Topraðý Aç, Hayvaný Aç, Ýnsaný Aç Gýda Günü Kutlamalarý ÝstemÝyoruz! 8 DE. Söyleþi 4 DE 2 DE 7 DE 2 DE 6 DA 7 DE



Benzer belgeler
Fiskomar. Baþarý Hikayesi

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor


BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum


Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU


ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006


Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.


Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi


TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

SIGARA VE SAÐLIK ULUSAL KONGRESÝ

KOBÝ'lere AB kapýsý. Export2Europe KOBÝ'lere yönelik eðitim, danýþmanlýk ve uluslararasý iþ geliþtirme projesi

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için


MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

01 Kasým 2018

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Simge Özer Pýnarbaþý

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI


Gelir Vergisi Kesintisi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ünite1 Sosyal Bilgiler

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK



ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

Kanguru Matematik Türkiye 2015

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

Kanguru Matematik Türkiye 2017

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

mmo bülteni mart 2005/sayý

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

ACADEMY FRANCHISE AKADEMÝSÝ FRANCHISE ALIRKEN VERÝRKEN ÝÞLETÝRKEN. bilgi kaynaðýnýz. iþbirliði ile

DOÐALGAZ ÝÇ TESÝSAT MÜHENDÝS YETKÝLENDÝRME KURSU DÜZENLENDÝ


ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

3. KENT VE SAÐLIK SEMPOZYUMU EÞÝTSÝZLÝKLER KAÇINILMAZ MIDIR?




Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Kanguru Matematik Türkiye 2017

FÝYATLAR A. FÝYATLARDAKÝ GENEL GÖRÜNÜM



25 Mart 2007 Kol Toplantýsý

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý


Corporate Stars, Türkiye nin en iyi markalarını bir araya getiren sosyal bir iş platformudur.

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.


YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI


Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

Tehlikeli Atýk Çözümünde EKOVAR...

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)



5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge


Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ

2007/82 Nolu SGK GENELGESÝ(Fatura Bedellerinin Ödenmesinde Karþýlaþýlan Sorunlar) Cuma, 26 Ekim 2007

Transkript:

ABF'den 8 Kasým Mitingine Çaðrý Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Sekreteri Av Kazým Genç, "AYRIMCILIÐA KARÞIYIM" diyen herkesi 8 Kasým'da Kadýköy Meydanýnda düzenlenecek "Ayrýmcýlýða Karþý Eþit Yurttaþlýk Hakký" mitingine davet etti. ABF'nin çaðrýsýnda þu görüþlere yer verildi : "Geçen sene 9 Kasým 2008 tarihinde gerçekleþtirmiþ olduðumuz büyük Alevi yürüyüþü sonrasý yapmýþ olduðumuz Ayýrýmcýlýða Karþý Eþit Yurttaþlýk Hakký mitinginin, devamýný bu sene 8 Kasým 2009 tarihinde Ýstanbul Kadýköy Meydanýnda yapacaðýz. Geçen sene yüzbinlerin dile getirmiþ olduðu taleplerimize karþý, bu güne kadar somut bir adým atýlmadýðý gibi, Alevi Çalýþtaylarý ile göz boyamaya ve sorunlarýmýzý zamana yayarak unutturmaya ve uyutmaya çalýþmaktadýrlar. Ýktidarýn bu vurdumduymazlýðýna karþý sesimizi daha gür yükseltmek, duymayan kulaklarýna sesimizi duyurmak üzere, tekrar alanlara çýkmamýz ve tekrar sesimizi yükseltmemiz gerekmektedir. Ülkemizin, demokrasisine sahip çýkmak, laikliðini korumak, yetmiþ iki millete bir nazarla bakarak çoðulcuðumuza ve çok kültürlülüðümüze sahip çýkmak için köklerimizin Hallac-ý Mansur dan, Þeyh Bedrettinden, Pir Sultandan, Hacý Bektaþý Veliden geldiðinin bilinci ile alanlarda, haklarýmýzýn peþinde olacaðýz, takipçisi olacaðýz. Ýþte bu nedenle, 8 Kasým 2009 da Ýstanbul Kadýköy Meydanýnda tekrar Zorunlu Din Dersinin Kaldýrýlmasýný, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnýn Kaldýrýlmasýný, Asimilasyondan Vazgeçilmesini, Alevi Köylerine Cami Yapýlmamasýný, Ýmam Atanmamasýný... 2 DE Söyleþi 4 DE 2 DE 7 DE Deniz Feneri Zaman Kazanýyor Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðý tarafýndan yürütülen soruþturma kapsamýnda Ýstanbul da Deniz Feneri Derneði ne operasyon düzenlendi. Ekipler, sabahýn erken saatlerinden itibaren aralarýnda Fatih teki ana deponun da bulunduðu 17 ayrý adrese baskýn yaptý. Film yapým þirketleri, muhasebe bürolarý ve Kanal 7 binasýnda da arama yapýldý. Aramalarda polis bulunmazken, dýþarýdaki gazetecilere pasta börek daðýtýldý. Deniz Feneri Derneði Baþkaný Mehmet Cengiz, yaptýðý açýklamada Ankara Cumhuriyet Savcýlýðý nýn yürüttüðü soruþturma kapsamýnda geçen isimler içinde Deniz Feneri Derneði nin bulunmadýðýný iddia etti. 7 DE 6 DA ÝSTANBUL - Sözleþmeli öðretim görevlisi Özgür Sevgi Göral ý bir televizyon kanalýnda Kürt sorunu konusunda görüþ beyan edince, hak ettiði kadroya atamayan, Yýldýz Teknik Üniversitesi (YTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi ne baðlý Ýnsan ve Toplum Bilimi Bölümü bu kez kadrolaþma iddialarýyla gündemde. 3 DE Bir Adým Olarak Felsefi Düþünce- Walter Benjamin Romantizm de Sanat Eleþtirisi Kavramý adlý doktora tezi için Novalis ten þöyle bir alýntý yapar: Kendi kendinin üstüne sýçrama edimi, her yerde en üstündür, yaþamýn ilk noktasý doðuþudur... Böylece her felsefe, felsefe yapanýn, kendisi hakkýnda felsefe yaptýðý, yani ayný zamanda tükettiði... ve tekrar yenilediði... yerde baþlar; böylelikle erdemin yaþamý baþlar, belki de onun sayesinde kapasite sonsuz artar (s.119). Benjamin in alýntýsý eleþtiri ve yaratým düþüncesinin, felsefi olanýn içindeki yerini anlamak için oldukça yerinde bir tercihtir. Bu tercihin bir baþka güzelliði, felsefi olanýn izinde yürüyecek genç bir düþünür olarak kendisinin, Novalis in bu sözlerini amentü olarak görmesidir. Hiç þüphesiz, bu alýntý, iki uzamý açýða sermektedir. Biri; felsefe ile felsefe yapanýn iliþkisi... 5 DE Topraðý Aç, Hayvaný Aç, Ýnsaný Aç Gýda Günü Kutlamalarý ÝstemÝyoruz! 8 DE

