Baþarabiliriz; Baþarmalýyýz



Benzer belgeler
BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?


01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ACR Group. NEDEN? neden?

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI


.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

Gelir Vergisi Kesintisi

Şimdi fazla ileri gitmiş bu gerici diktatörlüğü terbiye etmek, mümkünse biraz değiştirip halka kabul ettirmek istiyorlar.

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Neden sendikalý olmalýyýz?


BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

ünite1 Sosyal Bilgiler

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

SAYI: Mayýs TL. Ýstanbul da NATO yu. Irak ta iþkencecileri

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

sosyalist isci Yeni bir emekçi hareketini inþa etmek için elitlere karþý kitlelerin yaratýcý inisiyatifinin açýða çýkarýlmasýnda.

O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler?

m3/saat AISI

Ýstanbul hastanelerinde GREV!




DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

sosyalist isci Zengine vergi emekçiye zam Kriz patronlarý harekete geçirdi. Yine vergi indirimi istiyorlar, hatta hiç vergi ödememenin


T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

YÝNE ABD YÖNETECEK IRAK TA SEÇÝMLER. 19 Mart ta Ýstanbul da iþgale karþý, bütün dünya ile birlikte sokaklardayýz. CHP nin bittiði kongre

sosyalist isci Bunu unutmadýk Sayfa: 3 Siyonizm nedir? Sayfa: 6 Ýþgalci Bush u istemiyoruz Sayfa: 8-9 Bütün dünya gelme Bush diyor Sayfa: 2

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

Tehlikeli Atýk Çözümünde EKOVAR...

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

KÝPAÞ 2016 KATALOG HAVALANDIRMA.

Simge Özer Pýnarbaþý

Kanguru Matematik Türkiye 2017

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

KANLI PAZAR'DAN MECLİS BAŞKANLIĞI'NA

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Kanguru Matematik Türkiye 2015

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar


KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

Her þey gibi, iþçi sýnýfý da duraðan deðil, sürekli deðiþim

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr.

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

17 ÞUBAT kontrol

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012


TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

mmo bülteni mart 2005/sayý


OSB-ÝMES Ýþçi Bülteni

KOBÝ'lere AB kapýsý. Export2Europe KOBÝ'lere yönelik eðitim, danýþmanlýk ve uluslararasý iþ geliþtirme projesi

KESK 14 Aralýk ta iþ býrakýyor

BU KEZ GERÇEKTEN FARKLI


ACADEMY FRANCHISE AKADEMÝSÝ FRANCHISE ALIRKEN VERÝRKEN ÝÞLETÝRKEN. bilgi kaynaðýnýz. iþbirliði ile

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

sosyalist isci Saðlýðýmýzý koruyalým BUSH ve ÇETESÝ GÝDÝYOR GELECEK HAFTA sosyalist iþçi nin ekidir SAVAÞ KARÞITI HAREKET KAZANIYOR

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

ÇIKARSA TEZKERE MECLÝS GÝTSÝN ASKERE

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

Halis Aða'ya 'Düðün Hediyesi' 20 Þirkete Haciz

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Cumhuriyet Halk Partisi

Transkript:

www.antikapitalist.net Þubat 2009 / Sayý 54 / Fiyatý 1 YTL Kriz ve Savaşlara Karşı Gerçek Alternatif: SOL Baþarabiliriz; Baþarmalýyýz Ekonomik krizin derinleþtirdiði yoksulluk, iþsizlik ve gelecek kaygýsý kapitalist sistemi daha fazla sorgulatýyor. Filistin'de yaþanan vahþet, model alýnan Batý dünyasýnýn ikiyüzlü ve vahþi emperyalist yüzünü saklanamaz hale getiriyor. Ergenekon soruþturmasý nedeniyle medyaya yansýyanlar, yýllardýr iþlenen cinayetleri, kirli iliþkileri, devletin bel kemiði olan ordunun Susurluk- Þemdinli-Ergenekon cinayet-kýþkýrtma hattýndaki rolünü reddedilemez hale getiriyor. Soruþturma Fýrat'ýn ötesine doðru gittikçe Kürt sorununun çözümünü istemeyenlerin çatýþmalarýn devamýný saðlamak için ateþkes süreçlerini bitiren olaylarý nasýl tezgâhladýklarý, vatan-millet-þehit söylemini nasýl kullandýklarý ortaya çýkýyor. Toplumun büyük kýsmý AKP, CHP ve MHP'ye oy verse de bu partilere ve iktidarlarýna olan güven azalýyor. Kimisi daha fazla demokrasi, baskýcý statükonun zayýflamasý, özgürlüklerin artmasý, ekonomik istikrar için AKP'ye oy verse de AKP'yi yeterince samimi ve tutarlý görmüyor. Erdoðan'ýn Ýsrail Cumhurbaþkaný'na yönelik çýkýþýný desteklese de Ýsrail ile anlaþmalarýn devam ettirdiðini görüyor. Ergenekon soruþturmasýnda "dokunulmazlara" dokunulmuþ olmasý hoþuna gitse de soruþturmanýn sulandýrýldýðýný ve tam bir temizlik için kararlý olunmadýðýný görüyor. Kimisi din temelinde bir sisteme karþý durmasý nedeniyle CHP'ye yönelse de ekonomi baþta olmak üzere hiçbir konuda CHP'yi umut olarak görmüyor. TSK'yý laik kesimin yaþam tarzýnýn koruyucusu olarak görüp destekleyenler bile TSK'nýn da Susurluk iliþkileri içerisinde ciddi bir payý olduðunun farkýnda, generallerin her alandaki müdahalelerini aþýrý buluyorlar. TSK, toplum gözündeki itibar ve güvenilirliðini korumak için öncelikle AKP'ye ama gerektiðinde CHP ve MHP'ye saldýrmaktan geri durmuyor. Bu arenada sermayedarlar, TSK, AKP, CHP, hatta MHP ve SP dans ediyor; toplumu ikna etmeye çalýþýyorlar. Birbirilerinin düzen içi alternatifleri olan bu güçler karþýsýnda tutarlý bir Solu inþa etmek zorundayýz. AKP'nin her an çark edebilen liderliðinin yolsuzluklarý ayyuka çýktýkça, Baykal'ýn CHP'si halkýn deðil devletin temsilcisi olmakta direttikçe kulaklar Sol'un söyleyeceklerine daha hazýr hale geliyor. Ekonomik krizin vurduðu ve kendiliðinden sokaklara dökülen, iþyerlerini iþgal eden emekçiler, Kürt sorununun adil bir barýþ ve diyalogla çözülmesini bekleyen Kürtler, türban yasaðýnýn kalkmasýný ezilen diðer kesimlerin sorunlarý çözülmediði için "henüz özgür olmadýk" diye karþýlayanlar, Erdoðan'ýn Perez çýkýþýnýn arkasýndan AKP'nin takýndýðý ikiyüzlülüðü görenler, AKP'li yerel yönetimlerce evleri baþlarýna yýkýlan yoksullar Sol bir alternatifin inþasýnýn ne denli mümkün ve gerekli olduðunu hatýrlatýyor. Ekonomik alanda kayýtsýz þartsýz yoksullarýn, emekçilerin yanýnda yer alan, özgürlükler konusunda tutarlý olan, barýþ ve halklarýn kardeþliði konusunda tavizsiz davranan bir Sol'un adým adým inþasý gerekiyor. Sözümüz daha duyulur olmalý, sesimiz daha yüksek çýkmalý. Özgürlükler, azýnlýklar, Kürt sorunu, Ergenekon gibi konularda lafý dolandýrmadan en net þekilde tutum almalýyýz. Emekten, barýþtan, demokrasiden, temiz toplumdan, kaynaklarýn yoksullara doðru kullanýmýndan yana olmak, Kürt ve Filistin halklarý baþta olmak üzere ezilenlere sahip çýkmak, ýrkçýlýða geçit vermemek konularýnda ortaklaþtýðýmýz emek güçleriyle kol kola girip adým atmalýyýz. Yaklaþan yerel seçimlerde Sol olarak birlikte atacaðýmýz her adým Sol'u yeniden ve güçlü bir biçimde sahneye sokmamýza hizmet ettiði sürece deðerlidir. Bu arenada biz de varýz! Özgürlükçü, barýþtan, demokrasiden, emekçilerden yana ama tutarlý ve sesi duyulan bir Sol inþa edebiliriz, etmeliyiz, edeceðiz. Ergenkon dağıtılmalıdır! sayfa 5 te Đstanbul da Ortak Adayımız AKIN BĐRDAL Ulusalcılar anti-emperyalist mi? sayfa 4 te 8 MART TA Şiddete, Tacize, Baskılara ve Ezilmeye Karşı SESĐMĐZĐ YÜKSELTELĐM 16 MART TA Suyumuzu zehir etmeye çalışanlara karşı ALANLARDAYIZ www.israilleanlasmalariptaledilsin.net

- 2 - Ortak örgütlenmeye doğru... Emek ve demokrasi güçlerinin ortak örgütlenmesi tartýþmalarý ilki 20-21 Aralýk Ýstanbul'da yapýlan forumundan sonra 8 Þubat Ankara toplantýsý ile devam ediyor. Siyasi parti ve gruplarýn temsilcileri, sendika, meslek odalarý, çevre ve kadýn yapýlarý mensuplarý, aydýn ve sanatçýlarýn katýldýðý forumlarda kamuoyunda Çatý Partisi Giriþim olarak bilinen çalýþmanýn hedef, zemin ve biçimi tartýþmalarý sürdürülüyor. Ýzmir ve Adana'da da benzeri forum düzenleyecek olan forumun sonuç deklarasyonu þöyle: "Bizler, farklý siyasi partiler, sendikalar, emek örgütleri ve meslek örgütlerinden, kadýn ve ekoloji hareketlerinden, dernek ve inisiyatiflerden, farklý inanç, etnik köken ve mesleklerden kadýnlar ve erkekler olarak, kurumsal ya da bireysel duruþumuzla bir araya gelip bir seneden uzun süredir çalýþmalarýný sürdürdüðümüz ve basýnda çatý partisi olarak bilinen oluþumun ilk toplantýsýný 20-21 Aralýk 2008 tarihlerinde gerçekleþtirdik. Birikim, beceri, güç ve olanaklarýmýzý birleþtirerek, Kürt sorununun çözümü ve demokratikleþmenin önünde engel oluþturan siyasal ve sosyal sorunlara, küresel kapitalizmin yarattýðý kriz ve tahribatlara karþý iþçi sýnýfýndan, ezilenlerden ve demokrasiden yana ortak mücadeleyi örmeye, sömürüye, þiddete, erkek egemenliðine, cins ayrýmcýlýðýna, þovenizme ve militarizme karþý omuz omuza örgütlenmeye karar verdik. Emperyalist saldýrganlýðýn Balkanlarý, Ortadoðu ve Orta Asya'yý kana bulayýp, Kafkaslarý bir dinamit Dünya nüfusunun yaklaþýk yüzde 20`sinin yani 1.4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksun olduðu, 2.3 milyar kiþinin de saðlýklý suya eriþemediði bir ortamda 5. Dünya Su Forumu 16-22 Mart tarihlerinde bu kez Ýstanbul'da toplanacak. fýçýsýna dönüþtürürken Türkiye'yi de bu kanlý zemine dâhil etmeye çalýþtýðý bir süreçte olmazsa olmaz bir sorumluluk olarak gördük bu yan yana geliþi. Kapitalizmin tarihinin en büyük krizlerinden biriyle yeniden yüz yüze geldiði, iþsizliðin, hak gasplarýnýn çýð gibi büyüdüðü, nüfusun %20'sinin açlýk içinde yaþadýðý bir dönemde yan yana geldik. Krizin yükünün iþçi sýnýfýnýn ve diðer emekçilerin sýrtýna yýkýlmasýna karþý durmak amacýyla iþçi sýnýfýnýn siyasete yeniden müdahalesinin olanaklarýný yaratmak için yan yana geldik. Yok edilen kadim Anadolu halklarýnýn acýlarýnýn henüz taze olduðu, savaþýn sürdüðü, Kürt Halkýnýn tüm doðal ve meþru hak ve taleplerinin þiddetle bastýrýldýðý, dilini konuþmaktan, kimliðini açýklamaktan mahrum olduðu bir ülkede yan yana geldik. Yaþamýn yarýsý olan kadýnlara karþý erkek egemen ayýrýmcýlýðýn, þiddetin sürdüðü, insanlarýn cinsel kimliklerinden dolayý ötekileþtirildiði, inançlarýn hiçe sayýlýp laiklik adý altýnda insanlara benimsemedikleri inançlarýn dayatýldýðý, Alevilere 2025 yýlýndan itibaren 3 milyardan fazla insanýn su kýtlýðý çekeceðine yönelik tahminler yapýlýrken Dünya Su Forumu "Farklýlýklarýn Suda Yakýnlaþmasý" baþlýðý altýnda 21. Yüzyýlýn su sorunlarýna çözüm yollarý geliþtireceðini iddia ediyor. Dünya Su yönelik tarihsel ayrýmcýlýðýn sürdürüldüðü bir dönemde yan yana geldik. Kâr hýrsýyla doðanýn ve çevrenin katledilmesinin, iklim deðiþikliklerine yol açýlmasýnýn, nükleer santrallerle geleceðimizin tehdit edilmesinin, insanlýðýn ortak tarihsel ve kültürel mirasýnýn yok edilmesinin kanýksatýlmaya çalýþýldýðý topraklarda yan yana geldik. Demokrasi, Özgürlük, Adalet, Eþitlik, Kardeþlik ve Barýþý Türkiye halklarýna çok görenlere "artýk yeter" diyoruz... Hastane kapýlarýnda horlananlarý, iþsizleri, güvencesiz koþullarda çalýþanlarý, zorla yerinden edilenleri, üniversitelerden ve iþ yerlerinden siyasi düþüncesi ya da baþörtüsü nedeniyle dýþlananlarý, ana dilinde eðitim hakký engellenenleri, okul ve dershane arasýnda koþuþtururken istediði gelecekten mahrum býrakýlan gençleri, mevsimlik iþçileri, "kentsel dönüþüm projelerine" kurban edilip evsiz barksýz býrakýlanlarý, tarlalarý yaðma edilip, ürünü toprakta kalanlarý, ormanlarý "geliþim projeleri" adý altýnda satýlanlarý, ayrýmcýlýða Suyumuzu zehir edenlere geçit vermeyelim! Konsey'nin düzenlediði Forum'un gerçek amacý ise suyu ticarileþtirme ve özelleþtirme çalýþmalarýna hýz vermekten baþka bir þey deðil. Hemen her ülkenin hükümet yetkilileri ile Nestle, Suez, Coca-Cola gibi dev þirketler Ýstanbul'a üþüþecek. Dünya Su Konseyi Baþkaný Loic Fauchon'nun açýklamalarý su sorununu aslýnda nasýl çözmek istediklerini yeterince ifade ediyor: "Ýnsanlar su faturasýna cep telefonu kadar ödeme yapmaya razý olursa hiçbir sýkýntý kalmayacak." Pardon! Þu "ufak" gerçekliði unutmuyor mu: Ýnsanlar cep telefonu kullanmadan da yaþabilirler, ama su kullanmadan yaþayamazlar. Son 20 yýldýr kiþi baþýna düþen su miktarýnýn 4000 metreküpten 1430 metreküpe düþtüðü ve artýk su fakiri sayýlan ülkelerden birisi olan Türkiye'de de Dünya Su Forumu yaygýn protestolar ile karþýlaþacak. Forumun toplandýðý tarihlerde suyun ticarileþtirilmesi-özelleþtirmesine karþý uluslar arasý sendikalar ve sosyal hareketler de Ýstanbul'a gelerek protesto gösterileri, sempozyum ve atölye çalýþmalarý, sanat sergileri ve film gösterimleri gibi birçok etkinlikte yerel öznelerle buluþacak. www.suplatformu.net uðrayanlarý, fikrini, kimliðini söylemekten korkar hale getirilenleri, cinsel istismara uðrayanlarý; yani bütün halklarýmýzdan, ezilen, sömürülen kadýn ve erkekleri bizimle yan yana durmaya çaðýrýyoruz. Önce katýlan sonra katýlan, çok olan az olan, örgütlü ya da bireysel katýlan ayrýmý olmayacak aramýzda... Hepimiz eþit olacaðýz... Program ve tüzüðü birlikte tartýþarak yazacaðýz... Demokrasiyi, özgürlüðü, adaleti, eþitliði, kardeþliði, dayanýþmayý ve barýþý öncelikle bu inþa sürecinde aramýzda hayata geçireceðiz... Tüm yurttaþlara sesleniyoruz, sesimize sesinizi, aklýmýza aklýnýzý, yüreðimize yüreðinizi katýn. Gelin bu topraklarda hep beraber yeni bir umut yaratalým. Birbirimize güvenelim, korkularýmýzdan kurtulalým, katliamlarý durduralým. Böyle bir birlikteliðin bundan sonra nelere talip olacaðýný, ne araçlar yaratýp nasýl yola devam edeceðini hep beraberce belirleyelim... Bu aslýnda sizin davetiniz." NATO ya HAYIR! Savaşa HAYIR! Savaþ karþýtlarý 60. kuruluþ yýl dönümünde NATO'nun saldýrgan askeri ve nükleer politikalarýna 4 Nisan'da Strasbourg'a protesto edecek. Türkiye'de de "NATO'ya Hayýr" kampanyasý çalýþmalarýna baþladý. Sendika, meslek odalarý, savaþ karþýtý grup, sosyal hareketler ve aralarýnda Antikapitalist'in de bulunduðu siyasi parti ve gruplar 4 Nisan'da Ýstanbul'da bir miting örgütleyecekler. Kampanyanýn çalýþmalarýný tanýtan Prof. Dr. Tahsin Yeþildere, "NATO'nun daðýtýlmasýný istiyoruz çünkü NATO yoksul ülkeler üzerinde baský aracýdýr, sivillerin katilidir, yasaklanmýþ silahlarý kullanan bir suç örgütüdür" diye konuþtu. www.natoyahayir.org

