DÜNYA FINDIK PİYASASININ EKONOMİK ANALİZİ VE TÜRKİYE İÇİN OPTİMUM POLİTİKALARIN SAPTANMASI

Benzer belgeler
T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

ZEYTİNYAĞI SEKTÖR RAPORU-2013

Aylık Dış Ticaret Analizi

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

TARIMA MÜDAHALE ŞEKİLLERİ

TMO FINDIK SEKTÖR RAPORU

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER. Sektör Raporu

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

TOPRAK MAHSULLERĠ OFĠSĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

6. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

FINDIK VE FINDIK MAMULLERİ SEKTÖRÜ

İçindekiler İçindekiler... 2 Şekil Listesi Bağ Ve Bağ Ürünleri Sektörü Dünya da Bağ ve Bağ Ürünleri Sektörü Bağ Alanı...

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

Bölüm 5 ARZ VE TALEP UYGULAMALARI

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Ekonomi I FĐRMA TEORĐSĐ. Piyasa Çeşitleri. Tam Rekabet Piyasası. Piyasa yapılarının çeşitli türleri; Bir uçta tam rekabet piyasası (fiyat alıcı),

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

FINDIK VE FINDIK MAMULLERİ SEKTÖRÜ

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

ABD Tarım Bakanlığının 08/03/2018 Tarihli Ürün Raporları

Dış Ticaret Verileri Bülteni

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

SAY 203 MİKRO İKTİSAT

10. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE)

4. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

1. Devletin Piyasaya Müdahalesi ve Fiyat Kontrolleri

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

Lojistik. Lojistik Sektörü

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

DIŞ TİCARET AÇIĞI VE TURİZM

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 4.Bölüm: Esneklikler. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

HABER BÜLTENİ xx Sayı 34

Dünya Bakliyat Pazarı ve Son Gelişmeler

HABER BÜLTENİ xx Sayı 39

MEYVE SULARI DÜNYA TİCARETİ. Dünya İhracatı. Tablo 1. Meyve Suyunun Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

HABER BÜLTENİ Sayı 31

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER

OPTIMIZASYON Bir Değişkenli Fonksiyonların Maksimizasyonu...2

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

TÜRKİYE'NİN DIŞ TİCARETİ

= 2 6 Türevsel denkleminin 1) denge değerlerinin bulunuz. 2) Bulmuş olduğunuz dengenin istikrarlı olup olmadığını tespit ediniz.

HABER BÜLTENİ xx Sayı 22

İktisada Giriş I. 31 Ekim 2016

HABER BÜLTENİ Sayı 24

KURU İNCİR. Hazırlayan Çağatay ÖZDEN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

HABER BÜLTENİ xx Sayı 56

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

Aylık Dış Ticaret Analizi

HABER BÜLTENİ xx Sayı 38

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

SERAMİK SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

HABER BÜLTENİ xx Sayı 35

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ 2015 YILI ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI. Genel ve Sanayi İhracatında Tekstil ve Hammaddeleri Sektörünün Payı

PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İNŞAAT MAMÜLLERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU Ay

KÜRESEL PERSPEKTİFTEN TÜRKİYE TARIMI VE PROJEKSİYONLAR

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

BUĞDAY RAPORU

Tekelci Rekabet Piyasası

ÇELİK BORU SEKTÖR RAPORU (2017) ÇELİK BORU İMALATÇILARI DERNEĞİ

Üretim Girdilerinin lması

Dünya buğday üretimi ve başlıca üretici ülkeler

IKTI 101 (Yaz Okulu) 04 Ağustos, 2010 Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü DERS NOTU 05 ÜRETİCİ TEORİSİ


DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

HABER BÜLTENİ Sayı 29

ABD Net petrol ihracatçısı olduktan sonra petrol fiyatlarındaki artış tesadüf mü?

TARIM POLİTİKASI. Prof. Dr. Emine Olhan. A.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

Ayakkabı Sektör Profili

HABER BÜLTENİ Sayı 10

HABER BÜLTENİ xx Sayı 19

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

G E N E L B A K RAKAMLARLA BUĞDAY

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii. KİTABIN KULLANIMINA İLİŞKİN BAZI NOTLAR ve KURUM SINAVLARINA İLİŞKİN UYARILAR... 1 BİRİNCİ BÖLÜM İKTİSATIN TEMELLERİ

Dış Ticaret Politikasının Amaçları

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

HABER BÜLTENİ Sayı 26

Transkript:

DÜNYA FINDIK PİYASASININ EKONOMİK ANALİZİ VE TÜRKİYE İÇİN OPTİMUM POLİTİKALARIN SAPTANMASI Muzaffer SARIMEŞELİ Profesör, Gazi Üniversitesi Ekonometri Bölümü Osman AYDOĞUŞ Profesör, Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü Temmuz 2000 ANKARA

YAYIN NO: 45 ISBN 975-407-061-X

ÖNSÖZ Fındık, Türk tarımında pek çok açıdan önemli bir yere sahiptir. Karadeniz Bölgesi'nin en önemli gelir kaynağını fındık tarımı oluşturmaktadır. Dünya üretimine ve ihracatına bakıldığında, Türkiye'nin birinci sırayı aldığı ve fındıktan büyük bir ihracat geliri sağladığı görülmektedir. Bu açıdan fındık, Türkiye için tek başına en önemli tarımsal ihraç ürünüdür. Dolayısıyla destekleme açısından bakıldığında, tüm bu özelliklerinden dolayı en fazla desteklenen ürün olan fındığın bütçe yükü de görmezlikten gelinemez. Türkiye'nin fındık üretiminde ve ihracatında çok yüksek bir paya ve neredeyse tekel gücüne sahip bir ülke olması, bu üretim dalında dünya piyasalarını kendi çıkarları ile uyumlu bir şekilde yönlendirmesine imkân sağlayabilir. Fakat bu durumda gerek ihracat fiyatlarını, gerekse destekleme alım fiyatlarını belirlemek uzun dönemde kârlılık için oldukça önemlidir. Bu çalışmada öncelikle dünya fındık piyasasında yer alan başlıca üretici (ihracatçı) ve tüketici (ithalatçı) ülkelerin davranışsal özellikleri ekonomik yöntemlerle belirlenmiştir. Türkiye açısından alternatif politikaların üretim, ihracat, üretici gelirleri, stoklar ve üretici refahı üzerindeki muhtemel etkileri sistematik olarak tespit edilmiş ve karşılaştırılmıştır. Harcadıkları emek ve özverili çalışmaları nedeniyle proje ekibine ve araştırma raporunu inceleyerek sonuçları tartışan, eleştiri ve yorumları ile çalışmayı yönlendirerek katkı yapanlara teşekkür ediyorum. Prof. Dr. Hüsnü Yusuf GÖKALP Tarım ve Köyişleri Bakanı

İÇİNDEKİLER ÇİZELGELER DİZİNİ... İİİ ŞEKİLLER DİZİNİ... İİİ YÖNETİCİ ÖZETİ... İV 1. AMAÇ VE KAPSAM...1 2. TEORİK ÇERÇEVE VE YÖNTEM...3 2.1 Optimum Politikaların Belirlenmesi: Teorik Çerçeve ve Model...3 Devlet Müdahelesinin Olmadığı Durumda Toplumsal Refah...3 İhracat Vergisi Uygulamasının Toplumsal Refah Etkileri...5 Destekleme Alım Fiyatı Uygulaması...6 2.2 Optimum Politika Karması: Quadratik Programlama Modeli...7 2.3 Arz Fonksiyonu Tahmin Modeli...8 Arz Modeli...9 2.4 Talep Tahmin Modeli...9 Stok-Uyumlanma Modeli...10 3. DÜNYA FINDIK PİYASASI: ÜRETİM, TÜKETİM, DIŞ TİCARET...13 3.1 Başlıca Üretici ve Tüketici Ülkelerde Arz-Kullanım Dengeleri...13 3.2 Başlıca Üretici Ülkelerde Fındık Üretimi...15 Türkiye...15 İtalya...17 İspanya...18 A.B.D...19 3.3 Başlıca Tüketici Ülkelerde Fındık Tüketimindeki Gelişmeler...20 4. MODEL TAHMİNLERİ: AMPİRİK BULGULAR...22 4.1 Arz Fonksiyonu Tahminleri: Ampirik Bulgular...22 Veri Kaynakları ve Değişken Tanımlamaları...22 Arz Parametreleri Tahminleri...22 Arz Parametrelerinin Tahmininde Pragmatik Bir Yaklaşım...25 4.2 Talep Tahmin Modeli...25 Veri Kaynakları ve Değişken Tanımlamaları...25 Talep Parametreleri: Ampirik Bulgular...26 Doğrusal Denklemler...27 5. OPTİMAL FINDIK POLİTİKALARININ BELİRLENMESİ: AMPİRİK BULGULAR...31 5.1 Birim Başına İhracat Vergisi Uygulaması...31 Model...31 Ampirik Bulgular...31 5.2 Optimum Politika Bileşiminin Saptanması: Quadratik Programlama Modeli ve Çözümü...34 Optimal Politika Probleminin Çözümü...35 6. SONUÇLAR, DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER...41 KAYNAKÇA...42 EKLER...62 i

