11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI ÜNİTE: ŞİİR

Benzer belgeler
TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM SANATÇILARI

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

Osmanlı'da Batılılaşma hareketiyle birlikte edebiyatta da birtakım yenilikler oldu. İşte bu yeniliklerin başladığı dönemdir Tanzimat Dönemi...

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

Yeniçeri Ocağı nın kaldırıldığı 1826 dan başlayarak ıslahat kültürü yoğunluk kazanmış, Batılılaşma her alanda kendisini daha çok hissettirmiştir.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

Tanzimat II. Dönem Edebiyatı ( )

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

TANZİMAT DÖNEMİ. Yunus MACİT Adilşah SEVDİN Garip AŞKIN

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

TANZIMAT DÖNEMI EDEBIYATI ( ) Tanzimat Dönemi Edebiyatı nın Oluşumu

İBRAHİM ŞİNASİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

GARİP AKIMI (I. YENİ)

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

SORULARLA YENİ TÜRK EDEBİYATI

1. Dönem Tanzimat Edebiyatı nın Genel Özellikleri:

1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kâtip olarak göreve başladı.

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri

O.Ö. 100 Temel Eser. Kategori: Türk Şiiri Çarşamba, 28 Nisan :21 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 6397

SERVETİFÜNUN SANATÇILAR - II

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 02 Temmuz :21 - Son Güncelleme Cumartesi, 16 Ekim :11

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ İİBF SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KONU: SERVETİ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDİDE)

Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati Edebiyatı Test-2

11. SINIF SOYADI: DENEME 1 1. DONEM 1. YAZILI TANZİMAT YENİLEŞME DÖNEMİ. 1. Osmanlı dönemindeki yenileşme ne zaman başlamıştır?

11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-V ÇERÇEVE PROGRAMI. 2. KURUMUN ADRESİ :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.79 Fethiye /MUĞLA

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI V BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

(Edebiyat-ı Cedide) [1896 / 1901] Fecr-i Ati Topluluğu. Servet-i Fünûn Edebiyatı nın Oluşumu. Servet-i Fünûn un Genel Özellikleri

3. KURUCUNUN ADI : Sinerji Eğitimcilik San. Tic. Ltd. Şti./Celal DEMİR

Milli Edebiyat Dönemi [ ]

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

TANZİMAT DÖNEMİ KONU TARAMA SORULARI Gönderen admin - 31/01/ :30

Türk edebiyatında "Milli edebiyat" dönemi

Edebiyat ve Sosyal Hayat İlişkisi, Yenileşme Dönemi, Tanzimat ın Oluşumu yüzyıl Osmanlı Devleti nde ilk defa posta ve karantina

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ. Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan

Metin Edebi Metin nedir?

Milli Edebiyat Dönemi. Ali Horuz tarafından yazıldı. Perşembe, 29 Aralık :34 - Son Güncelleme Cuma, 13 Ocak :05

Tanzimat Dönemi Edebiyatı

Tanzimat Dönemi Edebiyatı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI

104 Soruda EDEBĐYAT-I CEDĐDE ve FECR-Đ ATĐ

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

1. DÖNEM 1. YAZILI SINAVI (SAYFA 18)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Makale Nedir? Makale Nasıl Yazılır?

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER

Transkript:

edebiyatfatihi.net 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI 2018-2019 TANZİMAT ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ 1. Tanzimat şiirinde söyleyişten çok fikirler ve yeni konular önem kazanmıştır. 2. Dilde sadeleşme fikri savunulmuş; fakat bunda başarılı olunamamıştır. 3. İlk dönem Tanzimat şiirinde gazel, kaside, terkib-i bent... gibi biçimler kullanılırken ikinci dönemde Fransız şiirinin etkisiyle yeni biçimler kullanılmıştır. 4. Her iki dönemde de aruz ölçüsü kullanılmış, hece ölçüsü denenmiştir. Nazım birimi beyittir. 5. Divan şiirindeki parça bütünlüğü yerine konu bütünlüğü esas alınmıştır. 6. İlk dönemde siyasal ve toplumsal sorunlar, ikinci dönemde bireysel ve duygusal konular (aşk, tabiat, metafizik) işlenmiştir. 7. Birinci dönem şiiri dışa ikinci dönem şiiri içe dönüktür. 8. İlk dönem şiirindeki dil ikinci dönem şiirindeki dilden daha sadedir. 9. I. dönem şairleri divan şiirini eleştirerek yıkmaya çalışmış; II. dönem şairleri ise şiiri sanat açısından ele alıp divan şairleri gibi estetiğe önem vermişlerdir. 10. Fransız İhtilali'nin etkisiyle, özellikler ilk dönem şairlerinde, kanun, düzen, adalet, özgürlük,esaret, millet, vatan, bayrak gibi temalar işlenmiştir. 11. Birinci dönemde Ziya Paşa, Şinasi, Namık Kemal; ikinci dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem şiir türünde eserler vermiştir. TANZİMAT DÖNEMİ ŞAİRLERİ: ŞİNASİ (1826-1871) Tanzimat edebiyatı İbrahim Şinasi ile başlar. Batı etkisindeki Türk edebiyatının KURUCUSU, İLK BİLİNÇLİ TEMSİLCİSİ ve YENİLİĞİN ÖNCÜSÜDÜR. Bir kısım fikirleri edebiyatımıza İLK getiren, çıkardığı gazetelerde bu fikirleri yayarak yeni edebiyatın temellerini atan Şinasi dir. Batı edebiyatı yolunda ilk nazım ve nesir türlerinde eserler veren Odur. Klasisizm akımından etkilenmiştir. Türk şiirini söz oyunlarından kurtararak şiire konuşma dilini getirmiştir. Şiirde divan edebiyatı nazım biçimlerini kullansa da nazım biçimlerinde bazı değişiklikler yapmıştır. Genellikle didaktik şiirler yazmıştır. Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır. Şiirde konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir. Şiirin konusunu genişletmiştir. Akıl, medeniyet, hak, adalet, kanun gibi kavramları şiirde kullanan ilk şairdir. Akılcı ve mantıkçıdır. Gazete ve edebiyatı halkı eğitmede bir araç olarak görmüştür. Agâh Efendi ile birlikte 1860 ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval i çıkarmıştır. Türk basınının ilk başyazarı sayılır. Türk edebiyatında ilk makale örneği olan Mukaddime-i Tercüman-ı Ahval i bu gazetenin ön sözü olarak yayımlamıştır. Bu makalede gazete çıkarmanın gerekliliğini anlatmıştır NOT: Şinasi, roman ve öykü alanında eser yazmamıştır. ESERLERİ: Tercüme-i Manzume (Çeviri Şiirler) Şair Evlenmesi (Bir perdelik komedi, 1860. Türk edebiyatında yazılan ilk tiyatro eseridir, fakat oynanmamıştır.) Müntehebat-ı Eş ar (Şiirler) Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri) Müntehebat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler, 2 cilt) Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi (Tanzimat edebiyatındaki ilk makale)