- 3 - Yerel Seçimler ve Sol Yerel seçimlerde ortak sesimizi yükseltelim 2 Sertuğ Çiçek 9 Mart'ta yapýlacak yerel seçimlerde verilecek oylar sadece günlük yaþamýmýzý doðrudan etkileyen yerel yönetimleri belirlemeyecek ayný zamanda AKP hükümeti için bir referandum niteliði taþýyacaktýr. Yerel seçimler emekten, ezilenden, demokrasi ve adaletten yana olanlarýn sesini duyurmasý, Sol'un ortak taleplerinin yükseltilmesi için önemli bir olanak yaratýyor. Çeþitli sosyalist parti ve gruplarýn Kürt hareketiyle birlikte seçimlerde ortak bir tavýr içinde davranma iradesi bu yönde olumlu bir adýmdýr. Bu birliktelik üzerinden ortaklaþa hareket ederek bazý seçim çevrelerinde belediye baþkanýnýn kim olacaðýný etkilemek ve bazý belediye meclislerine temsilcilerimizi göndermek mümkündür. Milletvekili seçimlerinin aksine belediye meclis üyeliklerinin belirlenmesinde ne yazýk ki yüzde 10'luk seçim çevresi barajý var. Yani herhangi bir belediye meclisine (partili ya da baðýmsýz) girebilmek için o seçim çevresindeki geçerli oylarýn 10'undan fazlasýný almak gerekiyor. Yüzde 10'luk baraj ülke geneli deðil sadece seçim çevresi barajý olduðundan bazý seçim 29 Mart 2009 yerel seçimlerine Türkiye kriz ortamýnda giriyor. Kapitalizmin merkezi ABD'de baþlayan kriz, dünya çapýnda yayýlýyor. Krizin kaynaðý halk kitlelerini yoksullaþtýran, neo-liberal politikalarý uygulayan aþýrý kar hýrsýna dayanan kapitalizmdir. Yýllardýr IMF'ye baðlý politikalarý uygulayan Türkiye ekonomik krizden en çok etkilenecek ülkelerdendir. Krizin etkileri þimdiden iþten atmalar, düþük ücretler ve artan zamlarla görülmektedir. Uluslar arasý sermayenin politikalarýný baþtan beri köklü bir biçimde uygulayan AKP hükümeti bu krizin sorumluluðuna ortaktýr. AKP hükümeti bu krizin yükünü emekçilere, geniþ halk kesimlerine yýkmayý amaçlamaktadýr. Mevcut kriz ortamýnda egemen güçler ve sýnýflar kendi çýkarlarý etrafýnda emekçileri saflaþtýrmaya ve yedeklemeye çalýþýyor. Bu güçler arasýnda bugüne kadar uygulanan sömürü politikalarýný sürdürme konusunda ciddi bir farklýlýk bulunmuyor. Kürt sorununu baský ve þiddet politikalarý çerçevesinde 'çözme' konusunda da bir farklýlýk görünmüyor. Ve yine emperyalizmin politikalarýna baðýmlýlýk konusunda da bir farklýlýk görünmüyor. Fark sömürüden elde edilen servetin nasýl paylaþýlacaðýnda ve Türkiye'nin bölgede emperyalizm politikalarýna baðýmlý olarak oynayacaðý rolün kimin tarafýndan yürütüleceðinde ortaya çýkýyor. Birliðimizi güçlendirelim; ezilenlerin umudu, egemenlerin kabusu olalým!!! çevrelerinde bu barajý aþarak belediye meclislerine temsilci yollamamýz mümkün olabilir. Bu nedenle öncelikle gerçekçi hedefler belirlemek zorundayýz. Her yerelde son genel seçimlerdeki oylarýmýzýn toplamýna bakarak nerede iddialý olabileceðimizi görmemiz mümkün. Vereceði oyu önemseyen seçmenlerin çoðunluðu gerçekçi görünmeyen seçeneklere uzak dururlar. Yapýlan her propaganda çalýþmasý deðerli ve önemlidir. Ancak bunun ötesine geçmeye yönelik kazanma hedeflerimiz olmalý, seçimlerde kitlelere gerçekçi bir sol alternatif sunabilmeliyiz. Yerel seçimlerde yapýlacak çalýþmalar bu genel hedefe hizmet ettiði sürece desteklenmeli. Ortak olarak çýkartacaðýmýz her aday bu genel hedefe doðru atýlan küçük ama önemli adýmlar olarak deðerlendirilip teþvik edilmelidir. Her seçim bölgesi için tek bir reçete sunmak mümkün deðil. Ancak yerel seçimlerin bazý konularda AKP için referandum olacaðýn da unutmamalýyýz. Bu referandumlardan birisi Kürt bölgelerindeki yerel seçim sonuçlarýyla ortaya çýkacak. Seçimler, AKP'nin Kürt sorunu karþýsýndaki yaklaþýmýnýn BÝZ VARIZ! Egemen güçler 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde bugüne kadar uyguladýklarý krizi yaratan sömürü politikalarýna, piyasacý politikalarýna bir kez daha onay istiyor. Yine egemen güçler Kürt sorununda devlet olanaklarýný da harekete geçirerek AKP eli ile DTP'ye yönelik saldýrý politikalarýný artýrarak DTP'nin yönettiði yerel yönetimleri ele geçirmeyi hedefliyor. Egemen güçlerin, AKP, CHP ve diðer düzen partilerinin karþýsýnda eþitlikçi-özgürlükçü, halktan yana bir seçeneði ortaya çýkarmak bu yerel seçimlerin temel bir görevi olarak önümüzde duruyor. Ýþte bunun için emperyalizme, kapitalizme ve bunlarýn ürettiði gericiliðe karþý çýkan, askeri vesayeti milliyetçi-ýrkçý, ayrýmcý ve cinsiyetçi politikalarý reddeden, ekolojik dengeyi savunan, Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen, Alevi yurttaþlarýn inanç özgürlüðü ve eþitlik taleplerine sahip çýkan emekten, eþitlikten, özgürlükten yana güçler olarak 29 Mart 2009 yerel seçimleri için bir araya geliyoruz. Yerel yönetimlerin halk yararýna tüm unsurlarýný tasfiye eden, böylece halk yararýna kurumlar olmaktan çýkartýp piyasa kurumlarý haline dönüþtüren ve halkýn temel kamusal haklarýný gasp eden Neo- Liberal politikalara karþý halkýn haklarýný kazanma hedefiyle çabalarýmýzý ortaklaþtýrýyoruz. bölge halký açýsýndan nasýl görüldüðü konusunda kýymetli bir gösterge olacak. Özellikle Diyarbakýr öne çýkacak. DTP'nin alacaðý her fazla oy Kürt sorununun diyalog ve barýþ içinde çözülmesini isteyenleri güçlendirecektir. Antikapitalist, il genel meclisi seçimlerinde her yerde oylarýn DTP'ye verilmesi için mücadele edecektir. DTP'ye verilen oylar bir yandan Kürt sorunu üzerinden yükseltilen milliyetçi fikirlerle tartýþmamýzý saðlayacak, diðer yandan savaþýn bitirilip Kürt halkýnýn adil-demokratik çözüm talebini güçlendirecektir. Mümkün olan her il, ilçe, belde ve mahallede emekçilerin demokrasi anlayýþýna uygun olarak en geniþ emek ve toplumsal muhalefet dinamiklerini kapsayan, oluþturduðumuz ve oluþturacaðýmýz yerel platformlarda, halkýn çýkarlarýný temel alan programlar çerçevesinde ortak adaylarýmýzý halkýn katýlýmýný içeren demokratik yöntemlerle belirleyerek emekçilerin ve ezilenlerin alternatifini yaratmaya çalýþacaðýz. Düzen güçleri tarafýndan DTP' ye yönelen milliyetçi-ýrkçý ve gerici saldýrýlara karþý duracaðýz. Halkýn karar süreçlerinde örgütlü bir biçimde yer alarak söz, yetki, karar sahibi olduðu demokratik ve katýlýmcý bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçlarý doðrultusunda merkezi bütçeden kaynak aktarýlmasýný ve yerel hizmetleri piyasalaþtýran, taþeronlaþtýran, özelleþtiren, parasý olanýn hizmet alacaðý yerel yönetim anlayýþýna son verecek kamucu-sosyal bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. Antikapitalist, DHP, DÝP Giriþimi, DSÝP, DTP, EMEP, EHP, ESP, Halkevleri, HKM, Kaldýraç, KÖZ, ÖDP, SEH, SDP, Sosyalist Parti, SODAP, Teori ve Politika, TÖP, Türkiye Gerçeði, Yeþiller Partisi AKP'nin ekonomik kriz karþýsýndaki tercihlerine karþý tepkinin de bir düzeyde yansýyacaðý 29 Mart seçimleri, her türlü milliyetçi-ýrkçýergenekoncu-laik cepheci tutumuna karþýn AKP'yi cezalandýrmak isteyen, ekonomik krizden (doðalgaz faturalarýndan, iþsizlikten vb) bunalmýþ seçmenler için CHP'nin solunda baþka bir alternatifin inþasýna yönelik bir çalýþma olarak önem taþýmaktadýr. AKP ve CHP'nin Ergenekon konusundaki duruþu da seçime bir baþka etkendir. AKP'ye verilen oylarýn bir kýsmý hükümetin bu konudaki yaklaþýmýna destek olarak yorumlanabilir. Faþist MHP, Neo liberal AKP, Ergenekoncu CHP dýþýnda kitlelere gerçek bir sol alternatif inþa etmek için seçim ortamýndan mümkün olduðunca yararlanmalýyýz. Bunun için solcularýn, emekten, demokrasiden ve barýþtan yana güçlerin, ileride daha güçlü bir ortaklýða dönüþmesi perspektifiyle seçimlerde mümkün olduðunca birlikte çalýþmasýný saðlamalýyýz. Bu seçimlerde mevzi kazanabiliriz ve kazandýðýmýz her mevzi solda bir alternatifin inþasý için bizi bir adým daha hedefimize yaklaþtýracaktýr. CHP'nin solundaki alternatifi güçlendirelim. Yerel seçimlerde solun ortak adayý, insan haklarý savunucusu ve DTP Diyarbakýr milletvekili Akýn Birdal oldu. Birdal, DTP listesinden seçimlere katýlacak. ÝHD'nin eski baþkaný Birdal, Ergenekoncularýn bir dönem hedefinde yer almýþ ve yaralanmýþtý. Susurluk sürecinden baþlayarak derin devletle hesaplaþmanýn simge isimlerinden birisi olmuþtu. Akýn Birdal, geçtiðimiz genel seçimlerde Bin Umut Adaylarýnýn arasýnda yer aldý ve milletvekili seçildi. Birdal'ýn adaylýðý ve seçim kampanyasýnýn baþlangýcý 13 Þubat'ta düzenlenen basýn açýklamasýyla duyuruldu. Basýn açýklamasýna seçimlerde birlikte davranma iradesi gösteren solun ve Kürt hareketinin önde gelen temsilcileri ayný fotoðraf karesinin içinde el ele poz verdiler. Seçimlerle baþlayan ve geniþleyen bu güç birliðini büyütmek ve gerçekçi bir sol alternatif haline getirmek için hep beraber kollarý sývayalým

