Benzer belgeler
.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154


Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve



ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

25 Mart 2007 Kol Toplantýsý

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

ünite1 Sosyal Bilgiler

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Gelir Vergisi Kesintisi

Kanguru Matematik Türkiye 2017

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

KOBÝ'lere AB kapýsý. Export2Europe KOBÝ'lere yönelik eðitim, danýþmanlýk ve uluslararasý iþ geliþtirme projesi

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!


Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

Kanguru Matematik Türkiye 2015

DÜZENLEME KURULU YÜRÜTME KURULU. Sezai ONARAL Sami KAZICI Ünal AYDIN Tayfun BEÞE Nevzat BARAK Yaþar BASKIN Hasan AKTAÞ Abdi ÇALIÞIR

SENDÝKAMIZDAN HABERLER

ÇALIùMA HAYATINA øløùkøn ANAYASA DEöøùøKLøKLERø "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasýnýn Bazý Maddelerinin Deðiþtirilmesi Hakkýnda Kanun" Av.

01 Kasým 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2015

17 ÞUBAT kontrol

www. adana.smmmo.org.tr

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM


Simge Özer Pýnarbaþý

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?


O baþý baðlý milletvekili Merve Kavakçý veo refahlý iki meczup milletvekili þimdi nerededirler?


Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2018

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve


TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7


mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz kasým 2005/sayý 90

DOÐALGAZ ÝÇ TESÝSAT MÜHENDÝS YETKÝLENDÝRME KURSU DÜZENLENDÝ

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10


BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

TABLO-2'nin devamý. Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)


OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008

ASÜD 06 Mart 2009'da 13 süt ve süt ürünleri üreticisi tarafýndan kuruldu. 110'a ulaþan üye sayýsý ile süt sektörünün en büyük ve en yetkili kuruluþudu

Toplantý - Seminer ORDU SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI ve Döneminde Odamýzýn Katýldýðý Etkinlikler

Kanguru Matematik Türkiye 2015

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI


konularýnda servis hizmeti sunan Sosyal Hizmetler Dairesi bir devlet kuruluºu olup, bu kuruluº ülkede yaºayan herkese ücretsiz hizmet vermektedir.

ÖNSÖZ. Güzel bahar günlerini ve sýcacýk anlarý birlikte paylaþmak dileðiyle

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

Bölüm 12. Oda Görüþleri



KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr.

Transkript:

HKMO Ýstanbul Þubesi Adýna Sahibi M. Tevfik Özlüdemir Yazý Ýþleri Sorumlusu M. Uður Giriþken Yayýn Editörü Kerem Halýcýoðlu Yayýn Kurulu M. Tevfik Özlüdemir, Mehmet Hýþýr, M. Uður Giriþken, Tekin Akçapýnar, Serap Ata Akkoca, Deniz Baþ, Erol Yavuz, Hüseyin Çiçek, Emin Özgür Avþar, Özgür Avcý, Kerem Halýcýoðlu, Göksel Akkoca, Merve Özyaþar, Ece Aygün, Tevfik Türkoðlu Adres 19 Mayýs Mahallesi Samanyolu Sok. Onur Apt. No:106 Kat:2 34360 Þiþli - Ýstanbul Tel:+90 212 2328989 / Faks: +90 212 2329428 e-posta:istanbul@hkmo.org.tr web: www.hkmo.org.tr Tasarým Yayýn Kurulu Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasý Ýstanbul Þubesi Yayýnýdýr. Ýki Ayda bir yayýnlanýr. Süreli Yayýndýr. Ücretsizdir. Marmara Bölgesi / Eylül 2010 Basým Ezgi Matbaacýlýk Sanayi Cad. Altay Sok. No:10 Çobançeþme/Ýstanbul Tlf: 0212 452 23 02 Bültene Yazý Gönderenlerin Dikkatine Yayýn Kuruluna göndermek istediðiniz yazýlarýnýzý Ýstanbul@hkmo.org.tr adresine gönderebilirsiniz. Gönderilen yazýlarýn hukuki sorumluluðu yazarýna aittir. Gönderilen yazýlar baský tekniðine uygun olmalý, resimler net olmalýdýr. Yayýnlanan yazýlar kaynak gösterilmek koþuluyla baþka yayýn organlarýnda yayýnlanabilir. Yazýlar yayýnlansýn ya da yayýnlanmasýn yazarýna iade edilmez. Kapak Fotoðrafý: Can Görkem Halýcýoðlu editörden editörden Bültenimize yeni dönemde, daha geniþ katýlýmlý bir yayýn kurulu ile devam ediyoruz. Dosya konumuzu sizlerden gelen önerileri de dikkate alarak örgütlenme olarak belirledik. Bültenimize katkýda bulunan meslektaþlarýmýz ve meslek dýþýndan dostlarýmýzýn sayýsý her bültenimizle birlikte artarken sizlere daha geniþ bir çerçeve içinde bulunan, gerek meslek gündemimizi gerekse ülke gündemini takip eden yazýlarla buluþturmaya devam edeceðiz. Elinizdeki sayýmýzýn dosya konusu kapsamýnda, kamu çalýþanlarý, özel sektör çalýþanlarý ve farklý meslek gruplarý bünyesinde gerçekleþtirilen örgütlenmeleri deðerlendiren makaleler bulunmaktadýr. Mesleðimiz ve Geleceði dosya konulu sayýmýzdan bugüne dek gerek mesleðimizde gerekse ülkemizde önemli geliþmelerin gerçekleþtiði bir süreci geride býraktýk. Oda olarak gündeme dair görüþlerimizi basýn açýklamalarýmýzla sizlerle paylaþtýk. Odamýz çatýsý altýnda ve farklý demokratik kitle örgütleri bünyesinde örgütlü bireyler olarak, örgütlülüðümüzden elde ettiðimiz gücü, toplumumuzun ve mesleðimizin sorunlarýnýn çözümüne yönelik olarak deðerlendirilmesi gerektiðini düþünüyoruz. Bu eksende yayýnladýðýmýz basýn açýklamalarýný ve kent genelinde Ýl Koordinasyon Kurulu bünyesinde diðer odalarla birlikte gerçekleþtirdiðimiz çalýþmalarý bulabilirsiniz. Bu sayýda ilk kez, Odamýzýn kurulduðu yýllardan günümüze gerçekleþtirdikleri deðerli katkýlarý ile Oda çalýþmalarýna yön veren, toplumsal mücadelelerde sorumluluk üstlenmiþ meslektaþlarýmýz ile gerçekleþtirilecek söyleþileri bültenimiz kapsamýna dahil ettik. Böylelikle, HKMO Tarihine Iþýk Tutanlar Söyleþi Dizisi nin ilkini deðerli meslektaþýmýz Arif Delikanlý ile gerçekleþtirdik. Bültenimizde Sayýn Arif Delikanlý ile þubemizde gerçekleþtirilen söyleþiyi de yayýnlýyoruz. Genç Haritacýlar ile uluslararasý bir ölçekte baþlayan, yaz eðitim kamplarýnda devam eden, Haritacýlar Sosyal Çalýþtayý nda farklý bir model olarak geliþen ve ulusal ölçekteki etkinliklere katký veren öðrenci etkinliklerimizin, odamýz bünyesindeki öðrenci birlikteliklerinin omurgasýný oluþturduðunu düþünüyoruz. TMMOB ve Odamýz bünyesinde gerçekleþtirilen öðrenci komisyonu çalýþmalarýný, kentimizin ve toplumun sorunlarýný ekseninde deðerlendiriyor ve öðrenci örgütlenmeleri üzerine görüþler yayýnlýyoruz. Öðrenci arkadaþlarýmýzýn, baþlangýcýndan itibaren bütün süreçlerini kendi yapýlarý içerisinde örgütledikleri Sosyal Çalýþtayýmýz, bu yýl beþinci kez gerçekleþti. Ayrýca ulusal ölçekte ve çalýþmalarýna pek çok üniversitemizin de katký koyduðu bir yapýya dönüþtü. Yönetim kurullarý baþta olmak üzere odamýzýn pek çok organýnda çalýþmalar yürüten meslektaþlarýmýz, öðrenci komisyonu örgütlenmelerinden aldýklarý deneyim ve heyecaný Odamýz bünyesindeki çalýþmalara aktardýklarýný görüyoruz. Günümüze kadar bültenimiz ile birlikte yayýn hayatýna devam eden Nirengi3 dergisinin de bundan sonra baðýmsýz bir dergi olarak öðrenci arkadaþlarýmýzýn görüþleri ile yayýn hayatýna devam etmesi hedeflenmektedir. Bültenimizin bir sonraki sayýsýnda dosya konusu olarak tartýþmaya açmak istediðiniz konularý þubemize e- posta aracýlýðýyla bildirebilirsiniz. Beraber üretmek ve paylaþmak dileðiyle. Kerem Halýcýoðlu

içindekiler 3 Baþyazý 4 Tekin Akçapýnar Yeniden Yeniden 12 Eylül... 6 Hüseyin Çiçek Muðla da Öldürülen Biri Var 7 Deniz Baþ Sayýk Lamalar 10 TMMOB Ýstanbul ÝKK Basýn Açýklamasý 11 TMMOB Ýstanbul ÝKK 12 Hüseyin Çiçek Kader mi Dersiniz? 38 Þube Temsilciler Toplantýsý 40 Tevfik Türkoðlu Sizin Ýçin Seçtiklerimiz... 41 Ýrem Tomurcuk Ýstanbul da Önemli Kültür ve Sanat Etkinlikleri 43 Gülin Tunca Ýstanbul'un 100 Yýllýk Kentsel Ve Tarihsel Süreci Belgelendi! 44 M. Onur Giriþken Þantiye Kedisi... 46 Basýn Açýklamalarý 53 Þube Güncesi 14 HKMO Tarihine Iþýk Tutanlar Arif Delikanlý Söyleþisi Dosya: Örgütlenme 24 M. Uður Giriþken Mücadele Eden Yenilgiye Uðrayabilir, Mücadele Etmeyen Zaten Yenilmiþtir... 28 Kadir Özdemir Kamu Çalýþanlarý Hareketinin Kýsa Deðerlendirilmesi 30 Ýlker Akman Teknik Elemanlarýn Ýþyerinde Örgütlenmesi Üzerine 32 Ali Hasan Bakýr Ýl Koordinasyon Kurullarý (ÝKK) Üzerine 35 Tuna Erol Örgüt 36 M. Uður Giriþken TMMOB de ve HKMO da Öðrenci Örgütlenmesi Üzerine

