HAZÝRAN 2011 Sayý: 510 Fiyat: 5 TL ETRAFIMIZDAKÝ AYDINLIK. TANRI NIN ÖYKÜSÜ (Bir Kitap) YARATMAK FARKINDALIK



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ünite1 Sosyal Bilgiler


Kanguru Matematik Türkiye 2017


2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý


ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor


Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Kanguru Matematik Türkiye 2017

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

DENEME Bu testte 40 soru bulunmaktadýr. 2. Bu testteki sorular matematiksel iliþkilerden yararlanma gücünü ölçmeye yöneliktir.


3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma


STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Kanguru Matematik Türkiye 2015


17 ÞUBAT kontrol

Kanguru Matematik Türkiye 2017

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

Kanguru Matematik Türkiye 2015

NÝSAN 2011 Sayý: 508 Fiyat: 5 TL MUTLULUK MAVÝ BÝR KUÞ MU? KÂHÝN VANGA JAPONYA MESAJI

MART 2011 Sayý: 507 Fiyat: 5 TL BÝLGELÝK BELGELERÝ. Kurtuluþumuz, Gönüllerin O nun Sözleriyle Yýkanmasýnda. GÜÇ e ELVEDA

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

burak özdemýr le Sanatýn Ýnsancýl Soluðu Tanrý nýn Doðum Günü yazarý söyleþi Nihal Gürsoy Bir kitap Dünyayý Deðiþtirebilir mi?

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

KASIM 2012 Sayý: 527 Fiyat: 7 TL. Görünmeyen Eller Ýþ Baþýnda KORKUDAN SEVGÝYE GEÇEBÝLMEK. Beklentiler Realiteyi Nasýl Deðiþtirir

Kanguru Matematik Türkiye 2015


BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE 2. ÜNÝTE BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 KENDÝMÝ TANIYORUM... 9


ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

MAYIS 2011 Sayý: 509 Fiyat: 5 TL SEVGÝLÝ TENGRÝM. STEPHEN TUROFF Ýstanbulda idi ASLINDA DÜNYAYI YI HERGÜN DEÐÝÞTÝRÝRÝZ

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

Aile Hekimliðinde Genogram

SÖZ VARLIÐINDAN YARARLANMA

EKÝM 2011 Sayý: 514 Fiyat: 5 TL BÝZÝ SEVGÝSÝNDEN VARETMÝÞ OLAN VE GÖREVLÝLERÝ. Evrensel Yaþam Enerjisi ve Sezgi AHLÂKIN TOPLUMSAL KAYNAKLI OLUÞU


Kanguru Matematik Türkiye 2017

10. 4a5, 2b7 ve 1cd üç basamaklý sayýlardýr.

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

DOÐAL SAYILAR ve SAYILARIN ÇÖZÜMLENMESÝ TEST / 1

TEMMUZ 2012 Sayý: 523 Fiyat: 7 TL. KARANLIÐIN ve AYDINLIÐIN YENÝDEN AYARLANMASI

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

ACADEMY FRANCHISE AKADEMÝSÝ FRANCHISE ALIRKEN VERÝRKEN ÝÞLETÝRKEN. bilgi kaynaðýnýz. iþbirliði ile

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

30 SORULUK DENEME TESTÝ Gönderen : abana - 10/11/ :26

4. 5. x x = 200!

============================================================================

A A A A) 2159 B) 2519 C) 2520 D) 5039 E) 10!-1 A)4 B)5 C)6 D)7 E)8. 4. x 1. ,...,x 10. , x 2. , x 3. sýfýrdan farklý reel sayýlar olmak üzere,

ünite1 Destek ve Hareket Fen Bilimleri 3. vücudumuzun dik olarak durmasýný saðlayan sistemi elemanýdýr. Verilen cümledeki sembollere aþaðýdakilerden

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

ÞUBAT 2014 Sayý: 542 Fiyat: 7 TL KUTSAL BÝLGÝ YOLU: VAHÝY ÖLÜM BÝR SON MU? GÝZEMLÝ ÝÇSELLÝK

Nejat Yavaþoðullar. Ankara Sokaklarý. Söz - Müzik: Nejat Yavaþoðullarý. Yürüyordum. Yürüyordum ay ýþýðýnda. Adým seslerim.

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE 2. ÜNÝTE

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

NÝSAN 2012 Sayý: 520 Fiyat: 7 TL. Dua ve Þükür GERÇEÐÝN GÖZ KAMAÞTIRAN IÞIÐI BÝLGÝNÝN YENÝDEN AYARLANMASIARLANMASI

Simge Özer Pýnarbaþý

OCAK 2012 Sayý: 517 Fiyat: 7 TL YA HÝÇ PEYGAMBER GELMESEYDÝ?!.. BÝRLÝÐE GÝDEN YOL, SEVGÝDEN GEÇER KANAL ÇALIÞMASI ÝLE ALINAN BÝLGÝLERÝN GÜVENÝLÝRLÝÐÝ

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * Yemek Yapalım: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

Divaldo Franco ile Söyleþi

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Transkript:

HAZÝRAN 2011 Sayý: 510 Fiyat: 5 TL ETRAFIMIZDAKÝ AYDINLIK TANRI NIN ÖYKÜSÜ (Bir Kitap) FARKINDALIK YARATMAK

ÝÇÝNDEKÝLER Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi Cilt: 43 Sayý:510 Haziran 2011 Etrafýmýzdaki Aydýnlýk... 2 Dr. Refet Kayserilioðlu Tanrý nýn Öyküsü... 6 (Bir Kitabýn Düþündürdükleri) Ahmet Kayserilioðlu Onur Baþkaný: Dr. Refet Kayserilioðlu Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýna Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü: Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü: Güngör Özyiðit Yayýn Kurulu: Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Hale Ürkmezgil Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri: P.K: 227 Beyoðlu/Ýstanbul Yönetim Yeri: Ceylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul Fiyatý: 5 TL Yýllýk Abone: 60 TL Yurt Dýþý: 70 TL Kapak Resmi: Luminous Raipun Deðerini Bilmek...14 (Bilgelik Belgeleri) Güngör Özyiðit Biten Zaman ve Bitmeyen Mücadele... 19 (Ölüme Adanmýþ Bir Yaþam - IV) Zuhal Voigt Epiktetos... 26 Özetleyen: Nihal Gürsoy Ahlâk... 33 Yalçýn Kaya Farkýndalýk Yaratmayý Öðrenin... 37 (Eski Günýþýðýnýn Son Saatleri) Thom Hartman/Arýn Ýnan Bir Özet... 41 (Canlý Kryon Celsesi) Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com www.dostluk.org adreslerinden ziyaret edebilirsiniz