ÇİZELGELER DİZİNİ Tablo 1 -Türkiye Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 1993/94-1998/99 (Mt.)... 13 Tablo 2 - İtalya Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 19934/95-1998/99 (Mt.)... 14 Tablo 3 - ABD Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 1993/94-1998/99 (Mt.)... 14 Tablo 4 - İspanya Arz-Kullanım Dengesi: 1993/'94-1998/99 (Mt.)... 15 Tablo 5 - Almanya Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 1993-1997 (a)... 15 Tablo 6 - Türkiye de İllere ve Bölgelere Göre Fındık Üretim Alanları... 16 Tablo 7 - Türkiye Ekim Alanında ve Veriminde Gelişmeler: 1966-98... 17 Tablo 8 - İtalya Ekim Alanında ve Veriminde Gelişmeler: 1966-98... 18 Tablo 9 - İspanya Ekim Alanı ve Veriminde Gelişmeler: 1966-98... 18 Tablo 10 - A.B.D. Ekim Alanı ve Veriminde Gelişmeler: 1966-98... 19 Tablo 11 - Dünya Fındık Alanı ve Veriminde Gelişmeler: 1966-97... 19 Tablo 12 - Başlıca Üretici Ülkelerde Verimdeki Değişim... 20 Tablo 13 -Trendden Arındırılmış Verim Değişim Katsayıları... 20 Tablo 14 - Net Fındık İthalatındaki Gelişme Trendleri: 1966-98... 21 Tablo 15 - Hasat Edilen Alan: Türkiye... 23 Tablo 16 - Hasat Edilen Alan: A.B.D.... 23 Tablo 17 - Hasat Edilen Alan: İtalya... 24 Tablo 18 - Hasat Edilen Alan: İspanya... 24 Tablo 19 - Hasat Edilen Alan: Pragmatik Bir Yaklaşım... 25 Tablo 20 - Fındık Fiyatı Parametre Tahminleri... 29 Tablo 21 - Badem Fiyatı Parametre Tahminleri... 29 Tablo 22 - Gelir Parametre Tahminleri... 30 Tablo 23 - T* Değerinin Belirlenmesinde Kullanılan Veriler... 32 Tablo 24 - Alan Kısıtlaması Altında İhracat Vergisi... 33 Tablo 25 - Değişik Stok Düzeylerinde Ek Finansman Gereksinimi... 33 Tablo 26 - Quadratik Programlama Parametre Değerleri... 36 Tablo 27 - Farklı İhracat Miktarları (K) İçin Problemin Çözümü... 36 Tablo 28 - Başlıca Üretici Ülkelerin Optimal Üretim, Tüketim... 37 ve Net İhracatları... 37 Tablo 29 - Başlıca Üretici Ülkelerde Üretim Tüketim Dengesi (Mt.)... 38 Tablo 30 - Değişik Vergi Uygulamalarının Etkileri... 39 Tablo 31 - Değişik Alan Kısıtlaması ve Verginin Etkileri... 40 ii

ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1 - Müdahelenin Olmadığı Durumda Toplumsal Refah...4 Şekil 2 - İhracat Vergisinin Toplumsal Refah Etkileri...6 Şekil 3 - Destekleme Alımının Refah Etkileri...6 Şekil 4 - Alan Kısıtlamasının Etkileri...32 iii

YÖNETİCİ ÖZETİ Fındık Türkiye tarımında pek çok açıdan çok önemli bir üründür: 1. Türkiye dünya fındık üretiminde ve ihracatında üçte ikinin üzerinde bir paya sahiptir. Bu özellik Türkiye ye dünya fındık piyasaında hakim ülke olma potansiyeli sunmaktadır. 2. Global fındık ihracatında sahip olduğu payla orantılı olarak Türkiye fındıktan büyük ihracat geliri sağlamaktadır. Bu açıdan fındık Türkiye için tek başına en önemli tarımsal ihraç ürünü konumundadır. 3. Karadeniz bölgesinde yüzbinlerce hanehalkının en önemli gelir kaynağını fındık tarımı oluşturmaktadır. Bu açıdan fındık desteklemeye tabii önemli ürünlerin başında gelmekte ve bütçe üzerinde boyutu yıllar itibariyle değişen bir yük oluşturmaktadır. Ek olarak, dönem dönem stoklardaki aşırı artış nedeniyle giderek büyüyen stok-taşıma/ finansman giderleri bütçede ek yük oluşturmaktadır. Türkiye nin izleyeceği fındık politikası belirlenirken bu noktaların göz önünde tutulması ve politika amaçları/hedeflerinin buna uygun olarak belirlenmesi zorunludur. Türkiye nin fındık ile ilgili temel amaçları aşağıdaki gibi özetlenebilir: 1. Uzun dönemde fındık ihracatından elde edilebilecek döviz gelirinin mümkün olan en yüksek düzeye çıkarılması (ihracat gelirlerinin maksimizasyonu), 2. Fındık üreticilerine yeterli düzeyde ve istikrarlı gelir sağlanması (üretici gelirlerinin maksimizasyonu), 3. Fındık üretimi ile ilgili stok taşıma ve /veya finansman maliyetlerinin olası en düşük düzeye indirgenmesi (stok-taşıma ve finansman maliyetlerinin minimizasyonu) ve 4. Dünya fındık piyasalarında sahip olunan piyasa payının en azından muhafaza edilerek bu piyasada sahip olunan belirleyici rolün devam ettirilmesi. Yukarıda sıralanan amaçlar tek başlarına anlamlı ve ulaşılabilir olmakla birlikte, amaçların yer yer birbiriyle çatışır olması nedeniyle hepsinin birden aynı anda sağlanması mümkün olmayabilir. Örneğin, Türkiye nin fındık üretiminde ve ihracatında çok yüksek bir paya ve neredeyse tekel gücüne sahip bir ülke olması, bu üretim dalında dünya piyaslarını kendi çıkarları ile uyumlu bir şekilde yönlendirmesine olanak sağlayabilir. Ancak, bu gücün etkin bir şekilde kullanılabilmesi için gerek tüketici ve gerekse de diğer üretici ülkelerin bu piyasadaki değişmelere nasıl tepki gösterebilecekleri hakkında bilgi sahibi olunması zorunludur. Fındığın önemli bir kısmının ihraç edildiği dikkate alındığında, fiyat desteği uygulaması ile destekleme alımlarının yapılması hem üreticilere yeterli gelir sağlama ve hem de ihracattan elde edilen geliri arttırmada olumlu bir rol oynayabilir. Ancak, bu rolün, diğer amaçlar göz önüne alındığında, gerçekten olumlu olup olamayacağı tartışılmalıdır. Örneğin yüksek ihracat fiyatı politikası kısa dönemde ihraç gelirlerini artırabilir, ancak orta ve uzun dönemde füksek fındık fiyatları diğer üretici ülkelerde üretim ve ihracat artışlarına yol açabilir ve Türkiye nin pazar payının düşmesine neden olabilir. Benzer bir şekilde, gerektiğinden daha yüksek bir destekleme alım fiyatı uygulanmasının üreticiler açısından en azından kısa dönemde önemli bir düzeyde yarar sağlayabillecek olmasına karşılık, uzun dönemde aşırı stok birikimine, üretimin doğal sınırların dışına taşmasına ve finansman problemlerinin oluşmasına neden olabilir. Bu çalışmada öncelikle dünya fındık piyasasında yer alan başlıca üretici (ihracatçı) ve tüketici (ithalatçı) ülkelerin davranışsal özellikleri ekonometrik yöntemlerle belirlenmiştir. Böylece fındık fiyatı ve ikame ürün olarak düşünülen badem fiyatları ile kişi başına gelir değişkenlerindeki değişmelerin üretici ve tüketici ülkelerin arz ve talepleri üzerindeki etkileri nicel olarak belirlenmiştir. iv

Çalışmanın son bölümünde ise, bu parametre tahminleri quadratik programlama modelinde veri olarak kullanılarak Türkiye açısından alternatif politikaların üretim, ihracat, üretici gelirleri, stoklar ve üretici refahı üzerindeki olası etkileri sistematik olarak saptanmış ve karşılaştırılmıştır. Ulaşılan başlıca bulgular ve değerlendirmeler aşağıda özetlenmiştir: - Net ithalatçı konumundaki ülkelerin talepleri ile fındık ve badem fiyatı arasında çok belirgin bir ilişki bulunamamıştır. Bu özellik Türkiye ye özellikle birim başına ihracat vergisi (fon) uygulaması ve bundan pozitif kazançlar elde edebilme açısından olumlu bir olanak sağlamaktadır. - İhraç vergisi (fon) uygulamasının Avrupa Birliği normlarıyla uyumlu olmaması durumunda, Türkiye aynı amaca yönelik olarak fındık ekim alanlarının daraltılması yönünde üreticileri yönlendirici politikalar uygulayabilir ve uygulamalıdır. Bu politika, aşırı üretim ve dolayısıyla aşırı stok birikiminin yol açtığı sorunların giderilmesine de katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla, Türkiye özellikle alternatif maliyeti yüksek olan tarımsal alanlarda gerçekleştirilen fındık üretimini azaltma ve bu alanları başka tarımsal üretim dallarına yönlendirmek zorundadır. - 1985 öncesi dönemde (1967-85) incelenen tüketici ülkelere ait gelir esneklikleri pozitiftir ve çoğu durumda da birden daha büyüktür. 1985 (Çernobil felaketi) sonrasında ise bu değerlerde önemli azalmalar kaydedilmiştir; başka bir deyişle gelir artışlarının fındık talebi üzerindeki etkisi küçülmektedir. - Üretim açısından bakıldığında Türkiye hemen hemen rakipsizdir. İtalya ve A.B.D ürettikleri ürünün önemli bir kısmını kendi iç piyaslarında tüketmektedirler. İspanya fındık üretimdeki tüm iddiasını kaybetmiş gibi görünmektedir. İhracatçı bir ülke olmayan Fransa ise üretimindeki artışlar sonucu önemli bir ithalatçı ülke olma niteliğini kaybetmiştir. v

