AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE HAKAN ARI - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 13331/07) STRAZBURG



Benzer belgeler
ĐKĐNCĐ DAĐRE HAKAN ARI - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 13331/07) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ STRAZBURG. 11 Ocak 2011

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MEHMET SELÇUK - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 13090/04 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAMAN VE BEYAZIT - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 73739/01) KARAR STRAZBURG

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE TOK VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:37054/03, 37082/03, 37231/03 ve 37238/03 )

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no /04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ERHUN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru numaraları: 4818/03 ve 53842/07) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ DÖRDÜNCÜ DAİRE NACARYAN VE DERYAN - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:19558/02 ve 27904/02 )

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

CON S EI L D E KONSEYĐ

A V R U P A K O N S E Y Đ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE S.S. BALIKLIÇEŞME BELDESİ TARIM KALKINMA KOOPERATİFİ VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YAVUZ ve diğerleri -TÜRKİYE DAVASI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. MEHMET YILDIZ vd.-türkiye DAVASI (Basvuru no:14155/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE ŞENOL ULUSLARARASI NAKLİYAT, İHRACAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:75834/01)

T.C. D A N I Ş T A Y ALTINCI DAİRE Esas No : 2011/8152 Karar No : 2013/2702. Temyiz Eden (Davacı) : Vekili : Karşı Taraf (Davalı) : Vekili :

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ APOSTOLİDİ VE DİĞERLERİ- TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:45628/99) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ (ADİL TATMİN) STRAZBURG

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE ADNAN ÖZDEMĐR -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:4574/06)

A V R U P A K O N S E Y Đ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE KÖKTEPE - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 35785/03 )

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KAHRAMAN KORKMAZ VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:47354/99 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ MEHMET ÖZEL ve diğerleri - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no: 50913/99) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRASBOURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZÖHRE AKYOL/TÜRKİYE (Başvuru no /03) KARAR STRAZBURG. 4 Kasım 2008

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

Anahtar Kelimeler : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Hakan Arı/Türkiye Davası, Kamulaştırma Olanağının Kalmaması

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MENEMEN MİNİBÜSÇÜLER ODASI -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 44088/04) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

A V R U P A K O N S E Y Đ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. MEHMET MÜBAREK KÜÇÜK - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no:7035/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRASBOURG.

İKİNCİ DAİRE BİL BELGİN İNŞAAT ŞTİ / TÜRKİYE. (Başvuru no /03) KARAR STRAZBURG. 1 Ekim 2013

A V R U P A K O N S E Y Đ

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ KANĐOĞLU VE DĐĞERLERĐ - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:44766/98, 44771/98 VE 44772/98)

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

CON S EI L D E KONSEYĐ

A V R U P A K O N S E Y Đ OF EUROPE AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ DÖRDÜNCÜ DAĐRE. (Başvuru no /99) KARAR STRAZBURG.

COU N CI L OF KONSEYĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YER VE GÜNGÖR/TÜRKİYE (Başvuru no /06 ve 48581/07) KARAR STRAZBURG.

CON S EI L D E KONSEYĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE EYÜP AKDENİZ -TÜRKİYE DAVASI

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru no: 3869/04) STRAZBURG. 27 Ekim 2009

Karşı Taraf (Davacılar)

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ KADRĐYE YILDIZ VE DĐĞERLERĐ- TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 73016/01)

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

(Başvuru no: 42422/04, 2102/05, 18194/05, 18772/05, 33222/05, 36990/05 ve 37050/05) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ STRAZBURG.

(Başvuru no: 3197/05) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ STRAZBURG. 20 Ekim 2009

A V R U P A K O N S E Y Đ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ABDURRAHİM DEMİR - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 41213/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. İKİNCİ DAİRE KANAT ve BOZAN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:13799/04)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE SAMATYA SURP KEVORK ERMENİ KİLİSESİ, MEKTEBİ VE MEZARLIĞI VAKFI YÖNETİM KURULU - TÜRKİYE DAVASI

ĐKĐNCĐ DAĐRE FETHULLAH AKPULAT - TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 22077/03) KARAR STRAZBURG. 15 Şubat 2011

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE ATIF YAPILAN KARARLAR * T.C. DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu Esas No :2014/1615 Karar No : 2014/2763

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE BEK -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:23522/05) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE SERİN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:18404/04) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru No /07) KARAR STRAZBURG. 24 Eylül 2013

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE BAHÇECİ VE TURAN - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 33340/03) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE TURGUT VE DİĞERLERİ -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 1411/03) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ. (adil tatmin) STRAZBURG

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 4.TOPLANTI YILI MART AYI TOPLANTILARININ 2.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ N.A. VE DİĞERLERİ- TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:37451/97) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG 11 EKİM 2005

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. Resmi Gazete: Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2009/59. Karar Sayısı : 2011/69

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

A V R U P A K O N S E Y Đ

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYĐ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE EDĐP USLU -TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no:43/02) KARARIN ÖZET ÇEVĐRĐSĐ

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ĐKĐNCĐ DAĐRE ÇATAK TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 26718/05) KARAR STRAZBURG.

