Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi

Benzer belgeler
Hakkari İl Merkezi Kamu Çalışanları Arasında Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Semptom Prevalansı

Sivas il merkezi sağlık çalışanlarında obstrüktif uyku apne-hipopne sendromu semptom prevalansı

Başoğlu Ö K 1 Yürekli B S 2 Taşkıranlar P 1 Tunçel Ş 1 Yılmaz C 2. Özet

Uykuda Solunum Bozuklukları Merkezimize Başvuran Hastaların Demografik Özellikleri, Tedavi Yöntemleri ve Tedaviye Uyumları

Dr. Figen HANAĞASI Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Nöroloji Bölümü

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Kamyon sürücülerinde trafik kazası ve uyku apne sendromu semptomları arasındaki ilişki

14 Aralık 2012, Antalya

Obstruktif Uyku Apne Sendromlu Hastalarda Ek Hastalıklar ile Obezite İlişkisi

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

Taksi Sürücülerinde Gündüz Aşırı Uyku Hali ile Trafik Kazaları Arasındaki İlişki

Obstrüktif Uyku Apne Sendromunda Polisomnografi Değişkenleriyle Beden Kitle İndeksi İlişkisinin Değerlendirilmesi

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( )

Uyku Fizyolojisi Uyku Hijyeni Obstrüktif Uyku-Apne Sendromu

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

20-23 Mayıs 2009 da 45. Ulusal Diyabet Kongresi nde Poster olarak sunuldu.

Obstruktif Uyku Apne Sendromlu (OSAS) Olgularda Obezite Sıklığı ve Ek Hastalıklar

PROF. DR. TÜLİN TANER

DİYABET VE UYKU BOZUKLUKLARI

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı?

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU. Dr. M. Sezai Taşbakan Ege ÜTF Göğüs Hastalıkları A.D.

Solunumsal Yoğun Bakım Ünitesinde Uykuda Solunum Bozuklukları Görülmesi

AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ

Türkiye Diyabet Prevalans Çalışmaları: TURDEP-I ve TURDEP-II

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN. SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU. Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı

KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI

ABSTRACT $WWLWXGHV 7RZDUGV )DPLO\ 3ODQQLQJ RI :RPHQ $QG $IIHFWLQJ )DFWRUV

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h)

HEMġEHRĠ ĠLETĠġĠM MERKEZĠ ÇALIġANLARIYLA STRES VE KAYGI DURUMLARI ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

Nöroloji Polikliniğine Başvuran Hastalarda Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Semptom Taraması

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

Ağır OUAS lı bir olguda klostrofobi ve uykuda ölüm korkusuna bağlı yaşanan CPAP cihazına uyum sorununun davranışsal destekle çözümlenmesi

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuç: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT The Evaluation of Mental Workload in Nurses Objective: Method: Findings: Conclusion:

OSAS TANIM, SEMPTOMLAR & KLİNİK BULGULAR

Şehir içi araç kullanan şoförlerde obstrüktif uyku apne sendromu semptomları ve trafik kazası ilişkisi

UYKU APNE SENDROMUNUN KLİNİĞİ -Olgunun Değerlendirilmesi- Dr. Özen KAÇMAZ BAŞOĞLU 21 Mart 2009, Ankara TTD Uyku Bozuklukları Merkezi Kursu

Ölçüm Aletleri Çalışması ş Sonuçları. Hastalıkları Derneği

Hastane çalışanlarında hasta bina sendromu ile iç ortam hava kalitesinin ilişkisi

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir.

TND Böbrek Sağlığı Otobüsü

HORLAMA VE TIKAYICI UYKU APNESĠ HASTALIĞI. Prof. Dr. Ali Vefa YÜCETÜRK Celal Bayar Ün. Tıp Fak. KBB AD Öğretim Üyesi

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

Obstrüktif Uyku Apnesi Olan Hastalarda Hastalık Şiddetinin Uyku Algılaması Üzerine Etkisi

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Pediatri, Ankara, Türkiye 2. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji, Ankara, Türkiye 3

Kocaeli İlinde Obezite ve Bir Tedavi Alternatifi Olan Obezite Cerrahisi Farkındalığının Değerlendirilmesi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Değişken Türleri, Tanımlayıcı İstatistikler ve Normal Dağılım. Dr. Deniz Özel Erkan

BİRİNCİ BASAMAKTA DİYABETİK AYAK İNFEKSİYONLARI EPİDEMİYOLOJİSİ VE ÖNEMİ. Doç. Dr. Serap Çifçili Marmara Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN

UYKU APNE SENDROMU KLİNİĞİ Olgunun Değerlendirilmesi. Doç. Dr. Ahmet URSAVAŞ Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

Tip 2 Diyabetli Hastalarda Metabolik Sendrom Prevalansı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

Birgül BURUNKAYA - Uzman Adana İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Çalışan Sağlığı Birimi ANTALYA

OBEZİTE NEDİR? Erkeklerde %20,5 Kadınlarda ise % 41,0 Toplamda % 30,3 olarak bulunmuştur. İstanbul 33,0 Orta Anadolu 32,9

YOĞUN BAKIM HEMŞİRELERİNİN İŞ YÜKÜNÜN BELİRLENMESİ. Gülay Göçmen*, Murat Çiftçi**, Şenel Sürücü***, Serpil Türker****

PREDİYABET EPİDEMİYOLOJİ VE TANISI. Prof. Dr. Engin GÜNEY

Bir Üniversite Hastanesinin Yoğun Bakım Ünitesi Hemşirelerinde Yaşam Kalitesi, İş Kazaları ve Vardiyalı Çalışmanın Etkileri

