BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM



Benzer belgeler
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 7. DÖNEM

DUYGU ODAKLI ÇİFT TERAPİSİ

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 7. DÖNEM

BİRLEŞTİRİLMİŞ PSİKOTERAPİ. Jeffrey J. MAGNAVITA, PhD, ABPP

GELİŞİMSEL NÖROBİYOLOJİ VE BAĞLANMA KURAMI. Dr. Allan N. SCHORE

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Asistanlıkta Psikoterapi Eğitimi Neden Önemlidir? Doğan Şahin İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Sosyal Psikiyatri Servisi

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 7. DÖNEM

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM


PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

Psikanaliz Sigmund Freud

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

K İ Ş İ L İ K. Kişilik kavramı Kişilik kuramları Kişiliğin ölçülmesi. Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162

Bireysel Farklılıklar, Kişilik, Tutum, Duygu ve Değerler

KERNBERG GÜNLERİ II III

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Dinamik Formülasyon Üzerine Bir Olgu Sunumu. Dr. Abdullah AKGÜN Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi

SRA Versiyon Şubat 2001

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Editörler Doç.Dr. Ahmet Akın & Yrd.Doç.Dr. Rukiye Şahin Psikolojik Danışma Kuramları ISBN:

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

Temeller, Bölüm I: Freud. Psikolojiye Giriş. Değerlendirme. Temeller, Bölüm I: Freud Ders 3. Arasınav (%30) Final (%35)

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

ÇOCUK-EBEVEYN İLİŞKİSİ EĞİTİMİ=FİLİAL TERAPİ UZM. KLİNİK PSİKOLOG&OYUN TERAPİSTİ ZEYNEP BETÜL TORUN

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK

KERNBERG GÜNLERİ-I. John F. CLARKIN. Borderline Kişilik Bozukluğunda Aktarım Odaklı Psikoterapi. Atölye Çalışması Metinleri. Psikoterapi Enstitüsü

KERNBERG GÜNLERİ-II. Otto F. KERNBERG AKTARIM ODAKLI PSİKOTERAPİ. Atölye Çalışması Metinleri. Psikoterapi Enstitüsü

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

Uzaktangörü (Remote Viewing) Basitleştirilmiş Çizim Taslağı Düzenleme V /02/28

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır?

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Hiçbir zaman yaşamıyoruz, sadece yaşamayı umuyoruz. Hep mutlu olmayı bekliyoruz dört gözle ve olamıyoruz, hiçbir zaman, ne çare...

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Okul fobisi nasıl gelişir?

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM

Anne ve kız arasında en çok yaşanan iletişim sorunları nelerdir?

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

3. Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. 4. Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilirim.

Koçluk, danışanın problemlerini çözüme ulaştırmak ve yolunu aydınlatmaktır.

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 7. DÖNEM

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak


Çocuklar İçin Koruyucu Aile Rehberi. Biz Gönüllüyüz Ya Siz?

BİR ÇOCUĞUN OYUN TERAPİSİ HAKKINDAKİ İLK KİTABI

Transkript:

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM OCAK DERS NOTLARI Editör Dr. Tahir ÖZAKKAŞ Ahmet ÇORAK i

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 115 Bütüncül Psikoterapi 8. Dönem Ocak 2010 Ders Notları ISBN 978-605-5241-62-9 Copyright Psikoterapi Enstitüsü Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda yayımlanamaz. Birinci baskı: Ekim 2013 Editör: Tahir Özakkaş Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Beyza Tıraş Baskı: İklim Ofset Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul Tel: 0212 577 77 45 www.iklimmatbaa.com PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ. Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345 Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102 www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com ii

SUNUŞ nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları İ tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucuları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek ötekileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlardan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleşmeyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır. Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişiliğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bütüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yaklaşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalışan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır. Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikoterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik iii

Eğitimi 8. Grubunun Ocak ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır. Bu ders notlarında, Psikoterapide Nesne İlişkileri, İçe Atma Yansıtma Döngüsünün İşlevi, Nesne İlişkileri ve Borderline Yapılar, Farklı Kuramcılara Göre Nesne İlişkileri, Nesne İlişkileri Açısından Gelişim Kuramı, Ayrışma-Bireyleşme Dönemi konuları ele alınmaktadır. Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır. Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymaktayız. Keyifli okumalar dileriz Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı iv

İ Ç İ N D E K İ L E R OCAK 2010 1. GÜN 1 GENEL DEĞERLENDİRME... 9 2 PSİKOTERAPİDE NESNE İLİŞKİLERİ... 53 3 NEVROTİK EGO STATELER İLE PSİKOTİK AYRIŞMAMIŞLIK... 98 4 NESNE İLİŞKİLERİNDE İLKELDEN OLGUN DÜZEYE GEÇİŞ... 127 OCAK 2010 2. GÜN 5 KERNBERG E GÖRE NESNE İLİŞKİLERİ... 155 6 İÇE ATMA YANSITMA DÖNGÜSÜNÜN İŞLEVİ NEDİR?... 191 7 VAKA ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN NESNE İLİŞKİLERİNİN PEKİŞTİRİLMESİ... 229 8 İÇSELLEŞTİRİLMİŞ NESNE İLİŞKİLERİ... 260 OCAK 2010 3. GÜN 9 NESNE İLİŞKİLERİ VE BORDERLİNE YAPILAR... 277 10 KURAMCILARA GÖRE NESNE İLİŞKİLERİ... 310 11 NESNE İLİŞKİLERİ AÇISINDAN GELİŞİM KURAMI... 337 12 AYRIŞMA-BİREYLEŞME DÖNEMİ... 365 v

