EKONOMİK KRİZLER VE TÜRKİYE



Benzer belgeler
1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

KÜRESEL KRİZ VE TÜRKİYE EKONOMİSİ K. ÖNDER ERGÜN MALİYE UZMANI


FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4


Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

MALİYE POLİTİKASI II

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

İçindekiler kısa tablosu

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

%7.26 Aralık

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

-2.98% -10.0% 19.7% 13.5% % Ocak 19 Ocak 19 Şubat 19 Şubat 19 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER.

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

1.56% -4.1% 20.3% 11.4% % Kasım 18 Ekim 18 Kasım 18 Aralık 18

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm

EKONOMİ POLİTİKALARI VE

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

internet adreslerinden

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

Küresel İktisadi Görünüm

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SEDA AKSÜMER

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

Doğuş Otomotiv 2009 İlk Yarıyılı Finansal Göstergeleri. 26 Ağustos 2009

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

TÜRKİYE DE EKONOMİK KRİZLER VE TARIMA YANSIMALARI

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KARMA BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

DÜNYA EKONOMİSİ. Genel

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU

2018 YILI SON DÖNEMİNE GİRERKEN BEKLENTİLER ve ÖNGÖRÜLER EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 28 AĞUSTOS 2018

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2015 III. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK)

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz.

Transkript:

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ DERGİSİ (İAÜD) Yıl 5, Sayı 17, Sayfa (39-46) EKONOMİK KRİZLER VE TÜRKİYE İstanbul Aydın Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Yönetimi, fatihdarican@yahoo.com ÖZET Dünya ekonomisi yıllardır ekonomik istikrarsızlıklara karşı karşıya gelmiştir. Ekonomik istikrarsızlıklar beraberinde dünya devletlerini etkileyen ekonomik krizler meydana getirmiştir. Bu makalede dünyada yaşanan krizler ve bu krizlerin Türkiye ye yansıması anlatılmıştır. Türkiye deki krizlerin bir kısmı kendi içindeki problemlerden kaynaklanmış bir kısmı ise dünyadaki gelişmelerden dolayı ortaya çıkmıştır. Türkiye deki ortaya çıkan krizler tek nedene bağlamak doğru olmaz. Kimi zaman siyasal nedenlerde kimi zaman arz talep dengesizliğinden bazen de bankaların tutumundan kaynaklanabilir. Bu örnekler ve kriz çeşitleri detaylı bir şekilde makalede yer almaktadır. Türkiye tarihinde bir çok defa darbe görmüş bu darbeler sonunda da kimi zaman krize sürüklenmiştir. Demokratik tutumun olup olmaması da ekonomik krizlerin ortaya çıkmasında etkili bir nedendir. Türkiye ilk ekonomik krizi 1929 Büyük bunalım adı ile anılan dünya çapındaki krizle yaşamış son olarak da 2008 deki küresel krizden etkilenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ekonomi, Küresel Kriz, Ekonomik İstikrarsızlık 1. GİRİŞ Kriz birçok bilim dalında yaygın olarak kullanılan bir kavramdır. Önceden belli olmayan, aniden ortaya çıkan ve çıktığı ortamda derin değişikliklere neden olan bir olgudur. Ekonomik kriz ise, iktisat biliminin ortaya çıkmasından bu yana iktisat yazınının incelediği konular arasında sürekli olarak en önde geleni arasında olmuştur. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir kriz küreselleşme akımının da etkisiyle kendisiyle bağlantılı olsun ya da olmasın diğer ekonomileri de etkileyebilmektedir Yaşanan krizler nedeniyle ülke ekonomileri ağır bedeller ödemiş, büyük kayıplar yaşamıştır. Krizler nedeniyle birçok insan evini, işini, tasarruflarını kaybetmiş; birçokları da yoksulluk sınırında yaşayan insanlar sınıfına dahil olmuştur. Krizler ödettiği bu ağır bedeller nedeniyle birçok ekonomistin temel çalışma konusu olmuştur. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir kriz küreselleşme akımının da etkisiyle kendisiyle bağlantılı olsun ya da olmasın diğer ekonomileri de etkileyebilmektedir.

