08 Başlıyor. BU AY BiZLERi NELER BEKLiYOR?

18 Kasım 08 Başlıyor 2007 yılı Aralık ayında ilk kez gerçekleştirilen ve kapsamlı içeriğiyle Bilkent Üniversitesi öğrencilerine çok özel bir hafta yaşatan OR KAMPüs 07, üniversite çapında olumlu yankılar uyandırması ile birlikte Endüstri Mühendisliği OR Kulübü tarafından her sene gerçekleştirilecek bir proje haline getirilmiştir. Peki OR KAMPüs 08 de farklı neler olacak? En önemli farkı süresi. Geçen sene 1haftada yakalanan başarıdan sonra bu sene çıta biraz daha yükseltildi ve OR KAMPüs08 in yaklaşık 1 ay sürmesi kararlaştırıldı. 1 aylik süresi, içerdiği aktivitelerin sayısı ve katılması beklenen Bilkentli sayısıyla ORKAMPüs 08 Bilkent Üniversitesi nde bu zamana kadar düzenlenen en büyük öğrenci topluluğu organizasyonu olmaya aday. 1 ay sürecek ORKAMPüs `08 in içeriği yine dopdolu. En üst düzey şirketlerin CEO larının katılacağı CEO Oturumları, üniversite öğrencileri tarafından ilgi gören ünlülerin katılacağı Ünlü Söyleşileri nin, Bilkent öğrencilerini üniversitelerinin iş hayatında başarı elde etmiş mezunlarıyla buluşturan İŞ te Bilkentliler seminerlerinin, ilgi çekici seminer ve sunumların ve kampüse eğlenceli bir hava katacak sosyal aktivitelerin yer alacağı OR KAMPüs 08, bu sene Bilkent öğrencilerine çok farklı ve özel bir ay yaşatacak. Hepinizi bekliyoruzzz BU AY BiZLERi NELER BEKLiYOR? Endüstri de ALTIN Çağ Ekonomik krizler ve gelişmesini hızla sürdüren altın sektörü! Teknolojiye Sektörüne Zirveden Bakış Teknoloji Zirvesindeki IBM in Genel Müdür Yazdımcısı yla keyifli bir sohbet... BÖLÜMÜMÜZ EĞiTMDE BiR ilke DAHA imza ATTI Bölümümüzün ABET akreditasyonunu Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu anlattı Strength Training Seçmeli derslere sıradışı bir alternatif! Alper Şen e HP ödülü Öğretim üyelerimiz ödüle doymuyor!!! Mudanya - Trilye Bir hafta sonu kaçamağı yapsak :) Kültür Sanat Kasım ayında ne yapalım??? Birincimiz Görüşme Çalıştayı Yaptık... OZAN SERT İkincimiz ZEYNEP HIZ Üçüncülerimiz OLGU ALDURAN & EMRULLAH KOYUNLU

Endüstri de ALTIN Çağ Altın sektörü en eski zamanlardan bu yana varolmuş ve varlığını sürdürecek bir sektördür. Tarihte ilk olarak altın, Mısır hükümdarları tarafından M.Ö 3200 yıllarında darphanelerde eşit boyda çubuklar halinde çekilerek para olarak kullanıldı. Daha sonra işlenmesi ile birlikte elit kesimlerin vücudunu süsledi. Günümüzde gerek yatırım gerek aksesuar olarak kullandığımız altın, hiçbir zaman değerini kaybetmeyecektir. Özellikle son yıllarda gerçekleşen ekonomik krizler nedeniyle yatırımın altına yapılması, altının daha da gelişmekte olan güvenilir bir sektör olduğunu gösteriyor. Murat Işıklı EM - 2 Altın sektöründeki lider firmalar yurtiçinde ve yurtdışında ofis ve üretim merkezleri kurarak tüm dünyada geniş bir etki alanına sahip olmuşlardır. Bu yüzden yönetimi ve sistemi kontrol altına alabilmek için yurt içi ve yurtdışında bir çok endüstri mühendisine ihtiyaç duymaktadırlar. Endüstri mühendisleri bu sektörde, insan kaynakları,ar-ge, malzeme, kalite yönetimi, sipariş planlama, yurtdışı satış, finans, bilgisayar ve sistem yönetimi gibi alanlarda çalışabilir. Altın sektörünü yakından tanımak için bu sektörün lider firmalarından bilgi aldık. Öncelikle Türkiye ve Dünya ekonomisinin ve altın sektörünün geleceği için Goldaş Genel Müdürü Sayın M. Sedat Yalınkaya dan, daha sonra altın sektöründe çalışmak isteyenlerin ne gibi fizibilitelere sahip olması gerektiği, Atasay ın sektördeki yeri, endüstri mühendislerinin başvuru yaparken nelere dikkat etmesi gerektiği, işe alımdan sonra deneme sürecini ve bu ön deneme sürecinde ne gibi eğitimler aldığı hakkında Atasay İnsan Kaynakları Uzmanı Sayın Orbay Şişli nin bilgi ve tecrübelerine başvurduk. Türkiye ve Dünya Ekonomisinde Altın Sektörü 2007 yılında, belirli riskler ve fırsatlar dünya ekonomileri için ön plana çıkmaktadır. 