- 4 - Ulusalcılar anti-emperyalist mi? G Cem Uzun eorge Orwell'ýn "1984" romanýnda polis "Aþk Bakanlýðý"na, ordu da "Barýþ Bakanlýðý"na baðlýdýr. Kitabýn yayýmlanmasýný izleyen yýllarda hayat adeta sanatý taklit etti. Birçok batý ülkesinde "savaþ" bakanlýðýnýn adý "savunma" bakanlýðý olarak deðiþtirildi, ama savaþlar daha ölümcül oldu. Ýsim deðiþikliðinin hedefi savaþ ve saldýrganlýðý ortadan kaldýrmak deðildi. Gazze'yi bombalayan ve Filistinlileri katleden de Ýsrail ordusu deðil "Savunma Kuvvetleri"dir. Artýk iþgale "iþgal" de denmiyor. Ýþgali gerçekleþtirenler "sýnýr ötesi operasyon" gibi tanýmlamalarla yaptýklarý iþi aklamaya yöneliyorlar. Vietnam Savaþý boyunca Amerikan medyasý "ölüm" veya "öldürme" kelimelerini kullanmaktan kaçýndý. Ve tabii ki Türkiye'nin 1974'de Kýbrýs'ý iþgal etmesine "Barýþ Harekâtý" adý verildi. George Orwell'ýn 1948'de yazdýðý romanda kelimelerin tam zýt anlamlar taþýmasýnýn arkasýnda Soðuk Savaþ'ýn baþlamasý vardý. Orwell, batýda hüküm süren "demokrasi için mücadele" söyleminin aslýnda dünyanýn her tarafýnda diktatörlükleri destekleme anlamýna geldiðini gözlemledi. Doðu Bloku'nun "Halk Demokrasileri" de diktatörlüklerdi. Birbirlerinin karþýsýna dikilen bu yalan makineleri, kelimelerin anlamlarýný çarpýtarak iþliyorlardý. Bugün yine kelimelerin tam zýt anlamlar taþýdýðýný görüyoruz. Örneðin "sol". "Sol" kelime olarak Fransýz Devrimi sýrasýnda Ulusal Meclis'teki oturma düzeninden gelir. Monarþiye karþý çýkanlar, eski düzende radikal deðiþimler görmek isteyenler, daha fazla demokrasi ve eþitlik için mücadele edenler, meclis baþkanýnýn solunda otururlardý. Sol kelimesinin böylesi anlamlar taþýmasý beklenir ve genel kaný da bu yöndedir. Ancak "Sol" demokrasi ve eþitliðin söz konusu olmadýðý SSCB ve Doðu Avrupa'daki parti diktatörlüklerini destekleyenleri de tanýmlýyordu. Ergenekon davasýnda "Solcularýn" darbecilerle iþbirliði yapmakla suçlandýðýný görüyoruz. Yine "Sol" olarak anýlan CHP, Ergenekon sanýklarýnýn avukatlýðýna soyundu. ÖDP'de bile bir kanat diðerini "Ergenekoncu" olmakla suçluyor. Diðer taraftan ise "ýlýmlý Ýslamcý" AKP, Ýsrail'in Gazze'de uyguladýðý katliamý kýnarken Türkiye ve Ýsrail arasýndaki askeri ittifaký görmezden geliyor, gözlerden saklýyor. TSK bölgesel stratejisinin merkezine oturan Ýsrail ile ittifaka AKP kadar ýlýmlý olmayan Refah Partisi de karþý çýkmamýþtý. Söz ve eylem arasýndaki bu çeliþkinin kaynaðý, politik duruþlarý belirleyen þeyin son kertede sýnýf çýkarlarý olmasýdýr. Vietnam, baðýmsýzlýk ve Nike ABD'nin Afganistan ve Irak'a, Ýsrail'in Lübnan ve Gazze'ye saldýrýsý, Ergenekon vb geliþmeler üzerine emperyalizm ve anti-emperyalizm tartýþmasý sürekli gündeme geliyor. Bazýlarý Ergenekoncularý antiemperyalist olarak tanýmlayarak Ergenekon'un temizlenmesini isteyenleri iþbirlikçilikle suçluyor. Baþkalarý ise anti-kapitalist bir eksende olmayan anti-emperyalizmin mümkün olmadýðýný tartýþýyor. Bu tartýþma sorunludur, çünkü antiemperyalist ve anti-kapitalist tanýmlamalarý birey ve kurumlarýn görüþlerine atfen ancak onlarýn "eylemi"nden baðýmsýz olarak kullanýlýyor. Oysa görüþler ve özellikle de eylemler koþullardan baðýmsýz deðerlendirilemez; sýnýf çýkarlarýndan ayrýþtýrýlamaz. Vietnam örneðini ele alalým. Vietnam halkýnýn ulusal kurtuluþ mücadelesinin anti-emperyalist olduðu konusunda herhangi bir þüphe yoktur. ABD bu savaþta yenilgiye uðradý ve 25 yýlý aþkýn bir süre askeri müdahalelerde bulunamadý. "Vietnam Sendromu" olarak tanýmlanan bu durum özgürlülükleri için mücadele edenlere alan açtý. Ne var ki direniþe liderlik eden Komünist Partisi halen iktidarda ve dünyanýn en büyük Nike fabrikasý da Kuzey Vietnam'da! Evet, Vietnam'da anti-emperyalist bir mücadele yaþandý, ancak baðýmsýzlýðýn kazanýlmasýnýn ardýndan baðýmsýzlýk hareketinin liderliði Kuzey Vietnam'ýn egemen sýnýfý haline gelerek emperyalist sistem içinde konumlandý. Dolayýsýyla Vietnam baðýmsýzlýk hareketi emperyalist sistem ile oluþan sorunu çözünceye kadar anti-emperyalist içeriðe sahip bir mücadele verdi. Ancak ardýndan sistem içinde yerini aldý. Böylesi güçlerin anti-emperyalistliði tutarlý deðildir. Bunun tam tersi de söz konusu olabiliyor. Uzun yýllar ABD'nin Ortadoðu'daki yakýn müttefiki ve Ýran'a karþý denge unsuru olan Irak diktatörü Saddam Hüseyin, 2003'te kendini ABD-Ýngiltere emperyalizminin iþgaline karþý savaþýr buldu. Bu, Saddam Hüseyin'i tutarlý bir anti-emperyalist yapmadý, yapmaz. Emperyalizm ve kapitalizm Emperyalizm, kapitalizmin günümüzdeki örgütlenme biçimidir. Kapitalizmi ve sermayeyi devletten baðýmsýz olarak ele alamayacaðýmýz gibi emperyalizmi de kapitalizmin kendisinden baðýmsýz, devletlerarasý bir iliþki biçimi olarak düþünemeyiz. Devletlerin önemli bir rol oynadýklarý kapitalizmin bu uluslararasýlaþmýþ biçiminde ekonomik rekabet askeri rekabete ve savaþa yol açabiliyor. Sistemin çeliþkileri ve ulusal baðýmsýzlýk talepleri küçük ve büyük devletler arasýnda çatýþmalara neden olabiliyor. Kýsmi de olsa böylesi çatýþmalar sistemin istikrarýný bozabiliyor. Kýsmi çatýþmalarda bazý güçler emperyalizmle karþý karþýya geliyorlar. Bu güçlerin kendisini tutarlý "antiemperyalist" olarak tanýmlamak hatalý olur. Ancak belirli bir konjonktürde ve emperyalist sistemle yeni bir uzlaþma yakalayýncaya kadar "anti-emperyalist eylem" söz konusu olabilir. Yüz yýl önce Lenin ulusal baðýmsýzlýk hareketlerinin önemine dikkat çekiyor ve iþçi sýnýfýnýn emperyalizme karþý bu hareketleri desteklemesi gerektiðini tartýþýyordu. Ancak Lenin her baðýmsýzlýk hareketinin baþarýlý olduðu takdirde kendi ulusal devletini kurup emperyalist dünya düzeni içinde yerini alacaðýnýn unutulmamasý gerektiði uyarýsýnda bulunuyordu. Yani baðýmsýzlýk hareketlerinin "kýzýla boyanmasý"na karþý çýkýyordu. "Tutarlý anti-emperyalist olmak için anti-kapitalist olmak zorunda mýyýz" sorusunu farklý sormak daha doðru olacaktýr: "Emperyalist sistemin parçasý olmak konusunda kaçýnýlmaz bir güdüsü olmayan güçler var mý?" Emperyalist sistemden hiçbir çýkarý olmayan tek güç iþçi sýnýfýdýr. Marx bunu "iþçilerin zincirlerinden baþka kaybedecekleri bir þey yoktur" sözleriyle ifade etmiþtir. Tabii ki bu nesnel durum her dönemde iþçi sýnýfýnýn politik eylemine dönüþmez. Ýþçi sýnýfýnýn emperyalist sistemin bir parçasý olmaktan çýkarý olmamasý iþçi sýnýfýnýn her an anti-emperyalist mücadeleye atýlacaðý anlamýna gelmiyor. Otomatik olmayan bu süreç ideolojik-politik etkenlere ve sýnýfýn politik örgütlülüðünün gücüne baðlýdýr. Egemen sýnýf da elindeki bütün ideolojik araçlarý kullanarak iþçi sýnýfýný etkisizleþtirmeye çalýþýr. Ýngiltere'de kriz nedeniyle yaþanan iþten çýkartmalara karþý "Britanya'daki iþler Britanyalý iþçilerin olmalý" talebiyle grevler yapýldý. Ýþçiler bir yandan sistemden memnuniyetsizlik (bir tür anti-kapitalizm) dile getirirken iþçi sýnýfýný bölen milliyetçilik kapanýna kýsýldýlar ki bu kapaný da Britanya egemen sýnýfýnýn Ýþçi Partili ideologlarý kurmuþlardýr. Hamas ve Lübnan Hizbullah'ýný Ýsrail'e karþý veya Chavez'i ABD'ye karþý destekliyoruz çünkü onlarýn mücadeleleri sistemin bütününü zayýflatýyor. Bu güçler antiemperyalist eylemde bulunuyorlar. Bu eylemler emperyalist sistemi zayýflatarak dünya iþçilerinin çýkarlarýna hizmet ediyor. Chavez'in danýþmanlarýndan birisi Ýstanbul'da katýldýðý panelde Chavez'in politikalarýnýn anti-emperyalist olduðunu ama asla anti-kapitalist olmadýðýný ifade etti. Bunun nedeni Chavez'in iþçi sýnýfý lideri olmamasýdýr. Evet, Chavez radikal bir lider ama hareketin sýnýf karakteri onun sýnýrlarýný belirliyor. Hamas da emperyalist sisteme kafa tutuyor, ancak sýnýf karakteri nedeniyle FKÖ'nün yaþadýðý deðiþim Hamas'ý da ayný noktaya getirebilir. Türkiye'deki ulusalcý (ve "Ergenekoncu") Sol kendisini antikapitalist ve anti-emperyalist olarak tarif ederek TSK etrafýnda kümelenmektedir. Oysa Türk Silahlarý Kuvvetleri tutarlý anti-emperyalist olamaz. TSK, Türkiye egemen sýnýfýnýn hegemonik bir parçasýdýr ve egemen sýnýfýn iktidarýný korumak ve güçlendirmek için çalýþýr. Türkiye egemen sýnýfý dünya emperyalist sistemine karþý deðil tam tersine onun daha güçlü bir parçasý olmak için mücadele etmektedir. Ulusalcý Solun anti-emperyalizmi Türkiye egemen sýnýfýnýn çýkarlarý ile uyumludur. Bu da tabii ki kendi baþýna bir paradokstur çünkü verili statüko her zaman NATO'ya ve Ýsrail ile ittifaka sadýk kalmýþtýr. Yani kendisini anti-emperyalist olarak tanýmlayan Sol, anti-emperyalist olmayan bir egemen sýnýfýn peþine takýlmaktadýr. 27 Mayýs 1960'daki sözde "sol darbe" sonrasýnda yapýlan ilk açýklamada darbeciler NATO'ya baðlýlýk beyan ettiler. Ne var ki halen birçok Solcu bu darbeyi "ilerici" veya "antiemperyalist" olarak tanýmlar. Tutarlý bir þekilde anti-emperyalist olabilecek tek güç iþçi sýnýfýdýr çünkü bu sistemden hiçbir çýkarý yoktur. Tam da bu nedenle Sol, Türkiye egemen sýnýfýnýn çýkarlarýnýn peþine takýlmayan enternasyonalist bir çizgi geliþtirmek durumundadýr. Enternasyonalistler bu sistemden hiçbir çýkarý olmayan yani nesnel olarak anti-emperyalist ve antikapitalist olan iþçi sýnýfýnýn tarafýndadýr. Ýþçi sýnýfý dýþýndaki güçlerin tutarlý olmayan anti-emperyalist eylemleri tabii ki desteklenir ve desteklenmelidir. Ancak bu destek egemen sýnýfa ve onlarýn "tetikçi" "darbeci", "statükocu", "baskýcý", "iç savaþ kýþkýrtýcý" Ergenekoncularýna verilemez. Çünkü, onlar kendilerine anti-emperyalist" dese de eylemleri asýl olarak Türkiye ve dünya egemenlerini iþçi sýnýfý ve ezilenlere karþý güçlendirmektedir. Solun asýl meselesi iþçi sýnýfýnýn nesnel ve tarihsel çýkarlarý için mücadele sahnesine çýkabilmesinin ideolojik politik örgütlülük gereklerini yerine getirmektir. Ancak böyle bir "Sol", Sol tanýmýný hak eder.