Ocak 2010 1. GÜN

1 GENEL DEĞERLENDİRME T ahir Özakkaş: Evet arkadaşlar, bana bakın artık. Kötü hissettim sabah sabah kendimi. Tekrar başın sağ olsun diyelim. Kursiyer: Teşekkür ederim. Gerçi 3 ay oldu ama ben yeni yeni atlatıyorum sanki. Tahir Özakkaş: Bugün A. ya da baş sağlığı dileyeceğiz. Evet, efendim yavaş yavaş başlayalım. Aramızdan çok değerli arkadaşımız şöyle bu eğitimin 7 aylık bir özetini toparlayabilir mi? Eğer 7 ayı iyi öğrenmiş isek, az çok kaldıysa zihnimizde bu ayki eğitimimiz göbek taşı, eğitimimizde hepsini bir yere oturtacak. Geçmişi biraz daha iyi kavradıysak çok daha iyi anlamamız ve kavramamız mümkün olacak. Evet, G. Sana bir mikrofon verelim. Kursiyer G: Öncelikle bir psikoterapik görüşmeyi öğrendik. Onunla ilgili şeyler vardı. Biz hangi psikoterapiyi yapıyoruz, bütüncül psikoterapiyi öğrendik. Birincisi davranışçı, sonra kognitif bilişsel, dinamik ve varoluşçu diye 4 psikoterapi vardı. Bunların hepsinin bir entegrasyonu şeklinde olanda bütüncül psikoterapi, biz burada bunu öğreniyoruz. Ruhsal aygıtı öğrendik. İd, ego, süperegoyu öğrendik. Egonun savunma mekanizmalarını öğrendik Ruhsal aygıtı öğrenmek

önemli, işin esası orada. İntrapsişik yapıyı öğrendik. Oral dönem, anal dönem ödipal fallik dönemi öğrendik. Bunların normal ya da psikopatolojik olmaları durumunda nasıl kişiliğin geliştiğini gördük. Şöyle söylemek lazım, önemli olan bu oral dönemde temel güven duygusunu almak, 0-1 yaş arasında oral dönemde oluyor. Yine bunu geçen ayla da birleştirirsek oral dönem içeri almak ve dışarı vermek şeklinde özetlenebilir. Bunu öğrenmek önemli, bu dönem normal geçerse temel güven duygusuyla oluyor, bu dönemde patolojiler olabilir ve patolojiler olduğu zamanda da daha çok psikotik patolojiler olabiliyor. Anal dönemde genelde bir irade söz konusu. İradeyi kullanma bu iradeyi kullanmada da özellikle 1 yaş çocuğun kendi kendine yürümeye başlaması, sonra kakasını, çişini yapması bu iradeye sahip olması onun yine bakıcıyla arasındaki ilişkiler ve bu ilişkilerde eğer bakıcısı onun iradesine ve özerkliğine saygı duyarsa çocuk bu dönemi rahat atlatıyor. Ama saygı duymazsa çocuk bu dönemde patolojilere sahip olabiliyor. Bir ambivelans yani tutma tutmama, verme vermeme gibi patolojilere sahip oluyor ve ileride de bu kakasını tutup tutmama, herhangi bir şeyi, bir malı, bir bilgiyi verip vermeme şeklinde bir patolojiye neden oluyor. Ayrıca bu dönemde sadistlik kişilik gelişebiliyor. Yine anal dönem kişilik bozukluklarının olduğu, narsistik, şizoid ve borderline kişilik bozukluklarının olduğu bir dönem. Bir de anal dönemin özelliği bu dönemde diyadik ilişkinin olması henüz bu dönemdeki bir çocuk diyadik ilişkide yani herkesle birebir ilişki kuruyor. Bir üçüncü kişiyi duygu olarak katamıyor. Birisiyle olan ilişkisinin üçüncü bir kişinin ona etkisini, ona bakışını göremiyor. Fallik dönem ödipal dönemdeyse süperego işin içine giriyor. Üçlü ilişki, triangüler ilişki oluyor. Bu dönemde suçluluk duygusu dediğimiz duygu oluyor. Çocuk anne-babanın ideallerini zihnine yerleştiriyor ve süperegosu gelişiyor ve bu süperegosunun 10 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

geliştiği bir dönem, suçluluk duygusunun da geliştiği bir dönem. Bu dönemde üçüncü bir kişinin nasıl baktığını hissedebiliyor. Triangüler ilişkiye giriyor. Bu dönemde elektra ve ödipal diye kızlar için ve erkekler için iki dönem var. Bu dönem üzerinde biraz durmak lazım. Erkek çocuk annesine ilgi duyuyor ve bunun babası tarafından cezalandırılacağını düşünüyor. Bu dönemde düşündüğümü yaptım, yaptıysam suçluyum, suçluysam cezalandırılmalıyım. Eğer babasıyla iyi bir özdeşim kuramazsa annesi onu uyarır tahrik ederse, bu dönemi atlatamıyor. Ve ödipal kompleks bir miktar kalabiliyor. Elektrada da kızlar için aynı şey geçerli. Annesiyle iyi özdeşim kuramazsa elektra kompleksi gelişebiliyor. Elektra kompleksinde de yine yasak bir ilişki, ensest bir ilişki yapmış olmanın suçluluk duygusunu yaşıyor kız ve bu yaşadığı suçluluk duygusundan sonraki hayatına aktarıyor, çözemiyor. Oradaki ilişkiyi çözemediği için daha sonraki hayatında da hep birileriyle mücadele ediyor. Toplumdaki diğer nesneler, kişilerle mücadele ediyor. Yine bu dönemde bir ambivelans da var. Çünkü oradaki rakip anne aynı zamanda sevgi nesnesi. Formülasyonu da gördük. Onu ben pek içselleştiremedim. Tahir Özakkaş: Dinlemedin mi ses kayıtlarını? Kursiyer G: Ses kayıtlarını dinlemedim. Neden dinlemedim bilmiyorum ama biraz daha üzerinde durmam gerektiğini düşünüyorum. Oradan aklımda kalan şudur; bütüncül psikoterapide eklektik var yani o anda, o durumda hangisi işimize geliyorsa onu kullanıyoruz. Ama hepsini bir bütün halinde kavramak işte o bütüncül oluyor yani hepsini birbirinin içine geçirerek, birbirine yedirerek yapmak bütüncül psikoterapi oluyor. Davranışçı ve bilişselde biraz daha yapabiliriz. Örneğin davranışçı ve bilişsel terapiyi de gördük. Davranışçıda bir etki, bir tepki vardı. Koşullu şartlanma işte Pavlov un deneylerindeki gibi köpeklere yemek verileceği zaman zil çalıyor, yemek verilmeden de zil çaldığı zaman koşullu şartlanmayla mide salgıları artı- Genel Değerlendirme 11

