EYD 536 Öğretmen Eğitimi Yaklaşımları 1. Öğretmenlik ve Öğretmen Nitelikleri Dr. Ali Gurbetoğlu ali.gurbetoglu@izu.edu.tr
1. Meslek Olarak Öğretmenlik a. İnsanlık ve Öğretmenlik b. Öğretmenlik Mesleğinin Doğuşu c. Türklerde Öğretmenlik d. Öğretmenlik Mesleğinin Özellikleri e. Öğretmenlerin Rolleri 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 2
Öğretmen kimdir? Öğretmen, en genel anlamıyla mesleği öğretmek olan, öğrenmeye rehberlik eden kişidir. İlk insandan bu tarafa öğreticilik vazgeçilmez olduğundan evrensel bir uğraştır. Hayatın her aşamasında düzenli-düzensiz öğrenmeler devam eder. Dünyanın her tarafında her an ana babalar çocuklarına, usta çırağına, öğretmenler öğrencilerine sürekli bir şeyler öğretirler. Bu öğrenme ve öğretmelere genel anlamıyla "eğitim" adı verilir. Eğitimin temel iki faktörü "öğrenen" ve "öğreten" dir. Bunlara ilave üçüncü temel unsur da "muhteva" dır. Öğretim faaliyeti de, önemsenen muhtevanın, o muhtevayı bilenler tarafından bilmeyenlere kavratılması sürecidir. Bu süreçte üç temel unsurun üçü de son derece önemlidir, bunlardan birinin yokluğu diğerlerini de önemsiz kılar. İşte bu muhtevayı bilen ve onu bilmeyenlere öğretme çabası güden zümreye "öğretmen" adı verilir. Öğretim sürecinin etkili olabilmesi için öğretici ile öğrenici arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. İşte öğretmen bu ilişkiyi kurabilen kişidir. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 3
Meslek; insanların hayatını sürdürecek bir kazanç sağlamak için sürekli olarak yaptıkları işin genel adıdır. Meslek sahibi olmak genellikle kabiliyeti, iyi bir eğitimi ve sürekli çalışmayı gerektirir. Türk Dil Kurumunun tanımlamasıyla meslek; Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş.(tdk) Gelişmemiş toplumlarda meslekler genellikle gelenek ve göreneklerle babadan oğula veya anneden kıza intikal ederek sürdürülürdü. Az gelişmiş toplumlarda mesleklerin öğreniliş biçimi, ağırlıklı olarak usta çırak ilişkisi içinde sağlanmaktaydı. Gelişmiş toplumlarda meslekler çeşitli kademelerden oluşan örgün eğitimle edinilmektedir. Çağımız toplumlarında ise belirli yetkinlikleri ifade eden diplomalarla meslekler profesyonel bir meşguliyet niteliği kazanmıştır. Bu gelişmeler tüm mesleklerde olduğu gibi öğretmenlik mesleği için de geçerlidir. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 4
Öğretmenlik mesleği denilince; genel anlamıyla öğretmenin geçimini sağlamak için sürekli olarak yaptığı öğretme işi veya öğretme görevi anlaşılmaktadır. Ancak öğretmenlik mesleğinin, öğretmenlerin, öğretim işini yaparak geçimini sağlamalarını aşan bir anlamı vardır. Bunların başında model olma, kültürü aktarma, rehberlik yapma, lider olma gibi vasıfları gelir. Bunlar ve benzer diğer nitelikler öğretmenliği diğer mesleklerden farklılaştırır. Başka hiçbir meslekte, işini düzgün yapmanın dışında bir çok mükellefiyetler bulunmaz. Bir iş kolunun meslek olabilmesi için; o mesleğin gerektirdiği özellikler, eğitim şekli ve düzeyi, eğitimin süresi ve içeriği, yeterlik şartları ve çalışma alanı, işe giriş şartları, ilerleyebilme imkanları, açık ve net olarak belirlenmiş olmalıdır. Buna göre ülkemizde öğretmenliğin bir meslek olup olmadığı tartışmalıdır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 5
