ÜNİTE DAVRANIŞ BİLİMLERİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER STRES VE STRESİN YÖNETİMİ. Prof.Dr.Ömer Faruk İŞCAN

Benzer belgeler
Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

DAVRANIŞ BİLİMLERİ STRES

ECZACI GÜZİN VELİTTİN BEKRİOĞLU MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

yukarıda olduğu psikolojik bir durumdur.

STRES. Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

STRES ÇEŞİTLERİ. Duygusal Stres Yaşamımızı direkt etkilemeyip, dolaylı olarak etkileyen strestir.

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI SINAV KAYGISI

UZ. DR. GÖNÜL ERDAL DAĞISTANLI

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

ÇOCUĞUNUZUN RUH SAĞLIĞI Bu yazıyla ilgilenip okuduğunuza göre bir yetişkin olmalısınız. Çocuğunuza sevginizi göstermenin ya da ona yardımcı olacak en

Psikolog Seda BİLGEN IŞIK İÇİNDEKİLER: 1. TIRNAK YEME 2. ÇOCUKLARDA BİLGİSAYAR KULLANIMI 3. SINAV KAYGISI 4. KAYNAKÇA

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

ALARM DURUMUNDA BEDENİMİZDE MEYDANA GELEN BAZI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

Renklerin insan davranışını ve psikolojisini önemli ölçüde etkilediği bugün kesinleşmiştir. Kanada'da bir okulda yapılan deneyde, odaların renk ve

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Bölüm 1 KRİZ YÖNETİMİ 11

Aşerme (Craving) Bağımlılıkta Kriz Durumları ve Aşermeyle (Craving) Mücadele Yrd. Doç. Dr. Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

İş Yerinde Ruh Sağlığı

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI

AFET PSİKOLOJİSİ. GEA Acil Durum Yönetimi Eğitimleri

Stres Yönetimi ŞÜKRÜ AĞAÇSAPAN

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

KİŞİLER ARASI İLİŞKİLER ve İLETİŞİM. Feriha GÜNAY Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

Çalışma Hayatının İki Büyük Korkusu: İşsizlik ve İş Güvencesizliği Two Big Fear of Working Life: Unemployment and Job Insecurity

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER

STRES NEDİR? Organizmanın fiziksel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan psikolojik bir durumdur.

H1. GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Girişimcilik

İş Güvenliği Sınavına Hazırlık Soruları Bölüm 8. Your company information

EĞİTİM KOÇLUĞU SERTİFİKA PROGRAMI ve KASIM 2014 TARİHLERİNDE CANİK BAŞARI ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİ NDE

Programda yer alan etkinlikler okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ve idarecilerin işbirliği ile yürütülecektir.

TEKERLEKLER DÖNÜYOR MU? DÖNÜYORSA, HIZLI MI?

Programda yer alan etkinlikler okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ve idarecilerin işbirliği ile yürütülecektir.

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak


Rehberlik bir süreçtir. Bir anda olup biten bir iş değildir. Etkili sonuçlar alabilmek için belli bir süre gereklidir.

Trafik Psikolojisi Trafik psikolojisi,

OSMANGAZİ RAM NİSAN AYI BÜLTENİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES

KOBİ EĞİTİMLERİ HALİM ALTINIŞIK GÜVENLİK-KİŞİSEL GELİŞİM-YÜZ OKUMA UZMANI

İçerik. Duygunun Tanımı Bileşenleri Sınıflandırması Duyguların ifadesi Duygular ve psikosomatik bozukluklar Duygusal Zeka testi

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

@BaltasBilgievi

Çocuğumuza Etkili Ve Verimli Ders Çalışma Alışkanlığını Kazandırma Konusunda Nasıl Destek Olabiliriz?

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

KAYGIMIZI YENİYORUZ. REHBER ÖĞRETMEN Mustafa KESTANE

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

Açıklama Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi

NİLÜFER REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ. Sınav Kaygısı. Veli Kitapçığı

İş Güvenliği Sınavına Hazırlık Soruları Bölüm 7. Your company information

ÖFKE ve STRESLE BAŞ ETME. Yrd. Doç. Dr. Kuntay ARCAN Maltepe Üniversitesi

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER DEPRESYON

DUYGULAR 3 DÜZEYDE INCELENEBILIR: Öznel yaşantı. Duygusal davranış. Fizyolojik olaylar

Birey ve Çevre (1-Genel)

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

AFYONKARAHİSAR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ VELİ GRUP REHBERLİĞİ PROGRAMI.. KASIM 2012

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

SINAV KAYGISI AŞIKPAŞA ORTAOKULU.

GENEL ANTRENMAN BİLGİSİ

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

SINAV KAYGISIYLA BAŞA ÇIKMA

ÜRÜN VE HİZMETLERİMİZ

ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ÜCRET SİSTEMLERİNDE 360 DERECE PERFORMANS BELİRLEME

ORGANİZASYONLARDA ÇATIŞMA YÖNETİMİ

Meslek seçmek;hayat biçimini seçmek demektir.bu nedenle doğru ve gerçekçi seçim yapılması önemlidir.

Stressiz Yaşam Mümkün mü?

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM ÖRGÜT YÖNETİMİ VE YÖNETİMDE SORUN ÇÖZME

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ CASUS OYUNU FİLM ANALİZ ÇALIŞMASI. HAZIRLAYAN İmran NİŞANCI

Transkript:

HEDEFLER İÇİNDEKİLER STRES VE STRESİN YÖNETİMİ Stres Kavramı Stres Türleri Stresin Nedenleri Stresin Etkileri Stres Yönetimi DAVRANIŞ BİLİMLERİ Prof.Dr.Ömer Faruk İŞCAN Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Stres kavramını açıklayabilecek, Stres türlerini anlayabilecek, Stresin nedenlerini bilecek, Stresin etkilerini değerlendirebilecek, Stres yönetimi konusunu izah edebileceksiniz. ÜNİTE 14

GİRİŞ Son elli yılda dünyada meydana gelen teknolojik ilerlemeler, bireylerin ve toplumların yaşamlarında köklü bir değişim meydana getirmiş; çok hızlı meydana gelen bu değişime uyum sağlamak zorlaşmıştır. Değişime uyum sağlamanın zorlaşması ise bireylerin sosyal yaşam içerisinde yoğun bir şekilde stres yaşamalarına sebep olmuştur. Sosyal yaşam içerisinde meydana gelen hızlı değişim, bireylerin yaşamlarında belirsizlikleri artırmakta bu da stres seviyelerinin yükselmesine yol açmaktadır. Stres kimi zaman modern zamanların kara bela sı olarak adlandırılmaktadır. Bundan yaklaşık 25 yıl önce Türkiye de yayın yapan tek bir TV kanalı mevcutken, bugün yayında olan kanal sayısı yüzlerle ifade edilmektedir. Eskiden pek çok ürün için bireyler son derece sınırlı bir ürün aralığında tercihte bulunup satın alma davranışı sergilerken, bugün her bir ürün için son derece geniş bir seçim aralığı mevcuttur. Modern hayat şehirleşmeyi de beraberinde getirdiğinden büyük yerleşim yerlerinde yaşayan nüfus oranı hızla artmış; bu da sosyal yaşam içerisindeki trafik, güvenlik vb. sorunların artmasına yol açmıştır. Modern yaşam ise bütün bu olgularda köklü değişimler meydana getirmiş, bu da bireylerin değişime uyum sağlama yetenekleri sınırlı olduğundan, yaşamın kendisini bir noktada stres kaynağı haline dönüştürmüştür. STRES KAVRAMI Stres kelimesi, kelimeyi kullanan kişi sayısı kadar farklı anlamlara sahip olacak derecede belirsiz bir içerikte kullanılan bir terimdir. Günlük yaşam içerisindeki kullanımıyla stres genellikle hoşa gitmeyen herhangi bir olay, duygu ve durumu çağrıştırmaktadır. Bu bağlamda çok önemli gördüğü bir sınavdan beklediği notu alamayan bir öğrenci, bir randevuya yetişmeye çalıştığı sırada trafiğe takılıp kalan bir birey ya da sevdiği bir yakını hasta olan biri, içinde bulunduğu sıkıntılı durumu ifade etmede çoğunlukla stres kelimesini kullanmaktadır. Fiil olarak stres kelimesi, baskı yapmak, bastırmak, önem vermek, yüklemek, zorlamak; isim olarak ise baskı, gerilim, güç, kuvvet, önem, şiddet, vurgu ve yük gibi anlamlara sahiptir. Davranış bilimleri bakış açısı ile stres, bireyin kendisi üzerinde aşırı ölçüde psikolojik ya da fiziksel talepler oluşturan herhangi bir uyarıcıya karşı sergilediği uyumcul tepki olarak tanımlanabilir. Bir başka deyişle stres, bireyin kendi huzur ve mutluluğu için tehlike olarak algıladığı uyarıcılara karşı gösterdiği fiziksel ve duygusal tepkidir. Bu noktada stres etkeni, bireyden aşırı ölçüde talep içeren psikolojik ya da fiziksel herhangi bir faktör olmaktadır. Böylece stres, bireyden istenen ya da beklenenlerle bireyin bunlara uyum sağlama becerisi arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Bu noktada önemli bir konu, bireyin kendi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

