BURUN, SİNÜS, NAZOFARİNKS TÜMÖRLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BURUN, SİNÜS, NAZOFARİNKS TÜMÖRLERİ"

Transkript

1 BURUN, SİNÜS, NAZOFARİNKS TÜMÖRLERİ Burun ve paranazal sinüs tümörleri oldukça nadir görülen tümörlerdir. Sinonazal traktusun malign tümörleri, tüm malign tümörlerin %0,2 ila 0,8 i ve baş- boyun malignitelerinin ise sadece %3 üne karşılık gelmektedir. Burun ve paranazal sinüs tümörleri olan hastalar genellikle hastalığın ileri evrelerinde teşhis edilmektedir. Çünkü paranazal sinüs tümörlerinin erken evrelerdeki bulguları kronik sinüziti taklit etmektedir. Ayrıca poliklinik muayenelerinde paranazal sinüsleri iyi bir şekilde incelemek zordur. Radyolojik tetkiklerden BT bile bu bölgedeki oluşumların neoplastik veya inflamatuar olduğu konusunda fazla bilgi vermemektedir. Bu nedenle mutat antibiyotik ve dekonjestan tedaviye cevap vermeyen şüpheli lezyonlarda biyopsi alma konusunda tereddüt edilmemelidir. Paranazal sinüsler bir seri ostiumlar vasıtasıyla nazal kaviteyle ilişki gösteren ince duvarlı oluşumlardır. Bu anatomik zayıflık nedeniyle tümör komşu yapılara kolayca yayılır. Hastayı hekime götüren semptomlar sıklıkla tümörün komşu yapılara yayılımına bağlı olan semptomlardır. Nazal kavite kartilajinöz ve kemik yapıdan oluşan nazal septumla iki bölüme ayrılmıştır. Septum tümör invazyonuna nispeten daha dirençlidir. Nazal septumun tümör tarafından ( özellikle benign neoplastik olşumlarca) kontrlateral nazal kaviteye itildiği sıkça görülen bir durumdur. Nazal boşlukların lateral duvarlarındaki meatuslara paranazal sinüslerin ostiumları ve nazolakrimal kanal açılır. Konkalar, lateral nazal duvarlarda yer alır ve primer tümör gelişimi septumdan daha fazladır. Kribriform plate nazal kavitenin tavanını meydana getirir. Ethmodial sinüsü tutan tümörler, kribriform plate yoluyla anterior kranial fossaya yayılırlar. EPİDEMİYOLOJİ: Gerek sinonazal, gerekse nazofarengial kanserlerin insidansı ile çevresel faktörler arasında belirgin bir ilişki vardır. ABD ve İngiltere de nazofarengial karsinoma tüm malignansilerin %0,3 ve baş-boyun malignansilerinin %2 sine karşılık gelirken Çin de bu oranlar %18 ve %56 dır. Bu yüksek oran hem çevresel hem de genetik faktörlere bağlanabilir. Bazı meslek gruplarında, sinonazal karsinoma insidansının yüksek olduğu görülmüştür. Nikel işleyicileri, ağaç işçileri, deri işçileri, petrol rafinelerinde çalışanlar, tekstil işçileri, izopropil alkol üreticileri, krom pigment üreticileri, risk gruplarıdır. Yassı epitel hücreli kanser primer olarak nikel işçilerinde görülür ve bu tümörler genellikle maksiller sinüs ve nazal kavitede yerleşir. Adenokarsinoma ağaç işçilerinde en sık görülen tümördür. Bu tümör etmoidal sinüsleri ve superior nazal tavanı tercih ederler. Bunlara ilaveten kronik enfeksiyonların ve travmaların rolü üzerinde durulmaktadır. Ayrıca Epstein-Barr virüsü (EBV) ve nazofarengeal karsinomaya sebep olmakla suçlanmaktadırlar. 172

2 TANI: Semptomlar: Burun ve paranazal sinüs tümörlü hastalarda en sık görülen semptomlar: Unilateral nazal obstrüksiyon (%48). Başlangıçta tek taraflı iken ilerlemiş vakalarda iki taraflı obstrüksiyon vardır. Fasial ve palatal şişkinlik (%41) Burun akıntısı (%37) Epistaksis (%35) Orbital yakınmalar: Epifora, diplopi, görme keskinliğinde azalma, periorbital ödem ve proptozis (%25) Dişlerde çürüme ve dökülme Bilhassa N. Trigeminus sahasında olmak üzere ağrı ve his kusurları Koku alma bozuklukları Kafa içi yayılım olduğunda buna ait semptomlar Semptomların ortaya çıkmasıyla tanı konulması arasında ortalama 8 aylık bir gecikme olmaktadır. Bu gecikme adenokarsinom olgularında daha fazla olmaktadır. Oral semptomlar; palatal ülserler ve şişmelerden ibarettir. Bu hastalar daha önce tam oturan protezlerin artık ağızlarına uymadığından yakınabilirler. Trismus ve trigeminal parestezi bulunuyorsa pterigomaksiller fossaya tümör invazyonu vardır. Diş çekiminden sonra ortaya çıkan persistan oroantral fistüller, antrumda (maksiller sinüste) malign bir oluşumu düşündürmelidir. Nazal semptomlar; rinit ve sinüzitin obstrüktif semptomlarını düşündürmelidir. Bu semptomlar erken dönemdeki karsinom semptomlarıyla aynıdır. Unilateral nazal obstrüksiyon veya rinore (özellikle kokuluysa) maligniteyi düşündürmelidir. Sinonazal neoplazi semptomları gösteren tüm hastalarda, tam bir baş ve boyun muayenesi yapılmalıdır. Bir nazofarengeal ayna veya fiberoptik nazofaringeskop ile nazofarenks muayene edilmelidir. Sinonazal malignansilerde servikal metastaz her ne kadar mutat değilse de, nazofarengeal kanseerlerde sıklıkla ilk semptomdur. Bu nedenle posterior üçgen de dahil olmak üzere tüm boyun dikkatle muayene edilmöelidir. İlerlemiş olgularda nazal kavite tutulumu olur. Daha az ilerlemiş olgularda semptomlar siliktir. Maksiller sinüsün medial duvarı nazal kaviteye doğru yaslanmış olabilir veya sinüs ostiumlarından birinden pürülan akıntı geldiği görülebilir. Nazofarengeal duvarlarda herhangi bir asimetri görülürse, hele servikal adenopati de varsa, biyopsi şarttır. Nazal obstrüksiyon veya akıntı şikayeti olan bir hastada rutin tedavi başarısız oluyorsa maligniteyi akarte etmek için biyopsi alınmalıdır. Eğer tümör görülüyorsa transnazal veya Caldwell-Luc yaklaşımıyla transantral biyopsi alınabilir. Tümörlerin çoğu maksiller sinüsten orijin 173

3 alır ve %75-80 i de yassı epitel hücreli veya anaplastik kanserlerdir. Malignansilerin %6-17 si tükürük bezi tümörleridir. RADYOGRAFİ: Konvansiyonal sinüs grafileri, paranazal sinüs hastalılarında genellikle ilk istenen tetkiktir. Belirli bazı neoplatik proçeslerde (örneğin; osteom ve fibröz dispilazilerde) karakteristik görüntüler elde edilir. Diğer benign tümörler, inflamatuar veya malign hastalıklardan düz sinüs grafisiyle ayırt edilemez. İlerlemiş malignitelerde, bir yumuşak doku kitlesi ve kemik destrüksiyonu düz filmlerde görmek mümkündür. İntravenöz olarak verilen radyokontrast maddenin selektif olarak tümör tarafından tutulması tümörün diğer yumuşak doku yapılarından ayırt edilmesini sağlar. Tümörün orbitaya, intrakranial kaviteye, yüzün yumuşak dokularına ve pterigomaksiller fossaya yayılımı kolayca tanınır. BT nin en önemli sakıncalarından birisi tümör kitlesi ve tümör obstrüksiyonuna bağlı sekonder konjesyonu ayırt etme yeteneği olmamasıdır. MRI, BT den daha iyi yumuşak doku kontrastı vermektedir. MRI nazofarengeal kanserlerin yayılımını belirlemede özellikle kullanışlıdır. MALİGN TÜMÖRLER: Evreleme: Amerikan Birleşik Kanser Komitesi (AJCC) maksiller sinüs ve mazofarenksin malign tümörleri için TNM evrelemesini formüle etmiştir. Ohngren hattı denilen farazi bir hat (gözün medial kantusu ve angulus mandibula arasına çizilen) maksiller antrumu, infrastrüktür (anteroinferior) ve suprastrüktür (posterosuperior) diye iki kısma ayırır. Bu hat antral tümörlerin evresini belirlemede önemlidir. T1 = Tümör infrastrüktürün antral mukozasına sınırlıdır. Kemik erozyonu yoktur. T2 = Tümör suprastrüktürün mukozasına sınırlıdır. Kemik erozyonu yoktur. Veya ; tümör, infrastrüktüre yerleşmiş ve inferior veya medial osseöz duvarlarda kemik erozyonu vardır. T3 = Tümör; orbitayı, anterior ethmoidal sinüsleri, pterigoid adaleyi veya yanak derisini invaze etmiştir. T4 = Tümör; kribriform plate, posterior ethmoidal hücrelere, sfenoidal sinüse, nazofarenkse, pterigopalatin fossaya ve kafa tabanına invazyon gösteren masif bir lezyondur. N0 = Boyunda klinik olarak pozitif palpabl lenf nodu yoktur. 174

