VİZYONER ANADOLU BULUŞMALARI AKŞAM YEMEĞİ PROGRAMI 15 MART 2019 Afyonkarahisar Sayın Sağlık Bakanı Yardımcım (Muhammet Güven) Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım, Değerli Basın Mensupları, Vizyoner Anadolu Buluşmaları nın ilk ayağı vesilesiyle Afyonkarahisar da bir kez daha sizlerle bir araya gelmenin mutluluğuyla, hoş geldiniz diyorum. Değerli misafirler, Dünya, siyasi ve ekonomik olarak hareketli ve zorlu günlerden geçiyor. Bizler, dünyanın her bir noktasına adım atan iş insanları olarak, bu sürecin tanıklarıyız. Bundan dolayı yaptığımız gözlemler, tespitler sahici ve reel oluyor. Burada iki gün boyunca bu gözlemlerimizi, mevcut sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi etraflıca konuşacağız. Ben şimdi müsaadenizle, tüm dünya için zorlu bir yıl olan 2018 in ülkemiz açısından yansımalarından kısaca bahsetmek istiyorum. 2018, bilhassa ikinci yarısı itibariyle Türkiye ekonomisi için oldukça zor bir dönem olarak geride kaldı. Bu yıl ülkelerin, hükümetlerin sınandığı bir yıl olarak da tarihte yerini aldı. Bu çetin tabloda Türkiye, küresel ekonomi ve politika bağlamında zor bir yıl olması beklenen 2019 öncesinde kendi siyasi ve ekonomik paradigma değişimini başlatmayı başardı. Uygulamaya alınan Yeni Ekonomi Programı ile birlikte dengelenme sürecine giren Türkiye ekonomisinin, açıklanan son verilere göre; 2018 yılının son çeyreğinde %3 oranında küçüldüğünü, yıl genelinde ise %2,6 büyüdüğünü görüyoruz. 1
Şimdi, 3 aşamadan oluşan Yeni Ekonomi Programı nın Dengelenme sürecini idrak ediyoruz. 2019 yılının ilk çeyreğini geride bırakmak üzere olduğumuz şu günlerde, 2018 in son çeyreği itibariyle test ettiğimiz dip noktasının geride kaldığını söyleyebiliriz. Bu bakımdan, 2019 yılında Türkiye ekonomisi, yavaş fakat istikrarlı bir şekilde büyümeye devam edecektir. 2018 yılının son çeyreğine ilişkin yüzde 3 lük daralma, ekonomide dengelenme sürecinin doğal bir sonucu olarak okunmalıdır. İş insanları olarak bu dönem içerisinde elde edilen rakamları olumlu karşılıyoruz. Bu zorlu dönemden, bu sonuçlarla geçiyor olması, Türkiye ekonomisinin sağlam temellerde yükseldiğini bir kere daha kanıtlıyor. 2018 yılının Ağustos ayında yaşanan kur ataklarıyla; ülkemiz yalnızca döviz merkezli değil, aynı zamanda buna bağlı olarak faiz ve enflasyon merkezli bir saldırı altında kalmıştı. Bu koşullar altında dahi, Türkiye ekonomisinin yıl genelinde %2,6 oranında büyüme kaydetmesi, ülkemizin başarı hanesine yazılacak gelişmelerden biri olmalıdır. Bakınız, tespitlerimizi ve durum analizlerimizi yaparken, gerçeklikten ayrılmıyor, zorlu bir dönem olduğunu söylüyoruz. Fakat hemen arkasından da, tüm inancımızla, geçecek, atlatacağız diyoruz. Victor Hugo, İnci, çamurda erimez der. Türkiye, tarihinde benzer dönemlerden geçmiş, refleksleri güçlü bir ülke. Bu sarsıntıları geride bırakarak yoluna daha güçlü devam edecek; bunu biliyoruz, ülkemize güveniyoruz. Biz dünyanın incisiyiz; zorluklar bizi eritemez, değerimizden kaybettiremez. Bu süreçte, iş insanlarımıza da çağrı yapıyoruz; kendinize güvenin, ülkenizin potansiyeline inanın. Hasta yatağındaki bir kişiye, nasılsın? diye sorduğumuzda genellikle iki cevap duyarız; iyiyim ya da kötüyüm. Bazı hastalar ise şöyle der, daha iyi olacağım inşallah. 2
