MART 2013. Yıl:3 Sayı:1

Benzer belgeler
PROBİYOTİKLER & PREBİYOTİKLER

Açılış Konuşması. Binlerce çalışma var ama nelere dikkat etmeliyiz?

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma

*Barsak yaraları üzerine çalışmalarda probiyotikler, yaraların iyileşmesi ve kapanması amaçlı test edilmiştir.

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

PROF. DR. SERPİL UĞUR BAYSAL IN ÖZGEÇMİŞİ, 14 Ocak 2015

ARALIK 2013 YIL: 3 SAYI: 3

Çocuklarda Bagısıklık Sisteminin Desteklenmesi

Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir in Etkinliği

Sempozyum e-gazetesi 20 Aralık 2014 Yer: Liv Hospital B1 Konferans Salonu

Bütün vücudumuzda, derimizin üzerinde, ağzımızda mikroplar bulunur;

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ

ÇOCUKLARDA PREBİYOTİK VE PROBİYOTİK KULLANIM İLKELERİ

NEONATOLOJİDE YENİLİKLER. Doç. Dr. Esra Arun ÖZER Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği

Akut İshalli Çocuklarda İshal Etkenleri, Çevresel Etkenler ve Diyette Doğal Probiyotik Tüketiminin İshal Şiddeti İle İlişkisi

ALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi

Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer

Probiyotiklerin Yenidoğanda Kullanımı. Prof. Dr. Nejat Narlı Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

Yenidoğan Sepsisi Tanı ve Tedavisinde Son Gelişmeler

Akut Enfeksiyöz İshal ve Antibiyotik İlişkili İshalde Probiyotikler

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER

:Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik. Derece Alan Üniversite Yıl

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde prebiyotik, probiyotik ve sinbiyotiklerin nekrotizan enterokolit üzerine etkileri

Prof. Dr. Cengiz Çokluk

Bu kılavuz için kanıt derlemesi, daha önceki, ayrıntılı iki derleme sürecine

Dr. Aysun YALÇI Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesi , ANKARA

FARELERDE PSEUDOMONAS AERUGINOSA PNÖMONi MODELiNDE PSEUDOMONAS AERUGINOSA PHIKZ FAJININ TEDAVi ETKiSiNiN ARAŞTIRILMASI. Dr.

HAZİRAN Yıl:2 Sayı:2 İYİ ADAMLAR ARAMIZDA

AKUT ENFEKSİYÖZ İSHAL VE ANTİBİYOTİK İLİŞKİLİ İSHALDE PROBİYOTİKLER. Doç.Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ 2. PUADER Kongresi 3 Mayıs 2013, Antalya

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ

Doripenem: Klinik Uygulamadaki Yeri

:Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Eyüp Yerleşkesi Eyüp/İstanbul. Derece Alan Üniversite Yıl

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

START Çalışmasının Sonuçları: Antiretroviral Tedavide Yeni Bir Dönem mi Başlıyor?

Gelişen teknoloji Tanı ve tedavide kullanım Uygulanan teknikler çok gelişmiş bile olsalar kendine özgü komplikasyon riskleri taşımaktadırlar

Onur Konuğumuz Prof. Dr. Güler AKSOY. Acıbadem Sağlık Grubu Hemşirelik Hizmetleri Direktörlüğü

Halk Sağlığı-Ders 6 Aşırı Doğurganlığın Kontrolü ve İlaçla Koruma

TÜRKİYE DEKİ ÜÇ TIP FAKÜLTESİNİN SON ÜÇ YILDAKİ YAYIN ORANLARI THE THREE-YEAR PUBLICATION RATIO OF THREE MEDICAL FACULTIES IN TURKEY


TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı

ÖZGEÇMİŞ. :Sema Bayraktar. :Öğretim Görevlisi. Derece Alan Üniversite Yıl. Fen Bilimleri. Hemşirelik

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Akış planı. Kanıt nedir? Meta-analiz Nedir? Neden meta-analiz? Olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir? Nasıl hazırlanır?

Kanatlı. Hindilerde salmonellanın başarıyla azaltılması

SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması

TÜRK TORAKS DERNEĞİ ASTIM ALLERJİ ÇALIŞMA GRUBU EYLEM PLANI ÇALIŞMA GRUBU PROJELERİ

Prof. Dr. Mustafa Şahin kimdir?

Kanıta Dayalı Tıp ve Kan Bankacılığı

TÜRKİYE DE EBELİK ARAŞTIRMALARININ DURUMU. Prof. Dr. Zekiye KARAÇAM ADÜ- Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER

Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Alınacak Yan Dal Asistan Sayıları

Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Prof.Dr. S.Gülten. Bayrak. Aktuğlu

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

Türkiye de Toplum Kökenli Enfeksiyon Hastalıklarında Neredeyiz?

K A L B İ M İ Z D E S İ N

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Mezuniyet Yılı. Lisans Hemşirelik Bölümü Hacettepe Üniversitesi 2004

PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ?

ROBOTİK BÖBREK AMELİYATI

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı

ENFEKSİYON KONTROL HEMŞİRELERİNE YÖNELİK EĞİTİM FAALİYETLERİMİZ ÖZDEN DURUHAN İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ

Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım. Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD

Yeni Nütrisyonel Kılavuzların Karşılaştırılması. Diyetisyen Merve DAYANIK

Tdap Aşıları (Difteri, Toksoid ve Cansız Boğmaca)

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

ÖZGEÇMİŞ. I- Kişisel Bilgiler. II-Yabancı Dil. III-Eğitim: Doğum yeri ve tarihi : Ankara, 7 Şubat : Medical Park Bahçelievler Hastanesi

ÇORUM HİTİT ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ NDE HEMODİYALİZ KATETER ENFEKSİYONLARI

MS TE BESLENME VE EGZERSİZ. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu

"Hekimler ve Kütüphaneler - Kanıta Dayalı Tıp İşbirliği" Prof. Dr. H. Mehmet TÜRK Bezmialem Vakıf Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı

Grip Aşılarında Güncel Durum

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

a) Editörlük 20 b) Yayın Kurulu üyeliği 10

[RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI

Başlık: Yanık Olgularında Enfeksiyon Gelişim Nedenleri ve Enfeksiyonların Önlenmesi Üzerine Yapılan Çalışmalar

Avrupa da Yenidoğan Sağlığı Için Eylem Çağrısı

YILIN SES GETİREN MAKALELERİ

HIV/AIDS epidemisinde neler değişti?

Çocukluk Çağında Probiyotik Kullanımı Probiotic Use in Childhood

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

3. SIKLIKLA TEDAVİ EDİLEN HASTALIKLAR, UYGULANAN PROSEDÜRLER VE HİZMETLER:

Progesteron un düşük ve preterm doğumları önlemedeki yeri (Lehine) Prof.Dr.S.Cansun Demir Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

KATETER İNFEKSİYONLARININ ÖNLENMESİNDE EĞİTİMİN KATKISI

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

PROFESÖRLÜK BAŞVURUSU için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekmektedir.

Prof. Dr. Rabin SABA Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Memorial Sağlık Grubu

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ

Yüksek Lisans Tez Başlığı Ülkemizde Üretilen Makarnaların Bileşimi ve Pişirme Kaliteleri Üzerinde Araştırmalar Tez Danışmanı Yrd.Doç.Dr.