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE BOZCAADA KİMİSİS TEODOKU RUM ORTODOKS KİLİSESİ VAKFI - TÜRKİYE DAVASI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

İKİNCİ DAİRE BAYAR / TÜRKİYE (NO.5) KARAR STRAZBURG. 25 Mart 2014

ĐKĐNCĐ DAĐRE EYÜP KAYA TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 17582/04) STRAZBURG. 23 Eylül 2008

ANAYASA MAHKEMESİNDEN GVK GEÇİCİ 73 ÜNCÜ MADDEYLE İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAR İNCELEMESİ ZİYA ÇEVİK TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No:19145/08) 21 Haziran 2011

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE YUMUŞAK VE YILDIRIM - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 15725/07)

CON S EI L D E KONSEYĐ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE SEBAHATTİN EVCİMEN TÜRKİYE. (Başvuru no /06) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

A V R U P A K O N S E Y Đ OF EUROPE AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ ÜÇÜNCÜ DAĐRE. Remzi BALCI/TÜRKĐYE (Başvuru no /01)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ÇETKİN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 30068/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

CONSEIL DE L EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MALHAS VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI

KIYI KENAR ÇİZGİSİ İÇERİSİNDE KALDIĞI GEREKÇESİYLE TAPUSU İPTAL EDİLEN MALİKLERİN TAZMİNAT HAKKI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR ŞEHRİBAN COŞKUN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası:2014/11376)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

2-(Davalı) Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı - ANKARA. : 1-(Davalı) Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı - ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. KESHMIRI/TÜRKİYE (Başvuru no /08) KARAR STRAZBURG. 13 Nisan 2010

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YILDIZ YILMAZ/TÜRKİYE (Başvuru no /01) KARAR STRAZBURG. 11 Ekim 2005

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ AKAT - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: / 98) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

KAYA VE SEYHAN/TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 30946/04) Strazburg 15 Eylül 2009

Transkript:

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE HAKAN ARI - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no: 13331/07) STRAZBURG 11 Ocak 2011 Hazırlayan: Celal Cahit AYGÜL 4 Kasım 1950 tarihli İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) ek 1 Numaralı Protokol, 20 Mart 1952 tarihinde Paris te imzalanmış ve 18 Mayıs 1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Ek Protokol ü 20 Mart 1952 tarihinde imzalamış ve 10 Mart 1954 tarihinde onaylamıştır. 6366 Sayılı Onay Kanunu 19 Mart 1954 gün ve 8662 Sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır. Türkiye, taraf olduğu Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi uyarınca Avrupa İnsan Hakları Komisyonu na kişisel başvuru hakkını, 22 Ocak 1987 tarih ve 87/11439 sayılı Bakanlar Kurulu uyarınca tanınmış ve bu husus 21 Nisan 1987 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Olayımızda Mahkemece hak ihlaline karar verilen 20 Mart 1952 tarihinde Sözleşme ye eklenen Ek 1 Nolu Protokol ün Mülkiyetin korunması kenar başlıklı 1. maddesinde; Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez. hükmüne yer verilmiştir. ------------------------------------------------------------- 1

