Bugün sosyal, ekonomik, tıbbi, bilimsel ve teknolojik değişimlerin sonucu olarak dünyada yaşlı nüfusu artmış ve artmaya devam etmektedir

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bugün sosyal, ekonomik, tıbbi, bilimsel ve teknolojik değişimlerin sonucu olarak dünyada yaşlı nüfusu artmış ve artmaya devam etmektedir"

Transkript

1 Gerontolojik Sosyal Hizmet 1 Ekim 2013 Salı 12:49 2.ÜNİTE ÖZET DÜNYADA YAŞLI NÜFUS Antik Çağ da her 100 insandan sadece biri 60 yaşına ulaşabilirken, bir Romalı askerin ortalama ömrünün 22 yıl olduğu belirtilmektedir. 20 yy. ın başlarına kadar dünyanın hiçbir ülkesinde uzun bir yaşam için gereken ortamın bulunmadığı açıklanmaktadır. Bu dönemde Avrupa da ortalama yaşam süresi 50 yıl iken, ölüm genellikle gençlik yıllarına rastlamakta, iyi koşullarda yaşayıp yaşlanma şansı nı yakalayabilenlerin yalnızca devlet adamları, krallar, filozoflar ve yüksek rütbeli subaylar olduğu ifade edilmektedir. Bugün sosyal, ekonomik, tıbbi, bilimsel ve teknolojik değişimlerin sonucu olarak dünyada yaşlı nüfusu artmış ve artmaya devam etmektedir Şimdilerde gelişmiş ülkelerdeki her 7 insandan biri 65 yaşın üzerinde iken, 2030 a gelindiğinde bu oran her 4 kişiden biri olacaktır. Bu durum, yaşlı nüfus için yaşlıların yaşlanması olarak adlandırılan bir süreci başlatacaktır li yılların ilk yarısı sonunda 85 yaş üzerinde yaşlı yaşlılar/ileri yaş kategorisindekilerin sayısı 65 yaşındaki genç yaşlı ların sayısından altı kat fazla olacaktır. Kıtalara göre değerlendirildiğinde günümüzde dünyadaki yaşlı nüfusun yarısından fazlası Asya da yaşamaktadır 2008 yılında en gelişmiş ülkelerdeki 65 yaş ve üzerindeki bireylerin toplam nüfusundaki oranıyüzde 13 ten yüzde 21 e yükselmiştir Uzun yıllar İsveç ve İtalya en yüksek yaşlı nüfus oranına sahipken, bugün Japonya demografik olarak dünyanın en yaşlı ülkesidir. Japonya nüfusunun yüzde 21 inden fazlası65 yaş ve üzerindedir Nüfusun yaşlandığının diğer bir göstergesi, bir toplumun nüfusunun genç ve yaşlı biçiminde sayısal olarak iki grup olarak ifade edilmesidir. Bu noktada ortanca yaş bir ülkenin yaş yapısı hakkında genel bir gösterge olarak kullanılabilmektedir yılında ABD deki ortanca yaş 36 dır. Gelişmiş ülkelerde Yeni Zelanda ve ABD dışında yaş ortalaması 37 nin üzerindedir. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunluğunda ise ortanca yaş 27 nin altındadır döneminde ortanca yaş 52 ülkede artmaktadır yılında ise Japonya nın 54 yaş olarak en yüksek ortanca yaşa sahip olması beklenmektedir. Bir taraftan, bazı ülkelerde özellikle yetişkinlerdeki AIDS in yol açtığı ölümlerin artması ve yüksek doğum oranlarının azalmasının etkisiyle 2040 yılında Malavi, Uganda ve Zimbabve de ortanca yaşın 30 dan az olacağı tahmin edilmektedir Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 14 ünün emeklilik yaşında olduğunu açıklayan Amerika Nüfus Bürosu, Amerika Ulusal Yaşlanma Raporu ile yaşlanmanın dünyadaki her ülkeyi etkilediğine dikkat çekmektedir. Küresel yaşlanma dünyanın ekonomik ve sosyal yapısını değiştirmekte, dolayısıyla yaşlanma ile mücadelede güçlükler ortaya çıkmaktadır. Örneğin Japonya da 2040 yılında nüfusun yüzde 1 inin 100 yaşın üzerinde olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle Japonya da yaşlı bakımında robot kullanma fikri ve uygulaması yaygınlaşmaktadır Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun, 2012 yılında "21. Yüzyılda Yaşlanmak: Kutlama ve Meydan Okuma/Mücadele" konulu yayımladığı raporuna göre dünyadaki yaşlı nüfusun düzenli bir şekilde arttığı belirtilmektedir. Raporda, "1950 yılında 60 yaş ve üzerinde 205 milyon kişi vardı. Bu sayı 2012 yılında 810 milyona yükseldi. En az 10 yıl içinde bu sayının 1 milyara çıkması, 2050'ye kadar ise 2 milyara çıkması öngörülüyor" denilmektedir. Birleşmiş Milletler'in öngörüsüne göre 2050 yılında 100 yaş üzerindeki kişilerin sayısının da 3,2 milyona ulaşması beklenmektedir. BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, "Yaşlanan nüfus, göz ardı edilemeyecek bir seviyedir. Yaşlılar, normal nüfusa göre daha hızlı artmaktadır" diyerek konunun önemine vurgu yapmaktadır. Rapora göre dünyada her yıl 58 milyon kişi 60 yaşına ulaşmaktadır Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun yayınladığıbu son rapora göre 2012 yılında dünya genelinde bölgelere göre ağırlıklı olarak yaşlı nüfus oranı yüzde 0 9 ya da yüzde arasında değişmekte iken, 2050 yılında bu oranın bölgeler arası farklılıklar olsa da ağırlıklı olarak yüzde 30 a kadar ulaşacağı görülmektedir Dünyadaki yaşlı nüfusun artmasının en önemli nedenlerinden birisi de doğumda beklenen yaşam süresinin yükselmesidir. Beklenen yaşam süresi teknik olarak her yaş için hesaplanabilir ve insanın kalan yaşam süresini verebilir Gelişmekte olan ülkelerde döneminde 60 yaşındaki bireylerin yaşam süresi beklentisinin yükseleceği anlaşılmaktadır yılına kadar 10 milyondan fazla yaşlıya (60 yaş ve üstü) sahip olması beklenen ülke sayısı 33 tür Bu 33 ülkenin 22 si bugün gelişmekte olan ülke sınıflandırmasına dâhildir. Ayrıca küresel olarak 80 ve üstü yaştaki bireyler ile 100 yaşınıaşmış bireylerin sayısı da hızla artmaktadır Amerika Nüfus Enstitüsü 2011 Eylül ayında yayımladığı raporda, 1999 yılından bu yana dünya nüfusunun 6 milyardan 7 milyara yükseldiğine, bu 12 yıllık dönem içerisinde dünya nüfusuna 1 milyar insanın eklendiğine dikkat çekmektedir. Bu noktada nüfus artışının dünyanın geleceği ve tüm insanlığın, özellikle de çocuk, yaşlı, kadın gibi dezavantajlı, incinebilir grupların refahının sağlanması için ne anlama geldiğini de sorgulamaktadır. Bu kapsamda kaynakların tükendiğine, yoksullukla mücadeleye, kadınların güçlendirilmesine, nüfus politikalarının yapılandırılması gibi konuların önemine vurgu yapmaktadır Almanya Çalışma, Sosyal İşler ve Tüketicinin KorunmasıBakanlığı ise yayımladığı raporda dünyada yaşlı bireylerin nüfus içindeki oranlarının gün geçtikçe arttığını, 2050 yılına kadar 60 ve üstü yaştaki bireylerin oranının iki katına çıkacağını açıklamaktadır Bu raporda Avrupa da doğumda beklenen yaşam süresinin ortalama 80 yıl olduğu ve böylece Avrupa nın doğumda beklenen yaşam süresi en yüksek olan kıta olduğu belirtilmektedir. İlk olarak Birleşmiş Milletler tarafından 1982 yılında Viyana da gerçekleştirilen Dünya Yaşlanma Asamble sinde yaşlanma konusuna dikkat çekilmiş, 10 yıl aradan sonra yaşlanma ile ilgili uluslararası politikaları belirlemek üzere 2002 yılında Madrid de ikinci Dünya Asamble si toplanmıştır 1970 lerin sonlarından bu yana doğum oranlarının düşmesi, toplumdaki yaşlanan nüfus oranında artışa neden olmuştur. Bu veriler, ileri yaşlara gelindiğinde bakımın sağlanması konusunda endişeleri de artırmaktadır Yaşlılar için, çocuklarından aldıkları destek birincildir. Dünya nüfusunun yaşlanması, insanlığın en önemli mücadele alanlarından biridir. Çünkü bir ülkede, doğurganlık oranının azalması ve ortalama doğumda beklenen yaşam süresi beklentisinin uzamasıyla nüfusun yaşlanmasışeklinde ortaya çıkan demografik değişimler ekonomik büyüme, istihdam, üretken işgücü, özel tasarruflar, vergi yükü ve yaşam standartları gibi birçok ekonomik ve sosyal sonuçların irdelenmesine duyulan ihtiyacı artırmaktadır TÜRKİYE DE YAŞLI NÜFUS Türkiye de ilk nüfus sayımı1927 yılında Cumhuriyetin ilanından dört yıl sonra yapılmıştır. Bu sayımda Türkiye nin nüfusu 13.6 milyon olarak bulunmuştur. Türkiye de Kurtuluş Savaşıkazanıldıktan sonra uzun süren savaşlar, ölümler, göçler, kayıplar nedeniyle nüfus azalmıştır. Nüfusun yaş ve cinsiyet dağılımı, model bir nüfus yapısından anlamlı ölçüde farklılaşmıştır. Farklılık, yaş grubundaki kadınların, erkeklere göre ( ) fazlalığıve çocuk/kadın oranlarının düşüklüğü olarak ortaya çıkmıştır. Salgın ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle yetişkin ölüm hızı artmış, diğer yandan bebek ve çocuk ölümleri çok yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir. Bu nedenle, sağlıklı bir neslin sayısının artırılması, yetiştirilmesi ve sürdürülmesi cumhuriyetin ilk yıllarında önem verilen bir politika olmuştur Dünya Sağlık Örgütü nün katkıları ve gelişen tıp teknolojisinin halk sağlığı uygulamaları ile 1940 yılında binde 30 olan kaba ölüm hızı, 1960 yılında binde 18 e düşmüştür Günümüzde binde 13 seviyesinde olan nüfus artış hızının Cumhuriyetin 100. Yılı olan 2023 de binde 9 seviyelerine düşeceği öngörülmektedir. Türkiye deki nüfus artış hızı 1960 lardan başlayarak sürekli azalmasına karşın, nüfus büyüklüğü artarak 1990 yılında 56 milyona, 2000 li yılların sonunda 72 milyona ulaşmıştır. Cumhuriyetin 100. yılında nüfusun 82.3 milyon olması beklenmektedir 1935 yılında yüzde 41,4 olan 0 14 yaş grubunun oranı 2000 li yıllarda yüzde 29,8 e düşerken, nüfus içinde yaşlı bireylerin oranı aynı yıl içinde yüzde 5,7 ye yükselmiştir (Tablo 2.2). Nüfus içinde yaş yapısının değişerek, çocukların ve gençlerin oranının azalması ve yaşlı insanların (60+veya 65+) oranının artması nüfusun yaşlanmasıolarak kendini göstermiştir. 20. yüzyıl dünya nüfusunun yaş yapısında oluşan değişim bakımından insanlık tarihinde bir dönüm noktasıolmuş ve yaşlı nüfus özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hem dünyada hem de Türkiye de dikkat çekici oranlarda artmıştır Bilindiği gibi bir toplumda 65 yaş ve üstü bireylerin sayısının toplam nüfus içinde aldığı payın düzeyine göre toplumlar için genç olgun yaşlı tanımlamaları yapılabilmektedir. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 4 ten az ise genç nüfus, yüzde 4 6,9 arasında ise olgun nüfus, yüzde 7 10 arasında ise yaşlı nüfus, yüzde 10 un üzerinde ise çok yaşlı nüfus olarak tanımlanmaktadır. Buna göre Türkiye 1965 ve 2000 yılları arasında olgun nüfus sürecini tamamlayarak, 2007 yılından itibaren yaşlı nüfus olarak tanımlanma noktasına gelmiştir. Bu nedenle çok yaşlı nüfus noktasında olduğumuz şu yıllarda Türkiye de yaşlı bireylerin sosyal politikalarda öncelikli nüfus grubu hâline gelmesidir Bugün ise Türkiye İstatistik Kurumu nun 2012 yılıadrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre elde ettiği veriler incelendiğinde (Tablo 3), Türkiye de yıl sonu toplam nüfusun olduğu, bunun % 50,2 sini erkeklerin, % 49,8 ini kadınların oluşturduğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye de 2012 yılında 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus oranı % 7,5 tir. Nüfus projeksiyonlarına göre bu oranın 2023 yılında % 10,2, 2050 yılında % 20,8, 2075 yılında ise % 27,7 ye yükseleceği tahmin edilmektedir yılında 65 ve daha yukarıyaştaki nüfus oranının en yüksek olduğu bölge Ege Bölgesidir (% 16,5). Yaşlınüfusun daha yoğun olarak yaşadığı diğer bölgeler, sırasıyla İstanbul (% 14), Akdeniz (% 11,7) ve Doğu Marmara (% 9,9) bölgeleridir. Yaşlı nüfus oranı en düşük olan bölge, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi dir TÜİK Nüfus Projeksiyonlarına göre, demografik göstergelerdeki mevcut eğilimler devam ettiği takdirde Türkiye nüfusu yaşlanmaya devam edeceği görülmektedir yılında yaşlı nüfus olarak açıklanan 65 yaş ve üzerindeki nüfus 5,7 milyon kişi, bunların toplam nüfusa oranıise % 7,5 tir yılına gelindiğinde bu nüfus 8,6 milyon kişiye, oranı ise % 10,2 ye yükselecektir Dünya Sağlık Örgütü nün her yıl 193 üye ülkede yaptığı araştırma sonuçlarına yer verdiği Dünya Sağlık İstatistikleri raporuna göre 2007 yılında Türkiye de hem erkeklerde hem kadınlarda doğumda beklenen yaşam süresinin 2000 yılından sonra geçen sürede 4 yıl arttığı, bu rakamın 2000 yılında kadınlarda 72, erkeklerde ise 67 olduğu açıklanmaktadır. Araştırmada, doğumda beklenen yaşam süresi en uzun olan kadınların Japon, erkeklerin ise San Marinolu oldukları, Japon kadınların ortalama 86 yıl, San Marinolu erkeklerin ise ortalama 81 yıl yaşadıkları açıklanmaktadır Dünya Sağlık İstatistikleri 2010 raporuna göre Türkiye de 2008 yılında doğumda beklenen ortalama yaşam süresi 74 olarak belirtilmektedir yılında Türkiye de bu sürenin 79 yıla çıkacağı tahmin edilmektedir Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümünce sürdürülen Geroatlas projesine göre, Türkiye de en uzun ömürlülerin Nazilli de, en kısa ömürlülerin ise Yozgat ta olduğu ortaya çıkmıştır. Yozgat ve çevresinde yaş aralığında ölümlere daha sık rastlandığı; ve üzeri yaş gruplarına çok yoğun rastlanmadığı belirlenmiştir. Nazilli de 2009 yılı itibariyle her 100 kişiden 23`ünün 60 yaş üzerinde olduğu, 90 yaş üzerinde de 161 sağlıklı yaşlı bulunduğu açıklanmıştır. Bölgelerin yaşam sürelerine göre yapılan ölçümlerde en uzun ömürlülerin Karadeniz Bölgesi'nde, en kısa ömürlülerin Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde olduğu görülmüştür yılları arasında süren Geroatlas projesinin 2012 raporunda ise en uzun ömürlülerin Nazilli de, en kısa ömürlülerinde Tokat ta yaşadığı belirtilmektedir 2013 yılı TÜİK projeksiyonlarına göre doğuşta yaşam beklentisi 2023 yılında erkekler için 75,8, kadınlar için 80,2 olması tahmin edilmektedir Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından hazırlanan Türkiye nin Demografik Dönüşümü (2008) başlıklı raporda nüfusun yaş yapısındaki değişimleri aşağıdaki şekilde açıklanmıştır. Türkiye nüfusunun yaş yapısındaki değişimler nüfus piramitlerine bakılarak değerlendirildiğinde (Şekil 6); yüksek doğurganlık sisteminden düşük doğurganlık sistemine geçiş net olarak ortaya çıkmaktadır yılından başlayarak 1975 yılına kadar sürekli olarak yüksek doğurganlık seviyesine işaret eden geniş tabanlı nüfus piramitleri olan Türkiye nin, 1980 li yıllardan itibaren doğurganlık seviyesinde azalmayı işaret eden, tabanı gittikçe daralan nüfus piramitlerine sahip olduğu görülmektedir 1935 yılına ait olan nüfus piramidinde Birinci Dünya Savaşı yıllarında doğan doğum kuşağının (15 19 yaş grubu) diğer doğum kuşaklarına göre sayısal olarak daha küçük nüfusunun olduğu görülmektedir. Bu durum, savaş koşullarında Türkiye de doğurganlığın ertelendiğini açık bir şekilde göstermektedir. Bu doğum kuşağının izlerini 1975 yılına kadarki tüm nüfus piramitlerinden de izlemek mümkün olmaktadır 1985 yılı ve sonrasında 0 4 yaş grubunun toplam nüfus içindeki payı 5 9 yaş grubundan; 5 9 yaş grubunun payı da yaş grubundan belirgin şekilde daha azdır. Bu durum, doğurganlık seviyesinin hızlı bir şekilde azaldığına işaret etmektedir li yıllardan itibaren ise genç yaş gruplarının toplam nüfus içindeki paylarının birbirine oldukça yakın olduğu görülmektedir. Cumhuriyet in 100. yılının kutlanacağı 2023 yılında ise Türkiye nüfusunun yaş yapısının, durağan nüfusların yaş yapısına benzer olacağı anlaşılmaktadır. Bu durum, nüfus büyüklüğünün bu yıllardan başlayarak tedrici olarak durağanlaşacağına işaret etmektedir Nüfus piramitlerinden yola çıkarak Türkiye deki ölümlülük seviyesinin değişimi hakkında da ipuçları elde etmek mümkündür. Yine 1970 lere kadar nüfus piramitlerinin tabandan başlayarak çok hızlı bir şekilde daraldığı gözlenmektedir. Bu durum, özellikle döneminde Türkiye deki ölümlülük koşullarının ağırlığına dikkatimizi çekmektedir li yıllardan sonra ise nüfus piramitlerindeki hızlı daralmanın yavaş yavaş ortadan kalktığını; 1990 lıyıllardan itibaren ise nüfus piramitlerinin ileri yaşlara doğru artık daha da yavaş olarak daraldığı görülmektedir. Bu gelişmeler Türkiye de yalnızca ileri yaş gruplarında değil, tüm yaş gruplarında ölüm hızlarının düşmeye başladığını göstermektedir. Türkiye de ölüm hızlarının azaldığını gösteren bir başka gelişme ise 65 ve daha büyük yaşlara ulaşabilen nüfusun payının zaman içinde artmasıdır yılına kadar nüfusun ancak % 3 4 ü 65 ve daha büyük yaşlarda iken, günümüzde bu oranın % 7 nin üzerine çıktığı; 2023 yılında ise % 10 seviyesine yaklaşacağı anlaşılmaktadır. (Türkiye nin Demografik Dönüşümü, 2008) NOT:Degerlendirme sorularının bazıları şekillere bakılarak yapılmalı, bundan dolayı ünitedeki şekillere bir göz atsanız sizin için daha iyi olacaktır.