üzerindeki talep ya da beklentileri aşırı olarak görmesi gerekliliğidir. Bu durum farklı insanların farklı durumlarda stres yaşamasının en temel sebeplerindendir. Örneğin bazı bireyler gürültülü ortamlarda belli bir konuya odaklanmakta sıkıntı yaşarken, bazı insanlar açısından bu durum böyle bir olumsuz etki yaratmamaktadır. Stresi tanımlamada dört farklı bakış açısının mevcut olduğu söylenebilir. Şekil 14.1 de gösterilen bu yaklaşımlar; fizyolojik yaklaşım, bilişsel değerlendirme yaklaşımı, birey-çevre uyumu yaklaşımı ve psikoanalitik yaklaşımdır. Fizyolojik Yaklaşım Şekil 1.Strese Dört farklı Bakış Açısı Fizyolojik yaklaşım, stres olgusunu, organizmanın bozulan fizyolojik dengesini koruma çabası olarak değerlendirmektedir. Stres terimini kullanan ilk bilim adamı olan Walter Cannon, olguyu insan organizmasının kendisini koruyup kollaması ve varlığını sürdürmesi yönünde dengeyi koruma çabası açısından değerlendirmiştir. Bir başka deyişle bu bakış açısı ile stres, organizmanın reaksiyon sistemi, denge ve dayanıklılığını sağlayan fizyolojik mekanizmalar olarak değerlendirilmektedir. Organizmanın dayanma gücü, kendiliğinden ve canlının iradesi dışında harekete geçmektedir. Nasıl ki bir termostat, mevcut ısı belli bir seviyenin çok altına indiğinde ya da çok üstüne çıktığında devreye girerek sıcaklığı ayarlamaya yarıyorsa aynı şekilde bireyler de dış ortamın değişen şartlarına karşı, kendi iç ortamlarını belirli sınırlar içerisinde sabit tutmaya çalışmaktadırlar. Cannon, bireyin stres tepkisinin savaşma ya da kaçma şeklinde ortaya çıktığını belirtmektedir. Stres, çevresel bir talep ya da beklentinin kişinin doğal dengeli durumunu bozduğunda ortaya çıkmaktadır. Cannon, insan vücudunun bu dengeyi yeniden oluşturmak için doğal denge mekanizmalarına sahip olduğunu ifade etmektedir. Cannon özellikle vücut organlarının kendiliğinden harekete geçen faaliyetlerini düzenleyen otonom sinir sisteminin savunma organı rolü üzerinde Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

durmuştur. Böylelikle insan vücudunda dengeyi sağlamak için aktif davranışlar ve fizyolojik değişimler meydana gelmektedir. Bilişsel Değerlendirme Yaklaşımı Bilişsel değerlendirme yaklaşımı organizmanın strese tepkisinde fiziksel unsurlardan çok bilişsel ve psikolojik yönlere vurgu yapmaktadır. Richard Lazarus un ortaya koyduğu bu yaklaşım ise daha çok stresin psikolojik yönü üzerinde durmaktadır. Birey açısından fizyolojik denge kadar önemli başka bir olgu da psikolojik dengedir. Stresi, birey ile içinde yaşadığı ortam arasındaki karşılıklı ilişkinin organizmada yarattığı tepki olarak tanımlayan Lazarus, bu tepkinin fiziksel unsurlarındansa bilişsel ve psikolojik yönlerine vurgu yapmıştır. Bu doğrultuda Lazarus, kişileri ya da olayları stres etkeni olarak sınıflandırmada bireyin bilişsel değerlendirme sürecinin altını çizmektedir. Bireyler arasında diğerlerini ve olayları değerlendirmede farklılıklar olduğu için de bir kişi için stresli olabilecek bir durum pekâlâ başka biri için stressiz bir durum olabilecektir. Neyin stresli olduğunu belirlemede algı ve bilişsel değerlendirme süreci büyük önem kazanmaktadır. Lazarus, insanların psikolojik dengesinin bozulmasında, stres kaynağının zararlı olup olmadığını belirleyen süreçlerden, birey çevre ilişkisindeki genel inançlar ile eğitim ve bilgi seviyesi gibi psikolojik etkenlerden söz etmektedir. Bir başka deyişle bireylerin koşullara ilişkin zihinsel değerlendirme ve yorumlamaları strese neden olmaktadır. Bunun yanı sıra Lazarus, stresin oluşumunda gerilime yol açan durumsal şartların ve gerilim etkenlerinin ortaklaşa etkileşiminden söz ederken, esasında tutumların tutarsızlığı ve dengesizliği konusuna bir başka açıdan yaklaşmış olmaktadır. Lazarus bu noktada bireyler arasındaki farklılıkları sürekli bir şekilde ön plana çıkarma düşüncesindedir. Birey-Çevre Uyumu Yaklaşımı Birey-çevre uyum yaklaşımı ise strese ilişkin olarak bireyin çevreye uyum sağlama özelliğine dikkat çekmektedir. Robert Kahn ile özdeşleştirilen bu yaklaşım ise stresin sosyal psikolojik yönü üzerinde durmaktadır. Bu bakış açısı ile önemli olan, bireyin belirli bir sosyal rolde algıladığı beklentilerin ne ölçüde karmaşık ve çatışan mahiyette olduğudur. Ayrıca yaklaşım bireyin çevreye uyum sağlama özelliğini de olguya dâhil etmektedir. Bu noktadan hareketle kişi-çevre uyumunun sorunsuz bir şekilde gerçekleşebilmesi için bireyin beceri ve yetenekleri ile açık bir şekilde tanımlanmış, tutarlılık gösteren sosyal rol talepleri arasında uyum olmalıdır. Başka bir ifade ile stres, kişinin beceri ve yetenekleri ile sosyal rol beklentileri arasında uyumsuzluk olduğunda ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda sosyal rol beklentileri bireyce karmaşık ya da çelişkili olarak değerlendirilmekte, bu da strese yol açmaktadır. Bu stres sonucunda da birey gerilmekte ve depresyon gibi olumsuz durumları yaşayabilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

Psikoanalitik Yaklaşım Psikoanaltik yaklaşımına göre ego ideali ile öz imaj arasındaki tutarsızlık arttıkça bireyin yaşadığı stres de artmaktadır. Bu bakış açısı ile stres olgusuna Freud un psikoanalitik kuramına göre yaklaşılmaktadır. Harry Levinson, kişiliğin iki unsurunun etkileşiminin strese yol açtığını düşünmektedir. Bu unsurların birincisi kişinin olmak ya da ulaşmak istediği olumlu şeylerin toplamını betimleyen ego idealidir. Ego ideali, psikoanalitik kuramda egonun içe yansıtılan, benimsenen ebeveyn hedefleriyle, değerleriyle ve ahlak kurallarıyla özdeşleşen kısmıdır. Ego ideali kişinin olmak istediği bir model işlevine sahiptir. Kişiliğin ikinci unsuru ise öz imajdır. Bu ise kişinin kendisi hakkında hissettiklerinin ve düşündüklerinin toplamıdır. Bir başka tanımla öz imaj kişinin kendine ve ne olduğuna ilişkin imajıdır. İşte stres kişiliğin bu iki unsuru arasındaki tutarsızlık ya da uyumsuzluktan kaynaklanmaktadır. Genel anlamda değerlendirilecek olursa psikoanalitik kuram, bireydeki stresin sebepleri olarak bilinçdışı kişilik faktörlerini anlamamıza katkı sağlamaktadır. STRES TÜRLERİ Stres genellikle olumsuz sonuçlara yol açan ve bu nedenle de kaçınılması gereken bir olgu olarak değerlendirilse de stresin her zaman olumsuz bir durum ifade etmediği bilinmelidir. Stresli durumlarda bireylerde ortaya çıkan gerilim ve gerginliğin onları daha azimli ve üretken hale getirdiği ifade edilebilir. Bireydeki bu gerilim, koşulların hem bedeni zorlaması hem de zihinsel zorlamalara kadar varması bireyleri ileriye götürücü bir nitelik taşımaktadır. Bu görüşler doğrultusunda stresin farklı etkilerini göz önüne alarak strese ilişkin, olumlu ve olumsuz stres şeklinde bir sınıflama yapmak mümkündür. Olumlu Stres Olumlu stres, olumlu sonuçlar ortaya çıkaran strestir. Bir başka ifade ile olumlu stres, amaca ulaşırken bireyi kaygı yerine yaratıcılığını kullanmaya yönelten, kişiye tatmin ve yaşama sevinci veren strestir. Stresle ilgili olarak gerçekleştirilen çalışmalar, stres olgusu ile başarı ya da performans arasındaki ilişki eğrisinin tersine dönmüş U eğrisi şeklinde olduğunu ortaya koymaktadır. Bir başka deyişle, düşük ve yüksek stres, olumsuz performans ve sonuçlara, optimum stres ise yüksek performansa ve olumlu sonuçlara neden olmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

