılık, gurbet, doğa, dostluk, yergi İlk iki dizesi doldurma dizedir. Asıl söylenmek istenen düşünce son iki dizede söylenir. Kesik mani: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan maniler. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Cinaslı mani: Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani denir. Yedekli (artık) mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır. Deyiş: İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır. Daima bir ezgiyle söylenen, düzenleyicisi bilinmeyen ya da unutulmuş olan, değişik konulardan söz eden, genelde hecenin li kalıbıyla oluşturulan şiirlerdir. 7 ve 8 li hece ölçüsüne sahip olanları da vardır. Türküler besteli şiirlerdir. Aşk, ölüm, hasret, gurbet, ayrılık, deprem, kıtlık, kahramanlık, savaş gibi konular işlenir. Türküler üçer ya da dörder dizeli bentler ve her bendin sonunda tekrar edilen kavuştaklardan (bağlama) oluşur. UYARI: Daima bir ezgi ile söylenen "ninni" ve "ağıt" türleri de türkü kapsamındadır. Yani ninniler ve ağıtlar bağımsız bir nazım biçimi değil, türkü biçiminin türleridir. Bunlar da anonim ürünlerdir. Türkünün türü, yanı nazım türü kabul edilir. Her zaman bir ezgiyle söylenen, türkü biçiminde oluşturulan ve küçük çocukları uyutmak için söylenen şiirlerdir. Aslında bir türkü çeşididir. Genellikle dörtlüklerden oluşur. 8 li ve li hece ölçüsü kullanılmıştır. 9 ve 0 lu hece ölçüsü de görülür. Bazı ninnilerde hece ölçüsüne dikkat edilmediği görülür. Söyleyeni belli olmayan bu ürünler dörtlüklerden ve nakarat bölümlerinden oluşur. AĞIT Türkünün türü, yanı nazım türü kabul edilir. Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren ve her zaman bir ezgiyle söylenen şiirlerdir. Ağıtlar aslında bir türkü çeşididir. Dörtlüklerden oluşur. Genellikle li hece ölçüsüyle söylenir. Genellikle uzun hava ve kırık hava denilen ezgilerle terennüm edilir. Koşmanın bir çeşidi olan ağıtla karıştırılmamalıdır. Aşık Edebiyatı ndaki ağıtın söyleyeni bellidir. İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı sagu, divan şiirindeki karşılığı mersiye olarak adlandırılır

2 MANİ TÜRKÜ NİNNİ NİNNİ A benim bahtiyarım Gönülde tahtı yârim Yüzünde göz izi var Sana kim baktı yârim Dağlarda gezer oldum Okuyup yazar oldum Ben bir güzel uğruna Kuruyup gazel oldum Altın yüzüğüm şak şak Küstün ise barışak Aramızda dağlar var Mektup ile konuşak Altın tas altın tarak Oldum ben senden ırak Eğer beni seversen Kapıma mektup bırak Şu dağlar olmasaydı Çiçeği solmasaydı Ölüm Allah'ın emri Ayrılık olmasaydı Başı bölük bölük dumanlı dağlar Duman eylenir mi kar olmayınca Bana derler güzel gönlünü eyle Gönül eylenir mi yar olmayınca Dağlar yakışığı kar olmayınca Eller yakışığı yar olmayınca Çeşmenin başına inmez mi sandın Beni ağlattın da gülmez mi sandın Seni sevdiğime güvenmeyesin Senden başkasını sevmez mi sandın Dağlar yakışığı kar olmayınca Eller yakışığı yar olmayınca Her sabah her sabah esen ruzigar Kısmetim sıradan kesen ruzigar Yarin yanağından bir gül koparıp Getirip bağrıma basan ruzigar Dağlar yakışığı kar olmayınca Eller yakışığı yar olmayınca Ninni diyem uykun gelsin Uzak yoldan baban gelsin Allah uzun ömür versin Ninni nazlı yavrum ninni Asmaya kurdum salıncak Eline de verdim oyuncak Yine de uyumadı gitti Şu küçücük yumurcak Ninni, ninni yaylasına, Bir kuş konmuş tarlasına, Beş yüz altın vermişler, Yavrumun uykusuna. Ninni ninni! Eee diyem eyler edem Büyütem beyler edem Katam beyler içine Uzaktan seyran edem Dandini dandini danalı bebek Elleri kolları kınalı bebek Benim oğlum nazlı bebek Uyusun yavrum ninni (Manisa yöresinden) Çaya vardım çay susuz Çadır kurdum yaylasız Benim yavrum pek huysuz Ninni yavrum ninni (Denizli yöresinden) Eee...eee...uyu yavrum neni Çalayım sana güzeller güzeli Yavrum uyusun neni Kuzum uyusun neni Uyu yavrum nenni TÜRKÜ AĞIT SEFİL BAYKUŞ NE GEZERSİN (AĞIT) Yârim İstanbul u mesken mi tuttun Gördün güzelleri beni unuttun Sılaya gelmeye yemin mi ettin Gayrı dayanacak gücüm kalmadı Mektuba yazacak sözüm kalmadı Yârim sen gideli yedi yıl oldu, Diktiğin fidanlar meyveye geldi, Seninle gidenler sılaya döndü. Gayrı dayanacak gücüm kalmadı Mektuba yazacak sözüm kalmadı Verdiğin yazmayı ateşte yaktım Kül ettim ömrümü yoluna baktım Ya senin tecellin; ya benim bahtım Gayrı dayanacak gücüm kalmadı Mektuba yazacak sözüm kalmadı TÜRKÜ Zeynep bu güzellik var mı soyunda Elvan elvan güller biter dalında Arife gününde bayram ayında Zeynep im Zeynep im allı Zeynep im Beş köyün içinde şanlı Zeynep im Zeynep e yaptırdım altından tarak Tara zülüflerin bir yana bırak Zeynep e gidemem yollar pek ırak Bileydim de Hacılara varmazdım Tütüncü beyinin kızın almazdım Gelen belalara karşı durmazdım Aman doktor söyle ölecek miyim Ölmeden sılamı görecek miyim Hacılara vardım ateşim yanar Üç yüz elli kurşun başımda döner İllerin dalına bülbüller konar Söyle doktor söyle ölecek miyim Ölmeden sılamı görecek miyim Ankara'dan bindirdiler tirene Selam söylen eşe dosta yarene Sağ olup da sılasını görene Söyle doktor söyle ölecek miyim Ölmeden sılamı görecek miyim. TÜRKÜ Çamlığı başında tüter bir tütün Acı çekmeyenin yüreği bütün Ziyamın atını pazara çekin Gelen geçen Ziyam ölmüş desinler Uzun olur gemilerin direği Yanık olur anaların yüreği Ne sen gelin oldun ne ben güveyi Onun için açık gider gözlerim Sefil baykuş ne gezersin bu yerde Yok mudur vatanın illerin hani Küsmüş müsün selamımı almadın Şeyda bülbül şirin dillerin var mı Ecel tuzağını açamaz mısın Açıp da içinden kaçamaz mısın Azat eyleseler uçamaz mısın Kırık mı kanadın kolların hani Bir kuzu koyundan ayrı mı durdu Yemez mi dağların kuşuyla kurdu Katardan ayrıldın şahin mi vurdu Turnam teleklerin tellerin hani Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın Odan ne karanlık yok mu ataşın Hanidir güveyin hani yoldaşın Hani kapın bacan yolların hani 5 Kara yerde mor menevşe biter mi Yaz baharda ishak kuşu öter mi Bahçede alışan çölde yatar mı Uyan garip bülbül güllerin hani 6 Burda yorgan döşek yastık var mıdır Bu geniş dünyada yerin dar mıdır Dalın tahta duvar önün yar mıdır Yeşil başlı sunam göllerin hani 7 Körpe maral idin dağlarımızda Dolanırdın sol u sağlarımızda Taze fidan idin bağlarımızda Felek mi budadı dalların hani 8 Düğününde acı şerbet içildi Gelinlik esvabın dar mı biçildi İlikle düğmele göğsün açıldı N'oldu kemer beste bellerin hani 9 Alışmış kaşların var mı kınası Ala idi gözlerinin binası Kocaldın mı onbeş yılın sunası Yok mudur takatın hallerin hani 0 Emmim kızı aç kapıyı gireyim Hasta mısın halin hatrın sorayım Susuz değil misin bir su vereyim Çaylarda çalkalanan sellerin hani Yatarsın gaflette gamsız kaygusuz Ninni balam ninni kalma uykusuz Hem garip hem çıplak hem aç susuz Felek fukarası malların hani Her gelip geçtikçe selam vereyim Nişangah taşına yüzüm süreyim Kaldır nikabını yüzün göreyim Ne çok sararmışsın halların hani Civan da canına böyle kıyar mı Çıkıp da bağlara bakamaz mısın Kaldırsam ayağa kalkamaz mısın Ver bana tutayım ellerin hani Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın Uyandın da taş yastığa dayandın Aslı Hanım gibi kavruldun yandın Yeller mi savurdu küllerin hani Zeynep im Zeynep im allı Zeynep im Beş köyün içinde şanlı Zeynep im Söğüdün yaprağı narindir narin İçerim yanıyor dışarım serin Zeynep i bu hafta ettiler gelin Zeynep im Zeynep im allı Zeynep im Beş köyün içinde şanlı Zeynep im Kangaldan aşağı mamaşın köyü Derindir kuyusu serindir suyu Güzeller içinde Zeynep in huyu Zeynep im Zeynep im allı Zeynep im Beş köyün içinde şanlı Zeynep im Ham meyveyi kopardılar dalından Beni ayırdılar nazlı yârimden Eğer yârim tutmaz ise elimden Onun için açık gider gözlerim Benim yârim yaylalarda oturur Ak ellerin soğuk suya batırır Demedim mi nazlı yârim ben sana Çok muhabbet tez ayrılık getirir Atlıyı attan indiren Mazlumu tahta bindiren Ahı acıyı dindiren Helimoğlu'm yatar şimdi Köylüsünün danışığı Köyünün bir yakışığı Bacımın gönül ışığı Helimoğlu'm yatar şimdi AĞIT Ala şahini uçuran Koç yiğitleri şaşıran Yolunu dağdan aşıran Helimoğlu'm yatar şimdi Tarlaları ıssız kaldı Ekinleri susuz kaldı Azrail onu da aldı Helimoğlu'm yatar şimdi

3 ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ A. Biçim Özellikleri: Nazım birimi dörtlüktür. Hece ölçüsünün 7 li 8'li 'li kalıpları kullanılır. Yarım, Cinaslı Uyak ve Redif kullanılır. Dili halkın kullandığı gündelik dildir. Kendiliğinden bir dildir, içinde halk tarafından benimsenmiş az sayıda yabancı sözcük vardır. Üslup yalın, açık ve doğaldır. Söz sanatlarıyla süslenmemiştir. Nazım şekilleri Koşma, Semai, Varsağı, Destan, Türkü. Nazım türleri Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt, Muamma, Nasihat B. İçerik Özellikleri: Kendiliğinden bir edebiyattır. Amacı önceden belirlenmemiştir. Sözlü geleneğe dayanır. Şiirler doğaçtan (irticalen) söylenir. Şiirlerin özgün adları yoktur. Şiirle müzik iç içedir. Şiir saz eşliğinde söylenir. Sazın eksiğini söz; sözün eksiğini saz giderir. Âşıklar aynı zamanda köy köy, kasaba kasaba dolaşır, şiirlerini gittiği yerlerde saz eşliğinde okurlar. Âşıklar köylerden, kasaba ve şehirlerden bir de asker ocaklarından yetişirlerdi. Konular günlük yaşamdan, halkın sevinç ve acılarından alınmıştır. Şiirlerin ortak teması: aşk, ayrılık, özlem, yiğitlik, doğa güzellikleri, ölüm, yoksulluk, doğal ve sosyal sorunlar... Halk edebiyatı ürünlerinin çok azı cönk adı verilen defterlerde toplanmıştır. Az da olsa mazmun kullanılmıştır. NAZIM ŞEKLİ/TÜRÜ KOŞMA SEMAİ VARSAĞI DESTAN GENEL ÖZELLİKLERİ Âşık edebiyatımızda doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türüdür. Dörder dizelik bentlerden oluşur. Bent sayısı genellikle, 5 arasındadır. Hece ölçüsünün 6+5 veya ++ duraklı li kalıbıyla yazılır. Uyak düzeni genellikle şöyle olur: baba ccca ddda... Şair koşmanın son bendinde ismini ya da mahlasını söyler. Koşmalar dile getirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi isimler alır. Karşılıklı konuşma şeklinde yani "dedim" "dedi" diye başlayan dizelerle de söylenebilir. Bu tür koşmalara "mürâcaa" ismi verilir. Bütün uyakları cinaslı olan koşmalara "tecnis" denir. Koşma nazım şekli, İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki koşuk ; Divan edebiyatındaki gazel ile konu bakımından benzerlik gösterir. Konuları bakımından güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt olarak adlandırılan türleri vardır. Hece ölçüsünün 8 li kalıbıyla söylenir, uyak düzeni koşmaya benzer. Dörtlük sayısı en az, en çok 5-6 dır. Kendine özgü bir ezgisi vardır. Koşmada işlenilen temaların ve konuların hepsi, semaide de kullanılır. (Aşk, sevgi, doğa, güzellik, ayrılık acıları ve ölüm.) Semai nin koşmadan ayrılan yönleri; bestesi, ölçüsü ve dörtlük sayısıdır. Âşık edebiyatının çok yaygın olmayan bir nazım biçimidir. İlk olarak Toroslarda yaşayan Varsak boyundan ozanlar tarafından kullanılmıştır. Kendine özgü bir bestesi vardır. Müziğinde ve sözlerinde, meydan okuyan, yiğitlik sezilen, babacan, erkekçe bir hava sezilir. Hece ölçüsünün 8 li kalıbıyla söylenir. Varsağının diğer nazım şekillerinden farkı, bestesi ve bre, hey, behey gibi ünlemlere yer verilmesidir. Konu olarak hayattan ve talihten şikâyet, kahramanlık, yiğitçe yaşama işlenir. Destan, dörtlük şeklinde düzenlenen, şekil bakımından koşma gibi, fakat ondan daha uzun bir nazım biçimidir. Hece ölçüsünün li kalıbıyla söylenir. 8 li kalıpla söylenenler de vardır. Dörtlük sayısında sınırlandırma yoktur. Destanın son dörtlüğünde şair, mahlasını söyler. Destanlar ezberlenmesi kolay olsun diye zincirleme olarak yazılır. Uyak düzeni; baba-ccca-ddda-eeea şeklindedir. İlk dörtlük xaxa şeklinde de olabilir. Konu olarak toplumu etkileyen olaylar anlatılır. Yine soylu savaşçılarla, hükümdarların kahramanlıklarını ağırbaşlı, yüce, dramatik bir üslupla, belirli biçimsel kurallara bağlı kalarak anlatan şiirlerdir Kayıkçı Kul Mustafa nın Genç Osman Destanı, Âşık Ahmed in Bosna Destanı tanınmış bir destan biçiminde söylenmiş şiirlerdir. Bre ağalar, bre beyler Ölmeden bir dem sürelim Gözümüze kara toprak Girmeden bir dem sürelim Amen hey Allahım aman Ne aman bilir ne zaman Üstümüzde çayır çemen Bitmeden bir dem sürelim VARSAGI Bana felek derler felek Ne aman bilir ne dilek Âhir ömrümüze helâk Etmeden bir dem sürelim Karacaoğlan der canan Güzelim sözüme inan Bu ayrılık bize heman Ermeden bir dem sürelim Boynu yeşil gövel ördek Sana bir göl gerek idi Kanadının biri yeşil Biri de al gerek idi Bir göl gerekti yüzmeye Yüzüp eğrice düzmeye Aşıkın bağrın ezmeye Sana bir dil gerek idi SEMAİ Bulunmaz aşkın ilacı Sevip ayrılması acı Yüzdüğün gölün sıyacı Karanfil gül gerek idi Karac oğlan der fikrinde Daima Hakk ın şükründe Ak göğsünde çukurunda Sana bir ben gerek idi Karacaoğlan ın Bir Koşması (. ve. Dörtlükler) Çukurova bayramlığın giyerken Çıplaklığın üzerinden soyarken Şubat ayı kış yelini kovarken Cennet demek sana yakışır dağlar Karac'oğlan, size bakar sevinir Sevinirken kalbi yanar, göyünür Kımıldanır hep dertleri devinir Yas ile sevincim yıkışır dağlar