2 Gerontolojik Sosyal Hizmet 3.Ünite 15 Ekim 2013 Salı 21:21 3.ÜNİTE ÖZET Yaşlılık döneminde gerçekleştirilmesi gereken gelişimsel görevlere bakıldığında yaşlı bireylerin sıklıkla yaşayabileceği sorunların kapsamıda ortaya çıkmaktadır Bu sorunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. Ekonomik sorunlar ve yoksulluk: Emeklilik ile birlikte gelirin azalması bireylerin doktor ve ilaç gibi sağlık harcamalarının arttığı bir döneme rastlamaktadır. Bu konuda dikkate alınması gereken diğer bir husus yaşlı yoksulluğunun yüzünün kadın yoksulluğu olmasıdır. Türkiye de son yıllarda kadının eğitim düzeyi ve işgücüne katılma oranları yükselse de istenilen düzeye ulaşamamaktadır. Bu nedenle yaşlılık döneminde kadınlar daha mağdur durumda yaşamaktadırlar. Psiko sosyal sorunlar: Yaşlılık döneminde bireyin zihinsel yetenek ve işlevlerindeki azalma ile birlikte davranışsal uyum yeteneği de farklılaşmaktadır. Yaşlanma sürecinde sevilen birinin kaybı, kronik fiziksel hastalıklar ve günlük yaşam aktivitelerinde dışa bağımlılığın artması, sosyal destek kaybı gibi yoksunluklar, kurum bakımına duyulan ihtiyaç kaygıyı artırmakta; psikolojik ve sosyal sorunları beraberinde getirmektedir Bireylerarası ilişkiler: Çoğunlukla aile bireylerinin, akrabaların, çocuklar ve torunların uzakta olması yaşlı bireyi yalnızlaştırmaktadır. Eşin kaybı yaşlı bireyler için önemli bir üzüntü ve çöküş kaynağı olmaktadır Sağlık sorunları: Doğumda beklenen yaşam süresinin yükselmesi ile birlikte Demans, Alzheimer gibi hastalıkların görülme sıklığı da artmaktadır. Yaşlılıkta görülen sağlık sorunları hem yaşlı bireyin bağımlılığını artırmakta, hem de ileri sağlık sorunları durumunda yaşlısına bakım veren aile bireylerinin desteğe ihtiyaç duymasına neden olmaktadır YAŞLILIKTA BİREYSEL YAŞAM Yaşlılık ve İhtiyaçlar Hiyerarşisi: İnsan ihtiyaçlarını 5 hiyerarşik düzeyde ele alan Abraham Maslow (1943), insan ihtiyaçlarını en alt düzeyden en üst düzeye kadar fizyolojik, güvenlik, sevgi ve ait olma, saygı görme ve kendini gerçekleştirme olarak sıralamıştır Maslow un teorisinin ötesinde ihtiyaçlar konusunda bilinmesi gereken ilk şey, insan ihtiyaçlarının sonsuz/sınırsız olmasıdır. Bu nedenle insan daha fazla motive edilmek için hazır durumdadır. Önemli olan, doğru motivasyon araçları ile bireyin önceliklerini belirleyerek, ihtiyaçlarını etkili bir şekilde karşılama amacına yönelik davranmasıdır Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme, uyuma gibi insan yaşamının sürdürülebilirliği için karşılanması zorunlu olan temel ihtiyaçlardır. Güvenlik ihtiyacı:bireylerin can ve mal varlıklarının korunmasını, baskıve zorlamalara karşı özgürlük ve mülkiyet ihtiyacının karşılanmasını içerir. Yaşlılık bu açıdan özel bir dönem olarak görünmektedir Sevgi ve ait olma ihtiyacı: Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından sonra bireylerin sosyal yaşamını öne çıkaran bu ihtiyaç düzeyinde sevme, sevilme, bir gruba ait olma, şefkat, yardımseverlik gibi ihtiyaçlar bulunmaktadır. Saygı görme ihtiyacı: Bireyler ilk üç basamakta sözü edilen fizyolojik, güvenlik, sevgi ve ait olma ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, sosyal statü sahibi olma, saygı görme, başarı elde etme, takdir edilme, tanınma gibi daha üst düzeydeki ihtiyaçlarını karşılamak isterler. Kendini gerçekleştirme:ilk basamaklardaki ihtiyaçlarını karşılamış olan bireyler, hiyerarşisinin son aşamasında ideallerini gerçekleştirmeye, başarmaya ve haz duymaya daha fazla önem vermektedir Yapılan araştırmalar özellikle yaşlılık döneminde bu hiyerarşinin tam olarak tersine döndüğünü ortaya koymuştur. Majercsick (2005) Budapeşte de hastanede kalan 300 yaşlı hasta üzerinde yaptığı araştırmada, yaşlıların hiyerarşinin en üst düzeyinde bulunan kendini gerçekleştirme ihtiyacına ilk sırada önem verdiklerini belirlemiştir. Bunu güvenlik, saygı görme, sevgi ve değer verilme ihtiyacı izlemiş, fizyolojik ihtiyaçlar ise en son sırada yer almıştır Chang ve Hsiao (2006) ile Coughlin ve Lau nun (2009) yaşlılar üzerinde yaptıkları araştırmalarda elde edilen sonuçlar da bu bulguyu desteklemektedir YAŞLILIK VE YAŞAM AMAÇLARI Bireyin amaçları, istekleri ve değerleri ile gelişir. Bu durum yaşam boyunca devam eder. Amaçların öncelikleri ve zamanlaması, ilerleyen yaşla birlikte değişir. Yaşlılar için, uzun dönemli amaçların yerini, kısa ve çabuk gerçekleştirilebilecek, erişilmesi kolay olanlar alır. Bunlar, yaşlılar için basit ve karmaşık olmayan karar süreçlerini içerir. Örneğin; seyahatler, kısa tatiller, akraba ziyaretleri, arkadaş toplantıları gibi anı yaşamaya yönelik olan, yaşamıköklü bir biçimde etkileyen arzuların değil, huzur ve mutluluk veren, yorucu olmayan amaçların gerçekleştirilmesi istenir. Yaşlı bireylerin yaşama ilişkin amaçları; Başarılı toplumsal etkileşim ile psikolojik refahın sağlanması, Toplumsal uyumun korunmasıve sürdürülmesi Sağlık, yeterli ve dengeli beslenme koşullarının sağlanmasıile fizyolojik refahın korunmasıve sürdürülmesi, Yaşam alanı ve ekonomik koşulların iyileştirilmesi ile uygun bir çevre yaratılması olarak sıralanmaktadır Yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen bireysel faktörler; bedensel gerileme, fonksiyonel gerileme, mental gerileme, zaman kullanımı ve toplumsal davranış olarak sıralanabilir Yaşlıların yaşam kaliteleri, bireysel ve çevresel faktörlerden etkilenmektedir Bireysel Faktörler Birbirini izleyen bedensel, fonksiyonel ve mental gerilemeler ile bunlara bağlı olarak zaman kullanımı ve toplumsal davranışlarda gözlenen değişimleridir. Biyo fiziksel ve psikolojik faktörlerle açıklanmaktadır. Bedensel gerilemebireyin bedensel faaliyetlerindeki gerilemenin nedeni, hücre kayıplarının yerine konamamasısonucunda organların yenilenemeyişinin, sindirim, solunum ve dolaşım sistemlerinde kapasite kaybına yol açarak bedensel gücü zayıflatmasıdır. Fonksiyonel gerileme Bedensel gerilemelere bağlı olarak; yatma oturma, kalkma, banyo yapma, giyinme, yemek yeme, tuvalet ihtiyacını giderme ve hafif ev işleri olarak saptanan temel yaşam aktiviteleri ile alışveriş, taşıtları kullanma vb... "araç yaşam aktivitelerinde dikkat çekici bir yavaşlama gözlenmesidir Mental gerilemezihinsel güç anlamlı bir kayba uğramamakla birlikte, yavaşlamaktadır. Özellikle bedensel gerileme sonucunda kan dolaşımında oluşan kapasite kaybı; algılama, hafıza, koşullanma, düşünme, problem çözme, karar verme ve yaratıcılık gibi mental etkinlikler ile bilişsel yetileri yavaşlatmaktadır. Zaman kullanımı Bedensel, fonksiyonel ve mental gerilemeler zaman kullanımına ilişkin uyaranları değiştirmekte, zaman duygusu, zamanıalgılama farklılaşmaktadır. Özellikle, ortaya çıkan boş zaman, bireyin yaşamdan tatmin olmasına katkıda bulunmakta, zamanın kullanımına ilişkin yaratıcılığa ihtiyaç duyulmaktadır Toplumsal davranış Bu kapsamda, diğer bireylerle duygusal iletişim ve dostluk kurma, torunların yetiştirilmesine katkıda bulunma, ev hayvanları edinme, çiçek yetiştirme, gönüllü toplumsal çalışmalara katılma gibi sorumluluklar alma, sevgi, özveri ve hoşgörüye dayalı davranışlar, toplumun yaşlı bireyden bekledikleridir Ancak yaşlanmanın doğallığını kabullenemeyen, kendi gerçekleri ile toplumun sunduğu yaşlılık görünümü çatışan ve yetişkinlik döneminin ardından gelen olgunlaşma sürecine hazırlıksız yakalanan bireyler için, toplumsal davranışlar, ruhsal bir çöküntüyü yansıtabilir. Ölüm korkusu, izole edilme, aykırı olduğunu düşünme gibi saplantılar görülür, bu da ortak yaşama katılmayı güçleştirir. Bu bağlamda, yaşlılık döneminde bireyin yaşama katılımına ilişkin geliştirilen rol tipolojisi, davranışlara açıklık getirmektedir. Buna göre; Aktif bireyler, bağımsız ve ayrı yaşamayısürdürmeyi istediklerinden, yaşamlarını kendi inisiyatifleri ile yönlendirir, kararlarını kendi iradeleri ile verir, seçeneklerini belirlerler. Yaşamlarına yön verilmesinden hoşlanmaz, zamanı yönetmeyi titizlikle gerçekleştirirler. Özellikle fiziksel yönden yetersiz, ölümle sonlanabilecek hastalığı bulunan, buna karşın bilinci yerinde pek çok aktif yaşlı birey, ötönaziye, bilimsel bir araştırma için denek olmaya ya da organ bağışında bulunma gibi modern yaşamın ortaya koyduğu seçeneklerden birine kolaylıkla ve bağımsız olarak karar verebilir Paylaşımcı bireyler, dışa dönüktürler, yakın çevrelerinin varlığına önem verirler. Karar alırken, sorumlulukları yerine getirirken başkalarıyla birlikte hareket etmekten mutluluk duyarlar. Kaynaşmaktan, bağımsızlıklarını sürdürebilmelerine ya da amaçlarını gerçekleştirmelerine engel olmadıkça kaçınmazlar. Pasif bireyler ise, yaşamı bir görev olarak kabul ederler, katılmak yerine, yönlendirilerek yaşamı sürdürmeyi benimserler. Özerkliği yaşayamamış olmaları, kendi sorumluluklarını üstlenememelerine yol açar Çevresel Faktörler Toplumsal, sosyo kültürel ve ekonomik olarak belirlenen çevresel faktörler yaşlılık döneminde bireylerin yaşam kalitesini çok yönlü etkilemektedir. Toplumsal değişme ve gelişme sürecinde; geniş aileden çekirdek aileye geçiş, kadının çalışma yaşamına katılması, geleneksel kültürel değerlerin değişmesi, coğrafi hareketlilikteki artış, aile değerlerinin farklılaşması nedeniyle toplumun yaşlılığa bakışı ve yaşlı bireylerin bakım ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin yaklaşımlar değişmiştir Diğer yandan emeklilik ile birlikte geliri azalan, toplumsal statüsü değişen, fiziksel etkinliği yavaşlayan, yaşamı boyunca çalışmayı, iş yapmayıyaşamın anlamı olarak kabul eden ve yaptığı işe bağımlı durumda iken rol ve fonksiyon kaybına uğrayan birey için bu değişikliği kabullenmek kolay değildir Yaşlı bireylerin modern yaşama uyum sağlamada karşılaştıkları sorunları çözmek için güçlü bir toplumsal destek gerekmektedir. Yaşlı bireylerin yaşamınıkolaylaştırabilecek önlemler ve düzenlemeler, bireylerin kişilik yapısında, dünya görüşü ve tutumlarında kendine özgü özelliklerinin yaşam boyu sürdüğü gerçeği göz önüne alınarak gerçekleştirilmelidir Günümüzde aile yaşlı bireyler içinde hâlâ en önemli destek ve güven kaynağı olarak görünmektedir, Yaşlılar için aile, akrabalık ilişkilerinin yürütüldüğü bir ortam olmaktan ziyade, yaşlı bireyin bağımsızlığını sınırlamadan paylaşılan bir yaşam biçimi olarak algılanmalıdır Ailenin anlamının bu şekilde algılanabilmesinde eğitim önemli bir rol oynamaktadır. Kuşaklararası ilişkilerin karmaşıklaşmasını ve çatışmaları önlemek, toplumsal uyumu korumak için ailelere rehberlik ve danışmanlık hizmetleri verilerek, bireyler eğitilmelidir. Sağlık, beslenme ve barınma koşullarının yaşam kalitesini olumsuz bir biçimde etkilemesini önlemek ve yaşlılara güvenli bir yaşam sunmak, devletin sorumluluğundadır

3 Gerontolojik Sosyal Hizmet 4.Ünite 23 Ekim 2013 Çarşamba 23:40 4.ÜNİTE ÖZET Yaşlılık, fiziksel ve mental yönden gerileme ile başlayan bir deneyimdir. Bu nedenle ne zaman başladığını da kesin bir çizgiyle ayırmak olanaksızdır. Çünkü yaşlılık, özellikle yaş arasındaki süreçte çeşitlilik gösterir. Ancak, yasa ve tüzükler yapma gibi bürokratik faaliyetler yönünden 60 yaş, yaşlılığın başlangıcı kabul edilir. Buna karşın, bireyin fiziksel ve beyin fonksiyonlarıaçısından bağımsızlıktan bağımlılığa geçiş döneminin 75 yaş civarı olduğunu belirtmekte de yarar vardır Bilinmektedir ki, dünyaya gelen her insan, doğduğu andan itibaren bir yaşlı adayıdır. Yaşlı bireylerin sorunlarının yalnızca kronolojik yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkmadığı, aynı zamanda toplum yaşamındaki değişimlerin de sorunlara yol açtığı açıktır Yaşlılıkta; yaşama gücü ve isteğinin azalması, duygu durum bozulmaları, sevme içgüsünün sarsılma ı, ölüm korkusu, yaşlıegoizmi, değersizlik duygusu, pasif yaşam biçimi, eskiye özlem duyma gibi psikososyal faktörler baş gösterebilir YAŞLILIKTA PSİKO SOSYAL YAŞAM Yaşlılıkta karşılaşılan sorunlara bağlı olarak, yaşama gücü ve isteğinin azalması dikkati çekmektedir. Hatta duygu durumlarında bozulma ve kalite değişimi gözlenir. Özellikle sevme içgüdüsünün sarsıldığı belirtilmektedir. Bunun büyük ölçüde bireyin içindeki gençliği kaybetmesinden ve ölüme yaklaşmış olmaktan duyduğu kaygıdan kaynaklandığı varsayılmaktadır Daha ileri boyutta birey pasif bir yaşam seçerek, değersizlik gibi duygusal sorunlarla karşılaşır. Psikososyal yaşamıetkilediği bilinen en önemli veri, yaşlılarda eskiye özlemin, bağlılığın ve eskiyi anmanın artmasıdır. Eskinin iyiliği ve güzelliği ile düşündüklerinden, dünyanın her gün daha da kötüye gittiği kaygısı içindedirler. Eleştirileri toplumsal değişimin daha çok kültürel yanına yöneliktir. Bütün bunlar bireysel farklılıklar nedeni ile genellenemeyeceği için kayıtlara geçen durumlar üzerinden yorumlar yapılmaktadır YAŞLILIK VE BENLİK BÜTÜNLÜĞÜ Yaşlı birey, fiziksel güçlerinin sınırlanması nedeniyle hareket yetisinin azalması sonucunda bağımsız bir bireyden yardım alan bir bireye dönüştüğüne tanıklık ederken, sağlığını kaybettiği kaygısını da taşır. Diğer yandan, kadınlar için menopoz dönemi ve genel olarak yaşlı bireyler için yaşlanma ile ortaya çıkan cinsel statü ve güç kaybı da başka bir sorundur. Yaşlılıkta kişilikle ilişkili gelişimsel Görevler farklıdır. Erikson a (1998) göre; umutsuzluk karşısında ego benlik bütünlüğü ileri yetişkinlik yıllarında olumlu bir özelliktir. Çünkü geçmişle bütünleşmeyi, bireysel bazı yaşam alışkanlıklarını sürdürmeyi, olgunlaşarak bilgeliğe ulaşmayı, yaşlılığı kabul etmeyi, yeni idealler edinebilmeyi sağlar. Benlik bütünlüğünün kapsayıcı bir tanımını yapmak güçtür. Çünkü yaşlılık döneminde yaşamın daha önceki dö nemlerinde kazanılan benlik özelliklerinin olgunlaşması ve bu özelliklerin bütünleştirilmesi gerekmektedir. Benlik bütünlüğü, bu yanı ile, yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir. Bu da ancak insanın yaşlılık döneminde kendi içinde bir düzen bularak yaşamıanlamlandırabildiği ölçüde gerçekleşir. Yaşlı bireyin kabullenişinde geleceğe ait korku ve endişenin yerini, yaşanan geçmişe pişmanlıklarla dolu olmayan bir özlem ve anımsama alır. Çünkü yaşlı bireyler için geleceğin ne olacağı er geç bellidir. Bu noktada benlik bütünlüğüne ulaşan yaşlı bireyler ölümden korkmazlar. Ancak benlik bütünlüğüne ulaşamayan yaşlı bireyler için bu yoksunluğun en önemli belirtisi, geçmişin hakkıyla yaşanmamış olduğuna dair olumsuz duygular ve ölüm korkusudur. Yaşlılık döneminde birey için en büyük risk de budur. Umudun kaybedilmesi (despair) ve ölüm korkusu Erikson un yaşlılarda ölümden korkmamaya yetecek kadar benlik bütünlüğü olursa, çocuklar da yaşamdan korkmayacaklardır sözünü doğrulamaktadır Yaşlılıkta benlik bütünlüğünü ve psiko sosyal yaşamıetkileyen birçok faktör vardır. Yaşanılan fiziksel çevre, eğitim, sosyal ve kültürel yapı, sağlıklı olma gibi yaşlı bireylerin psikolojik durumunu etkileyen bu faktörler, aynı zamanda psikososyal yaşamın şekillenmesinde ve gelişimsel görevlerin yürütülmesinde belirleyici olmaktadır "Gelişimsel görev kavramı, Havighurst (1972) tarafından, yaşamın bütün dönemlerinde kazanılması gereken yeni davranışlar ve alışkanlıklar olarak tanımlanmıştır. Yaşlılık döneminde gelişimsel görevlerin gerçekleştirilme biçimi kır ve kent yaşamına göre farklılaşmaktadır. Kentte teknolojik gelişmeler ve toplumsal örgütlenme, işbölümü nedeni ile yaşlıların ihtiyaçlarının karşılanması kurumsal organizasyonlarıgerektirir. Kentsel yaşama özgü düşünce ve davranışlar, ilişkilerin yapısı ve mesafesi, yaşlılık dönemine ilişkin farklı uygulamaların benimsenmesine neden olur. Kırsal kesime baktığımızda ise daha farklı bir yaklaşım dikkati çekmektedir. Kırsal kesimde aile yaşamı ve toplumsal yapının etkisiyle yaşlıların fizyolojik ve psiko sosyal ihtiyaçları daha kolay karşılanabilir görünmektedir. Bu nedenle kırsal kesimde, çoğu zaman, gerçekleştirilmesi zor yaşlılık dönemi gelişimsel görevleri nden söz edilememektedir. Bu durumun, gerek toprak, gerekse ekonomik faktörler nedeniyle ailenin geniş ataerkil aile tipi özelliklerini hâlâ korumasından kaynaklandığısöylenebilir. YAŞLILIK DÖNEMİ GELİŞİMSEL GÖREVLERİ Havighurst (1972) a göre yaşlılık dönemindeki gelişimsel görevler; Değişen sağlık durumuna ve performansa uyum sağlama, Emeklilikle birlikte değişen sosyal ve ekonomik duruma uyum sağlama, Eş kaybıve/veya çocukların evden ayrılması ile karşılaşılan yalnızlıkla başa çıkma, Akranları ile iletişim ve uyum sağlama; sosyal yaşamı sürdürme, Fiziksel koşullarını geronteknoloji (yaşlılar ve fiziksel çevre uyumu) uygu lamaları ile düzenleme ya da bunun için destek alma olarak açıklanabilir Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) nün yaptığıbir sınıflandırmaya göre; yaş arası orta yaş, yaş arası yaşlılık, yaş arası ileri yaşlılık, 90 ve üstü ise ihtiyarlık kategorisine alınmıştır. Yaşlılar genel olarak demografik özelliklerine göre tanımlandığında ise farklı sınıflamalar karşımıza çıkabilmektedir. Demograflar, yaşlılık çağında yaşamın bireylerin demografik özelliklerinden de etkilendiğini belirtmekte ve 8 ayrı risk grubunu ortaya koymaktadır. 1. Çok yaşlı (ihtiyar) grup (80 yaş üzeri), 2. Yalnız yaşayanlar, 3. Yaşlı kadınlar (özellikle evlenmemiş ya da dul olanlar), 4. Huzurevlerinde yaşayanlar, 5. İzole edilmiş yaşlılar, 6. Çocuksuz yaşlı çiftler, 7. Kronik bir hastalığı ya da günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede yetersiz olan yaşlılar, 8. Devlet ya da sosyal kurumlardan çok az destek görerek yaşayan yaşlılar Bu risk gruplarının birkaçının kombinasyonu, yaşlılar için yaşamın sürdürülmesini güçleştirmektedir. Bu durumda yaşlı bireyin, güçleşen yaşam koşullarına uyum sağlama sürecinde, gelişimsel görevleri gerçekleştirmesi için bireyin iç ve dış etkenler arasında denge sağlama potansiyeli etkilenmektedir. Birey, bu durumda, sosyal çözülme yaşayabilmektedir. Bunun sonucu olarak da, yalnızlık, yetersizlik duygusu ve ölüm korkusu ile karşılaşılan sosyo ekonomik yetersizlikler, Batılı iki yazarın, yaşlılığı... yaşam oyununun kötü yazılmış son perdesi... olarak nitelendirmesinde aslında hiç de haksız olmadıklarını göstermektedir Bu noktada, yaşlı refahı yaklaşımı hem ortaya çıkan durumu açıklamak hem de yaşlılık dönemindeki gelişimsel görevlerin gerçekleştirilmesinde uzman mesleklere bir rehber ve yön bulma açısından kolaylık sağlamaktadır. Bu nedenle, yaşlılık döneminin hem subjektif (öznel) hem de objektif (nesnel) boyutları ile irdelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır

4 Gerontolojik Sosyal Hizmet 5.Ünite 29 Ekim 2013 Salı 10:30 5.ÜNİTE ÖZET YAŞLILIKTA TOPLUMSAL YAŞAM YAŞLILARIN YAŞAM DİNAMİĞİNİ SINIRLAYAN FAKTÖRLER Yaşlılar bireysel bütünlük ya da topluma bağlı olma duygularını herhangi bir şekilde kaybettiklerinde, yaşam dinamiğinin sürdürülebilirliği, dengesi bozulmakta, bağımsızlık duygusu ve yaşamdan tatmin olmak, yerini bir çöküntü sürecine bırakmaktadır. Bu süreç, yaşam dinamiğini bireysel ve çevresel sınırlayıcı faktörlerin de etkisiyle yıpratmaktadır. Yaşlılıkta Yaşam Dinamiğini Sınırlayan Faktörler: İç Sınırlayıcı Faktörler Dış Sınırlayıcı Faktörler İç Sınırlayıcı Faktörler Biyo fiziksel ve psikolojik olarak iki boyutludur Biyo fiziksel faktörler: Yaşlıların sağlık problemleri ve ileri yaşın neden olduğu devinim güçlüğü, duyuların zayıflamasıya da kaybı, fiziksel gücün ve bağışıklığın azalması, fiziksel görünümün değişmesi ve bazı hastalık semptomları, yaşlı bireyin yaşam dinamiğinin sürdürülebilirlik ve denge özelliklerini zorlayabilir. Psikolojik faktörler : Toplumsal rollerdeki farklılaşma, statü kaybıve toplumsal olanakların giderek azalması gibi değişimler, yaşam dinamiğini sınırlar. Informel etkileşimlerden formel etkileşimlere, ilişkilerdeki bağımsızlıktan bağımlılığa kadar toplumsal faaliyetlerdeki değişimler, karar verme ve muhakeme yetisinin zayıflaması, cinsel gücün kaybı ve yine bu anlamda tensel duyarlığın kaybedilmesi, yaşlı bireyin izole edilmiş, toplumdan soyutlanmış duygusuna kapılmasına yol açmaktadır. DışSınırlayıcı Faktörler Ekonomik ve sosyal faktörler olarak iki grupta incelenmektedir. Ekonomik faktörler Yaşlı bireyin yaşam dinamiğine sürdürülebilirlik ve denge kazandıran en kritik öğe, ekonomik koşullardır. Eğer yaşlı birey gerekli hizmetleri ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek satınalma gücünü kaybetmişse, yaşamını dengeli biçimde sürdürmesi güçleşmektedir. Sosyal faktörler İş ve aile rollerindeki işlerliğin değişimi, emeklilikle sınırlanan toplumsal iletişimler, eşin ya da yakın bir arkadaşın ani kaybı, yaşam dinamiğinin sınırlanmasına ve psikolojik boyutları ağır basan etkilerle örselenmesine yol açmaktadır. Toplumda yaşlılığa ilişkin yerleşik kalıp yargıların, herhangi bir şekilde özellikle kuşaklar arasındaki bireysel etkileşimlerde ön plana geçmesi ya da yaşlı bireyin daha uygun fiziksel koşullarda yaşamak ve çocuklarına yakın olmak için evinden taşınması gibi değişimler de yaşam dinamiğini etkiler. Yaşlılıkta başarılı toplumsal ilişkilerin kurulması ve yürütülmesi tek yönlü bir olgu olmayıp, karşılıklı etkileşimi kapsamaktadır. Bu nedenle kuşaklararası ilişkilerin karmaşıklaşmasınıve çatışmaları önlemek için, ailelere rehberlikdanışmanlık hizmetleri verilerek bireyler eğitilmelidir. Genç kuşakların yaşlılık çağının özellikleri ve sorunlarını anlamalarında, yaşlı bireylerin ise yeni toplumsal rollerini kabullenmelerinde eğitimin önemli bir rol oynadığıunutulmamalıdır. Mental ve fiziksel açıdan sağlıklı yaşlılar için yan gelir sağlayıcı iş olanakları yaratılarak, sürdürülebilir ve dengeli bir yaşam dinamiğinin, bağımsız ve tatmin edici boyutları desteklenebilir. TOPLUMSAL DEĞİŞİM BELİRLEYİCİLERİ Makro Toplumsal Değişim Belirleyicileri Makro Toplumsal Değişim Belirleyicileri: Demografik eğilimler İşgücüne katılım modelleri Modern eğitim Toplumsal hizmet kurumları Demografik eğilimler Bu durumda, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için geleceğe yönelik olarak toplumun gelişmesi ile birlikte geçireceği nüfus değişimlerini ve sorunları önceden tahmin etme ve çözümleri uyarlayarak, uygulama şansı doğmaktadır. Nüfusu genç olan ülkeleri gelişmekte olan, nüfusu yaşlanan ülkeleri geriye giden ve yaş gruplarının dengede olduğu ülkeleri ise durağan toplumlar olarak sınıflandıran demograflar, yaş kompo zisyonunun ülke kaynaklarının tahsisinde büyük önem taşıdığını belirtmektedirler. Bu nedenle, yaşlı nüfusun artışına ilişkin sorunlara karşı, toplumların hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Sorunların çözümlenemez boyutlara ulaşmasını önlemek amacıyla, öncelikli programların oluşturulmasıbüyük önem taşımaktadır. İşgücüne katılım modelleri Endüstrileşme, iş ve ev ortamını birbirinden ayıran bölüşüme yol açmaktadır. Özellikle kadının çalışma yaşamına girmesi, aile kompozisyonunun küçülmesine neden olan bir işgücü hareketliliğini ortaya koymaktadır. Bu noktada ihtiyaçların da çeşitlenmesi ile birlikte, aile içinde genç ve yaşlı kuşaklar arasında çatışmalar ortaya çıkmakta ve yaşlılar bu durumdan son derece olumsuz etkilenmektedirler. Modern eğitim Entelektüel gelişme farklılıkları kuşaklar arasında çatışmalara yol açmaktadır. Günümüzün gençleri pek çok konuda bireyci yaklaşımı benimsemekte ve yaşamın amacını yalnızca insanın birey olarak kendini gerçekleştirmesi şeklinde algılamaktadırlar. Toplumsal hizmet kurumları Toplumsal hizmetlerin giderek uzmanlaşması, geleneksel aile işlevlerinin azalmasına neden olmaktadır. Bugün, yaşlı bireylerin ihtiyaçlarının karşılanması için ailenin bazı işlevlerini toplumsal kurumlar üstlenmektedir. Mikro Toplumsal Değişim Belirleyicileri Ailede ortaya çıkan yapısal ve işlevsel değişimler ile etkileşimleri irdelemektedir. MikroToplumsal Değişim Belirleyicileri: Değişen aile yapısı Toplumsal Etkileşim Değişen aile yapısı Çekirdek aile, modern yaşamın hareketliliği ve esnek yapısı ile uyum sağlayan bir aile formu olarak ortaya çıkmıştır. Bu noktada, ailenin yaşlı bireyin yaşamını sürdürebilmesi için psikolojik ve ekonomik destek olarak, doğrudan kaynak sağlama işlevi de giderek azalmaktadır. Toplumsal etkileşim Yaşlılık döneminde aile, başlıca duygusal ve toplumsal destek sistemidir. Türkiye de yaşlı nüfusun % 70 inin ailesi ile birlikte ya da aynı çevrede çocuklarına yakın yaşama eğilimindedir. Toplumun geleneksel değerlere bağlı olarak, yaşlılarla sosyal dayanışma içinde olduğu belirtilmektedir. Ancak bilinmektedir ki, Türkiye giderek Batılılaşan ve değişen dinamik bir toplumsal yapıya sahiptir. Destekleyici aile ilişkileri varlığını korumakla birlikte, özellikle kentlerde yaşlıların çoğunluğu yalnız yaşamaktadır. Bir insanın tek başına yaşamasıanlamına gelen somut yalnızlık, izole olma, dışlanma ya da kimsesizlik gibi farklı yalnızlık hallerini kapsar. Bu nedenle, kentlerde yaşayan yalnız yaşlılar için toplumsal yaşamın kurumsal destek sistemleri ile güçlendirilmesi gerekir. Gelişmiş bir sosyal devlet anlayışının işlevselliği de bunun sağlanması ile mümkündür. Sosyal hizmetin başlıca çalışma alanlarından biri olan yaşlı refahı ve bu kapsamda yaşlıların topluma entegre olması için yalnız yaşayan ve kurum bakımına ihtiyaç duyan yaşlıların sosyal devlet anlayışı ile desteklenmesi, gelecekte daha fazla ağırlık kazanacaktır. Bu konu, sadece ulusal düzeyde olmayıp, uluslararası toplum için de önceliklidir. YAŞLILIKTA YAŞAM KALİTESİ STANDARTLARI Birleşmiş Milletler dünyadaki yaşlı nüfusa ilişkin tahminlerinde, 21. yüzyılın tarihe, yaşlanma yüzyılı olarak geçeceğini öngörmektedir. Bu nedenle, yaşlıların daha kaliteli bir yaşam sürdürmelerine ilişkin insan hakları ve sosyal haklar bağlamında çeşitli standartların ortaya koyulmasıgerektiği belirtilmektedir. Bunlar, esas olarak; bağımsızlık, katılım, bakım, kendini gerçekleştirme ve saygınlık olarak belirlenmiştir. Bütün bu standartlara bakıldığında; Türk toplumunun giderek yaşlanmakla birlikte, standart geliştirmede henüz bir strateji belirlediğinden söz edilememektedir. Genel olarak Türkiye deki demografik tartışmalar gençlik üzerinden sürdürülmekte, yaşlıların artan sayısı ve geleceğe yönelik tahminler üzerinde durulmamaktadır. Türkiye, genç nüfusu ile yaşlılığı toplumsallaştırma düzeyine taşıyamamıştır. Hatta Türkiye de, yönetenlerin dünya görüşü düzeyinde ele alınan kısır ideolojik tartışmalarla geçiştirilen bir konudur. Toplumsal bilince ulaşılması ise, ancak eğitim yoluyla gerçekleşebilir. İnsana yapılan yatırımın en önemli göstergesi olan eğitimin sağlayacağı bilinç, sosyal hizmet, beslenme, sosyoloji, psikoloji, halk sağlığı, tıp, ürün ve hizmet tasarımcılığı gibi farklı disiplinlerin uzmanlarını ve bireyleri işbirliği içerisinde çalışmaya yönelteceğinden, sorunların bütünlüklü çözümü kolaylaşabilecektir. Ayrıca tartışmaların odak noktasında emeklilik ve sağlık politikaları olmalıdır. Türkiye de bugüne değin yaşlanma ve yaşlılık, IMF(UluslararasıPara Fonu) ile yapılan anlaşmalar içinde ekonomik yük olarak değerlendirilmiştir. Buradan anlaşılması gereken, bugünün gençlerinin geleceğin yaşlı kuşaklarını oluşturacakları gerçeğidir. Bu nedenle yaşlılığa ilişkin sosyal politikalar oluşturmada hızlı hareket edilmesi ve sosyal devlet bünyesinde kalıcı çözümler üretilmesi zorunludur. Toplumbilimcilerin bir kısmı makro ve mikro boyutlardaki değişimlerin genelleştirilemeyeceğini, toplumda bireyleri bir arada tutan özgün kültürel kalıpların bulunduğunu ve bu kalıpların yaşlılığa ilişkin normların geçerliğini korumasında birincil önem taşıdığını söylemektedirler. Aileye ilişkin kültürel değerlerin, toplumların modernleşmesinden bağımsız bir biçimde aile yaşamını etkisi altında tutmaya devam edebileceğini de vurgulamaktadırlar. Ancak Türkiye de aile yapısı modernleşmeden bağımsız kalmamıştır. Çünkü iletişim kanallarının çeşitliliği ve artan hareketliliğin yol açtığı etkileşimler nedeniyle doğal bir kültür asimilasyonu yaşanmaktadır. Bu noktada pek çok toplumsal konuda ortak bir dünya kültürü oluşturma ve böyle bir dünyanın parçası olma çabalarını irdeleyen çok sayıda toplumbilimciyi de dikkate almamak elde değildir. Kaldı ki Türkiye yaşlılık ve yaşlılığa ilişkin mevcut toplumsal ve kurumsal sistemleri ile halen üyesi olma gayreti içinde olduğu gelişmiş sosyal devlet niteliği taşıyan Avrupa Birliği ülkelerinin standartlarını gözardı etmemelidir.

5 Gerontolojik Sosyal Hizmet 6.Ünite 6 Kasım 2013 Çarşamba 23:06 6.ÜNİTE ÖZET YAŞLILIK KURAMLARI Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Yaşamdan kopma/çekilme kuramına göre; yaşlılık bireyin fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan adım adım çekilme sürecidir. Uyum sağlayan yaşlılar, bu izolasyonu kolaylıkla karşılayarak huzurlu ve mutlu bir yaşam sürdürmeyi kabul ederler. Psikolojik açıdan çekilme süreci ise, yaşlanan bireyin geniş bir çevreye dönük olan dikkatinin giderek kendi duygu ve düşüncelerine odaklanarak iç dünyasına yönelmesidir. Toplumsal düzeydeki geri çekilme, gerçekte sadece yaşlanan bireyin uzaklaşmasıdeğil, ilişki içinde olduğu diğer bireylerin de yaşlıdan uzaklaşmasıanlamına gelir. Toplumsal alanda karşılıklı bir çekilme söz konusudur. Bu kurama yöneltilen en önemli eleştiri yaşlı bireyin izolasyonunu kaçınılmaz olarak yansıtmasıdır. Aktivite Kuramı Aktivite kuramına göre; biyoloji ve sağlıkla ilgili değişimler dışında, yaşlıların psikolojik ve sosyal ihtiyaçları orta yaşlı bireylerle aynıdır. Ancak biyoloji ve sağlıkla ilgili değişimler yönünden orta yaşlı bireylerden ayrılırlar. Aktivite kuramı, çekilme kuramında iddia edilen toplumdan uzaklaşmanın yaşlıların doğal ihtiyacı olduğu fikrine karşı çıkar. Yaşlıların bizden geçti sözü sıklıkla duyulur. Ancak yaşlıların hareketli ya da uzun süreye yayılan aktivitelere dayanamayacaklarını söylerken, gerçekte yaşlıların bu tür etkinliklerden uzak kalmayı isteyip istemediklerini bilmek gerekmektedir. Bu noktada çekilme kuramı nda iddia edildiği gibi, bilerek ve isteyerek izole olma, yaşlıların yaşam tatminini olumlu etkilemez, tersine yaşlı birey ancak aktif olduğunda ve kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissettiğinde mutlu olabilir. Aktivite kuramı na yönelik en önemli eleştiri, yaşlı bireylerin katılabilecekleri etkinliklerin sınırlı olması nedeni ile uygun etkinlik alanı yaratamamalarıdır. Bu durum sağlıklı yaşlıların uygun aktivite olanakları olmadığından basit uğraşlarla zaman geçirmelerine yol açmaktadır. Bu nedenle, yaşlıların nelerden mutlu olacağı sorusunun yanıtınıyaşa bağlı olarak aramak doğru değildir Rol Bırakma Kuramı Bu kurama göre, yetişkin kimliği ve meslek statüsünün kaybedilmesi, yaşlıların toplumsal olanaklarını önemli ölçüde kısıtlamaktadır. "Rol bırakma kuramı, yaşlılıkta görülen kayıplara odaklanmaktadır. Bu kuramın yaşlılıktaki kayıpları çok abarttığı söylenebilir. Yaşlıların bazı rollerini kaybetmelerine karşılık, bazı sorumluluklarından kurtulmalarının kendilerini daha bağımsız ve özgür hissetmelerini sağladığı görülmektedir. Bu kuramın daha çok erkek egemen kültürel ve toplumsal yapılara özgü olduğu, ağırlıklı olarak erkeğin yaşlanmasına ilişkin bulgular üzerinden üretildiği, kadınların yaşlanmasınıaçıklama gücünün olmadığı iddia edilmektedir. Süreklilik Kuramı Bu kuram, yaşlılığın karmaşık süreçlerine dikkati çekmektedir. Birey, yetişkinlik döneminde geliştirdiği kişiliğin bir parçası haline gelmekte, yaşlandıkça da bu özelliğini korumaya yönelmektedir. Süreklilik kuramı, bir anlamda, gelişimsel görevlerin sürdürülmesi ile ilişkilidir. Buna bağlı olarak, bireyin yetişkinlik dö neminde yaşam mücadelesini sürdürmesinde etkili olan kişilik özelliklerini yaşlılığında da sürdürmesinin beklenmesi anlamına gelir. Süreklilik kuramına yöneltilen en önemli eleştiri, yetişkinlik dönemindeki bazı özelliklerin yaşlılıkta sürdürülmesinin her zaman mümkün olamayacağını açıklayamamasıdır. Çünkü birey emekli olduğunda mesleki ilişkilerini ve bu ilişkilere bağlı olarak sürdürdüğü yaşam biçimini yaşlılığında da sürdürmek isterse çeşitli güçlüklerle karşılaşır. Sosyo Çevresel Kuram Bu kuram aktivite kuramı nı tamamlayıcı bir yaklaşımı içerir. Gubrium (1972), sosyal çevresel kuramın bazı kavramları genişlettiğini ileri sürmektedir. Özellikle aktivite kaynakları ve aktivite normları kavramlarını bu kuram güçlendirmektedir. Çevrenin anlamı çekilme ya da aktivite kuramındaki gibi dar değildir Gerçekte toplumda yaşlıların katılabilecekleri aktiviteler yetişkinlikte olduğu gibi sınırsızdır, aktivitelerin normları yaşlıların sağlık, performans gibi bireysel koşulları ile belirlenir. Aktivitelere katılımla ilişkili normlar bireyseldir. Toplumsal sınırlılıklar her yaşlı için farklılık taşır. Değiş Tokuş Kuramı "Değiş Tokuş kuramına göre, modernleşme arttıkça yaşlının toplumsal statüsünün değeri azalmaktadır. Bu kuram insanı hedonistik bir canlı olarak kabul eder. Bireyin yaşamda elde etmek istedikleri için çeşitli bedeller ödediğini varsayar. Kurama yönelik en açık eleştiri, içerdiği yaklaşımın evrensel olmadığıdır ve bireysel farklılıkların dikkate alınmamasıdır. Yaşlılıkta bireyin sosyal yönden aktif olmasını sağlayan sosyal ilişki ve hobileridir. Yaşamı anlamlı kılmak; sosyal açıdan yararlı işlerle uğraşmak, çevresindeki insanlara örnek ve öğretici olmak biçiminde değerlendirilebilir. Yaşamı anlamlı kılmanın yollarından biri de bir işe yarama ve bir işi başarma da etkili olmaktır. Birey, yaptığı işten keyif almalıdır. Aile içi ilişkiler ne kadar çatışmalı olursa olsun, aile yine de insanın en güvendiği ortamlardan biridir. Ancak yaşlılıkta aile ilişkilerinden daha çok arkadaş grupları önem kazanmaktadır. Çünkü ileri yaşlarda aile üyeleri ile her zaman birlikte olunmayabilir. Bu durumda daha ziyade arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri önemlidir. "Yaşlı ayrımcılığı (ageism); bir yaş grubunun lehinde ya da aleyhinde olarak, bir bireye genellikle sadece yaşı nedeniyle gösterilen farklı tavır, önyargı, hareket, eylem ve kurumsal düzenlemeler olarak tanımlanabilir. "Yaşlı ayrımcılığı kavramını ilk defa 1969 yılında Birleşik Devletler Ulusal Yaşlılık Enstitüsü Başkanı Robert Butler, yaşlı insanlara yönelik önyargı ve ayrımcılığı tanımlamak amacıyla kullanmıştır. Yaşlı hastadır, cinsiyetsizdir, çirkindir, güçsüzdür ve zihinsel olarak yetersizdir. türünden önyargılar ve tutumlarla birçok alanda karşılaşılmaktadır. Bunlar sağlık bakım kurumlarında, işyerlerinde, sosyal yaşamda sıklıkla görülmektedir. Ayrımcı inanç ve tutumlar; yaşlı insanları üretken olmayan, hasta, depresif ve bilişsel olarak yetersiz bireyler olarak kabullere dayanır. Birçok insan, yaşlanma ile ilgili gerçekler hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. İnsanlar bu nedenle ölümden ve yaşlanmaktan korkarlar. Buna geronto fobi denir. Bu durum toplum içinde yaşlı insanları kabullenmeyi güçleştirir. Gerontofobinin aşırı şekli yaşlı ayrımcılığı ve yaşlı suistimalidir. Yaşlı ayrımcılığı, yaşlıların diğer refah alanlarını ve sosyal refahını olumsuz etkileyerek yaşam tatminini azaltır.

6 Gerontolojik Sosyal Hizmet 7.Ünite 29 Ekim 2013 Salı 10:31 7.ÜNİTE ÖZET YAŞLILIK VE YAŞAM KALİTESİ Yaşam kalitesi; bireyin iyilik durumu ve yaşadığı koşullardan tatmin sağlama düzeyi olarak açıklanmaktadır. Yaşam kalitesi kavramı en basit şekli ile Maslow un hiyerarşik olarak belirlediği ihtiyaçların ve insan isteklerinin tatmini olarak tanımlanmaktadır. Bireylerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için karşılanması gereken temel ihtiyaçları bulunmaktadır. Materyal ve psikolojik kaynaklardan oluşan yaşamsal ihtiyaçlar, Bireylerarası ilişkilerden duyulan tatmini içeren ihtiyaçlar ile Verimliliği, fonksiyonel olmayı etkileyen gelişimsel ihtiyaçların karşılanmasında aileler ve yaşanılan çevre, esas sorumluluğa sahiptir Yaşam kalitesi, sahip olma gibi artan materyalist eğilimler nedeniyle özellikle gelir, servet, varlık, ev sahibi olma gibi materyal kaynakları ve tüketim harcamalarını belirlemek amacı ile kullanılmaktadır. Melson (1980), yaşam kalitesi kavramının geleceğe dair umut, yeterli gıda, giyecek, barınak, gelir, iş ile ilgili konular, anne ve çocuk sağlığı, aile refahı ve toplumsal refahı içerdiğini açıklamaktadır. ABD deki Federal Çevre Koruma Ajansı(USFEPA) ise yaşam kalitesini, insanların içinde yaşadıkları çevrenin niteliklerinin iyileştirilmesi, bireyler ve grupların refah içinde olma durumu olarak tanımlamaktadır. Ağrı, endişe, hareket kısıtlılığı, fonksiyonel bozukluklar, bireysel ihtiyaçlarını yerine getirememe, ekonomik yük ve bilişsel yetilerde azalma gibi psikososyal faktörler de göz önüne alınmalıdır. Bu fikri temel alan araştırma alanına sağlıkla ilgili yaşam kalitesi denilmektedir. Nesnel parametreler, hem klinisyenlere hem de sosyal bakım verenlere yaşlıların tedavilerini düzenleme konusunda yardımcı olabilir. Sağlık sorunlarının (fiziksel veya ruhsal) varlığı ve şiddeti, tedaviden önceki yaşam biçimi ve tatmin düzeyi bu belirleyicilere örnek olarak verilebilir. Genel olarak yaşlılıkta yaşam kalitesini etkileyen çevresel faktörler e benzer olarak politik, sosyal ve ekonomiktir. Politik faktörler; bireyin sağlığı, yaşam kalitesini kendiliğinden etkiler. Yaşam kalitesinde azalma, duygusal, sosyal ve fiziksel fonksiyon sınırlılıkları ile sorunlar tedavi planlarını belirlemede önemlidir. Aynı zamanda ulusal politika ve kararlar da yaşlı sağlığını etkilemektedir. Sosyal faktörler; yaşlı bireyin barınma koşulları, yaşadığı ev ortamı, fiziksel ve bilişsel sınırlılık, ekonomik yetersizliğin getirdiği beslenme bozuklukları, işitsel ve fiziksel yetilerde azalmaya bağlı hareket güçlüğü, eşin ölümü ve aile bireylerinin evden ayrılmasına bağlı yalnızlık, öz bakım gücünde azalma ve izolasyon nedeniyle sosyal ağda daralma ve bireylerarası ilişkilerde bozulma da yaşam kalitesini etkilemektedir. Ekonomik faktörler; yaşlılar emekli olduklarında, ortalama aylık gelirlerinin yaklaşık % 55 i azalır. Cinsiyet, etnisite, evlilik duru mu, yaş farklılıkları ekonomik olarak yaşam kalitesini belirlemektedir. Yaşam kalitesi ölçümlerinin önem kazanmasında üç önemli faktör etkili olmuştur: İlk olarak; ölçme ve veri değerlendirmede ortaya çıkan teknik ilerlemeler sonucu, bireylerin ve grupların, hatta toplumların yaşam kalitesini incelemek mümkün olmuştur. İkincisi, davranış bilimciler tarafından sosyal çevrenin bireyin yaşam biçiminde etkili olduğu gösterilmiştir. Üçüncüsü, bireylerin yaşamlarını daha iyi sürdürebilmek için kararlar almak amacı ile yaşamdan daha fazla tatmin olmayı ve yaşam kalitesini nasıl arttırabileceklerini öğrenmeyi istemektedirler. Bu nedenle aslında, yaşam kalitesi yaşamın iyi olması ile ilgili bir kavramdır. Hızlı nüfus artısı, doğal kaynakların azalması vb. toplumsal sorunlar, yaşam kalitesinin tanımlanması ve ölçülmesine duyulan ihtiyacı artırmıştır. Toplumun sosyal ve ekonomik yapısını irdelemek amacıyla 1970 li yıllardan bu yana gerçekleştirilen yaşam kalitesi araştırmalarında sağlık, eğitim, gelir, nüfus artısı, işsizlik, suç ve intihar gibi objektif ölçümler yer almıştır. Bireylerin objektif koşullarının yetersiz olduğu durumlarda bile yaşamdan duydukları tatminin yüksek olabileceği bu noktada da istekler, beklentiler, ihtiyaçlar ve değerler gibi sübjektif belirleyicilerin önem kazanacağı belirtilmektedir. Temel ihtiyaçların karşılanması ve değerlerin gerçekleştirilmesi olarak da ifade edilen insan yaşamının kalitesi, objektif ve sübjektif olarak birey, aile ve toplum düzeyinde açıklanabilmektedir. Bireysel düzeydeki sübjektif yaşam kalitesi ölçümleri; mutluluk, huzur ve tatmindir. Standartlara uygun, konforlu bir konut, yaşam kalitesinin objektif belirleyicisi iken; konuttan duyulan tatmin yaşam kalitesinin sübjektif belirleyicisidir. sübjektif anlamda yaşam kalitesi eğitim, sağlık, toplumsal hizmetler, aile, yönetim, ekonomik güvence, konut vb. yaşam alanlarının tümünden duyulan tatminin bir sonucudur. YAŞAM KALİTESİ ÖLÇÜTLERİ Kullanılan ölçütler genel olarak iki grupta incelenebilir; Genel Yaşam Kalitesi Ölçütleri Birçok boyutu içeren, geniş bir soru yelpazesi olan indekslerdir. Örneğin Dünya Sağlık Örgütü yaşam kalitesi indeksi, Nothingham sağlık profili gibi. Toplumda ve farklı hastalıklar arasında karşılaştırma yapmak amacıyla oluşturulmuştur. Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesi Ölçütleri Bu tip ölçütler hem farklı durumların etkilerini tanımlamak hem de hastalıkların en sık görüldüğü yaş gruplarını belirlemeye uygun olması nedeniyle tercih edilir. Örneğin fonksiyonel yaşam indeksi kanser, St George dispne skoru gibi. Normal bireylerde fonksiyonel durum, aile yaşamı ve finansal durum iyilik halinin en iyi göstergeleri olarak kabul edilirken, hastalık sonucunda öncelikler değişebilmektedir. Özellikle ağır ruhsal bozukluğu olan bireylerin yaşam kalitesini değerlendirme, bu bireyler için sunulan hizmetleri geliştirme ve bakım kalitesini izleyebilme açısından önem taşır. YAŞLILARIN YAŞAM KALİTESİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ Yaşlıların karşılaştıkları tüm sorunlar göz önüne alındığında psikososyal ve ekonomik refahın sağlanmasına yönelik çalışmaların önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu açıdan, Yaşam Kalitesi nin iyileştirilmesi geniş kapsamlı bir yaklaşım olarak dikkati çekmektedir. Avrupa Sağlık 21. Yüzyıl Hedefleri nin beşincisi olan Sağlıklı Yaşlanmada; 2020 yılında 65 yaşında ve daha ileri yaşta olan bireylerin, potansiyel, olarak sağlıklarının zirvesinde ve sosyal olarak aktif olacakları belirtilmektedir. Yaşlıların yaşam kalitesinin artırılmasında birincil, ikincil ve üçüncül koruma prensipleri temel alınarak, verilecek sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler bir arada düşünülmelidir. Sağlanacak hizmetler 4 başlık altında özetlenmektedir: Sağlığın Geliştirilmesi Günümüzde yaşlıları da, daha önceleri hedefi gençler olan sağlığı geliştirme programlarına dâhil etme yönünde bir çaba vardır. Bağışıklama, özellikle gribal durumlara (influenza) karşı olmak üzere, bu alanda etkinliği gösterilmiş bir uygulamadır. Günümüzde sağlığın geliştirilmesine yönelik olarak genellikle hastalığa özel programlar (kanser, kalp hastalıkları) düzenlenmektedir ve bu tip programlar genellikle çoklu risk faktörlerine (beslenme, sigarayı bırakma, egzersiz) odaklanmaktadır. Bunların yanında, yalnız yaşamanın yükünü hafifleterek aktif bir yaşam sağlamayı amaçlayan Kaliteli Yaşlanma (Age Well) programları düzenlenmektedir. Taramalar, sağlığın geliştirilmesinde, ikincil koruma kapsamında önemlidir. Yaşlılar sağlık kuruluşlarına sık başvurduklarından, bu başvurular taramalar için bir fırsat olarak değerlendirilebilir dan beri İngiltere'de yaşlılara yönelik olarak birinci basamağa başvuranlara; kas iskelet sistemi, mental durum, görme, işitme ve fiziksel fonksiyonellik alanlarında çeşitli taramalar uygulanmaktadır. Kamu ve Sosyal Hizmetler Bu hizmetlerin varlığı, yaşlıların evlerinde bakımlarının sağlanması ve gereksiz hastane kullanımının engellenmesi için önemlidir. Gelişmiş ülkelerde bu tür hizmetler yaygın olmakla beraber, gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukla üst sosyo ekonomik düzeydeki aileler bu tür hizmetlerden faydalanabilmektedir. Ayrıca, gelişmiş ülkelerde bu hizmetlere büyük kaynaklar ayrılmakla birlikte, etkililikleri henüz değerlendirilmemiştir. Hastane Hizmetleri Sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler arasında hastane hizmetleri, başta acil tıbbi bakım olmak üzere, diğerlerine kıyasla çok büyük yer tutmaktadır. Yaşlıya sunulacak hizmetler, yaşlının fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlığını destekleyecek boyutta ve kolay ulaşılabilir olmalıdır. Yaşlı hizmetleri birinci basamak hizmetlerin içine entegre edilmeli, bunun yanında kronik hastalıklar, psikolojik ve sosyal sorunlar için geriatri klinikleri ve bakımevleri kurulmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, gelecek 20 yıl içinde, toplumda aktif olarak yaşayabilen 70 yaş ve üzerindeki bireylerin oranını en az % 50 arttırmayı hedeflemektedir. Sağlık hizmetlerinin sunumu; öncelikle sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi hakkındaki 224 Sayılı Yasa nın toplum sağlığı açısından birçok olumlu tarafı bulunmaktadır. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi ile ilgili yürürlükteki 224 Sayılı Yasa çerçevesinde yaşlılara götürülecek sağlık hizmetleri aile hekimliği içinde sürdürülecektir. Türkiye'de 2005 yılından itibaren pilot illerde uygulanmaya başlanan aile hekimliği sisteminin, yaşlılar için sağlık hizmetlerinin sürdürülmesinde de etkin olacağı beklenmektedir. Bu uygulama sağlık ocaklarında olduğu gibi içerdiği sevk sistemi ile aile hekimliği kapsamında çözülemeyen sorunları ikinci ya da üçüncü basamak sağlık kurumuna yönlendirmektedir. Aile hekimliği uygulaması, Türkiye'de 2000 li yılların başında gündeme gelen sağlıkta dönüşüm programının en önemli bileşenidir. Bu bir Temel Sağlık Hizmeti anlayışıdır. Aile hekimliği sisteminin bunu benimsemesi beklenmektedir. Yaşlılar evlerinde birinci basamak kurumlar tarafından olası sorunları yönünden takip edilebilmeli, primer ve sekonder koruyucu hizmetleri alabilmelidirler. Sosyal hizmetler; yaşlı bakımı profesyonel bilgi ve deneyim istemesi nedeniyle huzurevlerine ya da yaşlı bakım evlerine duyulan ihtiyaç gözardı edilmemelidir. Türkiye'de birçok kuruma ait huzurevinde yatılı ve Yaşlı Dayanışma Merkezleri nde ayakta hizmet verilmektedir. Ancak Türkiye deki yaşlı nüfus göz önüne alındığında bu sayı yeterli değildir. Bu nedenle özellikle büyük şehirlerde olmak üzere ülke genelinde huzurevi sayısı arttırılmalıdır. Ayrıca, Yaşlı Dayanışma Merkezlerinin sayısının ve kapasitesinin arttırılması gerekmektedir. Çünkü evinde ve sevdiklerinin yakınında yaşayan yaşlılar daha mutlu olmakta, daha az psikolojik ve sosyal sorunlar yaşamaktadırlar. İnsan gücü; yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen koşulları iyileştirmenin en önemli kaynaklarından biridir. Geriatri eğitimi almış doktor, yardımcı sağlık personeli ve diğer sosyal hizmet gibi uzman meslek gruplarının sayısı arttırılmalıdır. Geriatri bir uzmanlık dalı olmalı, mezuniyet öncesi eğitimde de ağırlığı arttırılmalıdır. Böylece sadece uzmanlık olarak değil, yaşlı popülasyonun ihtiyacı olan primer koruyucu hizmetler, evde bakım ve tedavi edici hizmetler yönünden donanımlımeslek elemanları yetiştirilmelidir.