SEVGÝ DÜNYASI Sevgili Dostlar Ülkemizin, Türk insanýný tanýmayan, ileriyi göremeyen, küçük çaplý bir takým insanlar tarafýndan nasýl kontrol edilmeye çalýþýldýðýný izliyorsunuzdur. Türkleri tanýmýyorlar, çünkü Türklerin çoðunun birbirini dikizlemeye, baþkalarýnýn kirli çamaþýrlarýný aðýzlarýna dolamaya meraklý olduðunu düþünüyorlar; ileriyi göremiyorlar, çünkü birileri için adým adým hazýrladýklarý sonun bir gün gelip mutlaka kendilerini bulacaðýný tahmin edemiyorlar; küçük çaplýlar çünkü istediklerini gerçekleþtirebilmek, her þeyi elde etmek için yalana, dolana, baþkalarýný hiçbir þey yapamaz hale getirme hilesine baþvuruyorlar. Ya bu bulanýklýðý fýrsat bilip bulanýklýðý meydana getirenleri bir yana býrakarak teþhir edilenleri büsbütün ilan etmeye, onlarýn düþkünlüðünden yararlanýp kendine menfaat çýkarmaya çalýþanlara ne demeli... Ýþte böyle insanlarla seçime gidiyor ülkemiz. Pek çok þey þaibeli, pek çok þey güvenilmez ve kirli. Bizim gibi insanlar ise deðiþmez ana esaslarý göz önüne alarak, onlarýn ýþýðýnda deðerlendirmeli olan biteni. Ýþte bu noktada birçoðunuzun bildiði þu meseli hatýrlamakta fayda görmekteyiz: Adilliði ile tanýnan, hakký koruyan ulu bir idareci olan Hz. Ömer, tamamen halkýný doðruda tutmak amacý ile onlarýn arasýnda gezer, kötüleri bulur, onlarý cezalandýrýr ve kötülüklerini herkese ilan edermiþ. Bir gün yine böyle dolaþýrken üç beþ kiþinin bir kenarda kötü iþler yapmakta olduðunu fark etmiþ. Onlarý bulmuþ, bir süre dýþarýdan gözetlemiþ, sonra duvardan atlayarak yanlarýna girmiþ ve onlarý suç üstü yakalamýþ. Niyeti temizmiþ temiz olmasýna ama, o bile bunda hakka tecavüz olduðunu bilememiþ: 1. Dýþarýdan gözetlemekle onlarýn gizliliklerine, 2. Duvarý atlayýp yanlarýna gitmekle onlarýn özelliklerine tecavüz ettiðini bilememiþ. Üstelik bir de 3. olarak kötülüklerini ilan etmeyi düþünmüþ ki, ona daha önceden kabahatleri örtücü olunuz dendiðini unutmuþ. Bu gafletten kim uyandýrmýþ onu biliyor musunuz? Oradaki o üç beþ kötüden biri... Hz. Ömer ulu bir idareci ya... Ululuk Yaratan ýn Yapma! dediklerinden vazgeçmekte, ululuðun yalnýz O nda olduðunu bilerek küçülebilmekte ya... Ýþte böyle bir insan olduðu için Hz. Ömer, öyle bir insanýn aðzýndan çýkan sözlerde bile doðruyu yakalamýþ ve o zaman anlamýþ ki, hak her þeyin üstünedir. Onlarý bir daha böyle þeyler yapmamalarýný tembihleyerek affetmiþ. Biz de buradan temenni edelim ki, kimse yanýlmadýðýný, yanýlmayacaðýný zannederek büyük konuþmasýn, büyüklük taslamasýn. Her fýrsatta aðýzlarý dolu dolu Yaratan ý anmaya çalýþanlar bilmeliler ki, O nu anmak kardeþini anmaktýr; O nu anmak tüm doðruluk ve iyiliklerle yanmaktýr. En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI 1

2 ÖZDEN ÝLE ERDEM KONUÞUYOR SEVGÝ DÜNYASI Ruh öyle bir cevherdir ki, esasýnda, özünde bilgi vardýr. O özündeki bilgi, ilâhî bir sevgi ile yoðrulmuþtur. Onu Vareden, ona bilgisinden katmýþ, sevgisiyle yoðurmuþtur. O, yoluna serilmiþ, yine Vareden'inin düzenlediði ve varettiði, gittikçe büyüyen, geniþleyen bilgilerden aldýkça geliþir, nurlanýr, aydýnlanýr. O etrafýna bilgi daðýttýkça, etrafýndaki canlý ve cansýz varlýklarý sevdikçe onlardan sevgiler ve bilgiler toplar. Etrafýna iyilikler, hizmetler yaptýkça ona da hem etrafýndan, hem yukarýdan iyilikler ve hizmetler yapýlýr. Bu þekilde yürüyen bir kimsenin etrafý her zaman aydýnlýktýr, ruhu her zaman aydýnlýkla dolar. O her zaman huzur içindedir ve mutludur. Dr. Refet Kayserilioðlu Etrafýmýzdaki Aydýnlýk

SEVGÝ DÜNYASI Özden - Bunaltýlar içinde soluyan, "of"larý ve "ah"larý hiç bitmeyen bir insan tanýyorum. Görünürde hiç bir derdi, hiç bir maddi sýkýntýsý yok. Bedenî bir hastalýðý da mevcut deðil. Ama o bunaltý içinde, o karanlýk dehlizlerde aydýnlýk arayan adamýn ýþýk susuzluðu içinde. Her zaman kederli, her zaman korkulu, her zaman huzursuz bir halde dolaþýyor. Ona acýmamak elde deðil ama, kendi derdinin dermaný da ancak kendi elinde. Erdem - Peki nedir öyleyse bu adamýn sýkýntýsý. Bedenî bir hastalýðý yoksa, maddi bir sýkýntýsý ve ruhî bir derdi yoksa nedir onun sýkýntýsýnýn sebebi? Özden - Ýlk anda doðrusu ben de þaþýrmýþtým onun bu "of" ve "ah" larýna. Fakat biraz inceleyince bütün sýkýntýsýnýn karanlýkta kalmaktan geldiðini anladým. Erdem - Dostum bugün pek þairane konuþuyorsun. Ne demek karanlýkta kalmak?!. Bu adamýn gözü mü kör, kulaðý mý saðýr?.. Gündüz dýþarý çýkýp gezemiyor mu? Gece ýþýkta oturmasýna müsaade edilmiyor mu? Anlamadým ben bu karanlýðý. Özden - Hayýr ne gözü kör, ne kulaðý saðýr, ne de gündüz dýþarýda dolaþmasýna, gece de ýþýkta oturmasýna engel olan bir durum var. Dolaþýyor, en aydýnlýk yerlerde de oturuyor. Ama yine de karanlýktan bunalýyor. Erdem - Bu tarifiniz bilmeceleri hatýrlattý bana...þunu açýk açýk söylesenize dostum. Neymiþ bu adamýn derdi. Özden - Ben açýk açýk söylüyorum ama, sen iþi hafife olmak istiyorsun. Onun için söylediðime dikkat etmiyorsun. Karanlýk sadece göze mi aittir?!. Göz, ýþýðý görünce o insanýn ruhu da aydýnlýkta olur mu? Bir de ruha ait bir aydýnlýk yok mu? Ruhu aydýnlýk içinde olanlar huzur ve sükûn içinde, ruhu karanlýklarda kalanlar da sýkýntý ve bunaltý içinde olmaz mý? Erdem - Afedersin ama bunlar bana yine sizin tam kastettiðiniz mânâyý vermedi. Ne demek ruhu aydýnlýk içinde olmak veya karanlýk içinde olmak? Bunu bana açýk açýk anlatýr mýsýnýz?.. Özden - Ruhun ýþýðý, ruhun aydýnlýðý bilgiden, sevgiden ve iyilikten yapýlmýþtýr. Etrafýna bilgiyi, sevgiyi çaðýran, dört bir yanýna iyilikler saçan, yavaþ yavaþ etrafýnýn ve sonra da ruhunun aydýnlýklarla dolu olduðunu görür. Erdem - Siz burada bilgiyi ve sevgiyi birer þahsiyet, iyilikleri de etrafýnýza dikilen fenerler veya ampuller gibi görüyorsunuz. Bu görüþ yine biraz þairane olmuyor mu? Özden - Bir görüþün veya söyleyiþin þairane olmasý bir suç mu? Þairane olunca gerçek- 3