Geleneksel paradigma

Dr. Öznur AK SBÜ Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Transkript:

MART 2013 Yıl:3 Sayı:1

-6 Dergimiz yılda 4 sayı olacak şekilde yayıma hazırlanmaktadır. Ağırlıklı olarak pediatrik ve Türkiye nin ilk ve tek bilimsel probiyotik ve prebiyotik dergisi olan Pro/Prebiyotik Günlükleri isimli dergimiz yayın hayatına devam etmektedir. İlk beş sayımıza verdiğiniz destek ve olumlu geri bildirimleriniz için çok teşekkür ederiz. Türkiye nin her yerinden konusunda uzman meslektaşlarımızla beraber sizlere rehber olarak kullanabileceğiniz ve keyifle okuyacağınız bir sayı daha hazırladık. Prof. Dr. Metehan Özen Prof. Dr. Metehan ÖZEN, Prof. Dr. Mustafa AKÇAM Prof. Dr. Nur ARSLAN Prof. Dr. Uğur DİLMEN Doç. Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ Doç. Dr. Ömer ERDEVE Prof. Dr.Hasan YÜKSEL Baskı Tarihi: MART 2013 Yıl: 3 Sayı: 1 Bu sayımızda sizlerle 2 yeni gelişmeyi paylaşmak istedim. Bifiform markasının koşulsuz bilimsel desteği ile yayımladığımız dergimiz bundan sonra Pfizer Tüketici Sağlığı himayesinde yola devam edecektir. Dünyanın en büyük ilaç firması ailesine dahil olan Ferrosan artık tüm dünyada daha yaygın olarak insan sağlığına hizmet verecektir. İkinci olarak, düzenli okuyucularımızın fark edeceği üzere editörümüz yeni akademik ünvanı ile bilimsel hayatını sürdürecektir. Bu iki olumlu gelişmenin yayım hayatımıza pozitif etkilerini göreceğimize inanıyorum. Yenidoğan bölümümüz için düzenli olarak yorumlarını gönderen Prof. Dr. Uğur Dilmen bu sayımızda bizlere son 3 yıldır rutin olarak L. rhamnosus verilen 1000 den fazla prematüre bebeğin sonuçlarını bizler için değerlendirdi. Doç. Dr. Ömer Erdeve ise prematüre bebekler için ölümcül olabilen eski bir soruna (NEK) anne sütü dışındaki tek diğer olumlu yaklaşım gibi gözüken probiyotiklerin yenidoğan ünitelerinde kullanımından bahsetmektedir. Bu sayıda ilk kez değerli yorumlarını bizlerle paylaşan Prof. Dr. Mustafa Akçam, B. animalis verilen sağlıklı bireylerde dışkılama sayısının arttığını ve dışkı kıvamında yumuşama tespit edildiğini belirtmektedir. Dergimizde düzenli olarak yorumlarını gönderen Prof. Dr. Nur Arslan ise nozokomiyal ishali önlemek amacıyla yapılan bir klinik çalışmada L. reuteri kullanan çocuklarda nozokomiyal ishal gelişimi üzerine koruyucu bir etkisi olmadığını ve bu nedenle farklı probiyotik suşlarının farklı dozlarda kullanıldığı daha geniş serilere ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedir. Prof. Dr. Hasan Yüksel bu sayımızda pediatristler için çok önemli bir konu hakkında bizlerle beraber. Probiyotiklerin Atopik Dermatitin Önlenmesi Üzerine Etkisi isimli derlemeyi bizler için özetlemekte ve belirli probiyotik suşları ile yapılan çalışmaların pozitif sonuçlarından bahsetmektedir. Doç. Dr. Ener Çağrı Dinleyici ise belki de probiyotiklerin en etkili olduğu ve en çok kullanıldığı endikasyonlardan biri olan antibiyotik ilişkili ishal konusunda en son yayımlanan bir meta-analizi bizler için değerlendirdi. Konuyla ilgili deneyimini ve bu makale için editöre gönderilen bir mektubu da yorumlarına dahil ettiği bu güzel yazıyı büyük bir merakla okuyacaksınız. Bu sayımız sayesinde probiyotik ve prebiyotik desteğini günlük hekimlik sanatınızda daha etkili ve verimli şekilde kullanacağınızı ümit etmekteyiz. Başka bir sayıda buluşana kadar, okulların açıldığı ve enfeksiyonların artacağı önümüzdeki kış günlerinde sağlıklı bir bağırsak florası için probiyotik desteğini ihmal etmeyelim Prof. Dr. Metehan Özen

13 İnsanlara Bifidobacterium animalis Subsp. lactis Gcl2505 Verilmesinin Bifidobakteriyel Mikrobiota Kompozisyonu ve Dışkılama Sıklığına Etkisi Prof. Dr. Mustafa Akçam 05 Çocukluk Çağı Enfeksiyon Hastalıklarında Prebiyotik ve Probiyotiklerin Rolü 15 Lactobacillus reuteri DSM 17938 Çocuklarda Nozokomiyal İshalin Önlenmesinde Etkili Değildir: Randomize, Çift Kör, Plasebo Kontrollü Bir Çalışma Prof. Dr. Metehan Özen Prof. Dr. Nur Arslan 09 Çok Erken Doğan Bebeklerde Probiyotikleri Rutin Kullanımı: İki Kohortun Geriye Dönük Karşılaştırılması 17 Nekrotizan Enterokolit: Eski Problemde Yeni Umut Prof. Dr. Uğur Dilmen Doç. Dr. Ömer Erdeve 11 Antibiyotikle İlişkili İshalin Önlenmesi ve Tedavisi İçin Probiyotikler: Bir Sistematik Derleme ve Meta-Analiz Doç. Dr. Ener Çağrı Dinleyici 19 Probiyotiklerin Atopik Dermatitin Önlenmesi Üzerine Etkisi Prof. Dr. Hasan Yüksel

Çocukluk Çağı Enfeksiyon Hastalıklarında Prebiyotik ve Probiyotiklerin Rolü Prof. Dr. Metehan Özen Süleyman Demirel Üniversitesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Probiyotiklerin gastrointestinal sistemde lokal etkisi yanı sıra mukozal bağışıklık sistemi üzerinden sistemik bağışıklık sistemini de pozitif yönde etkilediği keşfedildiğinden itibaren, bilim dünyası sistemik enfeksiyonların tedavi ve önlenmesinde probiyotik çalışmalarına başladı. Özellikle, yeni antibiyotik keşfetme uğraşlarının azalması ve dirençli mikroorganizmaların toplumda yaygınlaşması, bu klinik çalışmaları ve yeni yöntemler bulma hevesini hızlandırdı. Artan çalışmalar ve sonuçları hakkında bilgi vermek amacıyla çocuk enfeksiyon uzmanlığının en önemli dergisinde yakın zamanlı makaleleri derleyen kısa bir rapor yayımlandı. Bu makaleyi sizler için özetlemek gerekirse; Enfeksiyonlar çocukluk çağında en sık doktora başvuru sebebi olmaktadır. Bu ziyaretler sırasında maalesef tüm dünyada gereğinden çok fazla antibiyotik kullanılmaktadır. Doktor başvurusunu ve antibiyotik kullanımını azaltmak hipotezi ile yapılan pek çok kohort (özellikle kreş) çalışması bulunmaktadır. Son on yıldır yapılan bu çalışmalarda: yüksek doz ve uygun suşla yapılan araştırmalarda, toplam enfeksiyon sayısının, doktora başvuruların ve antibiyotik kullanımının azalması dikkat çekmektedir. kontrol grubundan daha az enfeksiyon geçirdiği gözlemlenmektedir. Ancak, bu etki belli başlı probiyotik suşlarında daha belirgindir 4. Bebekler için üretilen formül mamalar ve gıda ürünleri her geçen gün daha fazla oranda probiyotik ve/veya prebiyotiklerle takviye edilmektedirler. Probiyotik kullanımının alternatif tıptan kanıta dayalı tıp alanına taşınması için bir çok çalışma yapılmıştır. Veriler belli probiyotiklerin akut viral gastroenteritlerin destekleyici tedavisinde ve gastrointestinal hastalıkların önlenmesinde kullanılmasını desteklemektedir. Tüm enfeksiyon hastalıklarının ve solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde prebiyotik ve probiyotiklerin rolü gözlenmiştir. İyi yönetilmiş, randomize kontrollü çalışmalardan elde edilmiş veriler preterm infantlarda nekrotizan enterokolitin tedavisinde probiyotiklerin rolünü desteklemektedir. Buna rağmen, çalışmalarda farklı türler, farklı suşlar kullanıldığından, farklı dozlar verildiğinden, çeşitli çalışma kurgularında başka sonuçlar ölçüldüğünden heterojen olan çalışma sonuçlarını kanıta dayalı tavsiyelere dönüştürmek zordur. Bu makale prebiyotiklerin, probiyotiklerin ve sinbiyotiklerin pediatrik enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde ve tedavisinde kullanılmasının getireceği klinik kazançlara odaklanmaktadır. Toplam Enfeksiyon Hastalığı a. Yüksek vaka sayılı bir gözlemsel çalışmada 1 : Sinbiyotik katkılı mama desteği alan 771 çocukta kontrol grubuna göre anlamlı oranda az toplam enfeksiyon sayısı bildirilmektedir (%31 x %40.6, p <0.05). b. Bu yıl JPGN dergisinde yayımlanan bir çalışmada 2 : Altı aylıkken probiyotik desteği başlanan ve toplam 6 ay kullanan çocuklarda %46 AGE, % 27 ÜSYE ve %30 toplam enfeksiyon sayısında azalma bildirilmiştir. Solunum Yolu Enfeksiyonları a. İki aylıkken LGG + Bb-12 başlanan ve 12 aylık olana kadar destek alan çocuklarda AOM sayısı yarı yarıya azalmaktadır (%22 x %50, p: 0.014). Aynı zamanda, probiyotik desteği süresince bu çocuklarda daha az tekrarlayan ÜSYE tespit edilmiştir 3 (%28 x %55, p:0.022). b. On çalışmayı kapsayan bir Cochrane analizinde ise toplam ÜSYE sayısını azaltmada probiyotik kullananların Stefan Weichert, Horst Schroten and Rüdiger Adam. The role of prebiotics and probiotics in prevention and treatment of childhood infectious diseases. Pediatr Infect Dis J 2012; 31: 859 62. 5