2006 yılında yaşanan dalgalanmada da etkili olduğu gibi temel argüman ABD ve Asya denkleminin ne şekilde sonuçlar vereceğidir. Küresel ekonomideki mevcut dengesizliğin kökenleri, ABD nin giderek büyüyen cari işlemler açığına karşın Asya da yaşanan yüksek tasarruf oranlarında aranmaktadır. Diğer yandan, geçmişte yoğun yatırım ve büyüme dönemlerinin ardından genelde büyük krizler yaşayan gelişmekte olan ülkelerin, karşı karşıya bulunduğu riskler azalmakta. Gelişmekte olan ülkelerin artık kendi para birimleri cinsinden borç bulabilmeleri, borçlarını yönetilebilir düzeylerde tutmaları, önemli döviz rezervleri biriktirebilmeleri ve finansal sistemlerini iyileştirerek döviz kurlarını gerçekçi düzeylere çekmeleri risk faktörlerini azaltan unsurlar. Biz de, faaliyet alanı oldukça geniş olan halka açık bir firma olarak, Türkiye gündemini yakından takip etmenin yanı sıra uluslararası piyasalarda faaliyette bulunmamızdan dolayı haber niteliği taşıyan her türlü bilgiye ulaşıp analiz etmeye gayret ediyoruz. Goldaş Kuyumculuk hızlı büyümesini 2006 da da sürdürdü. Goldaş ın cirosu geçen yılın aynı dönemine göre %37 oranında artarak 3.2 milyar YTL ye ulaştı. Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına uygun olarak hazırlanan konsolide bilanço verilerine göre, Goldaş ın büyüme trendi 2006 genelinde hız kazandı. 2006 ya iyi başlayan Goldaş ın, 2006 net dönem karı da 2005 yılına göre %62 lik artışla 8 milyon YTL ye ulaştı. Dünya gittikçe daha hızlı dönüyor. Gelişmekte olan ülkelerin geçmişteki hatalardan ders aldıkları ve krizlere karşı artık daha dayanıklı hale geldikleri görülüyor. Türkiye de bu yönde çok önemli adımlar attı; ekonomik reformların sürdürülmesi uzun vadede Türkiye yi yüksek refaha giden sürdürülebilir büyüme yoluna sokacaktır. Türkiye için diğer önemli bir faktör ise yüksek ekonomik

büyüme performansı gösteren Çin ve Hindistan gibi ülkelerin birer rakip olarak değil ortak olarak görülmesinin ve bu ülkelere olan ihracatımızı artırmanın yollarının aranmasının gerekliliğidir. Finansal yapımızı güçlendirmek, ürün portföyümüzü genişletmek, yurtdışı temsilciliklerimize ve Goldaş markalı ürünler satan mağazalara yenilerini eklemek, bayi ağımızı güçlendirmek de diğer hedeflerimiz arasında yer alıyor. Lisanslı ürünler portföyümüzü geliştiriyoruz ve bu alandaki çalışmalarımıza da devam edeceğiz. Ayrıca, markamızı güçlendirmek açısından teknoloji ve Ar-Ge ye yaptığımız yatırımlar da sürecek. M. Sedat Yalınkaya Genel Müdür Atasay da İşe Alım Süreci Atasay da yeni işe başlayan tüm personelin oryantasyon süreci İnsan Kaynakları ve İdari İşler Grup Müdürlüğü ve işe alınan personelin ilgili Bölüm Yöneticisi tarafından oluşturulur. Bu süreç doğrultusunda, eğitim vermesi planlanan Bölüm Eğitimcileri, ilgili Bölüm Yöneticileri tarafından belirlenerek İnsan Kaynakları ve İdari İşler Grup Müdürlüğü ne bildirilir. İnsan Kaynakları ve İdari İşler Grup Müdürlüğü tarafından hazırlanan Oryantasyon Zaman Çizelgesi ve Takip Formu Bölüm Eğitimcilerine bildirilir. Ayrıca Mağazacılık Genel Müdürlüğünün içerisinde bulunan Eğitim Birimi, Satış kadrolarına bir eğitim planı çerçevesinde yıl boyunca düzenli bir şekilde eğitimleri vermeye devam eder. İşe yeni başlayan personel ürün bilgisi, üretim aşamaları, pırlanta, çelik, altın, Atasay Kurumsal yapısı, Alt markaları ve koleksiyonları hakkında hizmet öncesi eğitimler alır. Ayrıca çalışacağı birimlere göre Atasay ın firma genelinde kullanılan ERP programı Rhino ile ilgili Bilgi İşlem departmanında eğitim verilir. Bunun yanında çalışacağı birimin özelliğine göre, Yurtdışı satış süreci, sipariş planlama, ürün satın alma, mağaza satış süreci, muhasebe, finans ve diğer şirket süreçleri ile ilgili de eğitim planı oluşturulabilir. Firma içerisinde kullanılan ERP programı mevcut olduğu için genelde tüm süreçler bu program üzerinden takip edilir, bu nedenle, yeni