ÖĞRENME PSĠKOLOJĠSĠ Bölüm 2

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÖĞRENME PSĠKOLOJĠSĠ Bölüm 2"

Transkript

1 ÖĞRENME PSĠKOLOJĠSĠ Bölüm 2 ÖĞRENME Organizmanın yaşamanı sürdürmesi, büyük ölçüde çevresindeki değişmelere, başarılı olarak uyum sağlama yeteneğine bağlıdır. Etkin uyum sağlama ise öğrenme ile mümkündür. Öğrenme: Büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici değişmelere atfedilmeyecek, yaşantı ürünü olarak meydana gelen davranışta potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli değişmedir. YaĢantı: Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu bireyde kalan izdir fakat çevre ile etkileşim sonucu oluşan her yaşantı bir iz bırakmaz. Kalıcı bir iz olması için bu etkileşimin yaşantı eşiğini aşması gerekir. Örnek: Günlük yaşantımızda sokak ve caddelerde yüzlerce kişi ile karşılaşırız. Ancak bu etkileşi m- ler, yaşantı eşiğini aşmadığı için kalıcı izli olmazlar. DavranıĢ: Organizmanın her türlü etkinliğine davranış denir. KAVRAMLAR Öğrenme Yaşantı Davranış Eğitim Öğretim Öğretme İçgüdü Refleks AÇIKLAMA ÖĞRENME Büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici değişmelere atfedilmeyecek, yaşantı ürünü olarak meydana gelen davranışta potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli değişmedir. Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu bireyde kalan izdir Organizmanın her türlü etkinliğine davranış denir Bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı ve istendik değişme meydana getirme sürecidir Öğretim öğrenmenin belli bir amaç doğrultusunda başlatılması, yönlendirilmesi, kolaylaştırılması ve gerçekleştirilmesi sürecidir Öğrenme süreci ve öğrenme etkinliklerini yönlendirme ya da kılavuzlama işidir Doğuştan getirilen ve bir türün üyelerine ait olan karmaşık davranış örüntüsüdür Doğuştan getirilen ve belli uyarıcılara karşı organizmanın belli, basit ve ani davranış gösterme eğilimidir. Öğrenenle ilgili Olgunlaşma Uyarılmışlık Aktarma Güdü İhtiyaçlar Dikkat Türe özgü oluş ETKİLEYEN FAKTÖRLER Öğrenme malzemesi ile ilgili Algısal Ayırt Edilebilirlik Anlamsal Çağrışım Kavramsal Benzerlikler Öğrenme Stratejileri Ayrılan Zaman Konunun Yapısı Öğrenenin Etkinliği Geribildirim

2 Davranışlar; 1. Doğuştan gelen davranışlar (içgüdüsel-refleksif) 2. Geçici davranışlar (alkol, ilaç, vb. etkisiyle oluşan davranışlar). 3. Sonradan kazanılan davranışlar (öğrenme ürünü davranışlar) olarak üçe ayrılır. Ayrıca sonradan kazanılan davranışlar da kendi arasında istendik ve istenmedik davranış olarak ikiye ayrılır. ÖĞRENME KURAMLARI Öğrenme kuramları, öğrenmenin hangi koşullar altında oluşacağını oluşmayacağını betimler ve açıklar. ÖĞRENME KURAMLARI VE TEMSİLCİLERİ DAVRANIŞÇI ÇAĞRIŞIM KURAMLARI BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRA- NIŞÇILAR BİLİŞSEL KURAMLAR DİĞER KURAMLAR Klasik Koşullanma (Pavlov) Bitişiklik Kuramları (Watson- Guthrie) Bağ Kuramı (Thorndike) Edimsel Koşullanma (Skinner) İşaret (Gizil) Öğrenme (Tolman) Sosyal Öğrenme (Bandura) Gestalt Ekolü (Wetheimer, Köhler, Kofka) Bilgiyi İşleme Kuramı Yapılandırmacı Kuram ( Piaget, Vytgotsky) Anlamlı Öğrenme (Ausebell) Beyin Temelli Öğrenme (Caine) Çoklu Zekâ Kuramı (Gardner) Duygusal Zeka Kuramı (Goleman) Nörobiyolojik Kuram (Hebb) Öğrenen Öğrenme malzemesi (öğrenilen Ģey) ÖĞRENMEYĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER Öğrenme stratejisi (öğrenme biçimi) Öğreten (öğrenmeye yardımcı olan) Öğrenme ortamı (öğretilen yer) Olgunlaşma Uyarılmışlık Aktarma Güdü İhtiyaçlar Algısal Ayırt Edilebilirlik Anlamsal Çağrışım Kavramsal Benzerlikler Ayrılan Zaman Konunun Yapısı Öğrenenin Etkinliği Geribildirim Öğretmen nitelikleri Öğretim yöntem ve teknikleri Kullanılan araç-gereç materyaller Ortamın öğrenme için uygun olup olmaması Dikkat Türe özgü oluş Bu iki faktör öğrenmeyi dolaylı yoldan etkilemektedir.

3 NOT: Uyarıcı Davranım ya da tepki DavranıĢ Organizmayı harekete geçiren iç ve dış olaylardır. Duyduğumuz bir ses, gördüğümüz bir ışık, resim, aldığımız tat bizim için birer uyarıcıdır Uyarıcılar organizmayı etkileme gücündedir. Bir uyarıcı karşısında organizmada meydana gelen fizyolojik ya da psikolojik değişme, davranım ya da tepki olarak adlandırılır Davranımların bir araya gelmesiyle oluşan eylem ise davranış olarak nitelendirilir KLASĠK KOġULLANMA (PAVLOV) DAVRANIġÇI-ÇAĞRIġIM KURAMLARI BĠTĠġĠKLĠK KURAM- LARI (WATSON- GUTHRIE) BAĞ KURAMI (THORNDIKE) EDĠMSEL (OPERANT) KOġULLANMA (SKINNER) Pavlov, bu ekolün en çok bilinen kuramcısıdır. Bu kurama göre organizma için önceden nötr olan uyarıcılar, doğal uyarıcılarla ilişkilendirilerek koşullu uyarıcı haline gelir. Buna koşullanma yolu ile öğrenme denilmektedir. TEMEL KAVRAMLARI Bitişiklik Habercilik Pekiştirme Sönme Genelleme Ayırt etme Gölgeleme Öğrenilmiş Acizlik (Çaresizlik) Davranışçılığın kurucusudur. Watson a göre öğrenme koşullu ve koşulsuz uyarıcıların birbirlerine çok yakın zamanlarda verildiğinde meydana gelmektedir. Watson a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya karşı en son yapılmış ve en sık tekrarlanmış tepkidir PAVLOV UN KLASĠK KOġULLAMA KURAMI Thorndike a göre uyarıcı ve tepki sinirsel bir bağla bağlıdır (bağlaşımcılık) Öğrenmenin en temel formu ise denemeyanılma (seçme/bağlama) öğrenmesidir. Thorndike a göre öğrenme, doğrudandır ve düşünme ya da usa vurma yoluyla yönlendirilmez Öğrenme küçük adımlarla oluşur. TEMEL KAVRAMLA- TEMEL KAVRAMLARI RI En son ve en sık ilkesi Bağlaşımcılık Bitişiklik Deneme-yanılma Sıklık Küçük adımlar Bağ ilkesi Etki kanunu Yenilik ilkesi Tekrar Hazır bulunuşluk Zeka (soyut, mekanik, sosyal) Skinner bir çok davranışın sonuçlarına bakarak açıklanabileceğini ve kontrol edilebileceğini savunur. Eğer sonuçlar iyi denetlenirse bireylerde istenilen davranışı ortaya çıkaracağını ilave eder. Böylece edimsel koşullanma ortaya çıkmaktadır. Edimsel koşullama ödüle götüren cezadan kurtaran bir tepkinin öğrenilmesine, bir davranışın pekiştireçle kuvvetlendirilmesine denir TEMEL KAVRAMLARI Premack İlkesi Pekiştireç Pekiştirme Pekiştirme tarifeleri Edim Öncelikle, öğrenme ile ilgili araştırma yapan Pavlov, Watson ve Thorndike ın, bu araştırmaları insan ve hayvanların labaratuvarlarda belli bir durumda nasıl davrandıklarına ilişkin deneysel çalışmalarla destekledikleri için onların bu yaklaşımlarına davranışçı yaklaşım dendiğini belirtelim. Davranışçı kuramlar, öğrenmeyi; uyarıcı ile davranış arasında bağ kurma işi olarak görür (Uyarıcı Davranış). Uyarıcı; organizmayı harekete geçiren iç ve dış olaylardır.

4 Klasik koşullanma yolu ile öğrenme, ilk kez Rus bilim adamı Pavlov ( ) tarafından ortaya atılmıştır. Fizyolog olan Pavlov, köpekler üzerinde sindirim sistemiyle ilgili araştırma yaparken, köpeğin fizyolojik olarak, yiyecek ağzına geldiğinde salya salgılaması gerekirken, henüz eti görmeden deneyi yapan kişinin ayak seslerini duyduğunda da aynı güçte salya salgıladığını fark etmiştir. Daha sonra bu durumu sistematik olarak laboratuar ortamında araştırmaya karar vermiştir. Pavlov laboratuarda, köpeğe düzenli olarak yemek vermeden önce zil sesi vermiştir. Zamanla artık, köpek yemek verilmese dahi zil sesini duyduğunda salya salgılamıştır. Burada köpeğe verilen yiyeceğe koģulsuz uyarıcı salyaya ise koģulsuz tepki denir.çünkü bu ikisi arasındaki ilişki doğaldır. Herhangi bir koşullanma yoktur. Yeni uyarıcı olan zil, koģulu uyarıcı ve bunun sonucu oluşan salgıya koģullu tepki denir. Çünkü zil sesi, doğal olarak köpeklerin salya salgılamasına neden değildir. Dolayısıyla köpek koşullanmıştır.

5 KOġULLAMA ĠLKELERĠ BitiĢiklik: Koşullu ve koşulsuz uyarcıların verilme zamanının birbirine yakın ve art arda olmasıdır. Örnek: Yemek vermeden hemen önce zil sesinin verilmesi Habercilik: Koşullama sürecinde, koşullu uyarıcının (zil) bilgi verici nitelikte olması gerektiğidir. Bu örnekte zil etin geleceğinin habercisidir. PekiĢtirme: Klasik koşullamada pekiştirme, koşulsuz uyarıcının (et) meydana getirdiği tepkidir (salya). Burada koşulsuz uyarıcı pekiģtireç rolü görmektedir. Sönme: Uzun süre koşullu uyarıcı (sadece zil-ses) tek başına verildiği (et verilmediği) takdirde bir müddet sonra tepkinin azalmasıdır. Bir başka deyişle koşullu uyarcının artık tek başına koşullu tepkiyi oluşturamamasıdır. Örnek: Buradaki örneğe göre; eğer uzun bir süre sadece zil çalınır ve ardın dan et verilmezse köpekteki salya salgılama ve et beklentisi davranışının kaybolmasıdır. Genelleme: Organizmanın koşullu uyarıcıya (zil-ses) benzer diğer uyarıcılara da aynı tepkide bulunma eğilimidir. Örnek: Zil sesinden sonra sürekli et verilen bir köpeğin zil sesine yakın ve benzer tüm sesleri duyduğunda salya salgılaması ve et beklentisi içerisinde olması. Ayırt etme: Genellemenin tersidir. Organizmanın koşullama sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı (zil), diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir Örnek: zil sesini farklı seslerden, örneğin ıslık gibi- ayırt edip sadece zil sesine tepki verme eğilimi Gölgeleme: İki koşullu uyarıcı birlikte verildiğinde koşullamanın daha çok dikkat çeken uyarıcıya karşı meydana gelmesidir.

6 ÖğrenilmiĢ Acizlik (Çaresizlik): Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın, bulunduğu durumu değiştiremeyeceğini öğrenerek pasif kalması ve bunu diğer yaşantılara da genellemesidir. Örnek: Bazı öğrencilerin ne kadar çalışsalar da kendileri için zor olan bazı derslerden geçemeyeceklerine inanmaları veya girecekleri bir sınavdan asla yüksek bir puan alamayacaklarına inanmaları gibi. Bu durumda olan öğrenciler sonucu baştan kabullendikleri için başarmak için gerekli olan çalışmal a- rını yapmazlar ve birtakım bilinçli veya bilinçsiz bahanelerle sürekli çalışmaktan kaçınırlar. Neticede sınavdan düşük puan alırlar. Ben zaten böyle olacağını biliyordum derler. Bu duruma ise kendini gerçekleştiren kehanet denilmektedir. Klasik Koşullamanın Eğitim Açısından Değerlendirilmesi 1. Klasik koşullanma ilkelerinin, öğrenme-öğretme orta-mında kullanılma alanının sınırlı olduğu ileri sürülmekle beraber bu ilkeler, duyuşsal ve duygusal özelliklerin kazanılmasında önemli rol oynar. Okullarda ilgi, olumlu tutum, olumlu benlik, akademik özgüven gibi duyguların gelişiminde önemli ve etkili olabilir. 2. Önceleri çocuklar için nötr bir uyarıcı olan okulun, olumlu ve sevilen şeylerle ilişkilendirildiğinde, öğrenciler için olumlu ve sevilen bir mekân olmasına olanak verir. Eğer öğretmen okul içerisinde cezalandırıcı, sıkıcı ve somurtkan ise bu duyguları okulda genelleyen çocuk okul ve derslerden uzaklaşabilir. 3. Çocuğun normalde yapması gereken etkinlikleri ceza aracı olarak kullanmak çocuğun ceza dolayısıyla edindiği olumsuz duyguları bu olaylara da genellemesine neden olur. Örneğin derste arkadaşıyla konuşan bir çocuğa hadi bakalım 40 tane şu cümleden yaz diye ceza verilmesi çocuğun yazmaya karşı da olumsuz duygular beslemesine neden olabilir. 4. Öğretmenler okulda mümkün oldukça olumlu, mutlu ve güzel yaşantılar oluşturmalı ve bu yaşantıları öğrenme ve okulla ilişkilendirerek çocukların olumlu duygularını okula da genellemelerini sağlamalıdır. 5. Öğretmenlerin çocuklara olumlu, onların sevdikleri yaşantılar hazırlamaları için çocukları iyi tanımaları gerekir. 6. Son olarak; çocukların kendilerine olan özgüvenlerini olumlu bir hale getirmek için onları öğrenilmiş çaresizlikten kurtarıp başarıyı tattırarak böyle durumlarla baş etmeleri öğretilmelidir. WATSON ve GUTHRIE NĠN ÖĞRENME KURAMLARI: Watson, davranışçılığın kurucusudur. Araştırmaların bilimsel olabilmesi için psikolojinin güvenilir bir şekilde ölçülebilen, gözlenebilen davranışlar üzerinde çalışması gerektiğini savunur. Çevrecidir. Watson a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya karşı en son yapılmış ve en sık tekrarlanmış tepkidir. Watson bu görüşüne en son ve en sık ilkesi adını verir.

7 GUTHRIE NĠN KURAMI: Guthrie öğrenmede BitiĢiklik ilkesini savunur. Ona göre öğrenmenin tek ilkesi bitişikliktir. Ayrıca dikkatin önemini vurgular. BitiĢiklik: Şartlı ve şartsız uyarıcıların ardı ardına (çok yakın zamanlarda) verilmesidir. Örnek: Sınıfta her kargaşa ortamında bağıran öğretmenin bağırması kargaşa ortamıyla bitişiklik arz ettiği için, ileride öğretmenin bağırması etkisizleşecek ve kargaşayı davet edecektir. Ceza: Ceza da bitişiklikle doğrudan ilişkilidir. Guthrie ye göre cezanın etkili olabilmesi için; cezalandırılan davranışla onu meydana getiren uyarıcı koşullar arasındaki birlikteliği yok edip, aynı uyarıcıyla cezalandırılan davranışa zıt bir davranışın birlikte olması sağlanmalıdır. Özetle; ceza, cezalandırılan davranışa zıt, alternatif bir davranış oluşturmalıdır. Örnek 2: Guthrie nin ceza anlayışı için şöyle bir örnek verilebilir. Sınıfta istenmediği halde, sürekl i yerinde konuşan bir çocuk; tahtaya kaldırılarak bıkıncaya kadar konuşması istenebilir. Bu istenm e- yen davranışa alternatif bir davranış oluşturduğu için etkili olabilir. 1. EĢik Yöntemi (AlıĢtırma) Uyarıcının tepkiye çağrışım yaptıramayacak kadar zayıf bir derecede verilmesidir. Örnek: Atları eğere alıştırmada atın üstüne önce hafif bir battaniye atılarak ise başlanır. Giderek battaniyeden daha ağır bezler atılır, yani uyarımlar artırılır.