Günümüzde öğretmenlik mesleği yasal olarak öğretmen kabul edilen kimseler tarafından yürütülür. Bu manada ülkemizde öğretmen, öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği yeterlikleri kazandıran yüksek öğrenimi bitirerek aldığı diplomayla öğretmenlik yapma yetkisini elde etmiş olan kimsedir. Öğretmenliğe ilişkin ilk yasal metinlerden birisi 1869'da yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizamnamesidir. 1898-1899 tarihli Maarif Salnamesinde, eğitim hizmetlerinin temelinin öğretmenlik hizmetinin bulunduğuna ilişki bir hüküm yer almıştır 1926 tarihli 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Kanun un 12. maddesinde; Maarif hizmetlerinde asıl olan muallimliktir denilmektedir. Yine 1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu 43. maddesinde; "Öğretmenlik; devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üstlenen bir ihtisas mesleğidir." şeklinde tanımlanmıştır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 6
a. İnsanlık ve Öğretmenlik Öğretmenlik insanlık kadar eski bir meslektir. İlk topluluklarda eğitim-öğretim, yetişkinlerin tecrübelerini genç kuşaklara aktarma faaliyetinin adıydı. İlk çağlardan beri insanoğlu, gündelik hayatlarının idamesini kolaylaştıracak tecrübeleri yeni kuşaklara aktarılmasını önemsemiştir. Cinsiyete göre toplumsal rollerin taksimiyle eğitim usta çırak ilişkisi içerisinde, sözlü kültür ve taklit ile sürdürülmesi söz konusu olmuştur. Toplumsal hayatın giderek karmaşık hale bürünmesi, toplumsal kurumların oluşması, bireylerin daha profesyonelce eğitilmelerini zorunlu kılmıştır. Yazının keşfiyle birlikte yazılı bir kültürün oluşması, bu kültürün yeni kuşaklara daha sistemli ve kurumsal bir yapı içinde aktarmanın yolunu açmıştır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 7
Geleneksel yapı içinde asırlar boyu devam edegelen bu eğitim anlayışı sanayileşmeyle büyük bir değişime uğramıştır. Tarlada amele olarak çalışanlar bu yeni dönemde köyden kente göç ederek fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başlamıştır. Makinenin icadı ile devletler ilk kez geniş kitlelerin eğitimiyle ilgilenmek zorunda kalmışlardır. Böylece zorunlu eğitim fikri gündeme gelmiş, devletlerin bütçesinden eğitime ciddi kaynaklar aktarılması söz konusu olmuştur. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 8
b. Öğretmenlik Mesleğinin Doğuşu İnsanoğlunun bilme, öğrenme ihtiyacı onu çeşitli arayışlara sevk etmiş, öncelikle kendi kendine bu ihtiyacı karşılama yolunu tutmuştur. Gelenek ve görenekler ve bir takım beceriler aile içerisinde görerek ve taklit yoluyla yaşayarak öğrenilmiştir. Aile içinde öğrenilenler gündelik hayatta yeterli olmayınca, ihtiyaç duyulan alanlarda bilen kişilerden yararlanma yoluna gidilmiştir. Böylece kültürün ve sanatın öğretilmesinde uzman kişilerden yararlanılmıştır. Böylece öğretmenlik mesleğinin ilk örnekleri ortaya çıkmıştır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 9
Geleneksel toplumlar rol dağılımı cinsiyete göre olduğundan, barınma, beslenme, güvenlik gibi ağır işler erkeklere, evin çekip çevrilmesine dayalı işler de kadınlara bırakılmıştı. Bu durum sanayi devrine kadar hemen tüm toplumlarda benzer bir seyir takip etmiştir. Bu süreçte bireylerin, cinsiyetlerine göre toplumsal rollerine hazırlanmaları daha ziyade aile içinde, görerek ve uygulayarak öğrenme şeklinde gelişmiştir. Örf, adet, töre gibi toplumsal kuralların öğretimi de daha ziyade gün görmüş, geçirmiş, toplumun yapısını