Seredniy Stoh ve Yamnaya Kültürleri



Benzer belgeler
Meral Okay Kültür Merkezinde Sohbet Toplantısı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İktisat Tarihi II. I. Hafta

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler

KONU 2: HAMMADDE KAVRAMI, HAMMADDE ÇEŞİTLERİ, HAMMADDE TEMİNİ VE STRATEJİLERİ

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

X. BÖLÜM KEMİĞİN FARKLI KULLANIMLARI. Mızraklarda ve oklarda yaygın olduğunu bildiğimiz sap kullanımı bununla sınırlı

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED): Ekler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

Uygur Vatanı ve Çin Arkolojisi (Erken Dönemdeki İlişkiler) DR. FERHAD MAKSUDOV

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss Year 6, Issue XVI, pp DOI No:

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

AT, ATA ve A HARFİ. NOT: Bu yazı Türk Dünyası Tarih dergisinin Aralık 2011, sayı 300 ve sayfa 54 te yayınlanmıştır.

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi)

Roma İmparatorluğu nda uygulanan taş kaplı yol kesiti A: toprak, B-D: taş katmanlar, E: taş kaplama, F: kaldırım ve G: bordür

DÜNYANIN ÇÖZEMEDİĞİ GİZEM: GÖBEKLİ TEPE

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 11. Hafta. Submiken Protogeometrik Dönem

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: km2 NÜFUSU: RESMİ DİLİ: İngilizce

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

ŞANLIURFA YI GEZELİM

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

ULAŞTIRMA. Yrd. Doç. Dr. Sercan SERİN

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

RESULOĞLU YERLEŞİMİ VE MEZARLIK ALANI 2013 YILI KAZI RAPORU

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ


YENİ ŞEHİR ARNAVUTKÖY / 2. İSTANBUL. Daha İyi Bir Gelecek İçin Bugün`den Harekete Geçin

OMURGALI GÖÇLERİ VE ANADOLU. Prof. Dr. Ayla SEVİM EROL

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

DERS 1. Bölge Sınırlarını Tespiti

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

TÜRKİYE DEKİ ÜNİVERSİTELERDE OKUYAN TÜRK ASILLI ÖĞRENCİLERİN OKUMA ALIŞKANLIKLARINA YÖNELİK ANKET ÇALIŞMASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

"Yaşayan Bahar", ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik.

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

GÖRSEL KÜLTÜR KISA ÖZET KOLAYAOF

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

ÜLKELER NEDEN FARKLI GELİŞMİŞLERDİR

Bu dönem hakkında en önemli bilgileri Uruk kentinden alıyoruz. Bu kentin bugünkü adı Warka'dır. Bağdat-Basra demiryolu üzerinde Hıdır istasyonu

İktisat Tarihi II

0 grubu: Kendine güven, cesaret. A grubu: Sinirli ve hassas. B grubu: Uyumlu ve yaratıcı. AB grubu: En çekici ve ilginç. Kan gruplarının oluşumu

U.D.E.K. Üniversite Düzeyinde Etkisi. M Hëna e Plotë Bedër Universitesi. ÖZET

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

EVRİM VE FOSİL KANITLAR 12

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik


İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

Herhangi bir yerin ya da ülkenin turist çekebilme potansiyelinin bağlı olduğu unsurlar

PRT 303 KIBRIS ARKEOLOJİSİ Prof. Dr. Vasıf Şahoğlu

GÖKDELEN YARIŞI 4500 YILDIR SÜRÜYOR

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl A lmaz Antik Yapı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Türkiye de bir ilk: Mersin ilinde omurgalı fosili Metaxytherium (Deniz İneği) bulgusu

ÖZEL EGE LİSESİ TÜRKİYE NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ- İZMİR İN PREHİSTORİK YERLEŞİM ALANI

Transkript:

Seredniy Stoh and Yamnaya Cultures Valentyn Stetsyuk * Çev: Fatih Şengül ** Özet Tarihçilikte Kurgan diye bilinen kültürün ön-şekli olarak kabul edilen ve bugüne kadar kökenleri pek çok tartışmaya maruz kalmış Seredniy stoh ve Yamnaya kültürlerinin yaratıcıları hususunda hakim olan bilimsel yargının onların bir Hint-Avrupa menşeine sahiptir görüşünü benimsemesine karşın gerçekte bu halkın etnik aidiyetleri çözülmüş olmaktan uzaktır. Bu çetrefilli meseleyi başka bir açıdan değerlendiren Stetsyuk kendi araştırmaları neticesinde sözkonusu kültürlerin asıl sahiplerinin Türk dilli halk olduğu sonucuna varmıştır. Bu makalede yazar bahsolunan kültürlerin en göze çarpan özelliklerine çok fazla ayrıntıya girmeden, yüzeysel bir şekilde değinmekte ve yazar, kesin bir şekilde Türkler e atfettiği her iki kültürün ışığında Türk türeneğini Kuzey Karadeniz bozkırlarına yerleştirmektedir. Anahtar Kelimeler: Seredniy Stoh, Yamnaya, Andronova, Eski Türkler, Türk türeneği. Abstract Although the preponderance of the scholarly judgement that pertains to the creators of Sredniy Stoh and Yamnaya cultures of which origins have subjected to many debates hitherto, considered to be proto-type of the culture known as Kurgan in historiography, sides with the notion that they had an Indo-European stock their ethnic identities are intrinsically far away from being solved. Stetsiuk who had evaluated this crux subject from an another perspective arrived at the conclusion that the main owners of the before-said cultures were people with Turkish language at the consequence of his respective researches. In this article, the author touches upon the most salient features of the mentioned cultures in the sketchy form without going into much detail and places Turkic urheimat in the northern Black sea steppes in the light of both cultures he categorically attributes to the Turks. Key Words: Seredniy Stoh, Yamnaya, Andronova, Old Turks, Turkic Urheimat. 215 * Dr.Valentyn Stetsyuk, Dilbilimci-Tarihci, Lviv, Ukrayna. Stetsyuk, Türklerin türeneğinin Doğu Avrupa olduğu tezinin günümüz bilim dünyasındaki en önde gelen savunucusudur. Yazar aynı zamanda Ön-Bulgarların kökeninin İskitlerden geldiği görüşüne kesin bir şekilde inanmaktadır. ** Fatih Şengül, Sakarya Üniversitesi, FEF Tarih bölümü 4. sınıf öğrencisi, Sakarya.