8 2. Yorma Yöntemi (Bıktırma) Uyarıcıyı tepki yoğunluğu meydana gelinceye kadar tekrarlama yöntemidir. Böylece aynı uyarıcı duruma farklı tepkiler verilmeye başlanır. Bu yönteme de yorma yöntemi denilir. 3. BağdaĢmayan Uyarıcılar (Zıt Tepki) Yöntemi Uyarıcıyı ortamdaki bazı özellikleri arzu edilmeyen tepkiyi engellediği bir durumda vermektir. Örnek; tavuk yeme alışkanlığından alıkoymak için köpeğin boynuna ölü bir tavuk bağlamaktır. K ö- pek, ölü tavuktan kurtulmak için çırpınacak ve bir daha, tavuk yemekten vazgeçecektir. Eğitim Açısından Değerlendirilmesi Guthrie nin öğrenme kuramına göre; 1. Eğitime, hedefler belirlenerek girilmelidir. Öğrencilere hangi tepkileri (hedefleri) kazandıracağımızı belirlemeliyiz ki bu tepkileri doğuracak uyarıcıları verelim. 2. Guthrie ye göre öğrenilecek şeyin dikkat çekici olması çok önemlidir. Öğrenme-öğretme ortamında hedef davranışın yapılmasını sağlayacak uyarıcıların dikkat çekici olması gerekir. 3. Güdüler, organizmada sürekli uyarıcı etkisi yarattığından organizmayı aktif tutar. Bu nedenle, aç olan bir bireyin açlığını yatıştırıncaya kadar yiyecek arama etkinliğini sürdürmesi gibi eğitimde de bireyde öğrenilecek birime karşı bir ihtiyaç uyandırılırsa, birey bu ihtiyacını doyuncaya kadar öğrenme çabasını sürdürecektir. 4. Yaparak yaşayarak öğrenmeye önem verilmeli ve ön planda tutulmalıdır. Okul gerçek yaşamın temsilcisi olmalıdır. 5. Ceza, acı verici ve olumsuz duyguları harekete geçirici olmamalıdır. Cezanın etkili olabilmesi için istenmeyen davranış görüldüğünde verilmesi ve istenmeyen davra-nışa zıt alternatif bir davranış oluşturması gerekmektedir. (Örneğin; oturduğu yerde arkadaşıyla konuşan bir öğren-cinin tahtaya çıkarılarak orada istediği kadar konuşmasına izin vermek). 6. Alışkanlıkları yok etme yöntemleri sınıfta uygulanabilir. EDWARD LEE THORNDIKE ĠN ÖĞRENME KURAMI Thorndike a göre uyarıcı ve tepki sinirsel bir bağla bağlıdır (bağlaşımcılık). Öğrenmenin en temel formu ise deneme-yanılma (seçme/bağlama) öğrenmesidir. Ayrıca ona göre öğrenme küçük adımlarla oluşur. Thorndike a göre öğren-me, doğrudandır ve düşünme ya da usa vurma yoluyla yönlendirilmez.thorndike zekâyı aģağıdaki üç ana farklılık çerçevesinde sınıflandırmıģtır Thorndike hazır bulunuşluk ve tekrarın önemini vurgular. Ayrıca etki kanunu olarak bilinen ilkeye göre; pekiştirilen davranışın gücü artmakta fakat cezalandırılan davranışın gücü azalmamakta başka bir değişle cezalandırma, istenmeyen davranışı yok etmemektedir.

9 Eğitim Açısından Değerlendirilmesi 1. Thorndike gerek düz anlatım gerekse göstererek yapma yöntemlerinin öğrenme-öğretmede sınırlı etkisi olduğunu en etkili öğrenmenin yaparak-yaşayarak öğrenme olduğunu savunur. 2. Öğretimin düzenlenmesinde öncelikle, öğrenciye kazandırılacak hedef davranışlar belirlenmelidir. 3. Hedef davranışlar belirlenirken öğrenci özellikleri, hazır bulunuşluk düzeyi dikkate alınmalıdır. 4. Öğrenme adım adım ve kolaydan zora olacak şekilde sağlanmalıdır. 5. Öğretme-öğrenme ortamına sunulan uyarıcıların dikkat çekici bir nitelikte olması öğrenmeyi kolaylaştırır. 6. Doğru davranışlar hemen pekiştirilmeli, yanlış davranışlarda tekrar edilmeden hemen düzeltilmelidir. Bu da sınav yaparak ve dönüt verilerek gerçekleştirilebilir. Ayrıca Thorndike nin sisteminde ceza yoktur. Ceza yerine pekiştirme kullanılmalıdır. 7. Okul gerçek yaşamı temsil edebilmelidir. 8. En iyi öğrenme yaparak-yaşayarak öğrenmedir. Öğrenci pasif değil aktif olmalıdır. EDĠMSEL KOġULLAMA (OPERANT ġartlanma) Skinner, programlı öğretimin kurucusudur. Klasik koşullanma yoluyla öğrenmeyi sağlamak için yapılan davranışa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir. Oysa insan davranışlarına neden olan uyarıcıları her zaman tahmin etmek mümkün değildir. Çünkü insanlar çevreleriyle çok farklı etkileşimlerde bulunarak yine çok farklı tepkiler verebilirler. Bu nedenle Pavlov gibi insan ve hayvan davranışlarını inceleyen Skinner, davranışa neden olan uyarıcıdan daha çok isteyerek ortaya çıkan davranışlarla ilgilenmiştir. Skinner e göre tepkisel ve edimsel olmak üzere iki çeşit davranış vardır. Edim; canlıların herhangi bir çevresel uyarıcıya maruz kalmadan kendi biyolojik yapılarına dayanarak ihtiyaç durumunda kendiliğinden ortaya koyduğu davranışlardır (yürüme, koşma vb). Tepkisel DavranıĢlar: Tüm refleksleri kapsar ve tepkisel davranışa neden olan uyarıcılar her zaman bilinirken, edimsel davranışa neden olan uyarıcılar çok belirgin değildir. Klasik koşullanmadaki tepki buna bir örnektir. Edimsel DavranıĢlar: Bu tür davranışlar bilinen bir uyarıcı tarafından oluşturulmaz; organizma tarafından ortaya konur. Edimsel davranış kendiliğinden ortaya çıkar ve sonuçları tarafından kontrol edilir. Örnek: Çocuğun yürümeye başladığını gören yetişkinler genellikle sevinir ve çocuğu alkışlar. Bu ilgi çocuğu mutlu eder ve çocuk aynı davranışı tekrarlama eğilimi gösterir. Diğer bir değişle, çocuğun yürüme davranışı sonuçları (kutlama ve alkış) tarafından kontrol edilir. Burada önce tepkide bulunulur, sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir ve tepki bu uyarıcılar tarafından kontrol edilir. Davranıştan sonra gelen uyarıcı organizmada acı etkisi yaratırsa davranış tekrar edilmez.

10 Özetle; Skinner birçok davranışın sonuçlarına bakarak açıklanabileceğini ve kontrol edilebileceğini savunur. Eğer sonuçlar iyi denetlenirse bireylerde istenilen davranışı ortaya çıkaracağını ilave eder. Böylece edimsel koşullanma (Operant Şartlanma da denir.) ortaya çıkmaktadır. Edimsel koşullama ödüle götüren cezadan kurtaran bir tepkinin öğrenilmesine, bir davranışın pekiştireçle kuvvetlendirilmesine denir. PekiĢtireç: Davranışı izleyen ve organizma üzerinde hoşa gidici bir tepki yaratarak davranışın (edim) ortaya çıkma olasılığını arttıran uyarıcılara pekiģtireç denir. PekiĢtirme ÇeĢitleri: Pekiştireçler meydana getirdikleri etkilere göre tanımlanmakta ve bu bakımdan iki gruba ayrılmaktadır. 1. Olumlu Pekiştireç 2. Olumsuz Pekiştireç 1. Olumlu PekiĢtireç: Ortama konduğunda belirli bir davranışın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır. 2. Olumsuz PekiĢtireç: Ortamdan çıkarıldıklarında belirli bir davranışın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır. Özetle; olumlu pekiştireçler ortama konduğunda olumsuz pekiştireçler ortamdan çıkarıldıklarında davranışın yapılma olasılığını arttırma işlemine pekiştirme denir. Pekiştirme de ikiye ayrılır. Olumlu pekiştireçleri ortaya koyarak davranışın yapılma olasılığını arttırma işlemine olumlu pekiştirme; olumsuz pekiştireçleri ortamdan çıkartarak davranışın yapılma olasılığını arttırma işlemine de olumsuz pekiştirme denir.

11 OLUMLU PEKĠġTĠREÇ ÖRNEKLER Sınıfta soruya doğru cevap veren öğrenciye, aferin denmesi Bayramlarda el öpen çocuklara şeker veya para verilmesi Yerdeki çöpü kaldıran bir öğrencinin başının okşanması Odasını toplayan çocuğa annesinin aferin demesi OLUMSUZ PEKĠġTĠREÇ ÖRNEKLER Bir çocuğun arkadaş ve aile ortamındaki huzursuzluktan kaçarak okula gelmesi Ayakkabısı sıkan bir çocuğun ayakkabısının çıkarılması Dişi ağrıyan bir çocuğa ilaç verilmesi Bir çocuğun, annesinin kendisine kızmaması için odasını toplaması Birincil pekiģtireç Ġkincil PekiĢtireç Birincil Olumsuz pekiģtireç Önceden nötr olan, sonradan Yaşamı tehdit edebile- Yiyecek, su, cinsellik, birincil pekiştireçlerle cek, organizmaya zarar sevgi gibi biyolojik ilişkilendirilerek hoşa giden, verebilecek elektrik ihtiyaçlardır. öğrenilmiş pekiştireçlerdir. çarpması, ateş, dayak, Para, aferin, not gibi. azar ve kızma gibi durumlardır. Ġkincil Olumsuz pekiģtireç Önceden nötr olan ve sonradan birincil olumsuz pekiştireçlerle ilişkilendirilerek kaçınılan durumlardır. Sobada elin yanması gibi Hem olumlu hem de olumsuz pekiştirme organizmanın hoşuna giden bir etki yaratır ve yapılan davranışın tekrarlanma olasılığını artırır. Unutmamak gerekir ki hem olumlu, hem de olumsuz pekiştirme organizmanın hoşuna giden bir etki yaratır ve davranışın tekrar ortaya çıkma olasılığını arttırır. Pekiştireçler yoluyla istendik veya istenmedik yönde davranışlar öğrenilebilir. Bu nedenle pekiştireçler çok dikkatli kullanılmalı ve sadece doğru davranışlar pekiştirilmelidir. PekiĢtirme Tarifeleri: Edimsel koşullanma ile öğrenmede, pekiştireçlerin verilme zamanı ve sıklığı, öğrenmeyi etkileyen önemli bir etmendir. Bu nedenle pekiştireçlerin verilmesi ile ilgili bazı pekiştirme tarifeleri belirlenmiştir. Bunlar; 1. Sürekli PekiĢtirme: En basit pekiştirme tarifesidir. Ayrıca sönmeye karşı en az dirençli pekiştirme türüdür. Bu tarife, yeni bir şey öğretilirken kullanılmalı, davranış öğrenildikten sonra diğer bir pekiştirme kullanılmalıdır. Çünkü bu pekiştireç, çok sık verilse değerini yitirir ve pekiştireç özelliğini kaybeder.

12 Örneğin, toplama işlemini yeni öğrenen bir öğrencinin her doğru işlem sonucunda ödüllendirilmesi zamanla verilen ödülün değerini azaltır. 2. Aralıklı PekiĢtirme: Aralıklı pekiştirme tarifelerinde birkaç hedef davranıştan biri pekiştirilir. a. Sabit Oranlı PekiĢtirme: Bu tarifede organizmanın sabit sayıdaki davranışı pekiştirilir. Örneğin, öğretmenin matematik dersinde 5 tane doğru işlem yapan öğrencilere yıldız vermesi veya dikilen her 7 gömlek başına ücret verilmesi gibi. b. DeğiĢken Oranlı PekiĢtirme: Bu pekiştirme tarifesinde her beş doğru cevaptan sonra vb. gibi belirli bir sayıdaki tepkinin pekiştirilmesi yerine, değişen sayılardaki tepkiler pekiştirilir. Bu tarifede önemli olan ortalama bir tepki sayısının pekiştirmesidir. Bu pekiştirme tarifesi sönmeye karşı en dirençli ve en yüksek sayıda tepki üreten bir tarifedir. Çünkü pekiştirmenin hangi davranıştan sonra geleceği bilinmemekte ve birey sürekli bir şekilde etkin olmaktadır. Örnek: Öğretmenin ortalama altı doğru cevaptan sonra pekiştirme yaptığını düşünelim. Bu durumda, bir kez iki davranıştan sonra, bir kez beş, bir kez on ve bir kez de yedi davranıştan sonra pekiştirme yapıldığında ortalama altı davranış pekiştirilir ve öğrenci ne zaman pekiştirileceğini tahmin edem e- yeceği için sürekli olarak etkin olarak kalır. c. Sabit Zaman Aralıklı PekiĢtirme: Organizmanın belli bir zaman dilimi içinde yer alan davranışları pekiştirilir. Bu tarifede doğru davranış sayısı değil, belli bir sürenin geçmesi önemlidir. Sabit zaman aralıklı pekiştirmede, pekiştirecin ne zaman geleceği birey tarafından tahmin edilir. Bu nedenle pekiştirecin gelmesine yakın zamanda davranışlar sıklaşır, sonra azalır. Örnek 1: Aylık maaş alma, teneffüs vakitleri gibi Örnek 2: Öğrencilerin yazılı ve sözlü sınavlardan önce çalışıp, sonra çalışmamaları. d. DeğiĢken Zaman Aralıklı PekiĢtirme: Bu pekiştirme tarifesinde zaman sabit değildir. Pekiştireç bazen hemen, bazen daha geç verilebilir. Burada önemli olan ortalama zamandır. Örnek: Öğretmenlerin bazen haftada bir, bazen iki haftada bir, bazen de haftada iki defa sınav yapmaları öğrencileri her an sınava hazırlar. Premack Ġlkesi (Büyükanne Kuralı): Bu ilkeye göre organizmanın çok sık (severek) yaptığı davranış pekiştireç olarak kullanılarak az yapılan

13 davranış ortaya çıkarılmaya çalışılır. Örnek: Ispanak yemeğini sevmeyen, ancak tatlıyı çok seven bir çocuğa ıspanak yedirmek için Ispanak yemeğini bitirdikten sonra, tatlı yiyebilirsin denilebilir. Burada dikkat edilecek husus, daim, öncelikle az görülen davranışın yaptırılmasının gerekmesidir. Ceza: Olumsuz bir davranış sonucunda organizma için rahatsız edici bir durum yaratan uyarıcı(lar) verilmesidir. Ceza; organizmaya istemediği bir şeyin verilmesi veya istediği bir şeyin verilmemesidir. Ceza da pekiştireç gibi iki türlüdür. Örnek: Birinci tip cezaya örnek olarak bir öğretmenin ebeveynin çocuğunu, yaptığı bir davranış nedeniyle dövmesi, azarlaması; ikinci tip cezaya ise yine aynı durumda çocuktan sevgiyi esirgeme, TV izlemesini yasaklama gibi durumlar gösterilebilir. Ceza; cezalandırılan davranışı alışkanlığı- yok etmeyip sadece baskı altına almaktadır. Cezalandırılan davranış cezanın etkisi yok olunca tekrar ortaya çıkmaktadır. Cezanın bu kadar yaygın olarak kullanılmasının sebebi ise cezanın etkisini hemen göstermesidir. Oysa uzun dönemde ceza etkisizdir. Ceza; istenmedik davranışların bastırılmasında etkili olur. Ancak davranışı değiştirmede etkisizdir. Ayrıca cezalandırılan kişide, korku, nefret gibi duygusal tepkiler meydana getirir ve bu tepkiler ortamda bulunan öğretmen, okul, sınıf vb. diğer uyarıcılara da genellenir. Ayrıca ceza saldırgan davranışlara neden olabilmektedir. O halde bir ebeveyn veya öğretmen ceza yerine nasıl bir uygulamaya başvurmalıdır? 1. Öncelikle istenmeyen davranışa neden olan ortamı değiştirin. 2. İstenmeyen davranışı bırakıncaya kadar yaptırın. 3. İstenmeyen davranış, çocuğun bir gelişim dönemi özelliği ise sabırla çocuğun bu dönemi atlatmasını bekleyin ve ona sevgiyle yaklaşın. 4. Sönme ilkesini hatırlayın. İstenmeyen davranışlar da pekiştirilmezse zamanla sönme meydana gelir. O halde istenmeyen davranışı görmezden gelip istenen davranışı görün ve pekiştirin. Unutmayın; cezalandırmaya alternatif en etkili süreç, sönmeye bırakmadır. Sönme: Edimsel koşullamada sönme, pekiştirilmenin yapılma-masıyla davranışın önceki haline düzeyine düşmesidir. Fakat sönme sürecinde davranışın sıklığı hemen azalmaz. Sönme sürecinin başlamasıyla davranışın sıklığında kısa süreli bir artma gözlenir. Ancak zamanla pekiştirilmeyen davranışın sıklığı giderek azalır.

