Dünden Bugüne Bilişsel Davranışçı Terapiler: Teori ve Uygulama

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Dünden Bugüne Bilişsel Davranışçı Terapiler: Teori ve Uygulama"

Transkript

1 DERLEME Dünden Bugüne Bilişsel Davranışçı Terapiler: Teori ve Uygulama Kadir ÖZDEL a a Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Yazışma Adresi/Correspondence: Kadir ÖZDEL Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Ankara, TÜRKİYE kadirozdel@gmail.com ÖZET Bilişsel davranışçı psikoterapiler çeşitli terapi okullarını içinde barından bir çatı terimdir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) duygudurum, anksiyete, kişilik, yeme, madde kullanımı, tik ve psikotik bozukluklarının tedavisinde kullanılan; yapılandırılmış, kısa-süreli, bugüne odaklı ve direktif bir psikoterapidir. BDT güncel problemlerin çözümüne ve işlevsiz düşünce ve davranışların değiştirmeye odaklanır. Esasen bu isim temel davranışçı ve bilişsel prensiplerin bir bileşimini ifade eder. Bu uygulama, belli bir ruhsal bozukluğun tek bir davranışçı veya sosyal öğrenme prensibiyle açıklanmayacağını daha ziyade davranışçı, sosyal öğrenme ve bilişsel perspektiflerin birlikte kullanılarak anlaşılabileceğini kabul eder. BDT sorun çözme ve eylem yönelimli bir tedavi yaklaşımıdır. Bu gözden geçirmede biz bilişsel davranışçı terapilerin tarihi gelişimini ve kendilerine özgü kavramsallaştırmalarına dair genel bir çerçeve çizmeyi amaçladık. Anah tar Ke li me ler: Bilişsel terapi; davranışçı; psikoterapi; tedavi ABS TRACT Cognitive behavioral psychotherapy is an umbrella term consisting of various therapy schools. Cognitive behavioral therapy (CBT) is a structured, short-term, present-oriented, and directive psychotherapy for many psychiatric disorders including mood, anxiety, personality, eating, substance abuse, tic, and psychotic disorders. CBT is directed toward solving current problems and modifying dysfunctional (inaccurate and/or unhelpful) thinking and behavior. The name actually refers the therapy based upon a combination of basic behavioral and cognitive principles. This procedure acknowledges that there is no single behavioral or social learning principle can account for distinct psychological problem of a human rather psychological disorders can be understood by using behavioral, social learning, and cognitive perspectives together. CBT is "problem focused" and "action oriented" in its therapeutic approach. In this review we draw a framework in an attempt to understand of the history and the conceptualizations of the cognitive behavioral therapies. Key Words: Cognitive therapy; behavioral; psychotherapy; treatment :10-20 ilişsel davranışçı terapi (BDT) terimi, adından da kolayca anlaşılacağı gibi içinde bilişsel ve davranışçı iki unsur içerir. Bu unsurların felsefi, kuramsal ve klinik arka planları vardır. Esasen bilişsel davranışçı terapi tabirinin tek bir terapi yöntemini ya da okulunu temsil etmediği daha ziyade bir çatı kavram olduğunu akılda tutmak gerekir. 1 Ancak hangi uygulama olduğu fark etmeksizin kuramın merkezinde öğrenme ve yeniden öğrenme olgusu yer alır. 2 Copyright 2015 by Türkiye Klinikleri Bu gözden geçirmede bilişsel davranışçı terapilerle ilgili olarak hem kuramsal hem de klinik uygulamalar hakkında genel bir çerçeve çizmeyi amaçladık. Bunu yaparken öncelikle kuramsal arka planlar üzerinde duracağız. Daha sonra da alanda 10

2 hâkim olan klinik uygulamaların tarihsel sürecine göz atacağız. Burada amacımız konuyla ilgili tüm ayrıntıları vermekten ziyade günümüzde psikolojik tedavi alanında kabul gören klinik BDT uygulamalarıyla ilgili bir perspektif oluşturmak olacak. KURAMSAL ARKA PLAN DAVRANIŞÇILIK Birçok yazar modern psikolojinin başlangıcını Wundt olarak kabul eder. On dokuzuncu yüzyılın ortalarında psikoloji bir temel bilim olarak biyoloji ve felsefeden ayrılmıştır. 3 Aynı dönemde Rus fizyolog Ivan Petroviç Pavlov ( ) bugün bildiğimiz klasik koşullanma kavramını ortaya koydu. Pavlov köpeklerin sindirim sistemi üzerinde çalışırken, bazen yiyecek olmadan da örneğin zil sesini duyduklarında da köpeklerin salyalarının aktığını fark etti. Tekrarlayıcı deneyler sonucunda gözlenen durum şuydu: (nötr bir uyarıcı), normal şartlar altında köpekte salya akmasına yol açan bir başka uyarıcı olan etten (koşulsuz uyarıcı) hemen önce verildiğinde, bir süre sonra köpeğin sadece zil çalındığında da salya akma tepkisi veriyordu. Böylece koşullanma veya öğrenme gerçekleşmiş oluyordu. Klasik koşullanmanın insan davranışlarına da uygulanabildiğini gösteren ise J. B. Watson oldu. Watson, 3,5 yaşındaki bir çocuğa bir tavşanın bulunduğu ortamda şiddetli bir ses vermiş ve o çocuğun tavşandan korkar haline geldiğini göstermiştir (günümüz koşullarında bu deney ciddi etik ihlaller içermektedir ancak o dönemde bu tür deneyler yapılmıştır). Bununla birlikte insan davranışları yalnızca bir takım refleks yanıtlara indirgenemeyecek kadar karmaşıktır. Bu sorunun yanıtını bulmada B. F. Skinner in çok büyük katkısı olmuştur. Skinner yaptığı hayvan deneylerinin sonuçlarıyla oluşturduğu kuramla davranışçı kuramı neredeyse bütün insan davranışlarını davranışçı ilkelerle açıklayabilecek bir konuma getirmiştir. Skinner ın tanımladığı edimsel koşullanma organizmanın çevrede gerçekleştirdiği bir etkinlik neticesinde ortaya çıkan sonuca göre o davranışın sıklığının artmasına veya azalmasına dayanır. Bu kuramın temel kavramları edimsel koşullanma ve pekiştirme dir. 4 Bu noktada hem klasik koşullanma hem de edimsel koşullanma ile ortaya çıkan temel kavramlar üzerinden geçmekte yarar var. Tablo 1 TABLO 1: Davranışçı kuramlarla ilgili temel terimler. Terim Tarifi Örnek Koşulsuz (doğal) uyarıcı Koşulsuz (doğal) tepki Nötr uyarıcı Koşullu uyarıcı Olumlu pekiştireç Olumsuz pekiştireç Doğuştan var olan öğrenilmemiş uyarıcılardır. Bu uyarıcılara verilen tepki otomatiktir ve o türdeki tüm organizmalarda görülür. Koşulsuz uyarıcıya verilen öğrenilmemiş tepkidir. Doğuştan sahip olunan ve refleks bir tepkidir Koşullanma öncesi organizma için herhangi bir anlam ifade etmeyen ve herhangi bir tepkiye yol açmayan uyarıcılardır Başlangıçta herhangi bir tepki oluşturmayan nötr uyarıcının koşulsuz uyarıcıyla eşleştirilmesi sonucu nötr uyarıcının koşullu uyarıcıya dönüşmesidir. Edimsel koşullanmada: Ortama katıldığında davranışın olma olasılığını artıran uyarıcılardır. Edimsel koşullanmada: Ortamdan çıkarıldığında davranışın olma olasılığını artıran uyarıcılardır. Patlama sesi; köpeğe verilen et İrkilme; salya salgılanması Silah; zil Silah; zil (koşullanma öncesinde nötr olan uyarıcılar) Lütfen dediğinde muhataplarının kişinin isteklerine daha olumlu yaklaşması Asansörde yoğun bunaltı hisseden birinin oradan çıktığında rahatlama hissetmesi Sönme Klasik koşullanmada: Koşullanmış davranışta görülen zayıflamadır Sürekli kirliliğe maruz kalan bir OKB hastasında kalp atım sayısının giderek azalıp normale dönmesi Genelleme Ayırt etme Klasik koşullanmada: Doğal uyarıcının ortaya çıkış sıklığıyla koşullu tepkinin gücünün doğru orantılı olması ve organizmanın bu durumda koşullu uyarıcıya benzer uyarıcılara da aynı tepkiyi vermesi Edimsel koşullanmada: a) ayırt edici uyarıcıya benzer uyarıcılara aynı tepkinin verilmesi şeklinde uyarıcı genellemesi; b) pekiştirilen bir davranışa benzer davranışların yapılması şeklinde davranış genellemesi Edimsel koşullanmada: Bir tepkinin belli bir durum karşısında sergilenip bunun dışındaki durumlarda sergilenmemesidir Bir çocuğa bir tavşanın bulunduğu ortamda şiddetli bir ses vermesi sonucu çocuğun sonraları tavşan dışında beyaz ve yumuşak nesnelerden de korkar hale gelmesi. Asansörde bir kaygı atağı yaşayan ve asansörlerden kaçınan bir kişinin daha sonra giysi değiştirme kabinlerinde de kaygı duyması ve bu kabinlere girmekten kaçınması Partnerine bağırdığında isteklerinin daha sıklıkla karşılandığını gören bireyin aynı davranışını iş ortamında yapması sonucu olumsuz tepkiyle karşılaşması; Bunun sonucunda bu davranışına sadece evde devam etmesi 11