yor. Koşulsuz şartlanmada da yine böyle bir koşul yok ama davranışçı öğrenme var. Sosyal öğrenme var. Sosyal öğrenme görerek öğrenme. Bir de içgörüyle öğrenme yani kendiliğinden ona da maymun deneyi yapmıştık. Yukarıya muz asılmıştı. Maymun sandığı koyup muza ulaşmıştı. Yani içgörüyle bir şekilde öğrenmeyi gösteriyor. Bu davranışçı, davranışçının özü; bir etki var ve bir tepki var. Davranışçılardan Pavlov, Watson ı öğrenmiştik. Bilişselde Ellis var. Şöyle düşünülüyor, bir temel kabuller var ama onu sorgulamıyorlar. Bunlar değer, değersizlik, yeterlilik, yetersizlik, çare ve çaresizlik şeklinde olabilir ve buna göre şemalar gelişiyor. Şemalara göre de bu da olumsuzsa, olumsuz otomatik düşünceler gelişiyor. Kişi buna göre davranıyor dedik. Ama enstitünün görüşünde bir insanın temel kabullerinin değerlilik değersizlik üzerine olamayacağı görüşü var. Aslında işte burada bütüncül terapi bilişsele dinamiğin bir bölümünü yerleştirdiği için, bütüncül psikoterapi oluyor. Bir çocuk eğer annesinden libidinal enerjiyi alamazsa yaşayamıyor yani var olamıyor. Bu libidinal enerji ilgi, bakım her türlü ilişkiyi alamazsa çocukta değerlilik, yeterlilik, yapabilme, üretebilme bir tane temel kabul bunların her biri ayrı ayrı libidinal enerjiyle gelişebilecek çekirdekler. Açılabilecek tohumlar diyelim. Ama libidinal enerjiyi alamazsa bunlar gelişemeyebiliyor. Şöyle; libidinal enerji anneyle çocuk arasındaki o ilişkide eğer anne çocuğun özerk yaptığı davranışlarda kendini değerli hissetmesi, yeterli hissetmesi, üretken hissetmesinde gereken desteği verirse bunlar normal gelişiyor, kendi yolunda gidiyor. Ama asıl sorun anne libidinal enerjiyi vermezse, işte o zaman çocuk libidinal enerjiyi alabilmek için annenin istediği gibi oluyor. Bozuk bir temel kabul gelişiyor. Çocuk şöyle düşünüyor; ben değerli olmak için uslu bir çocuk olmalıyım. Buna göre bir şema geliştiriyor. Anne sen uslu bir çocuksan seni severim, libidinal enerjimi sana veririm derse 12 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

çocuk uslu olmalıyım ya da işte çalışkan olmalıyım ya da her zaman saygılı olmalıyım şeklinde bir şema geliştiriyor. Aslında bu sahte olduğu için, annenin isteğine bağlı olduğu için kendi içinden gelen olmadığı için ve bunu devam ettirmek için zorlanıyor. Libidinal enerjiyi sürekli alabilmek için ben bunları nasıl sağlama alabilirim diye düşünüyor. Bazı önlemler alması gerekiyor. Örneğin benim çalışkan olmam için şunları, şunları yapmam lazım diye bazı şeyleri sürekli yapmak istiyor. Bunlarda olumsuz otomatik düşünceler. Ya çalışkan olamazsam, ya başarılı olamazsam. Olumsuz otomatik düşünceler şemaları tehlikeye atmaktan koruyacak olan şeyler, bazen de tüm bu önlemler işe yaramıyor. Birden sistem çöküyor ve o zamanda yine libidinal enerjiyi almak amacıyla telafi edici stratejiler ortaya çıkıyor. Önlemler yetmedi, örneğin işte bayılmak, küsmek gibi herkesin kendine göre geliştirdiği öğrendiği telafi edici stratejiler gelişiyor. Bunu da şöyle örnek vermiştik, birisi başarılı olmak için her şeyi hazırlıyor ama düşünmediği bir şey ortaya çıkıyor. Önceden planlayamadığı bir şey ortaya çıkıyor ve o durumda başarısız oluyor. Başarısız olması demek onun libidinal enerjiye ulaşamaması demektir. Onun için çok kötü bir durum. Yeniden o libidinal enerjiyi alabilmek, bağ kurabilmek için ya bayılıyor, ya küsüyor ilgiyi alabilecek bir şey yapıyor. Telafi edici stratejide işe yaramazsa o zaman depresyon oluyor. Tahir Özakkaş: Bu konuyu entegratif psikoterapi formülasyon kısmında anlatırken dedik ki şu şunlara değinmiştik entegrasyonun içerisinde davranışçı ve bilişselde var demiştin. Davranışsal ve bilişselde anlatırken entegratif psikoterapinin veyahutta formülasyon dersini bitirmiş oldun bu şekilde. Formülasyondan sonraki kısımla devam ediyorsun. Ben seni toparladım. Yani dürtü çatışmadan başladın, savunma düzeneklerinden başladın. Ego statelerden başladın geldin, formülasyon dersi gördük dedin, anlatılan Genel Değerlendirme 13