14 BANDURA NIN SOSYAL ÖĞRENME (GÖZLEM YOLUYLA ÖĞRENME) KURAMI Buraya kadar aldığımız klasik ve edimsel koşullama kuramları davranışın hangi uyarıcılarla arttığını-azaldığını ve bunun hangi süreçlerden geçtiğini açıklamaktadır. Ancak insanların birçok davranışı pekiştirilmeden, bir kerede tüm özellikleri ile yapılabilmektedir. Örneğin; öğrenciler okulun ilk günü, sınıfa öğretmen ilk girdiğinde sessizce dururlar. Bu tür öğrenmeleri açıklayan en önemli kuram gözlem yoluyla öğrenme kuramlarıdır. Bu kuram, davranışçı ve bilişsel öğrenme kuramlarının bir karışımından oluşmaktadır. A. Bandura, N.E. Miller ve J. Dollard, bu öğrenme kuramının öncüleridir. Bandura, davranışçı öğrenme kuramlarının bir çok kavramını benimsemekle birlikte, öğrenmede, düşünmenin, taklidin ve gözlemin önemini

15 vurgulamaktadır. Gözleyerek öğrenme özellikle çocukların çevrelerindeki yetişkinlerin hareketlerine, etrafında olup biten olaylara bakarak yeni bilgiler öğrenmesidir. Çocuklar, gözledikleri davranışlardan pekiştirilenleri taklit ederken sonucu olumlu olmayan davranışları taklit etmezler. Bu bir model taklit etmedir ve bu açıklamaya göre bir davranışın öğrenilmesi için, bireyin bu davranışın sonucunu yaşayarak öğrenmesi gerekmez. Örneğin; hepimiz sobaya elimizi vurduğumuzda elimizin yanacağını biliriz ama hepimiz bunu yaşayarak öğrenmemişizdir. Bunun gibi günlük yaşantımızda gözleyerek öğrendiğimiz pek çok davranış vardır. Gözlem Yoluyla Öğrenmenin Süreçleri 1. Dikkat: Gözleyerek öğrenmenin ilk evresi dikkattir. Model alınan davranışın gösterilebilmesi için öncelikle model alınan davranışa dikkat edilmesi gerekir. Genel olarak, öğrenciler ilgi çekici, cazip ve popüler modellere daha fazla dikkat gösterirler. Burada sözü edilen model, kişi, olay görüntü, davranış vs. olabilir. Araştırmalara göre insanlar; farklı, ilginç ve yüksek statülü davranışlara dikkat etmektedir. 2. Hatırda Tutma (Hatırlama): Gözlem yoluyla öğrenilen bilgiden yararlanabilmek için, gözlemcinin, modelin davranışını hatırlaması gerekir. Bu nedenle gözlenen bilgi, sembolleştirilip kodlanmakta ve bellekte saklanmaktadır. Davranış belleğe görsel, sözel sembolik olarak kodlanabilir. Öğrenilen bilginin unutulmamasında zihinsel tekrarın önemi büyüktür. 3. DavranıĢı Üretme (Uygulama) : Model alınan davranışın gösterilmesi için bireyin gözlem-lerini davranışa dönüştürmesi gerekir. Bu da bireyin fiziksel ve psiko-motor özelliklerinin de davranışa uygun olmasını gerektirir. Ayrıca Bandura ya göre tüm bunların yanında bireyin yeterli isteğe ve başarabileceğine inanmasına, diğer bir deyişle öz yeterlilik kapasitesine bağlı olduğunu öne sürmüştür. 4. Güdülenme: Öğrencilerin bir modeli taklit etme eğilimleri pekiştirildiğinde davranışın öğrenilmesi kolaylaşmaktadır. Gözleyerek öğrenme sürecinde üç türlü pekiştirme bulunmaktadır. Kendi Kendini PekiĢtirme: İstenilen davranışı güçlendirmek için kişinin kendi içinden gelen sonuçları kullanmasıdır. Gözlenen PekiĢtirme: İstenilen davranışı gösteren bir modeli gözlerken ortaya çıkan sonuçları kullanmadır.

16 BĠLĠġSEL YAKLAġIM BĠLGĠYĠ ĠġLEME KURAMI Şimdiye kadar ele aldığımız davranışçı öğrenme kuramları, gözlenebilir davranışlar üzerinde odaklanmıştı. Bu kuramlar bir uyarıcıya karşı gösterilecek tepkinin, pekiştirme yoluyla güçlendirilebileceği pekiştirme tarifeleri kullanarak davranışın şekillendirilebileceğini savunmuşlardır. Ancak bazı durumlarda davranışçı kuram ilkelerinin yeterli olmadığı ve bazı durumları izah edemediği görülmektedir. Bu durumlar bilişsel kuramlarla açıklanmaya çalışılmıştır. Burada sözü edilen BiliĢ; insan zihninin, dünyayı ve çevresindeki olayları anlamaya yönelik yaptığı işlemlerin tümüne denir. Bilişsel öğrenme kuramları, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceler. Bilişsel açıdan öğrenme, bireyin zihinsel yapılarındaki değişme olarak tanımlanmaktadır. Bu zihinsel yapılardaki değişme, bireyin davranışlarında değişme ve yeni davranışlar kazanmasını sağlamaktadır. Bilgiyi işleme kuramı temel olarak şu dört soruyu cevaplamaya çalışır. 1. Dışarıdan yeni bilgi nasıl alınmaktadır? 2. Alınan yeni bilgi nasıl işlenmektedir? 3. Bu bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır? 4. Depolanan bilgi nasıl bulunmaktadır? (hatırlanmaktadır?) Bilgiyi işleme kuramındaki öğrenme modeli bilgisayarın çalışmasına benzetilmektedir. İnsanlardaki öğrenme olayı da, bilgisayarlardaki girdilerin işlenip çıktılara dönüştürülmesi olarak görülmektedir. Bilgiyi işleme kuramında öğrenme, bireyde bulunan bazı yapılar ve bunların işlendiği bazı süreçlerle açıklanmaya çalışılmıştır. Bireyde bulunan temel yapılar; duyusal kayıt, kısa ve uzun süreli bellek, süreçler ise;

17 tanıma, algı ve dikkat, bilgiyi kodlama ve depolama, hatırlama ve örgütlemedir. Şimdi bu kuramda yer alan temel yapılar ve bu yapılarla ilgili süreçleri açıklamaya başlayalım. Duyusal Kayıt: Günlük yaşamımızda, çevremizden gelen sürekli bir uyarcı bombardımanına tutulmaktayız. Duyusal kayıt, duyu organları vasıtasıyla çevresel uyarıcıları alır. Kapasitesi sonsuzdur fakat alınan uyarıcı izleri bir saniye gibi çok kısa bir süre duyuya kayıt olur. Yani, çok kısa bir süre için uyaranların tam bir kopyasını tutan bilgi deposuna duyusal kayıt denir. Örneğin; bir derginin sayfalarını hızla çevirdiğimizde sayfalardaki resimler gözümüzde izler bırakır. Bu süreç duyusal kayıt olarak adlandırılır. Ancak duyusal kayda gelen bilgiler çok kısa zamanda - yaklaşık bir saniyede- silinir. Duyusal kayda gelen sonsuz uyarıcıdan sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki bilgi, kısa süreli belleğe aktarılabilir. Bu süreçte dikkat ve seçici algı süzgeçleri görev yap ar. Bu nedenle aralıksız bir şekilde üst üste verilen bilgiler, bireyin algı alanına girmediğinden kaybolur. Özellikle öğretmenler bu noktaya dikkat etmeli, aynı anda birden fazla yönerge vermemelidir. Kısa Süreli Bellek: Duyusal kayda gelen bilgilerin davranışa dönüşmesini, uzun süreli belleğe kodlanmasını sağlar. Tekrar edilmediği takdirde bir dakika içinde bilginin kaybolacağı kısa süreli bilgi depolama yerine kısa süreli bellek denir. Bu belleğin kapasitesi oldukça sınırlıdır. Araştırmalara göre bu belleğin kapasitesi 5-9 yeni bilgi birimi (sayı, harf, obje) ile sınırlı, bilgiyi koruma süresi ise yaklaşık 20 sn dir. Kısa süreli belleğin kapasitesi sınırlı olduğundan sadece sözlü sunulan derslerde öğrencinin öğrenmesi büyük ölçüde engellenir. Bu durumda öğretmenler sunularını yavaş, daha çok ana tekrar ve özetlemeler şeklinde yapmalı ve öğretim araç-gereçleri ve materyallerinden mümkün oldukça faydalanmalıdır. Uzun Süreli Bellek: Uzun süreli bellek, yeni gelen bilgilerin eskilerle örgütlenerek saklandığı yerdir. Tekrar edilerek kodlanan ve anlam kazandırılan bilgiyi sürekli olarak sakladığımız depodur. Kapasitesi sınırsız olarak kabul edilir. Uzun süreli bellekteki bilginin hatırlanması, bilginin belleğe depolanma biçimine göre değişir. İyi örgütlenmiş bilgiler çabuk hatırlanır. Uzun süreli bellekte unutulan bir kişiyi, nesneyi, olayı, sözcüğü hatırlama olasılığı vardır. Oysa kısa süreli bellekte bu olasılık yoktur. Bir kişinin, nesnenin, olayın, sözcüğün uzun süreli bellekte kalmasıyla hatırlanıp geri getirilmesi birbirinden farklı işlevlerdir. Uzun süreli belleğin kapsamı, sınırları birçok değişkenin etkisi altındadır. Bunlar arasında öğrenilmiş malzemenin hatırda tutulması, özellikle başlangıçta malzemenin iyi öğrenilmesine, malzemenin anlamlığına ve öğrenilmiş başka malzemelerinin olumsuz etkisinin bulunmamasına bağlıdır. Başlangıçta malzemenin iyi öğrenilmesi, hatasız tekrar yapılana kadar öğrenmeyle olur. Bu durum tam öğrenmeyle olasıdır. Tam öğrenme, hatırlama ve geri getirmeyi kolaylaştırır. Öğrenilecek malzemenin anlamlı olması, önceden öğrenilenlerle bağlantı kurulması, kolay ve çok çağrışım yapılabilmesi, hatırlama ve geri getirmeyi kolaylaştırır. Bellek Tipi GiriĢ Kapasite Süreklilik Ġçerik Tekrar edilebilirlik Kısa süreli bellek Uzun süreli bellek Çok hızlı Sınırlı 5 20 saniye Nispeten yavaş Sınırsız Sınırsız Kelime, Hayal, Tavırlar, Cümleler Şemalar, Ürün, Üretim, Bölümler, Dosyalar Hemen Temsil ve organizasyona dayanır ġema; uzun süreli bellekte bilgi, şema adı verilen yapılar içinde depolanır. Şema, birbirine bağlı olan fikirler, ilişkiler ve işlemler setidir. Bir olay, kavram veya beceriyi anlamak için rehberdir.

18 Öğrencinin sahip olduğu şemalar önceki bilgileriyle yeni gelen bilgilerini ilişkilendirmesini sağlayarak, anlamlı öğrenmeye yardımcı olur. Önceden kazanılan şemanın yapısı, sonraki öğrenmeleri etkiler. Uzun süreli bellek, depolanan bilgilerin türü ve örgütleniş biçimine göre anlamlı bellek, anısal bellek ve işlemsel bellek olarak üç türlüdür. Bilginin Duyusal Kayıttan Kısa Süreli Belleğe Aktarılmasında Etkili Süreçler Dikkat: Öğrenme faaliyeti dikkat süreci ile başlar. Sadece dikkat ettiğimiz, bizim için önemli bilgileri öğreniriz. Öğretmenlerin öğretme-öğrenme sürecinde kullana-bileceği öğrencinin dikkatini çeken uyarıcılar: 1. Fiziksel Uyarıcılar: Resimler, haritalar, tepegöz, slaytlar, teyp kasetleri, yazı tahtasında farklı renk, biçim, öğretmenin jest ve mimikleri, öykü, fıkra vb. gibi uyarıcılar dikkat çeken fiziksel uyarıcılardandır. 2. Aykırı Uyarıcılar: Özellikle, zıt etki yapan, aykırı olan uyarıcılar dikkati çeker. Örneğin; öğretmenin bir işlemi yanlış yapması. 3.DuyuĢsal Uyarıcılar: Bazı uyarıcılar duygusal tepkiler yaratır ve dikkati harekete geçirir. Örneğin; öğretmenin sınıfta öğrencisine adıyla hitap etmesi. 4. Emir Verici Uyarıcılar: Eğitim ortamında, bazı durumlarda öğretmenlerin, öğrencilerine neye dikkat etmeleri gerektiğini vurgulamaları gerekir. ALGI İnsanlar çevrelerindeki uyarıcılardan duyu organlarına gelen ayrı ayrı uyarımları anlamlı bir biçimde örgütleyerek, duyumlarına anlam verirler. Duyu organlarına gelen uyarımların anlamlı hale getirilmesi sürecine algı denir. Gestalt psikologlarına göre uyarıcılar ayrı ayrı değil, anlamlı bir bütün olarak algılanır ve bütün, onu meydana getiren parçaların toplamından daha çok anlam ifade eder. İnsanlar, duyu organlarına gelen uyarımlara anlam vermek için onları örgütlerler. Her bireyin aldığı uyarımları örgütleme biçimi farklıdır. Bu nedenle iki kişi aynı uyarıcıya baksalar da farklı şeyler görebilirler (Örnek Gestalt kuram: Şekil-zemin ilişkisi). Organizmanın çevreden gelen uyarıcıların bazılarını

19 seçmesine algıda seçicilik denir. Seçici algı, duyusal kayıta gelen bilginin kısa süreli belleğe aktarılmasında etkilidir. Çünkü dikkat edilen ve algılama alanına giren uyarıcılar işlenerek öğrenme gerçekleşir. Kısa Süreli Bellekte Bilgiyi Saklama Süreçleri: Sürekli Tekrar: Bilginin şeklini değiştirmeksizin zihinsel ya da sesli bir biçimde açık olarak ifade edilmesidir. Örnek: Ezber yapmak. Kodlama: Kısa süreli bellekteki bilginin uzun süreli bellekte var olan bilgilerle ilişkilendirilerek uzun süreli belleğe transfer edilme sürecidir. Gruplama: Bilindiği gibi kısa süreli bellek aynı anda ortalama 7 2 birimlik bilgiyi alabiliyordu. Bilgiyi gruplayarak birim sayısını azaltmak, kısa süreli belleğin kapasite sınırlılığını azaltır. Örneğin; yedi birimlik bir telefon numarası gruplanarak biçiminde üç birime indirilebilir şeklinde iki birime indirgenebilir. Böylece kısa süreli belleğe girecek bilgi için yer sağlanır. Bilginin Uzun Süreli Belleğe Aktarılmasında Kullanılan Süreçler: 1. Örtük ve Açık Tekrar: Bilginin zihinsel sesli olarak açık bir şekilde tekrar edilmesi sürecidir. Örnek: Bir şiiri ezberleyinceye kadar tekrar etmek bir parçayı doğru çalıncaya kadar tekrar etmek gibi. Tekrar, bilgiyi uzun süreli belleğe aktarmanın en basit, en ilkel yoludur. Tekrar etmede zamanlama ve aralıklı tekrar yoluyla ezberlemenin daha etkili olduğu gözlenmiştir. 2. Kodlama (Anlamlandırma): Kısa süreli bellekte hali hazırda işlenen bilginin uzun süreli bellekte ver olan önceki bilgilerle ilişkilendirilerek, uzun süreli belleğe transfer edilme sürecidir. Kodlamada, gelen yeni bilgiyi var olan eski bilgilerle tamamlama, anlamlandırma, örgütleme işlemi söz konusudur.