4 likten çýkar mý? Þairane söyleyiþler, duyuþlar ve görüþler hep hakikate uymayan hayalleri mi yansýtýr? Hayýr, hayýr bu çok yanlýþ bir düþüncedir. Gerçek þiir, düz kelimelerle ifade edilemeyen gerçekleri, benzetmelerle, kýyaslarla, tasvir ve tariflerle anlatmaya, duyurmaya, hiç deðilse koklatmaya çalýþan bir söyleyiþtir. Bu söyleyiþin içine biraz musiki, biraz ahenk katýnca ifade kudreti daha da artar. Size þunu söyleyeyim ki, kimsenin göremediði veya görüp de ifade edemediði gerçekleri ve güzellikleri yakalayýp dile getiremeyen þair, gerçek þair deðildir. Belki manzumecidir, ama þair deðildir. Þair odur ki görünmeyen, ifade edilemeyen güzelliklerle ve gerçeklerle ruhen temas edip onlarla ruhunda bir ahenk kurar. Ruhundaki bu ahengin aracýlýðý ile de bize o gerçeklerden ve güzelliklerden kokular, renkler ve sesler iletir. Onun için gerçek þairlerin sözlerinde ideal gerçekler ve ideal güzellikler vardýr. Gelelim benim sözlerimdeki gerçekliðe... Erdem - Ona girmeden önce þu þairler hakkýnda söylediðiniz sözlere pek iþtirak edemediðimi ifade etmek isterim. Þairler herkesin göremediði gerçekleri nasýl dile getiriyorlar, herkesin göremediði güzellikleri nerede ifade ediyorlar?!.. Çoðu kadýn ve aþktan baþka, bir de içkiden baþka bir lâf etmezler. SEVGÝ DÜNYASI Özden - Bu sözler sizin gerçek düþünceleriniz olamaz. Beni söyletmek ve biraz da kýzdýrmak için lâf ediyorsunuz gibi geliyor bana. Gerçek bir sair þayet kadýn için ve aþk için söylüyorsa onlarda herkesin göremediði güzellikleri, herkesin ifade edemediði bir tatlýlýkta ve ahenkle ifade ediyor demektir. Sakýn þairleri hor görme, onlara sevgi göster, söylediklerini dinle, anlamaya çalýþ, içine sindir. Çünkü onlarýn söyleyiþlerinde ilâhi sesleniþin bir kývýlcýmý vardýr. Ancak o kývýlcýmlardýr ki, senin ruhundaki meþâleyi tutuþtururlar. Erdem - Evet ruhun aydýnlýðýndan, ýþýðýndan bahsediyorduk. Þairler üzerinde çok durduk. Özden - Mecbur ettiniz. Ruhun aydýnlýðý bilgiden, sevgiden ve iyiliklerden yapýlmýþtýr dedim. Ruh öyle bir cevherdir ki, esasýnda, özünde bilgi vardýr. O özündeki bilgi, ilâhî bir sevgi ile yoðrulmuþtur. Onu Vareden, ona bilgisinden katmýþ, sevgisiyle yoðurmuþtur. O, yoluna serilmiþ, yine Vareden'inin düzenlediði ve varettiði, gittikçe büyüyen, geniþleyen bilgilerden aldýkça geliþir, nurlanýr, aydýnlanýr. O etrafýna bilgi daðýttýkça, etrafýndaki canlý ve cansýz varlýklarý sevdikçe onlardan sevgiler ve bilgiler toplar. Etrafýna iyilikler, hizmetler yaptýkça ona da hem etrafýndan, hem yukarýdan iyilikler ve hizmetler yapýlýr. Bu þekilde yürüyen bir kimsenin etrafý her zaman

SEVGÝ DÜNYASI aydýnlýktýr, ruhu her zaman aydýnlýkla dolar. O her zaman huzur içindedir ve mutludur. Erdem - Peki bahsettiðiniz kiþi hiç bilgi toplamýyor, kimseyi sevmiyor, kimseye bir iyilik ve hizmet yapmýyor mu? Özden - Hiç bilgi toplamamak, kimseyi sevmemek diye bir þey olamaz. Elbette onun da sevdiði kimse veya kimseler var. Fakat kâfi deðil. Midesi büyük adama iki dilim ekmek az gelir, açlýðýný asla gidermez. Midesi küçük adamý ise iki dilim ekmek pekâlâ doyurabilir. Ýnsanlarýn bilgi ihtiyacý, ruhlarýndaki bilgi ve sevgi susuzluðu mevkileri yükseldikçe artar, ihtiyaca yetecek kadar sevgi ve bilgi alýnamayýnca da susuzluk ve susuzluðun doðurduðu sýkýntýlar önlenemez. Ýþte bahsettiðim kimse de kâfi derece bilgi ve sevgi almýyor, etrafýna kâfi derecede bilgi ve sevgi daðýtmýyor, hizmet ve 5 iyilik yapmýyor. Bundan dolayý da ihtiyacý olan sevgiyi, iyiliði ve bilgiyi bulamýyor. Sýkýntýlar ve bunaltýlar içinde kývranýyor. Hâlbuki çaresi gayet basit ve kendi elinde. Ama yalnýz kendi elinde. Baþkasýnýn dýþtan vereceði bir çaresi ve merhemi yok bu yaranýn. Ruhumuza aydýnlýk dolmadýkça, ruhumuzdaki aydýnlýk etrafýmýza taþmadýkça ve biz etrafýmýzdan devamlý aydýnlýk toplamadýkça huzur ve mutluluktan uzaðýz.

6 Bir Kitabýn Düþündürdükleri SEVGÝ DÜNYASI Tanrý nýn Öyküsü Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

SEVGÝ DÜNYASI ÇOK YÖNLÜ BÝR YAZAR Biliyorsunuz son iki yýl boyunca Tanrý inancý ile ilgili yazýlar kaleme almaktayým. Gelecek sayýdan baþlayarak bunlarýn bir özetini sizlerle paylaþacaðým. Sonra da Richard Dawkins'in Tanrý'nýn varlýðýný inkâr eden ve dünya çapýnda popüler olduðundan, çaðýmýzda (ateizmin ilmihali) diyebileceðimiz "Tanrý Yanýlgýsý" kitabý üzerinde uzunca duracaðým. Bu sayýmýzda ise yine Tanrý konusuyla ilgili, ancak O'nun varlýðý ve yokluðuyla deðil, tarih boyunca ve günümüzde insanlarýn bu inancý nasýl yaþayýp, nasýl deðerlendirdikleriyle ilgili geçen yýl dilimize çevrilmiþ "Tanrýnýn Öyküsü" kitabýný okurken bana neler düþündürdüklerini anlatmak istiyorum. 2005 yýlýnda Ýngiltere'de yayýmlanmýþ bu kitabýn yazarý Robert Winston asla sýradan biri deðil. Aslýnda kitap onun BBC televizyonunda yayýnlanmýþ dizi konuþmalarýndan derlenmiþ. Bunun gibi pek çok konuda bilimsel TV dizilerinde konuþmacý olduðundan halkýn çok yakýndan tanýdýðý biri kendisi. Bir týp profesörü olarak Ýngiltere'nin en ünlü bilginlerinden biri olmasýna raðmen, kürsüsünde sýkýþýp kalmamýþ, bildiklerini kitaplarýyla, konuþmalarýyla paylaþmanýn zevkini yýllar boyu doya doya yaþamýþ. Sadece bu kadar da deðil. Ýþçi Partisinin bir üyesi olarak Lordlar Kamarasýnda siyasetin göbeðinde hizmetleri de var kendisinin. 500 yýl önce Ýspanya'dan göç etmek zorunda kalan köklü bir musevi ailenin 1940 doðumlu mensubu. Üreme fizyolojisi, genetik araþtýrmalarý ve tüp bebek konusunda uzmanlaþmýþ bir profesör. Bunlarýn yanýsýra aile geleneðine uyarak klasik 7 Ýbranice ve Aramice'yi de iyice öðrenmiþ. Böylece Musevi ve Hýristiyan kutsal kitaplarýný aslýndan inceleme imkânýna kavuþmuþ. Ýslâmiyet'le ilgili yazýlarýndan da Kuran-ý Kerimi, Hz. Muhammed'i ve Ýslâm tarihini yeterince incelediði anlaþýlýyor. Yazar kitabýnda Tanrýnýn varlýðýný sorgulamadýðýný açýkça ifade ediyor. (S.19) Ýleriki sayfalarda da kendi inanç dünyasýný þu satýrlarla ortaya döküyor: "Kiþisel görüþlerim pek çok bilgin tarafýndan da tartýþmalý olarak kabul edilecektir. Ben bir tanrýtanýmaz deðilim. Tanrý'nýn doðasýný anlamýþ gibi yapmýyorum; ahlâk kurallarýmýzýn insan yapýsý olup olmadýðýný, bir genetik programýn parçasý ya da Tanrý'nýn armaðaný olup olmadýðýný bilmiyorum. Ruh kavramýný tam olarak anlamýyorum ve ölümden sonra bir yaþam olup olmadýðý hakkýnda da hiçbir fikrim yok. Ama Tanrý'nýn varolabileceðini kabul etmeye hazýrým. Öte yandan da geleneklerine baðlý bir Yahudi'yim. En yakýn bilgin, meslektaþ ve dostlarým benim bu durumumu komik buluyor. Bazýlarý benim biraz kaçýk biri olduðumu düþünüyor." (S.29) SABETAY SEVÝ FENOMENÝ Amacým kitabýn tanýtýmý ve tenkidi olmayýp, bende uyandýrdýðý düþünceler demiþtim. Bu nedenle ilk olarak hiç sýra gözetmeden orta sayfalarda uzunca anlatýlan Sabetay Sevi (1625-1676) fenomeni üzerinde durmak istiyorum. Çünkü þimdi bile ülkemizde gündem konusu. Sabetaistler diye onca kitap yayýnlanýp durmuyor mu?