2 1 ons altýnýn 5 Ekim'deki spot piyasa fiyatý 1005 dolar dolaylarýnda idi. Ertesi gün 1026 dolara, 8 Ekim'de 1057 dolara, 14 Ekim'de 1069 dolara kadar yükseldi. Ben bu satýrlarý yazarken ise altýn 1051 dolar civarýnda seyrediyor. Ne olmuþtu da, 5 Ekim'den 14 Ekim'e, altýnýn fiyatý birden yüzde 6.4 artmýþtý? Batý gazetelerindeki kadar yaygýn bir biçimde olmasa da, yerli medyaya da yansýdýðý kadarýyla bu hýzlý ve ani artýþýn arkasýnda Ýngiliz Independent gazetesinin deneyimli Ortadoðu muhabiri Robert Fisk'in 6 Ekim'de yazdýðý bir makalenin olduðunu biliyoruz. O yazýda Fisk, Arap ülkelerinin Çin, Rusya ve Fransa ile birlikte petrol ticaretinde dolarýn kullanýmýna son vermek için gizli görüþmeler yaptýklarýný iddia ediyordu. Ayrýca bu ülkelerin 2012'ye kadar içinde yen, yuan, avro, altýn ve körfez ülkelerinin geliþtireceði yeni ortak paranýn yer alacaðý bir para sepetini kullanýma sokacaklarýndan da söz ediyordu. Hatta, daha da ileri giderek, 2012'ye kadarki geçiþ dönemi boyunca altýnýn tercih edilebileceðini de belirtiyordu. Ýþte bu haber altýn piyasasýný alt üst ederek, altýn fiyatýnýn rekor kýrmasýna sebeb oldu. Fisk'in haberine piyasalarýn kendinden geçerek reaksiyon göstermesi bizim için yeni bir þey deðil. Piyasa davranýþýnýn, reel ekonominin gidiþatýndan çok, ruhi ve ruhani faktörlerle belirlendiðini bilen biliyor. Kaderimizi bu piyasa adlý ilahi mekanizmaya terk etmemizden baþka çýkar yol göremeyenlerin, altýn piyasasýndaki ani indi-bindilere de bir rasyonellik yakýþtýracaklarýndan kuþkunuz olmasýn. O tür yorumlarý bir kenara koyacak olursak, Fisk'in haberini nasýl deðerlendirmek gerekir? Bence asýl soru bu. Bu konuda rastladýðým ilk deðerlendirmeler arasýnda Dean Baker'ýn yorumunun bazý yanlarý bana önemli geldi (7 Ekim, Foreign Policy). Baker'ýn Fisk'in yazýsýndaki argümaný ciddiye almayýþýnýn dayandýðý ekonomik gerekçe haklý. O da, esas olarak, petrol fiyatýnýn dolar üzerinden belirleniþinin, paranýn ölçü birimi fonksiyonuyla ilgili olduðunun Fisk tarafýndan gözden kaçýrýldýðý gerçeði. Yani, petrol fiyatýnýn altýn ya da baþka bir para sepeti cinsinden ifade ediliþi sadece bir muhasebe meselesi olmasý bakýmýndan kendi içinde önemli deðil. Baker'ýn belirttiði üzere, fiili olarak petrol ticaretin dolar yerine bir baþka ödeme aracý (paranýn bir baþka fonksiyonu) ile yapýlýyor olmasý bile dolarýn, dolayýsýyla ABD'nin gücünü sarsacak kadar büyük deðil. Kaldý ki, bu tür uygulamalarý engelleyen bir kurum veya kural olmadýðý gibi, kimi petrol üreticisi ülke hali hazýrda da petrol fiyatýný dolar cinsinden ifade etse bile, satýþ sýrasýnda avro, yen veya yuan kabul ediyor. Bütün petrol alým satýmý sadece dolar üzerinden yapýlýyor olsa bile bunun uluslararasý dolar ihtiyacý içindeki miktarý oldukça küçük. Baker'ýn Çin için yaptýðý hesaplamaya göre, Çin'in petrol için harcadýðý dolar miktarý elindeki dolar rezervinin sadece yüzde 0.5'ine tekabül ediyor. Baker'ýn yazýsýnda katýlmadýðým nokta bu tür geliþmeleri komplo teorileri olarak görüp, kýsa dönemdeki olasý etkilerinin abartýlýþýný geçerli ekonomik gerekçelerle çürüttükten sonra tamamen hafife almasý. Sanýrým, benimkine benzer eleþtirileri önlemek için Baker yazýsýnýn sonuna doðru ABD için esas tehlikenin, dolarýn rezerv para olarak kullanýmýnýn terk edilmesinde olduðuna da deðinmeyi ihmal etmemiþ. Peki, abartýlý olsa da Fisk'in sözünü ettiði geliþme ile, dolarýn rezerv para olmaktan çýkmasý, birini komplo teorisi, diðerini gerçek tehlike olarak görmemize yol açacak kadar birbirinden kopuk iki ayrý süreç mi? Bence, deðil... BirGün ABF'den 8 Kasým Mitingine Çaðrý Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Sekreteri Av Kazým Genç, "AYRIMCILIÐA KARÞIYIM" diyen herkesi 8 Kasým'da Kadýköy Meydanýnda düzenlenecek "Ayrýmcýlýða Karþý Eþit Yurttaþlýk Hakký" mitingine davet etti. ABF'nin çaðrýsýnda þu görüþlere yer verildi : "Geçen sene 9 Kasým 2008 tarihinde gerçekleþtirmiþ olduðumuz büyük Alevi yürüyüþü sonrasý yapmýþ olduðumuz ÝSTANBUL- Uluslararasý Af Örgütü Türkiye Þubesi Ýstanbul Galatasaray Meydaný'nda, 17 Ekim Yoksullukla Mücadele Günü'nde beslenme, saðlýk hizmetlerine ve temiz suya eriþim gibi ekonomik ve kültürel haklarýn acilen herkes için ulaþýlabilir olmasýný talep eden bir bir gösteri yaptý. UAÖ'nün konu ile ilgili açýklamasý þöyle: "1987 yýlýnýn Ekim ayýnda aðýr yoksulluk, þiddet ve açlýk maðdurlarý için, 1948'de Ýnsan Haklarý Evrensel Beyannamesi'nin imzalandýðý Paris'te toplanan yüzbinlerce insan Yoksullukla Mücadele Günü'nün temellerini de atmýþ oldular. Bu insanlar, yoksulluðun bir insan haklarý ihlali olduðunu ve ortadan kaldýrýlmasý gerektiðini düþünüyorlardý. 1992 yýlýnda Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu'nun aldýðý karar sonucu resmiyet kazanan Yoksullukla Mücadele Günü, yoksulluðun sebep ve sonuçlarýný sergilemek için bize bir þans daha veriyor. Gelir daðýlýmý eþitsizliðin gittikçe derinleþtiði bir dönemi yaþýyoruz. Dünyanýn en zengin 500 insanýnýn toplam geliri en yoksul 416 milyon insanýn gelirine eþit. Her gece 900 milyondan fazla insan Ayýrýmcýlýða Karþý Eþit Yurttaþlýk Hakký mitinginin, devamýný bu sene 8 Kasým 2009 tarihinde Ýstanbul Kadýköy Meydanýnda yapacaðýz. Geçen sene yüzbinlerin dile getirmiþ olduðu taleplerimize karþý, bu güne kadar somut bir adým atýlmadýðý gibi, Alevi Çalýþtaylarý ile göz boyamaya ve sorunlarýmýzý zamana yayarak unutturmaya ve uyutmaya çalýþmaktadýrlar. Ýktidarýn bu vurdumduymazlýðýna geceleri yataðýna aç giriyor. En az 1 milyon insan þehrin eteklerindeki varoþlara sýðýnmýþ, hayatta kalmaya çalýþýyor. Ekonomik krizlerin, azalan kaynaklarýn ve gittikçe sertleþen ekonomik rekabetin ve küresel krizlerin sonucunda, yoksullarýn daha da yoksullaþtýðý ve yoksul nüfusun hýzla arttýðý bir dönemi yaþýyoruz. Milyonlarca temel haklarýndan yoksun insanýn saðlýk, eðitim, barýnma gibi haklarýndan yoksun olmasý kaderleri deðil. Kaynaklarýn eþitsiz daðýlýmý sonucu ortaya çýkan açlýk, yetersiz beslenme, saðlýk hizmetlerine eriþememek gibi sebeplerle ölen insanlar için geliþtirilebilecek politikalar karlý olmadýklarý için gözardý ediliyor. Dakikada bir kadýn çocuðunu dünyaya getirirken ölüyor. 2.5 milyar insanýn saðlýk hizmetlerine ulaþma þansý yok. Ýstatistiklerin ardýnda tek tek bireylerin uðradýðý ayrýmcýlýðýn ve sömürünün anlatýlmayan hikayelerini görmek mümkün. Yoksulluk hükümet ve diðer güç odaklarýnýn umursamazlýklarý ve ayrýmcý politikalarýyla, statükonun devamýndan çýkar saðlayanlarýn deðiþim yaratmak için gerekli isteði gösterememelerinin bir sonucu. karþý sesimizi daha gür yükseltmek, duymayan kulaklarýna sesimizi duyurmak üzere, tekrar alanlara çýkmamýz ve tekrar sesimizi yükseltmemiz gerekmektedir. Ülkemizin, demokrasisine sahip çýkmak, laikliðini korumak, yetmiþ iki millete bir nazarla bakarak çoðulcuðumuza ve çok kültürlülüðümüze sahip çýkmak için köklerimizin Hallac-ý Mansur dan, Þeyh Bedrettinden, Pir Sultandan, Hacý Bektaþý Veliden geldiðinin bilinci ile alanlarda, haklarýmýzýn peþinde olacaðýz, takipçisi olacaðýz. Ýþte bu nedenle, 8 Kasým 2009 da Ýstanbul Kadýköy Meydanýnda tekrar Zorunlu Din Dersinin Kaldýrýlmasýný, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnýn Kaldýrýlmasýný, Asimilasyondan Vazgeçilmesini, Alevi Köylerine Cami Yapýlmamasýný, Ýmam Atanmamasýný, Madýmak ýn Müze olmasýný ve diðer taleplerimizi haykýracaðýz. Sesimizin daha gür çýkmasý, kitlemizin Kadýköy Meydanýna sýðmamasý gerekmektedir. Bu nedenle Anadolu nun her köþesinden, yolumuzda bize yoldaþ olacak her caný, demokrasi mücadelemizde katký sunacak her yoldaþý; eþi, dostu, çoluðu çocuðu, köylüsü, komþusu, iþçi arkadaþý, tarla komþusu ve sevdiði herkesi yanýna alarak ve Kýzýlýrmak coþkusu ile milyon olup Ýstanbul a akmaya davet ediyoruz. Bu davetimiz, Ayýrýmcýlýða karþýyým diyen herkesedir. Tüm örgütlerimizi Ayrýmcýlýða Karþý Eþit Yurttaþlýk Hakký mitingimiz için 8 Kasým 2009 da Ýstanbul Kadýköy Meydanýnda Gücümüze güç, sesimize ses katmaya ve yanýmýzda olmaya davet ediyoruz. Saygýlarýmýzla" Miting Tarihi : 08 Kasým 2009 Miting Yeri: Kadýköy Meydaný Saat 13.00 Toplanma Yeri : (1) Tepe Nautilus - Saat 11.00 (2) Haydar Paþa Gar Önü - Saat 11.00 (3) Salý Pazarý - Saat 11.00 Alevihaberajansi.com Ýnsanlarýn daha iyi koþullarda yaþayabilmelerini saðlayacak güce sahip olan hükümetler ve þirketler seçimleri sebebiyle yoksulluðun temel sorumlularýdýrlar. Yoksulluk içinde yaþayan insanlarýn sesinin duyulmaz olmasý ve karar verme mekanizmalarýna eriþimlerinin neredeyse imkansýz olmasý sebebiyle bu insanlarýn hayatýný iyileþtirmek adýna çabalar ise sorunun temellerini görünmez kýlýyor. 17 Ekim Yoksullukla Mücadele Günü'nde Uluslararasý Af Örgütü Türkiye Þubesi aktivistleri olarak, beslenme, saðlýk hizmetlerine ve temiz suya eriþim gibi ekonomik ve kültürel haklarýn acilen herkes için ulaþýlabilir olmasýný talep ediyoruz..." Sesonline