4 N1 = Klinik olarak pozitif tek bir homolateral, 3 cm.den küçük çaplı lenf nodu mevcuttur. N2a= 3 cm.den büyük ama 6 cm.den küçük tek bir homolateral lenf nodu mevcuttur. N2b= Hiçbirisi 6 cm.den büyük olmayan multipl lenf nodları vardır. N3a= 6 cm.den büyük çapta bir veya daha fazla homolateral lenf nodları vardır. N3b= Bilateral pozitif lenf nodları mevcuttur. N3c= Klinikçe pozitif sadece kontrlateral lenf nodları mevcuttur. M0 = Bilinen uzak metastaz yoktur. M1 = Uzak metastaz vardır. Burun ve paranazal sinüs maligniteleri primer olarak lokal bir hastalıktır. Otopsi çalışmalarında maksiller Ca.lardan sadece %25 te metastaz saptanmıştır. Bunun yanında sadece %25 hastada tümör maksiller sinüse sınırlı kalırken olguların %80 kadarında kemiksel destrüksiyon belirlenmiştir. YASSI EPİTEL HÜCRELİ KANSER: Burun ve paranazal sinüslerin malign neoplazilerinin %70 ten fazlası yassı epitel hücreli kanserlerdir. %70 maksiller sinüs tutulumu varken maksiller sinüsü takiben %20 hastada nazal kavite, %10 hastada diğer sinüsler tutulur. Çok sayıda doğal ostiumlar bulunması ve paranazal sinüslerin kemik duvarlarının ince olması bir kompartmandan diğerine yayılımı oldukça kolaylaştırmaktadır. Çoğu hastada tanı konulmadan önce uzun süreli bir sinüzit öyküsü vardır. Kanser gelişiminde kronik enflamasyonun etken bir faktör olup olmadığı belirsizdir. Sinüs hastalığı ile ilgili yakınmaları olan hastada rutin tıbbi tedavilere cevap alınamıyorsa, neoplastik hastalık olasılığını ekarte etmek için ileri teknikler yapılmalıdır. Nazal kavitede lateral duvarlar, özellikle de konkalarla sıklıkla tutulur. Hastaların %17 sinde servikal metastazlar oluşur. Nazal septum karsinomu çok daha azdır ve mukokütanöz bileşkede oluşma eğilimi vardır. Küçük lezyonlarda gerek cerrahi eksizyon ve gerekse radyoterapiyle eşit derecede iyi sonuçlar elde edilmektedir. Daha büyük lezyonlarda kombinasyon tedavisiyle hastalığı kontral etmek mümkün olabilir. Nazal kavite karsinomalarının 5 yıl sürvi istatistikleri paranazal sinüslerde yerleşen tümörlerinkinden daha iyidir. Frontal veya sfenoidal sinüslerin primer kanserleri seyrek görülür. Bu sinüsler diğer sinüslerden direkt yayılımla (primer odak olarak da etmoidal sinüslerden) tutulur. 175

5 Maksiller sinüs kanserleri, erkeklerde kadınlardan iki kat daha faza görülmektedir. Hastaların %95 i 45 yaşın üzerindedir. Hastalığın seyri süresince yaklaşık %35 hastada servikal nod metastazları ve %10 hastada uzak metastazlar görülür. Erken yakalanan çok nadir vakalar dışında, 5 yıllık sürvi maksiller sinüs kanserlerinde kötüdür. Kombine tedavi - preopratif veya postoperatif radyoterapi ve cerrahi sürvi açısından en iyi sonucu verir. Cerrahi eksizyonda tüm tümör, tercihen bir en blok rezeksiyonla çıkarılmalıdır. Küçük lezyonlarda parsiyel veya total maksillektomi yapılır. Büyük tümörlerde hastalıklı tüm yapılar çıkarılmalıdır. Bu da genellikle, endike olduğunda damağın yarısının ve yüz derisinin rezeksiyonu ile birlikte orbital eksantrasyonu kaplar. Kribriform plakayı tutan, kranial kaviteye yayılmış veya yayılmamış masif tümörlerde en iyi yaklaşım kraniofasiyal rezeksiyondur. Primer etmoidal kanserler nispeten daha seyrektir. Etmoidal sinüs tutulumu genellikle maksiller antrumdan yayılım sonucunda olmaktadır. Epistaksis ile nazal obstrüksiyon antrum kanserlerindekinden daha sık görülür. Kribriform plakadan yayılım erkenden olmakta ve buna genellikle anosmi de eşlik etmektedir. Kraniofasiyal rezeksiyon tümörün çıkarılmasında genellikle şart olmaktadır. LENFORETİKÜLER TÜMÖRLER: LENFOMA- Non- Hodgkin lenfomalı hastaların %10 unda baş ve boyun ekstranodal tutulumu olmaktadır. Bunların da %66 sı Waldeyer halkasında oluşmaktadır. %16 sı ise nazal kavite ve paranazal sinüsleri tutar. Burun ve paranazal sinüs lenfomalarının çoğu histiyositik ve diffüz lenfositik tiptir. En sık antrum ve etmoid sinüsleri tutar fakat tanı konulduğu zaman genellikle yumuşak doku yayılımı da vardır. Erken yakalanan lezyonlarda primer sahaya ve boyuna radyoterapi yapılır. Prognozu kötü olan lezyonlarda radyoterapiye kemoterapi de eklenir. 5 yıllık sürvi histolojik tipe bağlıdır. EXTRAMEDÜLLER PLAZMASİTOMA Tüm olguların %60 ı burun, nazofarenks ve paranazal sinüslerde oluşmaktadır. Kadın erkek oranı 1/4 tür. Hastalar çoğunlukla yaş arasındadır. Bu tümörler polipoid veya sesil, kırmızı renkli ve nadiren de ülseratiftir. Plazmasitom tanısından uzaklaşılırsa bu tümörün multipl myelomun lokal bir manifestasyonu olup olmadığı muhakkak araştırılmalıdır. Bu tümörün klinik gidişatı değişkendir. Histolojik görünüm, agresivitenin belirlenmesinde kullanışlı bir kriter değildir. Hastalık lokalize kalabileceği gibi latent bir periyottan sonra sistemik multipl myeloma dönüşebilir. Bu nedenle seçme bir tedavisi yoktur. Çoğu cerrahlar tümörün geniş bir şekilde eksize edilmesini önermektedir. Radyoterapi klasik kombinasyon tedavisinin bir parçası olarak verilebilir veya rekürrensler için rezerve edilebilir. 176

6 ESTHESİONEUROBLASTOMA Olfaktor epitelin nörojenik bir tümörüdür. Bu epitel, insanlarda üst konka, üst nazal septum ve area kribrozaya sınırlıdır. Tümör her yaşta görülebilir fakat hastaların 2/3 ü 10 ila 34 yaşları arasındadır. Erkeklerde bir miktar daha fazla görülmektedir. Tüm intranazal tümörlerde olduğu gibi semptomlar nonspesifiktir (epistaksis, anosmi ve nazal obstrüksiyon). Bu nedenle hastaların çoğu ileri evrelerde teşhis edilmektedir. Genellikle kırmızı renkli bir kitle görümündedirler. Tanı sırasında proptozis veya başağrısı gibi lokal invazyon semptomları genellikle mevcuttur. Tanı biyopsiyle konur. Her ne kadar yavaş gelişim gösterirlerse de tüm esthesioneuroblastomalar lokal invazyon yaparlar ve %20 oranında metastaz potansiyeli gösterirler. En sık tutulanlar akciğerler ve servikal lenf nodlarıdır. Bu tümörlerin tedavisinde cerrahi ve radyoterapi kombinasyonu en yüksek sürviyi sağlamaktadır. TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ Malign tükrük bezi tümörleri malign burun ve paranazal sinüs tümörlerinin sadece %6 ila %17 sini oluşturur. Burun ve paranazal sinüslerde görülen tükrük bezi tümörleri sıklık sırasına göre: 1. Adenoid kistik karsinom 2. Adenokarsinom 3. Malign pleomorfik adenom 4. Mukoepidermoid karsinom 5. Andiferansiye karsinomdur. Genelde tümü agresif lezyonlardır ve hastalık masif yayılım gösterdikten sonra tanınırlar. ADENOİD KİSTİK KARSİNOMA: Histolojik görünümleri nedeniyle silendroma olarak da bilinirler. Erkenden perinöral invazyon gösterme eğilimindedirler. Çoğu hasta, epistaksis ve nazal obstrüksiyon şikayetiyle hekime başvurur. İnfraorbital sinirin invazyonuna bağlı sekonder olarak yanakta hissizlik oluşabilir. Nazofarenkse lokalize tümörlerde sıklıkla seröz otitis media ve diplopi de meydana gelir. Bu tümörler histolojik olarak düşük grade ve yüksek grade e ayrılabilir. Her ne kadar perinöral invazyon, perivasküler invazyon ve kemik invazyonu her iki grade de eşit olarak meydana geliyorsa da vasküler invazyon yüksek grade tümörlerde daha sıktır. Perinöral invazyon genellikle trigeminal sinirin maksiller ve mandibüler dalları boyunca olur. Tedavide; primer tümörün radikal eksizyonunu takiben radyoterapi yapılır. Sinonazal traktus silendromaların rejyonal nod yayılımı azdır. Bununla beraber %40 hastada uzak metastaz olmaktadır. En çok metastaz yaptığı yerler akciğer ve kemiklerdir. 177