1. AMAÇ VE KAPSAM Tarım kökenli geleneksel ihraç ürünlerimizin en önemlilerinden bir tanesi fındıktır. Ancak genel olarak ele alındığında fındığın Türkiye ekonomisi açısından taşıdığı önem yalnızca bu ürünün ihracatından elde edilen doviz geliri miktarından kaynaklanmaz. Türkiye koşullarıda toplam fındık üretiminin çok önemli bir bölümü (hatta hemen hemen tümü) ülkemizin Karadeniz bölgesinde gerçekleştirilir. Bu bölgede fındık tarımla uğraşan nufusun en önemli ve çoğu durumda da tek gelir kaynağıdır. Dolayısıyla, fındık ile ilgili destekleme politikaları temelde yeterli düzeyde bir gelirin istikrarlı bir şekilde sağlanabilmesini amaçlar. İlk bakışta, bu amaca ulaşılmasında kullanılabilecek temel yöntemin fındık ihracatından elde edilen edilen gelirin olanaklı en yüksek düzeye çıkartılması olduğu düşünülebilir. Türkiye bu amaca yönelik olarak geçmişte çeşitli politikalar uygulamış, ancak çoğunlukta bu politikaların yeterliliğini ve maliyetini soruşturmamıştır. Fındık üretim alanlarının doğal sınırlarının dışına, alternatif maliyetlerin yüksek olduğu tarım arazilerine genişlemesi, belirlenen fiyat düzeylerinde ihracatı ve/veya iç tüketimi mümkün olmayan önemli büyüklerde stokların ve finansman problemlerinin oluşması ve sonuçta fındık üreticilerine yapılması gereken ödemelerin geciktirilmesi fındık üretimini desteklemek amacı ile uygulanan politikalarla ilgili olarak günümüzde karşılaşılan temel problemlerden bazılarıdır. Türkiye fındık ile ilgili politikalar oluşturulmasında çok daha uzun soluklu düşünmeye zorunludur. Günümüzde en büyük fındık üreticisi ve ihracatcısı Türkiye dir. Ancak, Türkiye bu konuda tek üretici ülke değildir. Dolayısıyla dünya piyasalarında gerektiğinden daha yüksek fiyatların oluşması İtalya, İspanya ve A.B.D gibi diğer üretici/ihracatçı ülkelerde üretimi teşvik edici bir unsur olacaktır. Bu tür bir gelişme uzun dönemde Türkiye nin pazar payının azalmasına neden olabilir. Daha da önemlisi Türkiye gelecekte Avrupa Birliğinin (AB) tarım politikalarından ve kurallarından etkilenecektir. İkinci olarak, fındık özellikle AB ülkeleri arasında önemli boyutlarda tekrar-ihracata (re-export) konu olmaktadır. Özellikle Almanya nın fındığı bir ham madde olarak kullanıp katma değeri yüksek mamüller üreterek diğer ülkelere pazarlaması Türkiye nin yakından takip etmesi ve ikame edici politikalar oluşturması gereken bir süreçtir. Sonuç olarak, Türkiye AB ne katılım ile birlikte altına gireceği yükümlülükleri de dikkate alarak fındık ile ilgili alternatif politikaların neler olabileceğini belirlemek ve bu politikaları belirli bir zaman ufku içinde uygulamaya koymak zorundadır. Bu çalışma, bu amaca yönelik olarak Dünya fındık piyasasını incelemeyi ve uygulamaya konulabilecek politika alternatiflerinin olası uzun dönem sonuçlarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Çalışma iki temel bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünü izleyen İkinci Bölümde, önce çalışmanın teorik çerçevesi çizilerek, alternatif politikaların olası sonuçlarının irdelenmesine yönelik olarak çok-amaçlı dinamik bir doğrusal programlama modeli geliştirilmektedir. Geliştirilen model çerçevesinde aşağıda belirlenen dört amaç niceliksel olarak ifade edilmeye çalışılacak, politika belirlemeleri araç değişkenler olarak kullanılacak ve diğer üretici ve tüketici ülkelerin davranışsal özellikleri modelin dışşal öğelerini oluşturacaktır. Türkiye nin fındık ile ilgili temel amaçları, daha önce de belirtildiği gibi, 1) Uzun dönemde fındık ihracatından elde edilebilecek doviz gelirinin mümkün olan en yüksek düzeye çıkarılması (ihracat gelirlerinin maksimizasyonu), 2) Fındık üreticilerine yeterli düzeyde ve istikrarlı gelir sağlanması (üretici gelirlerinin maksimizasyonu), 3) Fındık üretimi ile ilgili stok taşıma ve /veya finansman maliyetlerinin olası en düşük düzeye indirgenmesi (stok-taşıma ve finansman maliyetlerinin minimizasyonu) ve 4) Dünya fındık piyasalarında sahip olunan piyasa payının en azından muhafaza edilerek bu piyasada sahip olunan belirleyici rolün devam ettirilmesi şeklinde özetlenebilir. 1

Yukarıda belirtilen amaçlar açısından değerlendirildiğinde, uygulamaya konulabilecek politikalar çelişkili sonuçlar doğurabilir. Örneğin, üreticilere yeterli düzeyde gelir sağlayabilmek amacı ile yüksek fiyatla destekleme alımı yapılması finansman maliyetlerinin artmasına, önemli miktarlarda stok ortaya çıkmasına ve en nihayetinde pazar payının azalmasına neden olabilir. Benzer şekilde, döviz gelirlerinin arttırılması amacı ile bir ihracat vergisinin konulması ihracat miktarının azalmasına, üreticilerin yeterli düzeyde gelir elde edememesine ve uzun dönemde pazar payının azalmasına yol açabilir. Dolayısıyla, uygulanabilecek her politikanın yukarıda belirtilen amaçlar açısından maliyetleri ve getirileri olacaktır. Politika önerileri oluşturulurken bunların açık bir şekilde dikkate alınması gereklidir. Üçüncü Bölümde dünya fındık piyasasını oluşturan başlıca üretici ve tüketici ülkeler belirlenerek bu ülkelerdeki son 20 yıllık üretim, tüketim, iç talep, ihracat, ithalat ve politikalar açısından gelişmeler incelenmektedir. Üretici ülkeler ele alındığında, toplam dünya üretiminin yaklaşık % 95 inin on ülke (Türkiye, İtalya, İspanya, A.B.D., İran, Rusya, Yunanistan, Portekiz, Fransa, Macaristan) tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. İlk aşamada ülkemiz açısından önemli olan bu ülkelerde fındık üretimi açısından uygulanan politikaların neler olduğu belirlenecektir. Bu gerçekleştirildikten sonra üretici ülkelerin dünya fındık piyasası koşullarına nasıl tepki gösterdiklerini belirleyen davranışsal denklem parametreleri tahmin edilecektir. Fındık yetiştiriciliği, üretimin arttırılması kararı ile üretimin gerçekten artması arasında yaklaşık beş yıllık bir zaman farkı bulunan uzun dönemli bir yatırım faaliyetidir. Benzer şekilde, üretimin azaltılması da bireysel üreticilerin yatırımlarından zaman içinde elde edebilecekleri indirgenmiş beklenen toplam gelirin, üretimde kullanılan girdilerin toplam fırsat maliyetlerinden daha küçük olması durumunda gerçekleşebilecektir. Her yatırım projesinde olduğu gibi doğal aşınma, üretim artışına benzer ancak çok daha yavaş bir üretim azalması sonucu doğurabilir. Fındık üretiminin zaman içinde değişimi doğa koşullarındaki farklılaşmanın bir sonucu da olabilir. Fındık, bu açıdan, bir sene iyi (yüksek verim) bir sene kötü (düşük verim) veren ve bu anlamda iki senelik üretim salınımına sahip bir üründür. Dünya fındık piyasasının karşı tarafında doğal olarak tüketici ülkeler yer almaktadır. Kişi başına tüketim olarak ele alındığında ülkelerin birbirlerinden çok büyük farklılar gösterdikleri izlenmektedir. Bu farklılıkların sadece ülkelerin gelir düzeyleri ile açıklanması pek mümkün değildir. Gerçekte, ülkeler, kendi tüketim kalıplarına bağlı olarak, gelir düzeylerinde herhangi bir farklılık olmasa dahi, birbirinden farklı miktarlarda fındık tüketmektedirler. Dolayısıyla, tüketici ülkelerin davranışsal parametrelerinin belirlenmesinde ülkelere ait alışkanlıkların dikkate alınması gerekecektir. Çalışmanın Dördüncü Bölümünde yukarıda sözü edilen davranışsal parametrelerin tanımladığı bir ortamda, İkinci Bölümde geliştirilen model ampirik olarak çözülerek, Türkiye tarafından uygulamaya konulabilecek alternatif politikaların olası sonuçlarının belirlenmesine çalışılacaktır. 2