bilen tecrübeli yaşlılar ve din adamları aracılığıyla sağlanmaktaydı. Dolayısıyla ilk toplumlarda tecrübeli bilge kişilerin ve din adamlarının öğretmenlik görevini üstlendikleri söylenebilir. Ayrıca bir mesleğin ayrıntılarıyla öğrenilmesi konusunda o meslek alanının tecrübeli pirlerinin yanında usta çırak ilişkisi içerinde bir öğretim sürdürülmüştür. Görüldüğü üzere geleneksel toplumlarda, öğretmenliğin henüz bir meslek olarak gelişmediği, ancak bu mesleğin bilge kişiler ve pirler tarafından ifa edildiği söylenebilir. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 10
C. Türklerde Öğretmenlik: Türk toplumunda da öğretmenlik mesleğinin kökleri yaklaşık üç bin yıl öncesine uzanan eğitimin köklü geçmişine dayanır. Bunun, "İslam öncesi" ve "İslam etkisi" şeklinde iki ana evrede incelenmesi mümkündür. Eğitim tarihçisi Yahya Akyüz, ana omurga olarak İslam öncesini; "Hunlar", "Göktürkler" ve "Uygurlar" olmak üzere üç ana evrede inceler. Bu evrelerden her biri, -yetiştirilmek istenen model insan tipinde önemli bir değişiklik olmasa da- bir diğerine göre önemli ölçüde farklılıklar gösterir. Akyüz, İslam etkisindeki dönemi de ilk Müslüman Türk devleti olan "Karahanlılar"dan başlayarak "Selçuklu" ve "Osmanlı" nın klasik dönemine kadar üç ana kategoriye ayırır. Model insan tipi, İslam öncesine göre büyük değişiklikler göstermekle birlikte, bu dönem kendi içinde önemli benzerlikler gösterir. Osmanlı klasik dönemi sonrasını Akyüz; "İlk Yenileşme", "Tanzimat", "Mutlakıyet" ve "Meşrutiyet" dönemleri gibi, her biri batı etkisinde farklı özellikler gösteren dönemlere taksim eder. Ve nihayet Cumhuriyet dönemi, gerek Türk eğitim tarihinde ve gerekse öğretmenlik mesleğinin gelişiminde önemli bir devre olarak ortaya çıkar. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 11
İslam öncesi dönemde Hun, Göktürk ve Uygurlarda örgün bir eğitimden söz edilebilir. Bunların medeniyet düzeyleri, örgün bir eğitim sistemine sahip olduklarını göstermektedir. Hunların el işleri, dokumacılık, süslemecilik, deri işlemeciliği gibi el sanatlarında gösterdikleri başarı ve bunlar üzerinde yazıyı kullanmaları, bu kültürün ortak özelliklerindendir. Göktürklerin 38 harfli bir alfabeye sahip olmaları, Orhun Anıtlarını bırakmaları da onların yazıyı ortak bir iletişim aracı olarak kullandıklarını gösterir. Uygurlar, Göktürk alfabesi yanında 14 harfli "soğd" alfabesini de geliştirdiler. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 12
Onların 38 harfli Göktürk alfabesinin mevcut olmasına rağmen 14 harfli Soğd alfabesini geliştirmeleri, bu alfabeyle baskı tekniğini kullanarak, günümüzde de örnekleri mevcut olan kitaplar basmaları onlarda da örgün eğitim kurumlarının varlığına delalet etmektedir. Bütün bu hususlar, eski Türklerde örgün eğitimin ve dolayısıyla öğretmenliğin bir meslek alanı olarak geliştiğini göstermektedir. Özellikle Uygurların Çin saraylarında şehzade öğretmenliği yaptıklarına dair Çin kaynaklarında bilgiler mevcuttur. Bu bilgiler, Uygurlarda öğretmenliğin bir meslek olarak geliştiğinin göstergeleridir. Ancak kişilikleri, yetişme şartları ve programları hakkında net bilgiler henüz mevcut değildir. Bu dönemin öğretmenleri daha ziyade "bilge" kişiler ve "şamanlar" olduğu söylenebilir. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 13