Dr. Oğuz Köktürk. Tablo-1: Uykuda solunum bozuklukları

TOPLUM KÖKENLİ DERİ VE YUMUŞAK DOKU ENFEKSİYONLARINDA RİSK FAKTÖRLERİNİN BELİRLENMESİ VE TEDAVİDE SIK KULLANILAN ANTİBİYOTİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Obstrüktif uyku apne sendromu ve fibromiyalji sendromu birlikteliği

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin Beş Yıllık ( ) Kansere Bağlı Ölüm Kayıtlarının Değerlendirilmesi

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

Afyonkarahisar ili ilköğretim okulu öğrencilerinde habitüel horlama ve uyku ile ilişkili solunum bozukluğu prevalansı

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

Parkinson hastalığında Uyku yapısı Eşlik eden uyku bozuklukları Gündüz uykululuk Bektaş Korkmaz, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz

TIR ŞOFÖRLERİNDE KAS KISALIKLARININ VE BEL AĞRISININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Fzt. Abdullah Mustafa Dokumacı

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir

Sürücülerde uyku ile ilgili hastalıkların prevalansı ve trafik kazaları ile ilişkisi

OBEZİTENİN YOL AÇTIĞI SAĞLIK SORUNLARI

Dr. Bekir KESKİNKILIÇ

ÇOCUKLARDA KRONİK BÖBREK HASTALIĞI Küçük yaş grubunda doğumda başlayabilen Kronik böbrek yetersizliği Son evre böbrek yetmezliği gelişimine neden olan

Titrasyonda hangisi tercih edilmeli? CPAP mı? APAP mı?

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN BRANŞLARINA KARŞI TUTUMLARININ İNCELENMESİ

3. Basamak Bir Hastanede Görev Yapan Sağlık Çalışanlarının Hepatit C Hakkında Bilgi Düzeyi ve Hepatit C Enfeksiyonu Olan Hastalara Karşı Tutumlarının

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden :

Transkript:

ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2015 Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi Evaluation of Snoring, Habitual Snoring, Witnessed Apnea and Related Factors in Patients Admitted to A Training Hospital AUTHORS / YAZARLAR Tamer Onar Gölcük Asker Hastanesi Birinci Basamak Muayene / Aile Sağlığı Merkezi ve Karamürselbey Eğitim Merkezi Komutanlığı Polikliniği, Karamürsel, Kocaeli Ümit Aydoğan Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Askeri Tıp Fakültesi, Ankara Yusuf Çetin Doğaner Kara Harp Okulu, Birinci Basamak Muayene Merkezi, Ankara Timur Akçam Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Askeri Tıp Fakültesi, Ankara Kenan Sağlam İç Hastalıklareı Anabilim Dalı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Askeri Tıp Fakültesi, Ankara ÖZET Amaç: Obstrüktif uyku apnesi uyku süresince yinelenen üst hava yolunda daralma ve tıkanma ile karakterize bir hastalıktır. Bu çalışmada obstrüktif uyku apnesi sıklığı ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesini amaçlanmıştır. Yöntemler: Bu çalışma, Şubat 2011-Mayıs 2011 tarihleri arasında bir eğitim hastanesinin polikliniklerine başvuran 1260 kişi üzerinde yapıldı. Hastalara obstrüktif uyku apnesi belirtileri (horlama, uyku apnesi, gündüz aşırı uyku hali), sosyodemografik özellikler ve mevcut hastalıklarını sorgulayan anket formu uygulandı. Gündüz aşırı uyku halinin tespitinde uluslarası Epworth uykululuk ölçeği kullanıldı. Bulgular: Katılımcıların %51,3 ü (n=646) erkek, %48,7 ü (n=614) kadın idi. Yaş ortalaması 38,57 ± 8,16 idi. Horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve gündüz aşırı uyku hali görülme sıklıkları sırasıyla %70, %20, %14,8, %21,8 olarak saptandı. Horlama ile ileri yaş, erkek cinsiyet, tanıklı apne olması, obezite ve sigara kullanımı arasında pozitif anlamlı ilişki bulundu. Tanıklı apne ile habitüel horlama olması, erkek cinsiyet, obezite, gündüz aşırı uyku hali olması ve alkol kullanımı arasında pozitif anlamlı ilişki saptandı. Ek olarak, gündüz aşırı uyku hali ile tanıklı apne olması, habitüel horlama olması ve diabetes mellitus olması arasında pozitif anlamlı ilişki bulundu. Sonuç: Erkek cinsiyet, 40 yaş ve üzeri olma, obezite, sigara ve alkol kullanımı olması obstrüktif uyku apnesi için risk faktörleri olarak tespit edilmiştir. Bu risk faktörlerine ilaveten majör belirtiler de varsa obstrüktif uyku apnesi mutlaka akla gelmelidir. obstrüktif uyku apnesi tanısı ile eşlik eden kardiyovasküler hastalıkları da erken tespit ve tedavi etmek mümkün olabilir. Anahtar kelimeler: erişkin, apne, horlamak ABSTRACT Aim: Obstructive sleep apnea is a disease that is characterized with repeated upper airway narrowing and blockage during sleep. In this study, we aimed to identify the frequency of the obstructive sleep apnea symptoms and related risk factors. Methods: This study is conducted on 1260 participants who consulted to various outpatient clinics of an educational hospital between February 2011 and May 2011. A questionnaire is applied to the patients to determine the frequency of the symptoms of obstructive sleep apnea including snoring, reported sleep apnea, excessive daytime sleepiness and related factors such as demographic characteristics, comorbid diseases. The International Epworth Sleepiness Scale was used to determine of the excessive daytime sleepiness. Results: Of the participants 51.3% (n=646) were male and 48.7% (n=614) were female. The mean age was 38.57 ± 8.165. Snoring, habitual snoring, witnessed apnea and excessive daytime sleepiness incidence was found 70%, 20%, 14.8%, 21.8% respectively. A positive significant association was determined between snoring and age, gender, witnessed apnea, obesity, smoking and excessive daytime sleepiness. There was a positive significant relationship between witnessed apnea and habitual snoring, gender, obesity, excessive daytime sleepiness and alcohol usage. In addition, risk factors affecting the excessive daytime sleepiness are detected as witnessed apnea, habitual snoring and diabetes mellitus. Conclusion: Male gender, being over 40 years, obesity, smoking and alcohol use may be risk factors for obstructive sleep apnea. If the major symptoms present in addition to these risk factors, obstructive sleep apnea should be considered. With the diagnosis of obstructive sleep apnea, early detection and treatment of the concomitant cardiovascular diseases may be possible. Keywords: adult, apnea, snoring Corresponding Author / İletişim için Uzm. Dr. Yusuf Çetin Doğaner Kara Harp Okulu, Birinci Basamak Muayene Merkezi, Ankara E-posta: ycetindoganer@hotmail.com Date of submission: 28.03.2015 / Date of acceptance: 30.07.2015 63

Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi Giriş Obstrüktif uyku apnesi (OUA) görülme sıklığı, tüm çalışmalarda toplumlara, yaşa ve cinsiyete göre farklılık göstermekle birlikte ortalama %2 5 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde bu konuda Köktürk ve ark (1) tarafından yapılan bir çalışmada, OUA görülme sıklığı %0,9 1,9 olarak tahmin edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü ne göre erişkin ömrünün uzaması ve obez birey sayısının hızla çoğalması gibi nedenlerle, yetişkinlerin %26 32 sinde OUA mevcuttur (2). OUA da başlıca risk faktörleri; obezite, 40 yaş üzerinde olmak, erkek cinsiyet, üst hava yolunda tıkayıcı anatomik yapısal bozukluk varlığı, sigara ve alkol kullanımıdır. Obezitenin en önemli riski, yağlanmanın vücutta dağılım şeklidir. Ayrıca obez bireylerde, O2 rezervinde azalma ve metabolizmanın artması nedenleriyle, uyku sırasında oksijen ihtiyacı artar. Bu durum, apne sırasında O2 seviyesinin daha hızlı düşmesine neden olarak apneyi şiddetlendirir. Boyun çevresinin erkeklerde 43 cm, kadınlarda 38 cm den fazla olması OUA için risk sayılmaktadır (3,4). OUA ve metabolik sendrom arasında güçlü epidemiyolojik ve klinik ilişki vardır. Yapılan çalışmalarda diyet veya bariatrik cerrahi gibi yollarla kilo verilmesi sonrasında apnelerin sayısı ve süresinde azalma, diabetes mellitus (DM), insülin direnci, glukoz tolerans bozukluğu, yüksek kolesterol seviyeleri üzerine olumlu gelişmeler bildirilmiştir (5-7). OUA majör belirtileri horlama, gündüz aşırı uyku hali (GAUH) ve tanıklı apnedir. Minör belirtileri gece uykuda boğulma hissi, çarpıntı, sabahları baş ağrısı, ağız kuruluğu, dikkati toplayamama, sinirlilik, uyumsuzluk, anksiyete, depresyon olarak sayılabilir. Tanıklı apne majör belirtilerden biridir. Genellikle, hastanın yanında uyuyan kişi bu durumdan rahatsız olur. Hastanın bu durumdan haberi olmadığı için doktora başvurusunu, bu olayı gözlemlemiş yakınları sağlarlar (8). Hastalar, apne epizodları nedeniyle derin uykuya (non-rem 3 4) dalamazlar. GAUH nin neden olduğu yetersiz uyku ve dikkat dağınıklığı nedeniyle araç kazalarına, dikkat gerektiren iş kazalarına ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olur. GAUH şikâyeti olan adölesanlarda okul başarısında düşüş, devamsızlıklar, okuldan ayrılmalar daha sık görülmektedir (9,10). Bu çalışmada, bir eğitim hastanesine başvuran erişkinlerde horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve GAUH belirtilerinin görülme sıklığını inceledik. Ayrıca, bu belirtilerin demografik özellikleri ve eşlik eden hastalıklar ile ilişkisini araştırdık. Yöntemler Tanımlar Horlama, daralmış üst hava yolundan havanın süratle geçmesi sırasında yumuşak dokuların vibrasyonu sonucu oluşan gürültüdür. Haftada en az 5 gece devamlı horlama, habitüel horlama olarak tanımlanmıştır. Uyku apnesi, uyku sırasında tekrarlayan nefes durmaları ile karakterize, hipoksemi ve uyku bölünmelerine neden olan bir sendromdur. Apne, 10 saniye veya daha fazla süreyle hava akımının durmasıdır. Uyku esnasında yüzlerce defa olabilir. Bir saatte en fazla 5 tane, bir gecede en fazla 35 tane apne normal kabul edilir (11). Ölçekler GAUH ölçümünde en sık kullanılan öznel yöntemlerden biri, Epworth Sleepiness Scale (ESS) testidir. 1991 yılında Johns tarafından geliştirilen ölçekte, OUA sı olan bireylerin test puanlarının daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Bireylerin günlük sekiz farklı aktivite boyunca uykuya dalma olasılıklarını değerlendirmek için hazırlanmıştır. Sorulara 0: hiçbir zaman, 1: nadiren, 2: orta sıklıkta, 3: çok sık olmak üzere verilen cevaplar toplanır. 10 puan ve üzeri, GAUH olarak kabul edilmektedir (12). ESS, Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması İzci ve ark. tarafından gerçekleştirilmiştir (13). Örneklem grubu Çalışma, Şubat 2011 ve Mayıs 2011 tarihleri arasında, bir eğitim hastanesine ayaktan başvuran 1260 hasta üzerinde yapıldı. Çalışmaya katılmayı kabul eden ve onam formunu imzalayan hastalara; OUA belirtileri (horlama, habitüel horlama, tanıklı apne, gündüz aşırı uyku hali), sosyodemografik bilgiler, beden kitle indeksleri (BKİ), mevcut hastalıkları, tıbbi özgeçmişleri içeren anket formu uygulandı. Epworth uykululuk ölçeğinin puanlama usulüne göre puanları hesaplanarak 10 puan altı ve 10 puan ve üzeri şeklinde iki gruba ayrıldı. On puan ve üzeri, 64

Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70 gündüz aşırı uyku hali olarak değerlendirildi. Tanıklı apne durumu, apne var veya yok şeklinde iki gruba ayrıldı. Bilmiyorum yanıtını verenlerin böyle bir durumla karşılaşmadıkları değerlendirilerek apne yoktur grubuna dâhil edildi. 40 65 yaş arası risk grubu olduğundan, hastaların yaşları hesaplanarak 40 yaş altı ve 40 yaş ve üzeri şeklinde iki gruba ayrıldı. Boy ve kilo değerleri kullanılarak BKİ=vücut ağırlığı (kg)/boy2 (m) formülü ile hesaplandı. Beden kitle indeksi, 18,5 kg/m2 altı zayıf, 18,5 24,9 kg/m2 normal, 25 29,9 kg/m2 arası kilolu, 30 39,9 kg/m2 arası obez, 40 kg/m2 ve üzeri morbid obez olarak kabul edildi. Eşlik eden kardiyovasküler hastalıklar hastaların beyanına göre sorgulandı. Etik onay Çalışma için etik kurul onayı, ilgili üniversite hastanesinin yerel etik kurulundan alındı. Çalışmaya katılmayı kabul eden hastalar, araştırma konusunda bilgilendirildikten sonra, onamları alındı. İstatistiksel Analiz Veriler SPSS 15.0 programı ile değerlendirildi. Çalışma verileri değerlendirilirken, tanımlayıcı istatistiksel metotlar kategorik değişkenler için sayı ve yüzdeler şeklinde, sürekli değişkenler için ise ortalama ± standart sapma şeklinde verildi. Normal dağılım gösteren gruplar arası karşılaştırmalarda ise One Way Anova testi ve Student T testi kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Lojistik regresyon analizi ile horlama, tanıklı apne ve GAUH üzerinde hangi etkenlerin anlamlı olduğu değerlendirildi. p değerinin 0,05 den küçük olması, istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular OUA belirti sorularına cevap veren bireylerin (n=1260) %51,3 ü (n=646) erkek, %48,7 si (n=614) kadın idi. Bu bireylerin yaş ortalaması 38,57±8,1 yıl olarak tespit edildi. Erkeklerin yaş ortalaması 40,19± 7,9 yıl, kadınların yaş ortalaması 36,86±8,1yıl idi. Sigara içme durumu erkeklerin %33,7 sinde (n=218) bir paket ve daha az, %6,8 inde (n=44) bir paketten fazla, kadınların %26,4 ünde (n=164) bir paket ve daha az, %1 inde (n=6) bir paketten fazla idi. Alkol tüketme alışkanlığı (kadeh/hafta) ise erkeklerin %57,3 ünde (n=370), kadınların %23,1 inde (n=142) tespit edildi. Komorbid hastalıklara bakıldığında; katılımcıların %8 inde (n=101) hipertansiyon (HT), %5,9 unda (n=74) DM, %4 sında (n=50) aritmi, %3,1 inde hiperlipidemi (n=39), %1,1 inde (n=14) kalp yetersizliği, %0,9 unda (n=11) geçirilmiş miyokard infarktüsü (Mİ), %0,5 inde (n=6) koroner arter hastalığı mevcuttu. Çalışmaya katılanların genel horlama sıklıkları sorgulandığında; en yüksek oran haftada bir gece %29,4 (n=370) iken, hiç horlama şikayeti olmayanların oranı %29,8 (n=376) idi (Tablo 1). Cinsiyete göre horlama durumu erkeklerde %84,5 (n=546), kadınlarda ise %55 (n=338) olarak bulundu. Habitüel horlama erkeklerde %29,3 (n=189), kadınlarda ise %10,3 (n=63) oranlarında saptandı. Horlama 40 yaşın altında %60,6 (n=436), 40 yaş ve üzerinde %82,8 (n=448) olarak tespit edildi (p<0,001). Tablo 1. Horlama sıklığının dağılımı Horlama sıklığı n % Yok 376 29,8 Her gece 252 20 Haftada bir gece 370 29,4 Haftada 2 3 gece 119 9,4 Ayda bir gece 60 4,8 Yılda birkaç gece 83 6,6 Horlama şikâyeti sigara kullanmayanlarda %65,3 (n=541), bir paket ve altında kullananlarda %77 (n=294), bir paketten fazla sigara kullananlarda %98 (n=49) oranlarında mevcuttu (p<0,001). Alkol kullan- mayanlarda %64,2 (n=480), kullananlarda ise %78,9 (n=404) oranlarında horlama vardı (p< 0,001). Horlama ile kardiyovasküler hastalıklar ilişkisine bakılacak olursa; horlama şikâyeti olanlarda %9,5 (n=84) HT, %7,1 (n=63) DM, %3,7 (n=33) hiperlipidemi, %4,8 (n=42) aritmi, %0,7 (n=6) koroner arter hastalığı, %1,6 (n=10) kalp yetersizliği, %1 (n=9) oranlarında geçirilmiş Mİ tespit edildi. Bireyler horlama şikâyetine göre horlamayan, ara sıra horlayan ve habitüel horlayan olarak gruplandırıldı. Horlama sıklığı arttıkça yaş, BKİ ve Epworth puanları ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı şekilde arttığı görüldü. Her gece horlayan bireylerin, 40 yaş üzerinde ve obezite sınırına yakın şekilde kilo fazlalığı olduğu tespit edildi (Tablo 2). 65

Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi Tablo 2. Horlama sıklığı gruplarının yaş, BKİ ve ESS skor ortalamalarının karşılaştırılması Ortalamalar Horlamayan (s=376) Ara-sıra horlayan (s=632) Habitüel horlayan (s=252) p Ort ± ss Ort ±ss Ort ± ss Yaş (yıl) 35,04±7,016 39,27±8,01 42,08±8,19 < 0,001* BKİ (kg/m 2 ) 23,8±3,4 25,9±3,8 28,2±4,19 < 0,001* ESS skoru 5,64±3,761 6,44±3,9 7,82±4,633 < 0,001* Horlamayan, ara sıra horlayan ve habitüel horlaması olan 3 grup arasında demografik özellikler, komorbid hastalıklar, GAUH arasındaki ilişki incelendiğinde, saptanan sonuçlar Tablo 3 de belirtilmiştir. Tablo 3. Horlama gruplarının karşılaştırılması Değişkenler 0 1 1 2 0 2 Yaş (yıl) p<0,001 p<0,001 p<0,001 Cinsiyet p<0,001 p<0,001 p<0,001 BKİ (kg/m 2 ) p<0,001 p<0,001 p<0,001 Tanıklı apne p<0,001 p<0,001 p<0,001 Sigara p<0,001 p=0,033 p<0,001 Alkol p<0,001 AD p<0,001 GAUH AD p<0,001 p<0,001 HT AD p=0,006 p<0,001 DM p=0,03 AD p=0,009 MI AD p=0,033 AD KAH AD AD AD KY p=0,042 AD AD HL AD AD p=0,018 Aritmi AD AD p=0,036 GAUH, gündüz aşırı uyku hali; HT, hipertansiyon; DM, diabetes mellitus; MI, miyokard infarktüsü; KAH, koroner arter hastalığı; KY, kalp yetmezliği; HL, hiperlipidemi; AD: anlamlı değildir. (Ki-kare testi- bonferoni düzeltmesi uygulandı) (0: horlamayan, 1: ara sıra horlayan, 2: habitüel horlaması olan) Horlamaya etki ettiği tespit edilen faktörler, lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde; en etkili faktör günde bir paketten fazla sigara içmek [OR= 12.465, 95%CI (1.673-92.891), p=0.014], en az etkili faktör ise GAUH [OR=1.459, 95% CI (1.018-2.091), p=0.039] olarak saptandı (Tablo 4). Tablo 4. Horlama için risk faktörleri Risk faktörleri p OR %95 GA 40 yaş <0,001 1,968 1,462 2,648 Erkek cinsiyet <0,001 2,775 2,074 3,713 Tanıklı apne <0,001 3,061 1,717 5,460 Kilo fazlalığı <0,001 2,155 1,594 2,914 Obezite <0,001 3,807 2,220 6,530 Sigara ( 1 paket/gün) Sigara (> 1 paket/gün) 0,001 1,713 1,260 2,328 0,014 12,465 1,673 92,891 GAUH 0,039 1,459 1,018 2,091 Lojistik regresyon analizi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali. Tanıklı apne görülme sıklığı %14,8 olarak (n=186) tespit edildi. Bunların %74,7 si (n=139) erkek, %25,3 ü ise (n=47) kadın idi. Tanıklı apnesi olan ve olmayanların risk faktörleri açısından karşılaştırılması Tablo 5 de belirtilmiştir. Tablo 5. Tanıklı apnesi olan ve olmayanların risk faktörleri açısından karşılaştırılması Ortalamalar Tanıklı apne (-) (n=1074) Tanıklı apne (+) (n=186) p* Ort ± ss Ort ± ss Yaş (yıl) 38,03 ± 41,67 ± 8,299 < 0,001 8,025 BKİ (kg/m 2 ) 25,41± 3,94 27,71 ± 4,34 < 0,001 Epworth Sleepiness Scale score 6,11 ± 3,891 8,63 ± 4,513 < 0,001 Risk faktörleri n (%) n (%) 40 yaş 431 (40,1) 110 (59,1) < 0,001 Sigara 345 (32,2) 87 (46,7) < 0,001 Alkol 409 (38,1) 103 (55,4) < 0,001 Obezite 120 (11,2) 46 (24,7) < 0,001 Erkek cinsiyet 507 (47,2) 139 (74,7) < 0,001 Habitüel horlama 166 (15,5) 86 (46,2) < 0,001 GAUH 198 (18,4) 77 (41,4) < 0,001 HT 76 (7,1) 25 (13,4) 0,03 *Ki-kare testi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali; HT, Hipertansiyon. Tanıklı apneyi etkileyen faktörler lojistik regresyon analizinde incelendiğinde; habitüel horlama, cinsiyet, alkol kullanımı, obezite ve GAUH un etkili risk faktörleri olduğu görüldü. En 66

Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70 yüksek risk habituel horlama [OR=6.56, 95%CI (3,50 12,29), p<0,001], en düşük seviyeli anlamlı risk alkol kullanımı [OR=1,53, 95%CI (1,07 2,18), p=0,019] olarak saptandı (Tablo 6). Tablo 6. Tanıklı apne için risk faktörleri Risk faktörleri P OR % 95 GA Habitüel horlama < 0,001 6,561 3,502 12,293 Erkek cinsiyet 0,006 1,773 1,181 2,663 Obezite 0,017 1,841 1,117 3,035 GAUH < 0,001 2,534 1,779 3,608 Alkol 0,019 1,531 1,072 2,185 Lojistik regresyon analizi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali. Gündüz aşırı uyku hali (GAUH) ESS e göre %21,8 olarak (n=275) tespit edildi. %59 u erkek (n=162), %41 i (n=113) kadın idi. GAUH durumuna göre hastaların demografik özellikler ve eşlik eden hastalıklar yönünden değerlendirilmesi Tablo 7 de belirtilmiştir. Tablo 7. Epworth gruplarının (GAUH) özelliklerinin karşılaştırılması Ortalamalar Epworth <10 (n= 985) Epworth 10 (n= 275) Ort ± ss Ort ± ss P* Yaş 38,23 ± 8 39,77 ± 8,6 0,006 VKİ 25,57 ± 4 26,4 ± 4,67 0,008 Risk faktörleri n (%) n (%) Tanıklı apne 109 (11,1) 77 (28) < 0,001 Habitüel horlama 167 (17) 85 (31) < 0,001 40 yaş 407 (41,3) 134 (48,7) 0,028 DM 49 (5) 25 (9,1) 0,01 Erkek cinsiyet 484 (49,1) 162 (59) 0,004 * Ki-kare testi. DM: diabetes mellitus. GAUH etkili olduğu tespit edilen faktörler lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde, en yüksek anlamlı risk [OR=2,56, 95%CI (1,35 3,07), p < 0,001], en düşük seviyeli anlamlı artmış risk [OR=1,76, 95%CI (1,04 2,96), p=0,032] olarak saptandı (Tablo 8). Üç belirtinin (GAUH, tanıklı apne, habitüel horlama) birlikte görülme oranı %3,2 idi. Bunların %80,5 i erkek, %19,5 i ise kadın idi. Bu bireylerin yaş ortalaması 45,12±8,03 idi. Bu bireylerde %19,5 HT, %9,8 DM, %7,3 aritmi, %4,9 Mİ ve %4,9 kalp yetersizliği vardı. Obezite oranı %39, alkol kullanım durumu %53,7 idi. Sigara kullanım durumlarına bakıldığında; %34,1 i günde bir paket ve daha az, %12,2 si de günde bir paketten fazla sigara kullanıyordu. Tablo 8. GAUH için risk faktörleri Risk faktörleri p OR % 95 GA Tanıklı apne < 0,001 2,569 1,359 3,073 DM 0,032 1,762 1,049 2,960 Habitüel horlama 0,001 2,043 1,359 3,073 Lojistik regresyon analizi. DM: diabetes mellitus Tartışma Çalışmada sırasıyla horlama %70, habitüel horlama %20 (erkek %29,3, kadın %10,3), GAUH %21,8, tanıklı apne %14,8, ve üç belirtinin birlikte görülme oranı %3,2 olarak tespit edildi. 40 yaş ve üzerinde, erkek cinsiyette, obezite de, sigara ve alkol kullanımında OUA belirtilerine daha fazla rastlandı. Horlama üzerinde etkili faktörler yaş, erkek cinsiyet, obezite, sigara, GAUH ve tanıklı apne olarak saptandı. Tanıklı apneye etkili faktörler yaş, erkek cinsiyet, obezite, sigara ve GAUH olarak bulundu. GAUH üzerine etkili olduğu düşünülen faktörler bir arada değerlendirildiğinde habitüel horlama, tanıklı apne ve DM ile anlamlı istatistiksel ilişki saptandı. OUA major belirtilerinin prevalansı ile ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda habitüel horlama prevalansı %11 15, GAUH prevalansı %12 20 arasında belirtilmektedir (14,15). Ip ve ark.nın yaptığı, 30 60 yaş arası 784 erkeğin değerlendirildiği bir çalışmada, habitüel horlama oranı %23 olarak bulunmuştur. Riskli bireylere polisomnografi (PSG) uygulanmış ve OUA prevalansı %4,1 olarak saptanmıştır. Bu çalışmada yaş ortalaması 41,2±6,4 olarak belirtilmiştir. Bu çalışmada benzer şekilde yaş, erkek cinsiyet ve obezite, horlama üzerine etkili faktörler olarak saptanmıştır (16). Kara ve ark.nın (17) yaptığı 1245 kişinin değerlendirildiği bir çalışmada habitüel horlama oranını erkeklerde %29,5, kadınlarda %8,9 olarak saptamışlardır. Bu çalışmada yaş ortalaması 45±12,2 dir. Bu çalışmadakine benzer olarak, erkek cinsiyet, 40 yaş ve üzeri, obezite, sigara ve alkol alışkanlığı habitüel horlama için risk 67

Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi faktörleri olarak bulunmuştur. Fidan ve ark (18) 316 kamyon şoföründe yaptıkları çalışmada horlama %52, GAUH %25,6, tanıklı apne %9,8, üç belirti birlikteliğini %2,8 oranında tespit etmişlerdir. Bu grubun yaş ortalaması 39,5 ve VKİ ortalaması 28 olarak bildirilmiştir. Tanıklı apne oranının mevcut çalışmaya göre düşük olmasının nedeni olarak, sürücüler tarafından bu konunun yetersiz yorumlanması düşünülmüştür. Bu çalışmada horlama şikâyeti boyun çevresi 42 cm den geniş olanlarda, obez kişilerde ve uyuma sonucu trafik kazası yapanlarda anlamlı şekilde daha fazla gözlenmiştir, ancak katılımcıların tümü erkek bireylerden oluşmaktadır. Bu yönüyle cinsiyeti yansıtmasa da, obezite ve boyun çevresi genişliğinin OUA ya katkısını göstermesi açısından önemlidir. Ünlü ve ark. (19) Afyon ilinde 2035 kişi ile yaptıkları çalışmada horlama %34, GAUH %27,1, tanıklı apne %11,2 olarak bulmuşlardır. Yaş ortalaması 47,9±13,1 olarak belirtilmiştir. Bu çalışmada horlaması olanlarda kardiyovasküler hastalıklar anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Buradaki sonucun çalışmamıza göre yüksek bulunması, yaş ortalamasının çalışmamıza göre yüksek olmasıyla açıklanabilir. Horlama yönünden cinsiyetler arasında anlamlı farklılık görülmemiş, çalışmamızın aksine tanıklı apne ve GAUH kadınlarda daha fazla görülmüştür. Obez hastalarda tüm belirtiler daha fazla görülmüştür. Doğan ve ark.nın (20) Sivas ilinde 1202 sağlık çalışanı üzerinde yaptıkları bir çalışmada horlama %22,7, GAUH %28,1, tanıklı apne %4,4 olarak saptanmıştır. Bu çalışmada yaş ortalaması 31,85 olarak bildirilmiştir. Horlama ve tanıklı apne görülme oranı erkek cinsiyette, 40 yaş ve üzerinde, obez bireylerde, eşilk eden hastalığı olanlarda ve sigara-alkol alışkanlığı olan kişilerde daha fazladır. Ek hastalıkların %43 ünü kardiyovasküler hastalıklar oluşturmaktadır. Bu çalışmada tanıklı apne ve üç belirti birlikteliği oranının çalışmamızdan düşük olmasının nedeninin katılımcıların %60 ının kadın olması ve bunların da çoğunun 40 yaş altında olması olarak açıklanabilir. Mirici ve ark.nın (21) yaptıkları, Erzurum ilinde 20 61 yaş arası 1389 kişinin ele alındığı çalışmada horlama %37, GAUH %36, tanıklı apne %10,4 bulunmuştur. Obezite, 50 yaş ve üzeri olmak, üç belirti için de risk faktörü iken, sadece horlama görülme sıklığı çalışmamıza benzer şekilde erkeklerde fazla bulunmuştur. GAUH ve tanıklı apne kadınlarda daha fazla görülmüştür. Ayrıca horlama ve tanıklı apne ile kardiyovasküler hastalıklar arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Çalışmamızda tanıklı apne görülme sıklığının diğer çalışmalara göre daha yüksek olması, soruların bu duruma tanık olan kişiye sorulmuş olmasıyla açıklanabilir. OUA kesin tanısı için mutlaka PSG yapılmalıdır. Ancak uygulaması pahalı ve zahmetli bir tetkik olması, uyku laboratuvarına ihtiyaç duyulması nedeniyle hastaların klinik olarak çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Köktürk ve ark (1) çalışmasında horlaması olan 55 kişi değerlendirilmiş, üç belirtinin birlikte mevcut olduğu bireylerde uyku çalışması ile %87,5 oranında OUA tespit edilmiştir. Bu çalışmada OUA görülme sıklığı %0,9 1,9 arasında tahmin edilmiştir. Mirici ve ark.nın (21) çalışmasında %4,3 (erkeklerde %4,4, kadınlarda %4) oranında saptanmıştır. Çalışmamızda üç belirti birlikteliği %3,2 (erkek %5,1, kadın %1,3) bulunmuştur. Cho ve ark (22), 40 69 yaşları arasındaki 4506 erkek ve 5041 kadının değerlendirildiği bir çalışmada, habitüel horlamanın HT için, obeziteden bağımsız bir risk faktörü olduğunu belirtmiştir. Lavie ve ark (23) yaptıkları bir populasyon tarama çalışmasında OUA şüphesi ile araştırılan 2677 olgunun, 1426'sında OUA saptamış ve bu olguların %45,3 ünde HT olduğu tespit etmiştir. OUAS olmayan 1249 olguda ise %22,8 HT saptanmıştır. Çalışmamızda, kardiyovasküler hastalıklar ile OUA belirtileri arasında ki-kare testi ile istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar bulunmuşsa da, lojistik regresyon analizi sonucunda aralarındaki istatistiksel ilişki kaybolmuştur. Yaş, erkek cinsiyet ve obezite, hem kardiyovasküler hastalıklar, hem de OUA için ortak risk faktörleridir. Bu nedenle kardiyovasküler hastalıklar ve OUA nın bu gruplarda daha fazla görüldüğü düşünülmektedir. OUA nın son zamanlarda hem doktorlar hem de hastalar tarafından bilinmesi ile birlikte, bu tanı daha sık konulur olmuştur. Birçok kişi sabah baş ağrısı, dikkat dağınıklığı vb belirtiler ve hatta HT gibi 68

Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70 kardiyovasküler hastalıklarının altında uyku apnesi olduğunun farkında değillerdir. Birinci basamak hekimleri tarafından belirtilerin tanınması, fizik muayenede riskli kişilerin tespit edilmesi ile tanı konulması mümkün olabilir. Bu sayede kardiyo- vasküler hastalıklar önlenebilir, tanı alamamış HT hastaları tedavi imkânını bulabilir. Çalışmanın sınırlılıkları Çalışmamızın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Çalışmamız topluma genellenemez, ancak hastaneye başvuran hastalarda OUA belirtilerinin görülme sıklığı hakkında bir fikir verebilir. Anket uygulanan bireylerden risk grubundakilere objektif uyku çalışması yapılamamıştır. Mümkün olduğunca tarafsız olabilmek umuduyla sorular yatak partnerlerine yöneltilmiş olsa da alınan cevapların hatırlamaya dayalı olmasının, sonuçlarımızı etkilediğini düşünmekteyiz. Boy ve kilo bilgileri alınmış ve BKİ hesaplanmış olsa da boyun çevresi genişliği ölçümü yapılarak bireyler bu yönden de incelenebilirdi. Çalışma ortamımız üniversite hastanesi olduğundan katılımcılarımız bir şekilde önceden doktor kontro- lünden geçmiş, OUA konusunda bir miktar bilinçlenmiş, herhangi bir şikâyetle müracaat eden hastalar olması da bir etkendir. Çalışma ortamından kaynaklanan fiziksel engeller nedeniyle, kısıtlı kalan katılımcı sayısı daha fazla olabilirdi. Sonuç OUA belirtilerinin erkek cinsiyette, 40 yaş üzerinde, obez, sigara ve alkol kullanan bireylerde daha sık görüldüğü saptanmıştır. Bu şekilde, tanı konulan hastalarda nedeni anlaşılamamış kardiyovasküler hastalıkları da tespit ve tedavi etmek mümkün olabilir. OUA hastalarının %80 90 civarında bir kısmının tanısız halde yaşadığı bilinmektedir. Hekimlerin horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve GAUH olanlarda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Mevcut çalışmada olduğu gibi üniversite hastanesine başvuran hastalarda üç belirti birlikteliği %3,2 oranında görülebiliyorsa, toplumda daha fazla oranda mevcut olabilir. OUA tedavisi, ayrıca kardiyovasküler ve serebrovasküler olayların azaltılmasına yardımcı olur. Okul ve mesleki yaşamdaki iyileşmeler de hem bireye hem de ülke ekonomisine dolaylı yoldan katkıda bulunur. Kaynaklar 1. Köktürk O, Tatlıcıoğlu T, Kemaloğlu Y, Fırat H, Çetin N. Habitüel horlaması olan olgularda obstrüktif sleep apne sendromu prevalansı. Tüberküloz ve Toraks dergisi 1997;45(1):7-11. 2. World Health Organization [Internet]. Obesity and overweight [cited 2015 Mar 12]. Available from: http://www.who.int/mediacen tre/factsheets/fs311/en/. 3. Duygu Ö. Obstrüktif uyku apne sendromu. Yeni Tıp Dergisi 2008;25(4):201. 4. Ursavaş A, Göktaş K, Sütçigil L, Özgen F. Obstrüktif uyku apnesi sendromu olan hastalarda obezite ve kardiyovasküler hastalıkların değerlendirilmesi. Toraks Dergisi 2004;5(2):79-83. 5. Jennum P, Riha RL. Epidemiology of sleep apnoea/hypopnoea syndrome and sleep-disordered breathing. Eur Respir J 2009;33(4):907-14. 6. Grunstein RR, Stenlof K, Hedner JA, Peltonen M, Karason K, Sjostrom L. Two year reduction in sleep apnea symptoms and associated diabetes incidence after weight loss in severe obesity. Sleep 2007;30(6):703-10. 7. Newman AB, Foster G, Givelber R, Nieto FJ, Redline S, Young T. Progression and regression of sleep-disordered breathing with changes in weight: the Sleep Heart Health Study. Arch Intern Med 2005;165(20):2408-13. 8. Köktürk O. Obstrüktif uyku apne sendromu. Klinik özellikler. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 1999;47(1):117-26. 9. Gottlieb DJ, Yao Q, Redline S, Ali T, Mahowald MW. Does snoring predict sleepiness independently of apnea and hypopnea frequency?. Am J Respir Crit Care Med 2000;162(4):1512-7. 69

Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi 10. Young T, Peppard PE, Gottlieb DJ. Epidemiology of obstructive sleep apnea: a population health perspective. Am J Respir Crit Care Med 2002;165(9):1217-39. 11. Karadağ M. Uyku apne sendromu kardiyovasküler sistem ilişkisi [cited 2015 Feb 23]. Available from: http://www.bsm.gov.tr/uyku/ 02.asp/ 12. Johns MW. A new method for measuring daytime sleepiness: the Epworth Sleepiness Scale. Sleep 1991;14(6):540-5. 13. Izci B, Ardic S, Firat H, Sahin A, Altinors M, Karacan I. Reliability and validity studies of the Turkish version of the Epworth Sleepiness Scale. Sleep Breath 2008;12(2):161-8. 14. Ozdemir L, Akkurt I, Sumer H, Cetinkaya S, Gonlugur U, Ozsahin SL, et al. The prevalence of sleep related disorders in Sivas, Turkey. Tuberk Toraks 2005;53(1):20-7. 15. Olson LG, King MT, Hensley MJ, Saunders NA. A community study of snoring and sleep-disordered breathing. Symptoms. Am J Respir Crit Care Med 1995;152(2):707-10. 16. Ip MS, Lam B, Lauder IJ, Tsang KW, Chung KF, Mok YW, et al. A community study of sleep-disordered breathing in middle-aged Chinese men in Hong Kong. Chest 2001;119(1):62-9. 17. Kara CO, Zencir M, Topuz B, Ardic N, Kocagozoglu B. The prevalence of snoring in adult population. Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg 2005;14(1-2):18-24. 18. Fidan F, Unlu M, Sezer M, Kara Z. Relation between traffic accidents and sleep apnea syndrome in truck drivers. Tuberk Toraks 2007;55(3):278-84. 19. Sezer M, Fidan F, Ayçiçek A, Toprak D, Doğan N, Ziya K. Prevalence of sleep disordered breathing symptoms and their relation with concomitant diseases in Afyon, Turkey: a population based study. Turkiye Klinikleri J Med Sci 2010;30(1):150-6. 20. Dogan OT, Berk S, Ozsahin SL, Arslan S, Duzenli H, Akkurt I. Symptom prevalence of obstructive sleep apnea-hypopnea syndrome in health-care providers in central Sivas. Tuberk Toraks 2008;56(4):405-13. 21. Mirici A, Bingöl K, Kaynar H, Akgün M, Tutar Ü. Obstrüktif sleep-apne sendromu semptom prevalansini araştiran bir anket çalişmasi. Solunum 2002;4(1):7-10. 22. Cho N, Joo S, Kim J, Abbott RD, Kim J, Kimm K, et al. Relation of habitual snoring with components of metabolic syndrome in Korean adults. Diabetes Res Clin Pract 2006;71(3):256-63. 23. Lavie P, Herer P, Hoffstein V. Obstructive sleep apnoea syndrome as a risk factor for hypertension: population study. BMJ 2000;320(7233):479-82. 70