Baþyazý Genel Kurullarýmýzýn ardýndan, uzun süredir hazýrlýklarýný sürdürdüðümüz bültenimizi gecikmeli de olsa sizlerle paylaþýyoruz. 21. çalýþma dönemimizde de tüm üyeleri kucaklayan kolektif çalýþma anlayýþýmýzý sürdürme amacýyla yola çýkarken söylediðimiz gibi, noktalarý özgürlükle, çizgileri kardeþlikle, alanlarý da dayanýþmayla buluþturma iradesini ortaya koyma kararlýlýðýndayýz. Bu kararlýlýðýmýza ortak olan ve bizlere destek veren tüm üyelerimize içten teþekkür ederiz. Þube Genel Kurulumuz Þubemizin ve ülkemizin önemli gündem baþlýklarýnýn tartýþýldýðý, geleceðe yönelik beklentiler kapsamýnda nitelikli önerilerin yapýldýðý, demokratik ve olgun bir ortamda gerçekleþtirildi. Genel Kurulda ele alýnan konular, bültenimizde sizlerle paylaþtýðýmýz sonuç bildirgesi ile üyelerimiz ve kamuoyu ile paylaþýldý. Þube Genel Kurulumuzun ardýndan Þube delegelerimiz 24-25 Nisan 2010 tarihlerinde Ankara da yapýlan Oda Genel Kuruluna katýlarak geleceðe yönelik politikalarýn geliþtirilmesi için nitelikli katkýlar sundular. Delegelerimiz kürsüyü kullanarak verdikleri önergelerle, yaptýklarý konuþmalar ve yaptýklarý deðerlendirmelerle Oda örgütlülüðüne sahip çýkmanýn ne anlama geldiðini bir kez daha onurlu bir biçimde sergilediler. Odamýzýn geleceði olan Öðrenci Komisyonu üyesi kardeþlerimiz de hazýrlýk yaparak geldikleri Genel Kurul da, kendilerine yönelik olumsuz tavýr ve davranýþlara karþýn düþüncelerini ifade ettiler. Ýstanbul Þubesi ni temsil eden ve katkýlarýyla Genel Kurula nitelik katan tüm delegelerimize ve öðrenci kardeþlerimize teþekkür ederiz. Son bültenimizin yayýnlanmasýndan bu yana aradan geçen zaman diliminde ülkemizin gündemindeki hareketlilik ve olaðandýþý geliþmeler varlýðýný korudu. Kuþkusuz bu dönemin en önemli konusu, AKP nin, hazýrladýðý bir dizi anayasa deðiþikliðinin önemli bir bölümünün Anayasa Mahkemesinin tamamýnýn oylarýyla reddedilmesi sonrasýnda sadeleþtirdiði ve referanduma götürülen anayasa deðiþikliði paketi oldu. Deðiþikliklerin içeriði kamuoyunun gündeminde yeterince ve gerektiði gibi tartýþýlmazken, yapýlan referandum adeta seçim öncesi yapýlan bir güven oylamasý niteliði kazandý. Ýktidar ve meclisteki muhalefet partilerinin düzenlediði içerik ve nitelikten yoksun mitinglerde anayasa deðiþikliklerinin neleri deðiþtireceði deðil, liderlerin bireysel yaþamlarý dahil olmak üzere ilgisiz konular konuþuldu. Anayasa deðiþikliklerinin TMMOB ve baðlý odalar açýsýndan en önemli yönü, siyasi iktidarlarýn özelleþtirme, kamuya ait deðerlerin satýþý vb. uygulamalarýna karþý açtýklarý davalarý kazanmalarýna dayanak oluþturan, bu tür iþlemlerde kamu yararý aranmasý koþulunun kaldýrýlmasý idi. TMMOB ve baðlý odalar yaptýklarý açýklamalarda halka ait olan iþletmelerin ve topraklarýn sermayeye devrini garanti altýna alacak bu düzenlemenin dahi yapýlan anayasa deðiþikliklerinin her þeyi piyasanýn belirleyiciliðine terk eden 12 Eylül rejiminin anayasasýnýn devamý niteliðinde olduðunu teyit ettiðini ifade ettiler. Referandum sonucunda anayasa deðiþiklikleri kabul edildi. Bizler bugüne dek kamuya ait topraklarýn halkýmýzýn gereksinimleri çerçevesinde deðerlendirilmesi gerektiðini savunduk ve bu alanlarýn farklý mekanizmalarla sermayeye aktarýlmasýna karþý mücadele verdik. Öngörümüz siyasi iktidarlarýn giriþimleri ve bazý yerel yönetimlerin öncülüðüyle yürütülen bu yaðmanýn daha da boyutlanacaðý þeklindedir. Yasal düzenlemelerin yürürlüðe konuluþu sonrasýnda kamu ve toplum yararý çerçevesinde çalýþmalarýmýzý sürdürmeye, toplumumuzun hak ve çýkarlarýný gözetmeye devam edeceðiz. Geride býraktýðýmýz dönemde uluslararasý alanda yaþanan en önemli geliþmelerden biri, Filistin halkýnýn kuþatma altýnda yaþam mücadelesi verdiði Gazze ye yardým malzemesi taþýyan gemilerin uluslararasý sularda Ýsrail donanmasýnýn saldýrýsýna uðramasý oldu. Sonuçta Ýsrail Ortadoðu da iþlediði insanlýk suçlarýna bir yenisini eklemiþ oldu. Hükümet ve dýþiþleri yetkilileri ise organizasyon süreci dahil olmak üzere her adýmýndan haberdar olduklarý sefere yönelik saldýrýyý engelleyebilecek giriþimlerde bulunmak yerine geliþmeleri izlemekle yetindiler. Ülkemizde AKP nin Kürt açýlýmý ve sonrasýnda yaþanan geliþmeler temel iç politika baþlýðý oldu. Artan þiddet ve ölümlerin yaný sýra farklý yerelliklerde yaþanan ve açýk bir provokasyon olduðu izlenimi yaratan çatýþma ortamý Türkler ve Kürtlerin bir arada, kardeþçe ve barýþ içerisinde demokratik bir ortamda yaþamalarý önünde bir engel olarak varlýðýný koruyorlar. Bu tablo, Kürt sorununun yakýcýlýðýný bir kez daha bizlere hissettiriyor. Sorunun, daha fazla kan dökülmeden þitliðin, demokratik ve kültürel haklarýn temel alýndýðý, kardeþçe bir arada yaþama kültürünün yaratýlmasýnýn hedeflendiði barýþçýl bir çözüme kavuþturulmasý temel beklentimizdir. Gözümüz gibi korumamýz gereken çevremiz ve doðal deðerlerimiz açýsýndan tahribatýn boyutlandýðý bir dönemden baþyazý geçiyoruz. Ýstanbul un su havzalarý ve ormanlarý, yapýlmasý planlanan üçüncü köprünün açýk tehdidi altýnda. Trakya bölgesinin birinci sýnýf tarým alanlarý, ülkemizin gereksinimlerine uygun olmayan bir planlamanýn sonucu olarak yapýlaþmanýn tehdidi altýnda. Sayýlarý giderek çoðalan hidroelektrik santrallerinin yarattýðý tahribat günden güne daha iyi anlaþýlýyor ve toplumdaki haklý tepkiler giderek artýyor. Kültürel mirasýmýz içinde önemli bir yeri olan Allianoi kenti, yapýlmasý planlanan bir sulama barajýna feda ediliyor. Ayný durum, Hasankeyf için de geçerli. Toplumun ve çevreci hareketin tüm tepkilerine raðmen, kültürel ve doðal deðerlerimizi yok eden bu süreç devam ediyor. Siyasal iktidar, ulusal ve uluslararasý enerji þirketleri gözleri dönmüþ bir þekilde tarihi ve doðal güzelliklerimizi yok etmeye kararlý görünüyorlar. Tüm bu yaþananlara karþý toplumun duyarlý kesimleri ile birlikte mücadelemizi sürdürme kararlýlýðýndayýz. Deðerli meslektaþýmýz sevgili Gülseren Yurttaþ aramýzdan ayrýlalý üç yýl oldu. Adýna iþ kazasý denilen olayýn ardýndan yaþanan mahkeme süreci, geçtiðimiz Mart ayý sonunda bitti. Temyiz süreci devam etse de, sorumlulara verilen cezalar vicdanýmýzý rahatlatmadý. Aksine insan yaþamýnýn ne derece deðersizleþtirildiðini bir kez daha anlamýþ olduk. Oysa yaþama hakký en temel insan haklarýndandýr. Yaþama hakkýný güvence altýna alacak nitelikte bir iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði sürecinin ülkemizde yaþam bulmasý için mücadele edeceðiz. Yasalarda belirtilen çalýþma sürelerinin uygulanmasý, þantiyelerde varolan gayriinsani çalýþma koþullarýnýn ortadan kaldýrýlmasý için, bu alandaki meslektaþlarýmýzla birlikte haklarýmýza sahip çýkacaðýz. Ücretli çalýþan meslektaþlarýmýzýn özlük haklarýnýn korunmasý için, iþsizlik sorununa iþ güvencesini teminat altýna alan kamucu çözümler üretilmesi için mücadele edeceðiz. Bu sürecin üyelerimizin örgütlü çabalarýnýn bir ürünü olacaðýnýn bilinciyle tüm üyelerimizi bu mücadelenin bir öznesi olmaya davet ediyoruz. Yasa ve yönetmelik çerçevesinde Lisanslý Harita ve Kadastro Bürolarý faaliyetlerine baþladýlar. Çýkarýlan yasa ve yönetmelik arasýnda bulunan çeliþkiler, büro faaliyet alanlarýnýn belirlenmesinin geliþigüzel yapýlmasý, uygulamada yaþanmasý olasý belirsizlikler, sektörde tekelleþmenin kaçýnýlmaz hale geleceði þeklindeki deðerlendirmeler önceki yýl Ýstanbul da yaptýðýmýz bir etkinlikte konunun ilgilileri tarafýndan dile getirilmiþ, bu deðerlendirmeler yayýnladýðýmýz sonuç bildirgesinde mesleki kamuoyuyla yaygýn olarak paylaþýlmýþtý. Bürolarýn faaliyete girdikleri þu sýralarda, yapýlan bu deðerlendirmelerin ne derece doðru olduðu daha iyi anlaþýlýyor. Sektörümüzü yakýndan ilgilendiren bu konu üzerinde durmaya devam edeceðiz. Bu çerçevede düzenlediðimiz bir forumda lisans almýþ meslektaþlarýmýz buluþtular. Diðer özel bürolarla bir araya geldiðimiz toplantýlarda da konuya iliþkin deðerlendirmelerimizi paylaþacaðýz. Çalýþma dönemimizin baþlangýcýnda yaptýðýmýz Þube Danýþma Kurulu toplantýsýnda etkinliklerimizi içeren programýmýzý zenginleþtirdik. Bölge toplantýlarýmýzda üyelerimizle buluþarak birçok konudaki deðerli deðerlendirmelerini kendileriyle paylaþma olanaðý bulduk. Yoðun bir katýlýmla Ýstanbul Haritacýlarý Sosyal Çalýþtayý nýn beþincisini baþarýyla gerçekleþtiren ve deðerlendirmelerini yayýnladýklarý nitelikli sonuç bildirgesi ile bizlerle paylaþan öðrenci kardeþlerimizle arazi pikniklerinde ve mezuniyet törenlerinde birlikteydik. Nazým Hikmet anmasýný, 15-16 Haziran ve üçüncü köprü konulu söyleþileri Þube mekanýmýzda gerçekleþtirdik. Ücretli çalýþan ve iþsiz meslektaþlarýmýzýn sorunlarýný düzenlediðimiz bir söyleþide tartýþtýk. Odamýzýn duayenleri ile HKMO tarihine ýþýk tutanlar baþlýklý söyleþiler kapsamýnda buluþmayý amaçladýk ve ilk söyleþimizi Arif Delikanlý ile gerçekleþtirdik. 30. yýl plaketlerinin de verildiði geleneksel yemeðimizde meslektaþlarýmýzla bir aradaydýk. Meslektaþlarýmýz tarafýndan yaygýn olarak kullanýlan Sürekli Çalýþan Sabit Ýstasyonlar (CORS) konusunda bilgilendirme etkinlikleri gerçekleþtirdik. Ýkincisi düzenlenen Ýstanbul Kent Sempozyumunda ve Ýstanbul da gerçekleþtirilen Avrupa Sosyal Forumu etkinliðinde yer aldýk. Önümüzde yoðun bir çalýþma dönemi bizleri bekliyor. Bu süreçte yayýnladýðýmýz e-bültenler ve bültenimiz önemli bir iletiþim ve paylaþým aracý konumundadýr. Çalýþmalarýmýza olduðu gibi yayýnlarýmýza da yapacaðýnýz yazýlý katkýlarý önemsediðimizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Çalýþmalarýmýza ve yayýnlarýmýza yönelik yapacaðýnýz her türlü yapýcý eleþtiri bizim için deðerlidir ve bizleri geliþtirecektir. Bu çaðrýmýzla sizlere yürekten saygý ve sevgilerimizi sunuyor, güzel günler diliyoruz. HKMO Ýstanbul Þubesi 21. Dönem Þube Yönetim Kurulu 3

gündem Yeniden Yeniden 12 Eylül Tekin Akçapýnar Tam bir sene önce yine bu konuda yazmýþtýk. Zaman ne çabuk geçiyor. Oysa olaylar, yaþananlar deðiþmiyor. Yaþananlardan dersler alýnmýyor 12 Eylül 1980. Ülkenin üzerine kara bir bulut olarak çöken ve yýllardýr izlerini sürdüren bir tarihti bizim için. Bu günlerde televizyon programlarýnda yapýlan tartýþmalar, siyasi parti baþkanlarýnýn mitingleri ayný günlere bizi geri götürdü. Ne tesadüf ki tartýþýlan Anayasa oylamasý o kara günle ayný zamana denk düþtü. Ýlk önce bundan tam 30 yýl öncesine, 1980 li yýllara dönüp o zamaný kýsa da olsa bir hatýrlayalým. Ýnternet sayfalarýnda gezinirken bazý sayfalar aslýnda 1980 Darbesinin ne kadar gerekli olduðunu anlatmaya çalýþmýþlar. 12 Eylülden önce þiddetin ne kadar arttýðý kardeþlerin birbirine düþman olduðu gibi verileri vermiþler. Buna göre Darbe 1970 ile 1980 yýllarý arasýnda artan siyasi istikrarsýzlýk ve terör olaylarýnýn 1980 yýlýnda artýk tahammül edilemez noktaya gelmesi ile patladý. 1980 yýlýnda ölü sayýsý 2000 i aþtý. Mart ayýnda Zile deki Alevi- Sünni çatýþmasýnda 1 kiþi ölürken, ayný ay içerisinde Urfa da kurþuna dizilen 8 kiþiden 6 sý öldü. Mayýs ayýnda MHP genel baþkan yardýmcýsý Gün Sazak, Haziran ayýnda Ýstanbul da CHP Beyoðlu, MHP Gaziosmanpaþa ilçe baþkanlarý öldürüldü. Temmuz ayýnda Çorum olaylarýnda 26 kiþi ölürken, eski baþbakanlardan Nihat Erim, DÝSK Genel Baþkaný Kemal Türkler ve CHP milletvekili Abdurrahman Köksaloðlu silahlý saldýrý sonucu öldürüldü. Aðustos ayýnda Ankara da bir sendikacý yaylým ateþ sonucu öldürüldü. Olaylar dizisi böyle uzayýp giderken Kenan Evren komutasýndaki Türk Silahlý Kuvvetleri 12 Eylül 1980 günü üçüncü kez yönetime el koydu. Süleyman Demirel baþbakanlýðýndaki hükümet görevden alýndý. TBMM laðvedildi. 1961 Anayasasý tamamen rafa kaldýrýldý. Partiler laðvedildi. Siyasi parti baþkanlarý askeri üslerde gözetim altýnda tutuldu. Bundan sonrasýndaki sayýlar asla unutmamamýz ve unutturmamamýz gereken bu ülkenin utanç sayýlarý: Ve Türkiye büyük bir karanlýða gömüldü. Geriye dönüp baktýðýmýzda 30 yýl geçmiþ ve bizler hala o karanlýktan tam olarak sýyrýlabilmiþ deðiliz. Yukarýda ilk baþtaki olaylar dizisine baktýðýmýzda olaylarýn ne kadar sistematik bir senaryo çerçevesinde yürüdüðünü görüyoruz. Bu senaryoda oynayan figüranlarý görüyoruz. Darbe sonucunu alan dönemin ABD Baþkaný Jimmy Carter a iletilen cunta için bizim çocuklar baþardý mesajý bile bu darbenin ABD bilgisi dahilinde olduðunun göstergesidir. Bizim çocuklar ýn baþýndaki Kenan Evren i bu günlerde yine ekranlarda görüyoruz. Darbenin gerekçelerini en masum haliyle anlatýyor. Darbenin ne kadar adil olarak iþletildiðini söylüyor. O dönem diyor Kenan Paþa biz saðdan birisini asacaksak bekliyorduk ki soldan da birisi olsun. Bir saðdan bir soldan asýyorduk. Sanki masal anlatýyor. Sanki bilgisayar oyununda bir hamle yapýyor. Söz konusu insan hayatlarý deðil çizgi film karakterleri. 4