İslam'ın Karahanlılar ca kabul edilmesiyle başlayan yeni dönem, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleriyle devam etmiştir. Bu dönemde, yapısı, işleyişi ve programları hakkında çok şey bildiğimiz "Sıbyan Mektepleri" ve "Medreseler" özgün birer örgün eğitim kurumu olarak ortaya çıkmış, asırlarca genç nesiller bu kurumlar eliyle eğitilmiştir. Selçuklular döneminde bu kurumlar varlığını ve etkisini sürdürmüş, "Nizamiye Medreseleri" gibi, günümüz yüksek öğretimine karşılık gelecek düzeyde eğitimleriyle, dünyada ilk üniversite örneğini oluşturacak düzeyde bir eğitim sistemi oluşturulmuştur. Bu ilim geleneği Osmanlı klasik dönemi sonuna kadar varlığını sürdürmüştür. Karahanlılar dan başlayarak Osmanlılara kadar her dönemde yaygın olarak varlığını sürdüren bu kurumlarda görev yapan öğretmenler, o günün şartlarında hem örgün hem de yaygın eğitimde öğretmenlik yapmışlardır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 14
Bu dönemde "Hoca" adıyla bilinen öğretmenler, sıbyan mektebinde "muallimlik", medreselerde "müderrislik" yaparak çocukları eğitirken, camilerde "imamlık", "müezzinlik", "hatiplik" yaparak geniş halk kitlelerinin eğitiminde görev üstlenmişlerdir. Bu dönemde öğretmenlik mesleği genel eğitimden ve din adamlığından ayrı bir uzmanlık alanı olarak düşünülmemişti. Bu nedenle bilindiği kadarıyla Fatih zamanına kadar öğretmenlik için ayrı bir program veya ayrı bir meslek ve ihtisas medresesi mevcut değildi. Eğitim tarihimizde ilk kez sıbyan mektebi hocası olacaklar için Fatih medresesinde bir programın uygulandığını, bu programda öğretim ve tartışma yöntemleri anlamında "Adab-ı Mubahase ve Usul-ü Tedris" adlı bir dersin okutulduğunu, eğitim tarihçisi Yahya Akyüz ifade etmektedir. Bu bilgi Türk eğitim tarihinde öğretmenliğin müstakil bir meslek olarak algılanmaya Fatih döneminden itibaren başlandığını göstermektedir. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 15
Evkaf-ı Hümâyûn Nezareti Bu girişimin, eğitimi laikleştirme doğrultusunda çok önemli bir adım olarak değerlendirilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Zira o dönemde eğitim devlet eliyle değil, büyük oranda "vakıflar" aracılığıyla ve "Şeyhülislamlık" makamının kontrolünde yürütülmüştür. Aynı dönemde batıda da eğitim işi bir devlet görevi olarak görülmemiş, eğitim büyük ölçüde "kilise" eliyle, dindar vatandaş yetiştirmeye odaklı olarak sürdürülmüştür. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 16
Osmanlı klasik dönemi sonrası 1776-1839 döneminde eğitimde ilk yenileşme hareketleri dönemi, Batı etkisinde Türk eğitiminin ilk başlangıç yıllarıdır. Bu dönemde askeri okullardan başlayarak, Türk eğitim sistemi batılı eğitimin etkisi altına girmeye başlamıştır. Bu dönemden itibaren, okullarda batılı tarz programların konulması, batı dillerinin programlara girmesi, batıdan öğretmenlerin getirilmesi ve batıya tahsil için öğrenci gönderilmesi gibi bir dizi eğitimsel açılımlar yapılmıştır. Batılı tarzda öğretmen yetiştirilmesi yerine batıdan öğretmen getirilmesi bu konuda oluşabilecek tepkiler nedeniyle gerçek niyetin halktan saklanmasının bir ürünü olduğu iddia edilebilir. Nitekim, eğitim alanında batılılaşma çabaları askeri okullardan başlamış, ancak 1839 da Tanzimat ile birlikte batılı tarzda ilk sivil orta okullar olan "Rüşdiye" mektepleri açılmıştır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 17
