ARALIK 2013 YIL: 3 SAYI: 3



Benzer belgeler
ARALIK 2013 YIL: 3 SAYI: 3

ARALIK 2013 YIL: 3 SAYI: 3

ARALIK 2013 YIL: 3 SAYI: 3

Açılış Konuşması. Binlerce çalışma var ama nelere dikkat etmeliyiz?

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma

*Barsak yaraları üzerine çalışmalarda probiyotikler, yaraların iyileşmesi ve kapanması amaçlı test edilmiştir.

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ

Yeliz Çağan Appak¹, Hörü Gazi², Semin Ayhan³, Beyhan Cengiz Özyurt⁴, Semra Kurutepe², Erhun Kasırga ⁵

Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir in Etkinliği

Çocuklarda Bagısıklık Sisteminin Desteklenmesi

FETAL HAYATTAN ÇOCUKLUĞA ĠLK 1000 GÜNDE BESLENME VE AĠLE HEKĠMLĠĞĠ SĠSTEMĠNDE HEMŞĠRENĠN ROLÜ

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ

NEONATOLOJİDE YENİLİKLER. Doç. Dr. Esra Arun ÖZER Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği

PROBİYOTİKLER & PREBİYOTİKLER

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

Yenidoğan Sepsisi Tanı ve Tedavisinde Son Gelişmeler

Dr. Nilgün Çöl Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Sosyal Pediatri BD.

Dr. Aysun YALÇI Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesi , ANKARA

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

PROBİYOTİK Lactabasillus Acidophilus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Rhamnosus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Casei 1.25 milyar CFU Bifidobacterium

İSHAL AKUT İSHALDE HEMŞİRELİK BAKIMI. Akut İshal. 14 günden kısa sürer. Dehidratasyona yol açar (ölüm nedenidir) Malnütrisyonu kolaylaştırır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

ÇOCUKLARDA PREBİYOTİK VE PROBİYOTİK KULLANIM İLKELERİ

Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri. Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı

Akut Enfeksiyöz İshal ve Antibiyotik İlişkili İshalde Probiyotikler

Bütün vücudumuzda, derimizin üzerinde, ağzımızda mikroplar bulunur;

Probiyotiklerin Yenidoğanda Kullanımı. Prof. Dr. Nejat Narlı Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD

Toplum başlangıçlı Escherichia coli

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Diabetes Mellitus ve Mikrobiyota

HAZİRAN Yıl:2 Sayı:2 İYİ ADAMLAR ARAMIZDA

Çocukluk Çağında Probiyotik Kullanımı Probiotic Use in Childhood

Erişkinde Mikrobiyota. Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı

AKUT ENFEKSİYÖZ İSHAL VE ANTİBİYOTİK İLİŞKİLİ İSHALDE PROBİYOTİKLER. Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 2. PUADER Kongresi 3 Mayıs 2013, Antalya

Akut İshalli Çocuklarda İshal Etkenleri, Çevresel Etkenler ve Diyette Doğal Probiyotik Tüketiminin İshal Şiddeti İle İlişkisi

Prof Dr Zeynep Tamay. Istanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD, Çocuk Alerji BD

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

Kolistin ilişkili nefrotoksisite oranları ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi

Çullas İlarslan N.E, Günay F, Bıyıklı Gençtürk Z, İleri D.T, Arsan S Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.B.D.

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ?

İnsan Mikrobiyom Projesi. Tanıl Kocagöz, M.D., Ph.D.

Doripenem: Klinik Uygulamadaki Yeri

Hasta ve/veya enfekte materyal ile potansiyel teması olan tüm personel

Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde prebiyotik, probiyotik ve sinbiyotiklerin nekrotizan enterokolit üzerine etkileri

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

Grip Aşılarında Güncel Durum

Hepatit Hastalığı Gebelikten Etkilenir mi?

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

TÜRK TORAKS DERNEĞİ ASTIM ALLERJİ ÇALIŞMA GRUBU EYLEM PLANI ÇALIŞMA GRUBU PROJELERİ

YILIN SES GETİREN MAKALELERİ

ÇORUM HİTİT ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ NDE HEMODİYALİZ KATETER ENFEKSİYONLARI

MART Yıl:3 Sayı:1

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Çocukta Kusma ve İshal

Yoğun Bakımlarda İnfeksiyon Kontrolü: Haricen Klorheksidin Uygulanmalı mı?

ALİ BÜLBÜL, DERYA GİRGİN, SİNAN USLU, SELDA ARSLAN, EVRİM KIRAY BAŞ, ASİYE NUHOGLU

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji. Dr. Cengiz KIRMAZ

SEÇMELİ DERS ÖNERİ FORMU

Prof. Dr. Rabin SABA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Memorial Sağlık Grubu

Nöroloji Yoğun Bakım Hastasında Nutrisyon Desteği. Doç.Dr.Ethem Murat Arsava Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı

SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Tdap Aşıları (Difteri, Toksoid ve Cansız Boğmaca)

Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı

ALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi

Teori (saat/hafta) Laboratuar (saat/hafta) ÇOCUK HASTALIKLARINDA BES305 5.Güz

Dişhekimliği Uygulamalarında Başarıyı Etkileyen Yeni Yaklaşımlar

Antibiyotik Direncini Önlemek! (Hastane Bakış Açısı) Dr Gökhan AYGÜN İÜC- CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta

1000 ml sulu çözeltide 667 gram laktüloz

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık olduğu bilinmektedir. Ayrıca:

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ

Doç. Dr. Sinan Sarı. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Gastroenteroloji Bölümü

MART Kadın-Doğum Özel Sayısı

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

Taraf tutma (Bias) önlenmiş

Transkript:

ARALIK 2013 YIL: 3 SAYI: 3 TÜRKİYE NİN İLK VE TEK PROBİYOTİK PREBİYOTİK BİLİM DERGİSİ BİFİFORM un Sağlık Profesyonellerine Armağanıdır. 1

Probiyotik Prebiyotik Günlükleri Yayım Amacı; Hekim ve diğer sağlık çalışanlarının probiyotik ve prebiyotiklerle ilgili son gelişmelerden haberdar olmalarını, zaman kazanmalarını ve konuyu daha detaylı takip etmelerini sağlamaktır. Ağırlıklı olarak pediatrik ve perinatal alandaki son klinik gelişmeleri tarafsız bir gözle okurlarına aktaracaktır. Bilimsel içeriğin doğru ve uygun olarak verilebilmesi için tüm yazılar, konusunda uzman hekimler tarafından değerlendirilecektir. Klinik çalışmaların değerlendirildiği bölümlerimizin dışında yakın tarihte gerçekleşen bilimsel aktivitelerden ve toplantılarda anlatılan verilerden de bahsedilecektir. Dergideki makalelerde açıklanan görüşlerden yalnız yazarları sorumludur. Okurlarımızın görüş ve önerileri bizler için son derece önemli olup katkılarınız bizlere güç verecektir. Editör Prof Dr Metehan Özen metehanoz@yahoo.com Editör Prof. Dr. Metehan ÖZEN, Danışma Kurulu Doç. Dr. Ahmet AKÇAY Prof. Dr. Nur ARSLAN Prof. Dr. Sırrı BEKTAŞ Prof. Dr. Ergin ÇIFTÇI Prof. Dr. Berkan GÜRAKAN Prof. Dr. Tufan KUTLU Prof. Dr. Nihat SAPAN Probiyotik Prebiyotik Günlükleri İmtiyaz Sahibi: e-magine Bilişim ve Reklam Hizmetleri Ltd. Şti. adına Akın Uçan Sorumlu Müdür: Belde Gündüz Yönetim Yeri: e-magine Bilişim Ve Reklam Hizmetleri Ltd. Şti. Akkirmanlı Sokak No:59/3 Eylül Sanat Galerisi 3. Kat Nişantaşı 34363 Şişli İstanbul Tel. 0 212 291 91 98 Fax: 0 212 291 97 68 Yayın Türü: Yerel -Süreli - Üç ayda bir Basım Yeri: Eray Matbaa Probiyotik Prebiyotik Günlükleri, e-magine Bilişim ve Reklam Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Probiyotik Prebiyotik Günlükleri nde yayınlanan yazılar, resim, şekil ve tablolar yayıncının yazılı izni olmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, basılamaz ve çoğaltılamaz. Baskı Tarihi: Aralık 2013 Yıl: 3 Sayı: 3