7 ADENOKARSİNOMA: Üç ana histolojik formu vardır: 1. Papiller 2. Sesil 3. Alveolar- mukoid Ağaç işçiliğinde sık götülen tip papiller adenokarsinomadır. Genelde bu tümörler düşük grade ve yüksek grade histolojik tiplere ayrılır. Düşük grade adenokarsinomlar nazal kavite ve etmoid sinüslerde yerleşmeye ve komşu sfenoid sinüs ile orbitaya yayılma eğilimlidir. Yüksek grade tümörler daha çok antrumun alt kısmına yerleşirler, daha diffüzdürler ve orta kafa çukuruna, pterygoid fossaya yayılırlar. Yüksek grade tümörlerde intra ve perinöral yayılım olabilir. Her iki tipin klinik davranışı adenoid kistik karsinomaya benzer. Rejiyonal lenf nod metastazı %30 dan azdır. Tedavi radikal cerrahi eksizyonu takiben radyoterapi yapılmasıdır. MELANOMA: Tüm melanomaların %2 kadarı burun ve paranazal sinüslerden orijinlenir. Bu lezyonlar nazal boşlukta daha çok bulunur. En sık nazal septumun anterior kısmında, daha sonra orta ve alt konkalarda yerleşirler. Sinüslerden de en çok maksiller sinüsü tutar. Olfaktor saha pigmente hücreler içermesine rağmen buradan köken alan melanoma olgusuna hiç rastlanmamıştır. Mukozal menamoların prekürsör bir nevüsten değil de burun ve sinüslerin mukozasındaki melanositlerden ortaya çıktığı düşünülmektedir. Semptomlar diğer sinonazal traktus neoplazmlarınınkilere benzer. Bununla birlikte hastaların %80 i epistaksisten şikayetçidir. Melanotik ve amelanotik tümörlerin klinik seyri arasında fark yoktur. Mukozal melanomaların prognozu kütanöz melanomalardan daha kötüdür. Tedavi tutulan geniş lokal eksizyonudur. Cerrahi sırasında nodal tutulum varsa boyun disseksiyonu da yapılır. Radyoterapinin faydası yoktur. Halihazırda etkili bir kemoterapötik tedavi de bulunmamaktadır. 5 yıllık sürvi %11 dir. SARKOMLAR RABDOMİYOSARKOMA: 15 yaşın altındaki hastalarda en yaygın yumuşak doku malign tümörüdür. Baş ve boyunda yerleşenlerin en belirgin tipi embriyonal tiptir. Bunu alveoler tip takip eder. Yaş grubunun küçük olması nedeniyle erken dönemdeki nazofagingeal rabdomyosarkomalar genellikle adenoid hipertropisi diye düşünülerek yanlış teşhis edilirler. Baş ve boyun rabdomyosarkomalı hastaların prognozu periferal tümörlerinkinden daha kötüdür. Parameningeal alanlardakilerin (nazofarenks, paranazal sinüsler, orta kulak) prognozu özellikle daha kötüdür. Diğer yerlerdeki rabdomyosarkomaların aksine bu tümörler merkezi sinir sistemine direk yayılım gösterirler. Tüm rabdomyosarkomaların tedavisinde kombinasyon tedavisi (radikal cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi) önerilmektedir. 178

8 FİBROSARKOMA: Tüm yumuşak doku sarkomalarının %5,5 inin fibrosarkom olduğu düşünülmektedir. Antrum en sık tutulan olmasına rağmen herhangi bir sinüs primer yerleşim yeri olabilir. Lezyonlar genellikle enkapsüle polipoid bir kitle şeklinde görülür. Metastaz yapmaları mutat değildir. Tedavi cerrahidir, fakat postoperatif radyoterapinin bir miktar yararı olabilir. ANJİOSARKOMA: Burun ve paranazal sinüslerde oldukça nadir görülürler. Orta yaş grubunda oluşan ve hızla gelişen tümörlerdir. Tedavi; tümörün geniş lokal eksizyonu ile yapılır. Radyoterapi kullanılabilir. 5 yıllık sürvi %50 dir. HEMANJİOPERİSİTOMA: Hemanjioperisitomaların yaklaşık ¼ ü baş ve boyun bölgesinde oluşur. Hızla büyüyen, ağrısız lezyonlardır. Damarsal tabiatta olmalarına rağmen gri renkli ve lastiksi görünümdedirler. En sık nazal kaviteyi (%60) daha sonra sfenoetmoidal kompleksi (%30), antrum ve nazofarenksi (%5 ten az) tutarlar. Tedavi cerrahidir. %57 hastada rekürrens oluşur. Uzak metastazlar mutad değildir. KONDROSARKOMA: Nadiren burun ve paranazal sinüsleri tutarlar. Lokal rekürrens oranları %85 tir. Tedavi radikal cerrahi eksizyondur. Radyoterapi palyatif amaçla kullanılabilir. METASTATİK HASTALIK: Çok nadirdir. Literatürde yayınlanmış sadece 100 vaka vardır. En sık görülen primer tümör renal cell carcinoma, daha sonra akciğer, meme, pankreas ve prostat kanserleridir. Renal cell carcinoma sıklıkla epistaksis ile kendini gösterir. BENİGN TÜMÖRLER PAPİLLOMA: Papillomlar burun ve paranazal sinüslerde sıkça bulunur. Multipl olabilir. Çoğu papillom nonkeratinize yassı hücreli lezyonlardır. Tedavide basit eksizyon yeterlidir fakat yeniden oluşabilirler. İNVERTİNG PAPİLLOMA: Scheneiderian papillomu ve yumuşak papillom diye de bilinir. İnverting papilloma, alttaki stroma içinde yayılım gösteren gerçek bir hiperplastik epiteliyal neoplazmdır. En sık lateral nazal duvarda, orta meatus alanında yerleşirler. Tanı konulduğu sırada nazal kaviteyi tamamen doldurmuş olarak görülür. Komşu yapıları da tutmuş olabilirler. En sık maksiller sinüs ve etmoidal sinüsleri tutarlar, fakat orbita, frontal ve sfenoidal sinüsler de tümör içerebilir. Malignansi bulunmadığı zaman çevresel yapılara gerçek bir invazyon yoktur. Çevresel yapılarda daha çok itilme ve basınç nekrozunun neden olduğu destrüksiyon vardır. En genel semptomu tek taraflı nazal tıkanıklıktır. Genellikle buna rinore de eşlik eder. Epistaksis sıktır. Fakat sekonder bir enfeksiyon veya malignite bulunmadıkça hafif bir ağrı vardır. Her ne 179

9 kadar patognomonik radyolojik bulgusu yoksa da büyük bir nazal kitleyle lateral nazal duvarın destrüksiyonu inverting papillomayı düşündürmelidir. Senkronize kronik sinüzit ve sekonder kemiksel sklerozis bulunabilir. Tanı biyopsiyle teyit edilir. Tedavi cerrahidir. Rekürrenslerden korunmak için komplet eksizyon gereklidir. Yüksek rekürrens oranına tümörün nazo-frontal duktusa, supraorbital etmoid hücrelere, lakrimal fossaya veya infraorbital resesusa yayılımda eşlik eder. Rekürrenslerin çoğu iki yıl içinde olmaktadır. Yapılacak rezeksiyonun tipi tümörün boyutuna ve yaygınlığına bağlıdır. Çoğu olguda tümörün tamamının çıkarılması için medyal maksillektomi gerekmektedir. Radyoterapi bu tümörlerin kontrolünde etkisizdir ve malign transformasyona neden olabilir. İnverting papilloma ve malignite arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Ancak bunun bir inverting papillomanın malign dejenarasyonu mu yoksa kanser ve inverting papillomun simultane prezentasyonunu mu gösterdiği bilinmemektedir. MENİNGİOMA: Orbital meningiomlar hariç ekstrakranial meningiomlar nadirdir. Her ne kadar farklı histolojik tipler mevcutsa da tüm meninjiomlar meningoteliyal araknoid hücrelerden köken alırlar. Ekstra kraniyal meningiomlar intrakranial meninjiomlarla histolojik olarak aynıdır. Çoğu da ekstrakranial araknoid hücre gruplarının sonucudur. Tedavi cerrahidir. Genellikle medial maksillektomi yapılır. Tam kür komplet çıkarımla mümkündür. Nazal meningiomların primer tedavisinde radyoterapinin yeri yoktur. NÖROMA (SCHWANNOMA): Schwannomaların %25 i baş ve boyunda, bunların bir kısmı da burun ve paranazal sinüslerde yerleşmektedir. Tedavi komplet cerrahi eksizyondur. HEMANJİOMA: Hemanjiomlar nazal kemiklerde intraosseöz olarak veya daha çok burun ve paranazal sinüs mukozası içinde oluşabilir. Çoğu vakada ağrı vardır. Sıklıkla lokal travma hikayesi mevcuttur. İntraosseöz nazal hemanjiomlarda, santral bir çekirdekten ışın şeklinde yayılan kemik, spikulleriyle translusent bir alan görülür. Komplet eksizyon küratiftir. Mukozal hemanjiomları inflamatuar poliplerden ayırt etmek güç olabilir. Bu tümörler en çok anterior nazal septumda bulunurlar ve sıklıkla eşliğinde Osler-Weber-Rendu hastalığı veya Von- Wippel Lindau hastalığı da vardır. 180