20 ANĠ KAVRAYIġ YOLUYLA ÖĞRENME Gestalt psikolojinin etkisiyle gelişen ani kavrayış yoluyla öğrenme Köhler in 1925 te yaptığı deneylerle açıklık kazanmıştır. Köhler tarafından Sultan adındaki şempanze üzerinde yapılan deneylerden ilkinde Sultan ın ulaşamayacağı bir uzaklığa yiyecek konmuştur. Sultan ın yiyeceğe ulaşması için ilk olarak kısa sopayı alması, daha sonra kısa sopa yardımıyla uzun sopayı kendine çekmesi ve en sonunda da iki sopayı birleştirip yiyeceği kendine çekmesi ge- rekmektedir. Bu aşamalar gerçekleştirilinceye kadar etrafına bakmış ve çözüme adım adım ulaşmıştır. Diğer bir de- neyde de Sultan ın ulaşamayacağı bir yüksekliğe muz konmuştur. İlk olarak ulaşamayacağı yük- seklikteki muza zıplayarak ulaşmayı deneyen Sultan, birden bire sandıkları fark etmiş ve onları üst üste koyarak muza ulaşmıştır. Deney boyunca şempanze bildiği bütün yolları denemiştir. Ancak bilinen yollar problemi çözmeye yetmemiş, çözüm birden bire ortaya çıkmıştır. Bir başka deyişle, bulunduğu durumdaki ilişkileri aniden kavramış; yani zihninde sandıkları üst üste koyduğu zaman, muza uzanabileceğini planlayabilmiştir.

21 Ani kavrayış yoluyla öğrenmede en önemli ilke, içinde bulunulan durumun çeşitli özelliklerinin bütün olarak görülmesi ve aralarında anlamlı bir bağ kurulabilmesidir. Ani kavrayış yoluyla öğrenmede ilk olarak problemin bütünü algılanır, daha sonra bütün ayrıntılarıyla algılamaya başlanır. Ani kavrayış yoluyla öğrenme, organizma hazır olduğunda bir anda gerçekleşen bir olaydır. (Arşimed in hamam tasını yüzerken gördüğünde Buldum demesi gibi.) Ġçgörü: İnsan daha önce hiç karşılaşmadığı yeni ve karmaşık durumlarda önemli ilişkileri içsel olarak bir anda kavramaktadır. Örneğin; trigonometri probleminin çözümünde, bütün algılandıktan sonra, aniden parçalar arasında yeni bir ilişki sezilir. Yani öğrenme, bir konunun içgözüyle birdenbire kavranmasıyla oluşur. GĠZĠL (ÖRTÜK) ÖĞRENME (EDWARD C. TOLMAN) Gizil öğrenme anında değil de sonradan açığa çıkan bir öğrenmeyi içermektedir. Gizil öğrenme, ödülün yokluğunda oluşmakta, uygun ödül olduğunda aniden açığa çıkmaktadır. Gizil öğrenme kuramını açıklayacak temel kavram, Tolman ın ifade ettiği bilişsel (harita) yapı kavramıdır. Bilişsel harita, psikologların daha genel olarak şema diye adlandırdıkları şeye bir başka örnektir. Şema terimiyle kastedilen, bellekte saklanan ve gerçek dünyadaki olayların, nesnelerin ve ilişkilerin soyut temsilleri olan bilişsel yapılardır. Tolman a göre, labirentte koşan fare, sağa sola dönüşlerin belli sıralanışını öğrenmekte, labirentin genel hatlarıyla ilgili zihinsel bir imgeye, adeta bilişsel bir haritaya sahip olmaktadır. Böylece bilinen bir yol tıkandığında bilişsel haritaya müracaat etmekte, haritada temsil edilen mekân bağıntılarından yola çıkarak başka bir yol izlemektedir. İşte bu anlamda bilişsel yapı, aşağıda yapılacak açıklamalarda da görüleceği üzere, gizil öğrenme kuramının temelini oluşturacaktır. Gizil öğrenmeyi fareler üzerinde yapılan bir deneyle açıklayabiliriz: Bir gizil öğrenme deneyinde üç fare grubu labirentte her gün koşturulmuştur. Birinci gruba labirentin sonundaki amaç kutusuna ulaştığında yiyecek verilirken, ikinci gruba ise labirentte serbest dolaşma ve teknik imkânı sağlanmıştır. Ancak ikinci guruba pekiştirme uygulan-mamıştır. Üçüncü gruba ise ilk on gün ikinci grup gibi, son yedi gün birinci grup gibi muamelede bulunulmuştur. Deneyin sonunda bütün gruplarda öğrenme gerçek-leşmiştir. Ancak pekiştirilen grubun öğrenmesi diğer iki guruba oranla daha hızlı olmuştur. Bununla birlikte farelere onbirinci günde yiyecek verilmesiyle, üçüncü grubun öğrenme performanslarının yükseldiği gözlenmiştir. Üçüncü grup birinci grupla arasındaki mesafeyi kapatmıştır. Çünkü üçüncü grup ödülsüz (pekiştireçsiz) dolaştığında labiret hakkında bir şeyler öğrenmiştir. Tolman a göre fareler, peşiktireçsiz dolaştıklarında labirenttin bilişsel haritasını oluşturmuşlardır. Ödül verildiğinde de oluşturdukları haritayı kullanarak amaçlarına ulaşmışlardır.

22 ANLAMLI ÖĞRENME Gestalt psikolojinin etkisiyle gelişen anlamlı öğrenme Ausubel in sunuş yoluyla öğrenme modeliyle açıklık kazanmıştır. Anlamlı öğrenmede önemli kavramlar: Önbilgi (Öğrencilerin önbilgi sahibi olması gerekir. Öğrenci eski konularla ilgili bilgiye sahipse yeni konuları bu bilgelerle ilişkilendirerek öğrenme sürecini kolaylaştırabilir. Örgütleyiciler anlamlı öğrenme için dersin başında kullanılmalıdır. Ausubel e göre, öğrenme keşif (buluş) yoluyla değil, sunulanın alınması (sunuş) yoluyla gerçekleşmektedir. Buna göre öğrenme, buluş yoluyla gerçekleşmeyecekse, bilgiler öğrenciye hazır olarak verilmelidir. Bir başka deyişle Ausubel e göre, anlamlı öğrenme, sunuş yoluyla öğrenmedir. Kişi, kendisine sunulan bilgileri anlamlı olarak öğrenebilir. Örgütleyiciler: Ausubel in anlamlı öğrenme kuramındaki temel kavramlardan biridir. Örgütleyiciler, yeni bilgi ile o anda sahip olunan bilgi arasında geçişi sağlayan köprüdür. Örneğin, kavram, ilke, konu özetleri, grafik, şekil ve konu başlıklarının listesi. NOT: Örgütleyiciler, öğrenilecek bilginin sunulmasından önce verilmelidir.

23 Özellikleri: Anlamlı öğrenmede tümdengelim yöntemi kullanılır. Burada bireyin konuyla ilgili önbilgilere sahip olması çok önemli olduğundan öğretmenin materyalleri önkoşul ilişkisine göre sunması gerekir. Bunun için en uygun yöntem tümdengelimdir. İlk olarak öğrencilere en genel kavram verilmelidir. Öğretmen ve öğrenci arasındaki sözlü etkileşim çok fazla olmalıdır. Açıklamalarda örneklere fazlaca yer verilmelidir. Örnekler grafiklerle, şemalarla, şekillerle desteklenmelidir. Bu öğrenmede öğrencilerin soyut düşünebilmeleri önemlidir. GARDNER ĠN ÇOKLU ZEKÂ KURAMI Gardner tarafından bir zeka sınıflandırılması yapılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre zekanın sekiz alanı bulunmaktadır. Bu alanlar: 1. Sözel-Dilsel Zekâ: Bu zeka alanına sahip bireyler konuşarak, işiterek ve kelimeleri görerek en iyi şekilde öğrenirler. 2. Mantıksal-Matematiksel Zekâ: Bu zeka alanına sahip bireyler kategorize ederek, sınıflayarak soyut ilişkiler üzerinde çalışarak öğrenirler. 3. Görsel-Uzamsal Zekâ: Bu zeka alanına sahip bireyler görselleştirerek, akıl gözünü kullanarak ve renklerle, resimlerle çalışarak öğrenirler 4. Müziksel-Ritmik Zekâ: Bu zeka alanına sahip bireyler ritim, müzik ve melodi yoluyla en iyi öğrenirler. 5. Dokunsal-Kinestetik Zekâ: Bu zeka alanına sahip bireyler dokunarak, hareket ederek öğrenirler. 6. KiĢiler arası(sosyal) zeka: Bu zeka alanına sahip bireyler paylaşarak,ilişki kurarak ve işbirliği halinde en iyi biçimde öğrenirler. 7. Ġçsel zeka: Bu zeka alanına sahip bireyler yalnız çalışarak, bireyselleştirilmiş projelerle en iyi şekilde öğrenirler. 8. Doğa zekası: Bu zeka alanına sahip bireyler doğaya karşı aşırı duyarlılık gösterirler. BLOOM UN OKULDA ÖĞRENME MODELĠ ÖĞRETME-ÖĞRENME MODELLERĠ Bloom un okulda öğrenme modeli, tam öğrenme yaklaşımının okullardaki öğretime uygulanış biçimidir. Bu nedenle, okulda öğrenme modeli, bazı kaynaklarda tam öğrenme modeli olarak da adlandırılmaktadır. Tam öğrenme yaklaşımına göre öğrenciler okulların öğretmeyi amaçladığı her şeyi öğrenebilir.

24 1. Bireysel Farklılıklar: Bireysel farklar, okul öğrenmeleri bakımından farklardır. Bloom a göre asıl üzerinde durulması gereken bu farklardır ve önemli olan, bu bireysel farkların azalmasıdır. Bütün öğrenciler aynı düzeydeki ön öğrenmelerle derse girerlerse, bu derste meydana gelen farklılaşma önemli derecede azalacaktır. Bloom un iddiası, öğrenmede gözlenen bu bireysel farkların kestirilebilen, açıklanabilen farklar olduğu ve değiştirileceğidir. 2. Önöğrenme(ler): Her öğrenme ünitesi belli bir ön öğrenmeye / ön öğrenmelere dayalıdır. Üniteler arasında aşamalılık ilişkisi vardır. Başka bir deyişle, sonraki üniteler önceki ünitelerle bazı davranışların kazanılmış olacağı varsayımına dayalıdır. 3. Öğrencinin ÖzgeçmiĢi: Bloom un ifadesiyle, bir öğrenci yaklaşık 1200 saatini okulda geçirmektedir. 10 ya da 16 yıllık bir öğretim yılı göz önüne alındığında bu süre toplam saatlik öğrenme süreci etmektedir. Konu edilen özgeçmiş, bu özgeçmiştir. Öğrenci bir üniteye belli bir özgeçmişle başlar. Öğrencilerin özgeçmişi, okulda öğrenmede can alıcı bir öneme sahiptir. Eğer bütün öğrenciler her derse ya da üniteye boş bir levha olarak başlasaydı, her öğrencinin levhası aynı dolulukta olsaydı, ünitenin öğrenimini etkileyecek özgeçmiş (öğretilecek üniteyle ilgili bilgiler) bakımından eşit olsalardı, okul başarılarındaki farklılaşmaların büyük bir kısmı görülmeyecekti. Öğretim hizmetinin niteliği 1. Öğrenme düzeyi ve çeşidi 2. Öğrenme hızı 3. Duyuşsal ürünlerdir. Duyuşsal ürün, öğrencinin öğrenme ünitesindeki başarısından dolayı, kendi kişiliğiyle ilgili duygu durumudur. Kendini yeterli bulma ya da bulmama durumudur. Bu durum, sonraki üniteye başlarken, öğrencinin motivasyonunu oluşturacaktır. A. ÖĞRENCĠ NĠTELĠKLERĠ: 1. BĠLĠġSEL GĠRĠġ DAVRANIġLARI: Bloom un tam öğrenme modelinde bilişsel giriş davranışları, özgeçmiş ve ön öğrenme kavramlarıyla aynı anlamda kullanılmaktadır. Çünkü bilişsel giriş davranışları, öğrenilmek istenen bir ünitenin ön şartlarını oluşturmaktadır. Bunların öğrencide daha önceden bulunması gerekmektedir. Bilişsel giriş davranışları, öğrenilmek istenen bir ünite ya da üniteler dizisinin öğrenilmesi için gerekli 2. DUYUġSAL GĠRĠġ ÖZELLĠKLERĠ: olan bilgi, beceri ve yeterliliklerin tamamıdır. Duyuşsal giriş özellikleri, belli bir öğrenme süreci için gerekli olan ve onları çalışmaya güdüleyen, ilgiler, tutumlar, başarılı olacağına inanma, kendine güvenme gibi özelliklerin bütünüdür. Duyuşsal giriş özellikleri; ilgiler, tutumlar ve kendini algılamanın bir bileşkesidir. Öğrencinin duyuşsal giriş özelliklerini belirleyen faktörler; özgeçmiş ve beklentiler, kendisiyle ilgili algılar, çevreden gelen yargılar ve bu öğrencinin başarısıdır. B. ÖĞRETĠM HĠZMETĠNĠN NĠTELĠĞĠ:

25 Bloom un tam öğrenme modelinin ikinci öğesi, öğretim hizmeti, bilişsel giriş davranışlarını göz ardı etmemelidir. Bu nedenle öğretim hizmeti bilişsel giriş davranışları doğrultusunda sağlanmalıdır. Öğrenme üniteleri ön aşamalılık ilişkisine göre düzenlemelidir. Çünkü sonraki üniteler, önceki ünitelerde bazı davranışların kazanılmış olacağı varsayımına dayalıdır. Özellikle matematik ve fen bilimleri derslerinde bu durum çok açıktır. Öğretim Hizmetinde Öğeler: 1. ĠĢaret ya da yönergeler: Bir nesne, bir söz, bir sözcük, bir şema, bir tablo, bir resim ya da bilişsel süreçlerle ilgili yönergelerin tamamı işaret olabilir.işaretler öğretim sürecinde farklı zamanlarda farklı sıralarda bazen de eşzamanlı olarak verilebilir. 2. PekiĢtirme: Öğrenme sürecinin belli aşamalarından sonra pekiştirme gereklidir. 3. Katılma (Aktiflik) 4. Dönüt (geri bildirim), düzeltme. C. ÖĞRENME ÜRÜNLERĠ: Bloom a göre öğrenme ürünleri: Öğrencinin başarı hızı ve öğrencinin duyuşsal özellikleridir. Daha önce de belirtildiği gibi Bloom a göre bilişsel giriş davranışları, öğretim sürecinin başında eşitlenmelidir. Bunun için de her öğrenme ünitesinin sonunda eksikliklerin giderilmesi için tamamlayıcı çalışmalar (kısa izleme testleri) uygulanmalıdır. Böylece öğrenciler arasındaki bireysel farklar azalacaktır. Bloom a göre genel eğilim; öğrencilerin öğretim sürecinin başında normal dağılım gösterdikleri, ancak yıllar geçtikçe bireyler arasındaki farklılığın attığıdır. Tam öğrenme modelinde öğretmenin rolü: Öğrenme üzerinde etkili olan öğretmen niteliği değil, öğretim niteliğidir. Öğretmen öğrenciyi değil, öğrenmeyi yönetmelidir. Öğretmen, öğretim hizmetinin niteliğini kavramalıdır. YAPISALCILIK (YENĠDEN KURMACILIK) KURAMI Yapısalcılık, öğrenme ortamlarında bilginin anlamlı bir şekilde yapılandırılması anlamına gelmektedir. Yapısalcılık kuramında bilginin yeniden yapılandırılması söz konusudur. Bu nedenle burada bilginin edinilmesi değil, aktif bir Ģekilde yapılandırılması önemlidir. Bilginin yeniden yapılandırılması, kişinin söz konusu bilgiye anlam yüklemesiyle oluşacağından, burada öğrencilere, onları buluşa yöneltecek sorular sorulur. Öğrencinin bilgiyi transfer edebilmesi sağlanır. Çünkü yapısalcılık kuramına göre, öğrenci bilgiyi transfer edebiliyorsa öğrenmiş demektir. Yapısalcılık Kuramında Öğrenme: Burada buluş yoluyla öğrenme (öğrenciye buldurma) önemlidir. Buna göre bilgi öğrenciye hazır olarak verilmez, uygun ortam hazırlanarak doğru cevabın öğrenciler tarafından bulunması sağlanır. Çünkü amaç, öğrencinin hangi bilgiyi nasıl kullanacağını ve oluşturacağını bilmesidir. Yapısalcılık Kuramında Öğrenme Ortamı: Öğrenme ortamı zenginleştirilmiş yani tam donanımlı olmalı, öğrenciyi problem çözmeye teşvik etmeli, bu yolda öğrenciyi desteklemelidir.

26 Yapısalcılık Kuramında Öğretmen: Burada öğretmen rehberdir. Öğretmen bilgileri halihazır olarak vermek (bilgi aktarıcısı olmak) yerine, öğrencilerin bilgiyi yapılandırmalarına rehberlik etmelidir. Çünkü öğrenme, öğrenci merkezlidir. Öğretmen öğrencilere verilen problemlerin çözümünde, fikirler ve alternatifler üretmede uygun koşullar yaratan, kolaylaştırıcılık rolü üstlenen kişidir. Bilginin transferinin önemli olduğu yapısalcılık kurumanda, öğretmen öğrencilere çoklu bakış açısı kazandırmak ve öğrencilerin alternatif çözümler sunmalarını sağlamak zorundadır. PROGRAMLI ÖĞRETĠM Programlı öğretim ilk olarak S. Pressey tarafından önerilmiş fakat pek yaygınlaşamamış daha sonra Skinner tarafından tekrar ele alınarak yaygınlaştırılmıştır. Skinner hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerde pekiştirilen davranışların gösterilme olasılığının çok yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Hayvanlar üzerinde yaptığı bu deneylerden yola çıkarak bilgiyi küçük birimler halinde sunan ve küçük adımlarla öğretim amaçlarına ulaşmayı hedefleyen bir öğretim makinası tasarlamıştır. Bu öğretim makinası programlı öğretimin başlangıcını oluşturmuştur. Burada temel felsefe, öğretimin bireyselleştirilmesi ve hatanın en aza indirilmesi gibi iki önemli yeniliği gerektirmesidir. CARROLL UN OKULDA ÖĞRENME MODELi Carroll, 1963 yılında eğitim psikolojisi alanında Okulda Öğrenme Modeli adında bir makale yayımlamıştır. Carroll un makalesine göre, öğrencilerin öğrenme düzeyleri arasında büyük farklılıklar vardır. Öğrencilerin bazıları hızlı bazıları yavaş öğrenir. Her öğrencinin ihtiyaç duyduğu zaman ve ek öğrenme olanakları verildiği takdirde tüm öğrencilerin belirlenen öğrenme düzeyine ulaşacağını ileri süren Carroll un okulda öğrenme modelinin temelini, hızlı öğrenen ve yavaş öğrenen öğrenciler vardır görüşü oluşturmaktadır. Carroll, modelinin öğelerini zaman kavramıyla açıklamıştır. Carroll a göre öğrenme düzeyi; etkin olarak öğrenmede geçen zaman süresinin, öğrenme için gerekli olan zaman süresine oranının bir fonksiyonudur. Carroll a göre öğretmenler, bir ünitenin öğretilmesi için belli bir zaman ayırırlar. Bu süre öğrenme için harcanan süredir. Ancak bu süre bazı öğrenciler için az, bazı öğrenciler için ise uzun olabilir. Buna, öğrenme için gerekli süre denir. Eğer öğrencinin öğrenmesi için gerekli süre harcanan süreden fazlaysa, tam öğrenme gerçekleşmemektedir. Carroll a göre öğretimin niteliği, öğretim materyallerinin basitten karmaşığa doğru sunulma sırasına, öğrencilerin hedeften haberdar edilmesine, öğretim materyallerinin niteliğine, öğrenme güçlüklerinin teşhis edilerek eksiklerin tamamlanmasına bağlıdır. GAGNE NĠN ÖĞRETĠM DURUMLARI MODELĠ

27 Gagne ye göre öğrenme yalnız dış etkilerle (pekiştirme, bitişiklik ve tekrar) değil, iç etkenlerin de etkisiyle oluşmaktadır. Öğrenme sürecinde etkili olan iç etkenlerin belli başlıları öğrenenin daha önce öğrenmiş olduğu bilgiler, zihinsel beceriler ve bilişsel stratejilerdir. Gagne bunlara kişinin duyuşsal özelliklerini de eklemiştir. Bunlar; ilgi, tutum ve değerlerle ilgili olan duyuşlardır.gagne öğrenmede iç etkenlerin rolünü ortaya koyması yanında öğretmenler için çok yararlı olabilecek yeni görüş ve ilkeler de geliştirmiştir. Gagne ye göre birbirinden farklı öğrenme ürünleri vardır. Öğretme sürecinde hangi tür öğrenme ürünlerinin kazandırılacağının önceden bilinmesi öğretim işinin planlanmasını kolaylaştırmaktadır. Öğrenme birikimli bir süreçtir. Yeni öğrenmeler daha önceki öğrenilmiş bilgi ve beceriler üzerine inşa edilmektedir. Örneğin, öğretmen bir ilkenin öğretimi ile ilgileniyorsa, öğrencilerin söz konusu ilke ile ilgili kavramları bilip bilmediklerini kontrol etmek zorundadır. Gagne nin getirdiği öğretme yaklaşımı, farklı kuramların bir arada uygulanması fırsatını vermektedir. Çeşitli öğrenme ürünlerinin varlığı, bu ürünleri elde etmek için uygun öğrenme kuram ve ilkelerini bir arada kullanma fırsatı yaratmaktadır. (Öğretimde Planlama Değerlendirme, Üniversite Kitabevi Yay. 2004) Diğer taraftan Gagne nin öğrenme-öğretme sürecinin anlaşılmasına yardımcı olan en önemli katkılardan biri, öğrenme ürünlerini analiz ederek yeni bir sınıflama geliştirmesi ve bu sınıflama ile öğrenmede davranışlar arasındaki önkoşul ilişkilerini belirlemeye çalışmasıdır. ĠġBĠRLĠKLĠ/KUBAġIK ÖĞRENME İşbirlikli öğrenme, öğrencilerin küçük gruplarla çalışması ve birbirlerinin öğrenmesine yardım etmesine vurgu yapan öğrenme süreci olarak tanımlanabilir. PROJE TABANLI ÖĞRENME Eğitim programlarındaki bilgilerin birbirinden bağımsız ve küçük parçalar halinde öğretilmesine yönelik eleştiriler, bir ders içerisinde birden fazla dersin öğrenme hedeflerinin kazandırılmasını ve daha fazla alanın temel prensip ve kavramlarının öğretilmesini amaçlayan proje tabanlı öğrenme anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Proje tabanlı öğrenmede öğrenciler kendi ilgi alanlarına göre bir proje seçerler. Kendi araştırmalarını kendileri yürütürler ve projenin tamamlanabilmesi

28 için gerekli öğrenmeleri kendileri sağlarlar. Bu durum öğrencilerin başıboş bırakıldığı anlamına gelmemelidir. Öğretmenler bu süreçte sınırları çizen ve standartları belirleyen kişiler olarak işlev görmektedir. Proje tabanlı öğrenme bir dersin yürütülmesinde tek başına kullanılacağı gibi herhangi bir dersin belli bölümlerinde de kullanılabilir. Proje tabanlı öğrenme takım çalışmasına dayalı olduğu için öğretmenlere, öğrenciler arasındaki ilişkileri geliştirmede fırsatlar sunmaktadır. Proje tabanlı öğrenme sürecinin işlem basamaklarını gerçekleştirecek beceriye sahip olmak önem taşımaktadır. Proje Tabanlı Öğrenmede işlem basamakları ise şöyle özetlenebilir: DÜġÜNMEYĠ ÖĞRENME Düşünme, var olan bilgileri kullanarak başka bilgilere ulaşma ve mevcut bilgilerin ötesine gitme olarak tanımlanabilir. Düşünme becerilerini geliştiren bir yöntem etkili soru sorma yöntemidir. Altı şapka düşünme tekniği de Edward De Bono tarafından geliştirilmiş ve gerek eğitim gerekse iş dünyasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu teknikte altı farklı renkteki şapka hayali olarak düşünenlere dağıtılır. Ayrıca farklı renkteki şapkaların farklı bir düşünme biçimleri ve olaylara bakış açıları vardır. Bu nedenle herkes olay veya olguları şapkasının gerektirdiği şekilde düşünür ve değerlendirir. YARATICI EĞĠTĠM PROGRAMI Yaratıcılık son yıllarda üzerinde önemle durulan bir konu olmuştur. Genel olarak, insanın var olan bir durumdan yeni durumlara ulaşabilme, orijinal fikirleri ve problemlere yeni ve farklı çözüm yollarını bulabilme, doğru cevabı bulmaktan çok doğru soruyu sorabilme gibi davranışlar yaratıcılığı tanımlamada kullanılan anahtar ifadelerdir. Araştırmacılar yaratıcılığın tek bir tanımından çok, yaratıcı düşünmenin özellikleri üzerinde durmanın daha akılcı bir davranış olduğunu ifade etmektedir. Buna göre yaratıcı düşünme; esneklik, etkililik, problemlere duyarlılık, orijinallik, analiz ve sentez yeteneği, araçları yeniden düzenleme gibi özellikleri ile kendini göstermektedir. Yaratıcı eğitim programı, öğretmen merkezli eğitim programı ile taban tabana zıttır. Yaratıcı eğitim programında bilgi düzeydeki amaçlardan çok, yüksek düzeyli amaçlar vurgulanır. Bu amaçlar analiz, sentez ve değerlendirme basamaklarına ulaşmada öğrencilere yardım eder. Esnek bir içerik ve bu içeriği kazandırmada yaratıcılığı ve yaratıcı düşünmeyi geliştirici, öğrenme sürecinde öğrenenin daha fazla sorumluluk alması-

29 nı sağlayan, bilginin öğrenci tarafından yapılandırılmasına önem veren strateji, yöntem ve teknikler kullanılır (beyin fırtınası, karşıt beyin fırtınası, alternatifler-olanaklar-seçimler, serbest yazma, simülasyonlar ve rol oyunları, altı şapkalı düşünme, anlamsal ağ ve fikirler ilişkisi). Programın uygulanmasında öğretmen danışmacı, işbirlikçi, rehber gibi bir rol üstlenmektedir. KRĠTĠK/ELEġTĠREL DÜġÜNME Kritik düşünme, destekleyen ve sonuçlarına yönelen esasların ışığında bilgiye yönelik inanışların ve kanıların aktif, sürekli ve dikkatli olarak düşünülmesi olarak ifade edilebilir. Kritik düşünme; değer, doğruluk ya da doğallığın değerlendirilmesini içerir. Kritik düşünmede bilginin toplanarak bir anlam verilmesi, organize edilerek fikir oluşturması önemlidir. Bunların yapılabilmesi için ise yorumlama, analiz, sonuç çıkarma, açıklama, kendi kendine desenleme, planlama ve zihne yerleştirme gereklidir. Bu da üzerinde çalıştığı konuyu daha iyi açıklamasına yardımcı olabilecek bilgileri bulmak için araştırma yapmasını, elindeki bilgileri işine yarayacak şekilde ayıklayabilmesini, tutarsızlıkları saptayabilmesi gibi becerilere sahip olmasını gerektirir. Hızla gelişen dünyada bu becerilerin bireyin hayatını kolaylaştıracağı söylenebilir. Bu nedenle kritik düşünme becerilerinin eğitim süreci içerisinde geliştirilmesi gereklidir. Kritik düşünme süreci bilimsel düşünme süreci olarak nitelendirilebilir. Bu düşünme biçimi, olay ve olguları etkileyen tüm değişkenler göz önüne alınarak devam eden karar verme sürecidir. Bu süreçte birey, tüm zihinsel güçlerini ve yeteneklerini aktif olarak problemin çözümüne yoğunlaştırır. PROBLEME DAYALI ÖĞRENME Probleme dayalı öğrenme yaklaşımı, ilk kez 1970 li yıllardan itibaren tıp fakültelerinde uygulanmaya başlanmıştır. Bu yaklaşım uyarınca, öğrenciler her biri beşer kişiden oluşan gruplara ayrılmakta ve her grup gerçek bir problem durumuyla karşı karşıya getirilmektedir. Grup üyelerinden beklenen, probleme ilişkin doğru tanı koymak ve problemin çözümüne yönelik öneriler getirmektir. Üyeler bu amaçla, her türlü kaynaktan yararlanarak probleme ilişkin verileri toplamaya ve düzenlemeye koyulurlar. Gereksinim duymaları halinde, konu uzmanlarıyla görüş alış verişinde bulunurlar. Kendi-kendine öğrenmelerini sürdüren grup üyeleri, belli bir süre sonunda bir araya gelip, elde ettikleri sonuçları değerlendirerek yeniden problem üzerinde çalışmaya başlarlar. İlginç ya da yeni durumlarla karşılaştıklarında yeniden bir araya gelip görüş alış verişinde bulunurlar. Grup üyelerinin problem üzerindeki çalışma