Fatih ŞENGÜL 216 Son zamanlarda kimi bilim adamları (örn. Osman Karatay, 2003) Eski Türklerin türeneğinin İç Asya olması fikrine şüpheyle yaklaşırken, Mario Alinei (2003) gibi başkaları da bu türeneğin Doğu Avrupa da olabileceği ihtimalini dile getirmektedir. Hakikaten, Eski Türkleri MÖ IV. ve III. binyıllarda Pontus bozkırlarında hüküm sürmüş Seredniy Stoh ve Yamnaya kültürlerinin yaratıcıları olarak görmek için sebepler vardır. Bu durumda Türkler Eski Hint-Avrupalıları Karadeniz bozkırlarından ve orman-bozkır kuşağından çıkmak zorunda bırakmış ve burada MÖ V. binyıl sonlarında kendilerine özgü Dinyeper-Donetz kültürünü yaratmışlardır. Bakır çağının Seredniy Stoh (Rusçada Sredniy Stog orta kaya ) kültürü 1927 yılında Zaporijya şehri yakınlarında Dinyeper ırmağı kıyısında, kayalık bir tepe üzerindeki Seredniy Stoh mevkiinde yapılan kazı esnasında keşfedilmiştir. Ukraynalı bilim adamları sonraki kırk yıl içerisinde bu kültüre ait yaklaşık yüz yerleşim merkezi, mezarlık ve farklı kalıntı üzerinde tetkiklerde bulunmuşlardır. Bu maddi kültür öğelerinin yayıldığı bölge Dinyeper ile Don arasındaki bozkır sahasını ve de sol cenaha düşen Ukrayna ormanbozkır toprağının güney kısmını içine almaktaydı. MÖ IV. binyıl ortalarından III. binyıl ortalarında kadar yaşayan bu kültürün Dinyeper, Güney Donetz ve Don ırmağı havzalarında yerli biçimleri ortaya çıkmıştır. SS (Seredniy Stoh) kültürüne dair bir makalenin yazarı olan D. Telegin, bu kültürün köklerinin oldukça belirsiz olduğunu söylemiş, fakat Hint- Avrupalılar tarafından yaratılmış olduğunu düşünmüştür. Bu görüş bugüne kadar akademisyenler arasında hâkim olagelmiştir. Fakat biz bahsi geçen sahaya o dönemde Türk kabilelerinin yerleşmiş olduklarını bilmekteyiz. Dolayısıyla, bu makalede arkeolojik verileri bu kültürün Türk menşeli olduğunu teyit eden dilsel malzemeyle birleştirmeye çalışacağız. SS kültürü o dönem Doğu Avrupa daki öteki kültürlerden kendini açıkça farklı kılan kimi kesin, ortak özelliklerle tanımlanır: Çömlek işçiliğinde deniz kabukları ezilip öğütülmek suretiyle kap, kâse ve kadeh yapımında kullanılan çömlekçi çamuruna katılırdı. Kap ve kâseler kendi toplam yüksekliklerinin 1/3 yahut 1/4 üne ulaşan geniş bir boyuna sahipti ve büyük bir kısmı da delikli, şeritli süslemelerle bezenmekteydi. Kapkacakların kenarları değirmi tabanlı koni şeklinde olup, insan ve hayvan heykelleri gibi bazı sanat eserleri de balçıktan yapılırdı. El araç-gereçleri ve silahlar çakmaktaşı, taş, kemik ve boynuzdan imal edilirdi. Bu aletlerin ezici çoğunluğunu, büyük çakmaktaşı plakalarından yapılma ve genelde 15-18 cm boya sahip bıçaklar temsil etmektedir. Ok ve kargıların uç kısımları 1,5 ile 4 cm arasında bir uzunluğa sahiptir. Baltalar oval sopa biçiminde çakmaktaşından yapılmaktaydı. Boynuzdan imal edilen malzemeler arasında savaş baltaları, kazmalar, zıpkınlar ve balık tutmada kullanılan kancalar da yer almaktadır. Çekiçler ve kazmalar Kuzey Kafkasya daki

