Sjögren Sendromu. I. Tarihçe. II. Epidemiyoloji. III. Etyopatogenez. Mehmet ŞAHİN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Sjögren Sendromu. I. Tarihçe. II. Epidemiyoloji. III. Etyopatogenez. Mehmet ŞAHİN"

Transkript

1 192 Sjögren Sendromu Mehmet ŞAHİN Sjögren sendromu (SS) gözyaşı ve tükrük bezleri başta olmak üzere, tüm ekzokrin bezlerin lenfositik infiltrasyonu ile karakterize, kronik, sistemik, otoimmün bir hastalıktır. Temelde bir otoimmün ekzokrinopati olan bu hastalığın başlıca semptomları ağız ve göz kuruluğu (sikka semptomları) olmakla birlikte pek çok organ ve sistemi etkileyebilir. Bu anlamda hem organ spesifik, hem de sistemik özellikleri birlikte bulundurmaktadır. Sjögren sendromu primer yada sekonder olarak adlandırılır. Altta yatan başka bir hastalık yoksa primer SS; başka bir hastalık ile birlikte ise (başlıca romatoid artrit veya SLE ) sekonder SS dan söz edilir. I. Tarihçe İlk kez 1888 yılında Mikulicz, bilateral parotis bezinde şişlik ve lakrimal bezde büyüme olan bir hastada tanımlamıştır yılında Henrik Sjögren, sikka semptomları olan hastalarda artrit olduğunu bildirmiştir de Morgan ve Castleman, tükrük bezi büyümesi ve keratitin aynı klinik tablonun parçaları olduğuna dikkat çekerek keratokonjonktivitis sikka terimi kullanılmıştır, sonrasında ise Sjögren sendromu daha yaygın kullanılır terim olmuştur de Talal, hastalığı otoimmün ekzokrinopati, Skopouli ve Moutsopoulos, ise otoimmün epitelitis olarak ifade etmişlerdir (1). II. Epidemiyoloji Sjögren sendromunun prevalansı yaklaşık olarak %0,5-5 arasındadır. SS tüm yaşlarda ortaya çıkabilmekle birlikte, yaşlarındaki kadınlarda daha sık görülmektedir. Kadınlarda erkeklere göre 9 kat daha fazla sıklıktadır. Hastaların %50 kadarı primer Sjögren vakalarıdır. Türkiye de Primer SS prevalansı, Avrupa kriterlerine göre %1.56 Avrupa- Amerika kriterlerine göre ise %0.72 olarak bulunmuştur (2). Yaş, cinsiyet ve etnik açıdan farklı toplumlarda klinik tablo ve serolojik bulgular çok büyük farklılık göstermemektedir. III. Etyopatogenez Sjögren sendromunun etyopatogenezi tam olarak bilinmemesine rağmen çalışmalar genetik ve hormonal özellikler, virüsler üzerine yoğunlaşmıştır. Genetik yatkınlığı olan bireylerde eklenen çevresel faktörlerin otoimmüniteyi tetiklediği düşünülmektedir (1,3-5). a. Genetik Faktörler Sjögren sendromunda klinik gözlemler genetiğin rolünü düşündürmektedir. İkizlerde ve aile bireylerinde hastalığın görülmesi genetik yatkınlığı desteklemektedir. Diğer otoimmün hastalıklarda olduğu gibi HLA ilişkisi; HLA-B8, HLA- DR3 ve HLA-DRw52 ile gösterilmiştir. HLA-DQA1 ve HLA-DQB1 ile anti Ro/La otoantikorları arasında ilişki olduğu da bildirilmiştir. b. Virüsler Sjögren sendromu etyolojisinde virüslerin rol oynayabileceğine ilişkin bazı hipotezler mevcuttur. Çalışmalar özellikle Epstein-Barr virüsü (EBV) ve hepatit C virüsü (HCV) üzerinde yoğunlaşmıştır. EBV sonrasında SS geliştiğinin bildirilmesi, hastaların serumlarında EBV antijenine karşı antikor titrelerinin yüksekliği ve yine tükrük ve gözyaşında EBV DNA saptanması EBV ün etyolojide rol oynayabileceğini destekleyen bulgular olarak ileri sürülmüştür. HCV, sialotropik bir virüstür. Bu virüslerin yanı sıra HTLV (Human T Lymphotropic Virus type I) ve HIV suçlanan diğer virüslerdendir. c. Hormonlar Sjögren sendromunun kadınlarda sık görülmesi endokrin sistemin de hastalığın gelişiminde rolü olabileceğini düşündürmektedir. Östrojen hormonunun farelerde B lenfosit gelişimini arttırdığı ve otoreaktif B lenfositleri apopitozdan kurtardığı gösterilmiştir. SS da B lenfosit hiperaktivitesine hormonların etkisi benzer mekanizmalarla olabilir.

2 193 d. Anormal İmmün Yanıt ve Otoantikorlar Primer SS patogenezinde T ve B lenfosit fonksiyon bozukluğuna ilişkin; hastaların periferik kanlarında rölatif olarak T lenfositlerinde azalma, normal CD4/CD8 oranı, B lenfosit sayılarında artma gösterilmiştir. Yüksek düzeyde saptanan B lenfosit aktive edici faktör (BAFF) ve B hücre hiperaktivitesi sonucu spesifik ve nonspesifik otoantikorlar, dolaşımda immünglobulin düzeylerinde artma ve poliklonal hipergammaglobulinemi gelişmektedir. Primer SS lu hastaların yaklaşık üçte ikisinde antinükleer antikor (ANA) ve romatoid faktör (RF); ekstrakte edilebilen nükleoproteinlere karşı antikorlar (ENA; Anti-Ro/SS-A ve Anti-La/SS-B antikorları); ve ayrıca tükrük bezi kanalına, tiroid hücrelerine, mitokondrilere ve mide mukozasına karşı otoantikorlar bulunabilir. Son zamanlarda tükrük bezine ait 120-kd alfa-fodrin antijenlerine karşı da antikor varlığı saptanmıştır. Primer SS da minör tükrük bezi biyopsi örneklerinde IL-1β, TNF-α, IL-2, IL-6 gibi proinflamatuar sitokinlerin varlığı gösterilmiştir. Primer Sjögrende tükrük bezi epitel hücreleri, salgıladıkları IL-1, IL-6 ve TNF-α gibi sitokinler ve hücre yüzeylerindeki adezyon molekülleri ile antijen sunan hücre gibi davranarak patolojik immün yanıtı ve otoimmün epitelyal hasarı başlatıyor olabilirler. SS da glandüler yıkımda apopitotik mekanizmadaki (Fas/FasL) değişikliklerin rolü olduğu da bildirilmektedir. Sonuç olarak; SS nu başlatan neden tam olarak bilinmemektedir. Genetik, infeksiyöz, endokrin ve psikoimmünolojik mekanizmaların hastalığın oluşumunda katkısı olduğu görüşü benimsenmektedir. IV. Patoloji Otoimmün ekzokrinopatinin en önemli özelliği; gland dokusunda odaklar (foci) olarak bilinen, ayrı agregatlar oluşturulan periepitelyal yoğun lenfositik infiltrasyondur. Belirgin hücre infiltrasyonu sonucunda bezler germinal merkez haline gelebilirler. Gland dokusunu infiltre eden hücreler ağırlıklı olarak CD4+ T lenfositleridir ve CD4+/CD8+T oranı yüksektir. Makrofaj ve dendritik hücreler de bu lezyonlarda bulunur ve IgG, IgM, IgA eksprese eden plazma hücreleri görülür. İnfiltrasyon sonucunda asiner gland dejenerasyonu, nekroz, atrofi ile organ ve dokuda fonksiyon kaybı gelişerek klinik bulgular ortaya çıkmaktadır. Diğer lezyonlarda artmış sayıda B lenfositleri vardır. Palpabl purpura, glomerulonefrit ve periferik nöropati gibi ekstraepitelyal lezyonlarda B lenfosit aşırı reaktivitesini yansıtan immün kompleks birikimi gösterilebilir. Ağız kuruluğunu değerlendirmede oldukça önemli patolojik bulgu, minör tükrük bezi biyopsileri ile elde edilir. Normal görünümlü oral mukozadan (genellikle alt dudak orta hattan) alınabilecek 5-10 glandı içeren biyopsi örneği inceleme için yeterli olacaktır. Örneklerde gland dokusunun çoğunda veya tümünde fokal lenfosit infiltrasyonunun gösterilmesi ve tanı için fokus skorunun hesaplanması önemlidir. Periduktal veya perivasküler bölgede 4 mm2 lik bir alanda en azından 50 lenfosit içeren fokal agregatların sayısı, fokus skorunu gösterir (Grade 0:normal, Grade 1:hafif, Grade 2: orta derece mononükleer hücre infiltrasyonu,grade 3: bir fokus varlığı,grade 4: birden çok fokus varlığını ifade eder. Grade 3 ve 4, SS tanısını kuvvetle destekler. V. Klinik Bulgular Hastalık genellikle sinsi başlar ve yavaş bir seyir gösterir. Hastalığın temel klinik semptomları göz ve ağız kuruluğu olmakla birlikte, diğer organ tutulumlarına ait sistemik bulgular da eşlik edebilir (6-9,11-13). Semptomların multisistemik olması ve hastalığa özgü olmaması tanıyı güçleştirir. A. Glandüler Bulgular a. Göz Bulguları Sjögren sendromunda en belirgin göz bulgusu, kornea ve konjonktiva epitelinde hasar oluşumu ile gelişen keratokonjunktivitis sikka (KKS) diğer bir ifade ile kseroftalmi ya da göz kuruluğu; gözde yanma, batma, kaşınma ve yabancı cisim varmış hissi (kum batması gibi) gibi semptomlar verir. Hastalarda fotofobi, kızarıklık, sabahları iç kantusta müköz bir akıntı, göz yorgunluğu ve görme bulanıklığı ortaya çıkabilir. Sekonder infeksiyonlar, nadiren perforasyonlar gelişebilir ve görmenin ve hatta göz kaybına kadar gidebilir. Tanıda gözyaşı azlığı pratikte en çok kullanılan Schirmer testi ile kantitatif olarak tayin edilir. Her iki alt göz kapağına yerleştirilen 30mm uzunluğunda bir Whatman kurutma kâğıdının 5 dk da 5 mm den daha az ıslanması; kesinlikle