10 KORDOMA: Kordomalar muhtemelen notokord kalıntılardan oluşmaktadır. Kordomaların 1/3 ü kafa tabanında oluşmaktadır. Nazofaringal tümörlerin %0,2 si kordomadır. En sık görülen semptom diplopidir. Bunu takiben frontooksipital başağrısı, görsel alan defektleri ve nazal obstrüksiyon ortaya çıkar. Nazofarenkste normal mukozayla kaplı bir kitle görülebilir. Radyolojik incelemede ekstansif kemik destrüksiyonu ve nazofarenkste yumuşak doku kitlesi bulunabilir. Tanı biyopsiye teyit edilir. Lokalizasyonu nedeniyle bir kafa tabanı kordomasını tamamıyla eksize etmek hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle prognoz kötüdür. Ölüm hastalığın lokal yayılımına bağlıdır. JUVENİL NAZOFARİNGEAL ANJİOFİBROM (JNA): JNA benign fakat lokal olarak destrüktif bir tümördür. Hemen tamamı adolesan erkeklerde görülür. Tümör, semptomlar ortaya çıkana kadar büyük boyutlara ulaşabilir. Semptomlar: Ünilateral obstrüksiyon, epistaksis, rinore ve fasial şişmedir. Anjiofibromlar, palatin kemiğin sfenoidal prosessinin vomer ve sfenoid kemiğin pterygoid prosesiyle birleştiği noktada burun tavanının posterolateral duvarında ortaya çıkarlar. Gros olarak genellikle tümörün nazofarenksin bir veya her iki tarafını doldurduğu ve nazal kaviteye doğru uzandığı görülür. Tümörü kaplayan mukoza da, eğer daha önce biyopsi yapılmamışsa, ülser mutad değildir. Tümör pembe-kırmızı renkte, lobüle ve lastiğimsidir. JNA da ana kanlanma A.Maksillaris internadan gelir. Bununla birlikte rekürrent tümörlerde ve embolizasyon yapılan tümörlerde bilateral kanlanma yaygındır. Tümör geliştikçe nazal septumu kontrlateral tarafa iter ve maksiller antrumun posterior duvarının itilmesine sebep olur. Daha fazla yayılırsa pterigomaksiller fossa, infratemporal fossa ve inferior orbital fissürün tutulumuna neden olur. Bu da yanakta dolgunluk ve orbital semptomlar meydana getirir. %10 kadar hastada intrakranial yayılım görülür. Tanı genellikle preoperatif olarak fiziksel ve röntgenelojik bulgulara dayanarak konulabilir. Radyolojide genellikle bir veya daha fazla sinüsün en sık olarak da maksiller sinüsün opasifikasyonu görülür. Maksiller sinüs posterior duvarının anteriora eğilmesi JNA için patognomoniktir. Diğer radyolojik bulgular; sfenoid kemiğin büyük kanadının erozyonu ile suprior orbital fissürün alt lateral kenarı boyunca karakteristik genişlemesi, antrum medial duvarı veya sert damağın erozyonu ve nazal septumun yerinin değişmesidir. Anjiofibromların tedavisi seneler içinde değişiklik göstermiştir. Cerrahi, halihazırda tercih edilen tedavi yöntemidir. Günümüzde JNA da tedavi olarak hormon tedavisi ve radyoterapi kullanılmaktadır. Çok küçük tümörler dışında lateral rinotomi yaklaşımıyla geniş bir ekspojur sağlamak gerekmektedir. Kavernöz sinüsteki tümörler kontrol edilemeyen kanamalar sebebiyle dikkatle rezeke edilmelidir. 181

11 Ekstrakraniyal hastalıklarda rekürrens oranı sadece %5 iken, intrakraniyal yayılım gösterenlerde %50 dir. KEMİKSEL TÜMÖRLER OSTEOMLAR: Osteomlar, yavaş büyüyen matür kemik dokusundan oluşmuş benign tümörlerdir. Osteomlar en sık mandibulada yerleşir. Sıklık sırasına göre frontal, etmoidal ve maksiller sinüsler tutulabilir. Sfenoid sinüs osteomları çok ender görülür. Semptomlar tümörün yerleştiği yere bağlıdır ve genellikle hasta hekime başvurmadan en az bir yıl önce başlamışlardır. Osteomaların tedavisi cerrahidir. Fakat hastalık semptom vermedikçe gerekli değildir. Tümör, alttaki kemiğe bir pedikül ile tutunmuştur. Sıklıkla tümörün ekstraksiyonuna müsaade etmesi için normal bir kemik kenar çıkarılmalıdır. Frontal sinüsteki osteomlar; en iyi osteoplastik flep yaklaşımıyla çıkarılabilir. Etmoidal sinüslerdeki osteomlara ulaşabilmek için endoskopik ya da eksternal etmoidektomi yapılır. Maksiller sinüstekilerde ise Caldwell- Luc yaklaşımı en uygunudur. Komplet eksizyon küratiftir. AMELOBLASTOMALAR: Çene tümör ve kistlerinin %1 ini teşkil ederler. Ameloblastomaların %80 i mandibulada ve %20 si maksillada oluşur. Maksiller tümörlerin yarısı molar sahada, 1/3 ü antruma komşu bölgede ve diğerleri başka yerlerde çıkar. Tümör, sıklıkla pterigomaksiller fossaya, etmoidal sinüslere ve orbitaya yayılır. Hastalar, yanakta genişleyen bir kitle ve lokal rahatsızlıktan yakınırlar. Histolojik olarak emanel (diş minesi) organı taklit ederler. Genellikle iki histolojik tipi vardır: 1- Folliküler 2- Pleksiform. Her ne kadar her iki tip aynı tümörde bulunabilirse de birisi daha baskındır. Basit küretajla rekürrensin sıklıkla oluşması nedeniyle cerrahi sınırlara dikkat ederek maksilla en blok eksize edilmelidir. FİBRÖZ DİSPLAZİ: Normal kemiğin kollejen, fibroblastlar ve değişen miktarlarda osteoid doku içeren bir dokuyla yer değiştirmesiyle karakterize bir grup fibraosseöz lezyonlardan birisidir. Fibröz displazi monostatik ya da poliostatik olabilir. Monostatik fibröz displazide en sık tutulan kemik maksilladır. Maksillanın ağrısız genişlemesi belirgin semptomdur ve hastalık genellikle yaşamın ilk iki dekatında başlar. Tanı radyografik olarak konabilir. Etkilenen kemikte karakteristik bir beneklenme ve şişe dibi görünümü vardır ve lezyon çevresinde göze çarpan hiçbir kenar yoktur. 182