Maykop kültürüyle (Dinyester ve Güney Bug havzasındaki) Tripolye kültürünün örnekleriyle paralellik taşır, ancak Doğu Avrupa nın kuzeybatı kısmının boynuzdan yapılma benzerlerinden oldukça farklıdır. Baltaların tamamı kulp olarak işlev gören yuvarlak bir deliğe sahipti ve de silah olarak kullanılmaktaydı. Bakırdan ziynet eşya, çok nadiren de baltaların yapımında faydalanılırdı. Bu element üzerinde yapılan kimyasal analizler onun zaman zaman Balkan kökenli olduğuna işaret etse de, bakır nesnelerin büyük bir kısmının imalı bu alanda gerçekleştirilmiştir. Arkeolojik verilere bağlı kalındığında SS (Ahşap-mezar) kültürü insanının iktisadi yapısının hayvancılığa bağlı bir karaktere sahip olduğu, en başta da at yetiştiriciliğine dayandığı görülür. Kimi sahalarda gerçekleştirilen kazılarda ele geçen kemiklerin sayısına bakılırsa, at tüm evcil hayvan varlığının yarısından fazlasını oluşturmakta ve boynuzdan yapılma eğer bulgularının kanıtladığı gibi, esasen binit olarak kullanılmaktaydı. 1 Biniciler at sürülerini atlı çobanlar olarak daha kolay ve etkili bir şekilde kontrol edebilmekteydi. Bu nedenle at sürüleri sayıca kalabalık olabilmekteydi. Türk halkları arasında at yetiştiriciliğinin geniş manada gelişimi dilsel verilerle de doğrulanmaktadır. Ortak Türkçe kelimeler arasında at için iki kelime mevcuttur; beygir ve kısrak da ayrı kelimelerle ifade edilir. Bu kelimelere ek ve bunlardan farklı olarak binici, kırbaç, yular, üzengi, toynak, rahvan, yele, eğer vb. kimi adlar için de ortak kelimeler bulunmaktadır. Vahşi atlar Herodot döneminde bile Karadeniz bozkırlarında mevcuttu. Sonuçta, atların ilk olarak burada Eski-Türkler tarafından evcilleştirildiğini öne sürmek için her türlü neden vardır. 2 Dinyeper in sağ yakasındaki Türklerin komşuları Tripolye lilerin vahşi atlarla tanış olmalarına karşın, at 1 Archaeology of Ukrainian SSR, 309. 2 Atlı kültürün Türklerin icadı olduğu yönünde V. Stetsyuk un varmış olduğu bu sonuç çok daha önce W. Eberhard ve W. Koppers gibi batılı akademisyenler tarafından kabul edilmişti. Ancak yazar diğerlerinden farklı olarak at yetiştiriciliğinin Orta Asya da değil, Ukrayna topraklarında neşet ettiğini öne sürmektedir ki, bu bize göre de en iyi açıklamadır. Günümüzde Liège Üniversitesi nden ön-tarihçi Marcel Otte, Brest Üniversitesi nden dilbilimci Jean Le Dû, Halle/ Saale Üniversitesi nden ön-tarihçi Alexander Häusler, Utah-Salt Lake City Üniversitesi nden kişibilimci Henry Harpending, Roma dan tarihçi Paolo Galloni, Nice Üniversitesi nden dilbilimci Philippe Dalbera, Molis Üniversitesi nden dilbilimci Gabriele Costa, Stendhal de Grenoble Üniversitesi nden dilbilimci Michel Contini, Bologna Üniversitesi nden dilbilimci Franco Cavazza, Bologna Üniversitesi nden filolog Francesco Benozzo, Valencia Üniversitesi nden dilbilimci Xaverio Ballester ve Utrecht Üniversitesi nden emekli dilbilimci Profesör Mario Alinei den oluşan akademisyen topluluğu uzun ve hararetli tartışmalardan sonra atlı kültürün Türklerin icadı olduğu ve Seredniy Stoh (ahşap-mezar) ile Pit (oyma-mezar) kültürlerini Altay kabilelerine atfederek bu kültürlerin yaratıcıları olarak Türklerin görülmesi gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Bu konuyla alakalı olarak makale sonunda bir harita mevcuttur (Çevirmenin notu). 217