3 194 azalmış gözyaşını, 8mm den daha az ise azalmış göz yaşını gösterir. Oküler yüzeydeki hasarlar korneada floresein, konjuktivada ise Rose Bengal ve lizamin yeşili boya testleri ile araştırılabilir. Bir anilin bileşimi olan Rose Bengal boyası bir damla alt göz kapağına damlatılır ve sonra kornea ve konjunktiva muayenesinde boyalı kırmızı noktaların sayımı yapılarak boyanın tutulumu değerlendirilir. Göz yaşı kırılma zamanı, gözyaşı musin ve lipid tabakasının anormalliğini gösterir. b. Oral Bulgular Sjögren sendromunda hastalar sıklıkla ağız kuruluğundan (Kserostomi) yakınırlar. Ağız kuruluğu başlangıç semptom olabilir. Tükrük azlığı nedeniyle boğaza kadar uzanan yanma hissi, konuşmada ve özellikle kuru gıdaların çiğnenmesi ve yutulmasında güçlük vardır. Hastalar kıvamı artmış tükrükten ve dilde acı-yanma hissi ile tad bozukluğundan yakınırlar. Sıvı alımları artmıştır. Tükrük miktarlarının azalması ve tükrüğün antibakteriyel etkilerinin kaybolması ve oral florada ve ph da değişiklikler nedeniyle diş çürümeleri hızlanır. Orafarenks ve üst solunum yolunun da etkilenmesiyle ses kısıklığı ve kuru öksürük olabilir. Hastaların ağız muayenesinde oral mukozada kuruluk, hiperemi, ince ve parşömen benzeri görünüm saptanır. Dudaklarda kuruluk ve köşelerinde çatlaklar ve kandidiyazis dikkati çekebilir. Çok sayıda diş çürükleri görülebilir. Primer Sjögrenli hastaların % 60 ında parotislerde unilateral veya bilateral olarak şişme göze çarpar. Genelde ağrısız ve lastik kıvamındadır, bazan ateş, duyarlılık olabilir. Hastalarda tükrük akıcılığının azalması ile tükrük kanallarında taş oluşma riski artmıştır. Parotis infeksiyonu ve absesi oluşabilir. Belirgin sert bir kitle varlığı lenfoma şüphesini uyandırmalıdır. Tükrük bezlerinin yetersizliğini göstermede tükrük miktarının ölçümü (siyalometri), siyalografi, sintigrafi, parotis bezinin ultrasonografik incelemesi ve tükrük sıvısı elektroforezi kullanılabilir. Siyalometri ağız kuruluğu olan hastalarda uygulanması düşünülen ilk yöntemdir. Yöntem sabah saat 9-11 arasında ve hastalar 2 saat boyunca yiyip içmeden yapılmalıdır. Uyarılmamış tükrük miktarı belirlemek için su ile ağız çalkalandıktan sonra hastadan tükrüğünü 5-15 dakika süreyle ölçülü kaplara biriktirmesi istenir. Uyarılmış tükrük miktarı için hastanın diline sitrik asit damlatılarak, veya sakız yada parafin çiğnetilerek tükrük sekresyonu uyarılır ve aynı işlemler tekrarlanır. Uyarılmamış tükrük akış hızı <0.1ml/dk, uyarılmış <0.5ml/dk ise hipofonksiyon olarak değerlendirilir. Tanıda yardımcı olan minör tükrük bezi biyopsisi yapılır. Biyopsi en çok alt dudak orta hattan alınır. En az 5 minör tükrük bezini içermelidir (bakınız patoloji bulgularına). B. Ekstraglandüler Bulgular 1. Sistemik Bulgular Hastalığın karakteristik bulgusu olan göz ve ağız kuruluğu dışında hastaların yaklaşık % 50 kadarında sistemik bulgulara rastlanır. Klinik olarak belirgin halsizlik ve yorgunluk primer SS lu hastalarda başlıca yakınma olabilir. Subfebril ateş, miyalji, artralji gibi genel sistemik semptomlar da görülebilir. Ekstraglandüler belirtiler iki ana grupta incelenebilir; 1- İnterstisyel nefrit, karaciğer tutulumu gibi periepitelyal organ tutulumu olanlar ve 2- Ekzokrin glandlardaki epitelde lenfositik invazyon sonucu ortaya çıkan obstrüktif bronşiolitis gibi patolojiler. Bu klinik tablolar erken dönemde genelde benign seyrederler. Palpabl purpura, glomerülonefrit ve periferik nöropati gibi ekstraepitelyal belirtiler de hastalığa katılabilir. Tablo 1 de Primer SS da ortaya çıkabilen sistemik bulguların sıklığı görülmektedir. Belirti Sıklık (%) Artralji-artrit Raynaud fenomeni 35 Purpura 11 Pulmoner tutulum 23 Primer biliyer siroz 4 İnterstisyel nefrit 9 Glomerulonefrit 2 Periferik nöropati 2 2. Kas Miyozit İskelet Sistemi 1 Tablo 1: Primer Sjögren sendromunda görülen Lenfoma 4 sistemik belirtilerin sıklığı

4 195 Primer SS lu hastalarda %54-84 oranında kas iskelet sistemine ait bulgular mevcuttur. Artrit genelde bilateral, simetrik ve non-erozivdir. El eklemleri gibi küçük eklemler ile diz, ayak bileği ve omuz gibi büyük eklemler tutulabilir. Artrit intermittan olup, genellikle deformite bırakmaz. Erozyon varlığı primer SS unu, sekonder olandan ayırmada yardımcıdır. Radyografide patolojik bir bulgu olmayabilir, ya da çeşitli derecelerde eklem aralığında daralma görülebilir. Kas iskelet ağrıları olan SS lu olgularda fibromiyalji %27, kronik yorgunluk semptomları %50-68 sıklıkta bildirilmiştir. Buna bağlı olarak bu hastaların fiziksel kapasitelerinde belirgin azalma saptanmıştır. SS lu hastaların üçte birinde miyalji ve kas güçsüzlüğü görülebilir. Kas biyopsilerinde inflamatuar miyozit, perivasküler lenfositik infiltrasyon, inklüzyon cisimcikleri gibi anormal kas bulgularına da rastlanılmıştır. Subklinik miyozit hastalarda daha sık iken, %11 oranında polimiyozitin klinik bulgularına rastlandığı bildirilmiştir. Hastalarda hipokalemik distal renal tübüler asidoz, ani ortaya çıkan kas güçsüzlüğüne yol açabilir. Bu tabloya osteomalazi de eşlik edebilir. 3. Cilt Bulguları Primer SS lu hastalarda cilt lezyonları vaskülitik ya da vaskülitik olmayan cilt bulguları şeklinde çok farklı klinik ve histolojik formlarda ortaya çıkabilir. En sık görülen deri bulgusu kserozistir. Kserozisde ter ve yağ bezi salgılarında azalma rol oynayabilir ve sıklıkla kaşıntı ile birliktedir. Hastaların % 15 inde vaskülit görülebilmektedir ve ciddi deri komplikasyonlarına neden olabilir. Daha çok küçük damar vaskülitlerinde görülen palpabl purpurik döküntüler şeklindedir. İkinci sıklıkta hipokomplemantemik ürtikeriyal vaskülit görülebilir. Vaskülitler poliarteritis nodozaya kadar değişen tablolarda da olabilir. Vaskülitli vakalarda HCV varlığı dışlanmalıdır. Ramos-Casal ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada primer SS lu 558 hastada %9 oranında vaskülit bulguları görüldüğü, yapılan biyopside bunların % 95 in küçük damar vasküliti olduğu ortaya konulmuştur. Vaskülitli hastalarda sistemik bulgular ve otoantikor varlığı daha yüksek oranlarda bulunmuştur. Hastaların % 32 inde kriyoglobülinemi saptanmış ve prognozun daha kötü olduğu bildirilmiştir. Bu hastalarda HCV prevalansı da yüksek bulunmuştur (7). Raynaud fenomeni hastaların % 35 kadarında ortaya çıkabilen vasküler bir bulgudur. Sıklıkla artritle birlikte görülebilir. Sikka belirtilerinden yıllarca önce bulunabilir. SS lu hastalarda annüler eritem, pernio benzeri lezyonlar, eritema nodozum, nodüler amiloidozis, liken planus, vitiligo, alopesi, livedo retikülaris, trombositopenik purpura, granülomatöz pannikülit ile kutanöz B hücreli lenfoma görülebilir. Hastalarda vulva ve vajinadaki atrofik değişiklikler kuruluğa ve kaşıntıya neden olabilir. Disparoni hastalığın başlangıç bulgusu olabilir. 4. Pulmoner Bulgular Pulmoner tutulum sıklığı değişik serilerde %9-75 oranlarında bildirilmiştir ve çeşitlilik gösterir; nonspesifik intertisyel pnömoni, fibrozis yada lenfositik intertisyel pnömoni şeklinde karşımıza çıkabilir. Hastaların %40-50 inde öksürük yakınması mevcuttur. Öksürük trakea ve bronşlardaki kuruluktan ve bronşun aşırı reaktivitesinden kaynaklanır. Hastalarda parankim ve nadir görülen plevra tutulumu ile ilişkili olarak kliniğe dispne ve göğüs ağrısı gibi semptomlar ilave olabilir. Solunum fonksiyon testleri hastaların yaklaşık yarısında küçük hava yollarına ait obstrüktif hava yolu hastalığının belirtilerini gösterir. İnterstisyel akciğer hastalığı primer SS da %8-38 oranlarında bildirilmiştir. Bu olgularda tablo lenfositik alveolit ile başlar, intertisyel pnömoni ve fibrozise kadar ilerleyebilir. Lenfositik interstisyel pnömoni oldukça nadirdir. Primer SS da interstisyel pnömoni ve bronşiolitis obliterans organize pnömoni daha da az görülen durumlardır. Hastalara yüksek rezolüsyonlu akciğer tomografisi yapıldığında buzlu cam görünümü, bronşiektazi, akciğer nodülleri ve parankime ait kistlere rastlanılabilir. Primer SS lu hastalarda klinik semptom olmasa ve akciğer grafileri normal olsa bile bronkoalveolar lavaj (BAL) incelemesinde subklinik akciğer inflamasyon bulguları saptanabilir. Lenfoproliferatif akciğer hastalığı, benign lenfoproliferatif süreçten malign dönüşüm, kronik B hücre uyarımı sonucunda gelişebilmektedir. Pulmoner hipertansiyon sekonder SS da olgu sunumları şeklinde tanımlanmıştır. Raynaud fenomeni, vaskülit,