konuyu dinlemem gerekir dedin, yani teorik yapınla birbirine geçmesi gibi bir yaklaşım tarzı var dedin. Bunlardan en çok yapılan bilişsel ve davranışçı idi. Ama bilişsel ve davranışçıyı anlatmadık. Bilişselde bunlar bunlar var dedin, bunları anlattın. Kursiyer G: Çekirdek çatışmalı teoride herkesin bir ilişki kurma tarzı vardır. Ve o ilişki kurma tarzında bir şekilde tekrar eder. Aklımda kalan çok ayrıntı değil de bu. Tahir Özakkaş: O kadarı da yeter zaten. Bütün kuramlar veya terapi şekilleri aslında tekrar eden kişiye zarar veren o döngüyü fark ettirmek ve o döngüyü kırdırmaktır. Dinamik terapide böyle, nesne ilişkilerinde de böyle, ego statelerde de böyle. Şemalarda da böyle, davranışsal kalıplarda da böyle. Hepsinde aslında aynı şey, özü bir davranışsal model var, bu model bilinmeden hayatın her yerinde herkeste aynı şekilde tekrarlanıyor. Bir davranış yapıyorsun, karşıdan beklenti bekliyorsun, o beklenti olmadığı zaman kendi döngünü ortaya koyuyorsun. Basit. Ben bir şey yapıyorum. Sizin beni sevmenizi bekliyorum. Beni sevmiyorsunuz, sırtınızı dönüyorsunuz, kızıyorsunuz. Bende size küsüyorum ve kafanıza taş fırlatıyorum. Öğrendiğim şey bu. Hep bu modeli tekrarlıyorum. O model kişiye zarar veriyor ve huzursuzluk veriyor, dinginliğini engelliyor, potansiyelini ortaya koymasını engelliyorsa bu döngüyü fark ettirip o döngüden başka döngüler olabileceğini de ona yaşatmak. Bu da terapistle aktarım/karşı aktarım ilişkisinde ortaya çıkıyor. Kursiyer G: Geçen Kasım ayında konuştuğumuz dürtü çatışma kuramı geçen ay egoyu konuşmuştuk. Onlardan da söz edeyim. Tahir Özakkaş: Hay hay buyurun. Gayet güzel gidiyorsun. Kursiyer G: Şöyle, Freud un kuramı. Freud o dönemde işte hipnoz yaptığı zaman bilinçdışını fark etti. Bunu hep söyleyeceğim. Bilinçdı- 14 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

şını fark etmesi çok güzeldi. Herkes olgulara bakıyor ama bazıları o olgulardan kuramlar yaratıyor ve çığır açıyor. Tahir Özakkaş: Elma evren kuruldu kurulalı düşüyor ama birisi onun kanununu bulur. Kursiyer G: O yüzden saygı duyuyorum. Şimdi hipnoz yaptığı zaman bilinçdışını fark etti. Freud dedi ki; semptomların nedeni bizim dürtülerimizi boşaltamamamızdır. Dürtülerimizi boşaltırsak semptomlar geçer dedi. Ve ben dedi nevrotiklerle ilgilenirim, analiz nevrotiklere yapılır, onun dışındakilere yapılmaz. Bu analizi yapmak için de bir çerçeve çizmek lazım. Daha doğrusu analizin kuralları var. Bu kuralla yapmak lazım. Bu kurallardan birincisi de çerçeveyi çizmek lazım. Çerçeve dediği de analiz yaparken nelere dikkat edileceği, analiz basit bir sosyal ilişki değildir. Herhangi bir profesyonel ilişkide değildir. Analiz özel bir durumdur ve bunun kurallarını çizeceksiniz ve hastaya en başta diyeceksiniz ki; biz seninle bu odada senin sorunların için konuşacağız. Şu kadar zaman, haftada şu kadar saat geleceksin, şu kadar para ödeyeceksin, gelmezsen şu olur, gelirsen bu olur. Buranın kuralları şudur, şudur ve uyacaksın. Bende sana elimden gelen yardımı yapacağım. Bütün bilgimi ve becerimi içtenlikle senin için kullanacağım. Burada bir de şöyle bir durum var, divan işi. Serbest çağrışımda boş bir ekran olsun yani kişi olarak analisti görmesin diye danışan divana yatırdı. Analisti görmedi daha rahat bilinçdışından bilince aktarım çıkarabildi. Ve çerçeve, serbest çağrışım, serbest çağrışımda da günlük olaylar dışında aklına gelen şeyleri söylemesini istedi. Sıcaklık, açlık, soğukluk gibi şeyler olmasın dedi. İradeni kullanmadan aklına gelenleri söyle şeklinde. Onun dışında aktarım ve karşı aktarım var. Aktarım aslında her an birbirimizle olan ilişkilerimizde olan bir şey. Birinin duygusunu başkasına iletmesi. Burada terapide önemli olan aktarım yani o kişinin duygusunu danışanına hissettir- Genel Değerlendirme 15