Umay Aktaþ Salman ÝSTANBUL - Sözleþmeli öðretim görevlisi Özgür Sevgi Göral ý bir televizyon kanalýnda Kürt sorunu konusunda görüþ beyan edince, hak ettiði kadroya atamayan, Yýldýz Teknik Üniversitesi (YTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi ne baðlý Ýnsan ve Toplum Bilimi Bölümü bu kez kadrolaþma iddialarýyla gündemde. YTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Ýnsan ve Toplum Bilimi Bölümü yeni akademik yýla kadrosunda büyük bir deðiþiklikle baþladý. Bölüm baþkanlýðýna Ýlahiyat anabilim dalýnda dersler veren Prof. Dr. Sait Özervarlý atandý. Bölüme, atamasý yapýlan diðer beþ öðretim üyesi de Ýslami vurgulu yorum ve makaleleriyle tanýnan öðretim üyeleri. Zorunlu olarak tüm üniversitedeki öðrencilere okutulan Toplumsal Yapýlar ve Tarihsel Dönüþümler dersinin yaný sýra sosyoloji, felsefe, bilim tarihi gibi seçmeli derslerin de verildiði Ýnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü ne atanan isimler þöyle: Bölüm Baþkaný Prof. Dr. Sait Özervarlý: Çalýþma alanlarý soysal kuram, toplumsal felsefe ve kent sosyolojisi olan ve kendi isteðiyle yurtdýþýna gittiði söylenen Prof.Dr. Ayþegül Baykan yerine bölümün yeni baþkaný Marmara Sosyal Bilimler Enstitüsü Ýlahiyat Ana bilimdalý Kelam bölümünde dersler veren Prof. Dr. Özervarlý oldu. Özervarlý bir dönem Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Araþtýrmalarý Merkezi nde de çalýþtý. Vakit gazetesinde yazýyor Yard. Doç. Dr. Süleyman Doðan: Fatih Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir Ýl Saðlýk Müdürü Dr. Hasan Yýlmaz, Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan Saðlýkta Dönüþüm Programý Çerçevesinde yer alan Aile Hekimliði Sistemi'nin Türkiye'de 35 pilot ilden biri seçilen Nevþehir'de 15 Aralýk 2009 tarihinden itibaren hayata geçirileceðini söyledi. Konuyla ilgili bir basýn toplantýsý düzenleyen Dr. Hasan Yýlmaz, alt yapý çalýþmalarý son aþamaya getirilen sistem ile birlikte artýk vatandaþlarýn kendileri için belirlenen Aile Hekimleri'ne Aile Saðlýk Merkezleri'nde muayene Üniversitesi Felsefe Bölümü nden gelen Doðan, Türk birliði için çalýþan Turan Stratejik Araþtýrmalar Merkezi nin bilim kurulu üyesi. Doðan ýn Zaman, Güneþ, Yeni Þafak, Vakit, Ortadoðu, Önce Vatan gazetelerinde yazýlarý yayýmlanýyor. Haftalýk Aksiyon, Ýslam Dergisi, Türk Dünyasý Tarih ve Kültür Dergisi Kýz Kulesi gibi dergiler de Doðan ýn yazdýðý yayýn organlarý arasýnda. Prof. Dr. Neþet Toku: Erzurum Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümü nden gelen Toku türbana özgürlük bildirisine imza atan akademisyenlerden. Zaman gazetesinin yorum sayfasýnda yazýlar yazantoku nun siyaset ve islem felsefesiyle ilgili kitaplarý var. Doç. Dr. Ergün Yýldýrým: Dumlupýnar Üniversitesi Sosyoloji Bölümün den geldi. Yeniþafak gazetesinin yorum sayfasýnýn yazarlarý arasýnda bulunan Yýldýrým ýn Deðiþen Din anlayýþýnýn Sosyolojisi, Türkiye nin Modernleþmesi ve Ýslam, Ýktidar Mücadelesi ve Din isimli kitaplarý bulunuyor. Doç. Dr. Caner Taslaman: Kuantum Teorisi, Felsefe ve Tanrý, Evrim Teorisi ve Tanrý, Big Bang ve Tanrý, Din Felsefesi Açýsýndan Ýzafiyet Teorisi, Din Felsefesi Açýsýndan Entropi Yasasý, The Quran: Unchallengeable Miracle isimli bir kitabý var. Boðaziçi Sosyoloji mezunu Taslaman, Marmara Ýlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü nde yüksek lisans ve doktora yptý. Ýki dönem YTÜ de Toplumsal Yapýlar olabileceklerini ve her bir Aile Hekimi'ne yaklaþýk 3 bin 200 kiþinin düþeceðini açýkladý. Aile hekimliði'nin bireye yaþamýnýn tüm evrelerinde bireysel, kapsamlý, sürekli ve bütüncül saðlýk hizmeti verilmesini amaçlayan, özgün, akademik ve bilimsel bir týp disiplini olduðunu ifade eden Müdür Dr. Hasan Yýlmaz, "Sistem ile birlikte; çaðdaþ aile hekim, ailedeki çocuklarýn periyodik muayenelerini ve aþýlarýný yapar. Annelere çocuk bakýmý öðretir.yaþlýlarýn varsa gebelerin periyodik muayenelerini yapar ve gereken önerilerde bulunur. Evde hastalanan varsa muayene eder, gerekiyorsa bir uzmana veya hastaneye yönlendirir. Aile hekimi anne karnýndaki bebekten ailenin en yaþlýsýna kadar bütün aile fertlerinin saðlýðýndan sorumludur. Kiþiye yönelik koruyucu saðlýk hizmetleri ile birinci basamak teþhis, tedavi ve rehabilite edici saðlýk hizmetlerini yaþ, cinsiyet ve hastalýk ayýrýmý yapmaksýzýn her kiþiye kapsamlý ve devamlý olarak belli bir mekanda vermekle yükümlüdür" dedi. Aile Hekimliði sistemine geçiþte il genelinde 83 Aile Saðlýk Merkezi'nin oluþturulduðunu ve aile hekimleri'nin bu merkezlerde hastalarýný kabul ve Tarihsel Dönüþümler dersini veren Yeþim Yasin, bölümün kadrolaþmaya çok uygun olduðunu belirterek, Bütün okula ders veren bir bölüm. Hedef kitlenize çok güzel ulaþabilirsiniz dedi. Bir yýl Felsefeye Giriþ dersleri veren Deniz Hakyemez ise Geçen senenin bitiminde herkes hangi günler ders vereceðini seçti. Alýnan kiþilere baktýðýnýzda çok açýk kadrolaþma var diye konuþtu. Üç senedir bölümde ders veren Cangül Örnek ise Gücüme giden bize kapýyý gösterirken çaðýrmadýlar bile, sadece mail attýlar diyor Yýldýz Teknik Üniversitesi Basýn Danýþmaný Murat Erdin ise eleþtirilere tepkili: Bahsettiðimiz konu insan ve toplum bilimleri. Ýnsanýn olduðu yerde din vardýr zaten. Dolayýsýyla ilahiyatçýnýn böyle bir bölümde olmasýnda garipsenecek hiçbir þey edeceklerini belirten Ýl Saðlýk Müdürü Dr. Hasan Yýlmaz, Aile Hekimleri'nin ise puan ve kura ile belirlendiðini kaydetti. Aile hekimliðinin asýl amacýnýn, birinci basamakta tedavi edilebilecek olan büyük bir hasta gurubunun ikinci ve üçüncü basamak kurumlarýna gitmeden taný ve tedavilerinin daha hýzlý ve süratli yapýlmasý, zaman ve iþgücü kaybýnýn önlenmesi olduðunu söyleyen Dr. Yýlmaz, aile hekimlerinin sorumlu olduðu hastalarý ile yýlda en az dört defa görüþeceðini sözlerine ekledi. MUSTAFA SÜMEN görmüyorum. Daha öhceki bölüm baþkaný Ayþegül Baykan yurtdýþýna araþtýrma yapmak için gitmek istediðini kendi söyledi. Baþbakan da mektup yolluyor Erdin çýkarýlan sözleþmeli öðretim görevlileri içinse þunlarý söylüyor: Üniversitemiz çalýþanlarý telefon ya da baþka þekilde ulaþamadýklarý için mail atmýþ olabilirler. Baþbakan ile CHP Genel Baþkaný bile birbirlerine mektup yolladýktan sonra mail göndermek bir bildirim sayýlýr. Radikal GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam 441 3009 Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10 Sos. Yar. ve Day. 441 39 77 Özel Ýdare 441 31 01 Nüfus 441 31 02 Belediye Baþkanlýðý 441 37 44 Milli Eðitim Müd. 441 30 16 Halk Eðitim Müd. 441 30 48 Askerlik Þubesi 441 30 10 Kapalý Spor Salonu 441 35 20 Devlet Hastanesi 441 30 15 Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32 Tapu Sicil 441 32 49 C.Savcýlýðý 441 35 38 Adliye 441 35 38 Adliye 441 30 18 Kütüphane 441 30 19 H.B.V Kültür Merkezi 441 33 94 Müze 441 30 22 Turizm Danýþma 441 36 87 Emniyet Amirliði 441 26 97 Karakol Amirliði 441 36 66 Jandarma 441 38 08 Ýlçe Tarým 441 30 20 Lise 441 37 74 Kýz Meslek Lisesi 441 31 08 Mal Müdürlüðü 441 30 56 Kadastro 441 35 37 Karaburna Belediye 453 51 30 Kýzýlaðýl Belediye 455 61 29 PTT. 441 35 55 T.M.O. 441 30 11 Türkiye Ýþ Bankasý 441 35 00 Ziraat Bankasý 441 33 26 Þoförler Cemiyeti 441 30 74 Esnaf Odasý 441 37 42 Tarým Kredi Koop. 441 32 76 TEDAÞ 441 31 42 Çiftci M.K.Baþkanlýðý 441 36 80 Rýfat Kartal Huzurevi 441 33 38 Sulucakarahöyük Gzts 441 39 47 Taþýyýcýlar koop 441 20 06 Nevþehir Seyahat 441 30 43 Þanal Seyahat 441 33 59 Mermerler Seyehat 441 21 73 Dergah Taksi Duraðý 441 25 25 Terminal Taksi 441 27 97 Huzurevi 441 33 38 Hacýbektaþ Noterliði 441 35 23 Hacýbektaþ Öðretmen evi 441 31 20