3 bu kavramların adlarını açıklamasını ve ilgili örnekleri içerir. Yukarıda söz edilenlerden de anlaşılacağı gibi davranışçı okulun özellikle de ilk dönemdeki temel özelliği, odak noktasının gözlenebilen davranışlar olmasıdır ve davranışı gerçekleştiren organizma edilgendir. Bu kurama göre düşünceler, üzerinde çalışılması gerekmeyen zihinsel yan ürünlerdir. 5 En katı haliyle davranışçı yaklaşımda sadece nesnel ölçülebilir parametrelere bakılır. Buna bakarken düşünce bir tür sessiz konuşma olarak kabul edilir. Duyguların öznel yaşantısı değil ölçülebilir fizyolojik tepkiler esas alınır. Böylelikle çevrede olup bitenler bizim tepkilerimizi belirler ve dolayısıyla değişim yine kişinin çevrede bir değişiklik yapmasıyla mümkün olmaktadır. Bu anlayışın bazı unsurları, uyarıcı tanımını ilk kez yapan ve insanı dışsal uyarıcılara bağımlı bir makine; insan ruhunu da makinenin içindeki hayalet olarak tanımlayan Descartes ın felsefesinde bulunabilir. Ancak daha rafine bir düşünmeyle bu görüşün kaynağını 17. yüzyıl filozoflarından olan ve akıl çağının gerçek kurucusu olarak kabul edilen John Locke un ( ) insan zihninin boş bir levha olduğu (tabula rasa) ve deneyimlerle şekillendiğini öne süren felsefesinde bulmak mümkündür. Nitekim Watson un Bana bir düzine sağlıklı bebek verin, kendi özel davranışçı yöntemlerimle onları yetiştirerek, başka bir şeye gereksinim duymaksızın onları kesinlikle doktor, avukat, sanatçı, esnaf hatta dilenci veya hırsız yapabilirim sözleri bu anlayışın iddialı bir ifadesidir. 6 Bugün meslekler anlam1nda bize oldukça yak1n gelebilecek bu görüş 20. yüzyılın başlarında çok kabul görmüyordu (belli ırkların, belli ailelerin belli bazı şeyleri yapabileceğine inanılıyordu). Ancak bu görüşün kişinin mizaç, karakter ve zekâ gibi niteliklerini tamamen açıklamaktan uzak olduğu ve psikopatolojilere kusursuz bir şekilde uygulanamayacağı açıktır. Klinik durumların tamamını açıklayamamış olsa da davranışçı okulun çok büyük bir avantajı bilimsel düşünceye sadık olmasıdır. Böylelikle yalnıza psikoloji alanında değil bilimin tüm alanlarındaki yeni araştırmaları bütünleştirerek değişme ve gelişme şansına sahip olmuştur. BİLİŞSEL KURAM Bilişsel kuramın gelişimini incelerken kolaylıkla karıştırılabilen iki kavram arasındaki ince ayrımdan bahsetmekte yarar vardır. Bugün klinikte kullandığımız ve A. T. Beck le özdeşleşen Bilişsel Terapi ile psikoloji biliminin 70 li yıllardan itibaren git gide en önemli çalışma konularından biri haline gelen bilişsel psikoloji birbirleriyle yakından ilişkili olmakla birlikte farklı kavramlardır. Bu kısımda öncelikle bilişsel kuramların ortaya çıkışıyla ilgili deneysel ve felsefi arka plandan sonraki kısımda ise tüm ana akım bilişsel davranışçı terapi uygulamalarının birbiriyle ilişkili biçimde klinik uygulamasından bahsedeceğiz. Henüz öğrenmeyle ilgili davranışçı okul Kıta Avrupası nı etkisine almadan önce İsviçreli bir psikolog olan Jean Piaget ( ) genetik epistemoloji ve bilişsel gelişim alanında çığır açıcı çalışmalar yapmıştır. 7 Piaget, çocukta düşünce ve dil gelişiminin bir süreklilik içinde değil de, belli evrelerden geçerek oluştuğunu ve bu durumun birey çevre ilişkilerinde etkin bir şekilde yapılandığını ortaya koymuştur. Bireylerin bu öğrenme sürecini 1) duyusal motor dönem (0-2 yaş); 2) işlem öncesi dönem (2-5/6 yaş); 3) somut işlemler dönemi (6/7-11/12 yaşlar); ve 4) soyut/formel işlemler dönemi (11/12 ve sonrası) olarak isimlendirmiştir. Ayrıca Piaget, bireylerin öğrenme sürecinin çocukluktan itibaren genellemeler, soyutlamalar ve kurallar oluşturarak bir takım zihinsel çerçeveler yoluyla ilerlediğinden hareketle öğrenmede şema kavramını ortaya atmıştır. 8 Buna göre çocuk dış dünyayı algılarken kendine özgü bir anlamlandırma ve şekillendirme biçimi oluşturur. Buna şema denir. Şema yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir, örgütlenmiş davranış ve düşünce kalıplarıdır ve en temel zihinsel yapıdır. Şemalar, karşı karşıya gelinen içsel ve dışsal durumları anlama, çözme ve onlarla baş etme yolları ya da kalıpları olarak da düşünülebilir. Ayrıca öğrenme süreci temelde bir adaptasyon süreci olarak işler. Birey mevcut bilişsel çerçevesiyle/kalıbıyla açıklayamadığı bir uyaranla karşılaşır; buna dengesizlik (disequilibrium) denir bu durumda öncelikle karşılaşılan durum/uyaran mevcut şemaya uydurulur (asimilasyon) ki eğer mevcut şema bunun için yeterli ise kişi için hızlı bir yanıt şansı sağlayacaktır. Eğer yeterli değilse bu işlevsiz bir durum olacaktır. Alternatif olarak birey şemayı duruma uyumlu hale getirecektir (akomodasyon) ve dengeye (equilibrium) ulaşılacaktır. 9 Şekil 1 de bununla ilgili bir örnek verilmiştir. Davranışçı öğrenme ilkeleri ve bu ilkelere dayanan davranışçı terapi 1960 lı yılların sonuna kadar alanda daha önceleri ön planda olan psikanalitik terapilere karşı git gide popülaritesini arttırmıştır. Ancak o dönemde de insan öğrenmesinin ve genel olarak psikopatolojinin önemli bir kısmının davranışçı öğrenme ilkeleriyle açıklanamaması itirazlara neden olmuştur. Bununla birlikte bilgisayar teknolojisi ve yapay zekâ ile ilgili yeni yeni başlayan çalışmalarla insan zihninin kendisine gelen bilgileri bir şekilde işlediği ve bunda düşüncelerin rolü 12

4 ŞEKİL 1: Piaget in şema kavramına bir örnek. olabileceği düşüncesi kabul görmeye başlamıştır. Bu noktada bilişsel kuramın temel vurgusunun insan davranışlarında uyaran ve davranış arasında belirleyici etkiye sahip bir takım zihinsel yapı ve süreçlerin (bilişler/bilişsel süreçler) varlığı olduğunu hatırlamakta yarar vardır. Psikolojide bilişsel devrim olarak nitelendiren sürecin başlamasında Noam Chomsky nin Skinner in Verbal Behavior kitabına eleştiri olarak yayımladığı makalenin ayrı bir yeri vardır. Bu makalede Chomsky dil gelişimi sürecinin yalnızca davranışçı uyarıcı-yanıt teorileriyle açıklanamayacağını belirtmiştir. 10 Aslında 40 lı yılların sonlarına doğru Davranış Bilimleri laboratuarlarında davranışçılığın yaygın kavram ve kabulleriyle açıklanamayan sonuçlar bildirilmeye başlamıştır. 5 Tolman (1948) yayımladığı araştırmasında daha sonra gizli öğrenme (latent learning) kavramını ortaya atacağı sonuçlara ulaşmıştır. Deneyin birinci aşamasında bir grup deney faresi bir labirente bırakılıp labirentin çıkışına bir yiyecek konularak koşullanırken diğer bir grubun herhangi bir koşullanma amaçlanmaksızın labirentin içinde dolaşmasına izin verilmiştir. Koşullanan fareler her denemede daha hızlı biçimde yiyeceğe ulaşmayı öğrenmişlerdir. Deneyin ikinci kısmında labirentin çıkışına yiyecek konulduğunda iki grup farenin de yiyeceğe aynı hızda ulaştığı gözlenmiştir. Oysa davranışçı kurama göre rastgele dolaşan bu ikinci grup fareye pekiştireç verilmediği için bir şey öğrenmemeleri beklenir. Bunun anlamı farelerin rastgele dolaşırken de bir yandan labirentin yapısıyla ilgili bir tür bilişsel haritayı zihinlerinde oluşturuyor olabilecekleridir: Yani koşullanmamalarına rağmen bir şey öğrenmektedirler. 5,11 Bilişsel psikolojinin kuramsal olarak var olma sürecinde Kişisel Yapı Psikoloji si kuramını ortaya koyan George Kelly ( ) birçok yazar tarafından bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Kişisel yapı psikolojisine göre insan dünyayı kendine özgü bir lens üzerinden gören saf bir bilim adamıdır. Bu lens eşsiz olarak organize olan yapısal bir sistemdir ve birey bunu (gelişecek) olayları öngörmede kullanılır. Ancak birey saf bir bilim adamı olduğundan bazen bu sistemi, güncel duruma uygulanamayacak kendine özgü yaşantılarıyla çarpıtılmış dünyayı devam ettirmek için kullanır. Süreğen bir şekilde olayları karakterize etmede başarısız olma ve kişinin sosyal dünyasındaki değişime göre sistemi güncelleyememesi psikopatolojinin altında yatan faktör olarak kabul edilir. 12 Bilişlerin insan davranışını açıklamada uyaranla davranış arasındaki rolünü anla- 13