gündem Ayný süreçte Anayasa Referandumu konuþmalarý gündeme geliyor. Baþbakan Tayyip Erdoðan ýn acýklý döneme karþý duran sözleri ekrana geliyor. 17 sinde asýlan Erdal Eren den Necdet Adalý dan bahsediyor. Necdet Adalý için Nevzat Çelik tarafýndan yazýlan Þafak Türküsü þiirinden mýsralar okuyor. Beni burada arama Arama anne Kapýda adýmý, adýmý sorma Saçlarýna yýldýz düþmüþ Koparma anne aðlama. 12 Eylülde acý çekenlerin yeni anayasaya EVET demesi, bu anayasaya sahip çýkmasýný istiyor. Timsahlar göz yaþý döküyor aðýzlarýnda çocuklarýnýn kanýyla. Sokaklarda billboardlarda, gazetelerde, ekranlarda propagandalar yapýlýyor. Ön plana çýkan memurun toplusözleþme hakkýnýn verilmesi ( tam da memurlarla hükümet arasýnda pazarlýklarýn yaþandýðý bugünlerde). Sanki en büyük engel mevcut anayasa ve bu deðiþirse aslýnda hükümetin vermek istediði ancak yasal mevzuatlar nedeni ile veremediði haklarýnýn anayasanýn geçmesi ile vereceklermiþ gibi. Ýþçilerin birden fazla sendikaya üye olabileceði müjdesi veriliyor eðer EVET dersek. Sendikasýzlaþmanýn kural hale getirildiði, iþçilerin sendikalaþtýklarý için iþten atýldýðý bugünlerde. Anayasanýn en göze çarpan maddelerinden birisi de Anayasa mahkemelerinin düzenlenmesi konusunda. Buna göre bugüne kadar 11 olan Anayasa mahkemesi üye sayýsý 19 a çýkartýlmakta bunlardan 16 sý Cumhurbaþkaný tarafýndan atanmakta, 3 üye ise meclis tarafýndan belirlenmektedir. Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yýl boyunca görev baþýnda kalmaktadýr. Bu 16 üyenin 7 sinin kimler olacaðý tamamen cumhurbaþkanýnýn inisiyatifindedir. Böyle bir düzenlemenin yargý baðýmsýzlýðýný ve tarafsýzlýðýný saðlamasý mümkün deðildir. Böyle bir deðiþiklik, býrakýn baðýmsýzlýðý ve tarafsýzlýðý, Anayasa Mahkemesi nin üzerindeki siyasi baskýyý, hükümetlerin anayasa mahkemesi üzerindeki baskýsýný artýrmaktan baþka bir sonuç doðurmaz. Hükümetin Ergenekon soruþturmasý, darbe teþebbüsleri ve bu yönlü operasyonlar sürecinde sýkça karþýlaþtýðý 12 Eylül darbecilerine neden dokunulmuyor? eleþtirilerini bertaraf etmek ve 12 Eylül Darbesi ve sonrasýnda büyük acýlar çekmiþ ve hak gasplarýna uðramýþ toplumsal kesimleri yumuþatmak hesabýyla, son anda bu maddeyi de deðiþiklik paketine dahil etmiþtir. Ancak 12 Eylül darbecilerini yargýlayacak demokratik bir siyasi irade bulunmamaktadýr. Darbecileri yargýlayacak bir irade var mýdýr sorusu hâlâ yanýtsýzdýr. Bütün bu soru iþaretleri ile 12 Eylül 2010 günü oylamaya gideceðiz. Bize gösterilen ve bizim görmemiz gerektiði kadarýnýn gösterildiði bir süreçte aklýmýzda þafak Türküsü, kulaklarýmýzda 12 eylüle 12 Eylül dayatmalarý ile EVET e mecbur edilmeden. Ve yeniden yeniden 12 eylül dememek üzere. Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi 5

gündem Muðla da Öldürülen Biri Var Hüseyin Çiçek Valiye göre, bar önü kavgasý, basýna yansýyan biçimiyle kýz davasý nedeniyle Kürt öðrencilere yönelik saldýrý sonucu Muðla da 21 yaþýndaki Þerzan KURT yaþamýný yitirdi. Valinin açýklamasý ve olayýn basýnda ele alýnýþ biçimi, benzer diðer olaylarda olduðu gibi iþin asýl nedenini görmezden gelip olayý basit adli bir vakaymýþ gibi gösteriyor. Benzer yaklaþýmlarý bu tür olaylarýn tümünde görmek mümkün. Fazla uzaða gitmeye gerek yok, Selendi de, Bayramiç te Roman kardeþlerimize yönelik saldýrýlar, Samsun da, Edirne de yaþanýlan olaylar ertesinde yapýlan açýklamalarýn hepsi de hemen hemen ayný. Ya namus meselesi, ya alkolü fazla kaçýrmak, ya da fazlaca vatansever olmak. Çok derin analizler yapmaya gerek yok. Basitçe düþünülürse bile kafalarda soru iþaretlerinin belirmesi kaçýnýlmaz. Neden bu kendini her ne sebeple olursa olsun kaybetme hallerinde yapýlan saldýrýlarýn maðdurlarý farklý etnik kimliðe, farklý dini inançlara mensup kimseler oluyor? Neden bu olaylar sadece bir kentte, bir bölgede olmuyor da Türkiye nin birçok yerinde ayný gerekçelerle oluyor? Neden bu kadar saldýrgan ve tahammülsüz olundu? Ötekine karþý neden hoþgörü yitirildi? Toplumsal ve bireysel psikoloji neden bu kadar bozuldu? Þiddete bu kadar meyletmenin sebebi nedir? Neden bu tür saldýrýlarýn arkasýnda kamu görevlilerinin de olduðu iddia edilir? Hani Türkiye de artýk çetelerin, gizli örgütlenmelerin sonu gelmiþti, yoksa bu tür söylemler birer aldatmacadan mý ibaret? Bu tür olaylarýn sebepleri arasýnda acaba ekonomik nedenler de mi var? Göç alan bölgelerde artan iþsizlik, küçük esnaf arasýnda yaþanan rekabet yaþanan olaylarda ve olaylar ertesinde sessiz kalýþ da etken olabilir mi? Benzer sorular çoðaltýlabilir, çoðaltýlmalý da, çünkü her problemin çözümü sormakla baþlar. Kalýcý ve saðlýklý çözümler ise ancak iþin kolayýna kaçmadan, samimi yaklaþýmlarla elde edilebilecek yanýtlarla mümkün olabilir. Samimi olmadýðýmýz sürece önce 6 7 Eylül, sonra 1 Mayýs 1977 olur, sonra Maraþ olur, sonra Sivas olur, sonra Nasýl severim bir bilsen. Köroðlu'yu, Karayýlaný, Meçhul Askeri... Sonra Pir Sultaný ve Bedrettini. Sonra kalem yazmaz, Bir nice sevda... Bir bilsen, Onlar beni nasýl severdi. Bir bilsen, Urfa'da kurþun ataný Minareden, barikattan, Selvi dalýndan, Ölüme nasýl gülerdi. Bilmeni mutlak isterim, Duyuyor musun? Ahmed ARÝF-Anadolu Daha fazla vicdanlarýmýzýn karartýlmasýna izin vermeyelim, bu coðrafyada birlikte barýþ ve kardeþlik içinde yaþamak için tam da Muðla daki Sýnýrsýzlýk Meydaný nda yazýldýðý gibi, Burasý Sýnýrsýzlýk Meydaný. Eðer düþünüyorsan, söyleyecek sözün varsa ve yüreðin yetiyorsa, susma konuþ Daha büyük acýlar yaþamamak için konuþmak, yaþanýlanlarý doðru analiz etmek zorundayýz, ama konuþurken de acýlý bir babanýn duyarlýlýðý ve soðukkanlýlýðýný yitirmeden, tam da Þerzan KURT un öðretmen babasý gibi yani; "Türkiye'nin hiçbir yerinde, bana ne kadar sýkýntý gelirse gelsin kimsenin týrnaðýnýn kýrýlmasýný istemiyorum. Benim öðrencilerime öðrettiðim felsefe budur. Toplumu kötüye yönlendirecek bir tavýr ve davranýþ içinde olamayýz. Biz kimsenin ölmesinden yana deðiliz. Biz kardeþiz, dostuz, komþuyuz. Ýnsan kardeþinin, dostunun burnunun kanamasýný ister mi? Bizi kimse birbirimize düþüremez." Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi 6

gündem Sayýk Lamalar (Lama özel bir hayvandýr, ayrý yazýlýr) Deniz Baþ ÜÇ (Rakamla 3) Üç benim hayatýmda yer etmiþ bir sayýdýr. Hayatýma giriþi Metin Ali Feyyaz ile baþlar. Sonra Mazhar Fuat Özkan. Üniversite sýralarýnda öðrendiðim Mahir Hüseyin Ulaþ. Elbette Yusuf Hüseyin Deniz. Her eve üç çocuðu baþbakanýmdan öðrendim. Tek çocuklu bir baba olan bana +18lik bir öneri. Ýþin içinden çýkamadýðým günler anlayacaðýnýz bu günler. Bir iki derken üçinci köprüyü de kabul edeceðiz haliyle Çare yok. Birazdan verecektim sloganý ama dayanamýyorum : Bir iki üç yol yetmez, dört beþ altý olsun üçüncüsü Kanuni olsun. Boðaziçi köprüyle dolsun Verdim gitti gördünüz. Ýstanbul bizim evimiz tabi, geniþ düþünmek lazým. Köprülere de bizim çocuklarýmýz diyebiliriz izninizle. Birinci köprü daha bir kýz gibi duruyor, ince ve narin geliyor hepimize. Ýkinci köprü biraz heybetli sanki, erkek çocuðu evin. Üçüncüye gebe olduðunu biliyorduk þehrin ama, bu doðumu kimimiz istiyoruz kimimiz istemiyoruz. Öyle ya nasýl besleriz çocuðu kýt kanaat geçinirken Ama kimin çocuðu aç açýk kalmýþ ki afedersiniz Çevrenizde aç çocuk mu var? Üç çocuk tabi en iyisiyse, bizim de üç tane köprümüz olmalý elbette. Üçüncü köprü yapýlacak maalesef. Kim ne derse desin yapýlacak. Bu iþ Taksim Meydanýný kazanmaya benzemeyecek. Hem üçüncü köprü yapýlýnca bu sefer, dönemin baþbakaný çýkacak köprü üstüne, direndik kazandýk, söke söke yaptýk, diyecek. O zaman memleketim, üçüncü köprünün ayaðýnýn altýndan seslenecek yukarýya, kimsenin kimsesizden söke söke alacaðý tek þeyi, yalnýzlýðýdýr. Üçüncü köprü bizi kalabalýklaþtýracak. Sessizliðimiz bize çok gelecek. Üçüncü köprü kendi zenginini yaratacak tabi. O yollarda da yeni Kavacýklar, yeni Ataþehirler olacak. Orada da binbeþyüz, ikibin konutluk dev projeler yapýlacak. Yeni Aðaoðullarý, yeni Aðabeyleri doðacak. Ýnþaat sektörümüz canlanacak, ekonomimizin fitili ateþlenecek. Hem fitil de kabýzlýk çekene bire birdir, bilirsiniz. Sokunca fitili en acýsýzýndan, geçici olarak çözeriz kabýzlýðý filan. Oysa uzun süreli bir tedavi gerektirir müzmin olursan kabýzlýk. Çeken bilir. Ýkinci köprü ulaþýma açýldýðý zaman, ben Ýstanbul da öðrenciydim. Þehirlerarasý otobüsler bizi, eski E5 in Zincirlikuyu duraðýndan alýrlardý. Hayali bile zordu, kimsenin kullanacaðýna inanmazdýk ikinci köprüyü. Sonra þehirlerarasý otobüsler için kullaným yasaðý geldi birinci köprüye. O zaman geçmek zorunda kalmýþtýk ilk defa ikinci köprüden. Aman tanrým! Bu ne güzellikti böyle. Aþaðýda Emirgan, Çubuklu, Beykoz, Ýstinye, Karadeniz Ýkinci köprü de olmasa, nereden görecektik deðil mi buralarý? Üstelik boðazýn 60 metre yukarýsýndan. Uzaktan birinci köprüyü bile görmek mümkün üstelik. Daha ne istenirdi ki? Ýyi ki yapmýþlar dedik bu köprüyü! Bu köprü de olmasa, ilkini böyle nasýl görecektik Tersanesi kalkmýþ Ýstinye, Baltalimaný, Hisarlar Ýlkinden görmek imkansýzdý siz de biliyorsunuz. Üstelik þair ne demiþ: Sana bir üçüncü köprüden baktým aziz Ýstanbul Peki bir þey sorayým. Hiç birinci köprü ile ilgili belgeselimiz var mý bizim? Peki ikinci köprü yapýlýrken çekmiþ mi Sinan bir belgesel? Böylece bir eksiðimizi daha gideririz belki. Ya da batsýn bu dünya mýydý neydi Allah aþkýna? Bir slogan daha istemiyorsunuz biliyorum ama içimde tutamýyorum o þarkýnýn sözlerini: havasýna suyuna, taþýna topraðýna diye devam edeceðim ama içine sýkýlacak, havasýnýn da suyunun da Ýstanbulumun sanki. Sýkýlacak dedim lütfen ama, lafýn suyunu çýkartmayýn. (Lafýn suyu dedim ya, aklýna gelenler olmuþtur þimdi: bir mumudur iki mumudur üç mumudur dört yokudur bana bir bira dolduur hanina ) 7

gündem 8 ÝKÝ (Kerpiç kerpiç üstüne düzülür bir sýra Ya da fakirliðin inþaasý ) Suyun para ile satýldýðý günümüzde, biraz saçma geliyor söylemesi ama, sudan bile ucuzdur insan hayatý. Sudan deyince Ömer El Beþir den bahsetmiyoruz caným. Kýymetsiz demek istiyorum yani. Sudan la Ömer El Beþir le insan hayatý arasýnda iliþki kurmaya çalýþmak haddim deðil. Kerpiçle insan hayatý arasýnda gel gitler yaþayacaðým þimdilik. Benim çocukluðumun bir döneminde kerpiç bir evde yaþadým. Altýmýzda kömüþ desem bilmezsiniz, mandalar vardý Üstümüzde muþambalarla kapatýlmýþ çatý Çatýnýn içinde fare kapanlarý Köy meydanlarýnda, avlularda kalýp kalýp kerpiç yumaklarý Anadolunun hangi köyüne gitseniz vardýr bu evlerden. 3000 (yazýyla üçbin) yýllýk tarihi ile nice depremler atlatan bu kerpiç yapýlar, kim bilir ne depremler görmüþtür Bunca yýldýr kullanýlýyorsa, köylünün de bir bildiði vardýr her halde Belki ilk depremde 4 çocuðunu da kaybedeceðini bile bile, kerpiç ev yapmak zorunda kalmýþtýr o baba Her kerpici diðerinin üstüne düzerken, içi acý ile kavrulmuþtur Elinden bir þey gelmemiþtir. Kim bilir belki de, o kerpiç evi yaparken zaten ölüydü o baba Bilir misiniz Erkan Oður un o yanýk sesiyle söylediði Diyarbakýr türküsünü Bu türkü bir Ýzmir türküsü deðildir Orada taþ evler vardýr Bu türkü bir Anadolu türküsüdür. Ýzmir de Anadolu nun bir parçasý evet, ama Anadolu deyince aklýnýza ne Ýzmir, ne Antalya geliyor deðil mi Anadolu biraz da fakirhaneliðiyle, ortasý ve ortanýn doðusu demektir memleketimin. Anadoluluk, fakirliktir çünkü. Anadolu fakirdir. Ege de ve Akdeniz de bulamadýðýnýz fakiri, Anadolu da bulursunuz. Akdenize bir kýsrak baþý gibi uzanýrýz evet, ama o atýn baþý Akdeniz e, arkasý Anadolu ya doðrudur. Önce Egenin köylerini gezelim, sonra Akdeniz in Karadenizin köylerini Sonra Anadolu ya gidin, Diyarbakýr a, Elazýð a, Bingöl e Ýç Anadolu köylerini ihmal etmeyin. Öyle dokuz köyden kovulmaya benzemez Anadolu nun köyleri Ne zeytinleri vardýr, ne fýndýklarý Ne badem aðaçlarý vardýr ardýçlarýnýn dað eriklerinin yanýnda, ne de onlarý yemeye gelen turistleri. Ne portakal aðaçlarý ne de deniz görmüþlükleri vardýr onlarýn. Varsa birtek buðdaylarý vardýr, gölgesinden medet umduklarý ceviz aðaçlarý. Açtýrlar. Açýktýrlar. Yufka ekmeðin arasýna somun ekmek dürerler. Kerpici kerpiç üstüne düzerler. Düzülen kerpiç taþýdýrlar. Bu kadar basit. Fakirlik ölümle kardeþtir. Koyun koyuna yatarlar her gece. Koyun bakalým sýra sýra kerpiçleri üst üste, girin içine yaþamaya kerpiç evinizin Adana, Erzincan, Adapazarý, Gölcük, Deðirmendere, Avcýlar Hepsi de mi kerpiçti Kerpiçmiþ, kerpiçoðluker piçmiþ BÝR (Kader ve Keder ) Kaderimiz kederimizdir bizim. Karadýr kapkaradýr. Cesetlerimizi mezardan çýkartacak kadar acýmasýzdýr. Tuzla tersanelerinde çalýþanlar bilir ki, kaderlerinde iþ güvenliðinin olmadýðý bir ortamda çalýþmaktan dolayý ölmek de vardýr. Vincin bomu kýrýlabilir, iskeleden düþülebilir. Bilmiyorlarsa bilmeliydi ölenler. Týpký Tuzla da ölmek üzere çalýþmaya gidecek insanlarýn ve hepimizin öðrendiði gibi.