edebiyatfatihi.net 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI 2018-2019 NAMIK KEMAL (1840-1888) 21 Aralık 1840'da Tekirdağ'da doğmuş, 2 Aralık 1888'de vefat etmiştir. Tanzimat döneminin "en gür sesli vatan şairi" olarak tanımıştır. Hürriyet kavramını şiirde ilk kez kullanan şairdir. Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmıştır. Gazel, kaside, murabba gibi eski nazım biçimleriyle yeni kavram ve konuları işlemiştir. Kanun, vatan, hürriyet, adalet, hak, hukuk gibi konuları işlemiştir. Şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır. Tiyatrolarında geçen bazı şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır. Şiiri, düşüncelerini aktarmak için bir araç olarak kullanmıştır. Şiirde sosyal konulara ağırlık vermiştir. Toplum için sanat ilkesine bağlı kalmıştır. Şinasi yle tanışıncaya kadar tümüyle divan şiiri çizgisinde yazmıştır. Şinasi yle tanıştıktan sonra divan şiirinden uzaklaşarak Batı şiiri çizgisine yaklaşmıştır. Şiirinde üç farklı dönem vardır: a. İlk dönem şiirleri, biçim bakımından eski, konu (öz) bakımından yenidir. (Gazelleri) b. Daha sonraki şiirleri, biçim bakımından eski, konu (öz) bakımından yenidir. (Hürriyet Kasidesi) c. Son dönem şiirleri biçim ve konu (öz) bakımından da yenidir. (Vaveyla) Divan şiirini, abartılı bir biçimde eleştirmiştir, kocakarı masallarına benzetmiştir. Romantizm akımının etkisinde kalmıştır. Romanları teknik açıdan kusurludur. Araya girip bilgi vermiştir. Düz yazılarında (nesirlerinde) sanatkârane (edebi) bir üslup kullanmıştır. Yazıda konuşma dilinin kullanılmasından yana olmuş ve özellikle tiyatrolarını sade bir dille yazmıştır. Tiyatroyu halk eğitiminde bir araç olarak görmüştür. Tiyatro yapıtlarının konularını günlük hayattan veya tarihten almıştır. Ona göre Tiyatro bir eğlencedir ve eğlencelerin en faydalısıdır. Tiyatrolarının tümü dramdır. "Vatan yahut Silistre" isimli oyunu sahnelendikten sonra Magosa ya sürülmüştür. Türk edebiyatındaki yerini, düz yazı alanında; özellikle roman, tiyatro, makale, biyografi, eleştiri, tarih türünde yazdığı yapıtlar belirlemiştir. Gazetecilik yönü de vardır, Ziya Paşa ile birlikte Hürriyet gazetesini çıkarmıştır. Sosyal ve siyasi konularda hicivler de yazmıştır. Encümen-i Şuara topluluğunda yer almıştır. Osmanlıcılık düşüncesini benimsemiştir. Lisan-ı Osmani nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazat-ı Şamildir makalesinde dil ile ilgili görüşlerini ortaya koymuştur. "Renan Müdafaanamesi"ni Fransız tarihçi Ernest Renan ın İslamiyet, ilerlemeye engeldir. düşüncesini çürütmek için yazmıştır. ESERLERİ Roman İntibah Cezmi Tiyatro Vatan Yahut Silistre Celalettin Harzemşah Zavallı Çocuk Akif Bey Gülnihal Karabela Eleştiri Tahrib-i Harabat Takip İrfan Paşa'ya Mektup Renan Müdafaanamesi Anı Magosa Hatıraları Biyografi Fatih Sultan Mehmet Selahaddin-i Eyyubi Yavuz Sultan Selim Çıkardığı Gazeteler Tasvir-i Efkâr Hürriyet İbret Tarih İslam Tarihi Osmanlı Tarihi Evrak-ı Perişan Devr-i İstila Barika-i Zafer Kanije Muhasarası