2. TEORİK ÇERÇEVE VE YÖNTEM Türkiye nin fındık üretiminde ve ihracatında çok yüksek bir paya ve neredeyse tekel gücüne sahip bir ülke olması, bu üretim dalında dünya piyaslarını kendi çıkarları ile uyumlu bir şekilde yönlendirmesine olanak sağlayabilir. Ancak, bu gücün etkin bir şekilde kullanılabilmesi için gerek tüketici ve gerekse de diğer üretici ülkelerin bu piyasadaki değişmelere nasıl tepki gösterebilecekleri hakkında bilgi sahibi olunması zorunludur. Bu bilgiler ışığında geliştirilebilecek alternatif politikalar, ülkenin kıt olan kaynakları üzerindeki baskıları bir nebze azaltabilecek ve belki de bu kaynakların arttırılmasına olanak sağlayacaktır. Türkiye nin geçmişte üreticilere yeterli gelir sağlayabilme endişesi ile bu üretim dalında (diğer birçok tarımsal üründe olduğu gibi) destekleme alımları yaptığı ve bunun sonucunda üretim alanlarının gerektiğinden fazla artarak önemli miktarlarda ürün stokunun oluştuğu bilinen bir gerçektir. Fındığın önemli bir kısmının ihraç edildiği dikkate alındığında, fiyat desteği uygulaması ile destekleme alımlarının yapılması hem üreticilere yeterli gelir sağlama ve hem de ihracattan elde edilen geliri arttırmada olumlu bir rol oynayabilir. Ancak, bu rolün gerçekten olumlu olup olamayacağı, kısmen ithalatçı ülkelerin bu konudaki eğilimleri ile yakından ilgilidir. Benzer bir şekilde, gerektiğinden daha yüksek bir destekleme alım fiyatı uygulanmasının üreticiler açısından en azından kısa dönemde önemli bir düzeyde yarar sağlayabillecek olmasına karşılık, uzun dönemde aşırı stok birikimine, üretimin doğal sınırların dışına taşmasına ve finansman problemlerinin oluşmasına neden olabilir. Bu durumda, ne düzeyde bir destek fiyatının uygulanması gerektiği sorusunun kısmi yanıtı Türkiye nin yanında diğer üretici ülkelerin üretim eğilimlerince belirlenecektir. Bu nedenle, izleyen sayfalarda ilk olarak çalışmada kullanılacak model açıklandıktan sonra, üretici ve tüketici ülkelerin bu üretim/tüketim eğilimlerini belirlemek amacı ile ülkelerin arz ve talep fonksiyonlarının parametrelerini tahmin etmede kullanılacak teorik yapı açıklanmaya çalışılmıştır. Eğilimlerin belirlenmesi, politika oluşturmada gerekli ancak yeterli olmayan bir aşamadır. Nitekim yukarıda da belirtildiği gibi önemli bir kısmı ihraç edilen bir ürün için yüksek taban fiyatı uygulanması (eğer tüketici ülkelerin eğilimleri uygun ise) göreceli olarak yüksek düzeyde bir ihracat gelirinin elde edilmesine olanak sağlayabilir. Ancak, (aynı koşullar altında) ihracat gelirinin arttırılmasının bir diğer yolu da, örneğin birim başına belirli bir miktarda (ya da oranda) ihracat vergisi koymaktır. Her iki yaklaşımın da amacı olası en yüksek ihracat gelirini elde etmek olmasına rağmen, kaynak kullanımı, üretici gelir düzeyi ve refah kaybı açısından, bu iki yaklaşımın bireysel ya da bileşik olarak ima ettikleri sonuçlar birbirinden farklı olacaktır 1. Dolayısıyla Bölüm 2.1 de, değişik politika uygulamalarının refah açısından ima ettikleri etkiler teorik olarak incelenmektedir. Bölüm 2.2 de, optimum politika bileşimini belirlemek amacına yönelik olarak, çok-hedefli bir programlama problemi (modeli) oluşturulmuştur. Modelin gereksinim duyduğu parametrelerin nasıl tahmin edileceği ise Bölüm 2.3 ve 2.4 te açıklanmıştır. 2.1 Optimum Politikaların Belirlenmesi: Teorik Çerçeve ve Model Farklı politikaların refah etkilerinin karşılaştırılabilmesi için bir referans çözüme ihtiyaç vardır. Bu amaca yönelik olarak genellikle devlet müdahelesinin bulunmadığı ortamdaki (serbest piyasa) toplumsal refah düzeyi başvuru çözümü olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle, aşağıda kısmi-piyasa denge modeli çerçevesinde devlet müdahelesinin olmadığı bir piyasa için toplumsal refah ölçütleri geliştirilecek ve daha sonra da alternatif politikaların refah etkileri aynı model çerçevesinde incelenecektir. Devlet Müdahelesinin Olmadığı Durumda Toplumsal Refah Kısmi-piyasa denge modeli çerçevesinde, devletin üretim, tüketim, ithalat veya ihracata herhangi bir müdahalesinin söz konusu olmadığı bir piyasa yapısı basitçe, 1 Düşük destek fiyatı ve ihracat vergisi uygulaması üreticilerin refah kaybına neden olabilir. Buna karşılık yüksek alım fiyatı uygulaması önemli miktarlarda yanlış kaynak kullanımına ve net toplumsal refah kaybına yol açabilir. 3

Q d = α - βp Q s = -δ + γp (1) Q d = Q s şeklinde tanımlanabilir. Burada, P fiyatı, Q d talep edilen miktarı, Q s ise arz edilen miktarı göstermektedir. (1) nolu denklem sisteminin fiyat ve miktar için çözümü, Şekil 1 de de görüldüğü gibi, P* = (α + δ)/(β + γ) ve Q * = (αγ + δβ)/(β + γ) Fiyat ve miktar çözüm değerlerini verir. Aynı olaya farklı bir şekilde de bakılabilir: (1) nolu denklem sisteminde tanımlanan piyasa modeli dikkate alındığında, P* ve Q* değerlerinin aynı zamanda tüketici ve üretici artıklarının 2 toplamı olarak tanımlanan P a P* d d 0 Q* Q Şekil 1 Müdahelenin Olmadığı Durumda Toplumsal Refah toplumsal refahı maksimize eden değerler olduğu gösterilebilir. Nitekim, toplumsal refah, P = a 1 a 2 Q d a 1 = α/β a 2 = 1/β P = a 3 + a 4 Q s a 3 = δ/γ a 4 = 1/γ şeklindeki doğrusal ters-talep ve arz fonksiyonları kullanılarak, Q Q Π = ( a 1 a 2 Q)dQ - (a 3 + a 4 Q)dQ (2) 0 0 2 Tüketici artığı yatay fiyat doğrusu ile talep eğrisi arasında kalan alan, üretici artığı ise yine yatay fiyat doğrusu ile arz eğrisi arasında kalan alan olarak tanımlanmıştır. Tanım gereği miktar ekseni ile arz eğrisi arasında kalan alan kaynak maliyetini verir. 4