5 196 hipergamaglobülinemi, antifosfolipid antikor varlığı ile birliktelik göstermektedir. Sekonder SS da plörit, plörezi ve plevra kalınlaşması görülebilir. Shrinking Lung sendromu esasen SLE da görülmekle birlikte SS da da daha nadir bir tutulum olarak bildirilmiştir. 5. Renal Bulgular Primer SS da özelikle interstisyel nefrit ve tübüler fonksiyon bozuklukları görülebilmektedir. İnterstisyel nefrite bağlı olarak hastalarda hafif kreatinin yüksekliği, poliüri, nefrojenik diabetes insipitus, Fanconi sendromu, hipokalemi ve % 25 hastada ortaya çıkabilen tip 1 distal renal tübüler asidoza rastlanılmaktadır. İdrar ph ı sıklıkla yüksektir (>5,5). Hastalarda hipokalemiye bağlı olarak kas paralizisi ile renal tübüler asidoza ve hipofosfatemiye bağlı olarak da osteomalazi görülebilir. Bu hastalar klinik olarak gizli seyredebilirler ve tedavi edilmezlerse böbrek taşı ve nefrokalsinozis ortaya çıkabilir. Hastaların yaklaşık % 20 kadarında görülen proteinüri, çoğunlukla tübüler orijinlidir. Glomerulonefrit nadirdir; membranoproliferatif glomerulonefrit, membranöz nefropati ve fokal mezangioproliferatif glomerulonefrit gözlenebilir.dolaşan immün komplekslere bağlı olabilir. Glomerulonefritli olgularda hipokomplemantemi ve tip II mikst kriyoglobülinemi bulunmaktadır. SS lu hastalarda renal yetmezliğe yol açan ciddi intertisyel sistitler de görülebilir. 6. Gastrointestinal Sistem Bulguları Hastaların %75 inde disfaji yakınması vardır. Tükrük salgısında azalma, özefageal veb gelişimi ve hastaların üçte birinde ortaya çıkabilen özafagusa ait motilite bozuklukları disfajiden sorumlu olabilir. Hastalarda görülen en sık semptomlar bulantı, epigastrik ağrı ve dispepsidir. Gastrik mukoza biyopsisi ile %10-25 hastada kronik atrofik gastrit varlığı gösterilmiştir. Sjögren sendromu karaciğerin en sık etkilendiği bağ dokusu hastalığıdır. Yapılan bir çalışmada hastaların yaklaşık yarısında karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik saptanmış ve bu hastaların % 30 unda doğrudan hastalıkla ilişkisi olduğu düşünülmüştür. Primer SS lu hastaların %25 de otoimmün hepatit bulguları bildirilmiştir. %7-33 hastada düz kas antikor pozitifliği, %7-13 hastada ise antimitokondrial antikor (AMA) pozitifliği saptanmıştır. SS lu hastaların %7 inde karaciğer biyopsisi ile evre I primer bilyer siroz (PBS) bulgularına rastlanılmıştır. Kronik aktif hepatit ve siroz çok az hastada tanımlanmıştır. Otoimmün kolanjiopati, görülen diğer bir patolojik bulgudur. Çeşitli olgu sunumlarında SS ile birlikte CREST sendromu, PBS, otoimmün tiroid hastalıkları, idiopatik portal hipertansiyon ve granülomatöz hepatit vakaları tanımlanmıştır. Son zamanlarda HCV infeksiyonu ile SS arasındaki birlikteliğe ait çalışmalar dikkati çekmektedir. 180 otoimmün hastalığı olan HCV pozitif hasta incelendiğinde SS en sık görülen hastalık (%57-77) olarak dikkati çekmiştir. SS lu hastaların %6-19 da HCV pozitifliği saptanmıştır. HCV pozitif olan vakalarda kriyoglobülinemi, hipokomplamentemi ve nörolojik bulgular daha sık oranda görülmektedir. Primer SS da vakaların 1/3 ünde ekzokrin pankreas anormalliklerine de rastlanılabilir. Hastalarda karın ağrısı atakları ve steatore görülebilir. Otoimmün pankreatit bildirilmiştir. Bu hastalarda IgG4 yüksekliği ve IgG4+ plazma hücrelerinin tükrük bezleri ve pankreası infiltre ettikleri gösterilmiştir. 7. Nörolojik Bulgular Nörolojik tutulum periferik sinirleri, kranial sinirleri ve nadiren santral sinir sistemini (SSS) etkileyebilir. Çalışmalarda SS lu hastaların yaklaşık yarısında nörolojik bulgular görülebilmektedir. Hastaların %20 inde ise periferik nöropati saptanabilir. Hastalarda duyusal ve motor nöropati, karpal tunel sendromu, mononöropati multipleks, demiyelinizan nöropati ve otonom nöropati görülebilir. Kranial nöropati daha çok trigeminal nevralji, şeklinde karşımıza çıkar. Fasial sinir tutulumu ve vestibulokohlear sinir tutulumu ve ona bağlı olarak sensorinöral işitme kaybı da dikkati çekebilir. Vasküler inflamasyon, dokuda lenfositik infiltrasyon ve antinöronal antikorların varlığı nörolojik semptomların gelişmesinde etkin olabilir. Primer SS da SSS tutulumu insidansı % 0-30 arasındadır. Hastalarda stroke (inme) benzeri akut veya multipl sklerozu taklit eden progressif relaps ve remisyonlarla seyreden nörolojik bulgular olabilmektedir.