5 mamızda öncülük eden bilim adamlarından birisi Julian Rotter dır ( ). Kelly den de etkilenen Rotter geliştirdiği sosyal öğrenme kuramında öğrenmenin sosyal bir bağlamda gerçekleştiğini ve davranışsal (motor) bir üretim veya doğrudan bir bekiştireç olmaksızın da gözlem ve doğrudan anlatmayla gerçekleşebileceğini ileri sürmüştür. Ona göre bireyin davranışları pasif olarak çevresel uyarıcılara verilen refleks tepiler olmayıp önemli oranda bireyin önceki öğrenme deneyimleri, gözlemleri, bu gözlemlerden çıkarttığı sonuçlar ve kendisine sunulan bilgilere bağlıdır. Örneğin bir birey ilkokul döneminde arkadaşlarının kendisiyle gözlüklü olduğu için dört göz diye alay ettiklerini hatırlıyor. Annesi hep insanlar tarafından anlaşılmadığını söylüyor ve arkadaşlarıyla tartıştığında günlerce ne kadar kötü hissettiğini ona anlatıyor. Daha önce de yeni kişilerle tanıştığında defalarda çok kaygı hisseden ve yeni ortamlara girmekten kaçınan bu kişi bir partiye davet edildiğinde ne düşünmesini, ne hissetmesini ve nasıl davranmasını bekleriz? Her ne kadar yukarıdaki örnekte olumsuz pekiştireçler olsa da (örn., sosyal ortamlara girmekten kaçınma ve böylece kaygıyı azaltma) öğrenmenin sosyal bir bağlamda olduğu ve farklı kanallardan birbirini desteklediği anlaşılıyor. Bu örnekte görülene benzer şekilde davranışçı öğrenme ilkeleriyle bilişsel öğeler iç içe karşımıza çıkmaktadır. O yüzden Rotter ın kişilik kuramı bilişleri, beklentiler biçiminde öğrenme, motivasyon ve pekiştirmeyle ilk kez bütünleştiren bir kuram olması sebebiyle önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Rotter 1966 da ortaya attığı iç-dış kontrol odağı kavramlarıyla kişinin beklentilerinin ortaya çıkan pekiştireçleri nasıl etkilediğini ortaya koymuştur. Buna göre bazı insanlar pekiştireçlerin kendi yaptıklarına değil kader veya şansa bağlı olduğunu düşünürler (dış kontrol odağı), bir grup insan ise pekiştireçlerin doğrudan kişinin yaptıklarının bir sonucu olduğuna inanır (iç kontrol odağı). 13 Bireyin nasıl pekiştirildiği kadar bu pekiştirmeyi kendisinin nasıl algıladığı da önemlidir. Dolayısıyla davranışın sonucunda iki kişi aynı sonucu yaşasa bile bunu kendi davranışına mı yoksa diğer etkenlere mi bağladığına göre kişinin bilişleri ve sonraki davranışları değişecektir. Nesnel koşullama ne olursa olsun organizma kendi yaptıklarıyla sonuç arasında bir bağlantı olmadığına inanırsa koşullanma gerçekleşmez. 2 Sosyal öğrenme kuramı daha sonra Albert Bandura tarafından daha da geliştirilmiştir. 14 Ona göre gözlem ve doğrudan anlatılmanın ötesinde ödül ve cezanın gözleminin de sosyal öğrenmede önemli rolü vardır (temsili pekiştireç). Rotter a göre bir davranışın ortaya çıkma olasılığı öznel beklenti (öngörü) ve pekiştirecin değerinin bir fonksiyonudur. Bandura buna ek olarak var olan yanıtların bir hiyerarşisi olduğunu ve zaten öğrenilmemiş yanıtlar olmadığını belirmiştir. Ona göre sosyal öğrenmenin temel özellikleri şunlardır: 1) öğrenme sadece davranışsal değildir; daha ziyade sosyal bağlamda gerçekleşen bilişsel bir süreçtir; 2) öğrenme davranışın gözlenmesiyle ve davranışın sonuçlarının gözlenmesiyle gerçekleşebilir (temsili pekiştireç); 3) öğrenme davranışta gözlenebilir bir değişiklik olmadan da gerçekleşebilir 4) pekiştirme öğrenmede bir rol oynamakla birlikte öğrenmeden tek başına sorumlu değildir; ve 5) öğrenici bilginin pasif bir alıcısı değildir. Biliş, çevre ve davranış karşılıklı olarak birbirini etkiler (işteş determinizm). Bandura nın sosyal öğrenme kuramına ek olarak ileri sürdüğü bir diğer kavram öz-etkinliktir (self-efficacy). Öz-etkinlik kavramı, özgül durumlar için bir kişinin o işi başarabileceğine olan inancı olarak tanımlanmıştır. Bir kişinin öz-etkinlik algısı o kişinin hedeflere, ödevlere ve zorluklara yaklaşımında çok merkezi bir role sahiptir. 15 Öz-etkinlik kuramı, Bandura nın gözlemsel ö renmeyi ve kişilik gelişiminde sosyal deneyimi ön planda tutan sosyal öğrenme kuramının merkezinde yer alır. Sosyal bilişsel kuramın temel anlayışı, bireyin sosyal davranışları ve bilişsel süreçleri içine alan her türlü etki ve tepkisi hemen her durumda kişinin başkalarına dair gözlemlerinden etkilenir. Öz-etkinlik dışsal sosyal etmenlerin kişisel algılarını temsil eder. Buna göre her hangi bir alanda yüksek öz-etkinliği olan bireyler o alanda daha iyi performans göstereceklerine inanan ve o alanda daha zor görevleri altından kalkılabilecek durumlar olarak gören bireylerdir. Dolayısıyla bu görevden kaçınmayacak ve çoğunlukla bu algı daha da pekişecektir. 5 Aynı şekilde sosyal ortamlarda kendini doğru ifade etmekle ilgili öz-etkinliği düşük olan bir kişi bu ödevden kaçınacak ve gerçekten de farklı sosyal ortamlarda kendini ifade etmeyle ilgili becerileri optimum düzeye ulaşamayacaktır. Bilişsel psikolojinin özellikle klinik alanda daha da kabul görmesinde Martin Seligman ın (1942-) gerçekleştirdiği deneyler sonucu ortaya koyduğu öğrenilmiş çaresizlik kuramının önemli etkisi olmuştur. 16 Depresyonun bilişsel davranışçı kuramında hala geçerliliğini koruyan ve beklentilerin davranışın ortaya çıkışındaki rolünü vurgulayan bu kuram Seligman ın Richard L. Solomon la birlikte ruhsal hastalıkların etiyolojisini açıklamaya dönük hayvan deneyleri ve gözlemleri sonucu doğmuştur. 5 Bu kuramın temelinde, çeşitli organizmalar kontrol edemedikleri bazı olaylarla karşılaştıklarında bu durumun onların sonraki davranışlarında bozulmaya neden olduğu ilkesi vardır. Bununla 14

6 ilgili Seligman ın Steve Maier le birlikte yaptığı deney düzeneği şu şekildeydi. Deneyin birinci kısmında 3 grup köpekten birinci grup bir süre düzeneğin içine koyulmuş sonrasında serbest bırakılmıştır. İkinci ve üçüncü gruptaki köpekler boyunduruk grubudur. Grup 2 deki köpeklere elektrik şoku uygulanmış ancak eğer pedala basarlarsa elektrik şoku kesilmiştir. Grup 3 teki köpekler ise her ne yaparsa yapsın (pedala da dokunsalar) şok devam etmiştir. Üçüncü grupta şok ara ara kendiliğinden kesilmiştir (herhangi bir çabayla ilişkisiz bir şekilde). Tüm köpekler bariyerli bir düzeneğe alınıp şok verildiğinde birinci ve ikinci gruptaki köpekler bariyerden atlarken üçüncü gruptaki köpekler bariyerden atlamayı denememişlerdir. Felsefi olarak bilişsel anlayış Eski Yunan felsefesinde Stoa okulunun öğretileriyle paralellik gösterir. İnsanın bağımsızlığı ya da özgürlüğünü kesin bir ilke olarak kabul eden Stoacı felsefeye göre mutluluk dış koşullara bağlı değildir. Yine Stoacı okulun önemli isimlerinden Epiktetos a göre mutluluk ve özgürlük neyi kontrol edip neyi kontrol edemeyeceğimizi anlamamıza bağlıdır. Kişi bu gerçekliği, yani yaşamın bizim kontrolümüzde olan ve olmayan öğelerden oluştuğunu kabul ettiğinde ve ikisini birbirinden ayırmayı becerdiğinde hem iç huzura hem de iyi bir yaşama sahip olur. Ona göre insanlara zarar veren dış dünya değil bizim tutum ve inançlarımızdır. Yaşam kendi içinde evrensel bir takım ilkelerle işlemeye devam eder. Olaylar olması gerektiği gibi olur ve insanların mutluluğu temelde bu işleyişi anlayıp ona uymakla olur. Bunu yapabilmek için tüm insanlar için geçerli olan varlıkların gerçek doğasını öğrenmek tek çıkar yoldur. Aksi takdirde kendi kurallarımızı dünyaya dayatmak tekrarlayıcı şekilde bizi sıkıntıya sokacaktır. Yani bizi etkileyen olaylar değil olaylara verdiğimiz anlamlardır. Özetle Epiktetos a göre Bizi etkileyen, bizi sarsan şey, olayların kendileri değil, beklentilerimiz ve korkularımızdır. 5,17 KLİNİK UYGULAMA Temel bilim alanındaki paradigma değişimleri uygulama alanında er geç etkisini gösterir. Uygulama alanındaki ihtiyaçlar da yeni sorular üreterek temel bilim alanlarındaki araştırmalara yön verir. Modern dünyada psikoterapi uygulamalarında 1950 li yıllara kadar tartışmasız hâkim görüş psikanaliz olmuş, ancak temelde tüm zihinsel süreçlerin bilinçaltı cereyan ettiğini savunan psikanalizin kavram ve kuramları klinik ve deneysel psikolojinin testinden geçmemiştir. Bunun yanı sıra uygulama sürecinde de alandaki uygulayıcılardan itirazlar gelmekteydi. Bu itirazlardan bazıları (nesne ilişkileri kuramı, kişilerarası kuram gibi) kuramda köklü değişikliklere neden olmasına karşın kuram içinde kalırken Albert Ellis ve A. T. Beck in çalışmaları ö renme ilkelerini psikoterapinin merkezine taşıyarak uygulamada tam bir paradigma değişimine neden olmuştur. 18,19 Bu süreci davranış terapilerinden başlayarak gözden geçirelim. DAVRANIŞ TERAPİLERİ/DAVRANIŞÇI TERAPİLER Davranış terapisi/davranışçı terapi depresyon, anksiyete bozuklukları, fobiler ve diğer bazı psikopatolojilerin tedavisinde kullanılan bir psikoterapi formudur ve kullandığı yöntemler davranışçı kuram veya kuramlara dayanır. Yalnızca ruhsal bozuklukların tedavisi değil okul, ev ve çalışma hayatında istenen davranış değişikliklerine ulaşmak için kullanılagelmiştir. Ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanıldığında davranışçılığın en önemli unsurlarından biri kurama uygun bir şekilde ruhsal bozuklukları gözle görülen davranışlar olarak tanımlaması bir diğeri de tedavi ile ortaya çıkacak değişimi nesnel ölçeklerle değerlendirmesidir. Bununla birlikte deneysel olarak davranışçı terapi muhtemelen medeniyet kadar eskidir. En eski yazıtlarda bile hastalıklarından yakından kişilere bilge kişilerce bazı davranışsal önerilerde bulunulduğu bir vakıadır. 20 Ancak günümüzdeki anlamıyla davranışçı terapilerin başlangıcı 20 yüzyılın başlarına Thorndike ın çalışmalarına kadar götürülebilir. 21 Klinik uygulamaları ise Wolpe ve Lazarus un çalışmalarıyla alanda ön plana çıkmaya başlamıştır. 5 Wolpe ve Lazarus öncelikle fobilerin ve Obsesif Kompülsif Bozukluğun tedavisinde temelde klasik koşullanmayla ilişkili uygulamalar yapmıştır. 20 Bu uygulamalar giderek pek çok ruhsal bozukluğun tedavisinde yaygınlaşmıştır. Davranış Terapilerin Temel Teknikleri Davranış terapisinde temel fomülasyon şu şekildedir: Çevresel/dışsal bir uyarıcı vardır; bu uyarıcı sonucu kişi bir davranışta bulunur; ve bu davranışın sonucunda yeni bir durum oluşur. Psikopatolojilerin oluşumunda ve tedavisinde ya çevresel durum değiştirilir (örneğin, problem çözme teknikleri veya atılganlık eğitimi gibi bir takım beceri eğitimleriyle) ya da bireyin yaptığı davranış değiştirilir ki bu aynı zamanda birey üzerine etki yapan yeni bir durumdur (yani, davranış modifikasyonu). Buna göre dışsal uyarıcı, öncül olarak adlandırılır ve A harfiyle simgelenir (A= Antecedent). Bireyin davranışları ise İngilizce davranış anlamına gelen behavior kelimesinin baş harfiyle simgelenir (B=Beha- 15