Fatih ŞENGÜL 218 Türkler tarafından kullanılmaya başlanmıştı. Zaten Tripolye lilerin iktisadi yaşamında at çok küçük bir yer tutuyordu. Dinyeper ve Don ırmaklarıyla bu ırmakların ayakları mersin, turna, levrek, yayın ve diğer balık türleri açısından oldukça zengindi. Bu nedenle, balıkçılık SS insanı için özel bir öneme sahipti. İnsanlar boynuzdan yapılma kancaları olan oltalar, ağlar, balık yakalama tuzakları ve balıkçılık sepetleri kullanırlardı. SS kültürünün ortaya çıkartılan pek çok yerleşim merkezindeki yemek kalıntıları içerisinde bol miktarda yayın balığı puluna rastlanmıştır. Yayın balığı isminin çortan, çöke, süyrük, sazan vb. diğer balık isimleri gibi pek çok Türk lehçesinde yaygın bir şekilde bulunuşu ilginçtir. Tersine, Hint- Avrupa dilleri balık türleri için ortak adlandırmaya sahip değildir ve bu diller kimi isimleri Türkçeden ödünç almıştır. Örneğin, Doğu Slavca sazan, abak Türkçe menşelidir. Latince sarda, sardina da köken itibariyle Türkçe ortan dan gelmiş gözüküyor. Tüm bunlar Türkler arasında uzunca bir geçmişe sahip olan balıkçılık geleneğinin Eski Türk topluluğu dönemine kadar gittiğine delil teşkil etmektedir. Bu sebepten Türklerin türeneği İç Asya nın susuz bozkırlarına yerleştirilemez. Sonrasında Avrupa nın geniş bir alanına yayılan meşhur şeritli çömlek süslemeciliği ve savaş baltaları ilk kez SS kültür çevresinde ortaya çıkmıştır. Bilim adamları SS kültürünün, oluşumunda ana unsur olduğu Pit (oymamezar) kültürüyle yakın bir genetik ilişki içerisinde bulunduğunu bilmektedirler. Eski Pit (oyma-mezar) tarihsel-kültürel bölgesi, dini imgelem yakınlığı ve sosyal ilişkiler sisteminin, aynı sosyal ve iktisadi gelişmişlik seviyesinin, maddi ve manevi kültür oluşumunda mevcut ortak genetik özelliklerin hakim oluşunun (defin geleneği, çanak-çömlek şekilleri ve süslemeciliği) ve meskun saha bütünleşmesinin birbirine bağladığı Erken Bronz çağındaki Doğu Avrupa kabilelerinin ilk birliğiydi. 3 Kimi bilim adamları Pit, SS ve diğer kültürleri sözde tek bir Kurgan kültürüne dâhil ederler. Fakat ilk kurganlar ancak SS (ahşap-mezar) kültürünün geç döneminde ortaya çıkmıştır. Mezarların görünüşü SS (ahşap-mezar) kültürü kadar iyi ve neredeyse aynı olarak kalmasına karşın, mezarlar üzerine defin tepeciklerinin yaygın şekilde yapımı ancak Pit (oyma-mezar) kültürü döneminde gelişmiştir. Mezarlar toprak içine inşa edilir ve en üst kısmı taş ve ağaçlarla tekrar kapatılırdı. Kabuk, kamış ve dallarla duvarlar örtülür, zemin üzerine kamış, kabuk ve bazen hasır serilirdi. Mezarlar tek, seyrek durumlarda da çift kişilikti. Ölüler değişik yönlerde ayakları dizlerinden bükülmüş şekilde 3 Shaposhnicova O.G., Fomenco V.N., Dovzchenco N.V., 1986, 5.