gündem Maden ocaklarýnda çalýþanlar bilir ki, kaderlerinde iþ güvenliðinin olmadýðý bir ortamda çalýþmaktan dolayý ölmek de vardýr. Ansýzýn patlar ve bir iki dakikada ölebilir kardeþlerimiz. Bilmiyorlarsa bilmeliydi ölenler. Týpký maden ocaklarýnda ölecek kömür gözlü insanlarýn ve hepimizin öðrendiði gibi. Þantiyelerde çalýþan mühendis arkadaþlarýmýz bilir ki, kaderlerinde iþ güvenliðinin olmadýðý bir ortamda çalýþmaktan dolayý ölmek de vardýr. Vincin bomu kýrýlabilir. Ýskele çökebilir. Bilmiyorlarsa bilmeliydi ölenler. Týpký þantiyelerde ölecek mühendis ve mimar arkadaþlarýmýzýn öðrendiði gibi. Bu topraklarda yaþayanlar bilir ki, insan güvenliðinin olmadýðý bir ortamda, kaderlerinde evlat acýsý yaþamak da vardýr. Öksüz ve yetim kalmak da vardýr. Bilmiyorlarsa bilmeliydi ölenler. Týpký evlatlarýný kaybetmeyi bekleyen ana babalar ile öksüz ve yetim kalacak çocuklarýn öðrendiði gibi. Gazeteciler, bilim adamlarý, siyasetçiler de öldürülebilir tabi bu topraklarda, yumruk da atýlabilir hepimize. Güvenlik ve önlemlerin alýnamadýðý bir ortamda burnunuz da kýrýlabilir, yumurta atýlabilir size en basitinden. Bilinmiyorsa da öðrenilmeliydi. Týpký öldürülecek ve çamur atýlacak hepimizin öðrendiði gibi. Kaderimiz kederimizdir bizim. Karadýr kapkaradýr. Mezarýmýzdaki cesedimizi uyandýracak kadar da gerçektir üstelik. SIFIR (Sýfýr dedim ya evladým, geç otur yerine) Devlet, kendi þiddetine hukuk, bireyinkine ise suç adýný verir demiþ Max Stirner. Yazýnýn sýfýr noktasý yani. Hüsran. Jeodezi ve Fotogrametri Yüksek Mühendisi 9

görüþ Eþit, Özgür Bir Ülke Ýçin; 12 Eylül Anayasasý na da, AKP Anayasasý na da Hayýr! Basýna ve Kamuoyuna, 1 Haziran 2010`da kamuoyuna duyurduðumuz ve TMMOB Genel Kurul delegelerimizin oybirliði ile onayladýðý Sonuç Bildirimizin konu ile ilgili kýsmýnda da þunlar yer almýþtý: Ülkemiz, yukarýdan aþaðýya bürokratik dönüþümler, aþaðýdan yukarýya cemaat-tarikat aðlarýyla kuþatýlmaktadýr. Siyasi iktidar, her geçen gün anti demokratik öðeleri biraz daha kökleþtirmektedir. Bu kapsamda son yýllarda siyasal gündemlerin önemli bir baþlýðý, yapýlmak istenen anayasa deðiþiklikleri olmuþtur. Süreç içerisinde anayasada birçok deðiþiklik yapýlmýþtýr. Ancak bu deðiþiklikler de 12 Eylül hukukunun ve karanlýðýnýn ülkemiz üzerinden kalkmasýna olanak saðlamamýþtýr. Yapýlacak deðiþiklikler de 12 Eylül Anayasasýnýn gerici faþist niteliðini deðiþtirmeyecektir. götürülmüþtür. Þimdi gündeme getirilen Anayasa deðiþikliði paketi de bu anlamda demokratik bir hukuk devleti için atýlan adýmlarý içermemekte, tersine yargý erki yürütmeye daha da baðýmlý hale getirilmek istenmektedir. 12 Eylül`de referanduma sunulacak olan Anayasa`nýn 125. maddesinde yapýlmak istenen deðiþiklikle, yargý yetkisinin yerindelik denetimi þeklinde kullanýlamayacaðý Anayasa`ya eklenmektedir. Düzenlemenin gerekçesi de, AKP`nin miting meydanlarýndaki konuþmalar da gerçek amacý ortaya koymuþtur. AKP`nin 25 Nisan 2010 tarihli bilgilendirme notunda "Kamu yararý gibi subjektif bir kavramla birçok özelleþtirme kararý iptal edilmiþ, küresel sermayenin Türkiye`de yatýrým yapmasý ile ilgili birçok zorluk çýkarýlmýþtýr" denilmektedir. Bir iþlemin kamu yararýna uygun olup olmadýðýnýn denetlenmesi yerindelik denetimi deðil, hukuka uygunluk denetimidir ve idare hukukunun doðduðu günden bu yana uygulanmaktadýr Ülkemizde darbe-demokrasi ikilemi yaratýlarak neoliberal deðiþim sürecinin üstü örtülmektedir. Sistemin yeni düzene uyum saðlayamayan eski kalýntýlarýnýn tasfiye operasyonu, derin devlete, darbecilere karþý demokrasi zaferi gibi gösterilmektedir. Oysa darbecilikle mücadele 12 Eylül sistemi ile mücadeledir. Gericileþme, neo-liberal politikalar, küresel kapitalizmin güç merkezlerinin güdümünde bir Türkiye, 12 Eylül düzeninin bir sonucudur. Bu düzenle hesaplaþmadan darbecilikle, darbecilerle hesaplaþýlamaz. AKP iktidarýnda milli irade adý altýnda demokratik bütün kanallar kapatýlarak tekelci bir iktidar yapýlanmasý kuruluyor. Ýktidarýn Anayasa deðiþikliði de bunun bir parçasý olarak gündeme getirildi. Güya demokratikleþme adýna yapýlan bu deðiþikliklerde ne halk ne emek ve meslek örgütleri hazýrlanma sürecine dahil edilmedi. "Kendi piþir kendin ye" anlayýþýndan demokrasi ve özgürlük adýna bir þeyin çýkmasý zaten mümkün deðildir. Deðiþiklikler de halkýn, emekçilerin yani bizim deðil, AKP ihtiyaçlarýnýn ürünüdür. 12 Eylül Anayasasýna da, onun bir devamý olan AKP anayasasýna da "hayýr" diyoruz. Eþitlikçi, özgürlükçü bir anayasa ancak demokratik katýlýmýn bütün kanallarý açýlarak yapýlabilir. Demokratik katýlým olanaklarýnýn önünü açmak üzere baþta yüzde onluk seçim barajý, siyasi partiler ve seçim yasalarý olmak üzere toplumun siyaset yapma olanaklarýný engelleyen tüm yasalarýn deðiþtirilmesi için bugüne kadar olduðu gibi bundan sonra da mücadele edeceðiz. TMMOB ÝSTANBUL ÝL KOORDÝNASYON KURULU Anayasa deðiþiklikleri AKP iktidarýnýn mutlaklaþtýrýlmasý, kamu varlýklarý ve ülke kaynaklarýnýn pazarlanmasý ve de satýþýnýn önündeki hukuki engellerin kaldýrýlmasýný amaçlamaktadýr. Öncelikli olarak biz, "12 Eylül Anayasasýna hayýr" derken, tuzaða düþmeksizin "Siyasal iktidarýn çýkar ve hedefleri doðrultusunda hazýrlanan anayasa deðiþikliklerine de hayýr" diyoruz. AKP Hükümeti, Anayasa deðiþikliði ile Danýþtay`ýn kamu yararý kapsamýnda siyasal iktidarýn iþlemlerine yönelik hukuki denetim yetkisine müdahale etmek istemektedir. Bu tür kamu yararýný korumaya dönük düzenlemeler ne yazýk ki neoliberal politikalar doðrultusunda son 20 yýl içerisinde týrpanlanmýþ, Anayasamýz da bu anlamda uluslararasý tahkim gibi düzenlemelerle daha da geriye 10

ÝKK Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði Ýstanbul Ýl Koordinasyon Kurulu Tekel Ýþçileri Ýçin Yapýlacak Dayanýþma Grevi Öncesi Basýn Açýklamasý, 2 Þubat Tekel Ýþçileri ile Dayanýþma Grevi, 4 Þubat Tekel Ýþçileri'ne Destek Eylemi, 11 Þubat Güvencesiz, Sigortasýz, Taþeronda 4/C ile Çalýþmamak Ýçin Haydi Birleþik Mücadey! Haydi Dayanýþmaya Mitingi ve Basýn Açýklamasý, 17 Þubat Tekel Ýþçileriyle Dayanýþma Mitingi, 20 Þubat Tekel Ýþiçileri'ne Destek Eylemi ve Basýn Açýklamasý, 25 Þubat Üçüncü Köprüye Karþý Ýnsan Zinciri Eylemi, 28 Mart Nükleer Karþýtý Platform Basýn Açýklamasý, 16 Nisan 1 Mayýs Emek ve Dayanýþma Günü, 1 Mayýs Özelleþtirme Karþýtý Platform Basýn Açýklamasý, 5 Mayýs TMMOB 40.Dönem IV.Danýþma Kurulu, 8 Mayýs Üçüncü Köprü Yerine Yaþam Platformu Basýn Açýklamasý, 15 Mayýs TMMOB II.Ýstanbul Kent Sempozyumu, 20-23 Mayýs Emekçilerle Dayanýþma ve Destek Grevi, 26 Mayýs TMMOB 41.Dönem Olaðan Genel Kurulu, 27-30 Mayýs Suyun Ticarileþmesine Hayýr Platformu Dünya Çevre Günü Basýn Açýklamasý, 5 Haziran 6. Avrupa Sosyal Forumu, 1-4 Temmuz NKP Basýn Açýklamasý, 14 Temmuz AKM Basýn Açýklamasý, 17 Temmuz Depreme Duyarlýlýk Yürüyüþü, 16-17 Aðustos TMMOB ÝKK 12 Eylül Referandumu Hakkýnda Basýn Açýklamasý, 19 Aðustos 11