Olumsuz Stres Stres olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabileceği gibi olumlu sonuçlar da verebilmektedir. Olumsuz stres ise olumsuz sonuçlar yaratır. Olumsuz stres bireyin kendisine olan güvenini kaybetmesine neden olan, bireye yetersizlik duygusu yaşatan, çaresizlik, umutsuzluk ve hayal kırıklığı yaratan strestir. Olumsuz stres hem birey hem de içinde bulunduğu sosyal çevre açısından önemli bir sorundur. Aşırı derecedeki stres bireyin beden ve zihin sistemine yoğun bir şekilde yüklenmekte ve beyin ve zihin fonksiyonlarına zarar vermektedir. Olumsuz stres bilinç alanını daraltmakta, algılamayı zorlaştırmakta, karar vermeyi güçleştirmektedir. Bireylerin yaşadığı olumlu ve olumsuz stres arasındaki ilişki keman teli örneğinden hareketle açıklanabilir. Çok gevşek bir keman teli ile tek bir nota bile çalmak mümkün değilken çok gergin bir telin de kopma ihtimali yüksektir. Dolayısıyla ancak doğru oranda gerilmiş bir tel ile güzel bir melodi elde etmek mümkündür. Aynı denge stres için de geçerlidir. Şekil 14.2. de belirtilen bu denge noktası üst düzey performans için gerekli olan stres seviyesini ifade etmektedir. Şekil 2.Olumlu ve Olumsuz Stres STRESİN NEDENLERİ Sosyal yaşam içerisinde stres doğuran pek çok faktör vardır. Tanımı gereği, bireyin fizyolojik ve psikolojik dengesini bozan her etken bit stres sebebidir. Stres insan hayatının başlangıcından sonuna kadar hayatın farklı alanlarındaki birikimlerin sonucu olarak ortaya çıkmakta ve bu birikimler bireylerin fizyolojik ve psikolojik süreçlerinde uyumsuzluk ve rahatsızlıklara yol açmaktadır. Bireyin yaşamındaki potansiyel stres kaynakları iki ana grupta toplanabilir: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

Kişisel özellikler, güçlü ve zayıf yönler, kişisel durum ve olaylar içeren bireysel nedenler. Teknik, sosyal, siyasal ve ekonomik değişiklikleri ve işgücü içerisinde yer alan bireyler için örgütsel nitelikleri ve koşulları, mesleki talepleri ve rol karakteristiklerini (örgütsel nedenler) içeren çevresel nedenler. Birey bir stres kaynağına kısa süre maruz bırakıldığında farklı, uzun bir zaman zarfında maruz bırakıldığında ise farklı etkiler ortaya çıkmaktadır. İnsan, çevreden soyutlanmış bir varlık olmadığı için stresi oluşturan tek sebep bireysel nedenler değildir. Bu doğrultuda stres önemli ölçüde örgütsel ve genel çevreden de kaynaklanmaktadır. Bireysel sebepler de buna dâhil edildiğinde bu ana stres kaynaklarının bireylerin yaşamında farklı seviyelerde strese yol açtığını ifade edebiliriz. Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta, bireyin ne kadar süre ile stres kaynağına maruz kaldığının stresin doğasını anlamada son derece önemli olduğudur. Hem bireyin içinde bulunduğu çevre pek çok stres nedeni içerdiğinde hem de kendi içinde stres kaynakları olduğunda ise stres seviyesinin artacağı belirtilebilir. Ayrıca stres seviyesi bireysel ve çevresel nedenlerin etkileşim derecesi ile de yakından ilgilidir. Bireysel Nedenler Kişiler arası farklılıklar, stresin her bireyde aynı şekilde ortaya çıkmasına engel olmaktadır. Bireysel özelliklere bağlı olarak bazı bireyler daha çabuk ve daha yoğun stres yaşarken diğerleri ise stresin yol açtığı sorunların üstesinden gelmede daha başarılıdır. Şekil 14.3 te gösterilen bu bireysel nedenleri dört temel başlık halinde özetleyebiliriz. Bunlar; A tipi kişilik, kontrol odağı, motivasyon etkileri ve duygusal sebepler. Şekil 3.Strese Yol Açan Bireysel Nedenler Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