Prof. Dr. Metehan Özen Süleyman Demirel Üniversitesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Akut İshal Tedavisi a. Daha önce ESPGHAN ve ESPID dernekleri tarafından yayımlanan bir rehberde, belli probiyotik suşlarının kanıta dayalı tıp değerlendirmesine göre (LGG suşu - A1 ve S. boulardii - B2 düzeyinde) akut ishal tedavisinde etkili olduğu ve önerildiği bilinmektedir. b. Cochrane analizi ise çocuklarda yapılan 56 çalışmayı derlemiş ve sonuçta probiyotik kullanımının akut enfeksiyöz enteritlerde belirgin etkisi olduğunu ve ishal süresini 24 saat kısalttığını belirtmiştir. Antibiyotik İlişkili İshal a. Altı çalışmayı kapsayan bir meta-analiz sonucuna göre 7, probiyotikler antibiyotik ilişkili ishal riskini anlamlı olarak azaltmaktadırlar (%28.5 x % 11.9, p:0.006). b. Bir Cochrane analizinde ise yüksek-doz prebiyotik kullanımı antibiyotik ilişkili ishal riskini azaltmaktadır (%22 x %8, RR:0.40). Akut Enfeksiyöz İshallerin Önlenmesi a. Enfeksiyöz ishalleri önlemek amacıyla yapılan 3 çalışma sonucuna göre Bb-12 kullanımı AGE riskini yaklaşık yarı yarıya azaltmaktadır. Bu nedenle, ESPGHAN mamalarda Bb-12 (yalnız veya kombine olarak) kullanımının desteklenmesi gerekmektedir şeklinde yorum bildirmektedir 5. b. Benzer şekilde, 1000 den fazla çocuğu kapsayan 3 randomize kontrollü çalışmayı derleyen bir makale sonucuna göre, nozokomiyal ishallerin önlenmesinde LGG kullanımı riski anlamlı oranda azaltmaktadır 6. Ancak bu sayımızda yorumlanan başka bir çalışmaya göre ise L. reuteri suşu bu konuda etkinlik göstermemektedir. Her ne kadar çalışmalarda farklı suşlar, farklı doz ve süreler kullanılmış olsa da, probiyotik ve prebiyotiklerin insan sağlığı üzerine olumlu etkileri belirgindir. Enfeksiyonlardan korunma ve tedavide probiyotiklerin rutin kullanıma girebilmesi için daha çok sayıda çok merkezli çalışmalar gerekmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, bugün çocuk hekimlerinin enfeksiyonlardan korunmada kullandıkları pek çok farklı bitkisel ürünün çocuklar üzerinde çalışması neredeyse yok denecek kadar azdır. Kaynaklar 1. Picaud JC, and et al. Acta Paediatr 2010; 99: 1695-1700. 2. Maldonado J, and et al. JPGN 2012; 54: 55-61. 3. Rautava S, and et al. Br J Nutr 2009; 101: 1722-6. 4. Hao Q, and et al. Cochrane Database Syst Rev 2011; 9: CD006895. 5. Braegger C, and et al. JPGN 2011; 52: 238-50. 6. Szajewska H, and et al. Aliment Pharmacol Ther 2011; 34: 1079-87. 7. Szajewska H, and et al. J Pediatr 2006; 149: 367-72. Dr. Metehan ÖZEN 1969 yılında Üsküdar - İstanbul da doğdu. 1984 yılında İstanbul Atatürk Fen Lisesi nde okumaya hak kazandı. Marmara Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesini bitirdikten sonra 1996-2000 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı nda uzmanlık eğitimi aldı ve tezini Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş danışmanlığında tamamladı. 2002 2004 tarihleri arasında Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları uzmanlık eğitimini Hacettepe Üniversitesi nde aldı ve tezini Prof. Dr. Güler Kanra gözetiminde bitirdi. 2004 tarihinde İnönü Üniversitesi nde Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı nı kurdu. 2006 tarihinde Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Doçenti olmaya hak kazandı. Ekim 2009 tarihinden itibaren Süleyman Demirel Üniversitesi nde akademik görevine devam etmektedir. Kuş Gribi ve Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi konularında 2006 Ocak ayından itibaren Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurulu nda ve Doğa Derneği nde danışman olarak çalıştı. Başarılı ve özverili çalışmalarından dolayı Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından ödüllendirildi. Çeşitli Sivil Toplum Örgütleri nin üyesi olarak Türkiye de pek çok doğa koruma projesinde görev aldı. İngilizce ve Türkçe olarak doğa koruma ve kuş gözlemi hakkında pek çok yayını bulunmaktadır. 2007 yılında basılan ve çok sayıda ödül alan Türkiye nin Önemli Doğa Alanları kitabına hem Bilimsel Danışman hem de Yazar olarak katkıda bulundu. 2010 yılında Türkiye nin ilk uluslararası ornitoloji kitabı Birds of Turkey; Status, Taxonomy and Distribution yayımladı. Doğanın saflığına ve doğa korumaya olan merakı yüzünden doğadaki mikro-organizmaların insan sağlığına olan olumlu etkilerine dikkat çekmek amacıyla, son yıllarda probiyotik- prebiyotik konusuna yoğunlaştı. Türkiye de bir ilk olan Probiyotik-Prebiyotik Günlükleri isimli süreli derginin ve ilk pediatrik probiyotik kitabının Sağlıklı Kalmak İçin Probiyotikler ve Prebiyotikler: Anlatılmayan Hikaye editörlüğünü yaparak yayımlanmasını sağladı. Dünyanın ilk pediatrik toplantısı olan International Symposium of Probiotics Prebiotics in Pediatrics (IS3P-2012) eşbaşkanlığını yaptı.

