MALI MÜŞAVIRLIKTE; UZUN VADELI GELIŞMENIN TEMEL AMAÇLARI VE STRATEJISI Mesleğin geleceğini derinden etkileyecek konjonktürel hızlı değişimlere karşı, gelişmenin önündeki kanalları açık tutmaya yönelik stratejiler bugün her şeyden daha önemli hale geldi. Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi nin yetmeyeceğinin anlaşıldığı bir noktada, bağımsız denetim ve kurumsallaşma ya her zamankinden daha çok önem verilmeli. Yahya ARIKAN * Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır diyor Mustafa Kemal Atatürk. Bu tespit, birebir mesleğimiz için de geçerli. Son dönem yaşanan tüm gelişmelerde de gördük ki, bu ufkun zemini oluşmaya başladı. Bu çabada hepimizin katkısı büyük. Meslekte büyük bir dayanışmayla dünden bugüne; mesleki eğitim, uzmanlık, yeni teknolojiler, yazılım, verimlilik, angaryalar, kalite ve güvence, standartlar, etik kurallar, haksız rekabetle mücadele gibi önemli kilometre taşlarını meslektaşlarımızla birlikte dizayn ettik. Çok yakın gelecekte ise, bağımsız denetim ve kurumsallaşma gibi iki önemli mücadele alanında, tüm gücümüzü sergileyeceğimiz bir sürece hızla gireceğiz. Bu eşikte, hem meslektaşlarımız hem de onların çalışma mekânları olan muhasebe büroları özelinde, yasal düzenlemeler ve iş anlayışlarında atılacak adımlar, birliktelikler büyük önem taşıyor. HİZMETİN PAZARLANMASI NEDEN ÖNEMLİ? Bugün kuşku yoktur ki hizmetin pazarlanması meslektaşın başarısının vazgeçilmezidir. Biz Oda olarak tüm etkinliklerde, meslektaşımızın yapması gerekenler ve izlenecek yol haritası üzerine ciddi ipuçlarını hep * İSMMMO Başkanı 9
ortaya koyuyoruz. Kişisel deneyimlerimiz de gözlem açısından önemli. Çünkü biliyoruz ki, kişisel deneyimlerimizi paylaşmak geleceği birlikte inşa etmenin tek yolu. Öncelikle hizmet pazarlaması stratejileri üzerine kafa yoran çok ünlü bir ismin kitabında yazdığı bir örneği aktarayım. Ana bir caddede ufak bir işyeri var, mobilya satıyor. Çevresinde ise ondan çok daha büyük mobilya mağazaları var. Solundaki mağaza kocaman dev bir afiş asmış. Afişte; YÜZDE 60 indirim! yazıyor. Ufak işyerinin sağındaki diğer büyük mağazanın afişinde ise yine dev harflerle YÜZDE 75 indirim! yazıyor. Ortadaki küçük mağazanın ise ne bu kadar indirimi yapacak, ne de bu kadar büyük afiş asacak parası dahi yok. İki dev mağazanın ortasında kalan bu KOBİ nin kapısının üzerine yazdığı ifade ise şöyle: ANA GİRİŞ. Gerçekten, hayat da, ticaret de tam böyle bir şey. Bugün ekonominin yüzde 95 ini Küçük ve Orta Boy İşletmeler in oluşturduğu, mali müşavir meslektaşlarımın çok büyük bir bölümünün de bunun içinde olduğunu biliyoruz. Yani devlerle, büyük kurumsal yapılarla mücadele edebilmek için, pastadan pay alabilmek için her türlü fırsatın değerlendirilmesi gerekiyor. Sabırlı, inatçı, duyarlı olmak gerekiyor. DENEYİM EKONOMİSİ ÖRNEĞİ Unutmayalım bugün ticaret artık deneyim ekonomisi üzerine kurulu. Bunun ayrılmaz bir parçası ise müşteri deneyimi kavramıdır. Deneyim ekonomisini bilerek, bugün müşterilerle olan ilişkiler, katma değer yaratan faaliyetler ve geri dönüşler daha rahat anlaşılıyor. Deneyim ekonomisinin klasik bir örneği var: Bir piramit düşünün. Bu piramidin en altında yani tabanında meta lar olsun. Bu meta, örneğin kahve olabilir. Bugün bir fincan kahve pişirmek için gerekli miktarda kahve, tarladan toplandığında ancak birkaç kuruşluk değere sahiptir. mal kategorisindeki bu kahve, kavrulup öğütülüp paketlendikten sonra piramitte bir basamak atlayarak ürün haline gelir ve fiyatı 25-30 kuruş olur. Sonra bu kahve, köşedeki kahvede veya kafeteryada, yani piramidin bir basamak üstünde hizmet olarak satılır. Buna ise 2-2.5 lira ödenir. 10