edebiyatfatihi.net 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI 2018-2019 ZİYA PAŞA (1825-1880) Şinasi ve Namık Kemal'le birlikte Tanzimat'la başlayan yeni Türk edebiyatının ilk aşamasını oluşturan üç sanatçıdan biridir. Ziya Paşa meşrutiyetçi ve toplumcu bir şairdir. Çeşitli devlet kademelerinde çalışmış, politika ve sanatla uğraşmıştır. Düşünceleriyle yenilikçi, yapıtları ve yaşantısıyla eskiye bağlı bir sanatçı olan Ziya Paşa daki tezat ve ikilik hem yaşantısına hem de yapıtlarına yansımıştır. Hürriyet gazetesinde çıkan "Şiir ve İnşa" makalesinde Halk edebiyatını ve dilini savunur, gerçek şiirimizin halk şiiri olduğunu belirtmiştir. Bir süre sonra hazırladığı "Harabat" adlı antolojide Divan şiirini yücelterek Halk şiirini kötülemiş ve halk ozanlarının şiirlerini "eşek anırması" olarak nitelemiştir. Ziya Paşanın yaşadığı bu çelişkiye Namık Kemal tepki göstermiş ve onu eleştirmek için Tahrib-i Harabad adlı eleştirileri yazmıştır. Hem biçim hem de hayalleri ve duyuş tarzı bakımından divan şiirine bağlıdır. Divan şiiri nazım biçimlerini kullanan sanatçının lirik sayılabilecek gazelleri vardır. Sade bir dili savunmuş, beğenmiş; ancak Arapça, Farsça tamlamalarla yüklü bir dil kullanmıştır. Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç türküsü dışında bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır. Tanzimat Edebiyatının bütün özelliklerini taşır. Tanzimat Edebiyatını oluşturan dört önemli etki (divan şiiri, mahallileşme etkisi, Batı etkisi, âşık tarzı) onun şiirlerinde ve düz yazılarında görülür. Türk edebiyatında terci-i bent ve terkib-i bent türlerinin en önemli şairlerindendir. En ünlü şiiri Terkib-i Bent DÖNEMİNİN SOSYAL BİR ELEŞTİRİSİDİR.(Ziya Paşa bu şiirini Bağdatlı Ruhi'ye nazire yazmıştır) ESERLERİ VE TÜRLERİ Hiciv: Zafername Düzyazı: Rüya Mektup: Veraset Mektupları Şiir: Eş ar-ı Ziya Makale: Şiir ve İnşa Anı: Defter-i Amal Tercümeleri: Viardot tan Endülüs Tarihî ni, Cheruel ile Lavallee den Engizisyon Tarihî ni, J.J. Rousseau dan Emil i, Moliere den Tartuffe ü tercüme etmiştir. ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937) Edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir. Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak kabul gördüğü için kendisine "ŞAİR-İ AZAM"(büyük şair) lakabı verilmiştir. İkinci dönem Tanzimat edebiyatının en verimli, üretken, kudretli yazarlarından olan Abdülhak Hamit, modern edebiyatımızın kurucularındandır. Doğu ile Batı arasında bir köprü olabilecek kadar kuvvetli bir kültüre sahiptir. Şiirdeki Batılılaşma hareketinin asıl büyük öncüsüdür. Şiir biçiminde ve içeriğinde önemli değişiklikler yapmıştır. Onda ölçü, uyak, dil kaygısı görülmez; bundan dolayı eserleri dil bakımından kusurludur. Dili çok ağır üslubu dağınıktır. Abdülhak hamit Tarhan, şiirde tezatlara, şaşırtmacalara çok yer vermiş; lirik-felsefi bir anlayışla yazmıştır. Günlük hayat, ölüm, metafizik düşünceler, tabiat, aşk, vatan sevgisi gibi konuları işlemiştir. Tanzimat şiirine geniş ufuklar açan, divan şiiri geleneğini tamamıyla yıkan Abdülhak Hamit; Tanzimat şiirine yüksek bir anlatım yeteneği kazandırmıştır. Veremden ölen eşi Fatma Hanım onun edebiyatını büyük ölçüde etkilemiştir. Böylelikle ölüm teması onun şiirlerinin en temel teması olmuştur. Ünlü Makber şiirini eşinin ölümü üzerine yazmıştır. Tiyatrolarında ağır bir dil kullanmıştır. Ayrıca tiyatroları sahne tekniğine de uygun değildir. Abdülhak Hamit tiyatrolarını sahnelenmek için değil okunmak için yazmıştır. nazım-nesir karışık tiyatrolarında tarihi olaylar ve hayallerini anlatmıştır. Sanat için sanat anlayışını benimseyen sanatçı, romantizm akımın etkisindedir. Abdülhak hamit Tarhan, edebiyatımızın ilk pastoral şiir örnekleri olan şiirlerini Sahra adlı eserde toplamıştır. ESERLERİ: ŞİİR: Sahra (1879) Ölü (1886) Hacle (1886) Bir Sefilenin Hasbihali (1886) Bâlâ'dan Bir Ses (1911) Validem (1913) İlham-ı Vatan (1918) Tayflar Geçidi (1919) Ruhlar (1922)

Garâm (1923) OYUN: İçli Kız (1874) Sabr ü Sebat (1875) Duhter-i Hindu (1875) Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919) Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970) Eşber (1880, 1945) Zeynep (1908) Macera-yı Aşk (1910) İlhan (1913) Tarhan (1916) Finten (1918, 1964) İbn Musa (1919, 1928) Yadigar-ı Harb (1919) Hakan (1935) "MAKBER" ŞİİRİNDEN Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı. Şimdi buradaydı, gitti elden Gitti ebede gelip ezelden. Ben gittim, o hâksâr kaldı, Bir gûşede târmâr kaldı; Bâkî o enîs-i dilden, eyvâh! Beyrut ta bir mezâr kaldı. RECÂİZÂDE MAHMUT EKREM (1847-1914) Tanzimat ikinci dönem sanatçılarından Recaizade Mahmut Ekrem; şiir, roman, tiyatro, hikaye ve eleştiri türünde eserler vermiş, dönemin genç kuşaklarına örnek olmuş bir sanatçıdır. Döneminde "üstad" olarak tanınır. Bu dönemde eski edebiyat taraftarlarıyla, özellikle Muallim Naci ile, kalem mücadelesi yapan öncü sanatçılardandır. Yeni edebiyatı savunanların hocası olmuştur. Servetifünun dergisinin başına Tevfik Fikret'i getirerek Edebiyat-ı Cedide hareketinin hazırlayıcısı olmuştur. Tevfik Fikret'in akıl hocasıdır. Şiirleri sanat bakımından pek güçlü olmayan sanatçı, sanat için sanat ilkesiyle yazmış, kulak için kafiye görüşünü ilk kez ortaya atarak bu konuda büyük bir tartışma başlatmış; göz için kafiye anlayışında olan Muallim Naci ile büyük bir tartışmaya girmiştir. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri de olmakla birlikte, aruza bağlı kalmıştır. Güzel olan her şeyin şiir olabileceği fikrinin savunucusudur. Batı edebiyatı nazım şekillerini başarıyla kullanmıştır. Şiirlerinde hüzün ve acı vardır. Piraye, Emced, Nijad adlı çocuklarının ölümünü görmüş olması ona içli ve acı dolu şiirler yazdırmıştır. Hüzünlü duygular, ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, solgun güller, romantik güzellikler şiirlerinde işlediği konulardandır. Bütün yapıtlarında sanat için sanat anlayışını benimsemiştir. Düzyazı alanındaki en önemli eseri, edebiyatımızın Batılı anlamdaki ilk realist romanı sayılan Araba Sevdası'dır. Bu eserde, yanlış ve bilinçsizce Batıyı takip etmeye çalışan Bihruz Beyin ne hallere düştüğü anlatılır. Realist çizgilerle ve ince bir mizahla bilinçsiz şekilde Batılı olmaya çalışan insanlar bu eserde göz önüne serilir. Şiirlerinde romantizmin, tiyatrolarında klasisizmin etkileri,roman ve öykülerinde realizmin etkisi görülür. Eserleri Şiir: Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebâb, Zemzeme I-II-III, Tefekkür, Pejmürde, Nijad Ekrem, Nefrin. Roman: Araba Sevdası. Öykü: Saime, Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi, Şemsa. Oyun: Afife Anjelik (İlk romantik dram), Atala Yahut Amerikan Vahşileri, Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç, Çok Bilen Çok Yanılır. Ders Kitabı: Talim-i Edebiyat, Eleştiri: Takdir-i Elhan, Zemzeme III Mukaddimesi. Biyografi: Kudemadan Birkaç Şair Takrizat. SERVETİFÜNUN ŞİİRİ GENEL ÖZELLİKLERİ Türk edebiyatını kesin olarak modernleştiren Servetifünun büyük bir hızla sonuç aldığı ilk edebi tür şiirdir. Topluluğun genelinin şair olması ve Tevfik Fikret in güçlü bir şair olması şiir konusunda hızlı bir netice almayı sağlamıştır. Konular bireyseldir. Oldukça ağır, süslü, sanatlı ve sanatkârâne bir dil ve üslup kullanılmıştır. Parnasizm ve sembolizm etkileri görülür. Aruz ölçüsü kullanılmıştır. "Kafiye göz için değil kulak içindir." görüşünü benimsemişlerdir. Fransız şiiri örnek alınmıştır. 'Sanat için sanat'' anlayışını kullanmışlardır. Serbest müstezat, terza-rima, triyole, sone gibi şekiller kullanmışlardır. Beyitlerle bentler bir arada kullanılmıştır.