HAKAN ARI-TÜRKİYE DAVASI: Başvuran tarafından 14 Mart 2007 tarihinde İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi - AİHS) 34. maddesi uyarınca başvuru yapmıştır. Başvuran 6 Mayıs 1997 tarihinden bu yana İçel de (Mersin) yerleşik bulunan ve tapu sicil kaydına fidanlık olarak tescil edilen 406,05 m² lik arazinin sahibi olup 2002 yılında Mersin Belediyesi ne imar izni almak için başvuruda bulunmuş, Mersin Belediyesi nce imar planında söz konusu arazinin okul yapım sahasına girdiği gerekçesiyle izin verilmemiştir. Başvuran 16 Ocak 2002 tarihli yazı ile İçel Milli Eğitim Müdürlüğü ne başvurarak arazisi üzerinde okul yapılması amacıyla verilen kararın iptal edilmesini talep etmiş, bu talebi idarece reddedilmiş, başvurana 11 Kasım 2002 tarihinde gönderdiği bir yazı ile bütçe kaynaklarının yetersiz olması nedeniyle bahse konu taşınmazın kamulaştırılmasının hemen gerçekleşmeyeceğini, bu işlemin gelecek yıllarda yapılmasının öngörüldüğünü bildirmiştir. Başvuran 13 Mart 2003 tarihinde avukatı aracılığıyla Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi nde İdare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Başvuran arazisinden istifade edemediğini ve şehir planlamasına dahil edilerek üzerine okul yapılmasının öngörülmesi sonucu taşınmaza ilişkin mülkiyet hakkının özü itibariyle içeriğinin boşaltıldığını iddia etmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi bilirkişi incelemesi yaptırmış, bilirkişiler 1/1000 ölçekli imar planına göre arazinin inşa edilebilir yapıda, etrafının iki-üç katlı binalarla çevrili olduğunu ve başvuranın da buraya iki katlı bir bina yapabileceğini ifade etmiştir. Heyet araziye 16.242.000.000 Eski Türk Lirası (TL) (o dönemde yaklaşık 8.915 Euro) değer biçmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi 12 Temmuz 2004 tarihli bir karar ile başvuranın talebini yerinde bulmuş ve İdarenin başvurana maddi ve manevi tazminat olarak 16.242.000.000 TL. ödemesine karar vermiştir. İdare 9 Eylül 2004 tarihinde 12 Temmuz 2004 tarihli karara karşı temyize gitmiştir. Yargıtay 2 Aralık 2004 tarihinde ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. 25 Ocak 2005 tarihinde başvuran 2 Aralık 2004 tarihli kararın düzeltilmesi başvurusunda bulunmuş, okul inşası düşünülen arazinin artık serbest durumda olmadığını ileri sürmüştür. Yargıtay 18 Nisan 2005 tarihinde karar düzeltme talebini reddetmiştir. 27 Haziran 2005 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıtay ın kararı doğrultusunda başvuranın talebini reddetmiştir. Başvuran 10 Haziran 2006 tarihinde bu karara karşı temyize gitmiştir. 28 Eylül 2006 tarihinde Yargıtay ilk derece mahkemesinin kararını tüm hükümleriyle onamıştır. Başvuran 18 Ekim 2006 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargıtay 22 Ocak 2007 tarihinde bu başvuruyu reddetmiş ve 28 Eylül 2006 tarihli kararı onamıştır. 2

Başvuran talebinin gerekçesi olarak belediye tarafından kabul edilen 22 Eylül 2005 tarihli sözü edilen taşınmazın halen okul inşaatı kapsamında yer aldığını gösterir son şehir imar planını dosyaya ekleyerek taşınmazını ne satabildiğinden ne de üzerine inşaat yapabildiğini, ayrıca en ufak bir tazminat almaksızın taşınmazının kullanım hakkını yitirdiğini öne sürmüştür. I- AİHS YE EK 1 NO LU PROTOKOLÜN 1. MADDESİ NİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesine atıfta bulunan başvuran taşınmazının karşılıksız olarak okul yapımı inşaatı amacıyla kullanılmasının mülkiyet hakkına yönelik bir ihlali oluşturduğundan yakınmaktadır. Hükümet bu iddiaya karşı çıkmaktadır. A. KABULEDİLEBİLİRLİK HAKKINDA Hükümet başvuranın sözü edilen şehir imar planına itiraz etmemesi ve bunun iptali için girişimde bulunmaması nedeniyle iç hukuk yollarının tüketilmediği itirazında bulunmaktadır. AİHM nin 2 Mart 2010 tarihli Remzi Tekin Bozkurt-Türkiye (no: 38045/05) kararına göndermede bulunan Hükümet, başvuranın idari mahkemeler önünde iptal davası açması gerektiğini savunmakta, ayrıca başvuranın, arazisinin okul yapımı için kullanılacağı kararından haberdar olduğu 16 Ocak 2002 tarihinden itibaren altı ay içinde AİHM ye başvurması gerektiğini ileri sürmektedir. AİHM, mevcut şehir imar planının iptali için dava açılması gerektiği itirazı hakkında, başvuranın sözkonusu planın kuraldışı uygulanmasından değil, herhangi bir tazminat olmaksızın taşınmazına getirilen kısıtlamaların sonuçlarından yakındığını ve dolayısıyla bu başvurunun şehir imar planının iptalini amaçlamadığını ifade etmektedir (Bkz. Rossitto-İtalya kararı, no: 7977/03, 26 Mayıs 2009 ve Scordino-İtalya (no 2) no: 36815/97, 12 Aralık 2002). İdari mahkemeler önünde açılacak iptal davası ile ilgili olarak AİHM, mevcut başvurunun koşullarının Hükümetin dile getirdiği davalardan farklılık gösterdiğini gözlemlemektedir. AİHM bu başvuruda başvuranın, taşınmazının okul inşa kararından etkilenmesi nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi bakımından iç hukuktaki mahkemelerde açtığı maddi ve manevi tazminat davası ile iç hukuk yollarını tüketmiş sayılacağı kanısındadır. AİHM bu bağlamda, iç hukuk yollarının tüketilmesi kuralının, belirli bir esneklik payı ile, aşırı formaliteye kaçmadan ihtilaf konusunun gerektiği kadar dikkate alınması esasına dayandığını hatırlatır. AİHM ayrıca bir başvuru yolunun kullanımının uygulamada aynı amaca hizmet 3