6 Tiroid Bulguları Sjögren sendromu ile tiroid hastalıkları arasındaki birliktelik birçok çalışmada bildirilmiştir. Primer SS da tiroid anormalliği prevalansı %35-45, otoimmün tiroidit ise %18-24 arasında rapor edilmiştir. 9. Lenfoproliferatif Hastalık Primer SS lu hastalarda sağlıklı kontrollere göre lenfoma geliştirme riski 44 kat daha fazladır. SS, SLE ve RA arasında en yüksek lenfoma gelişme riski, SS da bildirilmiştir. SS lu hastalarda Non Hodgkin lenfoma (NHL) prevalansı % 4,3 olarak saptanmıştır ve genellikle B lenfosit kökenlidir ve ekstranodal tutulum sıktır. NHL tanılı 113 hastada ise % 12 oranında SS bulunmuştur. Waldenström makroglobülinemisi, immünositomalar, folliküler lenfomalar, immünoblastik lenfomalar ve MALT lenfomalar da görülebilmektedir. MALT lenfomaların ekstranodal marginal zone B-hücreli lenfomaları SS daki lenfomaların çoğunluğunu oluşturur. Bu tür lenfomaların SS da normal populasyona göre 28 kat daha artış gösterdiği bildirilmiştir. Sıklıkla tükrük bezleri tutulmakla birlikte ekstranodal tutulumda görülebilir. SS lu bir olguda klinik olarak tükrük bezlerinde ani büyümenin olması, lenfadenopati, splenomegali, pulmoner infiltratların varlığı, vaskülit bulguları ile laboratuvar bulguları olarak monoklonal protein gelişimi, yeni başlayan lökopeni ve anemi, RF nin kaybolması, kriyoglobülinemi, hipergamaglobülinemi, yüksek β2-mikroglobülin düzeyleri, düşük kompleman ve IgM düzeyleri lenfoma gelişimi açısından uyarıcı olmalıdır. VI. Sekonder Sjögren Sendromu Sekonder SS başka bir hastalık ile birlikte kuru göz ve kuru ağız varlığını tanımlamada kullanılmaktadır. SS ile birlikte olabilen hastalıklar: en sık RA olmak üzere (% 20), SLE, skleroderma, mikst bağ dokusu hastalığı, primer biliyer siroz, miyozit, vaskülit, tiroidit, kronik aktif hepatit, mikst kryoglobulinemidir. SLE hastalarında % 8-31 oranlarında SS unu düşündüren bulgular olabilir. Renal tubuler asidoz ve interstisyel nefriti olan SLE lu hastalarda SS varlığı düşünülmelidir. SS, CREST ve primer biliyer siroz birlikteliği bir çakışma sendromu şeklinde de ortaya çıkabilir. VII. Laboratuvar Bulguları Primer SS da hastaların %40 kadarında anemi, lökopeni, lenfopeni, eozinofili, trombositopeni gibi hematolojik bozukluklar olabilir. Anemi normokromik normositerdir. Mikro-makrositik anemi ile hemolitik anemi nadir de olsa görülebilir.lenfopeni ve lenfadenopati varlığında mutlaka lenfoma dışlanmalıdır. Hastaların %80-90 kadarında eritrosit sedimantasyon hızında artış vardır. C-reaktif protein ise normal sınırlarda olabilir. Otoantikorlar sıklıkla pozitif olarak bulunur. ANA %55-97, RF ise %32-90 sıklıkta görülebilir. Ribonükleoprotein antijenine karşı gelişen anti- Ro/SS-A (% 45-70) ve anti-la/ss-b (%20-50) ototoantikorları bulunur. Anti-La antikoru, anti-ro antikoruna göre daha spesifik, ancak daha az sensitiftir. Anti-Ro antikoru diğer otoimmün hastalıklarda da bulunur. Bu antikorların yanı sıra anti-parietal hücre, tiroid mikrozomal, düz kas, mitokondrial antikorlar olabilir. Sitoplazmik proteinlerden α ve β fodrinlere, muskarinik M3 reseptörlere ve proteozomlara karşı da otoantikor varlığı gösterilmiştir. Poliklonal karakterde hipergamaglobülinemi % 80 hastada bulunur. SS lu hastalarda monoklonal gammapati de görülebilir. Kuru göz varlığını değerlendirmek için Schirmer testi ve Rose bengal boya testi kullanılır (bakınız göz bulgularına). Tükrük bezi tutulumunu ortaya koyabilmek için; minör tükrük bezi biyopsisi (bakınız patoloji bulgularına), uyarılmamış tükrük salgısı testi (bakınız oral bulgulara), parotis sialografisi ve parotis sintigrafisi yapılabilir. Radyografik olarak yapılan siyalografi tükrük bezi duktal sistemindeki anatomik değişiklikleri değerlendirmede kullanılır ve değişik derecelerde sialektazik değişiklikleri gösterebilir. Parotis ve submandibuler tükrük bezi değişikliklerini saptamada ultrasonografi, parotisin magnetik rezonans (MR) görüntülenmesi ve MR siyalografi yöntemleri kullanılabilir. MR sialografi en sensitif yöntemdir. Sintigrafik yöntemlerle tükrük bezlerinin fonksiyonel değerlendirilmesi yapılabilir. 99Tcm pertechnetate injeksiyonu sonrası 1 saat süreyle ağız içindeki radyoaktif maddenin oranı ve yoğunluğu ölçülerek sekresyon fonksiyonu

7 198 hakkında bilgi verir. SS lu hastalarda radyoaktif maddenin glandlarda tutulumu ve sekresyonu gecikmiş veya kaybolmuştur. VIII. Tanı Sjögren sendromunun sinsi başlangıç gösterebilmesi, non-spesifik ekstraglandüler bulguların sikka semptomlarından önce başlayabilmesi, sikka semptomlarının başka hastalıklarda da görülebilmesi ve hastalığa ait spesifik belirteçlerin olmaması tanıda güçlük yaratabilir. Tanı için hastanın anamnezi ve fizik muayenesi önemli olmakla birlikte tanıya yardımcı objektif testlerin de kullanılması gerekmektedir. SS tanısı için çeşitli çalışma gruplarının farklı tanı kriterleri vardır. Son olarak çok merkezli bir çalışma ile oluşturulmuş yüksek özgünlük ve duyarlılık gösteren Amerika-Avrupa Konsensus Birliği sınıflama kriterleri geliştirilmiştir (10) (Tablo 2). Tanıda kullanılan testler klinik bulgularla izah edilmiştir. Bunların yanı sıra tanıda biyopsi ve siyalografi önemli tetkiklerdendir. Minör tükrük bezi biyopsisi tanıda yararlı ancak tek başına yeterli değildir. %6-9 sağlıklı insanlarda pozitif olabilir. Biyopsi bulguları; kuruluk semptomları, sialografi, otoantikorlar ile birlikte değerlendirilmelidir. Tablo 2: Amerika-Avrupa uzlaşı grubu Sjögren sendromu sınıflama kriterleri SUBJEKTİF BULGULAR I.Göz Semptomları: Aşağıdaki sorulardan en azından birisine pozitif cevap 1. En az 3 aydır her gün göz kuruluğunuz olur mu? 2. Sık sık gözünüze çöp veya kum kaçmış hissi oluyor mu? 3. Günde 3 den fazla gözyaşı damlası kullanıyor musunuz? I. Oral Semptomlar: Aşağıdaki sorulardan en azından birisine pozitif cevap 1. 3 aydan daha fazla süredir her gün ağız kuruluğu hissediyor musunuz? 2. Tekrarlayıcı veya sürekli tükrük bezi şişliği var mı? 3. Kuru gıdaları yutmak için sıklıkla sıvı almak zorunda kalıyor musunuz? OBJEKTİF BULGULAR III. Göz Semptomları: Göz tutulumunun objektif kanıtları. İki testten en az birisinin pozitif olması 1. Schirmer testi: Anestezisiz uygulanacak ( 5 mm/5 dk) 2. Rose Bengal testi IV. Histopatoloji: Minör tükrük bezlerinde fokal lenfositik sialadenit Fokus skoru 1: lenfositik fokus olarak tanımlanan normal görünümlü mukozanın asinusları ve 50 den fazla lenfosit içeren herbir 4 mm 2 lik glandüler dokuda Deneyimli bir uzman tarafından değerlendirilmeli V.Tükrük bezi tutulumu: Aşağıdaki testlerden en az 1 tanesi pozitif olmalı Uyarılmamış tükrük salgısı ( 1,5 ml/15 dk) Parotis sialografisi ile diffüz sialektazi (obstrüksiyon olmadığı kanıtlanır) Parotis sintigrafisi (gecikmiş uptake, azalmış konsantrasyon) VI. Otoantikorlar Anti Ro(SS-A), Anti La (SS-B) veya her ikisi Primer SS tanısı için; *6 kriterden 4 ü pozitif ise ( Histopatoloji ya da seroloji mutlaka olmalı) *4 objektif kriterin 3 ü varsa (III, IV, V,VI) Sekonder SS tanısı için; *İyi tanımlanmış başka bir konnektif doku hastalığı ile birlikte iken * I veya II ye; III, IV ve V den 2 tane ilave olursa Başa ve boyuna radyasyon öyküsü, lenfoma varlığı, AIDS, HCV enfeksiyonu, Sarkoidoz, Graft versus host hastalığı, antikolinerjik ilaç (nöroleptik, antidepresan, antihipertansif, parasempatolitik) kullanımı varlığında SS tanısı dışlanabilir.