edebiyatfatihi.net 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI 2018-2019 Parça güzelliği yerine bütün güzelliği ön plana çıkmıştır. Anlatılan bir düşünce, bir ifade sonraki birimlere taşınabilmiştir (anjambman) Serveti fünun şiiri melankoliktir, duygusaldır, karamsardır. SERVETİFÜNUN ŞAİRLERİ: TEVFİK FİKRET (1867-1915) Asıl ismi Mehmed Tevfik olan şair ve öğretmen Tevfik Fikret, 24 Aralık 1867'de İstanbul'un Kadırga semtinde doğdu. Servetifünun edebiyatının en önemli şairidir. Önceleri sanat için sanat, sonraları toplum için sanat anlayışını savunmuş ve buna uygun eserler vermiştir. Servetifünun topluluğunun dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir. Bu şiirlerinin ana teması "hürriyet" ve "medeniyet"tir.1901'den sonraysa yöneldiği toplumsalcı nitelikteki şiirlerini topladı. Toplumsal ve siyasal ortamı Han-ı Yağma, 95 e Doğru, Balıkçılar, Haluk un Bayramı, Tarih-i Kadim, Promete, Sis gibi şiirleriyle eleştirmiştir. SİS şiirinde İstanbul'a nefretini dile getirmiştir. Ferda (Yarın) şiirinde gençlerin vatana karşı sorunluluk ve görev temasını işlemiştir. Karamsarlığı ve iç dünyasındaki çalkantıları şiirlerinde öne çıkmıştır. Serbest müstezatı şiirlerinde başarıyla kullanmıştır. Aruzla Türkçeyi, şiirle düz yazıyı başarıyla kaynaştırmayı bilmiştir Beyit ve mısra bütünlüğünü kırmış, anlamı birkaç dizeye yaymıştır. (anjambman özelliği) Nazmı nesre başarıyla yaklaştırmış, manzum hikayeler yazmıştır. Şiirlerinde noktalama işaretlerine, biçimsel mükemmelliğe, tasvire önem vermiştir. Yağmur şiirinde olduğu gibi şiirin içeriğine uygun aruz kalıplarını seçmiş ve kullanmıştır. Şiirlerinde parnasizmden etkilenmiştir. ESERLERİ Tevfik Fikret Rübab-ı Şikeste (1900-1984) Haluk'un Defteri (1911-1984) Rübabın Cevabı (1911-1945) Şermin (1914-1983) Tarih-i Kadim (1905) Son Şiirler (1952. Yay. Haz. Cevdet Kudret) CENAP ŞAHABETTİN (1870-1935) Gerçek mesleği doktorluk olan sanatçı, Servetifünun edebiyatının Tevfik Fikret ten sonra gelen en önemli şairidir. Tıp eğitimi için gönderildiği Paris te, tıptan çok şiire alaka duymuş ve Fransız sembolistlerini tanımıştır. Sanat için sanat anlayışına uygun eserler vermiştir. Eserlerinde sosyal konulara hiç değinmemiştir. Bireysel temalara yönelmiş, şiirlerinde genellikle aşk ve doğa konularını işlemiştir. Cenap Şahabettin, farklı ve ince hayallerini dile getirmek için Arapça ve Farsça'dan yeni sözcükler kullanmış bu da onun şiir dilini iyice ağırlaştırmıştır. Şiirlerinde çok zengin bir lirizm ve geniş hayal gücü göze çarpar. Elhan-ı Şita (Kış Ezgileri) şiirinde karın yağışını okuyucuya hissetirmiştir. Halk arasında birçok dizesi atasözü gibi kullanılmaktadır. Hem şiir hem de düzyazı türlerinde eserleri vardır. Eserleri: Tâmat, Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Tiryaki Sözleri, Yalan, Körebe, Nesr-i Harp, Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Sulh FECRİATİ ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ Sanat, şahsi ve muhteremdir (saygıdeğerdir). diyerek gayelerinin sanata ve edebiyata hizmet etmek olduğunu açıkladılar, Servet-i Fünuncuları yeteri kadar Batı edebiyatı yanlısı olmamakla suçladılar. Batı daki edebiyat topluluklarından faydalanmak, en büyük gayeleri arasındadır. Özellikle Fransız edebiyatını örnek aldılar. Yurdun sanata ve bilime ihtiyacı olduğunu düşünerek, edebiyatın önemini ve ciddiyetini halka anlatmak gerektiği fikrini savundular. Yapıtlarında aşk ve tabiat konusunu işlediler. Duygulu ve romantik bir aşkı dile getirdiler. Gerçekten uzak tabiat betimlemeleri yaptılar. Fransız sembolistlerinden etkilendiler. Dil ve üslup yönünden Servetifünuncularla aynı doğrultudadırlar. Dilleri ağır, sanatlı ve süslüdür. Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla doludur. Fecriati topluluğu Servetifünun topluluğunun devamı olmuştur. Köklü bir yenilik, orijinallik sağlayamadıkları