eden başka bir başvuru yolunun kullanımını zorunlu kılmadığı hususunu yinelemektedir (Bkz. Kozacıoğlu-Türkiye kararı no: 2334/03 ve Riad ve İdiab-Belçika kararı no: 29787/03 ve 29810/03). Bu başvurunun koşulları ışığında AİHM, Hükümet tarafından sözü edildiği şekliyle başvuranın idari dava yollarını kullanmayı ihmal etmekle suçlanmasının aşırı bir tepkiyi oluşturacağına itibar etmektedir. Başka bir ifadeyle, AİHM başvuranın iç hukuk yollarının tüketilmesi için kendisinden beklenen makul süre koşulunu yerine getirdiği kanısındadır (Bkz. İlhan-Türkiye kararı, no: 22277/93). Hükümetin başvurunun gecikmeli olarak yapıldığı itirazı hakkında AİHM, başvuranın başvurusunu iç hukuktaki nihai kararı oluşturan Yargıtay ın 22 Ocak 2007 tarihli kararından itibaren altı ay içersinde yaptığını gözlemlemektedir. Başvuran AİHS nin 35/1 maddesinde öngörülen altı ay kuralına riayet etmiştir. Yukarıda dile getirilen hususlar ışığında AİHM, Hükümetin ön itirazlarını reddetmektedir. AİHS nin 35. maddesinin 3. paragrafı çerçevesinde başvuruların dayanaktan yoksun olmadığını kaydeden AİHM, ayrıca başka açılardan bakıldığında da kabuledilemezlik unsuru bulunmadığını tespit eder. Bu nedenle başvurular kabuledilebilir niteliktedir. B. ESASA DAİR Başvuran Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiğini öne sürmektedir. Başvuran mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin 2002 yılından, yani imar izni talebinde bulunduğu ve idarenin taşınmazını okul inşası için tahsis ettiğini öğrendiği tarihten bu yana sürdüğünün altını çizmektedir. Bu süreç boyunca, İdarenin belirtilmeyen bir tarihte yapacağı kamulaştırmaya dek araziye imar yasağı getirilmiştir. Başvuran bu belirsizlikten, yetkililerin durağan yaklaşımından ve kendisine ödenmesi gereken tazminatın ödenmediğinden şikayetçi olmaktadır. Başvuran bu noktada, taşınmazından tam anlamıyla istifade etme hakkını yitirdiğini ve arazisinin bütünüyle değer kaybına uğradığını ileri sürmektedir. Başvurana göre sözü edilen durum nedeniyle araziye somut anlamda alıcı bulmak tümüyle imkânsız hale gelmiştir.bahse konu bu durum dikkate alındığında, başvuran mülkiyet hakkına karşı orantısız bir müdahalenin yapıldığını öne sürmektedir. Hükümet Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesi uyarınca başvuranın mülkiyet hakkına herhangi bir müdahalede bulunulmadığını savunmaktadır. Hükümet mülkiyetten yoksun bırakma gibi bir durumun sözkonusu olmadığını ve başvuranın arazisini kullanmaya ve fidanlık olarak ekip biçmeye devam edebileceğini savunmaktadır. 4