Krizle karşılaşan ekonomiler bozulan ekonomik dengelerini yeniden düzenlemek amacıyla ekonomik yapılarına uygun olan ve istikrar politikası olarak adlandırılan çeşitli programlar uygularlar (Kuran, 2006, s. 1). 2. KRİZ KAVRAMI Kriz kelimesi Yunanca krisis sözcüğünden gelmektedir. Kelime anlamı ise karar vermektir (Önder, 2001: 45). Kriz kavramının tanımı son derece geniştir. Sosyal bilimlerin doğası gereği ortak bir tanım üzerinde uzlaşıya varılamamış olmasına rağmen yapılan farklı tanımlar hep aynı payda da birleşmiştir. Kriz, ekonominin dengeli bir durumdan dengesiz bir duruma ya da istikrarlı bir durumdan istikrarsız bir duruma düşmesi olarak ta tanımlanabilir (Özgüven, 2001, s. 6). Bir başka ifadeyle kriz, daha iyiye ya da daha kötüye giden bir dönüm noktası; kati kararların verilmesi gereken kritik zaman olarak belirtilmektedir. Kriz her şeyden önce ekonomide normal olmayan bir durumdur ve piyasa mekanizması içerisinde piyasaların işlememesi, kilitlenmesi ya da aşırı duyarlı hale gelerek büyük boyutlu dalgalanmalara neden olmaktadır. Bu nedenle kriz piyasa mekanizmasının hâkim olduğu kapitalist gelişmenin belli bir anına verilen isimdir. Dolayısıyla, kriz harekete dair bir kavramdır (Eroğlu ve Albeni, 2002, s. 97). 3. KRİZ TÜRLERİ Para Krizi Son yıllarda üzerinde en çok tartışılan kriz türü para krizidir. Para krizi, ulusal paraya olan güvenin kaybolması nedeniyle, spekülasyon amacıyla ülkeye gelen fonların hızlı bir şekilde ülkeyi terk etmeye başlaması ve merkez bankasının bu spekülatif saldırıya karşı kuru koruyamayarak ulusal paranın değerinin düşürülmesi veya dalgalanmaya bırakılması olarak tanımlanabilir (Seyidoglu, 1999, s. 583). Bankacılık Krizleri Bankacılık krizinin, genellikle bankaların yükümlülüklerini yerine getiremeyerek ertelemeye zorlayan, banka başarısızlıkları ve banka iflasları durumunda; mevduatların kendilerine ödenmeyeceği şüphe ve korkusu ile banka müşterilerinin bir veya daha fazla bankadan kaçışları durumunda; geniş ölçüde geri dönmeyen kredilerin yaşanması halinde veya hükümetlerin bu durumu önlemek için kurtarma yada kamulaştırma operasyonlarıyla müdahale ettiği durumlarda ortaya çıktığını söyleyebiliriz (Yay, 2001, s. 1236). Sistematik Finansal Krizler Piyasanın etkin bir şekilde işlemesini engelleyerek genelinde şiddetli bir yıkıma yol açan krizlerdir. Potansiyel olarak finansal piyasaların ciddi biçimde bozulmasını ifade etmektedir ve ekonomik, sosyal ve politik yaşamın yapısından ve değişkenliğinden kaynaklanmaktadır. (Turgut, 2007; 38) 40