için ve sanat anlayışlarında birlik ve bütünlük olmadığından 1912'de dağılmışlardır. Dağılan sanatçıların bir kısmı Milli Edebiyat akımına dahil olurken bir kısmı da bağımsız olarak sanat yaşamına devam etmiştir. AHMET HAŞİM (1884-1933) *Fecr-i Âti topluluğunun en güçlü şairidir. *Şiirlerinde musiki vardır. *Empresyonizm ve sembolizmin etkisiyle şiirler yazar. *Ona göre şiir, anlamın ve ahengin uyumundan doğar. *Ahenk kavramına büyük önem verir. *Sanatçıya göre gerçek şiir, nesre çevrilmesi mümkün olmayan bir şiirdir. *Tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle yazan şair, Arapça ve Farsça sözcüklere de bolca yer verir. *Haşim, anlamca kapalı olan şiirleri sever. *Serbest müstezata ilgi duyar. Haşim e göre şiirlerde açıklık ve fikir gereksizdir. Şiir, anlamını okuyucudan almalıdır. Okuyucu kendi gücü oranında yorum yapmalıdır. * Piyâle Haşim in olgunluk dönemi şiirlerini kapsamaktadır. *Bu dönemde hayat ve kadın karşısında kendisini yalnızlık içinde bulan sanatçının ruh yansımaları vardır. *Ahmet Haşim, hece ölçüsünü musiki açısından yeterli görmez, serbest müstezatı Servet-i Fünûnculardan daha rahat kullanır. Ahmet Haşim hece ölçüsünü hiç kullanmamıştır. Hatta bu ölçüyü Köylü Vezni olarak nitelemiştir. *Şiirlerinde tasvire yer veren sanatçı sıfatları da çok kullanır. *Sembolizmin ahenk ve anlam kapalılığı ilkesinden; empresyonizmin izlenimlerinden yararlanır. *Sanatçı, toplumsal sorunlara ilgisizdir. Şiirlerinin konusunu hüzün, yalnızlık, ölüm, aşk gibi bireysel konular oluşturur. *Haşim e göre şiir, musiki ile söz arasında; fakat sözden çok musikiye yakın bir dildir. Şiirlerin, açık ve anlaşılır olmasına karşıdır. Haşim; sarı, kırmızı, siyah renkleri kullanır. *Şiirlerinde duygusallığa anlam kargaşalığına önem veren sanatçı nesirlerinde açık, yalın, anlaşılır bir üslupla karşımıza çıkar. Sanatçının fıkraları, edebi tenkitleri, gezi yazıları vardır. Ayrıca nesirlerinde sosyal konulara da ağırlık verir. NOT: Ahmet Haşim'in çok ilginç özellikleri için TIKLAYINIZ ESERLERİ ŞİİRLER: Göl Saatleri (1921) Piyale (1926) FIKRA VE SOHBET: Bize Göre (1926) Gurabahane-i Laklakan (1928) GEZİ: Frankfurt Seyahatnamesi (1933) SAF(ÖZ) ŞİİR ÖZELLİKLERİ Fecr-i Âtî Dönemi nde başlayıp Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemleri'nde etkili olan saf şiir geleneği nin genel özellikleri şunlardır: Saf (öz) sözcüğü; var olan bir şeyin katıksız, arı, halis, has olma haline denir. Saf şiir ise şiirin şiirsel olmayan unsurlardan ayıklanarak saflaştırılmış bir duruma getirilmesi demektir. Saf Şiirin Özellikleri Bu görüşü savunanlarda estetik tavır ön plandadır. "Sanat için sanat anlayışı hakimdir. Öz şiir anlayışı savunan şairler, siyasi olaylardan uzak durmuş, sadece saf şiiri amaçlamışlardır. Dili ustaca ve sanatlı kullanmak esastır. Şairler iç ahengi yakalayabilmek için söz sanatlarında, ses benzerliklerinden redif ve kafiyeden yararlanmışlardır. Dilde saflaşma, sadeleşme görülür. Şiir soylu bir sanat olarak kabul edilir. En değerli şey dizedir. Şairlerin kendine özgü imge düzenleri vardır. Sembolizmden etkilenmişlerdir. İşlenen temalar sıradan okurun anlayamayacağı niteliktedir. Güzel şiirin ancak çalışarak elde edileceği ve şiirin emek işi olduğu görüşü hakimdir. Türk edebiyatında saf şiirin ilk ve en önemli temsilcileri Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı dır. Cumhuriyet Dönemi nde ise Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas gibi şairler bu şiir geleneğiyle ürün vermişlerdir.

Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta Millî Edebiyat Dönemi'nde Saf Şiir Millî Edebiyat Dönemi nde Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim bu anlayışla şiirler yazmıştır. Bu anlayışla yazan sanatçılar sözcüklerin ses, ahenk özelliklerine önem vererek şiirde müzikalite sağlamaya çalışmışlardır. Ahmet Haşim in Şiir söz ile musiki arasında sözden ziyade musikiye yakındır ile Yahya Kemal in Şiir bir nağmedir, şiirde nefes ve ses iki unsurdur. sözleri saf şiirin müzikle ilgisini ve belirgin özelliklerinden birini ortaya koymuştur. Her iki sanatçı da zengin ve sağlam bir şiir diliyle eserlerini kaleme almıştır. Sanatlı söyleyişe önem vererek toplumsallıktan uzak, sanatsal değeri ön planda olan bireysel temalı şiirler yazmışlardır. Yahya Kemal; Türk tarihinin şanlı geçmişinin yanı sıra aşk,ölüm, İstanbul sevgisi gibi temaları işlerken Ahmet Haşim, karamsarlık ve hüzün duygusu oluşturan akşam, karanlık, gece, gurbet ve tabiat manzaralarını işlemiştir. Her iki sanatçı da hece ölçüsü yerine aruz ölçüsünü kullanmıştır. Ahmet Haşim sembolizm, Yahya Kemal Beyatlı ise parnasizm akımının etkisinde şiir yazmıştır. Farklı nazım birimleri ve nazım şekilleri kullanmışlar; Ahmet Haşim serbest müstezat, sone gibi biçimler kullanırken Yahya Kemal Beyatlı divan edebiyatı nazım şekillerinden yararlanmıştır. SAF ŞİİR ÖRNEĞİ: MERDİVEN Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak Sular sarardı yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer YAHYA KEMAL BEYATLI'NIN EDEBİ KİŞİLİĞİ ve ESERLERİ Doğumu: 2 Aralık 1884 Ölümü: 1 Kasım 1958 Milli edebiyat döneminin bağımsız isimlerindendir. Yazar, şair, siyasetçi ve diplomat kimlikleriyle ön plana çıkan ve doğum adı Ahmed Agâh olan Yahya Kemal Beyatlı, 2 Aralık 1884'te Üsküp Yenimahalle'de dünyaya geldi. Birçok resmi görevde bulunan sanatçı şiire Servetifünun etkisiyle başladı. Fransa ya gitti Fransız şiirinden etkilendi. Sanatçı kişiliğini, Paris'te iken ünlü tarihçi Albert Sorel'in derslerinden aldığı tarih zevkiyle bazı Fransız şairlerinin (Baudelaire, Verlaine) ölçü ve biçim güzelliklerinde bulur. Neo-klasizm anlayışıyla eser verdi. Çağdaş Batı şiiriyle Divan şiirini kaynaştırmaya çalıştı. Sembolizmin etkisiyle şiirde ahenk ve musıkiye büyük önem verdi. Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğini yakalamaya çalıştı, sözcük seçiminde çok titiz davrandı. (Bu akımın en önemli temsilcisi görülür) Eserlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak seçti. Divan şiiri nazım şekillerini ve Ok hariç bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı. Türkçe ile aruz veznini en iyi bağdaştıran kişilerden olan Yahya Kemal, aruz ölçüsünü Türk aruzu haline getiren şahıslar içerisinde yer alır. Nazım-nesir yakınlaşmasına karşı çıktı. O tam bir İstanbul aşığıdır. Tevfik Fikret in Sis adlı, İstanbul'u tahkir ettiği şiirine karşı Siste Söyleniş adlı şiiriyle cevap vermiştir. Osmanlı tarihi, aşk, ölüm, sonsuzluk, musıki ve İstanbul sevgisi en fazla işlediği temalardır. Nedim den sonra İstanbul u en fazla işleyen şairdir. Eski nazım biçimleriyle konuşulan Tükçenin en güzel örneklerini vermiştir. Yahya Kemal Beyatlı için "Türkçe" her şeydir. "Türkçe ağzımda annemin sütüdür." diyerek şiirlerinde konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanır. NOT: Yahya Kemal hayatı boyunca hiç eser yayımlamamış, günümüzdeki eserleri Yahya Kemal Enstitüsü tarafından yayımlanmıştır.sanatçı en çok eleştiriyi bu konuda almıştır ve görüşlerine muhalif olan kesim tarafından "esersiz şair" olarak nitelendirilmiştir.