7 vior). Belli bir davranışın (veya sözel davranışın) yapılmasıyla sıklığı artan yada azalan davranış ise C harfi ile simgelenir (C=Consequences). Formülasyonla ilgili görsel için Şekil 2 ye bakabilirsiniz. Sistematik Duyarsızlaştırma (SD) veya Aşamalı Karşılaştırma (exposure): Güney Afrikalı bir psikiyatr olan Joseph Wolpe tarafından geliştirilmiş olan daha çok fobi ve fobik anksiyete belirtilerinin tedavisinde kullanılan Pavlovian koşullanma temeline dayalı bir terapi tekniğidir. SD başlamadan önce bireye öncelikle gevşeme becerileri öğretilir. Daha sonra korkulan durumların düşük anksiyete üreteninden yüksek anksiyete üretenine kadar bir hiyerarşi yapılır. Sonrasında en küçük kaygı uyandıran durumla gevşeme tepkisi koşullanır (daha sonra gevşeme uygulaması giderek popülerliğini kaybetmiştir) ve kişinin giderek daha yüksek kaygı oluşturan durumun üstesinden gelme becerisi kazanması beklenir. Ayrıca özgül fobilerde klasik koşullanma mekanizması dışında edimsel koşullanma mekanizması da çalışır. Şöyle ki, korku uyandıran nesne/durumdan kaçındığında kişinin kaygısının azalması bir tür negatif pekiştireç işlevi görür. Aşamalı karşılaştırma programıyla kişinin kaçınması azaltılmış olur ve uyarıcıya korku yanıtı ortadan kaldırılmış olur. Bu karşılaştırma gerçek nesnelerle olabildiği gibi bir takım imajlar kullanılarak da yapılabilir. Örneğin arı fobisi olan bir kişi başını arı kovanının içine soktuğu ve başında onlarca arının olduğunu hayal edebilir. Bu hayalden kaçınmadığında bir süre sonra korku yanıtı söneceğinden kişi arı hayali ve korku arasındaki koşullanmayı ortadan kaldırmış olur. Davranış modifikasyonu: olumlu pekiştireçler yoluyla bireyin bir uyarana olan tepkisini değiştirmeyi hedefleyen bir uygulamadır. Bu yolla uyumsal olmayan (maladaptif) davranışlar azaltılarak uyumsal davranışlar arttırılmış olur. Bu yapılırken pekiştireçler yanı sıra tiksindirme hatta biyo-geribildirim teknikleri kullanılabilir. Ancak yaklaşımların çoğu olumlama, onaylama ve yüreklendirme içerir. Nasıl bir duygu uyandırırsa uyandırsın uyumsal davranışın yeterince tekrarlanması kişinin genel olarak daha uyumsal bir duruma geçmesini ve dolayısıyla ona uygun bir şekilde dengede hissetmesini sağlayacaktır. ŞEKİL 2: Davranışçı terapilerde temel formülasyon. Başa çıkma stratejileri: ilerleyici kas gevşetme (İKG) ve nefes egzersizleri gibi çeşitli teknikler kişilere öğretilerek, yaşadıkları kaygı dayanılmaz hale gelmeden onu kontrol etmeleri öğretilir. Özellikle son 30 yılda bu baş etme stratejileri içinde çeşitli meditasyonların önemi giderek artmıştır. Uzamış Karşılaştırma (Prolonged Exposure): Edna Foa tarafından Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) hastalığı için geliştirilmiş bir davranışçı terapi yöntemidir. Travmayla ilgili tüm tüm zihinsel unsurların yeniden yaşanmasını sağlanmaktadır (örn., hatıralar, kabuslar, hatırlatıcı ani düşünceler, canlanma). İlk aşamasında hayali olarak (imajinal) tekrar karşılaşmalar yapılır; kişi olayı yüksek sesle tekrar tekrar anlatır ve böylece bu yaşantının zihinsel olarak işlenmesi sağlanmış olur. İkinci aşamada ise yer, kişi, nesne gibi gerçek tetikleyicilerle kişinin karşılaşması sağlanır. Böylece zihnin örseleyici olayla ilgili belleği düzenlenerek adeta parçalar yerli yerine oturtulmuş olur. Ayrıca duygusal küntlüğü ve depresyonu olan kişiler daha önce hoşlandıkları etkinliklere katılmaya cesaretlendirilirler. Bu etkinlikler kişide korku ve endişe yaratıyor olmasa da bu etkinliklerin yapılmaması kişinin yaşamından eksildiğinde depresyona katkı sağlar. Davranış Aktivasyonu (DA): Özellikle depresyonun davranışçı tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Depresyon kişinin yaşamında hazzın azalmasına ve kişinin başarı hissinde azalmaya neden olur. İlk aşamada kişinin yaşadığı durumlar ve o durumlarda hissettiği haz ve başarı görsel analog skalada (0 ila 8 veya 0 ila 10 gibi) belirtilerek bir envanter çıkartılması sağlanır. Daha sonraki aşamada kişinin haz verici aktivitelerinin arttırılması planlanır. Yeni Nesil Davranış Terapileri Bazı yazarlar tarafından üçüncü dalga veya nesil olarak da nitelendirilen bu terapiler esasen Klinik Davranış Analizi (KDA) grubundan terapilerdir. Daha önce davranışçı okuldan kopan ve bilişsel kuramı reddeden radikal davranışçı okula mensup olan bu terapiler Skinner in Sözel Davranış verbal behavior savına dayanır. Bu 16

8 gruptaki terapiler Kabul ve Kararlılık Terapisi, Bilişsel Davranışçı Sistem Analizi Terapisi, İşlev Analizi Psikoterapisi, Entegratif Davranışçı Eş terapisi ve Diyalektik Davranış Terapisi ni içerir. Bu terapiler içinde son dönemde git gide daha popüler hale gelen bir tanesi Kabul ve Kararlılık Terapisi dir. Radikal davranışçı yöntemler yanı sıra sofizmden belirgin şekilde etkilenen bu terapi yöntemindeki uygulamalar esasen 1918 yılında Japonya da bir tür sosyal anksiyete bozukluğuna (Taijin kyofusho) uygulanan Morita terapiye çok benzer özellikler gösterir. 19 BİLİŞSEL TERAPİ VE BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİLER Her ne kadar bilişsel psikolojiyle ilgili pek çok bulgu öğrenmeyle ilgili çeşitli bilişsel faktörleri ön plana çıkartmaya başlamış olsa da Bilişsel Terapi nin doğuşu bu kuramların oluşturulduğu akademik ortamlardan çıkmamıştır. Bilişsel terapinin babaları olarak bilinen iki bilim insanı Albert Ellis ve Aaron T. Beck psikanalist olarak başladıkları kariyerlerinin bir noktasında birbirlerinden habersiz bir şekilde çok benzer uygulamalara girişirler. Her iki uygulamanın temelinde de kişilerin duygu ve davranışlarının belirlenmesinde düşünce, kural, inanç ve tutum gibi bilişsel yapıların merkezî öneme sahip olması söz konusudur. Ellis ve Akılcı Duygulanma Amerikalı bir psikolog olan Albert Ellis ( ), o dönemde Akademi de psikanaliz okul pek kabul görmemesine ve analiz derneklerince de tıp doktorları dışındakiler analiz sürecine kolay kolay kabul edilmemesine karşın Karen Horney tarafından analiz edilerek psikanalist ve sonrasında psikodinamik terapist uygulayıcısı olmuştur (1947). Ancak terapi süreci sonrasında hastalarının çok iyi içgörü kazanmalarına rağmen çok fazla değişmediklerini fark etmiştir. Psikanalitik terapinin etkinliğini sorguladıkça çok temel bir şeyin eksik olduğunu düşünmüştür. O da, insanın diğer canlılardan belirgin olarak farklılaştığı yüksek bilişsel işlevlerinin dikkate alınmamasıdır. Ayrıca, davranış okuluna göre eğitim alan Ellis daha sonra uyguladığı psikanalitik terapinin ardındaki kuramın temel varsayımıyla klasik davranışçılık arasında çok önemli bir ortaklık tespit etmiştir. Her iki kurama göre de erken yaşantısında bir takım şeylere koşullandırılan birey (örneğin ebeveynin onayını alamama ve kendisine bunun sonucunda kızılması) daha sonraki yaşantısında bu koşullanmaya uygun şekilde hissedip davranmaya devam etmektedir (kompülsif tekrarlama nevrozu). Böyle bir bireye, terapötik ilişki ve aktarım çalışmaları yapılarak, artık çocuk olmadığı; diğer otorite figürlerinin farklı özelliklere sahip ayrı bireyler olduğu; dolayısıyla yaşadığı korkunun duruma uygun olmadığı gösterilirse nevroz çözülmüş olacaktır. Ancak süreçte çoğu zaman bu sonuca ulaşılamaz. Çünkü insanlar, aynı uyarıcı tekrarlamadığında koşullanması bir süre sonra sönen Pavlov un köpeklerinden farklıdır. Rotter ın ileri sürdüğü iç-kontrol odağına sahip kişilerin koşullanmasının dışkontrol odağına sahip olanlara göre daha az olması durumuna benzer şekilde insanlar deneyimleri üzerine yorum yapma, düşünme üzerine düşünme özelliğiyle yaşantıların etkisini yok edebilme-azaltma potansiyeline sahiptir. 2,22,23 Dolayısıyla da terapinin odak noktası bireyin düşünceleri ve inançları olmalıdır. Ellis in Akılcı Duygu Terapisi veya Akılcı Duygu ve Davranış Terapisi (Rational Emotive Therapy veya Rational Emotive Behavioral Therapy) adını verdiği bilişsel terapi türü yukarıda anlatılan prensiplere dayanıyordu. Ona göre kişi için önemi olan bir durum (ki bu bir davranış, düşünce, duygu veya olay olabilir) yine kişi için önemli olan akılcı olmayan duygusal bir duruma (örneğin kızgınlık yerine öfke, üzüntü yerine depresyon, makul bir endişe yerine anksiyete) neden oluyorsa bunun nedeni kişide yerleşik olan akılcı olmayan inançlardır. Ellis buradan hareketle, davranışçı okulun kullandığı A-B-C formülasyonunu kendi kuramına uyarlamıştır. Buna göre A, aktive edici olayı (A=Activating event); B, rasyonel olmayan inançları (B=Beliefs) ve C, kişinin hatalı bir şekilde aktive edici olaya bağladığı ama aslında akılcı olmayan inançlardan kaynaklanan sonucu simgeler (C=Consequences of irrational beliefs). Daha sonraki kuramcılarca da geliştirilen anlayışa göre sağlıksız duyguların açığa çıkmasına neden olan akılcı olmayan tüm inançlar dört ana özellikten birini veya birkaçını içinde barındırır. 23 Bu dört özellik şunlardır: 1) mutlak talep [bu şey şöyle şöyle olmalıdır] 2) talebin olmaması durumunda sonucun felaket olacağı inancı 3) düşük engellenme eşiği inancı 4) değersizleştirme inancı. Aslında burada sözü edilen inançlar/inanç özellikleri kişinin kendisi, diğer insanlar ve genel olarak dünyadan beklentileriyle ilgilidir. 24 Bir başka deyişle bireyin ıstırabı insanın ve dünyanın olmasını istediği hali ile olduğu hal arasındaki fark ve kişinin bu farkı kabullenme düzeyi ile belirlenir. Örneğin, çok yardıma ihtiyacı olduğu için arkadaşından borç para istedikten sonra bu isteği reddedilen ve sonrasında yaşadığı hayal kırıklığıyla günlerce çökkün bir duygudurumda kalan kişiyi düşünelim. Kişinin arkadaşlar her durumda elinden gelen 17