Ergenekon derin devlettir; derin devlet demokrasiyi tehdit eder Derin devletin tamamen yok edilmesi gerekir!! ir süredir unutulan refah temalarý üzerinden yükseldi. Ergenekon, geçtiðimiz ay yeni Btutuklamalarla birlikte yeniden gündeme geldi. Toplumsal muhalefetin ve solun kafasý karýþýk. Çok deðil bundan 13 sene önce Susurluk'ta derin devletin ucunun görülmesiyle büyük kitleleri bir araya getiren Bir Dakika Karanlýk eylemlerine liderlik eden sol, bugün pisliðin çok daha büyük olduðunu bütün topluma gösteren Ergenekon sürecinde neden hareketsiz? Bu soru(n) son derece önemli. Çünkü bu soruyu sormadan ve ona doðru cevaplarý üretmeden derin devletten kurtulamayacaðýz. Zira AKP (diðer bütün toplumsal meselelerde sýkça gösterdiði gibi) bu konuda da güvenilmez olduðunu gösteriyor. Bu açýdan solda duran; demokrasi, özgürlük, adalet ve eþitlik gibi son derece merkezi meselelerde AKP'ye güvenmeyenler haksýz deðiller. Ancak "ben AKP'ye güvenmiyorum" deyip AKP'nin þu veya bu niyetle baþlattýðý Ergenekon operasyonlarýný bir "aldatmaca", "kamuoyunu yanýltma hilesi", "gerçek amaçlarýný saklamak için kullandýklarý sahte maskeler" veya "aslýnda þeriat düzenini kurmaya çalýþýyorlar" olarak deðerlendirmek ve Ergenekon operasyonlarýna karþý çýkmak veya tutumsuz kalmaya çalýþmak da bir o kadar saçmadýr. Yolumuzu doðru çizmek için birtakým temel sorularý sormamýz ve cevaplamamýz gerekiyor. Derin devlet kime karþý? Son dönemki Ergenekon operasyonlarý Avrupa'nýn neredeyse her ülkesinde derin devlet yapýlarýnýn Soðuk Savaþ döneminde kurulduklarýný iyice ortaya serdi. Gladyo denilen bu yapýlarýnýn hedefi solu ve toplumsal muhalefeti sindirmek, uluslar arasý sömürü sisteminin devamýný saðlamak ve yerel egemen sýnýfýn çýkarlarýna hizmet etmek amacýyla egemen ideolojinin devamýný garanti altýna almaktý. Yenilerde vizyona giren "Güz Sancýsý" filminin konusunu teþkile eden 6-7 Eylül 1955'teki olaylar Türkiye'deki derin devlet (Gladyo) yapýlanmasýnýn ilk icraatý olarak karþýmýza çýkar. 6-7 Eylül, Kýbrýs'taki Ýngiliz emperyalizmine karþý mücadele eden birleþik Rum ve Türk mücadelesini bölmek üzere Türkiye'yi devreye sokma planlarýnýn ilk adýmýný teþkil ediyordu. Bu adýmla Türkiye'de egemen sýnýf yarattýðý anti-rum milliyetçi histeriyi kullanarak Kýbrýs'ý iþgal edecek; böylece hem adadaki 2 Ýngiliz üssünün kapanmamasýný saðlayacak hem de savaþ uçaklarýyla bir saatte Ortadoðu'ya eriþmenin mümkün olduðu Kýbrýs'ta kendisi de güç kazanacaktý. Solun ve iþçi sýnýfý muhalefetinin güç kazandýðý 60'lý ve 70'li yýllarda Türkiye'deki derin devlet tamamen yerel muhalefeti sindirmek için kullanýldý. Gerek doðrudan doðruya devletin memuru olan polis, MiT ajaný ve askerler gerekse devletin silahlandýrdýðý ve desteklediði faþist çapulcular muhaliflerin ve sendikacýlarýn üstüne salýndý. O dönemde kontr-gerilla olarak bilinen derin devlet yapýlarý toplumda infial ve kargaþalýk yaratan büyük katliamlarda da görev aldý: Çorum- Maraþ katliamlarý, 1977 1 Mayýs katliamý, Türkiye'nin çeþitli yerlerinde muhaliflerin ve toplumda öne çýkmýþ gazeteci, aydýn ve sendikacýlarýn katledilmesi, ve daha neler neler.. Bu katliamlarýn ve cinayetlerin, toplumsal yapýnýn egemenlerin çýkarýna baþtan ayaða deðiþtirilmesi fýrsatý saðlayan 12 Eylül 1980 darbesi ön hazýrlýðý olduðu daha sonraki yýllarda ortaya çýkacaktý. Dolayýsýyla Ergenekon operasyonlarýnýn ortaya serdiði "toplumda kargaþalýk yarat (Danýþtay saldýrýsý, Þemdinli olaylarý, Diyarbakýr, Ýstanbul ve Ankara'da patlayan bombalar), sonra da darbe yap ('Sarýkýz' ve 'Ayýþýðý' darbe planlarý)" taktiði egemen sýnýf için yeni deðil. 12 Eylül darbesini takip eden yýllarda derin devlet güçleri muhaliflere karþý kullanýlmaya devam etti. Kürt hareketinin güç kazandýðý 80'li yýllarýn ortasýndan itibaren derin devlet yapýlarý güneydoðu ve doðuda aktif bir þekilde kullanýldý. Geçtiðimiz günlerde eski PKK itirafçýsý ve JÝTEM elemaný Abdülkadir Aygan 90'lý yýllar boyunca JÝTEM'in bölgedeki faili meçhul(!) cinayetlerin yüzde 80'ini iþlediðini gazetelere itiraf ediyordu. JÝTEM'in kurucularý ve lider kadrosunun bir kýsmý bugün Ergenekon tutuklusu olarak yargýlanýyor. 90'lý yýllarda derin devletin en karanlýk yüzü JÝTEM olsa da derin devlet sadece JÝTEM'le sýnýrlý deðildi. 90'larýn baþýndan itibaren solun boþ býraktýðý alanlarý doldurarak güçlenen Ýslami hareket, egemen sýnýfý tehdit eder hale gelmiþti. Ýslami hareketin popülerleþmesini engellemek için Kemalist kimlikleriyle öne çýkmýþ gazeteci ve yazarlar derin devlet güçleri tarafýndan öldürüldü; Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uðýr Mumcu ve baþkalarý. Bu cinayetlerin sorumluluðu Ýslamcýlara atýldý. Amaç toplumda manipülasyon yaratýp kendisine tehdit olarak algýladýðý Ýslami hareketi zayýflatmaktý. Bununla birlikte Ergenekoncularý "laik devletin savunucularý" olarak görenler (veya görmek isteyenler) Türkiye'deki Hizbullah'ýn devlet güçleri tarafýndan kurulduðunu, Hizbullah'ýn özellikle Kürt illerinde PKK'ye karþý desteklendiðini unutuyor. Eðer güneydoðuda 90'lý yýllar boyunca iþlenen faili meçhul(!?!) cinayetlerin yüzde seksenini JÝTEM iþlediðiyse geri kalanýný da bu Hizbullah iþledi. Laikliðiyle övünen ve bizden de bu laikliði(!?!) korumak için arkasýnda yedeklenmemizi, kendisiyle birlikte tutum almamýzý isteyen bir devlet, radikal Ýslami amaçlar taþýyan bir grubu bilfiil kendisi kuruyor ve yönetiyor!!! Egemenler gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyor. Hiçbir zaman gerçek bir "laik ve demokratik" cumhuriyet istemediler. Gerçekten laik olan bir devlette, dinin tek bir yorumu (Sünnilik) üzerine kurulu bir dinsel mekanizma kurulmaz; Türkiye'de 80 bin imam var ve bunlar devlet memuru. Gerçek bir laik ortamda Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý gibi bir kurum olmaz; gerçekten laik bir devlet bütün vatandaþlarýnýn farklý dini görüþlerine eþit mesafede davranýr; gerçekten laik bir devletin okullarýnda din dersi (üstelik sadece Sünniliðin anlatýldýðý) zorunlu olmaz; gerçekten laik bir devlette, darbe yapanlar, darbenin toplumsal tabanýný oluþturmak için kent kent düzenledikleri mitinglerde ellerinde Kur'anlarla dolaþmaz (12 Eylül darbesini yapan ayný ordunun o zamanki baþý olan Kenan Evren, bunu yapmýþtý!) Egemenlerin gerçek derdi demokrasi de deðil: geçmiþte bir dolu darbeler yapmýþ, en az o kadar darbe giriþiminde bulunmuþ, siyasete sýk sýk müdahale eden, kendi kurum yapýsý içinde demokrasinin 'd'sinin olmadýðý (sýký bir emir-komuta zinciri) bu ordu mu demokrasiyi savunacak!!! Kaldý ki bu ordu, geçmiþten bugüne oluþturduðu-içine girdiði derin yapýlar vasýtasýyla, tüm hukuk kurallarý ve insan haklarýný bir kenara býrakarak topluma ölüm ve kan kusturdu. Atanmýþlarýn (özellikle Türkiye'deki egemen sýnýfýn liderliðini yapan ordunun) kendilerinde gördükleri yönetme hakkýný ellerinden almadan, Türkiye'de ne demokrasi, ne özgürlük, ne refah, hatta ne gerçek bir laiklik mümkün deðil AKP þeriatçý; laik güçleri - orduyu - tasfiye etmeye çalýþýyor (mu) AKP, 28 Þubat 1997'deki askeri müdahale sonrasý yenilmiþ radikal Ýslami hareketin baðrýnda oluþtu. Ancak AKP kadrolarýnýn hepsinin Ýslamcý olmadýðýný, AKP'nin þu anki önemli isimlerinin bir kýsmýnýn eski faþist, eski Özalcý veya muhafazakâr olduðunu görmek gerek. Bunun da ötesinde AKP'nin þimdiye kadar yürüttüðü politikalar hiç de radikal Ýslami bir programýn unsurlarý deðil. Ýslami hareket gerek Ortadoðu'da gerekse Türkiye'de solun boþ býraktýðý alanlarý, soldan devþirme kimi politikalarla doldurdu ve 90'lar boyunca özellikle sosyal adalet ve - 5 - AKP ise ekonomik hayatta þimdiye kadar zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan özelleþtirme politikalarý uyguladý; uluslar arasý düzeyde radikal Ýslam Amerika'ya karþý mücadele ederken AKP Ortadoðu'da Ýsrail'de sonra Amerika'nýn en önemli müttefiki rolünü devam ettirdi; hatta Kürt sorunu, Kýbrýs, Ermeni meselesi gibi Türk egemen sýnýfýnýn temel ideolojik konularýnda hep statükocularla uzlaþtý Velhasýl AKP, batý tarzý klasik bir muhafazakâr parti olduðunu söylüyordu. Tam da buna uygun davrandý. AKP'nin asýl derdini sakladýðý, yani takiye yaptýðýný söylemek de abes. Zira tabanýna þimdiye kadar Ýslamcý hareketin temel motiflerinin tam tersi sinyaller gönderip bu saatten sonra o tabaný "Ýslami devrime" uygun hale getirmeyi istese bile yapamaz. Bununla birlikte AKP, Amerika ve uluslar arasý kapitalizmle tam bir uyum içinde ekonomik ve siyasi programlarýný uygularken (özelleþtirme, ABD'nin Ortadoðu iþgalinin bir parçasý olma, vs.) onun tam tersi olduðu söylenen ordu ne yaptý? Hiçbir þey! AKP'yle tam bir uyum içinde özelleþtirmeleri savundu ve hatta ondan paylar aldý (Erdemir demir-çelik fabrikalarýnýn özelleþtirme ihalesini OYAK kaptý!). Amerika'nýn Irak iþgalinde ise sadece kendisinden baðýmsýz bir Kürt yönetimi olasýlýðýna karþý çýktý, eðer tümden ABD politikalarýný reddetmiþ olsaydý, örneðin Afganistan'a asker göndermez, hâlâ daha oradaki iþgalci ordularýn bir parçasýný oluþturmazdý! Kaldý ki en az AKP kadar ordu da kanlý Irak pastasýndan pay kapma derdindedir. Bu yüzden AKP ile ordu arasýnda temel meselelerde hiçbir farklýlýk yok. Ýkisi de arabanýn hangi yöne gitmesi gerektiðinde hemfikir: bizim için cehennem, onlar için dikensiz gül bahçesi. Aralarýnda sürücü koltuðuna kimin oturacaðý konusunda anlaþabilmiþ deðiller halen; o kadar Amerikancý AKP, anti- Amerikan orduyu tasfiye etmeye çalýþýyor (mu)? AKP'nin ABD'yle tam bir uyum içinde olduðu bir gerçek. Buna karþýn ordunun Amerika'ya karþý çýktýðýný söylemek son derece saçma. Her þeyden önce týrnaðýna kadar Amerikan silahlarýyla donatýlmýþ olan Türk ordusunun ABD'ye (en azýndan merkezi konularda) karþý çýkmasýný beklemek naiflik olacaktýr. Diyelim ki sadece ordunun lider kadrosu ABD'ci, ama ordunun içinden bir kanadýn ABD'ye karþý çýktýðýný düþünmek de saçmadýr. Toplumda bazý kesimlerin Ergenekon operasyonunda içeri týkýlan subaylarýn böylesi bir kanatta olduðunu düþünüyor. Oysaki orduda emir-komuta zinciri son derece güçlü. 27 Mayýs dýþýndaki bütün darbe ve müdahaleler ordunun en üst kademesince yönetildi. Bu darbe ve müdahaleler de ABD tarafýndan her zaman onaylandý (27 Mayýs dâhil) Ergenekoncular kendilerini anti- Amerikancý olarak gösteriyor. Bunun doðru olduðu düþünsek bile bunun iþçi sýnýfý ve ezilenler açýsýndan illa ki olumlu bir þey olmadýðý açýktýr. (devamý 8. sayfada)

- 6 - Bu kapitalizmin krizi Faturayý kapitalistlere ödetelim " H. Mesut Çelebioğlu Var mý, yok mu", "yok caným o kadar da büyüktü, deðildi" derken ekonomik kriz kapýmýzý çalýyor. Türkiye'de de otomotiv ve tekstil sektörü baþta olmak üzere iþçi kýyýmlarý, geçici iþ durdurmalarý yaþamaya baþladýk. Geçtiðimiz yýllarda iyice önem kazanan ihracat geçtiðimiz aylarda ciddi oranda düþtü. Sanayide kapasite kullaným oranlarý da ihracattaki ve yerel Pazar talebindeki düþmeyle birlikte çok büyük oranda düþtü; öyle ki geçtiðimiz seneki kapasite kullaným oranýný gösteren rakamlar 2001 krizinden daha küçük. Bütün bunlar Türkiye'nin ciddi bir kriz tehdidi altýnda olduðunun göstergesi. Bazý iktisatçýlar yaþadýðýmýz krizi basit bir finansal kriz olarak deðerlendiriyorlar. Bunlara göre sanki bazý Amerikan ve Avrupalý bankalar zor durumda; Türkiye'deki finansal sistemse saðlam. Dolayýsýyla kriz Türkiye'yi fazla etkilemeyecek. Keþke bunlarýn yalanlarý doðru olsa diyor insan... Bu kriz sistemin genel yapýsýndan kaynaklanýyor. Kapitalizm, insanlýðýn ortak malý olan kaynaklarýn insan ihtiyaçlarýný karþýlamak için deðil kâr ve sermaye birikimi için kullanýlmasýna, dolayýsýyla toplumun kaderinin bir avuç aç gözlü kapitalistin bencil çýkarlarýna hizmet etmeye dönük bir sistem olduðu için þu anda bu durumdayýz; yeniden! Bütün büyük krizler finansal sektörde baþladý Kapitalizmin yaklaþýk 200 yýllýk tarihinde uluslar arasý çapta etkisini gösteren 20'nin üzerinde kriz dalgasý yaþandý. Bütün bunlar önce borsadaki deðerli kâðýtlarýn hemen birkaç yýl içinde haddinden fazla deðerlenmesi ve ondan sonra da hýzla dibe çökmesiyle baþladý. Yani ellerinde fazla para bulunduran kiþiler bu paralarý kumara yatýrdýlar. Bahisler çok yükseldi ve ondan sonra her kumar oyununun kuralý iþlemeye baþladý; çoðunluk kaybederken bazýlarý çok kazandý. Bu durum istisnasýz bütün krizlerde tekrarlandý; þu anda da kapitalistler bize ayný kötü filmi tekrar izlettiriyor. 1970'lerden bu yana dünya ekonomik sistemi zaten son derece nazlý bir seyir izledi. Büyüme rakamlarýnýn olduðu senelerinin peþini daralma dönemleri izledi, sistem iyice istikrarsýzlaþtý. Bunun temel nedeni aslýnda Marx'ýn "kâr oranlarýnýn düþme eðilimi" olarak açýkladýðý, reel üretim kesimlerindeki firmalarýn ve yatýrýmlarýn ortalama getiri oranlarýnýn gittikçe düþmesiydi. Mal ve hizmet üretimi kesimlerinde kâr oranlarýnýn düþmesinin dünya çapýnda üç önemli etkisi oldu: 1- Özel sektörün klasik üretim alanlarýnda yatýrýmlarý bulunan kapitalistler maliyetlerini düþürmek ve böylece kârlarýný artýrabilmek için iþçilerin gerçek ücretlerinde ve sosyal haklarýnda kesintiler uygulamaya dönük saldýrýlar baþlattý. 2- Özel sektörün üretmesinin hiçbir mantýðýnýn olmadýðý, kamu tarafýndan üretimleri gerçekleþtirilen mal ve hizmetler (eðitim, saðlýk, sosyal hizmetler, enerji, telekomünikasyon, hava ve demiryolu taþýmacýlýðý, vb.) özelleþtirildi. Bu yeni "kârlý" Duvarda ABD Hazinesi, kamyonda ise New York un borsalarýyla ünlü caddesi Wall Street yazýyor. alanlar özel sektöre açýldý. 3- Ancak tüm bunlar kâr oranlarýnýn düþme eðilimini zayýflatsa da durduramadý. Rekabet ve sermaye biriktirme açgözlülüðünün egemen olduðu kapitalizmde hâlâ fazla sermaye var ve bunlar üretim sektörlerinde kâr olmadýðý için paradan para kazanma yoluna sapýyor. Sonuçta atýl kalan sermaye fazlasý kumardan baþka bir þey olmayan finansal sektöre kaydý; ceplerinde para olan, ama bu kaynaklarý üretim için harcadýðýnda yeterince kâr edemeyeceðini gören kapitalistler bu kaynaklarý borsaya, devlet borçlanma senetlerine, faize veya spekülasyona yatýrýyorlar. Sonuçta da mali piyasalar ölçüsüz þekilde büyüyor ve "balon" belli bir noktadan sonra patlýyor. 4- Kâr oranlarýnýn düþmesi ayný zamanda kapitalist devletlerarasý rekabeti de kýzýþtýrýyor. Bu, silahlanma bütçelerinin kabarmasýna ve yerel ve dünya çapýnda etki gösteren savaþ ve çatýþmalarýn çýkmasýný tetikliyor. Amaç insan ihtiyaçlarýný karþýlamak olmayýnca.. Bir patron için ne ürettiði veya üretip üretmediði önemli deðildir. Onun baktýðý kontrol ettiði sermaye miktarýný artýrarak rekabette ayakta kalmaktýr. Elbette piyasada rakip olarak karþý karþýya gelen kapitalistler baþlarý sýkýþýnca birlikte davranýrlar. Bunun en tipik örneði Engels'in "kapitalistlerin kolektif icra organý" dediði devlette ve onun izlediði ekonomi politikalarýnda görünür. Dünyada genel olarak 70'ler itibariyle düþen kârlýlýðý artýrabilmek, kendi kapitalistlerinin daha da güçlenmesini saðlayabilmek için devletler neo-liberal özelleþtirmeci politikalar izledi; ücret oranlarýnýn artmasýný engellemek için baskýcý politikalar izledi, daha önce kamunun kontrol ettiði alanlar özel sektöre açýldý. Ancak neo-liberal politika derde deva olmadýðý gibi kapitalizmin içinden çýkamayacaðý bir paradoksu da karþýmýza çýkardý: iþçiye düþük ücret verirsen belki üretim maliyetlerini azaltabilirsin, ama senin ürettiðini tüketecek olan yine çoðunlukla bu iþçiler. Onlarýn ücretleri düþünce üretilen mallarý kim tüketecek!! Ayný þekilde kamusal alanlarýn kapitalistlere açýlmasý bu hizmetlerin pahalýlaþmasýný da beraberinde getiriyor - örneðin elektrik ve doðal gaz üretim ve daðýtým hizmetlerinin parça parça özeleþtirilmesi, Telekom'un özelleþtirilmesi, vb. faturalarýn kabarmasýna ve tüketimin düþmesine neden oluyor. Sonuçta piyasa iliþkilerinde mal ve hizmet üretimi insan ihtiyaçlarýna göre deðil kâra göre düzenlendiðinden üretilen mallarýn tüketilememesi gibi - varlýk içinde yokluk - ancak ve ancak kapitalizm gibi mantýksýz bir sistemde ortaya çýkabilecek bir sorun gündeme geliyor. Elbette burada da sýkýþan kapitalistler yine kendi devletlerine koþup yardým istiyorlar. Her devlet her dönemde kendi kapitalistlerinin yardýma koþtu, koþuyor. Örneðin dünyada ciddi lokal krizlerin yaþandýðý 90'lý yýllarda ABD ekonomisi yüzde 4-5 gibi azýmsanmayacak oranlarda büyüdü. Bu büyümeyi saðlayan esas unsur ise - ki bugünkü krizin temelinde yatan en önemli etmenlerden