Editör den Değerli Meslektaşlarım, Türkiye nin ilk ve tek bilimsel probiyotik ve prebiyotik dergisi olan Pro/Prebiyotik Günlükleri yayım hayatına devam etmektedir. Üçüncü yılımızı bitirmek üzere olduğumuz bu aylarda dergimize göstermiş olduğunuz ilgi ve olumlu geri bildirimleriniz için çok teşekkür ederiz. Türkiye nin her yerinden konusunda uzman meslektaşlarımızla beraber sizlere rehber olarak kullanabileceğiniz ve keyifle okuyacağınız bir sayı daha hazırladık. Bu sayımızda sizlerle 2 yeni gelişmeyi paylaşmak istedim. Pfizer Tüketici Sağlığı nın koşulsuz desteği ile yayım hayatına devam eden dergimiz Pfizer Türkiye tarafından başlatılan ve hepimizi yakından ilgilendiren ve merakla okuyacağınız Sen Çok Yaşa kampanyasını konuk etmektedir. İkinci olarak, düzenli okuyucularımızın fark edeceği üzere dergimiz yeni bir düzenleme ile görsel olarak daha çarpıcı ve rahat okunur olmuştur. Bu düzenlemenim yayım hayatımıza pozitif etkilerini göreceğimize inanıyorum. Değerli Hocamız Prof. Dr. Sırrı Bektaş bizlere son yıllarda probiyotiklerin pediatride en çok klinik çalışma yapıldığı konuda bir yazıyı yorumladı ve bazı suşların (LGG) çocuklarda üst solunum yolu semptomlarını azalttığını belirtti. Prof. Dr. Nihat Sapan ise bizlere sağlıklı bağırsak florasının önemini bir kez daha vurgulayacak olan alerjik çocuklarda flora farklılığını göstere, ileri teknoloji ile yapılan bir çalışmayı yorumladı. Prof Dr Berkan Gürakan ise pediatristler için çok önemli bir konu olan NEK hastalığı ile ilgili geniş bir derlemeyi bizler için yorumladı. NEK ten korunmada özellikle anne sütü ve probiyotiklerin etkili olduğunun altını çizmektedir. Doç. Dr. Ahmet Akçay ise son yıllarda çok konuşulan hamilelik döneminde probiyotik kullanımının anne sütü ve bebek üzerine olan olumlu etkileri üzerine bir çalışmayı değerlendirdi. Değerli yorumlarını ilk kez bizimle paylaşan Prof. Dr. Tufan Kutlu değişik bir çalışmayı bizler için yorumladı. Bir hastanede akut gastroenterit tedavisinde LGG kullanılmasının artırılması için yapılan değişiklikleri ve bu yöntemin ulaştığı başarıyı özetledi. Prof. Dr. Ergin Çiftçi Tayvan da ailelerin küçük çocuklara probiyotik desteği verilmesinin sebeplerini anlatan ilginç bir çalışmayı bizler için değerlendirdi. Prof Dr Nur Arslan ise bizlere erişkinde probiyotik kullanımının önemli bir sebebi olan H. pylori enfeksiyonları üzerine pediatride yapılan az sayıda çalışmadan birini yorumladı ve erişkinde olduğu gibi benzer şekilde olumlu etkilerini belirtti. Bu sayımız sayesinde probiyotik ve prebiyotik desteğini günlük hekimlik sanatınızda daha etkili ve verimli şekilde kullanacağınızı ümit etmekteyiz. Başka bir sayıda buluşana kadar, okulların açıldığı ve enfeksiyonların arttığı önümüzdeki sonbahar günlerinde sağlıklı bir bağırsak florası için probiyotik desteğini ihmal etmeyelim

08 Lactobacillus rhamnosus GG isimli Probiyotiğin Kreş ve Anaokuluna Giden Çocuklarda Kullanılması ve Nazofarinks Viral Enfeksiyonlarında Saptanan Bulguları 10 Mikroarray Analizi Egzemalı Bebeklerin İntestinal Mikrobiyal Florasının Sağlıklı Ancak Atopik Hastalık Riski Bulunan Bebeklere Göre Belirgin Derecede Farklı Olduğunu Ortaya Koymuştur 12 Pediatrik Helicobacter pylori enfeksiyonunun tedavisinde probiyotikler: Çift kör randomize klinik çalışma 16 Akut Gastroenterit Tedavisinde Lactobacillus rhamnosus GG Kullanımının Yaygınlaştırılması 20 Gebelik Süresince Probiyotik Kullanımı ve Annede Alerjik Hastalığın Olması Anne Sütündeki Sitokinlere, Besin Antikorlarına ve Çocuklarda 5 Yaşına Kadar Alerjik Hastalık Gelişimine Etkisi 24 DERLEME: Çok Düşük Doğum Ağırlık Pretermlerde NEK ten Korunmak Mümkün müdür? 28 Tayvanlı Küçük Çocuklarda Probiyotik Suplemantasyonu: Prospektif bir Kohort Çalışma 32 Daha sağlıklı bir yaşam için çalışan Pfizer den dolu dolu ve uzun yaşam için Sen Çok Yaşa!