30 süresi, problemin durumuna göre bir ile üç hafta arasında değişir. Probleme dayalı öğrenme yaklaşımı, bireylerin öğrenme sürecine etkin olarak katılmalarına ve çalışmalarını kendi kendilerine yönlendirmelerine olanak sağlaması nedeniyle öğrencilerde anlamlı ve kalıcı öğrenmelerin oluşmasını sağlamaktadır. KOLB ÖĞRENME STĠLĠ MODELĠ YAġANTISAL ÖĞRENME Öğrenme sitili terimi, son yıllarda özellikle David A. Kolb un Yaşantısal öğrenme kuramı nın bir uzantısı olarak öğrenme terminolojisine girmiştir. Kolb a göre bireyler kendi yaşantılarından, deneyimlerinden öğrenirler ve bu öğrenmenin sonuçları güvenli bir şekilde değerlendirilebilir. Yaşantısal öğrenme, kişisel gelişim ve öğrenme için seçim metodu olmuş, yaşantıya dayalı eğitim, kolejlerde ve üniversitelerde yaygın bir şekilde bir öğretim metodu olarak kabul edilir hâle gelmiştir. Yaşantısal öğrenme, eğitim, iş ve kişisel gelişim arasında bağ olan bir çatıyı takip eder. İş taleplerini tanımlayan ve eğitimsel amaçlara uyan bir sistem sunar ve yaşantısal öğrenme metotlarıyla sınıf ve gerçek dünya arasında geliştirilebilen bağlantıları vurgular. Kolb, yaşantısal öğrenmenin temelini oluştururken John Dewey, Kurt Lewin ve Jean Piaget den etkilenmiştir. Bu öğrenme modelinin iki önemli yönü vardır. Bunlardan birincisi, bu modelin soyut kavramları test etmek ve geçerliğini sağlamak için mevcut somut yaşantıları vurgulamasıdır. Mevcut kişisel yaşantı, öğrenme, soyut kavramları kişisel anlama ve aynı zamanda somutlaştırma, öğrenme süreci süresince oluşturulan fikirlerin geçerliğini ve anlamlarını test etme ve referans noktasını paylaşmak için ilgi merkezidir. Bireyler bir yaşantıyı paylaştıklarında, o yaşantıyı somut ve soyut olarak tamamen paylaşırlar. Bu modelin ikinci önemli yönü, araştırma ve laboratuvar çalışmasının geri dönüt işlemlerine dayanmasıdır. Lewin ve onu destekleyenler, pek çok bireysel ve organizasyonel etkisizliğin, sonuçta yeterli geri dönüt işlemlerinin eksikliğinin bir uzantısı olduğuna inanmışlardır. Davranışçı sonuçlara zıt olarak öğrenme süreci üzerine olan vurgular, yaşantısal öğrenmeyi, geleneksel eğitimin idealist yaklaşımından ve Watson, Hull, Skinner ve diğerleri tarafından oluşturulan davranışçı öğrenme kuramlarından farklı kılar. Bilgi, sürekli olarak öğrenen bireyin yaşantılarından çıkarılır ve test edilir. Öğrenme, insana ilişkin en önemli uyum sağlama sürecidir. Öğrenme kavramı, yaygın olarak okullardaki sınıflarla bütünleştirildiğinden oldukça daha geniş bir anlam ifade etmektedir. Öğrenme, okullardan iş yerine, araştırma laboratuarından yönetim kurulu odasına, kişisel ilişkilerde ve yerel market koridorlarında tüm insana ilişkin yer ve zamanlarda meydana gelir. Öğrenme, çocukluktan ergenliğe, orta yaştan yaşlılığa hayatın her aşamasını kuşatır. Kolb a göre yeni bilgi, beceriler veya tutumlar yaşantısal öğrenmenin dört biçimi içinde yer almasıyla gerçekleştirilebilir. Öğrencilerin etkin olabilmeleri için dört farklı yeteneğe ihtiyaçları vardır. Bunlar; Somut yaşantı (S.Y) yetenekleri, Yansıtıcı gözlem (Y.G) yetenekleri, Soyut kavramsallaştırma (S.K) yetenekleri Aktif yaşantı (A.Y) yetenekleridir. Yani, öğrenciler önyargı olmaksızın kendilerini yeni yaşantılara açık tutabilmeli (S.Y), pek çok açıdan yaşantılarını gözlemleyebilmeli ve yansıtabilmeli (Y.G), gözlemlerini mantıksal olarak sağlam kuramlar içine otur-

31 tabilecekleri kavramlar oluşturabilmeli (S.K), problem çözme ve karar verme aşamalarında bu kuramları kullanabilmelidirler (A.Y). Kolb e göre öğrenme sürecinin iki temel boyutu vardır. Bunlardan birincisi; soyut kavramsallaştırmadan somut yaşantıya uzanır, ikincisi; aktif yaşantıdan yansıtıcı gözleme uzanır. Kolb öğrenme sitili modelinde somut yaşantı ve soyut kavramsallaştırma bireyin bilgiyi nasıl algıladığını, yansıtıcı gözlem ve aktif yaşantı bireyin bilgiyi nasıl işlediğini açıklar. Yani; Kolb öğrenme sitili modeline göre bireyler bilgiyi hissederek veya düşünerek algılar, izleyerek veya yaparak işlerler. Kolb, yaşantısal öğrenme kuramını, somut yaşantı, yansıtıcı gözlem, soyut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı yeteneklerini içeren dört aşamalı bir döngü olarak tanımlamıştır. Burada bireyin öğrenme sitilini tek bir yetenek belirlememektedir. Her bir bireyin öğrenme sitili, dört öğrenme yeteneğinin bileşenidir. Kolb tarafından düzenlenen öğrenme sitili envanterindeki puanlar, bireyin soyuttan somuta (SK-SY), aktiften yansıtıcıya (AY-YG) kadar farklı tercihlerini ortaya koymaktadır. Bu öğrenme sitilleri; değiştiren, özümseyen, ayrıştıran ve uyumsayan (yerleştiren) öğrenme sitilleridir. Değiştiren öğrenme sitiline sahip bireyler, somut yaşantı ve yansıtıcı gözlem öğrenme yeteneklerini kullanırlar. Hissederek ve izleyerek öğrenirler. Düşünceleri biçimlendirirken kendi duygu ve düşüncelerini gözönüne alırlar. Özümseyen öğrenme sitiline sahip bireyler, yansıtıcı gözlem ve soyut kavramsallaştırma öğrenme yeteneklerini kullanırlar. İzleyerek ve kavramlar yoluyla düşünerek öğrenirler. Bir şeyler öğrenirken soyut kavramlar ve fikirler üzerinde yoğunlaşırlar. Ayrıştıran öğrenme sitiline sahip bireyler, soyut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı öğrenme yeteneklerini kullanırlar. Kavramlar yoluyla düşünerek ve yaparak öğrenirler. Problem çözme, karar verme, fikirlerin mantıksal analizi ve sistematik plânlama temel özellikleridir. Uyumsayan öğrenme sitiline sahip bireyler, aktif yaşantı ve somut yaşantı öğrenme yeteneklerini kullanırlar. Yaparak ve hissederek öğrenirler. Plânlama yapma, kararları yürütme ve yeni deneyimler içinde yer alma temel özellikleridir. ÖRTÜK PROGRAM

32 Eğitim ve öğretim faaliyetleri amaçlı ve planlı olduğu için bu faaliyetlerin bir eğitim programı doğrultusunda yürütülmesi gerekmektedir. Bu nedenle tüm eğitim ve öğretim kurumları önceden resmi olarak hazırlanmış yazılı eğitim programlarını uygularlar. Faaliyetler bu programlara göre yürütülür ve sonunda başarılı olan öğrenciler mezun edilirler. Ancak öğrenciler sadece bu resmi, planlı ve yazılı programdan değil, aynı zamanda planlanmamış ve yazılı olmayan başka bir programdan da etkilenmektedirler. Bu görüşe sahip olan yazarlar her okulda iki tür programın yer aldığı belirtilmektedir. Bu programlardan birisi, formal, yazılı ve açıkça belirli olan resmi program, diğeri ise informal olarak ortaya çıkan, açık şekilde belirli ve yazılı olmayan "örtük program"dır. Resmi program, eğitim literatüründe çok iyi bilinmesine rağmen, örtük program pek fazla bilinmemektedir. İlk olarak 1968'de Jackson tarafından kullanılan örtük program, günümüze kadar özellikle öğrencileri yakından etkileyen politik ve sosyal konularla ilgilenen araştırmacılar tarafından araştırılmıştır. Örtük program, resmi programda belirtilen amaç ve faaliyetlerin dışında, öğrenme-öğretme süreci içerisinde ortaya çıkan bilgi, fikir ve uygulamalar sonucu öğrencilerin ulaştıkları niteliklerdir. Okullarda uygulanması için ortaya konulan resmi programda yer alan amaç, kapsam ve faaliyetler gerçekte tümüyle aynen uygulanamamaktadır. Resmi program ne kadar iyi hazırlanırsa hazırlansın, program öğrencilere kazandırılırken okul ve öğretmenler ile toplumdaki görüş ve değerlere göre şekillendiği bir gerçektir. Kısaca, örtük program öğrencilerin resmi programda belirtilenlerin dışında kazandıkları bilgi, görüş ve değerlerdir. ÖĞRETME-ÖĞRENME MODELLERĠ (YAKLAġIMLARI) YAPILANDIRMACI ÖĞRENME Piaget, Vytgosky, Bruner, Gestalt/ Öğretim faaliyetlerinin yapılandırmacı yaklaşıma göre düzenlenmesini ifade eder. Geleneksel öğretim yaklaşımlarından oldukça farklıdır. Bilginin doğrudan aktarılması yerine buldurulması yoluyla (buluşçu)öğretimi ifade eder. PROGRAMLI ÖĞRETĠM Skinner/Pressey bilgiyi küçük birimler halinde sunan ve küçük adımlarla öğretim amaçlarına ulaşmayı hedefleyen bir öğretim makinası tasarlamıştır. Temel amaç öğretimin bireyselleştirilmesi ve hatanın en aza indirilmesidir OKULDA ÖĞRENME MODELĠ Caroll/ Hızlı ve yavaş öğrenen bireyler vardır. Gerekli zaman ve ek öğrenme imkânları verilen her öğrenci öğrenebilir. TAM ÖĞRENME MODE- LĠ Bloom/ Caroll un kuramına benzer. Ek zaman ve öğrenme olanakları sağlandığında, hemen hemen tüm öğrencilerin okullarda öğretilmek istenen tüm yeni davranışları öğrenebileceğini ileri sürmektedir. ÖĞRETĠM DURUMLARI MODELĠ ĠġBĠRLĠKÇĠ/ KUBAġIK ÖĞRENME Gagne/ öğrenme yalnız dış etkilerle (pekiştirme, bitişiklik ve tekrar) değil, iç etkenlerin de etkisiyle oluşmaktadır. Öğrenme sürecinde etkili olan iç etkenlerin belli başlıları öğrenenin daha önce öğrenmiş olduğu bilgiler, zihinsel beceriler ve bilişsel stratejilerdir Slavin, Dewey Öğrencilerin küçük gruplarla çalışması ve birbirlerinin öğrenmesine yardım ederek sinerji oluşturma düşüncesine vurgu yapan öğrenme süreci olarak tanımlanabilir PROJE TABANLI ÖĞ- RENME Eğitim programlarındaki bilgilerin birbirinden bağımsız ve küçük parçalar halinde öğretilmesine yönelik eleştiriler, bir ders içerisinde birden fazla dersin öğrenme hedeflerinin kazandırılmasını ve

33 daha fazla alanın temel prensip ve kavramlarının öğretilmesini amaçlayan proje tabanlı öğrenme anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur DÜġÜNMEYĠ ÖĞRENME Düşünme için öğretme anlayışında ders konuları belli bir alandaki düşünme biçimini kazandırmak için öğretilir. Bir konunun öğrenilmesi, ilgili alandaki olguları ve kavramları tanımlama, sınıflama, analiz ve değerlendirme aşamalarını kapsar YARATICI EĞĠTĠM PROGRAMI Yaratıcı eğitim programı öğretmen merkezli eğitim programı ile taban tabana zıttır. Yaratıcı eğitim programında bilgi düzeydeki amaçlardan çok, yüksek düzeyli amaçlar (kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme) vurgulanır KRĠTĠK DÜġÜNME Kritik düşünmede bilginin toplanarak bir anlam verilmesi, organize edilerek fikir oluşturması önemlidir. Bunların yapılabilmesi için ise yorumlama, analiz, sonuç çıkarma, açıklama, kendi kendine desenleme, planlama ve zihne yerleştirme gereklidir. PROBLEME DAYALI ÖĞRENME Bu yaklaşım uyarınca, öğrenciler her biri beşer kişiden oluşan gruplara ayrılmakta ve her grup gerçek bir problem durumuyla karşı karşıya getirilmektedir. Grup üyelerinden beklenen, probleme ilişkin doğru tanı koymak ve problemin çözümüne yönelik öneriler getirmektir KOLB ÖĞRENME STĠLĠ MODELĠ (YAġANTISAL ÖĞRENME) ÖRTÜK PROGRAM Kolb a göre bireyler kendi yaşantılarından, deneyimlerinden öğrenirler ve bu öğrenmenin sonuçları güvenli bir şekilde değerlendirilebilir. Kolb e göre öğrenme sürecinin iki temel boyutu vardır. Bunlardan birincisi; soyut kavramsallaştırmadan somut yaşantıya uzanır, ikincisi; aktif yaşantıdan yansıtıcı gözleme uzanır. Jackson/ Örtük program, resmi programda belirtilen amaç ve faaliyetlerin dışında, öğrenme-öğretme süreci içerisinde ortaya çıkan bilgi, fikir ve uygulamalar sonucu öğrencilerin ulaştıkları niteliklerdir

34

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER

EDİMSEL KOŞULLANMA. Doç. Dr. Tülin ŞENER EDİMSEL KOŞULLANMA Doç. Dr. Tülin ŞENER Skinner (1904-1990) Programlı öğretimin kurucusu olarak bilinir. Skinner in görüşlerine dayalı olarak geliştirilen davranışı biçimlendirme yaklaşımı otistik ve zihinsel

Detaylı

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram ÖĞRENME KURAMLARI Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram DAVRANIġÇI KURAMLAR Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

BİLGİYİ İŞLEME KURAMI

BİLGİYİ İŞLEME KURAMI BİLGİYİ İŞLEME KURAMI HEDEFLER Bilgiyi işleme kuramı ile ilgili temel terimleri kavrayabilme Bilgiyi işleme kuramında yer alan bellek türlerini ve özelliklerini kavrayabilme Bilgiyi işleme kuramına göre

Detaylı

ÖĞRENME. Temel Kavramlar

ÖĞRENME. Temel Kavramlar ÖĞRENME Temel Kavramlar Öğrenme nedir? Davranışlarda göreli olarak kalıcı değişimlere yolaçan deneyimlerdir. Olgunlaşma sonucu davranışların değişmesi öğrenme sayılmaz. Davranışta kısa süreli ufak değişiklikler

Detaylı

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK

Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ. Doç.Dr.Hacer HARLAK Edimsel Koşullama ÖĞRENMEDE ÖDÜL VE CEZANIN ROLÜ Edimsel Koşullama Davranış ile sonuç arasında bağlantı kurmayı öğrenmedir. Pekiştirilen (memnun edici sonuçlara yol açan) davranışlar güçlenir, cezalandırılan

Detaylı

Tam Öğrenme Kuramı -2-

Tam Öğrenme Kuramı -2- Tam Öğrenme Modeli Tam Öğrenme Kuramı Okulda öğrenme (Tam öğrenme) kuramı, başarıyı normal dağılım eğrisinden üçgen dağılıma götüren ya da okuldaki % 20 oranındaki beklendik başarıyı % 75 ile % 90'a hatta

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM Seval FER, İlker CIRIK. İKİNCİ BÖLÜM Sertel ALTUN, Esma ÇOLAK

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM Seval FER, İlker CIRIK. İKİNCİ BÖLÜM Sertel ALTUN, Esma ÇOLAK İÇİNDEKİLER SUNUŞ /iii İÇİNDEKİLER /v ÖĞRENME ÖĞRETME KURAM ve YAKLAŞIMLARINA GİRİŞ / vi BİRİNCİ BÖLÜM Seval FER, İlker CIRIK TEMEL KAVRAMLAR Yasa, İlke, Kuram, Strateji, Model, Yöntem, Teknik, Taktik,

Detaylı

Eğitimin Psikolojik Temelleri

Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitim sürecinin daima iki boyutu olmuştur. Bunlardan birincisi yukarıda değindiğimiz toplumsal ya da sosyal boyut, diğeri ise bireysel boyuttur. Eğitim ne kadar sosyal amaçlarla

Detaylı

Eğitim: İstendik davranış değiştirme ya da oluşturma. Öğrenme: Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana gelen değişmeye denir.