A tipi kişilik A tipi kişiliğe sahip bireyler B tipi kişiliğe sahip bireylere kıyasla daha yoğun stres yaşamaktadır Bireylerin fizyolojik ve psikolojik dengelerinin bozulmasında strese yatkınlık şeklinde ortaya çıkan bazı kişilik özelliklerini öncelikle ele almak gereklidir. Bu doğrultuda bir kısım kişilik tipleri, diğer stres sebepleriyle birlikte önemli sorunlar ortaya çıkarabilirler. İşte strese yatkınlık şeklindeki kişilik özeliklerinin toplamına A tipi kişilik adı verilmektedir. Meyer Friedman ve Rosenman tarafından gerçekleştirilen çalışmalarla modellenen A tipi kişilik özelliklerine sahip olan bireyler; idealist, dinamik, hareketli, rekabetçi, mücadeleci ve mükemmeliyetçi, kaybetmeye tahammülsüz, öfkeli ve saldırgan, eleştirmekten kaçınmayan, başarıya ulaşmaya her şeyden fazla değer veren kişilerdir. Bu özellikler A tipi kişiliğe sahip bireylerin daha yoğun stres yaşamasına sebep olmaktadır. Her şeyle sürekli bir mücadele halinde olan A tipi kişiliğe sahip bireylerin dışında ise bir de sakin, uzlaşmacı, sabırlı ve temkinli B tipi kişilik özellikleri vardır. Katı kurallardan arınmış ve esnek yapıdaki bu kişiler kolay sinirlenmez ve tedirgin olmazlar. Kendilerine ve diğerlerine karşı hoşgörülüdürler ve hatayı affedicidirler. Bu tür kişilik özelliklerine sahip bireyler, stresi daha az hissederler. Kontrol odağı Kontrol odağı, bireylerin kendilerini etkileyen olayları kontrol edebileceklerine olan inançlarının sınırını temsil eder. İçsel kontrol odağına sahip bireyler, olayların temelde kişinin kendi davranış ve eylemlerinin sonucu olduğuna inanırken, dışsal kontrol odağına sahip bireyler, gerçekleşen olayların büyük bir bölümünün kontrol edilemeyeceğine ve dış güçler tarafından belirleneceğine inanırlar. İçsel kontrol odağına sahip bireylerin kontrol duygusu yüksek iken, dışsal kontrol odağına sahip olanlar ise davranışları ile başlarına gelen olaylar arasında ilişki kurmazlar. Dışsal kontrol odağına sahip bireyler olayları açıklamada şans, kader ve kısmet gibi kavramları sıkça kullanırlar. İçsel kontrol odağına sahip bireyler olumsuz etkilere daha fazla direnen, kendilerini görece daha bağımsız ve güvenli algılayan, olumlu benlik kavramına sahip, atılgan ve girişimci kişilerdir. Dışsal kontrol odağına sahip bireyler ise çevresel koşullar üzerinde anlamlı bir etkileri olmadığına inandıklarından daha pasif ve güvensiz kişilerdir. Bu durumda içsel kontrol odağı olumlu bir kişilik özelliği olarak olumsuz stres yaşama olasılığını azaltmaktadır. İçsel kontrol odağına sahip bireyler yaşadıkları tecrübelerden ders çıkarabilmekte, beceri ve başarılarını pekiştirebilmekte, tüm bunların sonucunda da stresle daha iyi başa çıkabilmektedir. Stresli bir durum yaşandığında içsel kontrol odağına sahip bireyler dışsal kontrol odağına sahip bireylere kıyasla şartlara daha kolay uyum sağlayabilmektedirler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Motivasyon etkileri Motivasyon eksikliği strese yol açmakta, uygun seviyedeki stres ise kişiyi motive etmektedir. Bireylerin yaşamlarında gidermeleri gereken fizyolojik, psikolojik ve sosyal ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların giderilmesindeki bir eksiklik, kişide, uyarılmaya ve ihtiyaçların tatminine yönelik belirli davranışlara yol açar. Şayet sergilenen davranış sonucunda ihtiyaçlar tatmin edilirse kişi doyuma ulaşır. İhtiyaçların tatmin edilemediği durumlarda ise stres ortaya çıkar ve kişinin verimliliği de buna bağlı olarak düşer. Dolayısıyla yüksek motivasyon ve doyum, stresi azaltıcı bir etki ortaya koymaktadır. Motivasyon faktörleri ile stres arasındaki ilişki irdelendiği zaman mali destek ve güvenlik gibi motivasyon faktörleri sağlandığında stresin azaldığı görülmektedir. Bir başka ifade ile stresle motivasyon arasında ters yönlü bir ilişki söz konusudur. Duygusal sebepler Bireylerin yaşadıkları stresi tanımlamada kuşku, üzüntü, panik, endişe, gerilim, depresyon, korku, kuşku ve güvensizlik gibi kelimeleri kullandıkları dikkat çekmektedir. Stres olgusuna ilişkin olarak bireyler henüz ortada somut bir şey olmadığı bir durumda düşüncelerinde kendine stres yaratmakta ve böylece duygusal stres başlamaktadır. Örneğin kişinin hiç gereği yokken başarısız olacağını ya da sevdiği birinin öleceğini düşünmesi bir stres kaynağı olmaktadır. Bu noktada stresin duygusal sebeplerinin kişiden kişiye farklılık gösterdiğini ve benzer olayların bireylerdeki yansımalarının farklı olduğunu belirtmek gerekir. Strese yol açan duygusal sebepleri şu başlıklar altında inceleyebiliriz: Zaman baskısı: Elverişli zaman ve bu zaman diliminde yapılması gerekenler noktasında üzerlerinde baskı hisseden bireyler daha yoğun stres yaşamaktadırlar. Kişilerin zaman baskısını daha az yaşamak için iyi planlama yapmaları ve yapılacakları bu zaman dilimine sığdırmada başarılı olmaları gerekmektedir. Sezgiler: Birey gelecekte gerçekleşecek olaylara ilişkin olarak bunların kendisi açısından olumsuz ve zararlı olacağına ilişkin birtakım sezgilere sahipse yaşadığı stres artmaktadır. Örneğin sınıfta bir arkadaşının azarlandığını gören bir öğrenci, hiçbir sebep yokken kendisinin de öğretmeniyle sorun yaşayacağına inanabilmektedir. İstenmeyen olayların yaklaşması: Kişi açısından birtakım sorumluluk ya da yükümlülüklerin yerine getirilmesinin ifade eden zaman dilimlerine yaklaşıldıkça yaşanan stres de artmaktadır. Örneğin oturduğu evin kirasını ödemede güçlük yaşayan bir kişi, kira ödeme zamanına yaklaşıldıkça daha fazla stres yaşamaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

Durumsal belirsizlikler: Çevresel koşullardaki belirsizliklerden kaynaklanan duygusal sebepler de yaşanan stresi olumsuz etkileyebilmektedir. Örneğin ekonomik kriz döneminde iş gücü içerisinde istihdam edilen bireyler işten atılma korkusunu yaşamakta, bu da yaşanan stres seviyesini artırmaktadır. Gelecek kaygısı: Geleceğe ilişkin beklentiler özellikle belirli dönemlerde yoğunlaşmakta bu ise bireyin kaygısını ve yaşadığı stresi artırmaktadır. Lise son sınıftaki bir öğrencinin üniversite sınavını kazanıp kazanamayacağına dair yaşadığı stres ya da üniversite son sınıftaki bir öğrencinin iş bulup bulamayacağına yönelik olarak yaşadığı stres buna örnek olarak verilebilir. Etkileşim: Etkileşimle oluşan streste asıl kaynak bir başka kişidir. Bireyler kimi zaman etraflarında sıkıntılarını paylaşabilecekleri birilerini ararlar ya da yalnız kalmak isterler. Bu durumlar da strese ilişkin duygusal bir alt yapı oluşturabilir. Çevresel Nedenler İnsan sosyal bir varlık olduğu için içinde bulunduğu çevredeki faktörler de stres noktasında devreye girmektedir. Çevresel koşullar içerisinde en etkili olan stres sebeplerini şu başlıklar halinde ifade edebiliriz: Ekonomik değişim, siyasal değişim, sosyal değişim, teknolojik değişim, örgütsel sebepler. Ekonomik değişim Ekonomik değişime, enflasyon ya da faiz oranlarındaki değişiklikler gibi bireylerin satın alma gücünü azaltıcı nitelikteki gelişmeler örnek olarak verilebilir. Bu tür durumlarda bireyler mali açıdan planlar yapmada sıkıntı yaşarlar. Bu ise bireylerin yaşamlarında belirsizliğe yol açtığı için sonuçta stres ortaya çıkabilmektedir. Benzer şekilde, ekonomi içerisinde yatırımların azalması, istihdam seviyesini düşürecek ve bu da yine bireylerin yaşadığı stresi artıracaktır. Ekonomik açıdan gelişmiş ülkelerde de bu tür ekonomik değişim dönemleri var olmakla birlikte kamusal müdahalelerle bu tür etkilerin en alt seviyeye indirildiği ekonomik açıdan gelişmiş ülkelerde stresle ilişkili sonuçlar çok etkili olmayabilir. Bu doğrultuda Türkiye de 1994 yılında yaşanan bankacılık ve Şubat 2001 krizleri, bu tür ekonomik değişimlere verilebilecek örneklerdir. Siyasal değişim Bir ülkedeki siyasal değişimler de özellikle kişilerin yeni siyasal gelişmelerin nelere yol açabileceğini kestiremediklerinde bireylerde strese sebep olabilir. Çok köklü ve önemli siyasal değişim ifade eden gelişmelerin yol açtığı stres de yoğun olmaktadır. 30 Haziran 1997 de Hong Kong un kontrolünün Çin e geçmesi bu tür Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

bir değişime örnek olarak verilebilir. Zira bu örnekte kapitalist İngiliz rejiminden komünist Çin rejimine bir geçiş olmuştur. Özellikle devirden hemen önceki dönemde Çin in Hong Kong a siyasal yaklaşımına ilişkin belirsizlikler, Hong Kong daki yatırımcılar ve çalışanlar arasında yoğun stres yaşanmasına sebep olmuştur. Sosyal değişim Bireylerin değer ve tutumlarında meydana gelen değişiklikler de strese neden olabilmektedir. Hong Kong örneği bu noktada sosyal değişime de yol açması sebebiyle ilgi çekicidir. Çin in yönetimi devralması ile bu bölgede Amerikan değerlerinden Asya değerlerine bir geçiş olacağı beklentisi gündeme gelmiştir. Yine çağdaş dünyada yaşlı işgücüne karşı artan ayrımcılık da yaşlı işgücünde strese yol açmaktadır. Sosyal değişime ilişkin ilgi çekici örnekler çevre ve sağlık konularında yaşanmaktadır. Çevresel konulara yönelik artan ilgi ve hassasiyet, bireylerin çevreye zarar verici olgulara karşı daha duyarlı olmasına yol açmaktadır. Bu noktada ülkemizde yapılması planlanan hidroelektrik santrallerine ve telefon operatörlerinin baz istasyonlarına ilişkin olarak kamuoyundaki tepkiler bu hassasiyetten kaynaklanmaktadır. Yine tüm dünyada ozon tabakasındaki incelme, pek çok bireyde bunun yol açabileceği sağlık sorunlarına ilişkin yaşanan stresi artırmaktadır. Benzer şekilde bazı yiyeceklerdeki sağlığa zararlı etkiler pek çok bireyin yeme içme alışkanlıklarını değiştirmeye çabalamasına sebep olmaktadır. Son dönemdeki salmonella, deli dana hastalığı gibi gelişmeler pek çok insanın yeme içme rejimlerini seçmede stres yaşaması ile sonuçlanmaktadır. Teknolojik değişim Çağdaş dünyadaki teknolojik ilerleme ve yeniliklerdeki baş döndüren artış, bireylerin yaşadıkları stresi artırıcı bir etki ortaya koymaktadır. Bu ilerlemeler bireylerin yaşamlarının her alanına nüfuz etmekte, hayatın her alanında bireyler teknolojiye bağımlı hâle gelmektedir. Bu yeni gelişmelere ayak uydurma sürecinde ise yaşanan stres artmaktadır. Modern yaşamın bu yoğun teknoloji içeriği bireylere sıkıntı verebilmekte ve bireyler daha aşina oldukları, daha basit bir yaşam şeklini özleyebilmektedirler. Örgütsel sebepler Temel olarak örgütsel davranış sahasına giren ve bu nedenle de burada ayrıntılı bir şekilde değinilmeyecek olan örgütsel stres kaynakları ilgili yazında yaygın bir şekilde araştırılmıştır. Örgütsel karar alma mekanizmasının işleyişi ve örgütsel siyaset gibi önemli konuların işyerindeki stresi etkilediği anlaşılmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