1. Probiyotikler pediyatri pratiğinde giderek artan şekilde kullanılmaktadır (1-4). %12.1 parainfluenza, %8.9 enterovirüs olarak saptanmıştır. 2. Probiyotikleri kullanma alanları oldukça geniştir; solunum ve gastrointestinal enfeksiyonlar, meteorismus, konstipasyon, alerjik sorunlar gibi (4). 6. İki yaş ve altı yaş arasındaki çocuklar 28 hafta boyunca laboratuvar ve klinik olarak bir doktor tarafından izlenmiştir. Lactobacillus rhamnosus GG isimli Probiyotiğin Kreş ve Anaokuluna Giden Çocuklarda Kullanılması ve Nazofarinks Viral Enfeksiyonlarında Saptanan Bulguları 3. Kreş ve anaokuluna devam eden çocuklarda viral respiratuvar enfeksiyonlarda probiyotiklerin etkisi üzerine yapılan çalışmalar kısıtlıdır. Bu yönde çalışmaların devamında yarar vardır. 4. Bu çalışma Finlandiya da kontrol gurubu kullanılarak (N:97), randomize, çift-kör yöntemi ile yapılmış olup, bilimsel ve güvenilirdir. Yine 97 çocuğa probiyotik olarak Lactobacillus rhamnosus (LGG) kullanılmıştır. Günlük verilen probiyotik 10 milyar cfu dur (5). 5. Bu çalışmada en sık rastlanan viral enfeksiyonlar (PZR yöntemi ile, boğaz sürüntüsü alınarak) sırasıyla; %28.6 rhinovirüs, %12.4 respiratuvar sinsityal virüs, 7. Lactobacillus rhamnosus GG (LGG) alan nasofarengeal enfeksiyonlu çocuklar, plasebo alan kontrol grubuna göre semptomlarını gün olarak daha kısa sürede yenmişlerdir. Fark istatistiki olarak önemli bulunmuştur(p<0.001). 8. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında probiyotik kulanımın etkielri üzerine çelişkili yayınlar olmaklar beraber, yukarıda görüldüğü üzere bazı probiyotik suşlarının hastalığı kısaltma ve semptomları hafifletme üzerine olumlu etkileri mevcuttur. Ancak daha net bilgi edinebilmek için daha geniş serili ve çok merkezli araştırmalara ihtiyaç vardır. Prof. Dr. Sırrı Bektaş Ataköy Özel Bektaş Sağlık Hizmetleri Bazı probiyotik suşlarının hastalığı kısaltma ve semptomları hafifletme üzerine olumlu etkileri mevcuttur. Kreş ve anaokuluna giden çocuklarda viral nazofaringeal enfeksiyonlarda probiyotiyotiklerin etkileri hakkındaki veriler kısıtlıdır. Bu ön çalışmada, bir hekim tarafından, kontrol sütü alan 97 çocukla aynı sütle birlikte Lactobacillus rhamnosu GG adlı probiyotik alan 97 çocuk, hem nazofarengeal bölge sürüntüleri alınıp hem de viral enfeksiyon semptomları yönünden değerlendirilerek 28 hafta boyunca izlenmişlerdir. Polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) yöntemi kullanılarak çalışmaya alınan çocuklarda 14 çeşit virus etkeni saptanmış bu bulgular semptomlarla kıyaslanmıştır. Toplam 315 boğaz sürüntüsünün %28.6 sında rhinovirüs, %12.4 ünde respiratuvar sinsiytal virüs (RSV), %12.1 inde parainfluenza 1, %8.9 unda enterovirüs, %7.9 unda influenza A (H1N1), %3.8 inde boca virüs, %3.2 sinde parainfluenza virüs 2, %2.9 unda adenovirüs, %0.6 sında influenza A (H3N2) virüs saptanmıştır. Probiyotik alan çocuklar respiratuvar enfeksiyon semptomlarını, probiyotik almayan kontrol guruba göre gün olarak daha kısa sürede atlatmışlardır(6.48 [95% CI 6.28 6.68] vs. 7.19 [95% CI 6.98 7.41], P < 0.001). Probiyotiklerin virüs oluşumunu azaltıcı etkisi ve respiratuvar semptom sayısına etkisi olmamıştır. Rhino, RSV ve parainfluenza 1 en sık respiratuvar semptom gösteren virüsler olmuşlardır. Lactobacillus rhamnosu GG alan çocuklar respiratuvar semptomlarını gün olarak daha kısa sürede atlatmışlardır. Kumpu M, Lehtoranta L, Roivainen M, et al. TheUse of theprobioticlactobacillusrhamnosus GG and Viral Findings in thenasopharynx of Children Attending Day Care. J MedVirol. 2013Sep;85(9):1632-8. Kaynaklar: 1.Hatakka K. et al. Brit Med J. 2001: 322;1327-1329. 2.Hatakka K. 2007. Academic dissertation. 3.Hao Q, et al. Cochrane Database Sys Rev. 2011: 9 :CD006895. 4.Ozen M. Sağlıklı Kalmak için Probiyotikler. Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul, 2011. 8 9

Mikroarray Analizi Egzemalı Bebeklerin İntestinal Mikrobiyal Florasının Sağlıklı Ancak Atopik Hastalık Riski Bulunan Bebeklere Göre Belirgin Derecede Farklı Olduğunu Ortaya Koymuştur Prof. Dr. Nihat Sapan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji Bilim Dalı YÖNTEM: Bebeklik döneminde bağırsak mikrobiyal florasının bileşimi ve çeşitliliğindeki değişmeler, atopik egzema gelişmesi ve rekürrens göstermesi ile ilişkilendirilmiştir. Bu çalışmada, bebeklik döneminde intestinal mikrobiyal floranın çeşitliliği ve floradaki geçici değişikliklerin gösterilebilmesi ve egzema ile ilgili olabilecek özel bakteriyel tanımlamaların yapılabilmesi amacıyla mikroarray tabanlı bir yöntemle kapsamlı bir araştırma planlanmıştır. Onbeş tanesi egzemalı ve 19 tanesi sağlıklı toplam 34 bebek prospektif olarak izlenerek, 6. ve 18. aylarda alınan fekal örneklerden intestinal mikrobial flora değerlendirildi. Bebekler randomize olarak Lactobacillus rhamnosus GG veya plasebo grubuna alındılar. BULGULAR: Mikroarray profilleri değerlendirildiğinde, egzemalı çocukların kontrol grubuna göre farklı total mikrobiyal florası olduğu görüldü. İntestinal mikrobiyal floranın yapısı değerlendirildiğinde, 6 aylıkta her iki grup arasında farklılık yoktu, ancak 18 aylıkta önemli farklılık olduğu dikkati çekti (p=0.01). Onsekiz aylıkta, sağlıklı çocuklarda intestinal florada Bacteroidetes türleri 3 kat daha fazla miktarda bulunmuştur (p=0.01). Egzemalı çocukların intestinal mikrobiyal florasında ise tipik olarak yetişkinlerde baskın olan Clostridium cluster IV ve Clostridium cluster XIVa türleri artmış olarak bulunmuştur. Erken bebeklik döneminde probiyotik Lactobacillus rhamnosus GG eklenmesinin intestinal mikrobiyal flora bileşiminde uzun dönem etkileri olduğu gözlenmiştir. SONUÇ: Erken çocukluk döneminde değişmiş veya yetişkin tipte intestinal mikrobiyal flora varlığı egzema ile ilişkilidir ve bu durum egzemanın devam etmesinde katkıda bulunabilir. 1. Finlandiya da yapılan bu çalışmada, zamanında ve vajinal yolla sağlıklı olarak doğmuş atopik bebekler 4 ay anne sütü ile beslenmişlerdir. Beklenen doğum tarihinden 4 hafta önceden itibaren annelere günlük olarak Lactobacillus rhamnosus GG veya plasebo verilmeye başlanmıştır. Doğumdan sonra anne sütü alımına devam eden bebeklerde annelere, anne sütü almayanlarda bebeklerde ise bebeklere 6 aylık oluncaya kadar Lactobacillus rhamnosus GG veya plasebo günlük olarak verilmiştir. Çalışmaya alınan bebeklerin 6. ve 18. aylarda dışkı örnekleri alınarak intestinal mikrobiyal floraları analiz edilmiştir. 2. Bu çalışmada egzemalı bebeklerin total mikrobiyal flora çeşitliliğinin, sağlıklı atopik çocuklardan anlamlı şekilde daha yüksek olduğu gözlenmiştir. 3. Bebeklerde intestinal mikrobiyal flora kompozisyonundaki değişikliklerin egzema oluşumu ile anlamlı bir ilişkisi vardır. İntestinal flora kompozisyonu direkt olarak bağışıklık sistemin hücresel ve fiziksel maturasyonunda rol almakta ve alerjik hastalıkların patogenezinde etkili olan Th1-Th2 dengesinin düzenlenmesinde etkili olduğu bilinmektedir. 4. Egzemalı bebeklerde Clostridium cluster IV ve Clostridium cluster XIVa bakterilerinin daha çok bulunduğu gözlenmiştir. Bu bakteriler sağlıklı yetişkin barsağında en çok gözlenen mikrobiyal gruptur. Bebeklerde yetişkin tip mikrobiyal floranın tesbit edilmesi egzema oluşması açısından potansiyel bir risk faktörüdür. 5. Bu çalışmanın sonuçları dikkate alındığında atopik bebeklerde erken dönemde yetişkin tip intestinal mikrobiyal floranın tespit edilmesi durumunda beslenme şeklinde değişiklik yapılması önerilebilir. Bebeklerde intestinal mikrobiyal flora kompozisyonundaki değişikliklerin egzema oluşumu ile anlamlı bir ilişkisi vardır. Nylund L, Satokari R, Nikkila J, and et al. Microarray analysis reveals marked intestinal microbiota aberrancy in infants having eczema compared to healthy children in at-risk for atopic disease. BMC Microbiology 2013, 13:12. 10 11