Dış Kaynaklı Krizler Dış kaynaklı krizler ekonomide her şey yolunda giderken umulmadık bir anda harici bir şok nedeniyle oluşan likidite sıkışıklığı ve parasal daralma sonucu yatırımların azalması, hane halkının tüketim harcamalarını kısması ve ekonominin durgunluk sürecine girmesi olarak tanımlanabilir. Artan liberalizasyon ve sermaye mobilizasyonu neticesinde ülkeler tarihin hiçbir döneminde olmadıkları kadar yakın iktisadi ilişki içerisinde bulunmaktadır. Tüm göstergeler olumlu iken bir ülkenin krize girmesini açıklayan tek neden dış kaynaklı bir bozulmanın o ülkeye dolaylı etkisidir. Küresel ölçekli krizlerin her biri yayıldıkları diğer ülkeler için dış kaynaklı krizler sınıfına dahil edilebilir. Küresel krizlerden etkilenme farklı kanallarla mümkün olabilmektedir. Bu kanallar, dış ticaret kanalı, kredi kanalı ve yatırım kanalıdır. Bir ülkenin ticari partnerlerinden birinde meydana gelen bir kriz, diğer ülkeleri olumsuz etkileyebilmektedir. (Ataş, 2013, s. 10) 4. EKONOMİK KRİZLERİN ORTAYA ÇIKIŞI Ekonomik kriz, firmaların yatırımlarında ve tüketici talebinde yaşanan büyük ölçüde azalma, yüksek oranlı işsizlik ve dolayısıyla yaşam standartlarının düşmesi biçiminde ortaya çıkabilir. Bazen krizler reel kesimden başlayıp, finans kesimini vurabileceği gibi tam tersi de olabilir. Yani doğrudan doğruya finansal sektörden de kaynaklanabilir. Çok ağır bir ekonomik kriz söz konusuysa, sonuçta bir resesyon ve borçları ödeyememe durumu da yaşanabilir (Eğilmez, 2009, s. 48) Ekonomik krizlerin genel olarak nedenleri şu şekilde ifade edilebilir (Fener, 2012) Ekonomik krizler, reel ve finansal sektörlerde arz fazlalığı veya talep daralmasından dolayı ortaya çıkabilir. Gerek arz, gerekse talep krizinin ortaya çıkmasının çeşitli nedenleri vardır. Ekonomik krizlerin nedeni, her zaman ekonomik nedenler de olmayabilir. Örneğin, ülke düzeyinde ortaya çıkan deprem, sel gibi doğal afetler krizlerin nedeni olabilmektedir. Ekonomik krizler, organizasyon içi nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, organizasyon dışı konjonktürel nedenlerden de kaynaklanabilir. Siyasal, ekonomik, teknolojik ve ekolojik alanlardaki hızlı değişim ekonomik krizlerin ortaya çıkmasında etkili olabilmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, teknolojik buluşlar da bazı organizasyonlar için fırsat anlamına gelirken, bazı organizasyonlar için de krize yol açabilir. Ekonomik süreçte üretim, istihdam ve fiyatlar genel seviyesinde ortaya çıkan ani konjonktürel dalgalanmalar da depresyon, hiper enflasyon, işsizlik gibi krizlere neden olabilir. 5. 1929 KRİZİ (BÜYÜK BUNALIM) 41

Hacmi, etki alanı ve süreci itibariyle modern dünyanın en ağır ekonomik bunalımı 1929 Krizi olmuştur. Mali piyasalarda baş gösteren büyük bir panik, haftalar içinde reel sektöre yansımıştır. Oysa ki, 1920 lerde ekonomi çok iyi gidiyordu. Amerikalılar, Birinci Dünya Savaşının acılarını geride bırakmışlar, ekonomilerini yeniden yapılandırmaya girişmişlerdi. Müthiş bir teknoloji ve üretim patlaması yaşıyorlardı. Otomotivden, enerjiye kadar akla gelebilecek her sektörden her gün yeni bir buluşun haberi geliyordu. Diğer yandan elektrik ve radyo, evlere giriyordu. Sanayiciler kazançlarını yeni fabrikalara, yeni makinelere, yeni işçilere yatırıyorlardı. Ücretler artıyordu, tüketim artıyordu. Borsa devamlı yükseliyordu. İyimser olmamak, geleceğe güven duymamak için hiçbir neden yoktu. 1920 ler Amerikalıların değişen yaşam biçimini yansıttığı için Kükreyen 20 ler olarak anılmıştı. Kükreyen 20 lerin en önemli buluşlarından birisi de seri üretimdi. Bu seri üretim tekniğinin sağladığı verimlilik, ekonomide büyümeyi hızlandırırken, tüm sektörlerde teknoloji hızla kullanılmaya başlanmıştı (Alkan, 2009, s. 121). Büyük Bunalım ın nedenleri konusunda ekonomistler arasında tam olarak bir fikir birliği yoktur. Bu sürecin tanımlanan karakteristikleri, çoğunlukla ekonomik bakımdan büyük çapta çöküştür. 1929 yazının başlangıcını izleyen dört yılda, finansal piyasalar ve kurumlar, emek piyasaları ve uluslararası para akımları ve mal piyasalarının işlevleri neredeyse tamamen sona ermiştir.1929 yılında Büyük Buhran başlangıcı ile, dolaylı olumsuz etkileri Türk ekonomisini vurmaya başladı. Ödemeler bilançosu açığı, özellikle dış ticaret takas ve takas tanıttı "Türk Parası Kıymetini Koruma Kanunu" Şubat 1930'da sorununa hükümeti zorladı. Türk Merkez Bankası Kanunu 11 Haz 1930 tarihinde kabul edildi ve Merkez Bankası, Osmanlı Bankası işlevlerini devralmaya 3 Ekim 1930 tarihinde başlamıştır. Bu nedenle depresyon yurt içi satışlarda düşüş dolayısıyla mali sorunlar ile, satılmayan stoklar ile ticari özel sektöre bıraktı. Depresyona rağmen Türkiye 1929-1933 döneminde% 7.5 ortalama yıllık büyüme oranı deneyimli olmasına rağmen sadece o zaman Başbakan İsmet İnönü'nün liderliğindeki hükümet çevrelerinde birçok, "liberal" ekonomik rejimi altında elde edilen sonuçlar ile memnuniyetsizliği dile getirdi. İnönü ilk Sivas'ta yaptığı konuşmada açıkça "devletçilik" olarak nitelendirdi (Hiç ve Hiç Gencer, 2010). 1929 Türkiye nin ekonomik krizle tanıştığı yıl olmasından dolayı, tüm dünyada etkili olan kriz Türkiye de de ciddi sıkıntılara sebep olmuş buna Osmanlı dan kalan borçların da eklenmiş ve bu dönemde Türk parasının değeri düşmüştür. Türk parasında görülen nispi istikrar 1929 yılında birden bire bozulmaya başladı. Bunun nedenleri şunlardır (Turan, 2011, s. 59). 1929 yılında Türk parasının değerinin en önemli düşme nedeni, 1929 yılında ödemeler bilançosu açıklarının birden bire iki katına çıkarak 101 milyon liraya ulaşmasıydı. Kötü hava koşulları ve dünya ekonomik krizinin sonucu olarak ihraç mallarımızın fiyatlarında hâsıl olan düşüşler ihracatımızın değerini 155 milyon liraya düşürmüştür. 42