personel bilgisa yar kullanımının yoğun olduğu bilgi işlem, reklam grafik tasarım gibi bölümlerde çalışmayacak ise mevcut Office programlarını iyi seviyede kullanması yeterli olacaktır. Bunun yanında Atasay Kuyumculuk Tasarım ekibi bilgisayar çizim programlarından Matrix ve Jewel Cad programlarını kullanmaktadır. Bu bölümü eleman temininde bu programları kullanabilme durumu belirleyici özellik taşır. Firmaya eleman temininde kuyumculuk sektöründe deneyim sahibi olan adaylara öncelik verilir. Pırlanta ve değerli taş üzerinde belirli kurslara katılmış, bu konuda kariyer yapmak isteyen ve sektöre ilgili adaylar tercih sebebidir. Bunun yanı sıra Atasay Kuyumculuk un yurt içinde ve dışındaki geniş organizasyon yapısı nedeniyle geniş bir istihdam alanı bulunmaktadır. Yurt içerisinde 120 ye yakın mağazası, yurtdışında da 7 ülkede ofisi bulunmaktadır. Bu nedenle satış ve pazarlama alanlarında yurt içinde ve yurt dışında tecrübeli personellere ihtiyaç duymaktadır. İnsan Kaynakları Uzmanı Orbay ŞİŞLİ

teknoloji sektöröne zirveden bakış Genç Akademi çerçevesinde tanışma fırsatı bulduğumuz isimlerden biri de Jale Akyel di. Jale Akyel uzun ve başarılı bir kariyere sahip şu anda ise IBM de Üst Düzey Yönetici olarak çalışıyor. Bu yüzden kendisiyle iş yaşamı, liderlik ve kişisel gelişim hakkında sohbet tadında bir röportaj yapmak istedik ve bizi kırmadı. Günümüzde en çok gelişen sektörlerden biri teknoloji ve bakalım teknolojinin zirvesindeki IBM den bir ismin öğrencilere ne gibi tavsiyeleri, önerileri olmuş. Düzenleyen: Hüseyin Gürkan EM - 2 Herhangi bir iş görüşmesinde öncelik verdiğiniz, en çok ilginizi çeken özellikler nelerdir? İşe alırken en önemli özelliklerden birisi ekip çalışmasına yatkınlık ve iyi iletişim becerilerine sahip olmak. Bizim işimizde sürekli değişik ekiplerle çalışmak ve iletişim içinde olmak gerekiyor. Herkes her türlü özellikle gelmediği için, önemli gördüğümüz yönlerde lider olabileceğini düşündüğümüz kişiler için çeşitli eğitimleri planlıyoruz. Her yıl bütün çalışanlarımızla kariyer ve beceri plânlama toplantılarımız oluyor. Bu toplantılarda becerilerimizi geliştirmek için gerekli eğitimlerin planlanması ve bir sonraki kariyer adımı için hazırlıklar yapılıyor. Gerekli eğitimler varsa onları alıyoruz ya da bir takım pratik beceri gerekiyorsa bu pratiği yapması için olanaklar sağlamaya çalışıyoruz, bu şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz. Ancak iş için gereken becerileri belirlemek yöneticilerin sorumluluğunda olsa da bu becerilerin geliştirilmesi ve kariyer planının sahiplenilmesi tamamen çalışanın sorumluluğundadır. O nedenle yılsonu başarı değerlendirmelerinde kişisel gelişim önemli bir yer tutar. Öğrenciler arasında sürekli merak edilen bir konudur bu: Öğrencinin okulda çok sosyal olması mı, klüp aktiviteleri olsun farklı sosyal aktivitelerde belli hobileri olsun, ya da yüksek lisans gibi not ortalamasının çok yüksek olması gibi akademik olarak başarılı olması mı sizin için daha önemli? Biz konuya farklı yaklaşıyoruz Akademik başarı önemli ama kişinin beşeri becerileri de bir o kadar önemli. Aradığımız beceriler, dünyadan haberdar olmak, yaşadığımız ortamda problemleri gözlemleyip analiz edebilmek ve ona uygun çözümler üretebilmek, öğrenmeye açık olmak ve sürekli öğrenmeyi kendisine hedef edinmiş olmak, ekip çalışmasına yatkın ve kendini ifade etme özelliklerine sahip olmak. Akademik üstün başarısı olsa bile insani becerileri düşük olan kişilerle çalışamıyorsunuz; çünkü söylediğim gibi ekip çalışması çok önemli. Bir proje olduğu zaman değişik gruplardan insanlar bir araya geliyor, o proje sonlanana kadar herkes birlikte çalışıyor sonra ayrılıyor. Bir grupla bir projeye giderken, başka bir grupla başka bir proje üzerinde de çalışılabiliyor. Bütün bunlarda gerektiğinde lider rolü oynayabiliyor gerektiğinde o ekipte bir parça