mesi. Birde karşı aktarım var, karşı aktarımda terapistin o aktarımı karşısında duyduğu hisler. Tahir Özakkaş: Freud un orijinal divanı. Oturduğu koltuk. Kursiyer G: Evet, karşı aktarım Tahir Özakkaş: Bizim bağlarda kullandığımız sedir. Üzerindeki de Yahyalı halısı. Olay bu. Kursiyer G: Karşı aktarımda önemli olacak bir durum analizin kendi içgörüsüyle kendi içini bilmesi, kendini doğru değerlendirmesi hatta kendinin de analizden geçmiş olması. Tahir Özakkaş: Kendini analiz edebilme yeteneğinin olması Kursiyer G: Yani o aktarıma karşı kendi karşı aktarımının gerçekten ne olduğu, hangi duygulardan geçtiğini anlaması çünkü bazen kendi patolojisi olabilir ve karşı aktarımda patolojik olabilir. Aktarım ve karşı aktarım önemli çünkü tanı ve tedavi böyle oluyor. Tanıyı kendi karşı aktarımına bakarak koyuyor analist. Onun dışında serbest çağrışım, içgörü vardı. İçgörüde kişinin kendi içini kendi patolojilerini görebilmesi, lapsuslar vardı. Bunlar konuşma sırasındaki bazı dil sürçmeleri, onlarda serbest çağrışım gibi bilinç dışının bir açığa çıkması, yine bedensel olarak sakarlıklar da bilinçdışının açığa çıkması, rüyalar vardı. Rüyalar senaryosunu bizim yazdığımız olaylar ve rüyalarda bazı simgeler var. O simgelere göre rüyaları değerlendiriyoruz. Bunlar evrensel, toplumsal, ailesel ve kişisel simgeler olabiliyor. Yine aklımda kalan rüyalardaki fluluk bizim için çok önemli. O fluluğun olduğu yer asıl önemli yani biz rüyalarda nerede fluluk varsa oraya yoğunlaşacağız. Çünkü yoğunlaştıkça hasta duyguyu hissedip bize aktarabilir. Hangi duygu olduğunu bize aktarabilir. Rüyalarda buna dikkat etmek, 16 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Bunun altını biraz daha çizmek istiyorum. Rüyada hiçbir şey görmediği halde arkadan beni biri takip ediyor, yan tarafta bir şey var dediği halde kişiye o görmediği şeyin duygu yolu üzerinden giderek tamamen nasıl bir varlık olduğunu analiz edebiliyoruz. Demek ki duygu denen ayrı bir merkez var, o duygu zihnimizin belirli tarafından anlamlandırılarak şekle büründürülüyor. Bunu da şöyle daha basit söyleyeyim, sağ beyin duyguyla yaşar, duyguyla kodlar, onu ne anlama büründürür, ne şekle büründürür, ne hayale büründürür. Duygu bebeğin ilk şeyi. Bu duygu daha sonra sol beyin tarafından algılanır onu kelimelere, resme ve anlama döker. Bütün yaşantılarımızın özü sağ beyindeki yolaklardır. Sol beyin ona sadece kurgusal bir zemin hazırlar. Kognitif bir zemin hazırlar. Dolayısıyla rüyalarda sol beynin yani korteksin yani bilgi işleme prosesindeki mantıkla yaptığımız sistemler devre dışı bırakılır. Bu devre dışı bırakılan sistemin nedeni sansürdür. Ama sağ beynin o duygusal yapısı hissedilir. Biz o sağ beynin yapısının nasıl işleyeceğine yönelebilirsek direkt olarak o gerçek çatışmalarımız, kaygılarımız, korkularımızı orada farkına varabiliriz. Onun için biz duygu üzerinden giderek analizi yapıyoruz. Bu da bizim yaptığımız bir şey. Yani bu konuyla ilgili rüya analizleri herhangi bir şekilde bulunmuş bir şey yok. Bizim bulduğumuz işlediğimiz ve bütün rüya yorumlarını hastanın kendisine bağladığımız, terapistin subjektif yorumlarından arınan bir şey. Rüyalar hep subjektif yorumlarla olur. Terapistin kafasında, zihninde bir hasta imajı vardır. O hasta imajına dayanarak gelen sözleri kuramsal bilgilerle birleştirerek terapist bir yorum yapar. Bu hiçbir zaman objektif bir kanıta dayanmaz. Ama biz hastanın duygu tünelinden giderde yapılan yorum hasta içinden hıh hissettim duygusunu hissederse, oydu duygusunu hissederse hastanın yorumudur ve gerçektir. Genel Değerlendirme 17

Kursiyer G: Şimdi sağ beyin ve sol beyin dediniz bunlarda biz daha çok sol beyini mi daha çok algılıyoruz? Sağ beyin sol beyine veriyor bize ulaştırıyor. Tahir Özakkaş: Aynen. Kursiyer G: Bizim kendi içimizden sağ beyinle ilişki kurmamız ayrı bir deneyim mi gerektiriyor? Ya da sonradan öğrenmeleri mi atmak gerekiyor? Tahir Özakkaş: Bu konuyu böyle damdan düşer gibi anlatınca böyle oluyor tabi. Çocuk ilk 3 yaşındaki bütün deneyimlerini annenin duygusal repertuarını annenin şahsında tüm evrimsel insanoğlunun duygusal repertuarını sağ beyinden sağ beyine annenin ses tonu, annenin yüzündeki ifade ve annenin tutuş şekli ve postüründen alır. Başka hiçbir kaynağı yoktur. Anlamaz, bilmez, kelimelerin anlamı yoktur. Hiçbir şeyin anlamı yoktur ama bebek face to face sistem içerisinde ilk 3 yıl boyunca sağ beyni 2,5 katı artar büyür. Doğumdan sonra 2,5-3 kat korteksi büyür. Sağ beyin demek öbürünün yüzündeki ifade demek ve ses tonundan onun ne demek istediğinin nöronların yaratılışına uygun olarak bir nevi hepsini algılamasıdır. Ayna nöronlar dediğimiz nöronlarla annesinin konuşma şekli, üslubu, ses tonu, mimikleri, duruş şekli, tikleri her şey içselleştirilir. Bunun ama insani açıdan hiçbir anlamı yoktur. Onun ne olduğunu çocuk bilmez. Ama alır. Öbüründe mutluluk mu geliyor, mutsuzluk mu geliyor, iyimi geliyor, kötü mü geliyor hisseder. Yüzüne baktığı zaman bir insanın hiçbir şey okumadan o insanın nasıl bir insan olduğunu alabilecek kapasitemiz var. Benim ses tonumdan hangi duygularla konuştuğumu, ne demek istediğimi anlamın ötesinde gayet net alır. Vücut duruşundan gayet net alır. Biz bunları bastırdık orijinal temelimizi, tamamen sahte bir dünyaya yöneldik. Sol beyne anlamlandırdık ve sağ beyne yaşam stilini, öbür tarafa hissettirmemek, öbür tarafı algılamamak üzerine bir 18 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