EKONOMİK KRİZLER VE TÜRKİYE Yeni uygulamaya konulacak 1499 sayılı gümrük tarifesinin resimleri çok fazla yükselteceğini düşünen spekülatörler büyük miktarda mal ithal ederek ithalat hacmimizin 286,2 milyon liraya ulaşmasına neden olmuştur. Hükümetin o dönemde bayındırlık programlarını yürütmeye hızla devam etmesi de ithalatı arttırmıştır. 1929 yılından itibaren ödemeler bilânçosunda Duyun-u Umumiye idaresiyle yapılan anlaşmaya göre Osmanlı döneminden Kalan borç taksitleri de yer almaya başlamıştır. Nihayet Demiryolları ve Haydarpaşa liman tesisleriyle ilgili taksit ödemelerinin ödemeler bilançomuz üzerinde olumsuz etkileri olmuştur. Bilindiği gibi 1929 yılına kadar Cumhuriyet Hükümetleri Osmanlı döneminden kalan evrak-ı nakdiye miktarını arttırmamıştı. Hatta reel anlamda para arzında bir gerileme söz konusuydu. Hükümetin uzun zaman para politikası açısından pasif tutumu, özellikle tarımsal yapısı gereği mevsimlik dalgalanmalarla karşı karşıya olan ülkemizde olumsuz etkileri olmuştur (Parasız, 2003, s. 34). 6. TÜRKİYE DE 1980 VE SONRASI YAŞANAN EKONOMİK KRİZLER Türkiye, 1970 li yılların sonunda arka arkaya gelen ekonomik krizler yaşamış ve uygulanan istikrar programlarının makro değişkenler üzerindeki etkileri tam olarak hissedilmeden 1980 yılında yeni bir ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştır. 1980 ekonomik krizi sonrasında uygulanan 24 Ocak 1980 istikrar kararlarının etkisi 1990 lı yıllara kadar devam etmiş ancak 1994 yılında yeni bir kriz daha ortaya çıkmıştır. Bu krizin etkilerini azaltmak amacıyla 5 Nisan 1994 de 5 Nisan Kararları adı altında yeni istikrar kararları uygulamaya konulmuştur. 5 Nisan Kararlarından sonra 9 Aralık 1999 istikrar Tedbirleri uygulamaya konmuş ancak bu tedbirlerin sonucunda Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri patlak vermiştir. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin akabinde halen yürürlükte olan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı uygulamaya konulmuştur Türkiye ekonomisinde 1974 yılından itibaren çok ciddi bunalım belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak, tüm bu olumsuz belirtilere rağmen dönemin hükümeti bu olumsuzlukları değerlendirip radikal tedbirler alacağı yerde, sorunu görmezden gelmiştir. 1978 yılına gelindiğinde ekonomik bunalım ciddi boyutlara varmıştır. Bu bunalımdan çıkmak için bir dizi ekonomik önlem alınmaya başlanmıştır. Ancak alınan bu önlemler sorunun özüne inmediği, alınan politika demeti bir iç bütünlük arz etmediği ve dönemin hem iç hem de dış koşulları bunların uygulanmasına olanak tanımadığı için alınan tüm 43