ESERLERİ Şiir Kendi Gök Kubbemiz (1961) Rubailer ve Hayyam Rubailerini, Türkçe Söyleyiş Eski Şiirin Rüzgârıyla Düzyazı (deneme-makale-söyleşi) Aziz İstanbul Edebiyata Dair Eğil Dağlar Tarih Muhasebeleri Biyografi Siyasi ve Edebi Portreler MİLLİ EDEBİYAT ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ: 1911 de yayın hayatına başlayan Genç Kalemler dergisinde toplanan şairler; kullandıkları dil, biçim, ölçü ve işledikleri temalarla Millî Edebiyat ın oluşumunu sağlamıştır. Türkçülük akımının savunucusu Mehmet Emin Yurdakul, Millî Edebiyat akımının öncü ismidir. Servetifünun şiirinin zirvede olduğu dönemde onun toplum için, yalın bir dille ve hece ölçüsüyle yazıp yayımladığı Türkçe Şiirler, Millî Edebiyat şiirinin habercisi niteliğindedir. Bu dönem şiirlerinde yalın ve anlaşılır bir dil kullanılmış Hece ölçüsü benimsenmiştir Dönem şairleri halk şiiri nazım şekillerinden faydalanmıştır Şiirde doğa ve yurt güzelliklerinin yanında kahramanlık ve vatan sevgisi gibi temalarda işlenmiştir Bu dönemin en önemli şiir topluluğu olan Beş Hececiler şiirde önemli bir çıkış yapmıştır Milli edebiyat döneminde halka doğru ilkesi gereğince ulusal kaynaklara dönülmüştür... Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır. MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944) Milli edebiat akımı ve Türkçülüğün önde gelen temsilcileri arasında yer aldı. Türk Şairi, Milli Şair ünvanı ile tanınır.. Tanzimat Dönemi'nde ortaya çıkan halk için halk diliyle yazma anlayışını Servet-i Fünûn Döneminde yeniden canlandıran sanatçı Mehmet Emin Yurdakul dur. Şiirlerinde Türk milletinin yüceliğini haykırır. 1897 de Türk-Yunan Savaşı sırasında Cenge Giderken adlı şiiri yazmıştır. Bu şiiri yazmıştır. Bu şiirin ilk dizesi olan Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur. sözüyle edebiyatımızda yeni bir çığır açmıştır. Şiirlerinde kahramanlık ve milli bilinci öne çıkararak savaşa giden halkı cesaretlendirmiştir. Konuşma diliyle ve hece ölçüsüyle şiirler yazmak gerektiği üzerinde durmuştur. Türkçe şiirler adlı kitabıyla edebiyat çevrelerinde sesini duyurmuştur. Onun bu eseri ile Türkçülük edebiyat alanına girmiştir. Sade dil ve hece ölçüsü ile şiirler yazan ilk şairdir. Milli duyguları ve sosyal konuları işlemiştir. Dil ve şekil özellikleri bakımından halk şiirinden etkilenmiştir. ESERLERİ: ŞİİR: Türkçe Şiirler (1899-1918) Türk Sazı (1914) Ey Türk Uyan (1914) Tan Sesleri (1915, 1956) Ordunun Destanı (1915) Dicle Önünde (1916) Hastabakıcı Hanımlar (1917) Turana Doğru (1918) Zafer Yolunda (1918) İsyan ve Dua (1918) Aydın Kızları (1919) Mustafa Kemal (1928, şiir ve düzyazı) Ankara (1939) DÜZYAZI: Fazilet ve Asalet (1890) Türkün Hukuku (1919) Kral Corc a (1923) Dante ye (1928)