7 Gerontolojik Sosyal Hizmet 8.Ünite 24 Kasım 2013 Pazar 15:35 8.ÜNİTE ÖZET YAŞLI İŞGÜCÜ, ÇALIŞMA YAŞAMI VE AKTİF YAŞLANMA Emeklilik ise aktif iş yaşamının sona ermesi ile başlayan bir süreçtir. Emekliye ayrılmak geri dönüşü olmayan bir aşamadır. Diğer yandan yaşlılık bilişsel ve fiziksel gerileme, üreticilik rolünün azalması, sosyal statüde değişme, sosyal desteğin zayıflaması, sağlığın kaybı gibi özgün sorunlarıyla bir kayıplar dönemi olarak tanımlanabilir. Kayıpların birbiriyle kesişmesi ve yoksunluklara dönüşmesi; gelirin düşmesi ile yoksulluğun başlamasıyaşlıların öz saygısınıve yaşamdan duydukları tatmini azaltmaktadır. Böylece sağlık ve bakım maliyetinin arttığı bir dönemde gelir kaynaklarındaki azalma ile yaşlıların yaşam biçiminin değişmesi kaçınılmaz hâle gelmektedir. Türkiye 2025 yılından itibaren demografik sürecin üçüncü ve son aşamasına girecektir. Bu süreçte nüfus artış hızı sıfırlanacak ve sonra gerileme başlayacaktır. Ülkemizde genç nüfusun toplam nüfus içindeki payı gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek düzeydedir. Ancak 2025 yılında nüfus artış hızı yüzde 0,86 ya gerileyerek nüfusun yaşlanma süreci başlayacaktır yılında ise nüfus artış hızı yüzde 0,3 e düşerek nüfus sabitlenecektir ve nüfusun azalma dönemi başlayacaktır. Türkiye bu dönemde gelişmiş ülkeler benzeri yaşlılık krizi yaşayacaktır. Tahminlere göre 2030 yılında yaş grubundaki işgücünün toplam işgücü içindeki payındaki artışın en fazla olacağı ülkelerden biri Türkiye olacaktır. Türkiye de bu yaş grubundaki işgücünün toplam işgücü içindeki payının yüzde 26,8 e yükseleceği tahmin edilmektedir. Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı(Eurofound) tarafından 2005 yılında gerçekleştirilen dördüncü Avrupa Çalışma Koşulları Anketi (EWCS) gerçekleştirilerek, yaşlanmakta olan işgücüne ilişkin temel sorunlar ortaya konularak çözüm önerileri sunulmuştur. Emekliliğe kademeli geçiş ve yaşlı çalışanların istihdam edilebilirliğinin artırılması için yaşlı çalışanların yarı (kısmi) zamanlı işlere yönlendirilmesi, yaşlı çalışanların genellikle bakım yükümlülüklerinin de olması nedeniyle çalışma saatlerine esnek düzenlemelerin getirilmesi yoluyla uzun süre çalışmalarının teşvik edilmesi, yaşlı çalışanların deneyimlerinin genç çalışanlara aktarılmasının sağlanması ve genç çalışanlar ile yaşlı çalışanlara aynı eğitim olanaklarının sunulması, çalışma koşullarının iyileştirilerek; işyerinin yaşlanmakta olan işgücünün ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi bunlardan birkaçıdır. Bu çözüm önerisinin amacı Lizbon stratejisi bağlamında Stockholm Avrupa Konseyi 2001 yılında, 2010 yılına kadar yaş grubundaki erkek ve kadınların istihdam oranını yüzde 50,0 ye çıkarmaya yönelik bir hedef belirlemiş olmasına dayanmaktadır. Emeklilik yaşı yaklaşık 5 yıl ertelenerek çalışma yaşamının uzatılması 2000 yılından bu yana yaşlı bireylerin istihdam oranında yüzde 7 lik bir artış sağlamıştır. Avrupa Birliği tarafından da benimsenen en önemli önerilerden biri kademeli/ aşamalı emekliliğe geçiştir. Bu sistem ekonomik, psikolojik ve sosyal yönden henüz çalışma yaşamından tamamen çekilmeye hazır hissetmeyen bireylerin tercih edeceği olanaklar sunmaktadır. Emeklilik yaşamı aniden aktif çalışma yaşamının sona ererek, çalışma ile elde edilen gelir, sosyal ilişkiler, çalışmadan duyulan tatminden yoksun kalma gibi sonuçlar ortaya çıkarmakta; böylece bireyin emekliliğini kayıplar dönemi olarak yaşamasına neden olmaktadır. Oysa esnek çalışma saatlerinin uygulandığı; köprü istihdam kavramı ile bireylerin emekliliğe geçiş aşamasında ya da emeklilikten sonra kısmi süreli olarak, haftalık çalışma saatlerinden daha kısa çalışma ile bireyin tam süreli işlerden uzaklaşarak emekliliğe alışması ve hazırlanması kolaylaşmaktadır. AB üyesi ülkelerde aktif emek piyasasının temel hedef grupları arasında yer alan yaşlılara (45 64 yaş arası), istihdam sübvansiyonu, sosyal güvenlik primlerinde indirim, danışmanlık ve yeniden mesleki eğitim kursları ile yetiştirme kursları sağlanmaktadır. Genellikle yaşlılara yönelik aktif emek piyasası önlemleri yaşlıların emek piyasasına yeniden girişlerinin kolaylaştırılması şeklinde gerçekleşmektedir. AB üyesi bazı ülkelerde yaşlılara yönelik aktif önlemler belirli bir süre işsiz kalındıktan sonra örneğin İsveç, Finlandiya, Almanya ve Portekiz de 12 ay, Lüksemburg da 6 ay, İrlanda da 9 ay sonra devreye sokulmaktadır. Almanya da, 2003 yılından itibaren 55 yaş ve üstü bir işçiyi istihdam eden işveren, o işçi için işsizlik sigortası priminden muaf tutulmaktadır. Japonya da bireylerin çalışma yaşamında daha uzun süre kalabilmeleri ve aktif yaşlanmayı gerçekleştirebilmeleri için akil yaşlılar projesi uygulanmaktadır. Bu proje kapsamında kurumlarda yaşlı bireyler danışmanlık hizmetlerinde yer almaktadırlar. Yaşlılıkta ve çalışma sırasında zayıf olanların korunmasıile emeklilik yükünün eşit dağıtımını sağlayan kuşaklararası adalet ile eşitliği aynı anda sağlayan ve güçlendiren çözümlerin üretilmesi zorunluluk olarak görülmelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre 2011 yılında 9 milyon 928 bin 960 kişiye 91,6 milyar TL emekli aylığı ödenmiştir. Avrupa Birliği 2012 yılını, bu önemli gelişmenin 10. yılı anısına, "Aktif Yaşlanma ve Kuşaklararası Dayanışma" yılı olarak seçmiştir. Bu tema Avrupa toplumunda yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan zorluklarla mücadele adına, 60 yaş üstündeki bireylerin daha uzun süre iş yaşamında kalmalarını ve çok erken emekli olmamalarını teşvik etmeyi hedeflemektedir. Bu temanın bir diğer hedefi ise toplumsal dışlanmayla mücadele kapsamında, yaşlı nüfusun toplumsal etkinliklere katılımını destekleyerek, aktif vatandaşlık girişimlerinde yer almalarını sağlamaktır. Sağlıklı yaşlanmanın teşvik edilerek, yaşlılıkta başkalarına bağımlılığı engellemektir. Aktif yaşlanma kavramı, yaşlı insanların çalışmaya devam edebilmeleri, sağlıklı kalmaları, topluma katkıda bulunmaya devam etmeleri için onlara daha fazla fırsatın sunulmasını içermektedir. Yaşlı birey için aktif yaşlanmanın kriterleri; istihdama katılım çalışmaya devam etme/edebilme, gönüllü faaliyetlerde etkili olma ve katılma, bağımsız ve özerk bir yaşam, sağlıklı yaşamı sürdürebilme olarak sıralanmaktadır. AB şu ana kadar, aktif yaşlanmayıteşvik etmeyi amaçlayan hali hazırda birçok girişim başlatmıştır. Bunlar, Avrupa İstihdam Stratejisi, Avrupa Sosyal Fonu, PROGRESS, Grundtvig Programı, Avrupa Bilgi toplumunda iyi yaşlanmak (Aging well in the information society) Eylem Planıdır yılının Aktif Yaşlanma Yılı ilan edilmesiyle birlikte Avrupa genelinde yaşlı insanların sosyal ve ekonomik yaşamın içerisinde aktif bir şekilde yer almasının sağlanması yönünde birçok faaliyet düzenlenmekte, politikalar geliştirilmekte ve araştırmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalarda aktif yaşlanma konusunda çeşitli kesimlere yapılan tavsiyelere göz attığımızda, ulusal ve yerel yönetimlere, ruhsal sağlık, engellilik ve kronik hastalıkların tedavisi konularına odaklanmak yoluyla önleyici sağlık politikalarının geliştirilmesi; sağlık danışmanlığına, önleyici hizmetlere, kaliteli sağlık hizmetlerine ve uzun dönemli bakım hizmetlerine evrensel ve eşit erişimin sağlanması; yaşlı kişilerin her türlü suiistimalinin önlenmesi; bu kişilerin bağımsız yaşamalarını teşvik edecek barınma ve ulaşım olanaklarının yaşlıların erişimlerine uygun ve güvenli hale getirilmesi ve bu kişilere evlerinde yeterli düzeyde bakım ve destek sunacak araçların tesisi tavsiye edilmektedir. Ülkemizde ileri yaştaki kişilerin refahlarının iyileştirilmesine yönelik uygulamalar çeşitlilik arz etmektedir. Ülkemizde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı yaşlılar yaşlılık aylığı ve yaşlılık toptan ödemesinden yararlanabilmektedir. Yaşlıların faydalanabileceği diğer haklar ise primsiz sistemler kapsamında sunulabilmektedir. Yukarıda sözü edilen yaşlılık sigortasının kapsamına girmeyen ve dolayısıyla faydalanamayan yaşlı vatandaşlarımız, 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 3294 sayılısosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından verilen hizmetlerden faydalanabilmektedir. ülkemizde bakıma muhtaçlık riskine karşı nüfusun tamamının güvence altına alınamadığı, yardımların farklı kurumlar tarafından sunulması nedeniyle uygulamada birlik sağlanamadığı ve yapılan yardımların yetersiz olduğu ifade edilmektedir yılında hayata geçirilen sosyal güvenlik reformu kapsamında sürdürülen çalışmalarla bu eksikliklerin giderilmesini sağlayacak bir sistem oluşturulması amaçlanmaktadır. Yaşlı vatandaşlarımızın toplumsal hayata aktif olarak katılabilmeleri için sağlık ve bakım hizmetleri düzenlenmesi gereken ilk alandır. Çoğu insan 45 yaşında dengeye ve olgunluğa erişmektedir. Bu süreçte içsel değerlendirme de başlamaktadır. Bu nedenle birey emeklilik yaşına geldiğinde kendini gerçekleştirme durumunu değerlendirmektedir. Bu dünyada iken, yapabildiklerini ve yapamadıklarını ortaya koymaktadır. Yapamadıklarından kendini gerçekleştirme adına yapmak istediklerini de açığa çıkarır. Yapamadıklarını gerçekleştirmek için de uzun yaşama ihtimalini bir fırsat olarak görmektedir. Aktif yaşlanmayıbir anlayış haline getirmek için politikalara ve tedbirlere ihtiyaç vardır. Bu süreçte yaşlı bireylerin kendini gerçekleştirme isteğini, yeteneklerini değerlendirerek onlara danışmanlık ve rehberlik hizmetleri başta olmak üzere emeklilik kariyerlerini (ikinci kariyer/second career) edindirmek için tüm olanakları sunmak gerekmektedir. Yaşam Boyu Öğrenme kavramının çağımızdaki anlamı bu düşünceye doğru gitmektedir. Yaşlılara ve ileri yaşlılığa götürülmesi gerekli hizmetleri yalnızca gençlerden ve orta yaşlılardan beklememek gerekir. Sağlıklı ve üretken yaşlılar da yaşlılık hizmetlerinde çalışanlara katılabilirler. Hatta halden anlamada daha ileri gidebilecekleri için, bu gibi işlere almada uyum eğitimi almış yaşlılara öncelik de tanınabilir. Huzur evleri, yaşlı hasta bakım evleri, yaşlı tedavi merkezleri, kıdemli yaşama evleri vb. daha genç yaşlılar daha ileri yaşlardakilerin hizmet işbölümünde kendilerine uygun yerler alabilmelidirler; yalnızca hizmet alan konumuna gelmeden önce hizmet veren olarak rol alabilmelidirler. İleri yaşlılara hizmet alanlarında çalışan 65 yaş üstü sağlıklı yaşlılara, çalışma süreleri ve alanlarına göre bu gibi bakım kurumlarından ve olanaklarından yararlanabilme de öncelik tanınabilir.