8 199 IX. Ayırıcı Tanı Sjögren sendromu bulguları ile ayırıcı tanıya girmesi gereken klinik tablolar Tablo 3 de gösterilmiştir. HIV infeksiyonlarında hastaların %3-8 inde diffüz infiltratif lenfositoz sendromu gelişebilir. Bu hastalarda da kuru göz, kuru ağız, tükrük bezlerinde şişme ve lenfoma gelişme eğilimi görülebilir ve de ANA ve RF pozitifliği olabilir, ancak anti-ro ve La antikorları negatiftir. HTLV-1 ve HCV infeksiyonunda da SS benzeri bulgular olabilir. HCV li hastalarda tükrük bezi büyümesi daha az oranda iken karaciğer tutulum bulguları daha ön planda olabilmektedir. Graft versus host hastalığında tükrük bezinin lenfositik infiltrasyonu SS unu taklit edebilir. Semptomlar 2 yıl sonra hafifleyebilir. Bu hastalarda ANA ve düz kas antikorları sıklıkla pozitif iken, anti-ro ve anti-la negatiftir. Sarkoidozlu hastalarda da gözyaşı bezi ve tükrük bezi şişliği, hipergamaglobülinemi, kas iskelet sistemi bulguları ve pulmoner infiltratlar ortaya çıkabilir. Sarkoidoza ait karakteristik özellikler, minör tükrük bezi biyopsilerinde non kazeöz granulomlar ve anti-ro, anti-la negatifliği ayırıcı tanıda yardımcıdır. Amiloidozis tükrük bezinde hipertrofi, makroglossi ve ağız kuruluğu, eklem tutulumu yapabilir. Minör tükrük bezi biyopsilerinde amiloid birikimi görülür. İzole tükrük bezinde lenfoma gelişimi özellikle parotis bezinde ağrısız, sert kitle şeklinde oluşabilirler. Bu hastalarda sikka semptomlarına hastaların %15 inde rastlanılabilir. Tablo 3: Sjögren sendromu bulguları ile ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken durumlar Kuru ağız Viral enfeksiyonlar İlaçlar Psikojenik Radyasyon tedavisi Diabetes mellitus Travma Dehidratasyon Aldosteronizm Cushing hastalığı Mikulicz sendromu Yaşlılık Heerfordt sendromu Waldenström Kuru göz İnflamasyon Kronik konjonktüvit Kronik blefarit Toksisite Yanıklar İlaçlar Nörolojik durumlar Bilateral parotis büyümesi Viral enfeksiyonlar Kabakulak İnfluenza EBV CMV HIV Sarkoidoz Amiloidoz Metabolik Akromegali Cushing sendromu Hipotiroidizm Gebelik X. Tedavi 1. Glandüler Semptomların Tedavisi Sjögren sendromunda tedavinin temelini hasta eğitimi ile birlikte semptomatik yaklaşımlar oluşturur. Klinik bulguları hafif olan hastalarda semptomatik tedaviler yeterli olabilmektedir. Ciddi organ tutulumu olan hastalarda kortikosteroid ve immünsüpresif tedaviler gerekebilmektedir (14-18). Göz ve ağız kuruluğunun önlenmesinde bazı basit önlemler alınabilir. Bunlar; hastaların bulunduğu ortamın nemlendirilmesi, ağız hijyeninin sağlanması, sık sık su içme, şekersiz sakız çiğneme, dudak koruyucu nemlendiriciler, göz jelleri ve güneş gözlüğü kullanımı, kahve, sigara ve alkol gibi irritanlardan kaçınılması ve bu yerlerden uzaklaşılması, rüzgârlı ortamlarda bulunulmaması, mümkünse antikolinerjik, antihistaminik, antidepresan ve diüretiklerden kaçınılması, şeker içeren gıdaların ağız içinde fazla kalmasının önlenmesi, düzenli diş hekimi muayenesinin yapılması, kuru göz için bilgisayar başında çalışma programının düzenlenmesi şeklinde özetlenebilir. Göz kuruluğunun tedavisinde kuru göz için yapay gözyaşları kullanılabilir. Bunlar polivinil ve metilselüloz içermektedirler. Hastanın ihtiyacı arttıkça daha visköz formlar tercih edilir (örn. sırasıyla damla, jel, pomad). Visköz olanlar daha uzun ömürlüdürler. Bulanık görmeye neden olabilirler, bu nedenle gece kullanımları tercih edilir. Kortikosteroidlerin antiinflamatuar etkisi ile oküler irritasyon bulgularını ve flamenter keratiti iyileştirdikleri bildirilmiştir.

9 200 Primer SS da immünomodülatör ilaçlar gözyaşı üzerine indirekt etkiye sahiptirler. Gözyaşını arttırmak için topikal siklosporin (% 0.05) oftalmik emülsiyonu kullanılır. Objektif ve subjektif yararlı etkileri gösterilmiştir. Daha ciddi kuruluğu olan hastalarda cerrahi yöntem veya koterizasyonla punktumların oklüzyonu düşünülebilir. Son zamanlarda sekresyonu arttırıcı yeni ajanlar hayvan ve insan çalışmalarında değerlendirilmiştir. Bu ajanlardan birisi olan Diquafosol tetrasodium pürinerjik P2Y2 reseptör agonistidir ve nonglandüler sıvı sekresyonu ile müsin yapımını uyarır. Diquafosolün, Schirmer testinde düzelme ile kornea ve konjuktiva boyanmasında azalma sağladığı gösterilmiştir. Araşidonik asit metaboliti olan 15S-HETE de müsin sekresyonunu sağlayan bir ajandır. Fare modellerinde kornea hasarında koruyucu olduğu gösterilmiştir. Rebamipide, ecabet sodyum ve gefarnate de müsin sekresyonunu artırıcı etkisi olan ve gastroprotektif olarak kullanılan ajanlardır. Kuru göz tedavisinde de ümit verici görünmektedir. Ağız kuruluğunun tedavisi; Klorheksidinli ağız gargaraları mikroorganizma sayısını azaltarak tedaviye yardımcı olabilirler.oral kandidiazis varlığında topikal nistatin veya kotrimazol kullanılır. Tükrük bezlerini uyarmak için çiğneme yoluyla fizyolojik yöntem yada ilaçlarla farmakolojik yöntem kullanılabilir. Ağız kuruluğunun belirgin olduğu hastalarda muskarinik agonistlerin (pilokarpin, cevimelin) etkinliği kanıtlanmıştır. Bu ajanlar muskarinik reseptörleri stimüle ederek sekresyonu artırırlar. Pilokarpinin ağız kuruluğu yanı sıra göz, burun, vajina ve derideki kuruluk semptomlarında da subjektif düzelme sağladığı bildirilmiştir. Non-spesifik muskarinik bir agonist olan Pilokarpin hidroklorid (Salagen) günde 4 kez 5mg olarak önerilir. Tükrük akımında objektif etkisi uygulamadan sonraki 30dk içinde gözlenirken, subjektif etkileri 6 hafta sonra ortaya çıkar. En sık yan etkileri aşırı terleme, baş ağrısı, karın ağrısı ve bulantıdır. Cevimelin (Evoxac) selektif muskarinik agonisttir ve kardiyak ve akciğere ait yan etkileri daha azdır. Günde 3 kez 30mg önerilir. Her iki ajan da glokom ve astımda kontrendikedir. Tükrüğü tamamen yetersiz olanlarda yapay tükrük kullanımı düşünülebilir. Tükrüğü taklit eden karboksi metilselüloz ve müsin bu amaçla kullanılmaktadır. Pastil, sprey, gargara ve jel formlarında üretilmektedirler. Tadları kötüdür ve jel dışındakiler kısa ömürlüdürler. Tuzlu su, bikarbonat, gliserolle hazırlanan gargaralar da ağız kuruluğunu gidermede kullanılabilirler. Literatürde SS da hidroksiklorokin ve interferon-α (IFN-α) nın tükrük üretimi ve akımında artış yapabilecekleri bildirilmiştir. Buna rağmen SS lu hastaların doku düzeylerinde artmış IFN-α saptanması nedeniyle IFN antagonistlerinin de potansiyel tedavi edici etkileri olabilir. Siklosporin ile kuru ağzın subjektif değerlendirmesinde ve histopatolojik incelemesinde olumlu sonuçlar elde edilmiş olmasına rağmen objektif değerlendirmesinde anlamlı sonuçlar saptanmamıştır. Deride kuruluk olan hastalara banyodan sonra hafif nemli kalmaları ve nemlendirici uygulamaları önerilebilir. Pilokarpin 20-30mg/gün dozlarında cilt kuruluğuna iyi gelebilir. Sıkı giysiler önerilmez. Kaşıntı için aralıklı düşük doz kortikosteroid yararlı olabilir. 2. Sistemik Tedavi Kas iskelet sistemi yakınmaları için NSAİİ lar, antimalaryal ilaçlar verilebilir. Antimalaryal ilaçlar yorgunlukta, eklem bulgularında, miyalji ve non-vaskülitik deri bulgularında yararlı olabilirler. Önerilen doz 6-7mg/kg/gündür. Yapılan bir çalışmada 1 yıl kadar hidroksiklorokin tedavisi kullanan hastalarda tükrük içindeki proinflamatuar sitokinlerin azaldığı ve parotis hipertrofisinin gerilediği gösterilmiştir. Tüm çalışmalarda SS serolojisinde olumlu etkileri gösterilmiştir. Artrit, cilt ve ciddi derecede konstitüsyonel semptomları olan hastalara kortikosteroid gerekebilir. Kortikosteroidlerin tükrük akımını arttırabileceği bildirilmesine rağmen yapılan kontrollü bir çalışmada göz ve ağız kuruluğuna etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Poliartiküler artriti olan SS hastalarında metotreksat kullanılabilmektedir. Bir çalışmada kuruluk semptomlarında ve parotis hipertrofisinde azalma saptanmıştır. Tedavide yeri olan diğer bir immünsüpresif ajan olan azathioprinin intertisyel akciğer fibrozisi olan SS lu hastaların prognozunda iyileşme sağlayabildiği rapor edilmiştir. Eklem yakınmaları olan hastalarda diğer bir seçenek sulfosalazindir. Ancak SS da yan etkileri daha sık olarak ortaya çıkabilmektedir.