takım kognisyonlar kurduk. Mantıksal kalıplar kurduk. Önermeler yaptık. Bu önermeler sahte anlatabildim mi? Eğer sağ beyinle uyumlu bir şekilde sol beyni yapılandırmış isek buna sağlıklı normal insan diyoruz. Sol beyin kendi başından bir takım prosesler üretip de sağ beyinin o duygusal yapısını bastırmaya çalışıyorsa sahte kendilikler oluşturuluyor. Dolayısıyla biz rüyaların yorumunu yaparken, sol beyindeki alan üzerinden yapıyoruz. Ama biz sağ beyinin duygusal yolağına gittiğimiz zaman bizi orjinine götürüyor. Tam kaynağa götürüyor. Bu bilgide rüya analizi herhangi bir kitapta yok diyorum. Benim yıllarca süren çalışmamda baktım bir yorum yapıyorum hastaya, yaptığım yoruma dedim ki değişik yapayım. A ya göre yapayım. B ye göre yapayım. C ye göre yapayım. Her duruma gidiyor diyorum. Anama diyorum ki bunu bir yorum yap. Annem çok güzel yorumlar yapıyor. Onun kendi içinde bir mantığı var. Freud bir temel kuram vermiş. Rüyaların birçoğu kuramsal oturuyor da, ben bir şey görmedim orada fluluk var diyor. Esas problemde oradaysa ben oraya nereden gireceğim? Hastanın kendine soruyoruz. Asla ona bir önermede bulunmuyoruz. Hasta gide gide hıh diye yol aldığımızda o iç dünyasındaki yapı, sol beyinle anlamlandırılıyor. Nereye gideceğini de bilmiyor sol beyin yalnız. Sol beyin sansür yapmış o duygunun nereye gideceğini bilmiyor ama siz o duygunun üzerinden gide gide karşınızda pat diye bir gerçek bulduğunuz anda iş işten geçmiş oluyor. Sansür yaptığı şeyi görüyor. Hastanın kendisinin sağ beyniyle iletişime girmesini cesaretlendiriyorum ben. Kursiyer S: Hocam ne hissettiğini mi soruyoruz? Tahir Özakkaş: Ne hissettiğini soruyoruz. Mesela birisi takip ediyor, 70 yaşında ihtiyar birisi takip ediyor diyorum. Yok diyor, 5 yaşında çocuk diyorum yok diyor. Hâlbuki hiçbir şey görmemişti. Bir kadın takip ediyor diyorum, yok erkek diyor. Bak görmediği bir Genel Değerlendirme 19

şeyi anlatıyor! Diyorum beyaz yüzlü çok hoş böyle nazenin biri, yok esmer suratlı kıllı bir tip diyor. Çok iyi niyetle geliyor sana diyorum. Hayır diyor kötü niyetle geliyor. Gidiyorsunuz, gidiyorsunuz, gidiyorsunuz 5 yaşındayken kendisine tacizde bulunan filan işçi amele karşısına çıkıyor. Hala onu takip ediyor. Şimdi biz bunu kafamızdan yorum yapsak bizim subjektif yorumumuz olacak, hasta hım hım diyecek. Ama hastanın kendi duygularından yola gidip de sadece siz sorularla hissettiği duyguyu bulmaya çalışırsanız, kaynakta resmi aynen görüyorsunuz. Rüya analizini konuştuk sizinle değil mi? Kursiyer G: Ve geçen ayda ego psikolojisini konuştuk. Burada Freud un her şeyin bütün semptomları nedir? Dürtüler ve Anna Freud karşı çıkmıştı. Demişti ki; dürtülerse herkeste var bu dürtüler, neden herkeste aynı semptomlara yol açmıyor? Burada önemli olan egodur. Egonun dürtülerle ve süperegoyla olan ilişkisidir, gücüdür demişti ve merkezin ego olduğunu söylemişti. Bir de Rapaport, Hartmann vardı. Egonun birincisi dürtülerini bastırmak ve diğer savunma mekanizmalarıyla dürtülerin deşarjını sağlama gücü vardı. Ve ilkel savunma mekanizmalarından, olgun savunma mekanizmalarına kadar savunma mekanizmalarını geliştirmek gibi fonksiyonu vardı. Yine egonun bir başka fonksiyonu dış gerçekliği hissetmek ve dış gerçeklikle uyum sağlamaktı. Bir başkası da egonun işlevlerinden içten ve dıştan gelen uyarıları ayırt etmek, hangisinin içten, hangisinin dıştan geldiğini görebilmekti. Egonun savunma mekanizmalarından aklımda kalan bölme savunma mekanizmaları ilkel olarak, idealizasyon, yalıtma vardı. Yine savunma mekanizması olarak rasyonalizasyon vardı Tahir Özakkaş: Arkadaşlar niye yardımcı olmuyorsunuz? Kursiyer G: Şeye geçmek istemedim olgunlara da hemen, inkâr, bastırma, yansıtmalı özdeşim yine önemli. Bu savunma mekanizma- 20 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