8 Gerontolojik Sosyal Hizmet 9.Ünite 28 Kasım 2013 Perşembe 13:00 9.ÜNİTE ÖZET YOKSULLUK: TANIMLAR VE ÖLÇME YÖNTEMLERİ Küresel ve uluslararası düzeydeki yoksulluğun makro nedenlerinin yanı sıra bireye, aileye ve topluma özel mikro nedenleri de bulunmaktadır. Topluma özel nedenlerin en önemlisi bir ülkedeki gelir dağılımına bağlı olarak ortaya çıkan eşitsizliktir. Bireyler arasındaki, bölgeler arasındaki, aynı bölgede ya da aynı şehirde yaşayan aileler arasındaki gelir farklılıkları yoksulluğun en önemli nedeni olarak açıklanmaktadır. Ekonomik krizler, enflasyon ve buna bağlı olarak bireylerin alım gücünün düşmesi, temel ihtiyaçların zorlukla karşılanması ya da karşılanamaması gelir düzeyi düşük bireyler ve ailelerin yoksulluğu derinden hissetmelerine neden olmaktadır. Mutlak yoksulluk;geçinme yani fiziksel olarak sağlıklı bir var oluşu güçlendirmek için karşılanması gereken temel koşullar düşüncesine dayanmaktadır. Bu yaklaşıma göre yoksulluk, insanın var olması ve yaşamını sürdürebilmesi için yiyecek, barınma ve giyecek gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamamasını açıklamaktadır. Göreli yoksulluk ise; ülkedeki ortalama gelirin altında gelire sahip olma şeklinde tanımlanır. Avrupa Birliği ne üye ülkelerde göreli yoksulluk düzeyi ortanca gelirin % 50 sinin altındaki geliri ifade etmektedir. Ortanca gelir; ulusal gelirin nüfus sayısına bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Diğer bir deyişle göreli yoksullukta toplumun sahip olduğu ortalama gelirin yarısı yoksulluk düzeyi olarak belirlenmekte bu düzeyin altında kalan hane halkları yoksul olarak düşünülmektedir. Dünya Bankasıda yoksulluğu bireylerin ve hane halklarının en düşük yaşama standardına dahi ulaşamaması olarak tanımlamaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının (Mülga SHÇEK) Ayni ve Nakdi Yardım Yönetmeliği nin 4. Maddesinde ise yoksulluk; kendisini, eşini ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarını, anne ve babasını mevcut yaşam koşullarına göre asgari düzeyde geçindirmeye yetecek geliri, malı ya da kazancı bulunmama hali olarak belirlenmiştir. Dünya Bankasının 1990 yılında yayımladığı raporda ise yoksulluk: minimal bir yaşam standardına ulaşmadaki beceriksizlik, güçsüzlük... olarak tanımlanmakta ve yoksulluk toplumdaki bireylerin bir bölümünün yaşam standardıile ilişkisi ortaya konulmaktadır. Genel olarak yoksulluk bileşenleri 2 başlık altında ölçülmektedir. Gelir ve tüketime dayalı ölçümler Hane halkı ya da bireyin gelirini, tüketim harcamalarını, toplam gelirini, kişi başına düşen geliri içermektedir. Bunun yanı sıra hane halkının demografik özellikleri ve aile yapısı da gelir ve tüketime dayalı yoksulluk ölçümlerini etkilemektedir. İnsani gelişme ile ilgili ölçümler Bu ölçme yönteminde genellikle aşağıdaki belirleyiciler kullanılmaktadır. Sağlık;Yaşam beklentisi, ölüm oranları (yeni doğan, çocuk ve anne ölüm oranları), hastalık oranları (kronik hastalıkların sıklığı, engelliler için ölüm beklentisi gibi), sağlık hizmetleri alt yapısına ilişkin belirleyiciler (yerleşim yerine göre, her kişiye düşen doktor sayı ve oranları) Eğitim; Okuryazarlık oranları, okullaşma oranları ve diğer belirleyiciler Ücretler, gelir ve kazanç olanakları; Hane halkı ve bireysel gelirler, işgücü piyasasının genişliği, işgücüne katılımın artması Altyapı; Fiziksel (yaşanılan yerin büyüklük ve özelliğine göre yol, su, iletişim alanları), çevresel (hava ve su kirliliği düzeyleri, temiz içme suyu ve sanitasyonun varlığı, ormanlar vb.), sosyal (sosyal kapital ve akrabalık ağları) ve kurumsal (yasal sistem ve yönetim yapıları gibi) olmak üzere toplumsal ve hane halkı odaklı ölçümleri kapsamaktadır. Yaratılan değerlerin nasıl paylaşılacağı konusu, toplumdaki eşitlik, sosyal adalet, özgürlük dağılımı ile ilişkilidir. Sosyal refaha ve sosyal adalete önem veren yönetim süreçlerinde gelirin daha adil bir şekilde dağıldığı, eşitsizlik yelpazesinin daha dar olduğu görülse de; son yıllarda dünyadaki adaletsiz gelir dağılımı, kişi başına düşen milli gelirin azalması, arka arkaya yaşanan ekonomik krizler, yürütülen sosyal ve ekonomik politikaların başarısızlığı hem dünyada hem de Türkiye de yoksulluğu öncelikli konular arasına taşımıştır. Türkiye de ise TÜİK in 2009 yoksulluk araştırması sonuçlarına göre yoksulluk oranı % olarak belirlenmiştir. Türkiye de 2009 yılında bireylerin yaklaşık % 0.48 i yani 339 bin kişi yalnızca gıda harcamalarını içeren açlık sınırını, % yani 12 milyon i 751 bin kişi ise gıda ve gıda dışı harcamalarını içeren yoksulluk sınırının altında yaşamaktadırlar. İnsani gelişme ile ilgili ölçümler dikkate alındığında ise Türkiye de Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan rapor (2008) önemli bulguları ortaya koymaktadır. Buna göre UNDP nin gelişmekte olan ülkelerde insani yoksulluğu üç kriterden yola çıkarak hesapladığı belirtilmektedir: Beklenen yaşam süresi: Uzun bir yaşamdan yoksun olma yoksulluğun ilk göstergesi olarak kabul edilmektedir. UNDP, hesaplamalarında yaşam beklentisi için 40 yaşı esas almakta ve bu yaşın altındaki yaşam süresini insani yoksulluğun bir öğesi olarak değerlendirmektedir. Eğitim olanaklarından yoksun olma: İnsani yoksulluk indeksinin ikinci göstergesini oluşturmaktadır. Hesaplamalarda yetişkinler arasındaki okuma yazma bilmeme oranı insani yoksulluğun diğer bir kriterini oluşturmaktadır. Ekonomik ve sosyal olanaklar: Bireylerin ekonomik ve sosyal olanaklardan yoksun olması, insani yoksulluk indeksinin diğer göstergesidir. UNDP, ekonomik ve sosyal olanaklara sahip olma düzeyini; sağlıklı içme suyuna sahip olmayan nüfus yüzdesi, temel sağlık imkânlarından yoksun olan nüfus yüzdesi ve 5 yaşın altında olan ile yeterli beslenemeyen nüfus yüzdesinden yola çıkarak açıklamaktadır. Yaşam süresi, eğitim, ekonomik ve sosyal olanakların ortalaması alınarak insani yoksulluk indeks değeri saptanmaktadır. Buna göre Türkiye de ülke vatandaşlarının 40 yaşına kadar yaşamama olasılığı yüzde 5.7 ( ), 15 yaş üstünde olup da okuma yazma bilmeyen aynı yaş nüfusuna oranıyüzde 11.3 ( ), temiz su kaynaklarına ulaşamayanların nüfusa oranı yüzde 3 (2006) ve 5 yaş altı çocukların arasında kilosu normalin altında olanların yaş nüfusunaoranıyüzde 4 tür ( ) Diğer yandan yoksulluk, erkeklerden çok kadınları etkilemekte halen var olan cinsiyet sorunlarını daha da kötüleştirmektedir. Hukuki ve kurumsal korumalara karşın bu eşitsizlikler giderilememekte; dünyadaki yoksulluğun görünümü giderek daha fazla kadın yüzü olmaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü (UNDP) insani gelişme açısından kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği ölçmek için cinsiyetler ile ilgili insani gelişme indeksini (Gender Related Development Index) üç esas kritere bağlı olarak geliştirmiştir. Bu kriterler; ortalama yaşam beklentisi eğitim (kadın ve erkek okuma yazma oranı, kadın ve erkek okullaşma oranı) ortalama gelir düzeyi (kazanılan gelir içerisinde kadın ve erkeğin payı) Bu indekse göre toplam 143 ülke arasında kadın erkek eşitliği açısından ilk sırada Kadana, Norveç, Avustralya, ABD, İzlanda, İsviçre ve Belçika gibi ülkeler yer almaktadır. Bu ülkelerde kadın ve erkek arasında insani gelişme yönünden eşitsizlik göreceli olarak diğer ülkelere oranla çok daha az durumdadır. Cinsiyet eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkeler ise Nijer, Burkina Faso, Etiyopya olarak sıralanmaktadır. Türkiye 143 ülke arasında bu sıralamada 68. olarak yer almaktadır. TÜRKİYE DE YAŞLI YOKSULLUĞU 2000 li yıllarda küreselleşme ile birlikte yaygınlaşan yoksulluk olgusunun ülkeler ile sınırlı olamayacağı ve küresel bir sorun olarak algılanması gerekliliği vurgulanmaktadır. Çünkü artan küresel ilişkiler, uluslararası hareketliliği her yönüyle (ticaret, göçler, sığınma, iklim değişikliği) artırırken gelişmekte olan birçok ülke için olumlu ve olumsuz etkileri de ortaya çıkarmaktadır Bu süreçte yaşlılar, mikro ve makro düzeydeki ekonomik değişimlerden yakından etkilenen önemli bir gruptur. Yaşlıların para/gelir kaynaklarındaki değişiklikler yaşam biçimlerinin de değişmesine neden olmaktadır. Ekonomik yaşlanma bireyin yaşamındaki bu değişikliklere vurgu yapmaktadır. Özellikle emeklilik; gelirin azalmasına ve alışılmış toplumsal statünün kaybına, ilişkilerin ve etkileşimlerin değişimine yol açmaktadır. Yoksulluk gelir ve sürdürülebilir bir geçim sağlamaya yetecek üretim kaynaklarının yokluğu başta olmak üzere açlık ve yetersiz beslenme, sağlıklı olmama, eğitim ve diğer temel hizmetlere ulaşamama ya da sınırlı ulaşma, hastalık ve buna bağlı olarak ölümlerin artması, evsizlik ve yetersiz barınma koşulları, güvenli olmayan çevre koşulları ile sosyal ayrım ve dışlanma biçiminde yaşlıların yaşamlarına yansımaktadır. Gelir yoksulluğu, yaşamın idame ettirilmesi için asgari düzeyde gerekli gelir ile ölçülmekte ve satın alma gücünden yoksun olma anlamına gelmektedir. Belirli miktarda yiyecek satın almak için gerekli gelir, yoksulluk sınırı olarak tanımlanmaktadır. Dünya Bankası (2005) nın yoksulluk raporunda 65 yaş ve üzerindeki yaşlıların oranının yüzde 7 olduğu Türkiye de yaşa göre yoksulluk oranı incelenmiştir. Türkiye de yaşlıların bağımlılık oranları 1990 yılında yüzde 6.8 iken, 2010 yılında yüzde 8.8 olacağı tahmin edilmektedir. Özellikle yaşlı erkekler kendilerini yaşamın yaşlı ve yorgun işçi leri olarak nitelendirilebilmektedirler. Ayrıca herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmayan ve yalnız yaşayan yaşlılar için de bu durum toplumdan izole olmalarına; hatta hiç kimsenin haberi olmadan sessizce ölme lerine bile neden olabilmektedir. YETERLİ GELİR VE EKONOMİK KAYNAKLARIN YÖNETİMİ Yaşlıların emeklilik dönemlerinden hemen önceki yıllarda gelirleri en yüksek düzeye ulaşmakta, emeklilikten hemen sonra ise azalmaya başlamaktadır. Yaşlı bireylerin sosyo ekonomik durumlarının değerlendirilmesinde harcanabilir tasarruf kavramıönem kazanmaktadır. Ancak günümüzde harcanabilir tasarruf sahibi yaşlıların sayısı çok azdır. Bu nedenle yaşlılar için sosyal güvenlik son derece önemlidir. Çünkü ilerleyen yıllarda gelirin artma olasılığı yoktur. Yaşlıların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi çalışmalarında, sosyal hizmet uzmanları, beslenme uzmanları, sosyologlar, psikologlar, doktorlar, halk sağlığı uzmanları, her tür ürün ve hizmet tasarımcıları gibi farklı çalışma alanlarından uzmanların koordinasyonu ile olumlu sonuçlar alınabilir. Özellikle bilgi verme ve danışma, düzenli ziyaretler, yaşlılık merkezlerinde etkinlik programları oluşturma, sınırlı gelirin planlanması, alışveriş ve boş zamanların değerlendirilmesi gibi ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşlılara yardımcı olabilirler. EKONOMİK REFAH EKONOMİK REFAH Ekonomik refah, bireyler ve ailelerin sahip oldukları ekonomik güvencenin ve yeterliliğin derecesidir. İnsanların günlük yaşamda karşılaşabilecekleri ekonomik risklerden korunma kapasitesi de ekonomik refahı açıklamaktadır. Ekonomik refahın belirlenmesi için ailelerin üretim ve tüketim modellerinin irdelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye de 1980 li yılların başlarından bu yana refah harcamalarında % 4 oranında bir artış görülmektedir. Gerçekte yaşlılık döneminde yaşanan ekonomik sorunlar daha önceki yaşam döneminin yarattığı bir sonuçtur. Gençlik yıllarında hiç çalışmamış ya da sosyal güvenlik sistemine dâhil olmadan çalıştığı için emekli maaşı alamayan yaşlılar çoğunluktadır. Türkiye de ise emekli memur, işçi ve esnaflar ile 2022 Sayılı Yasa gereğince 65 yaş ve üzerindeki muhtaç yaşlılara ödenen aylıkların düşük olduğu dikkate alındığında; yaşlıların emeklilik sonrası yaşamlarını tatmin edici bir düzeyde sürdürebilmeleri için gerekli ekonomik güvenceden yoksun oldukları ve ekonomik sıkıntılar yaşadıkları söylenebilir. Eğer sosyal güvenlik sistemi yoksullukta sosyal yardımları öngörüyorsa, hane halkı geliri ön plana çıkmaktadır. Asgari geçim yardımı sistemi henüz Türkiye de bulunmadığı için geliri olmayan ya da çok az geliri olan yaşlılar, yoksulluk tehlikesiyle karşı karşıyadır. YAŞLILIKTA YOKSULLUĞUN KADINLAŞMASI Özellikle cinsiyetin bu bağlamda belirleyici bir faktör. olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle yaşlılar arasında yoksulluğu azaltma girişimlerinin kadınlardan başlaması gerekmektedir. Yaşlılıkta yoksulluk konusunda üzerinde durulması gereken en önemli konu, sosyal güvencesizliktir. Ayrıca düşük dul ve yetim maaşları ile ortalama yaşam beklentisinin erkeklerden daha yüksek olması nedeniyle kronik hastalıkların görülme sıklığının kadınlarda daha yüksek olması ve bu nedenle kadın yoksulluğunun daha derinden yaşanmasıdır. Ekonomik gücün paylaşılmasında cinsiyet eşitsizliği ve tutarsızlıkları, kadın ve erkeklerde gelir getiren işlerin eşit olmayan dağılımı, kadın girişimciler için teknolojik ve finansal destek yoksunluğu, gayrimenkul ve krediler başta olmak üzere sermayelerin eşit olmayan şekilde kullanımı ve kontrolü, iş yaşamına başlama zorluklarının yanı sıra bazı olumsuz geleneksel ve alışılmış uygulamalar, kadınların ekonomik gücünü sınırlandırmış ve sonuçta yoksulluğun feminizasyonu (yoksulluğun kadınlaşması) ortaya çıkmıştır Yaşlı kadınların yaşadıkları ekonomik sıkıntılar, yaşam kalitesinin en önemli öğeleri olan; sağlıklı olma, yeterli ve dengeli beslenme, giyim, konut, ulaşım, boş zaman aktiviteleri, başarılı toplumsal etkileşimler gibi yaşama ilişkin birçok gereksinimlerin karşılanma düzeyini de olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Kısacası, yaşlı kadınların yaşadığı ekonomik yetersizlikler, psikolojik ve sosyal sorunların da temelini oluşturmaktadır.

9 Gerontolojik Sosyal Hizmet 10.Ünite 3 Aralık 2013 Salı 15:34 10.ÜNİTE ÖZET BAKIM HİZMETLERİ Hem yaşlı bakımı hem de muhtaç yaşlıların korunması açısından yaşlılara yönelik en önemli hizmetlerden biri kurumsal bakımdır. Kurumsal bakım öncelikle huzurevleri ve rehabilitasyon merkezleri olarak yapılandırılmıştır. Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri de bedensel, zihinsel ve ruhsal özürleri nedeniyle normal yaşamın gereklerine uyamama durumunda olan kişilerin, fonksiyon kayıplarını gidermek ve toplum içinde kendi kendilerine yeterli olmasını sağlayan beceriler kazandırmak veya bu becerileri kazanmayanlara devamlı bakmak üzere kurulan sosyal hizmet kuruluşları olarak açıklanmaktadır. Kanunun 4. maddesinde sosyal hizmet programlarının uygulanmasında öncelik verilenler arasında yaşlılar da yer almaktadır AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ YAŞLILARA YÖNELİK HİZMETLERİ Kanunun 9. maddesi (b) bendi ile 'Korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç, çocuk, sakat ve yaşlıların tespiti, bunların korunması, bakımı, yetiştirilmesi ve rehabilitasyonlarını sağlamakla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sorumludur yılında yeni yapılanma kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olarak Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bilindiği gibi, endüstrile şme ve bilgi toplumuna geçiş süreci bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumsal yapıda önemli değişmelere neden olmuştur. Yaşlı birey hem aile hem de toplum içindeki ata ve otorite rollerini/statüsünü kaybetmiştir. Huzurevleri 60 yaş ve üzerindeki yaşlı kişileri huzurlu bir ortamda korumak, bakmak ve bu kişilerin sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığına bağlı olarak faaliyet yürüten sosyal hizmet kuruluşlarıdır. H uzurevlerinde yaşlılara yeme psikoiçme, barınma, sosyal destek hizmetleri vb. hizmetler sunulmaktadır. Yaşlı Hizmet Merkezleri Bu merkezler, akıl ve ruh sağlığı yerinde olan, tıbbi bakıma ihtiyacı olmayan ve herhangi bir özrü bulunmayan yaşlının bakımı ile ilgili olarak hane halkının tek başına veya diğer destek unsurlarına (komşu, akraba) rağmen yetersiz kaldığı durumlarda yaşlılara evde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yaşam ortamlarının iyileştirilmesi, günlük yaşam faaliyetlerine yardımcı olunmasıamacıyla imkânlar ölçüsünde "Evde Bakım Hizmeti" sunumunu da gerçekleştirebilmektedirler. 5 adet Yaşlı Hizmet Merkezi, 1076 üyesi bulunmaktadır. İstanbul da bulunan özel yaşlı hizmet merkezinin 15 üyesi bulunmaktadır. Bu özel merkez de sadece Alzheimerlı yaşlılar yararlanmaktadırlar. Alzheimer Hastası Yaşlılar Gündüzlü Bakım Merkezi Ailesinin yanında yaşayan Alzheimer hastası yaşlıların evde tek başına kalmasından kaynaklanan riskleri ortadan kaldırarak yaşlının güvenliğini sağlamak, Alzheimer hastası yaşlıyı çeşitli etkinliklerle aktif hale getirerek yaşlıda oluşacak ajitasyonu azaltabilmek, bu yaşlıların aileleri ile dayanışma ve paylaşma sağlanarak ailelerdeki çaresizlik ve suçluluk duygularının azalmasını sağlamak, aileleri gündüzlü bakım merkezine yönelterek huzurevleri ve bakım evlerindeki yığılmaları önlemek ve Alzheimer hastası yaşlıların gündüzlü bakımlarını sağlayarak yaşlıya ve ailesine destek vermek amacıyla kurulmuş merkezlerdir. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ile özürlü ve yaşlı bireylerin kurum bakımından sorumlu kılınmıştır. KURUMSAL BAKIM HİZMETİ Başkasının bakımına muhtaç durumdaki kişilere resmî veya özel bakım merkezlerinde ya da ikametgâhlarında bakım hiz meti verilmesi konusunda kişinin gelir durumu dikkate alınmaktadır tarihinde yürürlüğe giren 5378 sayılı Özürlüler Kanunu ile özürlülere yönelik kurum bakım hizmetlerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından ruhsat alan gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının da verebilmesi öngörülmüştür. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından özel bakım merkezlerinden bakım hizmeti alan özürlüler için özel bakım merkezine, söz konusu hizmetin karşılığı olarak her ay net iki aylık asgari ücret ile KDV toplamı tutarında ödeme yapılmaktadır. EVDE BAKIM HİZMETİ Kurumsal bakım modelinin alternatifi olarak; yaşlının onurunu ve saygınlığını koruyacak toplumdan izolasyonunu önleyecek ve yaşadığı ortamda ihtiyacı olan hizmetleri almasını sağlayacak modeller üzerinde tartışılmaktadır sayılı Özürlüler Kanunu ile evde bakım hizmetlerinin verilmesi imkânı sağlanmıştır. Buna göre, bakıma muhtaç özürlü bireyler için nitelikli ve sistemli bakım hizmetlerinin verilmesine yönelik düzenlemeler getirmekte ve öncelik, kurum bakımından çok kişinin sosyal ve fiziksel çevresinden ayrılmaksızın bakımının sağlandığı, evde bakım modeline yer verilmektedir. Kanunun bu konudaki hükmü gereğince, özürlünün ikamet ettiği hanede kişi başına gelir düzeyinin aylık net asgarî ücret tutarının 2/3'ünden daha az olması ve sağlık kurulu raporunda %50 + ağır özürlü olması şartı aranmaktadır. Evde bakım uygulamasına ilişkin olarak ilgili mevzuat hükümlerine göre; evde bakılan özürlüler için Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından bakım ücreti olarak her ay bir aylık net asgari ücret tutarında ödeme yapılmaktadır. YAŞLILIK AYLIĞI Ülkemizde 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz, Kimsesiz Türk Vatandaşına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun un uygulamaları 1977 yılından beri devam etmektedir. Bu politika, Sosyal Devlet anlayışının bir örneğini oluşturmaktadır Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü tarafından ödenen 2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında ödenen aylıklar, 2012 yılından itibaren 633 sayılı KHK ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından ödenmeye başlanılmıştır Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2007 yılında DPT (Mülga) tarafından hazırlanan Ulusal Yaşlanma Eylem Planı nda öngörülen hedeflerin gerçekleşmesine ilişkin olarak son yıllardaki yaşlılara yönelik hizmetlerdeki gelişmeleri aşağıdaki şekilde sıralamaktadır: 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurularak, bu bakanlığa bağlı olarak Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü yapılandırılmıştır. Daha önce Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde yalnızca daire başkanlığı şeklinde yürütülen yaşlı hizmetleri bakanlığa bağlı genel müdürlük nezdinde yürütülmeye başlanmıştır. Türkiye de yaşlılara kurumsal bakım veren tüm huzurevleri ya da rehabilitasyon merkezleri genel müdürlüğe bağlanmıştır. Genel müdürlük yalnızca belediyeler tarafından yürütülen ve kapsamıçok geniş olmayan yaşlılara yönelik evde bakım/destek hizmetlerini kurumsallaştırmaya yönelik çalışmalar başlatmıştır. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından evde sağlık hizmetleri yürütülmektedir. Bu kapsamda özellikle bağımlı olan yaşlı bireylere evlerinde sağlık hizmetleri sunulmaktadır. 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz, kimsesiz Türk vatandaşlarına aylık bağlanması hakkındaki kanunun uygulamaları sosyal refah devleti anlayışı kapsamında devam etmektedir. Türkiye de yaşlılık ve yaşlanma ile ilgili sivil toplum örgütlerinin sayısı son yıllarda artmıştır. Bu da toplumun yaşlılık ve yaşlanma konusuna ilgi göstermesine ve farkındalığının artmasına katkı sağlamaktadır. Son yıllarda Türkiye nin ev sahipliği yaptığı yaşlı hizmetleri, evde bakım, geriatri, gerontoloji konularında gerçekleştirilen ulusal ve uluslararası düzeydeki kongrelerin sayısında artış olmuştur. Kurumlarda kalan yaşlılara daha nitelikli hizmet götürebilmek için yaşlıların bağımlılık düzeyine göre tasnif edilmesi ve kurumların yeniden yapılandırılması çalışmalarına başlanmıştır. YEREL YÖNETİMLERCE VERİLEN HİZMETLER Bu çerçevede belediyeler, yardıma muhtaç olan yaşlıların barınması için huzurevi yapmakta, ücretsiz muayene ve ilaç yardımı yapmakta, gıda, yakacak, ev temizliği hizmetlerine destek olmak, belediye otobüslerinden ücretsiz veya indirimli yararlanmalarını sağlamak gibi görevleri yerine getirmektedirler. Ekonomik ve kültürel olarak çok gelişmiş belediyeler ise, seminer ve poliklinik hizmetleri, aşevinden evlere yemek dağıtımı, nakdi yardım, ambulansla evden alınarak sağlık hizmeti verilmesi, özel gün kutlamaları, sinema ve tiyatro, davetlere belediye ile gönüllü kuruluşlar tarafından gezi programları düzenlenmektedir. Ancak, bu görevler özellikle büyükşehir belediyeleri ile nüfus ve gelişmişlik bakımından büyük olan il ve ilçe belediyelerince yerine getirilmektedir. Büyükşehir, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumlulukları kanunlarda genel hatları ile belirlenmiştir. Belediyeler yasal olarak, sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksekokullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmaktadırlar. 1 Ekim 2012 tarihinde Ankara yı yaşlı dostu kent ilan eden Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Yaşlılara Hizmet Merkezi 5 Eylül 1994 tarihinde kurulmuştur. Sosyal inceleme, psiko sosyal destek, sağlık hizmeti, temizlik hizmeti, bakım onarım tamirat gibi hizmetleri yaşlılara evlerinde sunan bu merkezin Ankara da üyesi bulunmaktadır. Bu kapsamda ayrıca sosyal inceleme sonrası ihtiyacı olduğu belirlenen mağdur durumdaki yaşlı üyelere gıda ve yakacak yardımı sağlanmakta; gezi, piknik, özel gün kutlamaları, eğlence programları tiyatro vb. sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü tarafından yürütülen Evde Sağlık Hizmetleri projesi ile her yıl on binlerce İstanbullu hastaya, evde tedavi hizmeti sunulmaktadır. Evde Sağlık Hizmetleri Projesiyle, 2004 yılından bu yana kişiye ulaşılmıştır. Yaşlıların sayılarının hızla artması ve aktif yaşlanma anlayışı, yaşlılara yönelik büyük bir pazar oluşturmaktadır. Bu pazarın, çocuklara ve gençlere yönelik yapay tüketici pazarları gibi kolay bir pazar olmayacağı, piyasaları terbiye edici etkileri olacağı beklenmektedir. Bu tutum ve davranışların, kaynakları ve emeği israf eden, bir çok gereksiz üretimi ihtiyaç gibi gösteren son pazarlar üzerinde düzenleyici etkisi olması da beklenmektedir. "Nüfustaki değişim, küresel yaşlanma ile sağlık profesyonelleri yaşlılık alanında çalışmalar yapmaya başlamış ve yaşlılara sağlık hizmeti sunmada toplum gereksinimleri, olanakları, bilimsel gerçekler ve toplumun beklentilerine uygun hizmet modellerini geliştirmek ve bu hizmeti sunacak personel yetiştirmek zorunlu olmuştur. Bu gereksinim doğrultusunda topluma insanın yaşadığı her yerde hizmet sunan hemşirelik mesleği geriatri ve gerontoloji hemşireleri yetiştirmeye başlamıştır. Geriatri ve gerontoloji hemşireliği; yaşlıların özgün gereksinimlerini anlama, saptama, değerlendirme, geriatrik bakım ve rehabilitasyonu planlama, uygulamalar sonunda tekrar değerlendirme yapma, bilgi ve beceri konularını kapsar. Geriatri hemşiresinin fonksiyonları; Sağlığı korumak ve geliştirmek, Değerlendirme yapmak, Öz bakım ve kişisel hijyeni öğretmek, Kazalara neden olacak durumları değerlendirmek ve gerekli önlemleri almak, Yaşlı bireyin kapasitesini artırmak ve olabildiğince bağımsızlığını sağlamak Yaşlı birey ve bakım verenlere eğitim ve danışmanlık yapmak, Ev ziyaretleri yapmak Akut sağlık sorunları, kronik hastalıkların değerlendirmesini yapmak, hemşirelik tanılarına yönelik girişimleri uygulamak başlıkları altında toplanabilir Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde geriatri hemşireliği eğitimi erişkin eğitimi kapsamında ele alınmakta ya da özel dal hemşireliği olarak temel hemşirelik eğitimi üzerine teorik ve uygulamalı bir eğitimi gerektirmektedir Ülkemizde geriatri hemşireliği dersi lisans eğitimi içinde erişkin bakımı konularının içinde ele alınmakta ve bazı üniversitede ise seçmeli ders olarak yürütülmektedir. Ayrıca ülkemizde yaklaşık 40 üniversitede iki yıllık Yaşlı Bakım Hizmeti Önlisans Programları olarak yürütülmektedir.