10 201 Leflunomidle ilgili olarak kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır. Siklosporin interstisyel nefrite eğilim yaptığı için kullanımı sınırlandırılmıştır. Diğer bir immünsüpresif ajan olan siklofosfamid kullanımında, bu hastalarda lenfoma sıklığı arttığı için dikkatli olunmalı ve pulse tedavi tercih edilmelidir. Mikofenolat mofetil, siklofosfamid yerine düşünülebilecek bir ajandır. Ancak literatürde yeterince veri yoktur. Primer SS da anti-tnf-α tedavileri ile sonuçlar farklı olmasına rağmen büyük randomize ve kontrollü çalışmalarda sonuçlar olumsuz çıkmıştır. B lenfosit hedefli anti CD20 (Rituximab) tedavisi SLE ve RA de kullanılmaktadır. Primer SS lu hastalarda ise lenfoma gelişmiş olgularda kullanılmış ve lenfoma ile birlikte SS kliniğinde de düzelme saptanmıştır. Rezidüel bez kapasitesi olan hastalarda da tükrük ve gözyaşı bezlerinde fonksiyonlarında düzelme olduğu gösterilmiştir. Primer SS ve lenfoma olan 6 hastaya diğer kemoterapi tedavilerine ilave olarak Rituximab verilmiş ve tümünde tam remisyon sağlanmış. Lenfoma klinik ve labaratuvar bulgularında da düzelme olduğu bildirilmiştir. Kuruluk bulgularında ise düzelme olmamıştır. B lenfosit hedefli diğer bir tedavi seçeneği epratuzumabdır. B lenfositlerindeki B hücre reseptörünün koreseptörü olan CD22 ye karşı üretilmiş bir antikordur. Epratuzumab B hücreli lenfomalarda, SLE ve SS da kullanılmıştır. Kontrolsüz, açık bir çalışmada güvenli ve iyi tolere edilebildiği bildirilmiştir. Bu tedavi ajanları ile birlikte spesifik klinik bulguların varlığında uygulanan tedaviler: Hafif orta dereceli renal tübüler asidozu olanlarda potasyum klorid ve potasyum sitrat replasmanı düşünülmelidir. Replasman tedavisine dirençli ve renal yetmezlikli olgularda 0,5-1mg/kg dozlarda kortikosteroid verilebilir. Gastroözafageal reflüsü olanlarda antiasitler ve proton pompa inhibitörleri kullanılabilir. SS ile ilişkili hepatitler genelde hafif seyretmektedirler ve spesifik tedavi gerektirmeyebilirler. İnatçı ve progressif tablolarda kortikosteroid ve azatioprin gerekebilir. Akut pankreatit standart yöntemlerle tedavi edilmelidir. Abdominal vaskülit bulguları varsa kortikosteroid düşünülmelidir. Diffüz interstisyel akciğer fibrozisi için kortikosteroid ve siklofosfamid kullanılabilir. Kranial ve periferik nöropati varlığında trisiklik antidepressanlar ve gabapentin uygun olabilir. Dirençli vakalarda intravenöz immünoglobülin (0.4mg/kg/gün, 5 gün) ve plazmaferez bir seçenek olabilir. Vaskülit varlığı gösterildiğinde kortikosteroid+siklofosfamid kombinasyonu ile tedavi edilmelidir. SSS bulgularının SS ile ilişkili olduğu düşünüldüğünde agresif yüksek doz kortikosteroid (pulse veya oral) ve siklofosfamid düşünülmelidir. 3. Gelecekte Tedavi Hedefleri Hormonal ve viral etkenlerin hastalığın etyopatogenezinde suçlanması nedeniyle hormonal ve antiviral tedavilerin etkinliği ile ilgili çalışmalar sürmektedir. B lenfositleri için önemli bir uyarı molekülü olan BAFF, SS da B lenfosit aktivasyonu ve otoantikor yapımında önemli bir role sahiptir. Bu molekülü hedef alan biyolojik tedavilerin (Belimumab) SS tedavisinde yeri olabilir. T lenfosit inhibisyonu için CTLA-4 veya ICAM bağlantısını hedef alan tedaviler de etkili olabilir. Primer SS da serum ve tükrük bezinde yüksek olarak bulunan IL-10 ve 18 inhibisyonu da gelecekte hastalığın tedavisinde bir seçenek olabilir. IFN-α tedavide kullanılan bir ajan olmasına rağmen primer SS lu hastaların doku düzeylerinde IFN-α yüksek olarak bulunmuştur. Bu nedenle interferonları inhibe eden antagonistler de tedavi edici olabilirler. SS tedavisinde düşünülebilecek biyolojik tedavi seçenekleri Tablo 4 de gösterilmiştir.

11 202 Tablo 4: Sjögren sendromunda yeni biyolojik tedaviler B lenfosit hedefli tedaviler Rituximab (anti-cd20) Ocrelizumab (Humanize anti-cd20) Epratuzumab (anti-cd22) Belimumab (anti-baff) T lenfosit hedefli tedaviler Efalizumab (anti-cd 11 a) Alafacept (anti-cd2) Abatacept (anti-cd80/86) Sitokin hedefli tedaviler İnfliximab (anti TNF) Etanercept (anti TNF) Tocilizumab (anti IL-6) Anti-IL-10 Anti-IL-17 Anti-IFN-α Kompleman hedefli tedaviler Ecalizumab (anti C5a/5b-9) XI. Prognoz Ekstraglandüler tutulumda (glomerülonefrit, polinöropati, vaskülit) morbidite ve mortalite yüksektir. Purpura, hipokomplemantemi, mikst kryoglobulinemi varlığı, lenfoproliferatif hastalık ve glomerulonefrit ölüm nedenleri içindedir. Primer SS da lenfoma insidansı artmış olarak saptanırken diğer kanserler açısından artış gözlenmemiştir. Tükrük bezlerinde lokalize MALT düşük dereceli, ekstranodal, marginal zon B hücreli lenfomalar en sık görülenlerdir. İmmünsupresif ve sitotoksik tedavi alan hastalarda potansiyel kanser açısından dikkatli olunması gerekmektedir. Kaynaklar 1. Carsons S. Sjögren s Syndrome. In: Harris ED, Budd RC, Firestein GS, Genovese MC, Sergent JS, Ruddy S, et al, eds. Kelley s textbook of rheumatology. Philadelphia: Saunders, 2005; Kabasakal Y, Kitapcioglu G, Turk T, Oder G, Durusoy R, Mete N, et al. The prevalance of Sjogren s syndrome in adult women. Scand J Rheumatol 2006; 35: Nikolov PN, Gabor GI. Pathogenesis of Sjogren s syndrome. Curr Opin Rheum 2009; 21: Dawson LJ, Fox PC, Smith PM. Sjögrens syndrome-the non-apoptotic model of glandular hypofunction. Rheumatology 2006;45: Ramos-Casals M, Font J. Primary Sjögren s syndrome: current and emergent aetiopathogenic concepts. Rheumatology 2005;44: Fox RI. Sjögren s syndrome. Lancet 2005; 23-29;366(9482): Ramos-Casals M, Tzioufas AG, Font J. Primary Sjogren s syndrome: new clinical and therapeutic concepts. Ann Rheum Dis 2005;64(3): Miller EB, Shichmanter R, Friedman JA, Sokolowski N. Granulomatous hepatitis and Sjogren s syndrome: an association. Semin Arthritis Rheum 2006; 36(3): Lazarus MN, Robinson D, Mak V, Moller H, Isenberg DA. Incidence of cancer in a cohort of patients with primary Sjogren s syndrome. Rheumatology (Oxford) 2006; 45(8): Vitali C, Bombardieri S, Jonsson R, Moutsopoulos HM, Alexander EL, Carsons SE, Daniels TE, Fox PC, Fox RI, Kassan SS, Pillemer SR, Talal N, Weisman MH; European Study Group on Classification Criteria for Sjogren s Syndrome. Classification criteria for Sjogren s syndrome: a revised version of the European criteria proposed by the American-European Consensus Group. Ann Rheum Dis 2002;61(6): Skopouli FN, Dafni U, Ioannidis JP, Moutsopoulos HM. Clinical evolution, and morbidity and mortality of primary Sjögren s syndrome. Semin Arthritis Rheum 2000; 29(5): Fox PC. Autoimmune Diseases and Sjögren s Syndrome An Autoimmune Exocrinopathy. Ann N.Y. Acad Sci 2007; 1098: Tzioufas AG, Voulgarelis M. Update on Sjögren s syndrome autoimmune epithelitis: from classification to increased neoplasias. Best Practice & Research Clin Rheum 2007; 21 ( 6): Vlachoyiannopoulos PG. Therapy of Sjogren s syndrome. New aspects and future directions. Ann Med Interne (Paris). 1998; 149(1): Kruszka P, O brian RJ. Diagnosis and Management of Sjögren Syndrome. Am Fam Physician 2009;79(6): Venables PJ. Management of patients presenting with Sjogren s syndrome. Best Practice & Research Clin Rheum 2006; 20( 4), Thanou-Stavraki A, James JA. Primary Sjögren s Syndrome:Current and Prospective Therapies. Semin Arthritis Rheum 2008; 37: Isaksen K, Jonsson R, Omdal R. Anti-CD20 treatment in Primary Sjögren s Syndrome. Scand J Immunol 2008; 68(6):

Prof. Dr. Nuran Türkçapar İç Hastalıkları ABD-Romatoloji BD

Prof. Dr. Nuran Türkçapar İç Hastalıkları ABD-Romatoloji BD Prof. Dr. Nuran Türkçapar İç Hastalıkları ABD-Romatoloji BD Primer Sjögren Sendromu (pss) Göz yaşı ve tükrük bezinin lenfositik infiltrasyonuna bağlı ciddi ağız ve göz kuruluğunun yanı sıra sistemik bulgularla

Detaylı

44 yaşında kadın hasta flask paralizi ile başvurduğu dış merkezden sevk edildi. Şiddetli hipokalemisi(2 meq/lt) olduğu için KCl içeren infüzyon

44 yaşında kadın hasta flask paralizi ile başvurduğu dış merkezden sevk edildi. Şiddetli hipokalemisi(2 meq/lt) olduğu için KCl içeren infüzyon Case 6 44 yaşında kadın hasta flask paralizi ile başvurduğu dış merkezden sevk edildi. Şiddetli hipokalemisi(2 meq/lt) olduğu için KCl içeren infüzyon başlandı. Ek labaratuvar verileri.. RF+ Anti-Ro/SS-A+,