Çok Erken Doğan Bebeklerde Probiyotiklerin Rutin Kullanımı: İki Kohortun Geriye Dönük Karşılaştırılması Prof. Dr. Uğur Dilmen, Zekai Tahir Burak Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği Şefi Amaç: Kanıtlar, çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde nekrotizan enterokolit (NEK) riskinin azaltılmasında probiyotiklerin, rutin kullanımları hakkında halen endişeler olmasına rağmen, etkinliği desteklemektedir. 2008 yılından bu yana yenidoğan yoğun bakım ünitesinde, probiyotikler gebeliğin 24 ila 31. haftasında doğan tüm prematüre bebeklerin bakımında standart olarak verilmektedir. Bu araştırma raporu, daha önceki kohort uygulamaları ile karşılaştırıldığında probiyotik kohort (PK) uygulaması yapılan bebeklerdeki sonuçları bildirmektedir. Araştırma deseni: Lactobacillus rhamnosus Lcr35 (LCR Restituo) (2 x 108 cfu/12st) ile tedavi doğumdan hemen sonra başlatıldı ve 36. haftaya kadar doğan bebeklere verildi. En önemli bulgu, NEK (evre II veya üzeri) gelişimin azalması oldu. Sekonder sonuçlar mortalite, geç başlangıçlı sepsis, kolestaz, izole rektal kanama (IRK), ve tam enteral beslenme ile ilgilidir. BULGULAR: Çalışmaya toplam 1130 hasta dâhil edildi. Hiçbir yan etki gözlenmedi. Probiyotik Kohort (PK) daki bebeklerde NEK oranında azalma görüldü (OR 0.20,% 95 güven aralığı [GA] 0,07-0,58), mortalite (OR 0.46; % 95 GA 0,21-1,00) ve geç başlangıçlı sepsis (OR 0,60, % 95 GA 0,40-0,89) ve tam enteral beslenme daha erken başlandı. Planlanan şekilde tedavisi tamamlanan bebekler arasında IRK önemli ölçüde azaldı. Sonuç: LCR Restituo uygulaması iyi tolere edildi ve bu kohortta düşük mortalite ve morbidite ile ilişkili olduğu saptandı. Elde edilen sonuçlar, bu probiyotiğin IRK yi azaltabileceği hipotezini destekleyen kanıtlar sunmaktadır. Raporda, çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde nekrotizan enterokoliti (NEK) önlemek için probiyotik kullanımının, bilimsel bazı tartışmalı konular ve yanıtlanmamış sorunlar nedeniyle yenidoğan literatüründe oldukça güncel bir konu olduğuna dikkat çekiliyor. Rapor, probiyotiklerin, prematüre bebeklerde şiddetli NEK riskini azaltmada önemli bir araç olduğuna dair kanıtların giderek arttığını, ancak bunların kullanımının yaygınlaştırılması ile ilgili bazı dikkat edilmesi gereken unsurlar olduğunu belirtiyor. Örneğin, probiyotiklerin çeşit, doz, tedavi yöntemleri ve uzun vadeli etkileri açısından rutin kullanımıyla ilgili yeterli kanıtın mevcut olmadığını ve son zamanlarda da bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekliliğinde fikir birliğine vardığı söyleniyor. Makalede, L. rhhamnosus un (LCR Restituo) profilaktik uygulamasının, şiddetli NEK riskini, mortaliteyi ve geç başlangıçlı sepsisi azalttığını gösterdi, ve tedavi uygulanan bebeklerde geriye dönük kohortla karşılaştırıldığında belirli bir yan etki görülmediğini belirtiyor. Yazarlar bunun, probiyotiklerin yararlı etkilerini gösteren çeşitli randomize kontrollü çalışmaların sonuçları ile tutarlı olduğunu eklemişlerdir. Prematüre bebeklerde probiyotiklerin rutin kullanımının önerilmesi konusundaki tartışmalar oldukça gündemdedir. Bu konudaki tartışmalarda öne çıkan en önemli iki konudan birincisi, prematüre bebekler için standart bakımda probiyotiklerin ne derecede önerilebileceği, ikincisi de probiyotik gıda takviyesinin pratikte kullanımı, özellikle kullanılacak bakteri ve hazırlanması, uygun doz, uygulama zamanı, çevresel çapraz kontaminasyonun rolü ve bazı özel bebek popülasyonlarında (yani, özel bebek mamasından daha ziyade, anne ya da donör sütü ile beslenen prematüre bebeklerde) probiyotiklerin etkinliğidir. Bir diğer konu da, probiyotiklerin uzun vadede kullanımının etkileri konusunda araştırma yapılmasının gerekliliğidir. Probiyotik kullanımının, enteral beslenmede gelişimi kolaylaştırdığı ve tam enteral beslenmeye geçişi sağladığı daha evvel yapılan çalışmalarda belirtilmiştir. Probiyotik kullanımının, Avrupa da preterm bebeklerde yaygınlaşması, NEK gelişimini ve tüm nedenlere bağlı ölümleri azalttığını gösteren bulguların giderek artmaktadır. Bu çalışmanın daha önce yürütülen çalışmalardan klinik açıdan üç önemli farkı vardır: Birincisi, probiyotik tedaviye doğumdan hemen sonra ve mümkün olan en kısa sürede başlanması; ikincisi, özel bir tür kullanılmasına ve dozun daha önceki çalışmalardan daha az olmasına rağmen verilen gıda takviyesinin etkili olması; üçüncüsü ise, probiyotiğin uygulanma süresinin (gebeliğin 36. haftasına kadar) özellikle izole rektal kanamanın azaltılmasında ve probiyotiğin koruyucu etkisini optimize etmede önemli olabileceğinin saptanmasıdır. Yazarlar, çalışmada bazı sınırlamalar olduğunu kabul ediyor ve bunlardan en önemlisinin de geriye dönük karşılaştırma olduğunu belirtiyor. Bunun yanı sıra, iki araştırma döneminde klinik uygulama ve hastane enfeksiyonlarının tamamen aynı olması sağlanamamaktadır. Ayrıca, çalışmanın yürütüldüğü kesimde LCR Restituo nun mikrobiyolojik açıdan tolere edilmesi hakkında prospektif ve sistematik bir sürveyans olmaması da, çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde bu probiyotiğin kullanılmasının tam güvenliği hakkında kesin bir karara varılmasını da engellemektedir. Bonsante F, Iacobelli S, Gouyon JB. Routine Probiotic Use in Very Preterm Infants: Retrospective Comparison of Two Cohorts. Am J Perinatol. 2012 Jul 6. [Epub ahead of print] Dr. Uğur Dilmen, Nevşehir de 1955 yılında doğdu. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ni 1979 yılında bitirdi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlık Eğitimini aynı yerde 1983 de tamamladı. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği nde askerlik hizmetini, Seydişehir SSK Hastanesi ve SSK Ankara Ulucanlar Dispanseri nde mecburi hizmet yaptı. Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfı Ahmet Örs Hastanesi nde uzman olarak çalıştı. 1988 yılında üniversite dışından müracaat ederek Doçent ünvanını aldı. 1994 yılında Yenidoğan Uzmanı oldu. 1994 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi nde Profesör oldu. 1996 yılında Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı ve Rektör Yardımcısı oldu. 2003 yılında Sağlık Bakanlığı Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Yenidoğan Kliniği Şefliğine atandı. Sağlık Bakanlığı nda Yenidoğan Hizmetleri Koordinatörü olarak ülke çapında organizasyon hizmetlerini yürütmeye başladı. 8 Ocak 2012 de Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü ne kurucu Genel Müdür olarak atandı. Yaklaşık 150 den fazla yurt dışı, 200 den fazla yurt içi makalesi vardır. Evli ve iki çocuk babasıdır. 13