Pediatrik Helicobacter pylori enfeksiyonunun tedavisinde probiyotikler: Çift kör randomize klinik çalışma Prof. Dr. Nur Arslan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı Özet: Amaç: Helicobacter pylori gastrit ve peptik ülser hastalığının patogenezinde rol oynayan ana etyolojik faktör olarak kabul edilmektedir. H. pylori eradikasyonu çocuk hastaların %30 unda tedaviye uyumun iyi olmaması, antibiyotik direnci ve yan etkilerin ortaya çıkması nedeniyle başarısız olmaktadır. Bu çalışmada, standart H. pylori tedavisine probiyotik eklenmesinin gastrointestinal yan etkilerin ortaya çıkma sıklığı ve hastalığın eradikasyonu üzerine etkinliğinin araştırılması planlanmıştır. Metot: Bu çift kör randomize plasebo kontrollü çalışma Tahran Çocuk Tıp Merkezi, İran da gerçekleştirilmiştir. H. pylori pozitif olan 66 çocuk hasta standart üçlü ilaç tedavisi (omeprazol + amoksisilin + furazolidon) almışlardır. Hastalar ayrıca bu tedaviye ek olarak probiyotik veya plasebo tedavi almak üzere ikiye ayrılmışlardır. Tüm hastalara ösofagogastroduodenoskopi yapılmıştır. H. pylori enfeksiyonu tanısı hem hızlı üreaz testi ile hem de histoloji ile konulmuştur. H. pylori varlığı, tedavi tamamlandıktan 4-8 hafta sonra dışkıda H. pylori antijen testi ile araştırılmıştır. Her gruptaki tedavi yan etkileri kaydedilmiştir. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 9.09 (3-14 yıl) yıl idi, 44 hasta (%65.7) erkekti (cins oranı 2:1). Tüm hastalar hem tedaviyi hem de takip süresini tamamladılar. H. pylori eradikasyon oranı probiyotik grubunda anlamlı olarak daha yüksekti (p= 0.04). Probiyotik kullanan çocuklarda bulantı/ kusma (p= 0.02) ve ishal ortaya çıkma (p= 0.039) oranları daha düşüktü. Sonuç: Bu çalışma H. pylori eradikasyonunda probiyotiklerin pozitif etkisini göstermiştir. Tedavinin probiyotiklerle desteklenmesi, antibiyotikle ilgili yan etkilerin azaltılması açısından önerilebilir. Yorum: Bu çalışmada, Helicobacter pylori enfeksiyonu olan çocuklarda üçlü antibiyotik tedavisine ek olarak verilen yedi probiyotik türünün (Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus rhamnosus, Lactobacillus bulgaricus, Lactobacillus casei, Streptococcus thermophilus, Bifidobacterium infantis ve Bifidobacterium breve) tedavi etkinliği ve antibiyotik yan etkileri üzerine etkisi araştırılmıştır. Probiyotik kullanımının tedavi etkinliği ve tedavi yan etkileri üzerine olumlu etkileri olduğu belirlenmiştir. Ebeveynler probiyotik desteğini çocukluk hastalıklarının önlemesi veya tedavisi için kullanabilirler. 12 13

1. Çalışmanın çift kör plasebo kontrollü yapılmış olması çalışmanın değerini artırmaktadır. Ayrıca çocukluk çağında yapılmış olması da önemlidir. 2. H. pylori, Gram negatif patojenik bir bakteridir. Kronik gastrit, peptik ülser hastalığı, gastrik adenokarsinoma ve MALT lenfomanın en önemli nedeni olarak kabul edilmektedir. Dünya nüfusunun %50 si H. pylori ile enfektedir. H. pylori tedavisinde antibiyotikler ve proton pompa inhibitörleri kullanılır. Ancak yan etkiler nedeniyle tedavi uyumu bozulabilmektedir. Ayrıca antibiyotiklerin çok kullanılması nedeniyle H. pylori antibiyotik direnci de önemli bir sorundur. 3. 2000 yılından beri, H. pylori tedavisine ek olarak probiyotik verilen ve antibiyotik yan etkilerinin azaldığını gösteren onlarca çalışma yapılmıştır. Literaturde bu amaçla en sıklıkla laktobasiller ve ikinci olarak ise bifidobakterlerin kullanıldığı çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmaların büyük bir kısmında probiyotik kullanımının hem eradikasyon hem de yan etki üzerine pozitif etkileri olduğu gösterilmiştir. Ancak daha fazla çalışma gereklidir. Ahmad K, Fatemeh F, Mehri N, Maryam S. Probiotics for the Treatment of Pediatric Helicobacter Pylori Infection: A Randomized Double Blind Clinical Trial. Iran J Pediatr. 2013; 23: 79-84. 4. H. pylori tedavisine ek olarak probiyotik verilmesinin metabolik interaksiyonlar, bakteriosin üretimi, mukozal bariyerin güçlendirilmesi ve intestinal enflamatuvar cevabın düzenlenmesi yolları ile H. pylori eradikasyonuna pozitif etkileri olabileceği düşünülmektedir (1,2). Ayrıca yan etkiler azaldığı için, antibiyotik tedavisinin tamamlanması da eradikasyonun artmasına yardım etmektedir. 5. Çocukluk yaş grubunda yapılan az sayıda çalışmanın çoğunda, erişkinlere benzer şekilde probiyotik kullanımının H. pylori eradikasyonunda daha başarılı olduğu belirlenmiş, ancak bu yanıtın kullanılan probiyotik türüne göre değiştiği gösterilmiştir (2-4). Bu nedenle bu konuda çok sayıda çalışma yapılması gereklidir. Çalışmanın çift kör plasebo kontrollü yapılmış olması çalışmanın değerini artırmaktadır. Ayrıca çocukluk çağında yapılmış olması da önemlidir. Kaynaklar: 1. Wang ZH, Gao QY, Fang JY. Response to efficacy of probiotics in Helicobacter pylori eradication therapy. J Clin Gastroenterol 2013 (basımda). 2. Patel A, Shah N, Prajapati JB. Clinical appliance of probiotics in the treatment of Helicobacter pylori infection-a brief review. J Microbiol Immunol Infect 2013 (basımda). 3. Sykora J, Valeckova K, Amlerova J, et al. Effects of a specially designed fermented milk product containing probiotic Lactobacilli casei DN-114 001 and the eradication of H. pylori in children. J Clin Gastroenterol 2005;39:692e8. 4. Lionetti E, Miniello VL, Castellaneta SP, et al. Lactobacillus reuteri therapy to reduce side-effects during anti-helicobacter pylori treatment in children: a randomized placebo controlled trial. Aliment Pharmacol Ther 2006;24:1461e8. 5. Goldman CG, Barrado DA, Balcarce N, et al. Effect of a probiotic food as an adjuvant to triple therapy for eradication of Helicobacter pylori infection in children. Nutrition 2006;10:984e8. 6. Gotteland M, Cruchet S. Suppressive effect of frequent ingestion of Lactobacillus johnsonii La1 on Helicobacter pylori colonization in asymptomatic volunteers. J Antimicrob Chemother 2003;51:1317e9. 7. Shimizu T, Haruna H, Hisada K, Yamashiro Y. Effects of Lactobacillus gasseri OLL 2716 (LG21) on Helicobacter pylori infection in children. J Antimicrob Chemother 2002;50:617e8. 8. Cruchet S, Obregon MC, Salazar G, et al. Effect of the ingestion of a dietary product containing Lactobacillus johnsonii La1 on Helicobacter pylori colonization in children. Nutrition 2003;19:716e21. 9. Gotteland M, Andrews M, Toledo M, et al. Modulation of Helicobacter pylori colonization with cranberry juice and Lactobacillus johnsonii La1 in children. Nutrition 2008;24:421e6. Çocukluk yaş grubunda yapılan az sayıda çalışmanın çoğunda, erişkinlere benzer şekilde probiyotik kullanımının H. pylori eradikasyonunda daha başarılı olduğu belirlenmiş, ancak bu yanıtın kullanılan probiyotik türüne göre değiştiği gösterilmiştir (2-4). Bu nedenle bu konuda çok sayıda çalışma yapılması gereklidir. 14 15