12 Fibröz displazi yavaş gelişir ve adült çağı boyunca stabilize olmaya eğilimlidir. Bu nedenle lezyon fonksiyonel veya kozmetik sorunlara yol açmadığı müddetçe eksizyon endike değildir. Cerrahide displastik kemiğin tümü ile çıkarılması genellikle mümkün değildir. Fibröz displazide radyoterapinin yararı yoktur ve malign osteojenik sarkomaya transformasyon riskini yükseltir. NAZOFARENKS KANSERİ Nazofarenks kısmen kapalı bir bölge olduğu için buradan gelişen kanserlerin başlangıç semptomları çok silik ve latent periyodu uzundur. Bu bölge tümörleri çevreye yayılarak metastazlar yapıncaya kadar çoğunlukla hastaların dikkatlerinden kaçar. Ayrıca nazofarenks muayenesi her hastada, özellikle aşırı duyarlı ve heyecanlı kişilerde, hemen uygulanması güç olduğu için genellikle K.B.B. rutin muayenelerine sokulmaz ve başlangıç halindeki lezyonlar gözden kaçar. Özellikleri dolayısı ile nazofarenks kanserleri nazal, otolojik, nöro-oftalmolojik, servikal alanda çok yönlü belirtiler verdiği için hastalığın başlangıç belirtileri yanıltıcı olabilir, bu da tanı konuncaya kadar zaman kaybına yol açar. Bu oran çeşitli yazarlara göre %25-33 arasındadır. Etyoloji: Nazofarenks kanserleri oluşumlarına neden olan etkenleri aşağıdaki başlıklar altında incelemek gerekmektedir: 1. Dış etkenler: a. Bazı dumanlı yakacakların (odun, saman, kamış, mısır gibi) yakılmasıyla kirlenen havanın inhalasyonu b. Tütün, enfiye ve opium gibi maddeleri kullanma alışkanlığı c. Nitrat tuzlarının çok bulunduğu yiyeceklerin (konserve ve tuzlanmış balık, yumurta gibi) çok yenmesi 1. İç etkenler: a. Malnutrisyon (karbonhidrat yönünden zengin protein ve yağdan fakir beslenme alışkanlığı) b. Hijyenik şartların kötü olması c. Hormonal dengesizlik (surrenal korteks hipofonksiyonu, östrojen artışı) d. Kronik enfeksiyonlar (özellikle nazal sinüs enfeksiyonları) e. Spesifik hastalıklar (Tbc., Sfiliz, Lökoplaki gibi) f. Vitamin eksiklikleri (A, B ve C vitamin eksiklikleri) g. Waldeyer lenfatik halkasını oluşturan yapıların gelişim anomalileri h. Viral enfeksiyonlar (EBV Enfeksiyonu, Herpes Simplex Enfeksiyonu) 183

13 İnsidens: Nazofarenks kanseri görülme sıklığı coğrafi bölgelere, yaş ve cinse göre farklılıklar gösterir. İnsidensin çok yüksek olduğu Çin de hastalık üçüncü ve dördüncü dekatlarda daha yüksektir. Çeşitli yayınlar Çin de nazofarenks kanserinin tüm malign neoplazmlar içinde %13-20, baş ve boyun kanserleri içinde de %57 ye yakın bir orana ulaştığını bildirmektedirler. Çin deki bu yüksekliğe karşın Kafkasyalılarda bu oran tüm malign neoplazmlar içinde %0,25, baş ve boyun kanserleri içinde de %2 dir. ABD nin beyaz olmayan halkında kayda değer bir yükseklik saptamamıştır. Çinlilerde genetik olarak nazofarenks kanserine eğilim olduğu bildirilmekte ve bunu belirten markırın HLA-A2 histokompatibilite lokusunda olduğu iddia edilmektedir. Nazofarenks kanserleri, erkeklerde kadınlardan 3 kat daha fazla görülmektedir. Bu oran ülkelere göre 2/1 ile 7/1 arasında değişmektedir. Yaş dağılımı ise 4-90 yaşları arasında olmakla birlikte en çok yaş grubunda görülür. Başlangıç Yeri: Olguların çoğunda başlangıç yerini saptamak olanaksızdır çünkü genellikle tümör postnazal aralığın geniş bir kısmını kapladıktan sonra belirti verir ve doktora başvurulur. Başlangıç yeri saptanabilen olgulardan elde edilen bilgilere göre hastalık en çok Torus tubarius ve Fossa Rosenmuller bölgesinden başlamaktadır. Sonra sıklık sırasına göre nazofarenks tavanı ve nazofarenks arka duvarında oluşmaktadır. Nazofarenks tabanında (yumuşak damağın üst yüzünden) başlangıç ise yok denecek kadar azdır. Yayılma: Nazofarenks kanserleri genellikle indiferansiyedir ve maligniteleri yüksektir. Çoğunluğu anaplastik olan nazofarenks kanserleri eksofitik olarak kitle halinde büyüyüp, postero-lateral yayılma ile Sinüs Morgagni yi ve parafarengeal aralığı invaze eder. Bu tutulum sonucu son dört kranial sinire (9, 10, 11, 12, kranial sinirler) ait patolojiler ortaya çıkar. A.Karotis İnterna ve V.Jugularis İnterna gibi büyük damarlara invazyon oldukça seyrek görülür. Tümör direkt olarak laterale yayılırsa 5. Sinirin mandibuler dalını foramen ovaleden çıktığı yerde invaze edebilir. Ancak daha çok görülen foramen lacerum yoluyla tümörün direkt intrakranial yayılması ve 3., 4., 5. Ve 6. Sinire ait tutulum belirtileri ortaya çıkmasıdır. Burada çoğunlukla ilk olarak 6. Sinir tutulur. En az tutulum ise 1. kranial sinir (N.Olfaktorius)dedir. 7. ve 8. sinir tutulumu da azdır. Tümör nazal boşluğa, maksiller ve etmoid sinüslere ve buradan da orbitaya yayılır. Bu yayılım da sık görülür, ekstraoküler kas paralizisi ve proptozise neden olur. Bu yayılımın erken tanısı tedavi tekniğinin belirlenmesinde önem arz eder. 184

14 Tedaviden önce olguların ancak %25 inde kafa tasına yayılım klinik ve radyolojik olarak saptanabilmiştir. Patoloji: Nazofarenksten gelişen kanserlerin %85 i yassı epitel kanseridir. Hiç diferansiye olmamış kanserden tam diferansiye olmuşa kadar her tip kanser görülebilirse de çoğunlukla indiferansiyedir. Nazofarenks kanserlerinin histolojik tipleri: 1. Epidermoid karsinoma a. Keratinize olanlar (yassı epitel hücreli kanser) b. Nonkeratinize olanlar (lenfoepitelioma, transisyonel hücreli karsinoma) 1. Minör tükrük bezlerinden kaynaklanan maligniteler a. Adenokarsinoma b. Adenokistik karsinoma c. Mukoepidermoid karsinoma d. Asinik hücreli karsinoma e. Malign pleomorfik karsinoma Klinik Bulgular: Nazofarenks kanserlerinin belirtilerini dört grupta toplamak mümkündür: 1. Servikal (metastatik) semptomlar 2. Nazal semptomlar 3. Otolojik semptomlar 4. Nöro-oftalmolojik semptomlar Nazofarenks kanserinin ilk belirtisi genellikle boyunda bir kitle veya işitme kaybıdır. Boyundaki bu kitle nekroz veya hemoraji nedeniyle ani büyümeler gösterebilir. 1- Servikal (metastatik) semptomlar: Metastatik lenf düğümü değişik özellik gösterebilir. Sert ve çevre dokulara yapışık bir adenopatinin malign karakterli olması büyük bir olasılıktır. Servikal adenopatilerde primer enfeksiyon veya malign odak araştırılmadan biyopsi yapılmamalıdır. Üst derin servikal lenf nodları en sık olarak etkilenirler. Ancak diğer nodüllerde dikkatlice araştırılmalıdır. Üst spinal aksesuar lenf nodülü büyümeleri nazofarenks kanser için anlamlıdır. Hastaların %60-80 kadarında bölgesel lenf nodu metastazı vardır. Olguların %50 kadarında ise servikal adenopati çift taraflıdır. Uzak metastazlar da %25-45 arasında değişen oranlarda görülürler. 185

15 2-Nazal semptomlar: Tümörün lokal etkileri sonucu burun tıkanıklığı ilk nazal belirti olarak görülür. Kanlı burun akıntısı, tekrarlayan burun kanamaları, tek taraflı burun tıkanıklığı ve buna bağlı sesin nazal nitelik alması diğer nazal semptomlardır. 3-Otolojik semptomlar: Kulakta dolgunluk ve rahatsızlık hissi, tek taraflı iletim tipi işitme kaybı, tinnutus ve hafif sersemlik sayılabilir. Bu belirtilerin tümü tuba ostiumun eksofitik bir tümör veya ödeme bağlı oklüzyonu sonucu ortaya çıkar. Tümörün tuba içinden timpanuma doğru gelişmesi oldukça az görülür. 4-Oftalmo- nörolojik semptomlar: Tümörün foramen lacerum yoluyla intrakranial ya da lateral retrofarengeal lenf nodülleri yoluyla ekstrakranial yayılması sonucu ortaya çıkar. a. Trigeminal nevralji, anestezisi veya parestezisi b. Abducens paralizisi (dışa bakarken çift görme) c. Horner sendromu d. Oftalmopleji (3. ve 4. kranial sinir felçleri) e. Propitozis ve eksoftalmi f. Homonium heminaopsi (optik sinir hasarı) g. 9., 10., 11. ve 12. Sinirlerin basısına bağlı belirtiler Nazofarenks kanserli hastalar ilk görüldüklerinde %75 inde servikal (nodal) metastazlar, %50 sinde nazal ve otolojik semptomlar ve %20 sinde oftalmonörolojik semptomlar görülebilir. Ayrıca trismus, nazal sıvı regurjitasyonu ve kilo kaybı da tabloya eklenebilir. Tanı: Nazofarenks kanserinde kesin tanı biyopsi ile konur. Biyopsi genel veya topikal anestezi altında yapılır. Kontraslı BT ve MRI gibi lezyonu daha detaylı olarak ortaya koyabilen radyolojik tetkikler tanıda önemli yer tutar. İmmunolojik Evaluasyon: EB virüsünün varlığını ortaya koyan detaylı immunolojik ve biyokimyasal çalışmalar, bu virüsün hem yüksek hem de düşük insidens bölgelerinde nazofarenks kanser etyolojisinde yer aldığını göstermektedir. Ayırıcı Tanı: Kesin ayırıcı tanı histolojik olarak konabilmektedir. Nazofarenks kanserlerinin aşağıdaki hastalıklarla ayırıcı tanısı yapılmalıdır: A. Anjiofibrom: Hastanın yaşı genellikle arasındadır. Daime erkeklerde görülür. Çoğunlukla burun boşluğu ve orofarenkse doğru gelişme gösteren anjiofibrom kolayca kanar ve adenopati yapmaz. B. Abseler: Absenin özellikleri olan ateş, ağrı, düşkünlük yanında trismus ve yutma güçlüğü görülür. Lateral ve retrofarengeal yerleşimli abseler skopik olarak karışabilir. 186