Eğitim: İstendik davranış değiştirme ya da oluşturma. Öğrenme: Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana gelen değişmeye denir. Eğitim: İstendik davranış değiştirme ya da oluşturma sürecidir. Formal eğitim: Eğitimin kasıtlı olarak okullarda yapılanına denir. İnformal eğitim: Gelişi güzel bir biçimde bireyin içinde yaşadığı çevre

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR

EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR EĞİTİM-ÖĞRENME-ÖĞRETİM İLİŞKİSİ VE TEMEL KAVRAMLAR EĞİTİM VE ÖĞRENME İLİŞKİSİ Eğitim: İstendik davranış değiştirme ya da oluşturma sürecidir. Öğrenme: Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana

Detaylı

30 GÜNDE EĞİTİM BİLİMLERİ

30 GÜNDE EĞİTİM BİLİMLERİ KPSS KONU LÜĞÜ 30 DE EĞİTİM BİLİMLERİ PSİKOLOJİSİ ISBN: 978-605-2329-00-9 Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Kısayol Yayıncılık a aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan yayınların tümü ya da herhangi

Detaylı

Dr. Halise Kader ZENGİN

Dr. Halise Kader ZENGİN Bilişsel öğrenme kuramları, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceleyen kuramlardır. Kuramcılar, gözlenilebilen davranışlara ek olarak öğrenenin kafasının içinde olup bitenlerle, yani

Detaylı

Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır.

Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır. Bana göre; öğrenemeyen öğrenci yoktur. Herkes öğrenebilir Tüm bilgiler okulda öğrenilebilir Hedeflenen başarı %70-%90 arasındadır. Öğrenme bölümlere ayrılır Öğrenme gerçekleşmediyse ek süre ve ek öğrenme

Detaylı

Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi

Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi Eğitim Durumlarının Düzenlenmesi Program geliştirme sürecinin üçüncü öğesi öğrenme öğretme süreci dir. Eğitim durumları olarak da bilinen bu öğe nasıl? sorusuna yanıt arar. Eğitim durumları, öğrencilere

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA

ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA ÖĞRENME KLASİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA Öğrenmede Temel Kavramlar Öğrenme, deneyim yoluyla yeni ve kalıcı bilgi ya da davranış edinme süreci olarak tanımlanabilir. Yiyecek/acı gibi olayları beklemeyi ve bu

Detaylı

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20)

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Temeller, Bölüm 2: Skinner Ders 4 Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20) Deneye katılım 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Final (%35)

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

ĠNSAN NASIL ÖĞRENĠR?

ĠNSAN NASIL ÖĞRENĠR? ĠNSAN NASIL ÖĞRENĠR? Mustafa SÖZBİLİR Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı sozbilir@atauni.edu.tr Ġnsan vs Hayvan İnsan altı varlıkların büyük

Detaylı

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ

BİTİŞİKLİK KURAMI. Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ BİTİŞİKLİK KURAMI Hzl: ELİF ŞİRİNGÜL ASLIHAN AKBAĞ JOHN BROADUS WATSON (1889-1958) Güney Carolina, Greenvilel'de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Watson, katılık ölçüsünde dindar bir anne

Detaylı

ÖĞRENME. Temel Kavramlar. Doç.Dr.Hacer HARLAK

ÖĞRENME. Temel Kavramlar. Doç.Dr.Hacer HARLAK ÖĞRENME Temel Kavramlar Öğrenme nedir? Davranışlarda göreli olarak kalıcı değişimlere yolaçan deneyimlerdir. Olgunlaşma sonucu davranışların değişmesi öğrenme sayılmaz. Davranışta kısa süreli ufak değişiklikler

Detaylı

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Uzaktan Eğitim Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Kurucuları: Max wertheimer, Wolfgang,Köhler, Kurt Koffka ve Kurt Lewin Gestalt kuramına göre bütün,parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına

Detaylı

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım

Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşım Öğrenmeye Bilişsel Yaklaşımlar Bireyin algılama, hatırlama ve düşünme gibi bilişsel süreçlerine ağırlık veren bir bakış açısı. Bilişsel öğrenme: Doğrudan gözlenemeyen zihinsel

Detaylı

SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI. Prof. Dr. Serap NAZLI

SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI. Prof. Dr. Serap NAZLI SINIF REHBERLĠĞĠ PROGRAMI Prof. Dr. Serap NAZLI Tam Öğrenme Modeli Tam öğrenme modeli, bütün öğrencilerin okullarda öğretileni öğrenebilecekleri varsayımına dayanır. Bloom işin başından beri olumlu öğrenme

Detaylı

SOSYAL ÖĞRENME KURAMI

SOSYAL ÖĞRENME KURAMI SOSYAL ÖĞRENME KURAMI Gözlem Yolu ile Öğrenme (Bandura) Dikkat etme Hatırda tutma:sembolleştirme-kodlama-saklama Uygulama: Kişisel yeterlilik algısı Pekiştirme Öğrenmeyi sağlayan dolaylı yaşantılar Dolaylı

Detaylı

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR? Bilişsel Öğrenme 2 Öğrenme kuramları, araştırmacılar tarafından öğrenme olgusunu açıklamak üzere ortaya konulmuş açıklamalardır. Bir öğrenme kuramı, organizmanın davranışlarında meydana gelen ve hastalık,

Detaylı

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ TARAMA-1 (UĞUR YILMAZER)

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ TARAMA-1 (UĞUR YILMAZER) 1. Bir öğrenci öğretmenin bütün çabalarına rağmen matematik dersinden asla geçemeyeceğine inanmakta ve bu dersi öğrenmek için hiçbir etkinlikte bulunmamaktadır. Bu durum aşağıdakilerden hangisiyle ifade

Detaylı

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle algı ve algısal Gestalt Psikoloji Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal örgütlenme" konularında yoğunlaşmış

Detaylı

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin?

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin? Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin? Öğrenmede değişen ne???? İnsanlar ve hayvanların öğrenmelerindeki farklar? Öğrenme??? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana

Detaylı

ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR Sevim Çiftçi

ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR Sevim Çiftçi ÖĞRENMEDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR Sevim Çiftçi 183-202 Kaynak II; Eğitim Psikolojisi Yazar;B.YEŞİLYAPRAK Hazırlayan; Sevim ÇİFTÇİ 2005-2006 Slaytları Yeniden Düzenleyen; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ Ders Sor.;

Detaylı

1.Öğrenci nitelikleri 2.Öğretim hizmetinin niteliği 3.Öğrenme ürünleri. Tam Öğrenme Kuramı - Bloom

1.Öğrenci nitelikleri 2.Öğretim hizmetinin niteliği 3.Öğrenme ürünleri. Tam Öğrenme Kuramı - Bloom Tam Öğrenme Kuramı - Bloom Bloom, geliştirmiş olduğu tam öğrenme modelinde okul ortamı gibi toplu öğrenmelerde gözlenen bireysel farklılıkların nedenlerini incelemekte ve bu tür bireysel farklılıkları

Detaylı

EDIMSEL KOŞULLANMA ELİF GÖKALP TAŞ EMEL DOKUR MERMERDAŞ

EDIMSEL KOŞULLANMA ELİF GÖKALP TAŞ EMEL DOKUR MERMERDAŞ EDIMSEL KOŞULLANMA ELİF GÖKALP TAŞ EMEL DOKUR MERMERDAŞ Camilerin etrafında güvercin ve kumruların toplanması, kuşların dindar olduğunu mu gösterir? Nasrettin Hoca, eşeğine nasıl okuma öğretti? EDİMSEL

Detaylı

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ

BAĞLAŞIMCILIK. HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ BAĞLAŞIMCILIK HAZIRLAYAN: Mustafa GÜNENDİ Edward Lee Thorndike (1874-1949) Thorndike ilk yazılarında, öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ olduğunu

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 Bilimin Anlamı ve Özellikleri...17 Psikoloji...18 Gelişim Psikolojisi...25 Öğrenme Psikolojisi...26 Psikolojide Araştırma Yöntemleri...26

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN...

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN... 6 Yansıtıcı Öğretmen... 8 İyi Öğretmenden Sahip Olması Beklenen

Detaylı

EĞİTİM BİLİMLERİNE GİRİŞ

EĞİTİM BİLİMLERİNE GİRİŞ Eğitimin Psikolojik Temelleri II Ünite 7 Pedagojik Formasyon EĞİTİM BİLİMLERİNE GİRİŞ Dr. Öğr. Üyesi Yüksel GÜNDÜZ 1 Ünite 7 EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ II Dr. Öğr. Üyesi Yüksel GÜNDÜZ İçindekiler 7.1.

Detaylı

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR 1)ÖZELLİKLERİ 2)KARŞILAŞMA SIKLIĞI 3)TÜRKİYE VE DÜNYADA YAPILAN FAALİYETLER 4)EĞİTİMLERİ 5)AİLEYE VE ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER ÖZELLİKLERİ MOTOR GELİŞİM ÖZELLİKLERİ ZİHİNSEL GELİŞİM

Detaylı

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Eğitim Teknoloji ve İletişim Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU BÖTE @ KOÜ Önceki Ders Tanışma ve Genel Bilgilendirme Değerlendirme Ölçütleri, Devamsızlık Limitleri Ders

Detaylı

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ ÖZELLİKLERİ Demografik ve Sosyal Özellikler Cinsiyet: Erkeklerde kızlara göre daha sıklıkla görülmektedir. Etnik özellikler: Bazı etnik gruplara ait çocukların zihinsel yetersizlik

Detaylı

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ. soru KPSS 2017 EĞİTİM BİLİMLERİ. önce biz sorduk. Eğitimde

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ. soru KPSS 2017 EĞİTİM BİLİMLERİ. önce biz sorduk. Eğitimde KPSS 2017 önce biz sorduk 80 Soruda 62 soru EĞİTİM BİLİMLERİ ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ konu anlatımlı pratik bilgiler sınavlara en yakın özgün sorular ve açıklamaları çıkmış sorular ve açıklamaları Eğitimde

Detaylı

Matematik Öğrenme ve Öğretme Yrd. Doç. Dr. Güney HACIÖMEROĞLU İlköğretim Bölümü

Matematik Öğrenme ve Öğretme Yrd. Doç. Dr. Güney HACIÖMEROĞLU İlköğretim Bölümü Matema&k Öğre&mi I, Güz 2011 Matematik Öğrenme ve Öğretme Yrd. Doç. Dr. Güney HACIÖMEROĞLU İlköğretim Bölümü! Öğrenme nedir?! Öğrendiğimiz nasıl biliyoruz? 1 ! Öğrenme, bireyin performansında görülen değişim.!

Detaylı

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573 Özet İçerik 1 Öğrenme: Giriş, Sorunlar ve Tarihsel Bakış Açıları 1 2 Koşullanma Teorileri 27 3 Sosyal Bilişsel Teori 77 4 Bilişsel Bilgi İşlem Teorisi 130 5 Bilişsel Öğrenme İşlemleri 183 6 Yapılandırmacı

Detaylı

Eğitim Bilimlerine Giriş

Eğitim Bilimlerine Giriş Eğitim Bilimlerine Giriş Yrd. Doç. Dr. Tuncay Sevindik E-posta: tuncaysevindik@hotmail.com Web: www.tuncaysevindik.com 1/44 Ders İçeriği Bu dersin amacı; eğitimle ilgili temel kavramlar, eğitimin psikolojik,

Detaylı

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram;

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram; KAVRAM OLUŞTURMA: Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram; ağaç,kedi,güzellik,gibi bir nesne ya da bir sembol olabilir.

Detaylı

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI Öğr. Gör. Özlem BAĞCI Çocuğun kas gelişimini sağlayan, enerjisinin boşalmasına yol açan oyun, arkadaşları ile iletişimi ve işbirliğini de sağlayarak onun dünyasını biçimlendirir. Piaget e göre oyun, çocuğun

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ GİRİŞ BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ GİRİŞ BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ iv GİRİŞ v BÖLÜM I TEMEL KAVRAMLAR 1-10 Kaynakça. 7 OKUMA PARÇASI (Baba Emzirmesi). 8 BÖLÜM II RUH SAĞLIĞI YERİNDE İNSAN 11-30 Ruh Sağlığı Yerinde İnsanın İki Temel Özelliği 1. Kendini

Detaylı

ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II

ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II Öğretme ve Öğrenme ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II Dr. Mesut Saçkes Öğrenme bireyin çevresiyle etkileşerek geçirdiği yaşantılar sonucu davranışlarında oluşan kalıcı değişmelerdir. Öğretme öğrenmenin sağlanmasına

Detaylı

Soru-2: Buna göre Emre, Kohlberg in ahlak gelişim kuramında hangi evrede yer almaktadır?

Soru-2: Buna göre Emre, Kohlberg in ahlak gelişim kuramında hangi evrede yer almaktadır? Edimsel Koşullanma Hedef ve Kanımlar 1. Olumlu ve olumsuz pekiştireçleri ayırt eder 2. Cezanın olumsuz etkilerini kavrar 3. Skinner in ceza yerine önerdiği seçenekleri bilir 4. Pekiştirme tarifelerinin

Detaylı

GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ. Temel Kavramlar. Temel Kavramlar. Program Geliştirme ve Psikoloji

GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ. Temel Kavramlar. Temel Kavramlar. Program Geliştirme ve Psikoloji PROGRAM GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ Program Geliştirmenin Tarihi Temelleri Program Geliştirmenin Felsefi Temelleri Program Geliştirmenin Psikolojik Temelleri

Detaylı

Sunuş yoluyla öğretimin aşamaları:

Sunuş yoluyla öğretimin aşamaları: ÖĞRETĠM STRATEJĠLERĠ Öğretim stratejisi, belirlenmiş hedeflere ulaşmak için seçilen genel yoldur. Öğretim stratejileri; sunuş yoluyla öğretim, buluş yoluyla öğretim, araştırma ve inceleme yoluyla öğretim

Detaylı

MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER

MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER 224-235 Kaynak II; Eğitim Psikolojisi Yazar;B.YEŞİLYAPRAK Hazırlayan;Enver CANER 2005-2006 Ders Sor.; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ, 1-Önce Soruları Tıklayın Yanıtlamaya Çalışın.

Detaylı

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS Dersin Adı Psikolojiye Giriş Dersin Kodu OKÖ105 Dersin Türü Zorunlu Dersin Seviyesi Lisans Dersin AKTS kredisi 4 Haftalık Ders

Detaylı

KENDİNİ GELİŞTİRME ve KENDİ KENDİNE (ÖZ) YÖNETİM

KENDİNİ GELİŞTİRME ve KENDİ KENDİNE (ÖZ) YÖNETİM KENDİNİ GELİŞTİRME ve KENDİ KENDİNE (ÖZ) YÖNETİM 1. ÖĞRENME VE KİŞİSEL ÖĞRENME GEREKLERİ Öğrenme, bir değişim aracı, ya da değişimin sonucunda varılan bir olgudur. İnsanın öğrenmesini tanımlamak zordur;

Detaylı

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME 2 AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME Aktif öğrenme, bireyin öğrenme sürecine aktif olarak katılımını sağlama yaklaşımıdır. Bu yöntemle öğrenciler pasif alıcı konumundan çıkıp yaparak yaşayarak

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III Bölüm I: Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 1.1.Eğitim 16 1.2.Psikoloji 16 1.2.1.Psikolojinin Tarihçesi 18 1.2.1.1. 19.Yüzyıl Öncesi 18 1.2.1.2. 19.Yüzyıl

Detaylı

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ UDA nın Kökenleri Bilişsel açıklamalar Wertheimer Algılanan şeyler arasındaki ilişkiler algılanan şeylerden daha önemlidir. Neyin görüldüğü ve duyulduğu görülen veya duyulan

Detaylı

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler Prof. Dr. Serap NAZLI BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler PDR de bireyi tanımanın amacı öğrencinin kendisini tanımasına yardımcı olmaktır. NEDEN???? Bireyin hangi yönleri???? Bireylerin Tanınması Gereken

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

Program Geliştirme ve Öğretim. Yard. Doç. Dr. Çiğdem HÜRSEN

Program Geliştirme ve Öğretim. Yard. Doç. Dr. Çiğdem HÜRSEN Program Geliştirme ve Öğretim Yard. Doç. Dr. Çiğdem HÜRSEN Temel Kavramlar Eğitim: Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne kadar süre gelen bir süreçtir. Bu süreçte bireylere çeşitli bilgi, beceri, tutum ve

Detaylı

ĠNSAN NASIL ÖĞRENĠR? Ne biliyoruz? DüĢünelim TartıĢalım! Ġnsan öğrenir! Ġnsan vs Hayvan ÖĞRENME TEORĠLERĠ SOSYAL

ĠNSAN NASIL ÖĞRENĠR? Ne biliyoruz? DüĢünelim TartıĢalım! Ġnsan öğrenir! Ġnsan vs Hayvan ÖĞRENME TEORĠLERĠ SOSYAL ĠNSAN NASIL ÖĞRENĠR? Mustafa SÖZBİLİR Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı sozbilir@atauni.edu.tr Ġnsan öğrenir! Biyolojik bir varlık olarak dünyaya

Detaylı

İÇERİK VE İÇERİK DÜZENLEME ÖĞRETIM İLKE VE YÖNTEMLERI- II. HAFTA

İÇERİK VE İÇERİK DÜZENLEME ÖĞRETIM İLKE VE YÖNTEMLERI- II. HAFTA İÇERİK VE İÇERİK DÜZENLEME ÖĞRETIM İLKE VE YÖNTEMLERI- II. HAFTA İÇERİK Hedefler İçerik Hedef davranışları kazandıracak biçimde ünite ve konuların düzenlenmesi İçerik, hedef davranışlara göre düzenlenir.