bu önlemler başarıyı getirememiştir. 1978-1979 yıllarında uygulamaya konan istikrar önlemeleri ödemeler dengesi üzerinde kısa dönemli bir iyileşme sağladıysa da, enflasyonla mücadelede etkili olamamıştır. 1977 yılında %43.8 olan enflasyon oranı 1979 da %71.1 e yükselmiştir. İmalat sanayinde atıl kapasitenin artmasıyla da büyüme hızı negatif değerler almıştır. Tüm bu olumsuz etkenler, daha önce alınan istikrar tedbirlerinin yeterli olmadığını ortaya koymuştur. 1979 yılının sonlarında ekonomik krizin son sınırlarına vardığı sırada iktidara gelen yeni hükümet 24 Ocak 1980 de IMF, Dünya Bankası ve OECD nin temsil ettiği yabancı sermaye gruplarının da desteğini arkasına alarak ekonomide köklü dönüşümleri amaçlayan bir istikrar programını uygulamaya koymuştur (Kuran, 2006, s. 30). 7. 2008 KÜRESEL KRİZİNDE TÜRKİYE Dünya ekonomisi 2005 yılından itibaren hızlı bir biçimde büyümüştür. Büyümenin yanı sıra, ticaret hacmi genişlemiş, enflasyon tarihsel olarak en düşük düzeylere inmiş, faiz oranları düşmüş ve likidite imkanları artmıştır. Bununla birlikte, ABD de 2007 yılı yaz aylarında düşük gelir seviyesindeki tasarruf sahiplerine kullandırılan riskli konut kredilerinin geri ödemelerinde ortaya çıkan güçlüklerden ötürü finans piyasalarında başlayan dalgalanmalar, 2008 Kasım ayından itibaren derinlik kazanarak küresel bir finans krizine dönüşmüştür (Aksoy, 2010, s.3) 2008 yılı bir bütün olarak dünya da olduğu gibi Türkiye de de ekonomik krizin yoğunlaşarak devam ettiği bir yıl oldu. Kriz öncesi büyüme hızında baş gösteren düşüş küresel krizin Türkiye ye uluslararası bankacılık sistemine dayalı kredi kanallarının çalışmaması ve sermaye girişleri ile dış talepte yaşanan azalışlar dolaşımıyla yansımasına paralel olarak 2008 yılının son çeyreğinden itibaren daralmaya dönüşmüş ve 2009 yılında, mali kuruluşlar dışında, hemen tüm sektörlerde ciddi küçülmeler yaşanmıştır. Ekonomideki bu daralmanın çalışma yasamı açısından ilk doğrudan etkisi istihdam üzerine olmuş ve Türkiye, 2008 yılında reel ekonomideki krizin, istihdam krizine düşmesiyle karşı karşıya kalmıştır SONUÇ Ekonomik krizler, en büyük ekonomik birimden en küçük ekonomik birime kadar ülkelerin iç ve dış borçlarının arttığı, işsizliğin arttığı, üretimin ve fiyatların istikrarsızlaştığı, iyi değerlendirildiğinde fırsat ancak iyi değerlendirilmediği zaman tehdit unsuru oluşturan, kısa ya da uzun dönemde ekonomide aniden ortaya çıkan bir olgudur. Her ülkenin kendine has sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı olduğundan dolayı bir tek krizi ülke için genel geçer neden olarak görmek mümkün değildir. 44