16 C. Nazofarenksin benign tümörleri: Kordoma, nörinoma, fibroma ve kemodektoma gibi benign nazofarengeal tümörlerle karışabilir. Bu tümörler çoğunlukla sert ve intakt yüzeylidirler. Adenopati yapmazlar. Kesin tanı biyopsi ile konur. D. Nazofarengeal kistler: Yumuşak kıvamlı ve adenopati yapmayan kistler nonülsere görünümdedirler. E. Lenfoma ve sarkomalar: Kesin tanı biyopsi ile ayırt edilir. F. Thornwaldt Hastalığı: Embriyolojik olarak notokordun farangeal segmentinin farengeal ektoderme bitişik olarak kalan artığından (Nazofarengeal bursa veya kese) oluşan kese ve kanal nazofarenks mukozası altında adenoid doku yakınlarına kadar uzayabilir. Kanalı tıkanır ve enfekte olursa nazofarengeal bir abse oluşur. Bir absenin semptom ve bulgularını veren bu hastalığa Thornwaldt hastalığı denir. Tedavi: Nazofarenks cerrahi olarak görüşü sağlama yönünden ulaşılması zor bir bölgedir. Bu nedenle cerrahi tedavi sınırlı kalmaya devam etmektedir. Ayrıca bu bölge kanserleri üst solunum yolu tümörleri içinde radyosensivitesi en yüksek tümörlerden biridir ve bu bölge radyasyonu daha iyi tolere edebilmektedir. Bu nedenlerle nazofarenks kanserlerinin seçkin tedavisi olarak radyoterapi kabul edilmektedir. Radyoterapi: Nazofarenks kanserlerinde radyoterapi çoğunlukla süpervoltaj tekniği ile eksternal radyasyon şeklinde ve daha az sıklıkla da radyoaktif implantların intrakaviter uygulaması şeklinde iki türlü uygulanabilir. Eksternal radyasyon tümörün histolojik tipine göre total tümör dozu olarak rad ı 6-8 haftalık bir sürede verecek şekilde uygulanır. Total radyasyon dozu günlük 200 rad lık bölümler halinde verilir. Tüm boyun lenfatiklerinin radyasyon alanı içine alınması palpabl nodül olmasa bile mikroskopik metastaz olasılığı bertaraf etmek için gereklidir. Boynun her iki yanına rad lık bölümlerle total 5000 rad lık radyasyon tedavisi uygulanır. Son yıllarda cerrahi tedavi yaklaşımları üzerinde ilgi yoğunlaşmıştır. Bu yaklaşım daha çok radyoterapinin ikinci kez uygulanmasına alternatif olarak kabul edilmektedir. Radikal boyun diseksiyonuna daha sık başvurulmakta ve yaşam süresini olumlu etkilediğini bildirmektedirler. Boyun diseksiyonu büyük kitleler, radyoterapi sonrası hala mevcut olan kitleler ve nükslerde yapılmalıdır. Radyasyon tedavisi veya cerrahi tedaviden yararlanamamış hastalarda palyatif amaçla kemoterapi yapılabilir. Ancak nazofarenks kanserinde spesifik, etkili ve güvenilir bir kemoterapik ajan mevcut değildir. En etkin ajan olarak Cisplatin ve 5-Flurourasil kullanılmaktadır. Ayrıca metotrexate, adriamisin ile bleomisin gibi ajanlarda radyoterapi ve cerrahi tedavi ile kombine edilerek kullanılabilir. 187

17 Prognoz: Bir çok çalışma da 5 yıllık sürvi %30 ile %48 arasında saptanmıştır, yaşayanlarda ikinci 5 yıllık sürvi %10 civarındadır. Hastalığın stage i arttıkça sürvi azalmaktadır. Kadın hastalar erkek hastalara göre daha iyi prognoza sahiptirler. 188

Burun ve Paranazal Sinüs Tümörleri. MALİGN TÜMÖRLER Prof Dr Harun Cansız

Burun ve Paranazal Sinüs Tümörleri. MALİGN TÜMÖRLER Prof Dr Harun Cansız Burun ve Paranazal Sinüs Tümörleri MALİGN TÜMÖRLER Prof Dr Harun Cansız PNST Malign Tm Tüm malignitelerin % 1 i, Erkek kadın oranı 2/1, Beş ve yedinci dekatlarda fazla Lenfatik drenaj Burun derisi submandibuler

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

NAZAL KİTLELER SALİH BAKIR KBB NOTLARI

NAZAL KİTLELER SALİH BAKIR KBB NOTLARI NAZAL KİTLELER 298 299 KONJENİTAL BURUN KİTLELERİ Bu grupta en sık rastlanan patolojiler; dermoid, gliom ve ensefaloseldir. NAZAL GLİOM Gerçek bir tümör olmayıp ekstradural bölgede glial doku birikimidir.

Detaylı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Genel olarak; Tümör hacmi arttıkça Evre ilerledikçe Kombine

Detaylı

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5 Sorular Soru 1 T1 ve T2 ağırlıklı spin eko sekanslarda hiperintens görülen hematom kavitesinin evresini belirtiniz? a) Akut dönem b) Hiperakut dönem c) Subakut erken dönem d)

Detaylı

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon Granülom / Granülomatoz reaksiyon Non-enfektif granülomatozlar: Sinir sistemi tutulumu ve görüntüleme Küçük nodül Bağışıklık sisteminin, elimine edemediği yabancı patojenlere karşı geliştirdiği ve izole

Detaylı

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN BURUN ANATOMİSİ BURUN FİZYOLOJİSİ Burun fonksiyonları Nefes alma Normal nefes alma yolu nazal solunum Yenidoğanlar mutlak burun solunumu yapar (bilateral koanal atrezi

Detaylı

H 1 KBB 7002 KULAK BURUN BOĞAZ ONKOLOJİ KONSEYİ

H 1 KBB 7002 KULAK BURUN BOĞAZ ONKOLOJİ KONSEYİ KBB 21 KULAK BURUN BOĞAZ VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ Dr. Mustafa KAZKAYASI / 1 Dr. Nuray Bayar MULUK / 2 Dr. Rahmi KILIÇ / 3 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS KBB 7001 MAKALE VE SEMİNER SAATİ K.B.B. A.D. de tıpta

Detaylı

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel

Radyolüsent Görüntü Veren Odontojenik Tümörler Dr.Zuhal Tuğsel Radyolüsent GörüntG ntü Veren Odontojenik TümörlerT Dr.Zuhal Tuğsel Ameloblastoma Odontojenik epitelden kökenli yavaş büyüyen, iyi huylu bir tümördür. Herhangi bir yaşta görülür, literatürde sözü edilen

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Basit Guatr Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Amaç Basit (nontoksik) diffüz ve nodüler guatrı öğrenmek, tanı ve takip prensiplerini irdelemek. Öğrenim hedefleri 1.Tanım 2.Epidemiyoloji 3.Etiyoloji ve patogenez

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Soliter Pulmoner Nodül Tanım: Genel bir tanımı olmasa da 3 cm den küçük, akciğer parankimi ile çevrili, beraberinde herhangi patolojinin eşlik

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Onkoloji Bilim Dalı. 14 Temmuz 2017 Cuma

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Onkoloji Bilim Dalı. 14 Temmuz 2017 Cuma Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkoloji Bilim Dalı 14 Temmuz 2017 Cuma Arş. Gör. Ayşenur Bostan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

MUKOZAL MELANOM. Dr. Fatma AYDIN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı

MUKOZAL MELANOM. Dr. Fatma AYDIN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı MUKOZAL MELANOM Dr. Fatma AYDIN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı SUNUM PLANI Mukozal melanomların genel özellikleri (klinik/patoloji/evreleme/prognoz/tedavi)

Detaylı

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polipte Kanser Dr.Cem Terzi Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polip ve polipoid karsinoma POLİP Epitelyal yüzeyden kaynaklanan çıkıntı HİSTOLOJİK POLİP TİPLERİ