9 yardımı yapmalıdır; bu olmadığında benim için katlanılamaz bir durumdur; ben böyle bir duruma dayanamam; zaten ben değersiz biri olduğum için arkadaşım beni umursamıyor diye bir takım inançları olduğunda bu yaşadığı çökkünlüğün yoğunluğunu açıklayabilir. Eğer bu kişi arkadaşlar bir birlerine mümkün olduğunca yardım etmelidirler; ama etmezlerse bu durum dünyanın sonu değildir ve ben buna katlanabilirim ve bu şekilde davranması ve hatta beni umursamaması benim değersiz biri olduğum anlamına gelmez; yalnızca bu durumda beklentim karşılanmamış oldu diye düşünen/inanan bir kişi olsa yaşadığı duygu da daha sağlıklı bir üzüntü duygusu olacaktır. Dikkat edilirse burada kişinin olayla ilgili birincil değerlendirmesi de aktive edici olay içinde sayılmıştır. Yani arkadaşının onu umursamadığı düşüncesi kişinin yaşadığı sağlıksız duygudurum öncesindeki A kategorisi içinde değerlendirilmiştir. Ellis in ortaya attığı Akılcı Duygu ve Davranış Terapisi yıllar içinde daha da geliştirilmiş, kuram içindeki kavramlar rafine edilmiştir. Ancak psikiyatri alanındaki tanısal sistemle doğrudan bir entegrasyonu olmadığından rahatsızlıklara özgü formülasyonlara sahip değildir. Bununla birlikte ana akım bilişsel davranışçı terapiler arasında özellikle daha derin bilişsel yapıların çalışılmasının gerektiği bireylerde sıklıkla kullanılmaya devam edilmektedir. Bilişsel Terapi ve Ana Akım Bilişsel Davranışçı Terapilerin Evrimi Aaron Temkin Beck (1921-) kariyerine Pennsylvania Üniversitesinde nöroloji bölümünde başlamış ancak daha sonra psikiyatri uzmanı olan bir tıp doktorudur (1946). Psikiyatride baskın psikoterapi okulu olan psikanalize göre eğitimini tamamlayan Beck davranışçı okul tarafından ileri sürülen psikanalitik kuramın bilimsel yöntemleri kullanmadığı eleştirilerine karşılık kuramın deneysel olarak açıklanabileceğine inanmaktaydı. Bu amaçla yaygın bir klinik durum olan depresyonu ve bilinç dışı materyal olarak da rüyaları seçmiş ve depresyonun psikanalitik açıklaması olan kişinin kendine yönelmiş saldırganlığı çökkünlük içindeki bireylerde araştırmıştır. 25 Her ne kadar ilk makalesinde elde ettiği bulguları (depresyondaki hastaların rüya içeriklerinde kendilerini eziyet çeken, reddedilmiş, yenik, kaybeden, terk edilmiş temaları belirgin şekilde fazlaydı) gerçekten de öfkenin kişinin kendine dönmesi olarak yorumlasa da acı çekme arzusuna dair bir kanıt yoktur. Daha sonrasında yaptığı daha geniş bir araştırmanın sonucunda verilerin sadece çökkün hastaların kendilerini kusurlu, hastalıklı ve yalnız görerek acı çektiğini gösterdiğini; bu durumun da hastanın yaşantılarıyla uyumlu olduğu belirlemiştir. Depresyonu bir tür düşünce bozukluğu olarak tanımlayan Beck klinik uygulamalarında kişilerin ifade ettikleri düşüncelere odaklanarak hastaların bu düşüncelerindeki çarpıklıkların düzeltilmesinin tedavi edici etkinliğini gözlemlemiştir. Yetmişli yıllarda depresyonun tedavisi için oluşturulan bu kuram seksenli yıllardan itibaren Clark, Salkovskis, Scott, Fairburn, Freeman, Burns, Epstein, Padesky, Rush, Gelenberger, Wells, Wright, Barlow, Heimberg gibi yazarların katkılarıyla büyüyüp gelişerek bugün pek çok ruhsal rahatsızlığın tedavisinde kullanılır hale gelmiştir. 2 Bilişsel modele göre olgu formülasyonunda kişi karşılaştığı nesnel durumu mevcut bilişsel alt yapısı nedeniyle çarpıtır. Bu çarpıtma sonucunda ortaya çıkan otomatik düşünceler işlevsiz bir takım duyguların ve çoğunlukla bu duygularla ilişkili davranışların ortaya çıkmasını sağlar. Bu davranışlar da çoğunlukla mevcut bilişsel alt-yapının devamına hizmet eder. Burada kastedilen bilişsel alt yapı şemalardır. Bilişsel terapide kullanılan şema kavramı Piaget nin ileri sürdüğü şema kavramına benzemekle birlikte bazı farklılıklar da barındırır. Kişilerin kendisi ve dünya hakkında sahip olduğu koşulsuz inançlar vardır. Bu inançlar kişinin kendisini ve dünyayı anlamakta kullandığı kalıplar olarak hizmet eder. Örneğin başarılıyım, sevilmiyorum, dünya tehlikeli bir yerdir gibi düşünceler aslında başarılıyım-başarısızım seviliyorum-sevilmiyorum, kabul ediliyorum-edilmiyorum gibi çiftler halinde bulunduğu ve ruhsal bozukluk durumunda olumsuz şemaların aktif hale geldiği düşünülür. Kişilik bozukluğunun olmadığı tipik bir ruhsal hastalık durumunda atak döneminde olumsuz şemaların aktif hale geldiği diğer zamanlarda ise daha çok olumlu şemaların aktif olduğu söylenebilir. 26 Örneğin selam verdiği bir arkadaşının kendisine yanıt vermemesi üzerine çökkün hisseden bir kişiyi düşünelim. Eğer bu kişinin değersizlik şemaları kolay aktif hale gelecek bir durumdaysa zihninde beni önemsemiyor diye bir düşünce belirecek ve kişi oldukça çökkün hissedecektir. Dikkat edilirse buradaki beni önemsemiyor otomatik düşüncesi kişideki değersizim şemasıyla doğrudan ilişkilidir. Değersiz olduğuna dair olan inancı bireyin algısını çarpıtmıştır. Bu tür çarpıtmalarla ilgili yapılan çalışmalarda depresyonla ilişkili olarak 10 bilişsel çarpıtma tanımlanmıştır (zihin okuma, katastrofik görme, ya hep ya hiç tarzı düşünme, duygudan sonuç çıkartma, etiketleme, zihinsel filtreleme, aşırı genelleme, kişiselleştirme, meli malı ifadeleri ve olumluyu küçük görme). 27,28 18

10 Daha sonra mod/durum kavramını ortaya atarak Beck modeli rafine etmiştir (kapsamlı bilişsel model). Böylelikle şemaların ve modların ayrıntıları daha iyi açıklanmıştır. Beck e göre ruhsal bozukluklar durum olarak kategorize edilebilir. Örneğin, depresif durum ya da mod anksiyete modu gibi. Modlar beklentiler, kendini değerlendirmeler, kurallar ve bellek içeriğiyle ilgili birçok şemanın karmaşık bir organizasyonudur. 29,30 Kapsamlı Bilişsel Modele göre günlük ruhsal sorunlar ve klinik bozukluklar normal uyumsal işlevin varyantlarıdır. Uyumsal işlevle uyumsal olmayan arasındaki fark çoğunlukla niceldir ve bilgi işleme süreçlerindeki yanlılığın artışının bir sonucu gibi görünmektedir. Uyarıcıların, düşüncelerin ve beklentilerin saklanan bilişsel temsilleri olan bilişsel şemalar, bilgi işleme sistemlerini kontrol eder. Herhangi bir şema aktive olduğunda kişide ilgili inanç/temel-inançtan kaynaklanan bir anlam yaratılır ve ortaya çıkan bu anlam diğer biliş, duygulanım (affective), motivasyon ve davranış sistemleriyle karşılıklı etkileşime girer. Yanlı inançlar her zaman tamamen uyumsal olanla tamamen uyumsal olmayan iki uç arasında bir yerde yer alır. Bu inançlar durumsal veya mutlak olabilirler (örn., çok çalışırsam başarılı biri olurum veya her durumda başarısız biriyim). Bizim biliş, duygulanım, motivasyon ve davranış ile ilgili sistemlerimiz temel ihtiyaçlarımızı karşılamak ve bizi fiziksel ve kişilerarası zarardan korumak üzere stratejiler oluşturmak için çalışır. Bilişsel formülasyona göre kişinin işlevsiz şeması aktive olur. Böyle olduğunda kişinin dikkati şemayla ilgili konuya odaklanır, olayı şemanın etkisinde değerlendirir ve bunun sonucunda bir duygu ortaya çıkar. Bununla birlikte ortaya çıkan duyguyla ilgili başa çıkma stratejisi belirlerken ve yaşanan duygu ve düşüncelerle ilgili ikincil değerlendirmeler (meta-emosyon ve meta-bilişler) de şemanın etkisindedir (Şekil 3). ŞEKİL 3: Kapsamlı bilişsel modele göre formülasyon. SONUÇ Bilişsel davranışçı terapiler bilimsel yöntemlerin psikoterapi alanında kendini gösterdiği bir çok kuram ve uygulamayı içinde barındıran bir çatı kavramdır. İlk olarak davranışçı okulun bulgularıyla klinik uygulamalara dönüşen öğrenme ilkeleri, daha sonrasında bilişsel kuramlarla zenginleşmiştir. İki önemli kuramın bir araya gelmesi psikoterapi alanında nadir görülen olgulardan olduğundan psikoloji alanındaki bu birleşme tarihi bir öneme sahiptir. Kanıta dayalı tüm verileri değerlendirmeye açık olması bilişsel davranışçı terapilerin belki de en güçlü yanıdır. Her ne kadar bu bilimsel vurgu yanlış bir şekilde bilişsel davranışçı terapilerin mekanik olarak algılanmasına neden olsa da Rogerian terapi ilkeleri ve terapi-danışan ilişkisinin BDT nin temelinde yer aldığını unutmamak gerekir. 19