4 KOŞMA ÖRNEĞİ Vara vara vardım ol kara taşa Hasret ettin beni kavim kardaşa Sebep ne gözden akan kanlı yaşa Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Nice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Karac'oğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm --- KOŞMA ÖRNEĞİ Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeye dermanım mı var Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-ı mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yüklü kervanım mı var Er isen erliğin meydana getir Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir Bana derler gam yükünü sen götür Benim yük götürür dermanım mı var Karac'oğlan der ki ismim öğerler Ağı oldu yediğimiz şekerler Güzel sever diye isnad ederler Benim Hakk'dan özge sevdiğim mi var --- İncecikten bir kar yağar, Tozar Elif, Elif deyi... Deli gönül abdal olmuş, Gezer Elif, Elif deyi... Elif in uğru nakışlı, Yavrı balaban bakışlı, Yayla çiçeği kokuşlu, Kokar Elif, Elif deyi... SEMAİ Evlerinin önü çardak, Elif'in elinde bardak, Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif, Elif deyi... 5 Karac'oğlan eğmelerin, Gönül sevmez değmelerin, İliklemiş düğmelerin, Çözer Elif, Elif deyi... Elif kaşlarını çatar, Gamzesi sineme batar. Ak elleri kalem tutar, Yazar Elif, Elif deyi VARSAGI Yürü bre yalan dünya Sana konan, göçer bir gün İnsan bir ekine misal Seni eken biçer bir gün Ağalar içmesi hoştur O da züğürtlere güçtür Can kafeste duran kuştur Elbet uçar gider bir gün Âşıklar der ki n olacak Bu dünya mamur olacak Haleb i Osmanlı alacak Dağı taşa katar bir gün 7 Karac oğlan der nasıma Çok işler gelir başıma Mezarımın baş taşına Baykuş konar öter bir gün Yerimi serin bucağa Suyumu koyun ocağa Kafamı alin kucağa Garip anam ağlar bir gün 5 Yeryüzünde yeşil yaprak Yeraltında kefen yırtmak Yastığımız kara toprak O da bizi atar bir gün 6 Bindirirler cansız ata İndirirler tuta tuta Var dünyadan yol ahrete Yelgin gider salın bir gün KOŞMA ÖRNEĞİ Dinle sana bir nasihat edeyim Hatırdan, gönülden geçici olma Yiğidin başına bir iş gelince Anı yad ellere açıcı olma Mecliste ârif ol kelâmı dinle El iki söylerse, sen birin söyle Elinden geldikçe sen eylik eyle Hatıra dokunup yıkıcı olma Dokunur hatıra kendisin bilmez Asilzadelerden hiç kemlik gelmez Sen eyilik et de o zayi olmaz Darılıp da başa kakıcı olma El âriftir, yokla kendi kendini Dağıdırlar duzağını, fendini Alçaklarda otur, gözet kendini Katı yükseklerden uçucu olma Muradım nasihat bunda söylemek Size lâyık olan onu dinlemek Sev seni seveni, zay etme emek Sevenin sözünden geçici olma Karac'oğlan söyler sözün, başarır Aşkın deryasını boydan aşırır Seni bir mecliste hacil düşürür Kötülerle konup göçücü olma -- Önemli Not : Âşık edebiyâtı nazım biçimi olan destanlar ile anonim halk edebiyâtı ürünü olan destanları karıştırmayınız. Önemli Not : Aşağıdaki âşık edebiyâtı nazım biçimi olan destan örnekleri kısaltılmıştır. Destanlar konu bakımından şöyle sınıflandırabilir:. Savaş destanları BOSNA DESTANI Bosnalı der behey devletlü vezir Nemse kralının kasdı bizedir Duydu Bosna askerlerinin geldiğin Şüpheniz olmasın fırsat gözetir Urdu taburları geldi kaleye Kasdeyledi hasmın ol havaliye Geldi İslam askeri kelle kelleye İmdad-ı Hak ile nusrat bizimdir. Ali Paşa der ki çıkalım düze Hak Taâlâ imdâd eyleye bize Düşmanla gelelim biz de yüz yüze İmdâd-ı Hak ile nusrat bizimdir Asker-i İslâmla kesildi yollar Kondu karakollar yürüdü diller Gelen gazilere verdi çengeller İmdad-ı Hak ile nusrat bizimdir. Ahmed bu nusratın şükrün edelim Duaya meşgul ol sözü nidelim İnşallah Belgrat a gidelim İmdad-ı Hak ile nusrat bizimdir. (Âşık Ahmet). Eşkıyaların ve ünlü kişilerin maceralarını anlatan destanlar BIDIKOĞLU DESTANI Gelin kardaş müşavere edelim Biz de bu gece Kirmasti'ye girelim Siz dövüşün biz seyrini görelim Göremem seyrini dir Bıdıkoğlu Üç beş atlı ileriye seçildi Saçma kurşun dört yanına saçıldı Gemilerin yelkenleri açıldı Bin de adalara geç Bıdıkoğlu. Deprem, yangın, salgın hastalık gibi olaylarla ilgili destanlar ERZİNCAN DESTANI Sana derim sana söngün Erzincan Hani eyvan köşkün şirli otağın Aldın kucağına nice yüz bin can İnsan körhânesi taşın toprağın Ne civanları eyledin türâb Bülbülün yerinde çağırır gurâb Çarşın pazarların hep olmuş harâb Solmuş gazel dökmüş bostanın bağın Gülşen bağlarına baykuşlar konmuş Köşk ü sarayların harâba dönmüş Nice yuvaların ocağı sönmüş Çağlar hazin hazin Fırat ırmağın. Mizahî destanlar ESNAF DESTANI Vardım çiftçi oldum cümleden akdem Yıllık ile tuttu beni bir âdem İçtiğim tarhana çorbası herdem Ağzım yaktım sıcak çorba içerken Nalband oldum, kırdım nalın çoğunu Bir katır nalladım dinle oyunu Meğer acemiymiş, bilmem huyunu Çenemi tepdirdim nalın sökerken 5. Taşlama veya eleştiri niteliğindeki destanlar İnsan Destanı Hilkatin sırrını bilmek isteyen Men-aref razıyla aynı raz olur Mahlûkta Hâlık ı görmek isteyen Kendin görür gayre hiç bakmaz olur. Kimi zalim zulme dünyayı karır Kimisi adl ile âlemi bürür Kimi Peygamberin yolunca yürür Kimi cahil kimi pek yobaz olur. 6. Atasözleri destanları Atasözü Destanı Tut atalar sözünü kalbi selim ol Gönülden gönüle yol var demişler Gider yavuzluğun tab'ı halim ol Sert sirke kabına zarar demişler Çün bildin alçağa akmaktadır su Kâmilin cahile nasihati bu İkrarını gözet olma abes-gü Birdir ikrar ile iman demişler 7. Hayvan destanları Hayvan Destanı Gel vahş u tuyuru beyan edelim Gör neler halk etmiş Bari Teala Her birin ismiyle ayan edelim Ayn-i ibret ile eyle temaşa Zor ü kuvvet düşer aslan şanına Ancak karakulak varır yanına Yüce taht kurup fil üstühanına Demir mıh kakarlar kar etmez asla 8. Yaş destanları Yirmi beşte bıyıkları burulur Otuzunda akan sular durulur Otuz beşte günahları sorulur Yalana karışmış irfana benzer Kırk yaşında gazel dökülür bağlar Kırk beşinde günahlarına ağlar Ellisinde insanlara bel benzer Dağ başına çökmüş dumana benzer

5 ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİNİN NAZIM TÜRLERİ Âşık tarzı halk şiirinde nazım biçimleri(koşma, Semai, Varsağı, Destan) konuları bakımından tasnif edildiğinde, incelendiğinde Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt, Muamma, Nasihat şeklinde adlandırılan nazım türleri belirir. Koşma, Semai, Varsağı, Destan nazım şekli, yanı nazım biçimidir. Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt, Muamma, Nasihat ise nazım türüdür. Nazım türü konusu bakımından yağılan isimlendirmedir. NAZIM TÜRÜ GENEL ÖZELLİKLERİ GÜZELLEME Sevgilinin, doğanın, sevilen bir hayvanın güzelliklerini konu edinen şiir türüdür. Dörtlüklerle, li hece ölçüsüyle ve abab cccb dddb kafiye düzeniyle yazılır. Güzelleme türündeki şiirler lirik şiirlerdir Bu türün en önemli şairleri: Karacaoğlan ve Noksani dir. İslamiyet önceki Türk edebiyatında bu tür koşuk biçimiyle ifade edilirdi. Divan Edebiyatında ise gazel, müstezad, şarkı, rubai, tuyug gibi nazım biçimleri, güzellemelerde ifade edilen konuların dile getirildiği nazım biçimleri idi. TAŞLAMA Kişilerin ve toplumun kötü yanlarını yeren eleştiren şiirlerdir. Dertli, Seyrani, Kazak Abdal, Bayburtlu Zihni, Ruhsati, Âşık Veysel taşlama türünde eser veren en ünlü ozanlardır. Bu türün konusunu içeren şiirler farklı dönem ve edebiyâtlarda şu şekilde isimlendirilir. Divan edebiyatı: Hicviye Batı edebiyatı: Satir (Satirik) Günümüz edebiyatı; Yergi KOÇAKLAMA AĞIT Yiğit anlamına gelen koçak sözcüğünden türetilmiştir. Bu türde yiğitlik, kahramanlık ve savaş konuları işlenir. Epik şiirlerdir. Köroğlu ve Dadaloğlu bu türde en güzel örnekleri vermiştir. İslamiyet önceki Türk edebiyatında bu türün konuları koşuk biçimindeki şiirler ve destanlar aracılığıyla ifade edilirdi. Divan edebiyatında kahramanlık temalı mesneviler vardı. Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren ve her zaman bir ezgiyle söylenen şiirlerdir. Doğal afetler, ölüm, hastalık vb. çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili ürünlerdir. Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir. Dörtlüklerden oluşur. Anonim Halk Edebiyâtındaki ağıt ile karıştırılmamalıdır. Anonim Halk Edebiyâtındaki söyleyeni belli değildir. Âşık Edebiyatı ndaki ağıtın ise söyleyeni bellidir. Kağızmanlı Hıfzî, Bayburtlu Zihni bu türün önemli temsilcileridir. Ağıtın İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı sagu, divan şiirindeki karşılığı mersiye olarak adlandırılır 5

6 KAZAK ABDAL - TAŞLAMA EŞEĞİ SALDIM ÇAYIRA ORMANDA BÜYÜYEN ADAM AZGINI Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda insan beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermeye dervişan beğenmez Alemi ta'neder yanına varsan Seni yanıltır bir mes'ele sorsan Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan Camiye gelir de erkan beğenmez İlin kapısında kul kardaş olan Burnu sümüklü hem gözü yaş olan Bayramdan bayrama bir tıraş olan Berber dükkânında oğlan beğenmez Dağlarda bayırda gezen bir yörük Kim tımarlı sipah kimi ser-bölük Bir elife dili dönmeyen hödük Şehristana gelir ezan beğenmez Yaz olunca yayla-yayla göçenler Topuz korkusundan şehre kaçanlar Meşe yaprağını kıyıp içenler Rumeli bohçası tuman beğenmez Bir çubuğu vardır gayet küçücek Zu'm-ı fasidince keyif sürecek Kırık çanağı yok ayran içecek Kahvede fağfuri fincan beğenmez Aslında neslinde giymemiş hare İş gelmez elinden gitmez bir kare Sandığı gömleksiz duran mekkâre Bedestana gelir kaftan beğenmez Kazak Abdal söyler bu türlü sözü Yoğurt ayran ile hallolmuş özü Köyden şehre gelen bir köylü kızı İnci yakut ister mercan beğenmez BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİNE Benden selam olsun Bolu beyine Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır Ok gıcırtısından gürzün sesinden Dağlar seda verip seslenmelidir Düşman geldi tabur tabur dizildi Alnımıza kara yazı yazıldı Tüfek icad oldu mertlik bozuldu Eğri kılıç kında paslanmalıdır Köroğlu düşer mi yine şanından Ayırır çoğunu er meydanından Kır-At köpüğünden düşman kanından Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır Eşeği saldım çayıra Otlayıp karnın doyura Gördüğü düşü hayıra Yoranın da Köyüne sokma bed-huyu Yıkar harap eder köyü Ölüsüne meyyit suyu Dökenin de Gammaz ile madrabazın Bir de olup da yemezin Ölürse meyyit namazın Kılanın da Derince kazın kuyusun İnim-inim inilesin Kefen dikmeye iğnesin Verenin de Dağdan tahta getirenin Mezarına götürenin Talkınını bitirenin İmamın da Kazak Abdal söz söyledi Cümle halkı dahleyledi Sorarlarsa kim söyledi Soranın da KOÇAKLAMA - KÖROĞLU YÜRÜN BEYLER KORKMAN GÜNÜNÜZ DOĞDU Yürün beyler korkman gününüz doğdu Alın kaleleri burçları şimdi Bir savaş edelim Çin Maçin ile Basın dereleri leşleri şimdi Köroğlu'm çıkalım dağlar salına At sürelim mal yemezin malına Başım koydum arkadaşın yoluna Başı dost yoluna koyanlardanız AĞIT - YAVRUM KUZUM SENİ ALDIRDIM ELDEN Yavrum kuzum seni aldırdım elden Seni güden çoban gayrı gütmesin Kuzum kuzum der de meler bir koyun Yaydığı yerlerde otlar bitmesin Usandım da bezdim bu tatlı candan Kuzunu yiyenler onup yetmesin Kuzum kuzum der de meler bir koyun Kuzum kuzum der de meler bir koyun YAZ GELİP DE BEŞ AYLARI DOLUNCA Yaz gelip de beş ayları dolunca Açılmış bahçenin gülleri güzel Yaktı beni Fadime'nin nazarı Zülüften ayrılmış telleri güzel Elif'i dersen de nazlıdır nazlı Esme'yi dersen de sırf ala gözlü Söyletme Şerfe'yi bülbül avazlı Söylüyor Zehra'nın dilleri güzel Emne'yi der isen incedir ince Bağdat'ın Mısır'ın gülleri konca Eşşe'nin kaşı da kalemden ince Sevmeye Hörü'nün belleri güzel Döne güzelliğin halka bildirir Kamer pınardan da kabın doldurur Eşşe yürüy'şünde beni öldürür Sevmeli Cennet'in boyları güzel Karadan da Karac'oğlan karadan Sürün çirkinleri çıksın aradan Herkesi sevdiğ'ne vere Yaradan Sevdiğim Meryem'in benleri güzel TAŞLAMA < SEFİL KEREM > ADAMI HAYVANI TANIYIP BİLMEZ Adamı hayvanı tanıyıp bilmez Vakıtlar gelende abdestin almaz Ezanlar okunur namazın kılmaz Camilere gider minber beğenmez Günde seyyah eder dağ ile taşı Aklına getirmez cehennem ateşi Balta ile tıraş ederler başı Şehire gelende berber beğenmez İnsansız dağlardır senin otağın Cahillik yoluna kaynamış yağın Evinde bulunmaz bir kat yatağın Kahvelere gider minder beğenmez İçer rakıyı mest olam deyi Konuşur eşekle dost olam deyi İki söz bellemiş usta olam deyi Kamiller önünde şiir beğenmez Sefil Kerem çeker ah ile zarı Ana yardım etsin Yaradan Barı Acep kim getirmiş bu sert hımarı Koparmış yuları urgan beğenmez GÜZELLEME SEHERDE UĞRADIM BEN BİR GÜZELE Seherde uğradım ben bir güzele Güzel dedim zülüflerin ne kara Korkarım ki ela gözler göz ala Gözleri sürmeli kaşlar ne kara İsmi çıkıp alemlerde öğüle Dudu kumru haber vermiştir güle Seher vakti davlunbazı dövüle Zülfü çevgan yanakların ne kara Melek bizden çok seğirdin baş ile İki gözün doldu kanlı yaş ile Dostum kumaşın uygurmuş baş ile Ne aldır ol ne kırmızı ne kara Ne ziba yaratmış yaradan Gani Sel oldu aktı gözlerimin kanı Gel bana rahm eyle mürüvvet kanı Ben söylerim ne ak söyler ne kara Budala'm neylerim ben bu mali Sohbet ile bulmuşum ben kemali Mahbub derler gösterme gül cemali Ne yağmura ne güneşe ne kara AĞIT - GEVHERÎ Gazilerin ser-efrâzı ağası Vasfını söyleyen diller ağlasın Bunca guzât ile ol kahramanın Gazâya eşdiği yollar ağlasın Nâm-ı Hakk ı dilde tekrar eyleyen Şecaat gevherin izhar eyleyen Gece gündüz ana tımar eyleyen Yarasını saran eller ağlasın Din uğruna dâim giderdi yola Ettiği gazalar gelir mi dile Hısım arkadaşı, kardaşı bile Hizmetinde olan kullar ağlasın Gevherî sırrına sırdaş olanlar Serhatlerde ana pâdaş olanlar Gazâda kendüye yoldaş olanlar Döküp gözlerinden kanlar ağlasın HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ ve TÜRLERİ Şiirler nazım birimlerine, kafiyeleniş şekillerine, vezinlerine ve mısra sayılarına göre nazım şekillerine; işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım türlerine ayrılırlar. A. ANONİM HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ I. ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ Yine çiçeklendi dağların başı Koyun ben n'ideyim Mevla'nın işi Daim durmaz akar gözümün yaşı Kuzum kuzum der de meler bir koyun Koyun senin derdin çoktur n'ideyim Yanına da başka kuzu katayım Varıp seni koyaklarda güdeyim Kuzum kuzum der de meler bir koyun Kuzum senin budur alnında yazı Hiç elin kuzusu olur mu kuzu Yüreğimde vardır bir ince sızı Kuzum kuzum der de meler bir koyun Bugün koyun tuz başına gelmedi Elin kuzusu da kuzu olmadı Arayıp da kuzusunu bulmadı Kuzum kuzum der de meler bir koyun N'olaydı sen koyun olmaya idin Elin kuzuların görmeye idin Ölüp de şu yere gelmeye idin Kuzum kuzum der de meler bir koyun Kul Mehemmet bunu böyle söyledi Söyledi de yaşın yaşın ağladı Koyun yolum sana nerden uğradı Kuzum kuzum der de meler bir koyun. Mani. Türkü Ninni B. ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ. Koşma. Semai. Varsağı. Destan. Güzelleme. Koçaklama. Taşlama. Ağıt II. TEKKE EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ. İlâhî. Nefes. Nutuk. Devriye 5. Şathiye (Şathiyat-ı Sofiyâne) 6