Bu doğrultuda örneğin yüksek düzeyde merkezi bir yapılanma gösteren örgütlerde alt düzeyde yer alan çalışanların işleri ve faaliyetleri üzerinde herhangi bir denetimleri bulunmamaktadır ve bu da bir stres kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır. İş içeriğine ilişkin olarak da ilerleme olanaklarının mevcut olmaması (kariyer engeli) yaşanan stres düzeyini artırmaktadır. Bunun yanı sıra iş güvenliğinin var olmaması da stresle ilişkili bir örgütsel faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bir başka deyişle iş güvencesinden yoksunluk bireylerin yaşadığı stresi yükseltmektedir. Örgütlerde stres kaynağı olabilecek diğer önemli olgular ise aşırı iş yükü, rol çatışmaları ve rol belirsizliği, vardiyalı çalışma düzeni, işte tehlike unsurunun varlığı, çalışma şartları, ücret sistemi ve zaman baskısı şeklinde ifade edilebilir. STRESİN ETKİLERİ Bireysel farklılıklara bağlı olarak stresin her bireyde farklı şekilde ortaya çıktığına daha önce değinilmişti. Aynı şekilde stresin bireysel sonuçları ya da etkileri de bireyler arasında farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Stres sürecini ve stresin bireyler üzerindeki etkilerini fizyolojik ve psikolojik etkiler şeklinde iki ayrı başlıkta ele almak mümkündür. Stresin Fizyolojik Etkileri Organizmanın normal işleyişini tehdit eden ve dengesini bozan stres sonucunda, insan vücudunda rahatsızlık yaratan ve kimi zaman da gözle görülebilen belirtiler ortaya çıkmaktadır. Selye nin stres kuramı, organizmanın tepki mekanizmalarını içerir ve genel uyum sendromu olarak bilinir. Bu kurama göre organizmanın strese tepkisi üç aşamada gerçekleşir. Bu aşamalar; alarm dönemi, direnç dönemi ve tükenme dönemidir. Alarm dönemi Alarm döneminde sınırlarının zorlandığını anlayan organizma bu gelişmeye biyolojik, bilişsel, duygusal ve davranışsal birtakım tepkiler geliştirir. Organizma, sınırlarının zorlandığı algıladığında kendini korumaya yönelik bir tepki zincirini harekete geçirir. Bu noktada organizma daha önce değindiğimiz savaş-kaç tepkisini geliştirerek, başa çıkacağına inandığı tehditlerle savaşma ve yeni duruma uyum sağlama ya da başa çıkamayacağına inandığı tehlikelerden uzaklaşma şeklinde bir eğilim gösterir. Bu eğilim ya da tepkiyle vücut alarma geçer. Vücutta adrenalin salgısı artar, kalp atışları hızlanır ve tansiyon yükselir. Bu biyolojik tepkilere ek olarak organizmada bilişsel birtakım tepkiler de gündeme gelmektedir. Sinir sistemi çok hızlı bir şekilde çalışmaya başlayarak dikkat süreçleri keskinleşmektedir. Daha önce karşılaşılan sorunların nasıl çözüldüğüne Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

Direnç döneminde organizma bir noktada stresle mücadele etmekten vazgeçip, strese rağmen bir denge ya da uyum sağlayarak kendi varlığını sürdürmeyi denemektedir. ilişkin deneyimler hatırlanmaya çalışılmakta ve dengeyi bozan ya da tehdit edici uyarıcı yorumlanmaya çalışılmaktadır. Organizma, uyarıcılar arasında bir bağ kurmaya çalışarak sorunu en uygun yolla çözme arayışına girmektedir. Organizmanın uyarıcıdaki tehdit seviyesini algılamasına bağlı olarak bilişsel belirtiler; motivasyon kaybı, konsantrasyon sorunları, kararsızlık, sorun çözmede yetersizlik vb. şekillerdedir. Alarm döneminde organizma bazı duygusal tepkiler de göstererek stresle başa çıkmaya çalışır. Bu duygu kaygı, korku, sinirlilik şeklinde olabileceği gibi karamsarlık ve depresyon biçiminde de ortaya çıkabilecektir. Diğer duygusal tepkiler ise inkâr, engellenmişlik hissi, belirsizlik ve kontrolü kaybetme duygusudur. Organizmanın algıladığı tehdit algısı sonucunda bireyler davranışsal olarak da birtakım tepkiler geliştirmektedir. Uykusuzluk, uyuma isteği, iştahsızlık ya da yemede artış, sigara ve alkol kullanımı bu tür tepkilerden birkaçıdır. Bununla birlikte aile fertlerinden ve arkadaşlardan kaçma, içe kapanma, saldırganlık, ağlama gibi davranışsal tepkiler de ortaya çıkabilmektedir. Direnç dönemi Alarm döneminde organizma algıladığı tehditle savaşmakta ya da kaçmakta başarılı olamadığında direnç aşamasına girer. Bu aşamada strese rağmen var oluş sürdürülmeye çalışılmaktadır. Stres kaynağı organizmanın denetimi dışında uzunca bir süre varlığını devam ettirdiğinde vücudun uyarılma durumu da devam eder. Savaşı kazanmak için bütün gücünü seferber eden organizma bir noktada direncini kaybedebilir. Organizmadaki fiziksel tahribat artarak ülser gibi somut, fiziksel birtakım olumsuz durumlar ortaya çıkabilir. Bu fiziksel belirtiler de direnci daha da düşürücü bir etki yaratabilir. Tükenme dönemi Tükenme döneminde direnç tamamen kaybolur ve stres organizmaya geri dönüşü olmayan zararlar verir. Stres kaynağı bu aşamaya kadar varlığını ve etkisini devam ettirdiğinde vücut enerjisini kaybeder ve tükenme noktasına gelir. Bu dönem, hastalıklara çok açık olunan bir dönemdir. Tükenmişlik, duygusal taleplerin yoğun bir şekilde yaşandığı ortamlarda uzun süre bulunmaktan kaynaklanan fiziksel olarak yıpranma, çaresizlik ve ümitsizlik duygusu, hayal kırıklığı, olumsuz benlik kavramı, hayata dair olumsuz tutumların baş göstermesi gibi belirtilerin gözlendiği bir durumdur. Bireylerin ulaşmayacakları hedeflere sahip olması, düşük motivasyon ve sosyal desteğin az olması gibi olgular, yaşanan stresin tükenme aşamasına kadar gelmesine sebep olabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