1848 yılında bu okullara öğretmen yetiştirmek üzere "Darülmuallimin" adıyla ilk öğretmen okulu açılmıştır. Bunu aynı kurum içerisinde ilkokuldan lise kademesine kadar çeşitli kademelerde açılan batılı tarzda okullar için öğretmen yetiştirecek bölümlerin açılması izlemiştir. Yine kızlar için açılan Rüşdiyelere öğretmen yetiştirmek üzere "Darülmuallimat" adıyla kızlar için bir öğretmen okulu açılmıştır. Cumhuriyet döneminde, 3 Mart 1924 te çıkarılan "Tevhid-i Tedrisat" kanunu ile Türk eğitim sisteminin batı etkisinde devam eden süreci sona ermiş ve Türk toplumu tamamen batılı bir eğitim sistemine kavuşmuştur. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 18
Batılı eğitim sürecine geçiş 1928 de yapılan "harf inkılabı" ile tamamlanmıştır. Harf inkılabına kadar Cumhuriyetin Osmanlıdan aldığı eğitim mirasında öğretmen yetiştirme sorunu önemli bir yer tutmaktaydı. Bunun çözümüne ilişkin teşebbüsler, I. Dünya savaşının tahribatı yüzünden büyük sıkıntılarla karşılaşmaktaydı. Buna harf inkılabının eklenmesiyle, yeni harfleri öğretecek öğretmen sorunu büyük bir sorun olarak yaşanan sıkıntıları artırmıştı. Mevcut öğretmenlerden bir kısmına yeni alfabenin öğretilmesi çabaları, başka alanlardan öğretmen sağlama gayretleri, öğretmen yetiştirme tarihinde birbirinden oldukça farklı ve ilginç uygulamalara kaynaklık etmişti. Öğretmen yetiştirmede Cumhuriyet döneminin çeşitli denemeleri, 1982 de kurulan eğitim fakülteleri yeni bir dönemi başlatmıştır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 19
d. Öğretmenlik Mesleğinin Özellikleri: Her meslekte olduğu gibi öğretmenlik mesleğinin de kendine özgü özellikleri vardır. Bu özellikler öğretmenin görev yaptığı eğitim sisteminin kademesine, amaçlarına, okulun misyonuna, bulunduğu çevreye, velilerin beklentilerine göre değişmektedir. Öğretmenlik mesleğinin özelliklerini belirleyen toplumun temel değerleridir. Eğitim yöneticileri, öğretmen kişilikleri, velilerin beklentileri bu özelliklerin oluşmasında çok önemli etkilere sahiptir. Günümüzde öğretmenlik profesyonel bir meslek olarak, eğitim sektörü ile bağlantılı tüm sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel ve teknolojik boyutları olan bir meslektir. Alanında özel bir mesleki uzmanlık, bilgi, beceri ve sabır gerektiren kutsal bir meslek olarak da tanımlanabilir. Çeşitli sebeplerle öğretmen niteliğini taşımayan kişilerin öğretmenliğe atanması Türkiye de öğretmenlik mesleğinin en temel sorunlarından birisi olmuştur. Yıllardır izlenen yanlış politikalar yüzünden öğretmenlik kurumu daima değişik meslek gruplarındaki insanlara kapıları açık tutulmuştur. Bu yüzden öğretmenlik kolay elde edilebilen, herkesin yapabileceği sıradan bir meslek olarak algılanır olmuştur. Bu tür uygulamalar öğretmenliğin özel bir ihtisas mesleği olduğuna ilişkin Milli Eğitim Temel Kanununu 43. maddesine aykırı olarak yıllarca devam etmiştir. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 20
Öğretmenlik Mesleğinin Temel Bazı Özellikleri insanları seven, öğrenmekten ve öğretmekten hoşlananlar için ideal bir meslektir. Temiz ve riski az meslek gruplarından olup öğretmenlerin büyük bir bölümü devlet memurudur. Öğretmenlik, tüm ülkelerde en yaygın olarak görülen bir meslektir. Çalışma şartları yönüyle öğretmenlik, bazı mesleklere göre kadınlar tarafından daha çok tercih edilmektedir. Daha çok orta gelir grubunun tercih ettiği bir meslektir. Toplumda daima saygı duyulan bir meslek olmasına rağmen, statüsü düşük meslekler arasında yer almaktadır. Mesleğinde kariyer yapma ve mesleki gelişim imkanları sınırlıdır. Mesleği terk edip başka mesleki alanlara yönelme oranı diğer mesleklere göre daha yüksektir. Öğretmenlik maddi bakımdan değilse de manevi yönden tatminkar olan ve herkesin yapamayacağı kutsal bir meslektir. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 21