ZİYA GÖKALP (D: 23 Mart 1876-Ö: 25 Ekim 1924) Diyarbakır'da doğdu, İstanbul'da yaşamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Ziya dır. Ziya Gökalp, sanatı, düşüncelerini yaymak için araç olarak kullanan şairlerdendir. Şiirleri de düz yazıları da fikir ağırlıklıdır. O, bunlarda sanatsal bir ağırlığa yönelmediği gibi dilsel bir yetkinliğe ulaşamamıştır. Onun en büyük özelliği Türkçülük sisteminin bir düzene bağlamasıdır. O'nun fikir hayatında önemli bir dönüm noktası ve sanat hayatının ikinci merhalesinin başlangıcı olan "TURAN" şiiri çok ünlüdür ve bu şiir aruzla yazılmıştır. Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan Ziya Gökalp'ın sanatının en önemli özelliklerinden biri de Türk şiirine o zamana kadar ihmal edilen Türk mitolojisini sokmasıdır. Şair, destan yönünden çok zengin olan Türk mitolojisini şiirlerinde yansıtmıştır. Milli Edebiyat Akımı'na düşünsel yönden büyük katkılar sunmuştur. Edebiyatımızın gelişmesi için halka, ulusal kaynaklara gidilmesi, yalın bir dil kullanılması, aruz yerine hece ölçüsünün tercih edilmesi konuşma dili ile yazı dilinin birleştirilmesi, Halk edebiyat ile Batı edebiyatının örnek alınması gerektiğini savunur. Şiirlerinde çoğunlukla ikili (mesnevi), koşma, sone vb. nazım şekillerini kullanan Gökalp, şiir sanatının teknik yönüyle pek ilgilenmemiştir. O, şiirin ne söylediği kısmıyla ilgilenmiştir. Bu yönüyle onun şiirlerinde kuru bir didaktizm göze çarpar. Eserinde sade, konuşma diline yakın, doğal, kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Türk mitolojisinden, Türk folklorundan, Dede Korkut Hikâyelerinden, masalardan yararlanılır. Hece ölçüsünün benimsenip yaygınlaşmasında büyük rolü olmuştur. İnceleme, makale, didaktik şiir, manzum destan, masal türlerinde eserler vermiştir... Ziya Gökalp ESERLERİ: Şiir: * Kızıl Elma * Yeni Hayat * Altın Işık Düz yazı: * Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak * Türkçülüğün Esasları * Türk Töresi *Türk Ahlakı *Malta Mektupları * Doğru Yol * Türk Medeniyet Tarihi Halkın Yaşayış Tarzını ve Değerlerini Anlatan Manzumeler Bu dönemde toplumun siyasî ve ekonomik problemlerinin gerçekçi biçimde yansıtıldığı manzumeler yazılmıştır. Konusunu halkın yaşama biçimi ve değerlerinden alan manzumelerle ön plana çıkan isim ise Mehmet Akif Ersoy dur. Nazmın nesre yaklaştığı ve didaktik bir üslubun göze çarptığı manzum hikâyelerde sanatçı, ele aldığı konuyu bir olay örgüsü içinde vermiştir Sanatını toplumun hizmetine adayan Mehmet Akif; manzumelerinde Ziya Gökalp gibi Türkçülüğü değil, İslamcılığı öne çıkarmıştır. Onu Ziya Gökalp ve çevresindeki şairlerden ayıran diğer bir özellik ise hece yerine aruz ölçüsünü kullanmasıdır. Sanatçı, manzumelerinde Arapça, Farsça sözcüklerin yanı sıra, günlük deyişlere ve sokak diline de yer verilmiştir. MEHMET ÂKİF ERSOY (1873-1936) İSTİKLÂL ŞAİRİMİZDİR. Küçük yaşta iyi bir din eğitimi görmüş, Arapça, Farsça; gençlik yıllarında ise Fransızca öğrenmiş olan Mehmet Âkif, dini -milli - lirik - epik özellik taşıyan şiirleriyle edebiyatımızdaki yerini almıştır. 1908'den sonra Sırat-ı Müstakim ve Sebil'ür- Reşat adlı din dergilerinde şiirler, din ve edebiyatla ilgili makaleler yayımlayarak yazı hayatına başlamıştır. Şiirlerinin çoğunda İslâm'ı anlatmaya çalışmış, İslâm dininin doğru anlaşılması durumunda toplumun ilerleyebileceğini söylemiştir. Mehmet Âkif realist bir şairdir."hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim/inan ki her ne

demişsem görüp de söylemişim..." dizeleri onun bu özelliğini yansıtır. Öğretici yanı ağır basan, din, ahlâk, vatan konularının işlendiği şiirlerinde konuşma dilini başarıyla kullanmıştır. Tüm şiirlerini aruzla yazmıştır. Aruzu konuşma diline büyük bir başarıyla uygulayan şair, nazmı nesre yaklaştırmıştır (Bu özellikleriyle Tevfik Fikret'e benzer). Şiirlerinin çoğu manzum öykü şeklindedir. Âkif, birçok şiirinde sosyal sorunlara da yer vermiştir. Sözgelimi "Küfe"şiirinde yetim kalan bir çocuğun dramını, "Mahalle Kahvesinde zamanını kahvelerde öldüren tembel kişileri, "Köse İmam"da İslâmı yanlış anlayarak karısını boşamak isteyen acımasız, cahil bir adamı... anlatır. Sanatçı, milli marşımız olan İstiklâl Marşı'nın da şairidir. Mehmet Âkif, özlediği gençliği "Asım"da simgeleştirmiştir. Ona göre gençlik İslâm inancı ile Batı'nın bilimini sentezleyebilirse görevini yapmış olacaktır. Mehmet Âkif, Fransız sanatçı Emile Zola'nın gerçekçiliğine hayrandır. Bu bakımdan da naturalisttir. Gerçeği olduğu gibi, bütün çirkinliği ve kusurlu yanlarıyla anlatması onu naturalistlere yaklaştırır. Kurtuluş Savaşı kazanılmış, sıra vatanın ve milletin maddi ve manevi yönden kalkınmasına gelmiştir. Bu düşüncede millî bir heyecanla hareket eden şairler, şiirlerinde genellikle Anadolu yu ve Anadolu insanını konu edinmiş; böylece Memleket Edebiyatı adı verilen bir akım oluşmuştur. İlk örneklerini II. Meşrutiyet ten sonra vermeye başlayan memleketçi şiir, bu akım içinde varlığını güçlü biçimde sürdürmüştür. Anadolu ya yöneliş, memleket manzaraları, vatan ve millet sevgisi bu akımın işlediği başlıca temalardır. Bu akımda Batı edebiyatının zevk ve anlayışıyla yerli anlayış, memleket edebiyatı düşüncesi etrafında birleşmiş; millî kimlik, edebî eserlerin merkezine yerleşmiştir. Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Kemalettin Kamu, Orhan Şaik Gökyay, Ömer BedrettinUşaklı gibi şairler; Memleket Edebiyatı akımı doğrultusunda eser vermiştir. Cumhuriyet Dönemi şiiri, farklı anlayış ve akımlarla gelişimini sürdürmektedir. Faruk Nafiz Çamlıbel, Sanat adlı şiirinde sanat hakkındaki görüşlerini ifade etmiştir. Bu şiir, memleketçi şiirin bir bildirisi gibidir. Şair, yalın bir dil ve lirik bir eda ile yazdığı şiirde anlatma ve betimleme anlatım tekniklerinden yararlanmıştır. Anadolu ya, millî kültüre yöneliş şiirde açıkça görülmektedir: Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken Yazılmamış bir destan gibi Anadolu muz. Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz! ESERLERİ: Mehmet Âkif bütün şiirlerini Safahat adı altında yedi ciltte toplamıştır. Safahat'ın ciltleri şu başlıkları taşır: Safahat Süleymaniye Kürsüsünde Hakkın Sesleri Fatih Kürsüsünde Hatıralar Âsım Gölgeler Cumhuriyet Dönemi nin İlk Yıllarında Şiir Millî Edebiyat Dönemi nde başlayan edebî eserlerde millî değerlerin işlenmesine Cumhuriyet in ilk yıllarında devam edilmiştir. Şiirde millî duyarlılığa önem verilmiş, ağırlıklı olarak halk şiirinden gelen ögeler (yalın dil, hece ölçüsü, dörtlük nazım birimi vb.) kullanılmıştır. Bu dönemde Millî Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren bir şiir çizgisi görülür. FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898 1974) Beş Hececilerin en önemli ismidir. Aruz ölçüsüyle yazdığı ilk şiirlerden sonra daha çok heceyi kullanmaya başlamıştır. Aruzu tamamıyla terk etmeyen şair her iki vezni de ustaca kullanmıştır. "Şarkın Sultanları" ve "Gönülden Gönüle" şiirlerini aruzla yazmıştır.