Akut Gastroenterit Tedavisinde Lactobacillus rhamnosus GG Kullanımının Yaygınlaştırılması Prof. Dr. Tufan Kutlu İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı Özet: Genel Bilgiler: 2007 yılında yapılan bir metaanaliz, probiyotiklerin özellikle de Lactobacillus rhamnosus GG nin (LGG) akut gastroenterit (AGE) esnasında ishal süresini en az 24 saat kısalttığı ve ishalin 7 günden daha uzun sürme riskini azalttığı göstermiştir. Bu çalışmanın gerçekleştirildiği kurumda 2005 yılında bir tedavi protokolü hazırlanmış ve AGE tedavisinde probiyotik kullanımı önerilmiş olmasına rağmen AGE li çocuklarda probiyotik kullanımı % 1 oranını geçememiştir. Bu çalışmada yazarlar AGE ile hastaneye yatırılan çocuklarda 120 gün içinde LGG kullanım oranını % 90 ın üzerine çıkarmayı amaçlamışlardır. Metod: Bu kalite iyileştirme çalışmasına hastaneye AGE ve ishal yakınması ile başvuran 2 ay-18 yaş arasındaki çocuklar alınmıştır. Son 24 saatte üç ve üçten fazla sayıda sulu dışkı varlığı ishal olarak kabul edilmiştir. Hastalarda ek hastalıklar bulunması veya bakteriyel gastroenterit varlığı, çalışmadan çıkarılma gerekçesi olarak kabul edilmiştir. Bu amaçla hastane çalışanları konu hakkında bilgilendirilmiş ve eğitilmiştir. Hastane eczanesinde yeterli miktarda LGG bulunması sağlanmış ve elektronik ortamda AGE tedavi protokolü oluşturulup LGG tedavisinin aksamasının engellenmesi amaçlanmıştır. Hasta tedavileri elektronik ortamda izleme alınmış tedavinin aksama durumu izlem altına alınmış ve gereğinde e-mail yoluyla hekimlerin uyarılması sağlanmıştır. Bu girişimler sonucunda hastane başvurusundan itibaren ilk 18 saat içinde LGG kullanılan hastaların yüzdesinin bulunması amaçlanmıştır. Çalışmanın başarısı zaman içerisindeki gelişimi gösteren şemalar oluşturularak değerlendirilmiştir. Sonuçlar: Bu çalışma sonucunda LGG kullanımı 6 hafta içinde % 1 den % 100 oranına ulaşmış ve takip eden 7 ay boyunca bu oranı korumuştur. Yorumlar: Başarının anahtarı eczane ile ortak çalışma, belirlenmiş bir tedavi protokolünün elektronik ortama kayıtlı olması ve tedavi aksamalarının erkenden tespiti ve düzeltilmesi olarak değerlendirilmiştir. Kanıta dayalı tedavi girişimlerinin hızlı olarak yaygınlaştırılması, iyileştirilmiş bilimsel metodlar sayesinde gerçekleştirilebileceği sonucuna varılmıştır. Başarının anahtarı eczane ile ortak çalışma, belirlenmiş bir tedavi protokolünün elektronik ortama kayıtlı olması ve tedavi aksamalarının erkenden tespiti ve düzeltilmesi olarak değerlendirilmiştir. 16 17

1. Akut gastroenteritler, özellikle de rotavirusa bağlı olanlar, gelişmekte olan ülkelerin yanında gelişmiş ülkelerde de önemli bir sağlık problemi olmaya devam etmektedir. Tüm dünyada her yıl milyonlarca çocuk bu nedenle hastalanmakta, hastanelere yatırılmakta ve tedavi görmektedir. AGE tedavisinde dehidratasyonun önlenmesi amacıyla ağızdan veya damardan sıvı verilmelidir. Ancak bu tür tedavilerin hastalığın seyrini ve süresini etkilemediği gösterilmiştir. 2. Yapılan çalışmalar ve meta-analizler sonucunda probiyotiklerin özellikle de LGG nin AGE esnasında ishal süresini en az 24 saat kısalttığı ve ishalin 7 günden daha uzun sürme riskini azalttığı gösterilmiştir. Gelişmiş çeşitli ülkelerde oluşturulan AGE tedavi protokollerinde probiyotikler yer almakta olup oral rehidratasyon sıvılarına ilave edilen LGG nin yararı da kanıtlanmıştır. Böylece ishalli çocukların daha çabuk iyileşmesi ve dehidratasyon ve kilo kaybı gibi istenmeyen sonuçlardan korunabildiği gösterilmiştir. 3. Bu çalışmanın gerçekleştirildiği Cincinnati Çocuk Hastanesi nde de 2005 yılında benzer bir tedavi protokolü hazırlanmış ve AGE tedavisinde probiyotik kullanımı önerilmiştir. Buna rağmen geçen yıllar içinde söz konusu hastaneye ishal nedeniyle başvuran çocuklarda probiyotik kullanım yüzdesi % 1 oranını geçememiştir. Bu çalışmada yazarlar AGE ile hastaneye başvuran çocuklarda probiyotik (LGG) kullanım oranını % 90 ın üzerine çıkarmayı amaçlamışlardır. 4. Hastaneye ishal yakınması ile başvuran 2 ay-18 yaş arasındaki çocuklar çalışmaya alınmış olup hastane çalışanları değişik yöntemlerle sürekli olarak eğitilmiş ve hastane eczanesinde LGG bulunması garanti altına alınmıştır. Hasta tedavileri elektronik ortamda izleme alınmış ve gereğinde e-mail yoluyla hekimlerin uyarılması sağlanmıştır. Bu şekilde hastalara hastane başvurusundan itibaren ilk 18 saat içinde LGG kullanımının sağlanması amaçlanmıştır. 5. Bu yöntemlerin uygulanması sonucunda ishal ile başvuran hastalara LGG kullanımı 6 hafta içinde % 1 den % 100 oranına ulaşmış ve takip eden 7 ay boyunca bu oranı korumuştur. Yazarlar bu çalışma sonrasında kanıta dayalı olarak etkisi kanıtlanan yeni tedavi yöntemlerinin, personelin sıkı bir şekilde ve sürekli eğitilmesi, hastalara uygulanan tedavilerin elektronik ortamda takibi ve gereğinde personelin elektronik ortamda uyarılması ve ilacın hastane eczanesinde sürekli ve yeterli miktarda bulunmasının sağlanması ile % 100 oranında uygulanmasının gerçekleştirilebileceğini göstermişlerdir. 7. Günümüzde viral gastroenteritlerin çocuklarda görülen ishal olgularının en önemli nedeni olduğu ve dehidratasyon, beslenme bozukluğu, kilo kaybı gibi sonuçlara yol açabildiği çok iyi bilinmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ishal daha ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak devam etmektedir. 8. Probiyotiklerin, özellikle de LGG nin ishal tedavisinde yararlı olduğu yapılan çok sayıda çalışma sonrasında kanıtlanmış ve uluslararası enfeksiyon ve gastroenteroloji dernekleri tarafından oluşturulan tedavi protokollerinde ishal tedavisinde yer alması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu çalışma bize sadece protokol hazırlamanın yeterli olmadığını, ancak bu protokolleri uygulayacak olan hastane personelinin sürekli ve yeterli olarak eğitimi ile istenilen sonuca varılabildiğini göstermektedir. Parker MW, Schaffzin JK, Vecchio AL, et al. Rapid Adoption of Lactobacillus rhamnosus GG for Acute Gastroenteritis. Pediatrics 2013; 131: 96-102. Kaynaklar: 1. Elliott EJ. Acute gastroenteritis in children. BMJ 2007;334:35-40 2. Szajewska H, et al. Meta-analysi s: Lactobacillus GG for treating acute diarrhoea in children. Aliment Pharmacol Ther 2007;25:871-81 3. Guarino A, et al. ESPGHAN & ESPID evidence-based guidelines for the management of acute gastroenteritis in children in Europe. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2008;46:s81-s122 4. Thomas DW, Greer FR. AAP Section on Gastroenterology, Hepatology and Nutrition. Probiotics and prebiotics in pediatrics. Pediatrics 2010;126:1217-31 5. Weizmann Z. Probiotics use in childhood acute diarrhea: a web-based survey. J Clin Gastroenterol 2011;45:426-8 Bu çalışma bize sadece protokol hazırlamanın yeterli olmadığını, ancak bu protokolleri uygulayacak olan hastane personelinin sürekli ve yeterli olarak eğitimi ile istenilen sonuca varılabildiğini göstermektedir. 18 19