ARAÞTIRMA Akýl almaz vahþetleri duymaya alýþan kulaklarýmýzla, geçtiðimiz hafta Diyarbakýr da havan atýþýyla parçalanan 12 yaþýndaki Ceylan ýn annesinin, çocuðunun vücudunu nasýl bir araya topladýðýný dinledik. Demokratik Açýlým arifesindeki Türkiye de, evladýnýn parçalanan cesedini bir araya toplayan annenin çýðlýðý, belgeselci Nezahat Gündoðdu nun, 1938 Dersim inden günümüze ulaþtýrdýðý baþka annelerin çýðlýklarýný daha da anlaþýlýr kýlýyor. Gündoðdu, Devlete baþ kaldýran aþiretler e karþý giriþilen ýslah harekâtýnýn, paramparça edip binlerce köþeye savurduðu kýz çocuklarýnýn gözden kaçan hikâyelerini belgeledi. Yakýnda gösterime sokulmasý planlanan Dersim in Kayýp Kýzlarý isimli belgesel, 1938 in ardýndan sürgüne gönderilen aþiretlerin, el konularak asker ailelerine verilen kýzlarýný, þimdi 80 ini aþmýþ bu kiþilerin tanýklýklarýyla anlatýyor. Fakat gelin görün ki belgesel, BM soykýrým tanýmlamasý içinde yer alan Grubun çocuklarýný zorla bir baþka gruba vermek eylemini gözler önüne sermesiyle önemliyken, medyada duyulur duyulmaz ilgi, toplam içinde küçük bir yer kaplayan Kenan Evren in karýsý da Dersim in kayýp kýzlarýndandý iddiasýna odaklanýverdi. Evren, jet bir açýklamayla iddialarý yalanlarken, belgesel ekibini kafa karýþýklýðý yaratmakla suçladý. Sonra aileye ulaþýldý, hayýr, Sekine haným Dersimli olamazdý... Nezahat Gündoðan ve çalýþma ekibinde yer alan eþi Kazým Gündoðan la, bu önemli çalýþmayý ve medyanýn yönünü þaþýran ilgisini konuþtuk. Belgeselin en gündemde olan kýsmýyla baþlayalým. Sabah gazetesine verdiðiniz röportajda Kenan Evren in karýsý Sekine Evren in de Dersim in kayýp kýzlarýndan olduðunu iddia ettiniz. Ortalýk birden karýþtý. Önce Kenan Evren den, sonra merhum Sekine hanýmýn ailesinden bir açýklama geldi. Ama önemli olan kýsmý, iddianýn bu kadar sert bir dille yalanlanmasý... Sanki hakaret etmiþsiniz. Belgeseliniz çok daha önemli tarihi gerçekleri ortaya koyarken, kendinizi magazinel sayýlabilecek bir tartýþmada buldunuz. Bu süreçle ilgili deðerlendirmeniz nedir? Nezahat Gündoðan: Medyaya bu iddia benimmiþ gibi yansýdý ancak ben bu iddianýn sahibi deðil, gündeme getireniyim. Ýddia kýzlarýný arayan bir aileye ait, onlarýn derdi de kýzlarýnýn akýbetini öðrenmek. Bir þeyin bilinmemesi kadar kahredici ne olabilir? Yoksa emin olun, Dersimli hiçbir aile, Kenan Evren in eniþteleri olmasýndan ya da öyle anýlmasýndan asla hazzetmez. Diðer taraftan, biz tek tek kiþilerin durumundan çok, bütünlüklü olarak o tarihsel süreçte yaþanmýþlýklarý araþtýrýyoruz. Bu kýzlarýn zorla asker ailelerine ve nadir olarak da zengin eþrafa verildiðini söylüyoruz. Tabii ki bu kýzlar þimdi birilerinin eþi, birilerinin annesi ve akrabasýdýrlar. Mantýklý olarak düþündüðünüzde asker ve zengin aileleri tarafýndan alýkonularak Türkleþtirilen bu kýzlarýn þu anda önemli isimlerle iliþkili olmasý çok mümkün. Þu an bunlarý gündemleþtirerek çalýþmanýn yönünü deðiþtirmek istemiyorum. Sekine hanýmýn Kürt ve Alevi Dersim kýzlarýndan olduðu iddiasý, Kenan Evren e hakaret amacýyla gündeme getirilmedi. Çünkü onun Dersim in kayýp kýzlarýndan biri olmasý, Kenan Evren in eþi olmasýndan çok daha önemlidir. Ýþte biz de bu yüzden önemsiyoruz 1937 ve 38 de Dersim de yaþananlar içinde, baþlý baþýna facia sayýlacak birçok uygulama görüyoruz. Siz ölüm, sürgün, iþkence ve tecavüz olaylarýnýn ardýndan el konulan kýzlarýn varlýðýný ortaya çýkardýnýz. Bu durumdan nasýl haberdar oldunuz? Nezahat G.: 1938 olaylarý on binlerce insanýn hayatý pahasýna uygulanan askeri, siyasi ve kültürel yönleri olan kapsamlý bir projenin baþlangýcý. Bu projenin uygulandýðý kesim, resmi söylemde devlete baþ kaldýran aþiretler olarak adlandýrýlsa da, kendi halinde olan yüz binlerce insaný hedef haline getirmiþ ve genel bir asimilasyon politikasý olarak uygulanmýþ. Yaþanan katliamýn ardýndan uygulanan sürgün ve medenileþtirme aþamalarýyla Dersim bölgesinin tamamen asimile edilmesi planlanmýþ. Dersim projesini Cumhuriyet kadrolarýnýn birçok yerde uyguladýðý tek dil, tek kültür, yani ulus yaratma çalýþmalarýnýn bir parçasý olarak deðerlendiriyoruz. Dersim de hangi aileyle konuþsanýz size olaylarda kayýp olan yakýnlarýný anlatýr. Ölenlerden, hapse atýlanlardan, sürgün yollananlardan, bir de akýbetinden haberdar olunmayan kayýplardan bahseder. Bu kayýplarýn içinde özellikle kendisinden haber alýnamayan kýz çocuklarýnýn fazlalýðý dikkat çekiyor. Kayýp çocuklarýn yarattýðý travma halen bölgede etkin. Çocuklarýn askerlerce götürülmesini gören kiþilerin birçoðu hayatta olmamasýna raðmen yaþayan akrabalarý halen bu acýyý hissediyor. Bazý ailelerde birden fazla çocuk kayýp hatta. Dersimliler kayýp kýzlarýnýn akýbetiyle ilgili nasýl yorumlar yapýyor? Kazým Gündoðan: Onlarý askerlerin aldýðýný biliyorlar ancak sonrasýyla ilgili fikirleri çeþitli. Doðrudan öldürüldüklerini düþünenler, askerlerce kaçýrýlýp köle ya da kuma yapýldýklarýný düþünenler var. Bir de 38 katliamýnýn yerini siyasi ve kültürel projelere býrakmasýyla oluþturulan kýz enstitüleri deneyimi var. Bilindiði gibi Elazýð da Sýdýka Avar adlý bir öðretmenin öncülüðünde bir kýz enstitüsü kurulmuþ. Kýz çocuklarý oraya gönderilip bunlara Türk kültürü öðretiliyor. Bazý insanlar evlatlarýnýn da bunun gibi bir proje için kaçýrýldýðýný düþünüyor. Bahsetiðiniz psikolojiyi, dönemi yaþamayan kuþaklarýn algýlamasý oldukça zor. Soykýrýmlarýn bugüne ulaþan bilgileri, bizlere insanlarýn anne-baba olsalar da, bir noktadan sonra dirençlerinin kýrýldýðýný ve hayatta kalmak için çocuklarýný feda etmek zorunda kaldýklarýný gösteriyor. Bu durum bölgede nasýl yaþandý? Nezahat G.: Yaþananlar tamamýyla vahþet dönemlerine özgü bir psikolojiyle açýklanabilir. Dinlediðimiz ve kayýt altýna aldýðýmýz hikâyelerden biri, nelerin, nasýl duygularla yaþandýðýný açýklamaya yetiyor. Pülümür bölgesinde köylüler askerlerin geldiðini görünce daðlara doðru kaçmaya baþlamýþlar. Burada bir kadýn, küçüðü üç, diðeri yedi-sekiz yaþlarýnda iki çocuðunu kaparak koþmaya baþlamýþ. Bir süre sonra ikisini birden taþýyamaz hale gelince, büyük çocuðu kucaðýndan indirerek diðeriyle kaçmaya devam etmiþ. Geride kalan çocuk aðlayarak yalvarmaya baþlamýþ. Kadýn tekrar onu kucaðýna alarak, diðerini býrakmýþ. Çünkü o anda bir tercih yapmasý gerekiyordu. Feryat atamayacak kadar küçük olaný býrakabilmiþ. Bence bu, oldukça açýk bir örnek. Diðer taraftan kaçamayan ailelerin, Bizi nasýl olsa öldürecekler, belki aldýklarý çocuklarýmýzý öldürmezler diye düþünerek askerlere teslim ettikleri yönünde hikâyeler de dinledik. Kayýp çocuklarýn izini bulmanýz nasýl mümkün oldu? Nezahat G.: Kayýp kýzlarýn dramý insanlar arasýnda çok kuvvetli bir dayanýþma doðurmuþ. Bölge insanlarý nerede bu kýzlarla ilgili bir þey duysa peþine düþüp akrabasý olacaðýný tahmin ettiði kiþilere bilgiler aktarýyorlar. Biz de köy köy dolaþarak bu kýzlarla ilgili anlatýlanlarýn peþine düþtük. Toplamda bu süreci yaþayan 10 kiþiye ulaþmayý baþardýk. Araþtýrmalarýmýzda bir belgeye de ulaþtýk. Bu belge, durumu tüm gerçekliðiyle kavramamýza neden oldu. Dersimli Ýsmail Koç, katliamdan üç yýl sonra, yani 1941 de kýzýný ve yeðeninin izini sürmek için yetkili makamlara baþvurduðunda kendisine bu belge veriliyor. Dönemin kaymakamýnýn imzasýyla Ýsmail Koç a verilen tebliðde Aradýðýnýz kýzlar Yarbay Münip Yýlmaztürk ün nezaretindedir deniyor. Bu belge sizce ne ispat ediyor? Nezahat G.: Çocuklarýn kayýp deðil el konulmuþ olduðunu, hepsinin kaydý bulunduðunu ve bu kayýt merkezinin de Genelkurmay olduðunu gösteriyor. Yani devlet istediði zaman, nerede olduklarýný bulabilir demek. Türkiye nin en önemli gündem maddesi, etnik kimliklerin eþitliðini saðlama iddiasýndaki Demokratik Açýlým. Diðer taraftan geçtiðimiz hafta Diyarbakýr da askeri birlikten atýldýðý iddia edilen havan topuyla parçalanan 12 yaþýndaki Ceylan gibi bir örnek var. Bunlara ek olarak belgeselinizin konusunu oluþturan Dersim faciasý gibi tarihte Ermeni ve Rumlarý da içine alan kanlý süreçlerin varlýðý biliniyor. Ortada bunlar varken bir açýlým projesi ne derece baþarýya ulaþýr? Nezahat G.: Dersim de yaþananlarý dünyanýn dört tarafýnda yaþanan ulusallaþma sürecinden baðýmsýz düþünmemek gerekir. Bu ve benzeri durumlar Türkiye de de Ermeni, Rum gibi birçok halk için farklý zamanlarda uygulandý. Þimdi gerçek bir demokrasi ve barýþ isteniyorsa, tarihle yüzleþmekten kaçýnýlmamalý. Devlet kendi cephesinden bu gerçeklerden kaçtýðýný sansa bile bunlarý yaþayan halklar travmalarýný unutmuyorlar. Açýlýmýn tüm halký kucaklamasý için kesinlikle tarihi görmezden gelmeyi bir yana býrakmak gerekiyor. Subaylar belli yaþ grubunda güzel ve saðlýklýlarý seçmiþ Kayýp kýzlardan bazýlarýna ulaþtýnýz. Þimdi 70 ini aþmýþ bu kiþiler yaþadýklarýyla ilgili neler anlattýlar? Kazým G.: Harekât sýrasýnda ele geçirilen ya da kendiliðinden teslim olan Dersimliler ya hemen orada öldürülmüþ ya da her bölgede oluþturulan karargâhlara toplanmýþ. Sonra da Elazýð ve Erzincan daki toplama merkezlerine götürülmüþler. Bu aþamalarda bazý kýz çocuklarý ailelerinden koparýlarak alýkonmuþ, aileler ise Batý illerinde çeþitli Türk ve Sünni köylere sürgüne gönderilmiþ. Bu kýz çocuklarýn önce saçlarý askerler tarafýndan kazýnýyor, banyo yaptýrýldýktan sonra da rütbeli asker ailelerine gönderiliyorlar. Ýlginçtir, bu davetsiz misafirlerden subay eþlerinin de haberi yok. Subaylar, rütbeli askerlerin hepsi, genellikle belli bir yaþ grubunda, güzel ve saðlýklý olanlarý seçiyor. Bir öykü þöyle: Kaçarlarken asker o kadar yakýnlaþýyor ki anne, kýzýný býrakmak zorunda kalýyor. Biraz da Nasýlsa hepimiz öleceðiz, asker alýrsa kurtulur diye düþünüyor anne. Asker, kýzý Erzincan daki toplama merkezine götürüyor. Kýz aylarca beslenemediði için bir deri bir kemik kalmýþ. Kýzý subaylardan kimse almýyor. Bir grup beðenilmeyen çocukla trene bindirilip sürgüne gönderiliyor. Her istasyonda birkaçýný ya subaylara ya da ileri gelen eþrafa veriyorlar. Bu zavallýyý da Amasya da býrakýyorlar. Kimse almayýnca zengin bir adama veriyorlar. Adam bunu tedavi ettirip sonra da nüfusa kaydettirmek istiyor. Kýz hiç Türkçe bilmiyor, bir biçimde ismini, babasýnýn ismini söyleyebiliyor. Soyadý, anne adý orada belirlenecek. Bacaklarý çöp kadar ince ve zayýf olduðu için soyadýný Çöpbacak koyuyorlar. Evlenene kadar bu soyadýný taþýyor. Þimdi Balýkesir de yaþýyor. Bu küçük Kürt ve Kýzýlbaþ çocuðu, iyi bir Türk, iyi bir Sünni olarak medenileþtirilmiþ durumda. Hacca dahi gidiyor. 40 yýl sonra da ailesi bunu bulmayý baþarýyor. Aile bunu nasýl baþarýyor? Nezahat G.: Kýzlarýn yakýnlarý her yerde evlatlarýný arýyor. Bu kýzýn abisi, yani annesinin kaçýrmayý baþardýðý çocuk, yýllar sonra arkadaþ olduðu bir subaya derdini anlatýyor. Subay hikâyeyi baþka meslektaþlarýna aktarýyor. Ardýndan biri Amasya da bir ailenin gelini evlatlýk diyor. Adam bu lafýn peþine düþüp aileyi buluyor. Önce buna inanmayan aile, baþka bir kadýný gösteriyor. Bizim aldýðýmýz gelin iþte bu diyor. Adam Bu benim kardeþim deðil diyor. Ancak o anda evde onlarý izleyen kardeþini tanýyor. Aile inkâr etse de bir süre sonra gerçeði söylüyorlar. Bambaþka bir kültürde yetiþtirilen bu çocukla ailesinin karþýlaþmasý garip bir süreç olmalý... Nezahat G.: Kýzlarýn bir kýsmý kendi çabalarýyla kaçarak ailelerine dönmeyi baþarýrken, olaylar sýrasýnda küçük olan ve çok az þey hatýrlayanlar da var. Bu örnekteki gibi hayatý tamamen deðiþen yüzlerce çocuk var. Ancak bu insanlar kendi içlerinde büyük çeliþkiler yaþýyor. Herkesten ve kendilerinden saklamak istedikleri hikâyelerle yaþamaya mecbur edilmiþler. Bu durum bireysel ve toplumsal anlamda gerçekle yüzleþmekle aþýlabilir. FOTOÐRAF: ULAÞ TOSUN / RADÝKAL CUMARTESÝ