10 Gerontolojik Sosyal Hizmet 11.Ünite 29 Ekim 2013 Salı 10:33 11.ÜNİTE ÖZET YAŞLILARA YÖNELİK HİZMETLER SOSYAL HİZMETLER Artık ç ağda ş ya ş lılar için çağdaş sosyal hizmet politikası güç durumda yardıma koşma amacının ötesine geçmiştir. Müda hale ler yalnızca niteliği ve derecesi açısından stresli bir durumdan bireyi kurtarmakla sınırlı olmayıp; bireyin sosyal statüsü için güvence sağlamalıdır. Yaşlılar için sosyal hizmet alanlarındaki uygulamalara gerontolojik sosyal hizmet denmekte Son yıllarda Türkiye de gerontolojik sosyal hizmete duyulan ihtiyacın farkına varılmış, yaşlı gruba destek olmak için aile sisteminin yeterli olmadığının anlaşılması ile sosyal hizmetlere mesleki ilke ve standartlar çerçevesinde duyulan ihtiyacı gündeme gelmiştir. Sosyal hizmet mesleği, yaşlı refahı hizmetlerinin geliştirilmesi ve yürütülmesinin esas sorumluluğunu yüklenmiştir. Devletin güvencesi altında olan yaşlı refahı hizmetlerinde, kamusal ya da toplumsal düzenlemeler belirli ilkelere dayanır. Bunlar: Yaşlı, alıştığı aile ortamında, çevresinde bağımsız yaşamaya olabildiğince devam etmelidir. Bunun için, gerekiyorsa yaşlıya ve ailesine yardım ve destek hizmet sunulmalıdır. Tek başına evinde ya da yakınlarıyla kalamayacak yaşlıya evi ve ailesi dışında daha korumalı başka düzenlemeler yapılmalıdır. Bu düzenlemeler yapılırken yaşlının ailesinden ve özellikle toplumdan soyutlanmamasına, kendisini toplumun katılan bir üyesi olarak hissetmesine özen gösterilmelidir. Yeni bilgiler, deneyimler, değerler edinme, uyarıcı bir çevrede yaşamaya devam etme hakkınıkullanma fırsatı yaşlıya tanınmalıdır. Her bireyin kendine özgü ihtiyaçlarının olabileceği kabul edildiğinde, ihtiyaçları karşılayacak çeşitli çözüm yollarının ve hizmetlerin en uygun olanının sunulabilmesi gerekir. Yaşlıların da yaşamlarına ilişkin kararları kendilerinin verme, kendi kaderini tayin etme hakkı nıkullanmalarının, en azından karar sürecine katılmasının önemi kabul edilmelidir. Hizmetler sunulurken yaşlı ve ailesi bir bütün olarak ele alınmalıdır. Yaşlılara ve yaşlılığa yönelik toplumda var olabilen ayrımcılığa karşı duyarlı olunmalı ve ayrımı giderecek önlemler alınmalıdır. Toplum, yaşlı sorunu ve refahıyla ilgili olarak bilinçlendirilmeli ve katkı sağlaması için harekete geçirilmelidir. Gönüllü çalışmalar teşvik edilmelidir. Yaşlı refahı hizmetleri uzman meslek grupları tarafından disiplinler üstü bir yaklaşımla yürütülmelidir. Kurumlarda yaşayan yaşlılar, kurumun işleyişine katılmalı, verilen hizmeti denetlemek, gerekli değişim ve gelişmelerde aktif rol almak hakkına sahip olmalıdırlar. SAĞLIK HİZMETLERİ Sağlık hizmetleri bireyin fiziksel, mental ve psiko sosyal kapasitesini en üst düzeyde tutarak yaşamını devam ettirmek, olası sağlık sorunlarından koruyarak kendilerini daha mutlu hissetmelerini sağlamak ve böylece yaşam kalitesini iyileştirmek amacı taşımaktadır. Yaşlılara ilişkin olarak; i. Yaşlılar toplumsal zenginliğimizdir, ii. Kültürel mirasımızın koruyucusudur, iii. Bağımsız yaşama hakkına sahiptir, iv. Fırsat eşitliğinden yararlanabilmelidir, v. Sosyo ekonomik yönden desteklenmelidir, vi. Katılımcı demokrasinin bir parçasıdır, vii. Ulaşılabilir bir çevrede yaşayabilmelidir, viii. Yaşlılara ayrımcılık yapılmamalıdır, ix. Ülkenin her bölgesinde eşit haklara sahip olmalıdır. Aktif yaşlanma, bireyleri ve tüm yaş gruplarını etkiley faktörleri en açıklama ve genel olarak sağlıklı yaşlanma nın da ötesinde daha katılımcı olma mesajını içermektedir. Aktif yaşlanma sürecini; ekonomik, sosyal, bireysel ve davranışsal belirleyiciler ve yaşanan fiziksel çevre, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler etkilemektedir. Bu belirleyici ve etkileyicilerin toplumsal cinsiyet yargılarına ve kültürel değerlere göre biçimlendiği de açıklanmaktadır. Yaşlılarda sıkça görülen sağlık sorunları arasında kasiskelet ve kalp damar sistemi hastalıkları, hipertansiyon, diabetes mellitus, kronik akciğer hastalıkları, anemi, idrar yolu enfeksiyonu, bazıkanserler gibi kronik ve dejeneratif hastalıklar önemli yer tutar. Yaşlı bireylerin hemen hepsinde bazı fizyolojik bozukluklar ve çeşitli sağlık sorunları bulunur. Bu bireylerin bir kısmı bu sorunlar nedeni ile sağlık kuruluşuna başvurarak çare ararlar. Avrupa da sağlık hizmetleri hiç olmadığı kadar iyidir. Fakat yaşlı ve engellilerin sağlıklı bireylerden çok daha fazla hizmete ihtiyaç duyduklarıaçıktır. Toplumun yaşlanması 20. yüzyılın bir başarısı olarak görülse de bazıları bunu bir kriz olarak yorumlamaktadır. Ülkemizde geriatri ile ilgili çalışmalar İngiltere ye paralel olarak ilk defa 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Haseki Tedavi Kliniğinde başlamıştır. 60 yaşın ü s tün de. dâhili problemi olan, yatarak tedavi edilmesi gereken hastalara sağlık hizmeti sunulmaktadır. Yatan hastaların hastalıkları ile ilgili rehabilitasyonu, yara bakımı, eve çıktıklarında evde bakım ve uyum problemleri fizyoterapist tarafından sağlanmaktadır. Diyetisyen, yaşlı hastanın hastanede ve hastaneden çıktıktan sonraki diyet programını hazırlamakta; bu konuda yaşlıyı ve yaşlıya bakan kişileri eğitmektedir. Yaşlı bakımı ve tedavisi özellik içerdiğinden, hemşireler bu konuda eğitilmektedir. ÇALIŞMA YAŞAMI VE EKONOMİK SORUNLARA İLİŞKİN HİZMETLER Hemen her insanın ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için gelire, gelir elde edebilmesi için de bir işe ve çalışmaya ihtiyacı vardır. İş sahibi olmak, genel refah düzeyini ve toplumsal statüyü belirleyen önemli faktördür. Bu nedenle, çoğu yaşlı birey, çalışma yaşamını sürdürmeye ve para kazanmaya devam etmek ister. Çünkü iş; zaman geçirme, yetenekleri ortaya koyma, bireyin kendisini ve ailesini geçindirme aracı da olmaktadır. Bu kapsamda çoğu zaman atıl, yetersiz sayılan ve genellikle işe yaramaz kategorisine konulan bir dönem olarak değerlendirilen emeklilik, yaşlı bireyler için bir dönüm noktası olmaktadır. Emekliliğe Uyum; Emeklilik hemen her birey için fiziksel, mental, sosyal ve ekonomik değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Sözü edilen değişimlere hazır olmayan bireyler için bu dönem, zihinsel ve fiziksel açıdan çöküş niteliği kazanabilmektedir. Çünkü toplumsal sistem içinde statü sağlayan ve rolleri belirleyen mesleki kimliğin kaybı, bireyin toplumsal yaşamda daha aktif ve üretken bir yaşam sürdürmesine engel olabilmektedir. Böylece, yaşamın bir bütün olarak sürdürülebilirliğinin yavaşlaması/azalmasıile yalnızlaşmaya doğru giden süreçte güvensizlik duygusu hâkim olmakta ve toplumsal yaşama katılım azalmaktadır. Özellikle iyi beslenemeyen, sağlık hizmetlerinden yeteri kadar yararlanamayan, iyi bir konutta oturamayan yaşlıların rol kaybıdaha fazla olmakta, bu bireylerin kendisine ve çevresine karşı olumsuz tutum geliştirmeleri kolaylaşmaktadır. Tüm bu nedenlerle çalışan, bireylerin emeklilik dönemine kendilerini hazır hissetmeleri; hatta emeklilikten sonra da kendi kapasitelerini verimli bir şekilde kullanacakları bir çalışma ortamında bulunmaları önemli hâle gelmektedir. Uygun çalışma koşulları ve tatmin edici bir iş, emekliliğe kadar bireylerin güvenli çalışma koşullarını sağlamak açısından önemlidir. Bireylerin emeklilikten sonra da çalışma yaşamında bulunmaları, yaşlıların bilgi ve deneyimlerini paylaşabilmelerini sağlar. Emeklilikten önceki yıllarda yaşlıların yeni yaşam koşullarına uyum sağlayabilmeleri için geliştirilen emekliliğe hazırlık programları işçi ve işveren temsilcilerinin katılımı ile yürütülmelidir. Bu programlar emeklilikte hak ve yükümlülükleri, gönüllü çalışmalara katılmanın önemini, mesleki aktiviteleri sürdürmek için fırsat ve koşulları, yaşlılığı olumsuz yönde etkileyen durumlarla baş etmeyi, yetişkin eğitimi ve kültürel aktivitelere ilişkin kolaylıkları ve boş zamanın etkili bir şekilde kullanımını içermelidir Sosyal Güvenlik; Yaşlılara yönelik sosyal politika uygulamalarından biri de yaşlılık (emeklilik) sigortası olup iki temel amacı vardır: Birincisi, bireylere emeklilik döneminde gelir sağlamak yoluyla onların tüketim ihtiyaçlarını temin etmektir. İkincisi ise, eşit dağıtımı sağlarak bireyi güvence altına almaktır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ne göre, toplumun bir üyesi olarak herkesin sosyal güvenlik hakkı vardır. Bireylerin kişiliklerinin özgürce gelişmesi; onurlu bir yaşam sürdürmelerinde ekonomik, sosyal ve kültürel hakların gerçekleştirilmesi için, devletin kaynakları dikkate alınarak, ulusal çaba gösterilmeli ve uluslararası işbirliği yapılmalıdır. Garanti edilen özel bir koruma düzeyi ya da tipi olmaksızın herkesin sosyal güvenlik hakkı vardır. Sosyal güvenlik, bireyin kontrolü dışında geçim araçlarının kaybıile ilişkili tüm riskleri kapsamaktadır sayılısosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu nun amacıise; fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye de kabul edilmiş ya da buraya gelmiş olan bireylere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adil bir şekilde yürütülmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayıteşvik etmek seklinde belirtilmiştir. Yoksul ve muhtaç durumda bulunan, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmayan, bu kuruluşlardan aylık ve gelir almayan (2022 SayılıKanun a göre aylık alan kişiler dâhil) yaşlılar vakıftan yararlanmaktadırlar. BOŞ ZAMANLARI DEĞERLENDİRMEYE YÖNELİK HİZMETLER Bu dönem de boş zamanların kişisel ve etkili bir şekilde planlanması, sosyal uyumun sağlanmasına ve bireylerin yaşamdan tatmin olmalarına katkıda bulunmaktadır. Çünkü emeklilik sonrası dönemde boş zaman aktiviteleri, yaşam koşullarının tetiklediği sıkıntı veren düşüncelerden uzaklaşmak; kısaca mutlu olmak anlamına gelmektedir. Batı da boş zaman aktiviteleri yaşlıların refahını iyileştirmek amacı ile evde bakım hizmetleri kapsamında verilmektedir. Türkiye de yaşlılar için doğrudan boş zamanları değerlendirmeye yönelik hizmetler, kurumsal bakım modeli kapsamında yürütülmemekle birlikte; Ülkemizde ilk uygulama Yaşlı Kulübü olmuştur. İlk Yaşlı Kulübü 1991 yılında İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün girişimi ile Tokat ta açılmış, yöre yaşlılarının sosyal yoksunluklarınıgidermek amacı ile rekreasyonel etkinliklerde bulunulmuş; ancak sürdürülememiştir. Türkiye de özellikle yaşlı dayanışma merkezleri kapsamında verilen hizmetler arasında boş zaman aktiviteleri bulunmaktadır SayılıKanun un 9. maddesinin j fıkrası gereği acılan bu merkezler, yaşamını evde yalnız ya da ailesi ile birlikte sürdüren yaşlıların boş zamanlarını değerlendirmelerine yardımcı olmak, yaşam koşullarını iyileştirmek, günlük yaşamla ilgili etkinliklerine destek olmak, rehberlik ve mesleki danışmanlık yapmak, kendi olanakları ile karşılamakta güçlük çektikleri konularda destek hizmetleri vermek, sosyal ilişkilerini ve aktivitelerini artırmak amacı ile hizmet vermektedir. YAŞLILIK EĞİTİMİ Eğitim, insan sermayesine yatırımın en önemli parçası olup, yaşam boyu süren bilgi edinme sürecidir. Bireyler yalnızca resmi olarak okul sıralarında değil, yaşam boyu eğitime bağlı olarak her yaşam döneminde eğitimi deneyimlemeli, aktif bir yaşam sürdürmelidirler. Farklılıklar da dikkate alınarak eğitim, bireylerin tüm yaşam alanlarına yansıtılmalıdır. Eğitime yaşam boyu yaklaşımı geleneksel olarak gençliğin yetişkinliğe hazırlanmasının da ötesindedir. Bu noktada eğitim önleyici, kolaylaştırıcı, iyileştirici / tedavi edici, hazırlayıcı ve işlevsel olmalıdır. Eğitim, insan hakkıdır. Yaşlılar için bu hak; eğitim programlarından faydalanma, bilgilenme ve genç kuşakların; yaşlı bireylerin bilgilerinden faydalanmasıolarak tamamlayıcı bakış açısı ile açıklanmaktadır. Aynızamanda Birleşmiş Milletler in belirlediği 16 yaşlılık ilkesinden biri eğitimdir. Yaşlanma ve eğitim arasındaki dinamizm 60 yaş ve üzerindeki yaşlıların sosyodemografik yapısının değişmesi ile birlikte değişmeye devam etmektedir. Artan yaşlı sayısı ve yaşlı nüfusun ihtiyaçları, çeşitlenen etnisite ve pek çok durumla birlikte yaşamın her döneminde eğitim ihtiyacı da değişerek önemli hâle gelmektedir. Özellikle çalışma ve emekliliğin süreç ve kapsamı değiştikçe, mevcut ve gelecekteki eğitim ihtiyaçları da değişmeye devam etmektedir. Teknolojiye uyum, ikinci çalışma yaşamı ve emeklilik sonrasıverimli ve başarılı yaşamın önem kazanmasıile eğitim, iş, boş zaman, eğlence ve emeklilik arasındaki ilişki yeniden değerlendirilmektedir. Batı toplumlarında erken ve orta yetişkinlik ile emekliliği izleyen yıllarda çalışma yaşamına hazırlık için erken çocuklukta eğitim verilmeye başlanmaktadır.

11 Gerontolojik Sosyal Hizmet 12.Ünite 16 Aralık 2013 Pazartesi 10:52 12.ÜNİTE ÖZET YAŞLI BİREYLERLE SOSYAL HİZMET UYGULAMASI Sosyal hizmetlerin yaşlılara ulaştırılmasında en temel yaklaşım; yaşlı için değil, yaşlı ile birlikte süreci planlamak, gerçekleştirmek, izlemek ve denetlemektir. Yaşlılara yönelik sosyal hizmetler, özel bir uzmanlık alanıdır. Bu nedenle hizmetlerin planlanması ve sürdürülmesinde amaçların, hizmet uygulamalarına ilişkin çeşitli düzeydeki ilkelerin iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu noktada sosyal çalışmacının hizmet alanındaki uygulamaları gerçekleştirmesi için üstlenmesi gereken sorumlulukları yaşlı gruba özgüdür. SAVUNMA Yaşlı birey ve yakın çevresi, ailesi adına ihtiyaç duyduklarıbakım hizmetlerini ve diğer yetersizliklerini karşılamak üzere gerekli kaynakların yeterince sağlanmasını harekete geçirmektir. Müracaatçı yaşlı bireyin ya da ailesinin sosyal hizmet desteği için yardım ihtiyacını doğrudan belirtmesi ile gerçekleşir. Bu noktada sosyal çalışmacının sorumluluğu, hizmet ihtiyacının gerçekliğini kanıtlamak bir anlamda hizmet ihtiyacını savunmaktır. Diğeri sosyal çalışmacının yaşlı bireyin fark etmediği durumlardaki hizmet ihtiyaçlarını saptamasıdır. Müracaatçı olarak yaşlı bireye ulaşmak ve hizmet ihtiyacını görerek, ilgili kurum ve kuruluşları kanalize etmektir. Sosyal çalışmacı, hizmet sunma aşamasında, müracaatçı yaşlı birey adına hizmeti veren ilgili kurum ve kuruluşların birbiri ile arasındaki iletişimi de sağlar. UZLAŞTIRMA Hizmet sistemi ile yaşlı arasında; sosyal çalışmacının bu sorumluluğu öncelikle yaşlı bireyin ihtiyaçları ve bağımlılık düzeyini belirlemesi ile başlar. Bağımlılık kısmen ya da geçici midir, herhangi bir işi gerçekleştirmesine engel olan fiziksel bir eksiklik ya da bilişsel bir sorundan mı kaynaklanmaktadır, belirlenmelidir. Ayrıca bağımlılıkla ilişkili bu bilginin aile birliği ile yaslının bireysel bütünlüğü üzerindeki etkisini anlamalıdır. Uzlaklaştırma için kiminle ve kimlerle görüşüleceği, hangi soruların sorulacağı önemlidir. Ya ş lı bireye ve yakınlarına hizmetin içeriği ve koşulları ile ilgili dü ş ünme fırsatı tanıyarak, doğru kararın verilmesinde rehberlik eder. ARACILIK ETME Yaşlıların ihtiyaçları ile kaynaklar arasında; sosyal çalışmacı mümkün oldukça yaşlı bireyi evinde alıştığı yaşam alanında tutmaya, yatılı bir kuruma gitmesini önlemeye çalışır. Bunun için yaşlının bağımsızlık/bağımlılık düzeyini tek başına yaşayabilme performansınıaraştırmalıdır. Birçok aile yaşlı aile üyesinin evde değil, kurum bakımında olmasını tercih eder. PLANLAMA Yaşlı bireye özgü hizmet; hizmetin niteliğine ve kaynaklarına ilişkin karar süreci tamamlandıktan sonra yapılır. Sosyal çalışmacı kısa ve uzun dönemli olarak iki tür planlama yapmalıdır. Uzun dönemli planlama daha çok tıbbi bakım ile ilgili planları kapsar. Çünkü fiziksel sağlık iyi olduğunda yaşlının sorunlarını hafifletmek daha kolaydır ve kısa dönemli planlamalar ile çözümlenebilir. KARAR VERME Uygun hizmet ve bakımı seçme; yaşlının değişen ihtiyaçlarına, bağımlılık düzeyine, performansına, toplumsal katılımına, yaşam kalitesini sürdürmesine optimal hizmete uygun alternatifler arasından seçimin yapılmasıdır. Bu bir hüküm vermeye dayanır ve ciddi bir sorumluluktur. UYGULAMA Bakım, yardım ve hizmetin gerçekleşmesini sağlama; sosyal çalışmacının uygulama sürecinde başarısını etkileyen çeşitli ilkeler vardır. Sosyal hizmet alanlarında uygulamaya ilişkin ilkeler genel olarak mikro ve makro olarak iki düzeydedir. Planlama aşaması için en önemli konulardan biri uygun hizmeti belirlemede; yakın çevredeki kaynakların harekete geçirilmesi (primer), sosyal çalışmacının yaşlı birey ve ailesi ile yaptığı ayrıntılı mülakatlarla yaşlı birey için en uygun hizmete karar verilmesi (sekonder), özellikle sağlık bakımına dayalı hizmetlerde yaşlı bireylere bakım vereceklerin tam zamanlı desteklenmesi için planlama yapılması zor ve karmaşıktır (tertiary). Planlama sorumluluğu yaşlı birey ve sosyal çalışmacı arasında bir anlamda birlikte çalışma ile ilişkili bir sözleşmedir. İZLEME DEĞERLENDİRME Sosyal hizmeti uygulama aşamalarını kontrol etme ve buna göre yeni süreçleri planlama; sosyal çalışmacı müracaatçı yaşlı birey ile karar vermeyi etkileyecek sayıdaki görüşmelerle veri toplarken, değerlendirme süreci de başlar. Değerlendirme esasında yaşlı bireyin psiko sosyal özellikleri ile sağlık durumu ve yaşam koşullarının ayrıntılı bir biçimde araştırılmasına dayanır. Değerlendirme, yaşlı bireyin genel durumuna ilişkin gerçekçi bir kanıya varmakta önemlidir. Değerlendirme sorumluluğu;kayıt tutmayı gerektirir. Sosyal çalışmacı gözlemlerine ve mülakata dayalı olarak belirlediği ihtiyaçlar ile yaşlının belirttiği ihtiyaçlar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ayırt etmelidir. Değerlendirmenin hangi amaçla yapıldığı önemlidir. İzleme ve değerlendirmenin en önemli çıktısı, bu aşamaya gelinceye kadar sosyal çalışmacının diğer sorumluluklarının yerine getirmedeki başarısının ölçülebilmesine olanak sağlamasıdır. Buradaki başarının göstergesi; yaşlı bireylerin saygınlık, onur ve güven duygularının korunarak mutlu edilmesi ve yaşam tatminin sürdürülmesidir. Genel olarak sosyal çalışmacının planlama sorumluluğu; i. Sorunları çözme, ii. Gelecek, günlere sorunların yansımasına engel olma, iii. Yaşlı bireyin performansıdoğrultusunda sorunlarıile başa çıkma kapasitesini harekete geçirme için yardımcı olma, iv. Kaynak yaratma, v. Uygun kaynak tahsisi için alternatifler oluşturma ile gerçekleşir. Mikro düzeydeki uygulama ilkeleri: Yaşlıların bağımlılığını azaltmak, Aile ve yakın çevre desteğini sürdürmek, Yaşlı üzerindeki gerginlikleri azaltmak, Yaşlılığa özgü ihtiyaçlar ve hizmetlere ilişkin bilgi vermek, Ailenin ve bireyin sınırlarını bilmek, Aile ve yakın çevre tarafından verilebilecek bakımın düzeyini belirlemektir Makro düzeydeki uygulama ilkeleri: Önyargılardan bağımsız olarak yaşlanmanın anlamını ve güçlü yanlarını bilmek, Kültürel ve bireysel farklılıkları gözetmek, yaşlılara yönelik sosyal ve mesleki politikayı etkilemek Yaşlıların kendi kaderini tayin etme hakkını içeren bir etik anlayışı benimsemek, Disiplinlerarası ve disiplinlerüstü işbirliği ile çalışmak, Yaşlılara yönelik varolan toplumsal ve kurumsal hizmetlerin geçerliğini ve uygulanmasınıeleştirel biçimde incelemektir. Sosyal hizmet sunulan farklı yaşlı grupları vardır: Temel ve araç yasam aktivitelerini, günlük yaşamını sürdüremeyen, Fiziksel, psiko sosyal ve mental olarak yetersiz olan, Yardım alma gücü olmayan, Yalnız yaşayan, Sosyal güvencesi bulunmayan, Evsiz olan, İstismar ve ihmal edilen yaşlılar sosyal hizmet müdahalesine ihtiyaç duyar Yaşlı refahı konusunda uzmanlaşmak isteyen sosyal çalışmacıların başarılı olabilmeleri için genel mesleki bilgi ve becerilerinin yanı sıra, yaşlılık dönemine ilişkin özel bilgi ve becerileri de geliştirmeleri gerekir. Bunlar; Hem ailedeki yaşlı bireylerin hem de ailelerinin yaşlı bakımı konusundaki ihtiyaçları ve bağımlılık düzeylerine ilişkin anlayış geliştirmek, Yaşlı bireye bakım veren yakın aile bireyleri ve kurumsal destek hizmetleri ile birlikte çalışma sorumluluğunu benimsemek, Yaşlı bireylere müdahale yöntemleri konusunda beceri kazanmak; Yaşlı ayrımcılığı ile mücadele ederek yaşlılar için verilen hizmetlerin geliştirilmesinde etkili olmaktır. YAŞLI BİREYLERLE SOSYAL HİZMET UYGULAMASI Yaşlı bireylerle sosyal hizmet uygulamasında sosyal çalışmacının kendi isteği ile müracaatçı olan, herhangi bir biç yardıma ihtiyacı olduğu belirlenen ve imde iletişim içindeki kurumlar tarafından sosyal çalışmacı ile karşılaştırılan (sevk edilen) yaşlı birey, bireysel sosyal hizmet uygulamasına dâhil olur. Yaşlı bireylerle karşılaşan sosyal çalışmacı için inceleme ve değerlendirme süreci ilk adımdır. Uygulama sosyal çalışmacının soru sorması ile başlar. Dinleme ve gözlem yapmasıile devam eder. Bu noktada soru nedir? Neden kaynaklanmaktadır? Sorun neden simdi ortaya çıkmıştır? Soruların yanıtlarının arandığı ilk mülakat önemlidir. Sosyal çalışmacı ilk görüşmede dürüst, açık ve içtenlikli olduğunu anladığını, dinlediğini yaşlı bireye hissettirmelidir. Sabırlı davranarak yaşlıya güven vermelidir. Bir karar vermeden önce özellikle sevk sonucunda görüştüğü yaşlı bireyler için diğer meslek grupları tarafından değerlendirmeleri ya da sosyal incelemeleri dikkate almalıdır. Bunun nedeni, yaşlı bireyin fiziksel, mental ve psiko sosyal olarak geldiği noktanın bir kriz sonucu olup olmadığının ortaya konulmasıile ilişkilidir. Sosyal çalışmacının yaşlıya ilişkin bilgi edinmesinde görüşmenin tek başına yeterli olmadığı bilinmelidir. Tıbbi ve ekonomik değerlendirme olmadan bir hizmet planlaması yapılmamalıdır. Ayrıca değerlendirme, yaşlı bireyin güçlü yönlerini de içermelidir. Bireyin olumlu ve sosyal hizmet uygulamasınıgüçlendirecek kişisel özellikleri ile koşullarını ortaya koyacak temel verileri elde etmelidir. Bu değerlendirme hizmetin sunumunda ortaya çıkabilecek riskleri de kapsamalıdır. Sosyal hizmet uygulaması yaşlı bireyi yaşlılık döneminden önceki gücünü tekrar kazandırmayıdeğil saygın bir yaşam sürdürmesini sağlamayı amaçlar. Uygulama aşaması, esasında bir müdahale sürecidir.