Detaylı

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr. Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım Dr. Alper CEYLAN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Tiroid

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği Tiroid kanserleri bütün kanserler içinde yaklaşık % 1 oranında görülmekte olup, özellikle kadınlarda

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİ MEME VE AKCİĞER KANSERİNDEN

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

BAŞ-BOYUN LENF NODLARI

BAŞ-BOYUN LENF NODLARI BAŞ-BOYUN LENF NODLARI Dr. Yusuf Öner GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ A.D. ANKARA LENFATİK SİSTEM Lenfatik sistem farklı bölgelerdeki lenf nodlarından geçerek, lenf sıvısını venöz sisteme taşıyan

Detaylı

KAFA TABANI TÜMÖRLERİ

KAFA TABANI TÜMÖRLERİ KAFA TABANI TÜMÖRLERİ Dr. Yusuf Öner GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYOLOJİ A.D. ANKARA GİRİŞ Kafa tabanı tm nadir olmaları, derin ve önemli nörovasküler yapılara yakın yerleşimleri, alışılagelmiş anatomik

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ BİRİNCİL KEMİK KANSERİ KONDROSARKOM (KS) PROF. DR. LEVENT ERALP Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı İÇİNDEKİLER Kondrosarkom Nedir? KS dan kimler etkilenir? Bulgular nelerdir? KS tipleri nelerdir? Risk faktörleri

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

İTF

İTF Vaka takdimi 65 yaş, E Sağ sternoklaidomastoid kas posteriorunda 3,5x2,5 cm Yoğun kontrast tutulumu gösteren metastatik lenf nodu Klinik tanı: Tiroid Ca met? İİA yapıldı Prot. No. 24738-11 Hasta başı yeterlik

Detaylı

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Nöroşirürji Kliniği Başkent Üniversitesi

Detaylı

BİLDİRİ. 3 (Bildiri ID: 60)/Travmatik orbital leptomeningeal kist Poster Bildiri

BİLDİRİ. 3 (Bildiri ID: 60)/Travmatik orbital leptomeningeal kist Poster Bildiri BAŞ-BOYUN RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 ( ID: 30)/İnfantil Subglottik Hemanjioma: Tedavi Öncesi Ve Sonrası Bilgisayarlı Tomografi Bulguları 3 ( ID: 60)/Travmatik orbital leptomeningeal kist Poster

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALKANS ER TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ ANAL KANSER NEDİR? Vücudumuzdaki normal hücrelerin çoğalması sırasındaki kontrol mekanizmalarının değişmesi (genetik

Detaylı

ELİN YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ

ELİN YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ ELİN YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Çoğunlukla selim karakterde olan bu tümörlerin sadece % 1-2 si habistir. Sinovial kistler, tendon kılıfının dev hücreli tümörü, lipom, enkondrom sık görülen selim oluşumlardır.

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Doç. Dr. Tuncay Göksel Ege Ü.T.F. Göğüs Hast. A.D. SONUÇ Konuşması Yöntemi Toraks Derneği Akciğer ve Plevra Maligniteleri Rehberi 2006 + Kurs Konuşmaları Prognozu

Detaylı

KOLANJİOKARSİNOMA. Sunum Planı. Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Sunum Planı. Sunum Planı. Kolanjiokarsinoma- Lokalizasyon

KOLANJİOKARSİNOMA. Sunum Planı. Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Sunum Planı. Sunum Planı. Kolanjiokarsinoma- Lokalizasyon KOLANJİOKARSİNOMA Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Safra kanalı epitelinden köken alır (en sık adenokarsinom) Anatomik olarak 3 gruba ayrılır icca (intrahepatik) pcca (perihiler)

Detaylı

BAŞ-BOYUN TÜMÖRLERİ-II. Suprahyoid-infrahyoid bölge. Dr. Nezahat Erdoğan. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi. peritonsiller. visse ral.

BAŞ-BOYUN TÜMÖRLERİ-II. Suprahyoid-infrahyoid bölge. Dr. Nezahat Erdoğan. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi. peritonsiller. visse ral. pfb peritonsiller visse ral Retrofa ringeal karotit parotis bukkal tehlikeli temporal BAŞ-BOYUN Suprahyoid-infrahyoid bölge TÜMÖRLERİ-II submental submandibuler Posterior üçgen prevertebral Dr. Nezahat

Detaylı

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI

İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI Olgu 1: Yaşlı mide kanserli olgu OLGU 1: 77 yaşında, erkek hasta, 2 yıl önce antrum lokalizasyonunda mide kanseri tanısıyla opere edildi subtotal gastrektomi- D1 lenfadenektomi

Detaylı

TÜKRÜK BEZLERİ (CAP PROTOKOLÜ )

TÜKRÜK BEZLERİ (CAP PROTOKOLÜ ) TÜKRÜK BEZLERİ (CAP PROTOKOLÜ ) Prof.Dr.Fulya Çakalağaoğlu İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Patoloji Kliniği 10.11.2012 TÜKRÜK BEZLERİ (CAP- 2012 HAZİRAN A GÖRE

Detaylı

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik: Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Karsinoid Tümörler Giriş Ender görülen akciğer tümörleridirler Rezeksiyon uygulanan akciğer tümörlerinin %0,4- %3 ünü oluştururlar Benign-malign

Detaylı

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ Prof. Dr. Şahsine Tolunay Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 17.10.2015 OLGU 43 yaşında kadın 2 çocuğu var Sol memede ağrı ve kitle yakınması mevcut

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Dr. Fulya YAYLACIOĞLU TUNCAY Doç. Dr. Onur KONUK GÜTF GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI İÇERİK NAZOLAKRİMAL SİSTEM -ANATOMİSİ -EMBRİYOLOJİSİ

Detaylı

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir!

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! On5yirmi5.com Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! Mevsim değişimlerinde geniz akıntısı, burnunuzda tıkanıklılık ve bağ ağrılarınızdan şikayetiniz varsa, üst solunum yolu enfeksiyonlarınız 10

Detaylı

NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N. yasemin sezgin

NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N. yasemin sezgin NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N yasemin sezgin Neoplazi Yeni bir doku oluşmasını ifade eder. Oluşan bu kitleye neoplazm denir. Aslen şişlik anlamına gelen tümör deyimi de neoplazm anlamında kullanılmaktadır.

Detaylı

NAZOFARİNKS-OROFARİNKS-ORAL KAVİTE ANATOMİSİ. Dr. Nezahat Erdoğan İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

NAZOFARİNKS-OROFARİNKS-ORAL KAVİTE ANATOMİSİ. Dr. Nezahat Erdoğan İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi NAZOFARİNKS-OROFARİNKS-ORAL KAVİTE ANATOMİSİ Dr. Nezahat Erdoğan İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hedefler ve sunum akışı Mukozal yüzey anatomisi Temel patolojileri Varyasyonlar / tuzaklar Radyolojik

Detaylı

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AMAÇ Radyolojik olarak algoritm Tanı ve bulgular Tedavi sonrası takip İnvazif Asperjilloz Akciğer

Detaylı

Sinir Kılıfı Tümörleri. Doç. Dr. Halil KIYICI 2016

Sinir Kılıfı Tümörleri. Doç. Dr. Halil KIYICI 2016 Sinir Kılıfı Tümörleri Doç. Dr. Halil KIYICI 2016 Sinir Sistemi Merkezi (santral) sinir sistemi (MSS): beyin ve omurilikten oluşur kafatası - omurga kemikleri ve kemik altındaki pia örtüsüyle kaplıdır

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız

Detaylı

PRİMERİ BİLİNMEYEN AKSİLLER METASTAZ AYIRICI TANISINDA PATOLOJİNİN YERİ

PRİMERİ BİLİNMEYEN AKSİLLER METASTAZ AYIRICI TANISINDA PATOLOJİNİN YERİ PRİMERİ BİLİNMEYEN AKSİLLER METASTAZ AYIRICI TANISINDA PATOLOJİNİN YERİ Dr. Nimet Karadayı Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği Lenf nodları metastatik malignitelerde en

Detaylı

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi- İstanbul

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM Tanım Az diferansiye tiroid karsinomları, iyi diferansiye ve anaplastik

Detaylı

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI AMAÇ Kanser ön ya da kesin tanılı hastalarda radyolojik algoritmayı belirlemek ÖĞRENİM HEDEFLERİ Kanser riski olan hastalara doğru radyolojik tetkik

Detaylı

Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi

Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Testis tümörleri Erkeklerdeki kanserlerin %1 i Yıllık %3-6 artış Avrupa da her yıl 24.000 yeni vak a Testis Tümör Epidemiyolojisi İnsidans dünya genelinde

Detaylı

Nazal kavite ve paranazal sinüs kanserli materyallerin raporlanmasında: CAP protokolleri. Dr. Ünsal Han, 2012 SB Ankara Dışkapı YB EAH

Nazal kavite ve paranazal sinüs kanserli materyallerin raporlanmasında: CAP protokolleri. Dr. Ünsal Han, 2012 SB Ankara Dışkapı YB EAH Nazal kavite ve paranazal sinüs kanserli materyallerin raporlanmasında: CAP protokolleri Dr. Ünsal Han, 2012 SB Ankara Dışkapı YB EAH AJCC, DSÖ,UICC. gibi TNM temelli tüm sınıflamaları kapsayan Tanı ve

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Prof. Dr. Semih Özbayrak Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı Bşk. 1 Ağız-perioral ve orofarengeal

Detaylı

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI TİROİD NODÜLÜNDE AMELİYAT ENDİKASYONLARI Tüm tiroid nodülleri ameliyat endikasyonudur Nodülün hızlı büyümesi (6 ayda çapın > %20) İİAB gerektirmeksizin ameliyat

Detaylı

MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 (Bildiri ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster Bildiri KABUL POSTER BİLDİRİ

MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 (Bildiri ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster Bildiri KABUL POSTER BİLDİRİ MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 ( ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster 2 ( ID: 63)/lenfomalı iki olguda meme tutulumu Poster 4 ( ID: 87)/Olgu Sunumu: Meme Amfizemi Poster 6 ( ID:

Detaylı

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli.