- 7 - oluþturulacak politikalarýn, gözü kârdan baþka bir þey görmeyen ve bizi krizden krize sürükleyen patronlarýn çýkarlarýna deðil toplumun genelinin çýkarlarýna hizmet etmesini saðlamamýz gerekiyor. Dolayýsýyla bu kriz bize hem çeþitli fýrsatlar saðlýyor hem de ciddi bir sorumluluk yüklüyor. Öncelikle artýk patron yalakalarýnýn önemli bir bölümünün de kabul ettiði gerçek ortaya çýktý: NEO- LÝBERALÝZM ÝÞE YARAMAZ ve üstelik ekonomiyi krize sokar. Dolayýsýyla milyarlarca insanýn kaderi piyasanýn kör insafýna terk edilemez. Neoliberal özelleþtirmeci politikalarýn süratle bir yana býrakýlmasý ve kamusal alanýn yeniden tanýmlanmasýna, kamusal hizmetlerin (eðitim, saðlýk, sosyal güvenlik, doðal tekel konumundaki telekomünikasyon, vb.) yine kamu tarafýndan sunulmasýný saðlamamýz gerekiyor. birisidir bu - borçlanmadýr. Gerçekten gerek ücretlerinin düþmesine karþýlýk yaþam standartlarýný korumaya çalýþan bireyler gerekse hükümet ve bir bütün olarak ABD ekonomisi 90'lý yýllardan itibaren çok ciddi bir borç yükünün altýna girdi. Yoksullarýn ev-araba sahibi olabilmek veya tüketim ihtiyaçlarýný karþýlayabilmek için bankalardan yüksek krediler kullanmalarýna izin verildi. Bu sayede de ABD'de 90'lar boyunca tüketim artabildi. Buna da mucize dediler. Aslýnda ABD'de olan þey var olan kriz koþullarýnýn ötelenip daha da derinleþtirilmesinden baþka bir þey olmadý. Zira son bir sene içinde yaþanan döngü hem kâr oranlarýnýn ne derece düþük olduðunu hem de üretim alanýnda kârlýlýðýn düþük olmasý nedeniyle para babalarýnýn oynadýklarý kumarýn ne denli büyük içi boþ bir balon olduðunu gösterdi. Düþen ücretler ve sosyal haklar karþýsýnda yaþam standartlarýný bir nebze de olsa korumaya çalýþan insanlar bankalara, kredi kartlarýna mahkûm edildi - ki bu süreç sadece ABD'de deðil Türkiye'de de yaþanýyor. Ancak bankalardan alýnan bu borçlarýn geriye ödenmesinde yavaþ yavaþ sorunlar ortaya çýkmaya baþlayýnca domino taþlarý gibi her þey düþmeye baþladý. Kiþisel iflaslarý banka iflaslarý izledi. Bankalardan aldýklarý yüksek kredilerle ayakta durabilen özel sektör firmalarý da hem mallarýný satamadýklarý için hem de kredi bulamadýklarýndan ötürü þimdi batma tehdidiyle karþý karþýyalar. Elbette patronlara acýyacak deðiliz. Ancak her zamanki gibi bu krizin de faturasý çalýþanlara ve yoksullara kesilmeye çalýþýlýyor. ABD'de baþlayýp hýzla yayýlan kriz Uluslararasý Çalýþma Örgütü'nün (ILO) tahminlerine göre önümüzdeki iki senede elli milyon iþçinin iþsiz kalma tehdidiyle karþý karþýya býrakýyor. Bu yüzden þu anda yaþadýðýmýz kriz sadece finansal sektörle sýnýrlý deðil. Finansal sektörde yaþananlar olsa olsa hazýr bir bombanýn pimi olabilir; kriz hali hýzlýca bütün ekonomiyi tehdit eder pozisyona geliyor. Patronlar yeniden devleti keþfetti 80'lerden bu yana "patron yalakasý" iktisatçý ve politikacýlar iþçi sýnýfýnýn uzun mücadeleler sonucunda elde ettiði sosyal devlet haklarýnýn kýsýlmasý adýna devletlerin ekonomiye müdahale etmemesi gerektiðinin çýðýrtkanlýðýný yapýyordu. Bunlara göre piyasaya dýþarýdan devlet müdahalesi olmazsa piyasalar kendiliðinden dengeye gelecek, krizler yaþanmayacak (çünkü krizler devlet, ekonomiye müdahale ettiði için ortaya çýkýyor!) ve refah artacaktý! Bu argümanlar etrafýnda oluþturulan neoliberal politikalar geliþmiþinden azgeliþmiþine bütün ülkelerde uygulandý. "Sosyal devlet" tasfiye edildi, neredeyse bütün ekonomi piyasaya açýldý. Bunun sonucunda bazý patronlar büyük kârlar elde ederken iþçi sýnýfý ve yoksullar tüketmek zorunda olduklarý mal ve hizmetleri daha pahalýya satýn almak zorunda býrakýldýlar. Bütün bu tedbirler 70'li yýllarýn ortalarýnda çalkalanmaya baþlayan kapitalist ekonomiyi kurtarma adýna yapýldý. Ancak yukarýda da belirttiðimiz gibi neo-liberal politikalar patronlarýn kâr oranlarýnýn düþme eðilimini zayýflatmakla birlikte durdurmadý. Sonuçta yine bugünlere geldik. Þimdi batma tehdidiyle karþýlaþan patronlar yeniden "devlet baba"yý keþfettiler! Biz, yoksullara gelince "her þeyi devletten bekleme", "tembellik yapma; çalýþ, sen de kazan" diyen patronlar ve yalakalarý þimdi devletin kendi özel þirketlerini kurtarmasýný istiyor. ABD'de uygulamaya konulan kurtarma paketleri de esasen bu içeriði taþýyor. Örneðin yüksek kredi borçlarý nedeniyle evlerini kaybetme riskiyle yüzleþen sýradan Amerikalýlara Bush hükümeti elini uzatmazken, batan bankalarýn kasalarýný doldurmak için yüz milyarlarca dolarý gözden çýkarabildi. Yeni baþkan Obama, sýradan Amerikalýlara da ellerini uzatacaklarýný söylüyor. Ama bu banka ve büyük otomotiv þirketlerine arkalarýný dönecekleri anlamýný taþýmýyor. Sistemin krizinin baþ aktörleri þimdi maðduruymuþ gibi yardým bekliyor! Türkiye'de durum Türkiye'deki bazý liberal yazarlar krizin ilk belirtileri görülmeye baþlandýðýnda Baþbakan Erdoðan'ýn "kriz bizi teðet geçer" sözünü destekler mahiyette laflar geveledi. Onlara göre ABD'de ortaya çýkan sadece finansal sistemin týkanýklýðýydý (sanki ekonomide para ve mal piyasalarýnýn birbiriyle iliþkisi yokmuþ gibi!) ve Türkiye 2001 krizinden sonra finansal sistemini saðlamlaþtýrdýðý için bu krizden fazla etkilenmeyecekti. Oysa gerçek öyle deðil. Türkiye'de ekonomiyi ihracata dönük bir þekilde yeniden yapýlandýrdýklarýndan beri Türkiye ekonomisi dýþ ülkelerdeki talep dalgalanmalarýna karþý daha duyarlý hale geldi. Türkiye'nin en fazla ihracat yaptýðý ülkeler AB ülkeleri ve þu anda bu ülkelerde iþsizlik gittikçe artýyor. Bu yüzden de Türkiye'nin bu ülkelere yaptýðý ihracat azalýyor. Ýhracata dönük üretim yapan sektörlerde (özellikle otomotiv ve tekstilde) iþsizlik rakamlarý artýyor; iþlerini kaybetmeyen iþçiler ise ücretsiz izinlere çýkarýlýyor. Bunun yanýnda 2002'den bu yana Türkiye ekonomisi yüksek bir borçlanmayla büyüyebildi. Dünyada nispeten ucuz ve bol bulunan kredi kaynaklarý þu anda kurumuþ durumda. Neticede Türkiye'deki özel sektör yüksek bir borç geri ödeme yükümlülüðü altýnda ve yeni borç kaynaklarý da yok. Aslýnda kimi liberaller durumun farkýndalar. Onlar da týpký Amerikalý muadilleri gibi "çok özelleþtirdik, devletin müdahalesi þart" demeye baþladýlar. Elbette onlarýn devlet müdahalesinden anladýklarý batma riskiyle karþýlaþan þirketleri kurtarmak. Ama iþçi ücretlerinin veya sosyal devlet harcamalarýnýn artýrýlmasý onlarýn gündemlerinde yok. Emekten yana çözüm Günümüzdeki krize karþý Erdoðan hükümetinin aklýnda hâlâ özelleþtirme var. Yeni özelleþtirmeleri engellemek ve eskilerinin de tekrar kamulaþtýrýlmasýný saðlamak için uðraþmalýyýz. Bunun dýþýnda batan þirketlerin kamulaþtýrýlmasý ve bundan sonra da kamunun elinde kalmasýný talep etmeliyiz - zira dünya çapýnda batan banka ve þirketlerin kamu kaynaklarý kullanýlarak içlerinin doldurulmasý planlanýyor. Ayrýca özel sektörde iþçi kýyýmlarýna, iþçi sýnýfýn ücretlerinin düþürülmesine karþý çýkmalýyýz. Bu politikalarý yürütmekte ýsrar eden þirketlerin de kamulaþtýrýlmasýný ve iþçilerin iþlerine garanti verilmesini savunmamýz gerekiyor. Kredi kartlarýna mahkum edilen iþçi ve yoksullarýn kredi kartý borçlarýna kolaylýk saðlanmasýný ve zorunlu tüketim mallarýnýn fiyatlarýnýn süratle aþaðý indirilmesini savunmalýyýz. Son olarak kamu kaynaklarýnýn borç faizi ödemelerine, silahlara ve patronlara daha fazla zenginlik, sýradan insanlara ise açlýk, iþsizlik ve ölüm vaat eden alanlar için deðil kamusal ihtiyaçlarýn karþýlanmasý için kullanýlmasýný savunmalýyýz. Bütün bunlarý elbette hep birlikte baþarabiliriz. Bizim bugün ihtiyacýmýz olan toplumun sömürülen-ezilen geniþ kesimlerinin kolektif aklýný ve iradesini harekete geçirmektir. Eðer susarsak patronlar bu krizi de aþacak; elbette bize acý çektirerek. Ancak bu, kader deðil!

- 8 - Emperyalizmin çýkmazlarý artýyor lex Callinicos, Ýsrail'in Ýngiltere'deki eski büyükelçisi olan Filistin direniþ hareketini eski istihbaratçý Prens Turki el- Akýrmak için giriþtiði baþarýsýz Faysal'dý. El-Faysal, "Sonunda krallýk, Gazze saldýrýsýnýn, ABD vatandaþlarýnýn dünya çapýndaki Ýsrail emperyalizmi için yeni sorunlar karþýtý isyana katýlmasýný yarattýðýný tartýþýyor. engelleyemeyecek" diyerek uyarýyordu. Barack Obama, ABD'nin yakýn müttefikleriyle ABD emperyalizminin küresel hegemonyasýný saðlamak üzere birçok cephede birden savaþmalarýnýn kilit bir anýnda baþkanlýk koltuðuna oturdu. Obama'nýn, Beyaz Saray'ýn web sitesinden duyurulan politikasý, Irak hatasýnýn sürdürülmemesi ve ABD'nin gücünü "güvenliðini asýl tehdit eden Afganistan ve Pakistan'daki El Kaide ve Taliban'a odaklamasý" gerektiði þeklinde. Yeni hükümet Afganistan'daki birlikleri arttýrmak, NATO ülkelerinin de ayný þeyi yapmalarý için baský uygulamak ve Afganistan'daki ekonomik geliþimi canlandýrmak için daha fazla kaynak ayýrmak istiyor. Bunlarýn hayata geçmesi biraz zor. ABD'nin Afganistan'da güvenilir müttefikleri yok. Obama'nýn yeni dýþiþleri bakaný Hillary Clinton güven oylamasý öncesinde yaptýðý konuþmada Hamid Karzai rejiminin ne denli yozlaþtýðýndan yakýnýrken aslýnda bu durumu itiraf ediyordu. Daha da kötüsü Afganistan'daki savaþ Pakistan'ýn istikrarýný bozuyor. Taliban, Afgan-Pakistan sýnýrýnýn iki tarafýndan da yaygýn destek saðlýyor. Hükümet güçlerinin ve ABD'nin sýnýrýn Pakistan tarafýnda yaptýklarý operasyonlar ise Taliban'ýn lehine iþliyor. Obama'nýn Pakistan'daki köylere roket saldýrýlarý yapýlmasýna onay vermesi selefinin hatalarýndan henüz ders çýkartmadýðýný gösteriyor. Benzeri bir durum Ýsrail'in Gazze saldýrýsý için de geçerli. Vahþet Ýsrail Savunma Güçleri (IDF) vahþi ve tek taraflý bir þekilde Filistinlilere yönelik yýkým ve katliam uyguladý. Ancak New York Times'ýn da belirttiði gibi "Ýsrail'in Hamas'ý tamamen ortadan kaldýrýlacaðýna yönelik umuduna raðmen bu hedefe ulaþmadýðý çok net. Örgütün insan gücünün ezici çoðunluðu varlýðýný sürdürüyor; çünkü örgüt, Ýsrail (baþ tarafý 5. sayfada) Zira anti-amerikancýlýk illa ki emperyalizme ve kapitalizme karþý olmayý gerektirmez. Bir an için bu insanlarýn Amerika'ya karþý çýktýklarýný düþünsek bile eðer güçleri yetse Amerika'nýn yaptýklarýný kendileri de yapmak isteyeceklerdir. Irak'ýn iþgal edilmesi veya "Turancý hayaller" bunun ispatýdýr. Ayný zamanda bunlar ýrkçýdýr. Türk olmayana (Kürt, Ermeni, Rum) karþýdýrlar. Milliyetçilik antiemperyalizm deðildir; sadece þu anki emperyalisti sevmemek, kendi "emperyalist" planlarýný devreye sokmaya çalýþmak hiç deðildir. Ergenekon sadece egemen sýnýfýn iki kanadýnýn tepiþmesi, tutum almaya gerek yok (mu)? Ýsrail e her alandan tepki yaðdý. Dünyaca ünlü futbolcu Kanoute, saldýrýlar baþladýktan sonra çýktýðý bir maçta gol atýp formasýný çýkardý ve hayatýndaki en anlamlý sarý kartý gördü! bombardýman ve iþgalinin amansýz ilerleyiþine raðmen mümkün olduðu yerde yakýn mesafe çatýþmalardan kaçýndý." Dolayýsýyla IDF'nin uyguladýðý vahþi katliama raðmen, Gazze'deki güç dengeleri saldýrý öncesine göre pek bir farklýlýk arz etmiyor. Ýsrail askeri üstünlüðü elinde bulunduruyor ancak ne Filistinlileri bastýrabiliyor ne de Arap halklarýnýn direniþ kararlýlýðýný simgeleyen hareketleri (Hamas ve Lübnan Hizbullah'ý) yok edebiliyor. Obama ne yapacak? Yeni hükümetin Beyaz Saray internet sitesinde açýklanan dýþ politika öncelikleri arasýnda "Güçlü bir ABD-Ýsrail Ortaklýðýný Garantilemek", "Ýsrail'in Kendini Savunma Hakkýný Desteklemek" ve "Ýsrail'e Dýþ Yardýmlarý Desteklemek" bulunuyor. Belki bu öncelikler fazla abartýlý. Hatta ABD aslýnda politika deðiþtirme niyetini bu abartýlarýn ardýnda gizlemeye çalýþýyor olabilir. Ancak istihbarat danýþmaný George Friedman tam tersini düþünüyor: "Ýsrail-Filistin anlaþmazlýðý gerçek bir çözümü olmayan zorlu bir çatýþma" diye yazýyor ve þöyle devam ediyor: "Obama kesinlikle görevindeki ilk 100 günde Ýsrail-Filistin çatýþmasýnda arabuluculuk yapmaktan kaçýnacak." "Tabii ki Obama Ortadoðu'ya bir Ergenekon operasyonu sonucu ortaya serilen pisliklerden midesi bulanan, ama AKP'ye de güvenmeyen bazýlarýmýz Ergenekon konusunda tutum almayý reddediyor. AKP'ye hiçbir konuda güvenmemek son derece saðlýklýdýr. Zaten AKP Ergenekon soruþturmasýný sonuna kadar götürmeyeceðini, tam bir temizliðe giriþmeyeceðini tutuklanan generallerin salýverilmesinden de anlýyoruz. Ancak Türkiye'de ordu ve derin devlet ile AKP'yi ayný kefeye koymak, "yesinler birbirlerini" demek, bizim elimizi kolumuzu baðlýyor. Evet, AKP Ergenekon operasyonlarýný demokrat olduðu için yapmýyor. Bunu bir iktidar mücadelesi olarak görüyor ve öyle davranýyor. Ve evet, AKP bu iþi sonuna kadar uzman heyeti gönderecek. Ancak bu müdahil olmak deðil, müdahil olmanýn alternatifidir." Süreç gerçekten böyle yaþanabilir. Ancak bu, Gazze saldýrýsýnýn ABD'nin dünya genelindeki emperyalist pozisyonuna zarar verdiði gerçeðinin üstünü örtemez. Dünyada patlayan Ýsrail karþýtý öfke ve Filistinlilere gösterilen destek uluslararasý dayanýþma hareketi için bir mihenk taþýdýr. Bu hareket Güney Afrika'nýn eski Apartheid (beyaz ýrkçý) rejim karþýtý harekete benzetilmeye baþlanabilir.. Naom Chomsky'nin belirttiði gibi: "Ýsrail bile bile kendisini dünyanýn en çok nefret edilen ülkesi haline getiriyor ve artýk Ýsrail'in bitmek bilmeyen suçlarýna daha fazla katlanmalarý pek mümkün görünmeyen genç Amerikalý Yahudiler de dâhil olmak üzere batýdaki halklarýn desteðini yitiriyor." Daha kýsa vadede Ýsrail'in Gazze'ye saldýrýsý ABD'nin Arap Dünyasý'ndaki en önemli iki müttefiki olan Mýsýr ve Suudi Arabistan'ýn egemen sýnýflarý üzerine baský yapýyor. Ýsrail hükümeti bu rejimlerin Gazze saldýrýsýný desteklemelerini saðlamýþtý. Ancak geçtiðimiz günlerdeki Financial Times'da bir manþet dikkat çekiciydi: "Suudilerin Sabrý Taþýyor". Yazar, Suudi Arabistan'ýn ABD ve götürmeyecek. Fakat derin devlet ve orduyla AKP'nin güçleri ve etkileri arasýnda ciddi bir farklýlýk var. Cumhuriyet kurulduðundan beri ordu Türk egemen sýnýfýnýn ideolojik ve politik liderliðini yapýyor. Zaman zaman patronlarla ve onlarýn dönemsel temsilcileriyle açmaza düþebiliyor (Adnan Menderes'in idamý buna bir örnektir). Fakat bütünsel olarak Türkiye'de kapitalist sistemin devamý demek ordu demektir. AKP ise iki farklý basýncýn altýnda. Bir yandan Türk egemen sýnýfýnýn temsilciliðine oynarken ve çoðunlukla buna uygun politikalar izlerken bir yandan da 2002'den bu yana toplumdan demokrasi, insan haklarý ve refah vaatleriyle oy aldý. Dolayýsýyla toplumun Ýsyan havasý Suudi kraliyet ailesi ve Mýsýr diktatörü Hüsnü Mübarek radikal Ýslamcýlýðýn kendi vatandaþlarý üzerindeki etkisinden korktuklarý için baþta Ýsrail'i Hamas'a karþý desteklediler. Ne var ki artýk Ýsrail'in iþlediði suçlara karþý geliþen tepkinin ve kendilerinin bu suçlara ortak olmalarýnýn isyan ateþini iyice körüklemesinden korkuyorlar. Bu korkular ABD'nin yaþadýðý en büyük zorluða yani bir cephedeki baþarýsýzlýðýn diðerlerini de etkilediði gerçeðine iþaret ediyor. Bu durum Afganistan'da Taliban'a karþý savaþýn Pakistan'a sýçramasý için de geçerli. Afganistan'daki askeri birliklerin ikmal hattý Pakistan'ýn Karaçi limanýndan geçiyor. Konvoylar Hayber Geçidi'nde Taliban tarafýndan saldýrýya uðruyor. Diðer ikmal hattý ise Orta Asya'dan geçiyor. Buradan da Rusya'nýn onayý olmadan geçiþ yapýlamaz. Gürcistan- Rusya savaþýnýn da kuþkuya yer býrakmayacak þekilde gösterdiði gibi Rusya, bu bölgede hâkim güç olma iddiasýnda. Rusya'nýn ekonomik gücü mali kriz ve petrol fiyatlarýnýn düþmesi nedeniyle sarsýldý. Ancak Ukrayna ile yaþanan doðal gaz gerginliðinde görüldüðü üzere Rusya gücünü ortaya koymaktan kaçýnmýyor. Dolayýsýyla Obama, George Bush'tan miras aldýðý saldýrganlýk politikasýnýn farklý cephelerinden biri olan Irak'ta yenilgiyi kabul etti, Afganistan'da ise yenilgiye doðru ilerliyor; Ýsrail-Filistin çatýþmasýnda da belalý bir durumla karþý karþýya. Dahasý Obama yeniden canlanan bir Rusya ile baþ etmek durumunda. Obama, þimdiye kadar fark etmemiþse bile, emperyalizmin omuzlarýndaki aðýrlýðýný çok geçmeden fark edecek. Bu yazý Ýngiltere'de yayýmlanan Socialist Worker gazetesinden alýnmýþtýr. Derin devletin tamamen yok edilmesi gerekir!! ezilen kesimlerine tamamen arkasýný dönemiyor. Egemen sýnýfýn daha kararlý, daha güçlü ve daha "silahlý" kanadý ordudur. Ordunun zayýflamasý politik sahnede iþçi sýnýfý ve ezilenler için gerçek bir alan açabilir. Elbette bu alaný deðerlendirmezsek onu AKP veya baþka bir güç dolduracaktýr. Bu boþluktan istifade etmek için öncelikle Ergenekon ve diðer derin devlet güçleriyle hesaplaþmamýz, atanmýþlarýn tahakkümüne karþý demokrasiyi savunmamýz gerekiyor. Bugün Ergenekon'u sadece egemen sýnýf içi çatýþma olarak deðerlendirmek solu, gerçek muhalefeti boþa çýkarýyor; solun inandýrýcýlýðýný ortadan kaldýrýyor.

