İktisat Tarihi I 27 Ekim 2017
İktisat Tarihi Biliminin Doğuşu 18. yüzyıla gelene değin özellikle sosyal bilimler felsefeden bağımsız olarak ayrı birer bilim disiplini olarak özerklik kazanamamışlardı Tarih ve iktisadın bir araya gelmeleri hem Tarih biliminin hem de İktisat biliminin içinde bulunduğu inceleme eksikliklerinden dolayı gerçekleşmişti. 19. yüzyılın hemen başlarında Berlin Üniversitesi'ne çağırılan Von Ranke Tarih bilimini bir anlatı ve nakil bilimi haline dönüştürmüştür.
19 yy ın sonunda siyasal olana odaklanan tarih yaklaşımı sorgulanmaya başlandı 19. yüzyılın sonlarına doğru iktisat bilimi içinde de bazı problemler baş göstermeye başlamıştır. Hümanistler Klasik iktisadın sonuçlarının insancıl olmadığını milliyetçiler ise elde ettiği sonuçlarının Evrensel olamayacağını ileri sürerek farklılaştılar. Tarihçi ekollere göre klasik İktisat teorilerini elde ederken masa başında ve soyut bir tümdengelim yöntemi kullanmıştı.
Niçin İktisat Tarihi Öğrenmeliyiz İktisat Tarihi dersi bugün dünyanın pek çok Üniversitesi'nde uygarlık tarihi, iktisadi olaylar tarihi, kültür tarihi veya Medeniyet Tarihi başlıkları altında okutulmaktadır. İlk olarak belirtilmesi gereken dersin ismi içinde tarih kelimesinin bulunmasının yol açtığı yanlış anlamanın bertaraf edilmesidir. İktisat Tarihi öğrenmenin bir başka önemli faydası bu disiplinin bugün dünyanın içinde bulunduğu ekonomik yapının anlaşılmasıdır. İktisat tarihi öğrenmek bugünkü dünyada kullanılan pek çok kavramın, kurumun ve olgunun tarihsel köklerinin neler olduğunu anlamamıza yardımcı olur.
İktisat Tarihi öğrenmenin bir başka gerekliliği geleceğe yönelik projeksiyonlarda bulunabilme, politikalar üretebilme ve stratejiler kurgulayabilmemize imkan sağlamaktadır. İktisat Tarihi ve İlişkili Bilimler İktisat tarihi bilimi bugün itibariyle her ne kadar rüştünü ve bağımsızlığını ilan eden ve kendi paradigmasını oluşturan bir bilim dalı olarak kabul edilse de bu durum onun bilimler arası kimliğinin fazlaca örselenmesine neden olmamıştır. İktisat tarihi biliminin ilişkilerinin en kuvvetli olduğu bilim dalı İktisat teorisi ve tarihtir. İktisat tarihinin bulguları da bir geri besleme ile tarih bilimine ve iktisat teorisine hizmet eder.
İktisat Tarihine Yaklaşım Biçimleri İktisat tarihçisi sayısız iktisadi olgu ve verinin yorumlanması ile karşı karşıyadır. Kronolojik Yaklaşımlar zaman esasına dayanır. Tarih çağları hele uzunca bir zaman kesitini kapsıyorsa kendi içerisinde ancak kısmi bir homojenlik ve tutarlılık gösterir. Kronolojik temele dayalı tarih yaklaşımı tarihsel akışı belirli bir açıklıkla sunmaktadır. Kronolojik yaklaşım olaylar arasındaki zincirleme bağlantıyı özellikle aralarındaki nedensellik ve süreklilik ilişkisini vurgulamasıdır
Bu yaklaşım aynı çağ içinde yaşayan toplumlardaki olayları birbiri ile karşılaştırma olanağı vermektedir. Tarih boyunca rastladığımız çok çeşitli toplumların tümü için aynı derece uygun ve açıklayıcı devirler saptamak gerçekte olanak dışıdır. Tarihsel devirleri belirlerken dayandığımız ölçütler dünyanın belirli bir kesiminde yaşayan belirli toplumlar için elverişli birer analiz aracıdır. Coğrafi Temele Dayalı Yaklaşım Önce belirli coğrafi bölgeler saptanır. Sonra her birine uygun gelecek kronolojik devirler belirlenir.
Bu yöntemin tarihsel gerçeğin ele alınan tarih çağlarına daha yakından tekabül etmesi ve bu şekilde incelenen dönemlerin kendi içinde homojen ve tutarlı olması gibi olumlu yönlere sahip olduğu tartışılmayacak derecede açıktır. Buna karşılık her coğrafi bölgenin tarihin akışı içinde belli dönemler içerisinde sahip olduğu homojenliği koruyup devam ettirmesi güçtür. Bu anlayışın itiraz edilebilecek diğer bir yönü incelenen dönemlerde kısmi bir homojenlik sağlama uğruna genel homojenliğin feda edilmesidir.
Kavramsal Temele Dayalı Yaklaşımlar Bu yaklaşımın özü, çeşitli ekonomilerin evrimini yönlendiren veya bu evrimi tanımlamaya olanak veren ortak faktörleri araştırmak ve bu şekilde bütün ekonomiler için aynı olan ya da olma eğilimi gösteren ölçütleri belirlemek biçiminde anlatılabilir. Bütün tarih görüşlerinde rastladığımız kronolojik ya da coğrafi ayırım, kavramsal yaklaşımda artık ön planda gelmemektedir. Böyle bir yaklaşımın kaynağında farklı birçok ekonominin aynı evrim çizgisini izlediği varsayımı yer alır. Bir kısım düşünürlere göre çeşitli toplumların benzer ve farklı yönleri bir arada dikkate alındığı zaman farklı yönlerin daha ağır bastığı görülür
Kavramsal yaklaşım konusunda akla gelebilecek bir başka nokta da bu yaklaşımın gerçekleri saptıran kalıpçı bir görüş ve yoruma yol açma tehlikesidir. Kavramsal yaklaşım ilkesine yapılan son itiraz bu yöntemin çeşitli toplumların zaman içinde birbirine göre konumunu saptamada ortaya çıkan büyük güçlükle ilgilidir F. List, K. Marx, Sombart, Piettre Asya Tipi üretim tarzı da ekonomik evrimin aşamaları içerisinde zikredilebilir. Asya tipi üretim tarzının tarihsel açıdan hangi evrim aşamasına tekabül ettiği konusunda henüz kesin bir sonuca varılmış değildir
Kavramsal yaklaşımların hepsi aynı yönteme dayalı olduğu için yine tümü bir arada aynı eleştiriye hedef olurlar. Dayandıkları ilkeye karşı bir eleştiri söz konusu olmamakla birlikte bu yaklaşımlar tarihsel evrimin analizinde ekonomilerin gelişme düzeylerini ve bir bütün olarak özelliklerini dikkate almamaları nedeniyle günümüzde önemlerinden kısmen kaybetmektedirler.