AİHM nin Cemile Bozoğlu ve diğerleri-türkiye (no: 787/03, 30 Mart 2010) kararına göndermede bulunan Hükümet, AİHM yi başvuranın iddialarını reddetmeye davet etmektedir. AİHM ye göre başvuranın mülkiyet hakkına yönelik bir müdahale sözkonusudur. Taşınmazın şehir imar planında okul yapımı için öngörülmesi yalnızca imar yasağından etkilenmesine yol açmamış, aynı zamanda araziden istifade edilmesini de olanaksız hale getirmiştir. Geriye Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesinin ihlal edilip edilmediğini tespit etmek kalmaktadır. AİHM başvuranın taşınmazına el atılmaması nedeniyle re sen gerçekleşmiş bir müdahalenin olmadığını gözlemlemektedir. AİHM bunun yanı sıra mülkiyetin transferinin gerçekleşmemiş olduğu ihtilaf konusu davayı görünenlerin ötesine geçerek gerçek yüzüyle inceleyeceğini belirtmektedir (Bkz. Sporrong ve Lönnroth-İsveç kararı, 23 Eylül 1982; bkz. aynı anlamda, Airey-İrlanda, 9 Ekim 1979). AİHM bu bağlamda, başvuran tarafından öne sürülen durumun etkilerinin mülkiyet hakkına yönelik kısıtlamalardan ileri geldiğini, gayrimenkulün değeri ile ilintili olduğunu ve sonucu itibarıyla bütün olarak taşınmazın kullanılabilirliğini azalttığını anımsatır. AİHM buna karşın, özüne yönelik kayba uğrasa da mezkur hakkın kaybolmadığını not etmektedir. Dile getirilen bütün bu tedbirlerden başvuranın mülkiyet hakkından yoksun bırakıldığı gibi bir çıkarımda bulunulamamaktadır. Başvuran ne taşınmazına erişim hakkını ne de onun maliki olmayı kaybetmiş, esasen taşınmazın satışı konusunda sıkıntı yaşamıştır. Bu şartlar çerçevesinde AİHM, Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesinin ilk bendinin ikinci cümlesinin mevcut başvuruya uygulanamayacağına itibar etmektedir (Bkz. Scordino-İtalya (no2), no: 36815/97, 15 Temmuz 2004 ve Matos e Silva, Lda vd.-portekiz, 16 Eylül 1996). AİHM yine de başvuran tarafından dile getirilen durumun Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesinin ilk cümlesi kapsamına girdiğini ifade etmektedir (Bkz. Sporrong ve sözü edilen Lönnroth, Erkner ve Hafauer-Avusturya, 23 Nisan 1987, seri A no: 117, Elia S.r.l.-İtalya, no: 37710/97, sözü edilen Scordino ve Köktepe-Türkiye no: 35785/03, 22 Temmuz 2008). AİHM kamu yararının gerekleri ile başvuranın temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini incelemeye alacaktır (Bkz. Sözü edilen Sporrong ve Lönnroth ve Phocas-Fransa kararı). Bu konuda görüş bildirmeden evvel AİHM, Hükümet tarafından öne sürülen Cemile Bozoğlu ve diğerleri kararının bu başvuruya uygulanamayacağını belirtmektedir. AİHM Cemile Bozoğlu ve diğerleri kararında temel sorunun, başvuranların taşınmazlarına kamulaştırmasız olarak el atılıp atılmadığı ile sınırlı olduğunu vurgulamaktadır. Bahse konu karar Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesinin birinci bendinin ikinci cümlesi alanına girmektedir, oysa ihtilaf konusu mevcut dava genel bir yapıyı gözeten Ek 1 no lu Protokol ün 1. maddesinin birinci bendinin ilk cümlesi ile ilintilidir. 5