Antibiyotikle İlişkili İshalin Önlenmesi ve Tedavisi İçin Probiyotikler: Bir Sistematik Derleme ve Meta-Analiz Probiyotikler tüketildiklerinde insan sağlığına katkı sağlayacaklarına inanılan canlı mikroorganizmalardır. Antibiyotik kullanımının sık bir yan etkisi olan ishal durumunda probiyotik kullanımının faydalı olacağı savunulmaktadır. Amaç: Antibiyotikle ilişkili ishalin (Aİİ) önlenmesinde ve tedavisinde probiyotik kullanımına dair kanıtları değerlendirmektir. Veri kaynakları: On iki elektronik veritabanı araştırıldı (DARE, Cochrane Library of Systematic Reviews, CENTRAL, PubMed, MBASE, CINAHL, AMED, MANTIS, TOXLINE, ToxFILE, NTIS, ve AGRICOLA) ve Şubat 2012 den başlayarak dahil edilen çalışmaların ve derlemelerin referansları veri tabanından görüntülendi. Çalışma seçimi: İki bağımsız araştırmacı Aİİ in önlenmesinde veya tedavisinde probiyotikler (Lactobacillus, Bifidobacterium, Saccharomyces, Streptococcus, Enterococcus, ve/veya Bacillus) konusunda paralel randomize kontrollü çalışmaları belirledi. Sonuçlar: Toplam 82 randomize kontrollü çalışma dahil olma kriterlerini karşıladı. Çoğunluk Lactobacillus temelli tedavileri tek başına veya diğer türlerle kombine ederek kullandı. 11811 katılımcıyı kapsayan 63 randomize kontrollü çalışmanın rastgele etkili meta-analizinde; probiyotik kullanımıyla Aİİ in azalması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki gösterdi (rölatif risk: 0.58; 95% CI, 0.50-0.68; P<0.01; I2, 54%; [risk farkı 0.07; 95% CI, 0.10 dan 0.05 e]. Bu sonuç çoklu alt grup analizlerine göre rölatif olarak duyarsızdı. Buna rağmen, havuzlanmış sonuçlarda belirgin bir heterojenlik vardı ve bu ilişkinin popülasyanlarla, antibiyotik özellikleriyle veya probiyotik müstahzarıyla değişiklik gösterip göstermediğine karar verdirecek yeterli kanıt mevcut değildi. Sonsöz: Toplanan kanıtlar probiyotiklerin Aİİ şikayetini azalttığını göstermektedir. Hangi probiyotiklerin en etkili olduğunu ve hangi hastaya hangi özgün antibiyotiğin verilmesi gerektiğini saptamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Hempel S, and et al. Probiotics for the prevention and treatment of antibiotic-associated diarrhea: a systematic review and meta-analysis. JAMA. 2012 May 9;307(18):1959-69. Probiyotikler ile ilgili son yıllarda çok sayıda çalışmanın yapılmasına paralel olarak, konu ile ilgili sistematik derleme ve meta-analizler de yayınlanmaya başladı. Probiyotikler ile ilgili makaleler 2000 li yılların başında daha çok gastroenteroloji ya da spesifik dergilerde olurken, son 1-2 yıl içerisinde NEJM, Science, JAMA ve PIDJ gibi dergilerde de konu ile ilgili makalelerin yayınlanması, mikrobiyotahastalık-korunma-tedavi ilişkisinin daha detaylı olarak değerlendirildiğini göstermektedir. Susanne Hempel ve arkadaşları JAMA nın 9 Mayıs 2012 deki sayısında probiyotiklerin antibiyotik ilişkili ishal (Aİİ) korunma ve tedavisindeki etkinlikleri ile ilgili bir sistematik derleme ve meta-analiz yayımladılar. Kanıta dayalı tıp alanında çalışmalarını yürüten araştırmacılar, oldukça geniş bir yayım arşivinden seçtikleri 82 randomize kontrollü çalışma üzerinde analizlerini yapmışlardır. Çalışmaların 52 si erişkin yaş grubunda olup, büyük bölümünde Helicobacter pylori tedavisinde kullanılan antibiyotikler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Altmış iki çalışmada probiyotiklerin Aİİ den korunmada, 20 çalışmada ise Aİİ tedavisinde etkinlikleri değerlendirilmiştir. Probiyotiklerin Aİİ den korunmada rolünün değerlendirildiği 62 çalışmanın sonucunda probiyotik kullanımının Aİİ gelişimini %42 oranında azalttığı gösterilmiştir. Ancak bu çalışmada I 2 değeri (homojenite skoru) %54 düzeyinde olup, farklı probiyotiklerin veya karışımların kullanılması nedeni ile heterojen sonuçlar elde edilmiştir. Araştırıcılar çalışma sonunda, probiyotiklerin Aİİ gelişme riskini belirgin olarak azalttığını ancak bu etkenin kullanılan probiyotik suşuna göre değişkenlik gösterdiğini belirtmişlerdir. Doç. Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Meta-analiz sonuçları birçok araştırmada yol gösterici olmakla birlikte analize dahil edilen/edilmeyen çalışmalar sonuçlarda belirgin farklılıklara neden olabilmektedir. JAMA da yayınlanan makaleden sonra editöre mektup formatında eleştirilerini gönderen Videlock ve Cremonini, 3 adet randomize kontrollü çalışmanın analize neden alınmadığını sormuşlardır. Hempels ve ark. bu çalışmaları değerlendirdiklerini ancak verilerin değerlendirilmesi aşamasında makale dışında bırakıldığını, bu çalışmaların eklenmesi durumunda da analiz sonuçlarında değişiklik olmadığını bildirmişlerdir. Videlock ve Cremonini de ilginç olarak 2012 yılında Alimentary Pharmacology Therapy de yayınladıkları probiyotikler ve Aİİ konulu meta-analizde 34 çalışmayı dahil etmişler, probiyotiklerin Aİİ gelişmesinden koruyucu etkisini %47 olarak belirtmişlerdir. Araştırmacılar en iyi sonuçları Helicobacter pylori eradikasyon grubunda göstermiş olup, bu grupta Aİİ gelişme riski %63 azalmıştır. Pediatrist gözü ile baktığımda bu çalışmalarda çocuk ve erişkin çalışmalarının mutlaka ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Bir Cochrane analizinde Johnston ve arkadaşları pediatrik yaş grubunda yapılmış 16 çalışmayı (3432 çocuk) değerlendirmiş ve probiyotiklerin Aİİ gelişimini %48 azalttığını göstermişlerdir. Bu analizde, yüksek doz probiyotik uygulamasının düşük doz probiyotik uygulamasına göre daha etkin bulunduğu, ancak bu etkinin değerlendirilebilmesi için daha geniş çalışmalara ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Kaynaklar 1- Tarnow-Mordi WO, and et al. N Engl J Med. 2011; 364(19): 1877-8. 2- Balter M. Science. 2012; 336(6086):1246-7. 3- Videlock EJ and Cremonini F. JAMA. 2012; 308(7):665; author reply 665-6. 4- Videlock EJ, Cremonini F. Aliment Pharmacol Ther. 2012; 35(12):1355-69. 5- Johnston BC, and et al. Cochrane Database Syst Rev. 2011;(11):CD004827. Dr. Ener Çağrı DİNLEYİCİ, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra 1998-2003 yılları arasında Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlığı tamamladı. Halen aynı üniversitede Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Doç.enti olarak çalışmaktadır. Temel ilgi ve çalışma alanlarını çocuk enfeksiyon hastalıkları ve aşı ile engellenebilir hastalıkları, çocukluk çağında probiyotiklerin kullanımı ve enfeksiyon hastalıkları farmakoekonomisi konuları oluşturmaktadır. 2004 yılında pnömokok enfeksiyonları ve korunma, 2007 yılında ise aşı uygulamaları konusunda uluslararası sertifika programlarını tamamlamıştır. Halen enfeksiyon hastalıkları farmakoekeonomisi konusunda yurtdışı eğitim ve çalışma programına devam etmektedir. Uluslararası indekslerde 40 dan fazla makalesi, ulusal ve uluslararası kongrelerde sunulmuş 100 den fazla çalışması bulunmaktadır. 2008 yılında 3rd Regional Pneumococcal Symposium ve 2010 yılında ilk kez düzenlenen International Neonatal Maternal Immunization Symposium düzenleme komitesinde yer almıştır. European Society for Paediatric Infectious Diseases (ESPID), European Society in Clinical Microbiology and Infectious Diseases (ESCMID), International Sceintific Association of Probiotics and Prebiotics, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği, Milli Pediatri Derneği üyesidir. Evli ve bir kız çocuğu babasıdır. 15