gündem Kader mi Dersiniz? Hüseyin Çiçek Zonguldak TTK Karadon Müessesesi yer altý ocaðýnda 17 Mayýs 2010 tarihinde meydana gelen grizu patlamasý sonucu 30 madenci yaþamýný yitirdi. Grizu patlamasý, yerin yüzlerce metre derinliðinden kara elmas çýkararak ekmeðini kazanan iþçilerin baþýna ilk defa gelmiyordu. Ýstatistiki verilerden de göreceðimiz gibi þimdiye kadar meydana gelen kazalarda üç binin üzerinde iþçi yaþamýný yitirirken, üç yüz bini aþkýn iþçi de yaralanmýþ. Baþbakan ölümleri hepimizin bildiði gibi, kader olarak niteledi. Aþaðýda önce maden iþ kolunda meydana gelen kazalara yönelik yapýlan araþtýrma sonuçlarý ile istatistiki verileri, ardýndan da kaza sonrasý Baþbakan dan, Enerji Bakaný na, sendikalardan, meslek örgütlerine kadar çeþitli kesimlerin kazaya yönelik deðerlendirmelerini okuyacaksýnýz. Kader mi deðil mi varýn siz karar verin. Türkiye Taþ Kömürü Genel Müdürlüðü nün istatistik verilerine göre, kömür ocaklarýnda 1941 2009 yýllarý arasýndaki meydana gelen iþ kazalarýnda 3 bin 734 iþçi öldü, 356 bin 817 iþçi de yaralandý.(www.taskomuru.gov.tr) DÝSK e baðlý Sosyal-Ýþ Sendikasý nýn Uluslararasý Çalýþma Örgütü nün (ILO) verilerine dayanarak Þubat ayýnda hazýrladýðý rapora göre (Türkiye de Ýþçi Saðlýðý Ve Ýþ Güvenliði Raporu-Madencilik Sektörüne Ýliþkin Temel Veriler-),Türkiye, maden iþ kolunda meydana gelen kazalarda Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü.(www.sosyal-is.org) Uluslararasý Çalýþma Örgütü nün verilerine göre, Avrupa Kýtasý nda yer alan ülkelerde 2004 2006 yýllarý arasýnda iþ kazasýnda yaþamýný yitiren maden iþçisi oraný ortalama yüz binde 20.15. Bu oran ILO ya 2004 2006 yýllarý arasýnda istatistik bildiren 25 ülkenin ortalamasý. Ayný dönemde Türkiye de iþ kazasýnda yaþamýný yitiren maden iþçisi oraný ise, yüz binde 92.47. Bu oran Türkiye yi maden sektöründe meydana gelen kazalar sýralamasýnda Avrupa da birinci sýraya yerleþtiriyor. Türkiye den sonra en yüksek orana sahip olan Portekiz de bu oran yüz binde 43,67 dir. Özetle ifade etmek gerekirse Türkiye de maden iþçisi ölümleri oraný Avrupa ortalamasýnýn yaklaþýk 4,5 katýdýr. SSK 1995 ve 2004 Ýstatistik Yýllýðý ile SGK 2008 Ýstatistik Yýllýðý verilerine göre, son 15 yýllýk süre zarfýnda Türkiye de kömür madenciliði sektöründeki istihdamda kamunun payý azalýrken, özel sektörün payý sürekli olarak artýþ kaydetti. 1995 yýlýnda özel sektör madenlerinde çalýþan iþçi sayýsý 10 bin 367 iken, bu rakam 2008 yýlýna gelindiðinde 38 bin 492 ye çýktý. Ayný süreçte özel sektör iþçilerinin sektördeki payý da yüzde 40.5 ten yüzde 71.9 a çýktý. Üstelik söz konusu rakamlar yalnýzca sigortalý iþçileri kapsýyor, kayýt dýþý çalýþtýrýlan iþçiler bu rakamlara dahil deðil. Kazalarýn neden bu kadar sýklýkla yaþandýðýna ve ölümlerle sonuçlandýðýna dair ayný raporda þöyle deniliyor; Türkiye de madenlerde yaþanan iþ kazalarý ne istisnai ne de tesadüfidir. Türkiye de özel sektörün madencilik ve bu sektördeki istihdamda payýnýn artmasý ile birlikte, iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði önlemlerinin alýnmadýðý, kuralsýz çalýþma koþullarýnýn egemen olduðu ve sendikalaþmanýn engellendiði bir çalýþma ortamý ortaya çýkmýþtýr. Ýþverenler, Yerin derinliklerinden geldiler, ellerinde susmak bilmeyen bir yer altý güneþiyle, ne kadar diplere bastýrýlsa o kadar boðulmak bilmez yankýsýyla yüreklerinin. Kemal ÖZER-Zonguldak gerekli iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði önlemlerini almadýðý gibi, bu önlemlerin alýnýp alýnmadýðýný ve uygulanýp uygulanmadýðýný denetlemekle ve gerektiðinde yaptýrým uygulamakla sorumlu olanlar da görevlerini gereði gibi yerine getirmemektedir. En önemlisi de siyasi iktidarlar, iþverenleri iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði önlemleri almaya zorlayacak bir siyasi iradeyi hiçbir zaman göstermemiþ, iþ kazalarýna göz yummuþtur. Raporda bu tür kazalarýnýn yaþanmamasý için de; ülke sathýnda madencilik baþta olmak üzere tüm sektörlerde gerekli iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði önlemleri derhal alýnmalý, bu önlemleri almayan iþletmeler geçici ya da süresiz olarak kapatýlmalý, önlem almayan iþverenler aðýr biçimde cezalandýrýlmalýdýr. denilmektedir. Alman Taþkömürü Kurumu týpký Türkiye Taþkömürü Kurumu gibi 150 yýllýk bir maziye sahip. Almanya nýn Ruhr bölgesinde faaliyet gösteren bu kurum Alman devleti tarafýndan doðrudan finanse ediliyor ve Avrupa nýn en büyük taþ kömürü iþletmesi. Ýþletmede en son kaza 40 yýl önce olmuþ. Neden bizdeki gibi kazalar olmadýðýný Taþkömürü Kurumu sözcüsü kýsaca þöyle açýklýyor; Güvenli ve teknolojik geliþmelere uygun bir gaz kontrol sistemi, Ýþçilerin mekanik ve elektrik meslek okullarýnda en az 3 yýllýk teorik eðitimin ardýndan taþkömürü kurumunda uzun süreli pratik eðitimleri, Ýþletmenin güvenlik standartlarýnýn, baðýmsýz ve devlete baðlý Maden Ocaklarý Kontrol Kurumu tarafýndan denetleniyor olmasý, Araþtýrmalar, raporlar, istatistiki veriler ve farklý ülkelerden maden ocaklarýnda yaþanan kazalara iliþkin deðerlendirmeler kýsaca böyle, bakalým kazanýn ardýndan Türkiye de neler denilmiþ. 1990 yýlýndan beri biliyorum, Zonguldak da bu güne kadar pek çok bu tür olaylar yaþandý. Geldim gördüm, nasýl çalýþýlýyor gördüm. Bu mesleðin kaderinde maalesef bu var. Buradaki kardeþlerim de bu mesleðe girerken böyle olaylarý bilerek giriyorlar. (Recep Tayyip ERDOÐAN, Baþbakan) Ýþ kazalarýna kader denilemez! Kader nitelemesi 30 madencinin ölümündeki sorumlularýn sorumluluklarýný ortadan kaldýrmaz. (Türkiye Maden Ýþçileri Sendikasý) Bütün kamu iþletmelerini sermayenin eline býrakan, çalýþma yaþamýnýn esasýný taþeron sistemi ve güvencesiz çalýþma olarak belirleyen siyasi iktidar, iþçilerin yaþamlarýný kaybetmesini "bölge halký bunlara alýþýk" diyerek deðerlendirebilmektedir. Bu sözler göstermiþtir ki Baþbakan Erdoðan ve siyasi iktidar, bütün yüzünü sermayeye dönmüþtür. Görülmüþtür ki iþçilerin çalýþma koþullarýný günden güne aðýrlaþtýran, kazanýlmýþ haklarýný gasp eden, eðitimi ve saðlýðý metalaþtýrýp üst gelir grubunun eriþebildiði bir lüks haline getiren bir iktidar için emekçilerin yaþamlarý bile deðersizdir. Baþbakan bilmelidir ki özelleþtirmeler, taþeron sistemi, güvencesiz çalýþma kader deðildir. Baþbakan bilmelidir ki yoksulluk, iþsizlik kader deðildir Ḃaþbakan bilmelidir ki iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði tedbirlerinin olmamasý, iþçilerin izin gününde çalýþtýrýlmasý ve benzerleri kader deðildir. Ve baþbakan bilmelidir ki kendisi de bu ülkenin kaderi deðildir. (Ýnþaat Mühendisleri Odasý Basýn Açýklamasý) Grizu patlamasý için oksijen, karbondioksit ve metan 12

gündem gazýnýn bir ýsý kaynaðýyla birleþmesi gerekir. Erken uyarý sisteminin 540 metre derinlikteki kuyuda gaz düzeyinin tehlike eþiði olan yüzde 2'yi gösterdiðini saptadýk. Bu durumda galerinin tahliye edilmesi, havalandýrýlmasý gerekir. Sonra yeniden çalýþma baþlayabilir. Ama bu bilgiye raðmen tahliye kararý verilmemiþ. Çalýþmanýn yapýldýðý yer, doðrudan kömür çýkarýlan yer deðil. Çýkarýlacak kömürün taþýnmasý için yeraltýnda bir anayol açýlmasý gibi düþünebilirsiniz. Ama burasý kömür çýkarýlan diðer kuyularla baðlantýlý bir yer. Dolayýsýyla tehlikeli gaz çýkýþýnýn olmasý kesin. Tehlike iþaretine raðmen önlem alýnmamasý TTK'nýn iþi verdiði taþeron firmayý doðru denetlememesiyle baðlantýlý. Taþeron firmada kaç kiþinin çalýþtýðý bile bilinmiyor. Bunun nedenlerinden biri de, TTK yönetiminde teknik olarak donanýmlý yöneticiler yerine daha çok kiþisel yakýnlýklar nedeniyle iþe alýnmýþ kiþilerin görev yapmasý. Taþeron þirketler zaten düzenlerini emek sömürüsü üzerine kuruyor. Ýþçilere az maaþ veriyor, teknik önlemleri almýyor, ekipmanýný kurmuyor. Bu düzen iyi denetlenmeyince kazalar kaçýnýlmaz. (Cemalettin SAÐTEKÝN, Maden Mühendisleri Odasý Yönetim Kurulu Üyesi) Ben TTK'ya çok fazla haksýzlýk yapýldýðýný düþünüyorum. TTK'nýn ne iþçisini ne de yöneticisi, bunu hak etmiyor. Þu anda býrakýn sadece Türkiye'yi, Türkiye'de zaten konusunda bir numara, Avrupa'da boy ölçüþebilecek kadar eðitim ve bu konuyla alakalý tesisata sahip. Manuel ölçüm cihazlarý ve gaz maskesi olmadan giremez, ayný zamanda otomatik sensörler var. Metan gazýnýn o kadar sinsi ve hýzlý davrandýðýný biliyoruz. Çok ani deþarjla bunlar oldu. Ýnþallah, inanýyoruz ki bundan sonraki çalýþmalarýmýz ve gayretlerimizle bu tür kazalarý bir kez daha yaþamayýz. Bu tür acýlarý hep beraber paylaþmayýz. Ýnþallah, daha düzgün bir iþletmecilikle bu iþlerin hepsi rayýnda gitmiþ olacaktýr. (Taner YILDIZ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný) Ýþ kazalarýnýn azalmasý için her türlü önlemin alýnmasý, günün þartlarýna uygun olarak, iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði konusunda mevzuatýn düzenlenmesi ve denetimin sýklaþtýrýlmasý gerekmektedir. Yasal düzenlemeler yapýlmadýðý takdirde, yaþadýðýmýz bu kazalar ve kaybettiklerimizin sorumlusu sadece iþletmeler deðil gerekli düzenlemeleri yapmayanlar olacaktýr. (Jeofizik Mühendisleri Odasý Basýn Açýklamasý) Kömür üretimi özel sektörün inisiyatifine býrakýlamayacak kadar tehlikeli bir iþ. Kazalarýn önlenmesi için TTK güçlendirilmeli, etkin ve sürekli denetim saðlanmalý. Bu iþi TTK'nýn yapmasý gerekir. Karadon'da TTK iþi taþeron firmaya vermek yerine kendisi üstlenmiþ olsaydý, büyük ihtimalle bu patlama yaþanmayacaktý. Grizu patlamasý kader deðil, ihmaldir. Devlet vatandaþlarýnýn yaþamýndan sorumludur. Yaþam hakký anayasa güvencesindedir ve bu güvenceyi saðlamak hükümetlerin görevidir. Maden iþçilerinin iþ kazasý sonucu öleceði öngörülüyorsa, önlem alýnmalýdýr; gerekirse iþletme kapatýlmalýdýr. (Ali KOÇAL, CHP Zonguldak Milletvekili, Madencilik Sektöründeki Sorunlarýn Araþtýrýlarak Alýnmasý Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacýyla Kurulan Meclis Araþtýrmasý Komisyonu üyesi) Maden ocaðýnda 3 kardeþim var. Biri kardeþim Erdem, diðerleri halamýn çocuðu ve eniþtem. Baþbakan duysun bizi. Buraya gelsin. Yer altýnda kalanlarýn hepsi gariban, fakir. (Dilek ASLAN, Grizu patlamasýnda hayatýný kaybeden iþçilerin yakýný) Siyah akar Zonguldaðýn deresi; Yüzkarasý deðil, kömür karasý; Böyle kazanýlýr ekmek parasý Orhan VELÝ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi 13