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. Mik AD ATEŞ EtkiliART seçenekleriilehiv hastalarında yıllar içinde nedeni

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucu ortaya çıkar. Kanser hücreleri akciğerlere, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir.

Detaylı

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ A C I B A D E M Ü N İ V E R S İ T E S İ T I P F A K Ü L T E S İ İ Ç H A S T A L I K L A R I A N A B İ L İ M D A L I A C I B A D E M A D A N A H A S T A N E

Detaylı

Rinosinüzitler Editör / Prof. Dr. Atilla Tekat 30 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+182 Sayfa 163 Resim, 9 fiekil, 16 Tablo ISBN 978-975-8882-29-8

Rinosinüzitler Editör / Prof. Dr. Atilla Tekat 30 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+182 Sayfa 163 Resim, 9 fiekil, 16 Tablo ISBN 978-975-8882-29-8 Deomed Medikal Yay nc l k Rinosinüzitler Editör / Prof. Dr. Atilla Tekat 30 Yazar kat l m yla 16.5 x 23.5 cm, X+182 Sayfa 163 Resim, 9 fiekil, 16 Tablo ISBN 978-975-8882-29-8 Türk Kulak Burun Bo az ve

Detaylı

Kötü Huylu Yumuşak Doku Tümörleri. Tanım, sınıflama, hastaya ilk yaklaşım. Dr. Serkan BİLGİÇ

Kötü Huylu Yumuşak Doku Tümörleri. Tanım, sınıflama, hastaya ilk yaklaşım. Dr. Serkan BİLGİÇ Kötü Huylu Yumuşak Doku Tümörleri Tanım, sınıflama, hastaya ilk yaklaşım Dr. Serkan BİLGİÇ İskelet dışı bağ dokusundan kaynaklanan mezodermal kökenli nadir malignitelerdir. Tanım Görülme Sıklığı Tüm kanser

Detaylı

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi) Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya

Detaylı

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanserinde Çığır Açan Adım Kadın Kanserleri Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler Özel

Detaylı

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği İnsidental kanser Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Tanım Preoperatif tanı yöntemleriyle saptanamayan, ancak benign hastalıklar nedeniyle

Detaylı

Merkel Hücreli Karsinom

Merkel Hücreli Karsinom Merkel Hücreli Karsinom Doç. Dr. Filiz Canpolat Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği IV. DOD Dermatoloji Gündemi, 3-6 Eylül 2015, Eskişehir Merkel Hücreli Karsinom

Detaylı

Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü. Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Hodgkin lenfoma tedavisinde Radyoterapinin Rolü Dr. Görkem Aksu Kocaeli Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD 15-30 yaş arası ve > 55 yaş olmak üzere iki dönemde sıklık artışı (+) Erkek ve kadınlarda en

Detaylı

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Klinik gözlemlerle, endokrin bezleri içeren neoplastik sendromlar tanımlanmıştır. Paratiroid, hipofiz, adrenal,tiroid ve

Detaylı

MEME KANSERİ Erken tanı konulduğunda şifa şansı son derece yüksek bir kanser türüdür.

MEME KANSERİ Erken tanı konulduğunda şifa şansı son derece yüksek bir kanser türüdür. MEME KANSERİ { Erken tanı konulduğunda şifa şansı son derece yüksek bir kanser türüdür. Meme Kanserinde Erken Tanı İçin Ne Yapılmalı? 20 yaşından sonra tüm kadınlar ayda bir kez memenin yumuşak olduğu

Detaylı

ANTRAL EKTOPİK DİŞ ECTOPIC TOOTH IN MAXILLARY SINUS ANTRUM Rinoloji

ANTRAL EKTOPİK DİŞ ECTOPIC TOOTH IN MAXILLARY SINUS ANTRUM Rinoloji ANTRAL EKTOPİK DİŞ ECTOPIC TOOTH IN MAXILLARY SINUS ANTRUM Rinoloji Başvuru: 07.11.2015 Kabul: 18.12.2015 Yayın: 18.12.2015 Özlem Çelebi Erdivanlı1, Kadir Çağdaş Kazıkdaş2, Zerrin Özergin Coşkun1, Abdulkadir

Detaylı

Cerrahi Dışı Tedaviler

Cerrahi Dışı Tedaviler KÖTÜ HUYLU YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Cerrahi Dışı Tedaviler Dr.Selami ÇAKMAK GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 50 den fazla yumuşak doku sarkomu tipi Kaynaklandığı doku, Klinik gidişat, Görülme yaşı, Agresifliği,

Detaylı

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Nocardia Enfeksiyonları Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Nocardia Enfeksiyonları Nocardia insanlarda ve hayvanlarda lokalize veya dissemine enfeksiyonlardan sorumlu olabilen

Detaylı

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi Nöroendokrin tümörlerde 2004 WHO sınıflaması Tümör Tipi Tipik Karsinoid Atipik Karsinoid Büyük Hücreli nöroendokrin

Detaylı

Deri Tümörleri. Doç. Dr. Burak KAYA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D.

Deri Tümörleri. Doç. Dr. Burak KAYA. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D. Deri Tümörleri Doç. Dr. Burak KAYA Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D. Deri tümörleri Benign deri tümörleri Malign deri tümörleri Melanom olmayan deri tümörleri

Detaylı

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi MANİSA HABER Soğuklarla birlikte sinüzit vakalarında artış yaşanıyor Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Pınar, havaların

Detaylı

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır. Erkek üreme sisteminin önemli bir üyesi olan prostatta görülen malign (kötü huylu)değişikliklerdir.erkeklerde en sık görülen kanser tiplerindendir. Amerika'da her 5 erkekten birinde görüldüğü tespit edilmiştir.yine

Detaylı

Burun yıkama ve sağlığı

Burun yıkama ve sağlığı Burun yıkama ve sağlığı Yayınlanmış bir çok klinik çalışmada günlük yapılan nazal yıkmanın burnumuzla ilgili yaşam kalitesini arttırdığı ve sinüslerimizden kaynaklanan semptomları azalttığı gösterilmiştir.

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ İnteraktif Olgu Sunumu KEMİK TÜMÖRLERİ . 17 yaşında bayan hasta. 2.5 yıldır sol bacakda yürürken ağrı Enfeksiyon ve dolaşım bozukluğu tedavisi uygulanmış. Son 6 aydır ağrı

Detaylı

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ Dr. Derin KÖSEBAY OVER KANSERİ Over kanseri tanısı koyulduktan sonra ortalama 5 yıllık yaşam oranı %35 civarındadır. Evre I olgularında 5 yıllık yaşam

Detaylı

Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma

Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma 4. Ankara Aile Hekimliği Kongresi 08-09 Ekim 2016, Ankara Deri Kanserleri Erken Tanı ve Korunma Prof. Dr. Gonca Elçin Hacettepe Üniveristesi Deri ve Zührevi Hastalıklar AD. Sunum Planı BCC ve SCC Melanom

Detaylı

DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ

DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ RİSK GRUPLARINA GÖRE TEDAVİ-TAKİP Dr.Nuri ÇAKIR Gazi Ü Tıp Fak Endokrinoloji ve Metabolizma B.D 35.Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıKongresi 15-19 Mayıs 2013-Antalya

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz Olgu Sunumu Olgu: 60y, E 2 ayda 5 kilo zayıflama ve karın ağrısı şikayeti ile başvurmuş. (Kasım 2009) Ailede kanser öyküsü yok. BATIN USG: *Karaciğerde en büyüğü VIII. segmentte 61.2x53.1 mm boyutunda

Detaylı

NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ. Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH

NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ. Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH TİROİDDE NODUL CERRAHİ ENDİKASYON TİROİD NODÜLLERİNİN KLİNİK ÖNEMİ YAŞ CİNSİYET RADYASYONA MARUZ KALMA ÖYKÜSÜ AİLE ÖYKÜSÜ VE DİĞER

Detaylı