sırt üstü gömülürdü, fakat çoğunlukla baş güneşin doğduğu tarafa (mevsimine göre doğu ya da kuzey-doğu yönünde) çevrilirdi. Ölüler sıklıkla aşı boyasıyla boyanırdı. Baltalar, kaplar, süslemeler, çakmaktaşından yapılma kimi aksesuarlar medfunun yanına bırakılırdı. Mezarlarda çok nadir de olsa bakır malzemeler vardır. Günümüzdeki kurganlar 1-1,5 m arasında bir yüksekliğe sahiptir. Nadiren bu yükseklik 3-4 m ye varmakta ve çok seyrek örneklerde 5-6,5 m yi bulmaktadır. Çap ise yükseklikten yaklaşık on kat daha fazladır. Kurganların bir asimetrik kesiti alındığında, rahatlıkla İskit kurganlarından ayırt edilebilmektedirler. Bu asimetri zaman içerisinde doğal etki altında ortaya çıkmıştır. Bir kurgan içinde farklı dönemlere ait mezarlar olabilmektedir. Bazen bu mezarların sayısı 10 a, hatta 15-16 ya kadar varmaktadır. Kurganların büyüklüğü ölünün sosyal statüsü konusunda tanıklıkta bulunmaktadır. Büyük kabile birlikleri hali hazırda otoriter önderlere sahipti. Zaporojya bölgesindeki Vasylivka köyü yakınlarında oldukça büyük bir kurganda bulunan zengin eşyalarla teçhiz edilmiş mezar bu iddiayı doğrulamaktadır. Taş bir asa bedenin hemen yanı başına konulmuştur ve bu, Mısır firavunları ve Mezopotamya yöneticilerinde olduğu gibi medfunun bir kabile reisi ve aynı zamanda önemli bir dini lider olduğunu teyit etmektedir. Asa gücün işareti olabildiği gibi, din/büyü maksadıyla da kullanılabilmekteydi. 4 Kazılar, SS insanının uzun kafa yapısının baskın olduğu Avrupai ırka mensup olduğunu göstermektedir. SS (ahşap-mezar) kültürü temelinde gelişmiş Eski Pit (oyma-mezar) kültürü MÖ 2500 lü yıllardan 1900 lü yıllara kadar yaşamış ve SS kültürü kadar geniş bir alanı içine almıştır. Pit kültürü kalıntılarının yayıldığı saha oldukça geniştir. Doğuda Orenburg, Magnitosk bölgeleri ve Emba ırmağına ulaşmakta, güney yönünde yayıldığı sınır Terek nehrine kadar devam ederek Azak denizinin tüm kıyılarını takiben Kırım ın iç kısımlarına sokulmaktadır. Kuzeydeki kalıntıları Orman-Bozkır kuşağında mevcut olup, Dinyeper kıyısındaki Kiev ile Don ırmağının kaynak kısımları ve Volga üzerindeki Samara kıvrımına kadar varmaktadır. Batı sınırı ise Güney Bug ve Dinyester arasındaki sahada kaybolur. 5 İlk başta SS kültür ileticilerinin batı yönünde, Tripolye kültür sahasına yalnızca belirli sızmaları söz konusuydu. Bu halk Sinyukha ve İngulet nehirlerine varmıştı. 6 Belki, kimi zaman Tripolye çömlekçiliğinin balçık çamurunda, ezilmiş kabuk ya da kum karışımı bulunduran SS (ahşap-mezar) kültür çömlekçiliğine benzemesinin de doğrulayabileceği gibi, onlar daha ileriye, Orta Dinyester e kadar gelmişlerdi. Açıkça, türeneklerinden ayrılan Türk kabi- 219 4 Kubyshev A.I., Nechtaylo A.L. 1988, 116-117. 5 Arheologiya Ukrainskoy SSR, 1985, 337. 6 Telegin D.Y. 1973,12.

Fatih ŞENGÜL 220 lelerinin ilki olan bu insanlar Bulgarlar ve günümüz Çuvaşların atalarıydılar. 7 Eski Türklerin geriye kalanı uzunca bir müddet kendi türeneklerinde kaldılar. Dilleri karşılıklı yakın temas içinde gelişti ve Eski Bulgarcada mevcut olmayan kimi ortak özellikler kazandı. Bu nedenle Çuvaş dili diğer Türk dillerinden ayrı bir dilmiş gibi durmaktadır. Pit kültürünün seviyesi, mezarlarda metalden yapılma sanat eserlerinin çok nadir olmasına karşın, SS kültürü kadar yüksektir. Besbelli, eski madeni araç gereçler eritilerek yenilerini elde etmede kullanılmıştır. Pit halkının metalurji faaliyeti, alaşımlı karışımı olmayan, Güney Ural ve Kafkaslardan çıkarılan bakırın kullanımına dayalıydı. Pit halkı kendi topraklarının doğusunda, koyun yetiştiriciliğinin iktisadi yapılarında egemen olduğu büyükbaş hayvancılıkla uğraşan kabilelerle temasa girdiler. Doğu Avrupa nın Neolitik kabileleri arasında koyun yetiştiriciliğinin yaygınlaşması, doğal çevrenin koyun evcilleştirilmesi için uygun olduğu Hazar denizi havzasının güney ve doğu kesimleri kaynaklı kültürel ve iktisadi etkilerle bağlantılıdır. Beslenilen koyunlara gösterilen itina semeresini daha fazla yavru olarak vermiş ve susuz bozkırlarda uzun mesafeli yolculukları katlanılır hale getirmiştir. Türk kabileleri arasında koyun yetiştiriciliğinin gelişmesi Avrasya bozkırlarına hükmetmede karar verici bir rol oynamış Eski Pit kültürünün oluşumunu sağlayan etmenlerden biriydi. 8 Böylece bozkırların nüfusu artan hızla çoğaldı. M.Ö III. binyıldan itibaren Pit halkının Tripolye kültürünün sol yakasından Dinyester havzasına kitlesel geçişi başladı. Bu, kimi özellikleri açıkça Pit kültürüne has, Tripolye kültürünün Usatovo grubunun varlığıyla da doğrulanmaktadır. Pit insanı yeni yerleşim sahalarında kendi geleneklerini kaybetmediler. Ivano-Francovsk bölgesi Nezvisko köyü yakınlarındaki defin sahasında, diğer kalıntıların yanında, ayakları dizlerinden bükülmüş, sırtı yere gelecek şekilde gömülü bir erkek adam iskeleti bulunmuştur. Bu duruş şekli kurgan kültürüne özgüdür. Keza kurgan defin töreni Tripolyeliler arasında yaygındı. 9 Dinyester havzasındaki Pit halkının bir kısmı daha da kuzeybatıya, Orta Avrupa ya göç etti. Atı binek aracı olarak kullanarak hızlı bir şekilde uzak mesafelere yerleştiler. Yerli halklar üzerinde kültürel etkide bulunup, yeni kültür 7 Stetsyuk, Ön-Bulgarların kökenini İskitlere bağlamaktadır. Yazarın kendi araştırmaları neticesinde vardığı bu sonucu destekleyecek kimi yazılı kaynaklar da mevcuttur. Çuvaşlar dilsel açıdan her ne kadar Ön-Bulgar dilinin devamı gibi gözükse de, bu durum köken itibariyle Çuvaşları doğrudan Bulgarlara bağlamamıza olanak tanımamaktadır. Peter B. Golden ın da haklı olarak belirttiği gibi, Çuvaşçayı Bulgarcayı da içine alan Ön-Türkçe bir kökenden getirmek bu bağlamda daha iyi bir açıklama olacaktır (Çev. notu). 8 Masson V.M., Merpert N.Y., 1982, 238. 9 Mason V.M., Merpert N.Y., 1982, 212, 230.