larını da konuşmuştuk. Ayrıca yine ego durumlarında geçen ay Erickson u konuştuk. Erickson da olaya daha çok sosyal açıdan bakıyordu. Toplumsal açıdan bakıyordu. Erickson kendi kimlik bocalamasıyla biraz olaya bakmıştı. Tahir Özakkaş: Şurada Freud un şeyini biraz izleyelim. Canlı olarak Freud u görün istiyorum. Evinin bahçesi. ( Bilgisayardan izleniyor) Kursiyer: Hastaları evinde mi kontrol ediyor? Tahir Özakkaş: Evinde evet. Tabi birçok yerde çalıştı. Torunu olması lazım. Bu ölmeden 1 veya 2 yıl önce çekilmiş bir film. BBC nin çektiği. Ses var ama ben sesi indiremedim. Gırtlak kanseriyken konuşturmuşlar çok zor konuşmuş. Herhalde morfinle kendini ötenazi yaptı. Doktoruna söyledi, doktoru da uygulamış. Kursiyer G: Ben devam edeyim mi? Tahir Özakkaş: Devam et sen. Kursiyer G: Erickson insan yaşamını 8 e ayırdı. Ve dedi ki; insan doğuştan epigenetik olarak 8 tane tohumla gelir. Uygun ortam buldukça bu tohumlar sırası geldiğinde açar. Birincisi 0-1 yaş arasında güven ya da güvensizlik dönemi dedi. Bu dönemde güven duygusu ya oluşmaz ya da işte problemli oluşur. İkincisi 1-3 yaş arasında utanç ya da suçluluk dönemi olur. Tahir Özakkaş: Sınıfın epeyce bir kısmı kaçırdı, ne anlatıyor arkadaşınız? Kursiyer: Erickson un utanç duygusundan bahsediyor ikinci evresinden. Tahir Özakkaş: Üçüncü evre ne? Kursiyer: Ödipal döneme denk gelen evre. Oradaki Genel Değerlendirme 21

Tahir Özakkaş: Girişimcilik duygusu. Bunlar bak çok karşınıza gelecek. Utanç sıklıkla narsistik kişilik bozukluklarında hissedilen duygu olarak, suçluluk ödipal çatışmada oto-kastrasyon olarak hep karşımıza gelecek ana duygu. Girişimcilik müteşebbis olma, sosyal olarak kendini ortaya koyma, bu iki dönem birçok patolojiyi bize izah edecek şey. Birisi utançtan bahsediyorsa direkt olarak gideceğimiz yer ikinci dönem yani bir ile üç yaş arasındaki preödipal döneme gideceğiz. Suçluluktan bahsediyorsa, iç dünyasında demek ki süperegoyu içselleştirmiş kendi içinde bir suçluluk duygusu oluşturmuş, en azından antisosyal olmadığını ve antisosyal eğilimli bir narsist olmadığını anlayacağız. Bu iki kelime, utanç ve suçluluk kelimesi çok karşılaşacağımız iki ana temel öğe. Onun için çok önem veriyorum. Kursiyer G: Sonra bu ödipal dönemde Tahir Özakkaş: Bak kimse dinlemiyor, bir tane kurban bulacaksın, olgun insanlarda hata yaptıkları zaman utanma duyguları hoş bir duygudur. Hicap duygusu diye söylenir. Yani lanet olsun ayıp oldu hocaya, arkadaşımız anlatıyor, ben de aldım kafamı köye gittim. Diye içinden sizlere rezil oldum duygusu, ona bir motivasyon veya biraz daha dikkatli dinleme şeyi, suçluluk da içten eve gidince adam anlatıyor, biz burada dinlemiyoruz. Kızcağız ne güzel toparladı hepsini izah etti, onu kaçırdık. Kendi içinde yaşayacağı duygu. Kursiyer G: Sonra 6-13 yaş arasında bu latent dönemde kimlik değil de içyapıcılık önemli. Sonra asıl 13-23 yaş aslında onu biz yazdık ama ergenlik dönemi, buradaki önemli olan kimlik, ya kimliği bulma ya kimlik bocalaması. Benim buradan anladığımda Erickson şöyle diyor; ergenliğe gelen kişi ne olduğunu bilemez. Yani ben neyim? Kadın mıyım? Erkek miyim? Başarılı mıyım? Başarısız mıyım? Ya da temelde ben bir bütün insan mıyım? Bu duyguyu netleştirmesi, oturtması ergenlik döneminde olur. Ergenlik dönemi daha önceki dönem- 22 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

ler iyi atlatılmışsa bu daha olumlu gider. Daha önceki dönemlerde patolojilerle geçmişse, ergenlik dönemi biraz daha krizli olur. Ergenlik dönemi kimliğin bulunması dönemidir. Tahir Özakkaş: Bunlar ekabir takımı, assolistler. (Hoca geç gelenleri göstererek) G. Kardeşimiz 7 aylık eğitimi sizler için özetliyor. Çok da güzel gidiyor. Herkeste bu kadar bilgi kaldıysa inanılmaz ve muhteşem bir şey. Beni mutlu eden bir şey. Kursiyer G: Şimdi bundan sonraki dönem ergenlikten sonra eğer kişi kimliğini iyice yerleştirdiyse o kimlik duygusunu, yakınlaşma ya da yakınlaşamama. Bir başkasıyla yakınlaşabilme, bütün olabilme duygusu vardı. Eğer bu dönemi iyi atlatamazsa kişi bir başkasıyla yakınlaşamaz boğulur, bir başkasının içinde eriyip gideceğini düşünür. Ama ergenlik döneminde kimliğini yeterince bulmuşsa, bundan eminse, bu emin duygusu içine yerleşmişse rahatlıkla bir başkasıyla bütünleşebilir. Ondan sonraki dönemde üretkenlik dönemi, olgunluk dönemi. Bu dönemde de daha çok üretmek ya da üretmemek. Ondan sonra 40 ile 65 yaş arası. 65 yaştan sonra da bilgelik ya da yılgınlık dönemi. Bu dönemde eğer kişi her dönemi daha rahat atlatmışsa, hayatından memnunsa, daha bir bilgece olaylara yaklaşabilme özelliğindedir. Ya da yapamadıysa çok şeyi ve hayata bakıp çok fazla zamanı kalmadığını hissediyorsa, bir yılgınlık hisseder. Erickson böyle dönemlere ayırmış. Hep ego kimliği ve self kimliği demiş. Erickson kimlik olarak açıklamış. Genellikle kimlik sözünü kullanmış. Bir de biz geçen ay ego ich anlamına gelen, aslında Freud ich demiş. Sonra ben kendi kendime düşündüm, herhalde şöyle bir durum oldu, bilmiyorum ama benim yorumum olarak ego dedikleri bir aygıt aslında ve bu aygıt zekâyla o andaki belki uyku, uykusuzluk bir kapasite gibi bir şey. Tahir Özakkaş: Kesinlikle öyle. Genel Değerlendirme 23