olarak tanımlanabilir. Burada Π toplam toplumsal refahı göstermektedir. Bu denklemin Q ya göre türevi alınarak (dπ/dq) sıfıra eşitlenmesi ile optimum toplum refah Π* düzeyini sağlıyacak P ve Q değerlerinin sırası ile P* ve Q* olacağı gösterilebilir. Başka bir deyişle, devlet müdahelesinin olmadığı durumda (serbest piyasa) elde edilen çözüm toplumsal refahı maksimize eden değerleri verir. Son olarak, yukarıda tanımlanan koşullar altında ürünün satışından elde edilecek toplam hasılanın TR = P*Q* olacağını belirtelim. İhracat Vergisi Uygulamasının Toplumsal Refah Etkileri Fındık gibi, üretilen ürünün önemli bir kısmının ihraç edildiği bir üründe, hükümetin yukarıda P*Q* olarak tanımlanan toplam hasılayı (ihracat gelirini) artırmak amacıyla piyasaya müdahelede bulunduğunu ve ihraç edilen birim ürün başına belirli bir miktar ihracat vergisi (T) uyguladığını varsayalım. Bu durumda, yukarıda tanımlanan kısmi piyasa modeli yeniden düzenlenerek, Q d = α - βp Q s = -δ + γ(p T) (3) Q d = Q s şeklinde yazılabilir. Burada T birim ürün başına konulan ihracat vergisi (fon) miktarını göstermektedir. (3) nolu eşanlı denklem sistemi, Q ve P için cözüldüğünde, denge miktar (Q v *) ve denge fiyat (P v * ), Q v * = (αγ βδ βγt) /(γ + β) ve P v * = (α + δ + γt)/( γ + β) (4) Olarak elde edilecektir. İhracat vergisinin (fon) toplumsal refahta yol açtığı değişikliği hesaplamak için, (4) de verilen çözüm değerlerinin, (2) de yerine konularak toplumsal refah değerinin (Π v *) saptanması gerekecektir. Müdahelenin olmadığı durumdaki toplumsal refah ile ihracat vergisi altında elde edilen toplumsal refah arasındaki fark, ihracat vergisi (fon) uygulamasından kaynaklanan refah kaybını verecektir. Diğer taraftan, (4) nolu denklem sistemi, vergi uygulaması altında elde edilebilecek toplam hasılanın, TR v = ((αγ βδ βγt) /(γ + β) )((α + δ + γt)/( γ + β)) (5) olduğunu ima etmektedir. Maksimizasyon için birinci mertebe gerekli koşul uyarınca, dtr v /dt türevi alınıp sıfıra eşitlenirse, toplam hasılayı maksimize eden birim başına optimum ihracat vergisi (fon) (T*), T* = (αγ - βδ)/2βγ (6) Olarak bulunur. Optimum T* değeri, aynı zamanda toplam vergi gelirlerini de maksimize eden değerdir. Nitekim, (4) nolu denklem, elde edilebilecek toplam vergi gelirinin, (Q*T) = ( (αγ βδ βγt))t /(γ + β) (7) şeklinde tanımlanabileceğini ima etmektedir; bu ise, toplam ihracat vergisi gelirini maksimize eden T düzeyinin, T* = (αγ βδ)/ 2βγ (8) olduğunu gösterir. İhracat vergisi uygulamasının toplam refah açısından ima ettiği sonuçlar Şekil 2 de gösterilmeye çalışılmıştır. Vergi öncesi tüketici ve üretici artıkları sırası ile adp* ve P*dg alanlarınca tanımlanmaktadır. T = (P* g) birim vergi uygulanması sonucunda arz fonksiyonu yukarıya doğru kayacak ve tüketiciler ve üreticiler sırası ile P v edp* ve P*dhf (P v edp* + P*dhf = P v edhf) alanlarına eşit bir refah kaybına uğrayacaklardır. Vergi uygulaması ile, bu refah kaybının P v ehf olarak tanımlanan kısmı, vergi olarak devlet bütçesine aktarılmış olmaktadır. Ancak okuyucunun da dikkatini çekmiş olabileceği gibi, toplam refah kaybının edh olarak tanımlanan kısmı ise uygulamanın refah maliyetidir ve bunun gdh bölümü üreticilerce karşılanacaktır. Son olarak, vurgulanması gereken bir diğer nokta da, vergi uygulaması sonucunda Q v *hdq* alanına eşit bir kaynağın bu üretim dalından başka üretim alanlarına aktarılacak olmasıdır. 5

P (Vergi uygulaması) a e P v * g P* d f h Q s Q s g 0 Q* v Q* Q Şekil 2 - İhracat Vergisinin Toplumsal Refah Etkileri Şekil 2 de gösterilmeyen bir unsur, ihracat vergisi uygulaması sonucunda üreticilerin ve tüketicilerin ne oranda refah kaybına maruz kalacaklarının ve kayıp refah anlamında toplumsal maliyetin boyutunun arz ve talep fonksiyonlarının esnekliklerine bağlı olacağıdır. Destekleme Alım Fiyatı Uygulaması Devletin tek başına ya da vergi ile eşanlı olarak uygulamaya koyabileceği bir diğer politika da destekleme alımlarıdır. Bu uygulama altında genelde devlet piyasada oluşacağı düşünülen denge fiyatından daha yüksek bir fiyat belirleyerek (P d ) bu fiyattan kendisine satılmak istenen tüm ürünü almayı taahüt eder. Bu politikanın olası refah etkileri Şekil 3 te gösterilmeye çalışılmıştır. P Q d a h f P d * P* e d 0 Q 1d Q* Q d Q Şekil 3 Destekleme Alımının Refah Etkileri Şekil 3 te, denge fiyatından (P*) daha büyük olan P d * destekleme alım fiyatını göstermektedir. Bu uygulamanın olası etkileri aşağıda belirtilmiştir: P d * fiyat düzeyinde üreticiler piyasaya Q d birim mal arz edecekler, tüketiciler piyasadan Q d1 * birim mal talep edeceklerdir ve dolayısıyla devletin elinde Q d - Q 1d birim stok birikecektir. Üretici refahı P*ef P d * alanı kadar artacaktır. Tüketici refahı P*eh P d * alanı kadar azalacaktır. 6

Bu uygulamanın stok taşıma (carry-over) maliyeti dışındaki refah maliyeti efh alanı kadar olacaktır. Q*efQd* alanına eşit bir kaynak diğer üretim alanlarından bu üretim alanına kayacaktır. Toplam gelirdeki değişim 0Q*eP* ve 0Q 1d hp d alanları karşılaştırılarak belirlenebilir. 2.2 Optimum Politika Karması: Quadratik Programlama Modeli Politika uygulayıcıları alternatif politikalar arasından birisini seçip uygulamayı tercih edebilecekleri gibi, farklı alternatiflerin değişik oranlarda yer aldığı bir karma politika uygulamayı da tercih edebilirler. Aşağıda, optimal karma politikasının belirlenmesinde kullanılacak bir quadratik programlama modeli geliştirilmektedir. Temel amacın fındık ihracatından elde edilen toplam doviz gelirinin olanaklı en yüksek (maksimum) düzeye çıkarılması olarak tanımlanması durumunda, bir önceki kısımda tanımlanan notasyon kullanılarak, birincil (primal) amaç fonksiyonu nun maksimizasyonu TR = PQ = (a 1 a 2 Q)Q = a 1 Q a 2 Q 2 (9) şeklinde tanımlanabilir. Dolayısıyla, (9) kendi başına ele alındığında, maksimum için birinci mertebe gerekli koşul uyarınca, optimum Q* TR miktarı a 1 /2a 2 olacaktır. Diğer taraftan, Q* TR den pozitif ya da negatif sapmaların TR değerini (a 1 2a 2 Q) kadar azaltacağı söylenebilir. Dolayısıyla, birincil amaç olarak belirlenen toplam hasıla maksimizasyonunun alternatif bir gösterimi, Maksimize et TR = a 1 Q a 2 Q 2 - (a 1-2a 2 Q)S + - (a 1-2a 2 Q)S - Kısıtlar Q* TR = Q + S + - S - (10) Q, S +, S - 0 şeklinde olacaktır. Diğer taraftan, üretici artığı, Q Π = ( a 3 + a 4 Q)Q - (a 3 + a 4 Q)dQ (11) 0 şeklinde tanımlanabilir. (11) kendi içinde tekrar düzenlendiğinde, Π = 0,5 a 4 Q 2 (12) elde edilecektir. (12) nolu denklem, üretici refahının üretimin tekdüze (monotonic) artan bir fonksiyonu olduğunu ima etmektedir. Dolayısıyla, Q* TR düzeyinden pozitif sapmalar üretici refahının artmasına, negatif sapmalar ise azalmasına neden olacaktır. Maksimizasyon için birinci mertebe gerekli koşul uyarınca (12) nin birinci türevi alındığında dπ/dq = a 4 Q elde edilir. Dolayısıyla, Q* TR düzeyinden birim sapma toplam tüketici refahını a 4 Q birim değişterecektir. Bu durumda, (10) yeniden düzenlenerek, Maksimize et TR = a 1 Q a 2 Q 2 (a 1-2a 2 Q)S + (a 1 2a 2 Q)S - + (a 4 QS + a 4 QS - ) Kısıtlar Q* TR = Q + S + S - (13) Q, S +, S - 0 şeklinde yazılablir. Son olarak, üretimde toplam kaynak kullanımı (KK), Q KK = (a 3 + a 4 Q)dQ (14) 0 7