söyleþi HKMO Tarihine Iþýk Tutanlar Söyleþi Dizisi: Arif Delikanlý Ýle Söyleþi 14 TEVFÝK ÖZLÜDEMÝR - Odamýzýn geçmiþten geleceðe yürüyüþünde katký sunmuþ büyüklerimizi, deðerlerimizi burada meslektaþlarýmýzla buluþturmayý, özellikle de bu toplantýlar sürecinde yapýlan tartýþmalarý yazýlý doküman olarak genç kuþaklara aktarmayý düþündük. Bu buluþmanýn son derece önemli olduðunu düþünüyoruz. Bu çerçevede ilk konuðumuz, sevgili Arif Delikanlý. Kendisi, çeþitli dönemlerde TMMOB Yönetim Kurulu üyeliði, TMMOB Yüksek Onur Kurulu üyeliði görevlerini yapmýþtýr. Odamýzýn 17. Dönemde Genel Baþkanlýðýný; 11., 18. ve 20. dönemlerinde Yönetim Kurulu üyeliklerini yürütmüþ, 180 numaralý üyemiz. Ayný zamanda, Oda çalýþmalarý dýþýnda, aydýn sorumluluðunu yerine getirmiþ, toplumsal ölçekte yürütülen mücadelenin de bir öznesi olmuþ bir deðerimiz. Gerek meslek kamuoyumuzda, gerekse de toplumsal kamuoyunda saygýn bir kiþilik. Yaptýðýmýz davete icabet edip, bizlerle birikimlerini ve deneyimlerini paylaþtýðý için, Yönetim Kurulumuz adýna kendisine çok teþekkür ediyorum. Bir kurgumuz yok; yani soru-cevap þeklinde yapacaðýmýz bir söyleþi þeklinde olmasýný öneriyorum. Aslýnda iki hafta kadar önce yapacaktýk bunu, ama biraz gecikti. Ama bu söyleþileri devam ettireceðiz. Çünkü geçmiþimiz, geleceðe yürüyüþümüzde önem taþýyor. Sayýn Arif Delikanlý yý kürsüye davet ediyorum. ARÝF DELÝKANLI - Herkesi sevgi ve saygýyla selamlýyorum. Tabii, Tevfik arkadaþýmýzýn benimle ilgili söylemiþ olduðu güzel þeyler beni heyecanlandýrýyor doðrusu. O güzel þeyleri yapmýþ olabilseydim, belki çok daha mutlu olurdum. Çok iltifat da etti. Çok entelektüel tarafým da yok caným, o kadar þey deðil; ama Türkiye'deki okumuþ yazmýþ, mürekkep yalamýþ insanlar kadar kendimi yetiþtirmeye çalýþýyorum. Benim özgeçmiþim kýsaca þu: 1935 doðumluyum, yani 75 yaþýný bitirmiþ bir arkadaþýnýz olarak karþýnýzdayým. Ýlk ve ortaokulu Ankara'da okudum, lise eðitimini Kadastro Meslek Lisesinde gördüm. Çünkü benim ailem lise eðitimini yaptýracak düzeyde deðildi ekonomik açýdan. Bir yatýlý okula kapaðý attýk. O da, son dakikada bilgim oldu da, öyle girebildim. Askeri okula gitmek için saðlýk koþullarý elvermedi. 53 te Kadastro Lisesini bitirdikten sonra Yýldýz a geldim. O zaman, Ýstanbul Teknik Okuluydu okulun adý. 4 yýllýk bir mühendislik eðitimi veriyordu. Orada öðrencilik yaparken, o dönemin moda hastalýðý tüberküloz hastalýðýna yakalandýk kötü beslenmekten ötürü. 57 de mezun olacakken, 58 de okulumuzu bitirdik. 12 Mart 71 e kadar, Karayollarýnda baþlamak suretiyle çeþitli kuruluþlarda çalýþtým. Önce Karayollarý, sonra burs aldýðým için Kadastro Genel Müdürlüðü, sonra Ýmar Ýskan Bakanlýðýnda çalýþtým. 12 Martta, o günkü askeri koþullarýn zorlamasýyla, biraz da suçlamalarla, Ýmar Ýskan Bakanlýðý görevimden istifa etmek zorunda kaldým. Onlar istifa et demeden ben istifa ettim; çünkü o zaman iki tane küçük çocuðum vardý. Türkiye'de, o dönemlerde, yani bundan 40 yýl önce, bir insan komünist damgasýný yerse, onun geleceði; yani onun geleceði önemli deðil de, çocuklarý da zor durumda kalabilir diye, 12 Mart 71 de ayrýldým. 50. Yýl Kimya Sanayii diye bir kuruluþun Yönetim Kurulunda çalýþtým. Ki, bu kuruluþ çok ilginçtir. Türkiye'de, bir zamanlar iþçi sermayesiyle oluþturulan kurumlar vardýr; bu kurumlardan birisidir. Petrol aramalarýnda kullanýlan, sondajda kullanýlan bir kimyevi bir ürün üretirdi. Bu ürünü üretmek üzere, iþçiler tarafýndan, 3 bin iþçi tarafýndan kurulmuþ olan bir fabrika var Þereflikoçhisar da, 50. Yýl Kimya Sanayii adý altýnda bir fabrika. Oranýn Yönetim Kurulunda çalýþtým. Türkiye Ýþçi Partili bir arkadaþým, kimya mühendisi arkadaþým gerçekleþtirmiþti oranýn kuruluþunu. Avrupa yý tek tek gezerek, iþçileri bir araya getirmiþ ve onlarýn paralarýyla oradaki Kimya Sanayiini kurmuþtu. Orada bir süre Yönetim Kurulu üyeliði yaptým. Sonra 12 Mart, 12 Eylül fýrtýnalarý o iþçi kuruluþunun da yöneticilerinin canýna okudu, o kuruluþ da öylece battý. Ama bizim çalýþtýðýmýz dönemde, benden sonraki dönemde de müthiþ iyi bir gelir saðladý ve iþçi yatýrýmlarýný arttýrmaya baþlamýþtý. Kýsaca benim hayat hikayem böyle. 1957 de mezun olacaktým, ama rahatsýzlýðýmdan ötürü 58 de mezun oldum, Karayollarýnda görev baþladým. Burada bir anýmý aktarmak istiyorum. 56 senesinde Ankara'ya gittim. O zaman, Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliði iki yýl evvel kurulmuþ, odalar bir heyecan içindeler ve genel kurul yapýlýyor. Ankara'da Hukuk Fakültesi vardýr Cebeci ye giderken. Ben de yeni mezun olacaðým. Toplumsal olaylarý da iyi bilen bir insan olarak, mühendislerin genel kuruluna gittim. Orada, her oda kendi sorunlarýný dile getirmeye çalýþýyor; ama herkes, En önemli sorun bizim sorunumuzdur diyor. Zaten 1954 te kurulduðu zaman Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliði, hepsi hepsi 10 oda var; bunlardan bir tanesi de bizim Odamýz. O dönemde hatta, bizim Odamýzýn sayýsý pek yetmiyor ve dýþarýdan bir-iki tane isim eklemek suretiyle -40 ya da 50 sayýyý tutturmalarý gerekiyor sanýrým- kitabýna uydurarak, mesleðimize yakýn insanlardan isim göstermek suretiyle bizim Odamýzýn açýlmasýna önayak oluyorlar. Tabii, hocalarýmýz, Macit Erbudak, Ekrem Ulusoy, Burhanettin Kansu, Hüseyin Bozkurt filan da o ilk kurucularýn arasýnda yer alýyor. Böyle bir birliktelikle, bizim Odamýz da 1954 te ilk kurulan 10 oda arasýnda yer alýyor. Bunlar, Ýnþaat, Elektrik, Mimarlar, Kimya, Ziraat, Orman, Maden. 10 oda bir araya geliyor. O zaman, Demokrat Parti Türkiye'de hükümet etmekte. Doðrusu, böyle bir örgütlenmeye gitmenin gerekliliðini de sonradan, Türk Mühendis Mimar Odalarý

söyleþi Birliðinin o zamanki kurucularýnýn bir kýsmýndan dinlemiþtim. Mesela, Rüþtü Özal dan dinledim. Biliyorsunuz, inþaat mühendisidir. Ulaþtýrma Bakanlýðý filan da yaptý. O beyefendiyle ben, Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliðinde Yüksek Onur Kurulu üyeliði yaptým. O sýrada bana anlatmýþtýr. Yurtdýþýnda eðitim görmüþ olan mühendis ve mimarlar, Üst örgüt olmasý gerekir düþüncesini Demokrat Partinin ileri gelenlerine anlatýyorlar. O tarihte, Niye üst örgüt gerekli? Mühendisin odasý var iþte deniliyor. 1954 te þey kurulduðu zaman, 7-8 bin mimar-mühendis var Türkiye'de; sayýca bu kadar düþük. Mesela, 1959 daki bir rakam var elimde; 509 kadýn, 9 bin 949 da erkek, yani toplam olarak 10 bin 968 mühendis-mimar var. Bunun sayýca biraz daha fazla olmasý gerekir ki, 10 tane mühendislik dalýnda sayý artmalý ki, bir üst örgüte gereksinim duyulsun filan gibi bir düþünce var; ama sonunda kabul ediliyor ve Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliði kuruluyor. Kongreye gittiðim zaman, herkes kendi gemisini kurtaran kaptan politikasý var. Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliðinin bu politikasý 1970 lere kadar sürdü. 1970 te, Türkiye'de, mühendis ve mimar odalarýnda -bizim Odamýz da ilk baþta olanlardandýr- Türk mühendisinin, mimarýnýn kurtuluþu, ülkenin genel sorunlarýndan soyutlanamaz. Ülkenin genel sorunlarý, eðitim sorunu, istihdam sorunu, uzlaþma sorunlarý, bunlarla ilgili meseleler çözümlenmeden -ki, bunlar Türkiye'de bütün insanlarý ilgilendirirmühendisler kendi sorunlarýný çözemez. Biz, bu sloganý söyledik önce. Onun için dedik ki, toplum için harita mühendisleri, toplumsal ilerlemeyi ve geliþmeyi de dikkate almak suretiyle, Kendi mesleki sorunlarýný þöyle bir kenara atsýnlar demiyoruz; ama ülkenin genel sorunlarýyla da ilgilenmek zorundadýr her mühendis, mimar. Çünkü genel sorunlar çözümlenmezse, onlarýn içerisindeki küçük ayrýntýlar çözümlenemez. Bugün de ayný kanýyý taþýyorum. 70 te, sol solukla, sosyalist filan laflarýný da çok fazla ederek, yönetimi ele aldýk. Neden? Kafamýza göre, Sadece harita mühendislerinin sorunlarýnýn çözümüyle bu iþ çözümlenir meselesi olmayacaktý. Türkiye, gerçekten geliþmiþ olmalý, tam baðýmsýz olmalý, demokrat olmalý. Türkiye'nin genel sorunlarý çözülmeli ki, bizim genel sorunlarýmýz da çözülsün. Mesela, özgürlükler geniþlemeli, 70 te bu iþi söylediðimiz zaman, bizim esinlenmemiz de nereden çýktý? Tabii, bir kýsmýmýz okuyup yazmýþ filan, daha eski geçmiþimiz de var solculukla ilgili; ama 68, Türkiye'de bir rüzgar estirdi. 68 rüzgarý çok ilginç bir rüzgardý. Önce öðrenci haklarýyla filan baþladý Avrupa da. Avrupa da öðrenciler, üniversitedeki öðrenci haklarýnýn geliþtirilmesini, geniþletilmesini talep ettiler. Türkiye'de de biraz böyle yansýdý; ama Türkiye'deki gençlik çok kýsa sürede fark etti ki, öðrencilerin meselesi de yine toplumun esas meseleleri arasýnda, yani eðitim kurumlarýnýn meseleleri de ülkenin genel meseleleri arasýnda. O zaman, Türkiye'deki þey daha siyasallaþtý. Biz, yönetimi ele aldýðýmýz zaman destekleyen Ömer aðabey buradadýr. Daha çok genç kuþaktý, yeni mezun olmuþ Yýldýzlýlar. O zaman da zaten sadece Yýldýz mezun veriyordu. 68-69 da KTÜ, 69-70 te HÜSEYÝN ERKAN - KTÜ nün ilk mezunu 73 tü. ARÝF DELÝKANLI - Açýldýðý tarihleri söylüyorum. Dýþarýdan gelen birkaç arkadaþýmýz var, onun dýþýndakiler Yýldýz mezunu. Yýldýz daki arkadaþlarýmýzla, hocalarla filan da baðlantýlarýmýz olduðu için, Yeni arkadaþlardan kimler destek olabilir? düþüncesiyle onlardan destek aldýk ve yönetimi birtakým sol söylemlerle kazandýk ve dedik ki, Bundan böyle harita ve kadastro mühendisleri toplumun sorunlarýyla kendi sorunlarýný özdeþleþtirecek, bunlarý ayýrmayacak, bunlarý birbirinden koparmayacak; toplum sorunlarý üzerinde görüþlerini de söyleyecek, üretimini toplumun yararýný dikkate alarak yapacak. Öyle deyince, taþýnmaz malla uðraþan insanýn cebinin para görmesi kolay. Taþýnmaz mallarla ilgili bilirkiþilikler filan, bütün bunlar parayla çok ilgili ya da taþýnmaz malla ilgili üretim yapan, üretim sürecinde büyük paralar kazanan kesimle de ilgili. Harita ve kadastro mühendisliði, bizim mesleðimiz, hiçbir mühendislik alanýnda olmadýðý kadar diðer mesleklerle dirsek temasý ve iþbirliði içindedir. Þu anda 23 tane meslek odasý var Türkiye'de, bu 23 odanýn 12 siyle bizim mesleðimiz birebir üretimde örtüþüyor. Yani biz bazý ölçmeleri yapmasak, o adam proje ya da plan yapamýyor. Onun için, böyle bir meslek etkinliði de var. Böyle bir yapý dolayýsýyla, ürettiðiniz þeyin genel kitleleri ilgilendirmesi gerekiyor. O nedenle, harita mühendisliðinin þeyi farklý. Tabii, her mühendislik alanýnýn kendine özgü özellikleri var ve onlarýn da toplumsal geliþmeyi dikkate alarak etkin olmasý gerekir, üretimde bulunmasý gerekir. Bizim Odamýzda, 1958 de, ben mezun olduðum zaman 192 tane erkek var, 3 tane bayan var. Birisi Özcan Sungur Çetin in kardeþi vardý, bir hanýmefendi daha vardý. Doðrusu, onun adýný araþtýrma fýrsatým olmadý. Özür diliyorum. Yani yaklaþýk olarak yüzde 1,5 imiz bayan arkadaþlarýmýz. 2010 daki rakamlarý söyleyeyim. 2010 da, üniversitelerden mezun olmuþ 11 bin 153 meslektaþýmýz var. Bunun 1411 i hanýmefendilerden oluþuyor, 9 bin 742 si de erkeklerden oluþuyor. Oran, yüzde 12,7. Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliðinde, hanýmlar 509, beyler 9 bin 959. Ýkisinin arasýnda oran yüzde 4,5, bizim ortalamamýzdan yüksek. 2010 da, 67 bin 294 bayan mimar-mühendis var Türkiye'de, 286 bin 888 de erkek mimar-mühendis var. Bu ikisinin toplamý 354 bin 182 yapýyor. Bu, 2009 rakamlarýdýr. 2010 un rakamlarý henüz daha elde edilemedi. 1959 da erkek-kadýn arasýndaki oran yüzde 4,5, þimdi yüzde 19. Bana sorarsanýz, bu bile az; ama ilginç bir yükseliþ var. Tabii, Türk mühendis-mimarlarýnýn toplam sayýsýnda da ilginç bir yükseliþ var. Böyle bir perspektif var önümüzde. Mesele sayýlarla bitmiyor. Bence, sayýlar kadar, hatta ondan daha da önemli olan niceliktir. Bu sayýlarýn üstünde sayýya gereksinim duyuyor Türkiye daha; ama istihdam bozukluklarýndan ötürü, yanlýþ politikalardan ötürü, mühendis ve mimarlarýn kendi üretim alanlarý içerisinde tam anlamýyla üretim yaptýklarýný söylemek çok zor. 1970 li yýllarda, o askeri dönem içerisinde, bizim bir kýsým arkadaþlarýmýz Libya Devlet Planlama Teþkilatý tarafýndan göreve alýndý. Ben kendimi sokakta bulunca, yurtdýþýnda çalýþma koþullarý aradým. O arada, Libya Elçiliðinde Devlet Planlama Teþkilatýný kurmakta olduklarý için, mühendis ve mimara ihtiyaçlarý olduðunu öðrendim. Yurtdýþýnda çalýþacaðým düþüncesiyle oraya gittim. Bizim mesleðimizden 10 kiþi kadar insana gereksinim olduðu söylendi bana. Sonradan 8 e düþtü galiba bu sayý. Tabii, hemen arkadaþlarýma da haber verdim, 7-8 arkadaþýmýz Libya ya gitti. Ben gitmedim. O zaman, Türkiye Ýþçi Partisinin yöneticilerinden Sadun Aren aðabeye danýþtým. O, benim akýl hocamdýr. Çankaya da limon sattýn mý hiç sen? dedi, Hayýr dedim. O zaman, onu denemeden niye gidiyorsun ki Libya ya? Türkiye'nin size ihtiyacý yok mu? Sen, burslu okumadýn mý? O aldýðýn paranýn kimlerin cebinden çýktýðýný sanýyorsun, patronlar mý verdi onu? Sen, kendini solcu gören, mücadele veren bir adamsýn, halkýna hizmet etmekten kaçýyorsun. Seni okutmuþ olan halk dedi. Rezil oldum! Hemen döndüm geriye, limon sandýðý aramaya baþladým; ama o arada, 50. Yýl Kimya Sanayiini kuran arkadaþým, Arif, gel, Yönetim Kurulunda çalýþ dedi. Çok güzel bir iþ. 15