Stresin Psikolojik Etkileri Stresin psikolojik etkileri; saldırganlık, depresyon, uyku bozukluğu, bezginlik, gerginlik, kaygı, geçimsizlik, yalnız kalmayı tercih etme şeklinde sıralanabilir. Bu tür durumlar bir taraftan yaşanan stresle birlikte ortaya çıkan etkiler olarak değerlendirilirken diğer yandan da yaşanan stresin belirtileri ve stresi artırıcı unsurlar olarak da görülebilir. Bir başka ifade ile bu etkilerle stres arasında aynı doğrultuda bir ilişki olduğu söylenebilir. Saldırganlık Bireyler kendilerini hüsrana uğramış hissettiklerinde ve bu durumdan kurtulmanın herhangi bir yolunu bulamadıklarında saldırganlık, şiddetli bir stres tepkisi olarak ortaya çıkabilir. Örneğin kişiden ısrarla istenen ve onu sıkıntıya sokabilecek birtakım davranışlar sergilendiğinde bunun takdir edilmemesi bireyin hayal kırıklığı yaşamasına sebep olacaktır. Bu tür durumlar çok fazla yaşandığında ise kişi gerildiği için karşı tarafa tepkilerde bulunup saldırganlaşabilir. Depresyon Bireylerin yaşadığı olumsuz olaylar uyku düzenini de olumsuz etkiler. Depresyon, aşırı üzüntü verici durumların etkisinden uzun süre kurtulamama ve bu etkilerin bireyin yaşamını sürdürmesini engelleyen bir hal almasıdır. Aşırı stresin psikolojik etkilerinden birisi de depresyondur. Bireyi sıkıntıya sokan durumlar, kısa süreli huzursuzluklarla atlatılabileceği gibi bazen de kişi içinde bulunduğu bunalımdan uzun süre kurtulamaz. Depresyon olarak ifade edilen bu durumun başarısızlık, bazı sorunlarla uzun süre uğraşma, çok yakın birini kaybetme ve bazı hastalıklar gibi sebepleri vardır. Bu noktada kişilik, cinsiyet, inanç, yetiştirilme biçimi, çevre, ilişkiler, deneyimler ve sosyoekonomik etkenler gibi olgular bireyin yaşaması muhtemel depresyona etki eden faktörlerdir. Modern yaşam içerisinde çok yaygın bir şekilde görülen depresyonun temel belirtileri; iştah azalması ve kilo kaybı, uykusuzluk, hayattan zevk almama, hareketlerde yavaşlama, isteksizlik, suçluluk duygusu ve umutsuzluktur. Uyku bozukluğu Stres altında uyku bozuklukları, uykuya dalmada güçlük yaşama ya da gece boyunca uyuyamama şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Bir başka uyku bozukluğu ise uzun süre uyunmasına rağmen kişinin dinlenmiş olarak uyanamamasıdır. Stres her zaman uykusuzluğa neden olmayabilir. Bazen stres kişilerde aşırı uyuma isteği de doğurabilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

Bireysel Etkinlik Stres ve Stresin Yönetimi Uzun süreli stres uyku bozukluklarını ortaya çıkardığında, bu süreçte beyin hücrelerinin etkilenmesine varan olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Uzun süre uykusuz şekilde geçen günlerin ardından beynin öğrenme ve hafıza bölümlerinde önemli bozukluklar meydana gelebilmektedir. Diğer psikolojik etkiler Bezginlik yaşayan bireyler hem kendilerine hem de çevrelerindeki diğer insanlara karşı düşmanca tavır sergileyebilirler. Bireyin yaşadığı stresin olumsuz etkileri yukarıda ifade ettiğimiz olgular dışında bezginlik, kaygı, gerginlik, geçimsizlik ve yalnız yaşamayı tercih etme gibi şekillerde de ortaya çıkabilmektedir. Bezginlik duygusu, bireyin aynı anda taşıyamayacağı kadar çok baskıyı yaşadığında ortaya çıkan tükenmişlik duygusudur. Can sıkıntısı, kötümserlik, hoşnutsuzluk, yetersizlik duygusu bu duyguyu yaşayan insanların temel özellikleri arasındadır. Stresin bir diğer psikolojik etkisi de kaygıdır. Olaylar karşısında kişinin huzursuz, endişeli, korkulu ve karamsar olması şeklinde tanımlanan kaygı, kişinin stresli durumu devam ettiği sürece kendini mutsuz ve rahatsız hissetmesine sebep olmaktadır. Sürekli kaygı içinde olan kişi olayları daha fazla stresli algılarken artan stresli durumlar da kişinin duyduğu kaygıyı artırır. Stresle ilişkili bir başka psikolojik olgu ise gerginliktir. Kas ve sinirsel gerginlik biçiminde ortaya çıkan gerginlik, çoğu zaman stresle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Stresin ortaya çıkardığı önemli bir etki de geçimsizliktir. Stresli kişinin hem kendisine hem de çevresine zararı dokunmaktadır. Strese maruz kalan birey çoğunlukla çevresindekilerle geçimsizlik yaşamaktadır. Bazı insanlar ise strese girince sosyal yaşantıdan kendilerini uzaklaştırarak yalnız yaşamayı tercih ederler. Böylece birey aile, toplum ve diğer sosyal ortamlardaki bireylerden kendini uzaklaştırır. Stres ile kişilik tipi (A tipi ve B tipi) ve kontrol odağı (içsel ve dışsal) arasında ne gibi ilişki olabileceğini belirlemeye çalışınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

STRES YÖNETİMİ Stres, insan hayatının kaçınılmaz bir gerçeği olduğundan ondan tam olarak kurtulmak mümkün değildir. Özellikle içinde bulunduğumuz modern dünyada sıkıntısız ve gerilimsiz bir yaşam tarzını düşünmek imkânsızdır. İnsan yaşamındaki iyi ya da kötü her türlü değişim stres kaynağıdır. Stres, insan hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu noktada önemli olan stresle başa çıkma yollarını bulmak ya da stresi yönetmektir. İnsanın, hayatını devam ettirdiği sürece, stresin var olmadığı bir dünya bulması düşünülemez. Stres kaynakları ile başa çıkabilmek için bireylerin kaçma ya da savaşma davranışı gösterdiklerini daha önce ifade etmiştik. Bu doğrultuda stres yönetimi, bireyin hangi davranışı sergileyeceği ile yakından ilgilidir. Şayet birey tehlikeyi atlatabileceğine ya da stres kaynağının üstesinden gelebileceğine inanırsa büyük bir olasılıkla savaşma davranışını seçecektir. Diğer taraftan stres kaynağının üstesinden gelinemeyeceğine inanılan durumlarda ise tercih edilen davranış şekli muhtemelen kaçma davranışı olacaktır. Hayatın her safhasında başımıza gelen olaylar karşısında yaşadığımız stresi yönetmede başlıca üç farklı boyut ortaya konabilir. Bunlar; bireysel stres yönetimi, sosyokültürel stres yönetimi ve örgütsel stres yönetimidir. Bu faktörlerden burada ilk ikisi ele alınacak, örgütsel stres yönetimine ise, örgütsel davranış konusu olması sebebiyle, değinilmeyecektir. Bireysel Stres Yönetimi Bireysel stres yönetimi, stres kaynaklarının yol açtığı stresin önemli bir soruna dönüşmeden bireyler tarafından nasıl yönetilebileceği konusuna odaklanmaktadır. Bireysel stres yönetimi birincil, ikincil ve üçüncül nitelikte ortaya çıkabilmektedir. Birincil stres yönetimi faaliyetleri öğrenilmiş iyimserlik, zaman yönetimi ve boş zaman etkinlikleridir. İkincil stres yönetimi faaliyetleri de fiziki egzersiz, rahatlama ve gevşeme teknikleri ile beslenme alışkanlıklarıdır. Üçüncül stres yönetimi faaliyetleri ise birine açılmak ve profesyonel yardım almaktır. Öğrenilmiş iyimserlik İyimserlik ve kötümserlik insanların yaşamlarında başlarına gelen olayları açıklamada kullandıkları iki farklı düşünce tarzını ifade etmektedir. Bu açıklayıcı tarzlar doğuştan gelmemekte zamanla öğrenilmektedir. Kötümserlik, depresyona, fiziksel sağlık sorunlarına ve düşük başarı düzeyine yol açan bir açıklama şeklidir. İyimserlik ise fiziksel sağlığı ve başarı düzeyini iyileştiren ya da geliştiren, depresyona elverişliliği azaltan alternatif bir bakış açısıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