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

Prof. Dr. Haluk ERAKSOY İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Prof. Dr. Haluk ERAKSOY İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Haluk ERAKSOY İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı HCV İnfeksiyonu Akut hepatit C Kronik hepatit C HCV İnfeksiyonu Akut Viral

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 03 Eylül 08 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 0 Nisan 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 5 Nisan 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 7 Kasım 0 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 09 Şubat 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 08 Eylül 0 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 0 Şubat 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

Sjögren sendromu (SS) lakrimal bezler ve tükrük bezleri başta olmak üzere, tüm ekzokrin bezlerin lenfositik infiltrasyonu ile karakterize, kronik,

Sjögren sendromu (SS) lakrimal bezler ve tükrük bezleri başta olmak üzere, tüm ekzokrin bezlerin lenfositik infiltrasyonu ile karakterize, kronik, Sjögren Sendromu Açısından Araştırılan Hastalarda Minör Tükrük Bezi Biyopsisine Ait Histopatolojik Parametreler İle Laboratuar Ve Klinik Özelliklerin Analizi Betül Ünal*, Veli Yazısız**, Gülsüm Özlem Elpek*,

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 05-06 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 07 Eylül 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

VASKÜLİTİK NÖROPATİ TEDAVİ REHBERİ Hazırlayanlar: Dr. Can Ebru Kurt, Dr. Yeşim Parman, Dr. Ersin Tan

VASKÜLİTİK NÖROPATİ TEDAVİ REHBERİ Hazırlayanlar: Dr. Can Ebru Kurt, Dr. Yeşim Parman, Dr. Ersin Tan VASKÜLİTİK NÖROPATİ TEDAVİ REHBERİ Hazırlayanlar: Dr. Can Ebru Kurt, Dr. Yeşim Parman, Dr. Ersin Tan Kas ve sinirlerdeki damarların çapları 50 ila 300 μm arasında değiştiğinden vaskülitik nöropatiler çoğunlukla

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

İnterstisyel hastalıklar. klarında klinik değerlendirme. erlendirme

İnterstisyel hastalıklar. klarında klinik değerlendirme. erlendirme İnterstisyel akciğer hastalıklar klarında klinik değerlendirme erlendirme Doç.Dr.Dr.Benan.Benan MüsellimM Solunumsal semptomlar Dispne Öksürük Balgam Göğüs s ağrısıa Hemoptizi Alveoler hemoraji sendromları

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER OTOİMMUN HASTALIKLAR Prof.Dr.Zeynep SÜMER İmmun tolerans Organizmanın kendinden olan antijeni tanıyarak bunlara karşı reaksiyon vermemesi durumuna İMMUN TOLERANS denir Otoimmunitenin oluşum mekanizmaları

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI Kronik böbrek hastalığı-tanım Glomerül filtrasyon hızında (GFH=GFR) azalma olsun veya olmasın, böbrekte

Detaylı

NEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013

NEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013 NEFROTİK SENDROM INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013 NEFROTİK SENDROM NEDİR? Nefrotik sendrom ; proteinüri (günde 3.5gr/gün/1.73 m2), hipoalbüminemi (

Detaylı

Vaskülit nedir? Dr Figen Yargucu Zihni Ege Üniversitesi İç Hastalıkları-Romatoloji 07.03.2015

Vaskülit nedir? Dr Figen Yargucu Zihni Ege Üniversitesi İç Hastalıkları-Romatoloji 07.03.2015 Vaskülit nedir? Dr Figen Yargucu Zihni Ege Üniversitesi İç Hastalıkları-Romatoloji 07.03.2015 Sunum akışı Tanım Sınıflama Klinik bulgular Tedavi Vaskülit Kan damarlarının nekroz ve inflamasyonu ile seyreden

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI Prof. Dr. Aydan Kansu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 7 y, ~ 1 yıldır karın ağrısı Göbek çevresinde Haftada

Detaylı

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri ANTİNÜKLEER ANTİKOR Kısaltmalar: ANA, FANA. Kullanım amacı: Sistemik romatizmal hastalık yani otoimmun kollajen doku hastalığı olasılığının değerlendirilmesi amacıyla kullanılan bir tarama testidir. Genel

Detaylı

4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR, Doç. Dr. Selman ÜNVERDİ, Yrd. Doç. Dr.

4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR, Doç. Dr. Selman ÜNVERDİ, Yrd. Doç. Dr. 4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR,, GRUP 1 Stajyer Öğrenciler için Haftalık Çalışma Programı* 1. Hafta (16-20 Ekim 2017) Saat 16 Ekim 2017 Pazartesi 17 Ekim

Detaylı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron

Detaylı

Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri

Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri Prof.Dr. M.Pamir ATAGÜNDÜZ Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı 11 Nisan 2014 Ana Başlıklar

Detaylı

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 1 2 3 4 ANTİRETROVİRAL TEDAVİ HIV eradiksayonu yeni tedavilerle HENÜZ mümkün değil

Detaylı

İÇ HASTALIKLARI. Dahili Nörolojik semiyoloji ve endokrinolojik hastaya yaklaşım-tiroid muayenesi

İÇ HASTALIKLARI. Dahili Nörolojik semiyoloji ve endokrinolojik hastaya yaklaşım-tiroid muayenesi 1.GÜN 2.GÜN 4.GÜN 5.GÜN 6.GÜN 7.GÜN 8.GÜN Lökomotor sistem semiyolojisi Lökomotor sistem semiyolojisi Üriner sistem semiyolojisi Üriner sistem semiyolojisi Solunum sistemi semiyolojisi Solunum sistemi

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli.

EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler. Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. EnfeksiyonlaKarışabilecek EnfeksiyonDışıNedenler Dr. Ferit KUŞCU Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hst ve Kli. Mik AD ATEŞ EtkiliART seçenekleriilehiv hastalarında yıllar içinde nedeni

Detaylı

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir IIP (İdiopatik İnterstisyel Pnömoniler) 2002 yılında ATS-ERS bir sınıflama

Detaylı

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN 08.15-09.00 Genel muayene semiyolojisi N.YILMAZ SELÇUK 09.15-10.00 Genel muayene semiyolojisi N.YILMAZ SELÇUK 10.15-11.00 Kardiyovasküler sistem semiyolojisi M.YEKSAN 11.15-12.00

Detaylı

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize 6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize edildi. CD20 CD10 Bcl-6 Bcl-2 Ki-67 MUM-1

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Tıp Araştırmaları Dergisi: 2010 : 8 (1) : 22-26. Primer Sjögren sendromu olan 25 hastanın klinik ve laboratuar bulgularının değerlendirilmesi

Tıp Araştırmaları Dergisi: 2010 : 8 (1) : 22-26. Primer Sjögren sendromu olan 25 hastanın klinik ve laboratuar bulgularının değerlendirilmesi Tıp Araştırmaları Dergisi: 2010 : 8 (1) : 22-26 T AD ARAŞTIRMA Primer Sjögren sendromu olan 25 hastanın klinik ve laboratuar bulgularının değerlendirilmesi Ayşe Çefle, Ayten Yazıcı, Tuğba Turgut Kocaeli

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

LENFOMALARDA RADYOTERAPİ. Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı

LENFOMALARDA RADYOTERAPİ. Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı LENFOMALARDA RADYOTERAPİ Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı HL EPİDEMİYOLOJİ ve ETYOLOJİ Olguların çoğunluğu 15-30 yaş arası Kadın /Erkek: 1/1,5 Noduler

Detaylı

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek 56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek Sedimantasyon (77mm/saat) CRP 7.67(N:0-0.8mg/dl) Servikal lenf nodu

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal.

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal. 1. HAFTA Volüm dengesi bozuklukları Böbrek hastalıklarında tanısal yöntemler Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal Diabetes mellitus komplikasyonları Sevim Güllü Artritlere

Detaylı

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK NEFROLOJİ VE ROMATOLOJİ B.D. ÇOCUK NEFROLOJİ DERNEĞİ PATOLOJİ KURSU KASIM, 2016

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK NEFROLOJİ VE ROMATOLOJİ B.D. ÇOCUK NEFROLOJİ DERNEĞİ PATOLOJİ KURSU KASIM, 2016 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK NEFROLOJİ VE ROMATOLOJİ B.D. ÇOCUK NEFROLOJİ DERNEĞİ PATOLOJİ KURSU KASIM, 2016 Olgu-1 13 yaş, kız Haziran, 2007 (7 yaş) Şikayet yok Tam idrar tetkiki; proteinüri 1010/5/prt

Detaylı

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ A C I B A D E M Ü N İ V E R S İ T E S İ T I P F A K Ü L T E S İ İ Ç H A S T A L I K L A R I A N A B İ L İ M D A L I A C I B A D E M A D A N A H A S T A N E

Detaylı

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul Hipoglisemi-Hiperglisemi Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul Diabetin Acil Sorunları Hipoglisemi Diabetik Ketoz ( veya Ketoasidoz) Hiperosmolar Nonketotik Durum Laktik Asidoz Hipoglisemi

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal 1. HAFTA Volüm dengesi bozuklukları Böbrek hastalıklarında tanısal yöntemler Diabetes mellitus: Tanı, sınıflama ve klinik bulgular Nilgün Başkal Diabetes mellitus komplikasyonları Sevim Güllü Artritlere

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D.

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Sunu Planı Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi ve fizyolojisi Etiyoloji Klinik Tanı Tedavi Tanım ve Epidemiyoloji

Detaylı

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis.