Bir Adým Olarak Felsefi Düþünce- Walter Benjamin Romantizm de Sanat Eleþtirisi Kavramý adlý doktora tezi için Novalis ten þöyle bir alýntý yapar: Kendi kendinin üstüne sýçrama edimi, her yerde en üstündür, yaþamýn ilk noktasý doðuþudur... Böylece her felsefe, felsefe yapanýn, kendisi hakkýnda felsefe yaptýðý, yani ayný zamanda tükettiði... ve tekrar yenilediði... yerde baþlar; böylelikle erdemin yaþamý baþlar, belki de onun sayesinde kapasite sonsuz artar (s.119). Benjamin in alýntýsý eleþtiri ve yaratým düþüncesinin, felsefi olanýn içindeki yerini anlamak için oldukça yerinde bir tercihtir. Bu tercihin bir baþka güzelliði, felsefi olanýn izinde yürüyecek genç bir düþünür olarak kendisinin, Novalis in bu sözlerini amentü olarak görmesidir. Hiç þüphesiz, bu alýntý, iki uzamý açýða sermektedir. Biri; felsefe ile felsefe yapanýn iliþkisi, diðeri; felsefi olanýn yaratýmýnýn yenilenme biçimi. Biri diðerinden ayrýlmaðýnda, tecrübeyle sabittir ki, felsefe hem özgün anlatýmlar hem de zengin kaynaklar yaratýr. Biraz daha farklý bir ifade ile, felsefe ne sonsuzluðu bir süs gibi kendine maleden metafizik olarak kalmaya yazgýlýdýr ne de büyük kapasiteler barýndýran filozoflarýn harladýðý ateþte temcit pilavý gibi piþirilmeye. Modern felsefe, özellikle de çaðdaþ felsefe bunu yapar. O, kadim felsefi kavrayýþýn toplum, doða ve evren kavrayýþýný tersyüz eder, kýrar, tüketir, böylece metafiziðin ve skolastik düþünmenin yolundan uzaklaþarak kendi yolunu açar. Felsefe hem bir disiplin olarak hem de öznelerin söyleþisi olarak, çaðýnýn dertleriyle hemhal olur, fakat tam da bu hemhal olmaktan ötürü, bir adým öteye sýçrar. Çaðýnýn dertlerini insanlýk tarihi ile ortaklaþtýklarý noktalardan tutarak rehabilite etmeye soyunur. Bu rehabilitasyon esnasýnda ilk iþi, düþünce sahnesinde sorunlarý enine boyuna açýða kavuþturmaktýr; ýkýnmaz, sýkýlmaz, arlanmaz, umursamaz haldedir ve yalnýzca eureka, eureka çýðlýklarý için didinir. Felsefenin bütün bu çabasý, yaþam sahnesinde gerçekleþecek ikinci iþin baþlamasýyla meyveye durur. Sonsuz kapasitenin yeni bir atýlýmý ile olgunlaþýr. Hiç þüphesiz felsefe bu atýlýmý kendi baþýna yapamaz, o zorunlu olarak öznenin diline kendi öngörüsünü armaðan ederek bunu yapar. Yani bu kapasiteyi yaþam sahnesinde gerçekleþtirecek olana, özneye, kendi yaþamýna yaptýðý müdahalede ufuk olarak sunar. Denebilir ki felsefi düþüncenin tek eksiði, bedeninin/ gövdesinin inancýyla bütünleþmemiþ olmasýdýr. Tersinden, gövdenin/ bedenin tek eksiði, þimdiye kadar kendi sesini duymaya hazýrlýklý olmadan kalmasýdýr. O halde felsefe çaðdaþ dönemecinde ilk hedef olarak, bedenin/ gövdenin dilinde hem disiplin hem de ufuk olarak bir yer bulmaya çalýþmasý yadýrgatýcý deðildir. Felsefenin bedenle/ gövdeyle bütünleþmesi, kolektif yaratmanýn kavþaðýdýr. Bu kavþakta felsefe felsefeliðinden, beden/gövde sessizliðinden feragat eder. Felsefe için öznenin ufku, özne için felsefenin sadakati yaþam sorunlarýný aþmak için yeni bir gerilime doðru ilerler. Felsefenin ufka savurduðu özne, yaratýmýnýn yeniliði ile felsefeyi tüketir ve yeniler. Böylece felsefe yalnýzca düþünmekle yetinmemiþ, müdahalenin olanaðý ile kendi üzerine katlanmýþ olur. Belki de bu yüzden hiç bir disiplin felsefe kadar kolektif olana aþina olamayacaktýr. Türkiye deki Durum ya da Uyanmak Vakti- Bütün bunlarý neden anlattýk? Ýki nedeni var. Birincisi Genç Türkiye Cumhuriyeti nde çaðdaþ felsefeye deðinmek, ikincisi ve asýl önemlisi, þimdi ve burada felsefenin savunusunun nasýl üretildiðine deðinmek. Türkiye coðrafyasý, kültürel tarihi mirasý itibariyle, hem felsefi olanla hem de filozoflarýn harman olduðu konumuyla tanýnmaktadýr. Fakat bu tarih Cumhuriyet in kuruluþuna kadar geçen sürede oldukça hoyratça yoksullaþtýrýlmýþ, baþka disiplinlerin ruhunun þadolmasý adýna ýralanmýþtýr. Benzer durumlar Cumhuriyet boyunca da çeþitli aralýklarla sürmüþtür. Ýstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü nün 2.Dünya Savaþý maðdurlarý, Yahudi filozof ve düþünürleri tarafýndan geliþtirilen felsefi altyapýsý, bu yoksullaþtýrma faaliyetlerine karþý bir nefes alma aralýðý oluþturmuþtur. Fakat bilinen hikayeler nedeniyle elde edilen geliþmeler bir ya da bir kaç nesil sonra tersine dönmeye tekrar baþlamýþtýr. Bugün birçok üniversitede felsefe bölümlerine teoloji-ilahiyat- kadrolarýnýn temel unsurlarý sirayet etmekle kalmamýþ, formasyonu ilahiyatçý olanlar felsefe bölümlerini iç etmekte hýz kazanmýþtýr. Siyasal yönetici kadrolarýn, YÖK ün ve üniversite rektörlerinin baskýcý politikalarý karþýsýnda sinmiþ öðretim üyeleri, öðrenciler ve aileleri bu durum karþýsýnda sorumluluk taþýmaktadýr. Ancak bir baþka yandan da, bu sorunu gündeme getirmek bile neredeyse imkansýzdýr. Çünkü ülkenin giydiði deli gömlekleri bu sorunlarýn tartýþýlmasýný hep erteletmektedir. Bu yüzden þuna bakmak elzem hale gelmiþtir: Genç Türkiye Cumhuriyeti nde, çaðdaþ felsefenin baðýmsýz ve dinamik unsurlarý ne haldedir? Bu soruyu cevaplamak için bir kaç kritere bakmak gerek. Birincisi üniversiteler, felsefe adýna gerçekleþtirdikleri üretimler, bu üretimlerin yansýmalarý. Ýkincisi baðýmsýz kurum ya da kuruluþlar, bunlarýn yayýnlarý, yayýnlarýn etki alaný. Üniversitelerde durum oldukça karýþýk. Çünkü habire iþsizliði bastýrmak ya da kalifiye iþsiz yaratmak adýna açýlan yeni üniversitelerde, tüm olumsuz koþullara raðmen, yeni felsefe bölümleri açýlýyor. Buralara ne yetiþmiþ öðretim kadrosu ne de kütüphane gibi zorunlu fiziksel altyapý imkanlarý sunuluyor. Bu eksiklikler YÖK tarafýndan görünmez kýlýnmakla kalmýyor, öðretim kadrolarýnýn ders ve öðrenci yükleri artýrýldýðý için lise düzeyinde felsefe eðitimi yapýlmasý normalleþiyor. Böylelikle hem felsefe içeriksizleþtiriliyor hem de felsefe eðitimi yapýldýðý düþüncesi ile tatmin olunuyor ama kazýn ayaðý öyle deðil. Artýk kendi kadrolarýný yetiþtirir haldeki merkez üniversiteler ise, yeni üniversitelerin felsefe bölümlerini kapýþmakla meþguller. Doðal olarak bu da gündelik siyaseti, felsefenin/ bilimin üretilme tarzýnýn göbeðine yerleþtiriyor. Bu kapýþmanýn galibi açýktýr ki, güç iliþkilerini kontrol eden ve siyasal nüfuzu güçlü olan hükümet. Böylece demokrasiden bihaber YÖK ü devralýp iyice keyfileþtirilmiþ bir sultanýn emrine verdiði gibi, kadrolarý da öylece paylaþtýrýyor. Yerleþik üniversitelerin bazýlarý bu kapýþma dýþýnda ilgilere de sahipler. Gerçekleþtirdikleri ulusal ve uluslararasý sempozyumlarla kýsýtlý bütçeleri aþarak felsefenin güncel müdahalesine yer açýyorlar. Özellikle Kocaeli Üniversitesi nin 8. sini düzenlemeye koyulduðu Uluslararasý Felsefe Günleri bu konudaki en istikrarlý örneklerden biri. Bütün bunlarla birlikte, öðretim üyeleri yükselme kriterlerinin cenderesinde boðulmaya çalýþýlýyor ve piyasalaþmýþ üniversite eðitimi için aktör haline getiriliyorlar. Cendereye sýkýþmamak isteyenler, bol bol akademik jargonlu makale fabrikasyonunda yol alýrken, sahipsiz ve paylaþýmsýz yazýlarý arþivlerde birikmek üzere kalemlerinden damlayýp duruyor. Hatta bunlarýn bir kýsmý, piyasalaþtýrma paradigmasý ile üniversiteleri parekendeci yapan Bologna Protokoluna, YÖK ün emriyle somut olarak eklemlenmek için can atýyor. Doðal olarak bu hem liselerde hem de üniversitelerde felsefe eðitimin hiçleþmesini saðlamakla kalmýyor, felsefenin bedensiz/gövdesiz bir ucubeye dönüþmesini de saðlýyor. Dolayýsýyla felsefe ufuk açmak þöyle dursun gündelik siyasetin güçlü eðilimlerinin içinde kendine ezik bir yer bulmaktan sevinerek yol alýyor. Elbette üniversitelerde yalnýzca bu karamsar tablo yok. Sempozyumlarýn yaný sýra yayýn faaliyetleri sürüyor. Telif ve çeviri makaleler, Sosyal Bilimler Enstitüsü ya da Edebiyat Fakültesi dergileri dýþýnda, þimdilik Kaygý, Lapsus, flsf, Felsefe Tartýþmalarý, Yeditepe Felsefe gibi üniversite destekli dergilerde yayýmlanýyor. Bu tip dergiler çoðunlukla üniversite ve felsefe çevrelerinde okunan, genel daðýtýmý sýnýrlý dergiler, dolayýsýyla felsefeyle profesyonel düzeyde ilgili olanlarla sýnýrlý kalmýþ kurum-içi dergiler olarak görülebilirler. Üniversiteler dýþýnda varolan, çeþitli sivil toplum kuruluþlarý ya da yayýnevleri sponsorluðunda yayýmlanan süreli dergilerde yok deðil. Özellikle 13 yaþýna gelmiþ olan Felsefelogos bunlardan ilk göze çarpaný, FelsefeYazýn, Baykuþ ve Monokl kendi okuyucusunu yaratmaya çalýþan bu tür dergiler arasýnda. Kutadgubilig, Felsefe Dünyasý gibi dergiler de bu kategoride sayýlabilir. Bütün bunlarýn dýþýnda, Cogito, Ýnsancýl, Toplum ve Bilim, Praksis, Birikim gibi doðrudan felsefe dergisi olma iddiasý taþýmamasýna raðmen, felsefi olanýn yaygýnlaþtýrýlmasýnda önemli iþlevi olan yayýnlar olarak not edilebilir. Kitap yayýnlarýna gelince, çeþitli yayýnevlerinin büyük hizmetleri oluyor. Güncel ve öne çýkan kitap yayýncýlýðýnda Türkiye nin karnesi oldukça iyi, buna birde düþünce tarihinin klasiklerinin ciddiyetle yayýmlanmasý eklemlense fevkalade olacak. Ancak burada derhal bir konuya deðinilmelidir. Yeni açýlan üniversitelerle birlikte her yýl onlarca felsefeci mezun oluyor. Onlarca dergi ve kitap yayýnlanýyor. Felsefe bölümlerindeki bu niceliksel büyüme ile birlikte, felsefenin niteliksel yaný daha çok sorgulanýr oluyor. Felsefe mezunlarýnýn, toplumsal örgütlülüðünün içindeki felsefe-severler in görünümü arttýkça, felsefenin kendisi de sorgulanýr hale geliyor. Böylece giderek hem felsefe gündelik hayatýn sorularýna cevap vermekte eskisi kadar elit ve emredici korumalarýyla cevap üretemiyor hem de gardýný kaybediyor. Ýþte bu bir þans: elbette geleneði yaratmak isteyen için. Fakat gerçek durum biraz daha çetrefilli! Siyasal Ýslam ýn ve neo-liberal siyasetin unsurlarý, ellerindeki güçle birlikte, þimdi daha fazla gündelik siyaseti yönlendirmekle kalmýyor, laik ve cumhuriyetçi ideolojinin muhafazakarlaþmýþ unsuru olarak gördükleri felsefe alanlarýný da iþgal etmeye çalýþýyorlar. Yeni üniversitelerde yaþananlar, süreli yayýn/ dergi sayýsýnýn niceliðindeki artýþlar, dergilerde kullanýlan söylemlerin ayrýþmasý, yazarlarýn/ düþünürlerin belirli yerleri tercih eder görünmesi felsefenin giderek çeþitli geleneklerin doðmasý ile ilerleyeceðinin göstergesi durumunda. Þimdilik ortaya çýkan bu saldýrý, istemeden de olsa, eleþtirel felsefenin genç düþünür kuþaklarýnýn önünü açmaya sebep oluyor. Kimileri sýrça köþklerinde ya da sýrça köþkteki odalardan birine talip olma arzusuyla bütün bu olup bitenin dýþýnda kendini konumlandýrabilir. Onlarý tarih, tarihte konformizmi seçenlerin yanýna gömer fakat felsefe alaný içinde kalacaklar için, bu durumun kýsa sürede kapanacaðý ve olumsuzluklarýn artacaðý malumdur. O halde yapýlmasý gereken açýktýr: Eleþtirel ve kendi kendini aþacak atýlýmlarý barýndýran güçlü kurumsallaþmalarý/ kamusallýðý bu geçiþ sürecinde yaratmak gerekir. Kurumsallaþma ya da kamusallýðý yaratmaktan kasýt biri üniversitelerin savunulmasý ve geliþtirilmesi yönündeki tasarruflar, diðeri bu tasarruflarýn ses getirebilmesi, kalýcýlaþmasý veya mevcut durumun lehte bir yönde dönüþtürülebilmesi için toplumsal temsiller yaratacak baðýmsýz dergi, dernek ve vakýflarla birlikte hareket etmek. Zaten bu konuda felsefedeki mevcutlar belli: FESATODER (Felsefe ve Sosyal Araþtýrmalar Topluluðu Derneði) ve felsefelogos, Felsefeciler Derneði ve FelsefeYazýn, Baykuþ. Hepsinin ortak derdi, bir adým olarak felsefi düþünceyi geliþtirmek, böylece felsefi olanla özne arasýndaki bütünleþmeyi yaratarak insanlarýn sonsuz kapasitelerini kendi lehlerinde kullanmalarý için ufka taþmak olarak görülüyor. Baþkaldýrý Çalýþtayý: FESATODER ve felsefelogos- 11-12 Eylül 2009 tarihinde Ýstanbul- Büyükada da FESATODER i tanýtmak, felsefelogos yazarlarýný buluþturmak ve Türkiye de son dönemlerde hýzla ortaya çýkan geliþmeleri karþýlýklý fikir alýþ-veriþi ile görüþmek, felsefelogos un baþkaldýrý temalý dergisinin makale seçimini birlikte gerçekleþtirmek için toplandý. felsefelogos yayýn kurulu yanýsýra, çalýþtay katýlýmcýlarý, söz konusu temayla ilgili makaleleri birlikte tartýþtýlar. Katýlýmcýlar/ tartýþmacýlar her makalenin yazarýný, kendi amacýný açýk kýlmak ve bu doðrultuda kendi argümantasyonunu geliþtirmek yönünde insiyatif kullanmaya zorladýlar. Elbette tartýþmalarýn genel havasý katýlýmcýlarýn kendilerini, yazarýn muhatabý olarak onun enerjisini paylaþmaya, onunla birlikte konum almaya, kolektif olarak kendi düþünme ediminin parçasý olarak tartýþmayý içselleþtirmeye yol açtý. Çoðunlukla yurt içinden olmak üzere yurtdýþýndan iki konuðunda katýldýðý çalýþtayýn genel havasý, yapýlanlarýn olumluluðu yönünde bir izlenimdi. Felsefelogos genel yayýn yönetmeni ve FESATODER Baþkaný Sinan Özbek, baðýmsýz yayýn yapmanýn ve dernekleþmenin önemini bildiklerini, kendilerine Das Argument gibi tarafý belli olan, eleþtirel toplumsal düþünceyi geliþtirmek için çabalayan, hem felsefe-içi tartýþmalara açýk hem de toplumsal-tarihsel duyarlýlýklarý yerinde olan bir dergi olmaya çalýþtýklarýný söyledi. Özbek, en nihayetinde 13 yýlda eksiklikleriyle ve hatalarýyla aldýklarý yolun felsefelogos u bir dönüm noktasýna getirdiðini ifade etti. O dönüm noktasýný, katýlýmcýlarýn büyük çoðunluðunun hem fikir olduðu bir nokta, logos kolektifini geliþtirmek ve yeniden yaratmak için daha fazla sorumluluk ve daha açýk tutum alma cesareti. Giderek artan neo-liberal siyaset ve/ veya muhafazakar hegemonya karþýsýnda kan kaybeden felsefenin güçlendirilmesi için bu dönüm noktasýnda sorumluluk almak önemli. Bu yüzden hem özel olarak felsefelogos ve FESATODER için hem de benzer yapýlanmalar için abonelik, üyelik, satýþ, görünürlük, paylaþým gibi somut adýmlar dýþýnda müdahale etmenin bir aracý olarak temsiliyetine güç katýlmasý, sekterliðe ya da heveslere kapýlmadan felsefelogos un birikiminin kullanýlmasý temenni edildi. Genç düþünürlerin/ yazarlarýn kendi kuþaklarýnýn geleneðini yaratmalarý, geçmiþ geleneklerden devralabileceklerini almalarý ama yeni koþullar karþýsýnda yine de konformizme düþmeden felsefi olanýn öznesi ile buluþmalarý diðer katýlýmcýlarca salýk verildi. Felsefelogos un buradaki iþlevi, en azýndan bu hattý korumak, felsefeye yönelen saldýrýlarý püskürtmek, kolektif olanýn logos u açýk kýlacaðýna dair varolan güveni saðlamlaþtýrmak, felsefenin kendinde varolan eleþtirelliðini geliþtirmek, önünü açmak, öznenin anlam dünyasýna açýklýk sunmak ve ufka yolculuðunda gerçekliði yeniden yaratmasý için öngörüleri ile onu saðlam adýmlar atmaya zorlamak olarak sayýlabilir. Tüm bu sayýlanlardan dolayý felsefelogos örnek bir deneyim. Ez Cümle- Goethe ye en cesur ve en zekice karþý çýkýþ Novalis ten gelmiþtir: Doða ve doða kavrayýþý ayný anda ortaya çýkar, týpký Antikçað ve Antikçað bilgisi gibi (s.195). O halde olmakta olanýn bilgisi, felsefi konumlarýn elde edilmesi ile devþirilebilir. Bugün olanlara uyanmak yarýn olacaklara biçim verme þansýný getirebilir, aksi herhangi bir geliþme, tarihin çöplüðünde belki konjonktürel olarak çabuk deðer kazanýr, ama kaybetme yazgýsýndan kaçamaz. BirGün

Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir Ziraat Odasý Baþkaný Recep Tunç, Türkiye'nin en büyük patates ambarlarýndan biri olan Nevþehir'de bu yýl 3 bin dolayýnda çiftçi tarafýndan 21 bin hektar alanda patates ekimi gerçekleþtirildiðini söyledi. Bu yýl yaklaþýk 800 bin ton patates rekoltesinin beklendiðini belirten Tunç, 2009 yýlý yemeklik patates sökümüne baþlanan tarlalarda incelemelerde bulundu. Nevþehir'de geçen yýl yýl patates kalitesinin arttýðýný ve gerek yurt içi ve gerekse de yurt dýþýnda en fazla ürünü tercih edilen bölge olduðunu ifade eden Ziraat Odasý Baþkaný Tunç, "Toprak yapýsý nedeniyle yýllardan beri Türkiye'de en fazla patates üretimi yapýlan illerin baþýnda geliyoruz. Her ne kadar son yýllarda çeþitli nedenlerle patates üretim alanlarý daralsa da halen Türkiye'deki patates üretiminin yüzde 20'si ilimizde gerçekleþiyor. Bunla birlikte sürekli olarak patates kalitesi artýyor ve üreticimiz daha bilinçli üretim yapar hale geliyor." dedi. 'Fiyat Üreticinin Yüzünü Güldürmedi' 2009 yýlý yemeklik patates hasadýnýn baþlandýðý þu günlerde üreticinin tarlasýnda sökümünü gerçekleþtirdiði patatesin kilosunu ancak 35 Kuruþ'a satabildiðine dikkat çeken Nevþehir Ziraat Odasý Baþkaný Recep Tunç, fiyatýn Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ Kayseri'nin Kocasinan Belediye Baþkaný Bekir Yýldýz, saðlýklý bir çevrede, saðlýklý ürünler üretilip tüketilmesini teþvik amacýyla kurulan organik ürün pazarlarýnýn yoðun ilgi gördüðünü söyledi. Açýklamalarda bulunan Baþkan Bekir Yýldýz, özelilikle ilçeye yeni baðlanan mahallelerde vatandaþlarýn baðýnda bahçesinde yetiþtirdiði, hormonsuz, katkýsýz, tamamen doðal organik ürünlerin vatandaþlara sunabilmesi amacýyla üretici ve tüketiciyi buluþturan organik ürün pazarlarýna her iki tarafýnda ilgi gösterdiðini kaydetti. Erciyesevler, Beyazþehir ve Fatih Semt Pazarý'nda organik ürün pazarý da kurulduðunu belirten Baþkan Bekir Yýldýz, Üretici oldukça düþük olduðunu vurguladý. Üreticinin 35 Kuruþ'a sattýðý patatesin büyük marketlerde 1.5 TL'ye kadar alýcý bulduðuna dikkat çeken Tunç, büyük emekler vererek üretim yapabilen çiftçinin emeðinin karþýlýðýný alamadýðýný belirtti. Tunç, "Þu anda bir bardak 50 Kuruþ'a satýlýrken bir kilo patatesi 35 Kuruþ'a satabiliyoruz. Bizim soðuk sýcak demeden, bin bir güçlükle ektiðimiz ve hasadýný yaptýðýmýz patatesimizin bir kilosu bir bardak çak bile etmiyor. Buna karþýn tüketici marketlerde bizim ürettiðimiz patatesi 1 TL'nin üzerinde satýn alýyor. Maalesef emek harcayan, çile çeken üretici parayý kazanan ise aracýlar oluyor. " diye konuþtu. Fiyat düþüklüðü nedeniyle üreticilerden hasadýný gerçekleþtirdikleri ürünlerini kýsa sürede pazara sunmamalarýný da isteyen Ziraat Odasý Baþkaný Recep Tunç, sözlerini þöyle sürdürdü; "Tarlalardan söktüðümüz bu patatesler 2010 yýlý Mart ayýna kadar bölgemizde bulunan doðal soðuk hava depolarýnda kalabiliyor. Bu nedenle üreticilerimizin ürünlerini hemen piyasaya sunmamalarýný istiyoruz. Þu anda fiyatlar oldukça düþük ve piyasada çok fazla ürün olacak.çiftçilerimizde ellerindeki mahsullerini kýsým kýsým satýþa çýkarmalarý fiyat istikrarý açýsýndan son derece önemli." sabah erken saatlerde topladýðý katkýsýz organik ürünleri hemen aracýna yükleyip, organik ürün pazarýna getiriyor. Vatandaþlar da burada ürünleri elleriyle seçip alýyor. Alýcý da satýcý da çok memnun olduðunu ifade ediyor. Vatandaþýmýzýn saðlýklý ürünler tüketmesini saðlamak bizim hedeflerimiz arasýndadýr dedi. Organik ürün pazarýnda ürünlerini sergileyen üreticiler, temiz, kapalý bir mekanda belediyenin yer tahsisinden çok mutlu olduklarýný belirterek, Bu ürünleri daha önce satamýyorduk. Þimdi böyle bir imkan verildi, müþterimiz de geliyor, çok memnunuz. Kocasinan Belediyesi'ne teþekkür ediyoruz þeklinde konuþtu. Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir in Göreme Belediyesi tarafýndan bu yýl 9. su düzenlenen Unutulan Tatlar yemek yarýþmasýnda 40 ev hanýmý, birinci olabilmek için kýyasýya mücadele etti. Göreme El Sanatlarý Merkezi nde düzenlenen 9. Unutulan Tatlar Göreme Yemek Yarýþmasý nýn açýlýþýnda konuþan Göreme Belediye Baþkaný Nuri Cingil, sahip olduðu deðerlerle bir dünya beldesi konumundaki Göreme beldesinde, bu tip organizasyonlarla geçmiþ ve gelecek arasýnda etkili bir bað oluþturarak, bölgenin mutfak kültüründe önemli bir yer tutan yemekleri gelecek nesillere taþýmayý amaçladýklarýný söyledi. 4 aþçýnýn jüri baþkanlýðýný yaptýðý yarýþmada, 2 si yabancý turist 8 kiþinin de Sulucakarahöyük/ KAPADOKYA Türk turizminin en önemli merkezlerinden Kapadokya'da, peribacalarý sonbahar ile birlikte eþsiz bir güzelliðe büründü. UNESCO tarafýndan Dünya Kültür Mirasý Listesi'ne alýnan, tarihi ve doðal güzellikleriyle her yýl binlerce yerli ve yabancý turisti aðýrlayan Kapadokya bölgesi, sonbahar ile birlikte ilginç görüntülere sahne oluyor. Sararan yapraklar arasýndaki peribacalarý, fotoðraf meraklýlarý için ilginç kareler oluþturuyor. Bölgeye gelen yerli ve yabancý turistler, özellikle Göreme Açýkhava Müzesi, Zelve Paþaðý ve Devrent Vadisi'nde bulunan peribacalarýný sarý hakimiyetindeki doða içerisinde izlemenin keyfini çýkarýrken, turist hareketliliði ise turizmcilerin yüzünü güldürüyor. Sonbahar mevsimi ile DÝJÝTAL SÝSTEMLER Otomatik kaþe Logolu kaþe Ýmza kaþesi Düz ve Oval kaþe Cep kaþeleri Kaþeler kendi imalatýmýzdýr OKUL ÇANTALARI Defter, Kalem,Silgi ve tüm okul kýrtasiye ihtiyaçlarý uygun fiyatlarla HER MARKA FOTOKOPÝ, FAX, YAZICI Kartuþ ve Tonerleri Sarf Malzemeleri HACIBEKTAÞ 441 38 41 görev aldýðý seçici kurulda çömlekte kuru fasulye, çömlekte bulgur çorbasý, çömlekte lahana sarmasý ve bulamaç dallarýnda 40 ev hanýmý tarafýndan yapýlan yemekler görünüþ ve lezzet gibi ana noktalarda deðerlendirildi. Yapýlan deðerlendirmelerde çömlekte kuru fasulye dalýnda birinciliði Tülay Aktaþ alýrken, çömlekte bulgur çorbasý dalýnda da Havva Solak birinci oldu. Çömlekte lahana sarmasýnda Mediha Kahveci nin birinciliðini elde ettiði yarýþmada bulamaç dalýnda da Fatma Güler birinciliði kazandý. Yarýþma sonrasýnda kategorilerinde ilk üç derecede birinciliði paylaþan ev hanýmlarýna büyük altýn, ikinciye yarým ve üçüncü olan yarýþmacýya da çeyrek altýn hediye edildi. Kapadokya bölgesini Ýngiltere den ziyaret etmek amacýyla gelen botanikçi Ruth Lambourne ve öðretmen Jeremy Ison, yemek yarýþmasýna katýlanlarýn adeta gözdesi oldu. Ýlk kez böyle bir yarýþmaya jüri üyeliði yaptýðýný belirten Ýngiliz öðretmen Jeremy Ison, Bu yemeklere hayran kaldým. Bu yemeklerin tarifini alýp, bende ülkemde yapmaya çalýþacaðým dedi. birlikte özellikle Alman, Ýspanyol ve Japon turistlerin bölgeye ilgisi artarken, turistler peribacalarýnýn sonbaharda eþsiz bir güzelliðe büründüðünü belirtiyor. Peribacalarýný gezerken bol bol fotoðraf çeken yabancý turistler, ayrýca peribacalarý arasýnda deve turlarýna da ilgi gösteriyor.