Başvuranın imar iznini elde etme konusunda meşru bir beklentisi bulunmaktadır. Zira okul inşaatının öngörüldüğü şehir imar planını müteakip kamulaştırma amacıyla sonradan araziye imar yasağı getirilmiştir. Bu yasak halen sürmektedir. AİHM böylesi karmaşık ve düzenleme yapılmasını gerektiren alanlarda Devletlerin şehir planlamasına yönelik politikalarında belirli bir takdir payından yararlanmalarını doğal karşılamaktadır (Bkz. sözü edilen Sporrong ve Lönnroth). Mevcut şartlar çerçevesinde AİHM, başvuranın hakkına yönelik müdahalede genel kamu menfaatlerine riayet edildiği kanısındadır. AİHM, bununla birlikte yine de denetim mekanizması yetkisinden feragat etmeyecektir. AİHM başvuranın ilgili bütün bu dönem boyunca mülkiyetinin akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiğini gözlemlemektedir. İlk etapta idari bütçe kaynaklarının yetersizliği nedeniyle mezkur arazi kamulaştırılamamış, ikinci süreçte belediyenin 22 Eylül 2005 tarihinde kabul ettiği yeni şehir imar planına göre başvuranın taşınmazı bir kez daha okul yapımı kararından etkilenmiştir. AİHM bu bağlamda, Hükümet tarafından iç hukukta başvuranın taşınmazının belirsizliğini telafi edecek herhangi bir hukuki kararın alındığı dile getirilmemiştir. AİHM sözkonusu bu durumun başvuranın mülkiyet hakkından tam anlamıyla yararlanması önünde engel teşkil ettiğine ve arazinin satış şansı da dahil, sonucu itibarıyla taşınmazın değerini hatırı sayılır ölçüde azalttığına itibar etmektedir. Ayrıca başvuranın uğradığı kayıp hiçbir tazminat miktarı ile giderilmemiştir. Bütün bu sözü edilenler AİHM yi başvuranın, kamu yararının gerekleri ile mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi bozan alışılmışın dışında ve ölçüsüz bir yüke katlanmak zorunda kaldığı yönünde düşünmeye sevk etmektedir (Bkz. sözü edilen Sporrong ve Lönnroth, Erkner ve Hafauer, Elia, Rossitto, Skibinscy-Polonya no: 52589/99, 14 Kasım 2006, Skrzynski-Polonya no: 38672/02, 6 Eylül 2007, Rosinski-Polonya no: 17373/02, 17 Temmuz 2007, Buczkiewicz-Polonya no: 10446/03, 26 Şubat 2008 ve Pietrzak-Polonya no: 38185/02, 8 Ocak 2008). AİHM bu nedenle Ek 1 No lu Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmaktadır. II. AİHS NİN 41. MADDESİ NİN UYGULANMASI HAKKINDA A. Maddi tazminat Başvuran taşınmazın güncel değerine karşılık geldiğini öne sürerek 15.000 Euro maddi tazminat ödenmesini ve ayrıca yasal faiz oranının uygulanmasını talep etmektedir. Başvuranın toplamda talep ettiği meblağ 50.000 Euro dur. 6

Hükümet AİHM den aşırı ve dayanaktan yoksun olarak nitelendirdiği bu rakamları reddetmeye çağırmaktadır. AİHM, ihlal tespitinin yapıldığı bir başvuruda Savunmacı Hükümetin ihlali gidermek ve ihlalden önceki duruma mümkün olduğunca dönülmesini sağlayacak şekilde ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak yükümlüğünün bulunduğunu hatırlatır (Bkz. Iatridis- Yunanistan no: 31107/96). İhlalin doğası restitutio in integrum a müsaitse, bunu yerine getirmek Savunmacı Devlete düşer, zira AİHM nin bunu bizzat yapmaya ne yetkisi ne imkânı bulunmaktadır. Buna karşılık ulusal hukuk ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmaya olanak tanımıyor ve/veya ancak kısmen giderebiliyorsa, bu durumda AİHS nin 41. maddesi AİHM yi, mağdura uygun göreceği bir telafiyi sağlama yetkisi vermektedir (Bkz.Brumarescu-Romanya (adil tatmin) no: 28342/95). AİHM bu başvuruda sözkonusu müdahalenin genel kamu yararını gözettiğini, yasaya aykırı bir durumun ya da keyfi bir tutumun sergilenmediğini hatırlatır. Sonuç itibarıyla, mevcut başvuruda tespit edilecek tazminat miktarı bahse konu müdahalenin sonuçlarını tümüyle ortadan kaldıracak nitelikte olmayacaktır (Bkz. Papamichalopoulos vd.- Yunanistan (adil tatmin) kararı, 31 Ekim 1995, seri A no: 330-B ve Yunanistan Eski Kralı vd.-yunanistan (adil tatmin) no: 25701/94, 28 Kasım 2002). Başka bir ifadeyle sözkonusu dava koşulları net bir maddi tazminatın belirlenmesine olanak tanımamaktadır. Uğranılan zarar, telafisi için gerekli meblağların hesaplanmasını olanaksız kılan, özü itibariyle sonucu şüpheli bir yapıdadır (Bkz. Lalement-Fransa (adil tatmin) no:46044/99, 12 Haziran 2003 ve Sporrong ve Lönnroth-İsveç (adil tatmin) 18 Aralık 1984). AİHM hakkaniyete uygun bir tazminatın belirlenmesinde başvuranın taşınmazından yararlanmasının olanaksız hale geldiği 2002 yılını dikkate alacaktır. AİHM makul çıkış noktasının taşınmazın o dönemdeki olası değerini karşılaması gerektiğine itibar etmekte, başvuran tarafından arazinin güncel veya güncelleştirilmiş haline ilişkin öne sürdüğü göreceli tahminleri de bertaraf etmektedir (sözü edilen Scordino (no2)). Taşınmazın değerinin tespitinde AİHM dosyada sunulan bilirkişi incelemesi sonuçlarından yararlanacağını ifade etmektedir. AİHM taşınmazın değeri bir kez tespit edildiğinde, diğer unsurların yokluğunda, taşınmazdan istifade edilemeyen dönemden ileri gelen zararın ilgili bütün dönem için taşınmazın değerine karşılık gelecek şekilde ödenecek yasal faiz oranıyla giderileceği kanısındadır (sözü edilen Rossitto, Terazzi S.rl.-İtalya (adil tatmin) no: 27265/95, 26 Ekim 2004, ve Elia S.r.l.-İtalya (adil tatmin) no: 37710/97, 22 Temmuz 2004). 7