8 1665'de Osmanlý þehri Gazze'de kendisini Tanrý'nýn elçisi, Museviler'in hasretle beklediði kurtarýcý Mesih ilan eden Sabetay Sevi, Suriye üzerinden Ýstanbul'a doðru yola çýktý. Yolu üzerindeki kentlerde Musevilerce histerik bir coþku ve büyük bir inançla karþýlanýp desteklendi. "Niçin Ýstanbul?" diye sorabilirsiniz. Hiç þaþýrmayýn. Gücünün zirvesindeki Osmanlý Ýmparatorluðu padiþahýný tahtýndan indirip, kendisi oturacak imparatorluk tahtýna. Ve bunu yol boyunca açýkça söyleyip duruyor. Coþkulu kalabalýk da, akýllarý torbada histerik bir onayla onu baþkente yolcu ediyorlar. Osmanlý vezirleri akýllý. Adamý öldürerek gadre uðramýþ efsanevi bir peygamber yapmak yerine, onu kendi dili ile kelimeyi þahadet getirtip Müslüman yapýyorlar. Ve inananlarý da, çoðunluðu Selanik'te olmak üzere onun peþinden din deðiþtirip Müslüman oluyorlar. Eskiden yuvaya geri dönmüþ anlamýna "Avdetî" diye anýlan bu Sabetaistler; sonralarý içtenliklerinden þüphe ve biraz da küçümseme anlamý taþýyan "Dönme" diye isimlendirildiler. Aradan 350 sene geçti. Hâlâ kuþkuyla bakýlýyorlar. Hattâ üzerlerinde bol bol komplo teorileri bile üretiliyor. Hak yerini bulsun diye söylüyorum, aralarýnda beþ vakit namazýnda yakýn tanýdýklarým var. Üç semavi dinin özlerinden bir sentez yapýp çocuklarýný özenle yetiþtiriyorlar... Meraklýsý komplo teorileriyle uðraþýp dursun. Herkesin iþi kendine. Beni, Sabetay Sevi ve benzerlerinde asýl ilgilendiren "peygamberim" diye ortaya çýkan deðil de fazla düþünüp taþýnmadan þýpýniþi onu kabul edip benimseyenler. Yazar kitabýnýn 307-313 sayfalarýnda uzunca anlattýðý Sabetay Sevi'ye normal SEVGÝ DÜNYASI gözüyle bakmýyor. Büyük olasýlýkla bipolar (çift kutuplu) manik depresif ruh halinde olduðunu söylüyor. Yani zaman zaman aþýrý coþku içinde anlamlý anlamsýz durmaksýzýn konuþan, zaman zaman da depresif bir ruh haline girip kabuðuna çekilen anormal bir kiþilik. Dediðim gibi beni ilgilendiren o ve benzerleri deðil, kayýtsýz þartsýz peþine takýlanlar. Böyleleri her zaman zuhur edebilir. Yakýnlarda "Ýsa'yým" diye ortaya çýkýp garip kýyafetlere bürünen Hasan Mezarcý olayýný yaþamadýk mý? Peygamberlik, Tanrý Elçiliði gibi bir iddia ile ortaya atýlan birinin kiþiliðini ve akýl saðlamlýðýný elbette inceleyeceðiz. Ama sadece o kadar deðil. Görevli olduðuna inanabilmemiz için, onun yüce kattan getirdiklerini her türlü eleþtiri hakkýmýzý sonuna kadar kullanarak, kafa çatlatýrcasýna alabildiðine incelemek ve irdelemek zorundayýz. Yüce kattan geldiði iddia edilenlerin gerek ifade biçimi, gerekse içerik olarak eski kutsal metinlerle karþýlaþtýrýlmasý ve yeni olarak ortaya neyin konduðunun temiz bir akýlla sonuna kadar incelenmesi asla vazgeçilmeyecek çok önemli bir ön þart. Hz. Muhammed'in tek mucizesi, ortaya koyduðu Kuran âyetleridir. Gönlü yeniyi kabule açýk Musevi ve Hýristiyan din bilginleri, âyetleri gerek ifade gerek içerik olarak inceleyip "Bu da Tanrýmýzýn katýndan" yargýsýna varmaktan kendilerini alýkoyamamýþlardý. Onlar Tanrý'nýn deðiþmeyen ahlâk hükümlerini Kuran'da da bulmuþlar, ayrýca O'nun katýndan gelen yeni bilgilerin haþmetini görüp bunun bir kul sözü olamayacaðýný anlayýp önünde saygýyla eðilmiþlerdi.