İnsanlara Bifidobacterium animalis Subsp. lactis GCL2505 Verilmesinin Bifidobakteriyel Mikrobiota Kompozisyonu Ve Dışkılama Sıklığına Etkisi Prof. Dr. Mustafa Akçam, Süleyman Demirel Üniversitesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı, Isparta Bu çalışmanın amacı Bifidobacterium animalis subsp. lactis GCL2505 (GCL2505) alınmasının bağırsaktaki endojen bifidobakteriler ve dışarıdan alınan bifidobakteriler üzerindeki etkilerini tespit etmek Metod: Randomize, çift kör, plasebo kontrollü çapraz bir çalışma. İki farklı grupta 2 ayrı dizaynda yapılan iki çalışma. İlk çalışma 17 konstipasyonlu bayan üzerinde yapılmış. İkinci bölüm ise 17 sağlıklı erkek üzerinde yapılmış. Çalışmaya katılanlar ikiye ayrılarak bir gruba günde 10 10 cfu B. animalis, diğer gruba da plasebo verilmiş. Çalışma iki hafta sürmüş. Çalışmaya katılanların dışkılama paternleri kaydedilmiş ve dışkılarındaki toplam bifidobakteriler PCR metodu ile tetkik edilmiş. Çalışmaya katılanlar da iki gruba ayrılmış, bir gruba 10 10.3 cfu (yüksek doz) diğer gruba da 10 9.3 cfu (düşük doz) konsantrasyonunda B. animalis verilmiş. Dışkıdaki bakteri miktarı ve çeşitliliği kültür ve real-time- PCR metodu ile bakılmış. Sonuçlar : Çalışmada dışkılama sayısı artmış ve dışkı kıvamında yumuşama tespit edilmiştir. Dışkıdaki total bifidobakterilerin (B. bifidum, B. breve, B. longum subsp. longum, B. adolescentis, B. anglatum, B. catenulatum, B. pseudocatenulatum, B. dentium, B. longum subsp. infantis ve B. lactis) miktarında artış görülmüştür. Endojen bifidobakterilerde (B.lactis dışındaki) bir değişiklik görülmemiştir. Bu çalışmada uygulamanın başında hiçbir gönüllünün dışkısında B.lactis yok iken uygulama sonrası her gün dışkıda Bifidobakteri varlığı bakılmış. Uygulamadan 1 veya 2 gün sonraki günlerde maksimum düzeye çıkan bakteriler verilen dozun en az 10 katı kadar daha yüksek bulunmuş. Yedinci günden sonra çoğu gönüllüde dışkıda B.lactis görülmemiştir. Son derece zahmetli ve teknoloji gerektiren bir çalışma. İki farklı grupta iki farklı dizaynda probiyotik örnekler verilerek yapılan randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir çalışma. Uluslararası saygın bir dergide (A sınıfı) yayınlanması çalışmanın ne kadar önemli ve başarılı olduğuna işaret etmektedir. Konstipasyon günümüzde yaygın görülen sıkıntı verici bir durumdur. Bu çalışmada konstipasyonu düzeltmede probiyotiklerin pozitif katkısı bilimsel olarak gösterilmiştir. Daha önceleri, verilen probiyotik suşlarının konakçıya zarar vermesinden, orada kalıcı hasar oluşturmasından korkulurdu. Bu çalışma ile bağırsaktaki endojen probiyotik suşlarında herhangi bir değişiklik yapmadığı ve bir hafta gibi bir sürede vücudu terk ettiği gösterilmiştir. Bu çalışma verilen bifidobakterilerin bağırsaklarda çoğalarak ürediğini gösteren, endojen türlere etki etmediğini ve konstipasyonu düzelttiğini gösteren ilk çalışmadır. Son olarak da verilen probiyotiklerin bağırsaklarımızda çoğaldığının gösterilmesi bilimsel araştırmalar için yeni ufuklar açmaktadır. 17 tik verilmesi ile alerjik hastalık gelişiminin önlenebileceğini göstermiştir. Bu önleme meta-analizde %2 Akihiro Ishizuka, and et al. Effects of administration of Bifidobacterium animalis subsplactis GCL2505 on defecation frequency and bifidobacterial microbiota composition in humans. Journal of Bioscience and Bioengineering. 2012; 113: 587 91. Dr. Mustafa AKÇAM, 1966 Yılında İskenderun da doğdu. İlk ve Ortaöğretimimi İskenderun da tamamladı. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi nden 1988 yılında mezun oldu. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi nde 1994 te tamamladıktan sonra, Samsun Doğum ve Çocuk Bakımevi nde 2001 e kadar uzman olarak çalıştı. 2001-2003 arası Isparta Doğum ve Çocuk Bakımevi nde görev yaptıktan sonra, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı nda Yardımcı Doçent olarak çalışmaya başladı. 2004-2007 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim dalında yan dal uzmanlık eğitimini tamamladı. 2006 yılında Çocuk Sağlı ve Hastalıkları alanında Doçent oldu. 2012 yılında Profesör kadrosuna atandı. Uluslararası ve ulusal toplam 100 ün üzerinde bilimsel yayını vardır.

Lactobacillus reuteri DSM 17938 Çocuklarda Nozokomiyal İshalin Önlenmesinde Etkili Değildir: Randomize, Çift Kör, Plasebo Kontrollü Bir Çalışma Prof. Dr. Nur Arslan, Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk Gastro Enteroloji ve Hepatoloji Bilim Dalı ve Metabolizma Ünitesi Bu çalışmada, probiyotiklerle ilgili olarak üzerinde en fazla çalışma yapılan çocukluk çağı ishalleri ve rotavirus ishali incelenmiş, Lactobacillus reuteri DSM 17938 kullanımının çocuklarda nozokomiyal ishalleri önlemede etkili olup olmadığı görülmüştür. Amaç: Lactobacillus reuteri DSM 17938 alımının nozokomiyal ishali önlemede etkinliğinin araştırılmasıdır. Çalışma dizaynı: İshal dışında yakınmalarla hastaneye başvuran çocuklar (106 çocuk, yaş aralığı: 1-48 ay) randomize, çift kör, plasebo kontrollü bu çalışmaya dahil edildi. 54 çocuğa hastanede kaldıkları sürece L reuteri DSM 17938 günde bir kez olacak şekilde 10 8 CFU dozunda verilirken, 52 çocuğa plasebo verildi. Bulgular: Çalışmaya alınan tüm çocukların verileri son analizde kullanıldı. Nozokomiyal diyare hastane başvurusundan 72 saat sonra başlayan, 24 saat içinde 3 veya daha fazla sayıda sulu dışkılama olarak tanımlandı. L reuteri DSM 17938 kullanımının hem nozokomiyal ishal gelişimini (risk oranı 1.06, %95 güven aralığı: 0.7-1.5) hem de rotavirus ishali gelişimini (1.04, 0.6-1.6) anlamlı olarak etkilemediği saptandı. Ayrıca probiyotik grubu ile plasebo grubu arasında diğer ikincil veriler açısından da (rotavirus enfeksiyonunun sıklığı, ishal sıklığı, ishal süresi, tekrarlayan ishal sıklığı, kronik ishal sıklığı, hastanede kalınan gün sayısı ve rehidratasyon ihtiyacı sıklığı) anlamlı fark saptanmadı. Hastalarda herhangi bir istenmeyen etki gözlenmedi. Çalışmanın çift kör plasebo kontrollü yapılmış olması çalışmanın değerini artırmaktadır. Ayrıca ortalama yaşları 11 ay olan küçük çocuklarda çalışılmış olması da önemlidir. Bu çalışmanın en önemli kısıtlılıkları dışkıda L reuteri miktarının ölçülmemiş olması ve hastaların antibiyotik kullanımlarına göre sınıflandırılmamış olmasıdır. Bu çalışmada günlük kullanılan L reuteri DSM 17938, solunum sistemi veya üriner sistem enfeksiyonu ile hastaneye başvuran çocuklarda nozokomiyal ishal gelişimini etkilememiştir. Bu durum, kullanılan probiyotik dozunun yetersiz olmasından (10 8 cfu/gün) kaynaklanıyor olabilir ve etkinlik için daha yüksek doz probiyotik kullanımı gerekebilir. Ayrıca, daha önce yapılan birkaç çalışmada farklı türlerde laktobasil kullanımının nozokomiyal etkinliğinin olması her suşun aynı etkiyi göstereceği sonucunu vermeyebilir. Daha önce yapılan ve Lactobacillus GG, Bifidobacterium bifidum ve Streptococcus thermophilus kullanılan çalışmalarda ve Lactobacillus GG nin kullanıldığı çalışmaların meta-analizinde, bu probiyotiklerin nozokomiyal ishalleri önlemede etkili oldukları saptanmıştır (1-2). Buna karşın Lactobacillus delbrueckii H2B20 kullanımının ishali önlemede etkin olmadığını gösteren bir çalışma da bulunmaktadır (3). Sonuç olarak, hem hastanede kalış süresinin uzamasına hem de morbidite ve mortalitenin artmasına neden olan nozokomiyal ishallerin önlenmesinde, farklı probiyotik suşlarının farklı dozlarda kullanıldığı daha geniş serilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmaların probiyotik kombinasyonları ile yapılması, ayrıca antibiyotik kullanımlarının da netleşmesi çalışma sonuçlarının pratik uygulamalarda daha kolay kullanılmasını sağlayacaktır. Kaynaklar 1. Hojsak I, et al. Pediatrics 2010;125:1171-7. 2. Szajewska H, et al. J Pediatr 2001;138:361-5. 3. Szajewska H, Wanke M, Patro B. Aliment Pharmacol Ther 2011;34:1079-87. 4. Saavedra JM, et al. Lancet 1994;344:1046-9. 5. Penna FGC, et al. Pediatria (Sao Paulo) 2009;31:76-80. Sonuç: Hastanede yatan çocuklarda L reuteri DSM 17938 kullanımı plasebo ile karşılaştırıldığında rotavirus enfeksiyonu da dâhil olmak üzere nozokomiyal ishal gelişimi üzerine koruyucu bir etki göstermemektedir. Wanke M, Szajewska H. Lack of an Effect of Lactobacillus reuteri DSM 17938 in Preventing Nosocomial Diarrhea in Children: A Randomized, Double-Blind, Placebo-Controlled Trial. J Pediatr. 2012 Jul;161(1):40-43. Dr. Nur Arslan, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi nden mezun olmuştur. Aynı yıl Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi nde başladığı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlığı nı 1998 yılında tamamlamış, aynı kurumda 1998-2002 yılları arasında Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme yan dal uzmanlığı yapmıştır. 2005 yılında Doçent, 2010 yılında Profesör olan Dr. Arslan, Ocak 2012 yılında Biyokimya doktorasını tamamlayarak bilim doktoru (PhD) unvanı almıştır. Toplam 100 ün üzerinde ulusal ve uluslar arası yayını ve dokuz ulusal kitapta bölüm yazarlığı bulunmaktadır. Dr. Nur Arslan, uluslararası çok sayıda yayın için hakemlik yapmıştır ve uluslar arası bir derginin Editorial Board üyesidir. Halen, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Gastroenteroloji ve Beslenme Bilim Dalı ve Metabolizma Ünitesi nde çalışmaktadır ve aynı zamanda Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Moleküler Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyesidir. Dr. Arslan, evli ve bir erkek çocuk annesidir. 19