söyleþi 16 Benim anlattýklarýma ekleyecekleriniz olabilir; çünkü ben, çok genelde þeyler söyledim. Sizin sorularýnýz olur, ben de yanýtlamaya çalýþýrým. Hatta aranýzda o sorularýn yanýtlarýný verebilecek arkadaþlarýmýz var. Bir sohbet toplantýsý halinde götürürsek, daha verimli olur diye düþünüyorum. Buyurun. DENÝZ BAÞ - Öncelikle, katýlýmýnýz için, hem Yönetim Kurulu adýna, hem de Yayýn Komisyonu adýna içtenlikle teþekkür ediyorum. Bizi onurlandýrdýðýnýzý belirtmek istiyorum. Sözlü Tarih te gördüðüm kadarýyla, sizi bize kazandýran biraz da gençlik gururunuz. Cahit Külebi yle yaþadýklarýnýzý, bu mesleði seçmekteki o þans faktörünü arkadaþlarýmýzla paylaþmanýzý rica edecektim öncelikle. ARÝF DELÝKANLI - Teþekkür ederim.ben, Kurtuluþ Ortaokulunu bitirirken, orada coðrafya hocam vardý; Süreyya Külebi. Ben de hasbelkader iyi bir öðrenciydim o zaman. Bizim ortaokulumuz, sene sonunda, Ankara Halkevinde bir piyes sahneye koymak istedi mezuniyet nedeniyle. Hiç unutmuyorum, Molliere in Zoraki Hekim i oyun. Bu oyun sahneye konuldu. Edebiyat hocasý filan ilgilendi. Bir de Ankara Halkevinde, tiyatro koluna ilgi gösteren insanlar vardý; o insanlar da bize destek oldular ve Molliere in bu eserini orada oynadýk. Ben de Zoraki Hekim baþrolünü oynadým. Zaten çok güzel bir komedidir. Molliere in komedileri çok ilginçtir; toplumu inceden inceye iðneler, toplumsal meseleleri de güldürü konusu haline getirir. Orada, beni çok baþarýlý görmüþ bazý hocalarým. Süheyla haným da oyunu seyrettikten sonra kocasýna söylüyor. Ortaokulu bitirdik, bana da soruyorlar Nereye gideceksin? diye. Ailem, Seni lisede okutamayýz diyor. Benim de amacým Siyasal Bilgilere gitmek veya tiyatro eðitimi görmek. Öyle bir isteðim de var içimde. Hocama söylemiþtim, Süheyla hanýma. Süheyla haným kocasýna demiþ ki, Çok yetenekli bir çocuk var; bu çocuk fakir bir aile çocuðu. Bunun elinden tutar mýsýn? Konservatuara al. O zaman daha kolay; þimdi birkaç sýnavdan geçiliyor konservatuara öðrenci olabilmek için. Benim gireceðim sýnavda diksiyon meselesi var, kekeme olmasýn filan gibi bazý þeyler var. Oyuna gel, seyret diyor. Çünkü o oyunu belli aralýklarla bir süre oynadýk. Geliyor, o da beðeniyor hakikaten ve beni konservatuara almaya karar veriyor. Okula git, hemen çýkýþ kâðýdý getir bana dedi. Kayýtlar da bitmek üzereydi. Mezuniyet belgesi Milli Eðitimden geç geliyor o zaman. Rüþtü bey diye bir müdür muavini beyefendi var; Böyle böyle bir þey oldu, onun için belge istiyorlar dedim. Bir dilekçe yaz dedi. Çýktým dýþarýya, bir dilekçe yazdým beyaz bir kaðýda. Dilekçeyi düzgün yazmýþým, ifade düzgün; ama satýrýn bir tanesi biraz eðri olmuþ. O zaman, Süleyman Bozyiðit ten güzel yazý dersi almadým ki. Bir baktý, Sen, bu okulun iftiharlýk öðrencisisin dedi, kâðýdý buruþturup kafama attý, Böyle mi yazý yazýlýr? dedi. Aðlayarak çýktým odadan, bir daha da gitmedim o belgeyi almaya. Saðlýðým elvermediði için askeri okula gidemedim, ailem liseyi okutamýyor. Birisi dedi ki o zaman, Bir meslek okulu var; fen memuru yetiþtiriyormuþ, sýnavla öðrenci alýyormuþ. Kadastro Lisesi sýnavý öyle oldu. Oraya gittim, son dakikada sýnava girdim. Sýnava girmem de gerekmiyormuþ, çünkü üç devre iftiharla geçen çocuklarý sýnavsýz da alýyorlarmýþ. Bunu bilmediðim için, sýnava da girdim, sýnavý kazandým ve böylece mesleðime katýlmýþ oldum. Ama sonradan, bu mesleði seçtiðim için çok mutlu oldum; çünkü insan tanýdým. Türkiye'nin gezmediðim hiçbir ili yok, bütün illerini gezdim, özellikle görmediðim yerlere gittim. Örneðin, Hakkari nin Çukurca sýna gittim sýrf orayý göreyim diye. Bu sözünü ettiðim þey, 63-70 arasýnda Ýmar Bakanlýðýnda çalýþtýðým döneme aittir. Orada, insanlarýn hangi koþullarda olduðunu gördüm. Türkiye'nin her yerinde gezme þansý verdi bu meslek bana. Ben de insanlarý tanýmaktan çok zevk alýyorum doðrusu. Onun için mutluyum. TEVFÝK ÖZLÜDEMÝR - Bence, ortaokul öðrencilerinin Molliere in bir oyununu sergilemesi hoþ bir þey. Bildiðiniz gibi, günümüzde bu tür örneklerin sayýsý çok az. O yazýnýz nedeniyle size yöneltilen eleþtiri herhalde birçok yerde de eleþtirilir konumda. Çünkü yazýlý kültür iletiþiminin azaldýðý, elektronik iletiþimin yaygýnlaþtýðý bir andayýz þu an ve çok kötü yazým örnekleri var. ARÝF DELÝKANLI - Mesele biçimsel mesele olmamalý. Halbuki, o hoca iyi bir eðitim olsa, benim yazmýþ olduðum dilekçede, meramýmý anlatýp anlatmamamý incelemiþ olmasý gerekirdi. Yani ben ne istiyorum, ne demiþim, o isteðimi dediklerime yerine getirmiþ miyim, bunu incelemiþ olmasý gerekirdi. Adam, yazýnýn þeyine baktý. Son derece dikkatli de davrandým, ama yine de düz beyaz kaðýda yazýnca kolay olmuyor. Onu kafama atmasý, benim çok onuruma dokundu. HÜSEYÝN ERKAN - Böyle bir düzenleme yaptýðý için, Ýstanbul Þube Yönetim Kurulunu tebrik ediyorum. Bence, çok güzel bir baþlangýç, çok güzel bir düzenleme. Dilerim, devamý da gelir. Seninle baþlamak da çok güzel olmuþ. O açýdan, sana da, Ýstanbul Þube Yönetim Kuruluna da çok teþekkür ediyorum. Mesleðin sana katkýlarý neler oldu? Ben de anlatsam, bana da çok katkýsý var diye deðerlendiririm; ama senden duymak istiyorum. Seninle uzun yýllardýr arkadaþýz, pek çok þeyde de beraber bulunduk; ama doðrusu, bu tür konularda konuþmadýðýmýzý düþünerek, arkadaþlarýmýzýn da deðerlendirmelerini dinlemesini arzu ederek, bu soruyu yöneltmek istiyorum. Hem kamuda, hem de özelde çalýþan bir insan olarak, mesleðimizin de geliþtirenlerinden olarak, genç arkadaþlara önerilerin neler olabilir? Baþta, belki dikkat ederek, belki etmeden, Kadastro Genel Müdürlüðü dedin; tapuyu niye atladýn? Ben, Kadastro Genel Müdürlüðü denilmesini özellikle arzu ediyorum; ama senden bunu duymak istiyorum. Bir de 1971 yýlýndaki Yönetim Kurulumuzun programýný da arkadaþlarýmýza sunabilseydik. Yani ilk defa bir yeni yaklaþým gösteriliyor. Erdal böyle þeyleri saklar; belki ondan bulabiliriz. Türkiye'de harita mühendisi ihtiyacý bakýmýndan görüþlerin nelerdir? Teþekkür ederim. ARÝF DELÝKANLI - Sýrasýyla yanýt vermeye çalýþayým. Doðrusu, mesleðin bana çok þey kattýðýný düþünüyorum. Bir defa, yüksek eðitim görme fýrsatý yalnýz o kurumda elde ettim. Baþka þansým yoktu. Devlet yatýlý lise eðitiminin sýnavlarý var; onlarý kaçýrmýþým. Askeri okula gideceðim, saðlýðým elvermedi. O zaman, baþka seçenek yoktu. Ben, Kadastro Lisesini okurken, Nazým Hikmet in yasak þiir kitaplarýný bir kitapçý verdi bana, beni bilinçlendirmek üzere çengel atmýþ bir insan. 1950 tevkifatýnda içeriye girmiþ bir insan bu, Osman bey. O beyefendi, Nazým Hikmet in þiir kitaplarýný verdi bana. 71 de ve 12 Eylülde polis aramalarýyla birkaç gün de misafirleri olduk. O sýrada, benim kitaplýðýmý iki defa yok ettiler. Nazým ýn kitaplarýnýn Türkiye'de ilk baskýlarý vardý bende. Benim bilinçlenmem, bazý tesadüflerle lise çaðýnda baþlamýþtý. Bu sözünü ettiðim tarih 1950-83 arasýnda. Sosyalist lafý edemezsiniz o tarihlerde; öyle bir laf ederseniz,

söyleþi hapý yuttunuz, yani kesinlikle yaþama þansýnýz yok. Hatýrlarsýnýz, o dönemlerde öyle bir þey yok, sosyal demokrasi yok, sosyalizm yok, yani Türkiye'de böyle bir þey yok. Ama ben, bir taraftan da Atatürk döneminde çevrilmiþ Sosyalizmin ve Sosyal Mücadelelerin Umumi Tarihi ni okuyorum. Osman aðabey, içeride de epey sýkýntý çekmiþ bir insan. Böyle bir insanýn bana vermiþ olduðu bilinçlenmeyle, önce insanýmý tanýmak macerasýna kapýldým. Hangi rejimde olursanýz olun, hangi idealizmin peþinde koþarsanýz koþun, nedir esas; insan. Bu meslek bana ne kattý; bu meslek bana, insaný yakýndan tanýma þansý verdi. Kendimi biraz da emekli ettikten sonra, dünyayý tanýmak için sýk sýk dýþarýya gidiyorum. Avrupa ya daha kolay gidebildiðim için Avrupa ya gidiyorum. Kapitalist sistemin o insaný nasýl mahvettiðini görüyorum. Tamam, uygarlýðýn maddi nimetleri Avrupa da çok fazla; ama insani nimetleri bitmiþ. Avrupa'da tartýþýlan konulardan bir tanesi nedir, biliyor musunuz; Türkiye'nin Avrupa Birliðine alýnmasýný isteyenler, Türkiye'nin genç, dinamik ve baðlý olduðu ilkelerin Avrupa için uyandýrýcý bir þeyi olabilir umudu taþýyanlar, Türkiye'nin Avrupa Birliðine girmesini istiyorlar. Bu, Avrupa Birliðinin toplantýlarýnda edilmiþ bir laftý. Türkiye'de hâlâ insaný deðerler, birtakým deðerler yaþýyor ve insanlar birbirine yakýn. Örneðin ben, 71 de kendimi dýþarýda bulduðum zaman, cebimde 50 lira param vardý, o da borçtu. Bir 8 ay kaçtým 12 Marttan sonra. O zaman, benim arkadaþlarým besledi beni. Ýki tane çocuðum var, annem var, eþim var; onlar besledi. Kaçtým, çünkü tu kaka bir niteliðim var; komünistlik. Böyle olunca, benim mesleðim bana, insanlarý çok yakýndan tanýma þansý verdi. Büyük bir þans bu. Avrupa'daki insanlar o kadar bireyselleþmiþ ki, Avrupa'da, Zülal in oturduðu dairenin yanýnda bir yaþlý kadýn vardý; ben yardým ederdim annesine, ama o adam ayda bir defa ya gelir ya da gelmezdi annesine. Bu kadar çözülmüþ. Ben, üretim yapýldýðý zaman mutlu olunduðunu düþünen bir insaným. Üretimden elinizi çekerseniz mutsuz olursunuz. Biliyorsunuz, bir rahatsýzlýkla mücadele ediyorum þimdi; ama ben, hâlâ elimi sosyal iliþkilerden ve üretimden çekmedim. Neden? Çünkü þuna inanýyorum: Ýnsaný diri tutan, insaný dinamik tutan, insaný ayakta tutan, insaný mutlu eden, üretimin içinde olmaktýr. Bir insan, üretimin içinde deðilse, bir þey üretmiyorsa, kesinlikle mutsuzdur. Bu mesleðin, inþaatçýsýyla da, þehir plancýsýyla da, mimarýyla da, fizikçisiyle de, matematikçisiyle de, her meslek alanýyla çok yakýn iliþkisi var. O zaman ne oluyor; daha çok insan tanýyorum ve kitlelere, topluma, kendi ülkeme yararlý olabileceðim ne varsa onu yapmaya çalýþýyorum. Çok mu yararlýyým; hayýr, çok zayýfým, yetersizim; ama benim yapabildiklerim, hiç deðilse beni mutlu eden bu. ÖMER DEMÝRAÐ - Hasan Hüseyin birçok arkadaþ tanýr herhalde. O arkadaþýn söylediði güzel bir laf vardý; Tevazuun da bir haddi var derdi. Tabii, sen, mesleðin sana katkýlarýný, çevredeki arkadaþlarýn sana destekleri olarak algýladýn, aldýn; ama sen çok nitelikli, özellikli bir insansýn. Herhalde bir baþka meslekte de olsan, seni pek çok insan yine destekleyecek, sýkýþtýðýn anlarda senin yanýnda olacaktý. Tevazuun da bir haddi vardýr. ARÝF DELÝKANLI - Teþekkür ediyorum. Benim için yakýþtýrdýðýn þeyleri yapmýþ olmak ve onlarý hak etmiþ olmak, beni tabii çok mutlu ederdi. Bir de þöyle bir þey var: Ne olursa olsun, insan, kendisinden metihle bahsedildiði zaman çok mutlu olur. Bizim deðer verdiðimiz insanlarý, bize üretimde katkýda bulunmuþ olan insanlarý, hayatlarýndayken, onlarýn yüzlerine karþý, yaptýklarý iyi iþlerden ötürü teþekkür etmek gerekir Ṫeoman Öztürk, Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliðinin efsane Baþkanýdýr. Teoman ýn ölüm yýldönümünde konuþma yaptým. Dedim ki, Teoman Öztürk, Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliði üyelerini öyle bir sarsmýþtýr ve öyle bir bilince getirmiþtir ki, bunun her zaman, her insan tarafýndan yapýlamayacaðýný gördünüz. 8 yýl Baþkanlýk yaptý TMMOB de. Ama Teoman Öztürk hayattayken, kaç taneniz, Yaþa Teoman! Ýyi ki varsýn. Ürettiklerin ne kadar güzel þeyler dedi? Teoman öldükten sonra, arkasýndan aðýt yakýyoruz. Bu, bir þey ifade etmez. Teoman ölmeden evvel, Teoman a minnetimizi ifade etmeliydik. Bundan sonra yapýlacak þey, böyle salonlara toplanýp, Teoman þöyleydi, Teoman böyleydi demek deðil. Ne yapacaðýz; Teoman adýna burs verebiliyorsak burs vereceðiz, Teoman ýn idealinde ne varsa onun mücadelesini yapacaðýz. Örneðin, Teoman ýn en deðer verdiði þey örgütlenmektir. Geçenlerde, Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliðinin 50. Yýlý nedeniyle bir toplantýya çaðýrdýlar Ankara'ya. Ýnþaatçýlar orada; ayrýlmak isteyen, TMMOB yi daðýtmak isteyen. Bir zaman Ýnþatçýlardý, sonra Makineciler. Çünkü gelirleri yüksek bunlarýn. Neyse, isimlerini þimdi burada söylemenin anlamý yok. Teoman ýn en büyük þeyi örgütlenmedir. Örgütçülüðü zaten Teoman ý o hale getirmiþtir. Onun için, bizim meslektaþlarýma da benim vereceðim öðüt þu: Örgütlenmekten hiçbir zaman kaçýnmayýn ve lütfen, her alanda Ḣollanda ya gittiðimde, Amsterdam da bir þey sordum. Bizim Türk hocalardan bir tanesine rastladým, konuþuyoruz; Hollanda da ne kadar dernek var? diye sordum. Vallahi, ne kadar olduðunu bilmiyorum, ama Hollanda da 40 milyon insan dernek üyesi dedi. Hollanda nýn nüfusu 10-11 milyon filan; yani her insan 4 tane derneðe veya partiye vesaireye kayýtlý. Haydi diyelim ki, o biraz attý; ama herhalde 20 milyon var. Demek ki, her insan iki tane derneðe üye. Benim öðüt verme hakkým yok, öyle bir haddini bilmezlik de yapmam. Benim arkadaþlara önerim þu: Daima merak edeceksiniz. Bu bir. Ýki, bir hobiniz olacak. Üç, sorgulayýn, her zaman sorgulayýn. Yýldýz Üniversitesinde yine beni böyle bir þey için çaðýrdýklarýnda, orada gevezelik ederken, Hocalarýnýzý hiç sorguya çekiyor musunuz, hiç terbiyelice karþýsýna dikildiðiniz var mý? dedim. Örneðin, Yýldýz da öðrenci derneði kapatýlmýþ. Ýnanýlmaz bir þey. Ben, orada öðrenci olsaydým, yemin ediyorum, ortalýðý ayaða kaldýrýrdým. Ama onun da polisiye gerekçeleri varmýþ filan. Ben, onu tanýmam. Rektör bunu yapmýþtýr; yanlýþ da yapmýþ olabilir, doðru da yapmýþ olabilir; ama öðrencinin birinci hedefi, onun karþýsýnda ayaklanmaktýr. Baþka türlü hak verilmiyor. Öðrenci derneðini sen yukarýdan belirlersen, olmaz öyle þey. Bunu söyledim salonda, Hanginiz çýktý rektörün karþýsýna o zaman? dedim. Yok. O zaman, olmuyor bu iþ. Hem toplumsal mücadele içerisinde bir yer edineceðiz, hem de örgütlenmenin kýymetini bileceðiz. Mesele bu. METÝN UÐUMLU - Tabii, tarihe ýþýk tutanlar önemli; ama ben, burada öðrencilerin de olmasýný isterdim. Bu ýþýðý yarýna taþýyabilecek gençler. Tarihin tanýklarý geleceðe ýþýk tutacaklar. Bu ýþýðý gençlerle birlikte geleceðe taþýmak mümkün. Dolayýsýyla, mühendislerin sorunlarýnýn toplumun sorunlarýndan ayrýlamayacaðý politik öngörüsü o günkü koþullarda oluþmuþ bir yapý. Buna paralel olarak, sanayileþmenin önemli etkileri vardý, sanayileþmeye paralel olarak yoðun bir göç vardý; bu, çarpýk kentleþmeyi de tetikledi. 17