sahaları oluşturdular. Onlar tanınmış şeritli seramik kültürlerinin bir kısmının yaratıcılarıydılar. Bu halkın Hint-Avrupa kökenli olduğuna dair bir görüş vardır, fakat son araştırmalar onların Eski Türkler olduğunu göstermiştir (Stetsyuk, 1998). Bu alandaki Pit kabilelerinin göçünde büyük Tripolye yerleşmelerinin ortadan kalkmasının nedenini açıklayacak hiçbir veri yoktur. Mesela, Pit kabileleri burada ortaya çıktıklarında Tripolyeliler halihazırda Güney Bug havzasında yoklardı. 10 Tripolye kültürü baskın bir şekilde bu zamanda etkinliğini kaybeden tarıma dayalıydı. Göçebe koyun ve sığır yetiştiriciliği bozkırın kaynaklarından daha iyi istifade olanağı sağladığından, rençperlikten daha fazla verim getirmiştir. Göçebe yaşam şekline geçişi Pit ve Tripolye halklarının karşılıklı asimilasyonu izlemiş, artan nüfusla birlikte tarıma geçiş kaçınılmaz hale gelmiştir. Yaklaşık beş yüzyıl içinde Orta ve Yukarı Dinyester bölgesindeki nüfus tekrar yerleşik yaşam tarzına dönmüştür. Bu mıntıkada inkişaf etmiş Orta Bronz çağı Kamorov kültürünün arkeolojik bulguları, yerleşik tarımcılık ve hayvan besleyiciliğin, yerli nüfusun ekonomisinin temelini oluşturduğunu öğütlemektedir. Bundan başka, Pit halkının büyük bir kısmı Don u geçip Volga havzasına, Kuzey Kafkasya ya ve öteye, Kazakistan bozkırlarına yayıldılar. Bunlar Oka ve Volga havzasındaki Fatianova ve Balanova kültürlerinin yaratıcıları olabilirler. Bu kültürler savaş baltası şeritli seramik kültürlerinin bir başka şekli olarak kabul edilir. Balanova kültürü M.Ö. II. binyıl boyunca kabaca günümüz Tataristan topraklarında var olmuş, yerli halkın iktisadi ve kültürel gelişimine ekseriyetle tesirde bulunmuştur. 11 Muhtemelen Balanova kültürünün yaratıcıları şimdiki Kazan Tatarlarının atalarıydılar. Kazakistan içlerine yayılan Eski Türk Pit kabileleri bu alan içinde Andronova kültürünü yarattılar. Burada İç Asyalı halklarla karışıp kaynaştılar. Güney Sibiryalı halk grubu İç Asyalı Mongoloid gruplarla Paleo-Avrupalı türün temsilcilerinin (özellikle Bronz çağında Güney Sibirya da ve Kazakistan da yayılmış Andronova kültürü nüfusunun) karışımının ürünüydüler. 12 Bir diğer çalışma Moğolistan topraklarında tâ M.Ö III. binyıl sonlarından beri iki büyük bağımsız kabile birliğinin var olduğunu ortaya koymuştur. Bu birliklerden biri, doğu kesimini oluşturanlar, Mongoloid nüfusla ilişkiliydi. Ötekisi, yani batı kısmını temsil edenler ise Avrupai kökene sahipti. Tüm Türk dili konuşan halkların muhtemelen yeni antropolojik grupları kendi bünyelerine çekerek fiziki manada değişime uğramasına karşın, Türk sahasının batı 221 10 Shaposhnikova O.G., Fomenko V.N., Dovzhenko N.D. 1986, 59. 11 Bader O.N., Khalikov A.K., 1976,41. 12 Alekseev V.P. 1974, 85.