11 1. Beck JS. Cognitive Behavior Therapy Basics and Beyond. 2 nd ed. New York: The Guilford Press; Türkçapar MH, Sargin AE. Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler: Tarihçe ve Gelişim. JCBPR 2012;1(1): Schultz DP, Schultz SE, eds. A History of Modern Psychology. 8 th ed. Belmont: Thomson & Wadsworth; Skinner B. The Behavior of Organisms: An experimental analysis.; 1938:486. Available at: 5. Türkçapar MH. Bilişsel Terapi: Temel ilkeler ve uygulama. 2. baskı. Ankara: Hekimler Yayın Birliği; Watson JB, Rayner R. Conditioned emotional reactions. J Exp Psychol 1920;3(1): Piaget J, Warden M. The Language and Thought of the Child. New York: Harcourt Brace; Piaget J. Part I: Cognitive development in children: Piaget. Development and learning. J Res Sci Teach 1964;2(3): Strickland B, ed. The Gale Encyclopedia of Psychology. Second. Printed in the United States of America: Gale Group; Chomsky N. A review of B. F. Skinner s Verbal Behavior. Language (Baltim) 1959;35(1): Tolman EC. Cognitive maps in rats and men. Psychol Rev 1948;55(4): Kelly GA. The Psychology of Personal Constructs: Vol 1 and 2. New York: WW Norton; KAYNAKLAR 13. Rotter JB. Generalized expectancies of internal versus external control of reinforcement. Psychol Monogr 1966;80(1): Bandura A. Social learning theory. In: Social Learning Theory; p Luszczynska A, Schwarzer R. Social cognitive theory. In: Conner M, Norman P, eds. Predicting health behaviour. Buckingham, England: Open University Press; p Seligman ME, Maier SF. Failure to escape traumatic shock. J Exp Psychol 1967;74(1): Breu F, Guggenbichler S, Wollmann J. Handbook of Cogntive-Behavioral Therapies. 3 rd ed. In: Dobson KS, ed. New York, Dordrecht, Heidelberg, London: The Guilford Press; Available at: index/a65rm03p n.pdf. Accessed November 18, Rioch DM. Recollections of Harry Stack Sullivan and of the development of his interpersonal psychiatry. Psychiatry 1985;48(2): Hersen M, Sledge W, eds. Encyclopedia of Psychotherapy. USA: Elsevier Science; Wolpe J, Lazarus AA. Behavior Therapy Techniques: A Guide to the Treatment of Neuroses, New York: Pergamon Press; p Thorndike EL. Provisional Laws of Acquired Behavior or Learning, Animal Intelligence. New York: The McMillian Company; Rotter JB. Internal versus external control of reinforcement: A case history of a variable. Am Psychol 1990;45(4): Ellis A, Dryden W, eds. The Practice of Rational Emotive Behavior Therapy. 2 nd ed. New York: Springer Publishing Comparny, Inc; Palmer S. The Rational Emotive Behaviour Therapist. J Assoc Ration Emotive Behav Ther 2002;10(1): Beck AT, Hurvich MS. Psychological correlates of depression. 1. Frequency of masochistic dream content in a private practice sample. Psychosom Med 1959;21(1): Türkçapar MH. Klinik Uygulamada Bilişsel Davranışçı Terapi: Depresyon. İstanbul: Hekimler Yayın Birliği; Burns DD, ed. Feeling Good: The New Mood Therapy. New York: Signet; Özdel K, Taymur I, Guriz SO, Tulaci RG, Kuru E, Turkcapar MH. Measuring cognitive errors using the Cognitive Distortions Scale (CDS): psychometric properties in clinical and nonclinical samples. PLoS One 2014;9(8): e Beck AT. Beyond belief: a theory of modes, personality, and psychopathology. In: Salkovskis P, ed. Frontiers of Cognitive Therapy. New York: Guilford; p Beck AT, Haigh EA. Advances in cognitive theory and therapy: the generic cognitive model. Annu Rev Clin Psychol 2014;10:

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 Bilimin Anlamı ve Özellikleri...17 Psikoloji...18 Gelişim Psikolojisi...25 Öğrenme Psikolojisi...26 Psikolojide Araştırma Yöntemleri...26

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ UDA nın Kökenleri Bilişsel açıklamalar Wertheimer Algılanan şeyler arasındaki ilişkiler algılanan şeylerden daha önemlidir. Neyin görüldüğü ve duyulduğu görülen veya duyulan

Detaylı

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ BİTİŞİKLİK KURAMI Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ JOHN BROADUS WATSON (1889-1958) Güney Carolina, Greenvilel'de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Watson, katılık ölçüsünde dindar bir anne

Detaylı

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİLERİN TARİHÇESİ

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİLERİN TARİHÇESİ BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİLERİN TARİHÇESİ Bilişsel-Davranışçı Terapi (Cognitive-Behavioral Therapy--CBT) Akılcı Duygusal Davranış Terapisi (Rational Emotive Behavior Therapy) Bilişsel Terapi (Cognitive

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA

ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA Öğrenmede Temel Kavramlar Öğrenme, deneyim yoluyla yeni ve kalıcı bilgi ya da davranış edinme süreci olarak tanımlanabilir. Yiyecek/acı gibi olayları beklemeyi ve bu

Detaylı

ÖĞRENME. Temel Kavramlar

ÖĞRENME. Temel Kavramlar ÖĞRENME Temel Kavramlar Öğrenme nedir? Davranışlarda göreli olarak kalıcı değişimlere yolaçan deneyimlerdir. Olgunlaşma sonucu davranışların değişmesi öğrenme sayılmaz. Davranışta kısa süreli ufak değişiklikler

Detaylı

Psikoterapide güncel yaklaşımlar (PSY 405) Ders Detayları

Psikoterapide güncel yaklaşımlar (PSY 405) Ders Detayları Psikoterapide güncel yaklaşımlar (PSY 405) Ders Detayları Ders Adı Ders Dönemi Ders Uygulama Kodu Saati Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Psikoterapide güncel yaklaşımlar PSY 405 Seçmeli 3 0 0 3 5 Ön Koşul

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1 PSİKANALİTİK KURAMLAR...1

İÇİNDEKİLER 1 PSİKANALİTİK KURAMLAR...1 İÇİNDEKİLER Bölüm 1 PSİKANALİTİK KURAMLAR...1 A. FREUD VE PSİKANALİZ...1 GİRİŞ...1 FREUD UN KISA YAŞAM HİKÂYESİ...1 KURAMIN ANAHATLARI...3 Topoğrafik Kuram...3 Yapısal Kişilik Kuramı...4 Cinsellik...6

Detaylı

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20)

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Temeller, Bölüm 2: Skinner Ders 4 Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Deneye katılım 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35)

Detaylı

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ Psikolojik bozukluklar nasıl iyileştirilir? Tedavi için uygun kişi kimdir? En mantıklı tedavi yaklaşımı hangisidir? Bir terapi biçimi diğerlerinden daha iyi midir? Herhangi

Detaylı

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I 20-21 Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc PSİKOTERAPİ-DER Telefon: 0(532) 160 23 78, 0(541) 963 89 87 Email: psikoterapider@gmail.com www.psikoterapiegitimleridernegi.org

Detaylı

Kişilik Psikolojisi (PSY 401) Ders Detayları

Kişilik Psikolojisi (PSY 401) Ders Detayları Kişilik Psikolojisi (PSY 401) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Kişilik Psikolojisi PSY 401 Güz 3 0 0 3 7 Ön Koşul Ders(ler)i PSY301, Dersi

Detaylı

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram ÖĞRENME KURAMLARI Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram DAVRANIġÇI KURAMLAR Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış

Detaylı

Psikopatolojiye Giriş (PSY 301) Ders Detayları

Psikopatolojiye Giriş (PSY 301) Ders Detayları Psikopatolojiye Giriş (PSY 301) Ders Detayları Ders Adı Ders Dönemi Ders Uygulama Kodu Saati Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Psikopatolojiye Giriş PSY 301 Güz 3 0 0 3 8 Ön Koşul Ders(ler)i yok Dersin

Detaylı

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS Dersin Adı Psikolojiye Giriş Dersin Kodu OKÖ105 Dersin Türü Zorunlu Dersin Seviyesi Lisans Dersin AKTS kredisi 4 Haftalık Ders

Detaylı

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER EDİMSEL KOŞULLANMA Doç. Dr. Tülin ŞENER Skinner (1904-1990) Programlı öğretimin kurucusu olarak bilinir. Skinner in görüşlerine dayalı olarak geliştirilen davranışı biçimlendirme yaklaşımı otistik ve zihinsel

Detaylı

tedavisinde psikofarmakolji dışı tedavilerin yeri

tedavisinde psikofarmakolji dışı tedavilerin yeri tedavisinde psikofarmakolji dışı tedavilerin yeri Dr. Kadir ÖZDEL SBÜ ANKARA DIŞKAPI YILDIRIM BEYAZIT EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ PSİKİYATRİ KLİNİĞİ Obsesif kompülsif bozukluk Obsesyonlar (kopuk ve yüksüz

Detaylı

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ Sosyal fobi, bireyin sosyal ortamlarda herhangi bir eylem yaparken utanç duyacağı duruma düşeceğini düşünerek nedensiz kızarma,

Detaylı

PROF DR. SELÇUK ASLAN yılında Prof. Dr. ünvanı aldı. Çalışma alanları: Bilişsel Davranışçı Psikoterapi uygulamaları:

PROF DR. SELÇUK ASLAN yılında Prof. Dr. ünvanı aldı. Çalışma alanları: Bilişsel Davranışçı Psikoterapi uygulamaları: PROF DR. SELÇUK ASLAN ÖZGEÇMİŞ 1969 yılında doğdu, 1993 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden Mezun oldu 1999 yılı sonunda Gazi Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalında Psikiyatri uzmanlık eğitimini

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ (Behavior): Organizmanın doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilen tüm etkinlikleridir. Duygular, tutumlar, zihinsel süreçler