Bir ülke ekonomisinde üretimde, istihdamda, fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen konjonktürel dalgalanmalar, politika yapıcıların iktisat politikası aracılığıyla ekonomiye müdahale etmesi, işletmeler optimal büyüklükten uzaklaşması, merkeziyetçi ve hiyerarşik bir yönetim tarzı ve yine işletmelerin ekolojik ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etmemesi hem ekonomik krizlerin genel nedenlerini oluşturmakta hem de krize karşı mücadele gücünü azaltmaktadır. Ekonomik krizle mücadele etmek amacıyla uygulanan istikrar programları, krizin olumsuz etkilerini gidererek kriz sonrasında bozulan dengeleri yeniden sağlamak amacı gütmektedir. Bunlardan ortodoks istikrar programları, gelişmekte olan ülkelerde enflasyon oranlarını düşürmek için sıkı para ve maliye politikası uygulanmasını öngörmekte, talebin daraltılması yoluyla enflasyon oranlarını kontrol altına almayı amaçlamaktadır. Heterodoks istikrar programları ise yüksek kronik enflasyon yaşayan ülkelerde enflasyon oranlarını kalıcı ve hızlı bir şekilde düşürmek için sıkı para ve maliye politikasına ek olarak fiyat ve ücret kontrollerinin uygulanmasını içeren politikaları uygulayarak istikrar sağlamayı hedeflemektedir Küreselleşmenin arttığı teknolojinin, haberleşmenin ve ulaşımın hızla gelişerek dünyanın küçük bir şehir halini aldığı günümüzde ülke olarak ekonomik krizlere girme riskimiz her an olabilir. Bu nedenlerden dolayı krizleri en az zararla atlatmak için güçlü bir ekonomiye aynı zamanda ekonominin dinamikleri diyebileceğimiz sanayiye çok ciddi bir şekilde ihtiyaç gözükmektedir. Tabi bunun yanında teknolojiyi unutmamamız gerekir. Bu noktada da ciddi bir ar-ge çalışmalarına ihtiyacımız vardır. Bir diğer önemli konu da Ülkemizin tarihsel sürecine baktığımızda ekonomik krizlerin sebepleri arasında sayabileceğimiz darbeler, özgürlüklerin kısıtlanması, ayrımcılıklar, kanunlardaki boşluklar, partiler arası fikir ayrılıklarının ülke gelişimine yenilik katması yerine kavgalara ve kaoslara neden olması da krizlere çok ciddi sebep olmaktadır. Biran önce ülke olarak bu tür durumlardan da uzak durarak daha ilerici tutum takınmalıyız. KAYNAKLAR [1] Aksoy, Ö. (2010), 1990 Sonrası Dönemde Yaşanan Finansal Krizlerin Türkiye nin Makroekonomik Dengeleri Üzerindeki Etkileri, Yüksek Lisans Tezi. [2] Alkan, L. (2009), Küresel Sistemik Krizin Anatomisi, 1.Basım, Scala Yayıncılık, İstanbul, [3] Ataş, B. (2013), Küresel Ekonomik Krizler Ve Ülkelerin Küresel Krizlerden Sonraki Toparlanma Performanslarına Yönelik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı Finans Bilim Dalı [4] Eğilmez, M. (2009), Küresel Finans Krizi Piyasa Sisteminin Eleştirisi, 4.baskı, İstanbul, Remzi Kitabevi, s.48. [5] Eroğlu, Ö., Albeni, M. (2002), Küreselleşme Ekonomik Krizler ve Türkiye, Isparta, Bilim Kitabevi Yayınları, 2002, s. 97 45

[6] Fener, F. (2012), 2008 Küresel Mali Kriz Ve Krizin Türkiye de İstihdam Üzerine Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı, Şanlıurfa [7] Hiç, M., Hiç Gencer, A. (2010), Turkısh Economy and Polıtıcs 1923-2002 [8] Kuran, İ. (2006), Türkiye de Ekonomik Krizler Ve İstikrar Programları (1980-2005), Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü [9] Ozgüven, A. (2001), İktisadi Krizler, Yeni Türkiye Dergisi, Cilt:1, Yıl:7 Sayı: 41, s. 56-63. [10] Seyidoglu, H. (1999), Uluslar arası İktisat, Güzem Yayınları, İstanbul [11] Toprak, M, (2001), Yükselen Piyasalarda finansal Kriz, Yeni Türkiye Dergisi, Cilt: II, Sayı:42, Yıl:7, Kasım-Aralık [12] Turgut, A. (2007), Türleri, Nedenleri ve Göstergeleriyle Finansal Krizler TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi Cilt 20 Sayı 4-5 Kasım 2006 / Şubat 2007 Krizleri. [13] Yay, G. G. (2001), 1990 lı Yıllarda Finanssal Krizler ve Türkiye Krizi, Yeni Türkiye, Yıl:7, Sayı:4 46