Şiddete, tacize, baskılara ve ezilmeye karşı Susmayalým; Sesimizi Yükseltelim - 9 - K Özlem Gitmez adýnlar her gün hayatýn her alanýnda sistematik olarak þiddete maruz kalýyor. Pippa Bacca barýþ için çýktýðý yolculukta Gebze'ye geldiðinde tecavüze uðradý ve öldürüldü. Dilek Ýnce bir transeksüeldi ve kadýn olmayý seçmenin bedelini öldürülerek ödedi. Hüseyin Üzmez 14 yaþýndaki bir çocuðu taciz etti ve serbest kaldý. ODTÜ'de bir psikolog, hastasý olan 7 kadýný taciz etti. Polis kýlýðýndaki 5 kiþi bir restoraný basarak bir kadýný kaçýrdý ve ona tecavüz etti. Son zamanlarda meydana gelen bu olaylar kadýnlarýn ne kadar tehlike altýnda yaþadýklarýný ve cinsiyetçiliðin bütün saldýrganlýðýyla devam ettiðini gösteriyor. 25 Kasým Kadýna Yönelik Þiddete Karþý Uluslararasý Mücadele ve Dayanýþma Günü þiddetin kadýnlarýn günlük hayatýndaki yerini ve bu sistemin vahametini gösterdi. 8 Mart kadýnlarýn yaþadýðý ayrýmcýlýkla birlikte bir mücadele tarihini de hatýrlatýyor. Yaþadýðýmýz ekonomik kriz iþçi sýnýfýnýn hayatýný her geçen gün zorlaþtýrýrken, Filistin'e yönelik saldýrýlar devam ederken kadýnlar bütün bunlardan en çok etkilenen kesimi oluþturuyor. Ýþten ilk çýkarýlanlar, savaþta "meþru" tecavüzlerle en çok caný yananlar hep kadýnlar oluyor. Bu süreçleri umuda dönüþtürmek için her gün her yerde mücadele etmeliyiz. 8 Mart'ta krizin faturasýný ödememek ve savaþlara hayýr demek için, baþka bir dünyanýn mümkün olduðunu göstermek için sokaklarda olmalýyýz. Kadýnlarýn ezilmesinin ve þiddete maruz kalmasýnýn nedenleri Kapitalist sistem diðer sýnýflý toplumlara nazaran sanayiyle birlikte kadýnlarý toplumsal hayatýn ve üretimin içine daha fazla çekti, fakat üretim sürecinde özne olan kadýnlar otomatik olarak erkeklerle eþitlenmedi ve bu sistem içerisinde eþitlenemezdi de. Kapitalist sistemin yarattýðý çekirdek aile, toplumsal olmasý gereken üretimi ve bireysel ihtiyaçlarý özelleþtirdi. Bireysel ihtiyaçlar aile içerisinde karþýlanmaya ve gelecek nesil iþçiler bu yolla yetiþtirilmeye baþlandý. Ailenin bütün yükünü taþýyanlar da kadýnlar oldu. "Yuvayý diþi kuþ yapar" söylemi kadýnýn toplumsal hayattaki asýl rolünü belirledi ve kadýn annelik rolüyle kutsandý. Fakat sistemin aile kavramýný yüceleþtirmesi kapitalizmin bazý dönemlerinde sekteye uðradý. Ýþgücüne ihtiyacýn fazla olduðu, ekonominin büyüme dönemlerinde ve erkek iþgücünün yeterli olmadýðý savaþ dönemlerinde kadýn üretimin öznesi haline gelirken ve aile deðerleri bir anda önemsizleþtirilirken, kriz dönemlerinde kadýnlar iþyerlerinden ilk kapý dýþarý edilenler olmuþtur. Sistem kadýnýn yaptýðý iþleri, temizlik, yemek, çamaþýr, bulaþýk, çocuk bakýmý vs., toplumsallaþtýrmanýn mali yükünden kaçýnýrken ayný zamanda güçlü bir ideolojik araç kazanmýþtýr. Cinsiyetçilik ve ailenin kutsallýðý, hem erkek iþçinin sisteme baðlýlýðýný saðlamýþ ve sisteme karþý gelme gücünü köreltmiþtir hem de erkek iþçiye "sanal" bir iktidar alaný saðlamýþtýr. Sistematik bir sorun olan kadýn sorunu da kadýna yönelik her türlü þiddetin iktidar tarafýndan meþrulaþtýrýlmasýyla somutlanmýþtýr. Kadýna yönelik þiddetin iki cinsiyet arasýndaki doðal farklardan deðil sistemden kaynaklý bir sorun olduðunu görmek çözümü de beraberinde getiyor. Sistem kadýnlarý ikinci sýnýf vatandaþ konumuna düþürüyor; kadýna yönelik þiddet de sistematik olarak devam ediyor. Hüseyin Üzmez, tacize maruz kalan çocukta "ruhsal ve bedensel bir bozulmanýn olmamasý" için serbest býrakýldý. Tacize uðradýðýný söylemekten çekinen, söylediðinde apar topar bekâret kontrollerinden geçirilen ve bu uzun ve travmatik sürecin ardýndan suçlu hale getirilen kadýnlar ve yorgun düþen "tacizcilerin" aklanmasýna yabancý deðiliz. Mini etek ve dar kot pantolon giymek tecavüzde hafifletici bir sebepken, tecavüzcüler "diþi köpek kuyruk sallamadýkça erkek köpek peþinden gitmez" diye savunma yapabilirken, tacize ve tecavüze uðrayan kadýnýn "namusu" sorgulanýrken, bütün bu suçlarýn suç olmaktan çýkarýlmasý þaþýrtýcý deðil. Üzmez'in serbest býrakýlmasýnýn hemen ardýndan polis kýlýðýndaki 5 adamýn bir restorandan saçýndan sürükleyerek bir kadýný kaçýrmasýna ve ona tecavüz etmesine tanýk olduk. Polis olduklarý için restorandaki kimse sesini çýkarmadý. Polis þiddetinin her yerde ve her þekilde meþru görülmesi, kadýnýn uðradýðý þiddetin de hoþ görülmesiyle birleþti ve benzer bir olay Hatay'da da gerçekleþti. 5 kiþi, polis kýyafetleriyle 19 yaþýndaki bir kadýnýn evini basarak kadýný kaçýrmaya çalýþtý. ODTÜ'de psikolog skandalý ODTÜ'de Mediko'da çalýþan bir psikoloðun 7 kadýný taciz ettiði haberini aldýk. Kadýn arkadaþlarýmýzdan biri þikâyetçi oldu ve rektörlük haberin yayýlmasýný önlemek için olayý kapalý kapýlar ardýnda çözmeye çalýþtý. "ODTÜ özgür ve demokratik bir bilim yuvasýdýr" diyen yönetimin özgürlükler konusundaki tutumunu psikoloðun açýða alýnacaðýný söyleyip açýða alýnmayý sürekli geciktirmesiyle gördük. Psikolojimizi allak bullak eden psikolog açýða alýndý ve hukuksal süreç devam ediyor, fakat bu süreçte "ODTÜ'nün, Mediko'nun ve psikoloðun onuruyla oynama" suçundan dolayý tacize uðrayan kadýnlar yargýlanýyor! ODTÜ'deki bu olayda sessiz kalmadýk ve 17 topluluk ve ODTÜ Genç-Sen olarak psikoloðun açýða alýnmasýnýn yeterli olmadýðýný ve okuldan ihraç edilmesi gerektiðini söyleyerek bir eylem gerçekleþtirdik. Önemli ve güçlü bir ses oluþturduk fakat yeterli deðil. Kadýna yönelik þiddete karþý Ýstanbul'da Beyoðlu Kaymakamlýðý Sosyal Dayanýþma ve Yardýmlaþma Vakfi ile Mor Çatý Kadýn Sýðýnaðý Vakfi'nýn baþlatmýþ olduklarý Kadýn Konukevi çalýþmasýna, daha önce son defa kaynak saðlandýðý gerekçesiyle yeni kaynak aktarýlmamýþtýr. Böylelikle Türkiye'de devlet kurumu ve kadýn örgütü iþbirliði ile yürütülen sýðýnak çalýþmasý örneklerinden birisi olarak; Mor Çatý Kadýn Sýðýnaðý Vakfý ile Beyoðlu Kaymakamlýðý SYDV'nin ortaklaþa yürüttüðü çalýþma Beyoðlu Kaymakamlýðý tarafindan sonlandýrýlmýþtýr. yaþadýðýmýz her alanda sesimizi yükseltmeliyiz. Polis þiddetinin "meþruluðuyla" bütünleþtirilen, "14, evlilik için uygun bir yaþ" söylemleriyle savunmasý yapýlan, "yabancý bir kadýnýn o saatte yol kenarýnda ne iþi vardý" cümleleriyle olaðanlaþtýrýlan tacize, tecavüze ve kadýna yönelik her türlü þiddete karþý sesimizi daha güçlü bir þekilde çýkarmalý ve bu þiddetin "cahil erkeklerin iþi" olmadýðýný, sistematik bir sorun olduðunu dile getirmeliyiz. Sistemin cinsiyetçiliðine ve bütün ayrýmcýlýða karþý mücadele yaþadýðýmýz her alanda, üniversitelerde, iþ yerlerinde, sokakta, sendikalarda her yerde güçlendirilmelidir. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü'nde savaþtan en çok etkilenenler olarak, barýþ dileklerimizle ve yaþadýðýmýz sistematik ayrýmcýlýða karþý sesimizle sokaklarda olmalýyýz. Mor Çatı Kapatılamaz Sýðýnma evlerinin kadýna ve çocuða karþý þiddetin önlenmesinde çok önemli bir araç olduðu açýktýr. Þiddet gören kadýn ve çocuklarýn güvencede olacaklarý hissi, kadýnýn gördüðü þiddet karþýsýnda sessiz kalmamasý ve hakkýný arayabilmesi açýsýndan da çok önemlidir. Ayrýca sýðýnma evlerinde çocuk bakým birimlerinin de bulunmasý, sýðýnma evini kullanan kadýnýn ekonomik hayata katýlýmýnda da önemli bir araçtýr. Mor Çatý gibi güçlü bir sýðýnma evinin destekten yoksun býrakýlmasý, kadýna ve çocuða yönelik þiddete karþý mücadelede geri adým atýlmasý anlamýna geliyor.