Detaylı

Sosyal Öğrenme. Sosyal Öğrenme

Sosyal Öğrenme. Sosyal Öğrenme 2 Başkalarının davranışlarını gözleyerek, kendi davranışlarını biçimlendirme süreci olarak bu yaklaşımın öncüleri Aristo ve Platon dur. İnsanların birbirinden öğrenmesi olgusuna ilk dikkat çeken John Dewet;

Detaylı

Psikoloji biliminin konusu gözlenebilir davranışlardır.

Psikoloji biliminin konusu gözlenebilir davranışlardır. Davranışçı Yaklaşım Bu yaklaşıma göre; Psikoloji biliminin konusu gözlenebilir davranışlardır. Duygu, düşünce, güdü gibi özellikler gözlenip ölçülemediği için bilimsel olarak araştırılamaz ancak uyaranlar

Detaylı

Okula o gün kırmızı çizgili gömleğinizle gittiniz. Arkadaşlarınız size çok yakıştığını söyledi. Sonraki davranışınız ne olurdu?

Okula o gün kırmızı çizgili gömleğinizle gittiniz. Arkadaşlarınız size çok yakıştığını söyledi. Sonraki davranışınız ne olurdu? EDİMSEL KOŞULLANMA (SKINNER) Giriş Edimsel Koşullanma İlkeleri Edimsel Koşullanma Süreci Edimsel Koşullanmada Temel Kavramlar Pekiştireçler Klasik ve Edimsel Koşullanma Arasındaki Farklar Eğitsel Sonuçlar

Detaylı

İçindekiler KISIM 1 BÖLÜM 1 KISIM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 2

İçindekiler KISIM 1 BÖLÜM 1 KISIM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 2 İçindekiler KISIM 1 İNSAN ÖĞRENMESİNE GİRİŞ BÖLÜM 1 Öğrenme Yaklaşımları 1 Öğrenmenin Önemi 2 Öğrenmeyi Tanımlama 4 Öğrenmenin Ne Zaman Oluştuğunu Belirlemek 4 Araştırma, İlkeler ve Kuramlar 5 Zaman İçinde

Detaylı

ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ ÖĞRENME VE BAŞARI

ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ ÖĞRENME VE BAŞARI ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ ÖĞRENME VE BAŞARI Anlamlı ve kalıcı öğrenme ancak bireyin(kişinin) kendi isteği, çabası ve bilinçli bir şekilde bilgileri işlemesi ile

Detaylı

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI İÇİNDEKİLER KISIM I VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI BÖLÜM 1 Vygotsky nin Yaklaşımına Giriş Zihnin Araçları... 4 Zihnin Araçları Niçin Önemlidir... 5 Vygostky Yaklaşımının Tarihçesi...

Detaylı

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM. TemplatesWise.com

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM. TemplatesWise.com BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM 1 TemplatesWise.com Konular Eğitim Öğretim Bilgisayarın Eğitimde Kullanma Amaçları Bilgisayar Destekli Eğitim Bilgisayar Destekli Öğretim Bilgisayar Destekli Öğretimin Kuramsal

Detaylı

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM

elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM İletişim Nedir? Birey veya bireylerin karşılıklı bilgi, duygu ve düşüncelerini paylaşma süreci iki birim arasındaki mesaj alış-verişi Öğretim Teknolojisinde İletişim Çağdaş eğitim

Detaylı

2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI PSİKOLOJİ DERSİ 10. SINIFLAR I. DÖNEM II. ORTAK YAZILI SINAVI

2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI PSİKOLOJİ DERSİ 10. SINIFLAR I. DÖNEM II. ORTAK YAZILI SINAVI Adı: 2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI A GRUBU AAA ADI SOYADI: SINIFI: NO: 08.01.2011 AAA Soyadı: PSİKOLOJİ DERSİ 10. SINIFLAR PUAN 2010 2011 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI.11.A SINIFI SOSYOLOJİ DERSİ 1.DÖNEM 2.YAZILI

Detaylı

Slaytları Yeniden Düzenleyen; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ

Slaytları Yeniden Düzenleyen; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ ÖĞRETİM MODELLERİ S.59-74; 1-Carroll in Okullarda Öğrenme Modeli 2-Bloom un Tam Öğrenme Modeli 3-Gardner in Öğretimde Çoklu Zeka Kuramı Kaynak;Öğretimi Planlama ve Değerlendirme Yazar;Şeref TAN Sunuyu

Detaylı

Psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel çalışmasıdır. Sadece insanların

Psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel çalışmasıdır. Sadece insanların TEMEL PSİKOLOJİ DERSİ KONU ÖZETLERİ 1. Bölüm: Psikolojiye Giriş Psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel çalışmasıdır. Sadece insanların ne yaptıklarını değil, aynı zamanda onların düşüncelerini,

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DAVRANIŞ 2

ADIM ADIM YGS LYS Adım DAVRANIŞ 2 ADIM ADIM YGS LYS 187. Adım DAVRANIŞ 2 SONRADAN KAZANILMIŞ DAVRANIŞLAR (ÖĞRENİLMİŞ DAVRANIŞLAR) Deneyim sonucu kazanılan davranışlardır. Bu davranışlar aynı türün farklı bireylerinde farklı sonuçlar doğurabilir.

Detaylı

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI REYHAN SAĞLAM ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ BILIŞ NE DEMEKTIR? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar?

Detaylı

Beyin Temelli ve Basamaklı Öğrenme S

Beyin Temelli ve Basamaklı Öğrenme S Beyin Temelli ve Basamaklı Öğrenme S.240-247 Kaynak II; Eğitimde Program Geliştirme Yazar;Ö.DEMİREL Hazırlayan; Abdurrahman İNAN 2005-2006 Ders Sor.; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ, 1-Önce Soruları Tıklayın Yanıtlamaya

Detaylı

MATEMATIK ÖĞRETIM YÖNTEMLERI. Yrd. Doç. Dr. Nuray Çalışkan-Dedeoğlu Matematik Eğitimi

MATEMATIK ÖĞRETIM YÖNTEMLERI. Yrd. Doç. Dr. Nuray Çalışkan-Dedeoğlu Matematik Eğitimi MATEMATIK ÖĞRETIM YÖNTEMLERI Yrd. Doç. Dr. Nuray Çalışkan-Dedeoğlu Matematik Eğitimi Dersin İçeriği Matematik öğretiminin temel ilkeleri Matematikte başlıca kuramlar ve öğretim yöntemleri 2 İlköğretim

Detaylı

İçindekiler. Ön Söz Çeviri Editörünün Sunuşu. xvii xix

İçindekiler. Ön Söz Çeviri Editörünün Sunuşu. xvii xix İçindekiler Ön Söz Çeviri Editörünün Sunuşu xvii xix KISIM BİR Öğrenmeye Giriş 1 Bölüm 1 Öğrenme Nedir? 1 Öğrenme, Davranış Değişikliğine Neden Olmalı mı? 2 Nispeten Kalıcı Olan Nasıl Kalıcıdır? 3 Öğrenme

Detaylı

Stratejiler 4. Sunuş yoluyla Buluş yoluyla Araştırma-inceleme yoluyla Tam öğrenme İşbirliğine dayalı öğrenme

Stratejiler 4. Sunuş yoluyla Buluş yoluyla Araştırma-inceleme yoluyla Tam öğrenme İşbirliğine dayalı öğrenme Strateji 1 Genel olarak; bir şeyi elde etmek için izlenen yol yada amaca ulaşmak için geliştirilen bir planın uygulanmasıdır. Eğitim açısından strateji; dersin hedeflerine ulaşmasını sağlayan; yöntem,

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

ROBERT GAGNE ( ) ÖĞRENME KOġULLARI MODELĠ

ROBERT GAGNE ( ) ÖĞRENME KOġULLARI MODELĠ ROBERT GAGNE (1916-2002) ÖĞRENME KOġULLARI MODELĠ Gagne, 1960 lı yıllarda yeni davranıģçı ekolün temsilcilerinden biri olarak kabul edilirken, günümüzde daha çok biliģsel alanın bir temsilcisi olarak görülmektedir.

Detaylı

Eğitimde Materyal Tasarımı ve Kullanımı

Eğitimde Materyal Tasarımı ve Kullanımı Eğitimde Materyal Tasarımı ve Kullanımı M A T E R Y A L S E Ç M E V E G E L I Ş T I R M E S Ü R E C I D R. M. B E T Ü L Y I L M A Z Etkili İletişim İçin Ortak yaşantı alanı oluşturma Mesajı anlaşılır şekilde

Detaylı

İNSAN NASIL ÖĞRENİR?

İNSAN NASIL ÖĞRENİR? İNSAN NASIL ÖĞRENİR? Mustafa SÖZBİLİR Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı sozbilir@atauni.edu.tr İnsan öğrenir! Biyolojik bir varlık olarak dünyaya

Detaylı

O Psiko-motor gelişim farklı değişikliklere uğrasa da bireyin tüm yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir.

O Psiko-motor gelişim farklı değişikliklere uğrasa da bireyin tüm yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir. PSİKOMOTOR GELİŞİM O Psiko-motor gelişim, fiziksel büyüme ve merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanması olarak tanımlanır. O Psiko-motor gelişim

Detaylı

Bilgisayar Destekli Eğitimin Gelişimi ve Kuramsal Dayanakları

Bilgisayar Destekli Eğitimin Gelişimi ve Kuramsal Dayanakları Bilgisayar Destekli Eğitimin Gelişimi ve Kuramsal Dayanakları Bir Önceki Ders Çağdaş Eğitim Gereksinimleri Bilgisayarların Eğitime Girişi Bilgisayarların Eğitime Etkisi Öğrencinin ve Öğretmenin Değişen

Detaylı

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ. kpss SORU. Önce biz sorduk. Güncellenmiş Yeni Baskı. Eğitim Bilimleri. 80 Soruda 64

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ. kpss SORU. Önce biz sorduk. Güncellenmiş Yeni Baskı. Eğitim Bilimleri. 80 Soruda 64 Önce biz sorduk kpss 2 0 1 8 80 Soruda 64 SORU Güncellenmiş Yeni Baskı Eğitim Bilimleri ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ Konu Anlatımı Pratik Bilgiler Sınavlara En Yakın Özgün Sorular ve Açıklamaları Çıkmış Sorular

Detaylı

Öğrenme ve Öğretme. Kuramlar ve Modeller

Öğrenme ve Öğretme. Kuramlar ve Modeller Öğrenme ve Öğretme Kuramlar ve Modeller Öğretim Modelleri ve Kuramları - Öğretme - Öğrenme Kuramları (Modelleri) - Öğretim Stratejisi (Yaklaşımı) - Öğretim Yöntemi (Öğrenme Yolları) - Öğretim Tekniği (Uygulama

Detaylı

Davranışçı Yaklaşımlar Kuramı - 1. Yönetici tarafından yazıldı Salı, 07 Temmuz :30 - Son Güncelleme Pazar, 26 Eylül :26

Davranışçı Yaklaşımlar Kuramı - 1. Yönetici tarafından yazıldı Salı, 07 Temmuz :30 - Son Güncelleme Pazar, 26 Eylül :26 Davranışçı Yaklaşımlar Kuramı Öğrenme ile ilgili ilk deneysel araştırmalar 20. yüzyılın başında Pavlov un Rusya da Watson ve Thorndike ın Amerika da yaptıkları insan ve hayvanların laboratuarda belli bir

Detaylı

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar). Hedef Davranışlar Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar). Bu nitelikler bilişsel, duyuşsal ve psikomotordur. 2 aşamada ele alınmaktadır.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Başlarken ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARINA...1. I. Bölüm BİLİM - PSİKOLOJİ VE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ

İÇİNDEKİLER. Başlarken ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARINA...1. I. Bölüm BİLİM - PSİKOLOJİ VE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ İÇİNDEKİLER Başlarken ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARINA...1 İyi Öğretmen Nasıl Olmalıdır?... 4 Kritik (Eleştirel) Düşünen Kişi Olarak Öğretmen... 5 Kendini Düzenleyici Bir Kişi Olarak Öğretmen... 6 I. Bölüm

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Test 11 (Bitişiklik Kuramı)...94. Test 12 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...97. Test 13 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...

İÇİNDEKİLER. Test 11 (Bitişiklik Kuramı)...94. Test 12 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...97. Test 13 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)... III İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Test 1 (Psikolojiye Giriş)... 1 Test 2 (Gelişim Psikolojisine Giriş)... 3 Test 3 (Gelişim Psikolojisine Giriş)... 7 Test 4 (Bilişsel Gelişim)...11 Test 5 (Bilişsel Gelişim)...15

Detaylı

ÖĞRENMENIN DOĞASI Gülay ÇENGEL

ÖĞRENMENIN DOĞASI Gülay ÇENGEL ÖĞRENMENIN DOĞASI Gülay ÇENGEL 154-158 Kaynak II; Eğitim Psikolojisi Yazar;B.YEŞİLYAPRAK Hazırlayan; Gülay ÇENGEL 2005-2006 Ders Sor.; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ, 1-Önce Soruları Tıklayın Yanıtlamaya Çalışın.

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi TEMEL KAVRAMLAR Eğitim Öğrenme Öğretme Ortam Teknoloji Araç - gereç Öğretim materyali Eğitim teknolojisi Öğretim teknolojisi İletişim EĞİTİM: Davranışçı yaklaşıma göre eğitim, bireyin davranışında kendi

Detaylı

Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler

Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişim Psikolojisinde Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler 1 1. Gelişim ve Değişim Gelişim, organizmanın doğum öncesi dönemden başlayarak (döllenme) bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal yönden

Detaylı

EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ

EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ Psikoloji insan ve hayvan davranışlarını açıklamaya çalışan bir bilimdir. Eğitim ise bireyde davranış değişikliği meydana getirmenin ilke ve

Detaylı

K. Ç. Tanı Süreci: ABA Programı: /Algiozelegitim

K. Ç. Tanı Süreci: ABA Programı: /Algiozelegitim K. Ç. Tanı Süreci: Nisan 2013 doğumlu K. Ç. ın yerinde sallanması, 1,5 yaşına geldiğinde etrafı ile iletişimi kesmesi, eve gelen misafirlerle hiç etkileşime geçmemesi ailenin çocuğunda bir farklılık olduğunu

Detaylı

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI Okulöncesi eğitim çevresini merak eden, öğrenmeye ve düşünmeye güdülenmiş çocuğun bu özelliklerini yönetme, teşvik etme ve geliştirme gibi çok önemli bir görevi üstlenmiştir.

Detaylı