Öğrenilmiş iyimserlik bir olumlu düşünme biçimidir. İyimser kişiler yaşamlarındaki kötü olayları ve zor zamanları geçici, sınırlı olarak görür ve bunların kendileri dışındaki birtakım faktörlerden kaynaklandığını düşünürler. İyimser insanlar zor zamanlarda umutlarını kaybetmezler. Bu tür kişiler iyi olayların yaşam içerisinde daha fazla ya da yaygın olduğuna inanırlar. Öğrenilmiş iyimserlik, kötümser düşünceleri tespit etmekle başlar ve daha sonra da bireyin bu düşüncelerden kurtulmasını ya da bu düşüncelerin bunlara alternatif iyimser düşüncelerle yenilenmesini vurgular. Zaman yönetimi Zaman yönetimi bireyin yaşamının farklı alanlarında hissettiği zaman baskısını ve stresi en alt seviyeye indirmesini mümkün hâle getirmektedir. Çağdaş yaşam tarzı bireyler üzerindeki zaman baskısını her geçen gün daha da artırmaktadır. Zaman yönetimi becerileri, bireylerin zamanlarını daha etkin ve verimli bir şekilde kullanarak yaşadıkları zaman baskısını azaltmada katkı sağlayacaktır. Zamanı iyi yöneten kişi mutlak surette belirli bir zamanda çok şey yapan kişi değildir. Daha doğrusu zamanı iyi yöneten kişi uzun vadeli kişisel gelişimine katkı sağlayacak faaliyetleri bilen ve bunlara yoğunlaşan bir makro zaman yöneticisidir. Zamanı iyi örgütleme ve öncelikler belirleme çok yoğun bir faaliyet programına sahip bireylerin en önemli iki zaman yönetimi becerisi olarak ön plana çıkmaktadır. Boş zaman etkinlikleri Başarı ihtiyacı yüksek bireylerin temel özelliklerinden birisi sürekli ve vazgeçilmez bir şekilde mücadele etme arzusudur. Boş zaman etkinlikleri bireylerin sosyal yaşamlarının farklı alanlarındaki ağır faaliyetlerin getirdiği yorgunluğu ve bezginliği gidermede bir fırsat niteliğindedir. Bu noktada bireylerin stresi azaltıcı etki algıladığı ve zevk duyduğu bu faaliyetler etkili bir stres yönetimi tekniğidir. Ancak özellikle çağdaş yaşam şeklinin içerdiği zaman baskısı bireylerin boş zaman etkinliklerini adeta bir lüks haline getirmiştir. Boş zaman etkinliklerinin işe yaramasındaki temel nokta alınan hazdır. Boş zaman etkinlikleri doğallık ve zevk ya da keyif gibi katkılar sağlamanın yanı sıra bireylerin diğerleri ile bağ oluşturmasına da yaramaktadır. Fiziki egzersiz Her yaştan insan için yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklete binme, aerobik yapma, hafif top oyunları ve tenis gibi egzersizler stresle mücadeleyi olumlu şekilde etkilemektedir. Bu noktada özellikle iki tür fiziki egzersizin bireyler açısından önemli ikincil stres yönetimi faaliyetlerinden olduğunu ifade etmek gerekir. Bunların birincisi olan aerobik egzersizleri, bireylerin stresli faaliyetlere cevap verebilme yetisini artırmaktadır. Aerobik egzersizlerini sık bir şekilde yapan bireylerin kanlarında boşta yer alan adrenalin seviyesi düşük olmakta, bu kişiler daha yavaş Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

ve güçlü kalp işleyişine sahip olmakta ve stresli durumlardan daha çabuk kurtulmaktadırlar. İkinci önemli fiziksel egzersiz türü ise stres tepkisi ile ilişkili kas gerilmesi sebebiyle esneme antrenmanıdır. Stres tepkilerinden birisi bireyi savaşma ya da kaçma davranışına hazırlayan kas gerilmeleridir. Esneme antrenmanları bireylerin kaslarının esneyerek dinlenmesini sağlamak suretiyle gereksiz kas gerilmesini en alt seviyeye indirmektedir. Esneme antrenmanları, eklemlerin hareketliliğini korumaya yardımcı olmakta, gücü artırmakta ve yaralanmaları önlemede önemli bir rol oynamaktadır. Rahatlama ve gevşeme teknikleri Rahatlama ve gevşeme tekniklerini uygulayan bireyler daha az endişeli ve psikolojik yönden daha sağlıklı olmaktadır. Rahatlama ve gevşeme stresle başa çıkmada olumlu etkiye sahiptir. Zihni boşaltmada ve stres yaratan düşüncelerden arınmada bu tür tekniklerin olumlu etkisi bilinmektedir. Meditasyon bu tür tekniklerin en bilinenidir. Bu teknik zihni süreçlerin gündelik endişe, sıkıntı ve çatışmalardan uzak tutulmasını anlatmaktadır. Bireyin egosundan ve onun sınırlamalarından, ne olduğu ya da ne olması gerektiği ile ilgili tüm düşüncelerden arınmasını sağlayan bu teknik tam bir rahatlama durumudur. Ayrıca derin ve deliksiz bir uyku, tatlı hayaller kurma, dinlendirici ve gürültüsüz bir müzik dinleme, günlük sıkıntılardan uzaklaştıran birtakım hobilere sahip olma gibi uygulamalar, rahatlama ve gevşeme sağlayan tekniklerden birkaçıdır. Rahatlama ve gevşeme tekniklerini düzenli olarak uygulayanlar, ruhsal dengelerini koruyup geliştirmekte, daha olumlu bir ruh hâli içine girmekte, daha kontrollü olmakta daha etkin konuma gelmektedir. Beslenme alışkanlıkları Beslenme alışkanlıkları da yaşanan streste doğrudan ya da dolaylı etkiye sahip olabilmektedir. Dengeli ve düzenli beslenme alışkanlığı bireylerin genel sağlığına katkı sağlayarak bireyi strese karşı daha dayanıklı hâle getirmekte ve stresten korunmada olumlu sonuç yaratmaktadır. Yüksek şeker içeren gıdalar stres tepkisinde uyarıcı etkiye sahip olabilmekte ve yüksek kolesterollü besinler kan kimyasını olumsuz bir şekilde değiştirmektedir. Örneğin kafein içeren besinler fazla miktarda tüketildiğinde vücudu uyanık tutarken stres hormonlarının salgılanmasına da sebep olmaktadır. Bu tür maddelerin aşırı tüketimi kaygı, sinirlilik ve huzursuzluğa yol açmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

Birine açılmak Yaşanan zor olayları başka biriyle paylaşmak kolay olmasa da kendini açma iyileşme yolunda önemli olumlu sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Her birey yaşamı boyunca mutlaka sarsıcı, stresli ve acı verici birtakım olaylarla karşılaşır. Bu tür bir olaya verilebilecek en yararlı tepkilerden birisi bireyin yakın çevresindeki birileriyle derdini paylaşmasıdır. Bu bağlamda bireyin başına gelen sarsıcı olayları belirli aralıklarla (örneğin haftada bir kere) yazması da faydalı olabilmektedir. Bu tür teknikler stresin zararlı etkilerini azaltmaktadır. Profesyonel yardım Stresli ve sarsıcı olayları itiraf etme ya da açılma, profesyonel yardım ilişkisi çerçevesinde de gerçekleştirilebilir. Psikolojik danışmanlık, fiziksel ya da tıbbi tedavi gibi teknikler bu noktada profesyonel yardımın araçları olarak ifade edilebilir. Sarsıcı ya da yoğun stresin erken teşhisi ve buna uygun tedavi yönteminin belirlenmesi, fiziksel ve ruhsal sağlık açısından kalıcı hasarların engellenmesinde önemli bir araç konumundadır. Sosyo Kültürel Stres Yönetimi Sosyo kültürel stres yönetimi aile hayatı, sosyal destek grupları ve dini hayat olmak üzere üç farklı başlık altında incelenebilir. Aile hayatı Bütün insan topluluklarının temel ve de evrensel bir sosyal kurumu olan ailenin temel işlevi evli eşler arasındaki ilişkileri düzenlemek ve topluma yeni bireyler kazandırmaktır. Ayrıca aile bireylerin biyolojik ve psiko sosyal ihtiyaçlarının tatminini de sağlamaktadır. Genel olarak iyi yürüyen bir aile hayatının stresle başa çıkmada önemli bir araç olduğu söylenebilir. Evli olan kişiler evli olmayanlara kıyasla hem iş hem de diğer sosyal alanlarda daha başarılı olmaktadırlar. Aile içi huzursuzlukların normal ölçülerin üzerinde olduğu durumlarda ise bu olumlu etkinin ortaya çıkmayacağı şüphesizdir. Sosyal destek grupları Sosyal destek, bireylerin yaşam kalitesini artırıcı bir unsurdur. Bu tür gruplar içerisinde samimi ilişkilere sahip olan bireylerin depresyon ve kaygı gibi korkuları azalmaktadır. Ayrıca çevreyle iyi ilişkilere sahip olmak, sağlıklı iletişim kurmak ve destek alabilmek stresle mücadelede etkili unsurlardır. Sosyal gruplarda vakit geçiren kişiler yalnızlık hissini daha az yaşar ve kendilerini bir gruba ait görerek daha değerli ve güvende hisseder. Karşılıklı güven, saygı, dürüstlük ve sevgi ile oluştuğunda sosyal gruplar, stresle mücadelede bireylere önemli bir katkı sağlamaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

