Gözle Gönül Aras Mehmet Uhri Yörük Güzeli O sabah, bir gün önceden kalan iflleri de toparlayabilmek için hastaneye erken gitmifltim. Kapal, ya murlu ve k sa k fl günlerini yafl yorduk. O gün hava açm fl, gün yeni a arm flt. Hastalar n ço u uyuyordu... Klini in genifl holünde bahçeye bakan pencere kenar nda karakalem resim yaparken buldum onu. K r saçlar n topuz yapm flt. Emekli resim ö retmeniydi. Yan na yaklafl p bir süre yapt resmi ve onu izledim. Bahçedeki çiçe in resmini yap yordu. Resmin büyük k sm tamamlanm flt. "Günayd n, ö retmen han m, erkencisiniz." 139
"Günayd n doktor bey. Bu gece iyi uyudum erken uyand m. Ortal k sakinken, kaç gündür yapmak istedi- im flu resmi tamamlamaya u rafl yorum. Sonra kalabal k ve gürültülü oluyor buralar, çal fl lm yor. " zin var m? Resminizi görebilir miyim?" Pencereye yönelip bahçeye bakmam istedi. Hemen tüm a açlar yapraklar n dökmüfltü. Bitkiler k fl uykusunda gibiydi. "Bak flu arada küçük çal kitlesi gibi bir bitki var ya, görüyor musun? Dallar nda pembe k rm z çiçekler olan, o yapraks z bitkiyi çiziyorum." "Evet görüyorum. Ad nedir?" "Bizim memlekette Yörük güzeli derler buna. Buralarda Japon Armudu dediklerini duydum ama bana pek anlaml gelmedi. Do a uykudayken çiçekleriyle bahar n gelmekte oldu unu müjdeler. K fl n kasvetli havas nda bahar hat rlat r insanlara. K fl ne kadar sert olursa olsun Yörük güzelleri çiçek açt nda dallara su yürüdü ünü, bahar n gelmekte oldu unu anlar z." "Bilmiyordum, ilginç do rusu." Dahas hastanenin bahçesinde böyle bir bitki oldu unun fark nda bile de ildim. Yapmakta oldu u resme döndü. fllerim çoktu ama klini in dingin sakin havas nda ö retmen han m n yan ndan ayr lmak istemiyordum. H zl taraf ndan çay haz rlay p elimde çaylarla yan na döndüm. R esmi bitirmek üzereydi. Gülümsedi, teflekkür etti. Ö retmenli in yan s ra bir dönem profesyonel ressam olarak çal flt n, karma ve özel sergiler açt n ancak sanat n ve ressaml n ticarileflmesi ile yabanc l k hissedip "K fl ne kadar sert olursa olsun Yörük güzelleri çiçek açt nda dallara su yürüdü ünü, bahar n gelmekte oldu unu anlar z."
profesyonel ressaml b rakt n anlatt. Do rusu ne demek istedi- ini pek anlamam flt m. "Ressaml n ticarileflmesi, tablolar n al m sat m n, de erini art rmad m? Ressamlar para kazanmaz fakir yaflar diye bilirdik. Böylesi daha iyi olmad m?" "Bafllang çta ben de öyle düflünmüfltüm. Ama sonra resim piyasas n n üzerimizdeki bask s giderek daha çok hissedilir oldu." "Nas l bir bask yd bu dedi iniz?" "Kendi hür irademizle resim yapar ve sergilemeye çal fl rd k. Ço u sat lmazd belki ama resimlerimizi severdik. Hatta al c y gözümüz tutmazsa resmi satmaya k yamay p kendimize saklad m z bile olurdu. Sonra resim piyasas ve bu piyasan n beklentilerini hissetmeye bafllad k. Bilmem hangi ressam n yapt naturmort ya da portreler talep edilir oldu. O ressam yapmak istedi i resimlerin yerine geçinebilmek ve para kazanmak için kendini tekrar eden benzer türde resimler yapmaya bafllad. Ressaml b rak p reklam piyasas na s çrayan m z bile oldu. flin para kazanman n ötesindeki anlam kayboldu gitti." Çizdi i karakalem resme bakt bir süre. Resim piyasas n ve bu alanda yay mlanan dergi ve kitaplar n tüketici taleplerini nas l etkiledi ini anlatt. nsanlar n be enileri için resim al p duvarlar na asmaktan ziyade ad san duyulmufl ressamlar n eserlerini sat n al p ona buna hava atma çabas na girdi inden yak nd. "Y apt m z ifl piyasaya dökülünce sanki kültürel kirlenme yaflad k. Kimileri bu de iflimi küresel kültüre do ru at lm fl olumlu ad m olarak görse de içime sindiremedim. Çekildim bu piyasadan. Resimlerimi kendim için yap p sevenlerimle paylaflmak yetiyor bana. Emekli ayl m da var. Geçinip gidiyorum k t kanaat." Sabahl n n cebinden para çantas n ç kar p içindeki bozuk paralar avucuna ald. "Bak hepsi birbirinin efli, ayn s. fl paraya indirgenince bu paralar gibi 141