7 DÎNÎ-TASAVVUFÎ HALK ŞİİRİ TASAVVUF: Anadolu da. asırdan itibâren tekkelerde, dergâhlarda, özelliklerde Mevlevîhânelerde şekillenen bir şiir biçimidir. Biçimden ziyâde bu şiirlerin söyleniş amacı önemlidir. Allah ın varlığını bilme, kainat ve insanın var oluş sebebini anlama, insanı mükemmel bir varlık haline getirebilme anlayışıdır. Tasavvuf vahdet-i vücut inancına dayanır. Vahdet-i vücut, tek varlık anlamına gelir. Tasavvufun asıl amacı İnsanı, insan-ı kâmil(olgun insan) derecesine ulaştırmak, kişinin kendini terbiye etmesi, ruhî ve ahlakî yönünü düzeltmesidir. Kendi görüş anlayış çerçevesinde tasavvuf insanı yüceltmek isteyen bir ahlak sistemidir. NAZIM ŞEKLİ/TÜRÜ İLÂHÎ NEFES DEME GENEL ÖZELLİKLERİ * İlahi, ezgili okunan dini tasavvufi halk edebiyatı nazım şeklidir. Her dinin farklı ilahileri vardır. İlahiler çoğu dinde din eğitiminin önemli bir parçasıdır. * İlahiler tarikatlara göre değişik isimler alır. Mevlevilerde ayin, Bektaşilerde nefes, Alevilerde deme (deyiş), diğer tarikatlarda da cumhur ve ilahi adını alır. * İlahi nazım şeklinin öncüsü YUNUS EMRE dir. Yunus Emre, şiirlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmıştır. li hece ölçüsünü kullanmıştır. Halkın içinden biri olduğu için halk tarafından çok sevilmiştir ve dili halkın dilidir.. Allah sevgisiyle, insan sevgisini bütünleştiren içten şiirlerdir. Özel bir beste ile söylenir.. Hece ve vezninin 7 li, 8 li ve li kalıbıyla söylenirler.. Dörtlüklerden oluşur. Dörtlük sayısı ila 7 arasında değişir. 5. Genelde şiirin içinde şairin mahlası geçer. Nefes, dini temellere bağlı ilahilerin Alevi-Bektaşi âşıklarınca yazılanlarına denir. Konusu genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücud, Alevi-Bektaşi ilkeleri, tarikat kurallarıyla ilgilidir. Dili sade bir Türkçe olan nefesler biçim olarak koşmaya benzer. Dörtlükler halinde hece ölçüsünün 7, 8, li kalıpları ile ya da az da olsa aruzla yazılanlara rastlanmaktadır. Dörtlük sayısı -7 arasında değişir. Fazla da olabilir.. Bektaşi şairlerinin yazdığı tasavvufi şiirlerdir.. Nefeslerde tasavvuftaki vahdet-i vücûd felsefesi anlatılır.. Hz. Muhammed ve Hz. Ali için övgüler de söylenir.. Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısı ila 8 arasında değişir. 5. Hece ölçüsüyle yazılırlar. (aruz ölçüsüyle yazılan nefesler de vardır.) 6. Nefeslerde, kalenderâne ve alaycı bir üslup dikkati çeker. 7. Duygu ve düşünceleri nükteli bir şekilde ve zarafet ölçüleri içinde söylemek nefesin en belirgin özelliğidir.. Alevi şairlerin kendi düşüncelerini dile getirdikleri şiirlerdir.. Bu şiirler Alevî tekkelerinde, tören sırasında sazla terennüm edilir.. Hecenin 8 li ölçüsü kullanılır.. Üç veya beş dörtlükten oluşabilir. NUTUK Nutuk, tarikata yeni giren dervişlere, tarikat derecelerini, tarikat adâbını öğretmek için söylenmiş şiirlerdir. Türün en önemli temsilcisi Kaygusuz Abdal dır. Özellikleri:. Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere öğüt vermek, çeşitli konularda bilgilendirmek ve tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir.. Şekil yönüyle koşmaya benzer. DEVRİYE ŞATHİYYE İnsanın var oluşunu Devir kuramını dikkâte alarak anlatan tasavvufi şiirlerdir. Allah tan geldik, Allah a döneceğiz inancını işleyen şiirlerdir. Buna göre önce ruh yaratılır, sonra vücut. Zamanı geldiğinde her ruh maddi dünyaya iner. Bu ruh sırayla bitkiye, hayvana, insana en son olarak da insan-ı kâmile geçer. Bu ruh oradan da ilk ve tek kaynak ruh olan Allah a döner ve onunla birleşir. İşte bu olayları anlatan şiirlere devriye adı verilir. Mutasavvıflara göre vücut halindeki Muhammed, yeryüzüne sonradan gelmiştir. Hâlbuki ruh halindeki Muhammed ezelden beri vardı. Vakti gelen ruh maddi âleme iner. Önce cansız varlıklara sonra bitkilere, hayvana, insana en sonra da insan-ı kâmil e geçer. Oradan da Allah a döner ve onunla birleşir. Bu inişe nüzul, tekrar Allah a dönüşe de huruc denir. Bu inişi ve çıkışı anlatan şiirlere devriye denir. Dini ve tasavvufi halk şiirinde mizahi manzumelere genel olarak şathiye adı verilir. Şathiyeler, mutasavvıf şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir. Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi-Alevi şairlerinde rastlanır. Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler küfür sayılmıştır. Ama şathiyeler asla küfür değildir. Şathiyeler biçimce komik ve alaylı olabilir; ama şathiyede aranan, şiirin arkasındaki düşüncedir. Anlaşılıp yorumlandığında çok derin anlamlara sahip olduğu görülür. Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal şathiyeleriyle tanınır.. İnançlardan teklifsizce, alaycı bir dille söz eder gibi yazılırlar.. Görünüşte saçma ve dini esaslara aykırı sanılan bu şiirlerin içinde ince ve derin anlamlar, yorumlandığında tasavvufla ilgili değişik konuların olduğu görülür.. Nefesin bir türüdür.. Tanrıyla konuşur gibi şakalaşırcasına yazılan şiirlerdir. 7

8 İLAHİ -YUNUS EMRE Ben yürürüm yana yana Aşk boyadı beni kana Ne âkilem ne divane Gel gör beni aşk neyledi Gâh eserim yeller gibi Gâh tozarım yollar gibi Gâh akarım seller gibi Gel gör beni aşk neyledi Akar suların çağlarım Dertli ciğerim dağlarım Şeyhim anuban ağlarım Gel gör beni aşk neyledi Ya elim al kaldır beni Ya vaslına erdir beni Çok ağlattın güldür beni Gel gör beni aşk neyledi Ben yürürüm ilden ile Şeyh anarım dilden dile Gurbette halim kim bile Gel gör beni aşk neyledi Mecnun oluban yürürüm Ol yâri düşte görürüm Uyanıp melûl olurum Gel gör beni aşk neyledi Miskin Yunus biçareyim Baştan ayağa yareyim Dost elinde avareyim Gel gör beni aşk neyledi İLAHİ -YUNUS EMRE Dervişlik dedikleri Hırka ile tac değil Gönlün derviş eyleyen Hırkaya muhtaç değil Durmuş marifet söyler, Erene Yunus Emrem Yol eriyle yoldadır, Yolsuza yoldaş değil NEFES Biz Urum Abdallarıyız Maksadımız yârdır bizim Geçtik ziynet kabâsından Gencinemiz erdir bizim Dâim kılarız biz zârı Harceyleriz elden var, Dost yoluna verdik seri Mürkirimiz hârdır bizim Aşk bülbülüyüz öteriz Râh-i Hakka yüz tutarız Mânâ gevherin satarız Mürşidimiz vardır bizim İstivâyı gözler gözüm Seb almesanidir yüzüm Ene l Hakk ı söyler sözüm Mi râcımız dârdır bizim Haber aldık mahkemâttan Geçmeyiz zâttan sıfattan Balım nihan söyler Haktan İrşâdımız sırdır bizim BALIM SULTAN İLAHİ - Y. EMRE İşitin ey yarenler Aşk bir güneşe benzer Aşk olmayan gönül ***** Misal-i taşa benzer Taş gönülde ne biter Dilinde agu tüter Nice yumusak söylese Sözü savaşa benzer ***** Geç Yunus endişeden Gerekse bu bişeden Ere aşk gerek evvel Ondan dervişe benzer İLAHİ - Y. EMRE Yar yüreğim yar Gör ki neler var Bu halk içinde Bize güler var Ko gülen gülsün Hak bizim olsun Gafil ne bilsin Hakk ı sever var Bu yol uzaktır Menzili çoktur Geçidi yoktur Derin sular var Girdik bu yola Aşk ile bile Gurbetlik ile Bizi salar var Her kim merdane Gelsin meydane Kalmasın cane Kimde hüner var Yunus sen bunda Meydan isteme Meydan içinde Merdaneler var NEFES Şol benim şeyhimi Görmeğe kim gelir Zevk ile safalar Sürmeğe kim gelir Şeyhimin özünü Severim sözünü Mübarek yüzünü Görmeğe kim gelir Şeyhimin illeri Uzaktır yolları Açılmış gülleri Dermeğe kim gelir Hak için malını Hep veren varını Aşk için ârını Dökmeğe kim gelir Ahd ile vefalar Zevk ile safalar Bu yolda cefalar Çekmeğe kim gelir Âh ile göz yaşı Yunus un haldaşı Zehr ile bu aşı Yimeğe kim gelir YUNUS EMRE ŞATHİYYE Yeri göğü ins ü cinni yarattın Sen ey mimar başı eyvancı mısın Aynı günü çarhı burcu var ettin Ey mekan sahibi rahşancı mısın Denizleri yarattın sen kapaksız Suları yürüttün elsiz ayaksız Yerleri temelsiz göğü dayaksız Durdurursun acap iskancı mısın Kullanırsın kanatsızca rüzgarı Kürekle mi yaptın sen bu dağları Ne yapıp da öldürürsün sağları Can verip alırsın sen cancı mısın Sekiz cennet yaptın sen Adem için Adın büyük bağışla anın suçun Ademi cennetten çıkardın niçin Buğday nene lazım harmancı mısın Bir iken bin ettin kendi adını Görmedim sen gibi iş üstadını Yeşertirsin kurutursun odunu Sen bağçevan mısın ormancı mısın Cibril'e perde altında söylerdin İnip Beytullah'a kendin dinlerdin Bu ateşi cehennemi neylerdin Hamamın mı var ya külhancı mısın Hafaya çekilip seyrana durdun Aklı yetmezlerin aklını vurdun Kıldan ince köptü yaptın da kurdun Akar suyun mu var bostancı mısın Bu kışlara bedel bu yazı yaptın Evvel bahara karşı güzü yaptın Mizanı iki göz terazi yaptın Bakkal mısın yoksa dükkancı mısın Kazanlarda katranların kaynarmış Yer altında balıkların oynarmış On bu dünya kadar ejderhan varmış Şerbet mi satarsın yılancı mısın Esirci misin koydun cehenneme Arap Hoca mısın okur yazarsın kitap Aslın katip midir görürsün hesap İntisabın mı var yok hancı mısın Yüzbin cehennemin olsa korkmam birinden Rahman ismi nazil değil mi senden Gaffar-üz-zünub'um demedin mi sen Affet günahımı yalancı mısın Beni affeylesen düşen mi şandan Ne dökülür ne eksilir haznenden Şahlar bile geçer böyle isyandan Affetsen olmaz mı noksancı mısın Şanına düşer mi noksan görürsün Her gönülde oturursun yürürsün Bunca canı alıp yine verirsin Götürüp getiren kervancı mısın Bilirsin ben kulum sen sultanımsın Kalpte zikrim dilde tercümanımsın Sen benim canımda can mihmanımsın Gönlümün yarisin yabancı mısın Beni deli eyler kendin söylersin İçerden Azmi'yi pazar eylersin Yücelerden yüce seyran seylersin İşin seyran kendin seyrancı mısın KAYGUSUZ ABDAL - ŞATHİYYE Yücelerden yüce gördüm Erbabsın sen koca Tanrı Âlem okur kelâm ile Sen okursun hece Tanrı Garip kulun yaratmışsın Derde mihnete katmışsın Anı âleme atmışsın Sen çıkmışsın uca Tanrı Kıldan köprü yaratmışsın Gelsin kulum geçşin deyu Hele biz şöyle duralım Yiğit isen geç a Tanrı Kaygusuz Abdal Yaradan Gel içegör şu cur adan Kaldır perdeyi aradan Gezelim bilece Tanrı! 8 NUTUK Evvel tevhid sürer mürşid dilinden Erişir canına fazlı Huda nın Kurtulursun emarenin elinden Erişir canına fazlı Huda nın İkincide verir Lafzatullah ı Anda keşf ederler sıfatullahı Hasenat yeter der eder günahı Erişir canına fazlı Huda nın Üçüncüde ya Hû ismini oku Garip bülbül gibi durmayıp şakı Kendi vücudunda bulagör Hakk ı Erişir canına fazlı Huda nın Dördüncü esmâya nâil olasın Ene l-hak sırrına vâkıf bulasın Dahi ölmezden evvel sen ölesin Erişir canına fazlı Huda nın Gel imdi sen dahi şeyhin hâline Karışasın evliyânın yoluna Dalasın sen âb-ı hayat gölüne Erişir canına fazlı Huda nın İLAHİ HACI BAYRAM VELİ N'oldu bu gönlüm n'oldu bu gönlüm Derd-u gam ile doldu bu gönlüm Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm Yanmada derman buldu bu gönlüm Yan ey gönül yan yan ey gönül yan Yanmadan oldu derdine derman Pervane gibi pervane gibi Şem'ine aşkın yandı bu gönlüm Gerçi ki kandı gerçeğe yandı Rengine aşkın cümle boyandı Kendide buldu kendide buldu Matlabını hoş buldu gönlüm Sevad-ı a'zam sevad-ı a'zam Belki oluptur Arş-ı muazzam Matlab-ı canan matlab-ı canan Olsa acep mi şimdi bu gönlüm Seyr-i billahtır seyr-i billahtır Lı maallahtır fena fillahtır Ayinesinde ayinesinde Gird-i sivayı buldu bu gönlüm El fakru fahrı el fakru fahrı Demedi mi ol alemler fahri Fahrini fakrin fahrini fakrin Mahv-u fenada buldu bu gönlüm Bayramı imdi Bayramı imdi Bayram edersin yar ile şimdi Hamd-ü senalar hamd-ü senalar Yar ile bayram kıldı bu gönlüm Ey erenler ey kardeşler ecel ere ölem bir gün İşlerime pişman olup kendözüme gelem bir gün Yanlarıma kona elim söz söylemez ola dilim Karşıma gele amelim nittim ise görem bir gün Oğlan gider danışmana saladır dosta düşmana Şol dört tekbir namaz ile (ömrüm) tamam kılam bir gün Beş karış bezdürür donum yılan çiyan yiye tenim Yıl geçe ubrula sinim unutulup kalam bir gün Başıma dikeler hece ne erte bilem ne gece Alemler ümidi hoca sana ferman olam bir gün Yunus Emre sen bu sözü dahi tamam etmemişsin Tek yürüyeyim neyliyeyim üstadıma gelem bir gün Yunus Emre İLAHİ