olabiliyor. Bu sebeple, bu esnekliği sağlayabilecek insanlarla çalışmak istiyoruz. Onun için dört dörtlük olmanız gerekmiyor. Ben kariyer günlerinde hep şunu söylerim : Bu organizasyona katılan arkadaşlar zaten bir adım önde başlıyor. Çünkü farklılaşma çok önemli artık, dışarıdan baktığımız zaman hepiniz aynı görünüyorsunuz. Herkes az çok akademik kariyer yapıyor ama önemli birtakım farklı becerilerle ortaya çıkmanız gerekiyor ki biz sizi anlayalım ve işe alalım. Peki, bunların yanında yüksek lisansın sizin için ne kadar bir önemi var? Çok fazla önemi yok çünkü biz ar-ge tarzı çalışma yapmıyoruz, satış pazarlama ve hizmet odaklı çalışıyoruz. Teknik beceriler tabi ki önemli teknik becerilerde yüksek olan arkadaşlarımız için belki ileri aşamalarda bazı konularda master yapmaları önemli olabilir ama bizim için işe almada bir kriter değil. IBM in kendi içerisinde kritik bulduğu ve gelecekte yönetici adayı olabilecek arkadaşlarımızı zaman zaman MBA e olsun diğer yüksek lisans alanlarına olsun göndermek için plânlama yapıları var. Biraz geriye dönmek gerekirse bize biraz öğrencilik yıllarınızdan bahsedebilir misiniz? Ben galiba biraz çalışkan bir öğrenciydim, düzenli bir öğrenciydim öyle diyelim, benim sorumluluk duygum çok yüksekti. ODTÜ yü bitirdim, Petrol Mühendisiyim aslında. Master yaptım, doktorayı da yarıda bıraktım. Öğrencilik yıllarım, lisede hep okulun birincisi, ikincisi şeklindeydi. Kısaca düzenli, plânlı sorumluluk sahibiydim, severek çalışırdım, dersi çok iyi dinlerdim, çok iyi not tutardım ve tekrar yapardım. Standart öğrencilere tavsiye edilen şeyleri yapardım. Disiplinliydim sanıyorum, önceliğim derslerimdi. Sosyal aktivitelere de elimden geldiğince katılırdım ama limitimi bilirdim. Sonuçta memur bir ailenin çocuğu olarak farklı bir yerde eğitime devam ederken belli sorumlulukları hissetmek gerekiyordu. Bu nedenle iyi bir öğrenciydim diyebilirim. Şimdi iş dışında bir aktiviteye zamanınız oluyor mu? Zaman tabi çok az oluyor ama 12 yaşında bir oğlum var öncelikle ona zaman ayırıyorum geri kalan zamanlarımda ise fotoğraf çekmekle uğraşıyorum. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum hatta geçen sene aralık ayında küçük bir sergi tecrübem oldu, bu sene de yine aralık ayında karma bir sergide proje içinde yer alacağım. Çok iyi olduğumu söyleyemeyeceğim ama ben zevk alıyorum yaparken. Açıkçası insanın aklına şöyle bir soru da gelmiyor değil, bir petrol mühendisi ne oldu da IBM gibi çok farklı bir sektörün temsilcisinde çalışmaya başladı. Aslına bakarsanız illa aynı meslekte çalışmanız gerekmiyor. Önemli olan üniversite aşamasında belli bir disiplini edinmek, farklı alanlarda becerilerinizi geliştirmek önemli oluyor. Hatta biz şimdi ona çoklu disiplin diyoruz, hizmet sektörleri çok hızlı büyüyor ve bu sektörlerde tek bir konuda uzman kişilere değil daha geniş pencereden bakıp daha geniş çözümler üretebilecek

insanlara ihtiyaç var. O nedenle çoklu disiplin gerekli bir şey şu an için. Aslında petrol mühendisliği yapmayı çok isterdim hala da içimde ukdedir; ama bizim zamanımızda Türkiye Petrolleri A.O. vardı sadece ve onun dışında iş alanı pek söz konusu değildi. Orada ben rezervuarcı olarak çalışmak istemiştim, beni başka bir yere almak istediler, ben de kabul etmedim. Daha sonra da IBM in iyi bir ortam olduğunu bildiğim için, teknolojiye de ilgi duyduğum için, eğitilmek üzere eleman aradıklarını da duyunca Sistem Uzmanı olarak başladım. Fakat IBM içinde çok güzel bir yapı var kendi becerilerinizi geliştirip farklı alanlara geçiş yapabilirsiniz. Böylece donanım Satış Uzmanı oldum. Arkasından Yazılım Bölümüne Müdür olarak atandım, onun arkasından iki yıllık bir İtalya maceram oldu, farklı beceriler kazandım. Şimdi ise ibm.com diye bir organizasyon var alternatif kanallar dediğimiz, orada satış bölümünün başındayım aynı zamanda da üniversite ilişkilerine gönüllü