"Nedenini tam bilemiyorum ama anlad m insanlar n do adan uzaklaflt kça kendilerini kaybettikleri ve her yerde kendilerini arad klar. her fley s radanlafl p birbirine benziyor. Özgünlük, tekillik gidiveriyor. Üstelik bu duruma kimse sesini ç kar p itiraz etmiyor" dedi. Keflke emekli olmasayd n z, ö rencilerinizle oyalan rd n z, onlar n da sizden ö renecekleri çok fley olurdu deyince derin bir iç çekti, kafas n sallad. "Çal flmay, ben de isterdim ama e itim sisteminde de al flamad m de ifliklikler oldu. Resimde amaç bakmak, bakt n görmek, gördü ünü anlay p, yorumlay p resmetmek üzerine kuruluydu. De iflmez sand m bu temel ilkeler bile s radanlaflt, ucuzlad." "Anlayamad m. Ö retmenli i b - rakman za neden olan de iflikli i biraz açar m s n z?" "Yeni müfredat ile birlikte resim dersinde çocuklardan ilk olarak aynaya bak p kendilerini çizmelerini istediler." 142 H "Eee. Ne var bunda?" iddetlendi ini hissettim. Anlamad m için k zm flt san r m. Gerçekten anlamam flt m. Aya a kalkmak istedi, koluna girip yard m ettim. Cam n kenar na yaklaflt k. Günefl yapraklar n aras ndan par ldamaya bafllam fl, hastalar uyanm flt. "Be o lum, tarih boyunca insan resim yaparak do ay kucaklam flt r. Bak p görüp inceleyip do ay resme dökmüfltür. nsano lu resimlerinde do ay ve onun parças olan insan çizmifltir. Resim sanat piyasalafl p tüketimin parças haline geldikçe insana orada da do ay unutturdular. Varsa yoksa kendileri." "Nas l yani?" "Nedenini tam bilemiyorum ama anlad m insanlar n do adan uzaklaflt kça kendilerini kaybettikleri ve her yerde kendilerini arad klar. Baz res-
samlar n resimlerini yapt ktan sonra p r l p r l verniklemeleri, caml çerçevelere koymalar n ve bu flekilde sat fllar n artt rd klar n görünce fark ettim, bu durumu. nsanlar resimlerde kendi siluetlerini görüp resimden hoflland klar n düflünüyorlar. Varsa yoksa kendileri. Ama hiçbir zaman bulamayacak insano lu, arad n." "Niçin bulamas n?" "Çünkü do aya bakmay b rak p kendimize bakar olduk. Görmüyor musun? Do ay ve do an n parças oldu umuzu unutup kendine veya kendi gibilere bakarak varl n anlamaya çal flan insanlar sard her yan. Ne arad n bilmeden sa a sola sald - r yor tüketiyor, tüketiyorlar. Çocuklar m z bile böyle yetifltiriyoruz. Resim yapmay ö retirken bile otoportre yapmalar n bekliyoruz." Sustu. Yorulmufltu san r m. Çay için teflekkür etti. Çizdi i Yörük güzeli resmini imzalay p uzatt. Klini imize hediye etmek istedi ini söyledi. Teflekkür ettim. Teflekküre gerek olmad n, yaflland n, s k s k hastaland n anlat p; Daha kaç bahar resimleyebilirim ki, bu Yörük güzelinin müjdesini? dedi. Taburcu olduktan sonra bir daha görmedik emekli ö retmen han m. Çizdi i resmi ise çerçeveletip duvara ast k, hayli sarard. Üstelik bu y l k fl uzun sürdü. Bahçedeki Yörük güzeli ise henüz açmad, çiçeklerini. mehmetuhri@butundunya.com.tr Hayalet Sürücü Meksika'da bir adam, karanl k ve f rt nal bir gecede, otostop yap yordu. F rt na o denli fliddetliydi ki, iki metre ötesi zor görülebiliyordu. Adam birden, bir araban n yavafllay p önünde durdu unu gördü. Sevinçle kendini arabaya att, kap y kapatt ve... Teflekkür etmek için sürücüye döndü ünde, korkuyla dondu kald. Direksiyonda kimse yoktu. Buna karfl n araba, yavaflça hareket etmeye bafllad. Biraz ileride karfl s nda bir viraj görünce korkusu daha da artt. Adam n dua etmekten baflka yapaca bir fley yoktu. "Tanr m bir mucize yarat ve uçuruma yuvarlanmaktan kurtar beni" dedi. Tam o s rada bir el uzand, direksiyonu çevirdi ve arabay viraja yuvarlanmaktan kurtard. Adam kendini d flar att ve fl klar görünen kasabaya do ru koflmaya bafllad. Karfl s na ç kan ilk bara girdi ve korkusunu gidermek için içki içmeye bafllad. çerken bir yandan da a layarak bafl ndan geçenleri çevresindekilere anlat yordu. Bir saat sonra, bara iki kifli girdi. Biri gözlerini k s p dik dik adama bakt ktan sonra arkadafl na döndü ve bizim adam ona gösterdi: "fiu adama baksana, Pepe" dedi. "Biz arabay iterken kap y aç p binen aç kgöz, bu de il miydi?" Gönderi: SEBAHAT ÖNEN 143