9 NAZIM BİRİMİ BEYİT OLAN DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ Divan şiirinde en çok kullanılan nazım birimi beyittir. NAZIM ŞEKLİ GENEL ÖZELLİKLERİ GAZEL KASİDE MESNEVİ MÜSTEZAD KIT A Divan Edebiyatı'nın en ilgi çekici en çok sevilen şiirleri, bu alanda verilmiştir. Edebiyat terimi olarak da, güzellikten, aşktan, onun yüzünden çekilen acılardan, içkiden söz eden küçük şiir anlamına gelir. Ozanın ele aldığı aşk teması, bazen İlâhî, bazen de salt dünyaya ait bir nitelik taşır; fakat her iki yolda da, âşıklar için, hayran olunan güzelliğe ulaşmak nasip olmaz, düşüncesi egemen olduğundan, ozanın çektiği türlü acılar da, gazelin konusu içine girer. Gazel arasında, öğretici bir nitelik taşıyanlar varsa da; bunlar, hem sayıca azdır, hem de şiir bakımından zayıf durumdadırlar.(nâbî'nin bazı gazellerinde görüldüğü gibi). Zaten gazel denilince de; akla, ilk olarak aşk şiiri gelir. Genel Özellikleri: - Beyit sayısı 5 ile 5 arasında değişir. - İlk beyit kendi arasında kafiyelidir. Gazelin kafiye düzeni (örg üsü) şöyledir; aa, ba, ca, da, ea, fa - Gazelin ilk beytine matla(doğuş yeri) denir. - Gazelin son beytine makta (bitiş, kesiliş yeri) denir. 5- Şair ismini ya da mahlasını genellikle makta beytinde kullanır. 6- Gazelin en güzel beytine beytü l-gazel denir. Bu beyte Şah beyit de denir. 7- Gazelde genelde anlam bütünlüğü aranmaz, anlam beyitte tamamlanır. 8- Bir gazelin bütününde aynı konu işleniyorsa, böyle gazellere yek-ahenk gazel denir. 9- Bütün bir şiirin aynı söyleyiş güzelliğine sahip olduğu gazellere yek-âvâz gazel denir. 0- Divan edebiyatı şairleri bütün maharetlerini gazelde ortaya koyarlar. Büyük şair olmanın en büyük ölçütü gazellerdir. - Gazelde; başta aşk, sevgi, güzellik gibi lirik konular olmak üzere felsefî, dinî ve öğretici konular işlenebilir. - Bazı gazellerin matladan sonra gelen beyitlerinde mısralar ortalarından bölünebilir. Bu durumda gazele iç kafiye hâkimdir. Böyle gazellere musammat gazel denir. - Aruz ölçüsüyle yazılır. - Dil genellikle ağırdır. Sade bir Türkçe ile yazılmış gazel geleneği de Türkî-i Basit Gazel olarak adlandırılır. 5- Fuzûlî, Bâkî, Nedim, Şeyh Galip, Taşlıcalı Yahya Bey vb. gazelin önemli isimleridir. Din ve devlet büyüklerini övmek veya yermek amacıyla yazılan şiirlerdir. En az genellikle ile 99 arasında değşien beyit sayısına sahiptir. İlk beyitteki mısralar kendi arasında, diğer beyitlerdeki mısraların birincisi serbest, ikincisi ise birinci beyitle uyaklıdır. (aa -ba-ca-da-ea-fa...) Aruz ölçüsünün değişik kalıplarıyla yazılabilir. Gazelde olduğu gibi ilk beyite matla, son beyte makta, şairin mahlasının geçtiği beyte tac beyit denir. Kasidenin en güzel beyitine beytü'l-kasid denir. Kasidelerin özel bir adı yoktur. Kasideler, nesib bölümünde işlenen temaya, uyağın son harfine veya rediflere göre adlandırılır. Redifine Göre: Su Kasidesi, Güneş Kasidesi gibi. Nesib bölümünde işlenen konulara göre: Bahariye, Iydiye, Şıtaiyye, Ramazaniyye, Rahşiyye, Sayfiye Dize ortalarında kafiyeli olan kasidelere musammat kaside denir. Kasidenin en ünlü şairleri: Nef'i, Baki, Fuzuli, Ahmet Paşa, Nedim... Tam bir kasidede şu bölümler bulunur: Nesib veya Teşbib: Başlangıç bölümü de sayılan bu kısımda, şair konuyla ilgisi bulunmayan (bahar, yaz, kış, saray, bahçe...) tasviri yapar. Genellikle 5 0 beyit arasında olur. Şiir yönünün en ağır olduğu bölümdür. Kaside genellikle övgü konuludur; ancak şair, doğrudan doğruya övgüye geçmez. Girizgâh: Konuya giriş için bir veya birkaç beyitten oluşan geçiş bölümüdür. Bu bölüm, nesib bölümü ile asıl bölüm olan medhiye bölümünü birleştirir. Girizgâh bölümü, gelişi güzel söylenen bir bölüm değildir. Yeri getirilerek, uygun, nükteli bir sözle övgüye başlandığı belirtilir. Medhiye: Allah'ın, Hz. Muhammed'in, padişahın veya önde gelen kişilerin övüldüğü, yüceltildiği en uzun bölümdür. Övülen kişinin kişisel nitelikleri dikkate alınmadan, çok abartılı olarak kalıplaşmış mazmun ve benzetmelerle yapılan bir övgüdür. Tegazzül: Kasidenin ölçüsüne ve uyağına uygun yazılan, araya sıkıştırılan gazeldir. Şair gazel söyleyeceğini önceden belirtir. Fahriye: Şairin kendisini övdüğü bölümdür. Şair abartılı olarak İran'ın ünlü şairleriyle kendi şairliğini karşılaştırır. Şiirinin ve şairliğinin onlardan üstün olduğunu söyler. Dua: Kasidenin en son bölümüdür. Birkaç beyitten oluşur. Bu bölümde Allah'a, Peygamber'e, ülke büyüklerine iyi dileklerde bulunulur. Şairler dua bölümüne geçileceğini uygun bir şekilde belirtirler. Her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı, aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılan divan şiirinin en uzun nazım biçimine mesnevi denir. Her beyiti kendi içinde uyaklıdır. (aa -bb-cc-dd-ee-ff...) Aşk, tasavvuf, savaş, kahramanlık, savaş... gibi çeşitli konular işlenir. Divan şiirinde olay ağırlıklı konuların işlendiği bir türdür. Beyit sayısında serbestlik olduğu için Divan şiirinin en uzun nazım biçimidir. Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır. Genellikle beyitler arasında anlam bütünlüğü vardır. Edebiyatımızda ilk mesnevi "Kutadgu Bilig' adlı eserdir. Bir şairin beş mesneviden oluşan eserler bütününe "hamse" denir. Bir gazelin her dizesine kısa bir dize ekleyerek oluşturulan şiir biçimidir. Genlikle, uzun dizeler kendi aralarında uyaklıdır. Kısa dizeler de bağımsız bir gazelmiş gibi kendi aralarında uyaklıdır. Çoğunlukla aruzun mef'ûlü/ mefâîlü/ mefâîlü / feûlün ( / / / ) kalıbı kullanılarak yazılırlar. Her dizeden sonra bu kalıbın ilk ve son birimleri olan mef'ûlü/ feûlün kalıbına uygun bir kısa dize söylenir. Eklenen bu kısa dizeye ziyade denir. Ziyadeler dizeden sayılmadığı için iki uzun iki kısa dizeden oluşan dört dize bir beyit sayılır. Kısa dizeler okunsa da okunmasa da beytin anlamı bir bütün oluşturur. Ziyadesi bir satırdan fazla olan müstezadlar da vardır. Tek ziyadeli müstezatlara "sade" çitf ziyadeli olanlara ise "çift" adı verilir. Divan şiirinde kıt a denilince iki beyitten oluşan bir nazım biçimi anlaşılır. Yalnız ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı iki beyitlik nazım biçimidir. Kafiye örgüsü genellikle xa-xa şeklindedir. Kıtalarda beyitler arasında anlam birliği bulunur ve beyitler birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Kıta nazım biçiminde şair mahlas kullanmaz. Ancak, mahlas kullanılmış kıtalar da vardır. Kıtaların konusu çok değişiktir. Hemen her konuda kıta yazılabilir. Nâdiren yazılmış olsa bile, beyit sayısı ikiden fazla olan kıtalara kıt'a-i kebîre denir. 9

10 GAZEL NÂBÎ Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Bir neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz Çok da mağrûr olma kim meyâne-i ikbâlde Biz hezâran mest-i mağrûrun humârın görmüşüz Kop-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine Kişver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz Bir hadeng-i can-güdâz-ı âhdır sermâyesi Biz bu meydânın nice çâbük-süvârın görmüşüz Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı cây-gâh Bi-aded mağrûr-ı sadr-ı i tibârın görmüşüz Kâse-i deryûzeye tebdil olur câm-ı murâd Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâde-hârın görmüşüz -- GAZEL ŞEYH GALİB Yine zevrâk-ı derûnum kırılıp kenâre düştü Dayanır mı şîşedir bu reh-i seng -sâre düştü O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kâle-i kâm Bize hisse-i mahabbet dil-i pâre paâe düştü Gehi zîr-i serde desti geh ayağı koltuğunda Düşe kalka haste-i gam der-i lutf-ı yâre düştü Erişip behâra bülbül yenilendi sohbet-i gül Yine nevbet-i tahamül dil-i bî-karâre düştü Meh-i burc-ı ârızında gönül oldu hâle mâil Bana kendi tâliimden bu siyeh sitâre düştü Süzülüp o çeşm-i âhu dedi zevk-i vasla Ya Hû Bu değildi neyleyim bu yolum intizâre düştü Reh-i Mevlevîde Gâlib bu sıfatla kaldı hayrân Kimi terk-i nâm u şâne kimi i'tibâre düştü -- MÜSTEZAD NEDÎM Ey şûh-ı kerem-pişe dîl-i zâr senindir Yok minnetin aslâ Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir Pinhân u Hüveydâ Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz Baş üzre yerin var Gül goncasısın gûşe-i destâr senindir Gel ey gül-i ranâ Neylersen edip bir-iki gün bâr-ı cefâya Sabreyle de sonra Peymâne senin hâne senin yâr senindir Ey dil tek ü tenhâ Bir bûse-i cân bahşına ver nakd-i hayatı Ger kail olursa Senden yanadır söz yine bazar senindir Ey âşık-ı şeydâ Çeşmân-ı siyeh mest-i sitem kakülü pür-hâm Ebrûları pür-çîn Benzer ki bu dîldâr-ı cefâkâr senindir Biçâre Nedîmâ -- GAZEL BAKİ Nev-bahâr oldu gelin azm-i gülistân idelim. Açalım gonca-i kalbi gül-i handân idelim Komayup lâle gibi elden eyağı bir dem Mest olup gonce sıfat çâk-ı girîbân idelim İçelim lâ'l-i müzâbı saçalım cür'aları Hâk-i gülzârı bugün kân-ı Bedâhşân idelim Meclis-i ayş ü tarâb hûrrem ü âbâd olsun Yakalım zerk u riya deyrini virân idelim Okusun vasf-ı ruh-ı yâr ile Bakî şi'rin Bülbül-i gülşeni mecliste gazelhân idelim FUZULİ SU KASİDESİ Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlâre su Kim bu denlû dûtuşan odlara kılmaz çâre su Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Ya muhît olmuş közümden günbed-i devvâre su Zevk-i tîğından acep yok olsa gönlüm çâk çâk Kim mürûr ilen bırakır rahneler dîvâre su Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün İhtiyât ile içer her kimde olsa yâre su Suya virsün bağ-bân gül-zârı zahmet çekmesün Bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gül-zâre su Okşatabilmez gubârını muharrir hattına Hâme tek bakmaktan inse gözlerine kâre su Ârızın yâdiyle nem-nâk olsa müjgânım n ola Zâyi olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su Gam günü etme dil-i bîmârdan tiğin diriğ Hayrdır vermek karanlu gecede bîmâre su İste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et Susuzum bir kez bu sahrada benim çün âre su Men lebin müştâkıyım zühhâd kevser tâlibi Nitekim meste mey içmek hoş gelir huş-yâre su Ravza-i kûyune her dem durmayıp eyler güzâr Âşık olmuş galibâ ol serv-i hoş-reftâre su Su yolun ol kûydan toprağ olup tutsam gerek Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vâre su Dest-bûsî arzûsiyle ger ölsem dustlar Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su Serv serkeşlik kılır kumri niyâzından meğer Dâmenin dûta ayağına düşe yalvâre su İçmek ister bülbülün kanın meğer bir reng ile Gül budağının mizâcına gire kutâre su Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme İktidâ kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr e su Seyyid-i nev i beşer deryâ-yı dürr-i istifâ Kim sepiptir mu cizâtı âteş-i eşrâre su Kılmağ için tâze gül-zâr-ı nübüvvet revnâkın Mu cizinden eylemiş izhâr seng-i hâre su Mu cizi bir bahr-i bî-pâyân imiş âlemde kim Yetmiş andan bin bin âteş-hâne-i küffâre su Hayret ilen parmağın dişler kim etse istimâ Parmağından verdiği şiddet günü Ensâr e su Dostu ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayat Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâre su Eylemiş her katreden bin bahr-i rahmet mevc-hîz El sunup urgaç vuzû için gül-i ruhsâre su Hâk-i pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl Başını taştan taşa urup gezen âvâre su Zerre zerre hâk-i der-gâhına ister sala nûr Dönmez ol der-gâhdan ger olsa pâre pâre su Zikr-i na tin virdini dermân bilir ehl-i hatâ Eyle kim def -i humar için içer mey-hâre su Yâ Habîballah yâ Heyre l-beşer müştâkınım Eyle kim leb-teşneler yanıp diler hemvâre su Sensin ol bahr-i kerâmet kim Şeb-i Mi racda Şeb-nem-i feyzin yetirmiş sâbit ü seyyâre su Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner Hâcet olsa merkadin tecdîd eden mîmâre su Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânıma Var ümidim ebr-i ihsânın sepe ol nâre su Yümn-i na tinden güher olmuş Fuzûlî sözleri Ebr-i nîsandan dönen tek lü lü-i şeh-vâre su Hâb-ı gafletten olan bîdâr olanda rûz-ı haşr Hâb-ı hasretten dökende dîde-i bîdâre su Umduğum oldur ki Rûz-i Haşr mahrum olmayam Çeşme-i vaslın vere ben teşne-i dîdâre su 0 ŞEYHİ- HARNAME MESNEVİSİ (Bazı Beyitler) Bir eşek var idi zaif ü nîzar Yük elinden katı şikeste vü zâr Gâh odunda vü gâh suda idi Dün ü gün kahr ile kısuda idi Ol çeker idi yükler ağır Ki teninde tü komamıştı yağır Dudağı sarkmış u düşmüş enek Yorulu arkasına konsa sinek Kargalar derneği kulağında Sineğin seyri gözü yağında Arkasından alınca palanı Sanki it artuğıydı kalanı Bir gün ıssı eder himayet ana Ya'ni kim gösterir inayet ana Aldı palanı vü saldı ota Otlayurak biraz yürüdü öte Gördü otlukta yürür öküzler Odlu gözler ü gerlü göğüsler Boynuzu bazısının ay bigi Kiminün halka halka yay bigi Ne yular derdi ne gam-ı pâlân Ne yük altında haste vü nâlân Acebe kalur tefekkür ider Kendi ahvalini tasavvur ider. Ki biriz bunlar hilkatte Elde ayakta şekl ü sûrette Bunların başlarına taç neden Bizde bu fakr ü ihtiyaç neden Var idi bir eşek ferâsetlû Hem ulu yollu hem kıyâsetlû Bizim ulu işimiz odûndur Od uran içimizde o dûndur Duttu yüz derd ile zaîf eşek Zâr ü dil-haste vü nahîf eşek Varayın ben de buğda işleyeyin Anda yaylayup anda kışlayayın Gezerek gördü bir göğermiş ekin Sanki tutardı ol ekin ile kin Aşk ile depti girdi işelemeye Gâh ayaklayu gâh dişlemeye Daneden gördü yer pâk olmuş Gök ekinliği kara hâk olmuş Yüreği sovumadı sövmek ile Olmadı eşeği dövmek ile Bıçak çekti kodu ayruğunu Kesti kulağını vü kuyruğunu Kaçar eşşek acıyarak canı Dökülerek yaşı yerine kanı Uğrayu geldi pîr eşeği nagâh Sordı hâlini kıldı dert ile âh Batıl isteyü haktan ayrıldım Boynuz umdum kulaktan ayrıldım. -- KIT A Fuzûlî Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin Ki fesâdı rakamı sûrumuzu şûr eyler Gah bir harf sukûtiyle eder nâdiri nâr Gah bir nokta kusûriyle gözü kör eyler

11 NAZIM BİRİMİ DÖRTLÜK OLAN DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ Rübâi, Tuyug, Şarkı, Murabbâ NAZIM ŞEKLİ GENEL ÖZELLİKLERİ RUBÂÎ Kendine özgü bir ölçüsü olan dizelik (mısralık) nazım birimidir. Rubailerde birinci, ikinci, dördüncü dizeler uyaklı, üçüncü dize serbesttir Türk edebiyatında Mevlana'nın Farsça yazdığı felsefi rubailer bu türün hızla yayılmasını sağladı. Rubainin özelliklerini maddeler halinde şöyle belirtebiliriz:. Kafiye düzeni çoğunlukla aaxa ya da bazen aaaa biçimindedir.. Rübailerde aşk, şarap, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, hayatın anlamı ve hayat felsefesi, tasavvuf veölüm gibi konular işlenir.. Rübai diğer nazım şekillerinden farklı olarak özel bir ölçüyle yazılır. kalıbı vardır.. Rübaide ilk iki dize fikrin hazırlayıcısıdır. Asıl söylenmek istenen düşünce. veya. dizede ortaya çıkar. 5. Genelde mahlasız şiirlerdir. 6. Rübai Edebiyatımıza İran Edebiyatından geçmiştir. 7. Rübai nin en büyük şairi İranlı Ömer Hayyâm(XII yy) dır. Türk edebiyatının en usta şairleri Kara Fazlî, Azmizâde Haletî, Nâbî ve son dönemde de Yahya Kemâl dir. TUYUG MURABBÂ ŞARKI Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir türdür. Şekil olarak rübaiye benzer. Tek dörtlüktür, aaxa kafiye düzeni vardır. Halk edebiyatındaki mani ve İran edebiyatındaki rübainin etkisiyle oluşmuş denebilir. Aruzun sadece fâilâtün / fâilâtün / fâilün kalıbıyla yazılır. Aruzun sadece fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla yazılması yönüyle rubai'den ayrılır. Rubailerde işlenen konular tuyuğda da işlenir. Uyak şeması genellikle aaxa şeklindedir. Ancak nâdiren de olsa aaaa şeklinde uyaklanan tuyuğlar da vardır. En önemli temsilcisi Kadı Burhaneddin'dir. Ayrıca Nesimi de tuyuğ örneklerini bolca vermiştir. (Anonim Halk Şiiri geleneğindeki mani, Divan Şiiri geleneğindeki rubai ve tuyug kafiye örgüleri, nazım birimleri, konuları yönüyle birbirine benzer.) (Halk şiirinde li kalıpla söylenen mani biçimindeki şiirlere de tuyuğ denmesi, bu biçimin halk âşıklarınca da benimsendiğinin göstergesidir.) Murabba, bent adı verilen dört dizelik kıt'alardan oluşan divan şiiri nazım biçimidir. Murabbanın bent sayısı ila 7 arasında değişir. Uyak düzeni üç şekilde olur: aaaa-bbba-ccca-ddda-eeea... bbba-ccca-ddda-eeea-fffa... aaaa-bbba-ccca-ddda-eeea... Her konuda murabba yazılabilir. Ancak dini ve didaktik konular ile övgü, yergi, manzum mektup, mersiye vs. türlerde murabba nazım şekli daha çok kullanılmıştır. Bazen dördüncü mısralar nakarat olabilir. Önemli murabba şairleri Aşki, Ahmedî, Muhibbi, Hayreti, Taşlıcalı Yahya Bey, Fuzuli sayılabilir. Divan şiirine Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir. Divan şiirinde bestelenmeye uygun ölçü kalıpları ile yazılan ve çoğunlukla dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. 5 ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir. Üçüncü dizeye meyan adı verilir. Ve bu dizenin anlam bakımından daha özlü olmasına dikkat edilir. Şarkıda ilk bendin dördüncü mısraı bütün bentlerde tekrarlanmaktadır. Dördüncü dizeye nakarat denir. Aşk, sevgili, ayrılık, içki, eğlence gibi konularda yazılır. Günlük dile ait söyleyişler ve halk deyişleri vardır. Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Naili-i Kadîm'dir. 8 şarkısıyla Nedim de bu türün en güzel örneklerini vermiştir. Enderunlu Vasıf da önemli bir şarkı yazarıdır. Yakın dönem şairlerinden olan Yahya Kemâl in de, bir kısmının kendine has biçim özellikleri olmakla birlikte, pek çok şarkısı vardır. Buna nakarat denir Nazım birimi, kafiye şeması bakımından koşmaya benzer. Ölçü, beste, dil ve anlatım yönünden koşmadan ayrılır.. Şarkılar bestelenmek üzere yazılır. Uyak şeması aşağıdaki şekillerde olabilir. aaaa-bbba-ccca-ddda-eeea baba-ccca-ddda-eeea-fffa aaaa-bbba-ccca-ddda-eeea aaxa-bbba-ccca-ddda-eeea aaxa-bbba-ccca-ddda-eeea