olarak liderlik yapıyorum. Sizlerle birlikte olmaya ve edindiğimiz bu uzun yıllar gerektiren tecrübeleri sizlerle paylaşmaya ve sizlere yol gösterebilmek için ufak tefek katkılar yapmaya çalışıyoruz. Biz şuan matematik fizik gibi daha teorik konularda dersler alıyoruz ama hayatta daha fazla pratik konular olacaktır özellikle bizim Endüstri Mühendisliği olarak çalışma ortamlarımız akademik alandan çok farklı. Kendinizi nasıl geliştirdiniz bize tavsiye edecekleriniz nelerdir? Ben kariyerime akademisyen olarak başladım, iki sene Araştırma Görevlisi olarak çalıştım sonra bir Reklam Ajansında Müşteri Temsilciliği yaptım çok farklı bir dünyaydı. Akademisyenlik ve okulda çalışmak daha korunaklı, gerçek hayatın dışında gibi bir şeydi. Yanlış anlaşılmasın gerçek hayatın dışında derken orda daha farklı özellikler önem kazanıyor. Ama bir özel şirkete geçtiğiniz zaman çok daha farklı beceriler dinmeniz gerekiyor. Akademisyen olunca bireysel başarı da gösterebiliyorsunuz ama özel sektörde bireysel başarıdan çok ekip başarısı söz konusu oluyor. İlk zamanlar epey bir gözlem yapmak gerekiyor herkesin nasıl çalıştığını kimin neler yaptığını kendinizin neler yapabileceğini iyi bir şekilde gözlemlemek gerekiyor. İşi tanıyıp kendi farkınıza varmanız yani neyi sevip neyi sevmediğinize karar vermeniz uzun bir süre alıyor. Çünkü işinizi sevmek en önemli koşul! Sevmediğiniz bir işi yapmak imkansız; fakat aradığı işi bulamayıp çok fazla branş değiştiren kişilere de bakış açımız farklı oluyor. İş seçiminde bazı şanssızlıklar olabilir fakat her sene başka bir işte çalışan kişilerin uyum sorunu olduğu da düşünülebilir, ama yine de tek kriter başta da söylediğim gibi bu değil. O nedenle kararınızı iyi vermeniz lazım ve sabırlı olmak lazım. Şuan herkes bir anda yükselmek istiyor; fakat asıl mesele o değil, önemli olan kendinizi tanımanız kendinizi ispatlamanız. Benim bu sene IBM de yirminci yılım, onuncu yılımda yönetici olarak çalışmaya başladım ama hala şunu söylüyorum bir işi bilerek yapmak bilinçli olarak yapmak herkesin size danışması beni daha çok tatmin ediyor. Kişisel olarak hala bunu önemli olarak görüyorum bu yüzden sabırlı olmak gerçekten çok önemli. Çünkü hemen birinci günden her şey olmuyor. Ayrıca uyumlu olmak lazım ortamı inceleyip kendimi bu ortama nasıl katarım diye düşünmek lazım. Çünkü bu bilince ulaşmak en az iki üç sene alıyor, bazen şikayet edebiliyorsunuz, bazen isyan edebiliyorsunuz ama sonra fark ediyorsunuz ki o şirketin bir kültürü var ve sizin o kültür içinde bir rolünüz var. Doğru roller üstlenmeniz ve o rolü yapmanız gerekiyor. Probleme değil de çözüme odaklı çalışmak gerekiyor. Bizim bu söylediğiniz alışma sürecini anlayabileceğimiz en iyi yer stajlar herhalde. Siz IBM olarak staja alıyor musunuz staja alırken nelere dikkat ediyorsunuz? Öncelikle stajlara üçüncü ve dördüncü sınıftan öğrencileri alıyoruz çünkü bizim stajlarımız daha çok proje tabanlı stajlar. Ayrıca dört haftalık stajlar bizim için yeterli olmuyor minimum alt hafta ya da sekiz haftalık stajlarımız oluyor. Bir projeyi alıp bitirene kadar devam ediyor stajlar, bir projeyi anlayıp uygulamaya koymak da gerçekten zaman istiyor. O nedenle de üçüncü sınıfları tercih ediyoruz ikinci sınıfta alınan dersler yeterli olmuyor bir proje için. Nisan ayında bu projeleri duyuruyoruz, bu projeler üzerinden arkadaşlar başvuru yapabiliyorlar. Bu projeler teknik proje olabildiği gibi satış ve pazarlamaya dayalı projeler de olabilir. Bu projelerden kendilerine yakın olanları seçmeleri ardından da bir sınava girmeleri gerekiyor. Bu sınav da analitik düşünce yeteneğinizi anlamaya çalıştığımız bir genel yetenek sınavı oluyor. Daha sonra da belli projeler için ön görüşme yapmamız gerekebiliyor. Kontenjan olarak 75-100 arasında bir kontenjanımız var sınava girenler arasından bu kişileri seçiyoruz. Görüşme yapmamızın sebebi