Detaylı

Eğitimin Psikolojik Temelleri

Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitim sürecinin daima iki boyutu olmuştur. Bunlardan birincisi yukarıda değindiğimiz toplumsal ya da sosyal boyut, diğeri ise bireysel boyuttur. Eğitim ne kadar sosyal amaçlarla

Detaylı

İçindekiler KISIM 1 BÖLÜM 1 KISIM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 2

İçindekiler KISIM 1 BÖLÜM 1 KISIM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 2 İçindekiler KISIM 1 İNSAN ÖĞRENMESİNE GİRİŞ BÖLÜM 1 Öğrenme Yaklaşımları 1 Öğrenmenin Önemi 2 Öğrenmeyi Tanımlama 4 Öğrenmenin Ne Zaman Oluştuğunu Belirlemek 4 Araştırma, İlkeler ve Kuramlar 5 Zaman İçinde

Detaylı

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşımlar Bireyin algılama, hatırlama ve düşünme gibi bilişsel süreçlerine ağırlık veren bir bakış açısı. Bilişsel öğrenme: Doğrudan gözlenemeyen zihinsel

Detaylı

Öğrenme Psikolojisi (PSY 308) Ders Detayları

Öğrenme Psikolojisi (PSY 308) Ders Detayları Öğrenme Psikolojisi (PSY 308) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Öğrenme Psikolojisi PSY 308 Bahar 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Yok Dersin Dili

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN: 978-605-5044-19-0

Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN: 978-605-5044-19-0 Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN: 978-605-5044-19-0 Kitapta yer alan bölümlerin sorumluluğu yazarlarına aittir 1.Baskı 2014 Bu kitabın basım,yayın

Detaylı

PSİKOLOJİ 9.11.2015. Konular. Psikolojinin doğası. Konular. Psikolojinin doğası. Psikoloji tarihi. Psikoloji Biliminin Doğası

PSİKOLOJİ 9.11.2015. Konular. Psikolojinin doğası. Konular. Psikolojinin doğası. Psikoloji tarihi. Psikoloji Biliminin Doğası Konular nin Doğası Tarihi Antik dönemler PSİKOLOJİ Biliminin Doğası psikolojinin başlangıcı Günümüz k ler Biyolojik perspektif Davranışçı perspektif Bilişsel perspektif Psikanalitik perspektif Subjektif

Detaylı

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI Ders İzlencesi 2016 2017 Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI Dersin adı: Genel Psikoloji Dersi veren öğretim görevlisi: Gözde AKKAYA Dersin veriliş şekli: Yüz yüze Dersin genel

Detaylı

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1 XI İçindekiler Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür Sayfa vii viii x 1 Giriş 1 Tanımlar: Kültürlerarası psikoloji nedir? 3 Tartışmalı konular 5 Konu 1: İçsel olarak ya da dışsal olarak

Detaylı

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Panik Atak ve Sınav Kaygısı ndan Kısa Sürede Kurtulmanın

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili PSİKOLOJİYE GİRİŞ-II Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans () Lisans (X) Yüksek Lisans( ) Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (X) Uzaktan Öğretim

Detaylı

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR? Bilişsel Öğrenme 2 Öğrenme kuramları, araştırmacılar tarafından öğrenme olgusunu açıklamak üzere ortaya konulmuş açıklamalardır. Bir öğrenme kuramı, organizmanın davranışlarında meydana gelen ve hastalık,

Detaylı

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI Bilgisayar ve internet kullanımı teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, artık hayatın önemli gereçleri haline gelmiştir. Bilgiye kolay, hızlı, ucuz ve güvenli

Detaylı

ÇOCUK ve ERGEN BDT EĞİTİMİ. 4 Modül - 64 Akademik Saat. Çocuk ve Ergen Odaklı. Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi Bilgilendirme Klavuzu EĞİTİMCİ

ÇOCUK ve ERGEN BDT EĞİTİMİ. 4 Modül - 64 Akademik Saat. Çocuk ve Ergen Odaklı. Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi Bilgilendirme Klavuzu EĞİTİMCİ ÇOCUK ve ERGEN BDT EĞİTİMİ 4 Modül - 64 Akademik Saat Çocuk ve Ergen Odaklı Bilgilendirme Klavuzu EĞİTİMCİ APAMER Aktüel Psikolojik Araştırmalar ve Eğitim Merkezi tarafından organize edilen Uzman Psikolog

Detaylı

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI İÇİNDEKİLER KISIM I VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI BÖLÜM 1 Vygotsky nin Yaklaşımına Giriş Zihnin Araçları... 4 Zihnin Araçları Niçin Önemlidir... 5 Vygostky Yaklaşımının Tarihçesi...

Detaylı

ZAMAN TÜNELİ "Psikoloji Bilimi"nin Geçmişine Yolculuk

ZAMAN TÜNELİ Psikoloji Biliminin Geçmişine Yolculuk ZAMAN TÜNELİ "Psikoloji Bilimi"nin Geçmişine Yolculuk 387-335 Plato: Kimi bilgilerimizi doğuştan getiririz ve beynimiz, zihinsel işleyişlerin gerçekleştiği yerdir. Aristotle: Doğuştan getirdiğimiz herhangi

Detaylı

Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler: Tarihçe ve Gelişim

Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler: Tarihçe ve Gelişim Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler: Tarihçe ve Gelişim 7 Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler: Tarihçe ve Gelişim M. Hakan Türkçapar 1, A. Emre Sargın 2 1 Doç. Dr. Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğt. ve Arş. Hast.

Detaylı

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ Edimsel Koşullama Davranış ile sonuç arasında bağlantı kurmayı öğrenmedir. Pekiştirilen (memnun edici sonuçlara yol açan) davranışlar güçlenir, cezalandırılan

Detaylı

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Yaşa bağlı organizmadaki değişimleri inceler Çocuk psikolojisi Ergen Psikolojisi Yetişkin Psikolojisi Deneysel Psikoloji Temel psikolojik süreçler

Detaylı

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: Yok Şizofreni Hastaları

Detaylı

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005 Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005 Travma Nedir? Günlük rutin işleyişi bozan, Aniden beklenmedik bir şekilde gelişen, Dehşet, kaygı ve panik yaratan, Kişinin anlamlandırma

Detaylı

Bilişsel Davranışçı Terapi de Diploma Programı (BDT) Tanıtım Broşürü

Bilişsel Davranışçı Terapi de Diploma Programı (BDT) Tanıtım Broşürü Bilişsel Davranışçı Terapi de Diploma Programı (BDT) Tanıtım Broşürü PSİKOLOJİ DÜNYASINDAKİ EN İYİ YAKLAŞIMLARINDAN BİRİ İLE BİLGİNİZİ KEŞFETMEK İÇİN BİZE KATILIN Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği ve Future

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28 İÇİNDEKİLER Önsöz/ Ahmet Yıldız 5 Giriş 11 Psikoloji kökenli modeller 15 Davranışçılık 15 Bilişselcilik 17 Bilişsel Yapılandırmacılık 20 Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Bölüm 3. Bilişsel Kavramsallaştırma 29 Bilişsel Model 30 İnançlar 32 Davranışın Otomatik Düşüncelerle İlişkisi 36.

İÇİNDEKİLER. Bölüm 3. Bilişsel Kavramsallaştırma 29 Bilişsel Model 30 İnançlar 32 Davranışın Otomatik Düşüncelerle İlişkisi 36. İÇİNDEKİLER Bölüm 1. Bilişsel Davranış Terapisine Giriş 1 Bilişsel Davranış Terapisi Nedir? 2 Bilişsel Davranış Terapisinde Altta Yatan Teori Nedir? 3 Araştırmalar Ne Diyor? 4 Beck, Bilişsel Davranış Terapisini

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

PSİKOLOJİK DANIŞMAN. Prof. Dr. Serap NAZLI

PSİKOLOJİK DANIŞMAN. Prof. Dr. Serap NAZLI PSİKOLOJİK DANIŞMAN Prof. Dr. Serap NAZLI Okul Psikolojik Danışmanı Geleneksel 3 rolü vardır: Psikolojik danışma, konsültasyon ve koordinasyon. Gelişimsel rehberlikte 6 rolü vardır: Bireysel- grupla psikolojik

Detaylı

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573 Özet İçerik 1 Öğrenme: Giriş, Sorunlar ve Tarihsel Bakış Açıları 1 2 Koşullanma Teorileri 27 3 Sosyal Bilişsel Teori 77 4 Bilişsel Bilgi İşlem Teorisi 130 5 Bilişsel Öğrenme İşlemleri 183 6 Yapılandırmacı

Detaylı

ÖFKE ve STRESLE BAŞ ETME. Yrd. Doç. Dr. Kuntay ARCAN Maltepe Üniversitesi

ÖFKE ve STRESLE BAŞ ETME. Yrd. Doç. Dr. Kuntay ARCAN Maltepe Üniversitesi ÖFKE ve STRESLE BAŞ ETME Yrd. Doç. Dr. Kuntay ARCAN Maltepe Üniversitesi Kısa Özgeçmiş: Eğitim: Kadıköy Anadolu Lisesi, 1993. Boğaziçi Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, 1993_1998 (lisans). Maltepe Üniversitesi,

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

1.Giriş İÇİNDEKİLER. Önsöz... xxv Teşekkür... xxvii Çeviri Eser İçin Önsöz... xxix İkinci Baskı İçin Önsöz... xxx.

1.Giriş İÇİNDEKİLER. Önsöz... xxv Teşekkür... xxvii Çeviri Eser İçin Önsöz... xxix İkinci Baskı İçin Önsöz... xxx. Öğrenme ve Bellek İÇİNDEKİLER Önsöz... xxv Teşekkür... xxvii Çeviri Eser İçin Önsöz... xxix İkinci Baskı İçin Önsöz... xxx 1.Giriş Öğrenme Çalışmalarının Kökenleri... 4 Epistemoloji Felsefesi... 4 Evrim...

Detaylı

İçindekiler Ön Söz XİX Giriş 1 Kuram Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları 5 Konuların Düzenlenmesi

İçindekiler Ön Söz XİX Giriş 1 Kuram Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları 5 Konuların Düzenlenmesi İçindekiler 1. Konu Ön Söz XİX Giriş 1 Kuram 2 Kesinlik ve Açıklık 2 Anlaşabillirlik 3 Test Edilebilirlik 3 Yararlılık 3 Psikoterapi ve Psikolojik Danışma 4 Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Psikolojide Ekoller & Yaklaşımlar *1879 da Alman psikolog Wilhelm Wundt tarafından kurulan psikoloji laboratuarı

Detaylı

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) Huriye Tak Uzman Klinik Psikolog Türk Kızılayı Bağcılar Toplum Merkezi Sağlık ve Psikososyal Destek Programı Asistanı İÇERİK

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN...