Doç. Dr. Ömer Erdeve, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Neonataloji Bilim Dalı Wu ve ark., 2012 yılı Haziran ayında Pediatrics and Neonatology dergisinde yayınlanan derlemesinde, geçmişten günümüze önemini yitirmeden ulaşabilen yüksek mortaliteli bir hastalık olan nekrotizan enterokolit (NEK) tablosundaki gelişmeleri işlemişlerdir. Birçok bağımsız çalışmada probiyotiklerin bağırsak bariyer fonksiyonunu olgunlaştırdığı, apoptozisi düzenlediği, patojenik organizmaların büyümesini engellediği, anti-inflamatuvar sitokin ve sekretuvar Ig A salınımını sağladığı, nitrik oksit üretimini tetiklediği ve antioksidan aktiviteyi artırdığı gösterilmiştir. Son 30 yıldaki yoğun araştırmalara ve yenidoğan yoğun bakım alanındaki gelişmelere rağmen nekrotizan, enterokolit (NEK) insidansında ve ilişkili mortalitede düşüş sağlanamamıştır. NEK etiyolojisi tam olarak aydınlatılmamış olmakla birlikte günümüzde en kabul gören hipotez enteral beslenme ve patojenlerle kolonizasyonun intestinal hipoksi-iskemi-reperfüzyon zemininde preterm bebeklerin gelişimini tamamlamamış bağırsak epitelyum hücreleri tarafından gerçekleşen inflamatuvar yanıtı aşırı provoke etmesi olarak görülmektedir. Ancak, öne çıkan patojen mikroorganizmalarla birlikte komensal floranın disbiyotik flora tarafından geciktirilmesi NEK patogenezinde temel bir role sahiptir. Son çalışmalar, aynı yaş grubundaki NEK olan hastaların NEK olmayan hastalara göre daha az çeşitlilikte bir floraya sahip olduklarını ortaya koymuştur. NEK in önlenmesinde probiyotiklerin rolü üzerine yakın zamanda yayınlanan bir meta-analizde; 2176 düşük doğum ağırlıklı preterm bebek toplamında başarı oranı 1/25 olarak bulunmuştur. Rezidü miktarının yanı sıra hemogram ve vital bulgularda ani ciddi değişikliklerin yakın takibi erken tanı ve medikal/cerrahi tedavi zamanlaması açısından yardımcı olabilir. NEK in önlenmesi açısından, Bifidobacterium ve Lactobacillus içeren oral probiyotik kullanılması komensal floranın erken dönemde oluşması, patojenik floranın engellenmesi ve inflamatuvar yanıtın baskılanması yönlerinden basit ve güvenli bir yöntem olarak gözükmektedir. NEK etiyopatogenezi net olarak ortaya konulmamış olmakla birlikte, gelişiminde beslenme, intestinal iskemi ve bakteri etkileşimiyle oluşan mukozal hasara immatür bağırsak epitelinin bakteri kolonizasyonu ile de provoke edilen aşırı inflamatuvar yanıtı suçlanmaktadır. Komensal ve patojenik bakteriler arasındaki arzulanmayan dengesizliğin NEK patogenezindeki hücresel olayları tetiklediği düşünülmektedir. NEK tedavisi antibiyotiklerin yanı sıra destek tedavisi ve gerektiğinde cerrahi tedaviden oluşur. Tüm bu tedavilere rağmen mortalite ve morbidite çok yüksektir, bu nedenle de önleyici tedavi ön plana çıkmaktadır. NEK in önlenmesinde ispatlanmış en önemli strateji anne sütü ile beslenmedir. Ig A, intravenöz deksametazon, enteral antibiyotikler, çoklu doymamış yağ asitleri, laktoferrin ve arjinin denenmiş ancak rutine girememiş önleyici tedaviler olarak literatürde bildirilmişlerdir. Yazarlar, meta-analizlere de dayanarak oral 8 Bifidobacterium spp ve Lactobacillus spp içeren probiyotiklerin kullanımı ile basit, güvenli ve invazif olmayan bir yöntemle komensal floranın erken dönemden oluşumunun sağlanabileceğine ve böylece patojenik flora ile inflamatuvar yanıtın baskılanacağına inandıklarını bildirmektedirler. 9 Yenidoğan döneminde riskli preterm bebeklerde probiyotik kullanımının rutine girebilmesi için suş ve doz spesifik, belki de kombine preparatların kısa ve uzun dönem sonuçları üzerine konsensus oluşması gerekmektedir. Artmış mide rezidüsü NEK in erken bulgularından biri olabilir. Mutlak nötrofil sayısının <1.5x10 9 /L ve trombosit sayısının <100x10 9 /L olması artan mortalite ve gastrointestinal morbidite ile ilişkili bulunmuştur. Hastalara spesifik olmayan medikal destek tedavisi hemen başlanmalıdır. Vital bulgularda taşikardi ve şok gibi ani değişiklikler perforasyonu işaret ediyor olabilir. Dr. Ömer ERDEVE 1974 yılında Mardin de doğdu. Orta öğrenimini Özel Adana Lisesi ve Adana Fen Lisesi nde tamamladı. 1992 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi (İng.) ile başlayan tıp eğitimi 1998 yılında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde Pediatri ve 2004 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde Neonatoloji ihtisasları ile devam etti. Yandal ihtisası sırasında Uppsala Üniversitesi- İsveç ve Yale Üniversitesi-ABD de Neonatoloji alanında çalışmalarda bulundu. Askerliğini GATA Neonatoloji Bilim Dalı nda tamamladıktan sonra 2008 yılından itibaren Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı EAH Yenidoğan Kliniği nde çalıştı. 2010 yılında Doçent ünvanını aldı ve aynı yıl Klinik Şef Yardımcısı oldu. 2012 yılından itibaren Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde Neonatoloji BD nda öğretim üyesi olarak çalışan Dr. Erdeve nin 130 dan fazla uluslararası, 50 den fazla ulusal makalesi yayımlanmıştır. Sekiz kitapta editör yardımcısı ve yazar olarak bölümleri vardır. 21 Shu-Fen Wu, Michael Caplan, Hung-Chih Lin. Necrotizing Enterocolitis: Old Problem with New Hope. Pediatrics and Neonatology 2012; 53(3): 158-63.