söyleþi 18 O zaman, Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliði, sanayileþme ve kentleþme evresinde, bu tarihin tanýklarý bugünkü gençliðe, neden bir noktada olduðunu keþke anlatabilselerdi. Bununla ilgili düþüncelerinizi almak istiyorum aslýnda. Çünkü bu ýþýðý yarýna taþýyacak olan gençliktir. Ama ileriki dönemlerde belki böyle bir þans olur. ARÝF DELÝKANLI - Senin söylediklerinin bir kýsmý yer yer söylediklerimin arasýnda göze çarpabilir. Þu var: Eðer bu mesleði yaparken mutlu deðilseniz yapmayýn. Çok önemli bir þey bu. Sizin ilginizi çeken, sizin sevdiðiniz baþka bir þeyin peþine koþun. Bizim artýk bizi daha çok mutlu edecek bir þeyin peþinde koþma þansýmýz kalmadý, ama sizin hâlâ var. Lütfen, sizi mutlu eden þeyin peþinde koþun. Mesleðinizde kalýyorsanýz, onu en iyi þekilde yapmaya çalýþýn ve toplumsal üretim içindeki yerini iyi saptayýn, toplumun yararýna bir biçimde kullanýn. Olay bu. Benim yaþadýklarýmdan çýkardýðým özet bu. Tapu Kadastro Genel Müdürlüðünde neden tapu sözcüðünü kullanmadým? Tapuyu kullanmýyorum, çünkü iþin esasý kadastrodur. Tapu, bir kayýttýr; o taþýnmaz malýn niteliklerini, özelliklerini saptadýktan sonra, hatta o malýn nasýl kullanýlacaðýna iliþkin rejimi belirledikten sonra, yapýlan iþlemlerle ilgili bürokratik iþlem. Örneðin tapu, ülkenin sanayileþmesi için herhangi bir þey katmaz; ama kadastroyu doðru yaparsanýz, Türkiye'nin sanayileþmesine çok önemli bir öðeyi atlamamýþ olursunuz. Çünkü ekonomiyi canlandýran þey taþýnmaz mal deðil mi? Taþýnmaz malla ilgili nitelikleri iyi tespit ederseniz ve onu piyasaya Kapitalist sistem var; onun için, kaçýnýlmaz olarak taþýnmazýn deðer öðesini piyasaya siz sokacaksýnýz. Bunu yaparken, kalkýnmayla ilgili, ekonomiyle ilgili bütün hizmetler kadastrodur. Tapu, kadastro iyice yapýldýktan sonra kayýt tutmaktýr, deðiþiklikleri izlemektir. Eðer kadastronuz yoksa, tahlillerle tapu verirsiniz insanlara, ama ekonomik açýdan toplumsal yaþama bir þey katmazsýnýz, sadece vergilendirmede kullanýrsýnýz; Osmanlý nýn yaptýðý gibi. Buyurun. TAYLAN ÖCALAN - Katýlýmýnýz için de ben de teþekkür ediyorum kendi adýma. Ýzninizle, size iki sorum olacak. Biraz önce Teoman Öztürk ten bahsettiniz. Saygýyla anýyoruz kendisini. Onunla ilgili deðerlendirmelerinizi de dikkate alarak, örtüþtürmek anlamýnda bu soruyu sormak istiyorum. Malumunuz, o dönem, Odamýzýn 54 teki kuruluþundan sonra, özellikle ülkemizde yaþanan ihtilal süreçleri, o dönemki gençliðin, mühendislik-mimarlýk camiasýnýn, okumuþ ya da okumamýþ kesimin ülkedeki yaþamsallýða ya da dünyaya bakýþý o dönemin koþullarý itibarýyla oldukça farklýydý. Ki, meslek odalarýnýn da kuruluþu ve geliþim süreci de bununla doðrudan entegreli bir süreçti. O dönem bu örgütlerde, ister meslek odasý kimliðiyle, isterse demokratik kitle örgütü olma kimliðiyle ön plana çýkan meslek odalarýnda dönemin koþullarý etkindi ve örgütlenme modelleri açýsýndan da bunlar ön plana çýkýyordu doðal olarak. Ben, o dönemin koþullarý içerisinde bunu oldukça samimi bulduðum gibi, yani bu örgütleme modellerini ve iþleyiþini samimi bulduðum gibi, o dönemki çalýþmalarda, özellikle meslek odalarýnda, ülkenin koþullarýnýn, verilen siyasal mücadelelerde meslek odasý kimliðinin biraz daha önüne geçtiðini doðal olarak gördük ki, o dönemin koþullarýyla ilgiliydi bu. Yaþanan yarým asýrlýk bir süreç var; olumlu ya da olumsuz, deðiþen dünya, geliþen bir Türkiye var. Ama iþin rutininde olmasý gereken bir mesleki geliþim süreci var mühendislik-mimarlýk camiasýnda ve siyasal konjonktürün de çok farklý bir boyuta gelmesi söz konusu. Biraz önce söylediniz; Teoman Öztürk ü anarak toplantýlar yapmamalýyýz artýk, onun adýna burs vermeliyiz vesaire dediniz. Bugün TMMOB ve bizim Oda özelinde ya da mühendislik-mimarlýk özelinde gelinen durumu o dönemle karþýlaþtýrdýðýnýzda, örgütlenme modelleri açýsýndan samimi bulduðunuz ve bulmadýðýnýz taraflarý nedir? Yani demokratik kitle örgütü olma özelliðinden kaynaklanan anlayýþ neye evrilmiþtir, artýlarý ve eksileri nedir ya da mesleki formasyonumuz açýsýndan bu kadar geliþme yaþandýktan sonra, meslek odalarýnýn, TMMOB nin misyonu kendi olaðan geliþim sürecini yakalamýþ mýdýr? Ýkinci bir soru daha sormak istiyorum. Konuþmanýzýn ilk bölümünde belli istatistikler verdiniz. Özellikle kadýn meslektaþlarýmýzýn artýþý ya da TMMOB nin ya da Odamýzýn geldiði rakamlardan bahsettiniz. Bugün, 11 bine yaklaþan bir meslek odasý, 360 bine yaklaþan bir TMMOB var. Ama son iki yýldýr, özellikle mesleðimiz adýna oldukça fazla sayýda bölüm açýldý. Eðitim-öðretim faaliyetleri 11 bölümde devam ediyor. Üye sayýmýz fiziksel olarak artacak. Bu söylediðiniz olumlu istatistiklerin dýþýnda, önümüzdeki orta ve uzun vadede mesleðimiz adýna bu artýþýn bize kazanýmlarý olabilir mi; yoksa, ülkemizin bu kadar harita mühendisine ihtiyacý var mýdýr, yok mudur ya da bunlarýn nitelik sorunu açýsýndan aralarýndaki farklýlýklar ne gibi sýkýntýlar yaratýr? Teþekkür ediyorum. ARÝF DELÝKANLI - Senin sözünü ettiðin konular uzun uzun anlatýlmasý gereken konular, ama yine de mümkün olduðu kadar derli toplu cevap vermeye çalýþacaðým. Bir defa, kýsaca Teoman dan bahsedeyim. Teoman, çok ilginç bir mimar arkadaþýmýz. Örgütçü bir yapýsý var. O, Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliði Baþkaný olduðu zaman, 1973-80 arasýnda, ben de Ýkinci Baþkanlýðýný da yaptýðým Yönetim Kurulunun içerisinde çalýþtým. Yüksek Onur Kurulundaki üyeliðim nedeniyle de yakýnýnda çok bulundum. Bir de ayrýca þahsi dostluðumuz olan bir insan. Türk mühendis ve mimarýnýn 68 fýrtýnasýyla bilincinin geliþmesinde ve örgütsel yapýsýnýn saðlamlaþmasýnda Teoman ýn büyük rolü var, ama sadece Teoman la da baðlý deðil bu. O zaman, sanýyorum, yine 15 ya da 17 oda var belki. Oradaki çalýþanlarýn da, oradaki yöneticilerin de ona destek olmalarý çok önemlidir. Yalnýz, bir þey var; hiç unutmuyorum. Örneðin, o zaman biz, bir Yönetim Kurulu toplantýsýnda þunu tartýþtýk; Türkiye'de Türk mühendis-mimarý, üreten kesimin örgütleriyle, DÝSK le, TÜRK-ÝÞ le, o günkü iþçi sendikalarýyla pozisyonunuz ne olacak? Bunu tartýþtýk. Bunu tartýþýnca, Teoman hemen bir fikir ortaya attý, Beyler, bunu burada tartýþalým, düþüncelerimizi ortaya çýkaralým; ama bunu, Türkiye'yi gezerek, kitle tabanýyla tartýþtýktan sonra açýklayalým, deklare edelim. Türkiye'yi gezelim dedi. Bizim idealimizdeki örgütlenmeler içerisinde yer alan, destekleþmek istediðiniz diðer toplumsal örgütlerle politika oluþtururken nelere dikkat etmeliyiz, söyleyin bakalým bize. Böyle bir politikaya gidelim mi, yoksa gitmeyelim mi? Gidersek neler önerirsiniz? Buna iliþkin bölge toplantýlarý yaptýk. Sonra görevli arkadaþlar geldi. Zaten þubeler filan yoktu o dönemlerde, iþyeri temsilcilikleri vardý. Kitle tabaný gerçekten emekten yana bir siyaset güdeceðine göre, emeðin esas unsuru olan iþçi örgütleriyle yakýn temasta bulunulmasý gerekiyordu. O arada bir þey ortaya çýktý tekrar. Mesela, TÖS, Türkiye Öðretmenler Sendikasý vardý o zamanlar. Þu anda içinde bulunduðumuz aþamada, TMMOB nin zayýflýðý buradan geliyor. Yine geçenlerde Soðancý yla bir yerdeydik. Dedim ki, Hangi toplumsal önemli meseleden bölge toplantýlarý yaptýk? Diyelim ki, Avrupa Birliði konusunda Türk Mühendis Mimar Odalarý Birliði bir laf edecek. Bunu kendi Odamýn yönetimiyle de tartýþtým. Hüseyin Ülkü o zaman Baþkandý. Dedim ki, Avrupa Birliði