Gebelik Süresince Probiyotik Kullanımı ve Annede Alerjik Hastalığın Olması Anne Sütündeki Sitokinlere, Besin Antikorlarına ve Çocuklarda 5 Yaşına Kadar Alerjik Hastalık Gelişimine Etkisi Doç. Dr. Ahmet Akçay Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Liv Hospital Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Giriş: Anne sütünün alerjiye karşı koruyucu olup olmadığının tartışmalı sonuçları vardır ve bu konu yoğun olarak incelenmiştir. Anne sütü bileşimindeki farklılıklar tartışmalı sonuçların bazılarını açıklayabilir. Bizim amacımız besin antikorları, transforme edici büyüme faktörü beta 2 (TGF-ß2) ve interlökin (IL)-10 üzerine probiyotik kullanılmasının ve annedeki alerjinin etkisini değerlendirmektir. Metod: 364 kolostrum örneğinde ve doğumdan sonra 3. ayda alınan 321 anne sütü örneğinde total IgA, inek sütü, kazein, beta laktoglobulin, oval ve ovalbumine karşı IgA antikoru, TGF-ß2 ve IL-10 seviyeleri alerjinin artmış riskiyle birlikte probiotiklerin alerjiyi önleyici etkisini değerlendirmek için ölçüldü. Bulgular: İnek sütü, kazein ve ovalbumin antikorları, TGF-ß2 ve IL-10 örneklerin çoğunda tespit edildi. Annedeki alerji olgun anne stündeki kazeine karşı IgA nın artmış seviyesi (p= 0.04) ve TGF-B2 nin düşük seviyesi (p= 0.006) ile ilişkiliydi. Probiotik kullanılması olgun anne sütünde IL-10 artışı (p= 0.046) ve kazein IgA antikorları azalmasıyla (p= 0.027) ilişkiliydi. Kolostrumda yüksek ovalbumin IgA antikoru 2 yaşına kadar atopi gelişmesiyle ilişkiliyken olgun anne sütünde düşük seviyeleri 2 yaşına kadar egzama gelişmesi için anlamlı risk faktörüydü. Anne sütündeki TGF-ß2 seviyeleri 2 yaşına kadar alerji gelişmesi için risk oluşturmaktadır. Sonuçlar: Anne sütünün immünolojik bileşimi sadece annedeki atopiden hafifçe etkilenir ve probiyotik desteği ile değişebilir. Çocuklarda anne sütü bileşiminin alerji gelişimi üzerine etkileri çok azdır. Yorumlar: Bu araştırma çift kör, plasebo kontrollü, prospektif bir çalışmadır. Gestasyonel 36 haftadan doğuma kadar annelere ve doğumdan 6. aya kadar bebeklere dörtlü probiyotik bakteri verilmiştir. Bu çalışma anne veya baba veya her ikisinde doktor tarafından alerjik hastalık tanısı konmuş olan anneler ve bebeklerinde yapılmıştır. Probiyotik annelere kapsül şeklinde günde 2 kez, bebeklere damla olarak günde bir kez 20 damla olarak 1-6 hafta süreyle verilmiştir. Sosyoekenomik faktörler, çevresel maruziyet, anne sütü, diyet, probiotik kullanımı, alerjiyle ilişkili semptomlar ve infeksiyon hastalıkları ile ilişkili anket anne ve baba tarafından 3. ayda, 6. ayda, 1, 2, 3, 4 ve 5. yılda doldurulmuştur. Pediatristler tüm çocukları 3, 6. ayda ve 2, 5. yıllarda muayene etmiştir. Anne sütünün immünolojik bileşimi sadece annedeki atopiden hafifçe etkilenir ve probiyotik desteği ile değişebilir. Çocuklarda anne sütü bileşiminin alerji gelişimi üzerine etkileri çok azdır. 20 21

1. Anne sütünün alerjiyi önleme etkisi konusunda tartışmalı sonuçlar vardır. 2. Bu çalışmada annedeki alerji olgun sütte TGF-ß2 azalmasına ve kazein IgA artışına neden olmuştur. 3. Probiyotik desteği olgun sütte kazein IgA seviyesinde azalma ve IL-10 seviyesinde artışa neden olmuştur. 4. Anne sütü antikorları, sitokinleri ve çocuklarda 5 yaşına kadar alerjik hastalık gelişmesi arasında kuvvetli bir ilişki bulunmamıştır. 6. Bu çalışmada, annede alerjik hastalığın ve 36. haftadan sonra probiyotiklerin verilmesi anne sütü bileşimini değiştirdiğini göstermiştir. Alerjik hastalığı olan annelerin anne sütünde alerjiye eğilimli değişim yapmasına rağmen bebeklerini emzirmeleri alerjik hastalık oluşmasına neden olmaz. Probiyotiklerin kullanılması da anne sütünde alerji gelişimini önleyici yönde değişimler yapmasına rağmen bu değişimin bebekte alerjik hastalığı önleme konusunda çelişkili sonuçlar mevcuttur. Probiyotiklerin alerjik hastalığı önlemede etkisi konusunda daha geniş serili yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. 5. Bu çalışmada probiyotiklerin anne sütündeki immun faktörlerde yol açtığı değişiklikler, alerjik hastalıkları önleyebileceğini işaret etmekle beraber kesin etki mekanizması bilinmemektedir. Probiyotik annelere kapsül şeklinde probiyotik günde 2 kez, bebeklere damla olarak günde bir kez 20 damla olarak 1-6 hafta süreyle verilmiştir. Kuitunen M, Kukkonen AK, Savilahti E. Impact of Maternal Allergy and Use of Probiotics during Pregnancy on Breast Milk Cytokines and Food Antibodies and Development of Allergy in Children until 5 Years. Int Arch Allergy Immunol. 2012;159(2):162-70. Alerjik hastalığı olan annelerin anne sütünde alerjiye eğilimli değişim yapmasına rağmen bebeklerini emzirmeleri alerjik hastalık oluşmasına neden olmaz. 22 23