ise sınavda yüksek not almalarına karşın, sosyal becerilerini de görebilmek. Örneğin geçen sene sınavdan 98-100 almalarına rağmen ikinci gün çalışmayı bıraktığımız kişiler var. Stajı sadece bir zaman dilimi olarak görmemeniz iş yaşamından size açılan bir kapı olarak değerlendirmeniz gerekiyor; çünkü sadece siz değil biz de zaman ayırıyoruz. Siz bir çalışma ortamının nasıl olduğunu, bir yöneticiyle nasıl çalışılacağını, çalışma disiplinini gözlemlemelisiniz. Nisan ayında projeler açıklandıktan sonra başvurular yapılabilir, her proje için mülakat yapmıyoruz çünkü bazı projeler bilgisayardan çok ekonomi ve işletme tabanlı olabiliyor. IBM e de işletme ve ekonomi bölümlerinden çok fazla başvuran olmayabiliyor. Genel olarak başvuruları pek fazla reddetmiyorsunuz galiba. Yok aslında geçen sene 1200 kişi baş vurdu bunların arasından 200 kişi aldık fakat çok verimli olmadığı için bu sayıyı bu sene sınırladık. Çünkü zaten IBM de 350 kişi çalışıyoruz. Bir projede birden fazla öğrenci çalışabiliyor mu? Elbette, bazen üç kişi dört kişi çalışıyor bir projede, projenin tipine göre değişiyor ama bir pazar araştırması projesi için bile iki kişi istiyorum ben. Çünkü bir kişiyle ilerleyemeyeceklerini iki kişi tartışarak daha verimli olacaklarını düşünüyorum. Röportajı Yapan: Ceren Ünal Başak Yazar

Bölümümüz Eğitimde Bir İlke Daha İmza Attı Bölüm başkanımız Sayın İhsan Sabuncuoğlu ile ABET ve bölümümüzün bu büyük başarısı konusunda gerçekleştirdiğimiz görüşme sonucunda bu yazı ortaya çıktı. İşte ABET ve bölümümüzün aldığı akreditasyon hakkında her şey Bildiğiniz gibi, bölümümüz üniversitelerin mühendislik bölümlerinin Destina Çavdar EM - 1.5 eğitim kalitesini değerlendiren Accreditation Board for Engineering and Technology (ABET) adlı uluslarası kuruluş tarafından tam akreditasyona uygun bulunan ilk Türk Mühendislik bölümü oldu. ABET nedir? ABET, 1932 yılında Amerika da Engineers Council for Profession Development (ECDP) adı altında kuruldu. 1980 yılında akreditasyon alanındaki uzmanlığını vurgulamak amacıyla Accreditation Board for Engineering and Technology ismini aldı. Değerlendirme kurulu deneyimli eğitimcilerden, bölüm başkanlarından oluşan ABET in misyonu çeşitli değerlendirmelerde bulunarak mühendislik eğitiminde kalitenin yükselmesine katkıda bulunmak, bu süreçte eğitim programlarına danışmanlık yapmak ve bu programların teknolojideki yeni gelişmelere ayak uydurmasına yardımcı olmaktır. 2007 yılına kadar sadece Amerika daki üniversitelere akreditasyon veren ABET, diğer üniversitelerden gelen talebin artmasıyla ülke sınırını kaldırdı. ABET, bir bölüme akreditasyon verirken çeşitli kıstaslara göre değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bunlar; Öğrencilerin- mezunların başarısı Öğretim üyesi profili Kütüphane, laboratuvar olanakları İş dünyası- bölüm işbirliğinin varlığı ve düzeyi Ders müfredatı gibi kıstaslar olup, bölümümüz akreditasyon sürecini tüm değerlendirmelerden tam not alarak tamamlamıştır. Akreditasyon alan bölüm 6 senede bir, detaylı bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulur. Bu değerlendirme; bölümün hazırladığı detaylı raporların denetlenmesi, ders işleyişinin gözlemlenmesi, laboratuvarların, kütüphane olanaklarının incelenmesi gibi süreçlerle mezunlar, öğretim üyeleri ve işverenle yapılan görüşmeleri içerir. Akreditasyonun bölümümüz öğrencilerine ve mezunlara sağlayacağı olanaklar 1. Ders müfredatında ABET kıstaslarına uygun olarak yapılan-yapılacak geliştirmeler (IE 477-478 ve GE 301 dersleri ABET yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucu ABET kıstaslarına uygun olarak geliştirilmiştir.) ve sık yapılan değerlendirmelerle eğitim kalitesinin sürekli olarak yükseltilmesi 2. Yüksek lisans için Amerika ya gidecek mezunlarımıza sağlanacak kolaylık 3. Bölümümüz mezunlarında, profesyonel mühendis lisansına sahip olabilmek