SEVGÝ DÜNYASI HZ. ÝSA GELDÝÐÝNDE ÇOK ÞEY SÖYLEMELÝ Kitapta çaðýmýzda yaþanan bir peygamberlik olayýna da deðiniliyor. Afrika Kongo'da Simon Kimbangu (1887-1951) doðuþtan deðil, nerdeyse otuzuna yaklaþmýþken misyonerlerce vaftiz edilip Hýristiyan yapýlýyor. Bir iki yýl sonra da Ýsa'nýn kendisiyle konuþup peygamber olarak görevlendirdiðini vaaz etmeye baþlýyor. Onulmaz hastalýklarý iyileþtiriyor, körlüðü tedavi ediyor, hattâ bir defasýnda ölmüþ bir çocuðu bile dirilttiði söyleniyor. En önemli mesajý sömürgeciliðe karþý olmasý. Milliyetçilik ve baðýmsýzlýk aþký, inananlarýnda alabildiðine artýnca, sömürgeci Belçikalýlar'ýn yapacaðý tek þey kalýyor: Hapse týkmak. O ölünceye kadar 30 yýl boyunca hapiste çürürken, seçtiði 12 havarisi ve yandaþlarý boþ durmayýp öðretisini dört bir yana yayýyorlar. Bugün baðýmsýz bir kilise olarak 12 milyon üyesi olduðu söyleniyor. Derinliðine dinsel kültürleri pek olmadýðýndan, mucizelerle ve özgürlük aþkýyla gönülleri alevlenmiþ Afrikalý kardeþlerimizi bu inançlarýndan dolayý fazla eleþtiremiyoruz. Ne var ki, Hz. Ýsa'nýn 2000 yýl sonra, Simon Kimbangu kanalýyla neredeyse yalnýzca özgürlük müjdesi ve sömürgecilik karþýtý bir mesajla gelmiþ olmasý, insanlýðýn bunca derdine karþý baþka hiçbir öðreti ortaya koymamasý akýlla baðdaþýr bir þey deðil. YAPMA PUTLAR UÐRUNA ÝÞLENEN KORKUNÇ CÝNAYETLER Kitapta Güney Amerika'nýn ortalarýnda yaþamýþ olan Aztekler'in insan kurban 9 etme dinsel törenleri anlatýlýrken, insanoðlunun din ve töre uðruna iþlediði cinayetlerden tüyleriniz diken diken oluyor. Her yýl iþlenen bu kurban merasimlerinde yüzlerce, binlerce insan bir rahibin elindeki býçakla bir vuruþta göðüs kafesinin altýndan karný enlemesine yarýlarak öldürülüyordu. Ýspanyollar 1500'lerde Meksika'yý iþgâl ederken oradaki piramitlerin kurbanlarýn kanýyla kýzýl kahverengiye döndüðünü dehþetle görmüþlerdi. Kentlere henüz ulaþmamýþken uzaklardan kurbanlarýn kötü kokusunu duyabiliyorlardý. Törenden önceki aylarda kurbanlara özel bir ihtimamla iyice bakýlýyor, kutsal bir iþin adayý muamelesi yapýlýyordu. Sanki bundan onur duymasý isteniyordu kurbandan. Býçakla karnýnýn yarýlmasý törenin birinci kýsmýydý. Henüz yaþamakta iken göðsünden kalbi çýkarýlýp, atar durumda iken havaya kaldýrýlýyor ve halka gösteriliyordu. Piramidin zirvesinde bu iþlemler yapýlýp kurbanýn ölümü gerçekleþir gerçekleþmez ceset piramidin merdivenlerinden yuvarlanýyor, yerde de baþý kesilip tapýnaðýn yanýndaki kafatasý raflarýna yerleþtiriliyordu. 16. yüzyýlda Batý dünyasý ilâhi dinlerin buyruklarýna uyarak insan kurbanýný çoktan terk edip unutmuþken, Güney Amerika'nýn hâlâ eskilerde çakýlýp kalmasý tek tanrýlý Ýbrahimî dinlerin insanlýðýn geliþmesine yaptýðý katkýyý bir daha gözler önüne seriyor. Hz. Ýbrahim'in adý anýlýnca, ona da oðlunu kurban etmesinin Allah tarafýndan emredilmiþ olduðu aklýmýza hiç gelmez mi? Putlar için insanýn kurban edilmesini bu kadar dehþetle karþýlarken, tek Allah

10 kavramýnýn pekiþmesinde en büyük katkýlardan birini yapmýþ olan Hz. Ýbrahim'e Yaradan tarafýndan bu emrin verilmesi bir büyük çeliþki deðil mi? Zamanýmýzdan 4000 yýl kadar önce yaþamýþ olan Hz. Ýbrahim'in döneminde insan kurban edilmesi dünyamýzda yaygýn olmasýna raðmen, Peygamber bu emri aldýðý zaman kulaklarýna inanamamýþ dehþet içinde kalmýþtý. Rahman, Rahim ve merhameti sonsuz olan Âlemlerin Rabbi böyle bir þeyi ondan nasýl isteyebilirdi? O Allah ki, yangýnlarýn içinden onu sað çýkarmýþ, öldürdüðü kuþlarý canlandýrýp ona geri vermiþti. O'nun gücünün her þeye yettiðini, boþa bir þey yapmadýðýný Hz. Ýbrahim herkesten iyi biliyordu ama, bu emrin içindeki hikmeti aklýný ne kadar SEVGÝ DÜNYASI zorlarsa zorlasýn anlamasýna imkân yoktu. Nitekim kurban yerine varýncaya kadar geçen iki gün boyunca "Yarabbi oðlumun yerine benim canýmý al" diye sürekli yalvarýp durmuþ, Yaradan'dan sadece "Ýbrahim sakin ol, benim Tanrý olduðumu bil" cevabýndan baþka bir söz alamamýþtý. Kryon bilgilerinde ilk iki günün öyküsünü okurken, iþin sonunu bilmeme raðmen, Ýbrahim'in yaþadýðý büyük buhrana duygudaþlýk etmekten kendimi alamamýþtým. 3. gün ise karþýmýza bambaþka biri çýkýyordu. Peygamber gerçek teslimiyetin Tanrý ile birlikte iþ görmekten geçtiðini, olayýn gidiþatýna kendisinin de yön vermesi gerektiðini anlamýþtý. Artýk karþýmýzda aðlayýp, sýzlayýp yalvaran biri deðil, derin konsantrasyon ve meditasyon ile oðlunu kurban etmeye deðil bir kurtuluþ kutlamasý yapmaya giden bir peygamber vardý. O da Tanrý'nýn bir parçasý idi ve realiteyi deðiþtirme hakkýna sahipti. Nitekim sunak yerine varýp emri yerine getirmeye hazýrlanýrken bildiðiniz gibi, gökten gelen bir koç ile, insan kurban etmenin ilâhi âlemce asla onaylanmadýðý böyle dramatik bir olayla tüm insanlýða kesinkes teblið edilmiþ oluyordu. Hz. Ýbrahim gerçekte tüm semavi din sahipleri adýna bir kutlama yapýyordu artýk orada. Ve "Tanrý'nýn hikmetinden sual olmaz" sözü bir kez daha doðrulanýyordu. Ne var ki, Ýbrahim'den çok sonraki yüzyýllarda yaþamýþ olan Aztekler, semavi din bilgilerinden habersiz olduklarýndan hâlâ insan kurban etmeyi bir marifet sayýp kanlý dehþet sahnelerini yineleyip duruyorlardý...

SEVGÝ DÜNYASI ÇINGIRAKLI YILAN MUCÝZESÝ (!) 11 Ama yine de ilâhi âlemden peþ peþe gülyüzlü peygamberler gönderildi. Yaradanýn gerçek kardeþlik, barýþ mesajlarý, deðiþmeyen ahlâk kurallarý tekrar tekrar hatýrlatýldý, etraf güllük gülistanlýk oldu diyebilir miyiz hiç? Ülkemizde her gün yaþayýp durduklarýmýz, gönderilmiþ tüm resûllerin, nebilerin getirdikleri gerçeklerin çarpýtýlýp deðiþtirilmesinden bu yana ancak gözyaþlarý içinde olduklarýný düþündürüyor bizlere. Dünyanýn en uygar ülkelerinde bile din adýna ne saçmalýklar yaþanýp duruyor. Kitapta ABD'de 100 yýl kadar önce bir kilise kurucusunun ateþli Pazar vaazý verdiði sýrada cemaatten birinin kürsüye çýngýraklý yýlanlarla dolu bir kutu fýrlatmasý olayýndan bahsediliyor. Rahip istifini hiç bozmadan yýlanlardan birini alýp, Ýsa'nýn sözlerinden alýntýlar yaparak baþý üzerine kaldýrýyor ve ne garip ki, yýlan ona hiçbir þey yapmýyor. Bu mucize anýnda dört bir yana yayýlýp moda gibi tekrarlanýp durmaz mý? Ve çýngýraklý yýlan ýsýrdýðý halde, týbbi yardýmý reddedip iþi Allah'a havale eden 120 kiþi göz göre göre ölüp gidiyorlar. Ýncil'de Hz. Ýsa'nýn çölde 40 günlük denenmesi anlatýlýr. Þeytanýn "Rabbine güveniyorsan haydi kendini tepeden aþaðý at" sözüne Ýsa'nýn cevabý çok muhteþem: "Kutsal Kitapta Rabbini denemeyeceksin" denmiþti bize. Hz. Ýsa'nýn bu sözünü her gün tekrarlarken, çýngýraklý yýlanlarla Rabbini deneyenlerin akýbeti de ortada. Ve bu modayý ilk ortaya koyan kilise kurucusu rahip 1955'de çýngýraklý yýlan sokmasýndan öldü. Ama kanunen yasaklanmasýna raðmen bazý ücra yerlerde hâlâ uygulanýyormuþ. Çocukluðumda Karaman'da bu deneme iþine kalkýþan birinin yaþadýklarý biraz ibret, biraz mizah olarak dilden dile anlatýlýp durur. Öyküsünü tekrar anlatarak yazýmý bitiriyorum:

12 "YA ALÝ, VAKTÝN GELDÝ, UÇ" Daðlýk ve verimsiz topraklarý olan köylerinden geçim kaygýsýyla Karaman'a göçen ve orada diþleriyle, týrnaklarýyla didine didine saðlam bir yer edinen üç erkek kardeþ; dinlerine çok baðlý olduklarý için, en küçükleri, dördüncü kardeþleri Ali Okur'u Ýstanbul'a, medrese eðitimine gönderirler. Gerçekten, dað köyünden Ýstanbul'a, büyük bir azim, irade ve giriþimcilik örneði... Ali Okur, emekleri boþa çýkarmaz. Arapça'yý ve Farsça'yý da öðrenerek medreseyi baþarýyla bitirir. Artýk ismi Ali Okur deðil, Hoca Ali'dir. Medresede gerçekten Hz. Muhammed'in getirdiði dini mi öðrenmiþtir Hoca Ali, yoksa yüzyýllar boyunca nesilden nesile; eksik, gedik aktarýla aktarýla insan yapýsý bir öðretiyi mi tahsil etmiþtir, bunu birazdan göreceðiz. Karaman'a dönen hocamýz, öðrendiklerini, doðru diye bellediklerini köylerde ve þehirde çocuklara, büyüklere Kuran dersleri vererek hemþerileriyle paylaþýr, camilerde imamlýk yapar. Bu arada SEVGÝ DÜNYASI kendisi için de boþ durmaz. Ermiþlerden olabilmek, Yaradan'ýna daha yaklaþabilmek için bir tarikata girerek sabahlara kadar süren zikir ve ibadetlere koyulur. Gönülleri arýtmak, sevgi basamaklarýnda yükseltmek için ortaya konmuþ, Mevlânalar, Yunuslar yetiþtirmiþ "Tasavvuf"un; geçen yüzyýllar içinde, binbir tarikata bölünüp, aslýndan ve esasýndan saptýðýný, bir þekil ve merasim kalýbýna büründüðünü Hoca Ali, o devirde nerden bilecek. Akýl ve mantýk bir yana, þeyhi bir yana. O artýk verilen talimatlarýn santimi santimine uygulandýðý ve sonunda üstün insan olmayý; doðrulukta, iyilikte, çalýþmada, bilgide ve sevgide yükselmekten ziyade; mucize ve keramet sahibi olmayý hedefleyen bir öðretinin içinde gecesini gündüzüne katmaktadýr. Onca tahsiline raðmen onun baþýný belâya sokacak da tam tamýna bu keramet meraký olmuþtur. Hoca Ali'nin ormancýlýk mesleðini seçen ortanca oðlu, diðer kardeþlerinin aksine, hayatý dolu dolu yaþamayý seven, þakacý ve þen mizacýndan dolayý aile çevresinde "Hayta" diye anýlan deli dolu bir delikanlý. Babasýnýn sabahlara kadar süren ibadet ve zikirlerinden mucize ve keramet dileklerinden de alabildiðince rahatsýz. Yine böyle, Hoca Ali'nin ibadet ve zikirlerle geçen gecesinin sabahýna doðru, babasýnýn dua ve abdest alma seslerinden uyanan "Hayta oðul" babasýna masum bir þaka yapmayý

SEVGÝ DÜNYASI oracýkta planlar. Amacý sadece gülüp eðlenmektir; sonucunun ne kadar dramatik olacaðýný aklýna bile getirmez. Her neyse, bizim "Hayta" zikirdeki babasýnýn haberi olmadan, gizlice odanýn içindeki yüklük bölümüne süzülerek þakasýný uygulamaya baþlar. Sesine gaipten gelen bir sedâ olmasý için uhrevî bir hava vererek seslenir: - Ya Ali, ya kulum Ali, vaktin geldi uç!.. Hoca Ali, sesi duyunca önce irkilir, heyecanlanýr ve beklemeye baþlar. Tek defalýk hitaplarýn þeytanî diye deðerlendirildiðini, Allah'tan gelmesi için bunun, araya fasýlalar koyarak, üç defa tekrarlanmasý gerektiðini hayta oðul evvelce babasýndan iþittiðinden, biraz bekler. Ve sesini daha da kalýnlaþtýrýp, boðuklaþtýrarak bir daha seslenir: - Ya Ali, ya Kulum Ali, vaktin geldi uç!.. Ve böylece bu uhrevî çaðrýsýný üçe tamamlar. Hoca Ali'nin eli ayaðýna dolaþýr; ses üçlenmiþ, rahmanî olduðu kesinleþmiþtir. Oh nihayet, bunca çabasý boþa gitmemiþ, o da ermiþler katýna yükselmiþtir. Hiç vakit kaybetmeden; besmeleler, dualarla postunu da yanýna alarak, sabahýn alacakaranlýðýnda dama çýkar. Çok þükür ki, burasý çok katlý olmayan bir evin toprak, düz damýdýr. Ucuna kadar gelip postunu serer, secdesini zikrini tamamlayýp, "Allah-ü Ekber" deyip kendini boþluða býrakýr. Tabii ki, duyulan bir kanat sesi deðil, yere çakýlan Hoca Ali'nin gümleyen bedeni; feryat ve figana dönüþen acýklý iniltileridir. Hayta oðul ve sabahýn sessizliðinde yataklarýndan fýrlayan aile üyeleri hoca efendinin imdadýna koþarlar. Tedavisi epeyce bir zaman alýr. 13 Gönülleri arýtmak, sevgi basamaklarýnda yükseltmek için ortaya konmuþ, Mevlânalar, Yunuslar yetiþtirmiþ "Tasavvuf"un; geçen yüzyýllar içinde, binbir tarikata bölünüp, aslýndan ve esasýndan saptýðýný, bir þekil ve merasim kalýbýna büründüðünü Hoca Ali, o devirde nerden bilecek. Akýl ve mantýk bir yana, þeyhi bir yana. O artýk verilen talimatlarýn santimi santimine uygulandýðý ve sonunda üstün insan olmayý; doðrulukta, iyilikte, çalýþmada, bilgide ve sevgide yükselmekten ziyade; mucize ve keramet sahibi olmayý hedefleyen bir öðretinin içinde gecesini gündüzüne katmaktadýr. Onca tahsiline raðmen onun baþýný belâya sokacak da tam tamýna bu keramet meraký olmuþtur.