12 Gerontolojik Sosyal Hizmet 13.Ünite 25 Aralık 2013 Çarşamba 00:40 13.ÜNİTE ÖZET YAŞLI GRUPLARLA SOSYAL HİZMET UYGULAMASI Yaşlıların ailelerine ve topluma yük olan, onlara katkıda bulunmayan insanlar olarak algılanmalarının yanlış olduğu bilinen bir gerçektir. Tersine yaşlılar yılların verdiği deneyimle toplumsal yaşama aktif ve üretken bireyler olarak katkıda bulunabilirler. Bu yaklaşımı temel alan Dünya Sağlık Örgütü 1999 yılını Uluslararası Yaşlılar Yılı olarak ilan etmiştir. Demografik verilere göre dünyada 600 milyon dolayında olan yaşlı sayısının 2050 yılında 2 milyara ulaşacağı ve yaşlı nüfustaki artışın daha çok gelişmekte olan ülkelerde meydana geleceği tahmin edilmektedir. Bugün dünyada her 10 kişiden biri 60 yaş ve üzerindedir; 2050 yılında her 5 kişiden birinin 60 yaş ve üzerinde olacağı tahmin edilmektedir. Yaşlılık sözcüğü yaşam süresinin geç dönemindeki gelişmenin devamını ve bireydeki değişimleri anlatır. Yaşlılık yaşam konusunda kayıpların ve çöküşün görüldüğü bir dönemdir. Yaşlılık çeşitli açılardan ele alınmaktadır. Buna göre normal yaşlanma; zamanın geçişine bağlı olarak ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişikliklerini tanımlamaktadır. Biyolojik yaşlılık yumurtanın döllenmesi ile başlayan ve yaşam boyu süren bir olgudur. Sosyal yaşlılık kültürel duruma ve sosyal özelliklerine göre toplumdan topluma değişmektedir. Kronolojik yaşlılık geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımına karşılık gelmektedir. Patolojik yaşlanma ise normal yaşlanma süreci ile etkileşen patolojik olayların tümünü kapsamaktadır. Modern tanıma göre yaşlılık kişinin aktif çalışma dönemini tamamlayarak sosyal güvence sisteminin katkısıyla ya da biriktirimleriyle yaşadığı döneme karşılık olarak kullanılmaktadır. YAŞLILARA YÖNELİK TUTUMLAR Yaşlılara karşı ayrımcı tutumlar modern toplumlarda geleneksel toplumlara oranla çok daha fazladır. Yaşlanmaya karşı oluşan olumsuz tutumların, sağlık bakımı veren çeşitli meslek elemanları tarafından benimsendiği görülmüştür. Batıda yaşlı hastalar tanımlanırken internler ve bakım verenler tarafından aşağılayıcı bir terim olan aciz kimse (crocks) teriminin kullanıldığı tespit edilmiştir. Yaşlılara karşı tutumların eğitim ile ilişkisi olduğunu bulunmuştur. Buna göre daha iyi eğitim almış kişiler sınırlı bir eğitim almış kişilere göre yaşlılara karşı daha olumlu tutumlara sahiptirler. YAŞLILARIN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR Yaşlılık çeşitli açılardan ele alınmaktadır. Buna göre normal yaşlanma; zamanın geçişine bağlı olarak ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişiklikleri tanımlamaktadır. Biyolojik yaşlılık yumurtanın döllenmesi ile başlayan ve yaşam boyu süren bir olgudur. Yaşlanma sürecinde farklı insan tiplerinin ortaya çıkmaktadır. Yaşlanma sürecinde ortaya çıkan insan tipleri; 1. Yaşlılıkta, bir avantaj olarak yaratıcı kaynaklara kendini yönlendirebilen özerk insanlar, 2. Sürece uyum gösteren ve öylece kalan insanlar, 3. Sürece uyum gösteremeyen ve çeşitli yıkımlara uğrayan insanlar, şeklinde sınıflanmaktadır. Yaşamın bu sürecinde emeklilik ve eşin kaybı olmak üzere iki kritik olay bulunmaktadır. Her ikisi de yetişkin yaşamının merkezi olan görevlerdir. Eşin kaybı yaşlılar için travmatik bir durumdur. Emeklilik, kişinin yaşamındaki en kritik zamandır. Emeklilik kişinin kendi iradesi ve planlaması sonucu meydana gelirse iyi bir durumdur. Başkaları tarafından emir sonucu olursa oldukça karmaşık bir süreçtir. Toplumda üretken ve fonksiyonel kimliğin üzerine temel alınan statü kaybı meydana gelir. ULUSLARARASI SOSYAL HİZMET UZMANLARI FEDERASYONU (IFSW) VE YAŞLILIK Demografik tahminlere göre yaşlı nüfusun hızla artmakta olması ve teknolojik gelişmeler ile tıptaki ilerlemeler sayesinde 21. yüzyılda yaşlı nüfusun daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesinin beklenmesi, IFSW tarafından, sosyal hizmet uzmanlarının yaşlı insanlara katkılarının yeniden gözden geçirilmesi konusunda bir çalışma yapılmasını gerekli kılmıştır. IFSW nin Yaşlılarla İlgili Ilkeleri; 1.Yaşlı insanlar için kapsamlıbir sosyal politika bildirgesi olmalı ve onların yaşlılık süreçleri boyunca farklı lıklar gösteren ihtiyaçlarının karşılanmasını göz önüne almalıdır. 2. Dünyanın her yerinde yaşlılık süreci benzerlik göstermektedir. Yaşlılık sosyal bir konu ve dünya çapında bir meseledir. Birçok ülke kültüründe geleneksel olarak, emeklilik yaşına gelmiş insanlar yaşlı olarak kabul edilir. 3. Her politika, yaşlı insanların eğer isterlerse çalışmaya devam etme hakları olduğunu yansıtmalıdır. Bununla birlikte; kişisel tatmin duygusunu artırmak ve topluma önemli katkılarda bulunmak için, paralı ve/veya gönüllü olarak çalışma fırsatı gereklidir. 4.Herhangi bir politika bildirgesi; yaşlı insanların kendi istedikleri gibi, kendi kararlarıyla ve değişik yaşam tarzlarında yaşama özgürlüklerini kullanma haklarını koruma altına almalıdır. V. Fiziksel olarak bağımlı olan y aşlı insanların kendilerine sunulan hizmetleri kabul etme veya onları değiştirme haklarına saygı gösterilerek, seçme ve seçenek oluşturma hakkıkorunmalıdır. Güncel araştırmalar; günümüzde yaşlı olarak nitelendirilen insan gruplarının daha iyi bakım koşullarında yaşadığını ve yaşlılık sürecini daha sağlıklı bir tarzda geçirdiklerini göstermektedir. Daha da ötesi, bu insanların iyi durumda olmalarının beraberinde getirdiği en önemli husus, bakım profesyonellerinin kendi kendine yeterlilik prensibi sebebiyle saygı ve onur göstermeleridir. GERONTOLOJİK SOSYAL HİZMET Toplumdaki yaşlı nüfusun ve yaşlılık sonucu ortaya çıkan sorunların artması sonucunda geronotoloji ve geriatri alanları ortaya çıkmıştır. Gerontoloji fizyolojik ya da normal yaşlanma ile geriatri de patolojik yaşlanma ile ilgilidir. Gerontolojik sosyal hizmet yaşlıların ve ailelerinin yaşam kalitesini güçlendirmelerine ve sürdürmelerine yardımcı olur. İleri yaşlarda fiziksel ve duygusal iyilik halini engelleyen fiziksel, psiko sosyal, ailesel, kültürel, etnik, örgütsel ve toplumsal faktörlerin ortadan kaldırılması konuları da gerontolojik sosyal hizmet kapsamındadır. Sosyal hizmet uzmanlarının müdahaleleri yaşlının onurunu güçlendirmek, kendi kendine karar vermesine yardımcı olmak, kişisel olarak doyum sağlamasını sağlamak, yaşam kalitesini artırmak, en üst düzeyde işlevselliğini sağlamak ve mümkün olduğu ölçüde içinde bulunduğu yaşam koşullarını iyileştirmek üzerinedir. Yaşlıların baş etme ve problem çözme kapasitelerini artırmaya yönelik müdahaleler gerontolojik sosyal hizmetin en temel ve yaşamsal boyutlarıdır. Sosyal hizmet uzmanları hem yaşlıların hem de yaşlılara hizmet veren kurum ve kuruluşların etkili ve verimli bir şekilde hizmet verebilmesi ve alabilmesi için hizmetlerin etkililiğini ve uygunluğunu izleme çalışması yapar. Yaşlı birey ve gruplarla doğrudan çalışmanın yanı sıra sosyal hizmet uzmanları yaşlılara yönelik hizmet veren organizasyonların ve diğer sosyal kurumların yaşlıların gereksinimlerine ve sosyal sorunlarına yönelik çalışmalarının geliştirilmesi için çalışmalar da yapar. Bu çalışmalar yönetim, toplum organizasyonu, politika ve program geliştirme ve değerlendirme, kaynak geliştirme, stratejik planlama şeklinde sıralanabilir. Bu roller etkili ve verimli hizmet sunum sistemlerinin geliştirilmesinde ve işlevsel hale getirilmesinde oldukça önemlidir. YAŞLILIKTA EKİP ÇALIŞMASI VE SOSYAL HİZMET Ekip çalışmasının problem çözme, iletişim ve geri bildirim, liderlik, karar verme ve olası çatışmanın çözülmesi gibi dinamikleri taşıyan birçok güçlü yönü vardır ve yaşlılara sunulacak hizmetlerde çok önemli bir yer tutar. Bu denli önemli olan ekip çalışmasında ekip üyelerinin sorumluluk taşıma, anksiyetenin üstesinden gelebilme, kendi duygularını denetleyebilme, uygun davranışlarda bulunma, güvenilir olma, ekip içinde çalışma becerisine sahip olma ve çeşitli toplumsal kuruluşlarla işbirliği yapabilme gibi kimi niteliklere sahip olması gerekmektedir. Sosyal hizmet uzmanlarının kişilerarası ilişkiler, grup çalışması ve interdisipliner ekip becerileri konusunda aldığı eğitim interdisipliner bir ekip oluşturulmasında ve bu ekibin işlevsel olmasında ve değerlendirme, amaç oluşturma, bakım planı geliştirme ve izleme aşamalarında yaşamsal bir rol oynar. Ekip içerisinde sosyal hizmet uzmanının rolü aracı, kolaylaştırıcı gibi rolleri kapsar ve grup çalışması konusundaki uzmanlığıekip üyeleri arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinde katkı sağlar. İnterdisipliner ekip çalışması yaşlıların karşılaştığı karmaşık problemlerin çözümü için kapsamlı ve planlı bir yaklaşımın gerekliği olduğu temeline dayanmaktadır. İnterdisipliner ekibin diğer üyelerinde de olduğu gibi, sosyal hizmet uzmanları yaşlılara koordineli hizmetler sunma, bilgi sağlama, uygun hizmetleri geliştirme, hizmetlerde dublikasyonu önleme ve koruyucu hizmetleri sağlama gibi çalışmalar yapar. Sosyal hizmet uzmanları gereksinim olması durumunda yaşlı ve aile ve tıbbi bakım sistemi arasında liazyon hizmetleri de yapar. Sosyal hizmet mesleğinin savunuculuk temeli ve kamu ve özel sektördeki hizmet sistemleri hakkındaki bilgisi, sosyal hizmet uzmanlarının interdisipliner uygulamanın geliştirilmesi, hizmetler arasında eşgüdümün sağlanması, dublikasyonun engellenmesi ve koruyucu hizmetlerin sunulmasıkonusunda öne çıkmasına yardımcı olmaktadır. İNTERDİSİPLİNER EKİPTE SOSYAL HİZMET UZMANININ ROLLERİ İnterdisipliner ekipte sosyal hizmet uzmanının rolleri, teşhis inceleme, vaka yönetimi, bireysel danışmanlık, grup çalışması, liazyon, savunuculuk, toplum kaynakları konusundaki uzmanlık şeklinde sıralanabilir. Bu rollere ilişkin bilgiler kısaca aşağıda verilmiştir. Teşhis İnceleme: Biyo psiko sosyol incelemenin amacı hastanın ve ailesinin güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek ve açıkça tanımlanmış amaçları olan tedavi planı oluşturulmasında onlara yardımcı olmaktır. Bu inceleme hasta ailenin bütüncül bir şekilde ele alınmasını sağlar. Sosyal hizmet uzmanının yaptığı inceleme hastanın (ve ailesinin veya ona bakım veren kişinin) 6 işlev alanı ile ilgilidir: 1. Fiziksel: Kısa bir sağlık geçmişi, işlevsel yetenekleri, görünümü ve gözlenen davranışları. 2. Psikolojik:Duygu, ruh hali, hayata bakış tarzı, kişilik özellikleri, bilişsel işlevsellik düzeyi, benlik imajı. 3. Sosyal: Serbest zaman etkinlikleri, sosyal rolleri, destek ağı, eğitim ve mali durumu. 4. Kültürel: Değerleri, kuralları, hasta rolü tanımlaması, hastalığın nedeni ve tedavisi konusundaki inançları, iletişim kalıpları. 5. Çevresel: Yaşam koşulları ve evin güvenli ve bağımsız bir yaşam sürdürmeye elverişli olup olmaması. 6. İnançsal: İnsanların rolleri ve sorumlulukları hakkındaki inançları, yaşama ilişkin kuralları, inanç sistemleri, tıbbi tedavi almayı isteyip istememesi. Vaka yönetimi: Bu sosyal hizmet rolü problemlerin belirlenmesinin yanı sıra hastanın ve ailesinin en üst düzeyde işlevsel olabilmesini kolaylaştırmak için toplum kaynaklarıyla bağlantı kurmasına yardımcı olmak ve bunların eşgüdümünün sağlanmasınıda kapsamaktadır. Bu rolün yerine getirilebilmesi için toplum kaynakları, bu kaynaklara nasıl ulaşılacağı, hasta ailenin kaynaklarla nasıl bir araya getirileceği, kaynaklara havale etme, hasta ve ailesi için savunuculuk ve yorumlayıcılık yapmak gerekmektedir. Bireysel danışmanlık; Bireysel danışmanlık yoluyla hasta ve ailelerinin hastalık, sakatlık, kuruma yerleştirme ve kayıp gibi önemli yaşam olayları, stresörleri ve değişikliklerine uyum sağlamasına yardımcı olunması amaçlanmaktadır. Grup çalışması: Hastalar aileler veya bakım vericilerin depresyon, Alzheimer hastalığı, kanser ve diyabet gibi spesifik hastalıklarla baş edebilmesi için grup psikoterapisi ve destekleyici psikoeğitimsel gruplar düzenlenebilir. Liazyon: Sosyal hizmet uzmanının hasta/aile ve profesyonel toplum arasında bağlantı kurar. Bu durum özellikle hastanın tedavi kurumundan uzak bir yerde bulunmasıdurumunda çok daha önemlidir. Savunuculuk: Sosyal hizmet uzmanının etik konular, gizlilik, yönergeler, kültürel/etnik faktörler ve hasta/ailesinin hakları konusundaki bilgisi sistemin gerekleri ile hastanın gereksinimleri arasında bir dengenin kurulmasında yardımcı olur. Toplum Kaynakları Konusundaki Uzmanlık: Toplum kaynaklarıve bu kaynakların nasıl kullanılabileceği konusunda sahip olunan bilgi sosyal hizmet mesleğinin önemli bir parçasıdır. Bu bilgi uygun kaynakların belirlenmesi ve kullanılması için yüksek düzeyde müzakere ve pazarlık yapma becerisine sahip olunmasını gerektirir. Krize Müdahale: Sosyal hizmet uzmanlarının yaşlıların karşılaştıkları kriz durumlarında müdahale yapmasıgörevleri arasındadır. NOT; Bu bölümde krize müdahale ile ilgili yaşlı bir çifte ilişkin vaka çalışması sunulmuştur. S 69, J 66 yaşındadır. Okumanızda sizin için faydasıolduğunu düşünüyorum.

13 Gerontolojik Sosyal Hizmet 14.Ünite 31 Aralık 2013 Salı 13:37 14.ÜNİTE ÖZET Arkadaşlar sizinde bildiğiniz gibi bu üniteyi normal diğer üniteler gibi inmediği için özet çıkaramadım ama kısa olduğu için resimlerini çekip sizin için düzenleyip paylaşıyorum, aşağıda soru ve cevaplarınızda attım.

Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Yaşamdan kopma/çekilme kuramına göre; yaşlılık bireyin fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan adım adım

Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Yaşamdan kopma/çekilme kuramına göre; yaşlılık bireyin fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan dünyadan adım adım YAŞLILIK KURAMLARI Yaşlılık Kuramları Yaşamdan Çekilme/Kopma Kuramı Aktivite Kuramı Rol Bırakma Kuramı Sosyal-Çevresel Kuram Süreklilik Kuramı Değiş-Tokuş Kuramı başlıkları altında incelenebilir Yaşamdan

Detaylı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-V Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Yaşlılık Kavramı

Detaylı

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, GERİATRİ 1 Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde, zamanın

Detaylı

2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması

2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması İleri Analiz Çalışması Sonuçları Toplantısı Türkiye de Aile Yapısının Değişimi: 1968-2013 İsmet Koç, HÜNEE Tuğba Adalı, HÜNEE Serdar Polat, Kalkınma Bakanlığı Hande

Detaylı

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) ESAGEV - Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma Geliştirme Vakfı www.esagev.org iletisim@esagev.org +90 (312) 750 00 00 Oğuzlar Mh. 1397. Sokak No: 11/1 Balgat,

Detaylı

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş ) Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; ülkelerin kalkınmasında, ülkenin dünyadaki etki alanını genişletmesinde potansiyel bir güç olarak önemli bir faktördür. Nüfusun potansiyel gücü, nüfus miktarı

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1 İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1 Yaşlılık ve Yaşlanma...7 Gerontoloji...11 Gerontoloji Tarihi...12 Diğer Bilim Dallarıyla Ortak Çalışmalar...16 Sosyal Gerontoloji...20 Sosyal Gerontoloji

Detaylı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,

Detaylı

DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE. Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı

DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE. Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı 30.09.2013 İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye orta yaş ve yaşlanmakta olan bir nüfus yapısına sahiptir.