şeklinde tanımlanabilir. (14) ün yeniden düzenlenmesi durumunda, KK = a 3 Q+ 0.5a 4 Q 2 (15) elde edilir. Kaynak kullanımı (KK), tıpkı tüketici refahı gibi, üretimin (Q) tekdüze artan bir fonksiyonudur ve Q daki birim değişiklik kaynak kullanımını (a 3 + a 4 Q) birim arttırır. Politika uygulayacısının doğal amacının toplam kaynak kullanımını minimize etmek olduğu düşünülür ise, (13) de tanımlanan problem yeniden düzenlenerek, Maksimize et TR = a 1 Q a 2 Q 2 (a 1 2a 2 Q)S + (a 1 2a 2 Q)S - + (a 4 QS + a 4 QS - ) Kısıtlar: Q* TR = Q + S + S - Q, S +, S - 0 (a 3 + a 4 Q) S + (16) şeklinde yazılabilir. (16) daki S değişkenleri pozitif ve negatif sapmaları göstermektedir. Problemler ayrı ayrı çözülebilecekleri gibi, üç alternatif amaca farklı ağırlıklar verilerek de çözülebilir. Örnek olarak, TR amacı tam olarak sağlanmak istendiğinde, tanımlanan değerden pozitif ya da negatif sapmaların, amaç fonksiyonu içinde cezalandırılması gerekecektir. Gerçekte her amaca λ 1, λ 2 ve λ 3 gibi ağırlıklar verilerek problem cözümü tekrarlanabilir. Optimal politika karmasının belirlenmesi için kullanılacak quadratik programlama modelinin çözümü için bir yandan fındık üreticisi başlıca ülkelerin arz fonksiyonlarına, bir yandan da başlıca fındık tüketicisi ülkelerin talep fonksiyonlarına ilişkin çeşitli parametrelere ihtiyaç olacaktır. Aşağıda arz ve talep fonksiyonlarına ilişkin parametrelerin tahmini için kullanılacak arz ve talep fonksiyonları ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. 2.3 Arz Fonksiyonu Tahmin Modeli İktisadi sinyallerin (fiyatların) değiştiği ortamlarda bitkisel üretimi gerçekleştiren çiftçiler bu değişimlere farklı şekillerde tepki gösterebilirler. Örneğin, belli bir ürün fiyatının göreceli olarak artması, üreticiyi, (i) birim alandan elde ettiği üretim miktarını (verimi) yükseltmeye yönelik tedbirler almaya, (ii) bu ürüne ayrılan alanı artırmaya, veya (iii) her iki önlemi birlikte gerçekleştirmeye yöneltmesi beklenir. En azından ilk bakışta üretici davranışları ile ilgili temel beklenti, fiyattaki göreli değişmeler karşısında yukarıda sözü edilen iki tepkinin birlikte ortaya çıkacağı şeklindedir. Daha açık bir anlatımla, bir ürünün göreli fiyatı arttığında, ceteris paribus, genelde kısmen verim artırılarak, kısmen de o ürüne ayrılan tarım alanı artırılarak üretim artışı gerçekleştirilecektir. Bununla birlikte, özellikle tesis kurma ve üretime geçme arasında uzun zaman farklarının bulunduğu üretim dallarında, bu iki tepkinin (verimi yükseltme alanı artırma) nitelikleri farklı olacaktır. Ürün fiyatının olumlu bir şekilde değişeceği beklentisi içinde, daha fazla değişken girdi (gübre, sulama, tarım ilacı, bakım vsb.) kullanılması gibi verim arttırıcı önlemlerin alınmasının sonuçları daha çok kısa dönemde elde edilebilecektir; dolayısıyla da verim artırmaya yönelik uygulamalar kısa-dönem tepki olarak adlandırılabilir. Burada vurgulanması gereken nokta bu tür önlemler sonucu oluşan üretim değişimlerinin yakın zaman ile ilgilendirilen beklentilerce şekillendirilmesidir. Nitekim fiyatlarla ilgili olumsuz bir beklenti üreticinin hemen takip eden üretim döneminde daha az suni gübre kullanmasına ve dolayısıyla verimde ve toplam üretimde bir azalmaya neden olabilir. Diğer taraftan, üretime t dönem sonra geçecek olan bir meyve bahçesinin oluşturulması için tarımsal arazi tahsisine karar verilmesi çok daha uzun bir zaman perspektifi içinde gerçekleştirilir. Diğer bir anlatımla, ürüne ayrılan alanın artırılması sonucunda gerçekleşen bir üretim artışı (t - n) dönem önce geçerli olan üretici beklentilerinin bir sonucudur ve belirli bir çerçeve içinde (t + n) 8

dönemle ilgili beklentilerin tanımlanmasını zorunlu kılar. Dolayısıyla, bu türden bir karar, uzundönem karar süreci olarak nitelendirilir. Fidelerinin ekimi ile fidelerin üretim düzeyine erişmesi arasındaki zaman farkı dikkate alındığında, fındık üretimi ile ilgili üretici kararlarının da benzer özelliklere sahip olduğu söylenebilir. Daha açık bir ifade ile, fındık üretim miktarındaki değişmeler kısa-dönem kararlar (verime ilişkin) ve uzun dönem kararların (fındık alanına ilişkin) sonucu olarak ortaya çıktığını söylenebilir. Bu nitelikleri dikkate alan bir model aşağıda tanımlanmıştır. 3 Arz Modeli Üreticin herhangi bir dönemde üretim için ayıracağı alan, genelde, A t = α 0 + α 1 P e t + u t (17) şeklinde tanımlanabilir. Burada A, t döneminde ekilen alanı, P e t döneminde beklenen fiyatı ve u hata terimini belirlemektedir. Benzer bir şekilde birim alandan elde edilen üretim (verim) de Y t = β 0 + β 1 P e t + v t (18) şeklinde tanımlanabilir. Burada, Y birim alandan elde edilen verimi, v ise stokastik hata terimini göstermektedir. (17) ve (18) arasındaki temel fark, fiyat beklentilerinin oluşması ile ilgilidir. (18) açısından karar verme süreci kısa dönem olarak nitelendirilebilir ve dolayısıyla P e yakın dönemdeki değişmelerle ilişkilendirilecektir. Nitekim, (18) için, P t e = P e t-1 + γ(p t-1 - P e t-1 ) (19) yazılabilir. Burada 0 > γ > 1 bir uyarlama katsayısıdır. (17) açısından ise, A t = α 1 P t-1 + α 1 γp t-2 +α 1 γ 2 P t - 2 +α 1 γ 3 P t - 3 +α 1 γ 4 P t - 4 +.+ u t (20) şeklindeki bir tanımlama yapılabilir. 2.4 Talep Tahmin Modeli Talep fonksiyonu parametreleri genelde yatay kesit ya da zaman serisi veriler kullanılarak tahmin edilir. Yatay kesit verilerinin kullanımında, temel etmenler açısından, iktisadi birimlerin sahip oldukları farklılıkların talep edilen miktardaki değişiklikleri açıklayabileceği varsayılır. Bu ise içsel bir tutarlılığın aranmasını zorunlu kılar. Diğer bir anlatım ile, örnek olarak farklı gelir düzeylerine sahip üç ayrı ülkenin (İngiltere, Fransa ve Türkiye) bireylerine ait tüketim farklılıklarını yalnızca gelir düzeyindeki farklılıklarla açıklamak mümkün değildir. Eskimoların (en azından geleneksel yaşamı sürdürenlerin) buzdolabı satın almadıkları, buna karşılık Kenya lıların gelir düzeyleri çok daha düşük olmasına rağmen daha fazla buzdolabı satın aldıkları dikkate alındığında, bu iki ülkeye ait yatay kesit verileri kullanarak Dünya buzdolabı talep fonksiyonunu tahmin etme çabası, son derece yanıltıcı sonuçların elde edilmesine neden olabilir. Okuyucu, bu noktada bu sorunun üstesinden, ülkeler arasındaki sıcaklık farklarının dikkate alınarak yani, hava koşullarının talep fonksiyonuna bağımsız bir değişken olarak katılması ile üstesinden gelinebileceğini düşünebilir. Ancak burada vurgulanmak istenen nokta, özellikle tarımsal ürünler açısından sadece damak zevkindeki farklılıkların belirli ürünlerin tüketiminde önemli farklılıklar yaratabileceğidir. Bir Fransızın neden şarabı ve bir İngilizin de neden viskiyi tercih ettiğini yalnızca fiyat ya da gelir farklılıkları ile açıklamak olanaksızdır. Buna karşılık y gelir düzeyine sahip bir ortalama Fransızın geliri y birim artığında, y+ y birim gelire sahip ortalama bir Fransız gibi davranacağını 3 Dört temel üretici ülkenin 1966-98 dönemindeki fındık verim ve alan açısından özellikleri takip eden bölümde ayrıntılı bir şekilde incelenmeye çalışılmıştır. 9