12 ŞARKI NEDİM Bir safâ bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda Gidelim serv-i revânım yürü Sa d-âbâd a İşte üç çifte kayık iskelede âmâde Gidelim serv-i revânım yürü Sa d-âbâd a Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan Mâ -i Tesnîm içelim Çeşme-i Nev-peydâdan Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan Gidelim serv-i revânım yürü Sa d-âbâd a Geh varub havz kenârında hırâmân olalım Geh gelüb Kasr-ı Cinân seyrine hayrân olalım Gah şarkî okuyub gâh gazel-hân olalım Gidelim serv-i revânım yürü Sa d-âbâd a İzn alub Cum a namâzına deyu mâderden Bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden Dolaşub iskeleye doğru nihân yollardan Gidelim serv-i revânım yürü Sa d-âbâd a Bir sen ü bir ben ü bir murib-i pâkîze-edâ İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ Gayrı yârânı bugünlük edib ey şûh fedâ Gidelim serv-i revânım yürü Sa d-âbâd a ŞARKI NEDİM Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin Cümlenin tâkatleri tâk olduğun bilmez misin Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum Gâhi Feyzâbaâda doğru azmedüp eyle safâ Âsafâbâda gelüp gâhi salın ey meh-likâ Gel hele gör sahn-i Sa dâbâda hiç olmaz behâ Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum Kaplatup gül penbe şâlı ferve-i semmûruna Ol siyeh zülfü döküp ol sîne-i bllûruna Itrişâhîler sürüp ol gerden-i kâfûruna Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedîm Bend bend olsun ham-i zülfün şikâr olsun Nedîm Sen salın cânâ yolunda hâsâr olsun Nedîm Îddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum ŞARKI ENDERUNLU VASIF Çözülme zülfüne ey dil-rübâ dil bağlayanlardan Kaçınma âteş-i aşkınla bağrın dağlayanlardan Düşer mi ictinâb etmek seninçün ağlayanlardan Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan Gelüb vakt-i bahâr âlem safâ-yı gül-şen etdikde Nevâ-yı bülbülü gûş-i gül-i ranâ işitdikde Uyub ahbâba sen de seyr-i Sad-âbâda gitdikde Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan Senin bir reng-i zîbân var ki gül-berg-i izârında Bulunmaz gül-sitân-ı âlemin bâğ-ı bahârında Otur ihrâma ârâm et bir az havzın kenârında Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan Hevâ-yı perçeminle başka bir hâlet olur serde Yeni başdan misâl-i Vâsıf uğratdın beni derde Gamınla gerçi çokdan ağlarım ammâ bugünlerde Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan HAZAN BAHÇELERİ (ŞARKI) - Yahya Kemal Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden MURABBA-YAHYA BEY Geçti cânânın firâkı cânıma Tîr-i cevri gibi girdi kanıma Nâleden bir kimse gelmez yanıma Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma Bahr-i aşkına olal'dan âşinâ Yad oluptur cümle-i âlem bana Yalınız kaldım garîb ü mübtelâ Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma Yaktı yandırdı beni nâr-ı firâk İşidenlerden ırak olsun ırak Hey ne müşkil derd olur bu iştiyâk Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma Derdmendine şefâat eylesin Hâtırım sorsun inâyet eylesin Bî-vefâlıktan ferâgat eylesin Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma Âşık olal'dan ana leyl ü nehâr Aşkım artar eksilir sabr u karâr Olmasın Yahyâ gibi mahzûn u zâr Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma MURABBA- FUZULİ Perişan- hâlin oldum sormadın hâl-i perişânım Gamından derde düştüm kılmadın tedbîr-i dermanım Ne dersin rüzgârım böyle geçsin güzel hanım Gözüm cânım efendim sevdiğim devletlü Sultanım Esîr-i dâm-ı aşkın olalı senden vefâ görmen Seni her kanda görsem ehl-i derde âşinâ görmen Vefâ vü âşinâlık resmini senden revâ görmen Gözüm cânım efendim sevdiğim devletlü Sultanım Değer her dem vefasız çerh yayından mana bin ok Kime şerh eyleyem kim mihnet ü endûh u derdim çok Sana kaldı mürüvvet senden özge hiç kimsem yok Gözüm cânım efendim sevdiğim devletlü Sultanım Gözümden dembedem bağrım ezip yaşım gibi gitme Seni terk eylemezem çün ben beni sen dahi terk eyleme İgen hem zalim olma ben gibi mazlumu incitme Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Katı gönlün neden bu zulm ile bidade ragıbtır Güzeller sen tegi olmaz cefa senden vaciptir Senin tek nazenine nazenin işler münasiptir Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan seyle Yamanlıktır işin uşşak ile yahşı mıdır böyle Gel Allah ı seversen bendene cevr eyleme lutf eyle Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım Fuzuli şive-i ihsanın ister bir gedayındır Dirildikçe seg-i kuyun ölende hak-i payındır Gerek öldür gerek ko hükm hükmün ray rayındır Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım MURABBA NAMIK KEMAL Sıdk ile terk edelim her emeli her hevesi Kıralım hâil ise azmimize ten kafesi İnledikçe eleminden vatanın her nefesi Gelin imdâda diyor bak budur Allah sesi Bize gayret yakışır, merhamet Allah ındır Hükm-i âtî ne fakîrin ne şehin-şâhındır Dinle feryâdını kim terceme-i âhındır İnledikçe ne diyor bak vatanın her nefesi Mahv eder kendini bülbül bile hürriyet için Çekilir mi bu belâ âlem-i pür-mihnet için Din için devlet için can çekişen millet için Azme hâil mi olurmuş bu çürük ten kafesi Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen ben Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen Dest-i a dâdayız Allah için ey ehl-i vatan Yetişir terk edelim gayri hevâ vü hevesi ÖRNEK RUBAİLER: En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen; İyilik seven kötülük edemez zaten. Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur: Düşmanınsa dostun olur, iyilik edersen. Ömer Hayyam Bir merhaleden güneşle derya görünür. Bir merhaleden her iki dünya görünür. Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer, Geçmiş, gelecek cümlesi rüya görünür. Esrârını dil zaman zaman söyler imiş Hengâme-i gamda dâstan söyler imiş Aşk ehli olup da mihnet-i hicrâne Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş Azmizade Heleti Bilmem kime yahut neye uyduk gittik Gâhi meye gâhi neye uyduk gittik Erbâb-i zekâ riyayi mezhep bildi Bizler dili divâneye uyduk gittik Yahya Kemal Beyatlı Yâ Rab dilimi sehv-ü hatâdan sakla Endîşemi tezvîr-ü riyâdan sakla Basdım reh-i vâdî-i rubâîye kadem Tan'ı har-ı nâdân-ı dü-pâdan sakla Ahvâl-i cihânı her zaman söyleşelim Amma gam-ı aşkımız nihân söyleşelim Ey vâkıf-ı râz-ı aşk olan ârif-i cân Ney gibi seninle bî-zebân söyleşelim TUYUG ÖRNEKLERİ: Özünü eşşeyh gören serdâr olur Enelhak davâ kılan berdâr olur Er oldur, Hak yoluna baş oynaya Döşekte ölen yiğit murdâr olur Kadı Burhaneddin Ey tabib-i hâzik-i nâzik-mizaç Sen bilürsün hasta gönlüme ilaç Ey gönül ile sana kul olmuşem Şive ile naz ile ne ihtiyaç Nesimî Bîvefâ dünyâdan usandı gönül Yoh dedi dünyayı yoh sandı gönül Düştü aşkın oduna yandı gönül Vahdetin kand âbına bandı gönül (Nesimî) Dîlberin işi itâb u nâz olur Çeşmi cadû, gamzesi gammâz olur Ey gönül sabret, tahammül kıl ana Yâre erişmek işi az az olur Kadı Burhaneddin Kangı canda od varını ah bilür Başda ne yazılmışın ol Şah bilür Can giribdür aşkı yolına anun Yola çıhanun işin Allah biliür Kadı Burhanettin Yoluna cânın veren cân-bâzimiş Işk eri ma şûkına dem-sâzimiş Gizleyim der idi âşık râzını Göz yaşı, yüz sarısı gammâzimiş Erenler öz yolında tek gerek Meydanda erkek kişi ner tek gerek Yahşi yaman katı yumışak olsa hoş Severim diyen kişi erkek gerek

13 BENTLERİN TERKİBİNDEN OLUŞAN DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ Divan şiirinde bir kısım nazım biçimleri birden fazla şiir kümesinin bir araya gelmesinden oluşur. Bunlar bendlerin birleşiminden oluşan şiirlerdir. NAZIM ŞEKLİ GENEL ÖZELLİKLERİ KAFİYE ŞEMASI. Bend. Bend. Bend. Bend 5. Bend ğ ğ Kısaca; TERKÎB-İ BEND ğ ğ ğ Bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir. En az 5, en fazla 0 bentten oluşur. Her bent 5 ile 0 beyit arasında değişir. Genellikle dinî, felsefî ve sosyal yaşamla ilgili eleştiri ve önerilere yer verilir. Toplum aydınlatılmaya çalışılır. Mersiyelerin de bu biçimle yazıldığı olmuştur. Her bendin (terkib-hane, kıta) sonunda vasıta beyti denen bir beyit vardır. Vasıta beyitleri her bendin sonunda değişir ve bunlar kendi aralarında uyaklanır. Türk edebiyatında Bakî (Kanunî Mersiyesi), Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu alanda en ünlü şairlerimizdir ç ç e e g g h h KAFİYE ŞEMASI. Bend. Bend. Bend. Bend 5. Bend e e Kısaca; TERCÎ-İ BEND e e e Biçim ve uyak bakımından terkib-i bende benzese de konusu ve vasıta beyitleri yönüyle terkib-i bend ten ayrılır. Vasıta beyitleri her bendin sonunda aynen tekrarlanır. Her bend terci-hane ve vasıta olmak üzere ikiye ayrılır. Dini konuların işlendiği terci-i bend te genellikle Allah ın kudreti, evrenin sonsuzluğu, doğanın ve yaşamın karşıtlıkları gibi konular işlenir. Terkib-i bend ten daha zor yazılan bu nazım biçiminin en güzel örneğini Ziya Paşa vermiştir.

14 Şeyh Galib in Tercî'-i Bend inden Bir Bölüm Ey dil ey dil niye bu rütbede pür-gamsın sen Gerçi vîrâne isen genc-i mutalsamsın sen Secde-fermây-ı melek zât-ı mükerremsin sen Bildiğin gibi değil cümleden akdemsin sen Rûhsun nefha-i Cibrîl ile tev'emsin sen Sırr-ı Haksın mesel-i Îsî-i Meryemsin sen Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen Merteben ayn-ı müsemmâdadır esmâ sanma Merci'in Hâlik-ı eşyâdadır eşyâ sanma Sanman bizi kim şîre-i engûr ile mestiz Biz ehli harâbâtdanız mest-i Elest'iz Ter-dâmen olanlar bizi âlûde sanır lîk Bizi mâil-i bûs-ı leb-i câm ü kef-i destiz Sadrın gözedüp neyliyelim bezm-i cihânın Pây-ı hum-ı meydir yerimiz bâde-perestiz Mâil değiliz kimsenin âzârına ammâ Hâtır-şirken-i zâhid-i peymane-şikestiz Erbâb-ı garaz bizden irâğ olduğu yeğdir Düşmez yere zîrâ okumuz sâhib-i şastız Bu âlem-i fânîde ne mîr ü ne gedâyız Âlâlara âlâlanırız pest ile pestiz Rûhî-i Bağdâdî - Terkîb-i Bend den Bölümler 5 Ol gevher-i yektâ ki bulunmaz ana hemtâ Gelmez sadef-i kevne bir öyle dür-i yektâ Ol zat-ı şerife yaraşır da'vî-i himmet Kim oldu ne dünya ana maksûd ne ukbâ Kim derk eder anı ki ola zânına ma'lum Remz-i kütüb-i medrese-i alem-i bâlâ Ol zahidin ağlar yer ü gök haline yarın Kim içmeye destinden anın câm-ı musaffa Bir noktadadır sırrı dedi çâr kitabın Ol çârdadır sırr-ı kütüphane-i eşya Ol nokta benim dedi dönüp remzini seyret Ya'ni ki benim cümle-i esmâya müsemmâ Gördüğün emr-i muhakkakları rü'yâ sanma Başkasın kendini sûretle heyûlâ sanma Keşf ile sâbit olan ma'nîyi da'vâ sanma Hakkına söylenen evsâfı müdârâ sanma Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen İnleyip sırrını fâş eyleme ağyâra sakın Düşme bilmezlik ile varta-i inkâra sakın Değmesin ellerin kâkül-i dildâra sakın Sonra Mansûr gibi çıkman olur dâra sakın Arz-ı acz itmeyesin yâreden ol yâre sakın Bulduğun cevher-i âlîleri bî-çâre sakın Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen Sendedir mahzen-i esrâr-ı mahabbet sende Sendedir am'den-i envâr-ı fütüvvet sende Gizli gizli dahi vardır nice hâlet sende Ma'rifet sende hüner sende hakikat sende Nazar etsen yer ü gök Dûzah u Cennet sende Arş u Küsiyy ümelek sendedir elbet sende Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen Hayfdır şâh iken âlemde gedâ olmayasın Keder-âlûde-i ümmîd ü recâ olmayasın Vâdi-i ye'se düşüp hîç ü hebâ olmayasın Yanılıp reh-ev-i sahrây-ı hevâ olmayasın Âdeme muttasıl ol tâ ki cüdâ olmayasın Secdeler eyle ki merdûd-ı Hudâ olmayasın Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen 5 Berk-i hâtıf gibi bu kayd-ı sivâdan güzer et Erişen hâr u hâsa âteş-i aşkı siper et Dâmenin tutmaya âsâr-ı alâyık hazır et Şems-veş hâhiş-i Monlayıla azm-i sefer et Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen Hem-kâse-i erbâb-ı diliz arbedemiz yok Meyhânedeyiz gerçi velî aşk ile mestiz Biz mest-i mey-i meygede-i âlem-i cânız Ser-halka-i cem'iyyet-i peymâne-keşânız Sâki getir ol badeyi kim dâfi-i gamdır Saykal vur o mir'âta ki pür-jeng-i elemdir Dil-besteleriz bizden irâğ eyleme bir dem Ol bâdeyi kim nûr-ı dil ü dîde-i Cem'dir Ey hâce fenâ ehline zinhâr ululanma Dervîşi bu mülkün şeh-i bî-hayl ü haşemdir Hâk ol ki Hudâ mertebeni eyleye âlî Tâc-ı ser-i âlemdir o kim hâk-i kademdir Gel doğrulalım meygedeye rağmına anın Kim bâr-ı riyâdan kad-i bergeştesi hamdır Mey sun bize sakî biziz ol kavm ki derler Rindânı sabûhî-zede-i bezm-i kıdemdir Bu nazmı Peyâmî'den işit hâle münâsip Kim zübde-i yârân-ı sühandân-ı Acem'dir 'Mâ rindî sabûhî-zede-i bezm-i Elestim Pîş ez-heme sâgar-keş ü bîş ez-heme mestîm' Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım der Dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der Meyhânede ister yıkılup olmağı vîrân Biçare harabatta abat olayın der Elden komasın gül gibi câm - meyi bir dem Her kim ki bu gamhânede dilşâd olayım der Bir serv kadin bende-i efkendesi olsun Âlemde o kim gussadan âzâd olayım der Ömrün geçürüp kûh-ı belâda dil-i şeydâ Berhemzen-i hengâme-i Ferhâd olayım der Vasl istemeyüp hecr ile hoş gitdiği bu kim Miskin gam-ı cânâneye mu'tâd olayım der Gezdi yürüdü bulmadı bir eğlenecek yer Min-ba'd yine âzim-i Bagdâd olayım der Bagdâd sadeftir güher-i dürr-i Necef'tir Yanında anın dürr ü güher seng-i hazefdir Çün hisse imiş kıssadan ehl-i dile maksûd maksûd nedir anla bil ey ârif-i dânâ Hep mağlata vü lâklâkadır bâtın u zâhir Bir nokta imiş asl-ı sühan evvel ü âhir 6 Vardım seher-i ta'at içün mescide nâgâh Gördüm oturur halka olup bir nice gümrâh Girmiş kemer-i vahdete almış ele tesbîh Her birisinin vird-i zebânı çil ü pencâh Dedim ne sayarsız ne alırsuz ne satarsız K'asla dilinizde ne Nebî var ne hod Allâh Dedi biri kim şehrimizi hâkim-i vakti Hayretmek içün halka gelür mescide her gâh İhsânı ya pencâh u ya çildir fukaraya Sabreyle ki demdir gele ol mîr-i felek-câh Geldiklerini mescide bildim ne içündür Yüz göndürüp anda dedim ey kavm olun âgâh Sizden kim ırâğ oldu ise Hakk'a yakındır Zira ki dalâlet yoludur gitdiğiniz râh Tahkîk bu kim hep işiniz zerk ü riyâdır Taklîddesiz ta'atınız cümle hebadır 7 Dünyâda denîlerden idersün taleb-ı kâm Ey hâm-tamâ niceye dek bu tamâ-ı ham Bir nâ-halefi cübbe vü destâr ile görsen Eylersün anun cübbe vü destârına ikrâm Nakşın çıkarup eylemedin zâtını malûm Başlarsun ana eylemeğe hâlüni i lâm Cerrâr deyü virmez olur Tanrı selâmın Şermende ider eylese sana bir habbece in âm Vay er olasun hırkada nâmun ola dervîş Mülhid deyü yandurmağa eyler seni ikdâm Yazık sana kim eyleyesün hırs u tamâ dan Bir habbe içün kendüni âlemlere bed-nâm Yok sende kanâat gözün aç olduğu oldur Rızkun irişür yohsa eğer subh eğer şâm Et lokması lâzım mı toyurmaz mı seni nân Zehr olsun o lokma k ola pesmânde-i dûnân