için, ABET tarafından akredite olmuş bir Amerikan Üniversitesinden mezun mühendislerle aynı koşulların aranacak olması, onlardan ek bir imtihan veya denklik istenmeyecek olması. Strength Training (PE 160) Strength Training dersi, PE derslerinin en keyifli derslerinden, haliyle Bilkent in de en keyifli derslerinden biridir. Endüstri mühendisliği dahil bir çok bölüme seçmeli ders olarak sayılmadığı için ilk bakışta almak fantezi gibi görülebilir ama her ders için sorulan Bu ders bana ne kattı? sorusu bu ders için gündem dışıdır, çünkü zaten ne kattığını bizzat hissediyorsunuz. Spor salonuna düzenli olarak gelen, gelmişken bir de ortalama yükselteyim diyen arkadaşlar için idealdir. Tek yapmanız gereken spor yapmak iken spor salonunda gördüğümüz sağlam çalışmış dediğimiz arkadaşların da derse rağbet göstermemesi ile bizim gibi orta hallilerin de önü açılmıştır. Düzenleyen: Özge Aydın EM - 3 Bu ders vücudunuzun zinde kalmasına yardımcı olmasının yanında daha bilinçli spor yapmanızı da sağlayacaktır. Çünkü dersin bilgiye dayalı kısmında salondaki hangi aletlerin hangi kas gruplarını çalıştırdığı da anlatılmaktadır ki Böylece haftalardır çalışıyorum hala vücudum şekillenmedi gibi şikayetler ortadan kalkar. Doğru bir antremanla az zamanda çok işler başarırsınız. Daha önce söylediğim gibi ortalama yükseltmek için iyi bir derstir çünkü Kendilerine seçmeli ders sayıldığı için daha ziyade işi başından aşkın elektronikçi arkadaşların aldığı bir derstir. Aynı zamanda en çok ağırlığı kaldıran değil en çok gelişme ve derse ilgi gösteren daha yüksek not aldığı için asıl rakibiniz kendiniz. Haftada 2 ders saati olup 1 kredilik bir ders olan strength training en fazla ders dışı çalışma gerektiren derslerden biridir ama zaten spor yapan biriyseniz veya bir yerlerden başlamak lazım diyorsanız, almazsanız hata edersiniz. Mustafa Tanyer

Öğretim Üyelerimiz Ödüle Doymuyor Dünyanın önde gelen yazılım ve donanım firmalarından Hewlett Packard (HP),dünya çapında düzenlediği bir program kapsamında verdiği HP Laboratuvarları İnovasyon Araştırmaları Ödülü ne bu sene bölümümüz öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Alper Şen hocamız layık görüldü. HP, 28 ülke ve 200 üniversiteden gelen 450 den fazla araştırma projesini inceledikten sonra 34 üniversiteden 41 projeyi ödüllendirdi. Metin Şentürk EM - Hazırlık Türkiye den ödüle layık görülen tek akademisyen olan ve yaklaşık 3 yıl boyunca California, Palo Alto daki HP Laboratuvarları nda satın alma ihale süreçleri ve tedarik zinciri yönetimi üzerine çalışmalar yürüten Yrd. Doç. Dr. Alper Şen, ödüllendirilen Satın Alma Sözleşmeleri ve İlgili İhale Süreçlerinin Tasarımı ve Analizi projesi hakkında bizim sorularımızı yanıtladı. Alper Hocamız, rekabetin hızla arttığı dünyada firmaların birçok ürünün satışında kar oranlarının sürekli baskı altında bulunduğunu ve karlılığın sürdürülebilir olması için, özellikle teknoloji piyasası gibi dinamik piyasalarda, ürünlerin stoklarda uzun süre kalmaması gerektiğini kaydetti. Şen, bu nedenle HP gibi milyarlarca dolarlık ciroya sahip bir çok şirkette tedarik zincirinden ürünün satışına kadar olan sürecin çok dikkatli planlanması gerektiğini vurguladı. Bu ödül dünyadaki akademisyenlere araştırma projeleri için proje önerilerinin değerlendirilmesi üzerinden verilmektedir. Halen söz konusu projenin gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara devam edilmektedir. Bölümümüzün bilime katkılarını öne çıkaran bu çalışmayı yapan Alper Hocamız, uygulama imkanı çok olan konularda benzer bilimsel çalışmaların sürdüreceğini ifade etmiştir. HP Laboratuvarları Yenilikçi Araştırma Ödülleri, her bir üniversiteye yılda 100 bin dolara kadar proje fonu sağlıyor ve hem araştırmanın ilerleyişine, hem de HP nin iş ihtiyaçlarına bağlı olarak üç yıl boyunca yenilenebiliyor. Ayrıca lisansüstü öğrencisi bir araştırmacı da