14 SEVGÝ DÜNYASI BÝLGELÝK BELGELERÝ Deðerini Bilmek Güngör Özyiðit, Psikolog Bir söz ustasý seminerine elinde tuttuðu 200 lirayý göstererek baþlar ve yaklaþýk iki yüz kiþilik katýlýmcýya "Bu parayý kim ister?" diye sorar. Bütün eller havaya kalkar. Konuþmacý "Bu parayý içinizden birine vereceðim; ama önceden bu para üzerinde bazý þeyler deneyeceðim" der. Parayý eliyle iyice buruþturur. Soruyu yineler: "Hâlâ bu parayý isteyen var mý?" Eller yine havaya kalkar. Bunun üzerine konuþmacý parayý yere atar. Üstüne basar, ezer, kirletir. Ve bütün bu aþaðýlayýcý davranýþlardan sonra "Yine de parayý isteyen var mý?" diye sorar. Bütün ellerin havada olduðunu gördüðünde ise ilginç bir deðerlendirmede bulunur:

SEVGÝ DÜNYASI "Arkadaþlar!.. Burada çok önemli bir þeyin farkýna varabiliriz. Þöyle ki, paraya ne yaptýmsa, yine de onu istemekten geri durmadýnýz. Çünkü benim parayý buruþturmam, ezip kirletmem, onun deðerini düþürmedi. O baþlangýçtaki gibi yine 200 lira. Sizlerin de insan olarak eðer bir deðeriniz varsa, suçlamalar, kötülemeler ve kara çalmalarla kimse sizin deðerinizi düþüremez. Ve biliniz ki, altýn çamura düþmekle deðerinden bir þey yitirmez. ÖNCE SEN Bir bilgeye öðrencileri sorar: " - Dünyayý manevi kirlerinden nasýl temizleyebiliriz?" Bilge öðretmen "Bir zamanlar Þam'da yaþamýþ Ebu Musa ve eþinin baþlarýna gelen bir olay, bu konuda bizlere ýþýk tutabilir" dedikten sonar olayý anlatýr: "Günün birinde Ebu Musa ve eþinin evi depremle yýkýlýr. Saatler sonra komþularý, yýkýntýlarý eþelemeye ve onlarý bulmaya çalýþýrlar. Sonunda Ebu Musa'nýn eþini bulmayý baþarýrlar. Yýkýntýlarýn altýndan zorlukla çýkarýlan kadýnýn ilk sözleri þu olur: "Ben iyiyim, önce kocamý kurtarýn. O þurada bir yerde oturuyordu." Komþular gösterilen yeri kazdýklarýnda Ebu Musa'yý da bulurlar. Onun da ilk sözleri þu olur: "Ben iyiyim. Önce eþimi kurtarýn. O burada bir yerde uyuyordu." Bilge öðrencilerini þöyle bir süzer ve "Ýþte" der "Kim bu Ebu Musa ve eþi gibi 'önce ben deðil önce sen' demeyi öðrenirse, dünyayý kirlerinden arýndýrmaya baþlamýþ demektir." SÖZSÜZ ÝLETÝÞÝM 15 Buda bir gün elinde bir çiçekle gelir. Vaaz verecektir. Binlerce insan onu dinlemeye hazýrdýr. Ama o, hiçbir þey söylemez. Sadece çiçeðe bakarak oturur. Herkes ne yapacaðýný merakla bekler. On dakika, yirmi dakika, otuz dakika zaman uzadýkça uzar. Ýnsanlar kýpýrdanmaya, rahatsýz olmaya baþlarlar. Herkes onun konuþmasýný dinlemeye gelmiþtir. Buda ise, oturduðu yerde boyuna çiçeðe bakmaktadýr. Nihayet kalabalýktan biri çýkarak sorar: "Ne yapýyorsun? Seni dinlemeye geldiðimizi unuttun mu yoksa?" Buda der ki: "Sessizliðin sesi ile konuþtum. Sözcüklerle bildirilemeyen bir þey söyledim. Duymadýnýz mý?" Kimse bir þey duymamýþtýr. Yalnýzca kimsenin tanýmadýðý Mahakashyapa içtenlikle güler. Bunun üzerine Buda, ona bakarak "Mahakashyapa, buraya gel" der ve çiçeði ona verir. Sonra da kalabalýða dönerek: "Söylenebilecek her þeyi size söyledim. Söylenemeyecekleri ise Mahakashyapa'ya verdim" der. Öylece gerçeðin insanýn içinde ve sessizlikte yeþerdiðine iþaret eder. Lao Tse "Bilen söylemez; söyleyen bilmez" derken bunu söylemek ister. Ýletiþimde sözün etkisi yüzde on iken, söyleme tarzýnýn ve beden dilinin, yani sözsüz iletiþimin etkisi yüzde doksandýr. Uykuda olana yýðýnla söz söyleseniz nafile. Farkýnda olana ise bir tek iþaret yeter de artar bile. Gönül dili sözle konuþmaz. O hissedilir ve gözyaþýnda dile gelir. Bir çiçekte bütün bir güzellik sergilenir.

16 MUCÝZEYE DAYALI ÝNANCIN ÖMRÜ Adamýn biri bir topluluða gelir. Ve kendisinin Tanrý tarafýndan onlara yol gösterici bir peygamber olarak gönderildiðini bildirir. Halk, haklý olarak sorar: "Biz senin peygamber olarak gönderildiðini nereden bilelim? Ve buna nasýl inanalým?" Adam "Eðer bir mucize gösterirsem; örneðin þu karþýdaki duvara konuþ dersem ve duvar da konuþursa, o zaman peygamber olduðuma inanýr mýsýnýz?" Topluluk "Tamam, o zaman inanýrýz " derler. Bunun üzerine adam duvara "Konuþ!" der ve duvar konuþur: "Bu adam peygamber deðildir!.." Halk ne yapacaðýný þaþýrmýþ bir halde kalakalýr. Duvarý konuþturan adama mý inansýnlar, yoksa konuþan duvara mý? Mucize gerçekte, sadece gerçeklere kulak vermeyi saðlar. Ýnancýn temeli akýl, mantýk ve bilgiye dayanmalýdýr. Ýnancý mucizeye dayamak isteyenler, çoðu kere þaþar, sapar ve afallar. BENZERLÝKLER YOLU Ortaçaðýn en büyük sufilerinden Muhyiddin-i Arabi, öðretisini bilgili ya da bilgisiz, hemen herkese anlayacaðý dille aktarmasýný bilir. Gezide, yemekte, her yerde insanlarla sohbet eder ve onlarý hiç hissettirmeden bilgilendirir. O nedenle insanlar onunla beraber olmaktan çok yarar saðlarlar ve mutlu olurlar. Bir gün birisi ona sorar: "Nasýl oluyor SEVGÝ DÜNYASI da bir öðretiden bahsetmiyor görünüp de bir þeyler öðretiyorsun?" Ýbni Arabi "Benzerlikler yoluyla" der ve þu örneði verir: "Adamýn biri gelecek güvencesi için bir miktar parayý bir aðacýn dibine gömer. Daha sonralarý, parayý almaya gittiðinde, paranýn oradan alýnmýþ olduðunu görür. Biri, aðacýn köklerini dýþarý çýkarmýþ, parayý da almýþ gitmiþtir. Adam doðruca bir bilge kiþiye koþar ve durumu ona anlatýr. Ayrýca definenin bulunma ümidini yitirdiðini de bildirir. Bilge, adama bir kaç gün sonra gelmesini söyler. O arada kasabanýn bütün hekimlerini toplar ve falanca aðacýn köklerini tedavi için kimseye salýk verip vermediklerini sorar. Ýçlerinden biri, hastasýna bu köklerin hastalýðýna þifa olacaðýný söylediðini bildirir. Bilge, bu adamý çaðýrýr ve parayý o adamýn aldýðýný bulur. Parayý alýr ve sahibine verir. Muhyiddin-i Arabi buradaki benzerliðe deðinerek "Ben de insanlarýn esas niyetlerinin ne olduðuna ve ne yolla öðrenebileceklerini araþtýrýyorum ve ona göre öðretiyorum" der. Gerçeði almanýn yolu, onu gerçekten istemek olduðu gibi, vermenin de bir usûlü vardýr. Bunun için önce vereceðiniz kiþiyi tanýmak, düþünce dünyasýný öðrenmek, sonra onun alabileceði þekilde, onun dilinden konuþarak ve alýþtýrarak vermek gerek. SOKRATES'IN MÝSYONU Sokrates at sineði gibi insanlara musallat olur ve onlarý düþünmeye