Dini hayat Dini inanç bireylerin yaşam tarzı açısından çeşitli gerilimlerden daha az etkilenmesini mümkün kılmaktadır. Bütün dinler mensuplarına zorluklar ve güçlükler karşısında dayanma ve tahammül etme duygusunu aşılamaya çalışmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

Özet Stres ve Stresin Yönetimi Stres kavramı genel olarak duygusal faktörlerin bireyde var olan dengeyi değiştirerek bedensel ve zihinsel gerilime sebep olması olarak tanımlanabilir. Stresi tanımlamada dört farklı bakış açısının mevcut olduğu söylenebilir. Bunlar; fizyolojik yaklaşım, bilişsel değerlendirme yaklaşımı, birey-çevre uyumu yaklaşımı ve psikoanalitik yaklaşımdır. Fizyolojik yaklaşım stresi, organizmanın reaksiyon sistemi, denge ve dayanıklılığını sağlayan fizyolojik mekanizmalar olarak değerlendirirken bilişsel değerlendirme yaklaşımı daha çok stresin psikolojik yönüne ya da bireyin verdiği tepkinin bilişsel ve psikolojik yönlerine vurgu yapmıştır. Bireyin yaşamındaki potansiyel stres kaynakları iki ana grupta toplanabilir: Bireysel ve çevresel nedenler. Bireysel özelliklere bağlı olarak bazı bireyler daha çabuk ve daha yoğun stres yaşarken diğerleri ise stresin yol açtığı sorunların üstesinden gelmede daha başarılıdır. Bu bireysel nedenleri dört temel başlık halinde özetleyebiliriz. Bunlar; A tipi kişilik, kontrol odağı, motivasyon etkileri ve duygusal sebepler. A tipi kişilik özelliklerine sahip olan bireyler; idealist, dinamik, hareketli, rekabetçi, mücadeleci ve mükemmeliyetçi, kaybetmeye tahammülsüz, öfkeli ve saldırgan, eleştirmekten kaçınmayan, başarıya ulaşmayı her şeyden fazla değer veren kişilerdir. Kontrol odağı açısından dışsal kontrol odağına sahip bireyler çevresel koşullar üzerinde anlamlı etkileri olmadığına inandıklarından daha pasif ve güvensiz kişilerdir. Organizmanın strese tepkisi üç aşamada gerçekleşir. Bu aşamalar; alarm dönemi, direnç dönemi ve tükenme dönemidir. Öncelikle organizma sınırlarının zorlandığını algıladığında kendini korumaya yönelik bir tepki zincirini harekete geçirir. Direnç döneminde ise devam eden strese rağmen var oluş sürdürülmeye çalışılmaktadır. Stres kaynağı tükenme aşamasına kadar varlığını ve etkisini devam ettirdiğinde vücut enerjisini kaybeder ve tükenme noktasına gelir. Direnç tamamen kaybolur ve stres organizmaya geri dönüşü olmayan zararlar verebilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Bireydeki stresin sebepleri olarak bilinçdışı kişilik faktörlerini anlamamıza katkı sağlayan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? a) Fizyolojik yaklaşım b) Bilişsel değerlendirme yaklaşımı c) Birey-çevre uyumu yaklaşımı d) Psikoanalitik yaklaşım e) Sistem yaklaşımı 2. Aşağıdaki dönemlerin hangisinde strese karşı savaş-kaç tepkisi gelişir? a) Alarm dönemi b) Tepki dönemi c) Direnç dönemi d) Başa çıkma dönemi e) Tükenme dönemi 3. Aşağıdaki dönemlerin hangisinde önemli sağlık sorunlarının ortaya çıkması fazlasıyla olasıdır? a) Alarm dönemi b) Tepki dönemi c) Direnç dönemi d) Başa çıkma dönemi e) Tükenme dönemi 4. Aşağıdakilerden hangisi üçüncül bireysel stres yönetimi tekniklerinden biridir? a) Zaman yönetimi b) Öğrenilmiş iyimserlik c) Fiziki egzersiz d) Birine açılma e) Rahatlama teknikleri 5. Aşağıdakilerden hangisi stresi artırıcı A tipi kişilik özelliklerinden birisi değildir? a) Rekabetçi düşünce b) Mükemmeliyetçi olma, c) Kaybetmeye tahammülsüzlük d) Öfkelilik ve saldırganlık e) Uzlaşmacı tutum Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

6. Aşağıdakilerden hangisi stres olgusunu insan organizmasının kendisini koruyup kollaması ve varlığını sürdürmesi yönünde dengeyi koruma çabası açısından değerlendirmiştir? a) Fizyolojik yaklaşım b) Bilişsel değerlendirme yaklaşımı c) Birey-çevre uyumu yaklaşımı d) Psikoanalitik yaklaşım e) Sistem yaklaşımı 7. Aşağıdakilerden hangisi stresin bireysel nedenlerinden biri değildir? a) Duygusal sebepler b) Sosyal değişim c) A tipi kişilik d) Kontrol odağı e) Motivasyon etkileri 8. Organizmanın bir noktada stresle mücadele etmekten vazgeçtiği, strese rağmen bir denge ya da uyum sağlayarak kendi varlığını sürdürmeyi denedeği aşama aşağıdakilerden hangisidir? a) Alarm dönemi b) Tepki dönemi c) Direnç dönemi d) Başa çıkma dönemi e) Tükenme dönemi 9. Aşırı üzüntü verici durumların etkisinden uzun süre kurtulamamak ve bu etkilerin bireyin yaşamını sürdürmesini engelleyen bir hal alması aşağıdakilerin hangisi ile ifade edilir? a) Saldırganlık b) Hayal kırıklığı c) Bezginlik d) Depresyon e) Kaygı 10. Aşağıdakilerden hangisi sosyo-kültürel stres yönetimi tekniklerinden biridir? a) Gevşeme b) Aile hayatı c) Zaman yönetimi d) Beslenme alışkanlıkları e) İyimserlik Cevap Anahtarı 1.D, 2.A, 3.E, 4.D, 5.E, 6.A, 7.B, 8.C, 9.D, 10.B Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

YARARLANILAN KAYNAKLAR Akat, İ., Budak,G., Budak, G. (2002). İşletme Yönetimi. İzmir: Barış Yayınları. Boyacıoğlu, İ. (2001). Örgütlerde Stres Faktörleri ve Silahlı Kuvvetlerde Uygulama Çalışmaları. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eren. E. (2006). Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi. İstanbul: Beta Yayın Dağıtım. Eroğlu, F. (2006). Davranış Bilimleri. İstanbul: Beta. Ersarı, G. (2010). İşgören Motivasyonunda Algılanan Stres Düzeyinin ve Stres Yönetim Tekniklerinin Rolü. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Greenberg, J., Baron, R.A. (2000). Behavior in Organizations. New Jersey:Prentice Hall. İşcan Ö.F. (2005). Yönetsel Değerler ve Örgütsel Siyasetin Ahlâkiliği, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:19, Sayı:1, 307-324. Nelson, D.L., Quick, J.C. (2002). Understanding Organizational Behavior. Ohio: South-Western Publishing. Rollinson, D., Broadfield, A., Edwards, D.J. (1998). Organisational Behaviour and Analysis. New Jersey:Prentice Hall. Şimşek, Ş., Akgemci, T., Çelik, A. (2003). Davranış Bilimlerine Giriş ve Örgütlerde Davranış. Konya: Yaşar Ofset. Tarhan, N. (2007). Mutluluk Psikolojisi. Ankara:Timaş Yayınları. BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Himmetoğlu, B. (1994). Stres Yönetimi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. Kızanlıklı, M.M. (2008). Otel İşletmelerinde Bölüm Yöneticilerinin Stresle Başa Çıkma Yollarının ve Kontrol Odaklarının Belirlenmesi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara: Gazi Üniveristesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Lewis, P.S., Goodman, S.H.,Fandt, P.M. (1998). Management: Challanges in the 21st Century, 2nd edition, South Western College Publishing, Cincinnati. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24