Öğretmenlik mesleği, genel kültür, özel alan bilgisi ve öğretmenlik meslek bilgisi gerektirir. Öğretimin tüm kademeleri için öğretmen adayları için bu nitelikler gereklidir. Bu nitelikleri kazanabilmeleri için adayların yüksek öğrenim görmesi temel zorunluluktur. Öğretmenlerin özellikleri başlıca "Kişisel" ve "Mesleki" olmak üzere iki kategoride değerlendirilebilir. 1. Kişisel Özellikler: Açık görüşlü, anlayışlı ve objektif olmak, Öğrencilerin beklenti ve ihtiyaçlarını dikkate almak, Eğitimle ilgili problemlere bilimsel yöntemlerle yaklaşmak, Öğretimde bireysel farklılıkları dikkate almak, Yenilik ve gelişmelere açık olmak ve sürekli kendini yenilemek, Toplumsal değişme ve gelişmeleri doğru anlayıp yorumlayabilmek, Eğitimle ilgili teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek, Yüksek başarı beklentisine ve araştırmacı bir yapıya sahip olmak. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 22
2. Mesleki Özellikler: a. Alan Bilgisi: Öğretmenin talip olduğu alanın temel bilgilerine ayrıntılı bir şekilde uzman derecesinde hakim olmalıdır. b. Öğretmenlik Meslek Bilgisi: Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği öğrenme-öğretme yöntemlerini de içeren bir takım etkinlikleri planlayıp uygulama becerilerini içeren pedagojik formasyon bilgisidir. Öğretmenlik meslek bilgisi; Öğretim sürecini planlama ve konulara çeşitlilik getirebilme, Öğretim süresini etkili kullanma ve katılımcı öğretim ortamı düzenleme, Öğrencilerdeki gelişimi izleme gibi becerileri gerektirir. c. Genel Kültür: Öğretmen dersleri hayatla ilişkilendirebilmek için aktüel ve kültürel konularda bilgi sahibi olmalıdır. 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 23
e. Öğretmenlerin Rolleri: Temsilcilik: Davranışlarıyla, hareketleriyle, giyim-kuşamıyla hem bireysel olarak kendini hem de öğretmen olarak mesleği temsil etmektedir Liderlik: Öğretmen, gerek içinde yer aldığı öğretmen grubunda gerekse birlikte olduğu öğrenci grubu içinde bir liderlik rolü üstlenmek durumundadır. Öğreticilik: Sınıfındaki öğrencilerin hepsinin aynı seviyede ve düzeyde öğrenemeyeceğini bildiği için her öğrencinin en etkili biçimde öğrenebileceği yolu tespit ederek ona göre plan ve program yapar Arabuluculuk: Öğretmen, bireyler ve gruplar arası çatışmalarda bir arabulucu rolü üstlenmek durumundandır. Hakemlik: Öğretmen, çeşitli durumlarda haklıyı haksızı, iyiyi kötüyü, suçluyu suçsuzu ayırt etmek durumundandır Rehberlik: Öğretmen, öğrencilerinin sorunlarını bilip onların sırlarını korumak, sorunlarını çözebilmelerine yardımcı olmak durumundadır Bilgiçlik: Öğretmen, öğrencilerine göre çok şey bilir. Hatta her şeyi bilir. Öğrenci bilmediği her şeyi öğretmenine sorar. Hemen cevap alacağı, en doğru cevabı alacağı inancıyla sorar 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 24
Öğretmenlik mesleklerin en az kazanç getireni, fakat insanı en çok ödüllendirenidir. H. V. Dyke 25.9.2018 Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi 25