Bakınız bu söylem, şimdi biraz sıkıntılarım var, fakat iyi olacağım, buna inanıyorum anlamına gelir; daha önemlisi, iyileşmeye yönelik güçlü bir isteği ve niyeti ifade eder. Biz de bunu söylüyoruz; Türkiye, daha iyi olacak inşallah. Türkiye olarak güçlü ve zayıf yönlerimizi açık bir şekilde tahlil edebilirsek; çok daha güçlü bir şekilde içinden çıkacağımız bir süreçten geçiyoruz. Dolayısıyla ülkemizin, geçmiş tecrübelerinin yanında, yeni yönetim sisteminin dinamik yapısı sayesinde, hızlı bir kalkınma sürecine gireceğine olan inancımız tamdır. Değerli Misafirler, Bugün Afyon dayız; mermerin, termalin ve tabii Türk mutfağında ayrıcalıklı yerleri olan sucuk ve lokumun başkentindeyiz. Afyon aynı zamanda birçok şehrin birbirine bağlandığı kavşak noktasında, önemli bir geçiş güzergâhında yer alıyor. İhracat rakamlarına baktığımızda, şehrin memnuniyet verici bir performans sergilediğini görüyoruz. Afyon, Son 10 yıl içinde ihracat performansını önemli ölçüde artırdı. Şehir, 2008 yılında sadece 237,8 milyon dolar olan ihracatını, 10 yıllık süreçte yüzde 43,7, geçen yıla göre ise yüzde 9,2 oranında artırarak, 341,7 milyon dolar düzeyine taşımıştır. Bugün 135 ülkeye ihracat gerçekleştiren Afyon, aynı başarılı performansı ithalatta da gösteriyor. Son 10 yılda ithalatını %141,8 oranında artırarak 2018 yılında 83,1 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Böylece Afyon, 2018 yılında yaklaşık 258,6 milyon dolar dış ticaret fazlası vererek, Türkiye ekonomisinin net dış talep kaynaklı büyümesine önemli bir destek vermiştir. Saydığımız tüm özellikleri, Afyon u önemli bir ticaret merkezi yapıyor. Aynı zamanda, gerek kendi içinden gerek bölgesinden birçok insana da iş imkânı sağlıyor. 3
Geçtiğimiz ay içinde açıklanan 2019 yılı İstihdam Seferberliği çerçevesinde bizler de MÜSİAD olarak iş dünyasına, yatırımcılarımıza bir çağrı yapıyoruz: Gelin, yatırım yapın, yeni iş kapıları oluşturun. Bu çağrımızın, hem bugün burada Afyon hem de ülkemiz iş dünyasına tesir edeceğine ve ülkesine inanan iş insanlarının güveninin karşılık bulacağına inanıyoruz. İstihdam olanakları, şehirlerin yaşam kalitesinin bir karnesi olarak da okunuyor. Çünkü eğer şehirde iş imkânları gelişmişse, o şehrin kalkınma anlamında da büyük yol katettiği görülüyor. Bildiğiniz gibi ülke düzeyinde ekonomik ve toplumsal kalkınmanın gerçekleşmesi, öncelikle bölgeler arası dengesizliklerin giderilmesine ya da en aza indirilmesine bağlıdır. Bu da ancak yerel ve bölgesel kalkınmayla gerçekleştirilebilmektedir. Günümüzde yerel ve bölgesel kalkınmanın sağlanmasında yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları önemli rol oynuyor. Çünkü STK lar, sahip oldukları avantajları, faaliyet gösterdikleri alanın yerel ve bölgesel düzeyde kalkınmasında kullanarak, ulusal ve toplumsal kalkınmayı sağlayabilecek nitelikte işlevlere sahiptir. Dünyanın en yaygın ve etkin STK sı ve güçlü bir sermaye platformu olarak MÜSİAD a da bu noktada büyük görev düşüyor. Sorumluluğumuzun farkında olarak, bir yandan dünyanın her yerinde faaliyet alanlarımızı genişletiyor, diğer yandan ülkemizde güçlü bir ağ örerek her şehrimize ulaşıyoruz. Genelin yanında, yerel sorunları da tespit ederek çözüm önerileri geliştiriyoruz. MÜSİAD, diğer STK lardan farklı olarak bölgesel kalkınmaya büyük katkı sunuyor. Tabii tüm kurumların gösterdiği her bir çabayı önemsediğimizi ve kıymetli bulduğumuzu öncelikle ifade edeyim. 4
MÜSİAD, geniş teşkilat ağı sayesinde mikro verilere doğrudan ulaşıyor. Bölgesel kalkınmada, mikro ve makro verilerin birlikte elde edilebilmesi büyük bir avantajdır. Biz, mikro bilgiyi tabandan doğrudan alarak işleyebilen tek STK yız; farkımız bu noktada. Dolayısıyla şunu çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz; MÜSİAD ın bölgesel kalkınmadaki rolü, kilit noktadadır. Değerli Misafirler, Bugün düzenlediğimiz panellerde, ilaç sektörünü ve yerli ilaç üretimini konuştuk. Konunun uzmanları ve sektör temsilcileri, sektörü detaylı bir şekilde analiz ettiler. Ben izninizle, konuya başka bir pencere açmak istiyorum. Dünyada özellikle bazı hastalıkların öne çıktığına, ilaç sektörünün ve tedavi hizmetlerinin de bu doğrultuda geliştiğine tanık oluyoruz. İlaç sektörü, dünyada