SEVGÝ DÜNYASI dürtükler, akýllarýný çalýþtýrmaya zorlar. Onlara önce bildiklerini zannettiklerinin doðru olmadýðýný gösterir. Sonra doðruyu, akýllarýný kullandýrarak yine onlara buldurmaya çalýþýr. Bu yöntemle eðitimsiz bir köleye en zor geometri problemini çözdürdüðü söylenir. Ne var ki insanlarý uykudan uyandýrmasý, akýllarýný kullandýrmasý, gerçeðe gözlerini açmasý, o zamanýn egemen güçlerince hoþ görülmez. Tanrýlara saygýsýzlýk ettiði ve gençleri baþtan çýkardýðý gibi uyduruk bir bahane ile, baldýran zehri içmek suretiyle ölümle cezalandýrýlýr. Sokrates'in ne denli erdemli biri olduðunu için için bilen yargýçlar, vicdanlarýný rahatlatmak amacýyla kendisine sözümona bir yardým eli uzatýrlar: "Bundan böyle konuþmaman koþulu ile seni affedebiliriz. Senin doðru diye söylediklerin insanlarý incitiyor, rahatsýz ediyor. Eðer bir daha konuþmamaya, sessiz kalmaya söz verirsen -ki senin sözüne güveniriz- hayatýn kurtulmuþ olur." Sokrates'in yanýtý, bütün kendini bir gerçeðe adamýþ insanlarýn kulaðýna küpe olacak niteliktedir: "Ben yalnýzca doðrularý dile getirmek için yaþýyorum. Ve bunun için kimseden bir karþýlýk istemiyorum. Karanlýkta el yordamýyla yürüyen insanlara bilginin ýþýðýný göstererek, hayata olan borcumu ödemeye çalýþýyorum. Konuþmazsam, yaþam nedenim elimden alýnmýþ olur. Ve yaþamýn benim için bir anlamý kalmaz. Anlamsýz bir hayat ise yaþanmaya deðmez. Benim yaþamýmla mesajým iç içe ve eþ anlamlýdýr. O yüzden beni baþtan çýkarmaya kalkmayýn. Sizlere sessiz 17 kalma sözü veremem. Hayatta kalýrsam konuþmaya devam ederim." Yargýçlar üzgündür. Ýçlerinden biri "Çok inatçýsýn Sokrates" der. "Ýnatçý olan ben deðilim" diyerek devam eder: "Ýnatçý olan hakikattir. Hakikatler inatçýdýr. Er geç kendilerini kabul ettirirler. Hakikatten ödün verilmez. Azýcýk daha yaþamak için ödün verip de kýnanmaktansa, ölerek ölümsüzleþmek daha iyi. Zaten yaþlýyým ve yakýnda öleceðim. Hakikat uðruna ölürsem, böylece ölümüm de daha bir anlam kazanmýþ olur." Sokrates baldýran zehiri içerek ölür. Gerçek uðruna ölmesini bilerek, bir bilgelik anýtý olarak tarihteki yerini alýr. Ýnanmýþ insanlarýn, inançlarýndaki samimiyeti ve onu hayatlarý dahil, hiçbir þeyle deðiþmeyeceklerini çocuklar bile fark eder. Ýki çocuk kumsalda oynamaktadýr. Biri diðerine sorar: "Sen ileride, büyüyünce ne olmak istiyorsun?" Çocuk "Ben büyüyünce peygamber olacaðým ve insanlara hakikatleri aktaracaðým" der. "Ama peygamberleri kimsenin dinlemediði söylenir. Nitekim hayata baktýðýmýzda, peygamberlerin getirdiði bilgilerle insanlarýn yaptýklarý birbirine uymuyor. O halde ne diye peygamber olasýn ki?" diye sorar. "Ah" der çocuk içini çekerek "Biz peygamberler çok inatçýyýzdýr!" Buradaki inadý "azim, sabýr ve sebat" diye okumak daha doðru olur. Bilgi uðruna ömrünü ve gerekirse canýný verenler gerçek þehitlerdir. Onlar insanlýk ailesine en gerçek serveti býrakmýþ olurlar. Hz.Ali'nin dediði gibi "Bilgi servetten daha iyidir. Servete senin göz-

18 kulak olman gerekir; bilgi ise sana göz kulak olur. DOÐRU DÜRÜST Sokrates doðru davranýþla ilgili bir soruþturmasýnda sorularla karþýsýndakine doðruyu buldurmaya çalýþýr: "- Biri sana bir eþyasýný emanet etse, sonra gelip istese vermen doðru mu? - Elbet ki doðru. - Peki, biri sana silâhýný emanet etse, sonra gözünün önünde biriyle münakaþaya giriþse ve gelip senden silâhýný istese, vermen doðru olur mu? - Olmaz... - O zaman elinden bir kaza çýkmamasý için, silâhýný vermemek daha doðru olur deðil mi?" - Evet Demek ki, doðruluk duruma göre deðiþiyor. Doðruluðu doðru dürüst anlamak için onu dürüstlük bilgisiyle desteklemek gerekiyor. Doðruyu söylemenin her zaman doðru olmadýðýný rehber varlýðýn anlattýðý þu örnek açýkca gözler önüne seriyor. SEVGÝ DÜNYASI "Hani bir zaman bir idareci vardý ve onun iki danýþmaný. Çok doðru insanlardý. Bir gün idareciye çok kötü iþler yapan bir köleyi getirdiler. Köle yalnýz kendi lisaný ile konuþuyordu ve idareciye çok aþýrý küfürler ediyordu. Ýdareci saðýndaki danýþmanýna sordu: 'Bu adam ne diyor?' Saðdaki danýþman: 'Efendim bu adam sizi övüyor ve sizi çok sevdiðini söylüyor.' Bu sefer soldaki danýþmanýna sordu. Soldaki danýþman: 'Efendim bu adam her þeyinize küfrediyor ve sizi sevmediðini söylüyor' dedi. Ýdareci ona göre adamý serbest býraktý. Ve doðruyu söyleyen danýþmanýný azletti. Ýyi sözler eden danýþmanýný býraktý korudu, koruttu, yalan söylediði halde. O danýþmanýný neden azletti biliyor musunuz? Çünkü o danýþman idarecinin adam öldürmesini istiyordu. Onun yüzünden adam öldürülebilirdi. Öbür danýþman idarecisini günâha girmekten kurtardý." Buna göre doðruluða her zaman karþý tarafýn yararýný gözeten dürüstlüðü de eklemek gerek. Ancak o zaman iþ doðru dürüst yapýlmýþ olur. Dürüstlükte eðitimle tecrübe ve görgüsü geliþmiþ aklýn gözde, dilde ve elde ustaca uygulamalarý devreye girer. Öyleyse dürüstlük, en geniþ anlamda doðruluðun, karþý tarafýn hayrýna ve yararýna olarak esnek bir tarzda yerinde, zamanýnda, uygun dozda hünerli bir þekilde uygulanmasýdýr.