Probiyotiklerin Atopik Dermatitin Önlenmesi Üzerine Etkisi Prof. Dr. Hasan YÜKSEL Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Bilim Dalı, MANİSA Atopik dermatit (AD) deride kaşıntı, kızarıklık, likenifikasyon ve bu tablonun akut ataklar gösterdiği kronik enflamatuvar bir hastalığıdır. Çocukluk çağında hastalığın sıklığı son yıllarda artış göstermektedir. Bunun başlıca nedenlerinden birisi hijyen teorisi ve diğeri diyette alınan besin öğelerinin özellikleri olduğu öne sürülmektedir. Hastalığın gelişmesinde sıklıkla deride lokal immün yanıtta ve hücresel immün yanıtta Th1 ve Th2 dengesinde Th2 dominansı vardır ve bu dengeye etki eden regulatuvar T hücrelerde (Treg) bir etkilenme olasılıkla söz konusudur. Son yıllarda artan oranda yayın bu dengenin yeniden sağlanmasında ve AD tedavisinde erken mikrobiyal ürünlerle karşılaşmanın Treg aktivasyonu ile etkili olabileceğini savunmaktadır. Bu açıdan probiyotikler önemli preventif veya tedavi edici ajanlar olabilir. Çünkü in vivo olarak kanıtlanamasa da, in vitro olarak probiyotiklerin Th1/Th2 balansını sağladıkları, bir başka regülatör olan Th17 ve Treg aktivasyonuna yol açtıkları gösterilmiştir. İnsan Çalışmalarında Probiyotiklerin Etkisi Probiyotiklerin seyahat ishali, antibiyotik ilişki ishal ve AD in önlenmesindeki etkileri gibi bir çok insan sağlığı ile ilgili durumda klinik etkileri gösterilmiştir. Ayrıca yine birçok çalışma alerjik hastalığa sahip olan çocukların intestinal mikrobiyatalarının daha az laktobasillus ve bifidobakteriler ancak daha fazla Clostridium spp ile kolonize olduklarını göstermiştir. Bu çocuklara verilen probiyotiklerin anti-enflamatuvar ve mukozal tolerans mekanizmalarını aktive ederek daha az alerjik hastalık gelişmesine neden oldukları iddia edilmektedir. Bu etki probiyotiklerin erken infantil dönemde kullanılması ile daha etkin çıktığı ve hatta annenin gebelik süresince almasının da etkili olduğu gösterilmiştir. Hattori ve arkadaşları oral bifidobakteri vererek bunu göstermişlerdir. Hatta AD li çocuklarda en önemli hastalık skorlama sistemi olan SCORAD skorlarında da probiyotiklerinin kullanımı düzelmeye neden olmuştur. Birçok meta-analiz ve derleme probiyotiklerin özellikle perinatal periyotta verilirse AD için önleyici (preventif) olduğu sonucunu bildirmektedir. Ancak hangi dozun, hangi sürede ve hangi suş ile bunu sağlayabildiği konusunda bir görüş birliği yoktur ve bu konulardaki çalışmalar henüz devam etmektedir. Deneysel hayvan çalışmalarında probiyotiklerin immün-modülatör etkisi ve alerjik yanıtı önleyici tedir. Bu sistemik bağlantı ile olasılıkla diğer mukozaları (bronş, nazal ) etkilemektedir. Bu mukozal indüksiyonları zengin lenfoid yapıya sahip olan bağırsaklarda sistemik T-reg indüksiyonuna neden olmaktadır. Bunun en önemli kanıtı OVA-ile indüklenmiş deneysel alerji modellerinde CD4+CD25+Treg fonksiyonunda artışı gösteren foxp3 ekspresyonunun bu hayvanlarda daha çok olmasıdır. Ancak her probiyotik suşu bunu yapmamaktadır. Bu nedenle probiyotiklerin T-reg aktivasyonu ve immüno-modülatör etkisi suş spesifiktir. Çünkü hastalığın en sıklıkla görüldüğü infant döneminde çocuklar hala fetal hayatta olan Th2 dominansa sahip bir immün sisteme sahiptir. Bu derlemede probiyotiklerin AD in önlenmesinde in vitro ve in vivo immünomodülatör özellikleri ve ilgili çalışmalar gözden geçirilmiştir. İnfantlarda L. rhamnosus ve B. animalis subsp lactis kullanılan infantlarda AD sıklığında anlamalı azalma gözlenmiştir. Formülaya ilave edilen probiyotiklerin ise bu etkiyi sağlamadığı gözlenmiştir. Daha birçok çalışmada değişik probiyotik suşlarının AD in önlenmesi ve klinik bulguları üzerine iyişleştirici etkisi çalışılmıştır. Hatta in vivo önemli çalışmalarda L. acidophilus un değişik suşlarla kombinasyonlarında mukozal-sistemik enflamasyon trafiğinde CD34-hemopoetik prekürsör hücrelerin sayısını azalttğı ancak CD4+CD25+Treg sayı ve fonksiyonunda azalma yapmadığı gösterilmiştir. etkisi daha net gösterilmiş olmakla birlikte, in vivo ve klinik çalışmalarda bu etkiler konusunda net bir data henüz yoktur. Bu insan çalışmalarının daha komplike olmasına ve değişkenlerdeki çokluğa bağlı olabilir. Probiyotiklerin hem in vitro hem de in vivo etkileri olasılıkla hijyen hipotezi temellidir. Oral verilmeleri mukozal immün yanıtta toleransı indüklemek- Probiyotikler ile etkin bir AD önlenmesi ve tedavisi için T-reg aktivasyonunda rol oynayan suşlar ve suş kombinasyonları saptanmalıdır. Ayrıca bu etkinlik in vitro kanıtlanmış olsa da in vivo kanıtı için bağımsız değişkenlerin iyi seçildiği ve analiz edildiği yeni insan çalışmalarına ihtiyaç vardır. Nam Yeun Kim and Geun Eog Ji. Effects of probiotics on the prevention of atopic dermatitis. Korean J Pediatr 2012; 55: 193-201. Dr.Hasan YÜKSEL, 1967 yılında Antalya da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Tire Cumhuriyet İlkokulu ve Tire Lisesi nde tamamladı. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi nden mezun oldu. 1991 yılında aynı fakültenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıları Anabilim Dalı nda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ihtisasına başladı. 1996 yılında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı oldu. Aynı yıl Pediatrik Allerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi nde yan dal ihtisasına başladı. 1999 yılında Pediatrik Alerji ihtisasını tamamlayarak aynı zamanda Çocuk Alerji ve Solunum uzmanı oldu. 2000 yılında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi nde Yardımcı Doçent, 2002 yılında Doçentlik ve 2009 yılında Profesörlük ünvanı aldı. 2009 yılında Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanlığı kabul edildi. Halen Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi nde Çocuk Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi başkanıdır. Pediatrik alerji ve solunum yolu hastalıkları alanında birçok ulusal ve uluslararası derneğin üyesidir. Özel ilgi alanları pediatrik alerjik rinit ve astımda etiyopatogenez, alerjik yanıtta immünoregülasyon, yaşam kalitesi ve gelişimsel pediatridir.