7 Türkiye, Ýsrail i Filistinlilere uyguladýðý insanlýk dýþý yöntemler yüzünden eleþtirmeyi sürdürüyor. One minute bu eleþtirinin dünya çapýnda yanký yapan sesiydi. Bu tartýþmada Türkiye haklý, Ýsrail haksýzdýr. Filistin topraklarýný iþgal edip, onlarý kendi ülkelerinde köþeye sýkýþtýran, yersiz yurtsuz, çaresiz býrakan Ýsrail dir. Bunun tartýþýlacak bir yaný yoktur. Siyaset bir güç meselesidir. Bugüne kadar Ýsrail e egemen olan güçlü iktidarlar, önce ABD nin, daha sonra da bütün Batý nýn desteðini alarak bölgede hükmünü yürüttü. Bu nedenle haksýzlýða uðrayanýn sesi pek çýkmadý. Tabii, Ýsrailliler olaya farklý bir çerçeveden bakýyorlar: Biz Filistin den gelen terörün hedefiyiz. Ýnsanlýk dýþý yöntemlerle Filistin içindeki terör örgütleri bize yaþamý haram ediyor. Bu nedenle biz de kendimizi korumak için yapýyoruz bütün bunlarý. Ýsrail olaya hangi çerçeveden bakarsa baksýn, çocuklar ölüyor, yaþlýlar ölüyor, savaþ ve terörle hiçbir ilgisi olmayan insanlar maðdur oluyor. Ýsrail i yöneten irade, Terörle mücadelede olur böyle þeyler diyerek kendini savunmaya devam ediyor. Ýsrail kendini ne kadar savunursa savunsun, özellikle Ýslam dünyasýnýn gözünde terörist bir devlettir. Filistin deki þiddet yanlýsý güçlerin inisiyatifini artýran, onlara can suyu veren de Ýsrail e egemen olan þiddet yanlýsý uygulamalardýr. *** Ýsrail, Filistin sorunu yüzünden Türkiye tarafýndan eleþtirilere uðrayýnca, cevap olarak, Siz Kürtlere neler yapýyorsunuz? diye soruyor. Son olarak TRT de yayýnlanan bir dizinin Ýsrail in son Gazze katliamýný hedef almasýna Ýsrail yönetimi benzer bir tepkiyle karþýlýk verdi. Jerusalem Post gazetesi bu eleþtirileri þöyle dile getirdi: Gazze çatýþmasýnda Ýsrail in eliyle ölen Filistinli sayýsýnýn Ankara nýn Kuzey Irak ta tekrarlanan bombardýmanlarýnda ölen Müslüman Kürtlerden daha fazla olduðu tartýþmalýdýr. Türkiye nin Kürt sorununa yönelik terörle mücadele siyasetlerinin Ýsrail le bir mantýk benzerliði içinde olduðunu inkâr etmek imkansýz. Ýsrail yönetimi de Filistin sorununu uzun yýllar bir terör sorunu olarak görmeye ve göstermeye çaba sarf etti. Bu çabasýný hâlâ da sürdürüyor. Bu paralelliðin Türk devletinin genel felsefesiyle Ýsrail devletinin genel felsefesi arasýndaki bir paralelliðe iþaret edip etmediði konusu da, ayrýca tartýþýlmalýdýr. Filistinlilerin hakký hukuku, en temel insani talepleri, Ýsrail yönetimi tarafýndan terör gerekçe gösterilerek yok sayýlýyor, ayaklar altýna alýnýyor. Türkiye de benzer anlayýþlarla Kürt sorununa gözünü kapattý ve hâlâ da bu anlayýþ etkinliðini sürdürüyor. Türkiye ye büyük ölçüde egemen olan mantýk, Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardýr. Bunun çözümü de sonuna kadar savaþtan geçmektedir noktasýndan uzaklaþmayý hâlâ tercih etmemektedir. Örneðin CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal, Cumhurbaþkaný Abdullah Gül ün çözüm çaðrýlarýna þöyle yaklaþýyor: Þehit vermeden, para harcamadan bu sorunu çözeceðini sanýyor. Hayal âleminde yaþýyor. Asker de Son terörist temizlenene kadar operasyonlar sürecektir söylemini sürdürüyor. Tüm dünya gibi Ýsrail i yönetenler de bu yaklaþýmý görüyorlar. Türkiye den gelen eleþtirilere tencere dibin kara seninki benden kara þeklinde özetlenebilecek tepkiler vermeleri kesinlikle þaþýrtýcý deðil. Hangi ülkenin tenceresinin dibinin daha kara olduðunu tartýþabiliriz, tartýþýlamayacak olan ise her iki tencerenin de dibinin kara olduðudur. *** Baþta da belirttiðimiz gibi, Türkiye nin Ýsrail e yönelttiði eleþtiriler haklý eleþtirilerdir ve Türkiye ye Ýslam dünyasýnýn ve tüm dünyanýn sempatisini kazandýrmaktadýrlar. Ýsrail in Türkiye ye Kürt sorunundan yola çýkarak yönelttiði eleþtiriler de haklý ve yerindedir. Ýsrail, Türkiye nin Kürt sorunundaki ayýplarýný gerekçe göstererek bu haklý eleþtirileri ortadan kaldýramaz. Türkiye ise, dünya arenasý nda gerçekleþtirdiði vicdani eleþtirilerinin ciddiye alýnma oranýný yükseltmek istiyorsa, içeride demokrasiye ve insan haklarýna daha duyarlý bir iklim yaratmak zorundadýr. Ama asýl üzerinde durulmasý gereken konu, yapýlan eleþtirilerden ve Türk devlet mantýðýyla Ýsrail devlet mantýðý arasýndaki ortaklýklardan ziyade, Filistinliler ve Kürtlerin içinde bulunduðu somut durumdur. Bu halklarýn dertlerine olabildiðince hýzlý þekilde çözüm üretilmesi gerekiyor. Her iki ülkenin de acilen yapmasý gereken budur. Radikal Deniz Feneri Zaman Kazanýyor Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðý tarafýndan yürütülen soruþturma kapsamýnda Ýstanbul da Deniz Feneri Derneði ne operasyon düzenlendi. Ekipler, sabahýn erken saatlerinden itibaren aralarýnda Fatih teki ana deponun da bulunduðu 17 ayrý adrese baskýn yaptý. Film yapým þirketleri, muhasebe bürolarý ve Kanal 7 binasýnda da arama yapýldý. Aramalarda polis bulunmazken, dýþarýdaki gazetecilere pasta börek daðýtýldý. Deniz Feneri Derneði Baþkaný Mehmet Cengiz, yaptýðý açýklamada Ankara Cumhuriyet Savcýlýðý nýn yürüttüðü soruþturma kapsamýnda geçen isimler içinde Deniz Feneri Derneði nin bulunmadýðýný iddia etti. Dernek, AKP nin Yumuþak Karný CHP Ýzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Deniz Feneri Derneði ne yapýlan operasyonla ilgili gazetemize açýklamalarda bulundu. Ersin, delillerin karartýlmasý için 1.5 yýl beklendiðini, bu operasyonun da bir delil karartma operasyonuna dönüþeceðini belirtti. Cumhurbaþkaný Abdullah Gül ile Baþbakan Erdoðan ýn Çukurambar da yolsuzluðun Türkiye ayaðý olarak gösterilen Zekeriya Kahraman ile buluþup delil karartma taktiði geliþtirdiðini iddia eden Ersin, Savcý uzun süre bahaneler göstererek durumu geçiþtirdi. Almanya nýn gösterdiði adreslere baskýn yapýlmaktan kaçýnýldý diye konuþtu. Selçuk Özbek Deniz Feneri yle ilgili aralarýnda Kanal 7'nin de bulunduðu 17 noktaya baskýn yapýldý. CHP'li Ersin çarpýcý iddialarda bulundu. Ersin, Kahraman ile Baþbakan Erdoðan ve Cumhurbaþkaný Gül bir araya geldiler. Soruþturmayý yavaþlatarak delillerin karartýlmasýna yol açtýlar dedi... Almanya'daki Deniz Feneri Derneði operasyonu Türkiye'ye sýçradý. Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðý'nýn talimatýyla Ýstanbul'da derneðin depolarý ile Kanal 7 televizyonuna baskýn düzenlendi. Ancak baskýnlarda polis olmamasý dikkat çekiciydi. Deniz Feneri yetkilileri söz konusu baskýný yalanladý. Gazetemize konuyla ilgili açýklamada bulunan CHP Ýzmir Milletvekili Ahmet Ersin "Delillerin karartýlmasý için beklendiðini" belirtti. Operasyon için "Çok geç kalýnmýþ bir operasyon" diyen Ersin, "Bu bir buçuk yýl önce yapýlmalýydý ama delillerin karartýlmasý için kaplumbað hýzýnda hareket edildi" dedi. Çukurambar'da Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan ve Cumhurbaþkaný Abdullah Gül'ün bir milletvekilinin evinde gizli görüþme yaptýðýný hatýrlatan CHP'li Ersin, bir kaç saat süren bu görüþmede Baþbakan'ýn iddia ettiðinin aksine devlet sýrlarýnýn görüþülmediðini, o sürecin YÖK'te atama dönemine denk geldiðini ve görüþmede üniversitelere atanacak rektörlerin tespiti üzerine istiþare yapýldýðýný ifade etti. Zekeriya Kahraman lý Zirve Ancak toplantýnýn bir kýsmýnda özellikle Deniz Feneri'nin konuþulduðunu belirten Ersin þunlarý söyledi, "Toplantýnýn son yarým saat kýrk beþ dakikasýna Zekeriya Kahraman da katýldý. Orada delillerin nasýl karartýlacaðýna iliþkin konuþuldu. Ýstenilseydi þimdiye kadar bir çok adres basýlabilirdi. Ama özellikle beklenildi. Bir buçuk yýl geç kalmýþ bir operasyondur." Ersin ayrýca Almanya'daki soruþturmanýn Türkiye'ye uzanmasý olarak yorumlanan baskýnla ilgili, "Hükümet savcýlarý yönlendirdi. Savcý uzun süre bahaneler üreterek soruþturmayý geçiþtirdi. Alman yetkililerin gösterdiði adresler dahi geç basýldý" þeklinde konuþtu. Daha Fazla Projeleri Varmýþ Deniz Feneri'nin Zeytinburnu'ndaki merkezinde açýklama yapan Deniz Feneri Derneði Genel Baþkaný Mehmet Cengiz, "Biz de sizi alarak burada yapýlan çalýþmalarý göstermek istedik. Bize basýn kanalý ile sürekli haksýzlýk yapýlýyor. Türkiye'deki Deniz Feneri ile ilgili çýkan haberlerin hepsi yalandýr, karalamadýr. Ama Deniz Feneri çalýþmaya devam ediyor. Bir ay içinde dört büyük projeye daha imza atacaðýz. Bugüne kadar binlerce eser meydana getirdik" dedi. Ayrýca gazetecilere tatlý ikram edildi. Baskýný Yalanladý Deniz Feneri Derneði, ''þu anda derneðin lojistiklerinde veya merkezlerinde savcýlýk veya polis marifetiyle herhangi bir arama yapýlmadýðýný'' bildirdi. Dernekten yapýlan yazýlý açýklamada, basýn yayýn kuruluþlarýnda, Almanya'da görülen Deniz Feneri e.v. davasý kapsamýnda, Deniz Feneri Derneði lojistik merkezlerinde polisin arama yaptýðý yolunda haberlere yer verildiði hatýrlatýldý. Açýklamada, þunlar kaydedildi: ''Þu an derneðimizin lojistiklerinde veya merkezlerinde savcýlýk veya polis marifetiyle herhangi bir arama yapýlmamaktadýr. Basýn yayýn organlarý, konuyla ilgili olarak verdikleri haberlerde eksik bilgiye dayalý veya kasýtlý olarak yanlýþ haber üretmek suretiyle kamuoyunu yanlýþ bilgilendirmiþlerdir. Almanya'da görülen dava ile baðlantýlý olarak Ankara Cumhuriyet Savcýlýðýnýn baþlatmýþ olduðu soruþturma kapsamýnda, Deniz Feneri Derneði þüpheli veya sanýk durumunda deðildir. Deniz Feneri tamamen soruþturma kapsamý dýþýndadýr.'' Kanal 7 de Arandý Kanal 7 Kurumsal Ýletiþim Müdürlüðü'nce yapýlan yazýlý açýklamada, ''Mahkeme kararýyla Kanal 7 televizyonunda emniyet mensuplarý tarafýndan arama yapýldýðý'' kaydedildi. Spekülasyonlara itibar edilmemesi istendi. Bu arada, emniyet mensuplarýnca yürütülen aramalar kapsamýnda, mali kayýtlar ve yöneticilerin bilgisayarlarýnda incelemeler yapýldýðý, bazý bilgisayarlarýn hard disklerinin kopyalandýðý öne sürüldü. *** Zirvedeki Kahraman kimdir? Deniz Feneri Davasý, Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri Yardým Derneði'nin topladýðý 41 milyon avroluk paranýn bir kýsmýný amaç dýþýnda kullanmasýyle ilgili davaydý. Almanya'nýn Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesinde görülen davada, 17 Eylül 2008 tarihinde mahkemenin hakimi Johann Müller'in verdiði kararla tutuklu yargýlanan dernek yöneticileri hapis cezasý almýþ, derneðin mal varlýðý ise kamuya devredilmiþti. Hakim Müller, gerekçeli kararýnda Mehmet Gürhan'ýn yardým paralarýný bir sermaye aracý olarak kullandýðýný, paralarýn Türkiye'deki Kanal 7 televizyonuna aktarýldýðýný, paralarýn nasýl kullanýlacaðýna karar verenlerin aralarýnda Zekeriya Karaman, Ýsmail Karahan, Mustafa Çelik ve bazý zamanlarda Zahid Akman'ýn bulunduðu kiþiler olduðuna hükmetmiþti. Müller, asýl faillerin Türkiye'de bulunduðunu bunlarýn da Türkiye'deki Kanal 7 televizyonu yöneticileri olduðunu açýklamýþtý. Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesinde davanýn savcýsý Kerstin Lötz de davanýn asýl faillerinin Tükiye'de bulunduðunu iddia etmiþti. BirGün