- 10 - Fransa, Đtalya ve Yunanistan kılavuzluk ediyor Geleceðimize sahip çýkalým 2 Simin Gürdal 008 yýlýnýn son aylarýný önce Ýtalya ardýndan Fransa ve Yunanistan'da gerçekleþen, özellikle öðrencilerin öne çýktýðý kitlesel gösterilerle geride býraktýk. Ýtalya'da Berlusconi hükümeti krizi de bahane ederek eðitim bütçesinde 10 milyar avronun üzerinde bir kesintiyi öngören yasayý ekim ayýnda meclisten geçirdi. Bu, yaklaþýk 150 bin öðretmenin iþsiz kalmasý, sözleþmeli personel uygulamasýný artmasý, eðitim kalitesinde ciddi bir düþüþ ve üniversite harçlarýnda büyük bir artýþ anlamýna geliyordu. Dolayýsýyla yasa hem öðrencilerin hem velilerin hem de öðretmen ve üniversite çalýþanlarýnýn büyük tepkisiyle karþýlaþtý. Öðrencilerin yoðunlukta olduðu kitlesel protestolar, okul iþgalleri ve grevler gerçekleþtirildi. 30 Ekim'de öðretmenlerin bir günlük grev ilan etmesi ve greve katýlýmýn yoðun olmasý sonucu okullarýn % 90'ýnda eðitim yapýlmadý. 12 Aralýk'taki genel greve milyonlarca iþçi katýldý. Mücadele sonuç verdi. Berlusconi hükümeti geri adým attý. Yasanýn ilköðretimi kapsayan kýsmý geri çekilirken, geri kalan kýsmý askýya alýndý. Fransa'da da geçtiðimiz kasým ayý sonunda Sarkozy hükümetinin eðitim bütçesini týrpanlanma giriþimi ve yoðun iþten çýkartmalara karþý 200 bin öðrenci ve öðretmen sokaklardaydý. Yunanistan'da 2006 yýlýnda Karamanlis hükümeti, anayasadaki eðitimin kamu hizmeti olarak verilmesini zorunlu kýlan 16. maddeyi deðiþtirerek özel üniversite açýlmasýný yasal hale getirmeye çalýþmýþ, bu giriþim yine kitlesel gösteriler ve grevlerle karþýlanmýþtý. Hükümet geri adým atmak zorunda kaldý. Ancak hükümetin var olan öfkeye raðmen süreci iþletme çabasý, yaþanýlan ekonomik krizin özellikle gençler ve öðrenciler üzerindeki baskýsý ve bu kesimin gelecekleri konusunda 1 Cem Uzun 967-74 'teki cuntanýn düþürülmesi Yunanistan yakýn tarihinde önemli bir dönüm noktasýydý. 1946-49 iç savaþýnda komünistlerin yenilgisinden sonra zafer kazanan baskýcý saðcý hükümet 50'ler boyunca komünistleri avlayýp idam etmeye devam etti. 1960'larýn baþýnda sol yeniden yükseldi, Nisan 1967'deki askeri darbe de merkez solun gelecek seçimlerdeki muhtemel zaferini engellemek için yapýldý. 1973 baharýnda, Atina üniversitesinde, zorunlu askerliðe karþý sol kanatta yer alan hukuk öðrencileri bir iþgal düzenlediler ancak bu vahþi bir þekilde bastýrýldý. Ayný yýlýn 14 Kasýmýnda, seçkin bir okul olan Atina Politeknik'ten 1500 öðrenci Atina merkezindeki üniversite binasýný iþgal etti. Fizik yaþadýklarý belirsizlik duygusunun doðurduðu öfke, ifadesini 15 yaþýndaki Alexis'in polis kurþunuyla öldürülmesine verilen tepkide buldu. Öðrencilerin ve gençlerin son dönemde gerçekleþen mücadelelerde öne çýkmasý tesadüf deðil. Neo-liberal politikalar gençleri çok daha fazla etkiliyor. SSGSS yasasýný hatýrlayalým. Yasa kademeli olarak hayata geçirildiði için gençler yasadan çok daha fazla maðdur oldular. Yine 2006 yýlýnda Fransa'da geçirilmeye çalýþýlan ve büyük bir tepki sonucu geri çekilen CPE yasasý 26 yaþ altýndakilerin hiçbir gerekçe gösterilmeden iþten çýkartýlmasýna olanak tanýyordu. Bir diðer nedense neo-liberal uygulamalarýn eðitim alanýnda giderek yoðunlaþmasý. Süreç temelde iki þekilde yürüyor: Ya eðitim hizmeti - okul/üniversite içi hizmetler parça parça özelleþtirilerek ya da bizzat özel okul ve üniversiteler yaygýnlaþtýrýlarak - özelleþtiriliyor, böylece sermaye için yeni kâr alanlarý oluþturuluyor. Ya da - özellikle yükseköðretim - yine sermaye ihtiyaçlarý doðrultusunda müfredatýndan yapacaðý araþtýrmalara hatta sözleþmeli personel uygulamasýnýn yaygýnlaþtýrýlmasýna Yunanistan da mücadele geçmişe dayanıyor laboratuarýndaki araç gereci kullanarak bir radyo vericisi yaptýlar. Bu sayede radyodan Yunanistan halkýna askeri diktatörlüðe karþý demokrasiye destek ve bunun için mücadele çaðrýsýnda bulundular. On binlerce iþçi ve köylü bu çaðrýya yanýt verdi ve Politeknik'in önünde bir araya geldiler. Bu, cuntanýn meþruluðunu sarstý. Ordu, tanklarýný göndererek cevap verdi. 17 Kasým'da bir savaþ tanký gerçekleþtirdikleri iþgali savunan öðrencileri de ezerek Politeknik'in ön kapýlarýný yýktý. Öðrenci ve destekçilerden yaklaþýk 45 kiþinin öldüðü sanýlýyor. Sonuç þahin generallerin yeni askeri darbesiydi. Fakat yeni rejimin destekçisi çok azdý ve rejim bir sonraki hazirana kadar sürdü. Umutsuzca milliyetçi kartýný oynayýp destek toplamaya çalýþtýlar, Kýbrýs'ýn seçilmiþ hükümetine karþý Samson darbesini desteklediler. Yeni rejimin 5 günlük iktidarýndan sonra Türk iþgali kadar yeniden þekillendiriliyor. Türkiye'de de özellikle "Bologna Süreciyle Uyum" adý altýnda bu dönüþüm hýz kazanmýþ durumda. Peki, Bologna süreci neyi öngörüyor? - Lisans programlarý 3 yýla indirilmeye çalýþýlýyor. Amaç özellikle yabancý öðrenciyi çekebilmek. Ancak 4-5 yýllýk müfredatýn 3 yýla sýkýþtýrýlmasý hem yoðun ders yükü yüzünden öðrencilerin zamanýnda mezun olmalarýnýn olanaksýz hale gelmesi, hem de müfredatýn yetersiz kalmasý nedeniyle yüksek lisansýn öðrenciler için zorunluluk olmasý anlamýna geliyor. - Üniversiteler þirketler için AR-GE çalýþmasý yapan kurumlar haline getirilmeye çalýþýlýyor. - Üniversite yönetimleri þirket yöneticilerine ve þirketlere yakýnlaþtýrýlýyor. Torba bütçe uygulamasýyla üniversitelere "mali özerklik" saðlanmasý tartýþýlýyor. Kendi ifadeleriyle amaç "Asya ve ABD ile rekabet edebilen Avrupa" için "þirketlerin ihtiyaçlarý doðrultusunda" yüksek öðretimin yeniden þekillendirilmesi. Samson darbesini ve cuntanýn iktidarda kalma ihtimalini sona erdirdi. Saðcý politikacý, þimdiki baþbakanýnýn amcasý olan, Constantine Karamanlis geçici olarak baþbakan oldu. Politeknik isyanýnýn asýl mirasý saðcý bir politikacýnýn baþbakanlýða geri dönüþünden çok daha önemliydi. Karmanlis'in seçim zamaný olarak Politeknik'e yönelik saldýrýnýn yýldönümü olan 17 Kasým 1974 tarihini seçmesi politeknik isyanýnýn toplumsal bilinçte ne kadar önemli olduðunu gösterir. Diktatörlüðün düþüþünden sonra her þey deðiþti. Atina'da polis sokaklardan çekildi ve karakollara sinmek zorunda kaldý. Kýbrýs krizi sýrasýnda, savunma bakanlýðýnýn dýþýndaki yedek güçlere askere çaðrýlmayacaklarý söylenince, onlar artýk milliyetçi duyarlýlýklarýnýn azlýðýný göstermekten korkmayacaklarý için açýkça mutlu oldular. Atýk hemen hemen her þehirde "Politeknik Kahramanlarý" adýnda meydanlar var. Her sene 17 Kasým'da Ýstanbul Üniversite'sinin son rektörlük seçimlerinde rektör adaylarýnýn en "önemli" vaadi Bologna süreciyle uyumdu. Bu vaat öðrencilere ya da üniversite çalýþanlarýna verilmedi. Özetle öðrenciler açýsýndan yükselen harçlar ve kuþa döndürülmüþ bir müfredat, üniversite çalýþanlarý açýsýndan güvencesiz çalýþma koþullarý anlamýna gelen vaat, bu kesim açýsýndan pek de cezbedici görünmüyor zaten. Ancak tüm bu olumsuz geliþmeler önlenemez ve tersine çevirilemez deðil. Ýtalya ve Yunanistan'da neoliberal saldýrýlar verilen mücadeleler sonucu geri püskürtüldü. Öðrenciler cephesinde ciddi bir hareketlenme var. Ýngiltere'de Gazze'yle dayanýþma için üniversite iþgalleri yaþanýyor. Bu geliþmeler - þu anda çok zayýf da olsa - Türkiye'de de öðrencileri etkiliyor. Parçalý olan mücadeleleri birleþtirebilmek, öðrencilerin ve iþçilerin ortak mücadele kanallarýný geniþletmek ve öðrenciler arasýnda ortak bir örgütlenmeyi saðlayabilmek gerekiyor. Bu yüzden Genç-Sen'i, tüm öðrencileri kapsayabilecek kitlesel bir öðrenci sendikasýný inþa etmek son derece önemli. Cunta deviren ayaklanma: 1974 Politeknik'in parçalanmýþ kapýlarý sergilenir ve Atina halký Politeknik'in önünü çiçeklerle donatýrlar ve 17 Kasým 1974'teki büyük yürüyüþ gibi Yunanistan'a demokrasinin dönüþünü tetikleyen mücadele anýsýna yürüyüþ düzenlenir. Demokrasinin dönüþünden sonra, üniversitelerin özerk ve polisin girmesinin yasak olduðu kurumlar olmasýný saðlayan bir yasa çýkarýldý. Cuntanýn generalleri ve albaylarý yargýlandý ve hapse atýldý. Hiçbiri tahliye edilmedi ve büyük bir kýsmý hapishanede öldü. Hiç bir hükümet cuntacýlarýn serbest býrakýlmasýný önermeyi olasý toplumsal protestolar sebebiyle cesaret edemedi. Yunanistan halký diktatörlüðü düþüren bu mücadelenin Politeknik öðrencilerinin liderliðinde tabandan geldiðini biliyor. Bu isyan, demokrasi mücadelesinde iþçileri, öðrencileri ve köylüleri birleþtirdi ve 35 yýl sonra bile Yunanistan'daki politik tutumlarý belirlemeye devam ediyor.