AİHM, yukarıda dile getirilenler ışığında, AİHS nin 41. maddesi gereğince başvurana hakkaniyet uygun olarak 12.000 Euro ödenmesini kararlaştırmaktadır. B. Manevi tazminat Başvuran yasal faiz oranıyla birlikte 15.000 Euro manevi tazminat talep etmektedir. Hükümet bu meblağlara karşı çıkmaktadır. AİHM davanın koşulları dikkate alındığında AİHS nin ihlali sonucunda sözü edilen dava süreçteki belirsizlik nedeniyle başvuranın manevi açıdan belirli bir ölçüde haksızlığa uğradığını kabul etmektedir (Bkz. sözü edilen Rossitto ve Scordino (no2)). AİHM hakkaniyete uygun başvurana 2.000 Euro manevi tazminat ödenmesini uygun görmektedir. C. Yargılama masraf ve giderleri Başvuran iç hukuktaki ve AİHM önündeki yargılamalar için 9.550 TL (yaklaşık 4.900 Euro) talep etmektedir. Başvuran kanıtlayıcı belge niteliğinde harcama listesi ve dekontunu, ayrıca Mersin Barosu2nun avukatlık ücret tarifesini sunmaktadır. Hükümet bu miktara karşı çıkmaktadır. AİHM nin yerleşik içtihadına göre bir başvuran gerçekliğini, gerekliğini kanıtladığı makul miktarlardaki yargı giderlerini elde edebilir. Bu başvuruda mahkemeye sunulan deliller ve sözü edilen kıstaslar göz önüne alındığında AİHM başvurana bütün yargılama giderleri için 1.000 Euro ödenmesini kararlaştırmaktadır. D. Gecikme faizi AİHM, gecikme faizinin Avrupa Merkez Bankası nın marjinal kredi faiz oranına üç puanlık bir artış eklenerek belirlenmesini uygun görmektedir. BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, MAHKEME, OYBİRLİĞİYLE, 1. Başvurunun kabuledilebilir olduğuna; 2. AİHS ye Ek 1 no lu Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiğine; 3. a) AİHS nin 44/2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL ye çevrilmek ve her türlü vergiden muaf tutulmak üzere Savunmacı Hükümet tarafından başvurana 12.000 (on iki bin) Euro maddi tazminat, 2.000 (iki bin) Euro manevi tazminat ve yargılama masraf ve giderleri için 1.000 (bin) Euro ödenmesine; b) Yukarıda belirtilen sözkonusu sürenin sona erdiği tarihten ödemenin yapılmasına kadar geçen süre için, sözkonusu meblağlara, Avrupa Merkez Bankası nın anılan dönem için geçerli olan marjinal kredi faiz oranına üç puanlık bir artış eklemek suretiyle belirlenecek basit faiz uygulanmasına; 4. Oybirliğiyle, adil tatmine ilişkin diğer taleplerin reddine; 11 Ocak 2011 tarihinde karar verilmiştir. 8

----------------------------------------------------------- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nda, mülkiyet hakkı temel hak ve hürriyetler arasında sayılmış, ancak kamu yararı amacıyla mülkiyet hakkının özüne dokunmama ve ölçülülük ilkelerini aykırı olmamak koşuluyla sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir. 3194 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin birinci fıkrasında, imar plânlarında, resmî yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, Pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda, inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceği, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği, üçüncü fıkrasında ise imar plânlarının tasdik tarihinden itibaren beş yıl sonra parsel sahibinin, başvuruda bulunarak imar plânlarında meydana gelen değişikliklerden ve civarın özelliklerinden dolayı okul, cami ve otopark sahası ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanların yapımından ilgili kamu kuruluşunca vazgeçildiğine dair görüş alması koşuluyla tüm belirli çevredeki nüfus, yoğunluk ve donatım dengesini yeniden irdeleyerek hazırlanacak yeni imar plânına göre inşaat yapabileceği belirtilmiştir. 3194 sayılı Yasanın 13. maddesinin anılan hükümleri Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 gün ve E:1999/33, K:1999/51 sayılı kararıyla; 3194 sayılı İmar Kanununun 13. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları iptal edilmiş, iptal kararının gerekçesinde: "Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir. Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez. Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir. 9