destekleniyor. Bu kişi, HP Laboratuvarları staj programına başvuru hakkı kazanıyor. Bir sonraki proje tekliflerinin 2009 ilkbaharında toplanması planlanıyor. MUDANYA-TRİLYE Bursa nın denize bakan yüzü olan Mudanya nın bir beldesi olan Trilye yeni adı ile Zeytinbağı, güzel bir hafta sonu geçirmek için gerek havasıyla gerekse manzara ve yemekleri ile harika bir seçenek olabilir. Trilye Mudanya arası yaklaşık 10 dakika ve Trilye ye gitmeden önce yolunuz Mudanya dan geçiyor. Bu nedenle ilk olarak Mudanya da da bir mola verilebilir. Mısırcı amcadan bir mısır alarak ve ya helvacı amcadan bir pamuk helva alarak Mudanya nın sahil şeridinden temiz havanın da eşliğiyle güzel bir yürüyüş yapabilir, balık tutanları görebilir, gelip geçen balıkçı teknelerini izleyebilir ya da kuşları besleyebilirsiniz. Buradaki sahil yürüyüşünüzü bitirdikten sonra Trilye ye şöyle güzel bir balık yemeğe gidebilirsiniz artık. Balık çorbası, kalamar ızgara ve sebzeli levrek buğulaması Trilye balık restoranlarının menüsünde yer alan güzel yemeklerden birkaçıdır. Ayrıca Zeytinbağı nın sadece balıkları güzel değildir, yörenin kendi üretimi olan zeytinyağları burada yapılan çoğu yemeğe ayrı bir tat katmaktadır. Zeytinyağı üretilen yerde bir de tabiî ki lezzetli zeytinler bulunur. Bakkallardan ya da Trilye sokaklarındaki satıcı teyzelerden hem zeytinyağı hem de zeytin satın alabilirsiniz. Son olarak da bölgede yörenin kendine özgü şaraplarını da tatmak mümkün. Hatta bazı restoranlar yörenin şaraplarını müşterilerine sunmakta. Özetle kısa bir Mudanya-Trilye gezisi bolca temiz hava alabileceğiniz, deniz kokusunu içine çekebileceğiniz, denizin sesiyle huzur bulacağınız, lezzetli balıklar ve yemekler yiyip, yöresel şaraplar içebileceğiniz güzel bir hafta sonu kaçamağı olabilir. Aysu Bozkurt EM - 2

KASIMDA... Neye Katılmalı? Melodi Türkili EM - 1 Bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan AFSGD Kültürler arası film festivali Fest-i Kült 14-20 Kasım tarihleri arasında Ankara Kızılay Büyülü fener Sinemasında sinemaseverler ile buluşuyor. Bu sene ilk kez gerçekleştirilecek film yarışması festivali renklendirirken, festival haftasında gerçekleşen atölye çalışmaları sinemaseverlere film çekme keyfini yaşatıyor. Festival yerli ve yabancı birçok ödüllü filmi bünyesi altında bulunduruyor. Fest-i Kült 4 Etkinlikleri: Açılıs Kokteyli: 13 Kasım 2008 Film Gösterimleri: 14-20 Kasım 2008 Film Nasıl Çekilir Atölye Çalısması: 15-16 Kasım 2008 Ankara Kültür Avı Atölye Çalısması: 17-19 Kasım 2008 Montaj: 20 Kasım Kapanıs Partisi: 21 Kasım 2008 İnternet adresi: www.festikult. com Ne izlemeli? Can Dündar dan Mustafa Belgeseli devlet dairelerinin duvarlarını süsleyen, okul kitaplarının ilk sayfasını dolduran Mustafa Kemal Atatürk ün dünyasına bambaşka bir boyut ile bakıyor. Atatürk ün siyasi ve askeri başarılarının haricinde, insani yönlerini de ele alan çalışma Atatürk ün ölümünün 70. Yıldönümünde sinemaseverlerle buluşuyor. Filmde daha samimi bir hava vermek amacı ile siyah beyaz görüntüler yerine modern animasyon teknikleri kullanılmış. Mustafa nın en büyük özelliklerinden biri de filmin müziklerinin uluslararası üne sahip müzisyen Goran Bregoviç e ait olması. Film 29 Ekim tarihinde vizyona girdi. KÜNYE Yayın Sahibi: Kürşat Aydoğan Yazı İşleri Direktörü: Başak Yazar Yazı İşleri Müdürü: Hüseyin Binzat Yazı İşleri ve Tasarım Ekibi: Elif Aksoy, Özge Aydın, Aysu Bozkurt, Destina Çavdar, Taylan Ersan, Hüseyin Gürkan, Murat Işıklı, Metin Şentürk, Ceren Ünal, Melodi Türkili, Başak Yazar Yayın İdare Merkezi: Bilkent Üniversitesi Lojmanları 43/ 4 Bilkent- ANKARA Yayın İdare Merkezi Tel.: 0 (312) 290 72 47 Yayın Yürü: Yerel Süreli Yayın Basım Yeri: Meteksan A.Ş. Basım Yeri Tel: 0 (312) 266 44 10 Ticari Ünvanları/ İşyeri Adresi: -/ - Basım Tarihi: Kasım 2008 Eleştiri ve Önerileriniz için İrtibat Adresi: or-bulten@orbilkent.org