Kursiyer G: Ve bakıyorsunuz bu ego herkeste aynı gibi oluyor ya da egoları aynı olan insanların bazı şeyleri farklı. Dolayısıyla egoyu, ego ve kendilik diye 2 ye ayırmıştık. Ego bir aygıttı ya da bir bilgisayarın hard diskiydi. Kendilikte onun üzerine gelen bir yazılım gibiydi. Ve ikisi beraber gidiyordu. Bunun dışında John Watkins ve Tahir Özakkaş: John Watkins i hatırlıyorsunuz değil mi? İntrojekten idontefekte giden o güzel özdeşim sürecini çok güzel hatırlıyorsunuz değil mi? Bu da çok önemli. İntrojek nedir en basit? O nasıl bir müddet sonra idondatek hali kendi parçamız olur da dış bir nesne olmaktan, ikinci olarak ego kateksi ile nesne kateksi de çok önemli. Bu da normal olarak klasik olarak gelişmiş olan psikanalitik psikoterapilerin görmezlikten geldiği en büyük eksikliklerinden birisi. Çünkü bunu görürlerse ego kateksi ve nesne kateksi kelimelerinin içeriğini görürlerse geliştirdikleri sistem göçüyor. Yani nesne ilişkileri anlamında bugünde anlatacağımız gibi nesne nerde, kendilik nerde sınırları belirsizleşiyor. Kuram çöküyor onun için ego kateksi ve nesne kateksi kelimesini oldukça dışsallaştırarak, dışarıda tutarak istisnai bir durum olarak sistemi anlama ve anlatmaya çalışıyorlar. Evet buyurun. Kursiyer G: Paul Fedder ego kateksi ve nesne kateksiden söz etti. Biz doğuştan neyin ben neyin nesne olduğunu o kateksi enerjiyi neye yüklediğinizle ilişkili diye düşünmüştük. Eğer biz bir şeye ego kateksi yüklersek o ben olur. Nesne kateksi yüklersek nesne olur. Bir şeyin ben ya da nesne olduğu bizim ona yüklediğimiz enerjiyle ilişkilidir demiştik. Çoğul kişiliklerde de şöyle söyledik. Bizim değişik ego gruplarımız var. Yani ben burada öğrenciyim. İşyerinde doktorum, başka yerde arkadaşım. Annemin babamın çocuğuyum, bir başkasının arkadaşıyım. Değişik ego durumlarım var. Ve bunların ben hepsini kabul ediyorsam, bunların hepsi birbiriyle gayet barışıksa bu normal bir durumdur 24 8. BPT OCAK DERS NOTLARI

demiştik. Ama şimdiki ego durumlarım ya da geçmişteki bazı ego durumlarım arasında biliyorum ama çok da fazla onu hissedemiyorsam nevrozda daha çok böyleydi. Eğer ego durumlarım birbirinden habersiz ise benim, yani ben bir ego durumundayım, öbür ego durumumu hiç bilmiyorsam çoğul kişilik, bunu John Watkins savaştakileri incelerken çalıştı, savaş travmalarını incelerken bunları gördü ve çoğul kişilik olduğunu gördü. Değişik ego durumlarının birbirinden habersiz olarak kişide bulunabileceğini gördü. Ve bunlar üzerine çalışmalar yaptı. Bu kadar aklımda kalmış. Tahir Özakkaş: Başka eksik var mı? B.Hocam ilave edecek anladığım kadarıyla. Hızlı çalışmış bu ay. Kursiyer B: Yok bilakis çalışmadım bu ay. Şimdi çocuk tabi doğumdan itibaren anneyle bir ilişki kuruyor. Hocamın da dediği gibi duygusal bir ilişki var. Öncelikle memesinden süt emiyor ve haz kaynağı ağızcıl oluyor. Bu arada 5 duyusuyla dış dünyayı zihninde oluşturmaya başlıyor. Bu zihninde oluşturduğu kopya aslında çok önemli bir şey. Çocukta zaman ve mekân kavramı yoktur, çocuk dış dünyanın bir kopyasını zihninde oluşturduktan sonra zaman ve mekân kavramı çocukta oluşmaya başlıyor. Ben çok fazla uzatmak istemiyorum. Tabi bu arada anneyi sürekli olarak gördükçe bunu hafızasına işledikçe iyi anne, kötü anneden sonraki dönemde özellikle kendilik oluşmaya başladıktan sonra hayatı ikiye bölüyor burada. İyi anne iyi kendilik, kötü anne ki kötü kendiliği oluşturuyor. Spliting yapıyor ikiye bölüyor. Daha sonra bu süreç içerisinde iyi anneyi ve kötü anneyi birleştirerek bir bütün halinde oluştururken, kendiliği de birleştirerek kendisini bir bütün yapı oluşturmuş oluyor. Bunu yaparken tabi çocuk neye göre yapıyor? Çocuk dış dünyadaki bilgileri zihninde oluştuktan sonra zihninde oluşturmuş olduğu dünyanın içerisine kendisini yerleştirmesi gerekiyor. Yani kendiliğini oraya yerleştirmesi gerekiyor. Fakat kendiliğini Genel Değerlendirme 25