Baþbakan Erdoðan, Hasankeyf e yapýlacak Ilýsu Barajý projesine PKK nin kendi pazarýný bozacaðý gerekçesiyle karþý çýktýðýný belirterek, Sanatçýlarýmýzýn da iþin aslýný bilmeden oraya gittiðini görünce üzülüyorum dedi. Baþbakan Tayyip Erdoðan, ''Baþarýlý Türk Müteahhitlerine Ödül Töreni''nde bir konuþma yaptý. Erdoðan, Ilýsu Barajý projesiyle ilgili eleþtirilere tepki gösterdi. Eskiden þu söylenirdi: 'Su akar, Türk bakar'... Bu kadar su kaynaklarýmýz var, akýp gidiyor, seyrediyoruz. Dedik ki 'Biz bunu tersine çevirelim. Ne olsun? Su akar Türk yapar'' diyen Erdoðan, þöyle konuþtu: ''Bunun için de Ilýsu Barajý ile ilgili adýmlar atýldý. Tamam, barajýn olduðu bölgede tarihi eserler var, hepsine katýlýyoruz ama artýk tarihi eserlerin nakli denilen bir olay da var. Yani bunlarý azami ölçüde, azami oranda oradan farklý bir yere taþýma imkâný da var. Sanatçýlar Gidip Orada Yaþayacak Karþýmýzda ilk etapta terör örgütünü bulduk. Terör örgütü, 'kültürel eserlere, Hasankeyf'e el dokundurtmayýz' savýyla karþýmýza çýktý. Aslýnda dert baþka. Çünkü orada böyle bir barajýn yapýlmasýnýn onlarýn pazarýný bozacaðý ortada. Türkiye'ye kazandýracaðý çok þey var ve öyle muhteþem bir proje var ki bu projeyle hem Hasankeyf'i taþýyoruz hem de ilçeyi çok modern bir þekilde yine farklý bir yerde inþa ediyoruz. Þimdi böyle muhteþem bir proje, fakat zaman zaman da artýk iþin aslýný, ne yapýlacaðýný araþtýrmadan, bilmeden sanatçýlarýmýzýn da oraya gittiðini görünce üzülüyoruz. Halbuki araþtýrsalar, sorsalar, ne var, ne oluyor, hakikaten burada bunlar sularýn altýnda kalacak mý, böyle bir þey var mý sorsalar inanýyorum ki böyle bir yanlýþýn içinde onlar da olmayacak. Yine inanýyorum ki bu proje bittiði zaman sanatçýlarýmýz gelecekler, o zaman Hasankeyf halkýyla birlikte bunun mutluluðunu ilan edecekler, burada yaþayacaklar. Sezen Aksu, Tarkan, Ajda Pekkan gibi pek çok tanýnmýþ sanatçý Hasankey'in sular altýnda kalmasýna karþý çýkarak konserler vermiþ, Hasankeyf'i yaþatma kampanyalarýna destek vermiþti. BirGün Topraðý Aç, Hayvaný Aç, Ýnsaný Aç Gýda Günü Kutlamalarý ÝstemÝyoruz! Birleþmiþ Milletlerin 16 Ekim olarak ilan ettiði Dünya Gýda Günü tüm dünyada kutlandý Dünya Gýda Günü tüm dünyada olduðu gibi ülkemizde de, hiç açlýk çeken, açlýktan yaþamýný yitirenler yokmuþcasýna yine nutuklar atýlarak, þatafatlý mesajlar okunarak kutlanacak. Oysa Dünya Gýda Günü kutlanýrken bile çokuluslu þirketler yollarýna devam edecek. Topraðý aç, insaný aç, hayvaný aç býrakarak kendilerine obez bir dünya yararatma yolunda durmayacak ilerleyecek. Çünkü gýda günlerinde onca nutuk atan, Hükümet yetkilileri gýda ilgili yapýsal dönüþümleri, yasal düzenlemeleri çokuluslu þirketlerin çýkarlarýna göre yapýyorlar. Çokuluslu þirketler de; Ürettim sürecinde ve ürettikleri ürünlerle topraðý kirletiyor, çevreye kirlilik saçýyorlar. Özelleþtirme yoluyla bütün alanlarý ele geçiriyor; insanlarý, hayvanlarý ve doðayý vahþi bir biçimde sömürüyorlar. Böylece tarýmý þirketleþtiriyor, çiftçiliði ortadan kaldýrýyorlar. Çokuluslu þirketlerin vahþi saldýrýlarýna karþý haklarýný korumaya çalýþan, talanlarýna karþý direnen halklar hükümetler tarafýndan suçlu gösteriliyor; baský, darp, tutuklama, hapis, ölümle sonuçlanabilen insana yaraþmayan davranýþlara maruz býrakýlýyorlar. Hükümetler çiftçilerin hak arama mücadelesi vermek üzere kurduklarý sendikalarýnýn çalýþmasý için yasal düzenlemeler yapmak yerine kapatýlmasý için mahkemeye baþvuruyorlar. Çiftçi Sendikalarý Konfederasyonu olarak; herkesi Dünya Gýda Günü vesilesiyle çok uluslu þirketlere ve genetiði deðiþtirilmiþ organizmalara karþý olmaya çaðýrýyoruz. Üretimden pazarlamaya zincirin tüm halklarýna çiftçileri ve tüketicileri birlikte egemen kýlarak Tüm canlýlarýn kullanma hakkýna sahip sömürünün olmayacaðý bir sistemin olduðu su kaynaklarýna el koyuyor, suyu oluþmasý için Hükümeti göreve davet kirletiyor ve kullanýlmaz kýlýyorlar. ediyoruz! Doðadaki bitki çeþitlerine patent alarak GIDA EGEMENLÝÐÝ HEMEN kendilerine mal ediyorlar. Yerel tohumlarla ÞÝMDÝ! üretimin yapýlmasýný engelliyorlar, çiftçinin GENETÝÐÝ DEÐÝÞTÝRÝLMÝÞ sömürülmesini süreklileþtiriyorlar. ORGANÝZMALARA HAYIR! Tarýmýn ticaretini kontrol ediyor, <! @page { size: 209.99mm yapýmýnda aranýlan üzümler olmasýna karþýn son yýllarda alýcý bulamýyor. Bunun nedeni Elazýð Þarap Fabrikasý nýn özelleþmesinin ardýndan oluþan tekel. Firmalar üreticilerin üzümlerini geçmiþte baðlarýna kadar giderek alýrken bugün üreticilerin yüzüne bile bakmýyorlar. Biz kendi tesisimizi yoksullarýn ucuz ve saðlýklý gýdaya eriþmelerini engelliyorlar. Üretimden tüketime uzanan gýda zincirinin tüm halkalarýný ele geçirerek gýdada egemenlik kuruyorlar. Köylüler, doða ve insanlýk için önemli bir tehdit haline gelen çokuluslu þirketler böylece ülke ekonomilerini kontrol ediyor, belirliyorlar. Durdurulamýyorlar! 296.99mm; margin: 20mm } P { marginbottom: 2.12mm } > Çiftçi Sendikalarý Konfederasyonu Çiftçi-SEN Yönetim Kurulu Adýna Ali Bülent ERDEM Abdullah AYSU Çiftçi Sendikalarý Konfederasyonu Çiftçi Sendikalarý Konfederasyonu Genel Sekreteri Genel Baþkaný kurup ilimizdeki üzüm üreticilerinin üzümlerini deðerlendirme yolunda çalýþmalar Elazýð Üzüm Üreticileri Birliði Baþkaný yaptýk. Ancak bu konuda hazýrladýðýmýz Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin Kaya, Elazýð Þarap Fabrikasý nýn özelleþmesinin ardýndan son yýllarda üzüm alýmlarýnda ketum davranmaya baþladýðýný bildirdi. Üzüm üreticilerinin geçtiðimiz yýllarda bu durumu protesto etmelerine karþýn hiçbir olumlu netice alýnamadýðýný ileri süren Kaya, geçtiðimiz yýllarda il dýþýndan gelen bazý firmalarýn da sözbirliði yaparak üzüm alýmlarýnda tekel oluþturduklarýný iddia etti ve fiyatlarýn olabildiðince aþaðýya çekildiðini vurguladý. Kaya, Elazýð da yetiþtirilen Boðazkere ve Öküzgözü üzüm cinsleri þarap proje Avrupa Birliði (AB) hibe desteðinden mahrum býrakýldý. Biz de bu büyük projeyi hayata geçirmekte zorlanýyoruz. Bu yýl ilimizde üretilen yaklaþýk 100 bin ton üzümün akýbeti þimdilik meçhul. Ne olacaðýný bilemiyoruz. Üreticiler ya yok pahasýna satacak ya da çöpe dökecekler. Bu durum ilimiz ekonomisine çok büyük zarar verecek. Bu zarar yaklaþýk olarak 100 milyon lirayý bulacak. Yetkililerin bu konuda gerekli giriþimleri yapmalarýný istiyoruz dedi. Kaynak: haberfx.net