Fatih ŞENGÜL kesimini oluşturan topluluklar Mongoloid unsurlarla melezleşmeden uzak kaldılar. Bu Türkler yalnızca Orta Asya, Anadolu ve Doğu Avrupa daki öteki Avrupai tiplerle karıştılar. KAYNAKÇA ALEKSEEV V.P. (1974). Geografia chelovecheskikh ras, Moskva. 222 ALINEI Mario (2003). Interdisciplinary and linguistic evidence for Palaeolothic contunuity of Indo-European, Uralic, and Altaic population in Eurasia, with an excursus on Slavic ethnogenesis. http://www.continuitas.com/interdisciplinary.pdf Arkheologia Ukrainskoy SSR (1985). Tom 2, Kiev. BADER O.N., Khalikov A.K. (1976) Balanobskaya kultura i yeye sviazi v Povolzhie, Problemy arkheologii Povolzhia i Priuralia. Kuybyshev. KARATAY Osman (2003). İran ile Turan: Hayali Milletler Çağında Avrasya ve Ortadoğu. Ankara. KUBYSHEV A.I., Nechtaylo A.L. (1988). Kremnievyi inventar Vasievskogo kurgana, Novye pamiatniki yamnoy kultury ctepnoy zony Ukrainy. Kiev. MASSON V.M., Merpert N.Y. (1982). Arkheologia SSSR. Eneolit SSSR. Moskva. NOVGORODOVA E. A. (1981). Ranniy etap etnogeneza narodov Mongolii, Etnicheskie problemy istorii Tsentralnoy Azii v drevnosti. Moskva. SHAPOSHNIKOVA O.G., Fomenko V.N., Dovzhenko N.D. (1986). Yamnaya kulturno-istoricheskaya obshchnost (Yuzhnobugskiy variant). Kiev. STETSYUK Valentyn (1998). Doslidzhennia peredistorychykh etnogenetychnykh procesiv u Skhidiy Evropi. Lviv-Kyiv. TELEGIN D.Y. (1973). Seredniostohivska kultura epokhy midi. Kyiv. TELEGIN D.Y. (1976). Ob absolutnom vozraste yamnoy kultury, Problemy arkheologii Povolzhia i Priuralia. Kuybyshev.

223 IV. ve III. binyıllardaki at biniciliği merkez sahası (SS=Serednyi Stog kültürü) ve atlı-savaşçı (Y=Yamnaya) kurgan gruplarının yayılması (Mario Aline inin çalışmasından), (çizim F.Ş.)