varsaymak daha akla yatkındır. Yatay kesit verilerinin kullanımında işte bu anlamda bir içsel tutarlılık aranır. 4 Ülkelerin fındık tüketimleri söz konusu olduğunda, ülkeler arasında bu tür bir tutarlılığın sağlanması olanaksız gibi görünmektedir. Bazı ülkeler yalnızca alışkanlıkları olmamaları nedeniyle benzer gelir düzeylerine sahip ülkelerden çok daha küçük miktarlarda fındık tüketebilmektedirler. Dolayısıyla, çalışmada zaman serisi verilerin kullanılmasına karar verilmiştir. Ancak, zaman serisi verilerin kullanılması tüm problemlerin üstesinden gelindiği anlamın taşımaz. Nitekim, bu tür veriler kullanılarak tahmin edilen parametre değerleri, genelde iktisadi birimlerin kısa dönem eğilimlerini yansıtır. Bu özelliği ile zaman serisi verilerden elde edilen parametrelerin uzun soluklu iktisadi politikaların oluşturulmasındaki yararlıkları kısıtlıdır. Genelde iktisadi birimlerin tepkilerinin tam olarak gerçeklemesi birim zamandan daha uzun bir zaman aralığının geçmesini gerektirir. Bu nedenlerle, Q t = α 0 + α 1 P t + α 2 Y t + α 3 t + u t (21) Burada, Q : Talep edilen miktar P : Fiyat Y : Gelir t : Zaman (trend) u : Hata terimidir gibi bir talep fonksiyonun tahmininden elde edilebilecek parametre değerleri (tüm uzun-dönemli değişikliklerin t değişkenince içerilmesi nedeniyle) yalnızca kısa dönem eğilimleri yansıtacaktır. Tüm üzun-dönemli değişim t değişkenince içerilmektedir ve bu değişimin ne kadarının fiyattaki (P), ve ne kadarının da gelirdeki (Y) değişikliklerden kaynaklandığının belirlenmesi olanaksızdır. Bu problemin üstesinden gelebilmek için dayanıklı tüketim malları talep bir teorisinin üzantısı olan stok-uyumlama modeli kullanılabilir 5. Aşağıda bu model açıklanmaya çalışılmıştır. Stok-Uyumlanma Modeli Buzdolabı, otomobil gibi dayanıklı tüketim mallarına ait talep fonksiyonları tahmin edilmek istendiğinde talep edilen miktardaki değişimlerin daha önce ilgili mallardan satın alınan, diğer bir anlatımla stoklanan, mal miktarından etkilenebileceği düşünülebilir. Dolayısıyla, (21) Q t = α 0 + α 1 P t + α 2 Y t + α 3 S t + v t (22) şeklinde yazılabilir. Burada S ilgili maldan elde bulunan stok miktarını, v ise hata terimini göstermektedir. Dayanıklı tüketim malları için bir ön beklenti, δq t /δs t = α 3 < 0 (23) şeklinde yazılabilir. Sözel olarak açıklanmak istenirse, (23) denklemi, stok miktarı arttıkça tüketicilerin ilgili maldan talep edecekleri miktarın azalacağını ifade etmektedir. Dayanıksız tüketim malları açısından tüketicilerin yukarıda tanımlanan anlamda bir stok oluşturmaları olanaksızdır. Ancak, farklı bir açıdan bakıldığında dayanıksız tüketim malları çerçevesi içinde S ye farklı bir anlam yüklenebilir. Nitekim tüketicilerın dayanıksız tüketim mallarının stoklarını oluşturamasalar dahi bu mallara ait bağımlılık ya da damak tadı anlamında psikolojik bir stoka sahip olabilirler. Fındıklı çikolatayı seven bir birey fırsatına sahip olduğunda fındıklı çikolata satın alacaktır. Bu durumda (2.3) ün, 4 Yatay kesit verilerinin kullanımının bir avantajı elde edilecek parametre değerlerinin uzun dönem eğilimleri yansıtacak olmasıdır. Ancak, bu özellik doğal olarak sözü edilen içsel tutarlığın sağlanması durumunda bir anlam taşıyacaktır. 5 Houthakker, H.A. ve Taylor, L. D. (1966). 10

δq t /δs t = α 3 > 0 (24) şeklinde tanımlanması gerekir. Diğer bir anlatımla, psikolojik stok ne kadar kuvvetli ise ilgili maldan talep edilen miktar o oranda daha fazla olacaktır. S değişkenine bu anlam verildiğinde (22) denkleminin parametrelerinin tahmininde karşılaşılabilecek en önemli problem S nin ölçülmesi ile ilgili olacaktır. Var olduğu bilinse bile psikolojik stok için bir ölçü birimi tanımlamak hemen hemen olanaksızdır. Bununla birlikte, kabul edilebilir belirli varsayımlar altında S değişkenini ölçme sorunu ortadan kaldırılabilir. Nitekim, örneğin, S t = Q t-1 + (1 - w)s t-1 0 < w < 1 (25) şeklinde bir tanımlama yapılabilir. Burada t dönemindeki bağımlılık bir dönem önce gerçekleşen tüketim miktarı ve w faktörü ile indirgenmiş bir dönem gecikmeli bağımlılık düzeyi cinsinden tanımlanmaktadır. w bağımlılığın aşınma (kaybedilme) oranıdır. w = 1 olması durumunda tüketicinin yeni iktisadi koşullara uyum sağlaması iktisadi koşullardaki değişmeyle birlikte eşanlı olarak gerçekleşecektir. Dolayısıyla, sıfır ile bir arasındaki herhangi bir değer uyum sağlama sürecininin birden daha fazla dönemde tedrici olarak gerçekleşeceğinin farklı bir ifadesinden başka bir şey değildir. (25) in tanımlanmasının temel nedeninin S değişkenini ölçme sorunundan kurtulmak olduğu anımsandığında, bu amaca aşağıda belirtilen şekilde ulaşılabilir: (22) nin bir dönem geçikmeli olarak yazılıp her iki tarafının da (1 w) ile çarpılması durumunda, (1 w)q t-1 =(1 w) α 0 + α 1 (1 w)p t-1 + α 2 (1 w)y t-1 olur. (22) den (26) nın çıkarılması durumunda ise Q t = (1 w)q t-1 + α 0 - (1 w) α 0 + α 1 P t - α 1 (1 w)p t-1 + + α 3 (1 w)s t-1 (26) α 2 Y t - α 2 (1 w)y t-1 + (27) α 3 S t - α 3 (1 w)s t-1 elde edilecektir. Diğer taraftan, S t, = Q t-1 + (1 - w)s t-1 yeniden düzenlenerek ve her iki tarafı α 3 ile çarpılarak, α 3 Q t-1 = α 3 S t - α 3 (1 - w)s t-1 (28) şeklinde yazılabilir. Sonuçta (28), (27) de yerine konur ve terimler yeniden düzenlenirse, Q t = wα 0 + (1 +α 3 w)q t-1 + α 1 (P t - (1 w)p t-1 ) + α 2 (Y t - (1 w)y t-1 ) (29) elde edilir. Açıkça görülebileceği üzere, böylece S değişkeni (22) den dışlanmış olmaktadır. Ancak, bu, tüm sorunların üstesinden gelindiği anlamını taşımaz. Nitekim, (29) parametreleri açısından doğrusal değildir ve dolayısıyla en küçük kareler yöntemi kullanılarak tahmin edilemez. Bu çalışmada, (29) a ait parametre değerlerinin tahmininde, w parametresi için farklı değerler verilerek elde edilen denklemler arasından en yüksek R 2 değerini sahip olanı tercih etme yoluna gidilecektir. Örneğin, w = 1 için, (29) denklemi, Q t = α 0 + α 3 Q t-1 + α 1 P t + α 2 Y t şekline dönüşecektir Son olarak, (29) un ima ettiği kısa-dönem eğilimler, açıkça, Fiyat: δq t /δp t = α 1 11

Gelir: δq t /δy t = α 2 şeklinde tanımlanabilir. Uzun-dönemde ise, Q t = Q t-1, P t = P t-1 ve Y t = Y t-1 olur. Dolayısıyla, uzun-dönem eğilimler, Fiyat: δq t /δp t = α 1 w/(w - α 3 ) Gelir: δq t /δy t = α 2 w/(w - α 3 ) şeklinde olacaktır. 12

3. DÜNYA FINDIK PİYASASI: ÜRETİM, TÜKETİM, DIŞ TİCARET Türkiye, İtalya, İspanya, ABD ve Çin gibi az sayıda ülkede yoğun olarak üretilen ve hem çerez olarak tüketilen hem de bir çok ülkede gıda sanayiinde (çikolata, şekerleme, vb.) girdi olarak kullanılan fındık, dış ticarete de konu olan önemli bir tarımsal üründür. 1960 lı yıllarda tüm dünyada 300 bin hektarın biraz üzerinde bir alanda 200 bin ton civarında fındık üretilirken, fındık hasatı yapılan alan ve üretim, izleyen yıllarda düzenli bir biçimde artış göstermiş ve doksanlı yıllarda sırasıyla 450 bin hektarın ve 600 bin tonun üzerine çıkmıştır. Dünya fındık üretimine parelel olarak, fındık ticareti de sürekli bir artış eğilimi göstermiştir. Artış eğilimi, özellikle kabuksuz (iç) fındıkta belirgindir. 1960 lı yıllarda 15-16 bin ton civarında olan global kabuklu fındık ithalatı, doksanlı yıllara gelindiğinde çok küçük bir artışla 15-18 bin tona yükselirken, global kabunsuz fındık ithalatı aynı dönemde 50 bin tonlardan 200 bin tonlara yükselerek neredeyse 4 katına çıkmıştır. Doksanlı yıllarda dünya fındık (kabuklu ve kabuksuz birlikte) ticareti hacmi 600 ila 800 milyon dolar arasında bir büyüklüğe ulaşmıştır. 3.1 Başlıca Üretici ve Tüketici Ülkelerde Arz-Kullanım Dengeleri Gerek üretim, gerek tüketim ve gerekse dış ticaret yoluyla çok sayıda ülke dünya fındık piyasasında yer almaktadır. Ancak, dünya fındık üretim, tüketim, ihracat ve ithalatında sahip oldukları paylar açısından önemli olan ülkeler son derece sınırlıdır. Üretim, ihracat ve tüketim açısından bakıldığında dünya fındık piyasasında tartışılmaz bir biçimde en önemli paya sahip olan ülke Türkiye dir. Türkiye nin dünya fındık üretimindeki payı % 70 ler, ihracattaki payı ise yüzde 80 ler civarında seyretmektedir. Onu sırasıyla İtalya, ABD ve İspanya izlemektedir. Buna karşılık, ithalat ve tüketim açısından bakıldığında Almanya nın çok belirgin bir üstünlüğe sahip olduğu görülmektedir. Almanya global kabuklu fındık ithalatının yüzde 25 ini, kabuksuz fındık ithalatının ise yüzde 40 tan fazlasını gerçekleştirmektedir. Almanya yı İtalya, ABD, Belçika ve Avusturya izlemektedir. Dünya fındık piyasasında Türkiye hem üretim hem de ihracatta en önemli ülke konumundadır. Türkiye nin dünya fındık üretimi içindeki payı doksanlı yıllarda yüzde 60 ila 75,6 arasında gerçekleşmiştir. Global fındık ihracatı içindeki payı ise üretimdeki payından da daha büyük olup yüzde 80 ler civarında seyretmektedir. Türkiye nin fındık arz-kullanım dengesi Tablo 1 de verilmiştir. Tablo 1 -Türkiye Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 1993/94-1998/99 (Mt.) 1994/95 1995/96 1996/97 1997/98 1998/99* 1999/00* ARZ 645.038 530.354 500.001 580.000 727254 835000 Başlangıç Stokları 120.000 75.000 60.000 105.000 100.000 275.000 Üretim 525.000 455.000 440.000 475.000 625.000 560.000 İthalat 38 354 1 0 2254 0 KULLANIM 570.038 470.354 395.001 450.000 452254 550000 İhracat 432.890 422.693 334.637 422888 347477 400000 Yurtiçi Tüketim 137.148 47.661 60.364 57112 104777 150000 BİTİŞ STOKLARI 75.000 60.000 105.000 100.000 275000 285000 Stok/Kullanım Oranı (%) 13 13 27 21 61 52 Kaynak: USDA-FAS. * Yazarların tahmini. Tablodan görüleceği gibi, Türkiye üretim ve ihracatın yanısıra tüketimde de önemli bir ülkedir. 13