Sanat adlı şiiriyle memleketçi edebiyat anlayışının öncülüğünü yapmıştır. Bu şiir, memleketçi şiirin ilk bilinçli bildirisi kabul edilir. "Folklor" ve "Halk Edebiyatı" Faruk Nafiz Çamlıbel'in sanatını süsleyen önemli unsurlardır. Hem bireysel duygularını hem de memleket konularını şiirlerinde işlemiştir. Şiirlerindeki başlıca temalar aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık ve ihtirastır. Düş ile gerçeği kaynaştırdığı epik ve lirik özellikteki şiirler yazmıştır. Realist-romantik özellikler taşır. Han Duvarları şiiri çok ünlüdür. Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl Marşı'nın sözlerini yazmıştır. Bu marşla, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini ve hedeflerini anlatmıştır. Faruk Nafiz Çamlıbel, şiirlerinde "Çam Deviren", "Akıllı Ozan", "Kalender" ve "Deli Ozan" gibi takma adlar kullanmıştır. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı nda da etkili bir isimdir. ESERLERİ ŞİİR: Şarkın Sultanları (1919) Gönülden Gönüle (1919) Dinle Neyden (1919) Çoban Çeşmesi (1926) Suda Halkalar (1928) Bir Ömür Böyle Geçti (1933) Elimle Seçtiklerim (1934) Akarsu (1937) Tatlı Sert (Mizah Şiirleri, 1938) Akıncı Türküleri (1938) Heyecan ve Sükûn (1959) Zindan Duvarları (1967) Han Duvarları (Seçme Şiirler, 1969) OYUN: (çoğu manzumdur) Canavar (1925) Özyurt (1932) Akın (1932) Kahraman (1933) Yayla Kartalı (1945) ROMAN: Yıldız Yağmuru (1936) Ayşenin Doktoru Türkiye Dışındaki Çağdaş Türk Şiiri Türk dünyası edebiyatı, ortak duygu ve düşünce dünyasının yanı sıra zengin bir kültür birikimine sahiptir. Türkiye dışındaki coğrafyalarda yaşayan Türkler, ana dili bilinci ile Türkçe eserler vermiştir. Türk dilinin konuşulduğu ülkelerde, bölgelerde yaşayan Türk şairler; halkın sorunlarını, beklentilerini şiirleri aracılığıyla dile getirmiştir. Bu bölgelerde Türkçenin çeşitli lehçe ve şivelerinde eserler verilmiştir. Türkiye dışındaki çağdaş Türk şiirinde genellikle özgürlük ve ulusal bilinç temaları işlenmiştir. Bahtiyar Vahapzade (Azerbaycan); Şehriyar (İran); Recep Küpçü (Bulgaristan); Mağcan Cumabayulı (Kazakistan); Osman Türkay, Özker Yaşın (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti); Abdülhamit Süleyman Çolpan, Aybek (Özbekistan); Ata Atacanoğlu (Türkmenistan) ve Nimetullah Hafız (Eski Yugoslavya) Türkiye dışındaki çağdaş Türk şiirinin başlıca temsilcileridir. Bahtiyar Vahapzade; Menim Anam şiirinde duygu ve düşüncelerini doğal, içten, yalın bir söyleyişle dile getirmiştir. Şiir, Azeri Türkçesinden aktarılırken ses özellikleri büyük oranda korunmuştur: Yoh men heçem, Men yalanam, Kitap-kitap sözlerimin Müellifi: menim anam!.. BAHTİYAR VAHAPZADE(1925-13 şubat 2009) Bahtiyar Vahapzade, 16 Ağustos 1925 tarihinde Azerbaycan'ın Şeki kentinde doğdu. 9 yaşında ailesiyle beraber Bakü'ye taşınan Vahabzade, ilk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. 1947 yılında Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden mezun olarak aynı bölümde öğretim üyesi olarak ders vermeye başladı. 1964 yılında tamamladığı Samet Vurgunun Hayat ve Yaratıcılığı isimli monografisi ile filoloji doktoru ünvanını aldı. 1980 yılında Azerbaycan İlimler Akademisi üyeliğine seçilen Vahabzade, 1990 yılında emekli olana kadar üniversite de ders verdi. Çok sayıda ilmi kongrelere katılan, seyahatler yapan Vahapzade, Almanya'daki Türk işçileri üzerinde araştırma ve incelemeler yaptı. Birçok defa Türkiye'ye geldi. Türkiye'den Bakü'ye giden pek çok ilim ve sanat heyetiyle görüşüp, görüş alışverişinde bulundu. Vahabzade, 1960'larda başlayan özgürlük hareketlerinin öncülerinden biri oldu. Bu konuda kaleme aldığı 1959 tarihli Gülistan isimli şiirinde, ikiye bölünen (İran ve Rusya) Azeri halkının

yaşadığı felaketleri anlattı. Adı geçen eserinden dolayı2 yıllığına üniversitedeki görevinden uzaklaştırıldı. Azeri halkının sıkıntılarını konu ettiği pek çok eserini yurt dışına kaçırarak yayınlanmasını sağladı. Eserlerinde Azeri Türkçesi'ni en temiz şekilde kullanmaya özen gösteren ve halkının duygularına tercüman olan Vahabzade Azerbaycan'da Halk Şairi adıyla anılır. 1995 yılında Azeri özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı İstiklal nişanı ile ödüllendirilmiştir. Vahabzade 1980-2000 yılları arasında da 5 defa milletvekili seçildi. ESERLERİ: Gülüstan, Şehidler, Şeb-i Hicran ve İki Korku adlı manzumeleri büyük ilgi gördü. Menim Dostlarım, Bahar, Dostluk Nağmesi, Gurub Düşünceleri, Ürekdedir Sözün Kökü (şiir); Vicdan, Darağacı, Kızıl Elma, İkinci Ses, Özümüzü Kesen Kılınc, Feryad (oyun) sanatçının başlıca eserleridir. MENİM ANAM Savadsızdır, Adını da yaza bilmir Menim anam... Ancag mene, Say öğredip, Ay öğredip, İl öğredip; En vacibi: Dil öğredip Menim anam... Bu dil ile tanımışam Hem sevinci, Hem de gami... Bu dil ile yaratmışam Her şi rimi, Her nağmemi. Yoh men heçem, Men yalanam, Kitap-kitap sözlerimin Müellifi: menim anam!.. Bahtiyar Vahabzade, Şiirler