Detaylı

Ülkemizde Yaşlılık ve Yaşlıya Yönelik Tutumlar Yaşlı Ayrımcılığı

Ülkemizde Yaşlılık ve Yaşlıya Yönelik Tutumlar Yaşlı Ayrımcılığı Ülkemizde Yaşlılık ve Yaşlıya Yönelik Tutumlar Yaşlı Ayrımcılığı Firdevs ERDEMİR Geriatri Hemşireliği Derneği Nüfus yaşlanması demografik dönüşüm Nüfustaki yaş yapısının değişmesi, nüfustaki çocukların

Detaylı

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

DOĞURGANLIĞI BELİRLEYEN DİĞER ARA DEĞİŞKENLER 7

DOĞURGANLIĞI BELİRLEYEN DİĞER ARA DEĞİŞKENLER 7 DOĞURGANLIĞI BELİRLEYEN DİĞER ARA DEĞİŞKENLER 7 Banu Akadlı Ergöçmen ve Mehmet Ali Eryurt Bu bölümde gebeliği önleyici yöntem kullanımı dışında kadının gebe kalma riskini etkileyen temel faktörler incelenmektedir.

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not III Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Kişilik Gelişimi Kişilik Nedir? *Kişilik, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici,

Detaylı

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ DOÇ.DR. ZEHRA ALTINAY SINIF YONETIMI Bu derste, Sınıf ortamı ve grup etkileşimi Grup türleri Grup ve lider Liderlik türleri Grup içi etkileşimin hedefleri

Detaylı

Demans ve Alzheimer Nedir?

Demans ve Alzheimer Nedir? DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun

Detaylı

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi Doç.Dr.Tufan BAL Dersin İçeriği Kırsal Kalkınma Kavramının Tarihçesi Kırsal Kalkınmada Temel Amaç Kırsal Alan Kalkınma Politikaları Kırsal

Detaylı

YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI. Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı

YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI. Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Şimdi 10 kişiden 1 2050 de 5 kişiden 1 2150 de 3 kişiden 1 gelişmekte olan ülkelerde nüfus yaşlanması

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ A u ok na lu ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2014 ANAOKULLARI BÜLTENİ ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ Okul öncesi dönem, gelişimin hızlı olması ve

Detaylı

TÜRKİYE DE DEMOGRAFİK DEĞİŞİM. Lütfi Sunar

TÜRKİYE DE DEMOGRAFİK DEĞİŞİM. Lütfi Sunar TÜRKİYE DE DEMOGRAFİK DEĞİŞİM Lütfi Sunar Nüfus Sorunu Son zamanlarda aile ve doğurganlık konuları artarak ülkedeki siyasi tartışmaların merkezini oluşturmakta. Çocuk sayısı sorunu ve tartışması? Demografik

Detaylı

T. C. KALKINMA BAKANLIĞI YAŞLANMA ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU

T. C. KALKINMA BAKANLIĞI YAŞLANMA ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU T. C. KALKINMA BAKANLIĞI YAŞLANMA ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU ANKARA 2014 ISBN 978-605-9041-00-3 YAYIN NO: KB: 2900 - ÖİK: 740 Bu çalışma Kalkınma Bakanlığının görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluğu yazara

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

Nüfus Projeksiyonlarında Yaşlı Nüfus ve Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar

Nüfus Projeksiyonlarında Yaşlı Nüfus ve Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar Nüfus Projeksiyonlarında Yaşlı Nüfus ve Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar Şebnem BEŞE CANPOLAT, PhD Dördüncü Nüfusbilim Kongresi 6 Kasım 2015 Ankara Sunumun içeriği Nüfusun yaşlanması ne demek? Nüfus

Detaylı

TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ DEMOGRAFİK GÖSTERGELER

TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ DEMOGRAFİK GÖSTERGELER g TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ DEMOGRAFİK GÖSTERGELER TABLOLAR Tablo 1. TR63 Bölgesi Doğum Sayısının Yaş Gruplarına Göre Dağılımı (2011)... 1 Tablo 2. Ölümlerin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı (2011)...

Detaylı

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 1. Ünite Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar TOPLUMSAL YAPI KAVRAMI Toplum, insanları etkileyen gerçek ilişkiler

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri MADDE BAĞIMLILIĞI BAĞIMLILIK Bağımlılık, bireyin kendi ruhsal ve bedensel sağlığına

Detaylı

Almanya da ve Türkiye de Yafll Hizmet Zinciri

Almanya da ve Türkiye de Yafll Hizmet Zinciri Almanya da ve Türkiye de Yafll Hizmet Zinciri Abdurrahman Çohaz Yaşlılık kaçınılmaz ve geri dönülmez bir süreç olup, kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesidir. Bir başka tanımla yaşlılık fizyolojik

Detaylı

YAŞLI GRUPLARLA SOSYAL HİZMET UYGULAMASI

YAŞLI GRUPLARLA SOSYAL HİZMET UYGULAMASI YAŞLI GRUPLARLA SOSYAL HİZMET UYGULAMASI Demografik verilere göre dünyada 600 milyon dolayında olan yaşlı sayısının 2050 yılında 2 milyara ulaşacağı ve yaşlı nüfustaki artışın daha çok gelişmekte olan

Detaylı

TÜRKİYE VE İZMİR İLİNDE, İLERİ YAŞ NÜFUSU VE ÖZELLİKLERİ

TÜRKİYE VE İZMİR İLİNDE, İLERİ YAŞ NÜFUSU VE ÖZELLİKLERİ TÜRKİYE VE İZMİR İLİNDE, İLERİ YAŞ NÜFUSU VE ÖZELLİKLERİ Rıdvan YAKA* Burcu ELLİDÖRT** GİRİŞ Yaşlılık, insanın doğumu ile başlayan yaşam sürecinde, ölümden önce yaşanan ve kişinin gerek fiziksel, gerekse

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II ÇALIŞMA EKONOMİSİ II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ.

Detaylı

Yaşamsal fonksiyonların sürekli azalması, tüm organizmanın verimliliğinde görülen azalma,çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması

Yaşamsal fonksiyonların sürekli azalması, tüm organizmanın verimliliğinde görülen azalma,çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması Yaşlı sağlığı DSÖ yaşlılığı Yaşamsal fonksiyonların sürekli azalması, tüm organizmanın verimliliğinde görülen azalma,çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanımlamıştır 65 yaş

Detaylı

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ 1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK Geleneksel eğitim anlayışı bireyi tüm yönleri ile gelişimini sağlama konusunda sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Tüm bu anlayış ve

Detaylı

YAŞAMIN YAŞLILIK DÖNEMİ VE HEMŞİRELİK

YAŞAMIN YAŞLILIK DÖNEMİ VE HEMŞİRELİK YAŞAMIN YAŞLILIK DÖNEMİ VE HEMŞİRELİK Prof.Dr. Firdevs Yaşlılık Dönemi 60-65-70... İleri (veya geç) Olgunluk (later maturity) Hayatın son temel bölümüdür. 65-70 yaşları arasında başlar DSÖ ye göre, yaşlıca

Detaylı

DEMOGRAFİ: Nüfus meselelerine sosyolojik bir bakış

DEMOGRAFİ: Nüfus meselelerine sosyolojik bir bakış DEMOGRAFİ: Nüfus meselelerine sosyolojik bir bakış Ders 7 : Türkiye de Demografik Dönüşüm Doç. Dr. Didem Danış Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ddanis@gsu.edu.tr Ders 7 : Türkiye de Demografik

Detaylı

Kuşaklararası Öğrenme

Kuşaklararası Öğrenme Kuşaklararası Öğrenme Meltem TÜRKER Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Ekim 2017 1 Sunum İçeriği Kuşak Kavramı Kuşak Sınıflamaları Bebek Patlaması Kuşağı (Baby Boomers) X kuşağı Y Kuşağı Z Kuşağı Kuşaklararası

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI Üç Gelişim Alanı Gelişimsel rehberlik modelinin nihai amacı yaşam kariyeri gelişimini desteklemektir. Gelişimsel PDR nin ilkesi: Rehberlik

Detaylı

Yaşlılık -Fiziksel aktiviteler Yaşam Kalitesi. 30.05.2016 Prof.Dr. Gülten Sönmez SEBER-Klinik Psikolog 1

Yaşlılık -Fiziksel aktiviteler Yaşam Kalitesi. 30.05.2016 Prof.Dr. Gülten Sönmez SEBER-Klinik Psikolog 1 Yaşlılık -Fiziksel aktiviteler Yaşam Kalitesi 30.05.2016 Prof.Dr. Gülten Sönmez SEBER-Klinik Psikolog 1 Amaç, Yaşam boyu gelişimin temel özellikleri,yaşlılık, yaşam kalitesinin önemi,yaşlılık ve aktivetinin

Detaylı

Dünya Nüfus Günü, 2013

Dünya Nüfus Günü, 2013 Sayı: 13663 Dünya Nüfus Günü, 2013 11 Temmuz 2013 Saat: 10:00 Dünya Nüfus Günü nün bu yılki teması Ergen Gebeliği olarak belirlendi Türkiye İstatistik Kurumu, 2012 yılından itibaren özel günlerde (8 Mart

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

1..., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2..., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği

1..., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2..., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği 1...., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2...., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği takdirde de haz veren bir duygudur. 3. Talep, insanların

Detaylı

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu. 2015 e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu. 2015 e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar EFA 2008 Küresel İzleme Raporu 2015 e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar EFA 2008 Raporu bir orta dönem değerlendirmesidir. 2000 yılından bu yana gerçekleşen önemli gelişmeler 1999-2005 yılları

Detaylı

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Bilgi toplumunda aktif nüfus içinde tarım ve sanayinin payı azalmakta, hizmetler sektörünün payı artmakta ve bilgili, nitelikli insana gereksinim duyulmaktadır. 16.12.2015

Detaylı

On ikinci Ders: Personelin Değerlendirilmesi ve Motivasyonu. Dersin Amacı. Dersin İçeriği MOTİVASYON NEDİR?

On ikinci Ders: Personelin Değerlendirilmesi ve Motivasyonu. Dersin Amacı. Dersin İçeriği MOTİVASYON NEDİR? On ikinci Ders: Personelin Değerlendirilmesi ve Motivasyonu Dersin Amacı Bu dersin amacı, motivasyon teorileri, memurları motive eden faktörler ile kamu yönetimi mevzuatında yer alan motivasyona ilişkin

Detaylı

NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ

NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ 1 NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ 2 NÜFUS VE NÜFUS SAYIMLARI NÜFUS SAYIMLARI NEDEN YAPILIR? DÜNYA NÜFUSUNUN TARİHSEL ARTIŞI VE DEĞİŞİMİ DÜNYA NÜFUSU

Detaylı

Konu:4 Yaşlılıkta Sağlığı Etkileyen Faktörler ve Erken Yaşlanmanın Önlenmesi

Konu:4 Yaşlılıkta Sağlığı Etkileyen Faktörler ve Erken Yaşlanmanın Önlenmesi Konu:4 Yaşlılıkta Sağlığı Etkileyen Faktörler ve Erken Yaşlanmanın Önlenmesi 1-GİRİŞ Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yaşlılığı çevresel etkenlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanımlamaktadır.

Detaylı

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İş Yerinde Ruh Sağlığı İş Yerinde Ruh Sağlığı Yeni bir Yaklaşım Freud a göre, bir insan sevebiliyor ve çalışabiliyorsa ruh sağlığı yerindedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre de ruh sağlığı, yalnızca ruhsal bir rahatsızlık

Detaylı

2. PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİKTE HİZMET TÜRLERİ. Abdullah ATLİ

2. PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİKTE HİZMET TÜRLERİ. Abdullah ATLİ 2. PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİKTE HİZMET TÜRLERİ Psikolojik Danışma ve Rehberlik 1. Hizmet alanlarına göre 2. Temel işlevlerine göre 3. Birey Sayısına göre 4. Öğretim basamaklarına göre 5. Problem alanlarına

Detaylı

TOPLUMU TANIMA TOPLUMUN TANIMI TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ

TOPLUMU TANIMA TOPLUMUN TANIMI TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMUN ÖZELLİKLERİ TOPLUMU TANIMA TOPLUMUN TANIMI Toplum; sosyal gereksinimlerini karşılamak için etkileşen ve ortak bir kültürü paylaşan çok sayıdaki insanın oluşturduğu bir birlikteliktir. 1. Toplumdaki kişiler demografik

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86 içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 Tarihsel Bakış Açısı 3 Erken Tarih 3 Yirminci ve Yirmi Birinci Yüzyıllar 3 Ergenliğe İlişkin Kalıpyargılar 6 Ergenliğe Pozitif Bir Bakış Açısı 7 Amerika Birleşik Devletleri

Detaylı

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı DEĞERLENDİRMENOTU Nisan2011 N201127 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Ayşegül Dinççağ 1 Araştırmacı, Ekonomi Etütleri Hasan Çağlayan Dündar 2 Araştırmacı, Ekonomi Etütleri 2008 Krizinin

Detaylı

ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve. Değer Kavramı. ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar

ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve. Değer Kavramı. ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve Değer Kavramı ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar ÜNİTE 4: Pazarlama Yönetimi ÜNİTE 5: 1 Ürün Yönetimi ÜNİTE 6:

Detaylı

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Pazarlama - Tanımlar Tanım sayısının çokluğu Anlayış farklılıkları Tanımları yapanların özellikleri Dar ve geniş anlamda yapılan

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU Yaşam boyu ruh sağlığı ile ilgili riskler Ruhsal hastalıklara yatkınlık ve dayanıklılık Prognoz Olumsuz etkenler Koruyucu etkenler Bireysel

Detaylı

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Yetişkin Kimdir? 24 yaş ve üstü bireyler 18 yaş üstü bireyler Tam zamanlı bir işte çalışan Evli olan,

Detaylı

NÜFUSUN YAŞ GRUPLARINA DAĞILIMI

NÜFUSUN YAŞ GRUPLARINA DAĞILIMI NÜFUS PİRAMİDİ ve ÖZELLİKLERİ Nüfusun cinsiyete göre yaş gruplarına dağılımını gösteren grafiklerdir. Bir yerin nüfus piramitlerine bakılarak o yerdeki nüfus özellikleri, nüfus hareketleri, nüfusun yaş,

Detaylı

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar Lütfi ĠNCĠROĞLU Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdür Yardımcısı GiriĢ Nüfusunun yarısı kadın olan ülkemizde, kadınların işgücü piyasasına

Detaylı

Prof. Dr. Yeşim GÖKÇE - KUTSAL

Prof. Dr. Yeşim GÖKÇE - KUTSAL Yazar Ad 11 Prof. Dr. Yeşim GÖKÇE - KUTSAL 2050 yılında dünya nüfusunun 8.909 milyara ulaşacağı hesaplanmaktadır. Yine projeksiyonlara dayanarak, 2050 yılında nüfusun %59.1 inin Asya kıtasında, %19.8

Detaylı

Sosyal Güvenlik (Emeklilik) Sistemine Bakış

Sosyal Güvenlik (Emeklilik) Sistemine Bakış 2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Sosyal Güvenlik (Emeklilik) Sistemine Bakış Prof. Dr. Yusuf Alper (Uludağ Üniversitesi) Yard. Doç. Dr. Çağaçan Değer (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Serdar Sayan (TOBB

Detaylı

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan ÇOCUK HAKLARININ SINIFLANDIRILMASI Çocuk Hakları Sözleşmesi nde, çocukların sağlıklı yaşaması ve çok yönlü olarak gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

Detaylı

Bu sayıda: 2017 Aralık ayı İşgücü, İstihdam ve Sigortalı İstatistikleri ile Birleşmiş Milletler in 2018 Dünya Mutluluk Raporu sonuçları

Bu sayıda: 2017 Aralık ayı İşgücü, İstihdam ve Sigortalı İstatistikleri ile Birleşmiş Milletler in 2018 Dünya Mutluluk Raporu sonuçları Bu sayıda: 2017 Aralık ayı İşgücü, İstihdam ve Sigortalı İstatistikleri ile Birleşmiş Milletler in 2018 Dünya Mutluluk Raporu sonuçları değerlendirilmiştir. ii 2017 Aralık Dönemi İşgücü Göstergeleri: TÜİK,

Detaylı

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi Erkek nüfus için, doğuşta beklenen yaşam süreleri 2000-2009 yılları arasında incelendiğinde 2000 yılında 68,1 yıl olan beklenen yaşam süresi 2001-2007

Detaylı

Aile İşletmeleri. Doç. Dr. Aykut GÖKSEL

Aile İşletmeleri. Doç. Dr. Aykut GÖKSEL Aile İşletmeleri Doç. Dr. Aykut GÖKSEL AİLE İŞLETMELERİNDE SİSTEM MODELLERİ 3. BÖLÜM Aile Sistem Teorisi Modeli (İki Daire Modeli) Üç Daire Modeli Dört Daire Modeli Aile İşletmelerinde Sürdürülebilirlik

Detaylı

Artan Sağlık Harcamaları Temel Sağlık Göstergelerini Nasıl Etkiliyor? Selin Arslanhan Araştırmacı

Artan Sağlık Harcamaları Temel Sağlık Göstergelerini Nasıl Etkiliyor? Selin Arslanhan Araştırmacı Artan Sağlık Harcamaları Temel Sağlık Göstergelerini Nasıl Etkiliyor? Selin Arslanhan Araştırmacı TEPAV Değerlendirme Notu Temmuz 1 19 191 19 193 19 195 19 197 19 199 199 1991 199 1993 199 1995 199 1997

Detaylı

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ 4.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER Kalite Planlaması Kalite Felsefesi KALİTE PLANLAMASI Planlama, bireylerin sınırsız isteklerini en üst düzeyde karşılamak amacıyla kaynakların en uygun

Detaylı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk dört ayının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 23,1 oranında artarak

Detaylı

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Tarih boyunca; İnsan diyeti, Aktivite kalıpları, Beslenme durumu. Paleolithic dönemden beri: Diyet kalıpları, Fiziksel aktivite

Detaylı

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR 2017 Doç. Dr. Adnan BOYACI Neden Eğitimin Sosyal Temelleri Eklektik bir alan olarak Eğitim Yönetimi Büyük sosyal bilimler teorisi Eğitim yönetiminin beslendiği

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK Evlilikte uyum ve Dayanışma Evilik, iki kişinin farklı değerler, farklı kültürlerle ve iki ayrı aile öyküsüyle bir araya geldikleri ve kendilerini

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

Engelli olmak nedir? Serbest zaman kavramının ortaya çıkışında farklı grupları rolleri FARKLI GRUPLARDA SERBEST ZAMAN

Engelli olmak nedir? Serbest zaman kavramının ortaya çıkışında farklı grupları rolleri FARKLI GRUPLARDA SERBEST ZAMAN FARKLI GRUPLARDA SERBEST ZAMAN Serbest zaman kavramının ortaya çıkışında farklı grupları rolleri Serbest zaman hakkı???? Engelleyiciler dengelenmesi Arş. Gör. Murat Uygurtaş Anormallik Yetersizlik İşlevsizlik

Detaylı

Davranışı başlatma Davranışların şiddet ve enerji düzeyini saptama Davranışlara yön verme Devamlılık sağlama

Davranışı başlatma Davranışların şiddet ve enerji düzeyini saptama Davranışlara yön verme Devamlılık sağlama 1 İnsan organizması güdüler ile harekete geçer İnsan davranışlarını yönlendiren dürtü ya da itici güç Davranış çeşitli gereksinimler sonucu oluşabilir Güdülerin işlevleri: Davranışı başlatma Davranışların

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER Onur BAKIR MSG Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Giriş Bu çalışmanın amacı, Türkiye de tarımsal istihdam alanında 1980 den bugüne yaşanan dönüşümü temel

Detaylı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2009 yılında ülkemiz halı ihracatı % 7,2 oranında düşüşle 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk çeyreğinin sonunda

Detaylı

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ Marmara Evleri Anaokulunda Rehberlik Hizmetleri (3 6 yaş) Okulumuzdaki tüm öğrencilerin her yönüyle sağlıklı gelişmeleri, okul ortamına uyum sağlamaları ve kapasitelerini

Detaylı

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ 6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu bölümde araştırma bulgularının değerlendirilmesine yer verilecektir. Yerleşik yabancılara yönelik demografik verilerin ve ev sahibi ülkeye uyum aşamasında gereksinim

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi Bu bildiri UNESCO Genel Konferansı nın 35. oturumunda onaylanmıştır. IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi Çok Kültürlü Kütüphane Hizmetleri: Kültürler Arasında İletişime Açılan Kapı İçinde yaşadığımız

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik RPD 201 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Eğitimde Rehberlik *Rehberlik, bireyin en verimli bir şekilde gelişmesini ve doyum verici

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Motivasyon Kuramları Alfender in ERG Teorisi Clayton Alfender e göre, Maslow un kuramı gerçek hayata uygun değildir. Ona göre,

Detaylı

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR 2007 yılında çalışmaları sürdürülmekte olan nüfus sayımının ilk sonuçları açıklanmış bulunmaktadır. Bu sonuçlara göre

Detaylı

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ NÜFUS ve KENTLEŞME 211 İÇİNDEKİLER 1.NÜFUS... 1 1.1. Nüfus Büyüklüğü, Nüfus Yoğunluğu ve Nüfus Artış Hızı... 3 1.2. Yaş ve Cinsiyet Dağılım Özellikleri... 8 1.2.1. Nüfusun

Detaylı

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ 1970 yılında Roma Kulübü, insanlığın ikilemi adlı projesinde dünya bağlamında Nüfus artışı, Gıda üretimi, Endüstrileşme Doğal kaynakların tüketilmesi

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ağustos 2017 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 7 Ayında

Detaylı

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI! BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI! Birleşmiş Milletler Genel Kurulu; kooperatiflerin sosyo-ekonomik kalkınmaya, özellikle yoksulluğun azaltılmasına, istihdam yaratılmasına ve sosyal bütünleşmeye olan

Detaylı

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU A R A Ş. G Ö R. Z E Y N E P K I R I K K A L E L İ Gebelik dönemi fizyolojik olduğu kadar kalıcı psikolojik değişikliklere de neden olmaktadır. Anne karnında gelişen

Detaylı

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı Türkiye de işsizler artık daha yaşlı Esen Çağlar, Ozan Acar, Haki Pamuk Mart 2007 2001 krizinden günümüze Türkiye ekonomisinde iki önemli yapı değişikliği birlikte yaşanmıştır. Bir yandan makroekonomik

Detaylı

SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ);

SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); SAĞLIK KAVRAMI SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); Yalnızca hastalık veya sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir. şeklinde tanımlamıştır. SAĞLIK KAVRAMI

Detaylı

AİLE YAPILARI. Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

AİLE YAPILARI. Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK AİLE YAPILARI Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK AİLE VE TOPLUM Aile toplumun en küçük yapı taşını oluşturur. Toplumlar ailelerin bir araya gelmesiyle oluşur. İnsanlar tarih öncesi

Detaylı

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA Hücre yapısını ve organelleri oluşturan moleküler yapılarından başlayıp hücre organelleri,hücre,doku,organ ve organ sistemlerine

Detaylı