DERLEME: Çok Düşük Doğum Ağırlık Pretermlerde NEK ten Korunmak Mümkün müdür? Prof. Dr. Berkan Gürakan Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı ekspresyonunda etkili olduğu görülmüştür (5). İn-vitro çalışmalarda kommensal bakterilerin NF-kB (nükleer faktör kb) yi inhibe ederek inflamatuar yanıtı azalttığı saptanmıştır (6). Kontrolsüz İnflamasyon NEK te artan PAF, TNF-, sitokinler, NO, ET-1, prostoglandinler, lökotrienler inflamasyonu arttırırken; growth faktörler (EGF, IGF), eritropoetin, IL-11, glutamin ve arjinin inflamasyonu azaltıcı yönde etki gösterirler (7). Erişkin bağırsak epitelinde çok az eksprese olan Toll-like reseptör 4 (TLR-4), fetal bağırsakta ciddi miktarda bulunur. LPS nin TLR4 e bağlanması, anormal TLR aktivasyonuna, NF-kB nin sitoplazmadan nükleusa translokasyonuna ve pek çok pro-inflamatuar sitokinlerin eksprese olmasına neden olur. Gerçekten de TLR4 gen mutasyonu olan farelerin NEK e rezistan olduğu görülmüştür (8). NEK TEN KORUNMA NEK ten korunmak amacıyla başvurulan oral IgA-IgG desteği, enteral antibiyotikler, PUFA suplemantasyonu, arginin-glutamin verilmesi gibi girişimler etkili sonuç vermemiştir (9). Antenatal steroid uygulaması, sıvı kısıtlaması, dikkatli beslenme stratejisi, anne sütü ve probiyotiklerle elde edilen veriler daha olumludur. Eritropoetin ve laktoferrin ile ilgili ümit verici bilgiler olmakla birlikte, klinik veriler kısıtlıdır. Antenatal steroid uygulaması: Bu uygulama ile makromoleküllerin mukozal geçişi, aerobik bakteri kolonizasyonu, bakteriyel translokasyon azalıp; laktaz-maltaz-sukraz ve Na/K ATPase da artış sonucunda NEK sıklığı azalmaktadır (10,11). Enteral beslenme stratejileri: Trofik beslenmenin sindirim enzimlerinin salınımı ve aktivasyonu, intestinal kan akımını ve motiliteyi arttırıcı etkileri sonucunda NEK i azalttığı gösterilmiştir (12). Anne sütüyle beslenme: IL-10, EGF, Epo, PAF asetilkolin hidralaz, Ig ler pre/probiyotikler ile intestinal mikroflorayı düzenleyen anne sütünün NEK sıklığını azalttığı bildirilmiştir (13). Ancak yalnız anne sütü ile beslenmede bile NEK in elimine olmadığı anlaşılmıştır. Sıvı kısıtlaması: Bir meta-analize göre fizyolojik gereksinimleri karşılayan, dehidratasyona yol açmayan kısıtlı bir sıvı rejimi NEK i azaltmaktadır (14). Probiyotikler: Pretermlerde faydalı floranın geç kolonizasyonu yanında patojenik flora proliferasyonu NEK için önemli bir predispozan faktör olarak değerlendirilmektedir (15). Literatürdeki 16 randomize çalışmayı değerlendiren metaanaliz sonucunda probiyotik suplemantasyonunun Nekrotizan enterokolit (NEK) vakalarının %90 dan fazlası pretermlerde görülmektedir. Doğum ağırlığı 750 gr ın altında 10 vakadan, 1250-1500 gr arasında ise 25 vakadan birinde görülen hastalığın tedavisi güç ve mortalitesi yüksektir (%10-50) (1-2). Bu nedenle hastalığın oluşmasını önleyecek koruyucu önlemlerin bulunması çok önemlidir. PATOGENEZ NEK gelişmesini önleyebilmek için önce hastalığın patogenezini bilmek ve buna göre stratejiler oluşturmak gerekir. Preterm gastrointestinal sisteminin (GİS) motilitesi, sindirim fonksiyonu, dolaşım regülasyonu, bariyer işlevi ve immun savunmadaki immatüritesi risk faktörleridir (3). İmmatür GİS 32. haftadan önce bağırsak peristaltizmi yetersizdir. Bu durum hem bakterilerin substrat olarak kullanabileceği karbonhidratların hem de bakterilerin orada kalış süresinin artışına yol açar. Pretermlerde laktaz eksikliği sonucunda alınan laktoz kısa zincirli yağ asitlerine fermente olur, bu da mukozal hasarı arttırıcı rol oynar (4). Epitelyal tight junction bağlantılarının bütünlüğünüm zayıf olması, mukus tabakasının kalitesindeki farklılıklar ve IgA miktarlarındaki eksiklikler NEK i kolaylaştırırlar. Disbiyozis NEK te en önemli tetikleyici faktörün bağırsak mikroflora bileşiminin bozulması olduğu artık bilinmektedir. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde sık antibiyotik kullanımı ve nazokomiyal flora ile yoğun temas bunu kolaylaştırmaktadır. Bakteriyel invazyon ve/veya lokal inflamatuar sitokinler bağırsak zedelenmesi, nekroz ve bakteri translokasyonuna yol açarlar. Hayvan modellerinde patojen flora olmadan ciddi NEK gelişmediği gibi, kommensal bakterilerin bariyer fonksiyonu, sindirim ve anjiogenezis genlerinin 24 25