3194 sayılı Yasanın 13. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında imar planlarında, resmi yapı, okul, cami, yol, meydan gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği öngörülmüştür. Yasanın 10. maddesinde de belediyelerin, imar plânlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı uygulamak üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları belirtilmiş, ancak Yasada bu plânların tümünün hangi süre içinde programa alınarak uygulanacağına ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki bu belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde-süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır. İmar plânlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 23.09.1981 günlü Sporrong ve Lönnroth kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasanın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. gerekçesiyle iptal edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kamu yararı ile mülkiyet hakkı arasında adil denge gözetilmesi gerektiğini, imar planları ile kamusal alanlara ayrılan bu yerlerin makul sürede bedelinin ilgilisine ödenmesi gerektiği, bu sürede, taşınmaz bedelinin malike ödenmemesi veya mülkiyet üzerindeki kısıtlılığın kaldırılmamasının hak ihlali olduğu belirtilmiştir. Makul sürenin ise imar programının periyodik olarak yapıldığı 5 yıllık süre olduğunun kabulü gerekir. İdari yargıda imar planı kararları ile sosyal donatı ayrılan özel mülkiyette bulunan taşınmazların kamulaştırma talebinin reddi veya buna ilişkin tazminat taleplerinde idarenin kamulaştırma yoluna gitse bile bu işlemler için belli bir plan ve program çerçevesinde ödenek temin etmesi gerektiğinden kamulaştırma zamanını tayin etme konusunda takdir yetkisi bulunduğu gibi, idareyi kamulaştırmaya zorlayıcı nitelikte yargı kararı verilmesi de mümkün bulunmadığı gerekçesiyle açılan davaların reddi yoluna gidilirken bu konuda içtihat değişikliğine gidilerek imar planında sosyal donatı alanında kalan taşınmazların, imar programına alınması veya kamulaştırılması istemli başvuruların reddi yolunda tesis edilen 10

işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların esastan incelenerek, hukuka aykırılığın saptanması halinde iptali yoluna gidilmiştir. Ayrıca, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanuna 25.05.2013 günlü ve 6487 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen Geçici 6. maddede uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabileceği hükmü getirilerek bu konuda yasal düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir. Bu kapsamda yapılan başvurular üzerine sosyal donatı alanlarına ayrılan taşınmaz malikleri tarafından üzerindeki kısıtlılık nedeniyle taşınmazın bedelinin tazminine karar verilmesi istemiyle idare mahkemelerinde yoğun şekilde dava açılması yoluna gidilmeye başlanmıştır. İmar planı kararlarıyla sosyal donatı alanı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin temini bakımından 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca düzenleme yapılarak arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında Yasada belirtilen %40 oranını geçmemek üzere düzenleme ortaklık payı olarak alınması argümanın kullanılması mümkündür. İmar Kanunun 18. maddesi uyarınca düzenleme yapılması suretiyle plan kararlarının uygulanarak yapılaşmaya uygun arsaların oluşturulması, sosyal donatı alanlarının bedel ödenmeksizin elde edilmesinin nimet külfet dengesinin sağlanmasına ve düzenli sağlıklı gelişen bir şehirleşme amacına uygun düşeceği kuşkusuz olup, bu konuda sorumluluğun belediyeler ile diğer mahalli idare organlarına düştüğü kuşkusuzdur. Yukarıda yer alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ile Anayasa Mahkemesi kararı ve idari yargı kararları ile iç hukukta yapılan yasal düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin özel mülkiyete konu olup imar planı kararlarıyla kamu alanlarına ayrılan alanlara ilişkin getirilen sınırlandırmada kamu yararı ile mülkiyet hakkı arasında adil denge gözetilmesi gerektiği yönündeki içtihadı ile iç hukukta yasal düzenleme yapılması ve içtihatta da buna paralel değişikliğe gidilmesi göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bireysel hak ihlallerine karşı evrensel hukuk kurallarının uygulanması bakımından önemli katkı sağlamaktadır. 11