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN... 6 Yansıtıcı Öğretmen... 8 İyi Öğretmenden Sahip Olması Beklenen

Detaylı

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU Çocuğun Adı- Soyadı: Cinsiyeti: TC Kimlik No: Görüşmecinin Adı- Soyadı:

Detaylı

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Prof. Dr. Tevhide Kargın Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Tanım: Kabaca değerlendirme bir birey hakkında

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER Temel varsayımlar Danışanlar hem kişisel hem de üyesi oldukları sosyal ağlar temelinde, kaynaklar

Detaylı

Dersin Grubu. Dersin Kodu. Yarıyıl. Dersin Adı. Bölüm Zorunlu. 1 1 PSY101 Psikolojiye Giriş-I. Bölüm Zorunlu. 2 2 PSY102 Psikolojiye Giriş-II

Dersin Grubu. Dersin Kodu. Yarıyıl. Dersin Adı. Bölüm Zorunlu. 1 1 PSY101 Psikolojiye Giriş-I. Bölüm Zorunlu. 2 2 PSY102 Psikolojiye Giriş-II Adı 1 1 PSY101 ye Giriş-I Açıklaması 6 3 ki temel konulara giriş niteliğinde bir derstir. İşlenecek konulara araştırma teknikleri, davranışın biyolojik kökenleri, algı, hafıza, dil, insan gelişimi, vb.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. Bölüm. 2. Bölüm. vii

İÇİNDEKİLER. 1. Bölüm. 2. Bölüm. vii İÇİNDEKİLER ön SÖZ xix 1. Bölüm klinik psikolog olmak Bölümün Hedefleri 1 Mesleği Tanımlama 1 Dört Farklı Psikoloğun Sorunları ve Sorumlulukları 2 Bir Klinik Psikoloji Öğrencisi 2 Klinik Psikolog A Genel

Detaylı

Psikolojiye Giriş I (PSY 101) Ders Detayları

Psikolojiye Giriş I (PSY 101) Ders Detayları Psikolojiye Giriş I (PSY 101) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Psikolojiye Giriş I PSY 101 Güz 3 0 0 3 10.5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise: REHBERLİK SÜREÇLERİ REHBERLİK NEDİR? Bireye kendini anlaması, çevredeki olanakları tanıması ve doğru kararlar vererek özünü gerçekleştirebilmesi için yapılan sistematik ve profesyonel yardım sürecidir

Detaylı

Gelişim Psikolojisi (PSY 203) Ders Detayları

Gelişim Psikolojisi (PSY 203) Ders Detayları Psikolojisi (PSY 203) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Psikolojisi PSY 203 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i PSY 102 Psikolojiye Giriş II Dersin

Detaylı

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI REYHAN SAĞLAM ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ BILIŞ NE DEMEKTIR? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar?

Detaylı

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL PSİKOLOJİ Neisser (1967) yılında bilişsel psikolojiyi; «Biliş terimi, duyusal girdilerin dönüştürüldüğü, azaltıldığı,

Detaylı

Bilişsel Psikolojide Seçme Konular (PSY 323) Ders Detayları

Bilişsel Psikolojide Seçme Konular (PSY 323) Ders Detayları Bilişsel Psikolojide Seçme Konular (PSY 323) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Bilişsel Psikolojide Seçme Konular PSY 323 Seçmeli 3 0 0 3 5

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi Başta ABD olmak üzere birçok ülkede tıp ve uzmanlık eğitiminde (psikiyatri dışı)temel

Detaylı

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I GÜDÜLENME Dersin konuları Güdülenme ile ilişkili kavramlar Güdülenme kuramları Biyolojik kuramlar İçgüdü Dürtü-azaltma Uyarılma Psikososyal Kuramlar Özendirici Bilişsel Biyopsikososyal kuram Maslow un

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA NEDİR? Çocuk ile bakım veren kişi arasında gelişen ilişkide, çocuğun bakım veren kişiyle

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Stres Nedir? Stres bir insan için baskı, gerginlik, rahatsız edici çevresel faktörler veya duygusal tepkiler anlamında gelmektedir. Kişinin bedensel

Detaylı

İçindekiler. Ön Söz Çeviri Editörünün Sunuşu. xvii xix

İçindekiler. Ön Söz Çeviri Editörünün Sunuşu. xvii xix İçindekiler Ön Söz Çeviri Editörünün Sunuşu xvii xix KISIM BİR Öğrenmeye Giriş 1 Bölüm 1 Öğrenme Nedir? 1 Öğrenme, Davranış Değişikliğine Neden Olmalı mı? 2 Nispeten Kalıcı Olan Nasıl Kalıcıdır? 3 Öğrenme

Detaylı

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER DEPRESYON

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER DEPRESYON UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER DEPRESYON Depresyon en az iki hafta süren, çoğunlukla daha uzun süreyle devam eden, işlevselliği çok ciddi bir oranda bozan, tedavi edilebilir tıbbi problemlerden bir

Detaylı

ÖĞRENME. Temel Kavramlar. Doç.Dr.Hacer HARLAK

ÖĞRENME. Temel Kavramlar. Doç.Dr.Hacer HARLAK ÖĞRENME Temel Kavramlar Öğrenme nedir? Davranışlarda göreli olarak kalıcı değişimlere yolaçan deneyimlerdir. Olgunlaşma sonucu davranışların değişmesi öğrenme sayılmaz. Davranışta kısa süreli ufak değişiklikler

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili PSİKOLOJİYE GİRİŞ Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans () Lisans (X) Yüksek Lisans() Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (X) Uzaktan Öğretim( )

Detaylı

Psikoterapi Kuramlarında Benzerlik ve Farklılıklar. Geçen Dönem Neler Konuştuk?

Psikoterapi Kuramlarında Benzerlik ve Farklılıklar. Geçen Dönem Neler Konuştuk? Psikoterapi Kuramlarında Benzerlik ve Farklılıklar Geçen Dönem Neler Konuştuk? Senaryoları gözden geçirelim 12.03.2018 Prof. Dr. Gülsen Erden 2 «Scarlett in terapisti, Rhett ile olan ilişkisinde yaşadığı

Detaylı

POZİTİF PSİKOTERAPİLER. Psikoterapi Kuramları-II

POZİTİF PSİKOTERAPİLER. Psikoterapi Kuramları-II POZİTİF PSİKOTERAPİLER Psikoterapi Kuramları-II Tarihsel Süreçte Psikoterapiler Terapi kuramlarının tarihsel yolculuğu; Freud ve Psikoanalitik (Freud 1921) Davranışçı (Skinner 1953, Wolpe 1990), Birey

Detaylı

Benlik Bilgisinin Değişik Yönleri

Benlik Bilgisinin Değişik Yönleri Benlik Bilgisinin Değişik Yönleri Benlik Şemaları Biliş, bireyin kendi iç koşulları ve içinde yaşadığı fiziksel ve toplumsal çevreye ilişkin olarak işlediği bir bilgi, inanç ya da düşünce olarak tanımlanabilir.

Detaylı

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. GELİŞİM İLKELERİ GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. Kalıtım bireyin anne babasından getirdiği gizil güçleri anlatır. Bu gizil güçlerin üst düzeyi kalıtsal olarak belirlenir. Bu düzeye ulaşma

Detaylı

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Duygu ile ilgili alanyazında araştırmacıların, biyolojik temelli olan, diğer hayvanlarla paylaşılan, tüm kültürlerde görülen ve evrensel

Detaylı

Depresyonda Metakognisyon Çalışması (D-MCT) depresif evredeki hastaları hedefleyen bir grup çalışmasıdır.

Depresyonda Metakognisyon Çalışması (D-MCT) depresif evredeki hastaları hedefleyen bir grup çalışmasıdır. Katılımcı broşürü Depresyonda Metabiliş Çalışması (D-MCT) Sevgili Hastamız, Depresyonda Metakognisyon Çalışması (D-MCT) depresif evredeki hastaları hedefleyen bir grup çalışmasıdır. Bu broşür Depresyonda

Detaylı

OKB HASTALARINDA EMDR UYGULAMALARI. Doç Dr Önder Kavakcı 2017, Antalya

OKB HASTALARINDA EMDR UYGULAMALARI. Doç Dr Önder Kavakcı 2017, Antalya OKB HASTALARINDA EMDR UYGULAMALARI Doç Dr Önder Kavakcı 2017, Antalya OKB Yaşam boyu yaygınlığı %2-3 Yaşam boyu önemli sıkıntıya ve hatta yeti yitimi Yaklaşık 112 milyon insanın OKB den mustarip olduğu

Detaylı

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ ------------------------------------------------------------------------------------------------- 1 KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ ------------------------------------------

Detaylı

Klinik Psikoloji Ders İçerikleri

Klinik Psikoloji Ders İçerikleri Klinik Psikoloji Ders İçerikleri ZORUNLU DERSLER PSİ 503 - Psikofarmakolojik Yaklaşımlar Biyolojik modellere dayalı olarak yapılan psikiyatrik müdahaleler kapsamında psikofarmakolojik ilaçlar ve merkezi

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

İçindekiler 1 PSİKOLOJİ VE YAŞAM 1 2 PSİKOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ 22. Ön söz xiii İSTATİKSEL EK 44. Psikolojik Ölçüm 31

İçindekiler 1 PSİKOLOJİ VE YAŞAM 1 2 PSİKOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ 22. Ön söz xiii İSTATİKSEL EK 44. Psikolojik Ölçüm 31 Ön söz xiii 1 PSİKOLOJİ VE YAŞAM 1 Psikolojiyi Benzersiz Kılan Nedir? 2 Tanımlar 2 Psikolojinin Hedefleri 3 Modern Psikolojinin Evrimi 5 Psikolojinin Tarihi Temelleri 5 Öncü Araştırmacılar Olarak Kadınlar

Detaylı

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir. SOSYAL FOBİ Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır. Ve kişi bu korkunun

Detaylı

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi Spor Bilimleri Dergisi Hacettepe 1. ofsport Sciences 2004, 15 (1),49-64 Dave/li Derleme EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi Ziya KORUÇ, Perlearı BAYAR Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri

Detaylı

ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR Sevim Çiftçi

ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR Sevim Çiftçi ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR Sevim Çiftçi 183-202 Kaynak II; Eğitim Psikolojisi Yazar;B.YEŞİLYAPRAK Hazırlayan; Sevim ÇİFTÇİ 2005-2006 Slaytları Yeniden Düzenleyen; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ Ders Sor.;

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR

EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR EĞİTİM VE ÖĞRENME İLİŞKİSİ Eğitim: İstendik davranış değiştirme ya da oluşturma sürecidir. Öğrenme: Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana

Detaylı

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ BAĞLAŞIMCILIK HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ Edward Lee Thorndike (1874-1949) Thorndike ilk yazılarında, öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ olduğunu

Detaylı