15 DİVAN ŞİİRİ NAZIM TÜRLERİ TEVHİD: Allah ın birliğini (tevhid) ve ululuğunu HİCVİYE: Herhangi bir kişiyi ya da düşünceyi NAAT: Hz. Muhammed i anlatmak amacıyla konu alan şiirlerdir. Tevhit te Allah ın büyüklüğü, yermek amacıyla yazılır. Kaside, terkîb-i bend veya yazılmış şiirlerdir. Hz. Muhammed in çeşitli sıfatları, kudretinin sonsuzluğu, tasvir ve hayal edilebilen şeylerden soyutlanması, hiçbir şeyin ona eş ve benzer olamayışı, bütün kudret ve ilimlerin ona ait kıta nazım biçimleriyle yazılır. Halk edebiyatındaki karşılığı taşlama, yeni şiirimizdeki karşılığı yergi, Batı edebiyatındaki adı ise satirik şiir dir. özellikleriyle mucizeleri anlatılır. Daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır. Başka biçimlerde yazılanlar da vardır. Fuzuli nin Su Kasidesi bu türün en güzel oluşu gibi özellikler sanatlı bir üslupla anlatılır. Allah örneğidir. Na tlara divanların başında tevhit ve karşısında kulun acizliği vurgulanır. Siham-ı Kaza'dan ağır bir hicviye: Mevlîd (Tevhit Bahsi) - Süleyman Çelebi Allah âdın zikredelim evvelâ Vâcib oldur cümle işte her kulâ Allah âdın her kim ol evvel anâ Her işi âsân ider Allah anâ Işk ile gel imdi Allah aydalum Derd ile göz yaşıle âh idelüm MÜNACAT: Allah a dua etmek için yazılır. Konusu Allah a yakarış olan şiirlerdir. Genellikle kaside bazen de gazel, kıta, mesnevi biçiminde yazılmıştır. Genellikle divanların başına konulur. Benim eksikliğim yok hazretinde Velakin kimseye red yok katında Gözüm yaşın silip başım sığagıl Ganisin rahmetin çok yarlıgagıl İnayet şişesinden cam içirgil Ne kim geçti hatalardan, geçirgil Bana tevfik ile yol gösteriver Yakamı nefs elinden kurtarıver Bu deryadan halas et ben esiri Ki sensin gark olanlar dest-gîri Ahmed Dai - Hüdaya, Hudalık sana yaraşır Nitekim gedalık bana yaraşır Çü sensin penahı cihan halkının Kamudan sana iltica yaraşır Şeh odur ki kulluğun etti senin Kulun olmayan şah, geda yaraşır Sen eyle onu ki sana yaraşır Ben ettim onu ki bana yaraşır Şu günde ki bir çaresi kalmaya Ana çâre-res Mustafa yaraşır Adli MEDHİYE: Devrin büyüklerini, halifeyi din büyüklerini, bazen bir şehri övmek için yazılır. Genelde, kaside nazım biçimiyle; çok az da olsa gazel, mesnevi, musammat biçimiyle de yazılmıştır. Bu şehr-i Sitanbûl ki bî-misl ü behâdır Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır Bir gevher-i-yekpâre iki bahr arasında Hurşîd-i cihân-tâb ile tartılsa sezâdır Altında mı üstünde midir cennet-i a lâ Elhak bu ne hâlet bu ne hoş âb u hevâdır İnsâf değildir anı dünyâya değişmek Gülzârların cennete teşbîh hatâdır İstanbul un evsâfını mümkün mü beyân hiç Maksûd hemân sadr-ı kerem-kâra senâdır Ez-cümle Nedîmâ kulun ey Âsaf-ı devrân Müstağrak-ı lütf u kerem ü cûd u atâdır - Nedim âferîn ey rûzgârıñ şehsüvâr-ı safderi arşa as şimden gerû tîğ-ı süreyyâ-cevheri (Genç Osman Kasidesi nden - Nef i) - ol afitab-ı saltanat ol şeh-süvar-ı memleket cam-bezm ü hatem-mekremet memduh-ı esnaf-ı ümem sultan murad-ı kamuranefser-dih ü kişver-sitan hen padişah hem kahraman sahib-kıran-ı cem-haşem sen bir şeh-i zi-şansın şahenşah-i devransın yani ki sen hakansın devrinde ben hakaniyeyim (Nef i nin.murat a Sunduğu Kaside den) Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek Kande sen kande nigehbani-i âlem a köpek Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun Bir senin gibi deni cehl-i mücessem a köpek Ne güne kaldı meded devlet-i Al-i Osman Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem a köpek Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun Olmaya sahibi bir Asaf-ı kerem a köpek Hidmet-i devlete sair vüzeradan göreler Bir fürumaye koca ayuyı akdem a köpek Bu mahallerde ki Bagdadı ala şah-ı Acem Arz-ı rumu ede teşhir Abaza hem a köpek Sattınız iki soysuz bir olup hanlığı Kimseyi etmedünüz bu işe mahrem a köpek Paymal eylediniz saltanatın ırzını hem Yok yere oldı telef ol kadar âdem a köpek Hiç hanlık satılır mı hey edebsiz hain Tutalım olmamış ol fitne muazzam a köpek Sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır Ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek Ehl-i dil düşmeni din yoksulu bir melunsun Öldürürlerse eğer can-be-cehennem a köpek Böyle kalur mu soysuzlar elinde devlet N oldu ya gayret-i şahenşeh-i azam a köpek Hak götürdü arabı gitti hele dünyadan Kim götürse akabince seni bilmem a köpek File nacar meger yükledeler tabutunu Çekemez cife-i murdarunu âdem a köpek Filler de çekemezse ne acep lâşeni kim Var mı bir sencileyin div-i mülahhem a köpek Sen soysuz eşek ol kirli orospu yaraşur Bindürüp sırtına teşhir edersem a köpek MERSİYE: Bir ölünün ardından duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak, ölen kişiyi övmek amacıyla kaleme alınan şiirdir. İslamiyet öncesi edebiyattaki adı sagu, halk edebiyatındaki adı ise ağıttır. Genellikle terkib-i bend ve kaside nazım biçimiyle yazılır. Mersiye okuyan kişiye de mersiyehan denir. Hayvanların ölümü için yazılmış olanları da vardır. (Mustafa Han Mersiyesi nden) (Kısaltılmıştır.) Medet medet bu cihanun yıkıldı bir yanı Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hanı. Tutuldu mihr-i cemâli bozuldı erkanı Vebalde koydular al ile Âl-i Osmanı Geçerler idi geçende o merd-i meydanı Felek o canibe döndürdü şah-ı devranı Yalancının kuru bühtanı buğz-ı pinhânı Akıttı yaşımızı yaktı nar-ı hicranı N olaydı görmeyeydi bu macerayı gözüm Yazıklar ana reva görmedi bu rayı gözüm Garibler gibi gitti o yollara tenha Çekildi âlem-i bâlâya hem çü mürg-i hüma Hakikaten sebeb-i rif at oldı düşmen ana Nasip olmasa ta n mı bu ciyfe-i dünya Hayat-ı bakîyeye erdi ruhu ey Yahya Şefi i ruh-ı Muhammed, refîki Zât-ı Huda Enisi ola melekler, celisi ehl-i safâ Ziyâde ide yaşum gibi rahmetünü Mevla. İlâhî, Cennet-i firdevs ana durağ olsun Nizâm-ı âlem olan padişah sağ olsun 5 münacatlardan sonra yer verilmiştir. Naat yazmakla ünlü kişilere naat-gû, özel dinsel törenlerde naat okuyanlara ise naat-han denir. Sultân-ı rüsûl, şâh-ı mümeccedsin efendim Bî-çârelere devlet-i sermedsin efendim Dîvân-ı İlâhîde ser-âmedsin efendim Menşûr-ı le amrüke mü eyyedsin efendim Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed sin efendim Hakdan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim Tâbiş-dih-i ervâh-ı mücerred güherindir Mâlişgeh-i ruhsâr-ı melik hâk-i derindir Ayîne-i dîdâr-ı tecellî nazarındır Bû Bekr Ömer, Osmân ü Ali yârlarındır Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed sin efendim Hakdan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim Hutben okunur minber-i iklîm-i bekâda Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-i cezâda Gül-bâng-i kudûmun çekilir Arş-ı Hudâda Esmâ-i Şerîfin anılır arz u semâda Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed sin efendim Hakdan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim Ol dem ki velîlerle nebîler kala hayrân Nefsî deyü dehşetle kopa cümleden efgân Ye s ile usâtın ola ahvâli perîşân Destûr-ı şefâ atle senindir yine meydan Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed sin efendim Hakdan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim Bir gün ki dalıp bahr-ı gama fikrete gittim İlden yitirip kendimi, bî-hodluğa yitdim İsyânım anıp, âkıbetimden hazer itdim Bu matlâ ı yâd eyledi bir seyyid işitdim Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed sin efendim Hakdan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim Ümmîddeyiz ye s ile âh eylemeyiz biz Ser-mâye-i îmânı tebâh eylemeyiz biz Bâbın koyup ağyâre penâh eylemeyiz biz Bir kimseye sâyende nigâh eylemeyiz biz Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed sin efendim Hakdan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim Bî-çâredir ümmetlerin isyânına bakma Dest-i red urup, hasret ile Dûzâha kakma Rahm eyle amân, âteş-i hicrânına yakma Ez-cümle kulun Gâlib-i pür-cürmü bırakma Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed sin efendim Hakdan bize sultân-ı mü eyyedsin efendim Şeyh Gâlib FAHRİYE: Şairin kendisini övdüğü (övündüğü) şiirleri denir. Genellikle kasideler içinde bir bölümdür. Fahriyede de sanatlı bir üslûp kullanılır. Yümn-i na'tinden güher olmuş Fuzûlî sözleri Ebr-i nîsandan dönen tek lü'lü-i şeh-vâre su Fuzûlî-Su Kasidesi nden - ben gerçi bir bi-hasılem şakird-i ders-i müşkilem hem mekteb-i ehl-i dilem halk olmadan levh ü kalem sözde nazir olmaz bana ger olsa alem bir yana pür-tumturak ü hoş-eda ne hafızem ne muhteşemem hakaniyem ben muhteşem yanumda serheng-i haşem hafız olur lebestdem hamem edince zir ü bem (Nef i nin. Murat a Sunduğu Kaside den) Not: Divân edebiyatı sosyal yaşamı tümüyle kapsayan bir edebiyat olduğu için yaşamın hemen hemen tüm yönlerini ele almış ve şiirlerde işlemiş bir edebiyattır. Bu yüzden nazım türleri bunlarla sınırlı değildir. Idîye, Bahariye, Sûriyye vb. türler de vardır.

16 BATI EDEBİYÂTINDAN ALINAN NAZIM BİÇİMLERİ Türk edebiyâtı iç içe olduğu, komşu olduğu medeniyetler arttıkça; siyasi, kültürel, ekonomik vb. sebeplerle farklı kültürlerden etkilendikçe yeni edebî anlayışlarla kaynaşmıştır. 9. asırdan itibaren özellikle Fransız edebiyâtından, genelde Batı edebiyâtından yeni şiir biçimleri, türleri şairlerimiz tarafından denenmiştir. Bu şiir biçimlerinin en çok bilinenleri sone, triyole ve terzarima dır. NAZIM ŞEKLİ GENEL ÖZELLİKLERİ SONE +++ = dizelik bir nazım şeklidir. Uyak düzeni genellikle şu şekildedir: ( abba \ abba \ ccd \ ede ) Fakat farklı kafiye düzenlerine de yer verilmiştir. İlk iki dörtlükte konuya giriş yapılır. Son iki üçlükte asıl mesaj verilir. İtalyan ve Fransız edebiyâtından esinlenilmiştir. TRİYOLE TERZA-RİMA On mısralı bir nazım şeklidir. Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir. Birinci kısmın ilk mısrası birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci kısmın ikinci mısrası ikinci dörtlüğün sonunda tekrarlanır. Dört mısralı kısımlarda, eklenen mısraların ilk üç mısra ile anlam bütünlüğü sağlaması gerekir. Kafiye şeması, "ab, aaaa, bbbb" biçimindedir. İtalyan edebiyatına özgü bir nazım şeklidir. Üçer mısralık bentlerle kurulur. Bent sayısı sınırsızdır. Tek bir mısra ile sona erer. Kafiye örgüsü, "aba, bcb, cdc, d " biçimindedir. Bu kafiye örgüsüne örüşük uyak adı da verilir. Dante, "İlahi Komedya"sını bu nazım şekliyle yazmıştır. İlahi Komedya, her biri kıtadan müteşekkil, satırdan meydana gelir. Terzarima, sone kadar yaygın değildir. SONE ÖRNEKLERİ Makdem-i Yâr, Cenab Şehabeddin Pervâne-i zerrîn gibi her zühre-ü zerrîn Titrerdi zümürrüd-geh-i lerzân-ı çemende Çağlardı leb-i sîm-i hıyâbân-ı çemende Bir çeşme-i billûr ile bir cûy-ı bilûrîn Düşmüştü siyeh berg-i şebe şebnem-i sîmin Şeb-nem gibi titrerdi kamer leyl üzerinde Bir şeb-pere-i hufte bir âhû-yı çerende Vermişti bu nüzhet-gehe bir vahşet-i nermîn Âhû ile şeb-perre vü evrâk ile ezhâr Nâ-gâh fısıldaştı leb-i âh-ı revânda Zîrâ şu perî-hâneye karşı bu evânda Ey dürr-i yetîm-i sadef-i şefkatim, ey yâr Sen bir meh-i zî-rûh gibi yükseliyordun Muzlim korunun zıllı içinden geliyordun KUŞLAR - A. Kutsi Tecer Bütün yaz bahçelerde ötüşen minimini Kuşların o sevdalı sesleri işitilir Onların Allah yollar sularını yemini Onlar yalnız uçmayı ve ötmesini bilir. Biri bir dalda yorgun bir çılgın havada Biri daha ötede öter durmadan öter Akşam olunca döner birleşirler yuvada Melekler bu yuvayı kanatlarıyla örter Gönül sen de kaygısız bu kuşlara benzersin Dilerim Allah ımın rahmeti eksilmesin Baharın bu zavallı kuşları üzerinden Onlar baharın ruhu kırların neşesidir O sevdalı kuşların musikisi sesidir Bana şiirlerimin ahengini öğreten TRİYOLE ÖRNEKLERİ Hilâl-i Seher, Tahsin Nahit Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlet var, Nedir bu hâl-i perişânın ey hilâl-seher? Sabâh-ı feyz-i bahâride mübtesem ezhâr Çemen çemen mütemevvic nesîm-i anber-bâr: Niçin? Ben anlamadım kimden etsem istifsâr? Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlat var! Dem-i seherde yanında şu parlayan ahter Hazan içinde solan bir çiçek gibi dil-ber Sürûr fecr ile şâdân iken bütün yerler, Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-i seher? GÜLÜN ÖZLEMİ Yıllar var ki hasretim senin melek simana, Yüzün bana yasaklı her şeyin farkındayım! Bin dereden su gelse halimden belli mânâ: Yıldırımlar yağıyor sığındığım limana! Dilimde tüy biterken sen gelmedin imana; Yıllar var ki hasretim senin melek simana! Hüzünlü notalarda, yakıcı şarkındayım; Akan ömür nehrinin insafsız arkındayım, Rüyalarımda bile, feleğin çarkındayım; Yüzün bana yasaklı her şeyin farkındayım! SENSİZ OLMAZ TRİYOLE ŞİİR Varlığına müptela inan garip bir kulum Görmeden yaşayamam inan geçmiyor zaman Vuslata eremeden alacak beni ölüm Vallahi ey sevdiğim yokluğun bana zulüm Saramadıktan sonra kırık kanadım kolum Varlığına müptela inan garip bir kulum, Sensiz karanlıktayım fenayım halim yaman Uğruna amadeyim asla dilemem aman Emrihak vaki olsa hâşâ gitse de iman Görmeden yaşayamam inan geçmiyor zaman Kerim Baydak, Ocak 008- Adıyaman 6 Yanılgı TERZA-RİMA ÖRNEKLERİ Bahtıma hicran yeli deli esiyor deli. Kader, bildim bileli sevda dağı kör duman; Dorukları çileli, aşılmıyor sarp beli! Başlangıcı hileli aşkından medet uman, Ben kendim dilemedim ecelimi sen çağır! Feryadımda asuman sensin buna göz yuman! Bir ömür silemedim nasıl yanmasın bağır? Kaşlar hilâl boy elif men aşka durdun kader. İnmeden bilemedim, sence hangisi ağır? Ecelin eli hafif... Sen başka vurdun Kader! TERZA RİMA Gün olur, maskeler bir anda iner Son vapur kalkar artık iskeleden ve yanar gökyüzünde meş aleler Gecenin hüznüdür bu sahnelenen İntikam hisleriyle can tutuşur Her uzun cümle nokta beklerken Ey seferden yorulmuş eski vapur! Bembeyaz yüzlerin karardığı an vardığın yerde bâri var mı huzur? Anladım: Söndü her şey anlamadan Vaktimiz doldu, yol göründü bu kez. En bulunmaz diyâra sür kaptan. Ki giden, aynı yerde beklenmez! Kelebek, Ali Canip Yöntem Mavi bir gölge uçtu pencereden Baktım: Âvâre bir küçük kelebek; Yaramaz geldi kim bilir nereden Belli yorgundu; bir veremli çiçek Gibi serpildi lambanın yanına; Bir duman uçtu, gitti titreyerek Anladım kıydı yavrucak canına. Söyle ey mavi gölge, söyle eğer Bir ölümden de çok fenaysa bana, Şu karanlık, şu kimsesiz geceler.