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis. Genel olarak bakıldığında soru dağılımı beklenen dışında değildi. Her sınavda sorulan bazı başlıkların sorulmaması dahi olasılık dahilindeydi. Zorluk yönünden geçen sınavlardan pek farklı değildi. Yine

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir

26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir 26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, 2016 Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir 53 yaşında, E Eylül 2015 te karında şişlik batında asit gece terlemesi,

Detaylı

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Tümör (kanser), Vücudumuzun herhangi bir hücre veya hücre topluluğunun kontrolsüz bir şekilde çoğalması, büyümesi,

Detaylı

Romatizmal Hastalıklar ve Karaciğer. Prof. Dr. Ömer Şentürk

Romatizmal Hastalıklar ve Karaciğer. Prof. Dr. Ömer Şentürk Romatizmal Hastalıklar ve Karaciğer Prof. Dr. Ömer Şentürk Romatizmal Hastalıklar ve Karaciğer Romatizmal İlaçlar ve Karaciğer NSAİİ MTX RA Aminotransferaz yükseklikleri AF yüksekliği %26-35 hastada (kc

Detaylı

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl Karaciğer ve safra yolu hastalıklar klarında laboratuvar bulguları Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 5.Yarıyıl 2006-2007 2007 eğitim e yılıy Karaciğer ve safra yolu hastalıklarında

Detaylı

Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş

Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş Kabakulak (Epidemik Parotitis) Prof. Dr. Haluk Çokuğraş 1 Olgu 1: 4 aylık erkek çocuk 2 Üç gündür ateş, boynun sağ yanında şişlik. Bu bölgede yaygın şişlik-kızarıklık ve ısı artışı. Ağız içerisinde Stenon

Detaylı

ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER

ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER H. Direskeneli Marmara Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı İnflamasyon Doku Yanıtı (McInnes, Nature Clin Prac Rheumatol 2005; 31) RA da Sitokin Ağı (Firestein,

Detaylı

Vaskülitler R.TUNÇ Vaskülitler R.TUNÇ Uygulama-Vizit Uygulama-Vizit

Vaskülitler R.TUNÇ Vaskülitler R.TUNÇ Uygulama-Vizit Uygulama-Vizit İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN 08.15-09.00 Genel sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK 09.15-10.00 Genel sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK 10.15-11.00 Kardiyovasküler sistem semiyolojisi K. TÜRKMEN 11.15-12.00 Kardiyovasküler

Detaylı

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit Aktivasyonunun Ayrımı Neden AHB ve KHB-A karışır? Neden AHB ve KHB-A

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN 08.15-09.00 Genel muayene semiyolojisi N.Y. SELÇUK 09.15-10.00 Genel muayene semiyolojisi N.Y. SELÇUK Pratik-Uygulama Anamnez alma semiyoloji 2.GÜN 08.15-09.00 Kardiyovasküler sistem

Detaylı

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Giriş İnfluenza sendromu genellikle ani başlangıçlı

Detaylı

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN

İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN İÇ HASTALIKLARI 1.GÜN 08.15-09.00 Genel muayene semiyolojisi N.Y. SELÇUK 09.15-10.00 Genel muayene semiyolojisi N.Y. SELÇUK 10.15-11.00 Kardiyovasküler sistem semiyolojisi K. TÜRKMEN 11.15-12.00 Kardiyovasküler

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

DOÇ. DR. GÜNAY ERTEM S. B. Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği

DOÇ. DR. GÜNAY ERTEM S. B. Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği DOÇ. DR. GÜNAY ERTEM S. B. Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği *FG, *38 yaşında, bayan *İlk başvuru tarihi: Kasım 2010 *7 ay önce saptanan HBsAg pozitifliği

Detaylı

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. Aslı KANTAR Akut rejeksiyon (AR), greft disfonksiyonu gelişmesinde major

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR HAREKET SİSTEMİ Üç ana yapı taşı Kemikler Kaslar Eklemler Oynamaz eklemler (Kafa tası) Yarı oynar eklemler (Omurga) Oynar eklemler

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

İÇ HASTALIKLARI. 2.GÜN 08.15-09.00 Üriner sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK 09.15-10.00 Üriner sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK

İÇ HASTALIKLARI. 2.GÜN 08.15-09.00 Üriner sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK 09.15-10.00 Üriner sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK 1.GÜN 08.15-09.00 Genel muayene semiyolojisi N.Y. SELÇUK 09.15-10.00 Genel muayene semiyolojisi N.Y. SELÇUK 2.GÜN 08.15-09.00 Üriner sistem semiyolojisi N.Y. SELÇUK 09.15-10.00 Üriner sistem semiyolojisi

Detaylı

HEPATİT C VİRUSU Klinik ve Karaciğer Dışı Bulgular

HEPATİT C VİRUSU Klinik ve Karaciğer Dışı Bulgular HEPATİT C VİRUSU Klinik ve Karaciğer Dışı Bulgular Dr. Süda TEKİN KUH İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Sunum içeriği HCV infeksiyonu Klinik Karaciğer dışı tutulum Yönetim HCV - Patogenez

Detaylı

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması.

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması. Tiroid Hormonları ve Yorumlanması www.hepsaglik.net Tiroid Hastalıklarında İlk İstenecek Testler Tiroid tarama testi olarak TSH kullanılabilir. Son derece hassas bir testtir. Primer hipotiroidi ve hipertiroidiyi

Detaylı

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROMLAR Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROM NEDİR? Akut böbrek yetmezliği bulguları ile gelen bir hastada gross hematüri, varsa tanı nefritik sendromdur. Proteinürü

Detaylı

Böbrekte AA Amiloidozis in Histopatolojik Bulguları ve Klinik Korelasyon

Böbrekte AA Amiloidozis in Histopatolojik Bulguları ve Klinik Korelasyon Böbrekte AA Amiloidozis in Histopatolojik Bulguları ve Klinik Korelasyon Zeynep Kendi Çelebi 1, Saba Kiremitçi 2, Bengi Öztürk 3, Serkan Aktürk 1, Şiyar Erdoğmuş 1, Neval Duman 1, Kenan Ateş 1, Şehsuvar

Detaylı

Enfeksiyon Bakıs Ac ısı ile Biyolojik Ajan Kullanımı. Rehberler Es lig inde Hasta Yo netimi

Enfeksiyon Bakıs Ac ısı ile Biyolojik Ajan Kullanımı. Rehberler Es lig inde Hasta Yo netimi Enfeksiyon Bakıs Ac ısı ile Biyolojik Ajan Kullanımı Rehberler Es lig inde Hasta Yo netimi Uz.Dr. Servet ÖZTÜRK Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalaıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Detaylı

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI Hemş.Birsel Küçükersan Graft vs Host Hastalığı (GVHH) Vericinin T lenfositlerinin alıcıyı yabancı olarak görmesi ve alıcının dokularına karşı reaksiyon göstermesi Allojenik

Detaylı

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım Dr.Özlem Özdemir Kumbasar Bağışıklığı baskılanmış hastaların akciğer komplikasyonları sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan önemli sorunlardır.

Detaylı

Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi

Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi Dr. Fatih Sarıtaş Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Romatoid Artrit Primer olarak eklemleri etkileyen,

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon Granülom / Granülomatoz reaksiyon Non-enfektif granülomatozlar: Sinir sistemi tutulumu ve görüntüleme Küçük nodül Bağışıklık sisteminin, elimine edemediği yabancı patojenlere karşı geliştirdiği ve izole

Detaylı

13/11/2018 Salı UZMANLA KLİNİK- POLKLİNİK VİZİTİ. 14/11/2018 Çarşamba POLKLİNİK VİZİTİ. Hekimin Hukuki Sorumlulukları Av. Sevim Ülkümen Çanak

13/11/2018 Salı UZMANLA KLİNİK- POLKLİNİK VİZİTİ. 14/11/2018 Çarşamba POLKLİNİK VİZİTİ. Hekimin Hukuki Sorumlulukları Av. Sevim Ülkümen Çanak Saat 12/11/2018 08: 30 10: 00 10: 00 10: 50 11: 00 11: 50 13/11/2018 14/11/2018 Hekimin Hukuki Sorumlulukları Av. Sevim Ülkümen Çanak 15/11/2018 Solunum Sistemi ve Kardiyovasküler Sistem Muayenesi Prof.

Detaylı

Baş ve Boyun Patolojisi Slayt Semineri

Baş ve Boyun Patolojisi Slayt Semineri Baş ve Boyun Patolojisi Slayt Semineri LEYLA CİNEL Marmara Ü Tıp F Tıbbi Patoloji AD 27. Ulusal Patoloji Kongresi Antalya 17 Kasım 2017 - 54 yaşında, erkek hasta - 2015 yılı, 4. ayda - Çift görme, görmede

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir.

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. PTU sonrası vaskülit İlaç ve Vaskülit Propiltiourasil birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. Propiltiourasil Daha çok P-ANCA pozitifliği PTU ile tedavi

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik

Detaylı

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ III. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Gastroenteroloji BD Olgu Sunumu 26 Eylül 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Gastroenteroloji BD Olgu Sunumu 26 Eylül 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Gastroenteroloji BD Olgu Sunumu 26 Eylül 2017 Salı Uzman Dr. Nihal Uyar Aksu ÇOCUK GASTROENTEROLOJİ BD OLGU SUNUMU 26.09.2017

Detaylı

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ NECLA TÜLEK, METİN ÖZSOY, SAMİ KıNıKLı Ankara Eğitim Ve Araştırma HASTANESİ İnfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji GİRİŞ Mevsimsel influenza

Detaylı