en hızlı gelişen sektörlerden biri olarak bugün, dev bir endüstriyel yapıyı içinde barındırıyor. Bu yapı gelişirken, dünya çapında çetin bir rekabeti de beraberinde büyütüyor. Türkiye olarak yerli ve milli üretimle bu rekabetin içinde, olabilecek en güçlü şekilde yer almalıyız. İlaç sektörü gelişimi, bildiğiniz gibi, Ar-Ge yatırımlarıyla doğru orantılıdır. Bu alanda yapılan yatırımları artırmamız, sektörün ilerlemesi ve ülkemizin dünya pazarlarındaki yerinin yukarılara taşınması için elzemdir. Fakat diğer yandan benim özellikle altını çizmek istediğim bir konu daha var: Tüm bu gelişmeleri desteklerken, sektörün ilerlemesini sağlarken, bir yandan da önleyici sağlık hizmetleri konusunu da öncelememiz gerekiyor. Bu, hem gereksiz ilaç tüketiminin önüne geçerek israfı önlememizi hem de uzun vadede sağlıklı bir toplumu inşa etmemizi sağlayacaktır. Önleyici sağlık hizmetleri, en az ilaç sektörünün gelişimi kadar üzerinde durup düşünmemiz, geleceğe yönelik yol haritası belirlememiz gereken bir konudur. 5
Afyonkarahisar, termalin başkenti diyoruz; termal tedavi yöntemleri, ülkemizde ve dünyada son derece yaygın ve kabul görmüş bir tedavi yöntemidir. Fakat aynı zamanda önemli de bir koruyucu yöntem dir termal. Termal turizm adı altında bahsettiğimiz kaplıcalara yapılan sağlık turizmi; var olan sağlığı korumak ve bozulan sağlığı tedavi etmek amacıyla, temiz hava, deniz, güneş, şifalı termal suların dinlendirici ve tedavi edici özelliklerinden yaralanarak gerçekleşen bir turizm türüdür. Dünyada termal turizme baktığımızda, ülkelerin bu alanda büyük yatırımlara yöneldiğini, turizm gelirini artırmaya yönelik olarak özellikle bu alanda uzun vadeli planlamalar yaptığını görüyoruz. Bugün Japonya nın sadece Beppu şehrine, yılda 12-13 Milyon kişi termal turizm kapsamında seyahat ediyor. Toplam 1500 kaplıcada 100 milyon kişi, termal turizm tesislerinden yararlanıyor. Yanı sıra Almanya, Rusya, Fransa, İsviçre gibi birçok ülkenin, termale ciddi yatırımlar yaptığı biliniyor. Ülkemiz de termal turizm potansiyeli bakımından, dünyadaki rakipleriyle çok rahat yarışabilecek düzeyde. Afyon, Yalova, Pamukkale, Çeşme, Kızılcahamam ve Bursa başta olmak üzere farklı bölgelerde 1300 dolayında termal ve içme suyu kaynağımız bulunuyor. Turizmde bildiğiniz gibi, doğal, tarihi ve kültürel varlıklarınızın olması bir değerdir; fakat bunları turizme açarken, altyapı ve tesis noktasında da gelişme göstermeniz gerekir. Ülkemiz bu konuda büyük bir yol katetmiş, dünya standartlarında tesisler inşa ederek turizme kazandırmıştır. Fakat tesis sayısını daha da artırarak, standartları yerli ve yabancı turisti tatmin edecek şekilde belirleyerek yol almamız gerekiyor. Bu, yeni yatırımların bir an önce hayata geçirilmesi gerekliliğini de bir kez daha öne çıkarıyor. 6
Az önce yaptığım çağrımı tekrarlıyorum; gelin, yatırımlarınızı, potansiyeli yüksek olan fakat hak ettiği ilgiyi görmeyen bölgelerimizde gerçekleştirin. Afyon u bir dünya termal turizm lokaysonu yapalım; bugün bunun önünde hiçbir engel yok. Kısıtlı dönemlerde değil,12 ay boyunca süren termal turizm, yeni yatırımlar için en isabetli alanlardan biridir. Termal Turizm, sahip olduğu yüksek potansiyel ile yeni iş olanakları sağlayarak istihdam artışına ve doğrudan ülke ekonomisine de büyük katkı vermektedir. Kıymetli Misafirler, Ben sözlerimi burada tamamlarken, iki hafta sonra gerçekleşecek olan yerel seçimlerin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sayın Bakan Yardımcım başta olmak üzere, davetimize icabet edip bugün aramızda olan tüm dostlarımıza ve bu güzel organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ediyor, sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Abdurrahman Kaan MÜSİAD Genel Başkanı 7