Tablo 2 de ikinci büyük fındık üreticisi ülke olan İtalya nın fındık arz-kullanım dengesi verilmiştir. İtalya, son yıllarda 70 bin tonla 130 bin ton arasında değişen üretiminin yanısıra, global fındık ticaretinde ve iç tüketimde de önemli bir yere sahiptir. 1993/94 ila 1998/99 sezonları arasında yılda 27 bin ila 53 bin ton arasında fındık (kabuklu eşdeğeri) ihraç etmiş olan bu ülke Türkiye den sonra ikinci büyük ihracatçı konumundadır. Tablo 2 - İtalya Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 19934/95-1998/99 (Mt.) 1993/94 1994/95 1995/96 1996/97 1997/98 1998/99 ARZ 145.016 192.605 192.013 191.491 152.000 170.000 Başlangıç Stokları 30.000 15.000 60.000 60.000 30.000 10.000 Üretim 70.000 120.000 85.000 95.000 77.000 130.000 İthalat 45.016 57.605 47.013 36.491 45.000 30.000 KULLANIM 130.106 132.605 132.013 161.491 142.000 168.000 İhracat 40.708 37.794 29.576 55.468 27.000 53.000 Yurtiçi Tüketim 89.398 94.811 102.437 106.023 115.000 115.000 BİTİŞ STOKLARI 15.000 60.000 60.000 30.000 10.000 2.000 Stok/Kullanım Oranı (%) 12 45 45 19 7 1 Kaynak: USDA-FAS. Türkiye den farklı olarak İtalya aynı zamanda ithalatta da önemli bir yere sahip olup, yılda 45-50 bin ton fındık (kabuklu eşdeğeri) ithalatı ile Almanya dan sonra ikinci büyük fındık ithalatçısıdır. Dünya fındık üretimindeki payları açısından ABD ve İspanya diğer önemli iki ülkedir. Son yıllarda ABD özellikle verimde sağladığı artışlarla üretimde İspanya nın önüne geçmiştir. 1990-1998 döneminde ABD nin yıllık ortalama üretimi yaklaşık 26 bin ton olarak gerçekleşirken, İspanyanın üretimi 18 bin tonun altına inmiştir. ABD nin dünya findik piyasasindaki önemi giderek artmaktadir. Tablo 3 te ABD nin fındık arz-talep dengesi verilmiştir. Tablodan görüleceği gibi ABD sadece üretimde değil ihracatta da önemli bir ülkedir. Tablo 3 ABD Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 1993/94-1998/99 (Mt.) 1993/94 1994/95 1995/96 1996/97 1997/98 ARZ 51.069 36.000 50.150 35.364 57.033 Başlangıç Stokları 5.000 2.954 3.730 11.110 7.461 Üretim 37.190 19.140 35.380 17.240 42.640 İthalat 8.879 13.906 11.040 7.014 6.932 KULLANIM 48.115 32.270 39.040 27.903 46.443 İhracat 20.606 18.020 12.020 12.903 18.943 Yurtiçi Tüketim 27.509 14.250 27.020 15.000 27.500 BİTİŞ STOKLARI 2.954 3.730 11.110 7.461 10.590 Stok/Kullanım Oranı (%) 6 12 28 27 23 Kaynak: FAO ve USDA verilerinden kendi hesaplamalarımız. İspanya ise fındık hasat alanlarının giderek daralması nedeniyle üretimin gerileme eğilimine girmesine bağlı olarak önemini kaybetmektedir (Tablo 4). İspanya son yıllarda dünya üretimindeki üçüncülük konumunu ABD ye kaptırmıştır. Buna karşılık ithalatta bir artış eğilimi görülmektedir. 14

Tablo 4 İspanya Arz-Kullanım Dengesi: 1993/'94-1998/99 (Mt.) 1993/94 1994/95 1995/96 1996/97 1997/98 1998/99 ARZ 30.400 31.800 31.300 23.900 26.900 21.000 Başlangıç Stokları 10.000 100 6.400 5.100 1.000 500 Üretim 12.100 23.700 14.800 6.500 18.900 8.000 İthalat 8.300 8.000 10.100 12.300 7.000 12.500 KULLANIM 30.300 28.300 26.200 22.900 26.400 21.000 İhracat 9.000 7.000 4.800 7.900 10.400 6.000 Yurtiçi Tüketim 21.300 21.300 21.400 15.000 16.000 15.000 BİTİŞ STOKLARI 100 3.500 5.100 1.000 500 0 Stok/Kullanım Oranı (%) 0 12 19 4 2 0 Kaynak: USDA-FAS. Dünya fındık piyasasının talep yanındaki en önemli ülke daha önce de belirtildiği gibi Almanyadır. Tablo 5 te Almanyanın arz-kullanım dengesi verilmiştir. Hiç fındık üretimi olmayan Almanya, 1993-1997 dönemindeki beş yılda ortalama yılda 83 bin ton kabuksuz fındık ithal ederek fındık (kabuksuz) ithalatının yüzde 43 ünü gerçekleştirmiştir. Almanya nın toplam fındık ithalatı (kabuklu fındık eşdeğeri) son yıllarda 140-150 bin ton/yıl olarak seyretmektedir. Bu durum Almanya ya dünya fındık piyasasında uzun yıllar boyunca fiyat belirleyici ülke özelliğini kazandırmıştır. Tablo 5 - Almanya Fındık Arz-Kullanım Dengesi: 1993-1997 (a) 1993 1994 1995 1996 1997 ARZ 141.494 154.196 158.220 166.754 161.362 Başlangıç Stokları (b) 12.000 12.949 14.125 14.410 15.234 Üretim 0 0 0 0 0 İthalat 129.494 141.247 144.095 152.344 146.127 KULLANIM 129.222 136.909 140.826 150.126 144.844 İhracat 12.677 9.786 11.141 13.016 13.329 Yurtiçi Tüketim 116.545 127.122 129.686 137.110 131.515 Bitiş Stokları (b) 12.949 14.125 14.410 15.234 14.613 (a) Takvim yılı. (b) Tahmin. Kaynak: FAO verilerinden kendi hesaplamalarımız. 3.2 Başlıca Üretici Ülkelerde Fındık Üretimi Dünya fındık üretimi içindeki arazi miktarlarına göre oransal payları dikkate alındığında en önemli dört ülkenin sırası ile Türkiye, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya olduğu gözlenmektedir. Nitekim, 1994-1998 döneminde bu ülkelerin toplam üretimdeki ortalama payları sırası ile % 70,7, % 17,2, % 2,4 ve % 5,8 olmuş ve bu dört ülke dünya fındık üretiminin % 94,2 sini gerçekleştirmişlerdir. Dolayısıyla, aşağıda yalnızca bu dört ülkeye ait fındık alanı ve fındık verimi verileri incelenmiştir. Türkiye En büyük fındık üreticisi ülke olan Türkiye, fındık üretimi açısından kendi içinde üç bölgeye ayrılmaktadır: (i) Artvin, Rize, Trabzon, Giresun ve Ordu illerini kapsayan I. Standart Bölge, 15