ciddi NEK (>Evre IIb) ve mortaliteyi azalttığı ve sistemik enfeksiyon gibi bir yan etkisinin olmadığı görülmüştür (16). Değişik probiyotiklerin etkisini değerlendirmek amacıyla incelenen meta-analizlerde kombine şekildeki probiyotik uygulamalarının tek bakteriden daha etkili olduğu anlaşılmaktadır (17-19). İzlem çalışmalarında probiyotiklerin büyüme ve nörogelişim üzerinde fark yaratmadığı görülürken, yan etkisi olmaması da güvenli bir yöntem olduğuna işaret etmektedir. Birkaç probiyotik ilişkili sepsis vakası bildirilmekle birlikte hiçbiri preterm değildir. Potansiyel Stratejiler Laktoferrin: Antimikrobik ve immunomodulatuar aktivitesi olan laktoferrinin LGG ile birlikte verilmesinin NEK sıklığını azalttığı (p= 0,002) bir çalışma mevcuttur (20). Bu derlemedeki bilgiler sonucunda antenatal steroid, yalnız anne sütü ile besleme, trofik ve dikkatli besleme gibi en etkili olabilecek yöntemlere rağmen NEK elimine olmamaktadır. Bahsedilen ümit verici diğer yöntemler (EGF, EPO vb) için daha çok çalışmaya gerek vardır. Oysa patogenez ile ilgili bilgilere dayanarak kombine şekildeki probiyotikler ve anne sütü şu anda NEK ten korunmada en etkili faktörler gibi görülmektedir. YORUM Bu derlemede pretermlerde en önemli mortalite ve morbidite nedenlerinden biri olan NEK ile ilgili patogenetik mekanizmalar ve bunlara yönelik koruyucu girişimler özetlenmektedir. Antenatal steroid kullanımı anne sütü ile beslenme, konservatif enteral beslenme protokollerine rağmen NEK in elimine olmadığı görülmektedir. Bu noktada arginin, EGF, EPO gibi ümit veren maddeler söz konusu olmakla birlikte veriler çok yetersizdir. Enteral probiyotik mikroorganizmalar son bilgiler ışığında NEK ten korunmada risksiz ve etkili gözükmektedir. a) Yüksek NEK oranları olan ünitelerde daha yararlı olduğu, b) Güvenilir suşlarla kombine edilen ürünlerin daha etkili olabileceği, c) Çok düşük doğum ağırlığı olanlarda etkinin daha kısıtlı olduğu, d) Probiyotiklerin bu hassas populasyonda ciddi bir yan etki yaratmadığı anlaşılmıştır. Bu korunma yönteminin anne sütü ile birlikte bundan sonraki dönemde daha çok araştırılacağı ve daha sık kullanılacağı kanısındayım. Lin HY, Chang JH, Chung MY, Lin HC. Prevention of necrotizing enterocolitis in preterm very low birth weight infants: Is it feasible? J Formos Med Assoc. 2013 May 20. doi: 10.1016/j.jfma.2013.03.010 Referanslar: ) Luig M, et al. J Paediatr Child Health 2005; 41:169-73 2) Neu J, Walker W. Necrotizing enterocolitis. N Engl J Med 2011; 364:255-64. 3) Martin CR, Walker WA. Semin Fetal Neonatal Med 2006;11:369-77. 4) Nafday SM, et al. Pediatr Res 2005; 57:201-4. 5) Hooper LV, et al. Science 2001; 292:1115-8. 6) Neish AS. Immunol Res 2004; 29:175-86. 7) Caplan MS. 2nd ed. St Louis: Saunders; 2003. P. 1169-1172. 8) Jilling T, et al. J Immunol 2006; 177:3273-82. 9) Fallon EM, et al. J Parenter Enteral Nutr 2012;36:506-23. 10) Buchmiller TL, et al. J Surg Res 1994;57:274-9. 11) Crowly P, et al. Br J Obstet Gynaecol 1990;97:11-25. 12) Berseth CL, et al. Pediatrics 2003;111:529-34. 13) Quigley MA, et al. Cochrane Datebase Syst Rev 2007;4:CD002971. 14) Bell EF. Cochrane Datebase Syst Rev 2001:CD000503. 15) Schwiertz A, et al. Pediatr Res 2003;54:393-9. 16) Al Faleh K, et al. Cochrane Datebase Syst Rev 2011;3:CD005496. 17) Chiu HY. 51st Annual Meeting of Taiwan Pediatric Association 2010. P154. 18)Guthmann F, et al. Klin Padiatr 2010;222:284-90. 19)Wang Q, et al. J Pediatr Surg 2012;47:241-8. 20)Manzoni P, et al. JAMA 2009;302:1421-8. İzlem çalışmalarında probiyotiklerin büyüme ve nörogelişim üzerinde fark yaratmadığı görülürken, yan etkisi olmaması da güvenli bir yöntem olduğuna işaret etmektedir. 26 27

Tayvanlı Küçük Çocuklarda Probiyotik Suplemantasyonu: Prospektif bir Kohort Çalışma Prof. Dr. Ergin Çiftçi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı AMAÇ: Bu araştırmanın amacı Tayvanlı küçük çocuklarda probiyotik desteği yapılmasının ayrıntılarını sunmaktır. KATILIMCILAR VE YÖNTEM: Bu araştırma Tayvan Doğum Kohort Çalışma Veritabanına dayanmaktadır. Doğumdan 18 aylık olana dek olan küçük çocuklarda, probiyotik suplementasyonu yanında demografik özellikler ve diğer eşlik eden değişkenler konusunda bilgi toplamak için anketler kullanılmıştır. Düşük doğum ağırlıklı bebekler, prematür doğanlar, doğumsal defekti olanlar ve ailesi ankete eksik yanıt verenler araştırma dışı bırakılmıştır. Nihai geçerli örneklem 16,991 vakadan oluşmuştur. BULGULAR: Çocukların yaklaşık yarısına 18 aydan önce probiyotik suplementasyonu verilmiştir. Çocukların yalnızca %6.3 ü, doğumdan 6 aylığa kadar ve 7-18 aylar arasında olmak üzere her iki dönem süresince de probiyotik desteği almıştır. İlk doğan çocuklar, yerli anneler, eğitim seviyesi yüksek olan anneler, aile geliri yüksek olanlar ve sağlıklı yaşamı tarzını benimseyen ebeveynler gibi etmenlerle çocuklarda probiyotik kullanımı arasında pozitif ilişkili bulunmuştur. Anne sütü almış küçük çocuklarda egzema veya gastrointestinal sistem problemleri probiyotik kullanımıyla anlamlı düzeyde pozitif olarak ilişkili bulunmuştur. SONUÇ: Bulgular, küçük çocuklarda probiyotik kullanımının sosyal olarak daha avantajlı koşullarla ve egzama, ishal ve kabızlık gibi bazı çocuk sağlığı etkenleriyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Ebeveynler probiyotik desteğini çocukluk hastalıklarının önlemesi veya tedavisi için kullanabilirler. Bu araştırmanın bulguları gelecekteki araştırmalar için bir dayanak oluşturabilir ve bebeklerle küçük çocuklara bakım veren sağlık profesyonelleri için probiyotik kullanım davranışının kavranmasını sağlayabilir. Ebeveynler probiyotik desteğini çocukluk hastalıklarının önlemesi veya tedavisi için kullanabilirler. 28 29

1. Probiyotikler günümüzde çok sayıda ülkede gıdalara katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Bu ürünlerin Avrupa ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerdeki popülaritesi giderek artmaktadır. 2. Probiyotiklerin anne ve babalar tarafından çocuklarında kullanılmasını etkileyen faktörler yeterince iyi bilinmemektedir. Tayvanlı anne ve babalara anket aracılığıyla yapılan bu çalışmada küçük çocuklarda probiyotik kullanımları ve bunu etkileyen etmenler araştırılmıştır. 3. Araştırmaya katılan anne ve babaların yaklaşık yarısı çocuklarına probiyotik kullandıklarını bildirmişlerdir. 4. Küçük çocuklarda probiyotik kullanımıyla pozitif olarak ilişkili bulunan durumlar; çocuğun ilk doğan olması, annenin Tayvan ın yerlisi olması, annenin eğitim seviyesinin yüksek olması, ailenin gelirinin yüksek olması ve ebeveynlerin sağlıklı yaşam tarzını benimsemiş olmaları olarak saptanmıştır. 5. Anne sütü ile beslenen veya az miktarda formül mama alan çocuklarda daha fazla oranda probiyotik kullanımı ebeveynlerin çocuklarının yeterince probiyotik almamasından endişe etmelerine bağlanmıştır. Alerjisi olan ebeveynlerin küçük çocuklarını egzema gibi alerjilerden korumak için daha yüksek oranda probiyotik kullanımını tercih ettikleri görülmüştür. Probiyotikler günümüzde çok sayıda ülkede gıdalara katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Bu ürünlerin Avrupa ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerdeki popülaritesi giderek artmaktadır. Chen YC, Chien YW, Chang PJ, Hsieh WS, Chen PC. Probiotic Supplement Use among Young Children in Taiwan: A Prospective Cohort Study. PLoS ONE 2012; 7(9): e43885. Anne sütü ile beslenen veya az miktarda formül mama alan çocuklarda daha fazla oranda probiyotik kullanımı ebeveynlerin çocuklarının yeterince probiyotik almamasından endişe etmelerine bağlanmıştır. 30 31