Piramidin daha üstünde yer alan ünlü bir markanın Taksim deki işyerinde, yani deneyim sunan başka bir yerde oturulduğunda ise aynı miktarda kahve için en az 7-8 lira ödenir. Üstelik de bu miktar ödenirken Burası hem çok güzel, hem de fiyatları çok uygun bile denir. Buna, ticarette deneyim ekonomisi deniyor Bu aşamaya gelmek önemli. Tüm meslektaşlar bu seviye gelmeli, katma değeri yüksek bir hizmet vermelidir. Sonuçta hizmet aslında hep benzer standartlardadır. Pazarlamada fark yaratan en önemli şey ise, müşteriye kendisini nasıl hissettirdiğin ile ilgilidir. İnanıyorum tüm meslektaşlarım da bunu başarabilir. Biz meslektaşlarımızın bunu başarmaları için gerekli lojistik desteği sağlamak adına her türlü girişimlerimizi sürdürüyoruz. Meslektaşlarımızın iş, hizmet ve uzmanlık alanlarını genişletmek adına; bazı işlemlerin SMMM ler tarafından da yapılabilmesi için çatı örgütümüzle beraber attığımız adımların sonucunda olumlu bir noktaya gelindi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nın Resmi Gazete de yayımlanan tebliği ile birleşme, bölünme ve tür değişikliğinde değer tespiti artık SMMM ler tarafından da yapılabilecek. Bu çerçevede; başta sendikalar yasası olmak üzere, benzeri işlerde SMMM lerin hakkı olan denetimi yapması için girişimlerimiz sürüyor. Yine, yeni TTK sonrası bugünlerde şekil verilecek bağımsız denetim için meslektaşlarımızın haklarını gözetmek adına attığımız/atacağımız adımlar bunun basit, ancak hayati bir örneği. NELER OLUYOR! Aslında daha da önemli olan bağımsız denetim sürecinde neler olduğu. Şu açık ki; 2 Kasım 2011 tarihinde yürürlüğe giren Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu nun (KGK) oluşumu hukuka aykırıdır. Nitekim konu Anayasa Mahkemesi ne götürüldü. Kurumun oluşumu, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Yani üstlendiği görevle amaç gözetim yapmak değil, kendini meslek örgütü yerine koymaktır. Kurumun üslendiği görevler ortadadır: muhasebe standartları, denetim standartları, 11
denetçinin belirlenmesi, sınav, disiplin, etik, eğitim, gözetim, kalite güvencesi, Uluslararası denetim firmaları, Görülüyor ki; kurum hem yasama, hem yürütme hem de yargı görevini üstlenmiş. Süreçte Kurum a olmazsa olmaz kırmızı çizgilerimiz aktarıldı. 4 ana başlıkta özetlemek mümkün: 1) Denetim herkesin hakkıdır. Sınav asla yapılmamalıdır. 2) Hiçbir kesime ayrıcalık sağlanmamalıdır. 3) TÜRMOB eğitimlerinin dışında başka eğitim olmamalıdır. 4) TÜRMOB la işbirliği yapılmalıdır. Sonuçta bakıldığında; meslektaşımızı yok sayarak bildiği yoldan devam eden, sürekli kaos yaratan, meslek mensuplarını birbirine düşüren bir kurum görüntüsü hakim. NE YAPILMALI? Öncelikle KGK yı topluma şikayet ediyoruz. Ve başta hukuksal haklarımız olmak üzere tüm demokratik haklarımız sonuna kadar kullanılacak. Bundan kimsenin şüphesi olamaz. Gün ise, birlik zamanıdır. Konuyu siyasallaştırmadan, hakkın sonuna kadar aranması günüdür. Geçmiş deneyimlerimizden biz şunu çok iyi öğrendik ki, her türlü fırsatı değerlendirmemiz lazım. Ve gelecekte daha da başarılı olmak için, geleceği planlarken, geçmişteki başarılı stratejileri örnek edinmenin yanı sıra, değişimler ve fırsatlar üzerinde yoğunlaşmalıyız. Ve üstüne hayal gücümüzü de kullanmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Anımsanırsa; 1990 yılında meslek örgütümüzü hep birlikte kurarken, 12
imajımız katipti. Kimse eğitimin farkında değildi. O günkü yönetim, bu camiaya eğitimi sevdirmeyi ilke edinmişti. Süreçte eğitimde marka olundu. Şimdi sıra kurumsallaşma da. İSMMMO yönetimi süreçle ilgili bir birimin oluşturulmasına karar verdi. Şimdi tüm enerji bu girişime yönlendirilecek. Amaç, kimsenin meslektaşımıza hor gözle bakamayacağı bir zemini yıkılmaz bir yapıda oluşturabilmek. Çünkü; sadece güçlerini birleştirmiş, kurumsal yapılarla mesleğimiz ve meslektaşımız hak ettiği yere gelebilir. İnanıyorum süreç; daha önce sayısız örneğini yaşadığımız bir çizgide, yine bu perspektifi haklı çıkaracaktır. 13
14
@ HAKEMLİ YAZILAR REFEERED PAPERS
16