ODTÜ Genç-Sen büyüyor Ö Ayşegül Şimşek ðrenciler olarak sorunlarýmýz ayný, çözümlerini de birlikte bulacaðýz diyerek yola çýktýðýmýz Genç-Sen ODTÜ güçleniyor. Krizle birlikte üzerimizdeki yük daha da arttý, yurtlar daha pahalý, ev kiralarý, doðalgaz daha pahalý, yemekhanenin yemekleri gün geçtikçe kötüleþiyor, çalýþan öðrenciler iþten atýlýyor ve dersler o kadar yoðun ki "hayat" duruyor. Sorunlarýmýzý biliyoruz, çözümlerinde ortaklaþabileceðimizi de biliyoruz artýk. Okulumuzda çalýþan öðrencilere, bütün burs ve sigortalarýndan vazgeçerlerse çalýþmayý sürdürebilecekleri söylendi; yani üstü kapalý bir biçimde iþten atýldýlar. ODTÜ Mediko'da kadýn arkadaþlarýmýz tacize uðradý. Yemekhanedeki yemekler pahalý ve bir o kadar da kötü. Yurtlarda barýnma koþullarý iyi deðil. Engelli arkadaþlarýmýzýn engellerinden kaynaklanan sorunlarý dikkate alýnmýyor. Asistan öðrenciler iþten atýlýyor. Bütün bu sorunlarý ancak beraber aþabiliriz. Bu nedenle öðrenci olmanýn zorluklarýný yaþayan herkesle bir arada olmak ve sendikalaþmak zorundayýz. Sendikamýzýn kuruluþundan bu yana edindiðimiz deneyimler bize gösterdi ki birleþik gücümüzü ortaya koyarak imza attýðýmýz etkinlikler ve eylemlikler kitleselliði de beraberinde getiriyor. Böylelikle sesimizi daha güçlü duyurabiliyoruz ve sonuca ulaþmamýz daha mümkün hale geliyor. ODTÜ'de 26 Kasým'da yaptýðýmýz "Taciz'e hayýr!" eyleminde de ortak iþlerin önemini yeniden görmüþ olduk. Mediko'da 7 kadýn öðrenciye taciz ettiðini öðrendiðimiz psikoloðun açýða alýnmasýnýn yetmeyeceði ve kadro dýþý býrakýlmasý gerektiði talebimizle; bugüne kadar bu taciz olaylarýnýn saklanmasý için okul yönetimince gösterilen gayretin de protesto edildiði bir eylem yaptýk. Bu eylemi okulumuzdaki 17 toplulukla beraber önemli bir katýlýmla gerçekleþtirdik. Bunun yaný sýra hayata eþit þekilde müdahil olamayan engelli arakadaþlarýmýzla birlikte 3 Aralýk Dünya Özürlüler Günü'nde bir basýn açýklamasý yaptýk. ODTÜ Genç-Sen eþitlik bürosu çerçevesinde Engelsiz ODTÜ Topluluðu ile beraber yaptýðýmýz basýn açýklamasýnda eðitimde fýrsat eþitliðini dillendirip, engellerin ortadan kaldýrýlmasý talebimizi yükselttik. Bütün gün açtýðýmýz stantlarda da öðrenci arkadaþlarýmýza hem Engelsiz ODTÜ'nün taleplerini hem de sendikamýzý anlatma imkâný bulduk. Sendikamýzýn kampüsümüzdeki etkinliklerinden biri olan Eðitim-Sen ile ortak yaptýðýmýz Örgütlenme Hakký Paneli'nde ise kapatma davalarýný ve örgütlenmemizden neden korkulduðunu tartýþtýk. Panelimize Ufuk Uras, Mustafa Kemal Coþkun (Eðitim-Sen), Deniz Kantar (Genç-Sen) konuþmacý olarak katýlýrken, panelin moderatörlüðünü ODTÜ Eðitim-Sen Temsilcisi Feza Arslan yaptý. Panelin sonunda açtýðýmýz Genç- Sen stantlarýnda ise sendikamýzý anlattýk ve yeni üyeler kazandýk. Öðrenciler olarak hayatlarýmýzý daha yaþanýlýr kýlmak için sendikamýzý büyütmeye devam edelim. Genç-Sen: Ulaþým, hakkýmýz G enel Kurul'un ardýndan Genç- Sen yoðun bir sürece girdi. Önce üniversitelerde yarý zamanlý çalýþan öðrenciler iþten çýkartýldý. Ardýndan belediye burslarý kesildi. Genç-Sen bu konularda hýzlý refleks gösterdi ve sürece müdahil oldu. Türkiye genelinde çok sayýda eylem gerçekleþtirildi, meclisten belediyelere kadar çeþitli kurumlarla görüþmeler yapýldý. Sonuç olarak üniversitelerde iþten çýkartýlan öðrencilerin yeniden iþe dönmelerini saðlayacak bir düzenleme meclis gündemine girmiþ bulunmakta. Önümüzde belediye seçimleri var. Geride býraktýðýmýz bir yýlda farklý illerde en çok öne çýkan sorun gerek üniversite kampüsüne ulaþýmýn zorluðu, gerek ücretlerin yüksek olmasý nedeniyle ulaþým sorunu oldu. Dolayýsýyla seçimler yaklaþýrken Genç-Sen'in belediyelerden temel taleplerinden biri öðrencilerin yaþadýðý ulaþým sorununun çözülmesi. Bu yüzden üniversitelerde ikinci dönemin baþlamasýyla birlikte ulaþým sorununu öne çýkartan merkezi bir kampanya yapýlmasý planlanýyor. Genç-Sen'in ulaþým konusunda yapacaðý kampanyada, burslar ve iþten çýkartýlan öðrencilerle ilgili yaptýðý çalýþmalarda zayýf kalan yanýný güçlendirerek bir adým daha atmasý gerekiyor: öðrencilerin daha fazla içinde yer alabileceði etkinlik ve eylemlerin geliþtirilerek son dönemde zayýf da olsa üniversitelerde ortaya çýkan öðrenci hareketlenmesiyle ve öðrencilerle bað kurabilmek. Öðrenciler üniversite dýþýna çýkma konusunda güvensizler, üniversite dýþýndaki etkinliklere katýlým düþük oluyor. Kampanya örgütlenirken ulaþým hakký konusunda panellerden çeþitli eylemlere kadar üniversiteleri de hareketlendirecek etkinlikler yapýlmasý hedeflenmeli, öðrencilerin Genç-Sen'in yaptýðý çalýþmalara daha fazla müdahil olabilmesinin yöntemleri geliþtirilebilmeli. Antikapitalist - Aylık Siyasi Gazete / Đletişim ve abonelik için : 0506 8329459 / www. antikapitalist.net / iletisim@antikapitalist.net Yayın türü: Yaygın süreli / Büro: Katip Mustafa Çelebi Mah. Abdullah Sok. No: 8/2 Beyoğlu-Đstanbul Tel: 0212 2492866; Antikapitalist aylık siyasi gazete / Şubat 2009 Sayı: 54 / Sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü: Türkan Uzun / Uluslararası Akım Tanıtım Yayıncılık Ltd. Şti. / Baskı: Yön Matbaası (Güven San. Sit. B Blok No: 366 Topkapı) - 11 - TEMEL ĐLKELERĐMĐZ YA BARBARLIK YA SOSYALĐZM Kapitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kar ve rekabettir. Bu nedenle iþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar ve çevre tahribatýna neden olur. Gittikçe daha fazla zenginlik yaratan kapitalizm geniþ yýðýnlarý yoksulluða mahkum eder. Yaratýlan zenginliðin insan ihtiyaçlarý için kullanýlabilmesi, ancak isçi sýnýfýnýn kolektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan her þeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür. ĐŞÇĐ SINIFININ KURTULUŞU KENDĐ ESERĐ OLACAKTIR Sosyalizm ancak isçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir. Ýsçiler bunu ancak isçi konseyleri aracýlýðýyla aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr. REFORM DEĞĐL DEVRĐM Bu düzenin kurumlarý yönetici azýnlýðý, çoðunluða karþý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar ele geçirilip çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanýlamaz. Kökten bir deðiþim gereklidir. Gerçek demokrasi, aþaðýdan yukarý doðru örgütlenen, temsilcilerin istendiði an görevden alýnabildiði, üretimin iþçi sýnýfý tarafýndan kolektif olarak kontrol edildiði bir sistemde mümkündür. Böyle bir deðiþim parlamento aracýlýðýyla gerçekleþtiri-lemez, ancak iþçilerin kitle eylemleriyle, büyük kitlelerin bir avuç yönetici azýnlýðý alaþaðý etmesiyle saðlanabilir. ENTERNASYONALĐZM Günlük yaþamýmýzda kullandýðýmýz en sýradan mallar bile deðiþik ýrk, renk, dil, din, cinsiyetten iþçilerce üretilmekte. Kapitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir. TEK ÜLKEDE SOSYALĐZM MÜMKÜN DEĞĐLDĐR Rusya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa kalýcý bir zafere ulaþamaz ve yenilir. Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya'da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928'deki karþý devrime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr. Kendilerini nasýl tanýmlarlarsa tanýmlasýnlar, bu ülkeler insana deðil silaha para yatýran, çevreyi tahrip eden, zengin ve yoksul ayrýmýnýn olduðu, ulusal ve cinsel ayrýmcýlýk yapýlan kapitalist toplumlardý. ULUSAL SORUN VE AZINLIKLAR Ayrýmcýlýk yapýlmayan bir dünyada birlik içinde yaþamak istiyoruz ama sadece yaþamak istediði ülkeyi, konuþmak istediði dili, ibadet etmek istediði dini seçebilen insanlar özgürce birlikte yaþayabilirler. Bu nedenle azýnlýklara yönelik her türlü milli, dini, mezhepsel, ýrksal ayrýmcýlýða karþý mücadele etmeli, ezilenlerin yanýnda olmalý, onlarýn eþitlik mücadelesini desteklemeli, örgütlenme haklarýný savunmalý-yýz. Uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurken, ezen ulus milliyetçiliðine karþý mücadele edip ezilen ulusun kurtuluþ mücadelesini desteklemeliyiz. CĐNSĐYETÇĐLĐK Yaþadýðýmýz sistem kadýnlarý ve eþcinselleri ezmektedir. Her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunmalý, insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele etmeliyiz. DEVRĐMCĐ PARTĐ Kazanmak için büyük çoðunluðu mücadeleye katmak gerekiyor. Ama egemenlerin propagandalarý ve günlük yaþamýn dayatmalarý nedeniyle ne yazýk ki büyük çoðunluk bizden farklý düþünüyor. Bu fikirlere karþý mücadele etmek için örgütlenmek, fikirlerimizin doðruluðunu mücadele sýrasýnda kanýtlamak zorundayýz. Bu nedenle kapitalist sisteme ve onun sonuçlarýna karþý her mücadelenin en militan parçasý olan en militan iþçileri sosyalizm ve birlikte mücadele etme fikrine ikna edecek devrimci bir parti inþa etmek istiyoruz. Iþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için böyle bir parti zorunludur. PARTĐ ĐÇĐ DEMOKRASĐ Sosyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Ancak birbirimizle tartýþarak, deney alýþ veriþinde bulunarak öðrenebilir ve kazanmak için ne yapabileceðimiz konusunda anlaþabiliriz. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur. Bu nedenle, demokrasi örgütlenmemizin can damarýdýr. Tartýþmanýn amacý birlikte hareket etmek, dünyayý dönüþtürmek olduðu için demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur. ÇAĞRI Bu fikirlere katılan herkesi, birlikte örgütlenmeye çağırıyoruz.

www.antikapitalist.net Ý Cem Uzun srail'in Gazze'yi bombalamasý ve iþgal etmesi, sistematik bir þekilde gýda, ilaç su ve elektrikten mahrum býrakmasý Filistin halkýna karþý kitlesel bir katliamdýr. Ýsrail saldýrýyý "terörizme karþý mücadele" olarak lanse etti. Hâlbuki altý aylýk ateþkesi Ýsrail'in kendisi 4 Kasým'da bozmuþtu. Ýsrail herhangi bir ateþkesin Hamas'ýn yeniden silahlanmasýna yarayacaðýný iddia ediyor. Aslýnda Ýsrail en az 6 aydýr bu saldýrýya hazýrlanýyordu. Dolayýsýyla ateþkes Hamas tarafýndan deðil, Ýsrail tarafýndan saldýrýyý planlamak için kullanýldý. Gazze saldýrýsý sonucu iki bine yakýn Filistinli hayatýný kaybetti, Gazze'nin altyapýsý yok oldu. Hamas roketleri sonucu ölen Ýsrailli sayýsý ise dörttür. Bütün dünyada insanlar bu katliamý kýnamak için sokaklara dökülürken, Arap hükümetlerin çoðu bu saldýrýyý sessizce kabullendi. Baþbakan Tayyip Erdoðan, Ýsrail'in cinayetlerini kýnadý, Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda Ýsrail Cumhurbaþkaný Þimon Perez'e sert çýktý. Ne var ki Türkiye, ölüm saçan saldýrýlarý uygulayan Ýsrailli pilotlarýn eðitim imkânlarýný saðlayarak Ýsrail'in Ortadoðu'daki en güvenilir müttefiki olmaya devam ediyor. Türkiye'nin RF-4E uçaklarýn modernizasyonu için yapýlan sözleþmenin ihalesinin Ýsrailli Elbit þirketine verildiði Gazze'ye yönelik kara harekâtý baþladýktan 18 saat sonra, 4 Ocak Pazar günü açýklandý. Davos dönüþü yapýlan Bakanlar Kurulu da Ýsrail ile iliþkileri korumaya karar verdi. Mýsýr hükümeti Gazze halký öldürülürken Refah sýnýr kapýsýný resmi olarak kapalý tuttu. Ýsrail Dýþiþleri Bakaný ve son genel seçimlerin galibi Tzipi Livni, Gazze saldýrýsýnýn baþladýðýný Mýsýr'ýn üstü kapalý onayýný aldýktan sonra Kahire'den duyurdu. Mübarek, Filistin halkýna desteði kendi diktatörlüðüne yönelik bir tehdit olarak görüyor. Haklý; çünkü Mýsýr, Ýsrail saldýrýlarýna yönelik toplumsal karþý çýkýþýn en büyük olduðu ülkeydi. Hava saldýrýsýnýn ilk iki gününde yaklaþýk 250.000 kiþi Ýsrail karþýtý protestolara katýldý. Mýsýr'dan Filistin'e gönderilen ilk yardým konvoyu Mýsýr'da 2008 yýlýnda büyük bir grev dalgasý yaratmýþ Mahalla grevcileri tarafýndan organize edildi. Ancak Mübarek'in politikasý ters tepiyor ve Ýsrail saldýrýsý ile iþbirlikçiliði isyan ateþini iyice körüklüyor. ABD "teröre karþý savaþta" Irak tarafýndan yenilgiye uðratýldý. ABD askeri birliklerinin Irak'ta kalmasýyla sonuçlanan antlaþma Bush yönetiminin istediði sonuçtan çok uzaktý. Afganistan'da ABD ve müttefikleri Taliban'la savaþta yeniliyor. Ýran, Irak hükümetine önderlik eden Þii'ler üzerindeki etkisiyle oldukça güçleniyor. Bush, yeni muhafazakârlarýn istediði Ýran saldýrýsýný gerçekleþtiremeden görevinden ayrýlmak zorunda kaldý. Diðer önemli yenilgi ise Ýsrail'in 2006'da Lübnan'a düzenlediði saldýrýnýn püskürtülmesi oldu.. Bütün bu yenilgilerin sonucunda Ýsrail'in son saldýrýsý, ilk olarak "Lübnan Sendromu nu atlatmak ve komþularýna hâlâ Ýsrail saldýrýlarýndan korkmalarý gerektiðini göstermekti. Ýsrail birliklerinin 18 aydýr bu saldýrý için hazýrlandýðý, dolayýsýyla bu saldýrýlarýn Hamas'ýn roket fýrlatmasýna karþý bir reaksiyon olduðu söyleminin yalan olduðu artýk açýkça görülmektedir. Yani saldýrý Lübnan yenilgisinden beri planlanmaktadýr. Ayrýca, Ýsrail genel seçimlere doðru giderken politikacýlar "þahinlik" yarýþýna girdiler. ABD'nin Irak ve Afganistan'da baþarýsýz olduðu bir ortamda ve artan istikrarsýzlýk karþýsýnda, Ýsrail'in ABD açýsýndan öneminin artacaðý egemenler tarafýndan biliniyor. Ýsrail ABD'den tek baþýna yýlda 3 milyar dolarlýk askeri yardým alýyor. Ýsrail egemen sýnýfý bu yardýmlarýn devamýnýn saðlanmasýný garanti altýna almak istiyor. Bu nedenle Gazze iþgalinin yaratacaðý riskleri göze almaya deðer buluyor. Filistin tarafýna bakarsak, þimdiki durum sözde "iki devlet" çözümünün imkânsýz olduðunu gösteriyor. Filistin'deki Gazze ve Batý Þerialý minik devlet ancak Ýsrail devletine baðlý köle kamplarý olabilir. Filistin devleti çok küçük ve askeri ve ekonomik olarak Ýsrail egemenliðinde olacaktýr. Ayný þekilde, Filistin halkýnýn dilediði tek mümkün çözümü, yani Yahudi ve Araplarýn beraber yaþadýðý ve mültecilerin geri dönebileceði laik bir Filistin devletini Baþbakan Tayyip Erdoðan, Ýsrail Cumhurbaþkaný Þimon Perez'e "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" diyerek yaptýðý çýkýþla dünyanýn dört bir tarafýndaki vicdan sahipleri ve savaþ karþýtlarýnýn duygularýna tercüman oldu. Ne var ki bu çýkýþýn hemen ardýndan hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Ýsrail ile olan iliþkilere ne denli önem verdiklerini ve bunlarý korumak istediklerini beyan etti. Anlaþmýyoruz! Hükümetin Ýsrail ile iliþkileri koruma politikasý ikiyüzlülüktür; anlaþmýyoruz. 60 yýldýr Filistin halkýna uygulanan baskýlara karþý çýkan bizler Türkiye'nin sürdürdüðü ekonomik, askeri ve siyasi iliþkilerin Ýsrail devletinin yayýlmacý ve katliamcý politikalarýna destek sunduðunu görüyoruz. Ýsrail'e verilen her kuruþ Filistin halký Þubat 2009 / Sayý 54 / Fiyatý 1 YTL Đkiyüzlü politika istemiyoruz Ýsrail ile anlaþmalar iptal edilsin! Filistin halký tek baþýna kazanamaz. Bu nedenle, Orta Doðu halklarý harekete geçmek ve emperyalizm yanlýsý Arap hükümetleriyle hesaplaþarak onlarýn üstesinden gelmek zorunda. Filistinliler 2006 yýlýnda 74 Hamas üyesini 132 koltuktan oluþan Filistin parlamentosuna sokarak, kesin olarak "iki devlet" çözümüne karþý çýktýlar. Ýsrail için iki devlet çözümü "Büyük Ýsrail" inþa etmenin kýlýfýdýr. Ýsrail'in Batý Þeria'da ve Doðu Kudüs'te 470.000 vatandaþý var ve bu bölgelerde Filistinlilerin Ýsrailli iþgalci-yerleþimciler için ayrýlmýþ ana yollardan geçmeleri bile yasak. Hamas'a karþý koymak için Ýsrail FKÖ'yü silahlandýrdý ve Hamas ile FKÖ arasýndaki gerilimi provoke etti. Bunun sonucunda Gazze Hamas kontrolünde kalmaya devam etti. Bariz bir þekilde seçimleri kaybetmiþ olan FKÖ ise Batý Þeria'yý kontrol etmeye devam etti ve Batý yardýmýnýn aslan payýný da aldý. Batý'nýn "demokrasiyi desteklemek"ten ne anladýðý burada belli oluyor. ABD ordusu ve ekonomisinin girdiði kriz, dünyayý daha güvenli bir yer yapmýyor. Köþeye sýkýþmýþ bir ABD egemen sýnýfý daha saldýrgan ve bütün dünyayý tehlikeye sokacak maceralara daha çabuk atýlabilir. Filistinlilere yönelik Ýsrail saldýrýsýna ve Ýsrail'i bölgede yaþayan toplumlarýn isteði hilafýna açýk veya kapalý bir þekilde destekleyen bölgedeki hükümetlere karþý çýkmamýz bu yüzden hayati öneme sahip. Bugün dünyanýn her tarafýnda Gazze ile dayanýþma mücadeleleri sürüyor. Türkiye'de savaþ karþýtlarýnýn Gazze ve Filistinlilerle sunabileceði en büyük dayanýþma, AKP hükümetinin Ýsrail ile anlaþmalarý yýrtýp atmasý için her yolu denemektir. www.israilleanlasmalariptaledilsin.net üzerine kurþun olarak yaðýyor, Ortadoðu halklarýna yönelik nükleer tehdide dönüþüyor. Kamuoyundan gizlenen askeri ve stratejik iþbirliði anlaþmalarý ile Gazze'yi bombalayan Ýsrail pilotlarý Türkiye hava sahasýnda eðitim görüyor. Soruyoruz: "Bu mudur önem verdiðiniz ve korumak istediðiniz?" Barýþ ve halklarýn kardeþliðine önem veren; Yahudi, Hýristiyan, Alevi, Müslüman, Türk, Kürt, Ermeni, Arap halk ve toplumlarýnýn baskýlardan uzak adil ve eþit koþullarda yaþayabilmesi için mücadele eden bizler Filistin halkýnýn korunmasýna yönelik somut adýmlarýn atýlmasýný istiyoruz. Filistin halkýyla dayanýþma "söz"de kalmamalý; Ýsrail devleti ile olan gizli-açýk anlaþmalar iptal edilmelidir. Ýmza için: www.israilleanlasmalariptaledilsin.net