Karacaoğlan. wertyuiopasdfghjklzxcvbnmqwertyui opasdfghjklzxcvbnmqwertyuiopasdfg. Şiirler

Karacaoğlan. wertyuiopasdfghjklzxcvbnmqwertyui opasdfghjklzxcvbnmqwertyuiopasdfg. Şiirler qwertyuiopasdfghjklzxcvbnmqwerty uiopasdfghjklzxcvbnmqwertyuiopasd fghjklzxcvbnmqwertyuiopasdfghjklzx cvbnmqwertyuiopasdfghjklzxcvbnmq wertyuiopasdfghjklzxcvbnmqwertyui opasdfghjklzxcvbnmqwertyuiopasdfg

Detaylı

Bir şiirde anlam bütünlüğünü sağlayan en küçük birime nazım birimi denir. Türk edebiyatında değişik dönemlerde farkı nazım birimleri kullanılmıştır.

Bir şiirde anlam bütünlüğünü sağlayan en küçük birime nazım birimi denir. Türk edebiyatında değişik dönemlerde farkı nazım birimleri kullanılmıştır. Şiirin yapısı anlam ve ses kaynaşmasından oluşur. Anlam ve ses kaynaşmasından oluşan nazım birimlerine beyit, kıt a, bent, mısra gibi isimler verilir. Dize, beyit, dörtlük gibi birimlerle ölçü, kafiye

Detaylı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ A. BENT SAYISI TEK OLANLAR (TEK DÖRTLÜKTEN OLUŞANLAR) RUBAİ Edebiyatımıza İran edebiyatından gelmiştir. Dört

Detaylı

İslam medeniyetinde Türk Edebiyatı

İslam medeniyetinde Türk Edebiyatı On5yirmi5.com İslam medeniyetinde Türk Edebiyatı İslam medeniyetinde Türk Edebiyatı'nın özellikleri... Yayın Tarihi : 1 Nisan 2014 Salı (oluşturma : 7/12/2017) KUTADGU BİLİG 11. yy.da (1069-1070) Yusuf

Detaylı

TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA NAZIM BİÇİMLERİ. işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım türlerine ayrılırlar.

TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA NAZIM BİÇİMLERİ. işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım türlerine ayrılırlar. TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA NAZIM BİÇİMLERİ Şiirler nazım birimlerine, kafiyelerine, vezinlerine ve mısra sayılarına göre nazım şekillerine; işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım

Detaylı

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır. 10. SINIF TÜRK EDEBİYATI ÇALIŞMA SORULARI 1. Gazelin özelliklerinden beşi tanesini yazınız. 2. Aşağıda verilen kavramları tanımlayınız. Matla: Taç beyit: Tegazzül: Fahriye: Methiye: 3. Verilen dörtlüğün

Detaylı

Kafiye, en az iki mısra sonunda. anlamı ve görevi ayrı, yazılışı aynı iki sözcük arasındaki ses benzerliğidir.

Kafiye, en az iki mısra sonunda. anlamı ve görevi ayrı, yazılışı aynı iki sözcük arasındaki ses benzerliğidir. KAFİYE Kafiye, en az iki mısra sonunda. anlamı ve görevi ayrı, yazılışı aynı iki sözcük arasındaki ses benzerliğidir. Kafiyenin sağladığı hususlar şunlardır: a) Her mısraın ahenkli bir durgu ile kesilmesini

Detaylı

Yunus Emre Hakkında; Yunus Emre İlkokulu

Yunus Emre Hakkında; Yunus Emre İlkokulu Yunus Emre Hakkında; Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir

Detaylı

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 ADI : SOYADI:. SINIF : NU.:.. TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 KAHTA FEN LİSESİ 2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM I. YAZILI. 1. SORU 2. SORU 3. SORU 4. SORU 5. SORU 6. SORU 7. SORU 8. SORU

Detaylı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ A. BEYİTLERLE KURULANLAR Genellikle aşk, şarap, sevgilinin güzelliği, baharın neşesi, talihin cilvesi gibi lirik

Detaylı

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

, ERZİNCAN, TÜRKİYE. [ 0001 ] Bunca çilenin sonu değil mi bir avuç toprak Ölümden yana korkum yok Tek korkum unutulmak İsmail GÜN 1953-03-09; Mart, Pazartesi - 2000-07-11; Temmuz, Salı 2014-02-09; Şubat, Pazar :: 10.10.32

Detaylı

Türk Edebiyatı X-Robots-Tag: otherbot: noindex, nofollow

Türk Edebiyatı X-Robots-Tag: otherbot: noindex, nofollow Yazı İçerik Halk Edebiyatı Nedir Halk Edebiyatının Genel Özellikleri Anonim Halk Şiiri Nazım Biçimleri Aşık Edebiyatı Nazım Biçimleri Aşık Edebiyatı Nazım Türleri Halk Şairlerinin Gruplandırılması Tekke

Detaylı

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir. ŞİİR TÜRLERİ 1. EPİK ŞİİR Epik, destan niteliğinde olan, destansal demektir. Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir. Destanlar, epik şiirin

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

1) Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi terim anlamıyla kullanılmıştır?

1) Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi terim anlamıyla kullanılmıştır? 1) Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi terim anlamıyla 1. A. Eski evimiz toprak yolun kenarındaydı. 2. B. Hiç değilse spor bir ceket alsaydın. 3. C. Oyunun ikinci perdesinde çok eğlendik. 4. D.

Detaylı

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE Kimliğiyle ilgili iki ayrı tartışma var. Birincisi, 16 ve 17'nci yüzyılda yaşadı. Yeniçeri ocağından yetişen bir şair. 1578-1590 arasındaki Osmanlı-İran savaşlarına katıldı. Bir tür ordu şairidir. Diğeri

Detaylı

Ortak (Anonim) Halk Edebiyatı Türk Halk Şiiri

Ortak (Anonim) Halk Edebiyatı Türk Halk Şiiri Ortak (Anonim) Halk Edebiyatı Türk Halk Şiiri ÜNİTE 5 Yazar Yard.Doç.Dr. Muhsine HELİMOĞLU YAVUZ Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Mani, türkü, ağıt, ninni gibi ortak (anonim) Türk halk edebiyatı türlerinin

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR ÖTÜKEN Ârif Nihat Asya BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Şiirler: 1 BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Servet Asya ya Armağanımdır. DESTAN O zaferler getiren atların Nalları altındanmış; Gidişleri akına, Gelişleri akındanmış.

Detaylı

EĞERLİ KÖYLERİ-KIZILCAHAMAM (20 Haziran 2010)

EĞERLİ KÖYLERİ-KIZILCAHAMAM (20 Haziran 2010) EĞERLİ KÖYLERİ-KIZILCAHAMAM (20 Haziran 2010) Sabah erkenden uyandım. Dün Kırsal Çevre yle Zonguldak-Yenice ormanlarına yaptığımız harika geziden sonra bugün de Fotoğraf Sanatı Kurumu yla birlikte Kızılcahamam

Detaylı

Şair Yazar Mustafa Uçurum Çocuklara okumayı sevdirmenin en güzel yolu onlarla kitapları buluşturmak olmalı

Şair Yazar Mustafa Uçurum Çocuklara okumayı sevdirmenin en güzel yolu onlarla kitapları buluşturmak olmalı Şair Yazar Mustafa Uçurum Çocuklara okumayı sevdirmenin en güzel yolu onlarla kitapları buluşturmak olmalı SORU- En son çıkardığınız kitap ile kitaplarınız kaç tane oldu, konuları nedir? MUSTAFA UÇURUM-

Detaylı

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 12.5.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar Şiir Anadan Örnekler Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar Akıyor ırmağı yeşildir köyü Kokuyor burnuma tekke'nin çayı Sayıyorum

Detaylı

Doğan İnceman. - şiirler - Yayın Tarihi: 15.6.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Doğan İnceman. - şiirler - Yayın Tarihi: 15.6.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 15.6.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar Yýldýz Tilbe 1 Onaylayan Administrator Pazar, 06 Mayýs 2007 Son Güncelleme Perþembe, 14 Haziran 2007 Besteciler.org ADAM OLSAYDIN Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar Kendini arattý, beni bulmadý yar Düþtüm

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

Parçadaki boşluklara aşağıdaki noktalama işaretlerin-den hangileri sırasıyla getirilmelidir?

Parçadaki boşluklara aşağıdaki noktalama işaretlerin-den hangileri sırasıyla getirilmelidir? 1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde noktalama yanlışlığı yapılmıştır? 1. A. Mayıs ın sonunda Kosova dan döndü. 2. B. Elbisesi eskimiş, üstü kirlenmişti. 3. C. Türkçe İngilizce sözlük almalıyım. 4. D. Hey,

Detaylı

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan, Yücel Terkanlýoðlu Onaylayan Administrator Cumartesi, 23 Þubat 2008 Son Güncelleme Pazartesi, 27 Ekim 2008 Besteciler.org HTML clipboard Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için

Detaylı

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER) İnci GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER) Hoca ESERLERİN ORTAK ÖZELİKLERİ Hem İslâmiyet öncesi kültürü hem de İslâmî kültür iç içedir. Aruzla hece, beyitler dörtlük birlikte kullanılmıştır. Eserler

Detaylı

7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI Varlıklar Âlemi Varlıklar âlemini sınıflandırarak özelliklerini örneklerle açıklar Meleklere İman Meleklerin Özellikleri ve Görevleri

Detaylı

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam. Onaylayan Administrator Pazartesi, 21 Mayýs 2007 Besteciler.org Amerika A memo Burasý New York Amerika Evler karýþtý bulutlara Nasýl bir zaman Nasýl bir yaþam A memo Ýnsanlar simsiyah, kýzýl, beyaz Sokaklar

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. İSTİKLÂL MARŞI'MIZ Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. Kimisi yazılmış bilmem hangi krala; lorda, barona. Küçümsemem ama, benzetirim

Detaylı

C) DİNÎ-TASAVVUFİ HALK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ

C) DİNÎ-TASAVVUFİ HALK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ KISALTMALAR GİRİŞ A) TASAVVUFA GENEL BİR BAKIŞ a) Tasavvuf Nedir? b) Tasavvufun Kökeni c) Tasavvufun Kaynakları d) Tasavvufun Kurumsallaşması-Yayılması e) Tasavvuf Teorileri f) Tarikatların

Detaylı

ANADOLU DAN ŞİİR VE GÜFTELER: İNSANLIĞA YAP SEN HİZMET BİLMEZLERSE BİLMESİNLER

ANADOLU DAN ŞİİR VE GÜFTELER: İNSANLIĞA YAP SEN HİZMET BİLMEZLERSE BİLMESİNLER ANADOLU DAN ŞİİR VE GÜFTELER: İNSANLIĞA YAP SEN HİZMET BİLMEZLERSE BİLMESİNLER Esra YILDIZ Haydar Şahindokuyucu, İnsanlığa Yap Sen Hizmet Bilmezlerse Bilmesinler, 1. Basım Aralık 2000, Ankara. ÖZET Bu

Detaylı

AYLIK BÜLTEN-MAYIS 2014 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

AYLIK BÜLTEN-MAYIS 2014 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI AYLIK BÜLTEN-MAYIS 2014 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI OKUL KURUCUMUZ : ASİYE ÖZTÜRK OKUL MÜDÜRÜMÜZ : F.BİLGE ÖZALP ANAOKULU BİRİMİ ANAOKULU ÖĞRETMENLERİMİZ : TÜLAY DÖNMEZ : NURCAN SAYIN : HANDE BEKTAŞ BRANŞ

Detaylı

9. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

9. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI 9. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI www.edebiyatogretmeni.org Türk Edebiyatı Dil ve Anlatım Dersleri Kaynak Sitesi RETGREGTGTGRTGTRGGT[Metni yazın] Sayfa 1 I. ÜNİTE - GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT 1. GÜZEL

Detaylı

KARACA0ĞLAN4IN ŞİİRLERİNDE TEKNİK

KARACA0ĞLAN4IN ŞİİRLERİNDE TEKNİK KARACA0ĞLAN4IN ŞİİRLERİNDE TEKNİK Hayrettin Rayman (x) Karacaoğlan, Türk halk edebiyatında bir zirvedir. Halk şairlerimizin büyük çoğunluğu, kendilerini kabul ettirmek, sevdtrebilmek için dinin ve tasavvufun

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TÜRK HALK ŞİİRİ EDB305U KISA ÖZET

TÜRK HALK ŞİİRİ EDB305U KISA ÖZET TÜRK HALK ŞİİRİ EDB305U KISA ÖZET DİKKAT Burada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1. ÜNİTE Türk Halk Şiirinin Kökeni, Gelişimi ve Genel Özellikleri HALK

Detaylı

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ 1 2 KARACAOĞLAN DEYĠġLERĠ KARACAOĞLAN DEYĠġLERĠ 3 1. SABAHTAN UĞRADIM 2. ZĠYADE 3. ĠÇĠNDE 4. KEREM EYLE 5. ALA GÖZLÜ 6. BĠZĠM ĠLLERE 7. BENDEN YANA 8. GÖNÜL 9. PERĠġAN 10. KERVAN 11. DURMASIN 12. BAHAR

Detaylı

HALK EDEBİYATI. Aşk, doğa, ayrılık, özlem, ölüm, din, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını

HALK EDEBİYATI. Aşk, doğa, ayrılık, özlem, ölüm, din, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını HALK EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ Halkın içinden doğan eserler, tema ve duyarlılık bakımından halkın hayatına sıkı sıkıya bağlıdır. Genellikle açık ve sade bir anlatım vardır. Şairler genellikle okumamış

Detaylı

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ Balım Sultan Bektaşiliği kurumlaştıran önder olarak bilinen Balım Sultan; Hacı Bektaş Veli'nin ilk öncülülerinden Dimetoka tekkesinin posnişini Seyit Ali Sultan'in torunlarindan olup, doğumu 1462 dir.

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÖRESEL MİMARİ ÖZELLİKLERE UYGUN TİP KONUT PROJESİ ŞANLIURFA EVLERİ

YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÖRESEL MİMARİ ÖZELLİKLERE UYGUN TİP KONUT PROJESİ ŞANLIURFA EVLERİ YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÖRESEL MİMARİ ÖZELLİKLERE UYGUN TİP KONUT PROJESİ ŞANLIURFA EVLERİ YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Şanlıurfa tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup, gerek malzeme

Detaylı

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI Güzel Sanatlarda Edebiyatın Yeri KAZANIMLAR. Bilim ile güzel sanatların farklılığını belirler.. İnsan etkinliklerinin güzel sanatlar içindeki yerini belirler.. Güzel sanatların

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 I. BÖLÜM EDEBİYAT NEDİR? 1.1. Edeb den Edebiyata...11 1.2. Edebî Eser...13 1.3. Edebî Metin...14 1.4. Edebiyat Bilimi...33 1.5. Edebiyat Sosyolojisi...33 1.6. Edebiyat Tarihi...35

Detaylı

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yasal Uyarı: Bu ekitap, bilgisayarınıza indirip kayıt etmeniz ve ticari olmayan kişisel kullanımınız için yayınlanmaktadır. Şiirlerin

Detaylı

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 03.09.2018 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM 17'nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var. Hatta aynı mahlasla şiirler yazmış birçok Karacaoğlan'ın varlığı

Detaylı

4) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayrı yazılması gereken de bitişik yazılmıştır?

4) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayrı yazılması gereken de bitişik yazılmıştır? 1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır? 1. A. Huzurlarınızda Sayın Mehmet Akın. 2. B. Perihan Hanım ı ikaz ettiler. 3. C. Profesör doktor Suat Bey, bize geldi. 4. D. Fatih Sultan Mehmet,

Detaylı

KARACAOĞLAN'IN ŞİİRLERİNDE

KARACAOĞLAN'IN ŞİİRLERİNDE KARACAOĞLAN'IN ŞİİRLERİNDE "KİŞİ"LER Dr. Tahir Kutsi Makal Toroslar'ın ve Çukurova'nın çocuğu Karacaoğlan, genellikle aşk ve doğa ozanı olarak tanınır. Halk, ondan sonra, aşkı en güzel terennüm edebilecek,

Detaylı

Her Nerede Olursanız Ölüm Sizi Bulur Perşembe, 14 Nisan 2011 12:08

Her Nerede Olursanız Ölüm Sizi Bulur Perşembe, 14 Nisan 2011 12:08 Bütün insanlar Yüce Allah ın belirlediği kadar ömür sürer ve yine O nun belirlediği bir zamanda ölürler. İnsanın yaşamındaki tek kesin gerçek ölümdür. Kur'an'ın, "Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur;

Detaylı

Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10

Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10 1 Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10 ÂŞIK DERDİYAR IN ÇİFT KAFİYELİ ŞİİRLERİ Yrd. Doç. Dr. Doğan KAYA Sivas ın merkez köylerinden olan

Detaylı

YAZAN Özgül BATTAL NAMLI. EDİTÖR Ziya SİCAK. RESİMLEYEN ve KAPAK L. Zeki OKSEV. GRAFİK Sinan FIRAT

YAZAN Özgül BATTAL NAMLI. EDİTÖR Ziya SİCAK. RESİMLEYEN ve KAPAK L. Zeki OKSEV. GRAFİK Sinan FIRAT YAZAN Özgül BATTAL NAMLI EDİTÖR Ziya SİCAK RESİMLEYEN ve KAPAK L. Zeki OKSEV GRAFİK Sinan FIRAT BASIM YERİ ve YILI PRİZMA PRESS - 2011 2 Değerli Eğitimciler, Anne ve Babalar Hepinizin bildiği gibi okul

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Çarşamba, 16 Nisan 2008 04:30 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 12779. 1 / 7 Phoca PDF

Şiir. Kategori: Şiir Çarşamba, 16 Nisan 2008 04:30 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 12779. 1 / 7 Phoca PDF İbrahim Alaettin, Çocuk Şiirleri nin başında anne ve babalara seslenir. Çocukların büyüyüp geliştiğini belirten genç eğitimci çocuğun kalbinin işlenmesini gerekli görür: Çocuk kalbi işlenmemiş bir elmas

Detaylı

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI I. ÜNİTE - GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ Güzel sanatları diğer eserlerden ayıran en önemli özellik insanda coşku ve estetik haz uyandırmasıdır. Güzel sanatlar için yapılan

Detaylı

BİL BENİ BİLEYİM SENİ

BİL BENİ BİLEYİM SENİ Resimleyen: Sedat Girgin Derleyen Süleyman Bulut BİL BENİ BİLEYİM SENİ 1 ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Bilmece 2. basım Derleyen Süleyman Bulut BİL BENİ BİLEYİM SENİ 1 Resimleyen: Sedat Girgin cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com

Detaylı

Kaynak: www. hepimizbiriz. com

Kaynak: www. hepimizbiriz. com Kaynak: www. hepimizbiriz. com 'Gevenes köyünde 1922 yılında dünyaya gelen Mustafa Şahbudak, ağa çocuğudur Mustafa'nın en yakın arkadaşı köy muhtarı Tevfik Cezayir'dir Her akşam köy kahvesinde dama oynayan

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İlk Kilisenin Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İlk Kilisenin Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

BODRUMLU SANATÇILARDAN MANİFESTO VE TOPLANTI

BODRUMLU SANATÇILARDAN MANİFESTO VE TOPLANTI BODRUMLU SANATÇILARDAN MANİFESTO VE TOPLANTI Bodrum Kültür & Sanat Forumu Toplanıyor Bodrum da kültür ve sanat adına faaliyet gösteren birçok dernek ve sanatçı biraraya gelerek, sorun ve taleplerini bir

Detaylı

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı Ana başa taç imiş Her derde ilâç imiş Bir evlât pîr olsa da seyin Nail Kubalı Anaya muhtaç imiş Hü Şiirin vazgeçilmez temasıinsanoğlu, en yoğun ve içten duygularını şiirle dile getirir. Bu yüzden kadın,

Detaylı

DERS BİLGİ FORMU. Kitaplar Satış Elemanlığı Kırtasiye ve Kitap Satış Elemanlığı 2.yıl /4. Dönem Haftalık 4 Ders Saati

DERS BİLGİ FORMU. Kitaplar Satış Elemanlığı Kırtasiye ve Kitap Satış Elemanlığı 2.yıl /4. Dönem Haftalık 4 Ders Saati BİLGİ FORMU Dersin Adı Alan Meslek/Dal Dersin Okutulacağı Dönem / Sınıf Süre Dersin Amacı Dersin Tanımı Dersin Ön Koşulları Ders İle Kazandırılacak Yeterlikler Dersin İçeriği Yöntem ve Teknikler Eğitim

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Dirilen Kız

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Dirilen Kız Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Dirilen Kız Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible for Children,

Detaylı

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına 23 Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar 1. Edebi Türler Batı Etkisinde Gelişen Türk - Batı nın Türk Öğrenci: na - Türkçe yayınlanan ilk 2. Edebi

Detaylı

KONU TESTİ - 1. Bu dörtlük aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek olur? A) Lirik B) Pastoral C) Satirik D) Epik. Arda ...

KONU TESTİ - 1. Bu dörtlük aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek olur? A) Lirik B) Pastoral C) Satirik D) Epik. Arda ... 11. ÜNİTE METİN TÜRLERİ KONU TESTİ - 1 1 Yaşamış ya da yaşanabilecek olayları yer, zaman ve kişi göstererek anlatan uzun öykülere ---- denir. Hacmi, olay örgüsünün yoğunluğu, mekân ve karakter tasvirinin

Detaylı

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı TÜRKÜ: Türk e ait anlamına Türkî zamanla türkü biçiminde söylenmiştir. M.Fuad Köprülü ye göre Türklere mahsus bir beste ile söylenen halk şarkılarıdır. Anadolu da biçimce ilk türkü 16. yüzyılda Öksüz Dede

Detaylı

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan Pir Sultan ABDAL Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan Yaşadığımız çağda da maalesef geçen on dört asırda olduğu gibi oklar, mızraklar yeniden

Detaylı

ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI DERS TÜRKÇE

ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI DERS TÜRKÇE BİREYSELEŞTİRİLMİŞ ÜNİTE VE TÜM HİZMET PLANI ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI DERS TÜRKÇE UZUN DÖNEMLİ AMAÇ KISA DÖNEMLİ AMAÇ ÖĞRETİMSEL AMAÇLAR İLEŞİTİM 1, Sözcükleri doğru kullanır. 1. Söylenen sözcüğü tekrar eder.

Detaylı

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE Ekim 2013 Sayı 1 Yazar; HARUN ŞEN 1 İçindekiler KALDIRIMLAR 1... 3 DİYET... 4 ÇOCUKLARINIZA ZAMAN AYIRIN... 5 2 KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Kurban Bayramı Büyük peygamberlerden biri olan İbrahim (a.s.m.) in hanımı Sare validemizin çocuğu olmuyordu. Eşinin de isteği üzerine Hacer validemiz ile de evlendi. Ve bu evlilikten İsmail (a.s.m.) doğdu.

Detaylı

Okudum harfini zihnim dolandı Yaralarım göz göz oldu sulandı Baktım çar köşede kadeh dolandı Nüş ettim pirlerin badesin tek tek

Okudum harfini zihnim dolandı Yaralarım göz göz oldu sulandı Baktım çar köşede kadeh dolandı Nüş ettim pirlerin badesin tek tek AŞIK SÜMMANİ KİMDİR? Asıl adı Hüseyin olan Aşık Sümmani 1860 yılında ilçemizin Samikale köyünde doğmuştur.babası Samikaleli bir köylüdür. Aile lakaplarına Kasımoğulları derlermiş.sümmani 55 yaşında vefat

Detaylı

Veysel BALCI YSSAL TD ve Ed. Öğrt.

Veysel BALCI YSSAL TD ve Ed. Öğrt. Veysel BALCI YSSAL TD ve Ed. Öğrt. GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Güzel sanatların sınıflandırılması Geleneksel sınıflandırma Görsel sanatlar: (plastik sanatlar)resim, heykel, mimari İşitsel sanatlar (fonetik):

Detaylı

Yayınevi: Can Yayınları - http://www.canyayinlari.com ; email: yayinevi@canyayinlari.com

Yayınevi: Can Yayınları - http://www.canyayinlari.com ; email: yayinevi@canyayinlari.com SİMYACI Özgün Adı: O Alquimista Yazar: Paulo Coelho Türkçesi: Özdemir İnce Yayınevi: Can Yayınları - http://www.canyayinlari.com ; email: yayinevi@canyayinlari.com Yazarın diğer kitapları: Beşinci Dağ.

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ARALIK YENİ YIL Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Bizlere kutlu olsun Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Sizlere kutlu olsun Eski yıl sona erdi Bu

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Esir Daniel

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Esir Daniel Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Esir Daniel Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible for Children,

Detaylı

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü-

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü- YAŞAYAN ŞAİRLERİMİZ SADIK DOĞAN Dede Aramızda yaşayan, güncel deyimiyle medyanın objektifine girmeyen, girmek içinde özel çaba harcamayan ozanlarını araştırmak, bulmak ve tanıtmak bizim için çok önemli

Detaylı

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ İLETİŞİM BECERİLERİ ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ Kendini tanımak Kendini açmak ve kendini doğru ifade etmek Karşımızdakini etkin ve ilgili dinlemek Empati kurabilmek (kendimizi karşımızdaki kişinin yerine

Detaylı

STRES NEFES VE KAHKAHA SEVMEZ. Nefes Al, Kahkaha At..

STRES NEFES VE KAHKAHA SEVMEZ. Nefes Al, Kahkaha At.. STRES NEFES VE KAHKAHA SEVMEZ Nefes Al, Kahkaha At.. STRES NEDİR? Stres; Kişinin çevresindeki olay ve faaliyetlere gösterdiği fiziksel ve psikolojik tepkiler olarak adlandırılır. Stres duygu ve enerji

Detaylı

Rasulullah sas, her yerde olduğu gibi aile hayatında da mükemmel bir eş, mükemmel bir baba idi. En hayırlınız, ailesi için en hayırlı olanınızdır.

Rasulullah sas, her yerde olduğu gibi aile hayatında da mükemmel bir eş, mükemmel bir baba idi. En hayırlınız, ailesi için en hayırlı olanınızdır. Rasulullah sas, her yerde olduğu gibi aile hayatında da mükemmel bir eş, mükemmel bir baba idi. En hayırlınız, ailesi için en hayırlı olanınızdır. (İbn Mace) buyurarak, erkeğin hanımına nasıl davranması

Detaylı

ÖZEL ANAKENT İLKOKULU. 2014-2015 EĞİTİM ve ÖĞRETİM DÖNEMİ DEĞERLER EĞİTİMİ KASIM AYI DEĞERİ ARKADAŞLIK

ÖZEL ANAKENT İLKOKULU. 2014-2015 EĞİTİM ve ÖĞRETİM DÖNEMİ DEĞERLER EĞİTİMİ KASIM AYI DEĞERİ ARKADAŞLIK ÖZEL ANAKENT İLKOKULU 2014-2015 EĞİTİM ve ÖĞRETİM DÖNEMİ DEĞERLER EĞİTİMİ KASIM AYI DEĞERİ ARKADAŞLIK 1.SINIFLAR Arkadaşlık konusu, hayat bilgisi ile örtüşen konumuz olduğu için Arkadaşımla İyi Geçinirim-Arkadaşım

Detaylı

Yaradılışları gereği anne babalar, her zaman çocuklarının iyiliklerini düşünürler. Bunun için de onlara nasihat etmeyi elden bırakmazlar.

Yaradılışları gereği anne babalar, her zaman çocuklarının iyiliklerini düşünürler. Bunun için de onlara nasihat etmeyi elden bırakmazlar. Çocuk Eğitiminde Anne Babanın Modelliği Yaradılışları gereği anne babalar, her zaman çocuklarının iyiliklerini düşünürler. Bunun için de onlara nasihat etmeyi elden bırakmazlar. Bazı anne babalar, çocukların

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

Almanca da Sıfatlar (Adjektive) ve Sıfat Tamlamaları - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Almanca da Sıfatlar (Adjektive) ve Sıfat Tamlamaları - Genç Gelişim Kişisel Gelişim - I. SIFATLAR Varlıkların durumlarını, renklerini, biçimlerini, sayılarını, sıralarını, yerlerini vs. özelliklerini belirten sözcüklere sıfat denir. Sıfatlar, isimlerden önce gelir ve isimlerle birlikte

Detaylı

DOĞAL KAYNAKLAR VE EKONOMİ İLİŞKİLERİ

DOĞAL KAYNAKLAR VE EKONOMİ İLİŞKİLERİ DOĞAL KAYNAKLAR VE EKONOMİ İLİŞKİLERİ Doğal Kaynak ve Ekonomi İlişkisi 1- Büyük sermaye ve doğal kaynaklara sahip gelişmiş ülkeler, doğal kaynaklardan etkin şekilde faydalanma yollarını aramaktadır. Örneğin,

Detaylı

I. HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILAN HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ ve TÜRLERİ. Sevgi, tabiat, övgü, yergi, evlât sevgisi, ayrılık, hasret ve aşk konularını işler.

I. HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILAN HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ ve TÜRLERİ. Sevgi, tabiat, övgü, yergi, evlât sevgisi, ayrılık, hasret ve aşk konularını işler. NAZIM BİÇİMLERİ (ŞEKİLLERİ) VE TÜRLERİ Şiirler nazım birimlerine, kafiyeleniş şekillerine, vezinlerine ve mısra sayılarına göre nazım şekillerine; işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. 3/I Sınıfı Ev Çalışması KİM HAKLI

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. 3/I Sınıfı Ev Çalışması KİM HAKLI 3/I Sınıfı Ev Çalışması KİM HAKLI Dağlardaki koyun sürülerinden birine aç bir kurt dadanmış. Çoban ne yapsa ne etse bu kurtla başa çıkamayacağını anlayınca sonunda çareyi bir çoban köpeği edinmekte bulmuş.

Detaylı

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran 2012 14:59

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran 2012 14:59 İnsan hep bir şeylerin özlemi ile yaşar. İçinde hep bir şeylerin özlemi vardır. Hasret insanoğlunun adeta içine işlemiştir. Biz bezm-i âlemden geldik ve hep oraların hasreti ile yanarız. Biz dünyaya gönderildik

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Elişa, Mucizeler Adamı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Elişa, Mucizeler Adamı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Elişa, Mucizeler Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible

Detaylı

Bu vesileyle hem vefk usülü tarihi hem de zaman içinde husule gelen bazı hissiyatımızı ifade eden manzumeleri bir araya getirmek istedik.

Bu vesileyle hem vefk usülü tarihi hem de zaman içinde husule gelen bazı hissiyatımızı ifade eden manzumeleri bir araya getirmek istedik. Yad-ı Pir-i Sübhani Beyan-ı Meram Bu çalışmadan maksadımız Hatem el-müçtehidin Gavs ül-vasıliyn Hazret-i Pir Nureddin (ks) Efendimiz in 300 üncü sene-i devriyesi vesilesiyle aziz hatırasını yad etmektir.

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Zengin Adam, Fakir Adam

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Zengin Adam, Fakir Adam Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Zengin Adam, Fakir Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. Halk Şiiri Aşık Tarzı Halk Edebiyatı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. Halk Şiiri Aşık Tarzı Halk Edebiyatı İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI Halk Şiiri Aşık Tarzı Halk Edebiyatı AŞIK EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ 1. Yaratıcıları saz şairi ya da aşık adı verilen sanatçılardır. şiirle müzik iç içedir.

Detaylı

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ Her yönüyle edip (edebiyatçý) ve öðretmen Ýbrahim Zeki Burdurlu nun ölümsüz bir yapýtý elinizi öpüyor. Burdurlu bu çalýþmasýnda, cennet Anadolu nun deðiþik yörelerinden

Detaylı

1. Jenerik :Neşeli bir Fransız müziği ve bir kitap görüntüsü, kitabın üzerinde filmin künyesi yer alır. Bohemia da Bir Gün

1. Jenerik :Neşeli bir Fransız müziği ve bir kitap görüntüsü, kitabın üzerinde filmin künyesi yer alır. Bohemia da Bir Gün 1. Jenerik :Neşeli bir Fransız müziği ve bir kitap görüntüsü, kitabın üzerinde filmin künyesi yer alır. Bohemia da Bir Gün 1.1 İÇ/Ev/ Çalışma odası / Kadın Gün 40 lı yaşlardaki yazar Elif uzun zamandır

Detaylı

Bir Tapınak Görevlisi İsa yı Ziyaret Ediyor

Bir Tapınak Görevlisi İsa yı Ziyaret Ediyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Bir Tapınak Görevlisi İsa yı Ziyaret Ediyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten:

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TASAVUF METİNLERİ İLH 319 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin

Detaylı

3-SINIF BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI

3-SINIF BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI 3-SINIF BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI KİMLİK BİLGİLERİ Öğrencinin Adı, Soyadı :... Doğum Tarihi, Yeri :... Anne/Baba Adı :... Ev Adresi :... Engel Durumu :... R.A.M Kaynaştırma Dosya No :... Rapor

Detaylı